27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 1997 PERŞEMBE HABERLER MSB'de toplusözleşme gîpüşmelepi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Savunma Eakanhğı işyerinde çalışan Farb-tş üyesi yaklaşık 31 bir işçinin 16. dönem toplu i: sözleşmesi görüşmelen basladı. Kamu kesiminde çahşan 600 bin işçinin toplusözleşmesinin aleleriyle birlikte 3 milyon kışinin geleceğını ilgılendırdığine dikkat çeken Harb-İş Genel Başkanı Izzet Çetin, 1997 yh toplusözleşme sürecının ücretlüerin sorunlannın derinleştığı bır dönemde yapıldığını bıldirdi. Genel güvenlik toplantısı • ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-Üstdüzey emniyet yetkılilen ile 80 il emniyet müdürünün katıldığı Güvenlik Toplantısı dün Ankara'da yapıldi. Toplantının açılışında konuşan Içışleri Bakanı Akşener. polisin. bütün kötü niyetli çaba ve yıkıcı propagandalara karşın olaylan olgunluk ve sağduyuyla ızledığıni öne sürdü. Içışleri Bakanı Akşener. toplantı sonunda gazetecilerin. firan eskı Ozel Harekât Daıresi Başkanvekili tbrahım Şahın'le ilgılı sorulan yanıtsız bıraktı. Soydaşa gpeen cartT formülü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- CHP Genel Başkanı Denız Baykal, Bulgaristan'dan geçıcı ya da turist vizesiyle Türkiye'ye gelen soydaşlara. ABD'deki 'yeşil kart' (green cardt benzeri bir u> gulamayla çalışma belgesi verilmesıni istedi. Hükümetın, bu soydaşlan sınırdışı etme gırişımlenni eleştıren Baykal, Bulganstan"ın ağır bırekonomik bunalımdan geçtığıne dikkat çekerek uzun vadede soydaşlara "çifte vatandaşlık" hakkı tanınması önerisini getirdi. Bir ve Deıtktaş ayın adamı Ü tstanbul Haber Sorvisi - "Dost Gazeteciler"in önceki akşam Pera Palas Oteli'ndekı aylık yemekli toplantısında 200'e yakın gazeteciye uygulanan anket sonunda, Genelkurmay Ikinci Başkanı Orgeneral ÇevikBırileKKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ayın adamı seçildıler. Gazetecilenn anketinde Tahir Kutsi Makal ile Fatih Altaylı ayın gazetecisi, Işın Gürel ile Uğur Dündar da ayın televizyoncusu olarak belirlendiler. 'Ceza verirken insafb olun' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Şevket Kazan. yeni göreve başlayan yargıç ve savcılara. "suçlulara ceza verirken insaflı olmalan" telkininde bulundu. Staj sürelerinı tamamlayan 26'ncı dönem adlı yargıç ve savcı adaylan için kura çekme törenme katılan Kazan, yargıçlığın dünyanın en şerefli ve zor mesleği olduğunu söyledi. ICAD'in açıklaması • Istanbul Haber Servisi - Uluslararası Kayıplara Karşı Komite (ICAD), İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan 25 kışiden Hasan Ozan. Cuma Meral, Erdoğan Ber ve Cemal Akyüz'ün kaybedilmek istendiğinı belirtti. Demokratik Mücadele Platformu (DMP) üyesi aileler, gözaltına alınan çocuklannın serbest bırakılması için Emniyetten Sorumlu Vali Yardımcısı Osman Demir ile görüşıü. Ailelerden. gözaltına alınanlann listesini alan Demir, polisle irtibata geçeceğini söyledi. CHP'lilerin ziyareti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'ü bir grup millervekili, dün Içişlen Bakanı Meral Akşener" i makamında ziyaret ederek, geçen günlerde Genel Sekreter Adnan Keskin'in evine yapılan silahlı saldın olayının bir an önce aydınlatılmasını ıstediler. ANAP Genel Başkanı, rejimi kurtarmak için fedakârlık yapacaklarını söyledi Darbeye önlem çağnsıANKARA (Cumhumet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz. rejimin uçu- rumun kenannda olduğunu. Necmettin Er- bakan başbakanlığındaki iktidar ile Türki- ye'nin daha büyük karanlıklara yürüdüğünü belırterek koalisyonun küçük ortağı DYP ve muhalefet partılerine, en az bir yıl sürelı ge- nış tabanlı uzlaşma hükümeti çağnsında bu- lundu. Yılmaz. "Geün, bütün kavgalan, an- laşma/Jıklan askıya alıp darbe olmasın diye işbirliği \apahm" dedı. Yılmaz, dün partisinın Meclis grup top- lantısında yaptığı konuşmada, parlamento kulislerinde dile getirilen "darbe" imalan- nı güçlü bir olasılık olarak seslendirdi. Yıl- maz. Türkiye'de siyasi bir tıkanıklık yaşan- dığını. rejimm tehlikede olduğunu ve bunun en önemli nedeninın de REFAHYOL iktida- n olduğunu söyledi. RP'nin genel seçımler- de beklenenden fazla halk desteği almasının nedeninın iktidarda denenmemesi olduğunu kaydeden Yılmaz, "RP, 8 aydır iktidarda ve bcr şey 8 ay önceidnden daha kötü" dedı. Yılmaz, yann yapılacak olan MGK toplan- tısında ne olacağının, askeri müdahalenin, darbe olup olmayacağınm yüksek sesle tar- tışıldığını belırterek. "Bunlantartişmakbi- le demokrasi adma ayıptir" görüşünü dile getirdi. Yılmaz, "Münafik" diye nitelendirdiği Erbakan'dan Türkiye'nin kurtanlması ge- rektiğini savunurken.u Bu hükümet ashnda bitmiştir. Millet, hükümet yerine MGK top- lanüsına kulak kesilivorsa, ortakiar en temel konularda büe ters düşüvorsa, 200 kararna- me pazarhklarnedeniyle bekliyorsao zaman hükümetin bu haüyie devam etmesi, suni te- nefüslerle. transferierle ayakta kalması mümkün değikür" dedi. 12 Eylül harekâtının nedenlerinden biri- nın siyasi partiler arasında uzlaşma sağlana- maması olduğuna dikkat çeken Yılmaz, "Geçnüşin tecrübelerinden ders almak zo- rundayız. Bu uzlaşmayı sağlamak zorunda- yız" diye konuştu. Yılmaz, devletin temel kurumlannın hiç de alışık olmayan yöntemlerle uyanlarda bu- lunmalan. rektörlerin açıklamalaryapmala- n. sivıl toplum örgütlerinin yürümelerinin rejimin tehlikede olduğunu gösterdiğini söy- ledi. Bu tehlikeyi söylediği zaman "ayakla- n havada" olanlann kendisini darbe kışkır- tıcılığı yapmakla suçladıklannı kaydeden Yılmaz. sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben di- yorum ki, geiin bütün kavgalan, anlaşmaz- lıklan askıva alarakdarbeolmasın dhe işbir- liği vapalun dhorum. İktidar içinde olup al- ternatif olmadığı için gönülsüz destek veren miUetvekillerivarsaonlann samimiyetierine inanmıyorum. Bu hükümetin alternatifi var- dır. Alternatif, zorunlu birtakım uvgulama- lan hayata geçirecek geniş tabanlı uzlaşma hükümetidir. Bu zorunlu vasal düzenlemeler, bir yddanönce gerçekkşmez. l zlaşma hükü- meti, zamanı geİdiğinde yeniden milletin ha- kemliğine gidikliğinde kahcı istikran sağla- yacak seçim yasasııu, anayasaya uyum yasa- lannı çıkarmahdır. İktidar partileri körlük- krinden, sağıruklanndan kurtulursaANAP hiç önşartsız elinden geieni yapmaya haar." Yılmaz, uzlaşma çağrısı yaptıklan için hiçbir iddialanndan vazgeçmediklerini, ge- ri adım atmadıklannı. ancak bir süre için re- jimin kesintiye uğramaması için bütün bun- lan bir dönem askıya almaya hazır oldukla- nnı bildirerek, açıkça DYP'ye uzlaşma me- sajı gönderdi. Yılmaz, iktidar ortaklannın idare ettiklenni düşündükleri ülkenın başka- lan tarafindan idare edildiğini, halkın artık kendilerine "Çekip gkUn" dediğini anladığı zaman onlarla görüşmeye hazır olduğunu belirtırkcn. "rejimi kurtermakiçin katiana- mayacaklan hiçbir fedakârlıkbuhınmadığı- m" söyledi. Içişleri tazntinat kıskacındu EVİN GÖKTAŞ ANKARA - lçişleri Bakanhğı, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde hazırlanan ve 197 işada- mına suçlamalar yönel- tilenu PKKileİlişkiliSa- kıncalı İşadamlan Rapo- ru" nedenıyle tazrninata mahkûm edildı. Eski Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanı Zi- ya Halis'ın davasının ör- nek kabul edilmesı duru- munda, bakanlığın mil- yarlarca lira tazmınat ödemek zorunda kalabı- leceğı belırtildı. Ankara 6. idare Mah- kemesi, Ziya Halıs'm aç- tığı davada. Içişlen Ba- kanlığı'nı 100 milyon lı- ra mane\ ı tazminat öde- meye mahkûm ettı. Ra- porda adlan geçen ve yaklaşık 2 yıldan beri bu davanın sonuçlanmasını bekleyen drger işadam- larmın da gelecek gün- lerde bakârilık aleyhine ayn ayn dava açacaklan öğrenildi. Yeni Yüzyıl gazetesin- de lçişleri Bakanhğı kay- naklanna dayanılarak 26 Eylül 1995tarihindeya- yımlanan haberde, PKJC ile ilişkili olduklan sa- vıyla sakıncalı ilan edi- len 197 Kürt işadamının ismi yayımlanmıştı. Dö- nemin başbakanı Tansu Çiller de aynı günlerde PKK'ye Kürt kökenli bazı işadamlannın yar- dım ettiğinin belirlendi- ğini söyledi. Yeni Yüzyıl gazetesi- ni, komploya alet olmakî- la suçlayan Halis, Çalış- ma Bakanhğı dönemin- de ülkede grev dalgası bulunduğunu ve Çiller grev lerin büyük bölümü- nün ertelenmesini istedi- ğini söyledi. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hahs, "O tarihlerde bir tartışmamızoldu. Başba- kan beni yoğun bir şekil- de tehdit ediyordu. Çiller yönetimi ve onun uzantı- lan beni yıpratmak için o dönemlerde böylebir ha- beri yapmışlardı'" dedi. Surekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık' Halk, eylemini uzatmak istiyor Istanbul'da DİSK'in Merter'detd genel merke/ binası önünde önceki akşam bir gösteri düzenlendi. tstanbul Tabip Odası da toplu nöbet eyleminin beşincisini Bakırkö} Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi'nde yaptL Haber Merkezi- 'L'yan' nıteliğindeki "Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanuk" etkinliğiyle başlayan ve temiz toplum istemıni içeren halk eylemlennın sürmesi bekleniyor. Halkın bir ay boyunca yoğun katılım gösterdiği eylemlere ilişkin 'Yurttaşlar Girişimi'nin yann açıklama yapacağı öğrenildi. ANAP Manisa Millervekili Tevfik Diker, yurttaşlann bir marttan itibaren ev lerinin balkonlanna ve işyeri girişlerine siyah bez bağlamalannı önerdi. 'Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık' eylemi sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlen temsilcileri ile yurttaşlann yoğun katılımıyla sürüyor. Işıklann şubat' ayı boyunca saat 21.00'de bir dakika süreyle kapatılması olarak planlanan eyleme her geçen gün yeni fikırler ekleniyor. Yurdun dört bir yanında yurttaşlar, saat 21.00'de yürüyüşler düzenliyor, ışıklannı açıp söndürüyor. düdük, korna, tencere ve tava çalıyor. CHP'de parti içi muhalefet 'kurultayı' SERDARKIZIK İZMİR - CHP, İzmır kaynaklı bir çağnyla çalkalanıyor. Çağnnın ko- nusu, 'parti içi demokrasi için daya- mşma. 1 Adresi, genel merkez politi- kalanndan hoşnut olmayan millet- vekılleri. PM üyelen, il ve ilçe baş- kanlan. Çağn metninde. ülkenin karanlı- ğa sürüklendiği bu günlerde aydın- lık için bütün demokrasi güçlerinin bir araya gelmesi. 