04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 1997 PERŞEMBE 12 HABERLER Demirel, yasaklara karşın dinci siyaset ısrarı konusunda MGK öncesinde uyardı ANKARA (Cumkuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, " köktendinci tetıditlerirT de gundeminde bulur.duğunu bilcirdiğı yannİci Milli Güvenlik Kurulu (MGK) öncesinde, •'yasaklara karşuı dinci siyaset yapılıyorsa banun, Tiirkne Cumhuriyeti yasalannın uygıuanmadığı aakmına getecegini" scyledi. Devletin kendisini korumak zorurda oldugunu kaydeden Demirel.laik- demokratik rejime karşı girişimler konusunda yargı denetimmin önemine dikkat çektı. \d \ermeden RP'yi kasteden Demirel. "Türkiye'de eğer dini istismar eden siyasi partiler olacaksa hcm din isdsman anayasada yasak olacak hem de din istisman serbest olacak. Bu ikiiem gtanez" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, köktendinci gelışmeleri de içeren gündemi nedenıyle merak konusu olan yarınkı MGK toplantısı öncesinde, Cumhuriyet'in yazar ve yöneticilerinin sorulanna, şuyanıtlan verdi: - Siyasctteki gelişmelcri izterken, uzun yıllar içinde yer aldığınız aktif politika yaşartuna özkm duyuyor musunuz? - Ozlemden zıyade, bunlar ayn ayn işler. Çumhurbaşkanlığı görevinı, parti veya hükümet ışlerinin devamı gibi görürsenız burayi yapamazsınız. Çünkü cumhurbaşkanlığının icaplan, şartlan ayn. Elbette taraf olmamak kolay değil. lnsan taraf olunca kola>. Ama aktif siyasete atılmış insanlar için için buradaki hızrrtet kolay değil. Bu. siyaset üstü bir hızmettir; ama gene altınızda siyaset var. Sıyasetın üstündesinız, başka bir şeyın üstünde değılsıniz yani. Siyasetten etkilenmemek mümkün değil. - Siyasetin tepe nuktalanndaki gelişmeler bu pozisyonu nasıl etkilhor? - Devlet olayı çok önemli. Cumhurbaşkanı'nın işi, aynı zamanda devletin işleyişini gözetmek. Bunun nasıl yapılacağı da, anayasada düzenlenmiş, tek tek sayılıp sınırlandınlmış... Burada büyük Atatürk, arkasından merhum tnönü bu göre\i yapmış. Bunlar savaş meydanlannın kahranıanlan ve curnhuriyetın kuruculan. Gerek onlann kendilerınde mündemiç (var olan) güçleri, gerek o günkü tek parti dûzeni farklı bir durum. Birçok kimse ıster istemez "Burava getip her oturan onlar gibi olsun" diyebıliyor. Atatürk, bin senede bir yetişebılen bir büyük insan. Bir ülkenin yetiştirdiğı bir kahraman adam ve bir devrimci. Ondan sonra kim kendisini onunla kıyaslamaya kalkarsa yanlış. Veya onun yaptığı gibi yapmaya lalkarsa o da yanlış. Çünkü o mümkün değil. Hem şartlan değişik. zamanı değişik, her şeyi değişik. Bence onun yaptığı gibi yapmaya kalkmak kişiyi büyütmez, zor durumda bırakır. Ama, bu durum da bu hizmetin gerisinde var. Sonra gelen cumhurbaşkanlannın değişik zamanlarda değişik yetkileri var... Halk, Meclis'i beğenmivor' - Bunalımlara karşı cumhurbaşkanına Meclis'i feshetme yetldsi verilmesi isteminLa açar ımsınız? - Onu ilk defa söylüyor değılim. Türkiye'de rejimin işlemesi lazım. Bakm, herkes beni doğru anlamalı. Bugünden şıkâyetçi misiniz? Evet. şikâyetçıyiz. Bugünkü Meclis'ten, partilerden şıkâyetçi misiniz? Evet şikâyetçiyız. 24 Aralık seçimlennden sonra Meclis'te yemin merasimine katıldım. yemin eden milletvekillerine baktım. hepsi pınl pınl insanlar. Yani onda bir kusur yok. Uzun seneler, bizim 5O'lı 60"lı yıllarda maruz kaldığımız şey, "Bu MecHs mi bu işleri yapacak. hani okuma yazması yok bile adaırun'*. Bu, temsıli meclis. femsili meclıs de, temsil ettiğı kıtle neyse o da onun aynı olur. O zaman söylenen, "Cahil oy çoğunluğunun temsilcileri, birtakım eğitimi olmayan insanlar". lşte buyrun şimdi bu Meciıs'm yüzde 97'si yüksek tahsillıdir. Ama niçin halkm nazannda Meclis'in itiban tartışılıyor? Ben tartışmıyorum. Halk tartışıyor. Yani kendi seçtiği bir meclisi beğenmeyen bir halk. Böyle bir durum meydana gelmişse neticede ne oluyor? O halk alternatif aramaya kalkıyor. Hadi bakalım bunu düzeltin. "Seçüne gitsek yine böyle tablo geKr" deniyor. Peki ne yapacağız? Yani dünya bir demokrasi kavgası yaparken, dünyada birçok ülkeler değişik rejimlerden kurtulup demokrasıye Ankara Haber Müdürümüz Doğan Akın. Yayın Kurulu Başkanımız llhan Selçuk. Genel Yaym Yöoetmenimiz Orhan Erinç, Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay ve yazanmız Cü- neyt Arcayürek Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel Oe 3 saat süren bir görüşme yaptdar. Görüsmede Cumhurbaşkanbğı Basın Daıuşmanı Metin Yalrnan (solda) da buhındu. 6 Bu ikiiem gfomez'gitmek için can atmışken, son 10 sene zarfında Türkiye'de halk "Ben demokrasiden umudu kestim" diyemez. Üç mudahale hayal değll1 Geçmiş 50 sene ıçerisinde meydana gelen olaylardan bir şey öğrenmediysek bir yere varmayız. Çünkü eğer Türkıye'de 50 sene içinde 3 defa rejim inkıtaa (kesintıye) ugramamış olsa, bunlan söylemek "Hayal ediyorsunuz" olur. Efendim rejım inkıtaa uğramıştır, onun korkusu altında mı yaşayacak Türkiye peki? Hayır, onun korkusu altında değil ki. Dünyanın hiçbir yerinde açıktan, alenen darbe tartışılan bir açık rejim görülmüş şey değıldir. Darbeyi ben tartışmıyorum. Darbeyi her gün medya tartışıyor, siyaset tartışıyor, siz halkm ıçindesiniz. Nisan 196O'ta Demokrat Parti seçime gidebilseydı "60 ihtilali olmazdı. Eğer benim. 1969'da seçimle geldiğim halde, 70'te parlamentoyu seçime götürebılme imkânım olsaydı, o günkü Cumhurbaşkanı bunu yapacak olsayd) benim partim bölünmezdi, 12 Mart muhtırasıyla karşı karşıya kahnazdım. Türkiye'yi yüzde 5 enflasyon ve yüzde 7 kalkvnma hızıyla 5 senede katladık. Buna rağmen 12 Mart muhtırası "Türkiye'yi uçurumun kenanna getirdiniz" oldu. Eğer 1980'de seçimin öne alınması "Anayasaya aykındır" diye o günkü muhalefet tarafından komisyonda engellenmeseydi yine 1980 hadisesi olmaz mıydı? Türkiye'de bir darbe olduğu zaman darbeyi yapanlar ne yapıyor? Geliyor Meclis'i kapatıyor. 2 sene sonra Meclis açıyor, Meclis kuruyorsun. Böyle olunca da Meclis ister istemez silahlı gücün ipoteği altına giriyor. Ben diyorum ki, böyle olacağma bir sivil otonte olarak cumhurbaşkanının Meclis'i seçimı götürme yetkisi olsun. Bunu Meclis başkanıyla konuşarak yapsın. Bakın Italya'da cumhurbaşkanı meclisi seçime götürüyor, Portekiz'de, Fransa'da götürüyor. Ingiltere'de başbakan götürüyor. Fesih yetkisi olsa bu sıstem daha iyi işler ve Türkiye darbe falan tartışmaz. Demokratık bir ülkede darbenin nesinı tartışıyorsunuz? - Söyledikleriniz, sanki parlamento fesbedflmezse bir darbe oUsılığının bulunduğu \orumlanna da yol açtı... - Benım talebim zaten bugüne ait değil kı. Benim talebim sisteme ait. Bugünkü bunalımı çözme meselesinin ayn taraflan var. Benim söylediğım. bunu benim cumhurbaşkanlığım zamanında yapmayın. Türkiye bugün için var değil kı. Türkiye ilelebet, ebediyete kadar var. Yani bunca zahmetle elde edilmiş demokrasiden hemen vazgeçivermek, başka alternatifler aramak gibi bir durumla karşı karşıyayız. Benim şıkâyetim bu. Gelin Türkiye'de bu istikamete kayılmasını önleyecek bir tedbir bulalım. Tedbir de bu. - Paıiamentoya, secjıne gitme karan alması için de yol mu göstermiş ohıyorsunuz? - O olmuyor. O kolay değil. - Rejime supap gibi bir arayiş mı? - Onu anyoruz. 'Kanunlar uygulanmıyor' - Sanayfleşme sürecine karşın dinci styaşetin RP'yi birinci parfi yapması çelişki do§il mF? - Türkiye'de dını esaslara dayalı parti kurulamaz. Anayasanın 24. maddesinin son fıkrası, "Kimse devletin sosyaL ekonomik, ayasi veya hukuki temel düzenini. kısmen de otsa, din kurailanna dayandırma veya siyasi veya kişiscl çıkar yahut nüfiız sağlama amacıyla her ne surerJc olursa olsun, dini veya din duvgulannı yahut dince kutsal sayilan şeyieri istismar edetnez ve kötüye kullanamaz" diyor. Anayasanız buysa ve buna rağmen din istisman yapılabiliyorsa burada kusur halkta değil. Yanlış, demokraside de değil.O zaman gayet tabii ki o şuraya gelıyor: Demek ki bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kanunlannı uygulayamıyor. Devletin kendini koruyabilmesi Siyasi partiler dini istismar etmemeli - Partinin progranuna baküğınız zaman anayasaya uygun, ancakörtüyü kaldınüğuuz- da iş değişiyor» - Hayır, sadece parti tüzüğü, programı yok ki. Eğer halkı arkasına dini duygulan istismar ederek düşürüyorsa o zaman bu, anayasanın 24. maddesini. 14. maddesini ihlal halinde olur, Siyasi Partiler Kanunu'nu da ihlal halin- de olur. Ve nitekim 1970'li yıllarda bu sebep- le davalar açılmış. parti kapatılmıştır. Şimdi bu 1980'li, 9O'lı yıllarda devam ediyorsa o zaman devlet. anayasasını ve kanununu uygularruyor demektir. Türkiye'de eğer dini istismar eden siyasi partiler olacaksa; hem din istisman ana- yasada yasak gibi bırdurumolacak hem de din istisman serbest olacak. Bu ikiiem gitmez. Bir süre sonra siyasi partiler din istisman prim yapıyor diye birbiriyle yanşacaktır. Onun için dev let, kanunlannı icra ile mükelleftir. Kim di- ni ıstismar yoluna sapıyorsa devlet onun peşi- ne düşmek mecburiyetindedir. -163. maddenin kaldınlmasının bugün ge- linen noktaya ulaşümasında ettdli olduğunu düşünüyor musunuz? -163 dediğınız zaman 141.142 hepsi bera- ber gelir onlann. Türkiye bunlan çok tartıştı. Yeniden o tartışmaya girmemek lazım. Bu- günkürejimi korumak için kanunimevzuat ne var? Terörle Mücadele Kanunu var; 1., 7. ve 8. maddeleri var. Başka ne var? Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesi var. Başka ne var? Anayasanın 174. maddesindeki devrim ka- nunlannın korunması var. Elde olan mevzuat bu. Bu yetmiyorsa, eh ne yapayım, mevzuat yetmedi, iş de çığınndan çıktı. Obnaz böyle bir şey. Devlet, kendisini koruyacak hukuki çerçeveye sahipse ve kanun uygulayıcısı bu- nu uyguluyorsa hıç endişeye mahal yok. Hu- kuki çerçeveye sahip ve kanun uygulayıcısı bunu uygulamıyorsa devlet işlerliğinde aksa- ma vardır. Geçmişte hukuki çerçeve olmasma rağmen uygulamada birtakım sıkıntılarolmuş. işin içinden çıkılamamış. 1980'e gelirken sı- kjyönetım "Ûyanmektubuhadisesindesizne- yi uyanyorsunuz?'' dediğımiz zaman bize de- miştir ki o günkü Genelkurmay Başkanı (Ke- nan EvTen): "Olmadı, yapamadık, albndan kalkamadık." Sonra da kendisi söylemiştır, "Yetkimiz yoktu, yetki kâfı değüdi" diye. Bu tartışmalar yapıldı. Türkiye bir daha bunlan tartışmamalı. Demokrasi Ne darbe ne şeriat - Darbe olursa ülke 20 yü, bu iktidar sürerse 200 yü ge- riye gider iddialan da var_ - fkisi de olmasın. Bu bir miktar rejim inançsızlıgı. Re- jim dediğiniz olayın canı halktır. Eğer halk bu rejime inanıyor ve ona sahip çıkıyor- sa ve dıyebilıyorsa ki "Ne darbe ne öbür türlü rejimler, ille de demokrasi", buna bir şey olmaz. Bu sistemi ayakta tutmak Türkiye için hayati- dir. Çünkü Türkiye buraya 150 senede geldı. lkincisi, Türkiye bunun nemalânnı gördü. LJncobı'ün çok güzel bir sözü vardır; "Ekmek ve güvenlik için hürriyeti terk edenler yakın zamanda iki- sûıden de oluriar" Darbele- rin hiçbir şeyin çaresi olma- dığı görülmüştür. Bugünkü sıkıntılar da darbenin netice- sidir. Yani Türkiye bu hür ve demokrat rejimi hiç yapama- yacak mı? Her bunaldıkça darbeye gitmek suretiyle biz bunu hiç yapamayacağız de- mektir. be tartışıhr? Birtane göstenn. Italya zaman zaman bu kadar bunalıyor, Fransa, tspanya bunalıyor. Ama darbe akılla- nndan geçmiyor. Bulundu- ğunuz bolgede başkalanndan 100 sene ilerideyiz derken bu, açık demokratik hür ser- best rejirn sayesindedir. Türk milletinin gururu, demokrat, laik sosyal hukuk devletidir. Buna sanlacağız. Demokra- tik sabır tavsiye ediyorum. Bunu derken unutun bunu, demiyorum. Bir vakte kadar hep beraber bekleyelim. O zamana kadar da vakti iyi kullanalım. Tek yol demokra- si. - Sistemin işlerliği açısın- dan nasıl bir öngörünüz var? - Ben 15 sene istiyorum Türkiye'nin bir sisteme otu- rabilmesi için. Değişik fikir- lerin, değişik düşüncelerin, insanlann birbırini kabul et- mesi için ve ülkenin değerini daha iyi anlayabilmek için.. Türkiye olumsuz şeylere tak- mış, olumlu pek çok güzel şey var. O hale geldik