Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21ŞUBAT 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Böyle çöpçatana can kurban!Sonyıllarda
sinemanın
özellikle
tngiliz
edebiyatı
klasiklerine
yönelen ilgisı sonucunda, her devrin
her cerde deva yazan sayılacak 'en
baba senarist" Shakespeare'in yanı sıra
Thomas Hardy, Henry James, Joseph
Conrad, E.M. Forster gibi yazarlardan
beyaz perdeye yapılan uyarlamalan
sıkça izler olduk. Jane Austen da.
yedinci sanatta bu belirgin
'Anglosakson eğüimi'nden nasibini
alan. verimlı kaynak romancılardan.
Bir köy papazının kızı olan, 19.
yüzyılın en önemli kadın
yazartanndan Jane Austen'ın
(1775-1817) romanından, Emma
Thompson'un uyarlayıp
senaryosunu yazdığı ve oynadığı. Ang
Lee'nın yönettıği
u
Sense and
Sensibüity - Aşk ve YaşanTdan (1995)
sonra, Amenkalı kadın yönetmen
Amy Heckeıüng'ın Austen'in bir
başka romanını gûnümüz
California'sına, şık şıkırdım Beverly
Hills âlemine taşıdığı ve Aücia
Sflverstone denilen, 18'lik, çıtırçıtır
yeni bir Hollyvvood afetini lanse ettigi
"Cluetess - Fıriama Kızlar"
uyarlamasını seyrettik geçen mevsim.
Sıkı bir 'kontrol manyağT
Jane Austen "m "Emma"sını oldukça
serbest bir tarzda 1990'lann lüks
Beverly Hılls'ine uyarlayan bir hayli
matrak. şirin ve modern bir Emma
uyarlaması niteligindeki
a
Chıefcss''ı
bu hafta gördüğümüz, bütünüyle aslına
sadik. bir başka yeni Austen/Emma
uyarlaması izliyor şımdi; Dougias
McGrath'ın yazıp yönettıği "Emma".
19. yüzyıl
İngilteresi'nde,
Dorset'in
küçük bir
kasabasında
yaşlı. tonton
babasıyla yaşayan, varlıklı, kendine
güvenli, iyi kalpli, alt tabakadan
olanlarla sevecen ilişkiler içinde,
yoksullara yardım eden, yörenın en
gözde genç kızı Emma Woodhouse'ın
(Gwyneth Patow) ve
çevresindekilerin öyküsü "Emma".
Zengin. saygıdeğer ve güzel
Emma, bir çeşit 'kontrol manyağT,
iflah olmaz bir çöpçatan. Genç yaşına
karşın her şeyi bilir havasındaki
buyurgan Emma, çevTesindekileri
kendi kafasına göre eşleştirip
birleştirmekten zevk alıyor adeta.
Filmin başında evlenmesini
izlediğimiz, onu yetiştiren
mürebbiyesiyle (Greta Scacchi)
kocasının arasmı yaptığı gibi, köylü
kökenh yakın arkadaşı Harriet'i de
(Toni Colette) başgöz edip
evlendirmek ıstiyor. Çiftçi
talibinden daha iyisine layık gördüğü
Harriet'e uygun bulduğu koca
adayıysa Emma'ya körkütük
tutkun oysa.
Harriefi evlendirmek konusundaki
planlan ters tepen Emma'nın kendi
gönül meselelen de epeyce
karmaşıktır bu arada. Yöredeki
danslann, partilerin, balolann ve
piknik sefalannın gözdesı olan alımlı
genç kız kahramanımızın yüregi,
yıllardır ağabey-kardeş ilişkisi
mesafesindeki aile dostu Bay
Knightley (Jeremy Northam) için pır
pır ediyor aslmda.
Günlük tutan, papatya falına da
başvuran Emma'yla. 'hayatının ışığı'
K ... .v çekişmeden ve lafı
eveleyıp gevelemelerden sonra
birbirlerine tutkun olduklannı itiraf
ediyorlar fınalde...
