23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 1997 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER 25Nisanl915 METİJN ERKSAN 2 5 Nısan 1915, Çanakkale- Gelibolu kara savaşlannın başladığı gündür. Büyük in- sanlann dogum tanhlen ko- nusunda çeşitli söylentiler (nva>etler) '.ardır. Atatürk, doğum ta- rihıni soranlara şu anlamlı yanıtı ver- miştir: "Doğum tarihim 19 Mayıs 1919'dur".Türkıye Cumhuriyeti Dev- leti'nın kuracusu Atatürk. 19 Mayıs 1919"da, laık Türkıye Cumhuriyeti Devletf nin kuruluş dönemini başlat- mak için Samsun'da Anadolu toprak- lanna ayak basmıştır. Atatürk'ün do- ğum tanhi 25 Nısan 1915 tarihı de ola- bilır. 25 Nisan 1915 tanhi. o gün baş- layan Çanakkale-Gelibolu kara savaş- lannın ılk günü olmakla birlikte, Trab- lusgarp v e Balkan Sa\ aşlan da içinde olmak üzere Atatürk'ün ateş hattında büyük bir asker olarak doğduğu gün- dür. Dünya tarihının oıuşumunu etkile- yen ve 1. Dün\a Savaşı'nın sonucunu saptayan Çanakkale-Gelibolu Savaş- lan. ulusal bılinçten yoksun ve bu sa- vaşlara karşı hıçbir bılimsel. duygusal düşüncelen olmayanTürk siyasetçıle- rinın sıyaset meydanlannda döktükle- ri timsah gözyaşlannın araç ve gereci- dir. 18 Mart 1997 günü Türkıye Cum- hunyetı Basbakanı. Ankara'da bu sa- vaşlardaki şehıt sayısını beş yüz bin olarak açıklarken, aynı gün Başbakan Yardımcısı Çanakkale'de yapılan tö- rende şehit sayısını iki yüzellı bin ola- rak açıklamıştır. Aynı gün ana muha- lefet lıderi şehit sayısını dört yüz bin olarak bıldırmıştır Her kafadan ayrı bir sesın çıktığı Türk s-yaset meyda- nında. şehit sayısını ve şehitlerin do- ğum yerlennı bildiren ve hiçbın doğ- ru olmayan bılgisizlıklersöylenmiştir. Bu trajı-komik bir açık arttırmadır. Siyasal amaçh bu açık arttırmalar yıl- lardan beri sürmektedır. Çanakkale- Gelibolu Savaşlan'nda; şehıt. ağır ya- ralı, hafif yaralı, kayıp sayısı v e bu kut- sal askerlerin doğum yerleri hakkında doğru bilgiler "TC Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Resmi Yayınla- n"yapıtlanndabilimsel bilgiler olarak vardır. Ingiliz-Fransız Birleşik Genelkur- may Başkanlığı, Çanakkale Ingiliz- Fransız Kara Güçleri Başkomutanı In- giliz General lan Hamilton'un öneri- sıne uyarak. Çanakkale-Gelıbolu'da denizden karaya çıkarmanın. Gelibo- lu Yanmadası'nda Kabatepe-Anbur- nu bölgesinden. Seddülbahir-Morto Koyu bölgesine kadar olan kıyılarda altı yerde kesin amaçlı olarak, oyala- ma ve şaşırtma amaçlı olarak Çanak- kale yönünde Kumkale'de yapılması- nı saptar. Çıkarmada ilk hedefler Ge- libolu Yanmadası'nda kuzeyde Koca- çımendağ, güneyde Alçıdağ'dır. Bu *stratejik" nedenlerden ötürü büyük askeri birlikler bu bölgelere yakın yer- ler olan Anburnu ve Seddülbahir'de karaya çıkanlacak ve büyük savaşlar bu bölgelerde olacaktır. Türk-Alman Birleşik Genelkurmay Başkanlığı, 5. Türk Ordusu Komutanı ve Çanakkale-Geiibolu Türk Kara Güçleri Başkomutanı Alman General Liman von Sanders'in önerisine uya- rak ve tehlikeli bir yanlış yaparak Ça- nakkale-Gelibolu'da denizden karaya çıkarmanın Saros Körfezfnde ve Kumkale'de yapılacağı ve büyük sa- vaşlann bu bölgelerde olacağı düşün- cesi doğrultusunda bir savunma tasa- nsı yapar. Bu savaş tasansına göre. da- ha önce Türk Genelkurmay Başkanlı- ğı tarafından yapılmış olan, kıyı hattı- na yerleştinlmiş birliklerin çıkartmayı . deniz üstünde engellemesini ve yok et- mesini öngören savunma düzeni de- ğiştirilir. Yenı düzen şöyledir: Büyük birlikler gemı toplannın atış etkınliği dışında, esnek ve hızlı davTanışlara ha- zır bir oluşumda kondurulacak. Kıyı- lar küçük güvenlik birlikleriyle sürek- li gözetlenecek. Karaya çıkanlacak bir- likler kıyı hattına yerleşme olanağma kavuşmadan, berkitilmış yedek güçle- rin saldınlanyla denize dökülecek. Bu- nun anlamı şudur: Düşmanı deniz üs- tünde karaya gelirken karşılayıp yok etmek yenne. karaya çıkarma beklene- cek ve kıyılann gerisinde hazır bulu- nan yedek bölge güçleriyle düşman kı- yıda yok edilecektir. Bu yanlış savaş ta- sansının önericisi ve yapıcısı General Liman von Sanders, bu yanlış yetmez- miş gibi ikinci bir yanlış daha yapar. 5. Türk Ordusu karargâhını ve Gelıbolu Yanmadası'ndakı güçlerin bağlı oldu- ğu 3. Kolordu karargâhını savaş bölge- sinın çok uzaklannda kalan Gelibolu kasabasına yerleştirir. Bu konum ve güç bölünmesi, Gelibolu Yanmadası Güney birliklerinin, amfibi hareketler karşısındaki savunma ve saldın yönte- mini ortak komuta düzeninden yoksun bırakır. 5. Türk Ordusu'na doğruca bağlı bir birlik olan 19. Yedek Piyade Tümeni karargâhı, çıkarmalann yapılacağı böl- gelere uzak bir konumda. Gelibolu Ya- nmadası'nın Çanakkale Boğazı tara- fında Bıgalı-Maltepe çevresındedir. 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal'dir (Atatürk). Yarbay Atatürk Ingiliz-Fransız birleşik güçlennin Ge- libolu Yanmadası'nda, Kabatepe-An- burnu bölgesinden, Seddülbahir-Mor- to Koyu bölgesine kadar olan kıyılar- da çıkarma yapacağmı duşünür ve ken- di girişimleriyle (inisiyatifiyle) buyru- ğundaki güçler ölçüsünde önlemlerini alır. 19. Yedek Piyade Tümen Komutanı Yarbay Atatürk ve Ingiliz-Fransız Bir- leşik Güçleri Başkomutanı Orgeneral lan Hamilton, Çanakkale-Gelibolu as- keri harekâtını, 5. Türk Ordusu Komu- tanı Orgeneral Liman von Sanders'in düşüncesinin tersine aynı bağlamda düşünmüşlerdir. VVTnston Churchill, Çanakkale-Gelibolu Savaşlan'nın so- nucunu belirleyen bu olgu nedeniyle Atatürk'e "Kaderin AdamT (The Man of Destiny) demıştir. 24 Nisan 1915 günü 5. Ordu Komu- tanı Liman von Sanders, Çanakkale yönünde kondurulmuş olan 15. Kolor- du'ya kıyılarda çıkarma karşıtı bir uy- gulama(tatbikat)yaptınrveyorgunar- gın Gelibolu'ya döner. Çanakkale-Ge- libolu savunmasını yapacak olan 5. Türk Ordusu Komutanı General Li- man von Sanders'in 25 Nisan 1915 sa- bahı başlayacak olan düşman amfibi harekâtının başlayacağına ilişkin hiç- bir bilgisi ve sezgisi yoktur. 24-25 Nisan 1915 gecesi; onbinler- ce Ingiliz-Fransız askeri, subayı, astsu- bayı. onbınlerce en yeni model tüfek tabanca, binlerce makinelı tüfek. yüz- lerce top, milyonlarca kurşun, gülle, bomba, atlar, katırlar taşıyan savaş ve taşıma gemileri, yedi ayn yer olarak saptanmış çıkarma bölgelerine yakla- şır. Anburnu bölgesine baskın biçi- minde yapılacak çıkarma dışında öbür çıkarma bölgelerine karşı saldın, yüz- lerce ağır gemi topunun kıyılardaki Türk savunma birliklerine atışıyla baş- layacaktır. Çanakale-Gelibolu kara savaşlan ta- rihinin en doğru ve önemli kaynakla- nndan biri olan kitabında İngiliz Ge- neral C. F. AspinaD Oglander, bir İngi- liz savaş gemisinden ızledığı Anburnu önündeki 24-25 Nisan 1915 gecesini ve 25 Nisan 1915 sabahını şöyle anla- tır: "Ay uzaklarda. Ege Denizi üstünde Baü ufkunda kayboluyordu. Doğu yö- nünde Gelibolu Yarımadası'nın inişlL, çıkışlı karanlık görüntüsü Çanakkale Boğazı'ndaki Türk ışıldaklannın çev- re>i tarayan ışık demetleri önünde ka- bartma resimler gibiydi. Çanakkale'de bu unutulmaz pazar günü sabahı 5.15'te güneş doğacak ve 4.05'te gün ağaracaktı. Gün dogmadan önceki o zifıri karanlık gece boyunca esen serin rüzgâr birden durdu. Ege Denizi'nin yüzü bir ayna gibi düzleşip sakinleşti. Biraz sonra kopacak kıyameti bekle- yen doğa, nefesinitutmuşgibiydi. Savaş ve taşıma gemileri saat 1.00'de derin bir sessizlik içinde Anburnu çıkarma böigesinin önüne geldi. Çıkarma san- dallan denize indirildi. Askeri birlikler savaş ve taşıma gemilerinin bordalan- na asılı halat ağlardan inmeye ve san- dallara binmeye başladüar. Saat 2.25'ten önce3. Âvustraiya-Yeııi Zelan- da Piyade Tugayı; 9, 10, 11. taburlar sandallara binmişti. Saat 330'da kı>> dan iki buçuk mil uzakta 'Anzak silah- lı güçlennı karaya çıkartınız' bu>ruğu verikii. Sandallar kürekçekerek kıyıya gitmeye başladılar. Saat 4.05'te kıyıya eili metre kala gün ağarmaya başladı. Kıyıda hiçbiryaşam belirtisi yoktu. Bir- den karadan bir işaret mermisi atıldı. Anburnu'ndan şiddetli tüfek atış sesle- ri geldL Anzaklar ateşle vaftiz edilmiş- lerdi." Atatürk'ün komuta ettiği 19. Yedek Piyade Tümeni buyruğuna bağlı (mül- hak) ve erleri Türk olan 27. Piyade Alayı, 2. Tabur. 4. Bölük, 1. Takım, 2. Manga, 24-25 Nisan 1915 gecesi kıyı gözetlemesini tüm gece uyumadan sürdürür ve çıkarma sandallan içinde kıyıya gelen 11. Anzak Taburu'nu müthiş bir ateşle karşılar. General lan Hamilton'un Anburnu bölgesinde bas- kın biçiminde tasarladığı çıkarma ger- çekleşemez. 25 Nisan 1915 günü sabahı 4.30'da. 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğa- zı Savaşı'nı kaybeden tngiliz-Fransız ağır ve hafıf savaş gemileri, Anburnu dışında altı çıkarma bölgesini cehenne- me çeviren bir topçu ateşi başlatırlar. Çanakkale-Gelibolu karasında me\ zi- lenmiş ve alarmda bekleyen Türk top- çusu bu topçu ateşine müthiş bir kar- şılık verir. Saat 6.00'da savaş gemileri topçu ateşini kıyı hattından içerlere doğru kaydınr. Saat 6.30'da Seddülba- hir-Morto Koyu bölgesi ve öbür bölge- lerde çıkarmalar başlar. Kıyamet ya da mahşer başlamıştır. 19. Piyade Yedek Tümen Komutanı Yarbay M. Kemal (Atatürk) saat 5.30'da Bigah-Maltepe çevresindeki karargâhında Anbumu'nda başlayan çıkarmayı öğrenir. 19. Tümen'ın doğ- ruca bağlı olduğu 5. Türk Ordusu Ko- mutanı'ndan hiçbir buyruk almadan, yalnız kendi askerlik ve savaş bilgile- nne uyup karargâhta bulunan 57. Alay ile birlikte Anburnu savaş bölgesine gider. Saat 10.00'da erleri Türk olan 57. Piyade Alayı, Anbumu'nda An- zak birlikleri ile savaşmaya başlar. Ata- türk tüm askerlik yaşamında yaptığı gibi ateş hattında savaşır. Atatürk'ün buyruğuylaAnbumu'na gelen, 19. Tü- men'e ilişkin 72. ve 77. Piyade Alay- lan saat 4.00'te 57. Alay'ın sağ ve sol yanında savaşa katılır. Erleri Arap olan bu alaylar Atatürk'ün önceden sapta- dığı gibi iyi savaşamaz. 25 Nisan 1915 günü 57. Alay Atatürk'ün komutasın- da gün boyu durmadan süngü savaşı yapar. Anbumu'na yapılan baskın sal- dınsı geceye yakın durdurulur. Türk Ulusu. Büyük Atatürk'ü, Çanakale-Gelibolu Savaşlan'nda şehit ve Gazi olan kahramanlan sonsuza kadar anacak, sevecek ve asla unut- mayacaktır. ARADA BİR Av. EROL ERTUĞRUL Aydın Atatürkçü Diişünce Derneği Başkanı 23 Nisan'lar, „ 19Mayıs'lar... Ülkemızin geçmişinde, hiçbir dönemde, inanç- lar bu ölçüde sömürü aracı yapılmamıştır. Toplu- mumuz, böylesine bir ayrıma, "inananlar" ve "inanmayanlar" aynmına itilmemiştir. Gerçekte, toplumumuzda bir inanç sorunu ol- madığı gibi kimsenin ınançlarına bir engel de yok- tur. isteyen, istediği gibi ınançlarının gereğini ye- rine getirmektedir. Durum böyle olduğu halde toplumumuzu bu yolda bölmeye çalışmak ay- mazlıktır. hayınlıktır. Aklın ve bilimin din karşısın- da özgürleşmesi ve bağımsızlaşması, egemen- liğin ulusta olması anlamına gelen laiklik konu- sunda kavram kargaşası yaratmaya çalışmak bo- şunadır. Laikliği, din ve inanç özgüriüğü gereği herkesin inandığı hukuka göre yaşamak biçimin- de algılamaya çalışmak, inanç sömürüsüdür, bö- lücülüktür. Atatürkçü düşünceden yana olanlar, inançlara saygı duyarlar. Inançlar kutsaldır, saygı duyulur, tartışma konusu yapılmaz. Aydınlanmacılar, inançlara değil; inançlan sömürüp çıkar aracı yapanlara karşıdırlar. Birileri, siyasal çıkar uğruna, kişisel çıkar uğru- na, toplumun çıkarlarını sömürüyor ve bir ayrım yaratıyor. Ulusumuz, bu durumun sakıncalannı görüyor. O nedenle de artık, 23 Nisan 'lar, 19 Ma- yıs'lar, 29 Ekim'ier bir başka coşkuyla, ayrı bir kutsallık anlayışıyla kutlanıyor. 10 Kasım'larda Atatürk, bir başka anılıyor. Futbol maçlarında kalabalıklar, "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye haykırıyor. Ayaktopçuları, ellerınde, "Atam izin- deyiz" yazılarıyla karşılaşmalara çıkıyor. Anka- ra'da bir konser salonunda on binlerce kişi, hiç- bir ön hazırlık olmaksızın. "Türkiye'nin laik kala- cağını" bütün gücüyle haykırıyor. Ve görkemli bir çağdaşlık gösterisi gerçekleşiyor. Böylece top- lumumuz, gericiltk tehlikesine karşı uyanıkoldu- ğunu, bu tehlikeye geçit vermeyeceğini her ko- şulda ortaya koyuyor. Lıbya Devlet Başkanı'nın yanında ulusumuzun yüregini yaralayacak konuma düşenler, Alman Dışişlerı Bakanı'na karşı her türlü şark kumazlı- ğını sergileyerek düşülen onursuz durumu pişkin- likle geçiştırenler ve herkesi kandırdığını sanan- lar, ulusumuzun nefret duygularını çekmişlerdir üzerlerine. 1996 yılının son aylarında hep birlikte ve şaş- kınlıkla tanık olduğumuz, devlet içindeki kirlen- meyi daha gideremedik. Gerçek sorumluları ve çete başlarını daha yargı önüne çıkaramadık. Toplumun çetelerden kurtarılması için, sorumlu- ların yargılanması için bir dizi etkinlik yapıldı, ya- pılıyor, yapılacak. Bizler biliyoruz ki bu yasadışı eylemlerı gerçekleştıren ve devletle bağlantıları kesin olan çeteler dağıtılmadıkça, sorumluları yargılanmadıkça, yurdumuzda demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, insan haklarından söz edilemez. Geçen günlerde, İçişleri Bakanı'nın Emniyet Genel Müdürü'nü yasalara uymayan bir biçımde değiştirmek yolunda uyguladığı yöntem; bir bölüm güvenlik görevlısini genel müdürlükte görevli bir bölüm güvenlik görevlisine karşı kul- lanması ve bu eylemi yaparken Başbakan Yar- dımcısı'ndan emiralıyor olması, çetelerin kimler- den oluştuğunu ve çete başının kim olduğunu açıklıkla ortaya koyuyor sanıyorum. Bız, Atatürk aydınlığı içinde olanhalkımıza, onun yozlaşmamış kurumlarına, sivil toplum örgütlerıne güveniyoruz. 23 Nisan'lar, 19 Mayıs'lar, 30 Ağustos'lar, 29 Ekim'ier bu güven ve inançla kutlu olsun. PENCERE "Kurtuluş" bir TRT yapımıdır Yönetmen : Ziya ÖZTAN Senaryo : Turgut ÖZAKMAN M ü z i k : Muammer SUN BUGUN Saat:22.20 ABANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997İ0KararNo: 1997/8 Abana ilçesi Elmaçukuru Köyü'nde ölü Osman oğlu Ba>Tam Tandım mirasçılanna ait Ziraatlar Tarlım tarlası mevkiinde 4044.50 metrekare, doğusu köy yolu, batısı kısmen yol, kısmen orman, kuzeyi Necati ve Dursun Çalık, güneyi patıka yol. yoldan sonra Kamil tarlası ile çevrili taşınmaz istimlak olunarak Abana Elmaçukuru Köyü hükmüyeti şahsiyeti adına tapuya tescil edildiğı. Tescil edılen taşınmaz malın zilyetinı Abana Elmaçukuru Köyü'nden ölü Osman oğlu Bayram Tandım mirascılan olduğu, İstimlak bedelinın Abana TC Ziraat Bankası Şube Müdürlüğü'nün 23 12.1996 tanh ve 7 No'lu he- sabına yatınldığı. İstimlak olunan taşınmaz tnal üzennde hak iddia edenlerin son ilan tarihinden itıbaren 3 ay içinde zilyet aleyhine umumi hükümler dairesınde dava açmalan, dava açıldığıru tevsık etmedikleri takdırde istimlak bedelınin zılyete verileceği ilanen duyurulur. Basın: 13106 Sen Sus ve Savaş!.. Tuğgeneral Osman Özbek: "fîen"dedi, "PKKile 13yılsavaştım, bunlarlada savaşınm." Kimse bu sözler üzerinde durmadı. Oysa bu sözlerde derinlemesine yaşanmış bir hayatın insanın ruhunu dağlayan gerçeğı yatıyor. Bir zahmet, üzerinde durup düşünmez misiniz?.. • Istanbul'da erik ağaçları çiçeğe durdu, yer yer yapraklandı, meyhaneler masalarını açık havaya taşımaya başladılar, kimi yıldızlı gecede gök yere yakınlaşıyor, ılkyazın kokusu insanın genzinedolu- yor. Hayat ne güzel!.. Moda geçitleri, resim sergi- leri, tiyatro oyunları, sinema şenlikleri, partiler, kok- teyller, gece kulüplerı, aşk oyunlan, dedikodular!.. Bahar rüzgârı kadın teninin soluğunu çiçek tozu emmiş an gibi taşıyor. Istanbul Dersaadet.. Ankara payitaht. Ve bahar yaşanırken, hırsızlıklar. rüşvetler, ka- nunsuzluklar, yolsuzluklar, üçkâğıtçılıklar, namus- suzlukların kokusu da çöplükleri patlatacak kadar yoğunlaşıyor. Dinci okullarda el kadar çocuklann beyinlerıne kurşun akıtıp laik Cumhuriyet'e düş- manlıklayetiştiren üfürükçü hocalar, demokrasinin cenaze namazını kılmaya hazırlanıyorlar. Bu ortam içinde kimisi de 13 yıldan beri adı kon- mamış bir savaşın cehennemınde yaşıyormuş... Kimene!.. • Savaş ortamı banş yaşamından uzak bir cangı- lın düzenıni oluşturur; savaşın dar geçıdinde, ak ko- yun kara koyun daha iyi belli olur; kim önder, kim er; kim etkın, kim edilgin; kim kurmay, kim komu- tan; kim adam, kim cudam; kim yürekli, kim yürek- siz; kim önde, kim geride; kim şaşkın, kim düzgün ortaya çıkar; ölümle kalımın hamurunda yoğrulan kimlıkler savaşın bileğitaşında ustura gıbı parlar. Peki, bu cehennemde yıllardan beri yaşayan as- kerin de insan olduğunu kim unutur?.. O, bir ınsandır!.. Her insanın bir amacı, bağlandığı değerleri, uğ- runda ölebileceğı ilkelerı yok mu?.. 13 yıldan beri- savaşın ölüm-kalımında yaşayan kişi, kendi kendi- ne sormaz mı: - Ben niçın ölümü göze alıyorum?.. Işıyan gündüzlerde, kararan gecelerde, 13 yıl- dan beri canını ortaya atan kişinın kendi kendisine sorular sorması doğal değil midir?.. O, Doğu'da ca- nını ortaya koyarken; uğrunda savaştığı değerleri başkentte yok etmeye çalışan politikacılar varsa, ne olacaktır?.. TV'de her gün sinema var, romanı, öyküyü çok severiz; tümünde de insanı ele alan bir senaryonun çizgileri konuyu belirler; Ikitelli politikasının çiftetel- lisinden kurtulursak, Erzurum Jandarma Bölge Ko- mutanı Osman Özbek'i de insan saymak insanlığı- nı duyumsayabiliriz. • 13 yıldan beri konuşmayan ve savaşan asker umurumuzda mı!.. Ağzını açtığı an kıyameti kopar-; dık: * jv ,. ., ...,l,,t)^,.,s- - Cezalandırılmalı!.. Vay canına!.. Meğer biz ne demokrat imişiz ki de- mokratlığımızı göstermek için fırsatı yakaladık. Yok- sa bizim söylememiz gereken şeyleri Özbek söy- ledi diye mi ona kızıp köpürüyoruz?.. Peki, Özbek'e ne diyoruz: - Sen sus ve savaş!.. ' Ne uğruna savaşacak?.. Cephe gerisinde laik Türkiye Cumhuriyeti şeriatçıya pazarlansın diye mi?.. TEŞEKKÜR Babamız Muhittin Soner'in tedavisinde gösterdikleri özen ve asıl yükselen değerlerin geçerli olduğu bir düzende bile, bir avuç insanın özveri ve çabaları ile; insan sevgisi, sağlık hizmeti sorumluluklarının, tıbbın etik değerlerinin korunabildiği bir hizmet merkezi yarattıkları için Prof. REZZAN TUNCAY, Prof. SARA BAHAR, Prof. OĞUZHAN ÇOBAN, Dr. YÜKSEL KAPLAN'a ve Çapa Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümü tüm çalışanlarına içten teşekkürler. SONER AİLESİ ÇAĞDAŞ YAYINLARI MEHMET BAŞARAN EYLÜLÜN KIZGIN SOLUĞU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle