23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9ŞUBAT1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Servet soruşturma komisyonu üyesi DSP'li Uluğbay'in Çiller raporuna muhalefet şerhi Şaibeli servete suçlamalar 16 Mart katliamı için eylem I İstanbul Haber Ser\isi - Demokratik kitle örgütleri. 16 Mart katliamının 19. >ıldönümünde gerçekleştırilecek eylem biçiminı belirlemek için diin Genel-lş Sendikası'nın 2 No'lu Şubesi'ndeTÖDEFtYÖ- DER öncülüğünde toplandı. Yapılan açıklamada. 16 Mart I978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 7 öğrencinin öldüğü katliamın sorumlulannın bulunarnadığı belirtilerek göstermelık şekilde açılan davanın sürüncemede kaldığı kaydedildi. Açıklamada. "Yeni 16 Mart'lann yaşanmaması için katliamın sorumlulannı gençlik olarak, halk olarak bizler yargılavalım" denildi. Güneydoğu'ya kısmi af önerisi • ANKARA (ANKA)- ANAP. toplumsal banşın güçlendırilmesiyle ilgili özellikle Güneydoğu'ya yönelik olarak kısmi af çıkanlması için yasa önerisi verdi. ANAP Şırnak Milletvekilı Salih Yıldınm \e arkadaşlanntn imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunulan yasa önerisinde af için şu hüküm yeraldı: "Silahlı çete mensubu olmayıp kendi iradesi dışında çeşıtli baskı ve zorlamalarla bu kanunun yayımı tarihinden önce ve bu kanunda belirlenen suçlarla ilgili yataklık yapmış ve>a yardımda bulunmuş olanlar başkaca bir suç ışlememış iseler, durumlannın hâkim kararıv la belirlenmesi kaydıyla haklarında bu fiillerden dolayı takibat yapılamaz. başlamış olan takibatlar son bulur. bu madde kapsamında olup halen tutuklu bulunanlar salıverilirler." Yurtdışında emekHlik • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çalışma \e Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik, yurtdışındaki yurttaşlara yönelik olarak yayımladığı mesajında, satışa dönüştürülen yurtdışı emeklilik yasa tasansını savundu. TBMM'deyaptığı konuşmada, memur maaşlanna ek artış için yurtdışı emeklilik düzenlemesinden gelecek kaynağa gereksınım olduğunu kaydeden Çelik, mesajında ise toplanacak primlerin yüzde 20'sinin Hazine'ye gelir olarak kaydedılmesini öngören tasannın 'para toplamak' amacıyla hazırlanmadığını söyledi. DSP'de ihraçlar bekleniyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit. parti içi muhalefet hareketlerine karşı ödün vermez tavnnı sürdürürken bayramdan sonra yeni ihraçlar bekleniyor. Hakkındaki ihraç karan mahkeme tarafından iptal edilen Edirne Milletvekili Erdal Kesebir'ı yeniden disiplin kuruluna sevk eden Ecevit. "isyan" olarak niteledıği arayışlara karşı da örgütü uyardı. Ecevit, olağanüstü kurultay için yeniden imza toplandığına dikkat çekerek "Hiçbir üyemizin. Sayın Kesebir ve arkadaşlannca üst üste işlenmekte olan ağır parti suçlanna katılmayacağını umarım" dedi Başbakanlık'ta kadın mescidi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Başbakanlık binasında kadınlar için ayn bir mescit açıldığı bildirildi. Kadınlar mescidinın REFAHYOL hükümeti döneminde açıldığı belirtilirken. bodrum katında bir mescit bulunduğu ve ıkinci bir mescide gereksinim olmadığı kaydedildi. Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz da, ikinci bir mescidin gereksiz olduğunu vurgulayarak, "Erkeklerle kadınlar aynı mescidi kullanabilirler" dedi. DOĞAN AKIN ANKARA - RP ve DYP milletvekilleri- nin. TBMM Servet Soruşturma K.omısyo- nu'nda 7'ye karşı 8 oyla Yüce Di\an"a gön- derilmesine gerek olmadığına karar ver- dıkleri Başbakan Yardımcısı \e Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'in kuşkulu malvarlı- ğındaki karanlık noktalar. tamamı belgele- re dayanan bir raporla sergılendi. Servet Komisyonu'nun DSP'li üyesi Hikmet Uluğbay.REFAHYOL üyelennin raporuna yazdığı muhalefet şerhinde. Çil- ler çiftinin. bazı resmi evrakın yanı sıra "sorulan bile tahriP ettiklerine ve yasala- ra aykın davrandıklanna dikkat çekti. ABD'de ekonomi alanında vüksek lisans yapan ve parlamentova girmeden önce Tokyo Büyükelçiliğı. Türkiye'nin NATO \e OEGD nezdindeki daimi temsılcilikle- ri \e VVashington Büyükelçıliği'nde Mali- ye Bakanlığı'nın ekonomi, maliye ve tica- ret müşavirlıği \e başmüşa\irliği görevle- rinı üstlenen DSP'li Uluğbay. Çiller'in kuş- kulu ser\etini. 122 sayfalık ekleriyle bırlik- te toplam 159 sayfayı bulan muhalefet şer- hinde avnntılı olarak irdeledi. Uluğbay, Yüce Dıvan'da yargılanması gerektiğini vnrguladığı Çiller'in serveti ko- nusundaki raporunda özetle şu bulgulara dikkat çekti: • ABD Rockville-Maryland inman Circ- le'daki konut. mal bildirimlerinde gizlendi. Bu taşınmaza ilişkin bılginin, usulsüz ola- rak bildirime eklendiği ortaya çıktı. Resmi e\rakta tahrifat yapılarak gerçekleştirilen bu eylem. Türk Geza Yasası'nda tanımla- nan resmi e\ rakta sahtekârlık için öngörü- len cezayı gerektirir. Alacaklar gizlendi • Özer Uçuran Çiller'in. Marsan Hol- ding'den olan alacaklan. bir servet unsuru düzeyinde olmasına karşın. uzun süre mal bildirimlerinde gizlendi. • Ailenın. Yeşilyurt AŞ'de sahip olduk- lan hisselere ilişkin bildırim ıle şirketin Sa- navi Bakanlığı'ncaonavlananevrakındaki bildirim çelişti. • Satış \e kat karşılığı anlaşmaları ile elde edilen çıkarlar "inşaat hakkı" gibi ifadelerle mal bildirimlerinde saklandı. Bazı satışlann karşılığı ile sahibi olunan kimi taşınmazlardabildinmlere yansıma- dı. • AntalyaBeldibi'ndeki devlet arazisin- de pansiyon işleten Çiller çiftine ait AY- TA$"ın hisselenni alım işlemlerı: Turizm Bakanlığı'nın Hazine arazisi üzennde te- sis kuran bu tip şirketlerin devrini belirli bir süre engelleyen düzenlemelerini de aşmak amacıyla saklandı. Konuya ilişkin noter belgesinin doğruluğu kuşku uyandırdı. AY- TAŞ'ta sahıp olunan hisseler. mal bildiri- mine de tam olarak yansıtılmadı. • K.ilyos'ta 25 milvar liraya satılan vıl- ladan elde edilen gelir. mal bildirimine na- kit olarak eirmedi. Savcı Yüksel c Ben izin almam' EVİN GÖKTAŞ ANKARA- Sıncan'daki şeriatçı gösteri için soruş- turma başlattıktan sonra görevden alınan \e Anka- ra Devlet Güvenlik Mah- kemesi (DGM) Başsavcı- sı Cevdet V'olkan tarafın- dan "soruşturmalarda bi- reysel hareket edip, DĞM'deki çalışma düze- nini bozmak"la suçlanan savcı Nuh Mete Yüksel. "Ben cumhuriyet savcısı- yım. kimseden izin al- mam"dedi. V'olkan, Yük- sel'in, özellikle anti-laik eylemler hakkında kendi- liğinden tahkikat başlattı- ğını da kaydetmişti. Yük- sel. Volkan'ın. gazetemiz- de önceki gün yav ımlanan kendisiyle ilgili bu eleşti- nlennı değerlendirirken şunlan söyledi: "Sıncan'daki şeriatçı gösteriyi televizyondan iz- leyince ertesi gün sabah derhal emnnete gidip tah- kikat başlarûm. Bunda ya- dırganacak ne var anlamı- yorum. Ben sadece anti-la- ik eylemlere karşı değil, bölücü nitelikte gördüğüm eylemlere karşı da kimse- den izin alnıadan tahkikat basjatıvorum." ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART onlar karartacak 1 - T B M M s u s u r l u k K o m i s y o n u Yüksekovaçetesimasayayatınhyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Susurluk Araştırma Ko- misyonu, Yüksekova Tabur Komu- tanlığı'nda görev yapan bazı subay ve astsubayların içinde yer aldığı Yüksekova çetesini bayramdan son- ra masaya yatırmaya hazırlanıyor. Komisyon. eski CHP Hakkân Mil- letvekili EsatCanan'ın amcası Ab- dullahCanan'ınkaçınlaraköldürül- mesi olayına da kanştığı sanılan çete ile ilgili Yük- sekova Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul ve çete içinde yer aldığı savlanan birastsubayı din- leyecek. Komisyon Başkanı Mehmet Elkatnuş. Yükse- kova çetesi ile ilgili çete- nin ortaya çıktığı dönem- de Yüksekova Tabur Ko- mutanı olan Mehmet Emin Yurdakul'un verece- ği bilgilerden umutlu ol- duğunu söyledi. Komis- yon, ÖmerLütfü Topalcı- nayetine kanştıklan ge- rekçesiyle gözaltma alı- nan 3 özel tim göreviisinı dinlemek amacnla şubat sonunda 3 gün boyunca Istanbul'da çalışacak. TBMM Susurluk Araştırma Ko- mıs>onu. Seker Bayramı sonrası için de yoğun bir çalışma programı ha- zırladı. Komisyon. 17 şubatta uyuş- turucu kaçakçısı Hüseyin Bayba- şın'ın avukatı Necdet Küçüktaşkı- ner. Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Hasan Celal Giizel. eskı CHP Senatörü Niyazi Ünsal'ı dinle- yecek. Komisvon. 18 şubatta da Yüksekova Tabur Komutanı Binba- şı Mehmet Emin Yurdakul ıle aynı taburda görevli Astsubay Hüseyin Oğuz ve Kanal D Haber Müdürü Tuncay Ozkan'ın bilgisine başvura- cak. Komisyon Başkanı Elkatmış'ın, "önemli bilgiler > ereceğini umduğu- nu" açıkladığı Binbaşı Mehmet ANAP da hükümete karşı atağa geçiyor REFAHYOL 5 a 3. gensoru yolda ANKAR4 (Cumhuri.wt Bürosu) - DSP ve CHP'den sonra ANAP da REFAHYOL'a karşı gensoru atağına geçiyor. ANAP. memur . maaşlanndaki adaletsizlik gerekçesiyle hazırladığı gensoru önergesini bayramdan sonra TBMM Başkanhğı'na verecek. ANAP Gmp Başkanvekili Cumhur Ersümer, gensoru önergesine RP ve DYP'den de destek beklediklerini söyledi. DSP ve CHP'nin hükümetin genel uygulamalan ve laikliği tehlikeye düşürücü politikalan nedeniyle verdiği ve 25 şubatta TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek olan gensoru önergelerinm sonucu merakla beklenirken; ANAP da bir süreden beri devam eden gensoru hazırltklannı sonuçlandırdı. ANAP'ın bayramdan sonra TBMM Ba$kanlıgı'na vereceği gensoru önergesinde, hükümetin memurlara farklı maaş artışlan yaparak eşitlik ilkesine aykın hareket ettiğini ve açıkça adaletsizlik yaptığı belirtilerek bu nedenle gensoru açılması istenecek. Emin ^'urdakul'un. Abdullah Ca- nan'ın kaçınlması olayında kilit isim olduğu belirtildi. 17Ocak 1996'da kaçınldıktan 2 gün sonra ölü bulu- nan Abdullah Canan'ın, kaçınlma- dan kısa süre önce. askerler tarafın- dan köylerinin tarandığı. eşyalanna zararverildiği gerekçesiyle. Yükse- kova Tabur Komutanlığı aleyhine davaaçtığı belirlendi. Canan'aodö- nemde. davadan vazgeçme- si için Tabur Komutanı Yur- dakul ve diğer askeri yetki- lılerin baskı yaptığı açıklan- mıştı. Susurluk araştırma ko- misyonu. şubat ayı sonunda da Omer Lütfü Topal cina- yeti zanlılan olarak tstan- bul Devlet Güvenlik Mah- kemesi'nde sorgulamalan süren ve gözaltında bulunan özel tim görevlileri Ercan Erso>, Ayhan Çarkın ve OğuzYorulmazı dinlemek için 3 gün İstanbul'da çalı- şacak. Komisyon Sözcüsü Bedri İncetabtacı. Kocaeli çetesinden Hadi Özcan'la ilgili araştırma yapacakla- nnı söyledi. Mert Çiller'in harçlığı • Çiller. komisyona gön- derdiği yanıdarda. kendisine yöneltilen soruları "sorul- duğu üslubun dışına taşı- yan" bir şekilde değiştire- rek. bu metinlerde kaba bir üslup kullanıldığı izlenimi yaratmak istedi. • Sahibi olduğu Hazine bonolanna ilişkin komisyo- na bildırdiği bozdurma ta- rihleri dikkate alındığında. Mert Çiller'in ayda 300 mil- von liradan daha fazla har- cadığı hesaplandı. • Çiller. malvarlığı ince- lemesinde en önemli unsur olan gelirleri konusunda ko- misvona açık bilgı vermek- ten kaçındı. N'erildiğı kada- nyla ulaşılan bilgiler ışığın- da, serv etı arttıran tüm alım- lar, konutlann bakımlan. ki- şısel harcamalar kısmen Çi- ler'ın maaşlan ile karşılan- mış görünüyor. Oysa Çil- ler'in 2 milvar 879 milyon 861 bin 701 liralık birikmiş maaşının. Ziraat Banka- sı'nın maaş hesabında tutul- duğu belirlendi. • Çiller'in TBMM'yeilk mal bildirimini yaptığı Ka- sım 1991 ile 15 Mayıs I996'va kadar geçen dö- nemde belgeler üzerinde ya- pılan inceleme. bu dönem- deki servetin "enaz" 73 mil- >ar579milvon^78bin 122 lirasırun kaynağının belirsiz oldu^iflu ortaya kovdu. • Çiller. komisyona sun- duğu iki ayn yazıda repo ge- lirleri konusunda bile çeliş- kiye düştü. • Çiller'in. annesinden kaldığını bildirdiği bugünkü değeri 111 milvar lira tutan v arlığın ev de muhafaza edil- mesine bir iktisat profesörü ile eski bir banka genel mü- dürünün nza göstermesi mantık ve bilimle açıklana- maz. • ABD'ye Marsan Hol- ding kanalıyla gönderilen kaynaklar konusunda ilgili bankalar ile Hazine Müste- şarlığı'na "bilinçli biçimde yanlış ve vanıltıcı bilgi veril- diğj 1 " kesin olarak saptandı. • Çiller. Beldibi'nde or- man içinde onlarca milyar liralık değerdeki arazide te- sis kuracak A^TAS'ın his- selerinin toplam 9 milyon 364 bın lirava satın alındığı- nı komisyonun kabul etme- sini bekledi. • Çiller'in serveti ile ilgi- li belgeler üzerinde yapılan incelemede. ihlal edilen Mal Bildinminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasası ile Türk Ceza Yasası hükümleri uya- nnca kovuşturma yapılması gerektiği ortaya çıktı. SÜRECEK JffiIRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin " planet.com.tr Ekran bana bakıyor, ben ek- rana... Bu yazı pazar günü çı- kacak. Bir pazar sabahı, ayak- larını, bayram tatilinin keyfiyle uzatıp gözü Tırmık'a ilişen bir okuyucuya gene tank. sakal, molla sarığı, Susurluk ayranı sunmanın ne âlemi var, ne ya- kışığı... lyi de ne yazacağız? Ekran bana bakıyor, ben ek- rana... Bilgisayarekranının acı- ması yok. Gözünü kırpmadan. hatta çaktırmadan bıyık altın- dan gülerek bana bakıyor. Ek- randan yıldım. Oyalanmak için oğlanın radyo. kaset ve CD ça- lar aygıtını tırtıklayıp masama yerleştirdim. CD'de Mozart. Dokuz numaralı piyano kon- çertosu. Bastım düğmeye... Müziğin büyüsü odayı dol- durunca ne olur insana? Ne bi- leyim, içindeki duygular kanat- lanır. Ya da kederlenir. Ya da uçan bir sevınç, yüreğini ışıl- datır... Beni bir gülme aldı. Kıkır kı- kır bir gülme... • • • Osmanh'nm son döneminde Biz Ne Zaman Nü Çalışacağız? paşa. oğlunu okuyup ilim irfan öğrensin diye Paris'e yollamış. Oğlan haytanın teki. İlim irfanı bırakmış. bohem sanatçıların, gönlü zengin, cebi delik res- samlann arasina kanşmış. Nerde akşam orda sabah he- sabı yılları tamam etmış. Paşa baba "Dön artık" diye buyu- runca çaresiz dönmüş. Oğlan- da ne bir hüner, ne bir marifet. Bereket paşa babanın altınları bol. Konakta bir odaya atmış kapağı. Akşamlan Pera'dan kaldırdığı hatunları odaya ge- tırmiş. Şarap şişesini açmış. Yosmaları soymuş. Her akşam ya hey, gel keyfim gel!.. Mahallede dedikodu ayyu- kaçıkınca. mahallenin muhta- rı, imamı. bir de bekçisi, arka- larına birkaç ihtiyan da alıp ko- nağı basmaya yeltenmişler. Paşazadefırlamışsofaya, gür- lemış: - Behey cahiller, demiş. Görmüyor musunuz nü çalışı- yorum... Muhtar kekeleyip "O buyur- duğunuz nü de ne ola ki bey- zadem" diye soracak olmuş. Beyzade küçümseyerek yanıt- lamış: - Sanattan an/amazcah/Vsü- rüsü... Nü çıplak demek. Yani, resim yapıyorum, resim!.. Mahallenin ırz-namus bek- çileri. paşa korkusundan, yut- kunup süklüm püklüm dön- müşler geriye. Tulumbacı kopuk da Yük- sekkaldırım'dan kaldırdığı Ev- doksiya'yı atmış fakirhanesi- ne. Bir yetmişlik rakının dibine vurmuş. Evdoksiya soyunup dökünmüş, udu elinealmış... Önde imam, arkada muhtar, bekçi, mahallenin üç beş ihti- yarı kapıyı kırıp dalmışlar içeri. imam gürlemiş: - Behey trz düşmanı alçak, mahallenin ortasında böyle akşam vakîi işret ve dahi bir gaynmüslim fahişe ile âlem ya- parsın ha... Kargatulumba, don gömlek karakolun yolunu tutmuşlar. Yolda yediği tokatlardan, ırz- namus vaveylalarından bir so- luk arası yakalayan tulumbacı kopuk, mahalleliye dönmüş: - Ulan, demiş. Insafınız kuru- sun. Peki biz hiç resim yapa- mayacak mıyız bu memleket- te? • • • Peki biz hiç Mozart dinleye- meyecek miyiz bu memleket- te? Şu güzelim kış günü, bay- ram tatilini fırsat bilip Ege kıyı- larına tüyemeyecek miyiz? Kazdağı'nın yamaçlannda. dinsiz imansız Alibey Kudar'la rakı şişesinin dibine vurup, kı- zılbaş meselleriyle iç içe geç- miş Olimpos masalları arasın- da avara kasnak dolanamaya- cak mıyız? Birkaç yüz metre daha tır- manıp fdaköy Çiftlikevi'nde, şöminenin önünde Azatlı çif- tinden "alacağımızı" tahsil edemeyecek miyiz? Yani uzakta göz kırpan Midilli'nin ışıklarına bakarak, Edremit Körfezi'nin ayışığında seçilen ak köpüklerine dalıp keçi pey- niri eşliğinde kırmızı şarabın damak buran tadının keyfini çı- karamayacak mıyız? Fırsat bu fırsat kaçamak bu kaçamaktır, deyip, ertesi gün Ödemiş'e tüyüp, töngül pide- si ile sabah kahvaltısı yapama- yacak mıyız? Çatlı'nın da, çatsızın da, sa- nklının da. mollanın da. tanktn da, özel timin de, korucubaşı- nın da, mafyanın da, rantın da. rantçının da canı cehenneme.. deyip yarimizle el ele tutuşup Ege'nin başdöndürücü laci- verdine karşı suda taş sektır- mece oynayamayacak mıyız? Su tabancalarımızın namlu- suna şiir sürüp birbirimizi do- yasıya ıslatamayacak mıyız? Şu Mozart'ı, yüreğin derin- liklerinde şu kahrolası tedirgin- likler olmaksızın dinleyemeye- cek miyiz? Tulumbacı kopuk ve ben (biz) bu kadarına layık değiliz be!.. POLİTİKA GÜNLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Aşk ve Hüzün... Yarı aydınlık bir gecede umudumuzu boş yere tüketmenin sıkıntısı içindeyiz... Ellerimizde var olan sevdaları bir kış bahçesinde saklamaktan yorgunuz. Bilinmeyen zamanın biz- lerevızgelen uğultusundaağlamaktan kaçıyoruz... Her şey tekdüze geliyor bize yaşamın inişli çıkış- lı yollarında... Korkularımız, birilerinin bizi bırakıp gitmelerin- den kaynaklanıyor olabılir. Boynu bükük bir me- nekşe, sabahı bekleyen kadının iri lacivert gözle- rinde çoğalmaktan yorgun düşebilir... Hiç bu saatlerde yüreğinizin içinde bir şeylerin koptuğunu hissettiniz mi? Uçuk sarı rengin içinde size bakan fotoğraftaki kadının hüznünü hiç anla- yabildinız mi?Jean Bernard Venturini'nin çalkan- tılı okyanuslanndaki acı suyun damarlarmızda do- laştığını fark ettiniz mi? Bakın altınla çürümüş kalyonlar, gemi direkleri, demir mahmuzlar. büyük gel-gitlerin içinden geli- yor gürültüyle! Böğüre böğüre kayalara çarpıp dö- nen bütün dalgalar avucumun içinde aşk saat- lerinde!... Belki de köleliğe dönüşmüş bir özlem, tüm bu an- lattıklarım. Düşlerımde. belleğimdekalmışbirtutam sevgidir bu yakarışlarım... Claude Sernet'ten Arthur Rimbaud'yaPaul Valery'den Paum Fort'a dek sınırsız hüzünleri top- luyoruz bırlikte. Sonra hüzünlerle büyüyor, çocuklanmıza ağıt- laryakıyoruz... Umutlarımızı hep böyle mi harcamış, umutlarımı- zı hep böyle hoyratça namluların ucuna mı tes- lim etmiştik? Andre Laude'nin dizelerini çıplak. güzel ve ta- ze; aşkın ve ölümün ağlatısında mı ezberlemiştik? Bir yanımızda çalı, bir yanımızda cellatlar mı var- dı? Cinayet mezatında satılmış, gençlerin etinde şerha şerha rehin miydik? Umutsuzluğun ve kuşkunun kumu altındaydık, kaçak yıldızları yakalamakta zorluk çekiyorduk... Inanın, biz aşka inanmıyorduk!.. • • • Beklenmedik anlarda çıkıp geliyorsun, biraz hüzünlü biraz da yorgun... işitiyor musun ölümcül silahların uğultusunu, işi- tiyor musun o karanlık işleyişini yeryüzünün? Pierre-Jean Loure'yle konuşuyor musun ara sı- ra, bir çıft şahane göz dalıp gıdiyor mu böyle an- larda gökyüzüne? Yorgunsun biliyorum, üstelik tek başınasın ve üşüyorsun... Ellerın, dudakların buz kesmış. Boğaz'dan gemiler geçiyor çıplak güçlerin ölü ol- duğu bir saatte... Perdeleri kapıyor, ışığı yakıyorsun... Boynu bükük mor menekşe, o eski fotoğraftaki sen, güçlü kadın ellerini yansıtıp göğün derisini yırt- maya hazırlanıyorsun... Ellerınde var olan sevdalar nerede şimdi. söy- ler misin? Utanıyorsun. gözlerini yumuyorsun... . Niye yanıt vermiyorsun? Bir şiir seni anlatıyor.. belki bizi, bizleri... Diyorsun ki: "Daha da güzledin nemli ve derin bir zamanla Daha da sıcaktın umutsuz bir yağmuria Daha da ıslak görürdüm seni bir çöl gunüyle Zamanın akvaryumu içindeyken ağaçlar Dünyanın kötü öfkesıyle doluyken yürekler Mutsuzluk eza etmekten yorgun düşmüşken yapraklara Tatlıydın Ölüleri fildişi dişleri gibi tatlı Ve gülerken ruhunun dudaklanndan çıkan Kan pıhtısı gibi an Dünya daha karanlık nemli ve derin bir zamanla Yürek daha nemli bir çöl gunüyle" • • • Aydınlık bir gecede umudumuzu boş yere tü- ketmekten kurtulmalı, sevdalarımızı kış bahçelerin- de toplamalıyız artık... Koşmalıyız kırlarda, mevsim kış olsa bile güzel- liklerini yakalayıp aydınlık sabahların içinde top- lanmalıyız... Şiirler bizi anlatmalı, şarkılarda biz olmalıyız!.. Her gece saat 21 .OO'de sürekli aydınlık için bir dakikalık karanlığa alışmalıyız. Televizyon kanalla- nnı parselleyen döneklere, şeriatçılara kafatutma- lıyız, onlara tepkimizi göstermeliyiz... Aşk ve hüzün bizi bölmemeli, parçalamamalı, giderek büyütmeli bir orman gibi, okyanus gibi... Aşkımızı ödünsüz kullanmalı.. tüm yasaklara meydan okumalıyız. Çocuklarımızı sevmeli.. onlar- la dost ve arkadaş olmalıyız. Bilinmeyen zamanlar içinde korkumuzu el ele vererek yenmeli, cellat- lardan hesap sormalıyız... Sonra Louis Aragon'dan söz etmeliyiz; el ele, omuz omuza yürümeliyiz: "Siz döndüğünüzde, çünkü döneceksiniz mutlaka, Çiçekler olacak istediğiniz kadar yolunuzda Geleceğin renginde çiçekler bunlar Çiçekler işte bir gün siz döndüğünüzde Dupduru bir aydınlıkta alacaksınız eski yerinizi Dert görmüş ellerinizden öpecek sıra sıra çocuklar Ve çimen bürüyecek yorgun ayaklarınızın izlerini Ve yatmış yüreğinize ezgilerle dolacak şarkılar." Tüm bunlan anlatırken çok uzaklarda, belki de Afrika'da cesaretin ezgisi duyuluyor. Özgürlük için- de bir şeyler titreşiyor... Zamanlar içinde yitirdiklerimiz o boynu bükük menekşenin yapraklarında toplanıyor. Türkülü çi- çekler çocukların ellerinde büyüyor... Lorca'nın dilinde aşk açlığın hırpaladığı vücut- larda duruyor. Aşk martı ölülerini sallayan hüzün- lü denizinde kapkaranlık öpüşü kolluyor... Kentler küçük çocuklar gibi titreyecek, kentler bağıracaklar bütün geceler gibi... Kafalarını duvara vurur gibi bağıracaklar... Bağıracaklar sevecenliğin titrek kumaşı içinde aşk için. özgürlük için. barış için... Dudakları bir gümüşe dönünceye dek bağıracaklar!.. Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (« Planet.com. TR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle