04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MART1997 ÇARŞAMBA 14 KULTUR PORTAL DIKMEN GURUN DUO üstüne düşünceler" Bu kez hiç oynamadığın bir oyıınu oyiıayacaksın benimiçin kentiin için valnız ikimiz için" DUO'nun sayfalan arasında dolaşıyo- rum. Dolaşırken düşünüyoram: DUO i- kı boyutlu bir liyatro gösterisi mi? Okur- ken aynı anda izliyorum. Izlerken aynı anda okuyorum. Belleğime bu iki eyle- mı aynı anda yerleştiriyorum, tıpkı bir oyun izlerken dinlediklerimizi ve izle- dikJerimizi aynı anda örtûştürdüğûmûz gıbi. Bu kez metin ve oyuncu mekânı oluşturan kitap sayfalan içinde buluşu- yor. O sayfalann beyazında, o sayfalann boşluğunda ikıli bir hesaplaşma yaşanı- yor. Yazann (Ferid Edgü) ve oyuncunun (Genco Erkal) kendileri ve birbirleriyle hesaplaşması. Bu hesaplaşmada öne çıkan; yazann ve oyuncunun ya da metinlerin ve görûn- tülenn dışa yansıyan içsel göstergeleri- nin birbirleriyle örtüşen ve çelişen ze- minlerde değerlendinlmeleri. Yazann ürettıği (metin) ile oyuncunun ürettiği (oyun) arasındaki etkileşim iki farklı "ifade" biçimınin, iki farklı dışavuru- mun buluşması. Metinlenn kalıcı niteliğinin tiyatro sa- natının "1 an"lardan oluşan, yaşayan ama "kalıcı olmayan" (burada "kahcı obna- yan" derken belleğe yerleşen resimler- den değil. tiyatroda izlenen anlann fi- ziksel olarak geçiciliğinden söz ediyo- rum) görüntüleriyle çakışması ve görûn- tülerin sabitlenmesinde tiyatral bakışın ötesinde mimari ve sinematografik yak- laşım da öne çıkjyor. Bir yanda sözlerin ve görûntülerin me- • DUO iki boyutlu bir tiyatro gösterisi mi? Metin ve oyuncu, mekânı oluşturan kitap sayfalan içinde buluşuyor. Yazann (Ferit Edgü) ve oyuncunun (Genco Erkal) kendileri ve birbirleriyle hesaplaşması yaşanıyor sayfalann boşluğunda. Konseptini Bülent Erkmen ve Naz Erayda'nın oluşturduğu DUO'da tiyatro olgusunun kendine özgü 'tespit edilemez' niteliği göz önüne almdığında sanatçılann 'anlar'a kalıcılık, süreklilik sağlamak amacıyla yazan ve oyuncuyu tiyatral bir mekânda (kitapta) buluşturma dûşüncesi, tiyatroda 'bölünmüş birlik' anlayışının farklı biruzantısı... kânla iletişiminde belirlenen boyut, öte yandan görûntünün hem bir fılm şeridi gibi süreklilik içermesi, hem de bu akış- ta anlann solup veren anlar olarak don- durulması. Konseptini Bûlent Erkmen ve Naz Erayda'nın oluşturduğu DUO'da tiyatro olgusunun yukanda sözünü ettığim ken- disıne özgü "*tespit edilemez" niteliği göz önüne alındığında sanatçılann "anlar"a kalıcılık, süreklilik sağlamak amacıyla yazan ve oyuncuyu tiyatral bir mekânda (kitapta) buluşturma düşûncesi tiyatro- da "bölünmüş birlik" anlayışının farklı bir uzantısı. Farklı. çünkü Erkmen ve Eraydabunu gerçekleştirirken kitabı hem bir tiyatro mekânı olarak, hem de kendi karakteris- tiği içinde kullanıyorlar. Bir yandan ya- zann seslenişlerini etkileyici birboş ala- na kaydederek verirken öte yandan da bu seslenişlerini oyuncunun yüzünde us- talıkla tespit ediyorlar (Ani ÇeKk Arev- yan). Oyuncudan yazara uzanırken de aynı etkileşimi elde ediyorlar. Bu nokta- da DUO'nun içerdiği bir boyut daha be- lirleniyor: O da izleyicinin yazar ve oyuncu ile olan ılişkisi. Yazardan oyuncuya, oyuncudan yaza- ra giden bir izleyici. Yazar'ın oyuncuya gitmeye şartlandığı bir tiyatro ortamı söz konusu. Oyuncunun yüzündeki oyuna baktığımız, onu yazardan soyutlayıp "antor" ve "tfadeler" üzerinde durdu- ğumuz zaman aynı metne ulaşabiliyor muyuz? Ya da oyuncu ve yazar nerede buluşuyor? Bu sonınun yanıtında kanım- ca oyuncudaki çok katmanlı yapı öne çı- kıyor. Oyuncunun yazara oranla daha ge- njş bir alanda dolaşabilme özgürlüğü- nün altı çiziliyor. Değişkenliği algılanıyor. Bu bağlam- da, yine izleyici açısından bakıldığında; kitabın da başh başına bir bütün olarak değişime uğradığını söylemek mümkün. Bu değişimde onu (kitabı) her seferinde yeniden üreten ise izleyici oluyor. İzle- yicinin yeniden üretim süreci ise DUO'da diğer bir boyutu, okuma, ey- lemlerinin gerçekleştirildıği "zaman ve mekân" boyutunu içeriyor. Ve her sefe- rinde kendi kendine bir değişim yaşıyor kitap. DUO'yu okudum, DUO'yu izledim. Okuduklanmdan da izlediklerimden de etkilendim. Sözlenn, görûntülerin üze- rinde düşündüm, kitapla tartışüm. Tiyat- ronun o ölçülmez düşünsel ve görsel zenginlikleri içine bu kez daha farklı bir düzlemde girdim. DUO ekibinin ortaya ne denli sağlam, doğru, güzel bir eser koyduğunu gördüm. Bülent Erkmen, Naz Erayda, Ferit Edgü, Genco Erkal ve Ani Çelik Arevyan'a kendi adıma teşek- kür ediyorum. Yönetmen Michel Jaffrennou, "Sept D'Or" Çizgi Film Ödülü'nü kazanan filminin gösterimi için îstanbul'daydı Gerçek Plerre 'sanal kıırt'a karşı• 'Pierre ve Kurt' sentez görûntü yönteminin, büyük emek harcanarak gerçekleştirildiği 26 dakikalık harika bir çocuk fılmi. Prokofiyev'in kendi oğluna müziği öğretmek için bestelediği 'Pierre ve Kurt'ta, hayvan ve insan karakterier müzik aletleriyle özdeşleşmiş. Jaffrennou'nun filminde büyükbaba rolündeki Peter Ustinov, Prokofiyev'in ağzmdan hem mûzik aletlerini tanıtıyor hem de masah anlatıyor. ZEYNEPSAYG1 Geçen yıl Fransız televiz- yonunun en iyi çizgi film ödülü "Sept D'Or"a değer görülen 'PSerreet k Loup'(Pi- erre ve Kurt) filminin yönet- meni Michel Jaflrennou ge- çen hafta Iştanbuydaydı. Pnh. kofiyev'in oğlu için bestele- diği bir masaldan uyarlanan ve bütünüyle sentez göriintü- lerden oluşan fılminin tanıtı- mı ve yorumunu yapmak üze- re Fransız Kültür Merke- zi'nin davetlisi olarak Türki- ye'ye gelen yönetmenle, gös- terim ertesinde konuştuk. Çekimlerine 1995 yılmda başlanan 'Pierre ve Kurt', Fransa'da sentez görüntü ala- nında uzun jkonu ve sanatsal anlatımı bir âraya getiren bir ilk ömek olma özelliğini taşı- yor. Jafrrennou'ya göre Fran- sa'da bu konu üzerine birçok 28. RESIMYARISMASI Turk Resım Saratı'nın gelışım sureom 1967'den bu yona yakından ıztemeyı ve desleklemeyı ılke edınen DYO Resim Yorışmalan'nın 28.sınr DYO adına Yasar EğiRm ve Kultur Vokfı duzenlemiştif Boya ve Kımya Sonayının öncu kuryluşlanndan DYO bu yarışmaya kafıbcak tüm sanatçılara başarıbr diler. YARISMA SARTNAMESI KATUMA KOŞUUAM • Yarısma Seçıcı Kurul'da gocev abnlar dısındo lüm sanalçıbra açıklu • Yarışmaya kotıbcak eserler yağlıboya, akrılik, özgun boskı vo da karışık leknıkle otabilir • Her sanatçı yarısmaya en fazta 3 eserle katılabilır. • Konu serbestfır • Yarışmaya katıbn eserler daha önce yarışmoya katılmamış ödül almamış veya herhangı bır yerde yoyıntanmamış olmaltdır • Resımlerın kısa kerorian 60 an 'den küçük, uzun kenorbrı ısel 50 m derı buyuk olmamalıdır. • Yarışmaya katıbcak sarratçıbr T C. vatandası ve 1 8 yasını doldurmuş olmalıdır BAŞVURU VE ESERURİN TESÜMİ • Yarışmaya kafılmak ıçın asoğıdakı adreslerden temin edilecek katılma belgesi ve ozgeçmış formu eksıksiz doldurubrak eserler ile btrlılcte aynı odreslere gondenlmek veya teslım edılmek suretıyle yapılır • Eserlerın arka yuzunde sanatçmın odı ve soyodım.eserın adını boyutlannı ve fryahnı belirten btr ehket bulunmahdır • Eserler 10 Temmuz 1997 aksamına kadar teslım edtlmış o^maltdır. • Posta ve kargo ile gonderılecek eserlenn tum sorumluluğu sonatçıya oıttir • Başvuru ve eser teslimı asağıdoki adreslere yapıbcaktır YAŞAR EĞİTİM VE KÜLTÜIIVAKFI Şehıt Fethı B e y C o a N o 1 2 0 IZM1R Tei 0 ( 2 3 2 1 4 8 2 2 2 0 0 YAŞAR HOLDİNG A.Ş. ANKAKA TIMSİLCİÜĞİ Atolurk Blv Enguru Ishanı No 107/6 Kızıloy - ANKARA Tel 0( 312] 41° 28 48 YA$AR HOIDİNG A 4 . İSTANMM. TCMSİLCİIİÖİ Set Ustu No 23 Kabatas - ISTANBUl Tel 0 j 21 2 I 251 46 40 ÖDÜLUR Sergılenmek uzere seçılen eserler arasından • 5 esere eşıt 250 000 000 • TL bosarı odulu ve pbkeh verilecekjir • Dığef eserler sergılerde sanatçıbrın ıslelden doğrultusunda satılabıtecektır. • Satılan eserler, salın alanbra.sergiler sonunaa tes.ım edılecektır SEÇİCİ KURUL Avnı Arbas / Prof Neşe Erdok Prof. Dr Zafer Gençaydın /Abdulkadır Günyaz Doç Dr Hayatı Mısman Prof.Cuma OCOKJI / Yaşar Yenıceli 'SONUÇIAR • Yarisma soruçları basın ılanı ıle djyurulur • Odul kazanan ve serg lenmeye değer bulunan eserler isJanbul, Izmır, Bursa, Ankara, DerızJi,Adona, Gazıantep, Antarya da sergılenecektn • Odul kazonon eserler butun hakbrıyla sahn aıınmış gıbı ışlem gorur ve DYO Koleksryonuna gsrer • Serg; tarıhlerı aynca duyun,bcaktır • Odul kazonmayon ya da satın al'nmayan eserler sanotçıbrateslımalındıkbrı yerde ya da masraf ve soaımluluk kendılerine aıt olmak uzere kargo ıle 10de edılecektır • Vokıf, altı ay 'çinde gerı alınmayan eserlerden hiçbır sekilde sorumlu değildir DİGER KOŞUUAR Yaşar Eğıtım ve Kultur Vaktı yarışmaya katılan eserleri teslım aldığı andan teslım edeceğı ana kadar geçen sure zarftnda sigorta dah^l korumaya yonelik her turlu onlemı alır Yonsrnaya shşkın her turlu btlgı tçın: EâİTtU VE KtTLTOH VAKFI araştırma yapılıyor. Özellikle sanat okullan, teknik olanak- lar açısından, öğrencılenn araştırma yapmalanna çok el- verişli. Yaklaşık 180 kişilik bir ekiple gerçekleştirilen çekim- lerden bir yıl önce, tasanlan gejçekleştirmçk içıa hangj teknik olanaklann kullanıl- ması gerektiği araştmlmış. Sonrasında, bilgisayar yardı- mıyla, masalın geçtiği orman ve hayvan karakterier 'sanal' olarak yaratılmış. Jafrrennou, 'samd' karakter seçiminin normal fılmlerdeki 'casting' aşaması gibi gerçekleştiğini söylüyor. Çünkü yönetmen; düşlediği karakteri, hiç yanın- dan aynlmayan illüstratörüne anlatıp, çizilen sekiz on ömek arasından seçtiği en iyi tiple- meyi bilgisayarekranına yan- sıtmış. Filmde Pierre, büyükbaba ve avcılar gerçek oyuncular tarafından canlandınlıyor. Büyükbaba rolünde uluslara- rası üne sahip bir oyuncu; Pe- ter Ustiuovyeralıyor. JafrVen- nou, Ustinov'u ikna edebil- mek için fılmin 'story bo- ard'unu yüklenip. sanatçının tsviçre'deki evine gitmiş. Bu ünlü ve ünlü olduğu kadar da pahalı oyuncuyu ikna etmek zor olmamış. Ancak fılmin bütçesi nedeniyle endişe du- yulmuş. Yapımcılann deste- ğiyle Ustinov'un Cologne 'da- ki ajansıyla makul, (ama yine de pahalı!) bir fiyata anlaşıl- mış. Gerçek oyunculann, sanal oyuncularla buluşturulması Paris'teki bir görüntü sentez atölyesinde gerçekleşmiş. Tümüyle boş bir alanda rolle- rini canlandıran oyuncular, özel bir kamera tekniğiy le sa- nal ormandaki sanal oyuncu- larla bir araya getirilmiş. Jaff- rennou, zor görünen bu bir- leştirme aşamasında püf nok- tanın, sanal sahne üzerinde bulunan canlı cansız her şeyin oyuncu olarak kabul edilme- si olduğunu söylüyor. Yönet- men, ormanda bulunan ağaç- lardan, ördeğin yüzdüğü gö- le, büyükbabanın evinden, kurdun geldigi yöndekj dra- marik görünüşlü ağaç toplu- luğuna kadarher şeye bir isim vermiş. "Onlara bir isim ver- meseydik bu sanal ormanın icmde kaybolabulrdik. Çün- kü gercekte yoktu. Asıl garip ve eğlenceli olan da buydu" diyor yönetmen. JafiTennou, film için Pro- kofiev'in yapıtının temel alınma nedeniniyse şöyle açıklıyor, "Profcofiyev'inma- satau sectik çünkü insanlan ve hayvanlan bir araya getiri- yor. Aynca sentez gö- rüntülerden oluşan bir filnü sanatsal >aklaşım- b de almakamacmday- dık. Prokofryev, dünya çapında sevien bir bes- ted. Çocuğuna müziği öğretmek için besteiedi- ği bu masal, birçok kül- türegöndermderyapt- yor. Bu noktada Proko- fiye\r gerçekJe düşgücü- nü bir arada sunarak külriirlerarası bir sen- tez vakaJryor. Bu da be- nim il^mi çektL" Jaffrennou. 'Pierre Kurftan önceki çalışmalan- nı film alanında tanımlana- ma>-an uçan ncsnetere (L FO)' benzetildiğini söylüyor. Bu nedenle birbiriyle ilgi- siz görünen sayısız parça için araştırma ve çekim yapılırken ona 'filmi bir bütün haUnde görüp görmediğini' soranlar olmuş. Bu noktada yapımcı- nın desteği ve işi sonuna ka- dar götürebileceği konusun- daki inancı Jafirennou'yaçok yardımcı olmuş. Filmin spon- sorluğunu Fransa'nın önemli televizyon kanallanndan Ça- nal + üstlenıyor. Çanal + ay- nı zamanda filmin ortak ya- pımcısı. Film geçen yıl "Sept D'or" çizgi film ödülü alma- sına karşın farklı bir akırnın ürünü. Jaffrennau, filmi. çiz- gi fılm olarak kabuljetmiyot, Çünkü o, her ne kadar yara- tılmış olsalar da,'gerçek' oyuncularla çalıştığı inancın- da. Kategorilerin önceden sı- nırlandınlmış olması, fılmin herhangi bir kategoriye so- kulmasını gerektirmiyor. Çiz- gi fılm kuruluşlan da gerçek oyunculann rol alması nede- niyle, yüzde 80 oranında ani- masyon olarak kabul edilen fılme sponsorluk etmeyi red- detmişler. ve Jaffrennou, 'Pierre ve Kurt'ta kesinlikle sinematog- rafik bir bakış açısından söz edilemeyeceğini de belirtiyor. Sentez görüntü alanında çalı- şan yönetmenlerin ressam ve tiyatro yönetmeni özellikleri taşıması gerektiğine inanan Jaffrennou, sahneden, oyun- culuğa filmin teatral bir bakış açısıyla üretildiğini de ekli- yor sözlerine. Film, Fransızca orijinal olarak ÎFKM videotekinden kiralanabilir. 'Köy öğretmenVne anlamlıgece Tei ıiFe*. Bey Cod No 120 IZM1R 0(232)482 22 00 KüBurServsi-TOBAV ve İDE Eğıtim ve Or- ganizasyon tarafindan hazırlanan 'Aydmlanma- ıun Işıgında Sanat İnsanlanmız' adlı Savgı Ge- cesi'nin ücüncüsü, yazar ve eğıtmen Fakir Bay- kurt için önceki akşam Taksim Sahnesi'nde ya- pıldı. Fakir Baykurt ile 'Köy Enstitüleri' hakkın- da yapılmış bir röportajın, yazann resimlenyle kurgulanmasıyla başlayan gece, yazann yaşa- mı, sanat kişiliği ve yapıtlannın, tiyatro sanat- çılan tarafından kesitler halinde oyun şeklinde sunulmasıyla devam etti. Senaryosunun; Ersan UysaL, Haşmet Ze>bek ve Metin Belen tarafın- dan hazırlandığı. Feridun Andac'ın koordina- törlüğünü yaptığı gecede. Devlet Tiyatrolan sa- natçılanndan Celile Toyon UysaL Ersan Uysal, LeventGüner, HaHl Doğan,Nişan Şirinyan,Öz- lemGüvdi,ErhanÖzcdikve lstanbul Şehir Ti- yatrolan'ndan Haşmet Zeybek rol aldılar. Fakir Baykurt'un Almanya'dan gelerek katıl- dığı gecede, Vedat Günyoi, Osman Şahin, Ko- nur Ertop ve Feridun Andaç birerkonuşma yap- ftlar. Vedat Günyoi, Fakir Baykurt ile tanışma- lannı ve anılannı anlatarak Baykurt'un Türk edebiyatı için ölümsüz eserler verdiğini sözle- rine ekledi. Osman Şahin ise Fakir Baykurt'un yazılaruıın siyasal iktidarlarca hep kırmızı ışık yakılarak karşılandığına değinerek yargılanan, hapishanelere atılan ve sürgünler yaşayan yaza- nn öykücülüğüne ve romancılığına da değindi. Kitaplannm en önemli özelliğinin yalın söyle- me çabası olduğunu vurgulayan Şahin, Fakir Baykurt'un Anadolu insanını konu olarak al- masının bu yalınlığı sağladığını dile getirdi. Halkımıza mal olmuş deyimleri ve atasözleri- ni ustaca kullanarak edebiyatımıza kazandırdı- ğını da söyleyen Şahin, gelecekte halk bilimci- lerin bu kıtaplan ebedi değerinin dışında çok zengin birer kaynak olarak kullanılacağını da sözlerine ekledi. Konur Ertop ise Fakir Baykurt'un edebi ki- şiliğinden bahsederek yazann köylü gerçekle- rini ele almasını ve karşılaşağı çetin gercekliği romanlannm ana teması olarak kullanmasım vurguladı. Feridun Andaç ise Fakir Baykurt'un yazdıklany la kırsal kesim insanının yaşamında- ki örtüleri kaldınp attığını böylece tanıklık et- tiği gercekliği yazınımıza aktardığını dile getir- di. Gecenin sonunda sahneye davet edilen Fa- kir Baykurt ise böyle bir gecenin düzenlenmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getire- rek kendi sözleriyle kendisinin gözünün içine bakabaka övülmenin zorluğunu ifade etti. Baykurt aynca "Parmaklanmdurana kadar yazmaya devam edeceğun" dedı. Gecede bu- lunan ınsanlann yanı sıra cezaevlerinde de bir- çok kardeşinin olduğunu belirten Baykurt, "On- lara da buradan seiam yoUuyorum" diyerek sözlerini bitirdi. DEFNE GOLGESI TURGAY FİŞEKÇİ Fakir Baykurt, Yeni Romanı ve Almanya'daki İşçilepimiz 10 mart pazartesi akşamı, TOBAV'ın (Devlet Tiyat- rolan Opera ve Balesı Yardımlaşma Vakfı) katkılany- la Atatürk Kültür Merkezi Salonu'nda düzenlenen "Sanat Insanlarımız" etkinliklerinin ücüncüsü Fakir Baykurt'a aynldı. Yapılan konuşmalarla, tiyatro sa- natçılanmızm yazarn yaprtlanndan yaptıklan okuma- laria yazanmızla neredeyse yeniden buluştuk. Yeniden buluştuk dememin nedeni, Fakir Bay- kurt'un yirmi yıla yakın bir zamandır ülkemizden uzak- ta, Almanya'da yaşıyor olması. Baykurt, yaprtlanyla köy hayatını yazınımıza taşıyan Köy Enstitülü yazar- lar kuşağının önde gelenlennden biri. Yazariığının ya- nı sıra, öğretmen hareketlerı içindeki etkinliğiyle de tanınıyor. Almanya'ya yerleştıkten sonrakı ürünlerin- de, bu ülkeye çalışmaya gelen insanlarımızın karşı- lastığı sorunları işlemeve başladı. Yaşadığı kentten adını alan "Duisburg Üçlemesi" adlı romanlanndan bugüne dek ikisi yayımlandı: Yüksek Fınnlar ve Ko- ca Ren. Bu iki romanı okumamıştım. Bugünlerde yazanmı- zın yaprtlan Adam Yayınları'ncayeniden yayımlanma- ya başlarken ben de bu üçlemenin sonuncu kitabı olan Yanm Ekmek'\ daha yayımlanmadan okudum. Yanm Ekmek, Baykurt'un önceki romanlanndaki direşken kişilikli kadın kahramanlannı anımsatan Ke- zik Acar ve ailesinin tanrtımıyla başlıyor. Demiryolcu kccası bir kazada ölünce Kezık Acar, üç çocuğuyla AJmanya'ya çalışmaya gelmiş, giderek geçici dıye geldiği bu ülkeden artık dönemeyeceğini anlamıştır. Universitedekı oğlunun Petra, lisedeki kızının daDet- lef adlı sevgılileri vardır. Petra, evlennde onlarla bir- likte yaşamaktadır. Almanya'da kurulu düzenlerinin geri dönüşsüz olması Kezik Acar'ın aklına köylerinin gömütlüğünde yatan kocasını düşürmüştür. Düşleri- ne girmekte, "Benı Almanya'ya götür, burda yalnız- lığa dayanamıyorum' demektedir. Kezik Acar'ın yirmi yıl önce ölen kocasının gömü- tünü Almanya'ya taşıma, yaşadığı kente gömme is- teği ve bu uğurda giriştiği çabalar romanın ana iske- letini oluşturuyor. Kent yönetiminden Müslüman gö- mütlüğü için yer istenmesi, Alman bürokrasisi, kent- teki öteki Türklerie ilişkiler, gömütün taşınması için Türkiye'ye yapılan yoîculuk, köylülerle ilişkiler, hep- sinin de ardında bütün hayatlann üzerinde asılı bir sis perdesi gibi 12 Eylül baskı yönetiminın varlığı. Sorun- iann varlığına karşın noman, geneline yayılmış bir iyim- serlik havası taşıyor. Özellikle Halille Petra'nın be- raberliklerindeki uyumun, sınırlan zorladığını düşün- düm: Kahvaltıda bıriikte sarmısak yemek, Burdur'da- kı köylerinde banyo ve tuvalet gereksinimlerinın adı- nın bile geçmemesi... İki sevgili arasında roman bo- yunca tek tartışma, Halıl'in bornozla dolaşması ne- deniyle gerçekleşiyor "Böyle boks çalıştıncısı gibi bomozla odaya girmeni doğrv bulmuyorum Halil! Içerde kunınup, giyinip çıkmalısın ınsanlann içine!" Romanını okuyup bitirdiğimde Avrupa ülkelerinde yaşayan ınsanlanmızın ne çok sorunlan var diye dü- şünmekten kendimi alamadım. Anadolu köylerinde toprakla uğraşan ınsanlann birden bambaşka bir kül- türün içine ginp endüstri ışçıleri olması, içine düştük- leri kültür ve kişilik kamnaşası, on yıllar süren, dönü- şü olmayan ve sonu belirsiz bir serüven. Kendi ço- cuklarıyla aynı dili konuşamama güçlüğü. 20-30 yıl önce bıraktıklan yurtlartntn artık kerıdilerinin Cteiafti* yamayacağı bambaşka bir ülke olması. Her şey bir yana, her yaz yollara düşüp geldiklerı üç bin kiîomet- relik türlü tehlıkelerle dolu yoîculuk serüvenleri bile başlı başına üstüne romanlar yazılabilecek bir konu. Almanya'da yaşayan yazarlarımızdan Yüksel Pa- zarkaya'nın, yenı kimlik sorunlannı ırdelemek üzere bu ülkenin önde gelen yazarlanyla yaptığı soyleşile- rin yer aldığı Mölln ve Solingen'den Sonra Almanya Ozerine (Sis Çanı Yayıncılık) adlı ilginç kitabını oku- mak da bu sorunlar yumağının nasıl dev boyutlara u- laşmış olduğunun anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Yine Fakir Baykurt'a dönersek, Köy Enstitülerinin sağladığı olanaklarla yetışen bu yazanmız, yıllardır ül- kesinin gelişmesi, aydınlanması için uğraş veriyor. Köy Enstitüleri ülke için zararlı bulunup kapatıldı da ne oldu? Bunun yanıtı, içinde yaşadığımız karanlık değil mi? BUGUN • AKSANAT'tasaat 12.30da Wyter'ın 'Yaşamımızm En Güzel YıDan" adlı fılmi lngilizce orijinal halıyle gösteriliyor. O>uncular; M. Loy, F. March ve D. Andrms. • tSTANBUL'DA BERL^N kültür etkınlikleri kapsamında saat 19.30'da AKM Oda Tiyatrosu'nda Carmen-Maja Antoni, Hans Peter Reinecke, Karl- Heinz Nehring'in hazırlayıp sunacaklan 'A^ı ve Devrim' Bertolt Brecht'ten şiir ve şarkılar gösterisi izlenebilir. • ELEŞTtRİ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18 OO'de SIMURG belgeseli ve Aziz Nesin video gösterisi yer alıyor. (373 38 24) • CRRKonser Salonu'nda 'Kerkük'e düştü yolum' Türk halk müziği konseri. (246 06 96) M ISÜF'te Tülin Dizdaroğlu'nun Kaçkarlar konulu dia Sösterisi saat 15.00'te izIenebılirY5/2 84 48) I BOGAZİÇİ ÜNtV ERSİTESİ StVEMA KLÜBÜ'nde saat 19.30'da Emir Kusrurica'mn yönettiği 'Yeralö' adlı film gösteriliyor. (263 15 40) K Ü L T Ü R » ÇİZİK KÂMİL MASARACI )
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle