Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 ŞUBAT 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
4kişhin gıda
harcaması 25
mlyon
• V1NKARA
(Cımhuriyet Bürosu) -
Tîrk-tş'in şubat ayı
rrınfak araştırmasına göre,
4kışilikbıraılenin sağlıklı
ve dengelı beslenebilmek
içm yapması gereken
zonınlu gıda harcaması
tımn 25 milyon lirayı
geçti. Tûrk-fş Araştırma
Merkezınden yapılan
açıidamada, ocak ayında
24 milyon 226 bın lira olan
gıda harcamasının yûzde
3.4 oramnda artarak, 4
kişilik ailenin bütçesine
828 bin lira ek yûk
geürdiğı kaydedildi. Gıda
harcamasmda geçen yılın
şubat ayina göre artış oranı
ise yûzde 71.9 olarak
gerçekleşti.
ÖOP'den KOBİ
açıklaması
• Ekonomi Servisi -
Özgürlük ve Dayanışma
Partisi'nin(ÖDP)
Demokratik Girişimciler
Vakfı kuracağı
konusundaki haberimizle
ilgıli açıklama yapan
Genel Başkan Yardımcısı
Saruhan Oluç. partinin
fikren mesieki alanlardaki
örgütlenmeleri
destekledığini, ancak bu
alandaki örgütlenmelerin
sadece işletme sahipleri ile
sınırlı görülemeyeceğini
behrtti. KOBl'lerdeki
emekçilerin
örgütlülüğünün artmasımn
ÖDP'nin önemli
hedeflerinden biri
olduğunu kaydeden Oluç,
'"Tüm bunlara rağmen
ÖDP'nin sözü edilen
vakfın kuruluşu için
çalıştıği ve bu yolla
ekonomik güç kazanmayı
hedefledığı iddiası gerçek
dışıdır. ÖDP'nin merkezi
yönetim kurullannda
böyle bir tartışma
yapılmamıştır" dedi.
Kamu-Sen'den
nema davası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye Kamu-Sen,
zorunlu tasarruf
kesintılerine uygulanan
nema oranını belirleyen
Yûk*ek,Planlama Kunılu
karanrun iptali için
Danıştay'a dava açtı.
Konfederasyon Genel
Başkanı Resul Akay, dava
dilekçelerinde zorunlu
tasarruf kesintilerine
ilişkin yasanın Anayasa
Mahkemesi'ne götürelerek
iptal edılmesini
istcdıklennı de bildirdi.
Kamu-Sen Genel Başkanı
Akay. Danıştay'a
dilekçeleri verdikten sonra
yaptığı açıklamada, "Rant
kesimine yüzde 136,
çalışanlara yûzde 11 faiz
uygulanmasını akılla,
mantıkla bağdaştırmak
mümkün değildir" dedi.
Kayrt dışı ekonomi
tüketiciyi vunıyor
• İSTANBUL (ANKA) -
Kayıt dışı ekonomide
faturasız yapılan
ahşvenşler, ayıplı malın
elde belge olmadığı için
değiştirilememesı
nedenıyle tüketiciyi zarara
uğratıyor. Marmara
Üniversıtesi Muhasebe
Finansmanı Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Osman
Altuğ, kökleri 24 Ocak
Kararlan'na uzanan kayıt
dışı ekonominin tüketiciyi
zarara soktuğunu kaydetti.
Altuğ, seyyar satıcıiann da
faturasız satışlarla kayıt
dışı ekonomiyi beslediğini
belirtti. Altuğ, tüketicilerin
faturasız aldıklan malın
ayıplı çıkması halinde
ellerinde belge
bulunamadığı için ayıph
malı değiştirme talebinde
bulunamadıklannı
vurgulayarak "'Devletten
gizlenen alışveriş
tüketiciyi koruyamıyor"
dedi.
Otoyol tesisleri
ihaleye çıkıyor
• ANKARA (ANKA) -
Ba> ındırlık ve Iskân
Baİcanlığı, çeşitli
otoyollardaki yolculukla
ilgili hizmet tesislerinin
yapımını "yap-işlet-
de\Tet" modeliyle ihaleye
çıkardı. Karayollan Genel
Müdürlügü'nden yapılan
duyuruda, Edirne-Kınalı,
ICazancı-Gümüşova,
Tarsus-Pozantı aynmı
Gariantep. Izmir - Urla,
Ç«şme, Toprakkale,
İskenderun otoyollan ile
E<irne çevreyolu üzerinde
otel, motel, lokanta,
akaryakıt istasyonu
tanirhane gibi yolculukla
ilg-li hizmet tesisleri
yaptınlacağı bildirildi.