Hayatı boyunca sınırlı bir çevreden
dışan çıkmamasına, okula
gitmemesine, evlenmemesine karşın,
döneminin msan ilişkilerini, koca
bekleyen kadınlan, züppeliğe özenen
taşra buıjuvazisini, aristokrasinin
Emma
Yönetmen,
senaryo:
Dougias
McGrath /
Kamera: lan
Wilson / Müzik:
Rachel Portman
/ Oyuncular:
Gwyneth
Paltrow, Jeremy
Northam, Toni
Colette, Greta
Scacchi, Ewan
McGregor, Alan
Cumming, Juliet
Stevenson, Polly
Walker, Sophie
Thompson/1996
ABD (Film Pop-
WB) Beyoğlu
Alkazar, Harbiye
As, Etiler
Akmerkez,
Bakırköy Avşar,
Altunizade
Capitol, Kadıköy
Bahariye
sinemalannda.
çöküşü) le yoksullaşan soylu büyük
aile öykülerini, kadın ruhuna özgü bir
duyarhkla. alaycı, aynntılı üslubuyla
ele alan, cıvıl cıvıl, ışıltılı romanlar
yazan Jane Austen'in Ingilız
ortadirek kesiminin bastınlmış
cinselliğinin ifadesi niteligindeki
romanından uyarlanan "Emma",
"Bullets over Broadway"le Oscar
kazanmış yardımcı senanst Dougias
McGrath'ın da ilk yönetmenlik
denemesi. Bir 'ilk fîlm'in
acemiliklerinden sıynlmış, iyi
oynanmış, Oscar'a aday gösterilen
kostüm çalışmasmdan ıronık
anlatımına kadar başanh bir çağ filmı
atmosferini de yansıtan, Austen
klasiginin modern versiyonu
niteligindeki bu zevkli romantik
komedi, doğnısu bir Teksaslıdan
(senarist-yönetmen McGrath Texas
dogumluymuş) pek bekJenmeyecek
kadar inceliklerle dolu, keyıfle
seyredilen, hoş bir yapım.
Kim kiıni seviyor?
Kim kime tutkun, kim kime varacak
entrikasının kulvarlanna salındığımız,
giderek Emma'nın denetıminden
çıkan birtakım 'hassas' olaylan
aktaran bu fılmin en büyük kozu da,
ilk başrolüne çıkan Gvvyneth
Paltrovv kuşkusuz. Ikinci sınıf bir
oyuncu olan BJythe Danner'la
yapımcı Bruce Paltrow"un kızı ve
kadın seyircının ayılıp bayıldığı,
1990'lann Hollyvvood jönü Brad
Pttfin de nışanhsı olan bu sıska,
kınlgan. şeffaf oyuncu.
yan rollerden yıldızlığa transfer
oluyor yeteneğınin gücüyle. Ünü,
parayı ve Hollywood'u pek
önemsemeyen. kJasik anlamda bir
güzel sayılmayacak ama kuğu gibi
zarif ve alımlı Gwyneth Paltrow
Emma'daki performansıyla, bize yeni
bir Meryl Scrccp gelıyor izlenimini
verdi doğrusu. Emma'nuı
rakibelerini oynayan. FDUV Walker'la
Juliet Stevenson un da öne çıktıği
fılmin erkeklennden Jeremy Northam
da, Ewan McGregor'u ezıp geçıyor.
Keyifle izlenen, şirin, hoş bir film
"Emma" sonuçta.
Halen ülkemizde bulunan Lelouch'un son filmi İstanbul sinemalannda
Şu 'sağbk, aşk, iş' sarmahna
dönüşen hayatuıuza dair...
