Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MART1997SALI
10 HABERLER
REFAHYOLhın sürgün listesi ürkütücü
YUSUF ÖZKATs
ANKARA - Hükümetin özellıkle RP kanadının baş-
lattığı şeriatçı kadrolaşma tüm hızıyla sürerken Sos-
yal Hızmetler \e Çocuk Esırgeme Kurumu(SHÇEK)
ile Çalışma ve Sosyal Bakanlığı'na bağlı kuruluşlar-
daki sürgünler yüksek boyutlara ulaştı. SHÇEK'de,
göre\ ınden alınan ya da süriilen personelin yerine, ço-
ğunluğu ilahiyatçı ve ımamlardan oluşan ve bazılan-
nın da sicili bozuk olduğu belirlenen kadrolar getiril-
di. Devlet Bakanı Sacit Günbey'in yakmı Mustafa
Günbey de bu kurumda ışe başlatıldı. TBMM Başkan-
vekıh ve DSP Grup Başkanvekili UluçGürkan. 50 ka-
dın yöneticiyi görevden alan Gûnbey hakkında suç du-
yurusunda bulundu.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın
(SES) yaptığı araştırmaya göre, sürgün ve kadrolaş-
ma olaylan en fazla, eski sendikacı NecatiÇefflt'in ba-
şmda bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-
lığı ıle Devlet Bakanı Günbey"e bağlı birimlerde or-
tayaçıktı. Çelik, göreve gelir gelmez, SSK Genel Mü-
dürü Kemal Kılıcdaroğlu başta olmak üzere, genel
müdür yardımcılan. müsteşar yardımcılan ve daire
başkanlanndan oluşan 10 kişiyi görevden uzaklaştır-
dı. Iş ve tşçi Bulma Kurumu'nda da 10 kişi sürgüne
gönderildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 'nabağlı ku-
ruluşlarda, mart ayı başına değin Ankara'daki Tûm
Sosyal-Sen üyesi 80 kişi, ıl içi sürgüne gönderildi, gö-
revden alındı. Bakanlığa bağlı birimlerde çalışan 26
Tüm Sosyal-Sen ve 5 SES üyesi de il dışına gönde-
rildi, yer değıştirildi ve görevinden alındı.
Sürgün ve görevden almalann en yoğun yaşandığı
kurumlann başında Devlet Bakanı Günbey'e bağlı
SHÇEK geldi. SHÇEK'de 261 kişi çeşitlı ıllere sür-
gün edildi. RP'li Günbey tarafından SHÇEK'e bağlı
birimlere 109 yeni atama yapıldı. Atanan kişilerin
içinde iliahiyatçı ve imamlann çoğunlukta olması dik-
kat çekti. Atanan kişiler arasında bakanın yakınlan da
yer aldı. SES'in verilerine göre SHÇEK'de RP kad-
rolaşmasmı gösteren bazı atamalar şunlar:
Osman Furkan (ilahiyatçı); Sütçü tmam Üniversi-
tesi'nden genel müdürlüğe getirildi.
Mehmet Ileri (ilahiyatçı): Yaşlı Hizmetleri Şube
Müdürlüğü'nden Yaşlı Hizmetleri Daire Başkanlı-
ğı'na getirildi. Sicil cezası aldığı belirtildi.
Mustafa Günbey (öğretmen); Kırşehir Köy Hiz-
metleri Müdürlüğü'nden Personel Daire Başkanlı-
ğı'na getirildi. Bakanın yakmı.
Şaban Kender (ilahiyatçı): Bursa Imam Hatip Li-
sesi öğretmenliğinden Bursa II Müdürlüğü'ne atandı.
Hasan Bağcı (hekim): Süleyman Demirel Huzure-
vi'nden genel müdüriük doktorluğuna getirildi. Mil-
li Gençlik Vakfı (MGV) ile ilişkili.
R. Baki Şimşek (şef); Saray Rehberlik Merkezi'ne
müdür olarak atandı. Yöneticilik yapamaz.
Sadık Yetiş (imam); Diyanet îşleri Başimamlı-
ğı'ndan Adıyaman Yetiştirme Yurdu Müdür Yardım-
cılığı'na getirildi.
Allahverdi Kaner (dini eğitim); Muş Yetiştirme
Yurdu din görevlisi iken Muş 11 Müdür Yardımcısı ol-
du.
tstnail Öz (îslam Enstitüsü); Konya Çocuk Yurdu
Müdürlüğü'nden Konya 11 Müdürlüğü'ne getirildi.
Yusuf Günhan (din dersi öğretmeni); ögretmenlik-
ten Ankara Saray Rehberlik Merkezi Müdür Yardım-
cılığı'na atandı.
Yılmaz Karahan (Yüksek Îslam Enstitüsü); Hak-
kâri Ü Müdürlüğü'nden, Ankara 50. Yıl Yetiştirme
Yurdu Müdürlüğü'ne getirildi.
CevatKoç(dini eğitim); Afyondin görevliliğinden
Giresun İl Müdür Vekilliği'ne getirildi.
Recep Keleş (dinı eğitim): Adana din görevliliğin-
den Ankara Saray Rehberlik Merkezi'ne öğretmen
olarak atandı.
Kamil Erpolat (dini eğitim); Bitlis din görevlili-
ğinden genel müdürlükte bir göreve atandı.
Ömer Faruk Hocaoğlu (ilahiyat); Kırklareli Yetiş-
tirme Yurdu öğretmenliğinden Sosyal Hizmet Daire
Başkanlığı'na müdür olarak atandı. Sicil cezası aldı-
ğı belirtildi.
Mustafa Tariacı(irtyam-hatip hsesı öğretmeni); öğ-
retmenhkten Burdur İl Müdürlüğü'ne atandı.
Mustafa Oztflrk (imam-hatip öğretmeni); ögret-
menlikten Trabzon tl Müdürlüğü'ne atandı.
Hasan Demir (Yüksek Îslam Enstitüsü); açıktan
atandı.
Yusuf Cünhan (din öğretmeni); Saray Bakım Reh-
berlik Müdür Yardımcılığı'na getirildi.
tsmaüBulaç(öğretmen); Yeni Şafak gazetesi yazar-
lanndan Ali Bulaç'ın akrabası. Istanbul Sosyal Hiz-
metler Müdür Yardımcılığı'na atandı.
Haeı Ali Ünal (Konya'da köy imamı); önce Niğde
Yetiştirme Yurdu'na öğretmenliğe, ardından Adana
Yetiştirme Yurdu Müdür Yardımcılığı'na getirildi.
Sağlık Bakanlığı'na bağlı birimlerde görevli 15 S-
ES üyesi de çeşitli görevlere süriildü. Sağlık Bakan-
lığı Müsteşar Yardımcısı Aytun Çıray'ın eski klinik
şefı olduğu Ödemiş Devlet Hastanesi'nden SES üye-
si 7 hemşirenin aynı andaçeşitli ilçelere sürülmesi dik-
kat çekti.
Uluç Gürkan. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na
verdiği dava dilekçesinde, Günbey'in kendisine bağ-
lı SHÇEK'deki 50 kadın yöneticiyi görevlerinden al-
masının "Anayasanın kanun öniinde eşitiik" madde-
sine aykın olduğunu belirttı. Gürkan, Günbey hakkın-
da görevini suistimal ve ihmal gerekçeleriyle dava
açılmasını istedi.
Cörevden almalara tepki
Gürkan'dan
Günbey'e
suç duyurusu
• CHP'li Birgen Keleş, TBMM
Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde,
SHÇEK'teki 50 kadıntn neden görevden
alındıklannı sordu. DSP'li Uluç Gürkan ise
Devlet Bakanı Sacit Günbey'in cinsiyet
aynmcılığı yaptığını belirterek
cezalandınlmasmı istedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümetin RP
kanadına bağlı
bakanlıklarda şeriatçı
kadrolaşma hızla sürerken,
CHP Izmir Milletvekılı
Birgen Keleş, sürgünler ve
kadrolaşma ıle ilgili olarak
TBMM Başkanlığı'na soru
önergesi verdt. DSP
Ankara Milletvekili Uluç
Gürkan, Sosyal Hizmetler
\ e Çocuk Esirgeme
Kurumu'ndakı (SHÇEK)
kadın yöneticilerin
görevden ahnmasıyla ilgili
olarak Devlet Bakanı Sacit
Günbey hakkında savcılığa
suç duyurusunda bulundu.
Keleş, Başbakan
Yardımcısı Çiller
tarafından yanıtlanması
istemiyle TBMM
Başkanlığı'na verdiği soru
önergesinde, RP'li Devlet
Bakanı Sacit Günbey'e
bağh SHÇEK'teki kadın
yöneticilerin görevden
alınma nedenlerini sordu.
Keleş önergesinde, "Laik
düzenin güveneesi
olduğunuzu söytüyorsunuz.
Son 6 a>' içinde
bakanlıklarda ve kamu
kuruluşlannda kaç kadın
yönetici görevden
aunnuştır? Görevden alırus
nedenleri neterdir?
Göre\den alınanlar yerine
atanan kadın yönetici \ar
mıdır. kaç tanedir?" dedi.
Gürkan da Ankara
Cumhuriyet
Başsavcılığı'na başvurarak,
Günbey'in 50 kadın
yöneticiyi görevden
almakla "cinsiyet
avnnıcüığı'' yaptığını
belirttı. Gürkan, Günbey'in
TCY'nin 146'3 maddesi
gereği. 5 yıldan 15 yıla
kadar hapisle
cezalandınlmasmı istedi.
Gürkan. uygulamanın,
anayasanın 10.
maddesindeki "kadınlann
yasaönündeki eşitiigT
ilkesıne aykınlık
oluşıurduğunu vurguladı.
Gürkan, Günbey hakkında,
bakanlık yetki ve görevini
anayasaya aykın biçımde
kötüye kullandığı
gerekçesiyle TCY'nin 230
ve 2W. maddeleri uyannca
davi açılmasını da istedi.
Esfc Türk Kadınlar Birliği
Başkanı ve Bağımsız
Manisa Milletvekili Ayseti
Göksoy, Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme
Kurumu'nda 50 kadının
ışıne son verilmesınin,
RP'nın kadınlan "eve
çekme" planmın bir parçası
olduğnu söyledı. Sosyal
hizmet uzmanlığı alamnda
kadınlann "anahk"
özelliğinden dolayı daha
başanlı olduğuna dikkat
çeken Göksoy, RP'li
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı'nın, SSK
hastanelerinde çalışan
kadın doktorlan da
işlerinden uzaklaştırmaya
çalışıltığını vurguladı.
Devlet Bakanı Abdullah
Gûl'ün, Türkiye'nin
olimpiyat yapılacak kent
seçmelerinde fınale
kalamamasının gerekçesini
"ülkedeki istikrarsıziıga''
bağladığma dikkat çeken
Göksoy,
u
Evet bu sözler
dogrudur. Ama bu
istikrarszlık, ülkedeki kötû
görünüm RP'nin
kusurudur" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı
Tansu ÇiBer'ın,
"Kadınlanmızı
ezdirmeyiz" sözlerini
anımsatan Göksoy, eski
genel başkanıru,
SHÇEK'deki kadınlara
sahip çıkmaya çağırdı.
Göksoy, "Sayın Çiller,
SHÇEK'te 5(^60 kadmın
işine niçin son verikligini
hükümet ortağına
sormuyor mu? Türkjye bir
»a üaa içmek ûzere"
görüşünü savundu.
RP Grup Başkanvekili
Ternel KaramoUaoğlu ise
50 kadının görevden
almmasıyla ilgili sorular
üzerine. "Bu iddialann
doğnı olduğu kamsuıda
değaim" dedi. RP
tarafından bazı görevlere
getirilen kadınlar
bulunduğunu söyleyen
KaramoUaoğlu, "Bİzim
kadına verdiğimiz değeri
hiçbir parti vennez" diye
konuştu. KaramoUaoğlu,
her yönehcirun kendi
programını yürütecek
kadrolan oluşturmasının
doğal olduğunu savunarak
*Bir yerde programın
uygulanmasım engeOeyecek
kişikr varsa elbette
değiştiruir'' dedi.
Tansu ÇîHer işkenceyi itiraf etti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DYP Genel Başkanı, Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı
Tansu Çiller. Avrupa Birliği'nin
(AB), Türkiye'nin tam üyeliğinin
önündeki en önemli engellerden
birisinin "insan haklan ihlaOeri"
olduğu görüşünü yınelemesinin
ardından düzenledıği basın
toplantısında, emniyet birirrüerinde
işkence yapıldığını da itiraf etti.
ÇİHCT, hükümetin insan haklan
ihlallerinin önlenmesi konusundaki
projelerini anlatırken "tşkenceden
valiler ve emniyet müdürkri
sorumlu. İşkence ya kalkacak, ya
kalkacak" dedi. Çıller'ın. bu
açıklamalarla bugüne değin
"işkencenin de\let polirikası
olmadığı. ancak kişilerden
kaynaklanan münferit olaylar
yaşandığı'1
yolunda dıle getınlen
resmi söylernin dışına çıkarak
"ststematik işkence
yapıldığrgörüşüne yakın düşen
mesajlar verdiğine işaret edildi.
Çiller, dün Dışişleri Bakanhğı'nda
lçişleri Bakanı Meral Akşeoer,
Müsteşar Teoman Ünüsan. Dışişleri
Bakanlığı Müsteşan Onur Oymen,
Emniyet Genel Müdürü Alaaddin
YükseL Emniyet Genel Müdürlüğü
Terörle Mücadele Dairesi
Başkanvekili Ahmet DcmircL
lstanbul Emniyet Müdürü Ramazan
Er, Ankara Emniyet Müdürü
Mehmet Cebe'nin de katıldığı bir
basın toplantısı düzenledi.
Geçen yılın eylül ayında yaptığı
açıklamada, devlet güvenlik
mahkemelerinin görev alanınm
daraltılacağı. gözaltı sürelerinin
azaltılacağı ve terör suçlan
nedeniyle gözahına alınanlara
avukat yardımı sağlanacağı
vaadinde bulunduğunu anımsatan
Çiller, "Bunlan yerine
getinfik"dedi. Bu düzenlemenin
ardından "işkence" konusunun
gündeme geldiğıni kaydeden Çiller,
"işkence konusunda Türkhe'nin
adının geçmesi, üzücü, utanç vericL
kabul edilebiHr değiL Türkiye'nin
her yöresinde işkence
uygulamalanna son veıme gereği
açıknr. Clke gündeminden işkence
konusu ya kalkacak, ya kalkacaktır"
diye konuştu. Çiller, Uluslararası Af
Orgütü ve insan haklan
kuruluşlannın, hazırladıklan
raporlarda Türkiye'dekı işkence
uygulamalanna ilişkin bulgulara yer
verdiklerini anımsatarak şöyle
devam etti:"Bu işin mesulii her ilde
vahler ve emniyet müdürkri
otacaknr. Filistin askısı, elektrik
şoku gibi uygulamalann hiçbir
karakolda olması mûmkûn değiL
İçişieri Bakanı ile birükte
karakollan dolaşacağız. tşkence ya
bitecek, ya bitecek ya da gereğj
yapdacakT
'SürekliAydınlık' eylemişenliklerle bitti
"Sürekli Aydınlık Için 1 Dakika Karardık" eylemi önceki gün \ urttaşlar
tarafından sokaklarda. mevdanlarda düzenlenen şenliklerle sona erdL
tstanbul'un çeşitli semtferinde konserler verildi, tiyatro gruplan gösteriler
yapb. OrtakÖy Meydanf nda si\ah giysili karanhk adamlann arasmdan
çıkan beyaz giysisine ampulİer yerleştirilmiş ve "Aydınlık Türkiye
>
'yi
simgeleyen minik laz, yurttaşlar tarafından coşkuyla alkışlandL \ezneciler
Kız Yurdu'nda kalan öğrenciler ise eyieme destek verdikleri için yurttan
abhna tehdidiyle karşı karşrya olduklannı belirttikr. Yurdun öniinde dün
bir acıklama yapan öğrenciler, yurt yönetimini protesto ederek, 4
arkadaşlannın süresiz urâklaştırma istemiyle sorgulandığıru öne sürdükr.
Susuıiuk kazasının ardından orta\a çıkan karanhk ilişkilerin bir an önce
ay dınlanlması \e bu itişkilerin sanıklannın >argılanması için bir ay süreyte
başlatılan e> lem ülke genelinde önemli oranda kabul gördü. Eylemle birlikte
Türkiye'de meydana gelen tüm yolsuzluklara, antidemokratik ve anrJlaik
uygulamalara da tepkilerini dile getiren yurttaşlar. tşıklannı
söndürmelerinin yanı sıra tencere, ta>a, diidük çalıp. kentin merkezlerinde
halaylar çekerek eylemi geliştirdiler. Pek çok sivil toplum örgütü ve siyasi
partinin destekledîği eylemin tek muhalefeti ise hükümet oldu. D\ P İi
Mehmet Gölhan ey lemcileri "vatan haini" ilan ederken. Başbakan
Necmettin Erbakan eyleme "çocuksu", Adatet Bakanı Şevket Kazan ise
"mum söndü oyunu" yakıştırması >"aptı. Yuıttaşlann bu eleştiriler üzerine
her geçen gün daha da çok kişinin katüdığı eylemin sürecüıin ortalannda
lçişleri Bakanlığı *eylemin polis kontrolüne alınması" şeku'nde bir genelge
yayunladL Genelgenin hemen ardından ise Antalya'daki bir vatandaş
gözaltjnda başuıdan aklığı darbe sonucunda yaşamını vitirdi. Bu üzücü 0%
dtşında hiçbir provokasyona uğramadan ~kaxasıy" bir şekilde son bulan
eylem aynı zamanda Türkiye'deki toplumsal hareketler tarihine girmeye de
"göz larpû." (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER / ALPER TURGUT)
ÇL\LIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
"Kömiir ocaklarmda mühendis olarak çalışmaktayıın"
S o r u : 16yıldır bir kamu kurumununyeraltındakikömürocaklann-
da mühendisolarak çanşmaktayun. Bilindigi gibi Emekli San-
dığı Kanunu'nun 32. maddesi İle nıaden üretiminde çahşan-
lara, toprak altuıda maden çıkarma işlerinde geçirdikleri her
tam yıl için aynca 6 ayltk "fiili hizmet zamrru" veribnektedir.
Bizler, günde 4 ya da 6 saatimizi yeralbnda geçirmekteyiz. Bu
saatler aylık toplanarak, kesilen verginin geri Ödenmesinde
kullanılmaktadır. 16 yılın sonundaki fiili hizmet süremi me-
rak ederek ilgili kuruma yazıh başvuruda bulundum. Gelen
yanıtta ban yülar için l ay, bazı yülar için en çok 3 aylık bir sü-
renin göz Önünealındığını gördüm. Sonuçta, bunun çok üstün-
de bir süre beklerken 2 yıl 10 aylık bir sürenin emekliUkte de-
geriendirildiğini gördüm. Örneğin 1995 yüında yeraltında ge-
çirdiğim saatler toplamı 1.232 saattir. Benim hesabıma göre
MUM =154 gün 154 gün / 30 = 5.13 ay (6 ay) olması gereken
süre 3 av olarak saptanmıştır. Kurumun yaptığı uygulamaya
göre h*r çalışma yıhna 6 aylık süre alabilmek için cumartesi
ve pazar günleri dahil yılda en az 365 gün ve günde 8 saat ça-
hşmak gerekmektedir. Bu konuda nasıl bir hesaplama yapıh-
yor? (YJ.)
YAMT: 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'nm 32. maddesin-
de, ağır ve yıpratıcı görevlerde çalışanlara, her tam çalışma yılı için
aynca "fiiH hizmet zammı" olarak 3 ila 6 ay arasında emeklilik hak-
lan yönünden, ek bir süre verilmektedir. Emekli Sandığı iştirakçile-
rinden, maden üretiminde toprak altuıda maden çıkarma işlerinde ça-
lışanlara da her tam çalışma yılı için verilen fiili hizmet zammı 6 ay-
dır. Fiili hizmet zammı ile ilgili bir davada Danıştay 3. Daire 14.6.1983
gün 4659 Esas ve 2047 Karannda şöyle denilmeİctedir:
(1)"(...) atelye, fabnka, havuz ve depolarda çalışanlann zehirli, bo-
ğucu gaz, asit, boya işteriyle gaz maskesiyle çalışmayı gerektiren baş-
ka işlerde geçen fıilı hizmet müddetlerinin her yılı için 6 ay ilave edi-
leceği ve fiili hizmet müddetlerine eklenecek bu müddetlerin hesa-
bında bir yıl içinde söz konusu vazifelerde geçen çalışma saatlerinın
her 8 saatinın 1 gün olarak ele almacağı hükme bağlanmış bulunmak-
tadır. (...)" Bu karar uyannca maden üretiminde ve yeraltında geçen
her 8 saatlik çalışma süresi bir gün olarak kabul edilecektir.
(2) "(.-) bir yıl içinde toplam olarak fiilen 2484 saat çalışan bir işti-
rakçinin bu çalışma süresinin her 8 saati bir gün hesaplanacağından,
2484/»=310güneder.310günde310/30=10ay lOgünrutmaktadır.Yıl-
hk çalışma saatlerinin ay kesirteri tam ay sayüacağmdan 10 ay 10 gün
11 ay kabul edilir.(™r
(Danıştay 10. Daire 10.3.1970 gün, 1969/1193 Esas, 1970/334 Ka-
rar)
1995 yılında maden üretiminde ve yeraltında geçen 1.232 saatlik
bir çalışmanın fiili hizmet zammı ne olacaktır.
1.232 (yeraltında geçen toplam saat) / 8 (saat)=154 gün (fiili hiz-
met zammı kapsamında)
154/30=5.133 ay (tama çıkanldığmda 6 ay fiili hizmet zammı kap-
samında)
Bu hesaplamaya göre 12 aylık çalışma için 6 aylık fiili hizmet zam-
mı verilirse, 6 aylık çalışma için 3 aylık fiili hizmet zammı verilece-
ği sonucu çıkmaktadır.
Kısaca kişısel görüşümüz 1.232 saatlik yeraltında geçen çalışmala-
ra, 3 aylık fiili hizmet zammı verileceğı yönündedir.
(**)'Kaynak: (I) Danıştay Dergisi, 1984, sayı 52-53, sayfa: 169
(2) Emrullah Damar, Emekli Sandığı Mevzuatı, 1987. sayfa: 153
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
İğneyi Kendimize... (i)
Bugün, basın ile sağın (hekım) ilişkilerine değinmek
istiyoaım. Zaman zaman gazetelerde, uzgöreçlerde,
sağınlan, bacılan acımasızca suçlayan eleştirilere rast-
lıyorum. Doğrusunu söylemem gerekirse, bunlara çok
üzülüyorum. Kimin kimden ne istediğini anlamam ola-
nakşız.
Bir sağın (hekim) daha önce çalıştığı kurumunun ile-
ri gelenlerini yerin dibine batınyor actmasızca. Sağın ya
o eski görevinden aynlma durumunda kalmış, kurum
yöneticileriyle kişisel çekişme içine girmiştir. Diyelim,
emekliliği gelmiş, çalışma dönemi uzatılmamıştır. Ken-
di hakkının yandığını düşünür. Burada haksızlığa uğ-
radığı inancı ile öç alma duygusu ön plana çıkrnıştjr.
Bulduğu bir gazetede ya da uzgöreçte döşenir de do-
şenir. Bunlann aslı var mı yok mu diye de kimse sor-
maz. Hatta:
- Kardeşim, siz daha önce bu kurumda çalışmadı-
nız mı?
- Çalıştım.
- Eee, çalışırken niye sustunuz da şimdı pahıyorsu-
nuzdiyen çıkmaz.
Basın da uzgöreç de bu noktada bal gibi dolduruşa
gelir.
Konu, bir süre önce, sağınlar arasında tartışıldı, de-
şildi. Türkiye Yüksek Ihtisas Saynevi'nden Oğuz Taş-
demir, sorunu bir bildiriyle gözler önüne serdi. Med-
yanın txj olaylara çok ılgi göstermesinin nedenlerini sı-
raladı. Bunlann başında, Türt<iye'deki bölgesel, yerel
radyolarla, uzgöreclerin çokluğu gelmekteydi. Bunla-
nn sayısı şöyleydi: Halen 108 bölgesel, 1058 yerel, 36
ulusal olmak üzere 1462 radyo, 15 bölgesel, 229'u ye-
rel, 15'i ulusal olmak üzere 259 uzgöreç yayın yapmak-
taydı.
Bu denli çok sayıda ıstasyonun varlığından büyük bir
rekabet yaşanıyordu.
Uzgöreç izleyicilerinı arttırmak için sansasyonel gı-
cıklayıcı, halkın doğrudan ilgısini çekecek izlencelere
gereksinim vardı.
Rating artışı, reklam alımında artış, o datecimsel ka-
zanç artışı demekti. O halde, medyanın rating arttıncı
izlencelere gereksinimı vardı.
Mıllıyet gazetesi yazarîarından Ahmet Oktay. 15
Şubat 1996 günü yazdığı "Haber, Yalan, Kamu" baş-
lıklı yazısında, özetle şöyle diyordu:
"... Sıyasal ya da teknolojık her devrimin katilleri ve
kurbanlan vardır. Düşûnmeyı, sormayı, dikkat etmeyi
savsakladığımızda, katildeğil, belkisuç ortağı, ama asıl
anlamda kurban olacağımızı bilelim" dıyor, yazısını
şöyle sürdürüyordu: "TV'/ere rating sağlayan seyirci-
lerin nerede ise yûzde 80 'lik çoğunluğu hem reel hem
de virtüel kurbandır. Seyirci kimsenin umurvnda de-
ğildir. Kendini kamuoyu yerine koyap, onun ekranda-
kidsimlenmiş vicdanı kisvesine bürünen ve dahası ka-
muoyunu yönlendiren bırgörsel vartığın sesıyle konu-
şan yorumcu, aklına geteni değıl ağzına gelenı söyle-
mekte, kendini özgür ve dokunulmaz hissetmektedir."
Yılmaz Çetiner de şunlan söylüyor:
"... 7Vlanet olasıca birhayaldir... TVgüçlü ve tehlı-
keli bir oyuncak silahtır... TVçok şeye muktedirdir. A-
ma hiçbir şeye muktedir değildir... TV'de istediğiniz
şeyleri işitebilirsiniz, ama bunlar hakıkat değil, hayal-
dir... Patronlann, yöneticilerin, programlann rating için
kendilerini nasılsele kaptırdıkiannın, dıyaloglan ve ka-
releri... Anlaşılan kader bu!.. TV'de bu ülkenin geçtiği,
kargaşayı biz de geçireceğiz!.."
Doç. Dr. Oğuz Tasdemir, bildirişinde, uzgöreclerin
"kamuoyunun vicdanı, sesı ve gözü olma savlanna
dikkatı çekerek şunlan da söyledi:
"Programlann birçoğunda, legalkuıvmlara karşıolu-
şan güvensızlık duygusunu kullanarakprogramda yer
alan haberkaynağının (ihbarcı) sözleriyle olaylan o/du-
ğundan daha abartılı, bilge edası ile göstermenin, ge-
nel olarak kamuoyunu bilgilendirme ve araştırma adı-
nayapıldığı vurgulanmaktadır. Programın sunuluş tar-
zı, olaylann temelinde yatan çarpıklıklan ve problem-
len açığa çıkarmak yerine kamuoyuna 'suçiu goster-
meye' yönelmiştir. Âdeta hem savcı, hem hâkim yeri-
ne soyunulmuştur. Özellikle sağlıkproblemlerinin tüm
faturası hekimlere kesilir. Hasta ölür, suçlu hekimdir,
hasta hastaneye yatamaz, suçlu hekimdir, hasta has-
taneye ücretini ödeyemez, suçlu hekimdir.
Her meslekte olduğu gibi olayı işleyen TVprogram-
cısı ya da yazann da kendi kariyerini yükseltme içgü-
düsü olaylara hâkimdir. Genelde yorumcunun konuş-
ma tam ve tavırian kendinin toplum adına hareket et-
tiği ve kendisini topluma adadığı imajını vermeye ça-
lışır. Bu şekilde kendileri dokunulmazdır, bu tip prog-
ramlan ancakkendilen yapar, mesajinı da hiçbirzaman
ihmal etmezler. Böylece 'baskın basanındır!' ilkesi ile
olaylardan etkilenen kişilerin hukuksal haklanna daha
baştan birmanevi baskı da uygulanmış olur."
Doç. Dr. Oğuz Taşdemir'e göre hedef alınan sağın-
lar ile kurumlann ortak özellikleri var. Şöyle:
. İlgili sağınlar çoğu zaman toplumca tanınan kim-
selerdir. Haklannda söylenecek her şey seyirci ya da
okuyucunun doğrudan ilgisine açıktır.
. Sağınlann ve kurumtann en önemli eksiklikleri ise
şöyle: Basınla ilişkilerkopuk; çoğu kurumun basınla iliş-
kilerini düzenleyecek bir basın ve halkla ilişkiler büro-
su da yok: gelişen olaylaria ilgili olarak gerek kurum,
gerekse sağınlar çoğu kez sorulan yanıtlamaya yanaş-
rrayoriar.
• • *
izmırfuanndaTÜYAP Krtap Şenliği'nde bugün Isma-
il Gülgeç standında kitaplanmı irnzalayacağım. (ME)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLftVNSAĞA:
1/ Becenksız, güç-
süz ve görgüsüz 1
kimse... Borç öde- o
me. 2/ Tersınden
okununca da aynı
anlartu veren söz.
3/ Aynı adlı ağaç-
tan elde edilerek
saç ve elleri boya-
makta kullanılan
toz... Japon lırik
dramı. 4/ Memeli
birdenizhayvanı...
Bır asitle bir alkil-
den meydana ge-
len bileşik. 5/ Bir yanşın
belirli uzaklığı kapsayan
bölümlerinden her biri...
Denden sızan sıvı. 6/Böre-
ği, çiçeğı ve terazisi var- 3
dır... Steven Spielberg'in
bilimkurgu türündekı fil-
mi... Uygun, tıpatıp gelen.
7/MeühCevdetAnday'ın.
6
Yusuf KurçenH tarafından
fîlme de aktanlmış romanı.
8/ Rakı... Bir gösterme sı-
fatı. 9/ Kemiklerin yuvar-
lak ucu... Gümüşhane'nın bır ılçesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Üzerinde desen bulunmayan, ınce dokunmuş. parlak ve
tok ipekli kumaş... Bır nota. 2/ Öğütülmüş tahıl... Yasama
meclıslerinin birleşımlerinden her biri. 3/ Bangladeş'in baş-
kenti... Ender, seyrek. 4/ Eli açık, cömert, yığit... Halk di-
Hnde pancara verilen ad. 5/ tnce ve parlak nakış... Ekmek
ufağı. 6/ Hindistan'da halkın aynlmış olduğu bırbınne kar-
şı kapalı sınıflann adı... "— boyu üç servı / Demek kı Lev-
nı geçmiş buralardan" (llhan Berk.) 7/ Bır organımız... Er-
kek keçi. 8/lskambildekı karo rengine venlen birbaşka ad...
Bızmutun sımgesi. 9/ Müzikte armoni kurallanna göre üst
üste bindirilmiş sesler... Osmanlı devletı ile Rusya arasında
171 Tde yapılan savaş.