Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Radyo
Avrasya'da
tophısözteşme
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - TGS, AA'nın yan
kuruluşu olan Radyo
Avrasya'da çalışan 65 işçi
adma toplu iş sözleşmesi
imzaladı. Anlaşma üzerine
TGS, bugûn başlayacak
olan grev uygulamasını da
kaldırdı. Anlaşmaya göre.
işçilerin ücretlerine birinci
6 ay için 20 milyonluk
dılime yüzde 125, ikinci 20
milyonluk dilime yüzde
100, üçüncü 20 milyonluk
dilime yüzde 50, dördüncü
20 milyon liralık dilim ve
üzerine ise yüzde 20
oranında zam yapılacak.
Sözleşmenin 2. altı aymda
zam oranı yüzde 25 olarak
belirlendi. tkinci yıl içinse
ise, ilk altı ayda işçilerin
ücretlerine yüzde 30
oranında artış, aynca 5
milyon lira seyyanen zam,
2. altı ayda ise yüzde 40
oranında zam uygulanacak.
Hüseyin Oğuz'a
koruma yok
• ANKARA (ANKA) -
TBMM Ugur Mumcu
Cinayetini Araştırma
Komisyonu ile Susurluk
Araştırma Komisyonu'na
devlet içindeki çete
ilişkileri hakkmda önemli
açıklamalarda bulunan
Jandarma Istihbaratçısı
Astsubay Hüseyin Oğuz'un
can güvenliğinin tehlikede
olduğu gerekçesiyle
kendisine koruma
verilmesi istemi kabul
edılmedi. Elazığ tl
Jandarma Alay
Komutanlığı'nın Oğuz'un
başvurusunu "karşılaşılan
tehlikeyi belgelemediği"
gerekçesiyle reddettiği
öğrenildi.
Istanbulda
bombalı gece
• tstanbul Haber Servisi -
Üsküdar Kaymakamlığı ve
Avcılar Milli Gençlik Vakfı
temsilciliğine dün akşam
bombalı saldın düzenlendi.
Üsküdar Doğancılar
Caddesi Halk Dersanesi
Sokak 1 numarada bulunan
Üsküdar
Kaymakamlığrnm giriş
katına,saat 22.15
sıralannda kimliği belirsiz
kişi ya da kişilerce bomba
atıldı. Patlama sonucu
küçük çapta maddi hasar
meydana geldi. Avcılar
Gümüşpala Caddesi Pazar
Sokak üzerinde faaliyet
gösteren Milli Gençlik
Vakfı Temsilciliği'nde
meydana gelen patlamada
da maddi hasar oluştu.
Velidedeoğlu
anıldı
• BALIKEStR(AA)-
Atatürkçü Düşünce
Derneği (ADD) ve Çağdaş
Yaşamı Destekleme
Derneği (ÇYDD) Onursal
Başkaru Ord. Prof. Hıfzı
Veldet Velidedeoğlu,
ölümünün 5.
yıldönümünde, Bahkesir'de
anıldı. ADD ve ÇYDD
Bahkesir şubeleri
tarafından düzenlenen,
"'Atatürk'ü Kendi Diliyle
Anmak" konulu toplantıda.
Velidedeoğlu tarafından
günümüz diliyle kaleme
alınan "Atatürk'ün
Söylevi" birgösteri
şeklinde sunuldu.
Velidedeoğlu'nun eşi
Meriç Velidedeoğlu,
hazırladığı gösteriyle, 36.5
saatte okunabilen söylevi,
halka 90 dakikada
anlatmayı amaçladığmı
belirtti.
Zam fankı
ödeniyop
• ANKARA (AA) - Bağ-
K.ur Genel Müdürlüğü
yetkililerinden aldığı
bilgiye göre Bağ-Kur
emekli maaşlanna 1 Ocak
1997 tarihinden itibaren
zam yapılmasını öngören
kararnamenin, Bakanlar
lCurulu'ndan
çıkmamasından ötürü, daha
fazla mağdur olmamalan
için emeklilere 10 mart
pazartesi gününden
itibaren 4.5 trilyon lira
tutannda zam farkı avansı
ödenmeye başlandı.
Yetkililer, Bağ-Kur emekli
aylıklanna zam
yapılmasına iiişkin
kararnamerin çok kısa bir
sürede çıkacağını
belirterek, kararnamenin
çıkması ile birlikte emekli
aylıklanna 1 Ocak
1997'den itibaren geçerli
olmak üzere yüzde 30
oranında zam yapılacağını
kaydettiler.
