23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 1997 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Çıkarcı, Ödüncü Siyasa Esnafi... AVNİ KANDEMİR Emekh Hava Tuğgenerah S ağduyu sahıbı ınsanlar sez- gılennı bulgulannı, kuş- kulannı ve korkulannı so- ru ışaretlennın aralanna serpıştırerek •'Turkıvene- re\e gidiyor?". "Tıirkije bir İran mı olacak?", "Turldye Cezayir olur mu?", "Acaba darbe mi gelijor?" dı>e yuz yüze gelmek ıstemedıklen olasılıklan art arda siralıyorlar ve süre- ğenleşmekte olan bır guvensızlık orta- mında bunaldıklannı dışa vuruyorlar Temelde suregıden guvensızlığın ve bunalimlann yaratıcısı gıbı gorulen 'Refah iktidarTnın varlığı bır neden değil; yanm >r uz>ıldan ben surdurulen densızlıklenn olçüsuzlüklenn \e so- rumsuzlukJann "doğal sonucu'dur Amenka ıc savaşından sonra heybe- lennı sırtlayıp, macera aramak ıçın ye- nık Guneve uşuşen Kuzevlı polıtıkacı- laraCarpet-Baggers(He\beliler)adı ta- kılmışti ABD'nın sıyasal yaşamında sorumsuz da\Tanışlanyla toplumu hu- zursuz eden polıtıkacılar ıçın gunumuz- de de kullanılan 'hejbeli' yakıştırması ağır bır eleştın nıtelığı taşır Çok partılı >aşama geçıldıkten son- ra, Turkıye'de de heybetiler benzen po- lıtıkacılar kahvelen, mahallelen, kasa- balan ve gıderek şehırlen, sıyaset mey- danlannı, sonunda da televızyon ekran- lannı ışgal ettıler Ne >azık kj, duzeylı polıtıkacılar ulkede durustluğe dava- nan bır sıyaset geleneğını yerieştıreme- dıler. ama kasaba politikacılan çarpık sıyasal yapılanmaya damgalannı vura- rak. çirkin yontemlerin \e kotu alışkan- hkların varatıcılan oldular Sıyasal >aşamımızdadeğerölçulen- nın altust olmasında, dın bezırganlığı- nınkurumlaştınlmasında Atatûrkduş- manlığının koruklemesınde, devnmle- nn kemınlmesınde, de\ nm vasalannın çığnenmesınde Anadolu ınsanının kamplara aynlmasında, de\ letın butun kurum ve kuruluşlannın yozlaştınlma- sında bu tıp sorumsuz polıtıkacılann bağışlanamaz katkılan vardır Bır toplumu parçalamak, bır devletı etkısız kjlmak, bır ulkev ı uçurumun kı- yısına getırmek ıçın daha fazlasına da gerekjoktu Açıkça belırtmek gerekır kı gunu- muzun en duyarlı ve en onemlı sorunu olan dinselsomuruvedavaüyapılannia- nın temeline Uk harcı Demokrat Parti kovmuştur. Turkçe ezandan Arapça ezana donuşle başlayan odunler sureci, günumuzde atüan şenat çığlıklanyla surmektedir. Aslında Turfcçe ezan. Turkçe tapın- manın ilk adımı olarak algılanmalı \e sonrasuıda halkın kendi diliyle tapın- masına olanak sağlayacak bır ortam ya- raülmaJıvdı. Dunya uluslannın tama- mına yakını ana dillenvle tapınırken, Anadolu halkının anlamadığı bırdilde, anlamını bılmedığı ayetlen ezberieme- ye çaltşması, onun alınvazısı otmama- lıydL Bın yıldan ben Kuran'ı ezberle- meyeçalışanbu ınsanlar Kuran'ınıçe- nğını bın yıl oncesınden daha fazla an- lamış değıldır Hıç kuşku yok kı mıl- yonlarca ınsan kendı dılıyle tapınmayı oncelıkle yeğleyecektır Ama Turkçe tapınmanın artık sozûnun bıle edılme- dığı bır ortamda, oluşturulan yenı dın- sel tabular nedenıyle sessız kalmakta- dır Bu ve benzen nedenlerle, geçmış- te Turkçe tapınma>ı savunmuş Zi>a Gökalp'ler. Mahmut Esat Bozkurt'lar artık anımsanmaz olmuş, ezanı Turkçe okutmuş olan Yuce Ataturk'e de ıhanet edılmıştır Butun bunlardan sonra, Türk toplu- mu vıne her tur dınsel sömüruye açık kalmıştır Zaten ıstenen de bu değıl mı- dır1 ? MGK kararlanndan sonra gundem- de yer bulabılen sekız yıllık kesmtısız temel eğıtım konusu, oncelıkle çağımı- zın ısteklen, Turkıve'nın gereksınımle- n, devletın olanaklan \e genel koşullar gozonune alınarak, teknık boyutlanyla ırdelenmesı gereken onemlı bır eğıtım sorunudur Ama başta RP ye bunun her kuytuya kök salmış uzantılan ıle, dın somurusunu kurumlaştırmış olan poli- tika esnafi, hıç zaman > ıtırmeden konu- yu sulandırmaya. çarpıtmaya ve yoz- laştırmava kovulmuslardır Mılyonlar- ca oğrencıyı, öğretmenı ve dev letın bır- çok kurum ve kuruluşunu doğrudan ıl- gılendıren bu denlı kapsamlı bır proje- nın ya da tasannın oncelıkle tartışma- va açılacak bolumu 'seçmeli dersler' olamaz ve olmamalıdır Hattabukonu gündeme bıle getınlmemelıdır Kuruluş amaçlan (adı ustunde) ımam ve hatıp (camıde hutbe okuyan) yetıştırmek olan ımam-hatıp okullan. zaten gerek- sınımın sekız-on katı fazlasıyla açılmış, bu nedenle Eğrtun Birhği Vasası delık deşıkedılmı^ve laiklik ilkesı de tartışı- lır olmaktan da ote, açıkça çıgnenır ol- muştur Bu gerçekler ortadayken, mılyonlar- ca oğrencıyı banndıran obür okullara seçmeli dersler çarpıtmasını getırerek, yakın gelecekte sayısız okulu ımam- hatıpleştırmenın bedelı hıç kımsenın taşıyamayacağı kadar ağır olur Okul- lara dın derslennın konulması da bo>- le başlamıştı 1949"da CHP, ana-baba- lann ısteklenne bağlı olarak, devlet okullanna seçmeli dın dersı ko>muş, demokrat partı ıktıdan da, bütun okul- larda bunu zorunlu kılmıştı Tarihten ders alınsav dı, olavlaryine- lenmezdi" sozu, herhalde Turkıye ıçın soylenmışolmalı' Tanhımızde bu söy- lemı doğrulayan say ısız omekler vardır II. Mahmut, aydınlanma surecınde uzun bır >ol almış ve teknolojıde büyuk gelışmeler sağlamış bır Avrupa karsı- sında Osmanlı dev letının ayakta kala- bılmesı ıçın, Batılılaş.manın kaçınılmaz olduğuna ınanmıştı Batılılaşmanın yo- lu da eğıtımden geçınyordu Ama Os- manirnın geleneksel Islamı eğıtımdu- zenıyledehıçbıryerevanlamazdı An- cak II Mahmut, amcası m. Setim'ın yenıleşme çalışmalannın bedelını yaşa- mıyla odedığı olaylara da tanık olduğu ıçın, Islamı eğıtım duzenını ortadan kaldırmaya gucunun yetmeyeceğını kestırebılıyordu Bu nedenle eskı okul- lara dokunmadan, dınsel etkılerden ve dınsel ıçenkten olabıldığınce anndınl- mışyenıokullaraçtırdı Buokullannen onemlı ozellıklen devletın değışık ku- rum ve kuruluşlannda gorev almayı ta- sarlayanlar ıçın, olası hızrnet alanlan- nın bılgı gereksınımlennı karşılavabı- lecek ders programlannın uv gulanma- sı ve dın derslenne >er venlmemış ol- masıydı Laık bır eğıtım düzenının ılk ornek- len say ılabılecek olan buokullann, Ba- tılılaşma surecıne akla, bılıme dayanan eğıtıme katkılan asla küçumsenemez 19 yuzyılmıkmcı>ansında devletı yo- netenlenn ve Abdulhamit despotızmı- ne karşı çıkanlann büyuk çoğunluğu da bu okullardan yetışmıştı Ne var kı ulema ve tutucu çevrelerin destekledığı Islamı eğıtım duzenıyle yenılık taraftannın yaygınlaştırmaya çalıştığı laik eğitim duzeni felsefelen, amaçlan, ders programlan v e genel ya- pılanyla ayn dunyalara seslenıyorlardı Bu nedenle de, Osmanlı'da >r uz yıl su- ren bır "eğitim ikiligi" çatışması yaşan- mıştı Bu ıkılık, 3 Mart 1924 tanhlı Tev hıd- ı Tednsat Yasası ıle gıdenlmış olması- na karşın, 1990'lann Cumhunyet Tur- kıyesı'nde, laık eğıtım duzenını II Mahmut oncesı Islamı eğıtım dûzenı- ne donuştürme çabalannı da gormez- den gelınemez Dınsel tabulann var olduğu bır top- lumda, kendılen de bu tabulann doku- nulmazlık zırhına burunerek yasalar usru bır konuma gelen Osmanlı ulema- sı, dınsel kurallarla bağdaşmaz gordük- len eğıtım kurumlanna ve butun yenı- lıklere karşı çıkıyorlardı Ama Kınm Savaşı'ndan sonra laık eğıtım düzenının onculüğunü ustlenen asken okuliar ıle ÂH ve Fuat paşalar. ulema sınıfının karşı koymalannı aşa- rak, laık eğıtım düzenının temellennı sağlam kayalarla berkıttıler Yıne aynı donemde, Âlı ve Fuat pa- şalar tarafından davet edılen Fransa Mıllı Eğıtım Bakanı Jean Vlctor Du- ruy un hazırladığı raporda yer alan ye- nılık onenlen, geleceğe yonelık eğıtım planvebaşanlannadayansıtıldılar Bu rapor, 1869 tanhlı Maanf-ı Umumıye Nızamnamesrnın de temel dayanağı olmu^tu 1870'lerden 1910'lara kadar, \bdul- hamıt despotızmı, parasal sorunlar, ıç ve dış kanşıklıklar eğıtım alanındakı atılımlann hızını kesmekle beraber, yo- nunu değıştıremedı Derken. bıtmeyen savaşlar dönemı başladı On yıl savaştan sonra, Mustafa Ke- mal, vakılmış, yıkılmış vıran olmuş topraklann uzennde en buyuk yapıtı olan Turkıye Cumhunyetrnı kurunca, butun yokluklara karşın, Tevhıd-ı Ted- nsat Yasası'yla beraber 'Eğitim Sefer- berliği'nı de başlatrı Bundan sonrakı çeyrekyûzyıldabasanlanlaı btrdevnm tanhının unutulmaması gereken yapıt- landır Eğer bu buyuk atılımlar, Koy Enstıtulennın kapatılmalanna neden oluşturan çalışmalarla golgelenmese> - dı, çok daha anlamlı ve kapsamlı sonuç- lar vereceklerdı Bu dönem, dını güncel polıtıkanın en çok kullanılan aracı durumuna getıre- rek, dınsel sömurüyu kurumlastıranla- nn. halkı dınsel ınançlanna, sıyasal eğı- lımlenne ve etnık kokenlenne gore ay- nştıranlann, 'küçühnesi gerekir' dıye, devletı bılerek yozlaştıranlann, devlet yonetımıyle uzaktan- yakından ılgılen ve bu konularda bılgılen olmadan, dev - letın başına konanlann, kışısel çıkar ve tutkulannın tutsağı olarak, ulkeyı çık- maza surukleyenlenn, devletı soyarak, saygınlık kazananlann, cınayetler ışle- yerek, kahraman olanlann, Meclıs'ı tı- kayarak, saygınlığına golge duşurenle- nn ve nıhayet, Ataturk ve devnm duş- manlığını kendılenne bayrak edınenle- nn kol gezdığı ve sıradan vatandaşın da umutsuzca boğuştuğu bır donemdır Butün bunlara karşın Turkıye hâlâ bır İran olamadı ya da Turkıye henuz Cezayırleşemedı ıse bu olguda devle- tı yönetmesı gereken seçılmışlenn hıç, ama hıçbır olumlu katkılan yoktur Bu sonuçsadece Ataturk'unbüyukluğunu ve ulkede attığı temellenn sağlamlığı- nı bır kez daha kanıtlar ARADABIR HULLSİ METİN Istanbul Barosu Avukatlarından Demokrasi ve Risk Üzerine... Halkın kendı kendısını yonetmesıne "demok- rasi" dıyorlar Halk ve demokrasi ılışkısı uzerıne yığınla kuram ve tanım var Ummet, ulus, cema- at, cemıyet-dernek dıyorlar "Demokrasi ıstemı- yoruz" dıyenı duymadım Herkesın demokrasi ıstedığınde kuşku yok, sorun, demokrasi tanımı- nın çarpıtılıyor olmasında sanırım Ozgurluk, her alanda ve sınırsız mı? Gıderek bıreyı one çıkaran, bırey merkezlı toplu yaşam- da, bırey ve toplum arasındakı ılışkı ve denge Kul ya da bırey Duşunce ozgurtuğu m u 9 Kım en- gel olabılır duşunmeye Sorun, duşuncenın dı- şa vurumunda Dışavurumozgurluğu Yazarak, çızerek, her yol ve yontemle yanı Yalnızca açık- lamak, fakat dayatmadan "Işte Cennet ışte Ce- hennem" demekle sınırlı "Duşunceme göre ış- te doğru, ışte yanlış" demekle Ve o kadar Ve "Devlet" Uzerınde kuramlar uretılmış, tanımlar yapılmış bır başka kavram Demokrasi gıbı, halk gıbı, ozgurluk gıbı Neden demokrasıye âşık oluyordu bu ınsan- lar Aşkın tanımında bıle anlaşamazken Neden demokrasıye âşık olduklan "soylenıyor" ya da "varsayılıyordu" Herbın kendı aşk ve demok- rasi anlayışında, fakat hepsı de "demokrasıye âşık" olduğu kabul edılen bırtoplumda, "sorun" neydı pekı Yere attığı asasının yılana donuştuğu Musa'ya ısteyen ınanır ısteyen ınanmazdı Ay'ın bolundu- ğune ve Hıra Dağı'nın Ay'ın ıkı parçası arasında kaldığına da Isa'nın, Ahmet adındakı elçının geleceğını muştulamış olmasına da Inancında ozgurdu ınsan ınancının toplumsal boyutta mut- lak doğru ve kamuya egemen olması gerektığı savında olmadıkça Kımılerı çağdaş demokrasının, goze alınması gereken bır "rısk" olduğu goruşunde ımış Ken- dısının yok olması nskını de goze alarak neredey- se "sonu başından bellı her gırışım", demokra- sının gereğı olarak ozgur olabılmelıymış. Demokrasi anlayış ve uygulanışının sınırlarını genışletmek bır balonu asla patlatmadan, pat- lamamasına ozen gostercrek şışırmek, daha çok şışırmek gıbı ıse sorun yok, dıkkatlı, çok dıkkat- lı olmak yeter Yok eğer, balonun patlayacağını bıle bıle, dahası patlatmak ıçın açık seçık, yakın ve somut yok edıcı gınşımlerde bulunuluyorsa yı- ne de bu rıskı goze almak, çağdaş demokrası- nın ve demokrat olmanın gereğı mı sayılacaktır? Ya da şoyle sorayım, demokrasi, her gun yapı- lan ve "kendı varlığına" yonelık bır halkoylama- sı mı olmak zorundadır'? Çağdaş denılen demok- rasi bunu mu ıstıyor gerçekten'? Doğrudan kaynağı ıle dının, kamusal buyruk ve dayatmalarıyla kamusal duzene karış(a)maması gerekır Dının, "ınanç ve tapınmanın" bızzat bı- reyın kendısince "bıreysellıkle" sınırlandınlabıle- ceğını kabul etmesı gerekır Dının, "tekveyeryu- zune egemen olmak' gıbı bır savı taşımaması gerekır Gerekır kı, yurttaşlık bılıncıne erışmış bır toplumda, "çatışma ve uzlaşma" rejımı olan de- mokrasi serpılebılsın Demokrasi, ıçerığının zengınleştırılmesıne yo- nelık, ozgurce dışa vurulabılen, her duşuncenın filızlenebıleceğı en uygun bır yonetım bıçımıdır. Ve demokrasının (doğası gereğı gerekçesıyle) her tur rıskı goze alması, ancak, "dunya ışlennı duzenlemek" savından sıyrılmış bır dın karşısın- da ıstenebılır "Şenat dınle aynı değıldır" doğru, çunku dının ıçındedır Rısk almak, "bıle bıle lades" değıldır Temel Eğitimde Güney Kore Örneği Prof. Dr. ALİ RIZA BALAMAN Ogretım Uyesı Seul G unümüzde Temel Eğıtımın su- resi ve bu sureye bağlı olarak olumlu yonde değışmesı umut edılen niteliği tartışma konu- suyken bır de G Kore orneğı- ne goz atmak yararlı olur kanı- sindavız Daha yırmı yıl once Gaynsafı Ulusal Gelır'ın kışı başına duşen mıktan 150 ABD dolan> ken bugun, on bın dolann uzenne çıkan ve kendısınden Asya Kaplanı dıye soz ettıren G Kore'nın ekonomık ve toplumsal kalkmma- sında gereklı ve yeteneklı ınsan gucunu yetış- tıren eğıtımın etkınlığı kuşkusuz yadsınamaz "Her G. Kore vatandaşının yeteneği oranın- da eşit eğitim olanaklanndan vararlanma hak veyetkisi vardır r dıyen G Kore Anayasası'na dayalı Eğıtım Yasası. Eğıtım Bakanlığı aracıh- ğıyla yurutulur Bu yasaya gore bır ya da ıkı yıl- lık zorunlu olmayan okul oncesı eğıtımın ûze- nne kunılu Temel Eğıtım altı yıldır ve de zo- runludur 6-12 yaşlan arasını kapsayan Temel Eğıtım'de, her ders suresı 40 daıka olmak uze- re cumartesı günlen de dahıl 34 haftalık oğre- nım yılı bovunca bınncı sınıflar 70 ders saatı okula uyum ızlencesı dahıl 790 ıkıncı sınıflar 850 uçuncu sınıflar952 dorduncü sınıflar986 beşıncı ve altıncı sınıflar 1 054 erders saatı oğ- renım gorurler tlkokullara katılım cıns farkı gozetılmeksızın >oızde 99 oranındadır Lç ana kumede, Sıkıduzen (disiplin: torel Hankuk Yabancı Araştırmalar Unıversıtesı alışkanlıklar ve kûltur) Bflgi Edinme (anadıl, matematık ve toplumbılım), Hoş Zaman (mu- zık, guzel sanatlar ve beden eğıtımı) yoğunla- şan konular, Eğıtım Yasasf nın 94 maddesın- de behrtılen amaca ulaşmayı hedefler 1) Gun- lük yaşamda gereklı olan anadılı doğru kullan- ma ve guzel konuşma becenlennı oğretmek, 2) Ulusal, kume ve bıreysel duzeydekı ılışkılerde gorev anlayışı ve ışbırhğı becenlennı gelıştır- mek, 3) Doğa olaylannı akla uygun bıçımde gozleme, kavrama ve çözumler getırme bece- nlennı kazandınnak, 4) Ozgür yaşam ıçın ge- rek gunluk etkınlıklerde gerekse gelecektekı uğraşlarda ustaca kullanmak uzere gereklı ye- terlıklen yuklemek. 5) Gunluk yaşamda karşı- laşılan çok sayıdakı ılışkılerı an 1ama ve gerek- lı çozum yollannı bulma araçlannı sağlamak ve arttırmak, 6) Muzık, guzel sanatlar u> gulama- lı sanatlar ve edebıyat konulanndan hoşlanma alışkanlıklannı başlatmak, 7) Sağlıklı yaşama alışkanlıklannı kazandınnak 45 mılyon nufuslu G Kore'de Temel Eğıtım, 6 122 ılkokulda 114 290 derslıkte. 4 560 128 oğrencıjle, lıseye dayalı dort >ıllık eğıtım fa- kültelennden mezun 138 880 ılkokul oğret- menlenyle gerçekleştınlır Derslıklerde heroğ- retmene ortalama 30-35 ogrencı duşer ve bu sa- yının çokluğu, oğrencıye kûmeye uyum sağla- ma olanağı sağlaması açısından şıkâyet konu- su edılmez Temel eğitimde kulturleme surecı- ne buyuk katkısı olan, gözardı edılmemesı ge- reken bır başka temel oğe de, devlet desteklı oğ- len yemeklennı oğrencılenn oğretmenlenvle bırlıkte küme ıçınde okulda yemelendır Her ılkokul oğrencısı ıçın devletın yatınmı 1 966 ABD Dolan olan G Kore'de her mahal- lede bır mılyoner (') değıl, ama her mahallede bır ılkokul oğretmenı, o mahalleye daha çok saygınlık kazandınr ve bır ılkokul oğretmenı, bır unıversıte hocasından daha az ucret almaz Doğaldır kı, böylesı saygınlığı olan bır ülke eğıtımı, amacından saptınlmadığı surede, ne aşıret reısıne ne ış takıpçısıne ne de dın bezır- gânlanna Meclıs'te yer sağlar Görulduğü gıbı tum eğıtım ızlencesı ıçınde dın eğıtımı, bızdekı uygulamanın "din kultu- rii. ahlak oğretimi ilk ve ortaoğretim kurumla- nnda oğretılen zorunlu dersler arasında yer ahr_" ılkesının tam tersıne hıç mı hıç yer almaz G Korelıler dını, bır amaç ya da araç olarak kul- lanma yenne onubulunması gerektığı yere yer- leştınr ve gunluk yaşamını dın kaygısız surdu- rur, dın ya da dınlere karşı saygısını da yıtırmez Oyle kı bır evde Budıst dede ve baba, Katolık Hınstıyan ana, Protestan oğul, rastlantı Muslu- man kız bulmak hıç de şaşırtıcı bır olay olmaz Ancak Korelıler, dınsel ağırlıklı atalara aşkın değerverme turunden geleneksel bayramlann- da (Çu-Sık, Han Şik), hangı dın uyesı olurlarsa olsunlar ödunsuz bır arava gelmeyı tavsatmaz, bırbırlenne saygıda kusuretmez armağan alır, armağan venr, mutluluk paylaşırlar Dansı bı- zım başımıza TARTIŞMA Kütüphanelerimiz Üzerine ütun dunyada olduğu gıbı bızde de onemlı kutuphaneler vardır Fakat, bunlann durumunu ğormek yaşantılannı duzgun olarak yaşatabılmek gerekır Son zamanlarda, kutuphanelenmıze gereken onemın venlmedıeını kütuphanelerden yararlanan bır kışı olarak, uzulerek goruyorum Sozgelımı Istanbul'un en onemlı ve zengın kutuphanesı olan Ba> azıd Dev let Kutuphanesı'nde kalonferler uç aydır yanmamaktadır Orada çalışanlar, elektnk sobası yakarak ve uzerlenndekı palto ya da mantolannı çıkarmadan gorev yapmaya çalışmaktadır Kutuphaneden yararlanmak ısteyenler ıse venlen ızın gereğınce, palto veya mantolan ıle ıçenve gırmektedır Yalnızca çantalar vestıyere teslım edılmektedır Çalışanlann bazılan ıse hastalanmış olup rapor almışlardır Boyle bır kütuphane çalışma duzeni zor gorulen bır durumdur Geçende Genç Kalemler dergısınde Ömer Seyfettın'ın bır yazısını elde etmek ıçın gıttım Orada, aradığım sayının olmadığı anlaşıldı Görevlılerden bınnın genel bır kataloğa bakması sonucu, o sayının Atıf Efendı Kutuphanesı'nde oldugunu anladım Gıtmek ıstedım Bırde Suleymanıye Kutuphanesf ne uğradım Orada da bulunmadığı anla^ıldı Atıf Efendı Kutuphanesı'nın oraya bağlı oldugunu, çalışan gorev lı olmadığı ıçın şu anda kapalı oldugunu sov Iedıler Bu durum da benı uzdu Bılmem bu yakınmamı okuyan bır yetkılı olur da gereken ıhtımamı ve yardımı gostenr de durum duzelır mı9 Muzaffer Uyguner ACI KAYBIMZ Yargıtav Başsavcısı merhum Yusuf Nıhat Berker ıle merhume Zehha Berker'ın oğullan, Margareta Hagelın Berker'ın sevgılı eşı, merhume Zubeyde Berker'ın manevı yeğenı. Prof Dr Ratıp Berker'ın kardeşı, Enıs Berker \e Zelıha Berker Jordarfın se\gılı babalan. Prof Dr Nıhat Berker'ın kıymetlı amcası, Neıl Lundberg ve Katıe Lundberg'ın buyukbabalan, Sehm Berker'ın buyukamcası Yük. Müh. ATA HÜSNÜ BERKER 11 Nısan 1997 gunu aramızdan aynlmıştır Allah rahmet eylesın NİHAT BERKER FATİH 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 199^ M) Mahkemctnızden \enlen 3 4 199 7 tanh ve 1997 30-32" csas kararsayılı ılamı ıle Istanbul Fa- tıh -Mık Mustatapaşa \1ah Lilt ()06 02savfa ^8 kutuk 1S4 denufusa ka>ıtlı Muammer \e Ce- vahıroğlu ]966d lu Alı Hakan Demırbılek e a>nı >erde nufusa kayıtlı ablası Senıye Nıigun De- mırbılek \ası tavın edılmıştır llan olunur 3 4 1997 Basın 17147 ILAN J\PON HtTd^IETİ EĞİTLM BAKANLIĞrMN (MONBUSHO) 1998 AR4ŞTIRiMA BLTISL^RI Japon Hukumetı Eğıtım Bakanlığı nın (Monbusho) 1998 Araş- tırma Bursu'nun ba^vurulan 25 Nısan 1997'de başlavacaktır Kon- tenıan 12kışıdır Başvuracak adaylarda aranacak temel şartlar: • 1 Nısan 1998 tanhı ıtıbanvle 3^ va^ını aşmamış olmak • Ünıversıte veya dengı okul mezunu olmak \eva 199^ eğıtım yılı sonunda mezun olacak olmak • Adavlann lngüızce ve\a Japonca dıllennden en az bınnı aşa- ğıda belutılen duzeylerde bıldıklennı belgelemelen gerekmekte dır (Belgenın 1995 \ e daha sonrakı vıllarda alınmış olması gerek- lıdır) TOFEL lnstıtutıonalTOFELsına\lanndan500 IELTSden5 5 KPDSden 85 puan veva Japonca Yeterlık Sınavı'nın 2 duzevın- den veterlı puan almış olmak Daha aynntılı bılgı ve başvuru formu a^ağıda behrtılen tanhle- re kadar belutılen adreslerden temm edılebılır ANKARA Son ba^vunı tanhı 2"Hazıran 199 7 ^en Japoma Buvukelçılığı Re^ıt Galıp Cad 81 Gazıosmanpa^a Tel (0312)4460500 İSTANBUL Son başviiiu tanhı 25Hazıranl997 \en Japonva Başkonsolosluğu S» ıss Hotel Suıte Tovvcr 2 kat Bavıldım Cad Maçka Tel 10212) 22^68 10 PENCERE Maskaralığa Paydosl.. Tarıhımızdekı unlu 31 Mart Vakası'nın kahrama- nı Derviş Vahdeti Nakşıbendı ıdı 1925'te Cumhurıyet'e 'kıyam' eden Şeyh Said de Nakşıbendı ıdı 1930'da Menemen'de "Şenat ısteruk" dıye 'kı- yam' eden yobazların başında Nakşıbendı tarıka- tından Derviş Mehmet vardı 31 Martçı Derviş Vahdetı'nın gazetesı Volkan'da yazan Saıdi Nursı, 1925'te Şeyh Saıd ısyanı nede- nıyle mahkûm oldu Nakşılığın uzantısı sayılan 'Nur- culuk', cumhurıyet, laıklık ve Atatürk duşmanlığı- na dayanır Saıdı Nursı'den sonra Nakşı bayrağını Şeyh Mehmet Zahıt Kotku elıne aldı Mehmet Zahıt Kotku 1952'de Nakşıbendı tan- katının başına geçtı, Dıyanet Islen Başkanlığı'nın hı- mayesınde gelıştı, 1958'de Iskenderpaşa Camı- sı'ne atandı Bu camı, devletın gozetımı altında Nakşı karargâhı oldu Kotku Erbakan'ı yetıştırdı Erbakan bugun başbakan . • Sıcılı boylesınegıllıgışlı bır sıyasal oluşumun, la- ık Turkıye'de ıktıdan ele geçırerek dıncı devlet ha- valarını basması, ortalığı allak bullak ettı Dıyelım kı dıncı ıktıdar, dıncı devletı kurdu Dıncı devlet, Islamın hangı mezhebının hangı ta- rıkatından olacak? Tarıhtekı dın ve mezhep çatış- maları 21 'ıncı yuzyılın eşığınde Anadolu'yu bırbırı- ne mı katacak? Camıler, partıler, dernekler, vakrf- lar holdınglerdahabugunden, mezhepler tarıkat- lar, cemaatlerce parsellenmışdurumdadır Boyle bır toplumsal, sıyasal dınsel yapı uzennde çağdaş de- mokrasi nasıl kurulacak? Şerıatçılar, Taksım'e camı yapmak ıstıyorlar AlevılerTaksım'ecemevı kondurmak ısterlerse ne olacak? Takkelı Necmettın Hoca başbakan kımlığıyle cumbur cemaat hacca gıdıp, ınanç somurusunde sıyasal propagandanın doruğuna çıktı Laık Turkıye Cumhurıyetı'nın başbakanı mı bu? Alevıler Muslumandır, şerıata karşıdırlar, namaz kılmazlar, hacca gıtmezler ramazan ayında oruç tutmazlar En azından 20-25 mılyon Alevı Anado- lu'da yaşıyor Bu durumda Sunnı mezhebınden Nakşı Necmettın Hoca'nın dıncılığı Turkıye'de bo- luculukten gayrı ne anlam taşır^ Kurnaz, takıyyecı, hayalperest takkelı, uçukTan- su Çiller'ı rehın alarak kısa surede Turkıye'yı aya- ğa kaldırdı Nakşıbendı tankatının aklı başında ıle- n gelenlerı, bu kışının gıdışının gıdış olmadığını ken- dısıne anlatmalıdır Erbakan'ın şeyhı kımse artık karannı versın Takkelıyı uyarsın Yoksa bu ış geçmıştekı Nakşı seruvenlenn tarıh- çesıne eklenecek huzun vencı bır sonla noktalana- cak . • Hıçbır çağdaş demokrasıde ıktıdarın başı, bır mezhebın tarıkatına bağlanarak ulkenın sıyasetını belırleyemez, tankat ve cemaat şeyhlerı gende ka- larak mılletvekıllerını kukla gıbı kullanamaz Bu tur rejım, ortaçağdan daha karanlık bır ortamda oyna- nan maskaralık tıyatrosudur. , , _ _, Kımı entelımız de bu tyatroyu demokrasi,QfflK\\) sayıp alkışlıyor ( _,, , ı t Haydı canım sen de' Bır an once yapılacak ış, Refahçı ıktıdarın defte- rını parlamentoda durmektır Işte o zaman demok- rasi yolunda bır umut ışığının ılk kıbrıtı çakılmış olur VEFALILAR 4 Mayıs 1997 Pazar günü saat - 14 OO'te okulumuzda BOZA GÜNÜIVIÜZ,DE buluşalım VEFALILAR DERNEĞİ IKLEV Istanbul Kız Lısesı Eğıtım Vakfı AÇIKHAVA KİTAPLIĞI Açılış 26 Nısan 1997 Cumartesı Saat 13 00 Başkan Selamı Ozturk Bahar defılesı ve konser BAHAR ŞENLİĞİ 27 Nısan 1997 Pazar Saat 11 00 Sahra-yı Cedıt, inonu Cad Mıllı Hâkımıyet Parkı KADIKOY Tum İKL'hlen ve dostlan beklıyoruz Başkan Birnur Ozumert ORTAK ALINACAKTIR Sarıyer Maslak Gazetecıler Sıtesı'de bulunan 3 ışyerı ıle 6 adet bahçe daıreye teberru karşılığı ortak alınacaktır. Tel: 276 14 43 S.S. GAZETECILER KONUT YAPI KOOPERATİFİ Emeklı Sandığı'na bağlı olan emeklılere ücretsız, dığer kurumlara bağlı olanlara ındınmlı total protez (damaklı) t.L. DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESt Akşam 19 00'dan sonra Tel: 507 07 42 TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ (TED) KORUNMAYA MUHTAÇ ÖĞRENCILERİN ÖĞRENİMLERİNE KATKILARINIZ İÇİN ÇELENK BAĞIŞLARINIZI BEKLİYOR. Tel: (312) 418 06 14-417 42 02 Faks:(312)417 53 65
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle