23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9ŞUBAT1997PAZAR HABERLER Basın kartına smırlama • ANKARA (ANKA) - Basın Kartlan Yönetmeliği'nde yapılan bir değışıkiikle Resmi Gazete'nin çıkarılmasından sorumlu bazı yetkiJilere verilen basın kartı hakkı geri alındı. Resmi Gazete'de ya>ımlanan yönetmelik değişikligi ile Resmi Gazete'yi >ayımlayan Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü ile Başbakanlık Basımevi Döner Sermaye tşletmesi Müdürlüğü'nün bağlı olduğu Başbakanlık Müsteşar Yardımcısrna. Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürü'ne Resmi Gazete yayımından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Yayın Dairesi Başkanı ile Basımevi Döner Sermaye İşletrnesi Müdürü'ne veriien basın kartı hakkı geri alındı. Emniyette görev • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bazı daire başkanlıklarına yeni atamalaryapıldı. Edinilen bilgiye göre. Interpol Daire Başkanlığı'na Dış flişkiler Daire Başkanı Ihsan Yılmaztürk, Dış Ilişkiler Daire Başkanlığı'na da Eskişehir Polis Okulu Müdürü Yalçın Çakıcı getirildi. Yeni trafik yasası gereğince kurulan ve Trafik Hizmetleri Başkanlığı bünyesinde oluşturulan daire başkanlıklanna da merkez emniyet müdürü Necati Altuntaş ile Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Naldöğen atanırken İkmal Daire Başkanlıöı'na Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Emir Gürkan getirildi. Siyasi parti mali denetimi • ANKARA (AA)- Anayasa Mahkemesi, Devrimci tşçi Partisi'nin (DİP) 1995 yılı kesın hesabını onadı. HADEP'in aynı yıla ait hesabından 17 milyon 115 lira Hazine'ye gelir kaydedildi. Anayasa Mahkemesi'nin Resmi Gazete"nin dünkü sayısında yer alan siyasi parti mali denetim kararlarına göre. 17 Kasım 1995'te kurulan DlP'in Genel Merkez dışında örgütü bulunmuyor. Genel Merkez'in hesaplannda yapılan incelemede. gelirler ile giderlerin doğru ve yasaya uygun tutulduğu tespit edilerek, 1995 yılı kesin hesabı onandı. HADEP'in Genel Merkez ile 47 ıl ve bunlara bağlı ilçe örgütleri 1995 yılı kesin hesap incelemesinde de, kişiler adına düzenlenmiş belgelere dayanılarak harcanan 17 milyon 115 bin lira. Hazine'ye gelir kaydedildi. Şarvan ADD'ye uye oldu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın "intikam kararnamesi" olarak adlandınlan genelge kapsamında Mersin'e sürülmek istenmesi üzerine göre\ inden istifa eden eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Nazmi Şarvan, Atatürkçü Düşünce Derneği'ne (ADDI üye oldu. Ölüm opucunda Ii.gün • ANKARA (AA)- Bankalardan aldıklan dövize endeksli konut kredilerini ödeyemedikleri için kamuoyunda "dövizzedeler" olarak bilinen bir grup borçlunun ölüm orucu, 11. gününü doldurdu. Tüm Dövizzedeler Dayanışma Derneği Başkanı Turan Emekli. Tuna Caddesi'ndeki dernek binası önünde vaptığı basın toplantısında. üç yıldır sürekli olarak kendilerine >ardım edilmesi için mücadele verdiklerini. ancak seslerim bir türlü duyuramadıklannı söyledi. Cezayir'in Ankara Büyükelçisi Rabah Hadid, ülkesindeki gelişmeleri değerlendirdi 4 Camiler silah deposuydu'ML'STAFA BALBAV ANKARA-Cezayir'in