Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2MAYIS1997CUMA
14 KULTUR
Boğaziçi Üniversitesi Oyunculan 'İş Aranm İş' adlı oyunu sahneliyor
Bıırası müze değfl, tiyatro!ZEYNEPSAYGI
Profesyonel bir çalışma bıçitniyle
amatör coşkuyu bir arada tutmaya çaba-
lıyorlar. Cıddi ve disiplinli çalışma tem-
polanyla bu ışten para kazananlardan
çok daha özvenli ve 'profesyonel' ol-
duklan söylenebılir. Gerek Boğaziçi
Lniversıtesi Mezunlar Derneğı bünye-
smde kurulan Tiyatro Boğaziçi, gerek-
se BÜ öğrencilerinden oluşan kalabalık
kadrosuyla BÜO, 'kumpanya tiyatrosu'
anlayışıyla üniversitelı kımlığıni bütün-
leştirmiş topluluklar.
BÜO'nun son oyunu 'İş Aranm İş'.
bundan 7 yıl önceki kadro tarafindan
yazılmış. O dönemde yeni mezunun bir
numaralı kaygısı iş bulamamak. Daha
da kötüsü iş bulamayıp askerde bir yılı-
nı harcamak. Bir üniversite tiyatro top-
luluğu doğaçlamaya dayalı bir oyun çı-
karma karan alınca daha iyi bir konu
bulabıür mı? Oyunun baş tiplemesi Ha-
san, oyunculardan bırinin geleceğe dö-
nük kaygılannı doğaçlama yoluyla dışa-
vurusu olarak ortaya çıkmış. Gerisi, dö-
nemin üniversitelerinde yaşanan değişi-
mi, parlak ögrencilerin neredeyse pa-
zarlıkla yıne parlak şirketlerce işe alınış-
lanndan oluşuyor. "İş Aranm tş'i ilk çı-
kardığımızda'" diyor oyunun şimdiki yö-
netmem İhsan Ozçıtak, "etkisi çok da-
ha farklı olmuştu. Şimdiki tepkilerdaha
yumuşak. İnsanlar pazarlıklan kanık-
samışlar."
Aradan geçen 7 yıl, oyunun şimdiki
haline oldukça etki etmiş. Müzik öğret-
meni Kamil tiplemesi, 'image maker'
Ziya'nın eline düşüp pop müzik piyasa-
sına girivor. İş bulmaktan iyice ümidini
kesenveaskerliği Şırnak'açıkan Hasan.
7 y ıl öncesine göre çok daha büyük kor-
kularla ve ülkücü çığlıklan arasında as-
kere yollanıyor. Tekstte yaptıklan deği-
oğaziçi Üniversitesi Oyunculan (BÜO), üniversiteli gençliğin yıllardır başından
atamadığı iş bulma ve askerlik sorunlannı ele alıyor bu kez. 1990 yılında doğaçlama
tekniğiyle ortaya çıkan 'İş Aranm tş\ geçen 7 yıl içinde Türkiye'de yaşanan toplumsal ve
siyasal değişimler doğrultusunda eklenen yeni bölümleri ve yorum farklıhklanyla günümüz
üniversitelilerinin kendilerini bulabilecekleri eğlenceli ve yaratıcı bir oyun.
şiklikler kendi deyişleriyle BÜO'nun
gerek kendi tekstlerine gerekse başka-
lannınkıne karşı ne denlı 'müdahaleci'
bir tnatro topluluğu olduğunun kanıtı.
Müdahaleci bir topluluk
Brecht tıyatrosunu Stanislavski'nin
oyunculuk anlayışıyla birleştiren toplu-
luğun yönetmeni thsan Özçıtak, 'Tiyat-
ro suya yazılır' ilkesinden yola çıkarak.