Geçen yıl Venedik
Film Festivali'nin ya-
nşma bölümünde Fran-
sız sinemasını temsil e-
den Claude Leiouch'un
son filmi 'Hommes
Femmes Mode D'Emp-
ioi - Erkekler Kadınlar
Kullanma Kılavuzu',
bugün İstanbul sinema-
lannda gösterime giri-
yor. Birbölümünü, ner-
deyse abone olduğu ül-
kemizde gerçekleştire-
ceği yeni fılmi 'Apres
Tout'nun çekimleri ve
-Erkekler Kadınlar
Kullanma Kılavu-
zu'nun gösterilmesi ne-
deniyle bir kez daha
Türkiye'ye gelen. Fransız si-
nemasmın 40 yıllık. en cive-
lek ve geveze yönetmenlerin-
den Leiouch, bu kez akla ka-
ra gibi birbirinden farklı iki
erkeğin karşılaşmasını anlatı-
yor 'Erkekler Kadınlar Kul-
lanma Küavuzu'nda.
Kesişen kaderler...
Bu soru- cevaplarla dolu
rastlantısal beraberlikte gide-
rek her birinin yaşadıklannın
ötekinin macerası olmaya
başladığı Fılmde. biri hayatta
her ıstediğini başarmış aile ve
iş hayatının labirentlerinde
dolanan, kadınlan çok seven.
avukat-iş adamı (Bernard Ta-
pie), öteki aktörlüğü hayal
ederken polis olmuş (Fabrice
Luchini) iki kahramanımızın
kesişen öyküsünde. kadınlar
da konununn can alıcı öğesi-
ni oluşturuyor tabii ki.
Biri aşk, para, dostluk kav-
ramlannı epeyce eskitmiş,
öteki sıradan yaşamını sürdü-
rüp nişanlısıyla evlenebilme
hayaline takılmış iki erkeğin
âşık olmanın yürek kıpırtıla-
nyla tatlı heyecanına ve ak dü-
şen saçlan kabullenmenin acı-
sına çaresiz katlandığı filmi-
ne. sinemadaki bunca yıllık
deneyiminden gelen gözalıcı
bir cila çeken Leiouch, yine
yer yer bir sıcakhk ve duyar-
lıkyakalayan parlak üslubuy-
la seyirciyi ele geçiriyor.
Yeni bir yüzyıla 3 kala, git-
gide bir 'aşk, iş, sağhk yan-
şı'na dönüşen yaşamımız,
gündelik sorunlanmız ve er-
kekle kadın arasındaki ınanıl-
maz farkhlıklar üstüne geli-
şen fılmini, her zamanki çala-
kalem kamera becerisiyle ye-
nilir yutulur hale getirmiş us-
tat: gözlemler. çağnşımlar,
ünlenen, görüntü diline ege-
menliği ve teknik ustalığı tar-
tışılmaz. sürükleyici ve çahm-
lı Claude Leiouch sineması-
nın son parlak ürünü 'Erkek-
ler Kadınlar', genelde bu yö-
netmenin geniş seyirci yığın-
lanna çekici gelen gösterişli,
cerbezeli, cafcaflı. ama sığ üs-
lubunun yeni bir örneğı sayı-
Erkekler Kadınlar Kullanma Kılavuzu
Horhmes Femmes Mode DEmploi
Yönetmen, senaryo, kamera: Claude Leiouch /
Diyaioglar: C. Leiouch, Rene Bormell / Müzik:
Francis Lai / Oyuncular: Fabrice Luchini,
Bernard Tapie, Atessandra Marünes, Pterre
Arditi, Caroline Cellier, Daniel Olbrchski,
Ticky Holgado, Anouk Aimee, Daniel Getin,
Ophelie Vtfinter, Agnes Soral /
1996 Fransa (Pinema)
göndermelerden geçılmeyen.
malum Leiouchvan tıraşlar
çekerek. Son tahlilde burun
kıvırdığımız, ama yine de
fılmlerini görmeden yapama-
dığımız ve bunca yıldırbirlik-
te yaşlandığımız Lelouch'un
nicedir küllenmiş yaratıcılığı
yeniden işbaşında 'Erkekler
Kadınlar'da.
Tapie yeni Belmondo
Yüzeyselliğine ve çok bil-
mişliğine karşın 1960'lıyılla-
nn başından beri kendine öz-
gü tarzıyla yaptığı filmleriyle
labılır.
Her zaman işini bilir, uya-
nık Leiouch 'Erkekler Kadın-
lar'da. son yıllardaçeşitli yol-
suzluklan nedeniyle ıtibannı
yitirmiş, karizmatik politika-
cı, eski milletvekili, bakan,
Adidas'ın patronu ve şike
yaptığı için Fransa birincı lıg
şampiyonluğundan ikinci lige
düşürülmüş, popüler bir fut-
bol kulübünün başkanı olan,
ünlü iş adamı Bernard Ta-
pie'ye aktör Fabrice Luchi-
ni'yle birlikte başrolü vererek
gişeyi ve medyayı baştan sağ-
lama almış.
Şimdi ıçende oldu-
ğunu sandığımız
Bemard Tapie. değ-
me oyunculara taş çı-
kanrcasına rol kesi-
yor, iyi besili ve >
r
apı-
lı bir Belmondohava-
lannda. Fransız sine-
masının Pierre Ardi-
ti, Caroline CeUier,
Anouk Aimee, Dani-
el Gelin gibi eski ün-
lülerinin, VVajda ak-
törü Daniel
Olbrychski'nin de
boy gösterdiği ve
Italyan asıllı dilber,
bayan Leiouch Ales-
sandra Marünes'ın
bir hayli göz aldığı kadronun
da katkısıyla bir çırpıda tüke-
tiliveren,sonuçta her şeyin ba-
şı sağhk diyen bu şenlikli şa-
matalı, daldan dala Leiouch
güldürüsü, her ne kadar
önemli ve başanh bir film ol-
masa da keyifle izleniyor baş-
tan sona.
Alışıldığı gibi görsel ba-
kımdan renkli ve gözalıcı ni-
teliklere sahip anlatımıyla. yi-
ne birbirleriyle iç içe geçisen
öykücükler aracılığıyla alın-
yazılan çakışan iki farklı er-
keğin ve çevresindekilerin öy-
küsünü özene bezene göriin-
rülüyor Leiouch gırgırla kan-
şık/
Tipik Leiouch filmi
Özetle Claude Leiouch si-
nemasının hafif, rengârenk
tonlanndan keyıf alanlann ıl-
giyle seyredeceği 'Erkekler
Kadınlar Kullanma Kılavu-
zu'. yönetmenin her zamanki
yüzeysel ukalalıklannı sergi-
leyen, havalı, çok bilmiş ve u-
cuz diyaloglanna katlanıldığı
ölçüde, neşeyle seyredilen,
hafif ve tipik bir Claude Leio-
uch filmi.
Güçlü, varlıklı, ama yine de
her şeyin daha fazlasını iste-
yen iş adamı rolündeki. adeta
kendini canlandırdığından ol-
sa gerek, kırk yıllık deneyim-
h oyunculan hiç de aratmayan
BernaTd Tapie'ye dikkat.
YENÎ BAŞLA\ÂNLAR... YENÎ BAŞLAYÂNLAR... YENİ BAŞLAYANLAR...
1970"lenn başı, Amerika'daki cinsel
devrimin sürdüğü yıllar. Seks
diinyasının Larry Flynt admdaki
girişken işadamı. basın
irnparatorluğunun ilk günlerindeki
Obio striptiz kulübünün işletmesine
ucundan bulaşmıştır. Hustler,
Amerikan toleransının sınırlannı
zcrlayan bir dergı olarak piyasaya
çıkar. Sahibi, ilkokuldan aynlmış
ICentucky'li bir çiftçi olan Larry Flynt,
se'ss endüstrisini ABD'nin göbeğine
tasımayı amaçlarken, zafer ve yıkıma
gjden bir öykünün de baş kahramanı
odur.Yönetmeni Milos Forman,
yapımcısı ise Oliver Stone.'Larry
Flynt-Skandalın lsmi'nin oyunculan,
'Katil Doğanlar', 'Ahlaksız Teklif
gibi filmlerden tanıdığımız Woody
Harrelson ve ilk sinema deneyimini
'Sid and Nancy' ile gerçekleştiren rock
şarkıcısı 'bayan Kurt Cobain' Courtney
Love. Film, 'En İyi Yönetmen' ve 'En
İyi Senaryo' dallannda Altın Küre aldı.
En İyi Yönetmen (Mılos Forman) ve
En İyi Erkek Oyuncu (Woody
Harrelson) dallannda ise Oscar'a aday.
Bfe ERtötal MUTOMH
Yavuz Özkan'ın gerçekleştireceği
Anatomi üçlemesınin ikinci Fılmi olan
'Bir Erkeğin Anatomisi'nde Uğur
Polat, Ayda Aksel, Tilbe Saran, Tank
Ünlüoğlu, Deniz Uğur, lştar
Gökseven. Aslı Seçkin oynuyor. Filmin
ana kahramanı, artık bir yaşam biçimi
haline gelen şıddetten, öfkeden ve
entrikalardan payına düşeni fazlasıyla
alan bir avukat. Zeki, çabuk öfkelenen.
hırslı bir romantik. Kendisiyle girdiği
hesaplaşmada uyuşturucu. silah
kaçakçılığı, k?ra para trafiği gibi
konularda olay ve isimleri içeren kanıt
belgelen ılgılilere ulaştırmaya karar
veriyor ve o andan başlayarak derin bir
yalnızlığı yaşamaya başhyor. Onu terk
etmeyen tek kışi tekerlekli sandalyede
yaşayan kızkardeşi. Başı derde girdığı
günün gecesinde radyo programını
arayan erkek. radyocu kadının sesinde
coşkuyu, aşkı. ılgiyi bulur...
Che'nin alet edildiği
Madonna müzikaliAmenkan sinemasının sevdiğimiz,
pörtlek gözlü, sıkı aktörlennden Ste-
ve Buscemi'nin yönetmenliği denedi-
ği 'Trees Lounge - Bizim Cafe'sine ni-
yetlenmişken gazete ilanlannın tersi-
ne Lale Sinemasrnda Arnotd Schwar-
zenegger'in filminin devam ettiğini
görünce rotayı mecburen Madonna-
Alan Parker işbirliğinin ürünü olan
'Evita'ya çevirdik geçen gün, oflaya
poflaya. Biraz da zoraki yollandıgı-
mız, çekiminden gösterimine kadar
son dönemin, belki de en tantanalı ta-
nıtım kampanyalanyla sunulan, kuş-
kusuz dünya çapındayılın en medya-
tik fılmi 'Evita', 1952'de Buenos Ai-
res'te başlıyor. Dolu dolu bir sinema
salonunda gösterilen romantik bir fil-
min ansızın kesilip
yığınlan peşinden
sürükleyen, güçlü,
kanzmatık bir ki-
şilığe sahip. ama
kan kansennden
muzdarip, devlet
başkanı kansı, Ar-
jpi'in'in yaşarken
efsaneleşmiş kut-
sal azizesi Eva Pe-
ron'un ölüm habe-
rinin verilmesiyle
ortahğı bir ağlama
selikaplıyorve si-
nema seyircıleri
arasındaki gence-
cik bir Che (Anto-
nio Banderas) de
Buenos Aires'e
kapağı atıp tango
şarkıcıhğı, radyo
spikerliği, yıldız-
lık aşamalanndan
geçerek sonradan
işçi kesimini arka-
sına alıp iktidara
kurulan başkan
Juan Peron'un ka-
nsı olarak ülkesi-
nin kaderinde bü-
yük rol oynayacak,
toplumun en alt
kesiminden çıkıp
zirveye tırmanan,
vaktiyle babasının
cenaze töreninden bile def edilmiş,
çok çekmiş, kınlmış, örselenmiş. gay-
rimeşnı, yoksul ama son derece hırslı
köylü kızı Eva Duarte'nin trajik ya-
şamöyküsünü bize anlatmaya koyulu-
yor. Tabii her an şarkı söyleyerek an-
latıyor 'Evita'yı Che-Antonio Bande-
ras.
Herkesin şakıdığı bir film
Sadece o mu, 134 dakika süresince
görüntü çerçevesine giren herkes, bül-
büller gibi şakıyor filmde. Her diyalo-
ğun şarkıya dönüştüğü 'Evita', tıpkı
yıllar öncesinde kalmış. Jacaues De-
my'nin güzelim 'Şerburg Şemsiyele-
ri'ni anımsattı bize.
Aynen Demy'nin yolunu izleyerek,
bütün konuşmalann şarkılarla verildi-
ği, günümüzün shovv-biz kraliçesi ya
da popüler kültürün namh, parlak iko-
nu Madonna'yla, nerdeyse 20 yıldır
hayalinı kurduğu, eski. büyük projesi-
ni gerçekleştireceği bir müzikal üstün
yapım denemesine girişmiş Alan Par-
ker.
Bu türün yabancısı olmadığını, ka-
riyennde bulunan, vaktiyle seyrettiği-
miz 'Bugsy Malone', 'Fame', 'The
Wall', 'The Commitnıents' gibi başa-
Evita / Yönetmen: Alan
Parker / Senaryo: A.
Parker, Oliver Stone, Ttm
Rice'ın metninden /
Kamera: Darius Khondji /
Müzik: Andrevv Uoyd
Weber / Oyuncutar:
Madonna, Antonio
Banderas, Jonathan
Pryce, Jimmy Nail,
Vlctoria Sus /1996 ABD
(Özen Film)t
Beyoğlu Stne
Pop, Şişli Kent,
Çemberlitaş Şafak,
Kadtköy Reks, Bakırköy
Avşar, Incirii ve Gaileria
Prestige sinemalannda.
nlı yapıtlanyla zaten kanıtlamış Par-
ker usta, 60 milyona çıkmış. müthiş
reklam edilerek tanıtılmış 12. filmi
'Evita'da bu kez bodoslama tıcari aka-
demizme toslamış bızce.
Ve olay bütünüyle giysi değiştirme-
sinden, takıp takıştırmasından. rol ke-
sip şakımasından ve rüküşlüğünden
gın^getirdiğimiz Madonna hazretleri-
nin ğösterisine dönüşmüş baştan sona.
1970'lerde 'Jesus Chris Superstar' v b.
müzikallerle ünlenen, besteci Andrew
Lloyd Weber'le şarkı sözü yazan Tim
Rice'ın tanınmış esen 'E\ıta'nın
(1978) Alan Parker eliyle sinemaya
aktanlmış bu versiyonu. gariban Eva
Duarte'nin ınanılmaz yükselışine iliş-
kin. gişeye yönelık tezgâhlanmış, par-
lak, görkemli ve
gösterişli, uzun
bir spektakl olma
ıddiasında, ancak
epeyce ıç bayıyor
doğrusu. Harta
gıtgide yoğun bir
görsel-işitsel iş-
kenceye soktuğu
bize hafakanlar
bastı, sonunu zor
getirdığimiz
'Evita'da. Arjan-
tin'de kimilen
için ulusal azize.
kimileriiçinsefa-
şizan kaltak sayı-
lan Eva Peron'un
iç burkucu bir La-
tın melodramın-
dan farksız. efsa-
nevı yaşamını go-
rüntüleyen 'E\>
ta'nın, kitsch
zevklerin yansı-
dığı, 'ihtişamlı'
bir müzikal bo-
yutlanndan taşıp
bir çeşit yorucu
bir opera-film at-
mosferine bürun-
düğü de söylene-
bilir rahatlıkla.
Cınsellığini. be-
denıni. hırsını ko-
nuşturarak yok-
sulluğun en dibinden iktidara vuran,
'Arjantin ulusunun anası' rolüyle bir
bakıma özdeşleşen, "Evita'>ı oyna-
mak bana Tann'nın bir lütfiı" diyerek
şan dersleri alıp tango da öğrenmiş
Madonna, olanca kaşarlanmışlığıyla
vannı yoğunu ortaya koyuyor, alabil-
diğine asılıyor rolüne gerçekten.
1980'lerin tutuculan çileden çıka-
ran, yırtık, kışkırtıcı, gözü kara, arsız,
edepsiz şarkıcı kızı imajını, şımdi
anaç ve karizmatik Eva Peron kompo-
zisyonuyla değiştirip akıp geçen za-
mana uyarak yenileyen Madonna'nm
'Umutsuzca Susan'ı Arıyorum'dan
başka dişe dokunur filmi bulunmayan
filmografisinde yeni bir hayal kınklı-
ğı bu müzikal.
Madonna'nın yanı sıra Jonathan hâ-
lâ yerinde sayıyor kısacası. Madon-
na'nın yanı sıra 'Carrington'dan mim-
lediğimiz usta o\uncu Jonathan
Prj'ce'm Juan Peron" u, Antonio Ban-
deras'ın da delikanlı bir Che'yi can-
landırdığı 'Evita'dan geriye kalan, 2
bin figüranın kullanıldığı cenaze töre-
ni gibi kimi etkileyici. kalabalık sah-
neler ve son dönemin en başanh kame-
ramanlanndan tran kökenlı Darius
KhondjİTiın parlak görüntülerı...
KEDIGOZU
VECDİ SAYAR
Kızgın Damdaki Kültür
Fransa'da, kültür emekçileri heyecanlı günler
yaşıyor son günlerde. Bildiriler, tartışmalar, yürü-
yüşler birbirini izliyor. Politika ve kültür alanlannın
ne denli ıç içe olduğu bir kez daha gözler önüne
seriliyor. Yarın (22 şubat) Paris'te yapılacak büyük
yürüyüşün hazırlikları son aşamada. Her zaman
olduğu gibi yazan, çizeri, tiyatrocusu ile Fransız
kedileri başı çekiyor. Sinemacıları unuttum san-
mayın. Onlar öncü ekip.
Bertrand Tavernier'nin başını çektiği elli do-
kuz sinemacının "itaatsizliğe çağn" bildirgesi ile
başlayan aydın hareketi dalga dalga gelişiyor. Ya-
zarlar, ressamlar, hukukçularyayımladıklan bildi-
rilerle hükümeti ve Fransa'da günden güne güç
kazanan ırkçı egilimleri protesto ediyor. Mutlak
haberiniz olmuştur, ama gene de kısaca özetle-
yeyim bu tepkilerin nereden kaynaklandığını. ilk
olaylar, Fransa'nın güneyinde küçük bir kasaba-
nın düzenlediği bir kitap fuarı nedeniyle patlak
verdi. Kasabanın belediye başkanının -tahmin et-
tiğinız gibi "Front National" yani Ulusal Cephe
Partisı'nden bir başkan bu- kitap fuannda bazı
sağcı yazarlara yer verilmemesini bahane ederek
fuar yönetimine müdahalesiyle başlayan olaylar,
aşırı sağın giderek etkinliğini arttırdığını ve daha
cesur hamlelere hazırlandığını gösteriyordu. Fran-
sız Kültür Bakanı Philippe Douste-Blazy (Mer-
kez sağ UDF) ile eski bakan Jack Lang (Sosya-
list Parti), faşist eğilimlerın kültür alanındaki örgüt-
lenme çabalarına karşı tepkılerini dile getirdiler.
Aşırı sağdaki hareketlenme merkezdeki ve sol-
daki güçlerin işbırliğini zorunlu kılıyordu. Hızla ge-
lişen olaylar, bu düşüncenin pratiğe aktanlması-
nı kolaylaştırdı. Ulusal Cephe'nin elindeki Toulon
belediyesi, 1965 yılından bu yana Fransa'nın en
dınamik kültür merkezlerinden biri olan Chate-
avallon'daki "Ulusal Dans ve Görüntü Merkezi'ni
kapatmaya kalkışınca Fransız sanatçılan ayağa
kaiktı. Bir tren dolusu sanatçı, merkezin görevden
alınan yönetıcisi Gerard Paquet'ye destek ver-
mek üzere Toulon'a hareket etti.
Fransız sanatçının direniş ruhu yeniden ayak-
taydı. Fransa'nın çeşitli kentlerinden ınsanlar
Chateavallon'daki hukuk dışı ve sanat düşmanı
uygulamayı protesto etmek üzere Toulon'a gitti-
ler. Kültür Bakanı, Chateavallon'u "Fransa'nın
dünyaya açılan en önemli kültür merkezlerinden
biri" olarak selamladı. Yakın kentlerden birinin,
Frejus'un Belediye Başkanı François Leotard,
"Ulusal Dans ve Görüntü Merkezi"ne evsahipli-
ğı yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Ve bunun gi-
bi daha yüzlerce olumlu tepki.
Fransız kedilerinin tek ses, tek nefes olarak tep-
ki vermelerine yol açan son gelişmenin kaynağı
ise bu kez FN yanı Ulusal Cephe değil, hüküme-
tin kendisi oldu. Debre Tasarısı olarak adlandın-
lan yeni göçmen yasa tasarısı, Fransa'daki kaçak
göçmenlerie mücadele için aşın önlemler alıyor,
bu arada evinde yabancı konuk bulunduran Fran-
sızlann belediyeye bu durumu bildirme zorunlu-
luğunu getiriyordu.
Işte bardağı taşıran son damla bu tasan oldu.
Tavernier'in başını çektiği sinemacılar, halkı bo-
yun eğmemeye teşvik eden bir bildiri yayımladı-
lar ve "Ben evimde bir yabancı konuk banndın-
yorum ve belediyeye bildirimde bulunmuyorum"
diye kendilerinı ıhbar ettiler. Tepkiler dalga dalga
gelişti. Sanınm, yann Gare de l'Est'nın (Doğu Ga-
rı) önünde başlayacak olan yürüyüş, Fransız hal-
kının ırkçı partiler ve popülist politıkacılarca unut-
turulmaya çalışılan bazı değertere hâlâ sahip çık-
tığını gösterecek.
vlchy döneminin "evindeki Yahudileri bildirme
zorunluluğu"na benzer hükümler taşıyan Debre
tasarısında belkı de gelişen tepkiler sonucu geri
adım atacak hükümet. Bunun işaretlen şimdiden
görülmeye başlandı.
Geçen akşam "Öfkeli Kültür" başlıklı "Boullion
de Culture" programına katılan Yazar (ve Başba-
kan Danışmanı) Guy Sorman, "Başbakanın da,
tasannın olmaması gereken bir madde içerdiği
kanısında olduğunu" belirterek havayı yumuşat-
maya çalışıyordu. Ama, programa katılan Patri-
ce Cherau, Claire Denis, Cedric Klapish (Her-
kes Kendi Kedisıni Arıyor), Bertrand Tavernier gi-
bi yönetmenler, Denis Roche, Jean-Claude
Berreau gibi yazarlar ve Fransız Kültür Bakanı ol-
dukça kızgındı. Douste-Blazy, "Yerel yönetim-
lerin kültüralanında kendi görüşlerini empoze et-
melerini şiddetle protesto" ederken, aklıma baş-
ka ülkelerin merkez sağ politikacıları ve onların
"milliyetçi" bakanları geldi!
Denis Roche'un, konuklardan Ulusal Cephe
temsilcisi ile tartışmayı reddederek programı ter-
ketmesi de başka çağnşımlar yaptırdı nedense.
Biz, herkesle tartışmayı kabul ederek hoş-
görümüzü kanıtlıyoruz ya, kimin ekmeğine yağ
sürüyoruz acaba?
U S T A , B I R D Ü N Y A
SABAHATTIN ALI
A R Ş İ V S E R G I S İ
2 1 Ş U B A T - 3 1 M A R T 1 9 9 7
YApI KREDI
K C L T C R
MERKEZ!
Yapı Kredı Sermet Çlfter Kutuphanesı
rsHklâl Caddesl 285 Beyoğlu 80050 İstanbul TW*fon: (O21Z) 2S2 01 15-2SZ 47 00/280
YAPl ^ KREDi