Ankara Büyükelçisi Rabah Hadid ülkesindeki son gelişmeleri değerlendirirken "Dinciler, politik btceriksiziikleri kullandı" dedi. Hadid. Cezayır'de çok partili yaşama geçışin. "aceleye getirildiğini", altyapısmın iyi hazırlanmadığını söyledi. Hadid ]992'de radıka! islamcılann seçımlerde insanlan tehdıt ettığini belirterek "Camileri silah deposu olarak kullanınaya başlamışlardT dedi. Seçimleri ıptal ettikten sonra çok partili dönemin kapanmadıgını söyleyen Hadid. "İslam dünyası iki birıli vıllann \izyonunu gelecekte değiL gecmişte anror" diye konuş.tu. Şeriatçı terörün topiumsal yaşamı felce uğrattığı, sadece ramazan ayında 300'ü aşkın kışinin boğazı kesilerek öldürüldüğü Cezayir'in Ankara Büyükelçisi Rabah Hadid, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. Ankara"ya gelmeden önce ülkesinin Kolombiya Büyükelçiliği görev ini yürüten Hadid'e yönelttiğimiz sorular \e yanıtlan şöyle: - Bağunsızhk savaşının ardından bugüne Cezayir'in yakın tarihini özetfevebüir misiniz? - Zor bir silahlı mücadeleden sonra kazanılan bağımstzlık. Cezayir'e büyük kazanımlar sağladı. Ne varki. berabennde doğal olarak birdizi sorunu da getirdi. Bağımsızlığı kazanmak kadar önemli olan şey. bunu korumak ve kurumlaştırmaktı. Kendı kararlanmızı kendimız veımek ıstiyorduk. Bunu büyük ölçüde yaşama geçirdik. Endüstriden eğitime kadar pek çok alanda önemli kazanımlar sağladık. En önemlisi Cezayir'in uluslararası aiandaonurlu bir yer almasını sağladık. Bu süreçte doğal olarak pek çok sorun yaşadık. Bunlann çoğu, yönetimdekı yetersizliklerle ilgili sorunlardı. Bağımsızlık sürecinde ekonomimizi çeşitlendiremememiz önemli bireksıklık oldu. 1986'dapetrol fiyatlanndaki anı düşüşte bunu daha ıyi anladık. 1980'liyıllannikinci yansında biryandan ekonomik sıkıntılar, bir yandan da demokratik çoğulculuğa geçiş vaşandı. Bu ikisinin çakışması bazı sapmalara da neden oldu. - Ben de özellikle çok partili sürece geçiş aşamasuıı açmanızı isteyecektiın. Konunun bu vanıyla ilgili düşüncelerinizi açar nusınız? - 1989'ageldiğimızde yaşadığımız sıkıntılann önemli bir dilimi, tek parti rejimine dayanmaktan gelivordu. Olgun bir politik sınıfimız oluşmamıştı. Bu nedenle de çok partili yaşama geçiş. iyi yönlendirilmemiş bir süreç oldu. Politik çeşıtliliğe katılan insanlann önemli bölümü. Cezayir'in çıkarlannı düşünecek olgunlukta değildi. - Bağımsızhk savaşını kazanmarun getirdiği deneyimin ardından, söziinü ettiğini/ politik oigunluk sağlanamaznmdı? Sağianamadığıru söylediğinize göre bunun nedenleri nelerdi? - Şimdi toplumun çeşitlendirilmesinin ne anlama geldiğini tam olarak söyleyemeyeceğim. Ama şunu söyleyebilirim: 1 "Dincıler. politik beceriksizlikleri kullandı." 2 "Çok partili sisteme geçerken altyapısını kuramadık. Aceleye getirdik." J " 1992'de radikal Islamcılar, seçim kampanyasını tehdit kampanyası haline getırdiler. Camileri silah deposu olarak kullandılar.' 7 4 "İslam dünyası ikibinli yıllann vizyonunu gelecekte değil, geçmişte anyor." PORTRE l RABAH HADİD 1975yüında Cezayir'in Kanada Büyükelçiliği'ndegöreve başladu 1976'da Cezayir'e döndü, Dışişleri Bakanlığı'nda üçüncü sekretetiik görevini üstlendL 1979-81 arasında geüşmekte olan ülkelerle ekonomik işbirliği bölümünün başkanhğuııyiirüttü. 