Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MİSAN 1997ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVİN ÎLYASOĞLU
Komonım kadife tonundaIngiLzkornıst DavidPyatt, bu hafta ts-
tanbull-imüzikseverlere kornonun kadi-
fe bır tonu olduğunu kanıtladı Korno,
Mozart'a gelinceye kadar av törenlen ya
da asken törenler için etkin kullanılan bir
çalgı görevindedir. Mozart'ın babası Le-
opoM ÎMozart bıie 'Av Senfonisi'nde kor-
nolardsn <öpek havlaması ya da tüfek
ateşlernesı seslerini duyurur. Mozart ıse
bu çalg:>a solo kimliğı \ ererek, onun sa-
natsal bayutlannı keşfeder. 1800 başların-
da orkestraya giren komo. artık av boru-
su kiml ğinden uzaklaşmış, huni biçimın-
deki agızlığı ile yeni bir görünüm ve tıru
kazanrrıiştır. Erato Plaklan Mozart'ın
dört korno konçertosunu da David Py-
att'ın solistliğınde kayda almış. Neville
Marrineryönetimındekı Academy of St.
Martin-in-the-Fields eşlik ediyor sanatçı-
ya. Çok dengeli bir kayıt. fngıltere'de
Gramofon dergisinin sunduğu 1996'nın
'genç sanatçısı' ödülûnü kazânan Pyatt,
daha önce de 1988'de BBC'nin 'Yılın
GençSanatçısıÖdülü'nü kazanmış. O sı-
ralarda 14yaşındaymış; şimdi 22.0 gün-
den ben lngiltere'nın ve Avrupa'nın ön-
de gelen orkestralanyla çalmakta. Aynca
EMİ içırı Rkhard Strauss'un iki korno
konçertosunu da CD yapmış.
Pyatt son derece alçakgönüllü. kendi-
siyle banşık bir sanatçı. Bırdenbire üne
kavuşan 'ne oldum' çılgmı genç harika-
lardan binsi değil. Onlan da şöyle eleşti-
riyor: "Müthişbirdisipliniçindeçalıştın-
lan nice çocuk var. Küçük yaşta sahneve
aülmanınverdiğienerji ileçabşıyorlar. An-
cak müzik bir birikim meselesi. Merdi-
venleri çok hızh brmanmanın zarariı yön-
leri var. Biriktirerek, öğrenerek bir olğun-
luğa erişmeüsiniz." Pyatt. sekiz yaşında
babasının Fransız kornosu ile başlamış
ışe. Evde piyano olsa pıyano çalacakmış.
Oysa şimdı çok mutlu, az bulunur bir çal-
gırun solısti olduğu ıçin.
Ancak o da ünlü olmanın ister istemez
bazı eziyetlerinı çekiyor. Emprezaryosu-
nun saptadığı turne programlanna ayak
uyduruyor. Her gece bir başka kentte kon-
ser veren sanatçılara acıyor: "Hep yeni
bir kent >eni bir otel ve valnızlık! Arka-
daşaz. tek başına bir koşuşturma. İnsan
kendini köksüz hissedryor. Bıkkın. yorgun
bir gezgin oluyor somında. Kendini den-
getemesini bilen, bu yartşa kulak asma-
dan yaşayanlar daha başanlı yorumcu
oluvorlar. Ben konserimi bitirir bitirmez
evimin yolunu gözlüyorum." Korno da-
ğarcığı oldukça sınırlı. Yirminci yüzyıl-
da kornoya saldırgan sert bir kimlik ve-
rildiğinden yakınıyor Pyatt. Oysa korno
yumuşacık bir tınının çalgısı. Lırik özel-
İiği bozulmamalı. Bu nedenle kendı bil-
diği ve güvendiği bestecilere yapıt ısmar-
lıyor. Deborah MoJltson. John Williams,
gibı. Kornonun şarkı söyleme özelliğini
unutmamak gerekjyor. Pyatt da Istan-
bul'daki konserinde gönlündekı şarkıyı
kornosu ile söyledi. Yumuşacık. etkileyi-
cı ve tertemiz bır yorumdu. British Coun-
dl'a teşekkür etmemiz gerekir böyle bir
sanatçıyı lstanbul'a getirdiğı ıçin.
Andrev*Greemroodyönetimindeki İD-
SO da Pyatt'a güzel bir eşlik sundu. Şef
Greenvvood iDSO'nun yabancısı değil.
/
"ngiliz kornist David Pyatt, bu
hafta Istanbullu müzikseverlere
komonun kadife bir tonu
olduğunu kanıtladı. Gönlûndeki
şarkıyı kornosu ile söyledi.
Yumuşacık. etkileyici ve tertemiz
bir yorumdu.
A kbank Oda Orkestrası'nın bu
/ [ yılki dördûncü konserini şef
- * A Rengim Gökmen yönetti.
Orkestra, bu dördûncü konserinde
ancak kimliğine kavuşabilmiş. Şef
Rengim Gökmen'in başansını da
göz önünde tutarak Maçka Maden
Fakültesi'nde toplulugun bu yılki
en başanh konserini dinlediğımizi
söyleyebiliriz. Bu konserin sûrprizi
Nejat Başeğmezler'in yaylı çalgüar
için yazdığı bir süit oldu.
Önceki Istanbul festivalinde topluluğu
yönetmiş ve uyum sağlamıştı. Yine
uyurnlu bir konser yönetti. Özellıkle Va-
ughan NVılliams'm 5. senfonısı toplulu-
gun bu yıl seslendirdiği en başanlı sen-
foni oldu diyebihriz. Transandental dü-
şüncenin ince işlemleri ile rahat bır yorum
getirmişti Greenvvood. Flüt sololanyla
Giinay Yetiz ve obua sololanvla Emin
Ozistek çok başanlıydı. Konserin ilk ya-
nsında Hoffineister'in viyola konçertosu-
nu seslendıren orkestra üyelenmizden
Tuba Ozkan. titiz bır çalışma sundu.
Akbank Oda Orkestrası'nın bu yılki
dördûncü konserini şef Rengim Gökmen
yönetti. Oda müzıği oluşturmak belki de
büyük bir senfoniden daha zor bir olay.
Senfoninin kalabalık kadrosu ıçinde kim
vurduya gıdebilen hatalar, son derece ber-
rak olması gereken oda müziği dinleti-
sinde kolay kolay kaynayıp gitmez. Oda
müziğinde küçûk bir aile söyleşisi duyar-
sınız. Konuşmasmı bildiğı kadar, her bi-
ri bir diğerini dınlemesini de bilir bu ai-
lenin içinde. Ne kadar çok bırlikte çalışıp
çalarlarsa o kadar birbirlenni tanıma fir-
satı bulurlar. Işte yeni yapısı, genç üyele-
riyle Akbank Oda Orkestrası da bu dör-
dûncü konserinde, ancak kimliğine ka-
vuşabilmiş.
Belki biraz daha sık konser verebilse-
ler daha da kemıkieşmiş, sağlam bir ya-
pıya sahip olabilecekler. Şef Rengim
Gökmen'in başansını da göz önünde tu-
tarak Maçka Maden Fakültesı'nde toplu-
lugun bu yılki en başanh konsenni din-
PORTREI NEJAT BAŞEĞMEZLER
1950 yılında doğan Nejat Başeğmezler, Ankara Devlet
Konservatuvan 'nda Nejdet Remzi Atak'ın keman öğrencisi
olmuş. 1972'de viyola bölümünü bitirmiş. 1971 'den beri
Cumhurbaskanlığı Senfoni Orkestrası'nın üyesi. Erçivan
Saydam ve Necil Kâam Akses ile armoni ve kompozisyon
çalışarak daha sonra da ADK'nin kompozisyon bölümünü
bitirmiş. Geçen yıl lzmir'de yapılan Eczacıbaşı kompozisyon
yanşmasında 'EDCBA' başlıklı senfonik bölümü ile ikincilik
alan Başeğmezler, aynı zamanda bir eğitmerj. Solfej ve armoni
dersleri vermekte. Yapıtlan arasında çocuk müzikleri, sahne
müziği, senfonik müzik, solo veya esjikü çalgısal parçalar gibi
değişik ortamlar için yazıbnış çahşmalar var. Başlıca yapıtlan:
Uvertür (1981); Armağan 1-viyola ve piyano için (1981);
Armağan 2-viyola ve piyano için (1982); Senfoni (1983);
Susam Sokağı Şarkılan (1988-90 yıllannda TRT'nin programı
için yazılan çok sayıda çocuk şarkısı) Izlenünler-senfonik şiir
(1989); 'G'-synthesizer İçin Bale Müzıği (1992); Ezgi fçin-
solo viyola (1993); Ankara tçin Üç Parça-senfonik süit
(1993); Kambur Cstüne Kambur-bir perdelik opera (1994);
Sinfonietta-solo trompet, piyano ve yayh çalgılar için (1994);
tdee Fixe- gitar üçlüsü için üç bölüm (19%); 'EDCBA'-
senfonik bölüm (19%); Süit-yaylı çalgılar için (1997).
lediğimizi söyleyebiliriz. VTvaldi'nin üç-
lü konçertosunda Hakan Şensoy, Bahar
Biricik ve Miinif Akaün'ın güzel solola-
n; Bach'm re minör piyano konçertosun-
da Ayşegül Sanca'mn dantel gibı işleme-
leri; Grieg'in Holberg süitinde toplulu-
ğun dinamizmi, konseri başanh kılan
öğelerdi. Ancak her şeyin ötesinde bu
konserin sûrprizi Nejat Başeğmezler'in
yaylı çalgılar için yazdığı bir süit oldu.
Çoksesli Türk müziği yeni kuşaklar ye-
tiştirmedi diyenlerin gelip de dinlemele-
rini isterdim. Rengim Gökmen'in ayn bir
özenle yönettiği bu yapıtın mutlaka kay-
dı yapılmalıydı. Akbank konseri ile Ba-
şeğmezler'in 1997 tarihli bu son yapıtı
da bir kez bu şekliyle dünya prömiyeri
yapmış oldu.
Daha önce bu süitten dört bölümü Ren-
gim Gökmen Almanya'da çaldırtmış.
Çünkü besteci her bir bölümün bağımsız
çalınmasma izin veriyor. Ancak tümüyle
çalındığmda birbirine su damlacıkJan gi-
bi akanbirbütünlük oluşuyor. Devingen-
liği, abartısız folklor kullammı çalgı top-
luluğu ıçindeki dengeli yayılımı ile son
derece alımlı bir yapıt. Bestecinin yaylı
çalgılan çok iyi tanıdığı, onlann tınılan-
nı titizlikle işlemesinde ortaya çıkıyor.
"Hiçbir zaman aman modern olsun kay-
gısını taşımadım. Söyleyecekkrim için to-
naL modaL atonal. her türlü malzemevi
kullanabilirirrL Yeter ki bir stil karmaşa-
sına düşmeyeyim'' diyor ve ekliyor: "A-
man Türk havalanndan obun kaygısjnı
da taşımadım. BesteciHk gibi tümüyle so-
yut bir sanat daluıda ulusaflık veva evren-
sellikten önce kişisellikten söz edilmesi ge-
rekir." En kısa zamanda Başeğmezler'in
bu yapıtırun kompakt diske kaydını ve ar-
dından nicelerinin gehnesini dileriz.
Boğaziçi Universitesi'nde
madrigalkr
Üniversitenin klasik müzik etkinlikle-
ri kapsammda geçen hafta Mehmet Diri-
suyönetimindeki Ayaspaşa Madrigal Ko-
rosn, özenli bir konser verdi. Madrigalle-
rin dünyasal bir coşku olduğunu açıkla-
yan Dirisu, her birinin zamanı ve sözleri
hakkında bilgiler vererek konsere renk
kattı. On kişiden oluşan topluluk 'Röne-
sans' ve 'erken barok' döneminden par-
çalar sundu. Boğaziçi Üniversitesi'nde
bundan sonraki etkinlik, 7 mayısta Gül-
şen Tatu'nun vereceği flüt resitali olacak.
Kadınlar Istiklal Marşıs zse
• Belçika Kraliyet
Balesi'nde 'başdansçı'
olan Ayşem Sunal'ı
yeniden övünçle
izledik. Ayşem Sunal'ı
'uluslararasf
düzeydeki yeriyle
değerlendirmeliyiz. O
şimdi sanatıyla bütün
insanlığı temsil ediyor.
AHMET SAY
ANKARA - Bınncısı Baş-
bakan'dan. ikıncısi Kültür
Bakanı'ndan gelen ikı çağdı-
şı uygulama daha: Başbakan
Necmettin Erbakaa katıldığı
devlet törenlennde Istiklal
Marşı'nın seslendirilişınde
'kadın seskrinin yeralmama-
a' talimatını verdi ve bu > ön-
de uygulamaya geçildi. Kül-
tür Bakanı ise "Halk dans et-
mez" gerekçesiyle Devlet
Halk Danslan Topluluğu'nun
adında değişiklik yaptı: 'Dev-
let HalkOyunlan Topluluğu.'
Erbakan'ın talimatını. ka-
dmın toplumsal yas,amdan
dışlanması amacının bir
Tizannsı' olarak görmek yan-
lıştır. istikJal Marşımıza ka-
dar gelip dayanan bir sorun.
'uzanü' olmaktan çıkar. So-
run 'esasta'dır: İstikJal Marşı
bizim "ulusaT marşımızdır;
devletin ve ulusun sembolü-
dür; kadınıyla erkeğıyle he-
pimizindir ve hepimizce söy-
lenir. Kadınlan 'ulusal bfl-
tön'ün dışında tutmak. 'uhı-
safcı' olmamak demektir.
Ulusalcı olmayanın 'ulusal
marşı' da olmaz.
Dev let Halk Danslan Top-
luluğu'nun adındaki bir söz-
cüğün değıştirilerek 'dans'
yerine 'oyun' sözcüğünün ge-
tirilmesi de 'aynnü' değildir.
'Dans'. evrensel boyutlan
olan sanatsal bir ifade biçimi-
dir: 'Halk' dansından 'saray'
dansına. 'dinsel' danstan 'po-
püler1
dansa. 'klasik' dastan
'modern' dansa uzanan bütün
türleriyle dans, insanoğlunun
fiziksel artistik ifade çeşitle-
rinin tümünü kapsar. Terimin
Türkçe olrnayışı gerçeği de-
ğiştırmez: 'Müzik' ya da
'musDd' de Türkçe değildir,
oysa bu sanat dalı da 'dans'
gib. evrenseldir. Kültür Ba-
kanı, 'halk danslan'nın ulu-
saldan e\Tensele açılan bo-
yutannı, 'halkoyunlan' nite-
lenesıyle bölgesel boyutlara
indrgemektedir. Ulusal öz,
bu ılanda da dışlanmaktadır.
K.ütür Bakam'na kültür der-
si \erecek değiliz, ama bilin-
meidir ki devletin adıru taşı-
yar bır toplulugun yaptığı sa-
Ankara Devlet Konservatuvan'nda yetişen Ayşem Sunal'ı Ankara Müzik Festivalinde izledik.
nat 'böJgesel' olamaz.
Ayşem Sunal
Ankara Müzik Festiva-
li'nde izlediğimiz Belçika
Kraliyet Balesi, ülkesinı
'uluslararası' planda yetkin-
likle temsil eden bir topluluk-
tu. Dilenm bu satırlan onlar
okumazlar: Herkesçe bilinen
çok doğal bir olgunun 'abe-
ee'sinden söze başlayan bır
yazan anlamak zordur. Şöyle
diyelim: Robert Denvers'ın
sanat yönetmenliğini yaptığı
bu genç topluluk, 'klasik ba-
le'yı çağdaş bir dille ve olağa-
nüstü bir teknik ustahkla su-
nuyor. Dörtkısa yapıt sergıle-
yen Belçika Kraliyet Balesi,
hayranlık uyandıran bır dina-
mızm ve disiplinle 'j'eni kla-
sikçi' anlayışa başka tatlar ge-
tiriyor. Bence 'yeni klasikçi-
Bk', dans sanatıyla çok iyi
bağdaşan bir akım; ya da
'müzik' sanatma göre daha
'içtenlikli' uyum sağhyor.
Klasığin can alıcı özelliklen
olan-'doğallık' ve yalınhk'.
balede belirgınleştığı ıçin
Mondrian'ın şu sözlen tam
yerine oturuyor: "Sade çizgi-
den daha gûzeL onunyanı ba-
şına konan şekitden dahaçar-
pıa ne olabüir Id?" Koreogra-
fiyı destekleyen dekor, kos-
tüm ve ışık; doğallık ve yalın-
lığı gerçek bir 'safltk'ta bü-
tünleştiriyor.
Belçika Kraliyet Bale-
si 'nde 'başdansçı' olan Ay-
şem Sunal'ı bu firsatla yeni-
den övünçle izledik. Ayşem
Sunal'ı 'uluslararası' düzey-
deki yeriyle değerlendirmeli-
yiz. O şimdi sanatıyla bütün
insanlığı temsil ediyor. Öte
yandan Sunal'ın Ankara Dev -
let Konservatuvan'nda yetiş-
tıği. "ulusal" sanat eğitimi
olanağı bulduğu için "ulusla-
rarası" düzeye sıçrayabildi-
ğıni unutmamalıyız. Bütün
bunlan "halk oyunlan"nda
demır atmış Kültür Bakanı 'na
nasıl anlatacağız?
'İzzet Ba\sal Gûnleri~
Varlıklı bir aydın olarak
adını sıkça duyduğumuz Sa-
yın tzzetBaysal'ı 'iyiliksever-
liliğı'yle tarihsel yerine otur-
tuyoruz. Bugüne kadar, insan-
1ığa armağan ettiği yatınmlar,
eğitim ve sağlık alanındadır.
Bolu halkı, yerinde kullanılan
"iyükseverliği'', başka bir in-
san üstünlüğü olan, "değerbi-
Hrlik''le yanıtlıyor: Her yıl ol-
duğu gibi. buyılda 1 l-14ma-
yıs günleri arasında sanat ve
müzik etkinliklerinden oluşan
"İzzet Baysal Günleri" ger-
çeklaştirilecek.
"Abant İzzet Baysal C tû-
versitesi''nin Eğitim Fakülte-
si kapsamındaki "MüzikEği-
timi Bölümü" ise 28-31 ma-
yıs günlerinde bir "Müzik
Eğitimi Sempozyumu" dü-
zenliyor. Müzıkbilim (njüzi-
koloji) temelinden hareketle
müzik eğitiminin çağdaş so-
runlannın tartışılacağı sem-
pozyuma tüm müzikbilimci-
lerimizin ve müzik eğitimi
uzmanlannın davetli olduğu
açıklandı. Aslında bu da İzzet
Baysal'lı bir "buluşma". Bı-
lim ve sanat adamlanmızın
bilgi için Prof. Kadir Kar-
km'a başvurmalannı öneririz:
AlBC Eğitim Fakültesi Mü-
zik Eğitimi Bölümü Başkan-
lığı, İzzet Baysal Kampusu,
14280 Bolu; Tel:037425345
ll/2295;faks:0374 253 45
08.
lzmir'de gençliğin
anlamlı seslenişi...
ONDERKUTAHYALI
İZMİR- IZDOB'nin. "İzmir İtalya Kon-
soioshığu İşbbüğiyle İtahan Sopranolardan
Aryalar Gecesi" düzenlediğini duyunca he-
yecanlandım. Operanın beşiğı ltalya'nın yet-
kilı ağızlanndan tanınmış aryalan dinlemek
ilginç olacaktı. Dinletide dört tane soprano
vardı: Serena Farnocchia. Gaetanina Mona-
co, Antonella Banaudi ve Antonietta Cozzo-
H. Dağitılan yazı, sanatçılann kariyerleri hak-
kındau
ılgi veriyordu. Ünlüydüler, aralann-
da CD yapanlar bile bulunmaktaydı. Sopra-
nolar ikişer arya söylediler; programda olma-
masma karşın birer tane de Napolı şarkısı
(Napolitana) sundular. Güzel mimikler dı-
şında dinletinin olağa-
nüstü bir yanı yoktu. tz-
mir'den seçilecek dört
soprano, aynı programı
çok daha iyi yorumlaya-
bilırdi. Seçimin, bir de
Türkiye düzeyinde ya-
pıldığını düşünün; Ata-
tûrk'ün kurduğu koca
cumhuriyet bizi nereden
nereye getirmiş; kıvanç
duvmamak olanaksız.
Italyan sopranolardan
müziğin değil düşünce-
nin tadıyla aynldıktan
sonra, ertesi alcşam
IZDSO'nun dinlerisıne
gittik. Ender Sakpt-
nar'ın yönettiği orkest-
ra, büyük bir kemancı-
ya, Konstantyn Kul-
ka'ya eşlik etti.
E. Lalo'nun Ispanyol
Senfonisi'ni seslendiren
bu Polonyah kemancı,
Gdansk Yüksek Müzik
Okulu'nda Prof. Stefan
Herman'ın öğrencisi ol-
du. 1964'te ve 1966'da
kazandığı iki yanşma-
nın ardından, çeşitli
ülkeleri kapsayan bir kariyere başladı. Ön-
de gelen senfoni ve oda orkestralanyla çal-
dı; plak doldurdu; Penderecki'yi dünyada en
iyi seslendiren sanatçı ününü aldı. 1981 'de
Karol SzvTnanovvski'nin ikinci keman kon-
çertosuyla yaptığı plak, EMİ büyük ödülüne
değer bulundu.
Kulka'nın ortaya koyduğu 'İspanyol Sen-
fonisi' yorumu kusursuzdu. Müziğin güzel-
liği, tekniğin güvenilirliği, sıcak ve güleç
yüzlü tspanyol havasının içtenükle yansıtıl-
masına olanak veriyor, bu da dinleyeni mut-
lu kılıyordu. 'İspanyol Senfonisi' söz konu-
su olduğunda pek çok sanatçının yaptığı gi-
bi eğer o güzelim 'İntermezzo'yu atlamasay-
dı, müzikten aldığımız keyif doruğa çıka-
caktı. Sakpınar, dinletiyi, Rossini'nın "Kül-
kedisi" uvertürüyle başlattı. Yorum müzikal,
renkli ve sevimliydi. ikinci yanda da J.
Haydn'ın "SaatSenfbnisi" olarak bilinen 101
sayılıremajör senfonisi vardı. Birinci bölüm-
de, adagio girişin ardından, kemanlann tema-
g Gençlik Senfoni
Orkestrası'nın ilk
dinletisinde bazı genç
sanatçılar orkestraya
katıldılar. Ender
Sakpınar, topluluğu
dinletiye hazırladı.
Sanat kurumlanmız
girişimi destekledi.
ya başlayışı sırasında ortaya çıkan aksama,
sonraki yinelemelerde giderildi. Yapıta "Sa-
at" adının taJcıunasma neden olan sevimh
ikinci bölüm de "Andante" yönergesine kar-
şın belki daha ağır alınabilirdi. Bunlann dı-
şında Sakpınar, ışıltılı ve müzikal bir seslen-
dirme yaptı. Senfoninin şakacı ve iyimser
havasıyla mutlu olan sanatseverier orkestra-
yı dakikalarca alkışladı.
Izmirlilerin Haydn Senfoni'ye kıyasla da-
ha coşkulu alkışlanna gereksinme gösteren
başka bir olay da geçen haftanın gündemin-
deydi. Konservatuvann son sınıfinda bulu-
nan ya da bir süre önce oradan mezun olan
gençlerin işsizlik kaygısı. Ege Gençlik Sen-
foni Orkestrası'nın oluşması gibi çok düşün-
dürücü bır sanat uygu-
lamasına dönüştü. Bu
yazı gazetemizin sütun-
lanna yerleştinldiği sı-
rada topluluk ilk dinle-
tisini vermiş olacak.
Programda, Grieg'in
Peer Gynt süitlerinden
seçmeler, Briüen'in
Rossini'den uyarladığı
"Müzikal Akşamlar"
ve Beethoven'in 5. sen-
fonisi yer alıyor. Genç-
lerin bu girişimi anlam-
lıdır acaba neden?
Her zaman yazdık;
devlet, 1994'ten beri sa-
nat kurumlanmıza kad-
ro vermiyor. Böylece
konservatuvar mezunu
gençler işsiz kalıyor.
A>nca kadro gereksın-
mesi giderilmeyen ku-
rumlann çalışmalan
aksıyor. Bu ikinci olgu,
evrensel sanan tümden
yadsımak isteyen anla-
yışın işini kolaylaştır-
maktadır; çünkü kadro-
lan giderek eksilen bir
senfoni orkestrası ya da
opera-bale kurumu, kendisinden beklenen
hizmetleri yerine getiremeyecektir. Kurum-
lann zaman içinde zayıflayacak olması, on-
lara sanatçı yetiştiren konservatuvarlann ko-
numunu da sarsacaktr. Ege Gençlik Senfo-
ni Orkestrası, işte böyle bir karamsar ortam
içindeki gençlerin anlamlı bir seslenişi ya da
yakanşıdır. Ortaya çıkan topluluk, yönetici-
lerimizin dıkkatini çekmenin yanı SUB üni-
versitelerimiz ya da özel kuruluşlanmızca
da ilgiye değer bulunmanın umudunu taşı-
maktadır. Ona sahip çıkıhrsa ülkemiz yeni bir
sanat kummunu daha kazanmış olacaknr. Bu
da halkımızın yarannadır.
Olayı iyi kavramış bulunan ve opera ya da
senfoni orkestrasında çalışmakta olan bazı
genç sanatçılar, kardeşlerine yardım amacıy-
la orkestraya katıldılar. Ender Sakpınar, bü-
yük bir yüce gönüllülükle topluluğu dinleti-
ye hazırladı. Sanat kurumlanmız, girişimi
destekledi. Böylece dinleti EUıamra Salo-
nu'nda verilebildı.
Hobinson Dans Öğretiyop7
• Kültür Servisi - Istanbul Devlet Tiyatrosu Hansjörg
Schneiner'in 'Robinson Dans Öğretiyor' adlı çocuk
oyununu sergiliyor. Prömiyeri Ankara'da gerçekJeşen
oyun, pazar günleri Istanbullu küçük izleyicilerle
buluşacak. Faik Ertener'in yönettiği oyunda başrolleri
Seda Yıldız, Macit Sonkan ve Eraslan Sağlam
paylaşıyor. Gemisi fırtmaya tutulan Robinson ile ona
yasaksız, hoşgörülü ve sevgi dolu bır dünyanın
kapılanm açan Cuma'nm öyküsünü anlatan oyun 23
Nisan Çocuk Haftası boyunca izlenebilir.
Mefhat Gülses CRR'de
• Kühür Servisi - Geleneksel müzik dizisi
kapsamında Türk musikisı sanatçısı Melihat Gülses.
bugün saat 19.30'da CRR Konser Salonu'nda bir
konser verecek. Çinuçen Tannkorur'un 45. bestecilik
yılı nedeniyle düzenlenen konserde Tannkorur'un
bestelerinden oluşan fantezi ağırhklı bir repertuvar
seslendirilecek. TRT yommcusu olan Gülses; Bekir
Sıtkı Sezgin, Alaeddin Yavaşça, Tülun Korman, Güher
Güney. Nurtan Erpek gibi isimlerle repertuvar, şan,
solfej çalıştı. 1981 'de Istanbul Radyosu'nda göreve
başlayan sanatçı 1992'de TRT Istanbul TVsınce
hazırlanan 9 bölümlük "Güldeste' adlı programda
yapım ve sunuculuk görevlerinde bulundu. 1995'te
neyzen Kudsi Erguner'le 'Istanbul Türküleri ve
Rembetıko', 1996'da Kanada'da 'Traditional
Crosroads" tarafindan yapılan 'Tatyos Efendi' adlı
CD'si yayımlandı.
Devlet Tıyatroları îr-nerte
• Kültür Servisi - ODTÜ ve TÜBİTAK'in tüm
sektörleri Internet dünyasına kazandırmak amacıyla
oluşturduğu tr-net'te Devlet Tiyatrolan için geniş bir
sayfa aynldı. lntemeften ODTÜ aracılığıyla
yararlanan Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'ne tr-
net'te daha geniş bir wes sayfası verildi. Tr-net
bağlanhsı olanlar Devlet Tiyatrolan'nm
hhtp:/'vvr
ww.dev.tiyatro gov.tr adresinden, sanat
etkinliklerinin yanı sıra Devlet Opera ve Balesi aylık
temsil programlan, Ankara'daki özel tiyatrolar ve
amatör tiyatrolar ile resim sergileri konusunda da bilgi
bulabilecekler.
Zuhal Otoay'ûan 'Evfta' şarkriarı
• ANKARA (ANKA)-
Ünlü 'Evita"
müzikalinde rol alan
sinema oyuncusu Zuhal
Olcay. müzikalden üç
parçayı
Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası
eşliğinde bugün
Ankaralı müzıkseverler
için seslendirecek.
Istanbul Devlet Sçnfoni
• Orkesfrası binncı Şm
ve piyanist Erol
Erdinç'in orkestrayı
yöneteceği
"Müzikallerden' adlı
programa solist olarak
katılacak Zuhal Olcay'a opera sanatçısı Suat Ankan ve
CSO sanatçısı Atilla Sentin (saksofon) eşlik edecek.
Konser saat 20.30'da CSO Konser Salonu'nde yer
alıyor.
Exchısivef
de beş Türk fotoğnafçısı
• Kültür Servisi - Exclusıve Sanat Merkezi'nde Ersin
Alok, Ayhan Erolgil. İzzet Keribar. Cengiz Karlıova ve
Uğur Okçu'nun fotoğraflan sergilenmeye başlandı. 5
mayısa dek sürecek sergi, tnternet aracılığıyla
(alokphoto asuperonlme.com http: //wr
ww.ada.net.tr/x-
halL'5turk) tüm dünyaya sunuluyor.
Şükran Azizin New York sepgisi
• Kültür Servisi - Küratörlüğünü Amenka'da yaşayan
sanatçı Şükran Aziz'in üstlendiği "Inter/est" başlıklı
sergi, New York'taki Stephen Gang Galerisi'nde açıldı.
Farklı tarzlarda, farklı malzemelerle çalışan on
sanatçı>i bir araya getiren sergi. sanat aracılığıyla
günümüzün ruhunu yansıtıyor. Sergide, geçen yıl
Türkiye'ye gelerek Atatürk Kültür Merkezi'nde bir
performans düzenleyen fluxus sanatçısı Enc Andersen,
Şükran Aziz, Bülent Baş, Alan Berliner. Dick Higgins,
Alison Knowles. Phil Niblock, Morgan O'Hara,
Frances \VTıitney ve Joy Wulke yer alıyor.
Abnanya filanmoni'nin açkk grevi
• SUHL (AA) - Almanya'nın Thüringen eyaletinde
Filarmonı Orkestrasrmn 20 üyesi. 3 nisanda
başlattıklan açlık grevini sona erdirdi. Thüringen
eyalet yetkililerinin orkestranın ihtiyacı olan
5 milyon mark (yaklaşık 380 milyar TL) tutanndaki
parayı vermeyi kabul etmeleri üzerine 11 gün sûren
açlık grevi bitirildi.
Tnüringen eyaleti ile Suhl kentı yetkilileri 31
temmuzda orkestrayı destekJememe karan
ahnışlardı.
Senova ÜKter Caz Orkestrası
I Kültür Servisi - Türkiye'nin ilk özel 'bıg band'ı
Senova Ülker Caz Orkestrası kuruldu. Big band
ruhunu yaşatmayı amaçlayan orkestra yann saat
18.30'da İTC Makine Fakültesi, Orhan Öcal Giray
Konser Salonu'nda bir tanıtım konseri verecek.
ÇYDD Köy Ensmülepi'nin 57. yılını
kutluyor
• Kültür Servisi - Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Maltepe Şubesi bugün saat 20.00'de bir
program düzenleyerek Köy Enstütüleri'nin
kuruluşunun 57. yılını kutluyor. Özel Marmara
Koleji Konferans Salonu'nda gerçekleşecek
etkinliğin birinci bölümünde Rafet Özkan'ın açılış
konuşması ve Salim Kara'mn hazu-layıp sunduğu
'Köy EnstitülerTnde Yaşam' başlıklı saydam
gösterisi yer alıyor. İkinci bölümde ise Sami
Karaören'in yönettiği ve Mehmet Başaran,
Osman Şahin ve Öner Yağcı'nın katıldığı 'Çağdaş
Eğitimde Köy Enstitüleri' başlıklı panel izlenebilir.
Panelde Uğur Mumcu'nun konuyla ilgili zamanında
açıkladığı görüşleri de video banttan aktanlacak.
Hüsnüan Çevik'in kişisel sepgisi
• Kültür Servisi - Hüsnüan Çevik'in resim
sergisi 22 nisana dek The Marmara Istanbul Opera
Sanat Galerisi'nde görülebilecek. 1995 yılındaki ilk
sergisinde kolaj tekniği ile yaptığı resimleri
Basın Müzesi'nde sergileyen Hüsnüan Çevik, ikinci
sergisinde yağhboya çahşmalannı sanatseverlerle
paylaşıyor.