Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26MAYIS 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
MEB, özel okullann bütçesinin büyük bir kısmının devlet tarafından karşılanmasına karar verdi
Devlet okuDarı üvey evlatFATMAKOŞAR
Devlet okullanna kaynak aktaramayan
Milli Eğitim Bakanlıgı, ücretlen
milyara dayanan özel okullann
bütçesinin yûzde 45'inin devlet
tarafindan karşılanması gerektiğine
karar verdi.
özel okullara trilyonlarca teşvik
aktanlmasını öngören bir yasa taslağı
hazırlayan bakanlık, özel okullann
daha çok tercih edilmesini sağlamak
amacıyla, velilere
düşük faizli kredi
olanagı yaratma veya
özel okul
harcamalannm
vergiden düşûrülmesi
yoluyla destek
olunmasmı önerdi.
Bakanlıktan edinilen
bilgiye göre, 625 sayılı
özel Eğitim Kurumlan
Yasası'nda yapılması
planlanan değişiklikle
ilgili hazırlanan yasa
tasansında, özel
sektörûn eğitim
alanındaki yatınmlan
dikkate alındı.
Meclis'e gönderilen
yasa tasansında özel
okullann gelir ve
kurumlar vergisinden muaf
tutulmasına ilişkin yer alan hûkümler
korunurken, okullara yapılacak mali
yardımlar aynntıya kavuşturuldu.
Buna göre, özel vakıf üniversitelerine
sağlanan yûzde 45 teşvik imkânının
özel okullara da verilmesi öngörüldü.
Bakanlık, okulda bulunan öğrenci
sayısının ve bir öğrencinin okula
maliyetinin göz önünde
bulundurularak aktanlacak kaynakla
birlikte, bir öğrencinin maliyetinin
yüzde 45'inin karşılanmasını
hedefliyor.Milli Eğitim Bakanlıgı,
yatınmcılara teşvik vermekle
yetinmeyerek, çocuklannı özel okula
C/zel okullara
trilyonlarca lira teşvik
aktanlmasını öngören
bir yasa taslağı
hazırlayan bakanlık
özel okullann daha
çok tercih edilmesini
sağlamak amacıyla,
velilere düşük faizli
kredi olanağı yaratma
ya da özel okul
harcamalannm
vergiden düşûrülmesi
yoluyla destek
olunmasını önerdi.
gönderen velilere de destek olma
niyetinde. Yasa tasansında özel okul
öğrencisi velilerinin, okul
harcamalannm vergiden düşûrülmesi
önerildi. Vergiden düşürülmemesi
durumunda da düşük faizli eğitim
kredisi sağlanması öngörülen tasanda,
özel okullarda çalışan öğretmenlerin
mağdur kalmaması için dershanelerde
de çahşmalanna izin verilmesi istendi.
Konuyla ilgili görüşlerini acıklayan
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Cemal
Ünlü, genç nüfuslu
ülkemizde artan
eğitim talebine karşın,
Gayri Safı Milli
Hasıla'dan devlet
okullanna çok az
kaynak aktanldığını
anımsatarak,
"BakanhMzel
okullara teşvik
sağlamak >erine
devlet okullanna
kaynak aktarsa,
eğitimin kalitesi
yükselir. Ancak
bakanlığm çahşmaları
tamamen eğitimde
özelleştirmeye zemin
hazuiamaya yönelik"
dedi. Milli Eğitim
* BakanlığYnın
aktarmayı düşündüğü teşvik oranının
çok ciddi rakamlar ifade ettiğine işaret
eden Ünlü, "Devlet okullan
görmezden geliniyor. Bakanlığın
bütçesinin yüzde 8S'i personel
harcamalannı ancak karşılarken, özel
okullan teşvik edhoıiar. Bu tasan,
özeHeştirmeye kolaylık sağlamayı
amaçlıyor" diye konuştu. Bu arada,
özel eğitim kurumlannı tanıtıcı ilan ve
reklam yasağınm kaldınlması da
öngörülüyor. Özel okullar, normal
ticari kuruluşlann imkânlanndan
yararlanarak, televizyonlarda ve diğer
kitle iletişim araçlannda reklam
verebilecekler.