1981-86 ve 1992-94 yıllan arasında, Birleşmiş Milletler'in çeşitii bölümlerinde Cezayir'i temsil etti. 1994'teCezayir'in MozambikBûyükelçiliği'ni, 1995-96'da da Kolombiya Büyükel- çiliği'niüstlendL Türkiye'yeüçayöncegelenHadid,42yaşında,evlivedörtçocukbabasL Topiumsal yaşamı çeşıtlendiremedik. çoğulcu hale getiremedik. Bugün dincilerin yükselişivle sosyal hayat arasında bir ilinti kuruluyor. Bunu yadırgamıyoruz. ama Cezayir'de din her zaman etkin bir faktör oldu. Konunun bu vanını ayıralım. Ancak. 1990'lann başında başlayan süreçte dinciler. dini. gündemlerinin birinci sırasında tutan partilerolmadı. Tek amaçları ıktidan ele geçirmekti. Aslında bunlar islamcı partilerdi. ama gündemlerini belirleyen din değil. iktidan ele geçirmekti. Halkın hoşnutsuzluğunu istısmar ederek. ekonomik zorluklara karşı kitlesel çıkışlan kullanarak yükseldıler. Petrol fiyatlanndaki düşüş onlann lehine oldu. Unutmamak gerekir kı. Cezayir nüfusu çok genç. Büyük bölümü de işsiz. Bütün bunlar dincilerin istısman ıçın olumlu zemın oluşturdu. - tç etmenleri sıraladnuz. Bunlara yine geleceğiz. Ancak, bir de şu yorum yapünor: Şu anda Cezayir'de Fransa ettdsi var. ABD üstünlüğü ele geçirmek için İslami Selamat Cephesi (FIS) ile de tcmasta... Tüm İslam ülkelerinde doğrudan şeriann etkin olmasını isteyen İslamcı gruplar ve ülkelcr var_ Vani Cezayir, uluslararası hesaplann da kurbanı denebilir mi? - Cezayir'in çok önemli jeostratejık konumu var. Bu da sanıyorum. bugünkü düzeıı içerisinde ülkem için bırkatkı olarak algılanır. Şunu sö> lemek istiyorum: Işin başmda. \ani bağımsızlıktan ben birçok ülke Cezavirdevletinin. Cezavir halkjnm kapasitelerinı oldukça aşağı göıdüler. Pekdikkate alamadılar. Sıkıntılara karşı mücadele etme kapasitesini, birtakım meydan okumalara karşı koyma kapasitelerini küçük gördüler. Bazı ülkeler radikal tslamcılara karşı göz yumucu, hoşgörülü bir tutum takındılar. Ama artık başka bir aşama içindeyiz. Terorizm e\Tensel bir sorun. Bunu dünyaya anlatmaya çalışıyoruz. Terörü destekleyen ülkelere şunu söyledik: Bunun sınıh yok. BM'yi uluslararası teröre karşı mücadele etmeye çağırdık. Ancak burada bir ayrıntı var: kimseyi, dünyanın hiçbir ülkesini Cezayir'e yardım etmeye çağırmadık. Kimse bizim içişlerimize kanşmasm yeter. Yaşadığımız sorunlan biz. Cezayirliler çözeceğız. - Teröiie mücadelede özgüven tabii ki önemli. Ancak, sadece ramazan ayı boyunca bile ülkenizde yaşanan terörün bovutlan ürkütücü. Bunu nasıl durduracaksınız? - Bu eylemler. sözünü ettiğim gruplann gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Hükünıet bu gruplara karşı mücadelede kesin kararlı. Bundan ödün vermeyeceğiz. Şu günlerde yeni güvenlık önlemleri alınıyor. Teröristler ayınm > apmadan katlediv or. Bu katliamlan önleyecek karşı önlemlerimiz adaptasyon sürecinde. Ülke topraklannın yüzde 97sı güvenli. Cezavir kenti ve çe\Tesındeki bir bölgede >öğunlaşmış durumdalar. Olaylann medyatik etkisi olduğu için