'tarihi bir görev' olarak nitelendiriliyor. Daha sonra CHP ve DSP'nin durumlanna ilişkin şu saptama yapıhyor. "Böylesi tarihi bir göreve sosyal demokrat bir parti önderlik edebilir. OSP ve CHP yönetimleri ise bu gö- reviyerinegetirmekiçin çaba göster- mek bir yana, kendi partilcrindcki farkh düşünenkre bile yaşam hakkı tanımamaktadır. İl başkanlannı, milletvekiUerini, vöneticileri, üyele- rini ihraç etmekte. görevden almak- tadır." Son bölümde, CHP'nin böylesi bir görevi üstlenmeye daha yakın ol- duğu vurgulanıyor. Ancak hemen bir saptama yapıhyor: "Bunun başanl- ması, bugünkü yönetimde var olan dar kadroculuk anlayışını aşmaya bağndır. Bu görev. parti içindeki so- rumlu, hoşgörülü, ilkeli demokrat kadrolara düşmektedir. CHP'de de- mokrasi ilkesinde birteşen bütün sos- yal demokradan, partünizin >apısal sorunlannı tarbşmaya ve tasfiyecili- ğe tepki gösterme>e çağuıyonız_" Çağnnın altmda, kesin ihraç iste- mıyle yüksek disiplin kuruluna sevk edilen lzmir İl Başkanı Osman Öz- güven'in ımzası var. Imza tek, ama birkıtleyi temsil ediyor. thraç istem- lenni kınayıp görevlerinden istıfa e- den il yöneticılerinin, Gaziemir, Bu- ca ve Balçova örgütlerinin de ıstem- lenni yansıtıyor. Konuya ilişkin bil- dirilerdebuyönde. Balçova ilçe yö- neticilerinin istifalanndaki gerekçe- ler şöyle: "CHP'vi bu kokuşmuş düzenin bir parçası haline getiren cahşmala- ra karşı böylesine ciddi, tutarh ve inançh mücadele veren İl Başkanı Ozgüven vearkadaşlannı kesin ihraç istemiyle yüksek disiplin kuruluna sev k edenlerin bu darbe hareketini, CHPiçindekisoldüşünceye karşı>a- pılan bir yok etme hareketi olarak görmekteyiz. İnamyoruz ki, CHP'de biz ve bizler gibi düşünen demokrat insanlar var oldukça, 'parti küçük olsun, benim olsun'diyenlere bu par- ti bir gün dar oiacakbr" Çağn •partinin yapısal sorunlan- nıtaröşmak' gıbı biramacı gütse de daha geniş bır perspektife uzanıyor. Bir yönüyle genel merkeze karşı 'muhalefet'girişiminin ciddi adım- lan atılıyor. Osman Özgüven, amaç- lannın 'anti Baykaka'bir cephe ya- ratmak olmadığını söylüyor. Çağn- ya katılması beklenenler arasında Mustafa Gazakı Kenan Coşar, Sal- man Kaya, Abdülkadir Ateş, Ziya Halis, Şahap tnce gıbi PM üyelen var. F.rcan Karakaş, Hasan Fehmi Güneş. Seyfi Oktay gibi bazı millet- vekilleri, Gaziantep Belediye Baş- kanı Celal Doğan gibi bazı belediye başkanlan da şimdiden İzmir'e ge- leceklerini belirttiler. Şimdi muhale- fetin gözü 1 martta. SIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Necmettin Erbakan, TV ek- ranlannda, gözlerini oynata oy- nata "Sizi gıdi gericiler, sizigidi laiklik ve demokrasi düşmanla- n.." diye konuşuyordu. Erba- kan, partisinin aldığı yüzde 21 'lik oyla her şeyi yapabilme hakkını demokrasi diye öne sü- rüyor ve kendi keyfi icraatlanna karşı çıkanları da demokrasi düşmanlan olmakla suçluyor- du. Erbakan, temel hedefleri açı- sından bakıldığında bir azınlığı temsil ediyor. Çünkü, Türki- ye'nin yüzde 80'e yakın kesimi, laikliğin korunmasını, parla- menter rejimin devamını istiyor. Erbakan'ın temsil ettiği siyasal islam isetoptancı birfikri savu- nuyor. Islamcılann metinlerini dikkatle okursanız, kendi iç ko- nuşmalannı izlerseniz, görürsü- nüz ki önemli bir kısmının hede- fi, din devletidir. Islami bır