îki yıl önceydi, güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu 19 kişi yaşammı yitirdi
Gazi suçhılan görevdeHaber Merkezi- Gazi Mahallesi iki yıl
önce, değil lstanbul'da, bağlı bulunduğu Ga-
zıosmanpaşa ilçesinde bile aduıı ve yerini
çok az kişinin bildiği sefil bir gecekondu
mahallesıydi. tsmetpaşa Caddesi dışmda tek
katlı gecekondulardan oluşan yollan çamur-
hımanalleyi. 1980 öncesi solculan iyi bilir-
di. Bu mahalle de Ümraniye'deki 1 Mayıs
Mahallesi gibi solcu gençlerin öncülüğün-
de işgal edildi ve gecekondular bu gençle-
nn yardımıyla yapıldı. Karadenizli arazi
mafyasına karşı, solcular bu mahalleyi bü-
yük mücadeleler sonucunda kurdu.
Mahallenin adı ve bu kısa tarihi simitçi
Bayram Duran'ın Gazi Karakolu'nda gö-
zaltındayken öldürülmesiyle gündeme gel-
dı. Simitçi Bayram'ın öldürülmesine tepki
gösteren mahalleli karakola yürüyünce, Ga-
zi Mahallesi diye bir yerin varlığı Türkiye
kamuoyu tarafından da öğrenilmiş oldu.
Simitçi Bayram'ın öldürülmesinden beş
ay sonra gizli bir el, gizli bir yerde hazırla-
nan planı uygulamaya koydu. Bir taksi için-
deki üç tetikçi 12 Mart 1995 Pazar akşamı
• 12 Mart 1995'te kimliği meçhul kişilerce Gazi Mahallesi'nde dört
kahvenin taranmasıyla başlayan olaylar sırasında polislerin açrığı
ateş sonucu toplam 22 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Olayın
üzerinden iki yıl geçmesine karşın ölümlerden sorumlu tutulan
kimliği belli 20 polis hâlâ yargı önüne çıkanlmadı.
saat 19.00 sulannda tsmetpaşa Caddesi üze-
rindeki dört kahveyi tarayarak kıvılcımı
ateşledi. Ateş sağanağı kesüdikten sonra Is-
tanbul'daki Alevilerin yakından tanıdığı 70
yaşındaki Halil Kaya'nın öldüğü dört kişi-
nin de çeşitli yerlerinden yaralandığı orta-
ya çıktı. Ateşin açıldığı taksi daha gözden
kaybolmadan arkasından gelen bir polis oto-
sunu durduran mahalleliler kaçmakta olan
taksiyi işaret ederek katillerin yakalanma-
sını istedi. Ancak polis otosu taksinin gitti-
ği yolun tam aksine sapınca mahalleli çılgı-
na döndü. Olay kısa sürede mahallede du-
yuldu ve Gazi halkı yine sokaklara döküle-
rek karakola doğru yürüyüşe geçti. Cemevi
önüne yaklaşan bir polis panzeri kumun
üzerinde kümelenmiş kalabalığın üzerine
ateş açarak Mehmet Gündüz'ün ölümüne
neden oldu. tşte bu olaydan sonra iş çığıruı-
dan çıktı. Mahalle halkı yeniden olay yeri-
ne toplanırken Istanbul'un dört bir yanından
binlerce insan olayı protesto etmek için er-
tesi sabah akın akm Gazi'ye doğru yürüyü-
şe geçti.
13 mart günü polisin ateş açmasıyla baş-
layan savaşm bilançosu bir gün öncekilerle
birlikte 15 ölü, yüzlerce yaralı. Olaylar an-
cak askerin polise müdahalesiyle durduru-
labildi ve mahallede sokağa çıkma yasağı i-
lan edildi. Mahalle halkı Cemevi'nin etra-
finı barikatlarla çevirdi. Cenazeler kaldınl-
madan bu kez olaylan protesto etmek için
Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi'ndeyürüyen-
lerin üzerine polis ateş açtı. Dört kişi de bu-
rada polis kurşunuyla can verdi.
Halka ateş açarak 22 kişinin ölümüne se-
bebiyet veren polis müdürlerinden tstanbul
Emniyet Müdürü Necdet Menzir parlamen-
toya seçilerek ödüllendirildi. En büyük ödü-
lü ise o tarihte Emniyet Genel Müdürü olan
Mehmet Ağar aldı. Agar, önce mületvekili
sonra da tçişleri Bakanı yapıldı.