büyük gösteriliyor. Ama sanıldığı kadar güçlü değiller. - Peki. orduya gelirsek._ Dış dün>a>a >ansı>an haberler, Cezavir yönetiminde ordunun yerinin küçümsenmeK-ceğini gösteri\or. Strin degeıiendirmeniz nedir?" - Doğal olarak ordunun ulusal topraklan savunması şeklinde bir prestij rolü var. Anayasa tarafından öngörülen koşullar içerisinde halkın güvenliğini sağlamak için de ordu müdahale edebilmektedir. Bu durum bütün ülkelerde gözlenen bir durumdur. Olağanüstü hal durumlannda, sıkıvönetim durumlannda neler olup bitiyorsa bizde de o oluyor. Üçüncü işlevi ise anayasal düzeni teminat altına alması... SÜRECEK Ankara Büyükelçisi Hadid, şeriatçüann halkın hoşnutsuzluğunu \e ekonomik bunalımdan doğan sıkınülan sömürdüğünü sövlüyor. iranlı rejim muhalifleri ile ajanlar Türkiye'de cirit atıyor Türkiye, Iranlılara köprü oldu AYŞESAVIN ANKARA-Türkive. tranlı rejim muhalifleri ile fslam cumhuriyeti ajanlannın buluşma noktası oldu. İçişleri Bakanlığı verilerinegöre. son 2 yılda geçici sığınmacı statüsü kazanmak için Türkiye've başvuran îranlılarıle ikamet izni alan Iran uyruklu sayısında hızlı artış olduğu gözlendi. fran'daki şeriat reıimınden kaçanlarile İslam cumhuriyeti ajanlannın kanlı hesaplaşmalarına da sahne olan Türkıye'nin. çeşitii suçlara kanştıkları gerekçesiyle yaklaşık 1500 Iranlıvı sınırdışı ertiği bildirildi. İçişleri Bakanı Meral Akşener. Türkiye'de ikamet eden tranlılann 1008'inin 'çalışan". 780'inın "öğrenci" olduğunu belırtirken. "diğer nedenleıie kalanlann" sayısının ise 2 bın 183 olduğunu bildirdi. Iran'da 1979'daki İslam devriminin ardından. rejim muhaliflerinın akınma uğravan Türkiye. son yıllarda yeniden Iranlılann "gözdesi" oldu. Türkiye'yi genellikle rejim muhaliflerinin üs olarak kullandığr belirtilirken. muhaliflerin peşine düşen l *ajanlann"çok sayıda cinayete kanştığına da dikkat çekildi. Ggçiş noktası Türkiye'den ikamet izni alan ya da sığınmacı statüsü kazanmak için gelen yabancı uyruklular ıçinde İranlılaraçık farkla ilk sırada yer alıyor. CHP tzmir Millervekili Sabri Ergül'ün soru önergesini yanıtlayan içişleri Bakanı Meral Akşener'in verdiği bilgiye göre, bir başka ülkeye gitmek için de İranlılar Türkiye'yı "geçiş noktası" olarak kullanıyorlar. Akşener. Türkiye"nin Iranlılara "mülted" statüsü ıçinde ikamet izni vermediğine dikkat çekti. Akşener'in verdiği bilgilere göre. Türkiye'de mülteci olarak bulunan yabancılann içinde ise Yunanlılar ilk sırada yera'dı. Türkiye'de halen 103 Yunanlı mültecinin bulunduğu belirlendi. Geçici sığınmacı statüsü kazanmak amacıyla Türkiye'ye gelen ve talepleri kabul edilen yabancı uyruklular içinde 529 kişi ile tranlılar ilk sırada yer aldı. Bunu 171 kişi ile Iraklılar izledı. Aynca Iran'dan 358. Irak'tan 261 olmak üzere toplam 619 kişinin geçici sığmmacı olabilmek için işlemlerinin sürdüğü bildirildi. Akşener'in verdiği bilgiye göre. şeriat rejıminden kaçarak. üçüncü ülkelere gitmek için Türkiye, son 2 vılda toplam 1259 Iranlıya çıkış izni verdi. Akşener, Türkiye'de ikamet eden İranlılann 1008'ınin 'çahşan'*. 780'inin "öğrencT olduğunu belirtirken "diger nedenleıie kalanlann" ise 2 bin 183 olduğunu bildirdi. Ancak "diğer nedenler" bölümüne açıkîık getirilmedi. Türkiye aynca, suçlulann iadesi çerçevesinde 3 iran uyrukiu kişıyi 1995 yılı içinde bu ülkeye iade etti. SIFIRNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Türkiye büyük bir çöküntü yaşıyor. Bütün kurumlar çürü- müş durumda. Her yerden pis kokular geliyor. islamcılığın bu çöküntüye karşı bir harç olabi- leceği düşüncesi bazı çevre- lerde son dönemde ciddi ola- rak düşünülmeye başlandı. Önce İslamcılığın nasıl bir ahlaki temel yarattığını anla- madan, böyle bir sonuca var- mak çok anlamsız. Islamcılık; daha çok büyük şehirlerin va- roşlarında ve kasabalarda kim- lik bunalimı yaşayan ve gelişen dünyaya ayak uydurmakta güçlük çeken insanlann sığı- nağı olarak bir güce dönüşü- yor. İslamcılığın temel hareket noktası, modemlikle ve geliş- meyle mücadele. Yaşadığı dünyaya ve çevreye uyum sağlamakta güçlük çeken ve içine kapanma eğilimindeki in- san. bu anlayışın temel malze- mesi olarak ön plana çıkıyor. Çelişme bu noktada başla- İslamcılık Bir Harç Olabilir mi?yınca, çaresiz insan kendini bir cemaate sığınmak zorunda hissediyor. Cemaat yaşamıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Işin püf noktası da burası. Çaresiz insanlann sırt sırta vermek amacıyla oluşturduğu cemaatler; siyasi İslamın pro- paganda ve örgütlenme gücü- ne dönüşünce -ki son dönem- de olan bu- bu ılişki büyük bir sömürü aracı haline geliyor. Cinci Hoca'lar, Müslüm Gündüz'ler ve daha adını bil- mediğimiz birçok din taciri, bu noktada ortaya çıkfyor ve bü- yük bir çöküntünün habercisi olarak toplumun kılcal damar- larınayayılmaya başlıyor. Birey olmayan, kendi kimliğiyle a- yakta duramayan insanlann cemaatlere katılması, zaman zaman bir terapi ve tedavi ola- rak düşünülmüş ve savunul- muş. Osmanlı'datarikatların böy- le bir rolü olduğu bir tez olarak öne sürülür. Günümüz açık toplum dün- yasında, iletişimin böylesine gel/ştiği, toplumlararası ilişki- nin olağanüstü boyutlara ulaş- tığı koşullarda, içine kapanma bir sağlık belirtisi olarak kabul edilemez. İçine kapanan insa- nı daha da içine kapatacak yol- larla bir çözüm aramak. onu tam anlamıyla hastalığa mah- kûm etmek sonucunu yaratı- yor. Fadime'lerin, Emire Kal- kancı'ların yaşadığı dram bu- dur. • • • Büyük bunalımlar, içine ka- palı toplumlarda daha çok or- taya çıkıyor. Bu türden "hasta- lıklan" tedavi etmek amacıyla ortalıkta kimlerin dolaştığını da biiiyoruz. Büyücüler, falcılar, medyum- lar her dönemde varolagelmiş- tir. Ancak son dönemde bun- lann daha çok ilgi gördükleri de bir gerçek. Bu ilginin bir hastalık belirtisi olduğunu şim- di daha iyi anlıyoruz. Türkiye'nin şiddet, çaresizlik ve baskı ortamı, insanlarımızı hasta ediyor. Şimdi bu hasta- lığı nasıl tedavi ederiz, hasta- lıklı yapıdan nasıl kurtuluruz di- ye düşünüyoruz. Bunun yolunun, daha da içi- ne kapanacak ve paranoyayı arttıracak çözümlere yönelme- mek olduğunu anlamak zorun- dayız. Cemaat toplumundan birey- ler toplumuna geçmenin sını- rında dolaşıyoruz. Din, bu ko- nuda olumsuz bir rol oynuyor ve insanlann kişilik kazanma- larına ve birey haline gelmele- rine engel oluyor. Türkiye, bu karabasandan sivil yurttaş bilincini geliştire- rek ve bireylerin oluşturduğu bir toplum yaratarak çıkabilir. islamcı ideolojiye sığınmış ge- ri insan ise bu gelişmenin ve kurtuluşun önüne engel olarak dikiliyor. Türkiye cemaatler- den, bireylerin oluşturduğu ko- lektif bilince sahip insanlar top- luluğuna dönüşmedikçe bir adım ilerleyemez. Belk/ de yüzyıllık sorunumuz bu. Gerçeküstü kahramanlara bel bağlayan, kendisini bir ye- re sığınarak kurtarmaya çalı- şan insan tipi, Türkiye'nin bu sıkıntılan aşmaya çalışırken en büyük handikapı. Tersi gelişmeler de var. Su- surluk olayının ortaya çıkma- sıyla birlikte, ilk kez yaygın bir sivil yurttaş tepkisi kendini göstermeye başladı. Işık sön- dürme eylemleri, temiz siya- set, temiz yönetim mitingleri, Metin Göktepe davası için Af- yon'da toplanan binlerce in- san, bu cendereyi aşacağımı- zın işaretleri. Bunu görüp, bunu geliştir- mek için çalışmak bir anlam i- fade ediyor. MtKRO DİNÇ TAYANÇ Deliye Her 6ün Bayram Köyün çirkef bir herifi var ki; ne köye ettiği biti- yor ne köylüye eylediğinin sonu geliyor. Herif, tam çirkef... Köyün ortalık yerinde dolanıp "Ben falanın kansıylayatıyorum"mu demediği kalıyor, "Falanın kızı filanla aşna da fişne" diye ortalığı birbirine dü- şürmediği mi... Sonra da, bir şeycik olmamış gibi kalkıp köyün kahvesine giriyor ve de baş köşeye kurulmaya kal- kıyor. Köylü, "istenmeyen herif'e defolup gitmesi ge- rektiğini anlatmak için önce ayakkabılannı kapıya doğru çeviriyor. Herif-i naşerifte "tık" yok. Bu kez alıp süpürgeyi arkasından doğru yeri sü- pürmeye koyuluyorlar, gene tınmıyor. Tutup altındaki minderi çekiyoriar herifteki surat değil ki, muşamba... Sonunda yapışıyorlar yakasına ve tekme tokat atıyorlar kahveden dışarı ki köyden kovalamacası- na... Kıçında tekme izi, ne şahnişi kalmış ne cumba- sı; sürüne sürüne köyden çıkarken mınldanıyor he- rif: "Ben zaten gidiciydim yahu"! 01 rivayet, bu fıkranın bir çeşıtlemesi de herifin def olup gıderken "Yahu ne güzel kardeş kardeş oturuyorduk şurada" dediği biçimindeymiş. Yaşamında ağaç dikmemiş, çiçek dermemiş, ot biçmemiş herifin birine, "Sen ormanlar hâkimi ol- dun" diyorlar; ınanıyor! Dalıyor ormana ki bir elinde balta, bir elinde tü- fek... Ağaçları olmadık yerlerinden budayıp sakat- lamalar mı istersiniz, çiçeğe durmuş ağaçlan taş- lamalar mı... Anaç hayvanların yavrulannı kapıp kaçmalar mı istersiniz. yavrucuk hayvanları anasız babasız koymalar mı... Arslanı uçan kuşa düşman ettirmeler mi istersiniz, şebek maymunlarına ateş yaktırıp ortalığı yangın yerine çevirtmeler mi... Orman da "illallah" diyor, doğa da, doğanın sa- kinleride... Derken, ansızın herifçioğlu kendini apaçık bir alanda buluyor ki, alanın ortalık yerinde bir kazan... Kazanın altında gürül gürül ateş ve ateşin çevre- sinde dans eden doğa insanlan... Dehşet içinde, "Yamyamlar! Bunlar yamyârfı dansı yapiyörlar. $imdi beni tutup kazariaatâc'ak, sonra da pişirip afiyetle yiyecekler..." demeye kal- mıyor. yamyamlar(!) bir koşu gelip kollarından ba- caklarından yakalayıp kazana koşturmaya girişiyor- lar. Herif çırpınıpyırtınıyor, "Vahşiyaratıklar... Yüzyıl- lardır insan etiyemeye doymadınızmı... Şimdi de beni kazana atıp çevremde glu glu dansı mı yapa- caksınız?" Doğa insanları kahkahalaıia gülüp hep bir ağız- dan yanıtlıyorlar herifi: "Seni kazana atmayacağız. Kazanda kaynayan çorbadır, Seni götürmemiz, ateşi harlamak için odun gerektiğindendir!" 01 rivayet, bu fıkranın bir başka çeşitlemesi de herifin ateşe atıldığında son gördüğü şeyin, yanı ba- şında nice kendisi gıbi ormana zarar verip doğa ya- salarını bozmaya kalkışmış odunun yanmakta ol- duğu biçimindeymiş... • • • Ana fikir: Bazı herifler kendilerini barındıran köy- leri, kendi mezbelelikleri sanıyorlar. Bu yüzdendir ki köyü de köylüyü de birbirine katmaya, böylelik- le mezbeleye çevirmeye kalkışıyor, sonunda da da- yağı yiyorlar. Bazı herifler de odun olduklarının ayrımına vara- madıklarından kendilerini adam sanıyor ve sonun- da ateşı boyluyorlar. 01 rivayet bu Ana fikir'in bir başka çeşitlemesi de köyü mezbeleye çevirmeye kalkışanların yar- dakçısı köylülerin dedayaktan nasibini alıp def edil- dikleri; kendini adam sanan odunları adam yerine koyanın da yangmı körükleyıp kendini yaktığı biçi- mindeymiş. Ana fikrin ana fîkri: Toplumu herif-i naşerif ve de odunlardan temizlemek için tekme tokat yet- mez; aşağıhklıklannı daha iyi kavrasınlar diye süpür- geyle süpürülmelidirler. izmir örgütleri rahatsız CHP'de gerginlik yurt geneline yansıyor MERİH AK İZMİR - CHP'de genel merkeze muhalif İzmir II Başkanı Osman Özgü- ven'in kesin ihraç istemiy- le yüksek disiplin kuruluna verilmesinin ardından Tür- kiye genelinde tepkileryo- ğunlaşmaya başladı. 22 şu- batta genel merkeze muha- lif tüm il ve ılçe başkanla- nyla. milletvekilleri. tz- mir'de yapacaklan toplan- tıyla gövde gosterisine ha- zırlanıyor. Özgüven. asıl kendilerinin değil. toplum- dan kopuk. sosyal demok- rat programlann gerekleri- ni yapmayan, partiyi sağa çekenlerin yüksek disiplin kuruluna sevk edilmeleri gerektiğini söyledi. Yeni kctngre takviminin yaklaşması CHP'de alttan alta süren çatışmalan su üs- tüne çıkarmaya başladı. Ege Bölgesi'nde bazı ille- rin genei merkeze yönelt- tikleri eleştiriler ve karşı ta- v ırları tansiyonun daha da yükselmesine neden olu- yor. Genel merkezin parti içinde kendisine karşı du- ran yönetimlerde gerçek- leştirmeye başladığı ope- rasyonlar bu aşamada dik- kat v e tepki çekiyor. Konak Belediye Başkanı Ahtnet Sarışın ile Narlıdere Bele- diye Başkanı Mustafa Ka- rahan'ın İzmir îl Meclisi tarafından il disiplin kuru- iuna sev k edilmeleri ve ar- dından da her iki belediye başkanının partiden geçici süreyle ihraç edilmeleri ge- nel merkez için "bardağı taşıranolay"oldu. Karann hemen ardından tzmir'e gelen CHP Genel Sekreter Yardımcısı Süıan Yerlika- ya ile CHP Genel Saymanı îsmetAtalay, Özgüven'i ve uygulamalannı "mercek altına" aldı. Bu süreç ge- çen hafta Özgüven ve ar- kadaşlarının kesin ihraç is- temiyle disiplin kuruluna sevklerine değin uzandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle