Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MART1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Geçen yılm ilk 7 aylık döneminde ihracat yüzde 8.4 artarken ithalat yüzde 30.4 gibi dev bir düzeye ulaştı
Dış ticaret açığı fren tutmuyorANKARA (Curahuriyet Bürosu) -
Dış ticaret açıgında dev boyutlara ulaşan
artış tutüamıyor. Geçen yilın ilk 7 aylık
dönemırde ihracat miktan, 1995'ınaynı
aylannagöreyûzde8.4artarken ithalat-
Uki yükseliş yüzde 30.3 düzeyıne ulaş-
tı Ayıu cönemkr itibanyla dış ticaret açı-
gı yüzde 69.2 düzeyinde aıtarak 11 mil-
yar 166 milyon dolara çıktı. 1995'inOcak-
Temmuz döneminde yüzde 64 olan ihra-
catm ithalatı karşılama oranı geçen yılın
aynı aylannda yüzde 53.3 düzeyine indi.
Devlet Istatistik Enstitüsü'nce dün
açıklanan verilere göre temmuz ayında,
geçen yıhn aynı ayına göre ihracat mik-
tan yüzde 6.8 yükselerek 1 milyar911 mil-
yon dolar düzeyinde gerçekJeşti. Aynı ay-
lar itibanyla ithalat miktan yüzde 32.5
artarak 3 milyar 812 milyon dolara çık-
tı. 1995 Temmuzu'nda yüzde 62.2 olan
ihracatınıthalatıkarşılaına oranı. 1996'nın
aynı ayında yüzde 50.1 'e indi.
1996 Ocak-Temmuz döneminde de
DTM'den bedelsize kısıtlama, bavul ticaretine yeşil ışık
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Dış Ticaret Müsteşarhğı'ndan (DTM)
dün yapılan açıklamada, bedelsiz ithalat
kapsamında Ziraat Bankası'na 50 bin
mark yatıranlann ithal edebilecekleri ara-
balann 1994 modelden eski olamayaca-
ğı bildirildi. Açıklamada, yurttaşlann
hertürlü kullanılmış makina ve teçhızat
değil, sadece 97/9 sayılı ithalat tebligi kap-
samında bulunan ve Türkiye'de üretil-
meyen makine ve teçhizatın dışalımını ya-
pabileceklerine dikkat çekildi.
Açıklamada, ithal edilebilecek maki-
ne ve teçhizat şöyle sıralandı: "Komp-
le soğutma tesisleri, sanayi üpi dikiş ma-
kinaları, teksril makineleri. dokuma
makineleri (tezgâhları), örgfl maki-
neleri. matbaa makineleri, pancar ha-
sat makineleri, dcri işleme makineleri,
greyder, paletli traktör, sağlığa ilişkin
makine ve teçhizat.''
Açıklamada vatandaşlann, 1 hazıran-
dan itibaren ithalatmı gerçekleştirebile-
cekleri bu kalemler için açıklanan konu-
lara dikkat etmeleri gerektiği belirtildi.
Dış ticaret dengesizliğindeki olum-
suzluklara karşı açık miktannı düşük
göstermeye çalışan hükümet, bavul ti-
careti olarak düzenlenen belgeleri de
ihracat kapsamına aldı.
Resmi Gazete'nin dünkii sayısında ya-
yımJanan DTM tebliğine göre, "Türki-
ye'de İkamet Etmeyenlere Döviz Kar-
şılığı Satışlarda KDV İhracat tstisna-
sı İzin Belgesi" alanlann, özel fatura dü-
zenlemek suretiyle yapacaklan satışlar
"ihracat" sayılacaİc.
Tebliğe göre, satılan mallann yurtdı-
şma gönderilmesi ve bunun teşviki ama-
cıyla özel faruranın ilgili çıkış gümriik-
lerinde onaylatılması. mal bedeli döviz-
lerin aracı banka veya özel finans ku-
rumlanna satılarak döviz alım belgesi
(DAB) düzenletılmesi gerekiyor.
1995 'in aynı dönemine göre ihracat mik-
tan yüzde 8.4 oranmda artarak 12 milyar
731 milyon dolara, ithalat miktan da
yüzde 30.3 düzeyinde yükselerek 23 mil-
yar 898 milyon dolara çıktı. Aynı dö-
nemde dış açık yüzde 69.2 artarak 6 mil-
yar 600 milyon dolardan 11 milyar 166
milyon dolara çıktı. fhracat miktan geçen
yılın ilk 7 aylık döneminde, 1995'in ay-
nı dönemine göre tanm ürünlerinde yüz-
de 13.1, madencilik sektöründe yüzde
8.7, sanayi ürünlerinde yüzde 7.9 arttı.
Aynı dönemler itibanyla ithalat mik-
tan tanm ürünlerinde yüzde 56.8, ma-
dencilik sektöründe yüzde 13.5, sanayi
ürünlerinde yüzde 30.3 düzeyinde arttı.
Verilere göre aynı aylar itibanyla yatı-
nm mallan ihracatı yüzde 12.5, tüketim
malı ihracatı yüzde 7.3, hammadde ihra-
catı da yüzde 8 yükselirken yatınm mal-
lan ithalatı yüzde 44.1, tüketim mallan
ithalatı yüzde 58.4, hammadde ithalatı
da yüzde 18.4 düzeyinde yükseldi.
Gümriik birliğine girilen 1996'nın ilk
7 aylık döneminde, bir önceki yılın aynı
dönemine göre AB'ye olan ihracat yüz-
de 3.9 düzeyinde yükselirken ithalattaki
artış yüzde 49.2'ye ulaştı.
ORAN FARKLI
REFAHYOL
ek zamda
uzlaşamadı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümet ortaİdan, memur maaşlanna
verilecek ek artışlar konusunda farklı
açıklamalar yaparak kesin bir rakam
üzerinde uzlaşılamadığı mesajını ver-
diler. Başbakan Necmettin Erbakan,
yüksek düzeyli kamu görevlilerinin ma-
aşına yüzde 30 oranında ek zam yapı-
lacağını, Bakanlar Kurulu'nun ilk top-
lantısının ardından ımzalann tamamla-
nacağını belırtirken Başbakan Yardım-
cısı Tansu Çiller, "Maaş artışlarımn
çerçevesi üzerinde biraz daha çalışı-
lacak ve bir karara bağlanacaktir" de-
di.
Başbakan Erbakan, R.P grup toplan-
tısında memur maaş katsayısının 30 mil-
yon ınsanı ilgilendirdiğini belirterek
Bağ-K.ur ve SSK emeklilerinin de bun-
dan etkilendiklerine dikkat çekti. RE-
FAHYOL'un 6 ay içinde memur maaş-
lannı iki kat arttırdığını savunan Erba-
kan, şimdi yüzde 30 oranında yeni bir
artış daha vereceklerini belirterek şun-
lan söyledi:
"Bir ek ödeme dengelemesi var. Bir
insan birinci derecenin dördüncü ka-
demesine gelmiş olabilir, ama yaptı-
gı gorev müşavirtik ise hkroetinin öne-
mi başkadır; Hazine müsteşarıysa
başka. Aynı kademede aynı derecede
olabilir, ama görevin özelliğine göre
adalet odur ki, gereken düzenleme
yapılmış olsun. Ek ödemeden amaç bu-
dur. Bugüne kadarki hükümetler, ek
ödeme diizenlemesi için hep iki yıllık
süre istediler. Gerek kurumlar içinde-
ki. gerek kurumlar arası dengelerin
korunması bakımından ek ödemenin
çok dikkatli, çok titiz çalışmalaria ha-
zırlanması mecburiyeti var. Yüksek se-
viyedeki devlet yöneticileri, yüksek
yargı organlan üyeleri. hâkimlerimiz,
profesörlerimizin ek ödemeleri ise ay-
lardır süren çalışmalaria hazırlandı.
Perşembe günü nihai karar alınacak-
ür."
Çiller ise maaş artışlannda kesin bir
oran belirlenmediğini belirterek "Ek
ödemeler konusunda bir anlayış bir-
liğine doğru gidiyoruz. Bunun çerçe-
vesi üzerinde biraz daha çalışılacak ve
bir karara bağlanacaktır" dedi.
BELÇJKA
PRENSI'NİN
TEMASLARI -
Ankara'ya
önceki gün
gelen ve önce
Cumhurbaşkan
ı Süleyman
Demirel.
Başbakan
Necmettin
Erbakan ve
Devlet Bakanı
Ayfer Yılmaz'la
görüşen
Belçika Veliaht
Pransi Philippe
ve
beraberindeki
heyet
temaslannı
sürdüriiyor.
Heyet dün de
Ulaştırma
Bakanı Ömer
Barutçu'yu
ziyaretinde iki
ülke arasındaki
yatırımlar
konusunu ele
aldı. Belçikalı
işadamlarına
telekomünikasy
on ve ulaşım
altyapıları
hakkında bilgi
veren
BarutçıTya
karşılık olarak
Türkiye'de her
alanda yatınm
yapabilecek-
lerini belirttiler.
Ihaleye katılım süresi 30 nisana uzatıldı
Termik santraüara
müşteri çıkmadı
ÖZCAN ÖZGÜR
MIJĞLA - REFAHYOL hükümeti-
nin 'kiralama' adı altında maden ocak-
lan ile birlikte 1.6 milyar dolara satışa
çıkardığı 12 termik santral ihalesine
katılım süresinin, 'başvuruların ye-
tersizliğı' nedeniyle 30 nisanadek uza-
tıldığı bildirildi. Bu arada Tes-lş Sen-
dikası tarafından açılan 'yürütmenin
durdurulması' istemlı davalar da sü-
rüyor. 30 günlük ifade verme süresini
doldurup, ek 30 gün süre isteyen Ener-
ji Bakanlığı'nın ifade vermesi için 16
günü kaldığı öğtenildi. Aynca mahke-
me karanna karşın santrallan çalıştır-
dığı için Enerji Bakanlığı'na dava aç-
maya hazırlanan Elektrik Mühendisle-
ri Odası, Yatağan'da santralın çahştığı-
na ilişkin tespit yaptırdı.
En çok 20 yıl ömrü kalan ve 20 yıl-
hğına kiraya çıkanlan 12 termik sant-
ral içinde en çok ilgiyi Yatağan, Yeni-
köy, Gökova, Çatalağzı gördü. Ihaleye
20 Şubat 1997'ye dek 48 yerli ve ya-
bancı fırma ile konsorsiyum talip ol-
du. 25 yabancı firmanın ABD, Ingilte-
re, Almanya ve Polonya'dan olduğu gö-
rüldü. Polonya'nın Elektrim firması
salt inşaatlannı yaptığı Yatağan, Yeni-
köy ve Gökova*ya talip olurken konsor-
siyum olarak başvurulann Yatağan, Ye-
niköy ve Gökova için Babcock-Wil-
coo ve Türk GAMA ile Türk Eltem-Tek-
Lohmayer tarafından yapıldığı bildi-
rildi. Eltem-Tek-Lohmeyer Orhaneli
Santralı'na da talip oldu.
Türkiye'den Koç grubu Ambariı'ya,
Sabancı grubu da Ambarlı ve Çatalağ-
zı'na talip oldu. Santral talipleri yerli
firmalar arasında Doğuş grubu, Güriş
Holding, Doğan Holding, Cıngıllı Hol-
ding, Gülermak, lçdaş, Tekfen, Ceylan
İnsaat, Bayındır Holding, Borusan Hol-
ding, Demir Exsport, Rumeli Holding,
Egem Enerji, MAP Havacılık yer aldı.
Tes-lş Sendikası'nca sürdürülen ey-
lemler ve taliplileri inceleme için sant-
rallara sokmama kararlılıgı karşısında.
bazı firmalann başvurulanndan vaz-
geçtikleri öğrenilirken TEAŞ yetkilile-
ri de başvurulan yeterli bulmayarak
süreyi 30 nisana dek uzattı. Ihale tari-
hinin de yapılacak başvurulann değer-
lendirilmesinden sonra açıklanacağı
belirtildi.
Tes-lş Sendikası'nın kiralanma ile il-
gili santrallann bulunduğu yörelerdeki
Bölge Idare Mahkeleri'ne 'yürütmenin
durdurulması' ıstemiyle yaptığı baş-
vurular sonucu açılan davalar sürüyor.
Bölge tdare Mahkemeleri, bazı dava
dosyalannı 'görevsizlik' karanyla Da-
nıştay'a gönderirken süren davalar için
Enerji Bakanlığf ndan savunma istedi.
30 günlük ifade verme süresi dolan ba-
kanlık ek 30 gün daha istedi.
Mahkeme karanna karşın santralla-
n çalıştıran Enerji Bakanlığı aleyhine
dava açmaya hazırlanan Elektrik Mü-
hendisleri Odası, Yatağan Santralı'nda
çalıştığına ilişkin tespit yaptırdı.
BP-Mobil'in büyük aşkının faturası 8900 yeşil istasyon ve 20 bin işsiz
Devlerm birleşmesinden işsiz doğacak
MUTLU GUNEŞ SÖNMEZ
Dünyanın en büyük petrol şirketlerin*
den BP ve Mobil'in büieşmesinın fatu-
rası işçiye çıkıyor. tki devin birleşmesiy-
le tüm dünyadaki çalışanlarının sayısın-
da yüzde 20'ye yakın bir azaltma bekle-
niyor. Yaklaşık 20 bin işçinin işsiz kal-
ması anlamına geleceği belirtilen bu azalt-
ma, sendikal çevrelerce büyük tepkiyle
karşılanıyor.
Bu iki firmanın daha önce de tüm dün-
yada sendikasızlaştırma ve taşeronlaştır-
ma ile işçi çıkardığını belirten sendikal
çevreler, "Devlerin rekabeti çalışanla-
n boğacak" yorumunu yapıyorlar.
Anlaşma uyannca BP'de görev yapan
madeni yağ çalışanlan Mobil'e, Mobil'de
görev yapan rafineri ve akaryakıt pazar-
lama elemanlan da BP'ye transfer edile-
cekler. İki firmadan yapılan açıklamaya
göre, bu transferlerin sonucunda tüm Av-
rupa'daki 17 bin 500 olan çalışan sayısın-
da üç bin kişilik bir indirime gidilecek.
Sendikal çevreler ise bu sayının çok faz-
la olacağı kaygısını taşıyorlar. Petrol-lş
Sendikası'nagöre iki büyüğünrüm dün-
yadaki çalışan sayısı 100 bini aşıyor.
Toplam varlıklan 5 milyar dolara ula-
şan ve birleşmeyle yıllık net 20 milyar do-
larhk bir satış geliri elde edecek olan BP
ve Mobil'in 1 Aralık 1996'daaldıklanbir-
leşme karannın yaşama geçirilmesiyle
iki dev güçlü olduklan alanlarda birbir-
lerine yer açmış olacaklar. Mobil ıstas-
yonlannı kendi rengine bürüyerek rafi-
naj ve akaryakıttaki üstünlüğünü geliş-
tirecek olan BP'ye karşılık madeni yağ-
larda daha üstün durumda olan Mobil de
zaman içinde bu ürünleri kendi adı altın-
da pazarlayacak. Bu birleşmeyle birlik-
te BP ve Mobil, Avrupa'da toplam yüz-
de 12'lik akaryakıt ve yüzde 18'lik ma-
deni yağ pazar payına ulaşacak.
1996 rakamlanna göre, dünyanın en
büyük petrol şirketi olan Shell'in kân
5.69 milyar sterline ulaşırken 3. sırada-
ki Mobil'in 2.96 milyar dolara, 4. sıra-
daki BP'nin 2.55 milyar sterline ulaştı.
1995 rakamlanyla ve dolar olarak bakıl-
dığında Shell'in yıllık cirosu 109.8 mil-
yar, Mobil'in 66.7 milyar, BP'nin 57 mil-
yar olarak belirlendi. Petrol Işleri Genel
Müdürlüğü'ne göre, Türkiye'de aynı yıl
cirolan Shell'in 1,2 milyar, Mobil'in 1.1
milyar, BP'nin 789 milyon dolar oldu.
BENCE
ÇİFTÇİ DOSTU / SADULLAH USUMİ
AB, Erbakan ve Çiller'den Rahatsız
tZZETTtN ÖNDER
Tıp Bayramı
14 Mart ve onun içinde bulunduğu hafta "Tıp
Bayramı" olarak kutlanmaktadır. Kutsal bir mes-
leğin ve o meslek sahiplerinin kutlandığı bu haf-
tanın tüm ilgililere kutlu olmasını diliyorum. Öğ-
retmenler Günü veya Anneler Günü gibi özel an-
ma günleri, içimizdeki duyguları biraz kıpırdat-
maktadır. Ancak, bu mutluluğu yaşarken dahi bir
dizi sorunumuz olduğunu da unutmamamız ge-
rekmektedir.
Sağlık hizmetleri sunumunda kamu kesiminin
inkâredilemez birağırfığı vardır. 7. Şeş Yıllık Plan
verilerine göre, hasta yataklarının yüzde 95'i, ko-
ruyucu sağlık hekimliğinin tümü, uzman hekimle-
rin yüzde 76'sı, pratisyen hekimlerin yüzde 96'sı,
dişhekimlerinin yüzde 33'ü, hemşirelerin yüzde
98'i kamu kesimindedir. Milli gelirin yaklaşık yüz-
de 4'ünü oluşturan toplam sağlık harcamaları için-
de kamu kesiminin payı yüzde 65 dolayındadır.
Sağlık hizmetleri, ekonominin diğer alanlan gi-
bi çok çeşitli sorunlaria yüklü bulunmaktadır. Bir
defa, hizmetin bölgesel dağılımı adil ve dengeli de-
ğildir. Hekimlerin yüzde 48.5 oranı üç büyük ilde
toplanmıştır. Fevkalade özveri isteyen hekimlik
hizmetlerinin böylesine dengesiz dağılımı, hekim
adedinden çok, yanlış ekonomi politikalarının bir
sonucudur.
Sağlık alanında diğer bir sorun da, hizmetin ni-
teliği ve kalitesi hakkında hiçbir fikri olmayan ve
olması da olası bulunmayan potansiyel tüketici-
nin bu hizmeti kendi karan ile piyasadan alabile-
ceği mantığının topluma enjekte ediliyor olması-
dır. Sağlıkta özelleştirme olarak anılan bu politi-
kalar birden çok hedefı amaçlamaktadır. Şağlık-
ta özelleştirmenin ana amacı, tüketicinin bilgisiz-
liğini ranta dönüştürmektir. Bir yandan özel has-
tanelerin yaygınlaşması, diğer yandan da ABD'nin
geliştirdiği yeni pazartar stratejisi çerçevesinde, iç-
lerinde Türkiye'nin de bulunduğu bir dizi gelişmek-
te olan ülkeyi sağlık alanında işbirliği kapsamına
almış ofması, söz konusu rantların peşindeki yer-
li ve yabancı güçleri açıkça ortaya koymaktadır.
Bu konu özellikle tıbbi alet ve malzeme alanında
güncelliğini sürdürmektedir.
•••
Sağlık hizmeti birçok nedene bağlı olarak ka-
musal arz ağıriıklı olmak durumundadır. Bir defa,
sağlık hizmeti, bireyin, satın a'ma gücüne bağlı ol-
madan yararlanabilmesi gereken temel bir haktır.
Sağlık hizmetlerinin kamusal arz ağırlıklı olma-
sının ikinci nedeni, bu tür hizmetlerin sadece hiz-
metten yararlananlara değil, fakat topluma ve çev-
reye de yarar sağlıyor olmasıdır. Özellikle bulaşı-
cı hastalıklarda bu durum söz konusudur.
Bu bağlamda diğer bir neden de, günümüzde
çoğu sağlık sorunlannın çevresel faktörierden kay-
naklanıyor olmasıdır. Hızlı kentleşme, çevre kirten-
mesi, sağlıksız beslenme, stres, vb. gibi bireyin
kontrolü dışındaki nedenlerin yol açtığı sağlık so-
runlarından birey değil, toplum sorumlu olmalıdır.
Halk sağlığı alanına giren bu konulara eğilip, ön-
leyici önlemlerin geliştirilmesi hem insan sağlığı
hem de maliyet tasarrufu açılanndan zorunludur.
Ne varki, bu noktada koruyucu hekimliğin kamu-
sal mantık ve mekanizması, tedavi edici hekimli-
ğin mantık ve mekanizması ile çatışmaktadır. Bu
konunun bilinçli bir biçimde aşılması gerekmek-
tedir.
Sağlık konusu ve bu alandaki hizmetler üretim
girdisi olarak da ele alınmaktadır. Çalışanlann sağ-
lığı üretim açısından fevkalade önemlidir. Çalışan-
lann sağlık maliyetlerinin doğrudan sermayeye
yıkılmaması için, bu tür maliyetlerin sosyalizasyon
aracı olan sosyal güvenlik sistemleri geliştirilmiş
bulunmaktadır. Günümüzde üretimde toplu istih-
damın önemi azaldıkça, sermaye kesimi sosyal gü-
venlik hizmetlerinin özelleştirilmesini dayatmak-
tadır.
Tüm diğer sorun ve konularda olduğu gibi, sağ-
lık hizmetlerinin günümüzde görülen sunum biçim-
leri de, temel insan haklan ya da maliyetlerde ta-
sarruf gibi etik veya ekonomik kriterlerden çok, eko-
nomik güç dengelerine göre çözümlenmektedir.
Bu tür çözümlemelerde, sermayenin kendine ye-
ni faaliyet ve kâr alanlan açma dayatmalan etkili
ve hâkim olmaktadır. Böyle bir güçlü sermaye da-
yatması karşısında ancak bilinçli halk yığınları ve
onların üzerinde yükselen siyasal karar organlan
durabilir.
Umalım ki, Tıp Bayramı, böyle bir etkin ve adil
sisteme götürecek yollann tarbşrna ve uygulamasını
başlatıyor olsun!
T
ürkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme-
sini en az 20 yıldan beri hayal edi-
yoruz. Çünkü birlik, özellikle Türk
tanmı için tam bir cennet. Eğer, 8
veya 10 yıl önce Avrupa Birliği'ne girebil-
miş olsaydık, Türkiye şu anda dünyanın en
gelişmiş ülkeleri arasında yer alabilirdi. Da-
ha da önemlisi rejım tartışmalan kalmaz-
dı. Refah Partisi, değil hükümet olmak,
Meclis'e bile giremezdi. Tansu Çiller gıbı
siyaset meraklılan, parti örgütlerinde uzun
yıllar denenmeden ve de terlemeden mil-
letvekilı olamazdı!.. Varlıklı ve istikrarlı bir
ülke olmak, Türkiye'nin ve Türk halkının hak-
kıydı. Ancak 1980 darbesi, Kenan Evren
ve darbeci arkadaşlannın tutarsız davra-
nışları ve izlenen politikalar, Avrupa Birliği
üyeleri arasında kuşku yarattı. Aynca, ta-
nm kesiminde yaşadığımız çöküntü ve kır-
sal alanda açlık tehlıkesinın baş gösterme-
si Avrupalı ülkelerin gözünü korkuttu!..
AB, üyesı olan ülkelerin tarım kesimine
akıl almaz destekler veriyordu. Çiftçileri
cennette yaşıyor gibiydi. Türkiye birliğe
üye olabilseydi, bizim çiftçilerimiz de rü-
yalannda bile görseler inanamayacaklan bu
büyükdesteklerdenyaraıianabilecekterdi...
AB'ye üye ülkelerin hepsinde çiftçi her
ürün bazında örgütlenmiş. Ülkelerinin en
güçlü kooperatifîerinı kurmuş. Alacaklan-
nı en kısa süre içinde tahsil edebılmeleri
için yasalarını çıkarmış. Çiftçisine hizmet
veren özel bankalannı kurmuş. Öylesine cid-
dı bir sistem oluşturulmuş ki özel sektör
çiftçinin bir tek kuruşuna bile el uzatamı-
yor. Devlet; tanm kesimini destekliyor, za-
rarlarını karşılıyor, ama işlerine karışmıyor.
Ya demokraşi? İnsan haklarına saygı...
Hukuk devleti. Özgürlük. Devlet ve hükü-
metler insanları ezmek için değil, hizmet
etmek için var. Bu güzelliklerin değeri ya-
şanmadan anlaşılamaz!
Işte Türkiye'ye böyle bir cennetin kapı-
ları kapandı. Geçen gün Avrupa Birliği'nin
ağır topları, Belçıka'nın Brüksel kentinde
yaptıkları toplantı sonunda, Türkiye'nin
birliğe alınmaması konusunda görüş bir-
Erbakan ve Çiller hükümette kaldığı sürece AB'ye girebilmemiz çok zor.
liğine vardıklarını açıkladılar. Bu açıklama
gerçetctert üzücü oldu. Ancak olaylan ve
gelışmeleri 1963'ten beri izleyenler için
açıklama pek sürpriz sayılmaz. fktidar par-
tilerinin ve özellikle Tansu Çiller'in her Av-
rupa'ya gidiş-gelişmin ardından "Gırdik- gi-
riyorvz" veya "Bızden vazgeçemezler, biz
Avrupa'nın birparçasryız" gibi havalar bas-
masına rağmen, Türkiye'nin daha uzun yıl-
lar AB'ye alınamayacağı biliniyordu.
Avrupalı ülkeler, 1963'ten beri Türk yet-
kililerini uyardılar. Birliğimize girmek istiyor-
sanız bıze benzemeniz gerekir dedıler. Ih-
tilallerin, darbelerin bitmesini istediler. İn-
san haklannı, düşünce özgürlüğünü ya-
salarla güvence altına almamızı önerdiler.
Bu istekleri yerine getirmedik. Üstelik
12 Mart ve 12 Eyül facialarını acı biçimde
yaşadık. 12 Martçılann, 12 Eylülcülenn na-
sıl zalim bir yönetim biçimi uyguladıklan-
nı hep birlikte gördük. 12 Mart dönemin-
deki zulüm ve ştddeti hâlâ unutamadık. O
tarihlerde anayasamızda yapılan değişik-
likler, 1982'de çıkanlan anayasa, "kınntı"
halinde kalmış demokrasımızi de götür-
dü... Tam bir dikta rejimı yarattı... Bütün
bunlan, bizim gibi Avrupalılar da gördü.
Türkiye'de mafyalar yıllanca gözüıü kırp-
madan cinayetler işledıler. Sağcı geçinen
öğrenciler, üniversitelerde solcu bilinen
kendi hocalarını kurşunladılar. Solcu diye
bilinen pınl pınl gençlenmız demokrasiye
ve insan haklarına sahıp çıktıklan için öl-
dürüldüler. Toplu katliamlar yapıldı.
Çiller'in destegj ile ışbaşına gelen Nec-
mettin Erbakan ve yandaşlarının tahriki ile
sokaklarımız, caddelerimiz ve meydanlar-
mız "Şeriatisteriz" diye haykıranlarla dol-
du. Işin daha da kötüsü Malatya'da "Ya şe-
riat, ya ölüm" diye bağırarak gösteri yapan-
lara vilayet ve polis seyirci kaldı. Üğur
Mumcu ve diğer "demokraşi şehitleri" nin
katilleri yıllar geçmesine rağmen buluna-
madı! Tüm bunlara rağmen Çiller'in DYP'si
hâlâ Erbakan'ın peşinde. Erbakan ve Çil-
ler hertoplantının ardından "Hükümetde-
vam edecek" diye demeç veriyorlar!
Ya tanmımızın acıklı hali... 1963 yılında
da 1973 yılında da Avrupa Birliği yetkilile-
ri "Türk tarımı duzene girmedikçe siziara-
mıza alamay/z" dediler. Bu görüşlerini de
sürekli olarak tekrarladılar... Hatta, bu ko-
nunun çok önemli olduğunu ısrarla söyle-
dıler! Peki biz ne yaptık? Tabii, tam tersi-
ni. Onlar çiftçinin örgütlenmesini istediler.
Biz ise 1980 yılından sonra tanm kesimi-
nin mevcut örgütlerini bile tek tek yok et-
tik. Böylece tüccar ve sanayici, çiftçiyi ye-
niden sömürmeye başladı. Çiftçi, para ka-
zanamaz hale geldi. Yüksek faizli krediler-
te borçlandınldı. Milyonlarca çitfçimız hâ-
lâ icra ve mahkeme kapılannda sürünüyor...
Avrupalının aklının hâlâ yatmadığı şey ise
tanm kesiminin en önemli ekonomik örgüt-
lenmesi olan SEK, Et-Balık Kurumu ve
Yem Sanayii'nin özel sektöre satılmasıy-
dı. Batılı ülkeler "özelleştirme" bahanest ile
yapılan satışlan asla içine sindiremedi. Bu
konuda Türk makamlanna yapılan uyarı-
lardikkatealınmadı. Çünkü, Batılılann özel-
leştirmeden anladıkları ile bizim hükümet-
lerimızin düşündüğü özelleştirmeler birbi-
rinden çok farklıydı. Avrupalı geniş halk
kesimlerini özel sektöre karşı koruyabil-
mek için özelleştirmeyi düşünüyordu... Bi-
zim hükümetlerimiz ise özelleştirmeyi tüc-
car ve sanayiciyi daha çok zengin etmek
için yapmak istiyordu... Nitekim, bugüne
kadar yapılan özelleştirmeler de hep faki-
ri daha fakir, zengini daha zengin etti. Böy-
lece, Türk tarımı 1980 yılından sonra gide-
rek çöktü. Üretim düştü. Çiftçi fakirleşti.
Avrupalılar bize, üreticinizi ve tüketici-
nizi örgütleyin... Tüccar ve sanayicinin sö-
mürüsünden kurtarın dedi. Ama biz, tam
tersini yaptık. Üretici ve tüketicinin var olan
örgütlerini bile yıktık. Onun yerine tüccar
ve sanayiciyi destekledik ve zengin ettik...
AB tarıma büyük destek verdiği için
Türkiye'den gelecek sömürülen, soyulan,
örgütsüz fakirîeşmiş bir tanm topluluğunun
yükünü üstlenmek istemiyor. Bu Türk hü-
kümetlerine bin kere söylendi. Şimdi bızı
AB'ye almıyorlar diye kızıyoruz. Çiller de
kızmış. Türkiye'de yaşayan 65 milyon in-
san AB'ye kızabilir. Ama sadece Çiller ve
Erbakan'ın kızmaya hakkı olamaz. Zira
Türkiye'yi Avrupa'dan dışlanacak ülke ha-
line getiren Erbakan ve Çiller"dir. Galiba
Erbakan ve Çiller hükümette kaldıöı sürece
Türkiye, AB'ye giremeyecektir. •
PHIL©©
Phıhp MorriVSabancı
DUYURU
ŞİRKETİMİZİN TORBALI SİGARA FABRİKASI'NDA
İMAL EDİLEN ÜRÜNLERİNİN
PERAKENDE SATIŞ FİYATLARI,
12 MART 1997.ÇARŞAMBA GÜNÜNDEN İTİBAREN
AŞAĞIDAKİ GİBİ BELİRLENMİŞTİR:
Maıiboro 100's
MarÜNMD Ugtats 100's
Maıiboro Box
Marlboro Ughts Box
PARLJAMENT
Mlırslr^
1
' uzun
%t&f^ kısa
150.000 TL
150.000 TL
140.000 TL
140.000 TL
150.000 TL
130.000 TL
120.000 TL
140.000 TL
140.000 TL
130.000 TL
130.000 TL
140.000 TL
120.000 TL
110.000 TL
uzun
90.000 TL 85.000TL
kısa 80.000 TL 75.000 TL
PHILSA Philıp Morris Sabancı
Sıgara ve Tutüncülük Sanayi ve Tıcaret A Ş