Içişleri Bakanı Akşener
'Sermaye ve
medyabize
savaş açü'
ÖMERYURTSEVEN
DENtZLt - Içişleri Bakanı Meral Akşener, Türki-
ye'de medyanın yazdığı ve söylediği şeylerle vatan-
daşın yaşadıklannın çok farklı olduğunu savunarak
"Gazete ve televizyonlara bakarsanız battık, batryo-
ruz. Ölmüşüz de cenazemizi kaldıran >ok" dedi.
DYP Denızlı örgütünün genişletılmiş il divanı top-
lantısına katılan Akşener, medyaya ve basınla işbir-
liği yaptığını öne sürdüğü sermayeye yüklendi.
DYP'nin, kökü I946'ya dayanan ulu bir çınar oldu-
ğunu, DYP'li olmanın da uzun ince bir yolda yürü-
meyi gerektirdiğini anlatan tçişleri Bakanı, itilip ka-
kılsalar da kin gütmenin ve küsmenin kendilerine ya-
kışmayacağını söyledi.
Medyanın, hükümetin büyük sermayeye karşı
Anadolu'da yeşeren küçük sermayeyi tercih ettiği
için kendilerine sa-
vaş açtığını savu-
nan Meral Akşener,
şöyle konuştu:
"Biz bu tercihin
bedelini 1995 se-
çünlerinde ödedik.
Ancak yine hükii-
met olduk. Bunu
içine sindiremeyen-
ler var. Medyaya
göre Türkiye çöku-
yor. Battu batacak.
Ölmüşüz haberi-
miz yok. Cenaze-
miz ortada kalmış.
Ama vatandaşa ba-
kıyorsunuz bunlar-
dan habersiz, kendi
günlük yaşamını
sürdürüyor. Yani
medyanın söyledik-
leriyle vatandaşın
yasadıkian çok farklı. Burada kime inanırsnuz? El-
bette ki vatandaşa. Ancak şartlar ne olursa olsun biz
yolumuza devam edeceğiz. Medyaya karşı kendimizi
yine kendimiz anlatacağız."
Akşener, Ankaraya sıkıldıkça ve kara bulutlar çö-
künce sisli havadan kurtulmak için Anadolu'yu gez-
diklerini belirterek "Bunun bir tek nedeni var. O da
kınlan üıancımızı vatandaşlanmızla bir araya gele-
rek güçlendirmek ve onlardan destek almaktır. Bu bi-
ze moral veriyor. Böylece Ankara'mn dumanlı hava-
suıdan kurtuhıyoruz" dedi.
DYP'de bırçok insanın haksızlığa uğradığını dile
getiren Akşener, bunlann başında Mehmet Ağar'ın
geldiğini belirtti. Ağar için "ağabeyim " diyen bakan,
"PKK ile mücadelede başrol oy nayan bir insanı med-
ya bir zamanlar göğe çıkardı. Ama sonradan yerden
yere vurdu. Ama o yıkümadı. Çiinkü kamu vicdanı
onon yanında yer aldı" diye konuştu. Konuşmayı
dikkatle dinleyen Ağar da Bakan Akşener'i öperek
kutladı.
Belediye Sanat Merkezi'nde yapılan DYP II Di-
vanı toplantısına başkanlık eden Genel Başkan Yar-
dımcısı Rıza Akçalı ise partiyi bölme ve parçalama
çabalannın son dönemlerde had safhaya ulaştığını
vurgulayarak "lşimiz çok zor. Ama güçbirliği içinde
bu zorlugu aşacağız" dedi.
Ozelokullarsmcnıyapıldıtstanbul Haber Servisi - Özel okullar
sınavı, 21 bin 700 öğrencinin katılımıy-
la yapıldı. Sınav sonuçlan 31 temmuz-
da açıklanacak.
Sınava giren toplam 21 bin 700 aday,
dün sabah erken saatlerden itibaren sı-
nava girecekleri okullann önünde top-
lanmaya başladı. Adana, Ankara, Bur-
sa. Istanbul, tzmir, Kayseri, Mersin, Tar-
sus, Samsun, Zonguldak ve Karadeniz
Ereğli'dekı toplam 81 okulda yapılan sı-
nav, adaylann kimlik belirlemesinin ar-
dından saat 10.00'da başladı. Öğrencı-
ler sınav sorulannı yanıtlamaya çalışır-
ken okullann önünde bekleyen velilerin
de çocuklan kadar heyecanh olduklan
gözlendi.
Sınavda adaylara, 120 dakikalık süre
içinde 35 Türkçe, 15 sosyal bilgiler, 35
matematik. 15 fen bilgisi olmak üzere
toplam 100 sorudan oluşan 4 ayn test
uygulandı. Sınav. saat 12. OO'de sonaer-
di. Bu yılki sınavda öğrencılere yalnız-
ca ilkokul 5. sınıf derslerinden soru yö-
neltildi. Özel okullarsınavının sonuçla-
n 31 temmuzda açıklanacak. Asıl liste
kayıtlan 1,4,5,6 ağustosta yapılırken
yedek liste ön kayıtlan 7 ağustosta, ye-
dek liste kayıtlan da 8 ağustosta gerçek-
leştirilecek. Özel okullar için ön kayıt
dönemi 11 ağustosta başlayıp 29 ağus-
tosta sona erecek. Özel okullarda son
kayıt dönemi de 1 eylülde başlayacak
Sınav sonucunda toplam 6 bin 170 öğ-
renci özel okullara girmeye hak kazana-
cak. Bu yıl Istanbul'da4 bin 153, Anka-
ra'da bin 73, Izmir'de 144, İçePde 420,
Adana'da 80,Zonguldak'ta 104, Kayse-
ri'de 36, Bursa'da 110, Samsun'da 50
aday özel okul öğrencisi olacak. Sonuç-
laryalnızca 1997-1998 öğretimyılı için
geçerli sayılacak.
Damştay'ın verdiği kararlara direnen Çevre Bakanı siyanürde ısrarlı
'Madenlerin fakir bekçisi olmayız'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Çevre Bakanı Ziyattin Tokar.
Danıştay'ın Ovacık ve Ka>Tnaz ya-
taklan konusunda çevxe lehine ver-
diği kararlara karşın, siyanürle al-
tın çıkarma yönteminde ısrarlı ol-
duklannı belirterek "Madenlerin
fakir bekçisi olmayız" dedi.
Danıştay'ın, Eskişehir Kaymaz
ve Izmir Ovacık madenleri konu-
sunda Çevresel Etki Değerlendir-
me (ÇED) raporlannı inandıncı
bulmayarak işletme izınlerini iptal
etmesinin ardından gözler, raporu
hazırlatan Çevre Bakanlığı'na çev-
rildi. Cumhuriyet'in sorulannı ya-
nıtlayan Çevre Bakanı Tokar, Ber-
gama Ovacık'ta işletme izni veril-
meden önce çevreyle ilgili bütün
önlemlerin alındığını belirterek
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada uygulanan teknotoji, en
son, en çağdaş teknolojidir. Çevre-
ye verilecek tek zarar, kesilecek
ağaçlar. Bu konuda da firma, kes-
tiği her ağaca karşıhk 10 ağaç dik-
meyi taahhüt etmiştir."
Ovacık halkının Ankara'ya yü-
rüyecek kadar "kışkırtıldığınr sa-
vunan Tokar, şunlan söyledi:
"Siyanürlü üretim başlamama-
sına rağmen halk, yörede üretilen
20 bin tonluk pamuğa siyanür bu-
laştağuu söylüyor. Siyanür, bırakm
Bergamay u henüz tzmir'e bilegel-
medL Siyanürün çevreye zarar ver-
mediğini söylediğimizde, altmı çı-
karmak isteyen firmalann savunu-
culuğunu yapar duruma düşüyo-
ruz. Diğer taraftan, halkın eylem-
lerine de destek vermek istemiyo-
ruz."
Danıştay'ın, yerel mahkemele-
nn kararlannı bozma gerekçesinin
henüz ellerine ulaşmadığı için bu
konuda değerlendirme yapamaya-
cağını kaydeden Tokar, "Çevre Ba-
kanlığı, memlekete zarar verecek
bir şey yapmaz. Bergamanlar da
pozmTinsanlar ve bakanuğa güve-
nıyorlar"
1
görüşünü dıle getırdi.
DOSYA: TÜRKİYE-UKRAYNA İŞBİRLİĞİ UMUT VERİYOR
Âçişleri Bakanı
Meral Akşener,
DYP'de birçok
insanın haksızlığa
ugradığını, bunlann
başında da Mehmet
Ağar'ın geldiğini
söyledi. Akşener,
'ağabeyim' dediği
Ağar'ın, hakkında
çıkan tüm haberlere
karşın yıkılmadığmı
söyledi. Mehmet
Ağar, konuşması
bittikten sonra Meral
Akşener'i öptü.
Yaz aylarında
kazandıracak
portföyler
döviz mi,
faiz mi,
borsa mı?
(Jlankaların <JJayuzbaşında ıA(tınBorsası'na
Dilançoları serinlemenin alternatif
umut veriyor bedeli rafineri
Siemens Leasing sektöre iddialı giriyor
Paranıza yön
veren
^ ^ • " ^ E K O N O M I K
TREND
HER PAZAR BAYINIZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ
Bergama'daki deprem tehlikesi-
nin de yapılann dayanıklı inşa edi-
lerek etkisiz hale getirilebileceği-
ni kaydeden Tokar, "Japonya, sü-
rekli depreme maruz kalıyor. An-
cak orada kullanılan teknoloji sa-
yesinde binalar zarar görmüyor"
dedi.
Tokar, ÇED raporunun SHP-
DYP hükümeti döneminde verildi-
ğini anımsatarak çevreci protesto-
lara ve yöne halkının eylemlerine
öncülük eden CHP'li Bergama Be-
lediye Başkanı Sefa Taşlan'ı eleş-
tirdi. Tokar. "Bergama'nın şimdi
siyanürle altın çıkanlmasına karşı
çıkan esW SHPli. şimdiki CHP'B
belediye başkanı, o zaman
ÇED raporunun hazırlan-
masına isteküydi" görüşü-
nü savundu. Ziyattin Tokar,
altınlann yabancı şirketler
tarafindan çıkanlması ko-
nusunda, "Türldye, yaban-
cı sermayeye açık bir ulke.
Zengin maden kaynaklan-
mızın, fakir bekçisi olma-
VTZ" görüşünü dile getirdi.
Tokar'ın suçlamasmahe-
def olan Sefa Taşkın ise
"Çevresindeki bürokratiar,
Tokar'a doğru bilgi vermi-
yor. Biz, daha ortada ÇED
raporu diye bir şey yokken
bile, hem Çevre Bakanlı-
ğı'nı hem de kamuoyunu si-
yanürlû aitınuı zararlanna
ilişkin uyardık'" dedi.
Bergama Belediye Baş-
kanı Sefa Taşkın, Cumhur-
başkanı Süleyman Demi-
rel'e telgraf çekerek Danış-
tay'ın karanna rağmen, Eu-
rogold fırmasının çalışma-
lannı sürdürdüğünü. bu du-
rumun köylüleri huzursuz
ettiğiru bildirdi.
Danıştay'ın 13 Mayıs
1997 tarihinde alün made-
ninin çalışması ile ilgili yü-
rütmeyi durdurma karan al-
dığını anımsatan Taşkın,
AA'nın haberine göre telg-
rafta şunlan dedi:
"tzmir Valiliği. 22 Mayıs
1997 tarihinden itibaren
Danıştay karanna uyularak
madenin çalışmayacagını
tarafimıza bildirdi. Euro-
gold fmnası ise Danıştay ka-
ranna ve valilik ikazlanna
uymadan maden sahasında
çahşma yaparak dinamit
patiatıyor. Bu davramş, yö-
rede gergin olan havayı da-
ha da sertleştiriyor. Hukuk
karanna uymayan Euro-
gokl'un, halkı tahrik etme-
si ve yörede istenmeyen
olaylara yol açmasının ön-
lenmesini, Danıştay ve vali-
lik kararlaruıa uymasının
sağlanmasını bilgilerinize ve
enürterinize arz ederim."
AYDEVLANMA
EMRE KONGAR
Solda Yopgun Liderler
Ecevit, bugünkü liderierin en deneyimlisi, Bay-
kal da en birikimlilerinden birisidir.
Her ikisi de üstün kişilik niteliklerine ek olarak, bü-
yük bir tecrübeye sahiptir.
Her ikisi de yıllann deneyimlenyle "liderlik yap-
maktadır".
Peki yıllar acaba bu iki lidere ne öğretmiştir?
Yani bu iki lider, bugün "nasıl bir liderlik sergile-
mektedir?"
Sanıyorum, bu sorunun yanrtını tüm kamuoyu,
üzülerek iziiyor: Her iki lider de esas olarak "mü-
samahasız" ve hatta "tahammülsüz" bir liderlik tü-
rü sergilemektedir.
Peki neden?
Bir sorunun çözümü için, önce onun nedenleri-
ni belirtemek gerekir.
• • •
Bu iki lider de ilk politikaya atıldıklannda böyle
miydiler?
Hayır!
Tam tersine, ikisi de genç, dinamik, çevreleriyle
sıcak ilişki kuran, güvenilir, çalışkan, sempatik ki-
şilerdi.
Peki bugün, toplumdan ve hatta kendi partilerin-
deki arkadaşlanndan bile uzak, soğuk, güvenilmez
liderler nasıl oluştu?
Işte bu sorunun yanrtı esas olarak "kişisel" de-
ğil, (belli kişilik özelliklerine bağlı görünse de) "sos-
yoiojik" ve "sosyal-psikolojiktir".
Yani, Ecevit ve Baykal'ın bugünkü "hoşgörüsüz
ve kapalı lider kimliklerini" oluşturan öğeler "çev-
relerinden" gelmektedir.
Genel olarak toplum ve özel olarak çevrelerinde-
ki politikacılar onları bu noktalara getirmiştir.
• • •
Her ikisi de, yıllarca yaşadıkları politik ortam için-
de çevrelerindeki malzemeden (ve beraber politi-
ka yaptıklan için tabii ki birbirterinden de) şu lider-
lik ilkelerini öğrenmişlerdir:
1) Lider her zaman güçlü olmak zorundadır. Çün-
kü azıcık tökezlese, herkes hemen üzerine saldırır.
2) Bunalım zamanlannda kimse partiyi, ilkeleri ve
lideri düşünmez. Herkes kendi paçasını kurtarma-
ya çalışır.
3) Politikada ilke ve vefa yerine, kişisel çıkarlar
egemendir.
4) Iktidar, mutlaka çıkar paylaşmasına ve bu pay-
laşma sırasında kavgalara neden olmaktadır.
5) Bir lider için, tabanda güçlü politikacı "baş be-
lasıdır". Çünkü Türkiye'de ilkeler değil, kaba kuv-
vet egemendir. Tabanına güvenen her politikacı, ki-
şisel çıkarlan için lidere şantaj yapıp partiyi genel
doğrultusundan bile saptırabilir.
6) Parti içi demokrasi, esas olarak disiplinsizlik
kaynağıdır.
Yerim uygun olmadığı için, bu genel sosyolojik
ve sosyal-psikolojik ilkelerin, her iki liderin kişisel
tarihlerindeki somut örneklerini vermeye girişmiyo-
rum.
• • •
Liderlik, insanların kötülükleri ve hırslan değil,
güzellikleri ve idealleri üzerine kurulu olarak işletil-
diği zaman anlam kazanır.
Bu ise hem zor hem de uzun ve yorucu bir iştir.
Ancak yorgun ve bıkkın liderler, Bülent Tanla gi-
bi, Osman Ozgüven gibi mensup olduklan parti-
lere, yine o partilerin ilkeleri doğrultusunda hizmet
etmeye çalışanlan ihraç eder ya da görevden alır.
Benim tanıdığım eski Ecevit, Tanla ve arkadaş-
lannı ihraç etmek yerine, bu taze gücü, bu potan-
siyeli, partiyi büyütmek için kullanabilecek nitelik-
te ve yetenekteydi.
Benim tanıdığım eski Baykal, Osman Özgüven
ve arkadaşlarını, görevden almak yerine, baştacı
ederek, yeniden siyasal umut haline gelebilecek bir
liderdi.
Benim özlediğim sosyal demokrat liderlik, (tabii
ki parti içi disiplini sağlayarak) kollannı, parti için-
deki ve dışındaki tüm "doğal müttefiklere" açan,
onlan biryük, bir bela değil, bir kazanım olarak gö-
ren lideriiktir.
Böyle bir liderlik için de, gençlik, umut, iyimser-
lik, sıcaklık ve en önemlisi "insan sevgisi" gerek-
mektedir.
Liderierin, yorulmaya, bıkmaya, insanlara duy-
duklan güveni ve daha önemlisi, sevgiyi kaybetme-
ye haklan yoktur.
Insanlan sevmeyen ve onlara güvenmeyen lider-
ler, takipçilerini ve ülkelerini ancak felaketlere gö-
türür, aydınlıklara değil.
Evet, hem bu iki liderin (ve daha pek çok siyasal
liderin) tarih boyunca yaşamış olduklan ihaneti, ve-
fasızlığı, çıkarcılığı yaşamış olacaksın, hem de iyim-
seriiğini ve insan sevgini koruyacaksın.
Bu duygulan korumadan, liderlik koltuğu" ko-
runabilir mi?
Tabii korunabilir; eğer bugün oturduklan koltuğa
"lider koltuğu" denilebilirse.
Medya Notu: Mustafa Ekmekçi, sözcüğün her
anlamıyla "temiz" bir insandı. Tüm topluma, ama
özellikle gençlere "ömek olması gereken" bir in-
sandı. Yaşamının kitaplaştırılması, geride bıraktığı
arkadaşlan açısından zevkli ve topluma yararlı bir
görev olabilir. Sanınm, Balbay ve Akın, bu konu-
da ciddi katkılarda bulunabilir.
Alman gençler
Cumhııriyet'te
Haber Merkezi-Alman-
ya'daki Clauberg Lisesi 10.
sınıf öğrencileri, Cumhuri-
yet'i ziyaret ettiler. Gazete
yöneticilerinden; Cumhuri-
yet'in yaym ilkeleri, haber-
cilik anlayışı ve Türkiye'de-
ki gelişmeler konusunda
bilgi alan öğrenciler, daha
sonra gazeteyi gezerek gün-
lük bir gazetenin nasıl yayı-
na hazırlandığını gördüler.
Ögretmenleri Margh Heit-
zer ve Ahmet Şener Özcan
ile birlikte Türkiye'ye ge-
len 16 öğrencinin amacı,
Türkiye'yi daha yakından
tanımak. Clauberg Lisesi,
Almanya'da Türk öğrencı-
lerin çoğunlukta olduğu lı-
selerden biri. Burada oku-
yan 500 öğrencinin yüzde
70'i Türk. Almanya'daki
Türk öğrencilerin ancak
yüzde 6'sının lise öğrenimi
görebildiğini vurgulayan
Ahmet Şener Özcan, dört
yıldır tanıtım amacıyla Tür-
kiye'ye gezi düzenledikle-
rini belirtti. Lise aynı za-
manda Türkiye'de Hacı
Bektaş Lisesi ile kardeş li-
se. Gezinin. sadece Alman
öğrenciler açısından değil,
Türk öğrenciler açısından
da oldukça ilgi çekici oldu-
ğunu vurgulayan Özcan,
"Çünkü ontar da burada
yaptığımız görüşmelerde
ülkeleri hakkında daha de-
taylı bilgi edinebiliyorlar"
dedi. Clauberg Lisesı'nde
Türk dilınin seçmeli ders
olarak okutuldugunu vur-
gulayan Özcan, bu uygula-
manın tüm Almanya'ya ya-
yılması için çaba harcadık-
lannı belirtti.