Anti-damping scruşturmasıyla ABD pazarını kaybeden makarnacılar gözlerini Doğu'ya çevirdi
Makarnacıların umudu Rıısya
• 1996 yılında toplam 140 milyon tonluk ihracatın gerçekleştiği makarna
sektöründe, bu ihracatın 95 bin tonu Rusya'ya yapıldı. Daha önceki dönemlerde
toplam ihracatın yüzde 70'inin yapıldığı Amerika'ya ise 1996'da ancak 30 bin
ton makarna ihraç edildi.
NURTEN YALÇIN
Türk makarna üreticileri
Amerika pazannı kaybedince
umutlannı Rusya pazanna
bağladılar. 1995 yılına kadar
makarnacılann en büyük
ihracatı gerçekleştirdiği ülke
olan Amerika'nın, makarnada
haksız rekabet yaptığı
gerekçesiyle Türkiye'ye dava
açması ve bu davayı
kazanmasımn ardından ABD
pazan kapılannı Türk üreticilere
kapatınca, daha önce makarna
ihracatında ikinci büyük pazar
olan Rusya Amerika'nın
koltuğunu kaptı. 1996 yılında
toplam 140 milyon tonluk
ihracatın gerçekleştiği makarna
sektöründe, bu ihracatın 95 bin
tonu Rusya'ya yapıldı. 1995
yılının son aylannda
Amerika'nın haksız rekabet
yapıldığı yolunda açtığı anti-
dainping soruşturmasının
tamamlanması ve yüzde 56'lar
civannda gümrük ödemeleri
zorunlu hale gelmesinin
ardından, ıhracatta en önemli
ülke olan ve hızla büyüyen bir
pazara sahip olan Amerika'ya
yapılan ihracat büyük oranda
düştü.
1996 yılında Amerika'ya satılan
makarna ancak 30 bin tonla
sınırlı kaldı. Oysa daha önceki
dönemlerde toplam ihracatın
yüzde 70'i bu ülkeye
yapılıyordu.
Çiftçi vazgeçti
Makarna sanayiinin içinde
bulunduğu sorunlan aşmak için
büyük caba harcadığını belirten
yetkililer. makarna sektöründeki
sıkıntılann bundan 5-6 yıl önce
Toprak Mahsülleri Ofısi'nin
(TMO) ekmeklik buğdayla
makarnalık buğday için çiftçiye
aynı fıyatı vermesiyle
başladığını, hükümetlerin zararlı
böcekler ve hastalıklar için
çiftçiye destek vermemelerinin
kendilerini olumsuz etkilediğini
belirtiyorlar. Makarna
sanayicileri, eşit fıyat
uygulamasıyla buğday tanmı
yapan çiftçi sayısmın azaldığını
vurguluyorlar. Ekmeklik
buğdaya göre yüzde 10 daha az
sonuç veren makarnalık buğdayı
üretenlerin ekmeklik buğday
tanmına yönelmesi nedeniyle iç
piyasada büyük sıkıntı
yaşandığını belirten yetkililer,
gereksinimlerini zorunlu olarak
yurtdışından karşıladıklanm, bu
durumun ise maliyeti arttırdığını
belirtiyorlar. Daha önceki
dönemlerde makarnalık
buğdayın "amban" olan Orta
Anadolu Bölgesi'nden artık
hemen hemen hiç ürün
alınmadığını vurgulayan
yetkililer, gerekli buğdayın
ancak bir kısmını Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nden temin
ettiklerini, makamacılann
yüzünün gülmesinin çiftçinin
yüzünün gülmesine bağlı
olduğuna dikkat çekiyorlar.
Zararlı böceklerin hastalıklara
yol açması nedeniyle
makarnalık buğdayda kalitenin
düştüğünü vurgulayan Nuhun
Ankara Makaması Genel
Mûdürü Nazım Gümüşsoy, iç
piyasada yaşanan sıkıntıya
karşın ihracatın arttığını belirtti.
Gümüşsoy, üreticilerin, çiftçiyi
yeniden makarnalık buğday
üretimini teşvik etmek için
TMO'dan makarnalık buğday
için yüzde 40 daha yüksek fıyat
vermesini istediklerini
belirterek "Israrlanınız
sonunda yüzde 20 daha fazla
fîyat verildi. Ancak bilindiği
gibi bu fiyatlar sabit kalmıvor.
Makarnacının kaderi çiftçiye
bağlı" dedi.
Mersin Limanı
'Bahşişti
rüşvet
oldu'
UFUK TEKİN
MERSİN - Liman-lş Sendika-
sı Genel Başkanı Hasan Biber,
rüşvet savlan üzerine bir süredir
müfetn'ş soruşturması yapılan Mer-
sin Limanı'yla ilgili olarak "tş
sahipleri işleri bitince bahşişi
kendileri veriyor. Bu alışkanlık
yaptı, rüşvet oldu. Bu sadece
Mersin Limanı'nda değil, tüm
limanlarda var" dedi. Biber, rüş-
vetle ilgili söylenti ve spekülasyon-
lann hedefinin de "limanların
özelleştirilmesine zemin hazır-
lamak" olduğunu söyledı.
"Tarifeye göre rüşvet alındı-
ğı", "rüşvet vermeyenlerin işi-
nin yapılmadığı ya da gecikti-
rildiği'' savlan ile çalkalanan Mer-
sin Limanı'yla ilgili olarakTürk-
lş'e bağlı Liman-lş Sendikası Ge-
nel Başkanı Hasan Biber, bazı de-
ğerlendirmelerde bulundu. Bi-
ber'e göre rüşvete ilişkin söylen-
tileri "faşistler ve gericiler" çı-
kartıyor. Amacı da özelleştirme
rüzgârlannın estarildiği lımanlann
"Bir an önce özelleştirilmesine
zemin hazırlayıp "Bak işte özel
sektörün elinde olsaydı rüşvet ol-
mazdı' dedirtmek."
Limanda rüşvet soruşturması
yapılmasını isteyenlerin asıl suç-
lu kişiler olduğu görüşünü savu-
nan Hasan Biber, şöyle diyor:
"Çünkü sen o tarihte örneğin
terminal şefisin, planlama şefi-
sin. Eğer müdür direkt gelip' Bu
gemi değil de bu alınacak, yanaş-
tınlacak' demişse planlama ami-
risin, niye tavır koymuvorsun?
Sensin suçlu olan biraz da."
Rüşvetten acentelerin de yarar-
landığını öne süren Hasan Biber,
"İşlerine geliyor. İki saat bekle-
me olmuşsa tutar bir saat ya-
zar ya da hiç yazmaz. Acente
kârlı çıkar bu işten" dedi.
Turizm ve inşaat sektörü Hazine aı azisi için birbirine düştü
Silivripaylaşılamıyor
MUTLU GUNEŞ SONMEZ
Istanbul'un yazlık sayfıye yerlerinden biri
olarak bilinen ilçenin taşı toprağı paylaşılamıyor.
Bölgedeki Hazine arazileri üzerinde giderek ço-
ğalan turistik işletmeler ve devremülk villalar, bu
alanda daha önce inşaat sektörü için agrega üre-
timınde bulunan hazır beton üreticilerini zor du-
rumda bıraktı. tnşaat sektörü için hammadde kay-
nağı üretım alanı olan bölgenin turistik işletme-
Jçr için açılması, müteahhit fiımalan kızdınrken
turizmciler yeni yatınmlann peşinde.
Inşaatçılar, Silivri merkezine 20-25 kilometre
uzaklıktaki arazideki yerleşime açılmamış bölüm-
lerin yeniden kendilerinin kullanımına verilmesi
için Baymdırlık Bakanlığı'yla görüşmeyi planlı-
yorlar. Müteahhitler ve hazır beton üreticileri,
Türk inşaat sektörünün en önemli taş ve kum üre-
tim alanlannda biri olan Silivri yakınlanndaki
arazinin ellerinden gitmesiyle denizden kum ve
taş çeknıek zorunda kaldıklannı, bunun da de-
niz dibine zarar verdiğini belirterek kum ithal et-
mek zorunda kalabileceklerini kaydediyorlar.
Yetkililer Silivri'deki KJassis Otel'e ait golfku-
lübünün iki yıl önce açılmasının ardından tunzm
lobisinin faaliyete geçtiğini ve buralan ele geçir-
mek için her yolu denemğini ifade ediyorlar.
Hazır Beton Birliği Derneği Genel Başkanve-
kili tlhami Yumak. çevreyi bozduğu gerekçe-
siyle agrega alanlannın her yerde kapatılmaya
çalışıldığını, yakın bir gelecekte taş ve kum için
yabancı ülkelere döviz akıtmak zorunda kalacak-
lannı anımsatarak agrega bölgelerinin yerleşime
kapatılması gerektiğini savundu. Bu konuda son
örneğin Silivri'de yaşandığını belirten Yumak
şunlan söyledi: "Bu bölgede Türk inşaat sek-
törünün 200 yıllık gereksinmesini karşılayacak
nitelikli kum ve çakıl var. Buralarda daha ön-
ceden Bayındıriık BakanhğYmn iznhle ruhsat-
lı üretim >apılıyordu.Golfkulübünün açılma-
sının ardından çalıştığımız araziler de bazı
çevrelerin ilgisini çekmeye başladt. Her >olu de-
nediler ve üretim alanlarını kapattırdılar. Şim-
di Hazine'ye ait bu arazide devremülkler inşa
ederek büyük paralar kazanıyorlar. Biz ise
kum ve taş ithal etmeyi tartışıyoruz."
Agrega alanlannın kentsel görüntüyü bozdu-
ğunu kabul eden Yumak, "Ancak biz bu ocak-
ları zaten kent dışındaki yerlerde açıyoruz.
Kentlerin bu kadar gelişmesi sonucunda üre-
tim alanlarına kadar ycrleşim izni veriliyor. Asıl
yanlış buradadır. Bu bölgelerde imar izninin
durdurulması gerekiyor" diye konuştu. Yumak,
yapılanmaya açılmamış alanlarda tekrar üretim ya-
pabilmek için Bayındıriık Bakanlığı'na başvu-
ruda bulunacaklannı söyledi.
Klassis Otel'in müdür yardımcısı Merve Ka-
rabacak ise ilçenin turistik özelliğinin bulundu-
ğunu ve yıllardan beri bu amaç doğrultusunda ge-
liştiğini kaydederken Silivri Belediye Başkanı
Selami Demirci de kum ocaklannın bölgedeki su
kaynaklannı kirletteğini söyledi.
'Ekonomi
muskayla
düzelmez'Ekonomi Servisi - Ekonomi-
deki gidişattan endişe duyan ls-
tanbullu sanayiciler. REFAHYOL
hükümetinden "laik, demokra-
tik düzenn
içinde sorunlan çöz-
mesini istediler. tstanbul Sanayi
Odası (İSO) Başkanı Hüsamet-
tin Kavi, Türkıye'nin önemli bir
degişim sürecinden geçtiği bir
dönemde giderek tırmanan geri-
limin ülkeye onanlmaz zararlar
verdiğini ifade ederken Türkiye
lhracatçılar Meclisi Başkanı ve
tSO Meclis üyesi Okan Oğuz,
sorunlanr sihirli değnekle, mus-
kayla. bereket duasıyla çözüle-
meyeceğini belirtti. Sanayiciler,
yapısal programla üretimin arttı-
nlması gereğine dikkat çektiler.
lSO'nun dün yapılan aylık ola-
ğan meclis toplantısında, konu-
şan İSO Başkanı Kavi, Türki-
ye'nin mevcut durumunun sade-
ce kendilerini değil. dünyayı şa-
şırttığını belirterek "Clkenin her
tarafını politika sarmış. herkes
kendine çalışıyor. Ülkenin ger-
çekleri. halkın geçim sıkıntısı,
çalışanların dertleri, sanayinin
varlığını sürdürme mücadelesi
nerede ise gözardı edilecek.
Dünya 21. yüzyılın tasanmını
yaparken ve Türkiye böylesine
önemli bir degişim sürecinden
geçerken tüm toplum kesimle-
rinin anlamak zorunda olduğu
bir dönemde giderek tırmanan
gerilim Türkiye'ye onanlmaz
zararlar vermektedir" dedi.
TİM Başkanı Okan Oğuz ise
Türkiye'nin 1996 yıhndaki 20
milyar dolarlık dış ticaret açığı-
na dikkat çekti. Oğuz, sorunun
sadece gümrük birliğinden kay-
naklanmadığını belirterek mevcut
potansiyelin harekete geçirilme-
si ve kaynaklann rant kesimin-
den üretime yönlendirilmesinin
önem taşıdığını belirtti.
CIFTCI DOSTU / SAPULLAH LSUM!
Süt Üreticileriııi Bekleyen Tehlike
B
aşbakan NecmetrJn Erbakan,
önceki gun partısının Meclis gru-
bunda "Ûlke ekonomisini uçuru-
mun kenanndan kurtardık" de-
miş. Türk ekonomisinin yıllarca uçuru-
mun kenannda dolaştığı yolundaki görüş-
lerine bir diyeceğimiz olamaz. Ancak eko-
nominin kurtarıldığına inanmamız çok
zor. Zira ülkenin dört bir köşesinden ge-
len haberler iç açıcı değil!..
Hele tanrn kesiminin durumu yürekler
acısı... Üstelik Erbakan, başbakan olduk-
tan sonra çiftçinin sorunlarından bir teki
bile çözümlenmedi. Aksine sorunlar gi-
derek daha da ağırlaştı... örneğin süt
üreticileri çok büyük sıkıntıda... SEK ha-
raç-mezat satıldıktan sonra, üreticiler
özel sektörün elinde oyuncak haline gel-
di. Önceleri, üretici birlikleri ve koopera-
tifler ortaklaşa tavır koyarak süt sanayi-
cilerine fiyat empoze edebildiler. Ancak
bu birlik zamanla gücünü kaybetti ve süt
fıyatları gene duraklama dönemine girdi.
SEK fabrikalannın özelleştirildiği gü-
ne kadar üretici sütünü 18 ile 22 bin lira
arasında satabıliyordu. Ayrıca fıyatlarda
da yükselme eğilimi ve umudu vardı. Eğer
o koşullar devam etseydi, bugünlerde
süt fiyatlarınm en azından 55 bin lira ol-
ması gerekecekti... Halbuki şu sıralarda
süt fiyatları 30 ile 37 bin lira arasında de-
ğişiyor. Bazı bölgelerde 42 bin liraya ka-
dar yükselen fiyatlar da son günlerde ge-
rilemeye başladı. Buna karşılık üretici-
lerin maliyeti de her geçen gün biraz da-
ha artıyor. Bakım masraflan füzeden fark-
sız. Yem fiyatları dayanılır gibi değil. Ban-
ka kredisi ile alınan bir inegin üreticiye ma-
liyeti 400 ile 500 milyon lirayı geçiyor...
Üreticilerin gelir kaynakları süt ve da-
nadan ibarettir. Her ikisi de yeterince pa-
ra etmeyince ineği satmaktan başka ça-
re kalmıyor. Ancak üç beş yüz milyon li-
raya mal olan ineği satmaya kalkınca da
kasaplann yereceği para 50 ile 60 milyon
lirayı geçmiyor...
Başbakan işbaşına geldiği günden be-
ri hayvancılığı geliştirmek için verilecek
kredilerden söz ediyor. Nitekim dünkü
gazetelerde gene 40 trilyon gibi rakam-
lar vardı. Ancak krediler para kazanacak
işler için yararlı olur. Para kazanamaya-
SEK'in özelleştirilmesinden yalnızca sanayici kârlı çıktı.
cağı önceden belli olan işler için kredi
kullanmak intihar etmekten farksızdır.
Köylü ve çiftçi, kimsenin uşağı değil-
dir. Milyonlarca insanımızı, üç beş sana-
yici veya tüccar servet yapsın diye çoluk
çocuğu ile birlikte yarı aç, yarı tok çaltş-
tırmaya kimsenin hakkı yoktur...
1980 yılından sonra köy ve kasabala-
nmızda yaşayan insanlarımızın alım gü-
cü durma noktasına geldi. Ülke ekono-
misini uçurumun kenarından kurtardıkla-
rını söyleyen Başbakan Erbakan, kırsal
alanlarda yaşam savaşı veren milyonlar-
ca insanımızın acıklı halini artık görmeli-
dir. Gerekiyorsa köy ve kasabalara kadar
gitmeli ye onların sorunlarını aracısız din-
lemelidir. Gelirleri, giderlerini karşılaya-
madığı için gırtlağına kadar borç batağı-
na saplanan milyonlarca insanımız çaya,
şekere ve hatta kendi ürettiği ete, süte,
tereyağına ve yoğurda hasret... Follukta
biriken yumurtalannın bir tekini bile ço-
cuklanna yedirmekten kaçınan insanla-
rımız var... Hem de sayısı bir hayli fazla...
Çünkü geçinebilmek için ne üretirse sat-
maya çalışıyor!...
Hayvancılık yeniden SOS veriyor... Ba-
zı süt sanayicileri mart ayından itibaren
süt fiyatlarını aşağıya çekmek veya en
azından aynı seviyede tutabilmek için ça-
lışmalara başladılar... Hatta bazı firmalar,
üreticilere göz dağı verebilmek için Trak-
ya bölgesınde süt alımlannı durduracak-
larını veya azaltacaklannı yaymaya çalı-
şıyorlaıi..
Köy-Koop birlikleri, diğer kooperatif-
ler ve üreticiler, bu tür yayınların bir tu-
zak olduğu görüşündeler... Geçen yıl üre-
tici birlikleri aralarında anlaşarak fıyatla-
n arttırmışlardı. Şimdi de süt sanayicile-
ri, ortaklaşa fiyatları düşürmeye başladı-
lar... Nitekim mart ayı içinde üretici bir-
likleri ile yeni bir pazartığa oturacak olan
sanayicilerin, zam yapmak yerine fiyat-
ları daha da aşağıya çekmek için çalışa-
cakları ileri sürülüyor... Sanayicilerin pa-
zarlık öncesinde takındıkları bu tavır, tüm
üretici kooperatif ve birliklerinde tedir-
ginlık yarattı... Hepsi kuşku içinde... Sa-
nayicilerin oluşturmaya çalıştığı bu birlik
karşısında, üretici birlik ve kooperatifle-
ri de harekete geçtiler.
Işin en acı yanı, bir süre önce üretici-
den alınan süt fiyatlarında artış olunca,
sanayiciler marketlerdeki süt ve süt ürün-
lerine zam yaptılar. Ancak süt fiyatları
aşağıya çekilınce marketlerde satılan süt
ürijnlerinin fiyatlannda indirim yapılmadı...
Önümüzdekı ay içinde gene aynı durum
yaşanacak. Sanayiciler sütü üreticiler-
den düşük fıyatla alacak, bunun karşılı-
ğtnda tüketicıye birkaç kat fazlafiyatla sat-
maya devam edecekler...
SEK özelleştırileceğine devletin elinde
kalsaydı veya üretici birliklerine devre-
dilseydi bugünkü fıyat kargaşası olmaya-
caktı. SEK, sütü günün koşulları içinde
üreticıden en yüksek fıyatla alacak süt
ürünlerini de çok az bir kâria tüketiciye
satacaktı... Hem üretici, hem de tüketici
kazanacaktı... Şimdi sadece sanayiciler
kazanacak... Hem de büyük paralar!...
Köy-Koop Trakya Birliği Başkanı Er-
doğan Kantürer bu konuda şöyle diyor:
"Hepimız kuşku içindeyiz. Sanayiciler
süt fiyatlannı düşürmek istiyorlar. Trakya-
lı üretici şu anda sütünü 36 ila 37 bin li-
radan satıyor. Bugünün ağır koşullannda
süt fiyatlannın en azından 50 bin lira ol-
ması gerekiyor. Eğer bu rakamın altında
kalırsaksüt üreticilerizarareder. Hayvan-
cılık geriler. Durum kritik. Üretici koope-
ratifleri kendi aralannda birteşerek bir da-
yanışma içine girmelidir."
Köy-Koop Çanakkale Birliği Başkanı
Mehmet Özkurnaz da aynı görüşleri
paylaşıyor:
"Üreticilerin para kazanabilmesi ve
hayvancılığın gelişmesi için sût fiyatlan-
nın 55 ila 60 bin lira olması gerekir. An-
cak şu sıralarda üreticilerin eline geçen
para 36 ila 37bin lira... Martayındakipa-
zariık sırasında süt fiyatlannı 50 bin lira-
ya çıkarmak zorundayız..."
Adapazarı Ziraat Odası Başkanı Hik-
met Karabayır sanayicilere karşı diren-
mektekararlı: "Adapazan ve çevresinde
süt fiyatları 33 bin lira civannda. Buna
rağmen sanayiciler fiyat kırmak için çe-
şitli girişimlerde bulundular. Başanlı ola-
madılar. Önümüzdekiaylarda da deneye-
ceklerini umanm. Ama üreticiler ve biz
kararlıyız. Güç birliği yaparak istediğimiz
zammı alacağımıza inanıyoruz..." •
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Susurluk Üniversitede
Kameralar sayesinde akşam evlerimize giren üni-
versitedeki çatışmanın insanın içini sızlatan görün-
tüleri, geçmişi yakından yaşamış olanlar için daha
iç burkucu bir anlam taşıyor.
1964-80 arası istanbul'da olmuş hemen hemen
bütün öğrenci ve işçi çatışmalan, miting ve eylem-
lerini, toplumsal olaylan tamamen içinde, perde ar-
kası ile izlemiş bir gazeteci olarak, bir-iki dakikalık
görüntülerin benim için çok daha farklı anlamlan ol-
du.
Aynı mekânlarda benzer görüntülerin ne kadar da
çoğuna tanık oldum. O tarihlerde ülkücüler neden-
se bir tek satır kullanmayı akıl edememişlerdi. O za-
manlarda nasıl olabildiğine akıl sır erdıremezdik,
aramalarda hep solcular yakalanır, aynı polis kont-
rolünden geçmiş ülkücüler ise silah ve bıçak da da-
hil kavgaya uygun donanımlı kalmayı başanrlardı. Ül-
kücülerin sayısal değil, ama özel can yakıcı saldın
araçları ile donanımlı oldukları yerlerde polis araya
gırmekte yetersız kalır, onlann korunması gereken
yerterde de hazır ve nazır olurdu.
Tarafsız olmak, olaylan önlemekJe görevli polisin,
sanki kendi korumasında ülkücülerin solculara ders
vermesini sağlamak gibi özel bir işlevi vardı. Polis
araya girdiğinde solculann üzerine acımasızca yü-
rür, kafa-göz yarar, önüne geleni yakalar, sağcılara
ise ancak ricacı olurdu.
önceki gün saldın tehdidi altında siyasal bilimler
binasına sığınmış, ancak Istanbul Baro Başkanı Yü-
cel Sayman ve öğretim üyelerinin arabuluculuğu ve
korumasında, merkez binanın yan kapısından po-
lis kordonunda çıkanlan solcu öğrencılerı gördü-
ğümde, aynı kapıdan kaç üniversiteyi boşaltma sah-
nesi yaşadığımı tam anımsayamadan, elimde ol-
madan geçmişe döndüm:
"Şu llkay, şu Nahit şu Yıldınm, şu beş Musta-
fa'n/n en büyükleri, şu Mehmet şu da Deniz ola-
bilir" diye düşündüm.
Ya hukuk fakültesi koridorunda tek başına yaka-
lanmış, birkaçının üzerine çivili sopalaria çullandığı
dayak yiyen gencin görüntüsü ne kadar çok bıldik?
Polis giysisı altında, fizik görünümleri birbirine ka-
rışan, kimlikleri kaybolanlardan birileri, ilerki yıllar-
da bir Mehmet Ağar, bir Ibrahim Şahin ya da Su-
surluk'ta ölen Hüseyin Kocadağ olabılirler mi?
Polislerie şımdiden içli dışı olmuş ülkucu genç-
lerden şu talimat vereni, geleceğin Abdullah Çat-
h'sı neden olmasın? Şu verilen infaz görevini eksik-
siz yerine getirmek üzere, solcu avına çıkmış şim-
dilik çivili sopa, bıcak kullananı bal gibi de gelece-
ğin Oral Çelik'i olabilir.
Biz bu kötü oyunu, geçmişten hiç ders almadan
bir daha, bir daha yaşamak zorunda mıyız? Bugün
Susuriuk'ta bir kamyon kazası ile yüzümüze bir to-
kat gibi çarpan çetelerin, yeni tohumlarının üniver-
sitelerimizde atılmasına izin verecek miyiz?
196O'lı yılların sonlarında, 70'li yıllann başlarında
saldınya uğrayan, yaralanan. tutuklanan, inançlan
uğruna hep ağır bedeller ödeyen, aralarından ölen-
lerin de çokluğuna tanık olmanın yorgunluğuyla,
1970'li yılların ikinci yansında karşıma çıkan gençe-
lere "Dava uğruna ölmeye adaysanız, karşıma gel-
meyin, bedel ödemenize, ölmenize tanık olmak is-
temiyorum" diye sık sık bağırdığımı da anımsıyorum.
Duygusal tepkim hiçbir işe yaramıyor, tanıdığım
pınl pınl, güzelim gençler, insan haklannın, demok-
rasinin geçerii olduğu ülkelerde geleceklen çok par-
lak gençler, 1980'li yıllann ikinci yansında daha bü-
yük sayılaria dayak yiyor, tutuklanıyor, işkence göx
rüyor, ölüyorlardı.
Sonra 12 Eylül, 12 Mart'tan çok daha ağır olarak
hepsinin birden üzerine silindir gibi geldi. On binler,
cezaevlerinden izleri ömür boyu yaşamlarından si-
linmeyecek şekilde geçirildi.
Demokrasiyi kollama, terörü durdurma adına ge-
len 12 Eylül, 12 Mart'tan çok daha etkili olarak, te-
rörün nedenlerini ortadan kaldırmayı değil, kitleleri
sindirmeyi, susturmayı, korkutmayı, köleleştirmeyi
başardı. En haksız durumda bile herkes bir diğeri-
ne "sus " işareti veriyor, analar-babalar, çocuklannın
düşünen, sorumluluk sahibi gençler olarak yetişme-
leri yerine köşe dönücü olmalannı yeğliyorlardı.
Herkesin susmayı öğrendiği, demokrasinin hiç-
bir kurumu ile işletilemediği bir düzende, 1980'den
bugünlere haksızlıklar, çarpıklıklar katlanarak bü-
yüdü. İşte geçmişi mumla aratacak bir boyutta ko-
kuşan, çürüyen düzende, uyuyan, susan kitlelerin,
aslında geçmişten çok ciddi dersler de almış ola-
rak hareketlenmeye, hak aramaya başladığı nokta-
larda, bir de bakıyorsunuz, geçmişin çirkin oyunla-
n, tuzaklan yeniden sahneye konuyor.
Bugünün genç polisi, ülkücüsü, geleceğin Susur-
luk benzeri çetelerinin bireylenne özenmiyorlarsa, üni-
versite öğrencileri, hep haklan alamadan bedel öde-
yenlerden olmak istemiyorlarsa bu kısırdöngüyü kır-
manın, çirkin oyunu bozmanın bir yolunu bulmak zo-
rundalar.
Çağdaş hukuk devletine doğru yol alabilmek için,
birçok olumlu işi birden kotarma zorunluluğu yanın-
da, ünıversitelerimizi de geleceğin Susurluklannı
yaratan merkezler olmaktan kurtarmayı başarmak
gerek.
Zorunlu trafik
sigortalannda artışANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Zorunlu ma-
İı sorumluluk trafik sigor-
tası teminatlan yüzde 150,
primleri de yaklaşık yüz-
de 91 oranında arttınldı.
DevletBakanlığı'nın2918
Sayılı Karayollan Trafik
Yasası'na göre yapılacak
zorunlu mali sorumluluk
sigortalanna ilişkin tarife
ve talimatlara göre, trafik
sigorta miktarlan arttınl-ı
dı.
Buna göre, özel otomo-
bil, taksi, karnyonet, mi-
nibüs, iş makinesi, kam-
yon, otobüs, römork ve
traktör, motosiklet ve yük
motosikletlerinde maddi
teminat 250 milyon lira-
ya, kişi başına tedavi gide-
ri teminatı 1.5 milyar lira-
ya, kaza başına tedavi gi-
deri teminatı 7.5-33 milyar
liraya, ölüm ve sakatlan-
malarda kişi başına temi-
nat 1.5 milyar liraya, kaza
başına teminatı da 7.5-33
milyar liraya çıkanldı. Mo-
torlu aracı işletenler tara-
fından ödenen primler de
yaklaşık yüzde 91 oranın-
da arttınldı.
Biraya kadar yapılan kı-
sa süreli sigortalarda si-
gorta primi. yıllık primin
yüzde 20'si olarak uygula-
nacak. Genel ve katma büt-
çeli idarelere, il özel ida-
releri. belediyeler, kamu
iktisadi teşebbüsleri ve di-
ğer kamu kurluşlanna ait
tüm motorlu araçlann
primleri için de yüzde 25
indirim uygulanacak.
KlT'lerin sermayesinın
en az yüzde 50'sine katıl-
dığı şirketler ve kamu ya-
ranna çalıştığı Bakanlar
Kurulu'nca kabul edilmiş
dernekler ile kamu kuru-
mu niteliğindeki meslek
kuruluşlan adına yapılan
sigortalarda da yüzde 15
indirim yapılacak. Bu in-
dirim oranı, özel halk oto-
büsü için de geçerii ola-
cak.
• Özel otomobil, taksi,
kamyonet, minibüs, mo-
tosiklet ve yük motosik-
letlerine, Ankara, tstan-
bul. Izmir illerinde kayıt-
lı olmalan halinde indirim
uygulanmayacak.
Zorunlu mali sSorum-
luluk sigortası yaptınlmış
araçlan işleten için, sigor-
ta süresince herhangi bir
tazmmat ödemesi gerçek-
leşmemesı durumunda ha-
sarsızhk indirimi. tazminat
ödemesine yol acan her bir
kaza için de zamlı prim
uygulaması yapılacak.