Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 NİSAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Omarska kampında yaşadıklannı anlatan Bosnalı yazar Rezak Hukanoviç'in anıları yayımlandı
Bosna'nm PrimoLevi'si• Rezak Hukanoviç'in
"Cehennemin Onuncu
Çemberi: Bosna'nın
Olüm Kamplannda
Yaşam" adlı kitabı,
savaşa tanıklık etmekle
kalmıyor, yaşadığımız
günlere ait, Venedik'in
yalnızca birkaç adım
ötesindeki bir toplama
kampındaki kâbusumsu
gerçekleri dile getiriyor.
Kühür Servisi - Avrupa'da
Nazilenn Yahudi soykınmından
bu yana yaşanan en korkunç, en
kanh katliamla, Bosna'da ma-
sum insanlara yönelik şiddetle
ilgili yazılan orilarca kitap, bin-
lerce makale, milyonlarca söz-
cük arasında, olayı bırinci elden
yaşayanlann kalemıne rastla-
mak, birkaç örnekle sınırlı kalı-
yor. Gazetecilerin. Birleşmiş
Milletler yetkiülerinin, askerle-
rin ya da avukatlann yazdıklan,
soykınmın çıplak gerçeğını yan-
sıtmaktan öte, çeşıtli yorum ve
farklı bakış açılanylabiranlam-
da 'bulandınurken'. yaşayan ta-
nıklar sessız kaldılar.
Londrada yayımlanan bır ki-
tap, bu alandaki boşluğu doldur-
mak yolunda atılan adımlann
belkı de ılk kapsamlı örneğini
oluşturuyor. Rezak Hukano-
viç'in "Cehennemin Onuncu
Çemberi: Bosna'nın Ölüm
Kamplannda Yaşam" başlıkh
kitabı, savaşa tanıklık etmekle
kalmıyor, yaşadığımız günlere
ait, Venedik'in yalnızca birkaç
adım ötesinde bir toplama kam-
pındaki kâbusumsu yaşamı an-
latıyor. Hukanoviç, bır gazeteci
Hukanoviç, bir gazeteci değü: o, cehennemi yaşayan insanlardan biri_ 176 sayfada anlattığı öykü, gerçeği tiim çıplaklığıyla yansrtryor.
değil; o. cehennemi yaşayan in-
sanlardan biri... 176 sayfada an-
lattığı öykü, yaşanan korkunç
gerçeği tüm çıplaklığıyla dile
getinyor.
Hukanoviç, Sırplann Müslü-
man ve Hırvat esirlerinı yerleş-
tirdiği Omarska kampında ya-
şananlan soğukkanlı bir üslup-
la anlatıyor. Ûyle ki, kendisın-
den Djemo adında, üçüncü bır
kişi olarak söz ediyor. Müslü-
manlann Prijedor'dakı evlenn-
den alınıp götürülüşünden baş-
layan öyküsü, kayıplara, sorgu-
lamalara, dayaklara, işkenceye
ve cınayete dek uzanıyor. "Dep-
rem gelip geçer" diye yazıyor
Hukanoviç. "ama bu sarsuıtmın
sonu hiç gdrrüyordu."
Sırplar, öncelikle Prijedor'un
entelektüellerini ve işadamlan-
nı toplayıp götürmüşlerdi. Bun-
lann çoğu Müslümandı. Onlar,
"Balkanlar'm Yahudflemdi" ve
Bosna'daki katliamı motorla-
yan, ırk aynmının ötesinde bir
tür kıskançlık duygusuydu. Dje-
mo, yani Hukanoviç, bu neden-
le Omarska kampında çok sayı-
da şaİT, yazaı ve gazeteciyle ta-
nışıyor.
Omarska'da, ilk günden baş-
layarak şiddet üzerine şiddet yı-
ğılıyor. Geceleri apar topar gö-
türülenler, sonu gelmeyen ve ge-
nelde ölümle sonuçlanan dayak
ve işkenceler... Djemo da "Be-
yaz Saray" denilen binada kor-
kunç bir dayak yiyor, nasıl sağ
çıktığına bugün kendisi bıle şa-
şıyor. Kampın bir köşesinde. za-
man zaman san kamyonlara
yüklenıp götürülen cesetler üst
üste yığılmış...
Hukanoviç"in kitabı, Ausch-
witz'de yaşadıklannı tüm çıp-
laklığıyla, ama bir kurban gibi
değil, olayın 'yaşayan tanığı" ba-
kış açısıyla yansıtan Italyan ya-
zar Primo Levi'nin üslubunu ak-
la getiriyor. "Omarska'da öl-
mek kolay, yaşamak zordu.
