Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 1997 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
25Nisanl915
METİJN ERKSAN
2
5 Nısan 1915, Çanakkale-
Gelibolu kara savaşlannın
başladığı gündür. Büyük in-
sanlann dogum tanhlen ko-
nusunda çeşitli söylentiler
(nva>etler) '.ardır. Atatürk, doğum ta-
rihıni soranlara şu anlamlı yanıtı ver-
miştir: "Doğum tarihim 19 Mayıs
1919'dur".Türkıye Cumhuriyeti Dev-
leti'nın kuracusu Atatürk. 19 Mayıs
1919"da, laık Türkıye Cumhuriyeti
Devletf nin kuruluş dönemini başlat-
mak için Samsun'da Anadolu toprak-
lanna ayak basmıştır. Atatürk'ün do-
ğum tanhi 25 Nısan 1915 tarihı de ola-
bilır. 25 Nisan 1915 tanhi. o gün baş-
layan Çanakkale-Gelibolu kara savaş-
lannın ılk günü olmakla birlikte, Trab-
lusgarp v e Balkan Sa\ aşlan da içinde
olmak üzere Atatürk'ün ateş hattında
büyük bir asker olarak doğduğu gün-
dür.
Dünya tarihının oıuşumunu etkile-
yen ve 1. Dün\a Savaşı'nın sonucunu
saptayan Çanakkale-Gelibolu Savaş-
lan. ulusal bılinçten yoksun ve bu sa-
vaşlara karşı hıçbir bılimsel. duygusal
düşüncelen olmayanTürk siyasetçıle-
rinın sıyaset meydanlannda döktükle-
ri timsah gözyaşlannın araç ve gereci-
dir. 18 Mart 1997 günü Türkıye Cum-
hunyetı Basbakanı. Ankara'da bu sa-
vaşlardaki şehıt sayısını beş yüz bin
olarak açıklarken, aynı gün Başbakan
Yardımcısı Çanakkale'de yapılan tö-
rende şehit sayısını iki yüzellı bin ola-
rak açıklamıştır. Aynı gün ana muha-
lefet lıderi şehit sayısını dört yüz bin
olarak bıldırmıştır Her kafadan ayrı
bir sesın çıktığı Türk s-yaset meyda-
nında. şehit sayısını ve şehitlerin do-
ğum yerlennı bildiren ve hiçbın doğ-
ru olmayan bılgisizlıklersöylenmiştir.
Bu trajı-komik bir açık arttırmadır.
Siyasal amaçh bu açık arttırmalar yıl-
lardan beri sürmektedır. Çanakkale-
Gelibolu Savaşlan'nda; şehıt. ağır ya-
ralı, hafif yaralı, kayıp sayısı v e bu kut-
sal askerlerin doğum yerleri hakkında
doğru bilgiler "TC Genelkurmay
Harp Tarihi Başkanlığı Resmi Yayınla-
n"yapıtlanndabilimsel bilgiler olarak
vardır.
Ingiliz-Fransız Birleşik Genelkur-
may Başkanlığı, Çanakkale Ingiliz-
Fransız Kara Güçleri Başkomutanı In-
giliz General lan Hamilton'un öneri-
sıne uyarak. Çanakkale-Gelıbolu'da
denizden karaya çıkarmanın. Gelibo-
lu Yanmadası'nda Kabatepe-Anbur-
nu bölgesinden. Seddülbahir-Morto
Koyu bölgesine kadar olan kıyılarda
altı yerde kesin amaçlı olarak, oyala-
ma ve şaşırtma amaçlı olarak Çanak-
kale yönünde Kumkale'de yapılması-
nı saptar. Çıkarmada ilk hedefler Ge-
libolu Yanmadası'nda kuzeyde Koca-
çımendağ, güneyde Alçıdağ'dır. Bu
*stratejik" nedenlerden ötürü büyük
askeri birlikler bu bölgelere yakın yer-
ler olan Anburnu ve Seddülbahir'de
karaya çıkanlacak ve büyük savaşlar
bu bölgelerde olacaktır.
Türk-Alman Birleşik Genelkurmay
Başkanlığı, 5. Türk Ordusu Komutanı
ve Çanakkale-Geiibolu Türk Kara
Güçleri Başkomutanı Alman General
Liman von Sanders'in önerisine uya-
rak ve tehlikeli bir yanlış yaparak Ça-
nakkale-Gelibolu'da denizden karaya
çıkarmanın Saros Körfezfnde ve
Kumkale'de yapılacağı ve büyük sa-
vaşlann bu bölgelerde olacağı düşün-
cesi doğrultusunda bir savunma tasa-
nsı yapar. Bu savaş tasansına göre. da-
ha önce Türk Genelkurmay Başkanlı-
ğı tarafından yapılmış olan, kıyı hattı-
na yerleştinlmiş birliklerin çıkartmayı
. deniz üstünde engellemesini ve yok et-
mesini öngören savunma düzeni de-
ğiştirilir. Yenı düzen şöyledir: Büyük
birlikler gemı toplannın atış etkınliği
dışında, esnek ve hızlı davTanışlara ha-
zır bir oluşumda kondurulacak. Kıyı-
lar küçük güvenlik birlikleriyle sürek-
li gözetlenecek. Karaya çıkanlacak bir-
likler kıyı hattına yerleşme olanağma
kavuşmadan, berkitilmış yedek güçle-
rin saldınlanyla denize dökülecek. Bu-
nun anlamı şudur: Düşmanı deniz üs-
tünde karaya gelirken karşılayıp yok
etmek yenne. karaya çıkarma beklene-
cek ve kıyılann gerisinde hazır bulu-
nan yedek bölge güçleriyle düşman kı-
yıda yok edilecektir. Bu yanlış savaş ta-
sansının önericisi ve yapıcısı General
Liman von Sanders, bu yanlış yetmez-
miş gibi ikinci bir yanlış daha yapar. 5.
Türk Ordusu karargâhını ve Gelıbolu
Yanmadası'ndakı güçlerin bağlı oldu-
ğu 3. Kolordu karargâhını savaş bölge-
sinın çok uzaklannda kalan Gelibolu
kasabasına yerleştirir. Bu konum ve
güç bölünmesi, Gelibolu Yanmadası
Güney birliklerinin, amfibi hareketler
karşısındaki savunma ve saldın yönte-
mini ortak komuta düzeninden yoksun
bırakır.
5. Türk Ordusu'na doğruca bağlı bir
birlik olan 19. Yedek Piyade Tümeni
karargâhı, çıkarmalann yapılacağı böl-
gelere uzak bir konumda. Gelibolu Ya-
nmadası'nın Çanakkale Boğazı tara-
fında Bıgalı-Maltepe çevresındedir.
19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa
Kemal'dir (Atatürk). Yarbay Atatürk
Ingiliz-Fransız birleşik güçlennin Ge-
libolu Yanmadası'nda, Kabatepe-An-
burnu bölgesinden, Seddülbahir-Mor-
to Koyu bölgesine kadar olan kıyılar-
da çıkarma yapacağmı duşünür ve ken-
di girişimleriyle (inisiyatifiyle) buyru-
ğundaki güçler ölçüsünde önlemlerini
alır.
19. Yedek Piyade Tümen Komutanı
Yarbay Atatürk ve Ingiliz-Fransız Bir-
leşik Güçleri Başkomutanı Orgeneral
lan Hamilton, Çanakkale-Gelibolu as-
keri harekâtını, 5. Türk Ordusu Komu-
tanı Orgeneral Liman von Sanders'in
düşüncesinin tersine aynı bağlamda
düşünmüşlerdir. VVTnston Churchill,
Çanakkale-Gelibolu Savaşlan'nın so-
nucunu belirleyen bu olgu nedeniyle
Atatürk'e "Kaderin AdamT (The Man
of Destiny) demıştir.
24 Nisan 1915 günü 5. Ordu Komu-
tanı Liman von Sanders, Çanakkale
yönünde kondurulmuş olan 15. Kolor-
du'ya kıyılarda çıkarma karşıtı bir uy-
gulama(tatbikat)yaptınrveyorgunar-
gın Gelibolu'ya döner. Çanakkale-Ge-
libolu savunmasını yapacak olan 5.
Türk Ordusu Komutanı General Li-
man von Sanders'in 25 Nisan 1915 sa-
bahı başlayacak olan düşman amfibi
harekâtının başlayacağına ilişkin hiç-
bir bilgisi ve sezgisi yoktur.
24-25 Nisan 1915 gecesi; onbinler-
ce Ingiliz-Fransız askeri, subayı, astsu-
bayı. onbınlerce en yeni model tüfek
tabanca, binlerce makinelı tüfek. yüz-
lerce top, milyonlarca kurşun, gülle,
bomba, atlar, katırlar taşıyan savaş ve
taşıma gemileri, yedi ayn yer olarak
saptanmış çıkarma bölgelerine yakla-
şır. Anburnu bölgesine baskın biçi-
minde yapılacak çıkarma dışında öbür
çıkarma bölgelerine karşı saldın, yüz-
lerce ağır gemi topunun kıyılardaki
Türk savunma birliklerine atışıyla baş-
layacaktır.
Çanakale-Gelibolu kara savaşlan ta-
rihinin en doğru ve önemli kaynakla-
nndan biri olan kitabında İngiliz Ge-
neral C. F. AspinaD Oglander, bir İngi-
liz savaş gemisinden ızledığı Anburnu
önündeki 24-25 Nisan 1915 gecesini
ve 25 Nisan 1915 sabahını şöyle anla-
tır: "Ay uzaklarda. Ege Denizi üstünde
Baü ufkunda kayboluyordu. Doğu yö-
nünde Gelibolu Yarımadası'nın inişlL,
çıkışlı karanlık görüntüsü Çanakkale
Boğazı'ndaki Türk ışıldaklannın çev-
re>i tarayan ışık demetleri önünde ka-
bartma resimler gibiydi. Çanakkale'de
bu unutulmaz pazar günü sabahı
5.15'te güneş doğacak ve 4.05'te gün
ağaracaktı. Gün dogmadan önceki o
zifıri karanlık gece boyunca esen serin
rüzgâr birden durdu. Ege Denizi'nin
yüzü bir ayna gibi düzleşip sakinleşti.
Biraz sonra kopacak kıyameti bekle-
yen doğa, nefesinitutmuşgibiydi. Savaş
ve taşıma gemileri saat 1.00'de derin
bir sessizlik içinde Anburnu çıkarma
böigesinin önüne geldi. Çıkarma san-
dallan denize indirildi. Askeri birlikler
savaş ve taşıma gemilerinin bordalan-
na asılı halat ağlardan inmeye ve san-
dallara binmeye başladüar. Saat
2.25'ten önce3. Âvustraiya-Yeııi Zelan-
da Piyade Tugayı; 9, 10, 11. taburlar
sandallara binmişti. Saat 330'da kı>>
dan iki buçuk mil uzakta 'Anzak silah-
lı güçlennı karaya çıkartınız' bu>ruğu
verikii. Sandallar kürekçekerek kıyıya
gitmeye başladılar. Saat 4.05'te kıyıya
eili metre kala gün ağarmaya başladı.
Kıyıda hiçbiryaşam belirtisi yoktu. Bir-
den karadan bir işaret mermisi atıldı.
Anburnu'ndan şiddetli tüfek atış sesle-
ri geldL Anzaklar ateşle vaftiz edilmiş-
lerdi."
Atatürk'ün komuta ettiği 19. Yedek
Piyade Tümeni buyruğuna bağlı (mül-
hak) ve erleri Türk olan 27. Piyade
Alayı, 2. Tabur. 4. Bölük, 1. Takım, 2.
Manga, 24-25 Nisan 1915 gecesi kıyı
gözetlemesini tüm gece uyumadan
sürdürür ve çıkarma sandallan içinde
kıyıya gelen 11. Anzak Taburu'nu
müthiş bir ateşle karşılar. General lan
Hamilton'un Anburnu bölgesinde bas-
kın biçiminde tasarladığı çıkarma ger-
çekleşemez.
25 Nisan 1915 günü sabahı 4.30'da.
18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğa-
zı Savaşı'nı kaybeden tngiliz-Fransız
ağır ve hafıf savaş gemileri, Anburnu
dışında altı çıkarma bölgesini cehenne-
me çeviren bir topçu ateşi başlatırlar.
Çanakkale-Gelibolu karasında me\ zi-
lenmiş ve alarmda bekleyen Türk top-
çusu bu topçu ateşine müthiş bir kar-
şılık verir. Saat 6.00'da savaş gemileri
topçu ateşini kıyı hattından içerlere
doğru kaydınr. Saat 6.30'da Seddülba-
hir-Morto Koyu bölgesi ve öbür bölge-
lerde çıkarmalar başlar. Kıyamet ya da
mahşer başlamıştır.
19. Piyade Yedek Tümen Komutanı
Yarbay M. Kemal (Atatürk) saat
5.30'da Bigah-Maltepe çevresindeki
karargâhında Anbumu'nda başlayan
çıkarmayı öğrenir. 19. Tümen'ın doğ-
ruca bağlı olduğu 5. Türk Ordusu Ko-
mutanı'ndan hiçbir buyruk almadan,
yalnız kendi askerlik ve savaş bilgile-
nne uyup karargâhta bulunan 57. Alay
ile birlikte Anburnu savaş bölgesine
gider. Saat 10.00'da erleri Türk olan
57. Piyade Alayı, Anbumu'nda An-
zak birlikleri ile savaşmaya başlar. Ata-
türk tüm askerlik yaşamında yaptığı
gibi ateş hattında savaşır. Atatürk'ün
buyruğuylaAnbumu'na gelen, 19. Tü-
men'e ilişkin 72. ve 77. Piyade Alay-
lan saat 4.00'te 57. Alay'ın sağ ve sol
yanında savaşa katılır. Erleri Arap olan
bu alaylar Atatürk'ün önceden sapta-
dığı gibi iyi savaşamaz. 25 Nisan 1915
günü 57. Alay Atatürk'ün komutasın-
da gün boyu durmadan süngü savaşı
yapar. Anbumu'na yapılan baskın sal-
dınsı geceye yakın durdurulur.
Türk Ulusu. Büyük Atatürk'ü,
Çanakale-Gelibolu Savaşlan'nda şehit
ve Gazi olan kahramanlan sonsuza
kadar anacak, sevecek ve asla unut-
mayacaktır.
ARADA BİR
Av. EROL ERTUĞRUL
Aydın Atatürkçü Diişünce Derneği Başkanı
23 Nisan'lar, „
19Mayıs'lar...
Ülkemızin geçmişinde, hiçbir dönemde, inanç-
lar bu ölçüde sömürü aracı yapılmamıştır. Toplu-
mumuz, böylesine bir ayrıma, "inananlar" ve
"inanmayanlar" aynmına itilmemiştir.
Gerçekte, toplumumuzda bir inanç sorunu ol-
madığı gibi kimsenin ınançlarına bir engel de yok-
tur. isteyen, istediği gibi ınançlarının gereğini ye-
rine getirmektedir. Durum böyle olduğu halde
toplumumuzu bu yolda bölmeye çalışmak ay-
mazlıktır. hayınlıktır. Aklın ve bilimin din karşısın-
da özgürleşmesi ve bağımsızlaşması, egemen-
liğin ulusta olması anlamına gelen laiklik konu-
sunda kavram kargaşası yaratmaya çalışmak bo-
şunadır. Laikliği, din ve inanç özgüriüğü gereği
herkesin inandığı hukuka göre yaşamak biçimin-
de algılamaya çalışmak, inanç sömürüsüdür, bö-
lücülüktür.
Atatürkçü düşünceden yana olanlar, inançlara
saygı duyarlar. Inançlar kutsaldır, saygı duyulur,
tartışma konusu yapılmaz. Aydınlanmacılar,
inançlara değil; inançlan sömürüp çıkar aracı
yapanlara karşıdırlar.
Birileri, siyasal çıkar uğruna, kişisel çıkar uğru-
na, toplumun çıkarlarını sömürüyor ve bir ayrım
yaratıyor. Ulusumuz, bu durumun sakıncalannı
görüyor. O nedenle de artık, 23 Nisan 'lar, 19 Ma-
yıs'lar, 29 Ekim'ier bir başka coşkuyla, ayrı bir
kutsallık anlayışıyla kutlanıyor. 10 Kasım'larda
Atatürk, bir başka anılıyor. Futbol maçlarında
kalabalıklar, "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye
haykırıyor. Ayaktopçuları, ellerınde, "Atam izin-
deyiz" yazılarıyla karşılaşmalara çıkıyor. Anka-
ra'da bir konser salonunda on binlerce kişi, hiç-
bir ön hazırlık olmaksızın. "Türkiye'nin laik kala-
cağını" bütün gücüyle haykırıyor. Ve görkemli bir
çağdaşlık gösterisi gerçekleşiyor. Böylece top-
lumumuz, gericiltk tehlikesine karşı uyanıkoldu-
ğunu, bu tehlikeye geçit vermeyeceğini her ko-
şulda ortaya koyuyor.
Lıbya Devlet Başkanı'nın yanında ulusumuzun
yüregini yaralayacak konuma düşenler, Alman
Dışişlerı Bakanı'na karşı her türlü şark kumazlı-
ğını sergileyerek düşülen onursuz durumu pişkin-
likle geçiştırenler ve herkesi kandırdığını sanan-
lar, ulusumuzun nefret duygularını çekmişlerdir
üzerlerine.
1996 yılının son aylarında hep birlikte ve şaş-
kınlıkla tanık olduğumuz, devlet içindeki kirlen-
meyi daha gideremedik. Gerçek sorumluları ve
çete başlarını daha yargı önüne çıkaramadık.
Toplumun çetelerden kurtarılması için, sorumlu-
ların yargılanması için bir dizi etkinlik yapıldı, ya-
pılıyor, yapılacak. Bizler biliyoruz ki bu yasadışı
eylemlerı gerçekleştıren ve devletle bağlantıları
kesin olan çeteler dağıtılmadıkça, sorumluları
yargılanmadıkça, yurdumuzda demokrasiden,
hukukun üstünlüğünden, insan haklarından söz
edilemez. Geçen günlerde, İçişleri Bakanı'nın
Emniyet Genel Müdürü'nü yasalara uymayan bir
biçımde değiştirmek yolunda uyguladığı yöntem;
bir bölüm güvenlik görevlısini genel müdürlükte
görevli bir bölüm güvenlik görevlisine karşı kul-
lanması ve bu eylemi yaparken Başbakan Yar-
dımcısı'ndan emiralıyor olması, çetelerin kimler-
den oluştuğunu ve çete başının kim olduğunu
açıklıkla ortaya koyuyor sanıyorum. Bız, Atatürk
aydınlığı içinde olanhalkımıza, onun yozlaşmamış
kurumlarına, sivil toplum örgütlerıne güveniyoruz.
23 Nisan'lar, 19 Mayıs'lar, 30 Ağustos'lar, 29
Ekim'ier bu güven ve inançla kutlu olsun.
PENCERE
"Kurtuluş" bir TRT yapımıdır
Yönetmen : Ziya ÖZTAN
Senaryo : Turgut ÖZAKMAN
M ü z i k : Muammer SUN
BUGUN
Saat:22.20
ABANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1997İ0KararNo: 1997/8
Abana ilçesi Elmaçukuru Köyü'nde ölü Osman oğlu Ba>Tam Tandım mirasçılanna ait Ziraatlar Tarlım tarlası mevkiinde 4044.50 metrekare, doğusu
köy yolu, batısı kısmen yol, kısmen orman, kuzeyi Necati ve Dursun Çalık, güneyi patıka yol. yoldan sonra Kamil tarlası ile çevrili taşınmaz istimlak
olunarak Abana Elmaçukuru Köyü hükmüyeti şahsiyeti adına tapuya tescil edildiğı. Tescil edılen taşınmaz malın zilyetinı Abana Elmaçukuru Köyü'nden
ölü Osman oğlu Bayram Tandım mirascılan olduğu, İstimlak bedelinın Abana TC Ziraat Bankası Şube Müdürlüğü'nün 23 12.1996 tanh ve 7 No'lu he-
sabına yatınldığı. İstimlak olunan taşınmaz tnal üzennde hak iddia edenlerin son ilan tarihinden itıbaren 3 ay içinde zilyet aleyhine umumi hükümler
dairesınde dava açmalan, dava açıldığıru tevsık etmedikleri takdırde istimlak bedelınin zılyete verileceği ilanen duyurulur. Basın: 13106
Sen Sus ve Savaş!..
Tuğgeneral Osman Özbek:
"fîen"dedi, "PKKile 13yılsavaştım, bunlarlada
savaşınm."
Kimse bu sözler üzerinde durmadı.
Oysa bu sözlerde derinlemesine yaşanmış bir
hayatın insanın ruhunu dağlayan gerçeğı yatıyor.
Bir zahmet, üzerinde durup düşünmez misiniz?..
•
Istanbul'da erik ağaçları çiçeğe durdu, yer yer
yapraklandı, meyhaneler masalarını açık havaya
taşımaya başladılar, kimi yıldızlı gecede gök yere
yakınlaşıyor, ılkyazın kokusu insanın genzinedolu-
yor. Hayat ne güzel!.. Moda geçitleri, resim sergi-
leri, tiyatro oyunları, sinema şenlikleri, partiler, kok-
teyller, gece kulüplerı, aşk oyunlan, dedikodular!..
Bahar rüzgârı kadın teninin soluğunu çiçek tozu
emmiş an gibi taşıyor.
Istanbul Dersaadet..
Ankara payitaht.
Ve bahar yaşanırken, hırsızlıklar. rüşvetler, ka-
nunsuzluklar, yolsuzluklar, üçkâğıtçılıklar, namus-
suzlukların kokusu da çöplükleri patlatacak kadar
yoğunlaşıyor. Dinci okullarda el kadar çocuklann
beyinlerıne kurşun akıtıp laik Cumhuriyet'e düş-
manlıklayetiştiren üfürükçü hocalar, demokrasinin
cenaze namazını kılmaya hazırlanıyorlar.
Bu ortam içinde kimisi de 13 yıldan beri adı kon-
mamış bir savaşın cehennemınde yaşıyormuş...
Kimene!..
•
Savaş ortamı banş yaşamından uzak bir cangı-
lın düzenıni oluşturur; savaşın dar geçıdinde, ak ko-
yun kara koyun daha iyi belli olur; kim önder, kim
er; kim etkın, kim edilgin; kim kurmay, kim komu-
tan; kim adam, kim cudam; kim yürekli, kim yürek-
siz; kim önde, kim geride; kim şaşkın, kim düzgün
ortaya çıkar; ölümle kalımın hamurunda yoğrulan
kimlıkler savaşın bileğitaşında ustura gıbı parlar.
Peki, bu cehennemde yıllardan beri yaşayan as-
kerin de insan olduğunu kim unutur?..
O, bir ınsandır!..
Her insanın bir amacı, bağlandığı değerleri, uğ-
runda ölebileceğı ilkelerı yok mu?.. 13 yıldan beri-
savaşın ölüm-kalımında yaşayan kişi, kendi kendi-
ne sormaz mı:
- Ben niçın ölümü göze alıyorum?..
Işıyan gündüzlerde, kararan gecelerde, 13 yıl-
dan beri canını ortaya atan kişinın kendi kendisine
sorular sorması doğal değil midir?.. O, Doğu'da ca-
nını ortaya koyarken; uğrunda savaştığı değerleri
başkentte yok etmeye çalışan politikacılar varsa,
ne olacaktır?..
TV'de her gün sinema var, romanı, öyküyü çok
severiz; tümünde de insanı ele alan bir senaryonun
çizgileri konuyu belirler; Ikitelli politikasının çiftetel-
lisinden kurtulursak, Erzurum Jandarma Bölge Ko-
mutanı Osman Özbek'i de insan saymak insanlığı-
nı duyumsayabiliriz.
•
13 yıldan beri konuşmayan ve savaşan asker
umurumuzda mı!.. Ağzını açtığı an kıyameti kopar-;
dık: * jv ,. ., ...,l,,t)^,.,s-
- Cezalandırılmalı!..
Vay canına!.. Meğer biz ne demokrat imişiz ki de-
mokratlığımızı göstermek için fırsatı yakaladık. Yok-
sa bizim söylememiz gereken şeyleri Özbek söy-
ledi diye mi ona kızıp köpürüyoruz?..
Peki, Özbek'e ne diyoruz:
- Sen sus ve savaş!..
' Ne uğruna savaşacak?.. Cephe gerisinde laik
Türkiye Cumhuriyeti şeriatçıya pazarlansın diye
mi?..
TEŞEKKÜR
Babamız Muhittin Soner'in
tedavisinde gösterdikleri özen ve asıl
yükselen değerlerin geçerli olduğu
bir düzende bile, bir avuç insanın
özveri ve çabaları ile; insan sevgisi,
sağlık hizmeti sorumluluklarının,
tıbbın etik değerlerinin korunabildiği
bir hizmet merkezi yarattıkları için
Prof. REZZAN TUNCAY,
Prof. SARA BAHAR,
Prof. OĞUZHAN ÇOBAN,
Dr. YÜKSEL KAPLAN'a
ve Çapa Tıp Fakültesi Nöroloji
Bölümü tüm çalışanlarına içten
teşekkürler.
SONER AİLESİ
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
MEHMET BAŞARAN
EYLÜLÜN KIZGIN
SOLUĞU