~Ti> atro yalnızca tekst değildir. sahnele-
meye davalı bir sanattır. İyi sahnelenme-
yen iyi bir tekst, çok körii bir ov un olur"
göriişünde. Daha önce "Macbeth" ve
"Fırtına" oyunlanyla Shakespeare hay-
ranlanndan gelen eleştirilere hedef olan
topluluk üyeleri. oyunlan değiştirip gü-
nümüze uyarlamadıklarını: müdahaleci
bir topluluk olarak her oyuna müdaha-
le vebireleştıri getirdiklenni söylüyor-
lar. Brecht'in oyunlarında söylemek is-
tediklerini 'Nasıl daha iyi aktarabiliriz'i
tartışan topluluk. söz konusu Shakespe-
are olunca 'Shakespeare'in söyledigini
nasıl eleştirebüiriz'i düşünüyor.
thsan Özçıtak, "Bir teksti aynen alıp
oynamanın müzelik olarak bir amacı
olabiür. Ama bir topluluğun yapması ge-
reken, o> un üzerine kafa \ormaktir. Biz
yaşayan bir tiyatro yapmaya çalışıvoruz."
diyor.
Özçıtak'a göre bir oyun sahne üzeri-
ne çıkanlıyorsa yazar da yanınızdaysa
tekst sürekli biçim değiştiriyor. Shakes-
peare'in de oyunlannı bu teknikle yaz-
masından yola çıkarak tekste kutsal ki-
tap gibı davranmamalı. Brecht'in vâris-
lerinin, ünlü oyun yazan ve dramatur-
gun oyunlannın değişime uğrayarak
sahnelenmesine karşı çıkmalan yanlış
olduğunu savunuyor Özçıtak:
"Bir oyunu 1960 yılında çok iyi çıkar-
mış olabilir. ama 1990 yılında aynı şekü-
de çıkaramaz, çünkü seyirci değistirmiş-
rir. Burası müze değil, tiyatro."
Bir salona sahip olduklan için şans-
lılar, ama onlar da sponsor desteği bul-
ma konusunda hayli dertli. Kumpanya
anlayışının geleneği nedeniyle her ay-
rıntıyla ilgileniyorlar, ancak sahnenin
onanmı ve ekipman konusunda zorlanı-
yorlar. Bir de kültürel etkinlikler olmaz-
sa BÜ yönetiminin sahneyi dersliğe çe-
virme olasılığı var! Topluluk, kurulu-
şundan bu yana hem nitelik hem de ni-
celik olarak değişmeyen bir izleyici kit-
lesine sesleniyor. Yerleşmiş kumpanya
yapısı ve amatör dinamizmle izleyiciy-
le çok sağlam bir iletişim içinde ve or-
tak dil yakalayan BÜO'nun düzenli ız-
leyicısı, kumpanya yapısındakı eksikli-
ğin anında ayırdına vanyor.
Bir turne oyunu olarak tasarlanan "İş
Aranm tş"in ilk durağı Istanbul Üni-
versıtesi. Önce Istanbul Amatör Tiyat-
rolar Günleri kapsamında 13 mayısta tÜ
sahnesinde sonra öteki üniversitelerde
de genç tiyatroseverlerle buluşacaklar.
'Crash'in
yönetmeni
David
Cronenberg'
in yeni
senaryosu da
araba
kazalannı
konu alıvor.
Cronenberg
arabalardan
vazgeçnıedi
Kültür Servisi- Kanada-
lı yönetmen David Cronen-
berg, Cannes Film Festiva-
li'nde Jüri Özel Ödülü ka-
zanan, Istanbullu sinema
seyircisiyle nisan ayında
gerçekleştirilen fil.n festi-
valınde buluşan 'Crash'in
ardmdan, arabalarla ilgilı
yeni bir senaryo daha yaz-
dı.
'Crash'te araba kazalan
ile seks dürtüsü arasındaki
sıradışı ilişkıyi ele alan yö-
netmen. "Red Cars-Kırmı-
zı Arabalar' adını verdıği
senaryosunu filme dönüş-
türmek üzere kesin bir ka-
rarvermış değil.
Senaryo. Cronenberg'in
artık olağan takıntılanndan
biri haline gelen araba ka-
zalan üzerine yazılmış.
Cronenberg bu kez 1961 'de
ünlüyanşçı Phil Hill'ınbi-
rınci geldiğı Formula One
Champıonshıp vanşını an-
latıyor. Phil Hill. panneri
Wolfgang von Tripps'in
Monza'daki yanşta feci bir
kaza> la yaşamını yitirme-
sinm ardından. Formula
One "a tek başına katılmış
ve kupayı ölen ortağı ıçın
almıştı. David Cronenberg.
ışte bu sıradışı ikilinin öy-
küsünü senaryolaştırdı.
Cronenberg. araba yanş-
lannın ateşlı izleyicilerin-
den bıri olmakla kalmayıp
aynı zamanda pek çok ara-
ba yarışında bızzat yer al-
mış.
50'lerden kalma araba-
larla yanşmayı tercih eden
ünlü yönetmen. katıldığı
bir motosıklet yarışında
ağır yaralanmış. Kazanın
izlerini sırtında hâlâ taş.ı-
yor.
Bir araba tutkunu oldu-
ğunu söyleyen Cronen-
berg, "Ben de pek çok ke-
reler arabayanşiannda ka-
za\apnm. Araba yanşında
kaza yapnıak çok farklı bir
şevdir. kendinizi korumak
için ateşe dayanıklı özel bir
gi> siniz ve kaskııuz vardır.
Parkurda herkes sizin gibi
birer yanşçıdır. Karşı yol-
dan gelen kimse yoktur.
çünkü herkes aynı yöne gi-
der. Bu, basit bir trafik ka-
zasından çok farklıdır. Va-
nş arabası kullanmak psi-
kolojik ve duy gusal vönden
çok etkileyicidir'' div or.
Cronenberg'in "Crash'ı
yapma nedenlerinden biri,
sıradan bir araba kazasının
kışi üzennde yarattığı etkı-
leri araştırmak. "'Crash. be-
nim için bu olgmu keşfet-
menin bir yoluydu. Bir tra-
fik kazası sırasında olan bi-
teni görmek için durup \a-
v^şlayan insanlar da buna
dahil. Bu herkesin başına
gelebilir. Kimileri inkâred-
er. kimUeri de kendisini suç-
lu hisseder".
'Teknoloji üzerine yazıl-
mış ilk pomografık roman'
olarak lanse edilen
'Crash'in yazarı J.G. Bal-
lard ile ilk karşılaştığında.
aslında çok farklı geçmiş-
lere sahip insanlar olmala-
nna rağmen. sanat anlayış-
lannın çok iyi uyuştuğunu
belirten Cronenberg, kitap-
ta olup da filmde >er ver-
mediğı tek unsurun Eliza-
beth Ta\lor olduğunu be-
lırtiyor. " ^ >ıl önce. Bal-
lard bu kitabı \azarken Eli-
zabeth Taytor bir Hollywo-
od ikonm du.
Şimdiyse .VIDS'e karşı
gönüllü kampamalara ka-
tüan yaşh bir hanımefendi
ve artık herkes onu bö\le
tanıyor. Filmde Tavlor'un
yerine bir araba kazasında
yaşanunı yiriren ve ölüm-
süzlüğe kavuşan James De-
an'i koydum. Kitapta böV
le bir bölüm yoktu. James
Dean. hâlâ bir idoL tapıla-
cak bir star. Bir insan. öldü-
ğü halde nasıl ölümsüzleşe-
bttir? Işte bu çok ilgimi çe-
Idyor".
Saito Kinen Orkestrası, Batılı rakipleriyle boy ölçüşüyor
'Japon mucizesi'nin şefi Ozawa
• 61 yaşındaki şef Ozawa, .
ülkesinin en popüler sanatçılanndan
biri. Amerika'nın en büyük
orkestrası Boston Senfoni ile de
çalışan ünlü şef. öğretmeni Hideo
Saito'nun anısmı yaşatmak üzere
kurduğu orkestrasıyla Japonlann da
klasik müzik alanında iddialı
olduğunu kanıtlıyor.
Kültür Servisi - Seiji Ozavva. Japonyanın
yetiştirdiği en önemli müzik adamlanndan
biri. Dünyaca ünlü orkestra şefi, kurucusu
olduğu The Saito Kinen Orchestra ile çıktığı
tngiltere turnesinde, 'Japon mucizesi'ni tüm
dünyaya kanıtladı.
Ozavva'nın, öğretmeni ve aynı zamanda
Japonya'nın ilk müzik konservatuvannın
kurucusu Hideo Saito'nun anısmı yaşatmak
için 1984 yılında kurduğu orkestra, Batılı
orkestralann en büyük rakibı. Orkestrasının.
Japonya'nın gurur kaynağı olduğunu
söyleyen Ozavva. orkestra savesinde
Japonya'da müzisyenlere duyulan
saygının pekiştiğini belırtiyor. ancak her
kasabada bir CD mağazası olduğu halde
Japon halkının Batılı müzisyenleri daha
üstün gördüğünü de ekliyor.
Tokyo'nun Berlin ve Londra Senfoni
gibi dünya çapında orkestralan
ağırlayan bir kent olduğuna dikkat
çeken Ozavva, Batı'dan gelen
orkestralann bilet Fıyatlannı ikiye
hatta beşe katladığmı söylüyor. Ancak,
Japonlann da artık Batılı orkestralarla boy
ölçüşebilecek kadar başanlı bir orkestrası
var.
Bu orkestranın en ilginç özellıği sınırsız
ölçüde prova yapması. Bazen iki bazen
on iki saat boyunca çalışan
orkestra elemanlan özellikle yurtdışı
turnelerinde 'prova disiplinlerT ile dikkat
çekiyor. Hatta öylesine disiplınliler ki. prova
yaptıklan halde yetinmeyip otel
odalannda çalışmaya devam ediyorlar.
61 yaşındaki şef Ozavva, ülkesinin en
popüler sanatçılanndan bin.
Amerika'nın en büyük
orkestrası Boston Senfoni
ile de çalışan ünlü şefin
konser performansı
dinleyicide
büyülü bir etkı bırakıyor. Ozavva,
güzellıklerden söz etmeyi seven bir sanatçı.
Sahnede, asla şov menliğe soyunmuyor.
Saito"dan aldığı mırası yaşatmaya çalışan
sanatçı, Japonya'nın tkinci Dünya
Savaşı sonrasında klasik Batı müziğine
yönelmesinde kılit rolü oynayan
Saito'nun kendisinden sonraki kuşaklara
bıraktığı müzik birikiminin çok önemli
olduğunu belirtiyor. Ozavva, Saito Kinen
Orkestrası'nın başansıyla yetinmeyip
orkestrayla aynı adı taşıyan bir
festivalin de yönetmenliğini
yapıyor. Japonya'nın Alpleri
diye anılan Matsumoto
yöresinde düzenlenen
festival. her yıl on gün
'UlM}\ boyunca müzisyenleri
bir araya getiriyor.
Ozavva'nın en büyük
düşü, Saito Kinen
Festivali'ni, tıpkı
Boston Senfoni
Orkestrası'nın
festivali Tanglevvood
gıbi uluslararası
boyuta taşımak.
"Bdki de şeflikten
emekliye ay nlarak
kendimi tamamıyla
öğretmenliğe adamalıyım"
diyor ve ekliyor Ozawa:
"Öğretmenlik bana ilaç gibi
geliyor. Genç yeteneklere
vardım etmek,
bir müzisyenin hayatı
boyunca vapabileceği
en büyük iştir."
Senlik yarın
Darphane
yeniden açıhyor
Kümır Servisi - Türkiye Ekonomik ve Toplum-
sal Tarih Vakfı'nın, tstanbul'un tarihi yanmadası-
na eklediği yeni kültür ve sanat merkezi 'Tarihi
Darphane Binalan'. tstanbul Müzesi Destekleme
Gırişimcileri'nin, gönüllülerin, tarih dostlannın ve
çok sayıda sanatçının katılımıyla yeniden açıhyor.
tstanbul Müzesf nin kurulması için Tarih Vakfı'na
devredilen Darphane, 28 yıllık bir terkedılmişlik-
ten sonra. Habitat II zirvesi sırasında Vakıf tarafın-
dan açılan "Dünya Kenti İstanbul", "Anadolu'da
Konut ve Yerleşme" ve "Darphane'den Istanbul
Müzesi'ne" konulu üç sergiye ve 98 kültür sanat
etkinliğine sahne oldu. Geçen yıl 50.000 kişinin zi-
yaret ettiği Darphane-i Amire binalan bu yıl yeni-
den açıhyor.
3 Mayıs 1997'den 9 Kasım 1997"yedek sürecek
olan etkinlikler kapsamında bu kez ekim ayında 5.
Uluslarası lstanbu! Bienali de Darphane'de yapı-
lacak.
Darphane '97etkinlıkleri. 3 Mayıs 1997cumar-
tesi günü saat 18.00'de İstanbul Müzesi projesine
ve Tarih Vakfı'na sahip çıkanlann şenliğiyle açı-
lacak. İstanbul Müzesi'nı destekleme girişımi'nin
saat 14.00'teki toplantısmdan sonra 16.30'da Prof.
Dr. Zafer Toprak, 'Tokyo Müzesi- İstanbul Müze-
si' konulu dialanyla desteklenen tartışmalı bir kon-
ferans verecek. Daha sonra geç saatlere kadar mü-
zik ve dans var. Darphane '97 Açılış Şenlıği. ts-
tanbul Müzesi'nı Destekleme Girişimi katılımcı-
lannın. diğer gönüllülerin, tarih dostlannın ve çok
sayıda sanatçının katılımıyla gerçekleşecek.
Mae West'in yeniden doğuşu
• Son 5 yıl içinde 3 farklı
biyografisi piyasaya sürülen ve
eşcinseller arasında ikon
statüsüne yükselen Mae West
yeniden gündemde.
Kültür Servisi - Ünlü tiyatro ve sinema
oyuncusu Mae VVest sahnedeki ilginç kim-
lığinin ardında. pek bilinmeyen yönleriyle
yeniden gündemde. Mae VYest'in 70 yıldır
Amerika'daki Kongre Kütüphanesi'nin raf-
lannda tozlanan üç oyunu. yaklaşık yirmi
yıl süren bir telif haklan savaşından sonra
önümüzdeki aylarda Amerika'da yayımla-
nacak. Son beş yıl içinde üç farklı biyog-
rafisi piyasaya sürülen ve eşcinseller ara-
sında ikon statüsüne yükselen Mae VVest.
ölümünden yıllar sonra yeniden fırtına ko-
parmayı başardı.
Mae VVest'in "Seks", "Travestr ve
"Zevk Adanu" adlı bu üç oyunu. 1920"li
yıllarda Broadvvay'de sahnelenmiş. hatta
ıçlerinden binsi VVest'in tutuklanmasına
neden olmuştu. Eşcinsellerin ve travestile-
rin yaşamını konu alan oyunlar. o günler
için fazlasıyla "cesur"du.
Kongre Kütüphanesi'nde rastlantıyla
bulduğu oyunlan yayına hazırlayan Lillian
Schlisscl. "Mae West yazmaya gençliğinde
başlamış. Önce şarkı sözleri, sonra küçük
skeçler, iki roman, HoHynood'da çevirdiği
filmler için senaryolar ve tiyatro oyunlan
yazmış. O\ unculuğuyla olduğu kadar ya-
zarlığıy la da tanınmalı. Kendi yazdıklan ol-
masa belki o denli tutulan bir ov uncu olnıa-
yabilirdi" diyor.
VV'est'ın vazarlığına duyulan bu yeni ıl-
Ünlü ovııncunun oyunlan yayımlanacak.
ginin kaynağı, oyunlan yayımlayacak/Nick
Hern'e göre, "eşcinsel içerikli olmalan".
Hern. oyunlann aslında günümüzün çok
gerisinde kaldığını, ancak travestilerle ilgi-
lı sahnelenn hâlâ güncelliğini koruduğu
kanısında. Söz konusu oyunlardan "Tra-
vesti", 1926 yılında Broadvvay'de ilk kez
sahnelcndiğinde ertesi gün kapatılmış, Mae
VVest de mahkemeye verilmişti.
O günlerde basında geniş yankılar uyan-
dıran mahkeme davasından sonra "eşcinsel
ov unculann kendisine en büvükdesteği ver-
diğini"açıklayan Mae VVest'in oyunlan, eş-
cınselleri taciz ettiği gerekçesiyle eleştir-
menlerce beğenilmiyor.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Olünceye Kadar
Kimsenin Değildi
Gürsey Aytaç'ın armağanı iki kitabı baş ucumdan
ayırmıyorum. Gönül rahatlığıyla okuyabileceğim vak-
ti bir türlü bulamıyorum. Ama kitapları başından or-
tasından karıştınp durdum.
Biri, Dürrenmatt'ın eseri: Konulanm. Dilimize, o ka-
dar okunaklı, okunası Türkçe'siyle Gürsel Hanım ka-
zandırmış. Konulanm aslında biryaşamöyküsü... öz-
yaşamöyküsü.
Dürrenmatt benim sevdiğim yazarlardandır. Özel-
Hkle oyunlan: Yaşh Kadının Zıyareti -Gülriz Sururi bu
oyunu hep oynamak istemiştir-, unutulmaz, benim
için unutulmaz Strindberg oyunu, işte çok sevdiğim
iki oyunu.
Dürrenmatt'ın romanlannı da sevmiştim: Yunanlı
Bir Kız Aranıyor, Bilgı Yayınevi'nin ilk kitaplan arasın-
daydı. Sonra, soluk soluğa okuduğum Duruşma Ge-
cesi...
Ama Konulanm, öyle sanıyorum ki, bambaşka bir
eser. Dürrenmatt burada yaşamöyküsünü eserlerin-
den ayırmıyor, daha doğrusu, eserlerinin oluşum -
yazılış serüvenini hayatının ta kendisi sayıyormuş.
Belki. Bir bakıma. Bir yazar için başka yaşam olamaz
herhalde.
Öteki kitap. doğrudan doğruya. Gürsel Aytaç im-
zalı: Karşılaştımnalı Edebiyat Bilimi. (Söylemeyi unut-
tum, her iki eser de Gündoğan Yayınlan arasında çık-
mış.)
Nedir 'karşılaştırmalı edebiyat'; Gürsel Aytaç şöy-
leyazıyor: .
"Edebiyat denen ve malzemesi dil olan sanat da-
lı, öncelikle anadil ve ulusal kültür kökenlidir. Ama ya-
zarlann, şairlerin yetişme süreçlerinde ve olgunluk
dönemlerinde orijinallerınden ya da çevirilerinden
okuyup etkilendikleri veya en azından esinlendikleh
yabancı yazahar, şairler vardır."
Gürsel Aytaç sürdürüyor ama, ben dalıp gidiyo-
rum. Hem ne etkilenme! diyorum kendi kendime.
Bilmem neden, aklıma gelen ilk kıtaplar hep Dos-
toyevski'nın: Hıçkıra hıçkıra ağladığım Beyaz Gece-
ler, handiyse korkarak okuduğum, birdenbire haya-
tımın gizinı çözduğüm Öteki, içimi sızlatan Insancık-
lar...
Dostoyevskı'nin birçok eserini Nihal Yalaza Taluy
çevırisinden okudum. Kimdı Nihal Yalaza Taluy, an-
siklopedilerde. sozlüklerde boş yere adını aradım yıl-
lar yılı. Onca emeğe hiç mi kimse saygı duymadı?! Us-
telik, hâlâ onun çevirileri yeni basımlara ulaşıyor.
Derken, karmakarışık, Conrad, Virginia Wootf,
Emily Bronte, Gogol, Madame Bovary, Anna Kare-
nina, Nana, Hülya, Colette, Proust, hatta Goethe çı-
kageldiler. Daha yüzlerce yazar adı, eser adı sayabi-
lirim. Her birinden etkilendım. Keşke, olanak bulsam,
her birini yeniden okusam.
Gürsel Aytaç, 'esinlenme' diyordu. Esinlenmenin u-
cu bucağı yok. Okudukça yazmak isterim. Sevdiğim
bir eser beni çalışmaya yönlendirir.
Bununla birlikte bazı esinlenişler parodiye dönüşe-
bilir. Aklımdan Venedik'te Ölüm geçiyordu. Bu çok
sevdiğim eser, günün birinde, Olünceye Kadar Seni-
nim'\ yazmama yol açmıştı.
Birden Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi'nın elli seki-
zinci sayfasında adıma rastladım: Bir yuksek lısans
çalışmasında, Şeref Ateş, Olünceye Kadar Sepi>-
nim'le Venedik'te Ölumu karşılaştırmış. Başlık şöy-
le: "olünceye Kadar Senınim, Eine Parodie von Der
Tod in Venedig"... Şaşırmadım desem yalan olur.
Sn Şeref Ateş'in saptayımlarını, yorumunu yazık ki
bilmiyorum. Fakat yıllar öncesine dönerek bu roma-
nımı yazdığım günleri, düşüncelerimi, duygulanmı ha-
tırlamaya çabaladım. Olünceye Kadar Seninim adı,
rahmetli Kâni Kıpçak'ın beyazperde melodramın-
dan alınmadır. Fılmı görmedım ama, adına vuruldum,
hele yazdığım o roman için.
Romanın akışına gelince. Venedik'te ölüm'ün apa-
çık izdüşümüydü. Yalnız benim kışilerim, olaylarım,
her şey ürkünç bir karikatüre yol alıyordu. Kültür ay-
nmını mı vurgulamak istemiştim?
Modası geçmiş aşk romanları yazan Süha Rikkat,
roman kahramanını andırırgenç biradama... gerçek-
liği yitirdikçe kendisinin uydurduğu, düşsel bir genç
adama kapılıp gidiyor, ona "Olünceye kadar seni-
nim!" demek istiyordu. Böyle bir şeylerdi işte.
Yaşh kız Suha Rikkat'i galiba Kafes'te de andım.
Günlerim hayal içinde geçerek yazmıştım hepsini.
Hayal ve Istırap: O bir aşk ve karasevda romanlan pa-
rodisidir.
Mustafa Nihat Özön'ün Edebiyat ve Tenkid Söz-
lüğü'nde 'parodi' sözcüğu geçmıyor. Bendeki Türk-
çe sözlük, TDK yayını, 1966. Onda da geçmiyor.
Zaten birromancı dostum, o sıralar, "Herşeyinpa-
rodisini bilirdim de, romanınkini ilk kez okuyorum..."
demiş, ısırganca gülmüştü.
Şeref Ateş'in yuksek lisans çalışması 'onay' gördü
mü acaba?
Takvimde iz Bırakan:
"Parodi: Biredebîeserin biçimini konusundan ko-
panp, o konunun yerine başka ve aykın bir konu yer-
leştirerek gülünç bir uyumsuzluğu (idealle gerçeklik
arasında) ortaya çıkarmak ve böylece alaya alan bir
taklit etkisiuyandırmak" Gürsel Aytaç, Karşılaştırma-
lı Edebiyat Bılimı, 1997.
K
K
L
A
L
M
T LJ
t L
K
M
•
A
• ç
S A
I ZI
R A
K
C I
1:
]
^>\y....
R R :-;.•
r