Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SArFA CUMHURİYET 13 NİSAN 1997 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Peki, küçük mutlulukları unutuyor muyuz*}
Bu toplumda dıkkatimi çekiyor,
gıdenin hemen unutulması. Hayır, şu
sıralar ılginç gelışmeler olmasına
karşın sözü Olof PaJme cinayetine
getirmeyeceğim. Sevilen yazarlar,
gazeteciler -ki aralanndaki fark,
zaman zaman çok belirsiz bir çizgiden
oluşuyor- ve radyo televizyon
programcılan, bakıyorsunuz
unutuluvermişler. Hiç değilse,
öylesine az anımsanıyorlar ki, akla
böyle bır düşünce geliyor.
August Strindberg, belki de en çok
anımsanan ve son derece akılcı. güzel
programlarla kutlanan bir yazar. Ünü
sınırlan aşmış bın. O kabul. Ama bir
Torsten Ehrenmark\ardı; iğneleyici
mizah ağırlıklı denemelerini
Londra'dan yazardı ve her Noel tatili
öncesi okurlan, Stockholm'de kitap
imzaladığı yerde kuyruğa gırerdi.
Ehrenmark. hem tsveçliydi hem de
"Avnıpah." Yadırgamayın. bir kadeh
şarap içmenin neredeyse bir suç gibi
görülmediği, köşedeki büfeden gece
23.00'te iki bira alınabıldiği bir
toplumdan söz ediyordu. Hem kendi
ülkesindeki düzene hem de öyle pek
kusursuz olmayan lngiltere'dekine
gerektiği kadar çuvaldızı batırarak.
Birkaç yıl önce öldü. Adı anılmıyor.
Saptamalan ise öylesine doğru ki.
Özellikle tsveç'in Avrupa Birliği'ne
üye olmasından sonra. Gıtti gider
adam. Sanki otuz küsur kitabı suya
yazmış...
lsvecliler, çağdaş dertlerle boğuşurken
"küçük mutiuluklan" unutuyorlar mı
acaba? Onlann "insan kardeşjeri"
bizler de aynı şeyi mı yapıyoruz?
Önemsiz bir imza olan bu satıriann
yazanna, zaman zaman hiç
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
tanışmadığı ozanlardan -çoğu ilk- şiir
kitaplan gelir. En normal, uygar tepki
nedir? İki satır yazıp teşekkür etmek...
Yanlış anlaşılma nskini göze alarak
şunu söyleyeyim; bu doğal davranış
bile yadırganabiliniyor. Hiçbır jesrine,
çıkarsız yaklaşımlanna karşılık
bulmamış olan insanlanmız, benim
doğal tepkımden ötürü bana teşekkür
edebiliyorlar.
Oysa bemm yaptığım, en asgarisinden
bir karşılık vermedir...
Neden buluşuyor buradaki ve bizdeki
ınsanlar, "küçük mutiuluklar^ın
değerini bilmemekte? Bize yapılan
güzel bir jest, küçük bir duygusalhk, o
denli "bedava" mı? Düşünün günlük
yaşamınızda. Önünüzden içeri girenin
kapıyı sizin için tutmasını, otobüs
kuyrugunda yaşlı oldugunuz, kadın
olduğunuz, kadın oldugunuz için size
yer vermesini... Yorgunsunuzdur.
aklınız bir bir derttedir ve bu tür
"küçük mutluluklara" ayıracak
\aktiniz yoktur.
Bir yağmur yağmıştır, bırakın otobüse
sığışabilmeyi, taksi bile bulunmaz
olmuştur Vaktiniz yoktur bu tür
şeyleri düşünmeye. Öyle bir eve
dönüşten sonra bu satırlan okursanız
"hele sen bir gel de gör_" diye
başlayabılirsiniz tepkinizi dile
getirmeye.
"Küçük murJuluklan"' azımsayalım,
diyorum. Karşı köşede açılan bir
sergiye elde üç karanfille gitmeyi,
sevdiğinız birine -âşık olmanız şart
degil, sevmeniz yeterli- bir Genco
Erkai bileti göndermenız, Anadolu'da
zarzor yaşayan ve bır yıla bile
doldurması kuşkulu bir ayhk dergiye
iki dostunuz abone yapmanız... Ne
bileyim, hepsi yeterli bu davTanışlann,
bir başkasma ve size "birer küçük
mutiuluk" vermesi için...
Otopyacılıkla suçlamayın beni.
Bıliyorum.
Kolay değil durup dururken "ince
şeylerle" -sevgili Gülten Akın-
ilgilenmek. Arna inandığım şey,
"küçük mutiuluklar" olmadan
"büyüklerine" vanlamadığıdır. Aslına
bakarsanız, küçükleri varken
büyüklerine ne gerek var?
Kuyruklu yıldız
altında yasak meyve
BRÜKSEL
OZGUR
ULLSOY
Hale Bopp ıle herakşam aynı saatte
selamlaşıyoruz. Bahann gelişini de
fırsat bilip geceleri kuyruklu yıldız
altında yürüyüşe çıkanlardan "Aaaa,
bak, Hale Bopp" sesleri geliyor. Ben
genelde Hale Bopp'a e-mail
muamelesi yapıp sevdiklerime selam
gönderiyorum. Tabii, kuyruklu yıldız
altında gerçekleştirilen eylemler
haberleşme ve yürüyüşten ibaret
değil. Kapılannı "heyecan verici"
yaşantılara aralamaya karar verip
Yasak Meyve'den tadanlann sayısı da
artmaya başladı.
Telaşa mahal yok. Yasak meyve
(Verboten Frucht), Belçika'da
üretilen bır bıra çeşıdi yalnızca. Bu
ismi bu biraya kim taktı bilmiyorum,
ama bira vapımını yüzyıllarca
rahiplenn üstlendiğini öğrenince
"Yasak Meyve" komik geliyor
kulağa. Efendim, hikâye şöyle:
Soylulann "halka" göre daha uzun
ömürlü olması Benedıctine rahibi
(Gülün Adı'ndaki gibi) Arnold'un
dikkatinı çekmiş. Bu olgunun
nedenlerini keşfetmek üzere derin bir
araştırmaya gırişen keşiş, soylulann
susuzluklannı birayla giderdiklerini,
fakir fukaranın ise çaresiz suyla
yetındiğini gözlemiş. Olur olmadık
yerden içılen sular, halıyle sağlığa
dokunuyormuş. Mide ve bağırsak
rahatsızlıklanndan öte uzun ömrün
sırnnın bırada yattığına kanaat
getiren Rahip Arnold, durumu ötekı
keşişlere de açmış ve böylece
manastır ahalisi suyu bırakıp bira
üretimine ve tüketimine başlanuşlar.
"Sudan" bir sebeple değil. sağlık gibi
önemli bir nedenle böylece başlayan
kutsal bira üretimi giderek başka
manastırlara da taşınmış, yenı tatlar
yaratılmış ve Rahip Amold,
ölümünden sonra aziz mertebesine
yükseltilmiş. Şimdi ülkede dört yüze
yakın bira yapım evınde, iki yüzün
üzerinde bira çeşıdi üretıliyor. Hemen
her çeşidin açık san, san kırmızı gibi
farklı renkleri de hesaba katıldığında
bu sayının dört yüzü bulduğu
söyleniyor. Rakamı beş. altı, hatta
sekiz yüzlere tırmandıranlar da
mevcut. İddialar. tüketilen bira
miktanyla doğru orantılı olarak
değişiyor. Vişneli lCriek, Hoogarden,
Duvel, "sıT gibi tüketilen Stella
Artoıs ve Jupıter, üretilen biralardan
yalnızca birkaçı. Ülkenin çeşitli
kentlerinde, kendi ürettikleri
biralannı satan geleneksel bira evleri
bulmak da mümkün. Bahann
gelişiyle, publardan sokaklara taşan
masalarda Yasak Meyve'yi
yudumlayan Belçikalılar, sağlıklannı
borçlu olduklan Aziz Arnold'u
şükranla anıyor şimdi. Tabii, bütün
parfümlerden dahabaştan çıkancı..---IL
bahar kokusu hesaba katıldığında, -
kuyruklu yıldız altında tek tadılan
yasak meyvenin bira olup olmadığı
sorusunun cevabı okura İcalmış. Ben
ne söylesem. kuyruklu yalan.
Yenidünyaya 'merhaba'
"Beyaz Adam'la ilk dostça temasını bundan
birkaç a\ önce kuran Brezilya'daki Korubo .
yerüleri, Brezilyab uzmaıüar denetiminde
hükümetin korumasma girmeye hazuiaıuyor.
Geçen ekim ayına kadar Peru sının
yakmlanndaki Amazon ormanlannda
uygarhktan tamamcn uzakta yaşayan Korubolar,
tüm yabancılan düşman kabul ettikleri için
kendüeriııi zehirli oklar ve mızraklarta
konuiardı. 200-300 Korubo yeriisinin yaşadığı bu
bölge, şimdi Brezilya hükûmeti tarafindan
koruma altina alınryor.
Polis
korkusu
doğal bir
hastalıktır
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
Daha önce hiç şahin
bakışlı bir serçe
görmemiştim. Hatta ufak
tefekliğine damgasını
vuran biçimsiz çizgilere
bakılırsa, serçe değil
karasinek demek gerek.
Ama çipil gözlerine
yerleştirdiği bakış ona
kolayca sınıf atlatıyor. Ve
genellikle
heybetli insanlara yakışan
"küçük dağian ben
varattun" duruşu...
"Buralar hep benden
sorulur" tavn ve jestleri...
Daha çok iskambil kağıdı
veya içki kadehleriyle
bütünleşmeye uygun
karaktersiz elıyle sık sık
sılaha uzanıyor; onu
sözümona düzeltiyor; gizli
bir sevdayla silahı
okşuyor: insanlardan ve
doğadan çok silahını
sevdiği izlenimini veriyor:
onunla ilgılenirken tüm
kabalığından sıynlıyor,
yumuşuyor.
sevecenleşiyor; silahı
olmadan kendi kendine
bile fazla saygı
duymayacağını
düşündürüyor.
Soğuk, kara. ama
sahibinden çok daha
biçimli silah, bulunduğu
her ortama ağırlığını
koyabileceğinı bilmenin
güveniyle kibir saçıyor.
, Midesindeki yasal
mermileri her an
kısabileceğini haykırmaya
çalışıyor. Aslında bir
yönden sahibine benziyor.
Silahı ona. o ise içindeki
Doğanın gücü kaplıcalarda
STUTTGART
AHMET
ARPAD
Kaplıcalan ve şifalı su kaynaklan
ile Stuttgart, Budapeşte'den sonra
Avrupa'nın ünlü ikınci kenti. Her
gün binlerce insan bu sularda sağlık
anyor. Yıllar boyu, haftanın belirli
günlennde bir saat bile olsa kent
içindeki kaplıcalara gidenler
sağlıklı yaşam peşinde.
Başkenti Stuttgart olan Baden-
Württemberg eyaleti, Almanya'nın
en ünlü kaplıca yöresidir. Kentin az
BU
AKŞAM
22.00
ötesinde başlayan Karaoımanlar
kaplıca dolu. Ülkenin her yerinden
gelen insanlar dört mevsimi güzel
bu doğanın ortasında, yeşil
yamaçlara. oraıan içlerine, göl
kıyılanna kurulu ılıca banyolannda
haftalar geçiyor, beden ve zihin
sağlıklanna kavuşuyor. Hastalar
için kültür ve sanat etkinliklerinin
de önemli olduğunu bilen kaplıca
yönetimleri, değişik konserler,
tiyatro oyunlan ve sergiler
düzenler. Çevredeki ılginç tarihi
kentlere, saray, şato, manastırlara,
hafta sonu panayırlanna ve
müzelere otobüs gezileri yapmak
da mümkündür. Konstanz gölü,
yakın lsviçre ve Fransa'da çekicidir.
Baden-Württemberg eyaletinin 70
kaplıcası içinde en ünlüsü.
Romalılardan bu yana bilinen
Baden-Baden"dir. Parklar içindeki
bu güzel küçük kent, 2000 yıllık
tarihi kumarhanesi ile de dünyaca
tanınmıştır.
Almanya'nın. stres yüklü ve yanlış
gıdalanma hastası modern çağ
bireyi. eşsiz bir doğa ortasındaki,
yüzyıllann geleneğını sürdüren
lCaraonnanlar kaplıcalannı
özellikle yeğliyor.
Bu insanlann umut kapısı ılıcalann
sağaltıcı sulan. içerdekileri
minerallere göre değişik
hastalıklara iyı gelmekte. Daha
önce doktoruna danışmadan
kontrolden geçmeden. hastalık
sigortasının onayını almadan hiç
kimse kaplıca tedavisine gitmez.
Bilinçsiz bir kaplıca ziyareti, insanı
iyileştireceğine ölüme götürebilir.
Köyceğiz'den Ayder'e, Gönen'den
Pasinler'e kaplıca zengini
Türkiye'de, yanlış yararlanma
nedeniyle her yıl yüzlerce hastanın
yaşamını yitirdiğı hep duyulur.
Huzurlu bir ortamda geçen 20-30
günlük iyileştirme sürecinde çeşitli
bilimsel yöntemler tamamen doktor
kontrolünde uyglanır. Önemli olan,
ruhu ve bedeni dinlenmiş kişinin
tam sağlıklı evine dönmesidir.
Kendini yine modern çağ çarkının
'dişlileri' arasında buluveren bu
insan, stresli özel ve iş yaşamına bir
süre daha dayanacak, toplumun
ondan beklediği verim ve üretimi
eksıksiz verecektir. Ta ki, yeniden
Karaorman kaplıcalannın yolunu
tutana kadar...
NTV
Nilüfer Kuyaş,
haftanın kültür ve
sanat gündemini izliyor,
değerfendiriyor.
Her Pazar ekranlarınızda.
KRITIK
MERİT TURİZM YATIRIM VE İŞLETME ANONİM ŞİRKETİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINDAN
Şırketımiz 19% faalıyet ve hesaplanna ilışkin Ortaklar Genel Kurulu, aşağıdakı gündem üzerinde görüşme
yapmak ve gereklı kararlan almak üzere 30 Nisan 1997 Çarşamba günü Saal 14.00'de. ıstanbul'da, Lalelı.
Ordu Caddesı No. 226da yerleşık Meril AntiqueOlel KulüpSalonunda olağan toplantısım yapacaktır.
Ortaklanmızın. ellerındekı pay senetlennı Şırketımıze ve\a bır bankaya ya da aracı kuruma levdı ederek
alacaklan depo yazısını engeç 23 Nısan 1997 Çarşamba günü Istanbul'da. Taksim. Inönu Cad. Vakıf Han
No.2-12 Kat 5de yerleşik Şırketimız Merkezinde Hukuk İşlen Koordinatörlüğü'ne levdı ederek giriş kartı
almalan gerekmektedır.
Kendılerinı loplantıda vekil marifetiyle temsil ettirecek Ortaklanmızın, 9 Mart 1994 tarih ve 21872 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan. Sermave Pıyasası Kurulu'nun Seri IV, No. 8Tebliğıtıe uygun olarak aşağıda
ömeğı verilen vekaletnameyi duzenlemelen gerekmektedır.
Venlecek vekaletnamenin pay sahıbı larafından doldurularak ımzalanması ve imzasının nolerden
onaylattınlması veya pay sahibının noterce onayh imza sirkülenmn kendi ımzasını taşıyan vekaletname
formuna eklenerek Onaklı|a sunıılması gerekmekledır.
Şirketımızin 19% yılı Bilanço ve GelırTablosu ıle Yönelım Kurulu ve Derıetım Kurulu Raporlan. toplantı
güniınden 15 gün önce Şırket Merkezinde Ortaklarımızın mcelemesine hazır bulundurulacaktır.
Sayın pay sahıplerınin veya vekiilennin sözü edilen gün ve saatte toplantıda hazır bulunmalannı rica ederiz.
GCNDEM
1. Açılış ve divan heyetının teşkıli
2. Toplaniı tutanağmın ımzalanması konusunda divan heyetine yetki verilmesi
3. 1996 yılı faalıyel ve hesaplanna ılışkin Yonetım Kunılu Faaliyet Raporu ile Denetçı Raporlanmn
okunması ve görüşülmesı
4. 19% yılı faalıyet ve hesaplanna ılişkin Bilanço ve Kar-Zarar Hesaplannın okunması. görüşülmesı ve
onanması ıle kar dağıtımıyla ılgılı teklıfin görüşülerek kabulü veya reddi
5. Bağımsız Dış Denetleme Kuruluşu Raporunun okunması
6. Yonetım Kurulu Lyelen ıle Denetçılerin ibra edilmeleri
7. Gorev süreleri sona ermış olan denetçılenn seçılmesi ve görev surelennın tespıtı
8 Yonetim Kurulu Cyelen ile Denetçilere odenecek ucret ve huzur haklannm belirlenmesi
9. Bağımsız Dış Denetleme Kuruluşunun seçımi hakkuıda karar
10. Türk Tıcaret Kanununun 334 ve 335'ınci maddelen hukümlerine göre Yonetim Kurulu Üyelerine ızın
verilmesi
VEKALETNAME
MERİT TURİZM YATIRIM VE
İŞLETME ANONİM ŞİRKETİ
İnönü Cad. Vakıf Han No.2-12 Kaı 5
80090 Taksim-İslanbul
MERİT TURİZM YATIRIM VE İŞLETME A.Ş.'nin 30.04.1997 Çarşamba günu, Saal 14.00de İstanbulda.
Laleli. Ordu Caddesı No.226da yerleşik Meril Antıque Otel Kulüp Salonunda vapılacak Olağan Genel Kurul
Toplonlısuıda aşağıda belırttığım (belırttığımiz) göriişler doğrultusunda benı (bızi) temsıle. oy vermeye.
teklıfte bulunmaya ve gereklı belgeleri ımzalamaya yetkilı olmak üzere \ekıl tavın ediyorum
(edıyoruz).
A. TEMSİL YETKİSİNİN KAPSAMI
a. Vekil tüm gündem maddelerı için kendi görüsü doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir.
b.Vekil aşağıdaki talımatlar doğrultusunda gündem maddelen için oy kullanmaya yetkilidir.
Talimatlar: (özel talımatlar yazılır)
c. Vekil şırket yönetiminin önenlen doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir.
d. Toplantıda ortaya çıkabilecek diğer konularda vekil aşağıdaki talimatlar doğrultusunda oy kullanmaya
yetkilidir. (Talimat yoksa, vekil oyunu serbestçe kullanır)
Talimatlar: (özel talimatlar yazılır)
B. ORT4ĞIN SAHİP OLDLĞL H1SSE SENED1NİN
a. Tertip ve Grubu
b. Numarası
c. Adet-Nominal Değeri
d. Oyda Imtiyazı Olup Olmadığı
e. Hamiline-Nama Ya/ılı Olduğu
ORTAĞIN ADI SOYADI tUNVANI)
IMZASI
ADRESİ
NOT: (A) Bölümünde, (a), (b) veya (c) olarak belirtilen şıklardan birisi seçilır. (b) ve (d) şıkkı içm açıklama
yapılır.
mermilere güveniyor;
sahibi onsuz, o mermisiz
beşparaetmiyor...
Polisin önünden geçerken
birdenbire doğanın
kendilerine bahsettiği
fıziki bo>Titlann altina
düşüveren ve o an sanki
bütün görevleri polis
tarafindan aşağıİanmak
olan insancıklar, bu iğrenç
tehlike şeridini aşıp
yeniden kişilikli insanlar
olmaya acele ediyoriar.
Çoğu bu anı bir an önce
yaşamından silmeye hazır.
Kimisi polise çalışıyor.
Kimisi bocalıyor. Polisle
selamlaşmak ister gibi bir
tavır içine girenler var.
Eceline susamış bir iki
şaşkın ördek gidip polise
bir şeyler soruyor, sanki
korkulannı yenmek için
ateşin üzerine yürüyorlar;
bir gözlen güvensizlik, bir
gözleri riyakârlık dolu;
polise yaklaşmalannda,
onunla birleşip kendileri
gibi öteki sıradan
ölümlülere karşı cephe
açma isteği var gibi,
kendilerini ancak böyle
kurtarabileceklerini
düşünüyorlar. Polisin
mağnır bakışında çelişki
kıvılcımlan yanıyor; bir
yandan otoritesinin kabul
görmesınden hoşnut; bir
yandan da kendisinden
aşağı birilerinin ha deyince
huzuruna çıkıvermesini
densizlik sayıyor.
Gözlerini 'görev'inden
ayırmadan konuşuyor.
Daha doğrusu konuşmaya
başlamadan önce
psikolojik üstünlüğü ele
geçirmek için soru ,,,,
yagdınyor. Kendişjgibi,,,^
biçimsiz olan son şaşkın
ördeğin sorusunu
cevaplamaktansa ona "
kimlik sormayı tercih
ediyor. Ördek afallıyor,
kızanp bozararak kendi
ceplerinde kayboluyor.
Derken yüce polis, onu
affedip başkalanna
vükleniyor. ^Kimliginiz!
kimlik! KimBgini göster!"
Kalabalık, bağnna
elbombası düşmüş gibi
savruluyor. Polisin
uzanabileceği alanın dışma
çıkma çabası belirgin.
Kimileri hem uzaktan
gidiyor, hem de başlannı
ters yöne çevirerek polisle
paylaşabileceği bütün
düzlemleri yok etmeye
çalışıyor. Ama polis doğal
olarak "dünyamn en zeki
ve dikkatli" yaratığı
olduğunu kanıtlıyor.
denizden onlarca metre
yukanda keşif uçuşlan
yaptıktan sonra avını bulan
aç bir kuşun kurban balığa
acımasız saldmsını
anımsatan ani bir hareketle
"uj'anık yurttaş"ı
enseliyor. "Hey; sen!
KJmliğini göster
bakayım!" "Uyaıuk
yurttaş" ne kadar kişilikli,
bilmiyorum; ama
kimliksiz olduğu kesin.
Polis, çoktan beri,
kullanmaya hasret kaldığı
ikinci tür ünlem
cümlelennden birini
zevkle harcıyor:
"Emniyete gidcBm, derdini
orada anlaörsın!" Zavallı
yurttaşın son çırpınışlan,
futbolculann san kartı
yedikten sonra bir türlü
vazgeçemedikleri itiraz
tavırlannı akla getiriyor.
Polisin gitmeyi önerdiği,
ne önermesi, emrettiği
'emniyet'. insanın bütün
emniyet duygulannı sıfirla
çarpan bir sözcük haline
geliyor.
Odediği vergilerle şahin
bakışlı, yasal mermili
karasineğin karnını
doyuran 'büyük insanlık';
kan dolaşımında firtmalar
kopan, alnında ter
damlacıklan biriken, az
önceki güvenli
adunlanndan bir
sonsuzluk boyu uzaklaşan
acınacak bir solucandır
şimdi. Ve bir zaman sonra
katılacağı bir mitingde
"Pöüs millet el ele!" diye
slogan atarken şu an
yaşadığı duyguİan hiç
anımsamayacak kadar kıt
belleklidir.