23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2* NİSAN 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET r SAYFA 11 HA\TANLAR ismiL GVLGEÇ lırtefnet: http;//www.pt«el.cwn.tT/Xn Bdttrat* pwte PwfcSw@ptaMMaM.tr T<fc 0.212.S12 05 85 Htc 0.212Jl2 44 97 Atatürk'ün Meclis'teki ilk konuşmasıeclis, 77 yıl önce dün açıl- mıştı... Ankara Mebusu srfa- tıyla Mustafa Kemal Paşa, kürsüye bir gün sonra çıktı; Meclis'teki ilk konuşmasını 24 Nisan 1920'de yaptı... Mustafa Kemal Pa- şa'nın konuşması dört saat sürdü; 150 sayfalık birnutuktu bu... Paşa. henüz Meclis Başkanı değildi, Vekiller Heyeti seçilmemişti. Şevket Süreyya Aydemir "Tek Adam"da, Meclis'teki bu ilk konuşma- sının Mustafa Kemal Paşa'nın düşün- ce yapısına ilişkin çok önemli ipuçlan verdiğini anlatır: •'Mustafa Kemal, Meclis'in önüne bir ihtilalci olarak ve bir ihtilal nutku ile çık- mamıştır. Nutuktaki görüş ölçülerinin hepsi, hukuk ve mantıktan kuvvet al- maktadır. Ortaya konulan sistem, mil- li iradeyi milletin mukadderatınahâkim kılmaktır ve milletin bütün kuvvetlerini teşkilatlandırmaktır. Bu sistemde, uzun süreli bir inkılabın tohumlarıyla ilkeleri vardır." Atatürk de, 1927'deki Büyük Nut- kunda, Meclis'teki bu ilk konuşmasına değinir; o günün koşullarını irdeler: "Hakikat, Osmanlı saltanatının vehi- lafetinin yıkılmış ve kalkmış olduğunu düşünerek yenı esaslara dayanan, ye- ni bir devlet kurmaktan ibaretti. Fakat vaziyeti olduğu gibi söylemek, maksa- dın büsbütün kaybolmasını mucibola- bilirdi. Çiinkü genel fikir ve eğilimler, padişahın henüz mazur mevkiinde bu- lunduğu merkezindeydi. Hatta Mec- lis'te, ilk anda, hilafet ve saltanat ma- kamı bağlantı kurmak ve aramak ce- reyanı baş göstermişti." Meclis'teki ilk konuşmasında Musta- fa Kemal'in, günümüzdeki takıyyeciler gibi davrandığı ise söylenemez: "Günün birinde hilafet ve saltanat makamt. her türiü esaret kaydından, baskı ve ikrahtan kurtularak tamamen SESSİZ SEDASIZ NURÎKURTCEBE FAYOALI TARLA BAKJMI TÂfZLALABIN £M BÜVUtC J SMBARLI OTL&ZDlB. hür olursa, yani padişahımız kendini milletin kucağında gördüğü gün, o ma- kamlann vaziyetini gene Meclisimiz ka- nunlarla tayin eder." Şevket Süreyya Aydemir, Atatürk'ün 24 Nisan 1920'deki dört saatlik konuş- masını şöyle yorumlar: "Büyük Millet Meclisi kürsüsünde ilk defa konuşan bir insan, sadece bir ha- tip yahut sadece bir asker olarak değil daha ilk günde bir devlet adamı olarak belirdi. Bu, ondan önce hüküm süren- lerde görülmeyen, fakat toplumun, ya- hut hiç değilse aydınların, yıllar yılı öz- ledikleri, bekledikleri insandı. Bize ka- lırsa Mustafa Kemal olaylara bütün va- sıflarından önce bu devlet adamlığı vasfıyla yön verdi. Evet, bir devlet ada- mı. Inkılapçı ve ıslahatçı bir devlet ada- mı. Mustafa Kemal'i ve onun ilkelerini incelemek isteyenler için, bu hareket noktasını iyi kavramak, gerçek bir za- rurettir." Kötü örnek ecmettin Erbakan'ın Arap parasryla bilmemkaçıncı kez hacca gidişine yönelik eleştirilere Refahlılann verdiği "imam-hatip tornası"ndan geçmiş yanrt malum: "Süleyman Demirel de, Kenan Evren de, Turgut Özal da Suudilerin davetlisi olarak hacca grtti. Onlar eleştirilmedi de şimdi Necmettin Erbakan neden eleştiriliyor anlamak mümkün değil." Hayır, kazın ayağı öyle değil! Laik ve demokratik bir cumhuriyetin temsilcilerinden kim ki kendilerine şeriatçı bir düzen kuranlann davetini kabul etti, bu ülkenin aydınlık çevreleıi hepsini eleştirdi. Kaldı ki Demirel, Evren ve Özal örnekleri Erbakan'ı haklı çıkarmaz. Çünkü kötü örnek emsal olamaz! Olursa eğer... Bütün Genelkurmay Başkanlan da kendilerine eski Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'i örnek alabilir! N y Cihan Demirci 'den „ L A F O R I Z M A L A K Insanını dinlemeye tahammülü olmayan elbette onun telefonunu dinleyecektir! Yöpütme, hem yargıyı hem de yasamayı engelliyor eclis Başkanı Mustafa Kalemli. önceki gün yazılı bir açıklama yaparak DYP Mılletvekilleri Ismail Hakkı oğlu Sedat Edip Bucak ıle Zülfü oğlu Mehmet Kemal Ağar hakkında istanbul Devlet Güvenlık Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan fezlekelerin Başbakanlık'tan Meclis Başkanlığı'na iletilmesinı istedi... Bu açıklama olumlu bir gelişme mi? TBMM Başkanlığı'na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderilen fezlekeler Cumhuriyet Başsavcıhğı'ndan çıkalı tam 84 gün oldu... Adalet Bakanı Şevket Kazan, fezlekeleri Meclis'e göndereceğine tuttu Başbakanlığa gönderdı... Başbakan Necmettin Erbakan da fezlekeleri müsteşarına havale etti. Fezlekeleri incelediğini söyleyen Başbakanlık Müsteşarı Kadri Keskin, üstüne hiç de vazife olmayan bu görevi yanm bırakıp dini görevini yerine getirmek için hacca gitti; haccı da bitiremedi felç geçirip geri döndü. Fotokopisi Susurluk Komısyonu'ndan çıkan fezlekeler ortada kalmıştı ki Meclis Başkanı Kalemli sonunda devreye girdi. Kalemli'nin kamuoyuna yönelik yazılı açıklama yaparak fezlekeleri istemesi olumlu bir gelişme ise de kendi ıçinde çelişkili bir girişim... Kalemli basın açıklaması yapmak yerine Başbakanlığa resmen bir yazı yazmalıydı: "Başkanlığımıza sunulmak üzere aylar önce Adalet Bakanlığı'na gönderilen fezlekeler hakkında Anayasa'nın 83. maddesi gereği işlem yapılmasının sağlanması hususunu rica ederim." Anayasanın 83. maddesi çok açık: "Yetkili makam, durumu (dokonulmazlığın kaldınlması istemi) hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bildirmek zorundadır." Cumhuriyet Başsavcılığı da zaten bunu yapıyor; fezlekeleri TBMM Başkanlığı'na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderıyor, Başbakanlığa değil! Anayasa'ya göre de, Meclis Içtüzüğü'ne göre de devrede Başbakanlık bulunmuyor. Adalet Bakanlığı fezlekeleri hemen inceleyip eksiği varsa geri göndermek yoksa Meclis