devletten yana ol- duklannı açık açık dile getıriyor- lar. Bunun için de ellerine fırsat geçtiğinde zorlama yapacakla- rının mesajlannı veriyorlar. Tak- sım'e cami, tatil saatlerini na- MGK Toplantısı Oncesi...maz vakitlerine uydurma, pazar yerine cuma günü izin yapma, devlet dairelerinde tesettürlü çalışma, daha bugünden dile getirdikleri ve uygulamaya ça- lıştıklan konular. Yann daha faz- la güce sahip olurlarsa daha fazlasını yapmaya girişecekleri- ni gösteriyorlar. Peki bu böyle giderse ne ola- cak? Türkiye, siyasi İslam konu- sunu nasıl çözecek? Öncelikle şunu görmemiz gerekiyor: Tür- kiye, toplumsal ve tarihi birikimi nedeniyle Iran'dan da Ceza- yir'den de farklı bir ülke. Os- manlı imparatoriuğu dönemin- de bile Islamcıların hayalinde kurdukları din devleti olmadı. Şeyhülislamlar, padişahın dün- yevi siyasetlerinin emrinde idi- ler ve hep öyle kaldılar. Osmanlı'dan bu yana nere- deyse yüzyıl geçti. Türkiye'nin modernleşmesi ve Batı stan- dartlanna yönelmesi de Os- manlı döneminde başlamıştı. Türkiye'nin gelişmişlik düze- yi, siyasi islam'ın din devleti he- deflerini kabul etmez. Hele, Kürt sorunu konusundabazı adımlar atılır ve yumuşama sağlanırsa, Islamcıların yıldızı iyıce söner. Siyasi İslam'ın önemli dinamik- lerinden birisi olan iç gerilim or- tadan kalkarsa, Erbakan ve ar- kadaşları gerçek güçleriyle baş başa kalırlar. Bu da en fazla yüz- de 10 civannda bir güce karşı- lık gelir. O zaman ne yapmak gereki- yor? Cezayir asıllı ünlü Fransız İslam araştırmacısı Profesör Muhammed Arkoun'un dedi- ğine geliyoruz: Türkiye'de 70 yıllık bir tarihi olan laiklik, diğer Müslüman ülkeler için de bir şans. islam'ın modernleşmesi ve modern toplumlar içinde kendisine bir yer bulabilmesi açısından Türkiye'de önemli bir deney yaşanıyor. Türkiye Müs- lümanlannın büyük çoğunluğu çağdaş bir yaşamın içindeler. Inançlanyla, çağdaş yaşamları arasında bir uyum sağlamış du- rumdalar. Işte RP'liler ve siyasi Islamcı- lar, bu çağdaş Müslümanlıkla hesaplaşmaya çalışıyortar. Ra- kı içen Müslümanın rakı barda- ğını elinden almaya, özgür ya- şamaya çabalayan kadını ka- patıp karanlıklara çekmeye ça- balıyortar. Bunu da aldıklan yüz- de 20 oyla ve demokrasi adma savunuyortar. Demokrasi her şeyden önce sanıldığı gibi oy yüzdesinden ibaret değildir. De- mokrasi, öncelikle azınlıklann korunması rejimidir. Dinsel, et- nik, cinsel bütün azınlıklann haklan demokrasilerde güven- ceye alınır. Eşcinselin de Kür- dün de Yahudinin ve bütün mu- haliflerin de düşünce ve örgüt- lenme haklan öncelikle demok- rasinın şemsiyesi altındadır. Bizimkiler ise bu topluluklann varlığından bile nefret ediyortar. Işte Sincan'daki gösteri, fırsatı- nı bulduklan an Yahudilere ne- ler yapacaklarını açığa vurdu- lar. Aynı şeyi diğer azınlıklar için de düşünüyorlar. Siyasi İslam'ın gücü Türki- ye'yi değiştirmeye ve bir din devleti kurmaya yetmez. Ama başından büyük ışlere kalkışıp iç gerilimi kışkırtır ve zorlamala- ra girerierse, zaten demokratik olmayan siyasi geleneklerimiz, büyük facialara neden olabilir. Türkiye demokratik ve çağdaş bir iç yapıya kavuşsa, Islamcı- lar böyle bir yapının küçük bir unsuru ve tuzu oluriar. Zararla- n dokunmadığı gibi toplumsal çeşitliliğimize bir renk de katar- lar. Bugünkü şiddet ortamında, gerilimeyapacaklan heryatınm, onlan da felakete sürükleyebi- lir. İç siyasi yaşamtmızı daha kanlı bir serüvenin içine sokabi- lir. Bu düzenin nimetlerinden bol bol yararlanan, Mercedes ara- balarla dolaşan, lüks villalarda yaşayan zengin RP yöneticile- ri, ellenndeki bu olanaklannt yi- tirmelerine neden olabilecek bir iç kamplaşmaya ne kadar ce- saret edebilirler? Çünkü çok partili rejim onlar için de bir güvence. Göreceğiz... PERŞEMBE ORHAN BURSALI Bilim KültÜPÜnün Eksikliği iş ve para kazanmayı bir yana bırakırsak, büyük kentlerde hayatı cazıp ve belki bu yüzden de ya- şanılırkılan, kültürel etkinliklerin yoğunluğudur. Is- tanbul'a bu açıdan bakarsak, müzik, sinema ve ti- yatro festivalleriyle, konserleriyle, kültür evleriyle, büyük kent kimliğinin tamamlandığını sanınz. Ancak bu kentte hep eksik bir şeyler vardır. Bu eksiklerin başında da dünyadaki büyük kent- lerin neredeyse hepsinde var olan, bilim ve tekni- ğin deneyerek, görerek, dokunarak, eğlenerek öğ- renildiği bilim merkezi gelir. Buralarda bilim ve doğa olaylannın temel ilkele- ri, görselleştirilerek ziyaretçilere sunulur. Bir düğ- meye basar, bir bilimsel ve doğa olayının sürecini başlatırsınız. Bu süreç içine siz de bir yönünüzle katılırsınız. Olayı gözlemlersiniz. Nasıl oluyor diye bakarsınız. Katıldığınız süreç hakkında gereğı ka- dar verilen bilgileri okursunuz. Daha meraklıysanız, bilim merkezinin kütüphanesine gider, araştınr ve olayların bilimsel ve teknik süreci üzerine daha ay- rıntılı bilgi edinirsiniz. Bir bakarsınız, düşüncelerinizde minik bir ampul yanmış. Bu ampul, yeni bir fikir olabileceği gibi daha ön- ce bildiğiniz bir olayın basit ayrıntılannı görmek ve öğrenmek de olabilir. Bu da sizi mutlu eder... • • • Bilim merkezleri, bilim kültürünü yaygınlaştınr. Gösteri birimi dediğimiz araç, gereç, cihaz ve düzeneklerie, bilimi karmaşıklığından kurtanp an- laşılır kılmaya çalışır. Bilim merkezlerinde temel fi- kir, acaba şu bilimsel olayı nasıl görünür ve anla- şılır kılanz noktasında yoğunlaşır. Bu düşünceden hareketle, bilim merkezlerinde yüzlerce, binlerce gösteri birimi üretilirveziyaretçilerin kullanımına su- nulur. Bu merkezler, özellikle Batı ülkelerinde, resmi öğrenım kurumlarının uzantıları haline geldiler. Okullar randevularla bilim merkezlerıne taşınmak- ta, ögrencıler, bilimsel olaylann sonuçlanyla uygu- lamalı olarak yüz yüze gelmektedir. Bilim merkez- leri, bilginin uygulamalı olarak edınildiği veya veril- diği yerierdir. Bu açıdan bakıldığında, ezberci eği- time alternatif ve herkesin hayat boyu bir şeyler öğ- renebileceği kurum olma özelliğini taşırlar... • * • 10 milyonu aşan nüfusu ve çevresiyle 2 milyona yaklaşan öğrenci potansiyeli ile Istanbul'da bir bi- lim merkezi kurma girişimi 2 yıldır sürüyor. Bilim Merkezi Vakfı'nca örgütlenen bu düşünce, ilk bü- yük eylemini bu cumartesi İTÜ Mimarlık Fakültesi binası Taşkışla'da başlatıyor. Iki hafta sürecek Bi- lim Şenliğı'nde kurulacak bilim merkezinin etkin- liklerinden örnekler sunulacak ve büyük projenin tanıtımı yapılacak. Aralannda ilkokullar da olmak üzere yüzden faz- la ortaöğrenim kurumu, Bilim Şenliği'nin yapılaca- ğı sergi alanını gezmek için hazırlıklannı sürdürü- yor. Istanbul uzun süredir ilk kez özellikle öğrencile- re yönelik olarak, ama bütün yetişkinlerın de ilgiy- le gezecekl,eri ve katılacakları değişik bir şenlik ya- şayacak.. . < ^ . .*«** • • • ,•• • - Şu gerilimll siyasal ve toplumsal sürecin açma- zında ve sıkıntısı içinde, Bilim Şenliği, nefes alacak yeni bir pencere açabilir Istanbul'a. Ramazan mesaisine karsı cıkmıstı Sorumlu memura soruşturma EVİN GÖKTAŞ ANK\RA - Adalet Baka- nı Şevket Kazan, devlette ramazan mesaısı öngören Başbakalık genelgesi hak- kında Danıştay'dan "yüriit- meyi durdurma" karan al- dıran Bartın Ağır Ceza Mahkemesi Yazıişleri Mü- dürü Abdurranman Gfizei- gün'e soruşturma açtırdı. Bakanın talimatı üzenne harekete geçen Bartın Ada- let Komisyonu Başkanlığı. Güzelgün'e. "Devlet me- muru ile bağdaşma>an, ne- zaket ölçüsünü aşan, haddi- ni bilmezlikiçinde bu bilinç- le ve açıkça politika >ap- mak" suçlamasını yöneltti. Bir memur olarak çalış- ma saatierinin dıni esaslara göre düzenlenmesıne karşı çıktığını ve daha sonra Da- nıştay'a dava açıp söz ko- nusu genelgenin uygulan- masını durdurduğunu kay- deden Güzelgün, "Ben bu davayı bir adhye mensubu olarak dep, \urttaşlık sıfa- tıyla açtim. Mesleğime ve görevime aykın bir davTa- nışta bulunmuş değilim. Böyle bir soruşturmayı hak etmiş değilim. Sayın Kazan, intikam duygusuyia hakkımda böy- le bir soruşturma açtırdı. Benden açıkça intikam al- mak istiyoıiar, ama ben mü- cadelemi sonuna kadar sür- düreceğûn" dedi. Soruştur- manın usulüne uygun açıl- madığını da kaydeden Gü- zelgün, "Sorusturmanın,o- lay yeri m'banyla Ankara Başsavcüığı'Dcaaçılnıasıge- rekir. Taşradaki yargıç ve savcılara daha kolay baskı yapacaklannı anladıklan için soruşturmayı Bartın'da açürdılar" diye konuştu. Abdurrahman Güzelgün, önceki gün Bartın Yargı Ko- misyonu Başkanlığf nda yaptığı savunmada, hakkın- da böyle bir soruşturma açılmasına üzüldüğünü be- lirterek dava nedenıyle ga- zete ve televizyonlarda yap- tığı açıklamalann "bilgi ve demeç" nıteliğinde olmadı- ğını söyledi. Güzelgün, sa- vunmasını şöyle sürdürdü: "Ben hiçbir şekflde basn na ve televizyonlara bilgi vermedim. Yetldmle ilgüi bir hususu da konu etme- dim. Demeç vermedim. Sa- dece açtığım dava ile ilgiü davalı yan olarak neden da- va açnğımı söyledim. Hürri- yet gazetesindeki röportaja gelince, bu bir yurttaş ola- rak düşüncelerimdir; me- muriyet künliğimle değil. Ben en üst düzeydeki amir durumunda bulunan Ada- let Bakanı hakkında aşağt- layıcı sözler sarf etmedim. Böyle bir niyetim yoktur. Aynca memuriyet kimü- ğimle değil, bu beyanlar yi- ne >ıu*ttaşlık kimliğimk ya- pılmıştır. Yalaşıksız ve aşağılayıa sözler sarf edilmiş olduğu kanaatine kaolmam müm- kün değiktir. Zira bu deyim- ler izafidir. Sayın bakan hakkında kanaatim sorul- duğundayanıtolarak>apo- ğını açıklama, savın baka- nın benim penceremden gö- rünen vanıdır ve beni bağ- lar. Bir başkasuun bu kana- atimi paylaşmaması doğal- dır ve bu paylaşmama be- nim sayın bakan hakkında yakışıksız ve aşağılayıa söz- ler sarfetriğimi söv leme hak- kını ve kanaatini vermeme- lidir.- Savunmasında gazete ve televizyon kanallanndaki açıklamalannı izinli olduğu dönemde yaptığını anımsa- tan Güzelgün, "Açıklama- lar ve açngun davanın hiçbir şckilde bakanaveya mevcut iktidara yönelik bir yam yoktur. Sadece 29 yılını ada- lete hizmete sunmuş bir me- murun. verdiği yemine bağ- lıuğı ve yasalann üsründeki anayasaya bağbhğındandır. Bu şeldlde değerlendiril- mesi gerçeğe uygunluktur ve doğru da budur" dedı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle