Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 NİSAN 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
Teknolojiye tepki duyan Claude Sautet, kendi dünyasmı yazmayı yeğliyor
^Şîmdi soııbalıan yaşıyorum'DUYGUDURGUN
16. lstanbul Uluslararası Film Festivalı bu yıl, Efia
Kazan ile bırlikte 'onur konuğu' olarak ünlü Fransız yö-
netmen Claude Sautet'yi agırladı. Sautet, Yeni Dalga
sonrası Fransız sınemasının en önemlı ustalanndan bıri.
1924 doğumlu yönetmen, müzık ve heykel eğitimı al-
dıktan sonra sinemaya yönelmiş. Sautet, tam anlamıyla
sinemanın mutfağrndan yetişen bir yönetmen. Uzun sü-
re senaryo yazarhgı ve asistanhk yapmış. LouisMaöeve
Jose Giovanni gıbi sinemacılara yazdığı senaryolar yü-
zûnden adı 'senaryo doktonı'na çıkmış. Yves Montand,
RomySchneider, IVücbel PiccoB gıbı usta oyuncularla de-
falarca çalışan; klasik Fransız sinemasının günümüzde-
ki en önemlı mırasçısı Sautet ile lstanbul Film Festivali
sırasında görüştük. Son dönem fümlerinden 'AyazdaBir
Yürek'ın dünya pazarlan ıçın tanıtımı sırasında, kame-
ralarkarşısında fîlmden söz etmenin çok sıkıcı ve gerek-
siz bir ış olduguna karar veren Sautet, uzun bir sûre ba-
sınla görüşmeyi kabul etmemiş. Ancak son beş yıldır rö-
portaj önerileriru geri çevirmıyor. llk kez geldiğı îstan-
bul'a hayran kalan Sautet, Istanbul'u keşfetmek istedi-
ğıni sö\ leyerek 'Burada çok hafifim' dıyor.
-Onceki filmkrinize göre bugün daha sadebir dfleyö-
nektiğinizi söytemistiniz. Bu yöneöşin nedenini öğrenebi-
Brmiyiz?
CLAUDE SAUTET - Sadeliği seçmemdekı neden si-
nemanın ve gÖTselliğin ge-
lişiminden kaynaklanıyor.
Teknoloji pekçok görsel ve
işitsel efektin de gelışmesi-
ni sağladı. Ben de, teknolo-
jinın gelişimi ölçüsûnde
kendımı geriye çektım.
-Teknolojiye tepkimidu-
yuyorsumız?
SAUTET - Evet, basitli-
ğı seçmenın nedenı tekno-
lojiye duyduğum tepkıden
kaynaklanıyor. Ikmcı ne-
den ıse, med> anın ınsanlar-
dan söz ederken devamlı
onlan kategorize etmesı.
lnsanlar aruk standardıze,
tektıp kışılikler olarak gös-
teriliyor. Bense tekil ılişki-
leri kurmaya çalışıyonım. Mesela bir kahvede oturan ın-
sanı anlahyorum. Gündelik hayatın içinde fark edilme-
yen insanlann ve onlann ilişkilerinin betimlemesıni ya-
pıyorum. Birbirlenyle olan ilişkilerinde karşılıklı olarak
alıp verdikleri şeyleri anlatıyorum. Tabıi, ilişkilerin giz-
lı kalmış yönlen de ortaya çıkıyor böylelikle. Bu gizli-
likler keşfedildiği zaman insanlar arasındabir güven be-
lıriyor. tki kişirun birbiriyle zenginleşmesı ve daha son-
ra aynlması yaşam cesaretini arttınr. Zaten filmlerimin
sonunda hiçbir zaman mutlu son yoktur. Önü açıktır, tıp-
kı ilışkılenn ve hayatın kendisi gibi.
-Sinemaya polisiyeyle başlayıp karanhk işkr ceviren
kişilerin öykülerini anlatnnız. Insan portreJeri sonraki
fılmlerinizde devamedLSondönerodede kadın-erkek fliş-
Irîlerini incetivorsunuz. Sautet sinemasııu, insan durum-
lanfizerineçeştiemeler di>e tammlayabüir miyiz?
SAUTET - Ben, Paris'ın birbanlı> ösünde doğdum. O
kadar kanşık bir ortamdı ki orası. Her türlü insan yaşı-
yordu. Küçükken çok utangaçtım ve uzun süre bu utan-
gaçlığı atamadım. Hâlâ da öyleyim. Gençken de. özel-
lıkle günün moda akımlannı hiç takip etmezdım. Böyle
utangaç bınyseniz başkalanna karşı daha duyarh olur-
sunuz. Fılmlerimde, çevremdeki kışilerden bana geçen
bütün bu duyarhlıklar var.
-Feld şimdiki popüler smemaya nasıl bakıyorsunuz?
SAUTET - Şu anda şiddet sineması moda. Küçük ço-
cuklar bile gidıp görûyorlar bu tür filmleri. Insanın içi-
ne işleyen entelektûel filmler de yapılıyor, onlann hak-
kını yememek gerek. Ama ben başka bir şeyden yana-
yım; insanda sûrekli olan olgulan anlatmak istiyorum.
Basit bir örnek vereyim: Romy Schneioer ile ilk karşı-
laşuğtmda hemen saçlanru arkaya toplatmıştım. Emma-
nuelle Beart'ı ılk gördüğüm zaman ondan da aynısını
yapmasıru istedım. Benim filmlerimde hiçbir zaman o
günün saç modasına rastlayamazsınız. Yapaylıklan kal-
dınyorum, böylelikle insanın şefFaf yönü ortaya çıkıyor.
-Gûnumüzânemasınaegemen obn şiddet,seksvetür-
lü efektkrin dtşmda durarak kendi sinema diiinizi ısrar-
la sürdürüyorsunuz. Bu ısrann kaynağı ne?
SAUTET - Teknolojıy le ılgılı çok fazla şey ortaya çık-
tı. Şiddet, seks, vahşet filmleri modası daha uzun bir sü-
re devam edecek. Çünkü bu bir moda. Bu tür filmleri bı-
lerek ve severek yapıyorlar. Ben asla bu tür film çeke-
mem; sevmem de. Küçük dünyamı yazmayı tercıh ede-
rim. Mesela ben bir müzeye girdiğunde etrafta görüle-
cek bir sürü şey vardrr, ama tek bir tablodur benı heye-
canlandıran. zenginleştiren.
- Avnıpa sinemaanın Hoflyvvood karşısuıda verdiği
mücadeleyienörgüttü biçimde Fransayürütüyor. Bu mü-
cadelevi nasıl dfğerlcmlirtvorsunuz?
' SAUTET-ÖzelliklePa-
ns ve diğer üniversite şe-
hırlerinde önemli bır sıne-
masever kitlesı var. 1950
yıhndan beri hükümet bir
vergi koymuş. Sinema sa-
lonlannda satılan her bılet
üzerinden vergi alıyor ve
bu vergi sinemaya gen dö-
nüyor. Böylelikle her yıl
yeni filmler yapılabıliyor.
Diğer Avnıpa ülkelen böy-
le bır sistemı gerçekleştı-
remiyor. Amenkalılar on-
lan o kadar iyi denetliyor-
lar kı elleri kollan bağlı.
- Festivale kablan genç
Fransız >önetmen Jacques
Deschamps. Franszyönet-
menleri arasında son dönemde Idşisel bir üslup yaratan
kimscnin olmadığmı sövlemişti. Genç Fransız sineması
üzerine ne düşünüyorsunuz?
SAUTET - Ben bu görüşe katılmıyorum. Çok renklı,
çok değişken bir sinema ortaya çıktı. tki üç yıldan beri
özellıkle ılk filmlenni çeken kadın yönetmenlerden çok
ilginç filmler geliyor. Kadınlann bakış açılan çok değı-
şik. Sadece Fransa için değil, dünyanın her ülkesi için
geçerli bir durum bu. Kadınlar artık daha sosyal, daha
bağımsız. Eskiden tek tük kadın yönetmen vardı, şimdı
sayılan gerçekten çok fazla. Bir bakıma sınemada kadm
yönetmenlerin ilkbahan yaşanıyor. Bense sonbahan ya-
şıyorum.
- Mutlaka yeni bir projeniz vardır ama~
SAUTET - Ben hiçbır zaman yeni projemin ne olaca-
gını önceden bilmem. Devamlı>senaryjj> iueane çaUşı-
nm. Bazen dört beş ay sürer bu calışma. Detaylarda yo-
ğunlaşınm. llham kuş gıbıdir ve bazeno kuş birtürlü uça-
maz. Ya da birdenbire sürpriz bir konu ortaya çıkar. Öy-
küyü bulduğum anda ritim başlar. Sonra dıkkat ve kon-
santrasyon gelır. Fılmin kurgusunu ancak bittiğı zaman
anlanm. Çünkü söylenen şey değil, söylenmeyen şey
gerçektır. Tıpkı müzik gibi. Müzikhiçbirşeyi açıklamaz.
'adeliği seçmemdeki neden, sinemanın
ve görselliğin gelişiminden
kaynaklanıyor. Teknolojiye tepki
duydugum için kendimi geriye çektim.
Tekil ilişkileri kurmaya çalışıyonım. Ben
asla şiddet, seks, vahşet filmleri
çekemem; sevmem de. Küçük dünyamı
yazmayı tercih ederim. Gündelik hayatın
içinde fark edilmeyen insanlann ve
onlann ilişkilerinin betimlemesini
yapıyorum. Bir bakıma sinemada kadın
yönetmenlerin ilkbahan yaşanıyor. Bense
sonbahan yaşıyorum.
(Fotoğraflar: KADERTUĞLA)
Fransız Yahudi ailelerinden Nazilerin çaldığı yapıtlar Fransa'da beş müzede sergileniyor
Resimlergerçek sahipleriniarıyorKültür Servisi - Pans'te geçen hafta
açılan bir sergide yer alan yapıtlann han-
gi sanatçılara aıt olduğu gayet açıktı. An-
cak yapıtlann kımlere aıt olduğu büyük
bır sorun oluşturuyordu...
194O'lı yıîlarda Naziler tarafından
Fransız Yahudısi aılelerden çalınan yapıt-
lann arasında, Picasso, Matisse \ e Reno-
ir gibi ünlü ressamlann resimleri de bu-
lunuyor. Çoğu ılk kez ızleyicı önüne çı-
kıyor. Fransız hükümeti, şu sıralar beş
ayrı müzede düzenlenen sergiler aracılı-
ğıyla bu yapıtlann gerçek sahiplerini an-
yor. Yapıtlan görüp tanıyanlar, bır za-
manlar kendilerine ya da ailelerine ait bu
yapıtlar üzennde hak iddia edebilecek.
Fransız hükümetinin bu gırişimi. 50 yıl
önce yağmalanan yapıtlan gCTçek sahıp-
lerine ulaştırma yolunda ilk kez atılan
resmı bir adım olarak nitelendirilıyor.
Bu gınşım çerçevesınde geçen hafta
Pompıdou Merkezi'nde bır de konferans
düzenlendi. Soykınmdan sağ çıkanlann
katıldığı konferansta. ortak bır düşünce-
yi dile getiren tek bir soru soruldu: u
Bu
yapırJan gerçek sahiplerine ulaşürmak
için neden yanm yuzyıl bekJenmişti?"
Fransa'da şu sıralar LouvTe. Musee
D'Orsay, Pompidou Merkezı, Ulusal Se-
ramık Müzesı ve Versailles'da aynı amaç-
la düzenlenen \ e )r
üzlerce yağmalanmış
yapıtı bir araya getıren sergilerle işte bu
İda Grinspan, Auschwitz
sonras fbtoğrafi fle
Pompidou'da
hata düzeltilmeye çalışılıyor. Sergideki
yapıtlann her biri, olağanüstü bir tarihın
tanıklan olarak duvarlardan izleyiciye
sesleniyor. Vıchy rejımıyle işbırtıği için-
de toplama kamplanna gönderilen ve
orada vahşı bir biçimde öldürülen 75 bin
Fransız Yahudısınin ortak kaderini sim-
geliyor yağmalanmış Picasso'lar, Matis-
se'ler, Dufy'ler, Corot'lar. Utrillo'lar ve
dahanicesı..
Ida Grinspan, Pompidou'daki konfe-
ransa katılanlardan. Auschwitz'den kur-
tulmuş, ama anne babasını orada yitir-
miş. Konferansa meraktan katılmış. "Ba-
bam iyi bir terziydi, ama resim alacak pa-
rası yoktu." Pıcasso'nun "Kadın Başı"
resmiyle Dufy'nin dingın bir Venedık
manzarasına bakarken. "Bu resiınlerde o
yıîlarda Naziler
tarafından Fransız Yahudisi
ailelerden çalınan yapıtlann
arasında, ünlü ressamlann
resimleri de bulunuyor. Çoğu
ilk kez izleyici önüne çıkıyor.
Fransız hükümeti, şu sıralar beş
ayn müzede düzenlenen
sergiler aracıhğıyla bu
yapıtlann gerçek sahiplerini
anyor. Fransız hükümetinin bu
girişimi, 50 yıl önce
yağmalanan yapıtlan gerçek
sahiplerine ulaştırma yolunda
ilk kez atılan resmi bir adım
olarak nitelendiriliyor.
insanlann ruhu var" diyor.
Avnıpa Yahudi Kongresi'nden Myri-
am Glikerman, toplama kamplannda *^e-
cavüz ve ölum, olüm, yine ölüm"le karşı-
laşan bu insanlann, resimlerin iade edil-
mesını bır "ahlak sorunu" olarak ele al-
dıklarmı söylüyor. Yapıtlann gerçek sa-
hiplerine ulaştınunasının, öncelikle "ah-
lald bir sonımhıhık" olduğunu belutiyor.
Portakal 'dan
'Rakkase*Kültür Servisi - Portakal Sanat ve
Kültür Evi'nın 'Osmanh Sanat Eser-
leri Tablo ve Hat Müzayedesi' bugün
saat 14.00'te lstanbul Conrad Ote-
li'nde gerçekleştirilecek.
Müzayedede Osmanh Hanedanı.
Fikret AdiL Füruzan Hanım, Halil Pa-
şa aılesı, Hüseyin Hilmi Paşa ailesı,
M. Dranas, Osman Asaf Bora, Salah
Cimcoz, Sami Efendi (Çölgeçen) ve
Sedad Hakkı Eldem koleksiyonlann-
dan eserler de yer almakta. Müzaye-
denın rekor fiyattan satişa sunulacak
yapıtı, Emile Vernet Lecomte'nin
'Rakkase' adlı tablosu. Şark'ın tüm
gizemlı erotızmını yansıtan tablo 7.5
milyar TCden satişa sunulacak. Mü-
zayedede Nazmi Ziya'nın 'Lüksem-
Osmanh sanat eserleri, tablo ve hat müzayed
7.5 müyardan satişa sunulacak
bourg Bahçesi' adlı ahşap üzerine
yağlıboya tablosu 3 milyar TUden su-
nulacak. Nazmi Ziya'nın Paris döne-
mine ait olan bu resmi post-empres-
yonıst Fransız resmının özelliklerini
taşıyor. tbrahim Çalh'nm peyzaj ile
figürü birleştiren 'Bahkçı' adlı tablo-
su ise 3 milyar TCden satişa sunula-
cak. Ibrahim Çalh'nın 'Maşlahb Ka-
dınlann Ada Gezintisi' adım taşıyan
yağlıboya yapıtı da 2 milyar 750 mil-
yon TUden sanatseveriere sunulacak.
Şevket Dağ'ın eski Türkçe ve Fran-
sızca imzalı 1910 tarihli 'Ayasofya İçi'
adlı tablosu ıse 2 milyar 250 milyon
TU satış fiyatıyla müzayedede yer alı-
yor.
Nazmi Ziya'nın 'Tütün Deposu'
adlı tablosu ise 2.6 milyardan satişa
sunulacak. Eser, sanatçının olgunluk
dönemi yapıtlan arasında yer alıyor.
Marsılyalı ressam Fabius Brest'in
'Han Önünde' adlı tablosu ise 2 mil-
yar TUden alıcıya sunuluyor. Brest,
oryantalist resmin önemli ısimleri ara-
sında gösteriliyor.
Müzayedenin ilgi çekici yaprtlann-
dan bir bölümü de FeKs Auguste Cle-
ment'ın 'Nü' imzalı iki tablosu. Cle-
ment'in yapıtlan 1.5 milyar TUden sa-
tişa sunulacak. Pierre Desire Guille-
ment'ın 'Sarayh'. Antonio Giovanni
Guardi'nin 'Harem' adlı tablolan ise
teklif usulüyle satılacaklan için rekor
fiyatlara ulaşması beldenen yapıtlar
arasında.
Babasını Auchwitz'de yıtıren Nazi avcı-
sı Serge Klarsfeld de "Kurbanlar hâlâ
aa çeldyor'' diyor.
Fransa Kültür Bakanı Philippe Dous-
te-Blazy, Nazilenn yağmaladığı bu hazi-
nelenn sergilenmesini. Fransız hüküme-
tinin 'açıklık poütikası'nın bir uzantısı
olarak değerlendıriyor. Hükümet yetkili-
len, geçen ocak ayında yapılan inceleme-
ler sonucunda Fransa'daki müzelerde bu-
lunan bu yapıtlann gerçek sahıplenne u-
laştırma yolunda herhangi bır çaba sar-
fedilmemiş olmasmı eleştırmiş ve mü-
zeleri uyannıştı.
Şimdi yapıtlan sahıplenne ulaştınna
yolunda büyük bir seferberlik başlamış
durumda Yapıtlar alfabetik sırada sergi-
lendığı gibi, tanmmalannı kolaylaştır-
mak amacıyla her bır yapıtın yanında ar-
ka yüzlennin fotoğraflan da bulunuyor.
Pompidou Merkezi'nden Dküer Schul-
man, "Zaten her bir yapıtta tarihin par-
mak izlerini bulmak olasT dıyor.
Fransız hükümetinin açıkladığı resmi
rakamlara göre, Nazilerin yağmaladığı
yapıtlann sayısı 100 bıni buluyor. Bun-
lardan binlercesi Fransa'ya iade edilmiş.
45.441 adedi, savaş sonrasında ailelere
geri verilmiş. Aralannda Picasso ve Da-
B'nin imzasım taşıyan binlercesi ise
SS'ler tarafindan parçalanmış ya da ya-
kılmış. Geri kâlanı ise düşük fıyatlarla sa-
nat pazannda alıcı bulmuş.
Ingiliz Yahudılen Derne-
ği'nden Martin Savitt, Fran-
sa'daki sergiler sonucunda
gerçek sahiplerini bulama-
yan yapıtlann satılması ge-
rektiğını söylüyor. Savitt,
"Balük ülkelerinde yaşayan
ve savaştan sonra kompanse
edilmeyen pek çok Yahudi
yaşryor. Bu yapıtlann sabşın-
dan elde edilecek gelir onla-
raaktanlabilir" dıyor Savaş
«ırasında kaybolan sanat ya-
pıtlannı araştıran Phffip Sa-
unders de benzer bir düşün-
ceyi dile getiriyor: "Fransız
hükümetinin bu yaprtlan e\-
den çıkarmasa gerekir. Çün-
kü bu hazine onlara ah de-
ğfl." Simon Weisenthal Mer-
kezi ıse Fransa'daki sergile-
rin dünyayı dolaşması için
Fransız hükümetme çağnda
bulundu.
esı
Madonna bu kez Tina
Modotti'yi oynayacak
• Lech walesamn
müzeye dönüştürülmesi
beklenen evi, çok kötü bir
durumda bulunduğu ve
çevTe için tehlike
oluşturduğu
gerekçeleriyle yıkıldı.
Walesa emeklilik
günlerini artık eski evınin
yakınlannda yepyeni bir
evde sürdürüyor.
• Paul Nevvman
daha önce de birlikte
çahştığı yönetmen Robert
Benton'Ia yeni bir
filmin
çekimlerine
başlıyor.
Newman'la
Susan
Sarandon'un
birlikte rol
aldıklan fılmin
adı 'Magk Hour'
romantizmı
çağnştırsa da, aslında
korku öğeleriyle örülü.
Günümüz Los
Angeles'ında işlenen
cinayetlerin korkunç
öyküsünü anlatan filmin
yönetmeni Benton'ı
Kramer Kramer'a karşı
filminden tanıyorsunuz.
• Agattıa Chrlstle
Nathan Yayınevi'ne karşı
açılan davayı kazandı.
• Mick Jagger.
Madonna'nın başrolde
olacagı bir filmin
yapımcıhğını üstlendi.
'Evita' sonrası projelerde
bekledığinı pek
bulamayan ünlü yıldız,
Jagger'in filminde 1930
Italyası'nın dillere destan
sinema oyuncusu ve
fotoğraf sanatçısı Tina
Modotti'yi canlandıracak
Modotti, Meksika'da
üstlendiği etkin siyasetçi
kımlığiyle de o yıîlarda
dıkkatleri üzerine
çekmişti. Filmin henüz
adı, yönetmeni ve baş
erkek oyuncusu belli
değil, ama Madonna'nın
başladığı işi bitirme gibi
bir özelliği var.
• Mstislav
Rostropovlç,
mart ayında
yetmiş yaşına
basan ünlü
viyolonsel
sanatçısı ve
orkestra şefi,
doğumgününü
£ S «arnson
kutlayacak. Festival, 40
ülkeden 300 sanatçının
katıhmı ve yardımıyla 8-
18 mayıs tarihleri
arasında gerçekleşecek.
Rostropoviç. 70. doğum
yılının kutlanacağı
festival kapsamında 9
mayısta bir oda müziği
konserinde viyolonsel
çalacak ve 17-18 mayısta
da FTokofiev'in Romeo
ve Juliet balesinin
müziğıni yönetecek
• Carry Kasparov
Geçen yıl Deep Blue adlı
IBM bilgisayarla yaptığı
maçı kaybederek herkesı
şaşırtan dünya satranç
şampiyonu, 3 mayısta
New York'ta
gerçekleşecek olan maçta
yeniden insan zekâsını
temsil edecek.
Şampiyonun bu seferki
rakıbi, üç dakikada kırk
milyar bağlantı kurabilen
daha geliştirilmiş bır
Deep Blue. Ancak 33
yaşındaki Kasparov "Çok
iyi oynamak zorunda
olduğumu biliyorum, ama
hâlâ şansımın daha
yüksek olduğunu
hissediyorum" diyor.
• Jörg
Immerdorf
Çağdaş Alman
ressamı. 1984
yılında
Hamburg'da
açtığı ban 'La
Palma'yı sattı.
Immerdorf,
moda tasanmcısı
Wolfgang Joop
ve oyun yazan Heiner
Müller gibi ünlülenn de
sık sık ziyaret ettiği barda
güzel günler geçirdiğini
kabul etse de artık
hancıhk yapmak
istemediğini belırtti.
• Steven splelberg
'Schindler'üı Listesi'nden
üç yıl sonra yine yankı
uyandıracak bir filmle
kamera arkasında:
'Amistad'. 1839 yılında
bir grup Afrikah kölenin
kendilerini Amerika'ya
götüren Amistad adlı
gemide çıkardıklan isyanı
konu alan filmin
çekimleri şubat ayından
beri sürüyor. Steven
Zaillan'ın senaryosunu
üstlendiği fılmde,
Anthony Hopkıns ABD
başkanını, Morgan
Freeman ve Matthew
McConauhey'se köle
tüccarlannı
canlandınyorlar. Yaz
aylannda ABD'de
gösterime girecek olan
filmin 'Schindler'ın
Uistesi' çizgisinde bir
başan kazanacağı
söylemyor.
Ford ve Jacgues Demy.
• Harrison Fordun
1968 yılrnda çekılmış bir
fotoğrafı Fransız Studio
dergisinde yayımlandı.
Fotoğrafta genç Ford,
'Les Demoiselles De
Rocheford'un yönetmeni
Jacques Demy'yle
karşılıklı konuşuyor.
Demy'nin Ford'a 'Model
Shop' adlı filminde
oynaması için rol teklif
edişini ölümsüz kılan
fotoğraf Agnes Varda
tarafından çekilmiş. Ne
yazık ki, yönetmenin
çahştığı stüdyo 'gelecek
vaat etmediği'
gerekçesiyle, utangaç
görüntülü gençle anlaşma
imzalamamış.
Festival konuldarı
4
Boğaz Gezisi'nde
Kültür Servisi -16. Ulus-
lararası tstanbul Film Fes-
tivali'nin yabancı konuklar
onuruna düzenlediği Bo-
ğaz gezisi önceki gün Se-
mıramis I yatında yapıldı.
'Boğaz Gezisi'ne, Altın La-
le Jürisi Başkanı Jiri Men-
zeJ ve jüri üyelerinden ft-
ter Del Monte,Sergey Bod-
rov, Özay Fecht ve konuk
yönetmen Peter Greena-
way ve Claude Sautet de
katıldı.
Jüri Başkanı Jiri Menzel;
bu kadar soğuk bir havaya
rağmen tstanbul'daolmak-
tan son derece mutlu oldu-
ğunu ve tstanbul'u çok be-
ğendığini ıfade etti. Film-
ler hakkında yorum yap-
maktan kaçınan Menzel
aynca, Türk fümlerinden
hiçbirini izlemediğini de
sözlerine ekledi.
Jüri üyeleri ve konuk yö-
netmenler festival hakkın-
da konuşmaktan kaçınarak
Boğaz manzarası seyret-
meyi yeğledıler. Festival sı-
rasında yoğun film progra-
mı nedeniyle Istanbul'u
gezme firsatı yakalayama-
yan konuklar 'Boğaz Gezı-
si' ile Istanbul'un güzellik-
lennı seyretme olanağı
buldular. Havanın güneşli,
fakat soğuk olmasma aldır-
mayan konuklar, içkilerini
yudumlayarak birbirleri ile
sohbetettiler. Film Festiva-
li havasından sıynlmış gö-
rünen konuklar. hetn bir
arada olmanın hem de Bo-
ğaz'ın güzelliklerini sey-
retmenın tadını çıkardılar.
Tuncel Kurtiz. Canan ve
Bennu Gerede'nın de yer
aldığı gezı, konuklann, Is-
tanbul'un güzelliklerinin
tadını çıkartmalanyla son
buldu.