Olayın sıcakhğını koruduğu 5 gün ıçinde
hükümet gitti, geldi. Başbakan Tansu Çiller
ve tçişleri Bakanı NahH Mcnteşe, tepkileri
yumuşatmak için Alevi dernekleriyle görü-
şerek özür diledi. Sorumluluğu olan polis
müdürlerinin görevden alınacağı, suçlu po-
lislerin yargılanacağı sözü verildi. Eyüp
Savcılığı 20 polisi ölümü sebebiyet vermek-
ten suçladı ve haklannda dava açtı. Bu ara-
da toplu ızrar ve devlete karşı isyan suçu iş-
ledikleri gerekçesiyle mahalle halkı hakkın-
da da dava açıldı. Ancak ne var ki üç yıl da-
valar şehir şehir gezdirildi. Istanbul, Trab-
zon, Rize ve tekrarTrabzon Ağır Ceza Mah-
kemesi arasında top gibi gidip gelen dava-
ya bir türlü başlanamadı.
Gazi olaylarında polis kurşunuyla felç olan Zeki Genç'e verilen sözler tutulmadı
'ÇatvsirfiktenRP'yibile düşündüm'MtYASE tLKNUR
Eyüp'e 55 kilometre uzaklıkta kömür şir-
ketlerinin toprağını delik deşik ettiği Akpı-
nar Köyü'nün çamurlu yollannda ilerler-
ken insan düşünmeden edemiyor. "Tunce-
li nere, Karadeniz sahilindeki Akptnar ne-
re'' diye. Yıllar önce, çocuklannın nafaka-
sını çıkarmak için Tunceli-Pertek'ten gö-
çünü yükleyerek Akpınar'a gelip, çoğunlu-
ğu Tuncelili olan köyde hemşerilerinin yar-
dımıyla kömür şirketlerinde iş bularak her
türlü sosyal güvenceden yoksun bir şekilde
çalışırken bir gün duyarlı bir yurttaş olma-
nın bedelıni bu denli ağır ödeyeceği Zeki
Genç'in aklına gelmış miydi acaba?
Kendisi köydeki iki göz gecekondusun-
da bekâr hayatı yaşayıp ekmek parası için
mücadele verirken eşi Sehi de Alibeyköy'de
tuttuklan kiralık bir evde dört çocuğunu
okutmaya çalışıyordu. Eşini ve çocuklannı
ancak haftasonu görebilen Zeki Genç, 13
mart sabahı Alibeyköy "deki evine geldigin-
de bir gece önce Gazi Mahallesi'ndeki kah-
vehanelere yapılan saldınyı öğrendi. Kom-
şulanyla birlikte Gazi halkına destek ver-
mek ve olayı protesto etmek için tophıca yü-
rümeye başladılâr. Gazi Karakolu'nun ya-
kınlarma geldiklennde polisler 'dişman
kuvveti görmüş' gibi atese başladılâr. Zeki
Genç, yaşam boyu kendisini tekerlekli san-
dalyeye bağlayacak kurşunu. oracıkta omu-
riliğinden yedi. Uzun süre yığıldığı yerde
kendisini gelip hastaneye yetiştirecek biri-
lerini bekledi. Komşulan tam gelip yatüğı
yerden kaldınyorlardı ki bu kez coplu po-
lisler saldınya geçti.
Kafasından aldığı cop darbeleriyle başı
yanldı. Haseki Hastanesi'ne götürülüşünü
ve ameliyata alınışını hayal meyal haürlı-
yor. Ancak hastanedeki görevli polisin nü-
fus cüzdanına el koyup bir daha vermeyişi-
ni ise hiç unutmuyor.
Ameliyattan sonra Bakırköy Fizik Teda-
vi ve Rahabilitasyon Merkezi'nde tedavi
görürken doktorlara sık sık ne zaman aya-
ğa kalkıp yürüyeceğini soran Zeki Genç,
bir süre sonra gerçegi öğrendi. Zeki Genç'in
ve ailesinin asıl mücadelesi olaydan sonra
başladı. Felç olmasından sonra vücudunda-
ki diğer organlan arka arkaya problem çı-
kardı. Üç ameliyat geçirdi. Sıcak günlerde
yardım vaatlerinde bulunanlar bir bir orta-
dan kayboldu.
İlk günlerde eve tek ekmek getiren aile re-
isinin sağlığını düşünen Genç ailesi, bir sü-
re sonra gelecek kaygısına kapıldı. Büyük
oğullan askeTe gidince ikinci çocuklan Se-
dat'ı okuldan aldılar. Sedat'ın şimdi tek gö-
revi yatalak babasına hizmet etmek. Anne
Selvi Genç oğlunu okuldan almak zorunda
kaldıklan için üzgün. Üç yıl içinde saçlan
bembeyaz olmuş.
Zeki Genç'in aylık ilaç gideri 15 milyon.
Sigortası bulunmadığı için ilaçlar parayla
BDÜslerin açbğı ateşten canlannı kurtaranlardan biri de felç olan Zeki Genç'tL
satın alınıyor. Hetnen hemen ayda bir kez
hastaneye gıden Zeki Genç, Eyüp'e 55 ki-
lometre uzaklıktaki köyden hastaneye gi-
derken özel araba tutmak zorunda kalıyor.
Bu süre içinde bir kenarda birikenlerin tü-
münü tüketmişler. Avrupa Alevi Birlikleri
Federasyonu'ndan gönderilen aylık 250
Mark para dışında hiçbir geliri bulunmayan
Zeki Genç'in bağırsaklanndan acilen ol-
ması gereken ameliyat parasızlık yüzünden
şimdılik ertelenmiş.
Zeki Genç, kendisine karşı aynı duyarlı-
lığın gösterilmemesinden yakınıyor.
"Otayın olduğu ilk günlerde başta devlet
olmak üzere birçok kişi ve kurum, bana sa-
hip çıkacaklan sözünü verdiler. Ancak ara-
dan geçen günler içinde bu sözler unuruldu.
Kapımızı artık khnse çaimıyor. En son ge-
çen ay tedavi gördüğüm özel bir hastanede
bana 352 milyoa hesap çıkankü. Ben bu pa-
rayı ödeyemem. İsteğe bağlı sigprtalı olmam
için gereken 160 milyon lirayı bile tcmin ede-
medim. Ne sol ne de Aleviler bana sahip çık-
madıktan sonra ben kimden yardım uma-
ynn? Bir ara tepki olsun diye RP'ye üye ol-
mayı bile düşündüm. Ancak yine sokulann
ve Alevilerin başı önüne eğilmesûı diye vaz-
geçöm."
Siyasi partiler
'Katiller
yargılansın'
tstanbul Haber Servisi - CHP ve tP
Gaziosmanpaşa ilçe örgütleri ile ÖDP tl
Orgütü, Gazi Mahallesi'nde iki yıl önce
meydana gelen olaylann sorumlulannm
bir an önce yakalanmalannı ve yargı
önüne çıkartılmalannı istediler. Siyasi
partiler, olaylann takipçisi olacaklannı
vurguladılar. CHP Gaziosmanpaşa İlçe
Başkanı Mehmet PoUt Gazi olaylannda
insanlann birbirine düşürülmeye
çalışıldığını belirterek. "Olaylara Alevi
Sünni çanşması görüntüsü vererek
boradaki dost ve kardeş halkı birbirine
düşürmek istedaer. Ancak Alevi-Sünni
çaüşmasında başanh olamadılar" dedi.
Olaylan yaratan çetelerin halkın arasında
rahatça dolaşabildiğini kaydeden Polat,
bunlann yakalanıp yargı önüne
çıkartılmalannı istedi. Polat, "Emniyetin
açıkça taraf otaıası olaylan brmandırmn
ve bunca ölü verilmesine neden olan
birinci etken olarak tarine yazüdı'*
görüşünü savundu. ÖDP tl Örgütü'nce
yapılan yazılı açıklamada ise Istanbul'un
ortasında devletin bütün imkânlanyla
suç işlediğini savunuldu. Siyasal
iktidarlann olaylan örtmek için
birbiriyle yanştıklan öne sürülen ÖDP
açıklamasında, olaylann takipçisi
olunacağı belirtildi.
'Suçlular korunuyor'
İP Genel Başkan Yardımcısı ve
Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Hıdır
Hokka da açıklamasında, devletin
suçlulan alenen koruduğunu savundu.
Trabzon'un duruşma yeri olarak
seçılmesini bir "hukuk skandah" olarak
nitelendiren Hokka, "Adalet istejen
berkes, Metin Göktepe davasında olduğu
gibi katillerin bulunarak hesap sorulması
ve adfl yargılama kdn mücadeleyi
vüksetanelidir'' dedi. Hacı Bektaş Veli
Anadolu Kültür Vakfı tstanbul
Şubesi'nce yapılan açıklamada da, Gazi
olaylannda ölenlerin ailelerine sanık
muamelesinde bulunulması kınanarak
gerçek sanıklann tstanbul'da
yargılanması istendi. Avrupa Alevi
Birlikleri Federasyonu, Şahkulu Sultan
Vakfi ve Karacaahmet Sultan Derneği ve
Vakfi'nca yayımlanan ortak açıklamada,
"Tüm halkunızı birlik içinde ounalarun,
bu türdeki ola>larda provokas>onlara ve
şer güçkrin o> unlanna gelmemelerini
btijor; kattiamda ölenlerin ailelerine
sabuiar dilhoruz" denildı.
3IFIİNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.coin.tr
Haltde Mesudi, Cezayitii öz-
gürlük savaşçısı bir kadın. Ülke-
sinde yeraltında yaşamak zorun-
da kalan Mesudi'yi, Islamcı cep-
he ölüme mahkûm etmiş. Me-
sudı, kaçak olarak yaşadığı Ce-
zayir'de Fransız kadın gazeteci
Elisabeth Scbem\a'yayaşadık-
lannı anlatmış.
Metıs yayınlannın Türkçe bas-
kısını yaptığı "Cezayir'de Kadın
Olmak" başlıklı kitapta Halide
Mesudi, kendisini Voltaire'in ve
ibni Rüşd'ün kızı olarak tanım-
lıyor. Önderliğini yaptığı Ceza-
yir'deki kadın mücadelesinin ta-
rihi köklerini, kendi deneyleriyle
birleştiren Mesudi, kadın özgür-
lüğüyie siyasi Islam arasındaki
zıtlığa da dikkat çekiyor.
Siyasi Islamın yükselişe geç-
tiği bu ülkede, en büyük acıyı ka-
dınlann çektigi, Mesudi'nin de-
neyteriyle bir kez daha kanıtlanı-
yor. Cezayir'in yaşadığı deney,
siyasi Islamın yükselişe geçtiği
Türkiye açısından da büyük
önem taşıyor.
Cezayir, Türkiye'ye ne kadar
benziyor?.. BizdeCezayirliler gi-
bi siyasi Islam konusunda biray-
mazlık içinde miyiz? Bu konular
Voltaire ve tbni Rüşd'ün Kızı
bizi yakından ilgilendiriyor. Me-
sudi'nin yaşamöyküsünü kendi
dilinden dinlerken siyasi Islamın
ne olduğunu bir kez daha göz-
den geçirmek olanağını buluyo-
ruz.
Mesudi, Türkiye açısından da,
kadın özgüriüğü açısından da
çok önemli noktalara dikkat çe-
kiyor. Anlattıklan arasında, özel-
likle baskıcı yöntemle, siyasi Is-
lam arasındaki ilişki dikkatimi
çekti. Şadli Bin Cedkj'in, yani
laikliği savunduğunu söyleyenle-
rin yönetiminde şeriat kanunla-
nnın nasıl adım adım uygulama-
ya sokulduğunu anlattığı bölüm,
ibret verici örneklerle dolu.
1984 Haziran ayında Aile Ya-
sası, Cezayir Meclis'inde kabul
ediliyor. Iktidarda laikliği savun-
duğunu söyleyen bir yönetim
var. Aile Yasası, kadın özgüriü-
ğünü tamamen ortadan kaldıran
ve şeriatçılann ekmeğine yağ sü-
ren bir yasa. Bu yasaya göre ka-
dının çalışmasına erkek izin ve-
riyor. Boşanma hakkı tamamen
erkeğın eline geçiyor. Erkeklere
çok kadınla evlenme hakkı tanı-
nryor. Mülkiyet ve miras konusu,
şeriata uyduruluyor.
Bu yasanın kabul edilmesi sı-
rasında, milletvekillerinin gön-
dermelerinin büyük çoğunluğu-
nun anayasaya değil, şeriata ve
Kuran ile sünnetin en gerici yo-
rumlarına yönelmesi de Ceza-
yir'deki laikliğin ne kadar pamuk
ipliğine bağlı olduğunu gösteri-
yor. Askeri müdahaleden önce
Meclis'in son Başkanı olan Bel-
hadem'in şeriatçılardan bir far-
kı yoktu.
Mesudi'nin çok kadınla evlen-
meye iiişkin yorumlan ilgi çekici.
Bu konuda şunlan söylüyor "Ya-
sanın 8. maddesiyle erkeklere u-
tanç verici bir ayncalık tanınmış
durumda: Çokkanlılık. Çokkan-
lılığı, sık sık gerek Batılı gerekse
Islamcı erkekler tarafından ileri
sürüldüğü üzere, evli erkeğin
metreslerinin olmasıyla kanştır-
mamak gerekir. İki durumda or-
tak olan tek şey, erkeklerin cin-
sel isteği ve bunun tatminidir.
Buna karşılık, çok sayıda kannın
ve birlikte yaşanan kadınlann
statülerini seçme haklan yoktur,
hukuki olarak bağımlıdıriar, çoğu
zaman elleri kollan bağlıdır, cin-
sel açıdan hiç bir özgürlükleri
yoktur. Ve ne yazık ki, çokkanlı-
lığa katlanan kadınlara ne dü-
şündükieri hiç sorulmaz. Sess/z-
liğe mahkûm edildiklerine göre,
nasıl sorulabilir ki?"
Mesudi, Cezayir asıllı Fransız
bilim adamı Muhammed Arko-
un'un Islam düşüncesindeki tı-
kanmaya iiişkin söyledikleri de,
önemli bir gerçeğe dikkat çeki-
yor. Arkoun'a göre, 11. yüzyıl-
dan itibaren Islam düşüncesin-
de içtihat, bir diğer deyişle re-
form kapısı kapatılır. Halifenin is-
teği üzerine her türlü yorum ça-
balan engellenir ve Islam, yazılı
olarak sistemleştirilir. Insanlara
nasıl düşünmek ve davranmak
gerektiğı dikte edilir. Ftesmi dog-
manın dışında kimseye yaşama
hakkı tanınmaz. Arkoun'un deyi-
miyle, "Bundan böyle Müslü-
man düşüncesinde, düşünül-
meyen kurumlaşır."
Mesudi, Muhammed Arko-
un'un bu fikirterini, daha sonra
Islam fanatiklerinin öldürdüğü
felsefe öğretmeni Rabah Gen-
ze'den öğrenir. Mesudi'nin kafa-
sında yepyeni ufuklara yol aç-
masına neden olan Genze bir
komünistti. Genze, onlara yal-
nızca ünlü Islam düşünürü vefel-
sefecisi İbni Rüşd'ü değil, aynı
zamanda Batı aydınlanmasının
önemli önderlerini de tanıtır.
Montesquieu, Diderot,
d'Alambert, Vottaire, bu düşü-
nürterden bazılan. İbni Rüşd, da-
ha sonra Batı aydınlanmasının
da yolunu açacak önemli bir bi-
lim adamıydı. Islam dünyası onu
yasaklarken onun açtığı yoldan
Batı yürüdü.
Mesudi'nin anlattıklan, bunlar-
la sınıriı değil. Bizlere ışık tuta-
cak, çok önemli bir deneyi kadın
gözüyle aktanyor. Cezayirli öz-
güriük savaşçısı kadınlardan öğ-
reneceğimiz çok şey olduğu bir
kez daha anlaşılıyor. Benzer bir
deney çok farklı acılarla yaşanı-
yor. Cezayir"! unutmamalıyız.
İbni Rüşd'ün veVoltaire'in kız-
lannın darbeye ve şeriata karşı
mücadelesi, bıze de ışık tutuyor.
GLOBAL POLfriKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Başkanlık Sistemi ve
Temsil
Başkanlık sisteminin siyasal yapıda parçalanmış-
lığa ve bundan kaynaklanan bir "Temsil krizi" bağ-
lamında ortaya çıkan istikrarsızlığa bir çözüm geti-
receği düşünülüyor. Ancak, başkanlık sistemiyle yö-
netilen birçok Latin Amerika ülkesinde de bugün bir
"temsilkrizi" var Ç\).Brezilya, Venezuella, Kolombi-
ya, Meksika ve en son olarak Ekvador'da yaşanan
olaylar, başkanlık sisteminin krizi çözmek yerine, çe-
lişkileri bir şahıs üzerinde odaklaştırarak şiddetlen-
dirdiğini ve zaman zaman da Peru'da olduğu gibi
başkan eliyle yapılan darbelere yol açabildiğini gös-
terdi.
Venezuella, Arjantin, Uruguay, Meksika gibi Latin
Amerika ülkelerinde, koalisyon hükümetleri, 1990'la-
nn başında gittiler. Yerlerine başka partilerden olu-
şan yeni koalisyonlar geldi. "SertJesfp/yasa"reform-
lannı uygulamak ve küreselleşme sürecine katılmak
iddiasıyla sivrilen bırçok "reformcu" devlet başka-
nının, ömeğin, Collor (Brezilya), Perez (Venezuella),
Samper (Kolombiya), Salinas (Meksika), adlan bü-
yük çaplı yolsuzluklara, uyuşturucu kaçakçılığına,
hatta siyasal cinayetlere kanştı. Yine 1990'lann ba-
şında (1994) Chiapas Kızılderililerinin mücadelesi,
Latin Amerika'da (ki bu bölge tarihsel olarak büyük
bir etnik çeşitlilik gösterir), ilk defa etnik temelli siya-
si hareketlerin başladığını haber veriyordu. Bolivya,
Ekvador, Guatemala, Nikaragua'öaüa etnik temel-
de siyasi temsil arayan hareketler görülüyor.
Diğertaraftan, birçok Latin Amerika ülkesinde can
güvenliğinin hızla ortadan kalktığı görülüyor. Her
100.000 kişiye düşen cinayet oranlan şöyle: (Birinci
sayı 1970-80, ikinci sayı 1980-90) Kolombiya
20.5/89.5, Brezilya 11.5/19.7, Venezuella 11.7/15.2,
Trinidad-Tobago 2.1/12.6, Peru 2.1/ 10.9, Ekvador
6.4/10.3, Arjantin 3.9/4.8, Uruguay 2.6/4.4, El Sal-
vador ise 140 ile dünyanın en çok cinayet işlenen ül-
kesi (The Economıst, 8.3.1997). Bu rakamlar üzeri-
ne yapılan araştırmalar, cinayetlerin daha çok issiz
gençler arasında, varoşlarda gerçekleştiğini ve sık sık
uyuşturucu ticareti bağlantısına rastlandığını ortaya
koydu. Hızlı şehirleşmenin ve gelir dağılımında şid-
detli birbozulmanın, cinayetlerin artışında önemli rol
oynadığında hemen herkes hemfikir. Bu ikisinin ar-
kasında ise "serbest piyasa" ekonomisine geçış re-
formlan sırasında artan işsizlik ve kısılan sosyal yar-
dım harcamalan var. Bu gelişmelere karşılık "reform-
lan" uygulamaya koyan kadrolann çoğunun, yolsuz-
luklara, yasadışı silah ve uyuşturucu ticaretine katıl-
dıkiannın ortaya çıkmış olması, "imam ve cemaat"
fıkrasını hatırlatıyor.
1980'ler, piyasa reformlannın uygulandığı ve as-
keri rejimlerin, yerini seçilmiş hükümetlere bıraktığı
birdönemdi. Bu dönemde, askeri rejimlerin, reform-
lann uygulanmasına uygun ortamın yaratılmasında-
ki rolünü unutmayı tercih eden birçok gözJemci, re-
fomn süreci ile demokratikleşme arasında bir neden-
sellik ilişkisi kurmak istediler. Ancak aradan geçen
zaman, bunun acele ile ulaşılmış bir sonuç olduğu-
nu kanıtladı.
Askeri rejimler birçok ülkede çalışanlan temsil e-
den kurumlan tahrip etmiş, özelleştirmeler ve artan
işsizlik, sendikalan alabildiğıne zayıflatmıştı. Daha
sonra askeri rejimlerin yerine geçen "demokrasiler-
de" ordunun etkisinin, bir tür temsilinin korunduğu,
ordu ile iş çevreleri arasındaki organik bağlann ge-
liştiğini gösterdi, Diğer taraftan bu dunjmun bir baş-
ka istikrarsızlığa yol açmaya başladığı ortaya çıktı.
Arjantin, Ekvador, Guatemala, Panama ve Venezu-
efla'üa, orta kademe subaylann başansız darbe gi-
rişimleri oldu. Ancak bu girişimler, emir kumanda
zincirinde de önemli biristikrarsızlığın gelışmekte ol-
duğuna işaret ettiler. Nihayet, belki açık askeri dar-
beler olmadı ama Peru'da Devlet Başkanı Fujimo-
ri'nin başanlı sivil darbesi, kısa süreli etkin darbele-
re bir örnek ve adeta, yeni bir Fujimorozo modeli
oluşturdu.
Bugün Latin Amerika'da başkanlık sistemi çok
önemli iki çelişki ile karşı karşıya. Birincisi; demok-
rasiyi geliştirmek ve siyasi temsil krizini aşmak için
etnik temelli siyasi hareketlerin kendilerini temsil et-
mesine olanak sağlamak gerekiyor. Ancak bu var
olan otoriter ve merkezci başkanlık sistemlerinde
ulusal bütünlüğe yönelik bir tehdit olarak görülüyor.
Ikincisi; demokrasiyi geliştirmek ve temsil krizini aş-
mak için toplumun önemli kısmını oluşturan çalışan-
lann çıkariannın temsil edilmesi; bunun için de sen-
dikalann ve emekçi tabanlı partilerin güçlenmesi ge-
rekiyor. Ancak, ekonomik reform süreci ve küresel-
leşme daha esnek bir emek piyasası, düşük ücret ve
sermayenin taleplerine karşı daha yumuşak başlı ve
uyumlu bir emekçi sınrfı istiyor. Genel olarak halk ise
demokratikleşmenin bir gereği olarak, yasama ile
yürütme arasındaki bağımsızlığın korunmasını, ordu-
nun siyaset dışına çıkanlmasını, yolsuzluklann te-
mizlenmesini ve en önemlisi liderlerin verdikleri sö-
zü tutmasını, siyasetçilerin sık sık parti değiştirme-
mesini istiyor. Başkanlık sistemi Latin Amerika'da
bu çelişkileri çözemedi, bu taleplere cevap vereme-
di. Başka yerlerde başanlı olarak temsil krizini çöze-
bileceğini neden düşünelim?
(1) Bu yazıda Prof. Jorge I. Dominguez'in Fore-
ign Affaires (Ocak/Şubat 1997) dergisinde yayımla-
nan "Latin Amerika 's Crisis of Representation" isim-
li denemesinden faydalandım.
MCK'nin teminatı DYP'
Çiller yeni hükümet
formüHeriııe kapalı
ANKARA (Cumhuriyet
Burosu) -Başbakan Yardım-
cısı Tansu Çiller, MGK ka-
rarlannm daha önce olduğu
gibi bu defa da Bakanlar Ku-
rulu'nda görüşüleceğini be-
lirterek "Bunun teminatı
DYP'dir" dedi. DYP'nın
Meclis grubunda konuşan
Çiller, yeni hükümet for-
müllerine sıcak bakmadığı-
nı bildirdi. MGK'nin yaptı-
ğı uyanlara karşın hüküme-
tin cumhuriyetın temel nite-
liklerini hedef alan icraatı
bulunmadığını savunan Çil-
ler, DSP lideri Bülent Ece-
vit'e, "Helebirelini verBay-
kal'a, karşımızda bir bütün-
leşme olsun. Neyi teklif edi-
yorsun?" diye seslendi.
ANAP'la koalisyon kapısı-
nın kapalı olduğunu. "Sayuı
Ydmaz'ın güvenilmez kişili-
ğL bizûn partimizin tabanı-
nuı tabanında mühüriendi"
sözleriyle anlatan Çiller'i,
hükümetten aynlma yanlısı
gnıbun alkışlamaması dik-
kat çekti.
Çiller. MGK'nin ûlkebü-
tünlüğünü tehdit eden nok-
talan sıraladığı konulann
bugün yeşennediğini, ancak
hükümet olarak bunlann so-
nımluluğunu üstlenecekle-
rini ve kısa, orta, uzun vade-
li tedbirler alacaklannı kay-
detti. "Bizim için her şey Al-
lah nzası için yapthr" diyen
Çiller, cami yapırnlannın sü-
receğini, ama bunun oy av-
cılığı amacı taşımayacağını
söyledi.
UBA'nın haberine göre,
DYP Genel Başkan Yardım-
cısı Hasan Eldnci de yann
toplanacak Bakanlar Kuru-
lu'nda RP kanadının gün-
dem değiştirmeye kalkışma-
sı durumunda hükümeti bi-
tıreceklennı açıkladı.