Başkanlığı'na sunmakla yükümlü. Meclis Içtüzüğü'nün 131. maddesi de dokunulmazlığın kaldınlması istemi karşısında Meclis Başkanlığı'nı görevlendiriyor... Yargı ile yasama arasındaki bir konuda devreye yürütme giriyor! Yürütme, hem yargının hem de yasamanın görevini engelliyor... Hükümet. mahkemelerı de Meclis'i de ciddiye almıyor! îletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95AYDINLANMA ATEŞİ Onlar hayatta kalabilmenin mücadelesini veriyor • Atatürkçü Düşünce Derne- ği'nin Balıkesir Şubesi, Tuğ- jğeneral Osman Ozbek'in ki- •tni kesimlerden tepki topla- ^yan konuşmasını yürekten desteklediklerini bildirdiler .ve Türk toplumunun asla 'çağdaş, laik, sosyal hukuk îdevleti'nden taviz vermeye- ^ceğini bir kez daha hatırlattı- 4ar. Sokak Çocukları ;~GönüIlüIeri Derneği "Türkiye'de bale sanatının »duayeni kabul edilen Yıldız Al- îpar. desteğini 'sokak çocukla- . n'ndan esirgemeyenlerden. ! Türkiye'nin ilk özel bale oku- ', ju olan Yıldız Alpar Bale, Mü- Tzik. Tiyatro Kurslan'nın 1997 "Resitali'nin tüm geliri, 'Sokak jÇoeuklan Gönüllüleri Derne- ^i'nebağışlandı. tstanbul De\- ; fct Opera \e Balesi'nin başba- • lennı Hülya Aksular ve Okta> -Keresteciler'indeçocuklar ya- •ranna dans ettiğı Atatürk Kül- tür Merkezi'ndeki resitalden elde edilen gelirin, 'SokakÇo- cuklan Gönüllüleri Derne- ^i'nin Avcılar'daki Umute- vi'nde yapılacak olan üretim atölyelerine kaynak oluşturma- 51 planlanıyor. ; Onlar; çeşitli sebeplerle so- kaklarda yaşamak zorunda kalmış, bırakılmış çocuklar. Bazen acınan, bazen 'suçlu' diye toplumdan dışlanan 'so- kak çocuklan'... Günün ve gecenin herhangi bir saatinde pek çoğumuzun aklına getirmekte dahi zorla- nacaği türden insanlık dışı dav- ranışlara ve her türlü tacize ma- ruz kalan çocuklar... Bannma. beslenme. eğitim, sağlık. can güvenliği gibi en te- mel insan haklanndan yoksun olarak sokaklarda hayatta kal- ma mücadelesi veren çocuk- lar... 'Sokak Çocukları Gönüllü- leri Derneği' olarak bızler, 'bu çocuklara acımanızı istemKo- ruz' diyoruz. İstediğımiz, bu çocuklann yaşama ve topluma yeniden kazandınlabilmeleri için onlara fırsat verilmesi. desteklenmesi... Toplumumu- zun duyarlı kişi, kurum ve ku- ruluşlannın da bu çağnmıza kulak vermelerini arzu ediyo- ruz." Balıkesir ADD "Izmir Fetih Sahnesi adlı grubun oynadığı 'Bir Halk Düşmanı' adlı oyun ile inanç- lan sömürerek cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine saldıran Er- bakan ile onlarca Refah Parti- linin havaalanında ve Mek- ke'de sergiledikleri tutum ile dini siyasete alet etmelerine karşı uygar, çağdaş. demokrat görüşlü ve bir o kadar da yü- rekli bir Atatürkçü olan Tuğge- neral Osman Özbek Paşa'nın haklı çıkışını yürekten destek- lediğimizi, kendisınin yalnız olmadığını. milyonlarca Ata- türkçünün yüreğinin sayın ko- mutanımızla beraber olduğu- nun bilinmesini, Türk toplu- munun asla 'çağdaş, laik, sosyal hukuk devleti'nden taviz ver- meyeceğıni tüm kamuoyuna duyurup bu vesile ile bir kez daha Ulusal Egemenlik ve Ço- cuk Bayramını kutlanz." ÇYDD Genel Merkez ve Tûm Şubeleri Türkân Saylan bildiriyor: "Susurluk'la ortaya çıkan olaylar. siyasetle kural ve yasa çignemenin. yurtseverlikle sahtecilığin, kahramanlıkla ci- nayet işlemenın, kirliyle temi- zın, kısacası dogrularla yanlış- lann birbirine kanştığını göz- ler önüne sermiştir. Gelinen nokta ise ne acıdır ki salt ka\Tam karmaşası, halkın güvenini yitirme, yöneticilere ve siyasetçilere kuşkuyla bak- ma olmuştur. Çözüm, 'devlet sırn', 'ûlke yaran','\Tirt çıkan' gibidoku- nulmazlıklann ardına sığınıl- madan, bütün gerçeklerin, doğru sanılarak yapılan yanlış- lann, ders alınması ve yinelen- memesi için hiçbir şey gızlen- meden ortaya çıkanlmasında yatmaktadır. Gerçek yurtseverlik ve onur- luluk da bunu gerektirmekte- dir. Ulusça, ancak her şey açı- ğa çıktıktan ve kavramlar yer- lı yenne oturduktan sonra. her alanda şeffaflıkla ve temiz sı- yaset, temiz yönetim olarak uygarlık dünyasındaki demok- rasi yürüyüşümüzü sürdürebi- liriz. Bütün sorumlulan. ülkemi- zin aydınlık geleceği için acı da olsa sonuçlanna katlanarak tüm gerçekleri ve yapılan yan- lışlıklan açıklamaya, bövlece halkın güvenini yeniden ka- zanmaya çağınyoruz." 'Akdenizli Kadınlar ve Demokrasi Konferansı' 3 mayısta gerçekleştirilecek "Akdenizli Kadınlar ve Demok- rasi' konulu uluslararası kon- feransa Fransa. Tunus. Ceza- yir, Fılistin, Fas. Mısır. Yuna- nistan, Italya ve Ispanya'dan konuşmacılar katılacak. The Marmara Oteli'ndeki toplantıda 'Kadının shasete kaulımında siyasal partilerin ve sivil toplumun etkisi', 'Kadın seçmen ve ada>lann sryasal va- şamda karşılaştıklan engeiler, 'Gelenek, hukuk ve dinin, ka- dınlann siyasal yaşamlannda- ki rolü" tartışılacak. UNESCO'nun REUN1R (kiyıdan kıyıya iletişim) adlı bölgesel kadın örgütlenmesi- nin Türkiye'deki bu etkınliğinı İstanbul Oniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma Merkezi ile Kadın Araştırmalan Deme- ği ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu düzenliyor. KİM KIME DUM DUMA BEHÎÇAK ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl HARBİ SEMİH POROY GADD4R DAVUT MRIKIRTCEBE (SÜNBŞİ fOK. AMJ BU OÜAfX4fiJ/M "2 SAAUtO SOMSUZLUSU CS/B/'..7 § • f AAI/AUİ C e MIRMIRLAK t ĞIR DVRAK KUREJAN BAYRAMl 6EL' bi ' TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 24 Nisan UAREKETORDUSUİSTANBUL'DA. 19O9'M SuGÜfJ, "UAR£K£T O/SGuSU* '£'- CMĞl "31 MA/Sr AYAKCANMASI', IT. YET'İ H£O£F ALA&4K ÜZ£GİNE, SELANİK'TEKİ IU.O&OlJ tOOMUT*NI MAHAmrrŞEVKErftiÇ^^STAHSUl-'A YÜISÜM£ KAB/IR/ ALMfÇTl. /&£* £ÜieE0£ lCmNSUL 'A ULAÇAM OGDCt, AYAfeLANMAYf 8ASn/SMIf,K(Ç~ e AP i ÇO6U ÖUJM CEZASfMA ÇAef>rTG/CM/ŞT7. OCAYLAÇ, PADİŞAH ITABDÜLtSAM/r'rM 7#HTT?W l'N-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle