Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 1997 PERŞEMBE
HABERLER
Yargıtay
Mısır'a
Erbakan
sorusu
• Yargıtay
Cumhuriyet
Başsavcılığı, Fl-
Anbaa gazetesine
verdiği bir demeç
nedeniyle Başbakan
Erbakan hakkında
başlattığı inceleme
çerçevesinde, Kahire
Savcılığı'nayazı
gönderdi.
•Yazıda, Erbakan'la
röportaj yapan
gazetenin Kahire
muhabiri Ali İliva'nın
ifadesinin alınması ve
röportajla ilgili
Erbakan'a ait ses
bandının bir
kopyasının
gönderilmesi
istenildi.
EVİN GÖKTAŞ
ANKARA - Yargıtay
Cumhunyet Başsavcılığı.
RP Genel Başkanı ve
Başbakan Necmettin
Frbakan'ın, El-Anbaa
gazetesının 31 Aralık
1993 tarihlı röportajı
nedeniyle resen
başlattığı soruşturma
nedeniyle Kahıre
Savctlığı'na yazı
gönderdi. Yargıtay
Başsavcıs! Vural Savaş,
Dışişleri Bakanlığı
kanalıyla Kahire
Savcılığı'na ilettiği
yazıda, söz konusu
röportajla ilgili evrakın
gönderilmesını istedi.
Yargıtay Başsavcısı Savaş.
parti kapatmanın
ciddi bir iş oldugunu
belirterek konunun
üzerine büvük bir
ciddiyetle gittiklerini
bildirdi.
Kahire'den gplecek
yanıt...
Savaş. "Her dış üikedeki
yayını "Doğrudur' diye
kabul etmek mümkün
dcğildir. Hele bu ülke bir
Arap ülkesi ise. Bu
nedcnlc konunun üzerine
ciddi> etle gidiyoruz. Şu
aşamada Refah Partisi
hakkında kapatma davası
açmamı/ söz konusu
değildir. Nasıl bir yol
izleyecegimize, Kahire'den
gelecekevrakı
inceledikten sonra karar
vereceğiz" dedi
Erbakan"ın El-Anbaa'ya
verdiği demeçte. "Hilafet
sona erdikten sonra
Mustafa Kemal, İslam
dinine ve alimlerine karşı
acımasız savaş başlattı.
Camileri ahır yaptı ve
İslamla uğraşanlan
öldürttü. Camilerde ezan
ve Kuran okunmasını
yasaklattı. Biz iktidara
geldikten sonra laikliği
kaldınp şariatı
getircceği/'" dediği ileri
süı-ülüyor. Savaş. Kahire
Savcılığı'na gönderdiği
yazıda. "Türkiye'de
faaliyette bulunan ve
halen başka bir siyasi
partiyle iktidar ortağı olan
Refah Partisi'nin anayasal
suç teşkil eden fiillerini
soruşturduğunu"
belirterek. "Ülkemizde
yürürlükte bulunan
Siyasi Partiler
Kanunu'nun 101/b
maddesi siyasi
parti genel başkanlaruun
sözlü açıklamalannın
siyasi partiyi de
bağlavacağını kabul
etmiştir'" dedı.
Takipsi/Jik karan
Ankara DGM
Başsavcılığı. söz konusu
gazetedeki röportaj a atıfta
bulunarak. 20 Şubat 1994
günlü Hürnyet
gazetesınde "İşte
Erbakan" başlığıyla
yayımlanan haber üzerine
inceleme başlatmıştı.
İnceleme sonunda,
Ankara DGM Savcısı
Talat Şalk tarafından söz
konusu gazetenin
muhabiri
bulunamadığından ve
Basın Yasası uyannca
zamanaşımı söz konusu
olduğundan takipsizlik
karan verilmişti.
Yetkililer, Yargıtay
Başsavcılığrnın
Ankara DGM
Başsavcılığı'nın bu karan
üzerine resen harekete
geçildığını belirttiler.
Emniyet operasyonunu durduran yargı karan, dün Erbakan ve Akşener'e APS ile gönderildi
Içişleri yargıya itiraz edecekANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)- Ankara 5. İdare Mahkemesi,
İçişleri Bakanı Meral Akşener'in
emniyetteki yasadışı operasyonu
ile ilgili olarak önceki gün verdiği
"yürüriüğü durdurma" karannı,
Acele Posta Servisi (APS) ile teb-
liğ etti. Karar, Başbakan Necmet-
tin Erbakan ve Akşener'e ayn ay-
n gönderildi.
Akşener'in talimatıyla harekete
geçen Içışleri Bakanhğı hukukçu-
lannın. Alaaddin Yûksd'ın yasada
emredden dörtlü kararname prose-
dürüne uyulmadan Emniyet Genel
Müdürlüğü'nden uzaklaştınlması-
na ilişkin ışlemi durduran mahke-
menin karanna itiraz dılekçesi ha-
zırladıklan bildirildi. itiraz başvu-
rusunun. bugün bir üst mahkeme
olan Ankara Bölge İdare Mahke-
mesı'ne yapılabileceğı kaydedildi.
Akşener'in gece baskınıyla ma-
kamından uzaklaştırdığı Alaaddin
Yüksel'in avukatı Tezcan Çakır ise
• Alaaddin Yüksel'in avukatı Tezcan Çakır, Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin verdiği
"yürüriüğü durdurma" karannm bir an önce uygulamp müvekkilinin Emniyet Genel
Müdürlüğü görevine başlatılması için dün İçişleri Bakanlığı'na dilekçe verdi. Çakır,
Akşener'in "hukuk anlayışı ve sevgisinden yoksun bir insan oldugunu"
belirterek "Padişah zihniyetine sahip böyle bir bakanın, yargının bu karannı
uygulayacağını hiç sanmıyorum" dedi.
idare mahkemesinın verdiği yürür-
iüğü durdurma karannın, bir an ön-
ce uygulanıp müvekkilinin eski gö-
revine iade edilmesi için dilekçey-
le dün İçişleri Bakanlığı'na baş-
vurdu. Mahkemenin verdıği kara-
nn "nihai karar" niteliğınde oldu-
gunu belırten Çakır. "Müvekküim
şu anda resmen Emniyet Genel
Müdürii'dür. Görevinin başında ol-
ması gerekir*' dedi.
Akşener'in hukuk anlayışından
ve sevgisinden yoksun bir insan ol-
dugunu ileri süren Çakır. "Padişah
zihni)etine sahip böyle bir bakanın,
yargının bu karannı u\ gulayacağı-
nı hiç sanmıyorum"' diye konuştu.
Çakır, şunlan söyledı:
' Yapılan işlenı tümüv le hukuka
aykındır. Zaten \argı karannda bu
açıkça betirtiliyor. Genel müdüriü-
ğe müşterek kararname ile atanan
müvekkilinıin. aynı paraleüikle gö-
revinden ayrdması gerekir. Üstefik
müvekkUim. genel müdüriükte ıs-
rar etmiyor. "Benı hukuka uygun
şekilde bu görevden alın' diyor.Sa-
ym Yüksel şimdiye kadar uç ayn
bakania çaüşrruş bir bürokrat Her
bakan geldiğinde gjdip Benımle
çalışmak istemezseniz görevimi
hemenbırakabihrim' demiştir. Ay-
nı şeyi şimdiki bakana da söylemiş
bir bürokratnr. Padişahahniyeune
sahip olan şimdiki bakan. bu işi ne-
zaketen de halledebilir. Sayın Yük-
sel'i çağınp "Yaptığım bu işlemle,
senınle çalışmak istemediğimi be-
yan ermış bulunuyorum. Yargı be-
nım bu ışlemimi iptal ettı. Yargıya
saygım sonsuzdur. Senı görevine
başlatıyorum. Bu arada müşterek
kararnamenı de hazırlayacağım,
ancak kararnameyi hazırlayıncaya
kadar sen yıllık izne aynl. Daha
fazlabu iş uzamasın" diyebiHr.Bu-
na müvekkilimin hiçbir itirazı ol-
maz. Müvekkilim görev begenme-
mezlik yapmıyor ki, sadece huku-
ka uygun hareket edilmesuıi isü'vor.
Müvekkilim hiçbir partinin adamı
değil, devletin seçkin bir bürokra-
nduf
Çakır. Yüksel'in 30 gün içinde
göreve başlatılmaması halinde ne
tür yasal yollara başvuracaklanna,
daha sonra karar vereceklerini söy-
ledi.
Anayasa ve yasa
2577 sayılı yasanın konuya iliş-
km 28. maddesi şöyle:
"Danıştav, bölge idare mahke-
meleri, idare ve vergi mahkemele-
rinin esasa ve vürütmenin durdu-
rulmasına ilişkin kararlannm icap-
lara göre, idare gecikmeksizin iş-
lem tesis etmeye veya eylemde bu-
lunmaya mecburdur. Bu süre hicbir
şekilde karann idareye tebüğinden
başlayarak 30 günü gecemez."
Anayasanın 138. maddesinin
son fıkrasmda da "Yasama ve yü-
riitme organlan ile idare. mahkeme
kararianna u> makzorundadır. Bu
organlar ve idare, mahkeme karar-
lannı hiçbirsuretledeğiştiremez ve
bunlann yerine getirihnesini gecik-
tiremez" hükmü yer alıyor.
ANAP lideri Mesut Yılmaz
'Akşener çete
operasyonu yönetti'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP ve ANAP
Alaaddin Yüksel'i Emniyet
Genel Müdürlüğü'nden
baskın operasyonuyla
uzaklaştıran İçişleri Baka-
nı Meral Akşener' i ağır bir
dılle eleştırdi. ANAP Ge-
nel Başkanı Mesut Yılmaz.
Akşener' ın, bizzat yönetti-
ği "çete operasyonuyla"
emniyet makamına el koy-
duğunu, muz cumhuriyet-
lerinde bile rastlanmayan
olaylann Türkiye'de olağan
hale geldiğını söyledi.
CHP Genel Sekreten Ad-
nan Keskin de "Türki-
ye'nin hanımağanın çifttiği
gibi yönetildiginr belırttı.
ANAP lideri Mesut Yıl-
maz, partisinin meclis grup
toplantısının basına açık
bölümünde yaptığı konuş-
mada emniyet baskını
skandalıyla ilgili gelışme-
lere değindi. Yırrnaz, ^Em-
niyet Genel 1Vİûdürü*nün
gece yansı kapısı kınlarak
makamına el konulduğu
bir ülkede vaşıyoruz. Bir
hukuk devletinin fertkre
sağladığı güv encelere sahip
değUiz. \aşadığımız şe>ler,
muz cumhuriyetfcrinde da-
hi enderyaşanan olaylardır.
Dahakötüotanı ise bu olay-
lann vakayı âdiyeden olma-
sKhr" dedı.
Adnan Keskin de dün
düzenledığı basın toplantı-
sında REFAHYOL hükü-
meti dönemınde çok sayıda
bürokratın yasadışı yollar-
dan görevlerinden uzaklaş-
tınldığını vurguladı. Kes-
kin, "Türkiye'yi emrinde
olduğu hanımağanın çiftli-
ği sanan bir bakan, bir kâh-
ya anlavışıyla yürüıiükteki
yasa ve bürokratik gelenek-
leri hiçe sayarak Emniyet
Genel Müdürü'nü görev-
den almışür. Gece yansı
operasyonuvla çete yönte-
miyle ve kolluk güçleriyle
Emniyet Genel Müdü-
rü'nün odası fiilen işgal edi-
byor.Çiftlik kâbv asının cm-
riyle fiilen Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne getirflen ki-
şi, koltuğa oturtuldu" dedi.
Rnvkal ö CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL, önceki gece
Platformu tarafından İTÜ Maçka
Sosyal Tesisleri'nde düzeıüenen yemeğe kaüldı. Deniz Bay kai, Türkiye'deki çağdaş, laik. Atatürkçü demok-
rat yurttaşlann ve sKil toplum kuruluşlanrun dağınıklığından vakınarak. "Türkiye'de örgütlü ıı/ınlık. da-
ğMkJtf^ıniuğa^ükmed^a-. 4L»ü*^«Bftad*nöana dfaa yurtti^iar ve srvil tonlum «rgütleri doğnı şitasal
şlıflsm; akında töplanfliîrsa, lanclfej de^not<rasi içinaeisalafak rahaflıkla âavünuruz" dedi. Ba>*kal Ata-
türkdevTİmlerilartışma konusu yapıuyorsa sahiplenme konusunun da yapüması gerektiğini vurguladı. Bay-
kal, Susurluk olayında partisinin en karariı ve futariı tavn gösterdiğini kay dederek olayın, hukuk dcv letiyle
bağdaşmayan bir iç örgütienmeden kay naklandığını ileri sürdü. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
M e I i h C ö k c e k l i b e l e d i y e n i n y ı I ı -
Köktendinci vakıflar kollandıANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-RP'li Ankara Büyükşehır
Belediye Başkanı Melih
Gökçek. göreve geldikten sonra
sınavla büyükşehır belediyesine
girmeye hak kazanmış bulunan
611 memuraışbaşı
yaptıımazken, yargıya başvııran
400 kişiyi yeniden işe almak
zorunda kaldı. Yargı karanyla
geri dönen pek çok kışi geçici
görevle başka şehirlere
gönderilmeye çalışıldı. RP'li
dığer ılçe belediyeleri ile
büyükşehır beledıyesınden ılk
yıl içinde bin 480 işçinın
görevine son verildi, belediye
şirketlerinden 1300 kışı atıldı.
Belediye Başkanı. Belediye
Hastanesi'nde çalışan 4 uzmanı
yasaya aykın olarak sağlık
ocaklannda görevlendirirken. 80
yardımcı personeli de başka
birimlere sürgün olarak
gönderdi. Gökçek, Ankara Tabip
Odası'nın "propaganda araa"
olarak nitelendirdiği gezici
sağlık araçlan oluşturdu. ATO,
yargıya başvurdu. Gökçek,
Ankara'nın simgelerinden biri
olan ve içinde 145 işyen
bulunan Atakule'yi, de|erinin
çok aitında. Vakıfbank Ozel
Sosyal ve Güvenlik Hizmetleri
Vakfı'na sattı. Belediye meclisi
karan olmaksızın 900 milyar
liraya taksitli olarak yapılan
Atakule'nin satış sözleşmesinın
iptali için Ankara'da toplanan 7
bin imzalı dilekçe, 28 Haziran
1996 tarihınde İçişleri Bakanlığı
Mahalli tdareler Genel
Müdürlüğü'ne verildi.
Atakule'nin satışıyla ilgili
olarak başlatılan soruşturma
henüz sonuçlanmadı.
İlçe betediyelerine baskı
Gökçek'in büyükşehır belediye
başkanlığı döneminde belediye
meclis toplantılan akşam
saatlerine alınarak, basının
izlemesi engellenmeye
çalışıhrken, gündem dışı
konuşmalar da gündemin
sonuna alındı. Gökçek
döneminde. muhalefet yapan
belediye meclis üyeleri üzerinde
sözlü ve fiziki baskılar
uygulandı. Belediye meclis
üyelerinin söz almalan
engellenirken, Gökçek bazı
toplantılarda üyelen salondan
dışan atmakla tehdit etti.
Belediye meclis üyeleri saldınya
uğradı. Büyükşehir Belediye
Başkanı Gökçek, kamu
hizmetlerinde ilçe belediyelen
arasında yaptığı çifte standartla
tepkilere neden oldu. Emlak ve
çevre temizlik vergisi paylan ile
mezar ücretlerine karşılık
kesinleşmeyen ödeme emrine
dayanarak Çankaya
Belediyesi'nin bankalardaki
paralanna hacız ışlemi yaptıran,
parklannın suyunu kesen, çöp
bidonlarını toplatan büyükşehır
belediyesi, CHP'lı belediyelere
asfalt vermedi. Ankara
Büyükşehir Belediyesi, el
koyduğu kaçak kömürleri,
RP'nin yan kuruluşu olarak
nitelendirilen Milli Gençlik
Vakfı ve Muradiye Vakfi'nın da
aralannda bulunduğu dinci
vakıflara verdi. 14 Eylül 1994
tarihinde Muradiye Vakfı'na 45
ton, Tek-Dav Vakfı'na 25 ton,
Sefa Yardımlaşma ve Eğitim
Vakfı 'na 6 ton, Azizıye Yurdu
ve Karagedik Kuran Kursu'na
10 ton, Yahyalar ve Samanpazan
Yurdu'na 20'şerton, Hak-Yol
Vakfı Fıkıh Enstitüsü'ne 1 ton
kömür verildi. Büyükşehir
belediyesince 23 Eylül 1994
tarihli TM-DT sayılı yazıyla
kömür yardımı için başvuran 13
kişiye ve Azıziye Yurdu'na 20
ton, Karagedik Kuran Kursu'na
10 ton. Hak Yol Vakfı Fıkıh
Enstitüsü'ne 1 ton kaçak kömür
verildiği saptanırken, eski Belko
Ankara Kömür Satış Müdürü
Ahmet Adil imzalı, 26 Eylül
1994 tanhliDT. 473 sayîlı
belgeye göre de, Sefa
Yardımlaşma ve Eğitim Vakfı'na
6 ton kömür yardımı yapıldığı
belirtendi.
RP'li büyükşehir belediyesinin
yan kuruluşu. kömür satışında
tek yetkili BELKO'nun pahalı
kömür satmasının yankılan
sürerken, 1996'nın Ekim ayında
12 ton kaçak kömürle yakalanan
kamyonlann Pursaklar
Belediyesi RP'li meclis üyesi
Nuri Yüksel'in deposundan
geldiği anlaşıldı. Mamak
Belediyesi RP'li meclis üyesi
Murat Aydın'm da bir kömür
deposuna sahip olduğunun
ortaya çıkmasıyla. BELKO'nun
özelleştirilen depolannın
belediye meclis üyelerine
verildiği ıddialan kanıtlandı.
BELKO'nun kömüre fahış fıyat
öngörmesi ve bazı depolarda
kaçak kömür satılması nedeniyle
1996'nın Kasım ayından
itibaren Ankara'da hava kirliliği
daha önceki yıllara oranla
yüksek düzeyde arttı. Gökçek 4
Kasım 1996'da. "Son günlerde
yt)ğunlaşan hava kiriiliğinin
nedeni kaçak kömürdür. Bazı
kaçak >e kalitesi düşük
kömürier BELKO adı aitında
sanhyor" diyerek, özelleştirilen
depolarda kaçak kömür
satıldığını doğruladı.
BİTTİ
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected]
Islamcılar, kadından neden
korkuyoıiar? Neden duyduklan
her yerde bu sesi susturmaya
çalışıyoıiar? Bu iddia da nere-
den çıktı demeyin. Erbakan ve
arkadaşlannın kadınlan günde-
lik yaşamın dışına itmek ama-
cıyla ellerıne geçen her fırsatı
değerlendirdiklerini biliyoruz,
görüyoruz.
Erbakan, Istiklal Marşı oku-
nurken kadın sesıne dayanamı-
yormuş. Aslında yalnızca Istiklal
Marşı okunurken değil, yaşamın
hiçbir alanında kadınlara daya-
namıyoıiar.
Geçenlerde Çocuk Esirgeme
Kurumu'nda 33 kadın müdürün
hepsıni görevden alıp onlann
yenne erkeklerı atamadılar mı?
Seçımlerde bir tane bile kadın
adayatahammülü olmayan on-
lar değil mi?
islamcılann kadınlarla sorun-
lan olduğu çok açık. Bu onlann
evrensel tutumlan. Afganis-
tan'daki Taliban'dan, Ceza-
yir'deki eli testereli şeriatçıya ka-
Kadın Sesinden Korkanlar
dar, bütün siyasi Islamcılar ön-
celikle kadınlan susturmayı he-
defliyorlar. Cezayir'deki şeriat-
çılar, başı açık sokağa çıkan ka-
dınlan testere ile doğruyorlar. Af-
ganistan'dakiTaliban ise kadın-
lann ortalıkta dolaşmalanna bi-
le tahammül edemiyor.
Erbakan'ın kadın sesinden
korkan tutumu, çok temel bir
anlayışı simgeliyor. Bu anlayış;
ancak gerilik sayesinde siyasi
başan kazanacağına inanıyor.
Erbakan'la, Afganistan'dakiTa-
liban şefinin veya Cezayir'deki
FİS liderterinin bu konuda fikir
beraberliğinde olduklannı, kısa
bir gözlemle saptayabiliriz. Tür-
kiye'deki Islamcılar işte bu yüz-
den Cezayir'deki Islamcı hare-
kete sahip çıkan gösterileryapı-
yortar.
Erbakan'ın kadın sesinden ür-
ken ve hoşlanmayan tavn, yıllar-
dırtartışması yapılan başörtüsü
konusunun da temelinde yatan
aynlığınözünügözlerönüne se-
riyor. Başörtüsü sorunu, siyasi
İslamcılann iddia ertiği gibi bir
insan haklan sorunu değildi, hiç-
bir zaman da bu nedenle gün-
deme gelmedi.
Siyasi Islamcılar, kadını gün-
delik yaşamın dışına itebilmek
ve eve kapatarak etkisizleştir-
mek amacıyla başörtüsünü
gunderne getirdiler. Kadın sesi-
ni duymak istemeyen, kadını
yönetim kademelerine yaklaş-
tırmayan kafayla kadını tesettü-
re sokmak isteyen kafanın aynı
olması bir anlam ifade etmiyor
mu?
•••
Kadın sesinin kısılmasına kar-
şı son donemde kadınlann KA-
DER adını verdikleri bir inisiya-
tifle ortaya çıkmalan çok önem-
li yeni bir gelişmeyi haber veri-
yor. Kadınlar, siyasi yaşamın dı-
şına itilmelerine karşı, ortak bir
eylem başlatıyorlar. Bu eylemin
amacı, kadınlann sesini parla-
mentoda yükseltmek. Şirin Te-
keli'nin kurucu başkanlığını
yaptığı KA-DER, önümüzdeki
seçimlerde TBMM'nin en azın-
dan yüzde 10'unun kadın olma-
sını hedefliyor.
KA-DER'in ilkoluşumtoplan-
tılanndan birisıne katılmıştım. Is-
veç'te yaşanan örnekten yola
çıkarak bu girişimin Türkiye'de
çok gerekli olduğuna inandığı-
mı, bundan bir erkek olarak bü-
yük mutlulukduyduğumu belırt-
miştim. Bu girişim, şimdi gerçe-
ğe dönüşüyor.
Kadının siyasi yaşamımızda
etkinliğinin artması, gericiliğe
karşı en büyük sigortalardan bi-
risini oluşturacak. Kadınlann se-
sini kısmak isteyen Islamcılara
karşı, çağdaşlığı ve uygar bir
dünyayı savunanlann da kadın-
lann seslerini yükseltmeleri için
mücadele etmeleri gerekiyor. Bu
bir sistem ve gelecek kavgası.
Geleceğimizi nasıl kuracağımız-
la kadınlann seslerinin yüksel-
mesi veya kısılması arasında
tam bir koşutluk olduğuna ina-
nıyorum. Kadınlann sesi kısıldık-
ça demokrasinin ve özgürlüğün
sesi yok olacak.
Kadınlann siyasete ağırlık
koymak amacıyla başlattıklan
yeni girişim, önemli bir yeniliği
ffade ediyor. Kadınlann girişimi,
tüm toplum yaşamımızı demok-
ratlaştıracak ciddi bir adım. Ka-
dının olmadığı bir siyasi yaşa-
mın demokrat olması mümkün
değil.
Erbakan'ın kadın sesinden
korkan tavn bir uyan kabul edil-
meli. Bunu en iyi kadınlar anlıyor.
KA-DER, bu uyanyı anlayan ka-
dınlann ciddi bir örgutlenme adı-
mı. Destekliyorum.
PERŞEMBE ***'?
ORHAN BURSALI \
Aşın Uyumlular
Ordusu Yaratmak
Başını örtmediği için annesini öldüren genç
kız...
Sincan'da kadın gazeteciyi saçlanndan yakala-
yarak yumruklayan dinci partinin kabadayısı...
üderinin bir emri veya işaretiyle her türlü bar-,
barlığı yapmaya hazır inanmış fedailer... ,
Kadın ve çocuklann boğazlannı testere ile ke-,
sen din teröristleri...
• • •
Içimizde ve çevremizde yaşadığımız bütün bu
olaylarla 8 yıllık eğıtim/öğrenim tartışmasının
doğrudan ılişkısini kurmak, zorlama mı olur?
Ister din kökenli ister sosyal/toplumsal kökenli
olsun, totaliter ideoloji, kendisine tartışması^
inanacak; onları istediği yerde, yönde ve biçimde
kullanacak kullar yaratmanın peşinde koşar hei
zaman. ]
Ortaokul, beyinlerin kitlesel olarak tek yönde1
yıkanabileceği en uygun yaş dönemlerini kapsar.'
Bu dönemde yakaladığınız genç beyinlerden
yüzde 90'ın üzerinde verim alabilirsiniz, yani bü-
yük çoğunluğu kendi düşünceleriniz doğrultuJ
sunda yetiştırebilir, yönlendirebilirsiniz. Nitekim
imam hatip liseliler arasında yapılan araştırma da
bunu göstenyor.
Şeriatçı iktıdarın 8 yıllık normal öğrenime b^
kadar şiddetle karşı çıkmasının çok anlaşılır ne-
denleri var. Elinin altından bir insan kitlesi kaya-
caktır. Ancak demokrası yanlısı bazı güçlerin,
kendı varlıklarının da teminatı olan demokrasiyi
mezara gömecek olan şeriatçı iktidarın bu ıstek^
leriyle uzlaşma arama çabalarını anlamak da o
derece zordur. (Ya, dinci partiyi, bir s/v/7 toplum
örgütü ve demokratik kuruluş olarak gören ya-<
zar ve yazılara ne demelı?!)
• • •
19 nisan cumartesı günü okuyacağınız Bilim
Teknik dergımizde, ilginç bir yazı var: "Aşırı
Uyum Hastalığı". Dr. Levent Mete, güncel esin-
lenmelerden yola çıktığı yazısında, günümüzü^
"kitle-insanı" tanıtımını yapıyor ve hastalığını an
J
latıyor.
Kitle-insanı, özgünlüğünü yitiren insandır:
"özgünlüğünü yitiren insan, her dunıma kendili-
ğinden uyum sağlayan bir robot kimliği içinde sü-
rüklenir. Otohteye karşı çıkması, hatta ondan
farklı düşünmesi bile olanaksızdır. Bu nedenle
tehlikelidir. Birey olarak kalmayı başarabilen in-
sanda konku uyandınr. Çünkü her türtû fanatizmin
kullanımına açık durumdadır".
Günümüz toplumsal/ekonomik sistemleri, bir
yönleriyle de, bu tür kitle-insanı üretme fabrikalan
gibi çalışmaktadırlar.
"Kitle-insanı", günümüz gelişmiş demokrasilen
için bile tehlike yaratmaktadır. Çünkü demokrasi,
akılcı, eleştirel, şüpheci, sorgulayan; demokratiK
değerleri, insan hak ve özgürlüklerini savunan
bıreylerin varlığıyla anlam kazanır, ayakta durabi-
lır, yaşamın renkliliğını içinde banndırabilir ve
uzunsolpklu otatx,lır. ;., ,• : i /
Kitle-insanı üretimi, Batılı demokrasileriri bile
önemli bir sorunudur.
Bizim gibi yan demokratik sistemlerde/toplum^
lardaki kitle-insanı üretme-yaratma mekanizma-
lannın ise Batı demokrasileriyle belki de asla
karşılaştırılamayacak ilkelliklerde ve özellıklerde
kitle-insanlan üretebildiklerini çok iyi biliyoruz ve
bu olguyu iliklerimizde yaşıyoruz.
İşte, annesini başını örtmediği için öldüren kız,
şeriatçı iktidarın yaratmaya çalıştığı kendi kitle-
insanı tipinin çarpıcı örneğidir.
• • •
Bu nedenle, demokratik hayatın renkliliğini ko-
ruyacak, demokrasinin temel değerlerini trtizlikle
savunacak bireylerin yetişmesine acil ihtiyacımız
var.
Eğitim sistemimizin özü bu insanlann yetişme-
sine elverişli olmasa bile, ortaokulları şeriatçılığın
kitlesel insan üretme fabrikalan olmaktan kurtar-
mak bile çok önemli bir adımdır.
Yine şeriatçı iktidarın YÖK'ü ele geçirerek, ûni-
versiteleri de kendi kıtle-insanı-üretme-fab-
rikalarına dönüştürme çabalarına şiddetle karşı
çıkmak gerekmektedir.
Kemal Çelik, Ciller'in emrinde
Hiikümet
yargıyla savaşta
ANKAR\ (Cumhuriyet
Bürosu) - İçişleri Bakanı
Meral Akşener'in geceya-
nsı operasyonuyla Emni-
yet Genel Müdürlüğü ma-
kamından uzaklaştırdığı
Alaaddin YükseL yargıdan
yürürlüğün durdurulması
karan çıkarmasına karşın
hükümeti aşamadı. Akşe-
ner'in vekâleten Emniyet
Genel Müdürlüğü'ne ata-
dığı Kemal Çelik de göre-
vinin başında oldugunu
söyledi. Çelik, Çiller'e,
u
Emrinizdeyiz,talimadan-
nıa bekliyoruz" dedi. Çil-
ler'in, Mercedeskaçakçılı-
ğından yargılanmasına kar-
şın Başbakanlık Müsteşar
Yardımcıhğı'na getirdiği
RecepOzcan da, Çelik'i zi-
yaretinde, yargıyı 'çifte
standart uygulamak'la
suçladı.
İçişleri Bakanı Akşener.
DYP Meclis grup toplantı-
sından sonra Alaaddin
Yüksel'le gırişımleri ve
idan yargının karan çerçe-
vesinde yöneltilen sorular-
la sıkıştınldı. Akşener.
"Yargı karannı uygulaya-
cak mısınız?" sorusuna,
"Degerlendirme yapmıyo-
rum. Her seyi çarpıüyorsu-
nu/. Ben yasalara, kanunla-
ra saygdıyım" karşılığınt
verdi.
Kanal D. dün akşamki
haber bülteninde. DYP ll
Başkanı Cahit Kale'nin,
Akşener'e Emniyet Genel
Müdürlüğü görevinden alı-
nan Alaaddin Yüksel'den
şikâyetini içeren bir mek-
tup yayınladı. Mektupta,
Kale'nin Akşener'e, "Sa-
ym Bakanım, Emniyet Ge-,
nel Müdürlüğü Personel
Dairesi Başkanı Alaaddin;
Yüksel'in son açıklamala-;
nndan rahatsızhklanm ba
J
na bildirdi. Dava açmak
için benden haber bekli-
yor"dediği kaydedildi. Ka-*
le, mektubun varlığını doğJ
ruladı.
Emniyet Genel Müdür-J
vekili Çelik, Bosna'ya
Türk Polis Gücü'nün gön-^
derilmesi nedeniyle düzen-
lenen törenin ardından ga-
zetecilerin, Ankara 5. tda-]
re Mahkemesi'nin karanna
ilişkin sörulan üzerine
"Ben görevimin başında-
yım. Görevime devam edi-i
yorum" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Demirel^
TBMM Başkanı Mustafa.
Kalemli ve Genelkurmay.
Başkanı Orgeneral İsmaiL
Hakkı Karadayı'nın, gö-
rüşme istemlerini reddet-ı
tikleri Emniyet Genel Mü-,
dürvekili Kemal Çelik dün
Başbakan Necmettin Erba-i
kan ile DYP lideri Çiller ta-;
rafından kabul edildi. ı