23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13NİSAN1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Arnavutlura gönderilecek Tiirk birliği • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Arravutuk'ta başgösteren fcnzı bertaraf etmek üzere, Birieşmiş .MBletler Güvenlik Konseyi'n n saran doğrultusunda oluşturulacai güce. Tiirk Silahlı K.uwetleri'nin de katılması ıçın hükümete yetki veren TBMM karan, Resmi Gazete'de yaytmland.. Mehmet Sabancı toprağa veriliyor • İstanbui Haber Servisi - Sabancı Holdingin kurucusu Hacı Omer Sabancf nın kardeşi Hacı Mehmet Sabancı. bugün toprağa veriliyor. Evınde önceki gün ölen Sabancı'nın cenazesi Teşvikiye Camısi'nde kılınacak öğle namazından sonra Edirnekapı Şehitliği'ne kaldınlacak. Sözieşmeli personelin I ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Kamu Çalışanlan Sendikalan Konfederasyonu (ICamu- Sen) Genel Başkanı Resul Akay. sözieşmeli personelin maaş farklannın bayramdan önce ödenmesini istedi. Akay. yaptığı yazıiı açıklamada. Maliye Bakanı Abdul lati f Şener'i, söileşmeli personelin maaş farklannın bayramdan önce ödenmesi konusunda "verdiği sözû tutmaya" davet etti. Resul Akay, K.İT yönetim kurullanna birer mektup göndererek, sözieşmeli personelin maaş farklannın bayramdan önce avans olarak ödenmesi talebinde bulunduklannı da bildirdi. RTÜK'ün payı •ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon Üst Kurûlu'nun (RTÜK) yayrn kuruluşlanndan aldığı reklam gelirleri payı, 3 yıllık süre dolduğu için 20 nisandan itibaren yüzde 4'ten yüzde 5'e çıkanlacak. RTÜK'ün, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan tebliğinde 3984 sayılı Radyo ve Televizyonlann Kuruluş ve Yayınlan HakJundaki Kanun'un ilgili maddesinde, yaym kuruluşlannın reklam gelirleri üzerinden hesaplanacak Ost Kurul payının ilk üç yıl için yüzde 4, sonraki yıllar için ise yüzde 5 olarak öngörüldüğü anımsatıldı. Akşener valileri tophıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Içişleri Bakanı Meral Akşener, 80 il valisi ile yann Ankara'da toplantı yaparak, Mılli Güvenlik Kurulu kararlannın uygulanması konusunu görüşecek. Içişleri Bakanlığf ndan yapılan yazılı açıklamaya göre. Akşener'in başkanlığında yann toplanacak 80 il valisi ve Olağanüstü Hal Bölge Valisi. Içişleri Bakanlığı'nın 28 Mart 1997 tarihli "Anayasa ve Yasalann Uygulanmasmdaki Usul ve Esaslan" genelgesini ele alacak. TÜMÖD'den tepki • ANKARA (AA) - Tiim Öğretim Üyeleri Demeği (TÜMÖD) Genel Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, YÖK'ün kuruluş yıldönümünde protesto gösterisi düzenîeyen öğrencilere verilen 'uzaklaştırma' cezasını kınayarak "Bu öğrenciler böylesi agır bir cezayı hak etmemişlerdir" dedi. Oniversite tarihinin hiçbir döneminde üniversiteden öğrenci atmak gibı bir ceza venlmediğinı bildiren Hatipoğlu, "İşin tuhafi bu cezalann profesör unvanlı kişilerce verilmesıdır. Cezadan sorumlu olanlar tarih önünde mahkûm olacaklardır" dedi. DYP'deki iki bakanla başlayan muhalefet, hükümetin ardından partiye de yöneldi Erez: Yönetimi de\îreceğhn HÜLYA KARABAĞU ANKARA- DYP Genel Başka- nı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller. parti içi aynşmalan önle- mekte güçlûk çekiyor. Hükümetin düşürülmesi için parmak hesabı yapan partiiçi muhalifler Çıller'e doğrudan sağlanan siyasi destek yollannın kapanması için hareke- te geçtiler. DYP Başkanlık Diva- nı üyelerini yetersiz bulduğunu dıle getiren Sanayi ve Ticaret Ba- kanı Yalım Erez, "Onlan demok- ratik yollarla devireceğim'' dedi. DYP yönetimi ise, Erez'in tavır- lannın "ara rejim başbakanı ol- ma" hevesinden kaynaklandığını savundu. REFAHYOL hükümetine karşı ittifak çemberinin genişlediği DYP'de, parti içı muhaliflerin he- saplan şekillenmeye başladı. DYP'de kalarak mücadele ede- ceklerini açıklayan muhaliflenn, bunun için iki aşamalı bir planı uygulamaya çalıştıklan kaydedil- di. Adının yazılmasını istemeyen bir yetkili, Çiller'in olası bir aske- ri müdahaleye karşı komutanlar- dan güvence arayışı içinde oldu- ğunu, ancak olumlu mesajı bula- madığını belirterek "Bildiğim ka- danyla komutanlar çeşitli neden- lerden dolayı Erez'i destekliyorlar. Ona ne yapması gerektiğini söylii- yorlar" değerlendirmesini yaptı. Erez'in. bu ilişkilerçerçevesin- de önce hükümete yüklendiği, ar- dından Çiller'in kurmaylannı he- def aldığı kaydedildi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez, Çiller'e yakın isimlerin yer aldığı DYP Başkanlık Divanı üye- leri için "yetersiz" ifadesini kul- landı. "Partiyitemsiledemiyorlar, teşkilatlardan şikâyet var, bakan- larla diyaloglan kötü" diyen Erez, "Onlan demokratik yoliaıia devi- receğim'' açıklamasını yaptı. Erez şunlan söyledi: "Genel merkez yönetküeri ör- gütün benden şikâyetçi olduğunu iddia ederken, adlannı bile ver- mekten çekiniyoriar. Bana göre ise taban da örgüt de onlardan şikâ- yetçi. Ben bu fıkirtcrimin hepsini genel başkanıma da söyledim, söy- lemeye de devam edeceğim. DYP'nin tek başına iktidar olama- masında bunlann büyük sonım- luluğu var." Erez'in, partinin en yetkili ka- rarorganı olan 40 kişilik DYP Ge- nel İdare Kurulu içindeki muha- lefeti de genişletmeye çalıştığı. genel başkan, yardımcılan ve ge- nel sekreterden oluşan Başkanlık Divanı'nı bu yolla sarsmaya çalış- tığı kaydedildi. Çiller'e yakın isimlerise Erez'in çıkışının, "ara rejim başbakanı olma hevesinden kaynaklandığuu" öne sürdüler. Parlamentoda. güvenoyu için gerekli salt çoğunluk rakamı olan 276'nın birkaç rakam üzerinde bir Çiller: ÖSYM komünist MERİH AK tZMİR - DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Türkiye'de çağdaşlıktan taviz verilmeyeceğini be- lirterek "Bu hükümetin programı A'dan Z'ye DYP'nin programıdır. Eğer en ufak bir şüphe- miz olsaydı bir saniye bu hükümette kaunazdık" dedi. Çiller. ÖSYM'nin bir buçuk yıl içinde kaldınla- cağını da dile getirerek "Biz bir buçuk yıl sonra ÖSYM gibi komünizmin son damgasını taşıyan ve evlatlarunızı hallaç pa- muğu gibi dağıtan ve lise eğirhnini adeta safdışı bı- rakan bir anlayışı da bı- raknıış olacağız" dedi. DYP liden Çiller'in ön- ceki günkü Izmır gezisin- de parti içi muhaletefe ve RP'nin radikal kanadına yönelik mesajlan dikkat çekti. Gazetecilerle düzenle- diği "tek taraflı sohbet toplantısı''} la, örgüt ye- de yaptı^-kosuş- mada partiyle iîgiü açık- lamalarda bulunmadığı gözlendi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Beıiin Eyalet Mahkemesi 1993 yılından bu yana süren Mikonos davası hakkında karar ver- di: İRAN TERÖRİST DEVLET!.. VALLA B£AJ millervekili desteğiyle bıçak sırtı dengede bulunan hükümetin, DYP'den birkaç ismin kopanlma- sıyla düşebileceği üzerine yapılan hesaplann Çiller'i tedirgin ettiği- ne işaret edildı. Çiller'in. hükü- metten desteğini çekme eğılimin- de olan bazı isimlere, haklannda- ki usulsüzlük dosyalannm açık- lanabileceği yolunda mesajlar verdiği savunuldu. 'Rejim için biriik şart' DYP'de "Şahinler" grubunun önde gelen isimlerinden Kayseri Milletvekil Ayvaz Gökdemir, merkez sağda bütünleşmenin re- jim açısından da zorunlu olduğu- na dikkat çekti. "Yıkmaya yeten güç yapmaya yetmiyor" di- yen Gökdemir, muhalefet li- derlerini özverili olmaya da- vet etti. DYP'de, hükümetten çe- kilme yanlılan ve Erez'in, merkez sağda bütünleşme- nin sağlanması için gızli tur- lar başlattıklan öğrenildi. Erez'in, bu ginşimi Çiller'in bilgısı dışında yaptığına ışa- ret edildi. Diğer yandan, RP'nin özellikle Millı Güvenlik Ku- rulu kararlannı uygulama- makta direnmesi nedeniyle büyük birbunalımın eşiğine gelindiğini gören bazı DYP kurmaylannın da. ANAYOL uzlaşmasını yeniden canlan- dırma peşınde oiduklan kay- dedildi. Bu doğrultuda Kur- ban Bayramı ve sonrasında somut gelışmeler kaydedile- bileceği tahminleri dile getı- rildi. Hürriyet Gazetesi Yazıiş- len Müdürü Tufan Türenç, dünkü köşesinde. Milli Gü- venlik Kurulu'nun 28 Şubat toplantısında çıkan kararlar ve ardından yasanan geliş- meler nedeniyle Çiller'in komutanlan emekli etme planı yaptığını öne sürdü. Türenç'e göre, Çiller, 3 martta Dışişleri Konutu'nda topladığı DYP Başkanlık Di- vanı üyeleriyle bunalımdan çıkış için bazı çözüm yön- temlerinı tartıştı. "A" ve "B" olarak tanımlanan 2 planın ele alındığı toplantıda, önce- likle kararlar konusunda hü- kümetin RP kanadının ikna edilmesi benımsendi. Yılmaz, Manisa'daki iki günlük gezisine Belediye Meydanı'nda düzenlediği mitingle başladı 'Cennet vaat edenler sarlatan' YÜKSELGÖRDES MANtSA - ANAP Genel Başkanı MesutYılmaz, siya- sı çıkarlan için cennet vaat edenlerin şarlatan olduğunu söyledi. Bayrağı da ezanı da milletin koruyabileceğinı be- lirten Yılmaz, "Bayragı, eza- nı insanlar kendi pisliklerini örtmek için kullanmasınlar" dedi. Manisa'daki iki günlük ge- zisine partisinin Belediye Meydanı'nda düzenlediği mitingle başlayan Mesut Yıl- maz, ANAP - DYP hüküme- tini kendisinin bozmadığını. yolsuzluklann üzenne gidil- mesiyle bozulduğunu belirt- ti. RP ile anlaşmalannın mümkün olmadığını, Nec- mettin Erbakan'ın kafasın- daki Türkiye'nın "başka Türkiye'' olduğunu öne sü- ren Yılmaz. şunlan söyledi: "Oy avcıhğı için cennette tapu vermhomz. Siyasi çı- karlar için cennet vaat eden- lerşarlatandır.Hoca, Bacı'va soruşturma açtirmasaydı. ben de 'Doğrucu Da\Tjt" ol- masaydım. bugün başbakan- dım ama size 'Siyasetten ya- lanı. haramı sileceğim' diye söz verdim. Çamurun üstün- de oturan bir başbakan ola- mayacağımı söyledim. Ho- ca,"Benimle hükümet olan ak kaşıktır' dedi. Bacı Ho- ca'ya kaçt ve DYP - ANAP hükümea' öyle bozuldu." Yılmaz, 160 gündür Su- surluk'la uğraşanlann hiçbir şey ortaya koyamadıklannı belirterek "Bu işin altından Ecevit Adapazarı'nda REFAHYOL'a yüklendi 'Binmişler alamete, gidiyorlar kıyamete' MURATUYGUN ADAPAZAR1-DSP Genel Başka- nı Biüent Ecevit Türkiye'de giderek büyüyen geçim sıkıntısına, REFAH- YOL hükümeti ile birlikte rejim sı- kıntısının da eklendiğini belirterek, hükümetortaklan için "BinmişJer bir alemete, gküyoriar kıyamete" dedi. Ecevit, hükümetin ülkede tanm ve hayvancılığa çıkmaza sürüklediğini de belirterek,"Vatandaşcevabinı san- dıkta verecektir" diye konuştu. Partisince düzenlenen miting için Adapazan'na gelen DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevit TEM otoyolunun Sakarya gişelerinde kalabaJık bir yurttaş topluluğu tarafindan karşı lan- dı. Ecevit'in Gar Meydanı'nda dü- zenlediği açık hava toplantısma çev- re illerden de gelen yurttaşlar yoğun ilgi gösterdi. DSP lideri burada yap- tığı konuşmada, Başbakan Necmet- tin Erbakan'ın icraatlan ve konuşma- lanna eleştiriler yöneltti. Olkede yurttaşlann ekonomik sorunlar yaşa- dığını, hayvancılık ve tannun körel- tildiğini belirten Ecevit, hükümetin bu olumsuzluklan ciddiyle bile al- madığinı söyledi. Hoca'nın ortağı çıkacak da onun için birşey çıknıadı. Ho- ca30yildırbeklediğikoltuğu kaybedecek, onun için razı ol- muyor" diye konuştu. Sıya- setçılerin halka verdiği sözü unuttuklannı, bugünkü kötü yönetimin halktan kaynak- lanmadığını belirten Yılmaz, "Bütün partikr hükümet ol- duklan altı senede ülkede önemli bir yaürım yapmadı- lar ve Türldye'yi kaosa sü- rüldediler. Herkes başbakan oldu,yardunası da. Ama 6 yû boşa geçti" dedi. Yılmaz ezan okunurken ara verdiği sözlerini "BajTağı. ezanı, in- sanlar kendi pisükkrini ört- mek için kullanmasınlar, is- tismaretmesinler. Bayrağı da ezanı da miUet korur" diye bitirdi. IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin @ planetcom.tr 12 Mart 1971 sonrasında ko- ca koca adamlann, kadınlann, yığınsal tutuklama dalgalan sıra- sında gozaltına bile alınmadıkla- n için öfkelendiklerıne tanık ol- muş, alışmıştık. Hemen bütün ilericiler gozal- tına alınır, tutuklanırken onlann kıllanna bile dokunulmaması onurlanna dokunuyordu. Ço- cukça bir eziklik duygusu ile or- talıkta dolanıyorlardı. Gece kapı- lannın çalınmamasına; ellerinde tüfek ve tabancalarla içeri dalan sıkıyönetim birliklerince, siyasi polisçe alınıp götürülmeyişlerine öfkelenirierdi. Sonra masallar yazmaya baş- ladılar. lllegal havalara girdiler. iyiden iyiye esrarengizleştiler. "Saat kaç" diye sorarken bile ön- ce kısık gözlerle sağı solu kola- çan etmeyi bir davranış alışkan- lığına dönüştürdüler. Hiç geregi yokken saklanma- ya başladılar. Her gece bir baş- kasının evine sığınıp "Aranıyo- rum, dün anneannemin kiracısı- nın damadının kûçük baldızının evini basıp beni sormuşlar" gi- bisinden hikâyeler anlatıyorlardı. Gözattına alınmayışlannı devrim- ciliklerine krem sürülmüş olarak kabulleniyor ve kızıyorlardı. Bunlara alıştıydık. 1970'lerin sonlannda, ülkenin Mizah'ın da Suyu Çıktı kan gölüne döndüğü, mahalle- lerde sağcı ve solcu silahlı grup- lann iç savaş benzerı çatışmala- ragirdıkleri, Çatlı'ların stajyerlik- ten profesyonelliğeyükseldikle- ri, Türkiye'nin en ryi evlatlannın art arda yok edildiği o korkunç günlerde önemli kişi olmanın, devrimci sayılmanın ölçütleri de biraz şaşmıştı. Koca koca adamlar, kadınlar, en azından faşist işgalindeki bir sokaktan geçerken ölümüne da- yak filan yememiş olmaktan te- dirgin oluyorlardı. Onlar da ken- di uydurduklan çocukça masal- lar anlatııiardı: - Bizım mahallede ölüm liste- si yapmış faşistler. Listenın en başında benim adım yazılıymış. Bizim bakkalın kızının nişanlısı- nın eniştesi ülkücü. O söylemiş. Bakkal beni sever, o da bana söyledi... Bugün bir TV kanalında yo- rumculuk yapan birinin ha bire benzeri masallar anlatmasından gına getirmiştik. içimizden biri ciddi bir suratla dalga geçti: - Yahu onu ben de duydum a- ma, dedi, ölüm listesinde sen bi- rinci değil, ikinciymişsin... Ötekinin gözlerinde belli belir- siz kıskançlık ışıklan çaktı: - Birinci kimmiş peki? Çok güldüydük. Ama alıştıy- dık da... Ona ve çok sayıdaki benzerine alıştıydık... 12 Eylül sonrasında iş daha da sertleşti. işkence tezgâhlanna yatınlanlann sayısı binlerle değil, onbinlerie, gozaltına alınanlar yüzbinlerle ölcülmeye başlandı. Ama kör talih, bu piyangodan da biletlerıne hiçbir şey çıkma- yanlar oldu. 12 Eylül toz duma- nı dağılmaya başladığında, ma- salarda o karanlık günlerin soh- betleri yapılırken, anlatacaklan ya hiçbir şey yoktu ya da anlat- maya değmeyecek kadar önem- sizdi. Bunu onuruna indirilmiş bir darbe olarak kavrayan koca ko- ca adamlar, kadınlar oldu. Gö- zaltında geçırdikleri üç buçuk saati tam üç buçuk günde anla- tp gene de bitiremeyenler gör- dük. Güldüydük müldüydük ama alıştıydık. Ustelik hepsinin temelinde bir 'olumlanma özlemi' yatıyordu. Çocukçaydı ama kırii değıldı. Namuslu, yiğit, özgür ve aydın- lık bir Türkiye özleyen, bunun için çabalayan insanlann öldürül- dükleri, dövüldükleri, tutuklan- dıklan, işkence gördükleri, ha- pislere atldıklan günlerde kendi- ierinin dışanda bırakılmasına tepkı duyuyorlar, "Ben de na- musluyum. Ben de özgür ve ay- dınlık bir Türkiye isteyenlerde- n/m"demeye çabalıyoriardı. Davranışlan onlan belki gülünç kılıyordu ama kirli ve namussuz değil. • • • Peki ya şimdi? Adam çıkıyor ortalığa, kendini "lejyoner - ülkücü - tetikçi" diye tanımlıyor. Adını da saklamıyor Abdullah Çetin. Gazetenin renkli bir fotoğrafını basmasın- dan da son derece hoşnut. Afili bir poz veriyor. Başlıyor anlat- maya: - Uğur Mumcu'ya öldürenle- re C-4 eğitimini ben verdim. O bombanın fünyesiniben hazıria- dım, Azerbaycan Dışişleh Baka- nı'na düzenlenen suikasta ben katıldım. Talimab Çatlı'dan, pa- rayı bilmem kimden aldım... Adam çıkıyor ortalığa, kendini "uyuşturucu kaçakçısı - ülkücü - evrak sahtekân - devletin özel görevlisi" diye tanımlıyor. 'Ikinci Çatlı" diye anılmak yiğitliğine krem sürüyor ojsa gerek ki "Ben birinci Yaşar Öz'üm" diye dü- zeltiyor. Avrupa'yı adım adım bil- diğini söylüyor, havası artsın di- ye "Bilgi topladım" yerine "In- formeyşın yaptım" filan diyor. Ardından çıkıyor mahkemenin karşısına, rahat, fütursuz, han- diyse küstah: - Evet, uyuşturucu ticareti yaptım, ama aynntı veremem, devletsımdır... Tabiitabii, evim- de birsürü sahte pasaport, kim- lik belgesi çıktı. Ama devlet sır- ndır, söyleyemem... ElbetteAv- rupa'da operasyon yaptım, epeyadam hacamatettim, ama devletsımdır, aynntı veremem... Çok doğru, evimde ve üstümde çok silah yakalandı, ama malum devlet sım... itirafçı çalıyor gazetecinin ka- pısını, ötüyor, ötüyor, ötüyor... Kaç kişiyi öldürmüş, kaç kişiyi sorgulamış, kaç kişiyi kaçırmış, kaç kişiden fidye almış. Ardın- dan sıntarak soruyor: - Gazetede fotoğrafım da çı- kacak değil mi ağabey? Renkli mi çıkacak ağabey? Farkında mısınız, mizahın da suyu çıktı. Bu artık mizah filan değil. Bu kara mizah da değil. Bu ne bu Allahaşkına? Bu ne bu? ÜGÜPOLtTİKA GUINLÜGÜ HtKMET ÇETİNKAYA Anımsayış... Denize doğru uzanan o ahşap iskele, hemen öte- sinde çakıl taşlanyla oynayan çocuklar, ağlannı top- layan balıkçılar... Ağacın duruşu esen yeli mi gösterir, yoksa uzun soluklu bir acıyı mı? Robert Graves'de yerin kımıldayışıyla uyanan otlan mı yoksa çiçekleri mi seyrediyorsun, yoksa yakaran gözlerinle Paul Eluard'daki sonsuz yalnız- lıklan mı düşlüyorsun? Hiç fark etmez sevdalı kadın, hiç fark etmez... llhan Berk'in 'Avluya Düşen Gölge'siri\ okudun mu? Okumadıysan 'Adam Yayınlan'ndan çıktı, al he- men... Kayada büyüyen sen tepelerin sevdasını yakala puslu bir ilkyaz akşamında. Ölümden konuşan ka- ya ile tepenin suyu seyredişlerini izle... Ellerini havaya kaldır, ben o küçük burnundan öpeyim, yeşil gözlerinde tüm doğayı soluyayım... Dıyeyim ki sana: "Dinle bak yeryüzü soluyor" Her şeyi bağışlatan bir uzaklık, değişen mevsim- ler benim iç evrenimi yansıtır... Gün gelir yürekte hüzün de söner artık. Mutiulu- ğun ve acıların olduğu yerde yeni bir aşk fılizlenir. Ivan Bunin'in dizeleri belki Turgut Uyar'la se- lamlaşır, Kemal Özer, Lorca'nın ürperen yıldızla- nyla selamlaşır... Oğulları öldürülen analar, Pantürkizmin Führe- ri'yle kör akşamlarda çatışır. Savaştan söz açan her fotoğraf gözyaşı damlasından fışkırır. Metin Göktepe'nin annesi Fadime Hanım'ın buğulu göz- leri Afyon Kalesi'ni deler... Kılıç gibi keskin acı bir yanda, her şeyi kemiren dünya öte yandadır... O saatlerde 'Cumartesı An- neleri' bilinen mekânda gözyaşlannı kurutmaktadır. Bense senin ceylan bakışına kanıp düşler ve anımsayışlarla avunurum... ••• Içim sıkılıyor, midem bulanıyor kimi zaman... Bir faşist köpeğin salyalan arasında 1970'li yılla- rı yaşadım dün gece. Televizyon kanallannın birinde katillerin resmi ge- çidini izledim... Fırtınalı bir gecede umutlanm birden kayboldu, gözlerim karardı... Faşist ve şeriatçı olmak moda günümüzde... Pantürkizmin Führeri'ne alkış tutmak, ona anıt- mezar yapmak da yükselen değerlerin bir parça- sı... Işte bu yüzden sevdalanm eriyip gidiyor... Ataol Behramoğlu'nun 'Kardeş fürküleri'ni okuyorum, Mihail Lermontov'la teselli buluyo- rum... Ben de seviyorum yurdumu tuhaf bir aşkla!.. Soğuk suskunluğu yurdumun bozkırlannın, sınır- sız dalgalanışını yurdumun ormanlarının... Ve ben bunca bağırtının arasında sevdanın düş- terini kuruyorum. Kara kelebekler arasında LOJT- ca'nın düş zenginliğini kıskanıyorum... ,,„. Tam bu sırada ışıklar sönüyor, çalgılar susuyor... Ben olanca gücümle bağınyorum: "Dinle, çocuğum ıssızlığı. Dalgalanan ıssızlığı, vadilerin kaydığı ıssızlığı, yankılann olduğu ıssızlığı, altnlan toprağa eğilten ıssızlığı." ••• Denize doğru uzanan ahşap iskelenin yanında çocuklaria konuştum uzun uzun, onlarla oyunlar oynadım. Balıkçılarla 'kardeşliktürküleri' söyledim geceler boyu... Hidayet Karakuş'la buluşup bir lyonya gecesin- de Yorgo Seferis'le rakı içtik... Issızlıkta çimen kokulan vardı, ayın üstünde bu- ğular... Kirpiklerinde çiy damlalan ansızın... Rüzgâr Midilli'den esiyordu ve o gece tüm iyon- ya ayaktaydı... Troya'nın yangınlannı, Sicilya'nın taş ocaklannı anımsadık bız o gece... Uyuşturucu çarşaflanna sanlmış insanlann su- nacak hiçbir şeyleri yoktu... Gazete haberleri, televizyonlardaki yorumlar be- nim mutluluğumu alıp götürmüştü artık... Aradığım sahte birdolunay değildi. Aradığım ko- nuşmayan yıldızlar değildi... Kokulan sevenlere bol bol dağrtacak yannlar ara- maya çıktığımda Hekate'nin kurumuş rahibesine kafatuttum... Ruhumda vakitsiz sevişmeler, ruhumda hüzün vardı... Gün geldi yürekte hüzün de söndü. Düşlerim ve anımsayışlanm benim oldu... Akşamın alacakaranlığında bir kadın şarkı söy- lüyordu. Akşamın alacakaranlığında bir kadının gözlerinde ürkek bir kırgınlık görülüyordu... Biliyor musun gözlerin bana yalan söylemiyor- du!.. Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (g Planet.com. TR HİKMET CETİNKAYA Hlıın Çtılmt» PÖSTUNM 450.000 TL (KOV dahıl) 2. BASI CIKTI Ça§ Pazadama A.Ş. Yerebatan Caddesi Saikımsoğüt Sokak No: S/B Cağetoğlu (stanbul Tel:514 01 95/96 Postaçekino.: 666322
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle