Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Aydmlık Eğitime Kimler Kıydı,
Doç. Dr. ÖMER DEMÎRCAN
x j ^ 7 Nisan. bızım buvuk larkullanılıyor Insanlar hıç gulmuyor, taa
•§ ^ B bayram gunlerimizden vontulmamış taş devnnde yaşıyorlar Ha-
I bındır* dıyor donemm
I Mıllı Eğıtım Bakanı Ha-
I sanÂli Yücel. 1944 te
JL. Once "Bir zamanlar
köy'ükısacagorelım Osmanlı. Bızans tan
devraldığı yönetım bıçımıvle tanhı dur-
durma> a. uzennde \ aşadıği topraklan, y 6-
nettıgı toplumlan değiştirmemeye çalış-
nu^tı Bu uy. gulama ıle koy de yaşam orta-
çağda donup kaldı Sınıf değışımınde
u
kö\1ü" ıle l
"göçebe"yerlenne çakılırken
soyda^lannıkayırabılendevşırmelerenust
göre\lere yûkseldıler Turkler ıse Sunnı-
Ale\ı diye bırbınne duşman edıldıkr
"Tflrk" adı oncelen goçebe Turkmenler-
le yorukler ıçın daha sonralan kaba saba
Törkçe konuşan Anadolu koylulen ıle ta$-
ra (Istanbul dışı)hlar ıçın kullanıldı ( Gu-
venç 1993) Anadoluköylüsü yazılııletı-
şınıe geçemeyıp bınncı sozlu kultur evre-
binde tutuldu Ekınsel ve bıhşsel duzeyı
"Karagoz" golge oj'ununda •4
Turk"un or-
taoyununda ıse u
Hırbo"nun kışılığınde
yansıtıldı
1920'lerde kırsal nufusun bır bolumu
henüz yerleşık yaşama bıle geçmemıştı,
ortada henuz bır ulus yoktu Koyun de\ -
letle ıletışımı kesıktsr Aydın, koy halkı ıle
kanşmca kendını "diri diri mezaragomül-
müş" hıssedecek kadar ")abana"> dı
1935 y ılında ulke nufiısunun y uzde 85' ı
koylerde yaşıyor. yuzde 81'ı okuma-yaz-
ma bılmıyordu Koy nufusu ıçınde okur
yazarlık erkeklerde yuzde 17 3 kadınlar-
dayuzde 4 2 Doğu Anadolu'da yuzde 1 ıdı
(Tekben. 1962) O gun "MisakA Milli" sı-
nırlan ıçınde bulunan 40 000 koyden
35 067
'sınde ne okul vardı ne ogretmen
Koy ınsanını ağa-ımam-şeyh uçlusu sım-
sıkı kavrarrnş ılığıne kadar somurmektey-
dı Tanmda duşunulebılecek en ılkel yol-
yat kağnı hızıyla suruyordu ( Yaban)
Koy Enstıtulen eğıtımde hele hele ıl-
kogretımde ulküsej olanla gerçekçflik Koy
Enstıtusu orneğınde bırleştı Bu yol başta
Ataturk ıle tsmet İnönü olmak uzere, ls-
mail HakJaTonguç'a herturlü desteğı sağ-
la\an Mılh Eğıtım Bakanı Hasan Â.lı Yu-
cel'ın onderlığı, savısız ogretmen ve oğ-
rencılenn çahşmalanyla bıçımlendı Ton-
guç'a gore "insan eğitimi. işe dayanan eği-
timdir". Uygulanmayan bılgı boş \e gerek-
sızdır CHP"nın 1935 prograrru doğrultu-
sunda ılk once askerde çavuşluk yapan koy
gençlennı ogretmen olarak eğıten "eğit-
men kurslan" başlatıldı Başan sağlanın-
ca, 1937'de ko> >aşamına uygun eğıtım
yapanu
kö\öğretmenokuDanT
'açıldı Bun-
lar. 17Nısan 1940'taçıkanlanyasaıleKoy
Enstıtulenne donuşturulerek yaygınlaştı-
nldı Emtıtuler. "ziraat işlerine elverişli
ararisi olan yerlerde"açıldı O okullara
u
tam devreli bır (5 yıHık) köy okulunu bi-
tirm(şsağhkhko\çocuklan"alındı Kuran-
lara gore ıse Koy Enstıtulen, gınşılen *ay-
duüanma" çalışmalannı koye ve koyluye
ulaştıracak, gerek uretımde gerekse payla-
şımda sobyal adaletı sağlayacaktı Bıryan-
dan eğıtmen. bır yandan da köy öğretme-
nı ıle sağlık memuru yetışnnldı Alınan
gençler beş yıllık bır öğrenım (unıversıte-
ye doğrudan gırme engellenıyor) görecek-
tı Yasanın ılk (her koye bır ogretmen) he-
defıne 15 yılda(1955'te) vanlacaktı Oğ-
retmene a>da 20 bın lıra ödenecek. 20 yıl
koydezorunluhızmetyuklenecektı Amaç
koy çocuğunu hayat bakımından koylülu-
ğunü kaybetmeksızm yetıştırmektı (Yucel
1993 47-52)
Eğjtim Gunde 8, haftada 44 saat dersın
vansı kuitur derslenne. 11 saat tanm ders-
len ve çalışmalanna. 11 saat da teknık
dersleY ve uygulamalanna aynlırdı Gun-
de 14 saat tutan eğıtım-oğretım çahşmala-
n bır buçuk a> yıllık ızın dışında 10 5 ay
surerdı Serbest okuma saatlennde ışbıra-
kılır, oğrencı ıstedığı kıtabı okur, ozetler
arkadaşlanyla tartışırdı 1947-1953 arasın-
da yavaş >avaş değışen özelhkler bu eğı-
tım_yontemını yok ettı
Üretim Hasan \\\ Yucel'ın 29 Mayıs
1944 tanhınde verdığı bılgılere gore oğren-
cılerdershane yatakhane, mutfak, ışlık ve
ahır, depo, garaj ve öğretmen evı gereksı-
nımlen ıçın 306 bınayapmışlar 15bındo-
num yer ekıhp ışlenmış 250 bın fıdan dı-
kılmış. bazılan çevrede orman yetıştırmış
Bın 500 dönüm yer sebze tarunına el\ enş-
lı duruma getınlmış Bın 200 dönum bağ
dıkılmış 9 bm baş hayvan beslenıyormuş
20 enstıtûde okuyan 16 bın 400 oğrencı-
nın gıyeceklen, yapıcılık. demırcılık \e ta-
nm ışlenyle ılgıh her ış, ışlıklerde üretıle-
bılecek duruma gelmış 16 enstıtunun
elektnğuıı öğrencıler getırmış Köy Enstı-
tülen Dergısı (1945) 16 bın 500 basıyor-
muş
Köviünun kalkmmasL uyanmaa, hakkı-
nı arayan. kendinisomürtınm'n bır \atan-
daş olması korkusu ile Köy Enstitüleri bal-
talandı. Yasa çıkarken kuşku duyanlar ka-
patılmasındaba^ıçektıler (Yucel 1993 49-
52) Bu saldınya koylunun uyanmasını ıs-
temeyen polıtıkacılar. Köy Enstıtûlennde
tutunamayanlar. (Haffl FilöetKanat. Emin
Soysal gıbıler) dincilık kısvesı altuıda çı-
karlannı düşunenler, ıftıralara ınanıp ya-
lanlara kananlar, eğıtımı anlamayan bıhm
adamlan katıldılar Bunda CHP'nın 1946
seçım yenılgısının buyük payı vardır O
donemde bır gunluk ucretın 25 kuruş. bır
kılo şekenn ıse 500 kuruş olmasına yol
açan, ^taturkçu çızgıden aynlan tutumu,
Turk köylusü affetmedı Solcu aydınlar o
donemde zmdana atıldı Köy Enstıtulen-
ne oldurucu darbeyı ındıren "Reşat Şem-
settin Sirer" o donemde Mıllı Eğıtım Ba-
kanlığı'na getınldı Ataturk'ten sonra ye-
nüık yok, durgunluk \e yavaş yavaş gen-
ye donuş var 1949'da yenıden açılmaya
başlanan ımam-hatıp okullan da, devlet
y anıltılarak, laıklığı çocuk oyııncağı sanan
y onetıcıler aracılığıyla Turk-lslam sentez-
cılenrun bır aracı yapılmak ıstendı ( Gü-
venç, 1993) Meyvesıbugunalınıyor
Eyuboğju I967'de "SonyırmiyıK 1947-
67) ıçinde devictimizın solcu adına harca-
dığı para. zaman ve insan bır açıklansın ı$-
terdîm. \aimzKoy Enstirulcnndekı kayıp-
lanrrua besaplarsanız kay bedümış bir sa-
vaş kadarpahabya malokiuğunu gorürdû-
nüzfvanınmbuavin"dıyor(Başaran. 1990
b 124)
Koy Enstıtulennı4
^aban"lar, aydıncık-
lar karartmış, Salıh \ğa ıle torunlan yık-
mıştır 1945 yılında Toprak Kanunu çıka-
nlırken toprak ağalan ayaklanmış done-
mın en buyuk toprak ağası Emin Sazak
(Eskışehır) Inonu'ye "Bütün kövlûlerin
okutıdnıası ne demek? Tehbkeiı gıdış bu"
dıyor Daha sonralan bakanolacak bır yet-
kılı. Inonu'ye "Bütun koyler,koy lülerböy-
k uyanıra hanmiz mce oiur paşam?" dı-
ye bu uyanma karşısında ku$ku ve kaygı-
sını dıle getınyor
Kapandıklan gun 21 Koy Enstıtusu yer-
leşım ve uygulama-uretım alanlan, eğıtım
bınalan, ışlıklen ve malvarlıklanyla orta
boy bırer unıversıteyı ıçlennde banndıra-
bılecek genışhkteydı O sure ıçınde köy
çocuklan devletın harcadığı 51 mılyon lı-
rayla bugun tnlyonlarla ölçülebılecek o
eğıtım kurumlannın gerek alt gerekse üst-
yapılannıkendıIenuretmışleTdır 1953'ten
sonra ılköğretmen okullan olarak çalışan
o kurumlar bugun "Anadolu öğretmen fr-
sesi"olarak artık mutlu az\nhğın hızmetı-
ne koşulmuşlardır
Turk Dıl Kurumu'nun yaptığı derleme
çalışmalannda olsun, kırsal ıletışımın ge-
lışmesıne olsun, Koy Enstıtulen bır yan-
dan üreterelc, ote yandan okuyarak, derle-
yerek ve koy y aşamını yazarak onemlı kat-
kı sağlamışlardır Özleştırmenın tutunma-
smda gerek Koy Enstıtülu ogretmenlenn,
gerekse o kurumlardan yetışen şaır ve ya-
zarlann katkısı önemlıdır Bır zamanlar
"köy romanı" ve Mahmut Makal'ın "Bi-
am Köy"unde toplanan gerçekçı gozlem-
len ne kadar çarpıcı sayılsa da lcuçumsen-
dı Koy ve koylu ıle bır türlu ıletışıme gı-
remeyen sozde aydınlardan umut kesılın-
ce. koyluye kendı ıçınden yetışen aydınlar-
la gıtmek ve onun sorunlannı çozme yolu
açılmıştı Bu da ancak halkın dılıyle başa-
nyaulaşabıhrdı Yazarlığayukselenvede-
ğerlı yapıtlar uretmış olanlann ne kadar
uzun bır yol gıttıklennı anlarsınız
Tonguç'a (1960) göre Koy Enstıtulen-
nın en buvuk kusuru kız oğrencılennın az-
lıgıydı "Zamaına daha iyi anladım ki.
Anadohrda iikoğretimin daha çok kadın-
dan yana gitmcsı gerek. Enstitfikre daha
çok kız oğrenci almalıydık. Fırsat >arken
Inönu'yiı dinleyip daha çok enstitu açma-
lıydık. Egitimde sinemadan yararianma-
hydık_"'dıyordu(Başaran 1990b 92,96)
Turk kadını haklannı aramak ıçın 1990
sonrasında eyleme geçtığıne göre bu sap-
tama doğrudur
Kadmı "kul" olarak gören erkekler da-
ha erken uyanmasaydı bugun ne kokten-
dıncı eğılımler ne de "cnjd hoca"larhort-
layabılecektı Bu gecıkmede haklannı da-
ha 1920'lerde kullanmaya başlayan kent
kadınının aymazhğının da payı yok değıl
Sonuç Yonetımın bır aracı gıbı algıla-
nan eğıtım kurumlan uzun omurlu olmu-
yor Osmanlfnın medreselen, 1940'lann
Koy Enstıtulen kapatılmış. sıra dıncı par-
tılerle Turk-tslam sentezcılennın aracı ola-
rak gorulen ımam-hatıp okullanna gelmış-
tır Bugünku çevre sorunlan ıle kentlenn
köyleşmesınden Köy Enstıtulennı kapa-
tanJar sorumludur Ancak en buyuk kötu-
lüklerden bın kımlığımızın tek gostergesı
olan Türk dılıne edılmıştır
ARADABİR
Prof. Dr. TALAT TEKİN
Camii Değil, Camisi...
Turkçede doğru ve yanlış kullanımlar gazetele-
nn koşe yazarlarına sık sık konu olmaya başladı
Son gunlerde ıkı ayrı gazetenın koşe yazarları ara-
sında "camıı" mı yoksa "camısı" mı demenın doğ-
ru olduğukonusundatartışma bıle çıktı Yenı Yuz-
yıl gazetesı yazarlarından Sayın Şiar Yalçın, 24
şubattakı 'Doğru Turkçe" adlı koşesınde Sabah
gazetesı yazarlarından Sayın Hıncal Uluç ıle ara-
larında başlayan bır tartışmaya yıne değındı Sa-
yın Uluç, "camısı" ve "bayısı" demenın doğru ol-
duğunu ılen surmuştu Sayın Yalçın ıse bunlann
yaniış olduğunu, "camıı" ve "bavıı" demenın doğ-
ru olduğurru btr kez daha vurguluyor
Bu sorun, bılındığı gıbı, eskı dılden, Osmanlıca-
dan kaynaklanan bır sorun, başkabırdeyışle, "ca-
mı, bayı, mevkı, terfı, sanayı, ırtıca" vb gıbı sonu
"ayın "lı Arapça kokenlı sozcuklerın Turkçede ek-
lenme dunjmunda nasıl soylenmelen gerektığı so-
runudur "Ayın", Arapçadan bır unsuzolduğu ıçın
bununla bıten sozcukler, Turkçede bu ses soylen-
medığı halde, unsuz ıle bıten sozcukler gıbı ışlem
gorurdu Medrese oğrenımı gonnuş olan mutlu
azınlık, yalnız yazıda gorulen bu "ayın "ın hakkını
vererek "camıı, camıe, camıın" der ve bu soyle-
yışlerı doğru sayar, oğrenım gormemış genış halk
yığınları ıse bunları unlu ıle bıten Turkçe sozcuk-
ler gıbı çekıme sokar, yanı "camısı, camıyı, camı-
ye, camının" dıye soylerdı Bu soyleyışler, Osman-
lı okumuşuna gore "galat", yanı yanlış, okumamış
halk yığınlarına gore ıse doğruydu
Yazı devrımınden sonra bu gıbı sozcuklerdekı
"ayın "lar doğal olarak yazıda da gorunmez oldu
Okullarda artık Arapça ve Osmanlıca da oğretıl-
medığı ıçın, "camısı, camıyı, camıye, camının"
soyleyışlerı aydınlar arasında da yaygınlaştı ve ış-
te ondan sonra Osmanlıca yanlısı aydınlar ıle Turk-
çe yanlısı aydınlar bu konuyu tartışmaya başladı-
lar.
Aslında bu tartışmalar hıç de yenı değıldır. Bun-
lar en azından Dıl Devnmı yıllarına kadar gıder 'Oz
Turkçe'a Ataç, 194û"lı yıllarda "camısı, camıyı,
camıye, camının" soyleyışlerını, haklı olarak, doğ-
ru sayar ve bunları savunurdu Aradan yıllar geç-
tı ve ışte Sayın Yalçın ıle Sayın Uluç bu konuyu ye-
nıden tartışır oldular
Tartışan ıkı koşe yazarının arasına gırmek ıste-
mezdım, ama Sayın Şıar Yalçın'm bu konudakı
son yazısında "camıı" bıçımını savunurken ku'lan-
dığı "Ben sadece doğrvsunu soyler ve oğretme-
ye çalışmm" tumcesı benı de bu tartışmaya çek-
tı
Gerçekten, dıldekı bu ıkılı soyleyışlerden hangı-
len doğru, hangılen yanlıştır'? "Camısı" bıçımını
yanlış sayan Sayın Yalçın, o yazısında "terorıst"
ve "teronzm" soyleyışlennı de yanlış sayıyor Bu
sozcukler Fransızcada "teronst" ve "teronzm" bı-
çımınde soylendığıne gore bızım de onlar gıbı soy-
lememız gerekırmış1
Bu goruşe katılmak guçtur Bır dıle başka dıller-
den gıren sozcuklerın kendı dıllerındekı gıbı soy-
lenmesını ıstemek ve ancak bu soyleyışlerı doğ-
ru saymak, dılbılımı venlen ıle bağdaşmaz Çun-
ku yabancı kokenlı odunç sozcuklerın dılde değı-
şıklığe uğraması kadar doğal bır şey olamaz Bu
gıbı sozcukler ıçın yabancı dıl bılen aydınlann soy-
leyışı değıl, herkesın yada buyuk çoğunluğun soy-
leyışı doğru sayılır Bızde "teronst" yenne "fero-
nst", "teronzm" yenne de "teronzm" denılryor
Bunda "teror" sozcuğu kadar unlu uyumunun da
etkısı olduğu açıktır Bunun gıbı, halkımız Fransız-
ca kokenlı "sutyen" sozcuğunu de, "sut" sozcu-
ğunun de etkısı ıle unlu uyumuna sokmuş ve "sut-
yen" yapıvermıştır1
Bence, artık 'sutyen" değıl,
"sütyen" doğrudur Bugun Turkçede dılımıze
Arapçadan, Farsçadan ve daha başka dıllerden
gırmış, asıllanna gore az ya da çok değışmış yuz-
lerce sozcuk vardır Bu sozcuklerın de artık ken-
dı dıllerındekı soylemşlerı değıl, Turkçedekı soy-
lenışlen doğrudur
"Camısı" bıçımını yanlış, "camıı" soylenışını
doğru sayan ve bunda dırenen Sayın Yalçın'a
anımsatmak ("hatırtatmak" değıl
1
) ısterım 28 şu-
bat tarıhlı Yenı Yuzyıl gazetesının manşetı de
"MGK ırtıcaı tartışıyor" değıl "MGK ırtıcayı tartı-
şıycr" bıçımınde ıdı Gorulduğu gıbı, Turkçede ar-
tık Arapçanın ve Osmanlıcanın kurallan değıl.
Turkçenın kuralları ışlıyor Dogal ve doğru olan da
budur zaten
TARTIŞMA
Dinsel Yapılar
3
194 sayılı Imar
Kanunu nım 18
maddesı camı
ınşaatlannm ozel
mulkıyete konu
alanlardan
aynlmasını ongörmûş,
Taksım Parkı gıbı kentsel
kamu alanlanndan
sağlanmasına ızm
vermemıştır 1580 sayılı
Beledıyeler Kanunu'nun,
beledıyelenn gorevlenyle
ılgılı hukumlen arasında da
dını yapı ınşaatlan yer
almamış bulunuyor Camıler
ımar planlannda behrlenen
ve ozel mulkıyete konu
alanlarda gerçek kışıler.
vakıflar ve dernekler
tarafindan mşa edılebılırler
Halkın ınançlannı sıyasal
çıkarianna alet eden
beledıye başkanlanndan
yasalara uymalan
beklenemez Yasalar,
yasalan yok sayan beledıye
başkanlanna dur deme
görev ını mulkı amırlere
vermışse de yasalara aykın
yapılan engelleyen mülkı
amırlenn sayılan gıttıkçe
azalıyor Inanç sömurusu
yapanlar mımarlık sanatına
dabaskı yapıyorlar
Kocatepe Camısı yanşmada
bınncıhk odulu alan projeye
uygun ınşa ettınlmedı
Darende tlçesının
koylennden bınndekı camı,
Mersın'de kent kıyısındakı
camı ve Kınalıada'dakı camı
dışında Şışlı Camısı ıle
eskının çırkm kopyalan ıle
başlayan yozlaştırma.
gerçek sanat yapıtlan
camılen kuşatarak kentlen
camı ınşaatlanndan çıkar
sağlayanlar kadar
çırkınleştmyor Sıyasal
Partıler Kanunu dın aynmı
gözetılmesını yasaklıyor
1985 yılında koalısyonsuz
ANAP hukumetı tarafindan
TBMM'ye sevkedılen ve
TBMM'de çoğunluğu
oluşturan ANAP
mılleuekıllen tarafindan
kabul edılen imar
Kanunu'nun 18 maddesı ıle
yalnızca camıler ıçın ınşaat
alanı olanağı sağlamakla tek
bır mezhep dışındakı ınanç
sahıplenne saygısızlık
edılmış. dın aynmı
gozetılmıştır Aynı maddede
camı ınşaat alanlannın
mulkıyet haklannın bedelsız
terkımn ongorulmesı ıse
mulkıyet hakkına saygısızlık
oluyor Sosyal demokratlan
mulkıyet hakkı ve dın
duşmanlığı ıle suçlayanlar
yasayı değıştırerek ınançlara
ve mulkıyet haklanna
saygıh olduklannı
kanıtlayabılırler
Cengiz Alatlı Y Müh
Mımar / tzmır, Karşıyaka
BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN
DÜNÜ BİLMEK CEREKİR...
B E L C E S E L T R T ' D E İ Z L E N İ R .
PENCERE
Turkişh • Russian
Relations through
the Centuries
YöNeMtiN (DiRtrud by): Tütir«i ERARSUN
KURC,IJ (Ednfd bv): MUSIAJ* CNAI
YApiMCI (PRodl)CEd by): TülİlN LllARslA^, YlİMA/ YlldlRIM
KAMFRA (CAMFRA): EqcMEN BAy
Mü/ik (Musit): CAN AniU
MEtİN Y«ARI (ScRİpT): MfhlVIFT tlff
SAb«i SAVCI
o I C «
10-117-4
Silahlı ve Silahsa ;
Kuvveüen!.. i
Sağlık Bakanı Aktuna, "Sonınu sılahsız kuv-
vetler çozecek" dedı
Hangı sorunu7
Herkes bılryor
Dıncı partı, merkez sağın burnuna halkayı tak-
mış, Turkıye'yı surukluyor
Kım bu gıdışe "dur" dıyecek? .
Sılahsız kuvvetler!.
•
"Amfıbt" hem karada, hem denızde yaşayan
canlıya denır Turk Silahlı Kuvvetlen tarıhınde ılk
"amfibık harekâtı" (denızden karaya çıkarma ey-
lemı) 1974'te başanyla gerçekleştırdı Bır savaş
gemımızı harekât sırasında kendı kendımıze ba-
tırdık, ama, asker Kıbns'a çıkarak Ada'dakı Turk-
len kurtardı
Pekı, 1974'ten bu yana sılahsız kuvvetler Kıb-
ns davasında ne yapıyor7
.
Bızım sıvıller bu konuda asken de sollayan 'ha-
ması' nutuklar atmakla un kazandılar, sılahsız
kuvvetlenn ışı gucu ıç polıtıkada goz boyamak...
Çozum?
Çozum hakgetıre.
•
Dort yıl once bır kıdemlı gazetecı dostum, se-
sı trtreyerek, bana dedı kı
"Bu gıdışle Lozan'ıyırtacaklar, Turkıye bolu-
nup parçalanacak' Ölsem de gormesem "
Sevryandaşları, ıçerde ve dışarda, zıl, def, dar-
buka çalarak PKK'nın değırmenıne su taşıyorlar-
Herkes şaşkındı
Silahlı Kuvvetler tanımadığı bır savaş türü kar-
şısında kalmıştı
Gerıllai.
Askenn 'amfibık harekât 'tan sonra 'genlla'yi
oğrenmesı gerekıyordu
Silahlı Kuvvetler oğrendı
Ve başardı
Artık Sevr duşlemı gende kaldı, çunku asker
PKK'nın ustesınden geldı, Turkıye'nın parçalan-
ması tasanmını bugun ruyasında bıle goren yok.
Pekı, sılahsız kuvvetler ne yaptı?
Nerede Guneydoğu'ya yatınm? Nerede Ana-
dolu'nun batısıyla doğusu arasında dengeyı sağ-
layacak program'
7
Nerede demokrası ve ınsan
haklannı gerçekleştırecek hukuk duzenı? Nere- •
de Kurt asıllı yurttaşlara sımsıcak yaklaşım?
Guneydoğu'da sorunu -Kıbns gıbı- Silahlı Kuv-
vetlere havale eden sılahsız kuvvetler ne yapı-'
yor?
•
Uç beş yıl once Turkıye'nın karabasanı PKK ıdı,
bugun şerıatçılıktır
Uzun bır sureden ben devlet elıyle okullarda ço-
cuklara şenatçılık aşılanıyor, yenı kuşaklar gele-
cektekı dıncı devletın mılıtanlan olarak yetıştınlı-
yorlar, bu gıdışle Turkıye'dekı laık taban enye-
cek .
Şerıat duzenı çağdışıdır, insan haklanna Ua^if r]
dır, demokrasıye aykındır, ıstıbdat yonetımidirj
ama, ulkede çoğunluğu oluşturan sılahsız kuv- '
vetler, kendı aralarındakı çıkar kavgalan yuzün-
den, ulkeyı bır dıncı başbakana teslım etmek ay-
mazlığında yaşıyorlar
Pekı, ne olacak?
•
Kıbrıs'ı Rumlardan, Guneydoğu Anadolu'yıı
PKK'den kurtaran Silahlı Kuvvetler, bu kez de
Turkıye'yı şerıatçılardan mı kurtaracak? .
insaf
Sılahsız kuvvetler tum sorunlan askere havale
ederek yan gelıp yatıyorlar
Bu terazı bu sıkletı çeker m ı
9
.
TÜRKİYE CUMHURİYET
MERKEZ BANKASI
İDARE MERKEZİ'NDEN
Bankamız Genel Kurulu'nca 1996 yılı kâr
payı olarak, 66 numarah kupon karşıhğında
hıssedarlanmıza, 100 000 hralık bır hısse ıçın
net TL 12 000 - odenmesı kararlaştınlmıştır
Kâr payı 16 Nısan 1997 tanhınden ıtıbaren
bankamız şubelennın bulunduğu yerlerde şu-
belenmızce, bulunmadığı yerlerde de Turkıye
Cumhurıyetı Zıraat Bankası Şubelen tarafin-
dan 16 Nısan 2002 tanhıne kadar ödenecek ve
soz konusu kâr paylanna aıt 66 numarah ku-
pon, 16 Nısan 2002 akşamı zamanaşımına uğ-
rayacaktır
Keyfıyet, sayın pay sahıplenmıze duyurulur
Basın 14159
VEFAT
Baromuzun 5243 sıcıl sayısında kayıtlı
AVUKAT ,
ESAD DOKO
\efat etmıştır
Azız meslektaşımızın cenazesı 164 1997 Çarşamba
günü (bugûn) Ataköy 2 Kısım Camıı'nde kıhnacak
oğle namazını muteakıp ebedı ıstırahatgâhına
defhedılecektır
Merhuma Tann'dan rahmet kederlı aılesıne ve
meslektaşlanmıza ba>sağlığı dılenz
İSTANBIL BAROSL BAŞKANLIĞI
B U G U N T R T - 1 S A A T - . 2 2 . 2 5
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
Cemıyetımız u\esı, deâerlı meslekdaşımız
İBRAHİM HAKKI
İŞSEVENLER
14 Nısan 1997 gunu vefat etmıştır
Vefatı camıamızda büyuk uzuntu yaratan lbrahım
Hakkı l^sevenler'ın cenazesı 15 Nısan 1997 Salı gunu
ıkındı namazını muteakıp Bursa Ulucamn'nden
alınarak Pınarbaşı Mezarlıgı nda toprağa verılmıştır
Işsevenler aılesıne ve uyelenmıze ba>sağlığı dılenz
TÜRKtYE G4ZETECÎLER CEMtYETİ