Ölüm konusunda son sözü söy-
leyecek olan zaman, yavaş, çok
yavaş geçıyordu" diye yazıyor
Hukanoviç. Kaldığı kampta kor-
kunç yaz sıcaklannı, açlığı, bö-
cekleri, acıyı, utanç duygusunu
anlatan yazar, "Birisi idranru
yaparken, ötekiler altına girip
çadamış dudaklannı ıslatırlar-
dL Bazılan içerierdi bile. Ayak-
ta uyumırdu, çünkü yatacak yer
yoktu" diyor.
ZJata Fflipoviç'in, Bosna'da-
ki savaşı çocuk gözüyle anlatan
günlüğü Türkçede gecikmeden
yayımlanmıştı. Hukanoviç'in
kitabı da aynı ilgiyi hak ediyor.
1997'Necatigil Şiir Ödülü'
Haydar Ergülen'in oldu
Şiirsiz hayatlar
için şiir...
DUYGU DURGUN
Haydar Ergülen, '40 Şör
ve Bir' adlı kitabıyla bu yıl-
ki Necatigıl ŞıirOdülü'nün
sahıbı oldu. Ergülen, şıin
tüm bır yaşamın adanması
gereken bir uğraş olarak gö-
rüyor. Şiırin günümüzdeki
'beyhude'liğini gördükçe
daha çok yazmak istiyor.
- Uzun zamandır reklam
yazarhğı yapryorsunıız.
Reklam De şiir birbirine çok
aykın alaniar değil mi?
- Reklam yazarhğı az ve
öz sözle derdinı anlatma,
mesaj iletme sanatıdır bir
bakıma. 'Sokak Prensesi'ni
reklamcılık yaşantımın en
yoğun olduğu dönemlerde
hazırlamıştım ve doğal ola-
rak reklam yazısından şi-
inm de etkilendi. Az sözle
çok söz anlatmaya çalıştım,
fakat reklam yazarlığında
olgunlaştıkça reklam yazı-
smı ve şiiri birbirinden ayır-
mayı öğrendim. Binne işım
(reklamcılık), bırinı de se-
bebim (şiir)
diye bakmayı
öğrendim.
-'Karşılığı-
nı Bulamamış
Sorular'ın ar-
dından yazdı-
ğuuz şiirlerde
giderek daha
kapahbirsöy-
leme yöneli-
yorsunuz.
Sözünü
ettiğınizkapa-
lı söylem rek-
lamcılık süre-
cinin başında-
ki etkilenme-
den kaynaklanmış olabilir.
Yine de 'Sokak Prensesi'
benim en çok sevdiğım bir
kitabımdır. Duygulann iyı-
ce rafıne edildiği ve bır ba-
kıma çıplak halleriyle su-
nulduğu bır kitaptır. Hem
ben anlamlı, anlamsız şiir
diye bir ayrıma inanmadı-
ğırn ıçın kapalı ya da açık şi-
ir dıyehm. Şiinn kolaycatü-
ketilebılir olmasından yana
değılim. Şiir kendini hemen
ele vermemeh. Kolay gibı
görünen şiirler bile bize bir-
kaç anlam sunabılmeli.
Bence ıyi şiir böyle bir şey-
dir \e şiir, kendi başına bir
anlamdır.
- "Türk şınnin deltasına
doğru akışını sürdüren bü-
tün şiir kanallanna duyarlı-
yim" diyorsunuz. Besiendi-
ğiniz, çoğaknğınız kaynak-
larnekr?
- Delta kavramı sevgili
Hulki Aktunç'a aittir. Ben,
Haydar Ergülen
bunun yalnızca şu çok tartı-
şılan 80 şiınyle ilgili değil,
bütün Türk şıinyle ilgili
önemli bir tespit olduğuna
inanıyorum. 80 şiirininyap-
tığı da bu deltaya yenı ka-
nallarla akmaktan başka bir
şey değil. Kuşkusuz başka
isimler de var. Hepsini,
Türk şiinnin deltasını besle-
yen. büyüten, derinleştiren
şairler olarak görüyorum.
Doğrusu benım de kaynak-
lanmı bu şairler oluşturu-
yor.
- Şiirinizi 'Lina Sala-
mandre', 'Hafiz' gibi farkl
1
imzalarla yazryorsunuz. Şa-
irin tetdfliği mi, çoğulhığu
muaslolan?
- Şaırin tekilliği, şiirin ço-
ğulluğu aslolan. Çünkü her
şainn macerası farklı. Ben
sadece onlann yerine yazı-
yorum Şaırçoğaltmakgibı
bir nıyetim yok. Tam tersi-
ne, şiir çoğalsın istiyorum.
Böyle bır düş kurdum, böy-
le bir oyun buldum. Benim-
ki, şiire adanmış bir yaşam-
dır. O yüzden
de Lina Sala-
mandre gibi,
Hafiz gibi
kardeşlenmin
olması doğal-
dır. Ben de
onlann mace-
rasını herkes
gibi ilgiyle iz-
lemeye de-
vam edıyo-
rum. Aynca
imzasız şiirler
yazabilirim.
Yazmayı tek-
lif ettım şair-
lere... Aslolan
şiir çünkü.
- Şiir kitaplannın günü-
müzde ahcı buhnakta zor-
Iamhğını,okunın giderek şi-
irden uzaklaşüğını düşü-
nürsek; neden şiir?
- Belkı tam bu yüzden şi-
ir. îhtiyacı olan alsm oku-
sun diye. 'Kupon' okurlar
gazete bile okumazken şiıri
nasıl okusunlar? Doğrusu
ben şiirin 'beyhude'liğini
fark ettıkce daha çok yaz-
mak istiyorum. Hevesim ar-
tıyor. Yazma sürecinde ye-
terince acı ve hazla besleni-
yorum. Bu bana yetiyor. th-
tıyacı olan alır okur. Şiir
bence böylesine özel bir
şeydır. Demek kı insanlann
şiire ihtıyacı yok. Ne yapa-
lım? Bekleyehm... Belki '40
ŞürveBir'i okuyunca fikir-
leri değışır. Hayatlannın ne
kadar şiırsiz olduğunu fark
ederler. Belki de şiiri yeni-
den severler.
huoiiti dlit>rrtirn
y
dn 26 Nisan l»7'de,yirmindvuzvılmkoriaınçkr^^
UUgUn yjUCrniLU « U . . . y b u g ü n b i z e u
fakçapl.görünecekkanlı bir sa>fa daha yanldı insan-
lık tarihine. Bask bölgesinin ruhani başkenti Guernica'nın, Franco'yu desteklemek için gönderilen Alman uçaklannca bombalanmasuun
üzerinden tam attnuş yıl gcçti. Adım, bölgeye özgü bir meşe ağacuıdan alan Guernica, ünlü ressam Pablo Picasso'nun örümsüzleştirdiği res-
miyle olduğu kadar, hava saldmsryla yerte bir edilen ilk savunmasız, 'masum" kasaba olmasıyla da anıüyor bugün. Saldınnın yaşandığı 26
nisan günü, kasabada pazann kurulduğu gündü ve on bini aşkın insan alışverişteydL.
Yönetmen Ferzan Özpetek, kendisini Türk asıllı bir Romalı olarak tanımlıyor
'Geleneksel kültür gafip geldi!
9
Kültür Servisi- ttalyanlann ünlü
haber dergısı Panorama, son sayı-
sında "Hamam" adlı filmin yönet-
menı Ferzan Ozpetek'le yapılan bır
söyleşıyı "Kurna başındaki Roma-
lı Türk" başlığıyla yayımladı.
Söyleşinın ginşinde, Italya adı-
na bu yıl Cannes Film Festivali'nin
Yönetmenlerin On Beş Günü bölü-
müne kaülacak olan Ferzan Özpe-
tek'in ılk uzun metrajlı yönetmen-
lik denemesinde rafıne dıllı başan-
lı bir sınema örneğı sergilediğmı
belirten Panorama yazan Gofiredo
Fofî,
u
Hamam
n
ın konusunu şöyle
özetlemışi:
"Hamam, eşiyle anlaşamadığı
içinsorunlu günler >aşa\an genç bir
İtahan mimann öyküsü. Genç mi-
mara. vıllar önce İtaNa'dan İstan-
bul'a göçüp yerleşmis teyzesinden
bir hamam miras kalıyor. Hamam'ı
satmak amacıyla tstanbul'a gelen
ve Dirim çoktan yitirdiğimiz sıcak-
bğı, \ardımlaşmavı. bilgeliği bulan
mimar. burayayeıieşmeye, hamamı
restore ertirmeye karar \-eriyor. Bir
süre sonra mimann peşinden İstan-
bul'a gelen kansı. kocasının ha-
mamda çalışan gençk eşcinsel bir
Uişkive girdiğini anlıyor. Mimar bir
gün hamamı sarmaya yanaşmadığı
kişileree rutulan kiralık katil tara-
findan öldürülünce kadın İstan-
bul'da kalıp genç kocasının rnrakü-
ğı yerden hamamın restorasyonunu
sürdürmeye başlıyor.
r
Panorama'nın Ferzan Ozpetek'le
söyleşısı şöyle devam ediyor:
- Bir Türkyönetmenin bfaam kül-
türümüzle bir başka kültür arasın-
daki ilişkiyi anlatan fllmle İtalya'yı
Cannes'da temsil etmesi ilginç değil
misizce?
FERZAN ÖZPETEK- Aslında
ben Türk asıllı bır Romalıyım.
'Hamam'da Alessandro Gassman ve Mehmet Günsür.
1978'de 18 yaşmdayken Italya'ya
gelip Silvıo D'Amico Akademi-
sı'nde öğrenim gördüm. Bir Türk
dergisı için söyleşiler yapıp para
kazanıyordum ve her yönetmenden
beni yanına asistan almasını isti-
yordum. tlk olarak Massimo Troisi,
"Scusate il Ritardo" filmi için
olumlu yanıt verdı. Maurizio Pon-
n. Gianni Amelio, Franco Ferrini
ve o gruptan diğer yönetmenlerle
dostluk kuımak benim için çok fay-
dalı oldu. Onlarla sinemaya gıdi-
yordum, konuşmalanna katılıyor-
dum. Sonra Marco Risi \e "Ha-
mam"da başrol oynayan eşi Fran-
cesca d'Aloja'yla tanıştım. Mar-
co'yıı filmin prodüktörlüğünü üst-
lenmeye eşı ıkna ettı. Eurima-
ges'dan para bulduk, sonra işın içı-
ne Türk yapımcı da gırdı. Hayli
azalmış bır bütçe ve ekıple fılmı
çektik.
- Törktye'deki akrabalannızdan
yardım gördünüz mü?
Filmde kullanılan bırçok malze-
me t>emm ya da anne ve babamın
eşyalan. Bazı yemek sahnelennde
yiyecekleri annem hazırladı. Ste-
adycam olmadığı için bazen kame-
rayı hasta sandalyesine oturtarak
kullandık, ama çok eğlendık. tlk
günlerde Italyan ve Türk ekip bir-
birine ısınamadı ama, sonra yakın
arkadaşlıklar hatta aşklar doğdu.
- Teorik ve psikokıjik bir yapı
oluştunnadan filmin olaylarla. in-
san ilişkileriyle kendisini anlatma-
sını tercih ettiniz. İtaKan sinema-
sında fazla alışılmadık bir \ol bu.
Filmin ikı dilde konuşmasını is-
tedim, Italyanca ve Türkçe. Aynca
Türkiye'de ölmeye yüz tutmuş ha-
mam geleneği gıbı güçlü bır konu
vardı elimde.
- Film, ttalyanlann kunımaya
başlamış ahlaksal degerlerine kar-
şı TürkJerin insanca yaklaşımmı yü-
ceiterek biüyor. Aile. mahalk, yar-
dımlaşma gibi bizim unuttuğumuz
birçok olgu var Hamam'da—
Filmde, Türkiye'ye gelen ttal-
yanlann bıraz mistik yanlan var.
Zaten gerçek yaşamda da Türki-
ye'yi seçen insanlar genellikle bir
şeylerin peşınde olan kımseler.
- Fflrnserbest dnselflişkiteriaçık-
hkla ortaya koyuyor._
18 yaşına kadar, orta tabakaya
mensup genç bir Türk erkek çocu-
ğun erkeklerle cinsel ihşkıye gır-
mesı yaygındır. Zenginler arasında
bu iş daha gizli yapılır. Filmdeki
serbest cınsellik iki kültürü kıyas-
lama amacıyla kullanıldı. Daha ge-
leneksel ve koyu bir kültür. sonun-
da modern toplumlann sert ve yal-
nız kültürlerine galip geldi filmde.
- Yılmaz Güney'in genç Türk si-
nemaolar üzerindeki etkisi nedir?
Benım fılmımde anne ve baba-
yı oynayan aktörler Güney'in Yol
fıhninde de rol almışlardı. Evet,
Güney bizim için hâlâ aşılamamış
bir model olarak duruyor.
- Bir sahnede mimarı oynayan
Alessandro Gassman tstanbul'dan
Roma'daki evine telefon edip FiM-
pinli hizmetciyle konuşuyor. O gün-
lerde yeni bir kültürlc tanışan genç
mimar yabancı hizmetçiye karşı
birden sert ve küçümseyid bir tavır
takınıyor. Bunu nasıl açıkbyorsu-
nuz?
Böyle açıklayıcı aynntılan çok
önemsiyorum. Kahramanın kışili-
ğinde, hâlâ var olan bu tezatı gös-
teraıek gerekiyordu. Avrupalılar
evlennden uzaklaşıp yalnızlaştık-
iannda daha ınsancıllaşıyorlar.
Kimse ona manımyor!
• Kühür Servisi-Film yıldızı Jim Carrey yeni filmi
"Lıar Liar"ın tanıtımı için önceki gün gazetecilere
poz verdi. Ingiltere'de dün gösterime giren filmde
Carrey 24 saat boyunca doğru söylemek zorunda
bırakılan. uslanmaz bır yalancıyı canlandmyor.
Bir Yazar - Bir Çizer'
• Kühür Servisi - Kankatürcüler Derneği'nin
düzenlediğı "Bir Yazar - Bır Çızer' başlıkh panellenn
ikincisi bugün Kadıköy Kültür Merkezi'nde
yapılıyor. Sunay Akın ve Semih Poroy'un
konuşmacı olarak katılacağı panel saat 17.00-19.00
arasında gerçekleştirilecek.
Arkadaş Z. Özger Şiir Ödütii
• Kühür Servisi - Mayıs Yaynnlan tarafından
verilen Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü bu yıl "İnsan
Arkadaş'ınındır" adlı çalışması ile Hüseyin Peker ve
'Yalnızlığın Göç Mevsimi' adlı yapıtıyla Zeynep
Köylü arasında paylaştınldı. 39 dosya arasından
yapılan değerlendırmede Mehmet Kazım'ın 'Yılkı
Teknesi' dosyası ile övgüye değer bulundu. Arkadaş
Z. Özger Şiir Ödülü 9 mayısta lzmir Şiir
Kahvesi'nde düzenlenecek törenle sahiplerine
venlecek.
Türk balesinin 50. yılı
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk balesinin
50. kuruluş yıldönümü, 29 Nisan Dünya Dans
Günü'nde, Ferit Tüzün'ün ılk Türk bale esen olan
"Çeşmebaşf'nın da sergılendıği gece ile kutlanacak.
Madame Dame Ninette de Valois'ın 1947'de Türk
hükümetinin çağnsı ile ılk temellerinı attığı Türk
balesinin 50. yıl kutlamalannda, kırsal kesim
insanının yaşam tarzını sahneye taşıyan
Çeşmebaşf run yam sıra Çocuk Balesı de Fahir
Atakoğlu'nun müziklen eşliğinde bir gösteri
sunacak. Ankara Devlet Opera ve Balesı'nin
düzenlediği gecede, koreografisini George
Balanchine'nin yaptığı "Concerto Barocco" ve
Modern Dans Topluluğu'nun "Rondo a la Turca"
adlı gösterileri de izlenebilecek. "Fotoğraflarla Türk
Balesi'nin Tanhçesi" adlı bir sergi açılacak.
Dünya Dans Günü kutlanıyor
• Kültür Servisi - TOBAV, 29 nisan Dünya Dans
Günü dolayısıyla tüm sanat ınsanlannı.
sanatseverleri, çağdaş sanat eğıtimı veren okullan,
konservatuvarlan, çağdaş demokratık kıtle
örgütlerini salı günü saat 11,00'de Taksim'deki
Atatürk anıtı önünde buluşmaya çağırdı. TOBAV'dan
yapılan açıklamada "2000'e üç kala dünya
ülkelerinin globalleşmeye giderken çağdaş, eğıtsel,
.kültötel aydınlanma savaşı veren ülkemiz insanı
ortaçağın karanlık uçurumuna ıtelenmek
istenilmektedir. Karanlık zihniyetlerin sultasında
kalmamak ıçın sanatın ışığını yakalamak
zorundayız" denildi. Tüm dünyada her yıl 29 nisan
günü kutlanan Dünya Dans Günü, tzmir Devlet
Opera ve Balesi sanatçılan tarafından da kutlanacak.
İZDOB sanatçılan, salı günü saat 20.30'da 'Genç
Koreograflar Gösterisi' adlı etkinliği sunacak. Bale
sanatçılanndan Gamze Oral'ın 'Gende Kalan',
Dıdem Otukfalay'ın 'His', Yasemin Ölçer'in
'Ardından', SinerGönenç'in 'Bitırim', Şebnem
Şenel-Murat Ersoylu'nun 'Akrep', Şenay Sönmez'in
'Jefıra-Türk Hamamı', Tolga Ergen'in 'Zaa...' adlı
özgün koreografileri tzmirli bale sanatçılan
tarafından sahnelenecek. Sanatseverler, aynı gün yine
bale sanatçılannın hazırladığı sergiyi fuayede izleme
olanağı bulacaklar.
8. Arıburnu Öüülleri bugün
sahiplerini buluyor
• Kühür Servisi - Şair ve sinemacı Orhon Murat
Anburnu anısına 1990 yılından bu yana verilen
ödüller, bugün saat 17.00'de SESAM'da
düzenlenecek törenle bu yılki sahiplerine verilecek.
Anburnu Ödülleri bu yıl 'En tyi Şiir Kitabı' dalında
Bejan Marur'a, 'En Iyi Yayımlanmamış Şiir Kitabı'
dalında H. tbrahım Özcan'a, Yılmaz Güney
Jüri Özel Ödülü 'Tabutta Rövaşata'nın yönetmeni
Derviş Zaim'e, Cahide Sonku Jüri Özel Ödülü 'Sen
de Gitme' fılmindeki rolüyle Olivfe Bonamy'e,
Ferda Ferdağ Jüri Özel Ödülü 'Mum Kokulu
Kadmlar' adlı filmin oyuncusu Ceren Erginsoy'a
verilecek. Anburnu Ödülleri kapsammda 'En tyi
Uzun Metrajlı Film' ödülü 'Sen de Gitme' ile funç
Başaran'a, 'En Iyi Uzun Metrajlı 2. Film' ödülü
'Tabutta Rövaşata' ile Derviş Zaim'e. "En Iyi Uzun
Metrajlı 3. Film' ödülü 'Mum Kokulu Kadınlar' ile
îrfan Tözüm'e, 'En Iyi Yönetmen' ödülü Tunç
Başaran'a, 'En 1yı Erkek Oyuncu' ödülü Halil
Ergün'e, 'En lyi Film Müziği' ödülü Mazlum
Çimen'e (Işıklar Sönmesin), 'En Iyi Çekilmemiş
Film Öyküsü' ödülü Mustafa Kemal Kara, Vildan
Ertürk ve Münire Armstrong'a, 'En İyi Kısa Metrajlı
Film' ödülü Şebnem Özpete, Tülay Ağca ve Mustafa
Onal'a, 'En tyi Fotoğraf' ödülü ise Özer
Kanburoğlu'na sunulacak.
Macar şair Attila Jozsef
'Ayın Öteki Yiizü'nde
• Kühür Servisi - tstanbul Evrensel Kültür
Merkezi'nde 'Ayın Öteki Yüzü' başlığmda
gerçekleştirilen etkinliklerin bu ayki konuğu Macar
şair Atilla Jozsef. Bugün saat 15.00'te
gerçekleştirilecek etkinliğe, şair Kemal Özer. Edit
Tasnadi ve Ataol Behramoğlu konuşmacı olarak
katılacaklar. Onur Toparlak, Jozsef'm şiirlerinden
bestelenen şarkılan seslendirecek.
'Acid Trippin' Ankara Caz
Derneği'nde
• Kühür Servisi - Ankara Caz Derneği'nin
düzenlediğı 'Acıd Trippin' konseri 29 nısanda
gerçekleştirilecek. 1995'te kurulan ve acid caz
müziğinin Türkiye'de en önde gelen temsilcisi olan
Acid Trippin; klavyede. beste ve düzenlemelerin
çoğunu yapan Alı Perret, gıtarda Sarp Maden, basta
Raci Pişmişoğlu, saksofonda Yahya Dai, davulda
Erdinç Şenol ve vurmalı çalgılarda Murat Özbey'den
oluşuyor Acid Tnppin konseri biletleri Dost Musio
Center, Saklıkent, Top Avenue (Bahçelievler), Audio
Video (Karum) ve Kelepır Kitabevi'nden
sağlanabilır.