ki olumlu şeyieri söylemek ce- saret istiyor. Bir fikra anlata- yım: lp cambazı ipın üstünde yürüyor. Şimdi iyimserlik kötüm- serlik var ya. Aşağıdan izle- yen bir grup. cambazı, "Ha şimdi geçti ha şimdi geçecek, ha şimdi geçti ha şimdi geçe- ceeek._ Geçtiiii!'' diye izler- miş. lp cambazını izleyen diğer bir grup da. "Ha şimdi düştü ha şimdi düşecek, ha şimdi düştü ha şimdi düşeceeek... Düştüüüü'." dermiş. Türkiye de. biraz bu gruptakiler gibi izlenivor! Orgeneral Cevîk Bir'in açıklamaları MGK'de şeriatçılık da görüşülecek -28 şubartaki MilB Güvenlik Kurulu'nun önceük- li gündemi köktendinci gelişmeler mi? -Çok iyi hazırlanan bır kuruldur. Her ayki toplan- tısında dev letin maruz kaldığı tehditler, tehlikeler konuşulur. Bunun içerisinde hem bölücü terör, hem köktendincilik. hepsi vardır. Bu defa da yine öyle olacak. Köktendincilik de dahil her şey konuşula- cak -Orgeneral Çevik Bir'in ABD'deki açıklamalan- na Hiskjn yapılan tartışmalan nasıl karsılıyorsunuz? - Amenka'da Türk-Amenkan dernekleri var. her sene toplantı yapıyor. Her sene yapılan konuşmalar kımsenın dıkiatini çekmiyor da bu sene niye çeki- yor? tşte Türkiye'deki bu tartışmalardan dolayı dık- kat çekiyor. Eğer Türkiye'de darbe her gür. tartışılıyorsa üni- formalı bir kişinin söylediği ve yaptığı her hareket dikkat çekecektir. Kaldı ki Genelkurmay 2. Başka- nı Çevik Bir'in söylediklerine baktım. Diyor ki me- alen, "Biz Türk Silahlı KuvTeÖeri olarak anayasal bir kuruluşuz, Atatürk'ün kurduğu Türkiy'e Cum- huriyeri'nin dayandığı birinci prensip milli iradedir. Bununla biıiikte sekülarizm vani laiklik. insan hak- lan, ülkenin böiünmez bütünlüğü anayasanın temel nitelikleridir. Biz silahlı kuvvetler olarak bu anaya- saya ve bunun koyduğu prensiplere sadıgız". Adam bunu demesin de, neyi desın? Bunda en ufak bir si- yasi taraf yok. -Türkiye; insanltgın e>renseldeğerlerine dayanan hukuk sistemini mi, şeriat hukukunu mu kabül ede- cek tarnşmasına mı geldi? - Evet. geldik. Geldik dediğımiz zaman bazı kim- seler böyle diyebıliyor. Ama madem ki burası hür ve serbest bir ülkedir, bazı fcimselerin böyle demiş olmasından ne kadar rahatsız olmak lazım? Efen- dim böylece ülke ikiye mi bölünüyor? Ülke ikiye bö- lünmüyor, ama iki tane karşıt fikir ülkede oluyor de- mektir. Ama bugün rejime yönelmış bu çeşit tartış- malan Türkiye kaldırabilecek durumda değil. Çün- kü bu tartışma anayasal değil... Yani "Biz bu hukuku istemiyoruz, bu hayat tara- nı da istemiyoruz, başka bir şey istiyoruz" dediği yerde ister istemez büyük reaksıyon meydana geti- nr. Çünkü ülkenin en az yüzde 85'i bir hayat tarzı, hukuk sistemi ve rejim benimsemiştir. Buna karşı bir şey istemıyor. Yüksek Askeri Sûra kararları Ordu, yekvücut kalmak ister - Türkiye'nin alöna imza attığı bir demokrasi hu- kuku da var. Bu demokrasi hukukuna karşı bir zih- niyet Türkiye'deyüzde 99.9'la sandıktan çıksa bu. de- mokrasi olur mu? - Ben şunu demek istiyorum, mesele şudur: Bu ül- kenin uygar milletler camiası içerisinde yerini alır- ken hüviyeti var; demokrat, laik, sosyal hukuk dev- leti insan haklannı ve ülkenin böiünmez bütünlüğü- nü koruyarak bir hüviyet kazanmış. Bu hüviyeti bu ülkenin bütün fertleri benimsemelidir. "Ben buna karşı çıkıyorum" demek rahatsız edici olabiliyor, fa- kat bunu değiştiremez. 73 senelik cumhunyetm okul- lannda okumuş, cumhuriyetçi düşünceyi hazmetmiş, çağdaşlığı hazmetmiş bir toplum artık. Bu toplumun 73 sene evvel kabul ettigi seylerden bugün vazgeç- mesi düşünülemez... Yani sizin çizdiğiniz bu tablo doğru ve korkutucu. Yalnız bir eksiği var tablonun, diyelım ki A partisi veya A grubu bu çeşit işleri ya- parken B, C neTede? B, C. D'nin yokluğu söz konu- su olmaz. Ülke halkı uyanıksa. ülke halkı bundan te- dirgın oluyorsa o kendı gücünü ortaya koyacaktır. - Yüksek Askeri Şûra kararlanmn yargı denetimi- ne açılması istenüni nasıl değerlendiriyorsunuz? - Yok öyle bir şey. Silahlı Kuvvetler'in bir özel du- rumu var. Silahlı Kuvvetler şart koymuş, dıyor kı be- nim şartlanm şudur, bu şanjara uyanlar buraya gel- sin. Nitekim Silahlı Kuvvetler'in Yüksek Askeri Şû- ra kararlanna karşı siyasi itirazlar Avrupa İnsan Hak- lan Mahkemesi'ne göre yapılmış. O mahkemenin kararlannın birinde, mahkemenin başka türlü karan olabilir. ama birinde "Siz eğer bu şekikle hareket et- mek istediysenizo kuruluşun icine girmeyin. O kuru- luşun şartian var" diyor. "Efendim ben vkdan hür- riyetini yerine getiremiywrum vs. diyorsanız o kuru- luşun içine girmevin, onun dışında kahn" dıyor. Bu- radaki olay şu; Silahlı Kuvvetler hukukun bütünlü- ğünü, kendi birliğini, kendi ahengini muhafaza etme- yi bir numaralı sorun sayar. O zaman kendisine devredilecek bu görevı başa- nyla yapabilmek için kendi kumanda kademesı içe- risinde yekvücut kalmak ister. Bu, doğru bır hassasi- yettir, çok yerindedir... Onun içindır ki. bizim ordu kendısinden başka silahlı güç istemez, bır. lkincisi, kendisine yönelık pazarlıklardan fevkalade rahatsız- dır. Ve bölünmek, parçalanmak meselesinden fev- kalade rahatsızdır. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt 148'in Şeriat Mahkemesüj Atatürk'ün Adalet Bakanlanndan Mahmırt Esati Bozkurt'un, "Soyguncular Elinde Din!.." başlıklı yazı-} sından iki küçük bölümün kaldığmı okurlara duyur-j muştum. Bu "Ankara Notlan"na girerken, önce o bö-j lümleri verecek, sonra başka konuya geçeceğim. Mah-j mut Esat Bey şöyle diyor: "Dikkat ediniz bazı kazalarda, köylerde, vilayetlerd&, hacca giden, yalandan namaz kılan öyle soyguncuta-î ra tesadüf edeceksiniz ki bunlar herkesi küfürte, d/n-J sizlikle, ahlâksızlıkla itham ederter. Halbukı bu gibile4 rin hacı olmaktan, namaz kılmaktan maksadı Allah içini değildir. Birtakım safkalplı vatandaştan aldatarakken-[ di ekmeklerini yağlamaktır. Yüzde yüz faizciler bunla-*$ nn içinden çıkar. Yetim hakkı yıyenler bunların arasın-^ dadır. Islam dininin fena, haram saydığı şeyieri ekse-t riya ve hep bunlaryapar. 'Türkçe ezan, Türkçe ibadet.5 yeni harfler gavurtuktur' derler. Zahiren dini kimseye\ vermezler. ı Sebebinedirbilirmisiniz? • •- ••— , Dini, soygunculuklanna alet olarak kullanmak. • * • * ; Büyük Türkgenci! Türkihtilaliyobazlann dinsizlikde-İ diği laikliği şu sana birer bırer saydığım rezaletlenn ve\ bunlara benzermaskaralıklann önüne geçmek için ite-ı ri sürdü. Laiklik, dini, din soygunculannın elinden ala-l raken temizyere, Türklenn vicdanlannakoydu. Allah'ın, dinini soygunculann elinde mıllet ve memleket aley-\ hinde kullanılır alet olmaktan kurtardı. Sen laikliği can\ pahasına müdafaa ederken, bıleceksin ki vicdanlan't koruyor, din soyguncularını yok ediyorsun." Mahmutî Esat, (16 Mart 1933 Perşembe, "Anadolu" gazetesi).' Emekli veteriner Prof. Ragıp Saguner, Mahmut E-; sat'ın öğrencisi olmuş. Prof. Faruk Erem de ögrenci-f si miymiş? Faruk Erem, Barolar Birlıği Başkanı okjuğuî yıllarda, Mahmut Esat'ın büstünü Ankara Hukuk Fakül-5 tesi'nin ikinci katına yerleştırmış. \ Atatürk, soyadı yasası çıkınca, Mahmut Esat'a "Ateşten Adam" soyadtnı vermek istemiş, ancak o La- hey'de kazandığı Bozkurt-Lotus" davası nedeniyle, Bozkurt soyadını almak için Atatürk'ten izin istemiş. O şimdi, ünlü devrimci "Bozkurt" olarak, Kuşadası'nda- ki gömütlüğünde, erinç içinde yatmaktadır. • • • Şeriat tarttşmalan günümüzde gemi azıya aldı, gıdi- yor Bugün, gazeteci-yazar Emin Çölaşan'ın 27 Ekim 1987'de Hürriyet'teki köşesmde yaptığı bır konuşma- ya yer vermek istiyorum. Emın Çölaşan. eski CHP mil- lervekillerinden Mikail llçin'le konuşuyor. Emın Çöla- şan'ın, Mikail Ilçin'leyaptığı konuşma, daha sonra Çö- laşan'ın "Sor Bakalım" adlı kitabmın 321. sayfasında olduğu gibi yayımlanır. Ergün Poyraz, "Refah'ın Ger- çek Yüzü-1" adlı kitabında, Çölaşan'ın röportajını ak- tanr. Çölaşan'ın da, Ergün Poyraz'ın da yazılan "Erba- kan'ın Şeriat Mahkemesi" adını taşımakta. Eski CHP Milletvekili Mikail llçin'in şeriatçılardan di- lı yanmıştır. Emin Çölaşan'a: - Dolandıncı hacılan Papa 'ya şikâyet edeceğım! der. Mikail ilçin, 12 Eylül'de işsiz kalınca, Karakaya Ba-» rajı inşaatını yapan italyan fırmasmdan bir ış sağlar.î Onlara demir imalat işı yapacaktır. İşin çok büyük ol-î ması nedenıyle, büyük bir muteahhit karnesı gerek-J mektedir. Mikail llçin, kalkar Ankara'ya gelir, CHP-M-J SP ortaklığından tanıdığı "dünyanın en büyük Müslü-\ manı" olarak bildiği eski Mardin Milletvekili Fehim» Adak'ı bulur. Derdini anlatır, o da "hay hay" deyip.î kendisine bir vekâletname verır. Mikail llçin, eski} CHP'lidır ama, dinine son derece bağlı bir insan. Öy-j iukûı i^inçaoeakoldukfau2un. bentm yerroyetrauku-ı na. Fehım Adak'tan, hacı ortaklanndan kazık yiyen Mi-l kail llçin, en sonunda Erbakan'a gider. Erbakan, anlaş-J mazlığı çözmek için bir "Şeriat Mahkemesi" kurar. Şe- j riat mahkemes) de uyduruktur. Mikail llçin'in faizleriy-* le bırlikte üç yüz milyonun üstünde parası gitti gider! 5 Röportajın sonuna doğru Mikail llçin, Emin Çölaşan'aJ özetleşöyteder. | - Hepsini haram ettım onlara! On tane hacı, bunu* aralannda paylaştılar. Şimdi ben bunlan mahkemeyel de vereceğim. Beyefendı, ama benim bugüne kadar-\ ki esas amacım, bunlann nasıl Müslüman olduklannı\ ortaya çıkarmaktı. Eğer siz konuştukianmızı aynen ya- J zarsanız, buyazıyayımlandığı anda bu adamlann Müs-} lümanlığı düşmüş olacak. Burada vatandaşlanma uya- • nda bulunuyorum kı, hiç kimse bunlann sakalına ve\ ibadetlerine kanmasın. Tabii bunlann içinde Müslüman\ adamlar vardır. Ama ben bu olayı yaşadım... Hatta, bir* gün Erbakan bana, "Ne yapayım, Fehim benı dinlemi-1 yor" deyince ben kendisine: "O halde bu adamı cami-j adan çıkarın" demiştim. Ama, Erbakan şimdi Refah'ın\ başına geçti. Ve bir baktık ki, Fehim Adak'la yine kol) kola girmiş. Şimdi bakınız, Sayın Çölaşan, ben bu mü- • cadeleye bu adamlardan paramı alıncaya kadar de- vam edeceğim. Şimdi ben bunlaria kisisel bir müca- dele yapıyorum. Benim mücadelem fslamıyet ve in- sanlık adınadır. Ben en sonunda bunlan, "Biz aslında şeriatçı falan değiliz" diye bağırtacağım... ... Bunlann bana yaptıklannı Bulgarlar oradaki Türk- lere yapmadı beyefendı... Yahudiler Müslümanlara yapmadı... Bu adamlar habire diyoriarki: "Biz iktidar otursak şeriat dü2enıni getireceğız". Ben de diyorum ki, "Kardeşim sen şenat düzenini ve büyük Allah'ın i emirierini önce kendinde uygula, kul hakkı yeme, ha- j ram para yeme". Para büyük olunca şeriat nerede kal-1 dı beyefendi?.. Işlerine gelince Allah, işlerine gelme-, yince para... Şimdi beyefendi ben şeriat düzenini is- temiyorum. Ama gerçek Müslümanım.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kuzunun sırt bölümünden elde edilen etın kızar- tılmasıyla yapılan Rus mutfagına öz- 3 gü yemek... Bilgi- A siz, kültürsüzkim- se. 2/ Karakter... "Çocuk gönlüm kaygılardan " (Örhan Veli). 3/ Siyasal ve ekono- mik ilkelerin kök- ten değiştirilmesi- ni savunan kimse ya da tutum. 4/ Kutsal i- nanç... Berilyum elemintı- nin simgesı. 5/ Belli bir ye- re, yöreye ilişkin olan... Bir cetvel türü. 6/ Kazak 3 başkanlanna verilen ad... 4 Birgöstermesıfatı.7/Su... Kendini beğenmiş kımse- ler için kullanılan bir söz- " cük.8/"Durur---gibidal- 7 larda kanlı bülbüller'" (Ah- Q met Haşim)... Hindular'da • dınsel önder ya da öğret- men. 9/ Közlenmiş patlıcan, sanmsaklı yoğurt ve kıymay- la yapılan bir yemek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dogumun 40. gününde anne ve bebek için yapılan tören- sel uygulamalar. 2/Bir etkınlığın geçıcı olarak durduruldu- ğu süre... Akdenız bölgelennde yaşayan kanndan bacaklı yumuşakça cinsi. 3/ Karahındibanın sebze olarak yenen yap- raklan... Yabancı. AJ Kadın hapıshanesi. 5/Hamamböceği. 6/ Anlama yeteneği... Tropıkal Afrika'da yetişen bır ağaç. 7/Bir renk... Donarakkatı duruma gelmiş su. 8/ Aşk ateşi... Batman'ın bir ilçesi. 9/ Dokuma tezgâhında tarafı tutan par- ça... Soy, sülale.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle