29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21ŞUBAT 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Böyle çöpçatana can kurban!Sonyıllarda sinemanın özellikle tngiliz edebiyatı klasiklerine yönelen ilgisı sonucunda, her devrin her cerde deva yazan sayılacak 'en baba senarist" Shakespeare'in yanı sıra Thomas Hardy, Henry James, Joseph Conrad, E.M. Forster gibi yazarlardan beyaz perdeye yapılan uyarlamalan sıkça izler olduk. Jane Austen da. yedinci sanatta bu belirgin 'Anglosakson eğüimi'nden nasibini alan. verimlı kaynak romancılardan. Bir köy papazının kızı olan, 19. yüzyılın en önemli kadın yazartanndan Jane Austen'ın (1775-1817) romanından, Emma Thompson'un uyarlayıp senaryosunu yazdığı ve oynadığı. Ang Lee'nın yönettıği u Sense and Sensibüity - Aşk ve YaşanTdan (1995) sonra, Amenkalı kadın yönetmen Amy Heckeıüng'ın Austen'in bir başka romanını gûnümüz California'sına, şık şıkırdım Beverly Hills âlemine taşıdığı ve Aücia Sflverstone denilen, 18'lik, çıtırçıtır yeni bir Hollyvvood afetini lanse ettigi "Cluetess - Fıriama Kızlar" uyarlamasını seyrettik geçen mevsim. Sıkı bir 'kontrol manyağT Jane Austen "m "Emma"sını oldukça serbest bir tarzda 1990'lann lüks Beverly Hılls'ine uyarlayan bir hayli matrak. şirin ve modern bir Emma uyarlaması niteligindeki a Chıefcss''ı bu hafta gördüğümüz, bütünüyle aslına sadik. bir başka yeni Austen/Emma uyarlaması izliyor şımdi; Dougias McGrath'ın yazıp yönettıği "Emma". 19. yüzyıl İngilteresi'nde, Dorset'in küçük bir kasabasında yaşlı. tonton babasıyla yaşayan, varlıklı, kendine güvenli, iyi kalpli, alt tabakadan olanlarla sevecen ilişkiler içinde, yoksullara yardım eden, yörenın en gözde genç kızı Emma Woodhouse'ın (Gwyneth Patow) ve çevresindekilerin öyküsü "Emma". Zengin. saygıdeğer ve güzel Emma, bir çeşit 'kontrol manyağT, iflah olmaz bir çöpçatan. Genç yaşına karşın her şeyi bilir havasındaki buyurgan Emma, çevTesindekileri kendi kafasına göre eşleştirip birleştirmekten zevk alıyor adeta. Filmin başında evlenmesini izlediğimiz, onu yetiştiren mürebbiyesiyle (Greta Scacchi) kocasının arasmı yaptığı gibi, köylü kökenh yakın arkadaşı Harriet'i de (Toni Colette) başgöz edip evlendirmek ıstiyor. Çiftçi talibinden daha iyisine layık gördüğü Harriet'e uygun bulduğu koca adayıysa Emma'ya körkütük tutkun oysa. Harriefi evlendirmek konusundaki planlan ters tepen Emma'nın kendi gönül meselelen de epeyce karmaşıktır bu arada. Yöredeki danslann, partilerin, balolann ve piknik sefalannın gözdesı olan alımlı genç kız kahramanımızın yüregi, yıllardır ağabey-kardeş ilişkisi mesafesindeki aile dostu Bay Knightley (Jeremy Northam) için pır pır ediyor aslmda. Günlük tutan, papatya falına da başvuran Emma'yla. 'hayatının ışığı' K ... .v çekişmeden ve lafı eveleyıp gevelemelerden sonra birbirlerine tutkun olduklannı itiraf ediyorlar fınalde... Hayatı boyunca sınırlı bir çevreden dışan çıkmamasına, okula gitmemesine, evlenmemesine karşın, döneminin msan ilişkilerini, koca bekleyen kadınlan, züppeliğe özenen taşra buıjuvazisini, aristokrasinin Emma Yönetmen, senaryo: Dougias McGrath / Kamera: lan Wilson / Müzik: Rachel Portman / Oyuncular: Gwyneth Paltrow, Jeremy Northam, Toni Colette, Greta Scacchi, Ewan McGregor, Alan Cumming, Juliet Stevenson, Polly Walker, Sophie Thompson/1996 ABD (Film Pop- WB) Beyoğlu Alkazar, Harbiye As, Etiler Akmerkez, Bakırköy Avşar, Altunizade Capitol, Kadıköy Bahariye sinemalannda. çöküşü) le yoksullaşan soylu büyük aile öykülerini, kadın ruhuna özgü bir duyarhkla. alaycı, aynntılı üslubuyla ele alan, cıvıl cıvıl, ışıltılı romanlar yazan Jane Austen'in Ingilız ortadirek kesiminin bastınlmış cinselliğinin ifadesi niteligindeki romanından uyarlanan "Emma", "Bullets over Broadway"le Oscar kazanmış yardımcı senanst Dougias McGrath'ın da ilk yönetmenlik denemesi. Bir 'ilk fîlm'in acemiliklerinden sıynlmış, iyi oynanmış, Oscar'a aday gösterilen kostüm çalışmasmdan ıronık anlatımına kadar başanh bir çağ filmı atmosferini de yansıtan, Austen klasiginin modern versiyonu niteligindeki bu zevkli romantik komedi, doğnısu bir Teksaslıdan (senarist-yönetmen McGrath Texas dogumluymuş) pek bekJenmeyecek kadar inceliklerle dolu, keyıfle seyredilen, hoş bir yapım. Kim kiıni seviyor? Kim kime tutkun, kim kime varacak entrikasının kulvarlanna salındığımız, giderek Emma'nın denetıminden çıkan birtakım 'hassas' olaylan aktaran bu fılmin en büyük kozu da, ilk başrolüne çıkan Gvvyneth Paltrovv kuşkusuz. Ikinci sınıf bir oyuncu olan BJythe Danner'la yapımcı Bruce Paltrow"un kızı ve kadın seyircının ayılıp bayıldığı, 1990'lann Hollyvvood jönü Brad Pttfin de nışanhsı olan bu sıska, kınlgan. şeffaf oyuncu. yan rollerden yıldızlığa transfer oluyor yeteneğınin gücüyle. Ünü, parayı ve Hollywood'u pek önemsemeyen. kJasik anlamda bir güzel sayılmayacak ama kuğu gibi zarif ve alımlı Gwyneth Paltrow Emma'daki performansıyla, bize yeni bir Meryl Scrccp gelıyor izlenimini verdi doğrusu. Emma'nuı rakibelerini oynayan. FDUV Walker'la Juliet Stevenson un da öne çıktıği fılmin erkeklennden Jeremy Northam da, Ewan McGregor'u ezıp geçıyor. Keyifle izlenen, şirin, hoş bir film "Emma" sonuçta. Halen ülkemizde bulunan Lelouch'un son filmi İstanbul sinemalannda Şu 'sağbk, aşk, iş' sarmahna dönüşen hayatuıuza dair... Geçen yıl Venedik Film Festivali'nin ya- nşma bölümünde Fran- sız sinemasını temsil e- den Claude Leiouch'un son filmi 'Hommes Femmes Mode D'Emp- ioi - Erkekler Kadınlar Kullanma Kılavuzu', bugün İstanbul sinema- lannda gösterime giri- yor. Birbölümünü, ner- deyse abone olduğu ül- kemizde gerçekleştire- ceği yeni fılmi 'Apres Tout'nun çekimleri ve -Erkekler Kadınlar Kullanma Kılavu- zu'nun gösterilmesi ne- deniyle bir kez daha Türkiye'ye gelen. Fransız si- nemasmın 40 yıllık. en cive- lek ve geveze yönetmenlerin- den Leiouch, bu kez akla ka- ra gibi birbirinden farklı iki erkeğin karşılaşmasını anlatı- yor 'Erkekler Kadınlar Kul- lanma Küavuzu'nda. Kesişen kaderler... Bu soru- cevaplarla dolu rastlantısal beraberlikte gide- rek her birinin yaşadıklannın ötekinin macerası olmaya başladığı Fılmde. biri hayatta her ıstediğini başarmış aile ve iş hayatının labirentlerinde dolanan, kadınlan çok seven. avukat-iş adamı (Bernard Ta- pie), öteki aktörlüğü hayal ederken polis olmuş (Fabrice Luchini) iki kahramanımızın kesişen öyküsünde. kadınlar da konununn can alıcı öğesi- ni oluşturuyor tabii ki. Biri aşk, para, dostluk kav- ramlannı epeyce eskitmiş, öteki sıradan yaşamını sürdü- rüp nişanlısıyla evlenebilme hayaline takılmış iki erkeğin âşık olmanın yürek kıpırtıla- nyla tatlı heyecanına ve ak dü- şen saçlan kabullenmenin acı- sına çaresiz katlandığı filmi- ne. sinemadaki bunca yıllık deneyiminden gelen gözalıcı bir cila çeken Leiouch, yine yer yer bir sıcakhk ve duyar- lıkyakalayan parlak üslubuy- la seyirciyi ele geçiriyor. Yeni bir yüzyıla 3 kala, git- gide bir 'aşk, iş, sağhk yan- şı'na dönüşen yaşamımız, gündelik sorunlanmız ve er- kekle kadın arasındaki ınanıl- maz farkhlıklar üstüne geli- şen fılmini, her zamanki çala- kalem kamera becerisiyle ye- nilir yutulur hale getirmiş us- tat: gözlemler. çağnşımlar, ünlenen, görüntü diline ege- menliği ve teknik ustalığı tar- tışılmaz. sürükleyici ve çahm- lı Claude Leiouch sineması- nın son parlak ürünü 'Erkek- ler Kadınlar', genelde bu yö- netmenin geniş seyirci yığın- lanna çekici gelen gösterişli, cerbezeli, cafcaflı. ama sığ üs- lubunun yeni bir örneğı sayı- Erkekler Kadınlar Kullanma Kılavuzu Horhmes Femmes Mode DEmploi Yönetmen, senaryo, kamera: Claude Leiouch / Diyaioglar: C. Leiouch, Rene Bormell / Müzik: Francis Lai / Oyuncular: Fabrice Luchini, Bernard Tapie, Atessandra Marünes, Pterre Arditi, Caroline Cellier, Daniel Olbrchski, Ticky Holgado, Anouk Aimee, Daniel Getin, Ophelie Vtfinter, Agnes Soral / 1996 Fransa (Pinema) göndermelerden geçılmeyen. malum Leiouchvan tıraşlar çekerek. Son tahlilde burun kıvırdığımız, ama yine de fılmlerini görmeden yapama- dığımız ve bunca yıldırbirlik- te yaşlandığımız Lelouch'un nicedir küllenmiş yaratıcılığı yeniden işbaşında 'Erkekler Kadınlar'da. Tapie yeni Belmondo Yüzeyselliğine ve çok bil- mişliğine karşın 1960'lıyılla- nn başından beri kendine öz- gü tarzıyla yaptığı filmleriyle labılır. Her zaman işini bilir, uya- nık Leiouch 'Erkekler Kadın- lar'da. son yıllardaçeşitli yol- suzluklan nedeniyle ıtibannı yitirmiş, karizmatik politika- cı, eski milletvekili, bakan, Adidas'ın patronu ve şike yaptığı için Fransa birincı lıg şampiyonluğundan ikinci lige düşürülmüş, popüler bir fut- bol kulübünün başkanı olan, ünlü iş adamı Bernard Ta- pie'ye aktör Fabrice Luchi- ni'yle birlikte başrolü vererek gişeyi ve medyayı baştan sağ- lama almış. Şimdi ıçende oldu- ğunu sandığımız Bemard Tapie. değ- me oyunculara taş çı- kanrcasına rol kesi- yor, iyi besili ve > r apı- lı bir Belmondohava- lannda. Fransız sine- masının Pierre Ardi- ti, Caroline CeUier, Anouk Aimee, Dani- el Gelin gibi eski ün- lülerinin, VVajda ak- törü Daniel Olbrychski'nin de boy gösterdiği ve Italyan asıllı dilber, bayan Leiouch Ales- sandra Marünes'ın bir hayli göz aldığı kadronun da katkısıyla bir çırpıda tüke- tiliveren,sonuçta her şeyin ba- şı sağhk diyen bu şenlikli şa- matalı, daldan dala Leiouch güldürüsü, her ne kadar önemli ve başanh bir film ol- masa da keyifle izleniyor baş- tan sona. Alışıldığı gibi görsel ba- kımdan renkli ve gözalıcı ni- teliklere sahip anlatımıyla. yi- ne birbirleriyle iç içe geçisen öykücükler aracılığıyla alın- yazılan çakışan iki farklı er- keğin ve çevresindekilerin öy- küsünü özene bezene göriin- rülüyor Leiouch gırgırla kan- şık/ Tipik Leiouch filmi Özetle Claude Leiouch si- nemasının hafif, rengârenk tonlanndan keyıf alanlann ıl- giyle seyredeceği 'Erkekler Kadınlar Kullanma Kılavu- zu'. yönetmenin her zamanki yüzeysel ukalalıklannı sergi- leyen, havalı, çok bilmiş ve u- cuz diyaloglanna katlanıldığı ölçüde, neşeyle seyredilen, hafif ve tipik bir Claude Leio- uch filmi. Güçlü, varlıklı, ama yine de her şeyin daha fazlasını iste- yen iş adamı rolündeki. adeta kendini canlandırdığından ol- sa gerek, kırk yıllık deneyim- h oyunculan hiç de aratmayan BernaTd Tapie'ye dikkat. YENÎ BAŞLA\ÂNLAR... YENÎ BAŞLAYÂNLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... 1970"lenn başı, Amerika'daki cinsel devrimin sürdüğü yıllar. Seks diinyasının Larry Flynt admdaki girişken işadamı. basın irnparatorluğunun ilk günlerindeki Obio striptiz kulübünün işletmesine ucundan bulaşmıştır. Hustler, Amerikan toleransının sınırlannı zcrlayan bir dergı olarak piyasaya çıkar. Sahibi, ilkokuldan aynlmış ICentucky'li bir çiftçi olan Larry Flynt, se'ss endüstrisini ABD'nin göbeğine tasımayı amaçlarken, zafer ve yıkıma gjden bir öykünün de baş kahramanı odur.Yönetmeni Milos Forman, yapımcısı ise Oliver Stone.'Larry Flynt-Skandalın lsmi'nin oyunculan, 'Katil Doğanlar', 'Ahlaksız Teklif gibi filmlerden tanıdığımız Woody Harrelson ve ilk sinema deneyimini 'Sid and Nancy' ile gerçekleştiren rock şarkıcısı 'bayan Kurt Cobain' Courtney Love. Film, 'En İyi Yönetmen' ve 'En İyi Senaryo' dallannda Altın Küre aldı. En İyi Yönetmen (Mılos Forman) ve En İyi Erkek Oyuncu (Woody Harrelson) dallannda ise Oscar'a aday. Bfe ERtötal MUTOMH Yavuz Özkan'ın gerçekleştireceği Anatomi üçlemesınin ikinci Fılmi olan 'Bir Erkeğin Anatomisi'nde Uğur Polat, Ayda Aksel, Tilbe Saran, Tank Ünlüoğlu, Deniz Uğur, lştar Gökseven. Aslı Seçkin oynuyor. Filmin ana kahramanı, artık bir yaşam biçimi haline gelen şıddetten, öfkeden ve entrikalardan payına düşeni fazlasıyla alan bir avukat. Zeki, çabuk öfkelenen. hırslı bir romantik. Kendisiyle girdiği hesaplaşmada uyuşturucu. silah kaçakçılığı, k?ra para trafiği gibi konularda olay ve isimleri içeren kanıt belgelen ılgılilere ulaştırmaya karar veriyor ve o andan başlayarak derin bir yalnızlığı yaşamaya başhyor. Onu terk etmeyen tek kışi tekerlekli sandalyede yaşayan kızkardeşi. Başı derde girdığı günün gecesinde radyo programını arayan erkek. radyocu kadının sesinde coşkuyu, aşkı. ılgiyi bulur... Che'nin alet edildiği Madonna müzikaliAmenkan sinemasının sevdiğimiz, pörtlek gözlü, sıkı aktörlennden Ste- ve Buscemi'nin yönetmenliği denedi- ği 'Trees Lounge - Bizim Cafe'sine ni- yetlenmişken gazete ilanlannın tersi- ne Lale Sinemasrnda Arnotd Schwar- zenegger'in filminin devam ettiğini görünce rotayı mecburen Madonna- Alan Parker işbirliğinin ürünü olan 'Evita'ya çevirdik geçen gün, oflaya poflaya. Biraz da zoraki yollandıgı- mız, çekiminden gösterimine kadar son dönemin, belki de en tantanalı ta- nıtım kampanyalanyla sunulan, kuş- kusuz dünya çapındayılın en medya- tik fılmi 'Evita', 1952'de Buenos Ai- res'te başlıyor. Dolu dolu bir sinema salonunda gösterilen romantik bir fil- min ansızın kesilip yığınlan peşinden sürükleyen, güçlü, kanzmatık bir ki- şilığe sahip. ama kan kansennden muzdarip, devlet başkanı kansı, Ar- jpi'in'in yaşarken efsaneleşmiş kut- sal azizesi Eva Pe- ron'un ölüm habe- rinin verilmesiyle ortahğı bir ağlama selikaplıyorve si- nema seyircıleri arasındaki gence- cik bir Che (Anto- nio Banderas) de Buenos Aires'e kapağı atıp tango şarkıcıhğı, radyo spikerliği, yıldız- lık aşamalanndan geçerek sonradan işçi kesimini arka- sına alıp iktidara kurulan başkan Juan Peron'un ka- nsı olarak ülkesi- nin kaderinde bü- yük rol oynayacak, toplumun en alt kesiminden çıkıp zirveye tırmanan, vaktiyle babasının cenaze töreninden bile def edilmiş, çok çekmiş, kınlmış, örselenmiş. gay- rimeşnı, yoksul ama son derece hırslı köylü kızı Eva Duarte'nin trajik ya- şamöyküsünü bize anlatmaya koyulu- yor. Tabii her an şarkı söyleyerek an- latıyor 'Evita'yı Che-Antonio Bande- ras. Herkesin şakıdığı bir film Sadece o mu, 134 dakika süresince görüntü çerçevesine giren herkes, bül- büller gibi şakıyor filmde. Her diyalo- ğun şarkıya dönüştüğü 'Evita', tıpkı yıllar öncesinde kalmış. Jacaues De- my'nin güzelim 'Şerburg Şemsiyele- ri'ni anımsattı bize. Aynen Demy'nin yolunu izleyerek, bütün konuşmalann şarkılarla verildi- ği, günümüzün shovv-biz kraliçesi ya da popüler kültürün namh, parlak iko- nu Madonna'yla, nerdeyse 20 yıldır hayalinı kurduğu, eski. büyük projesi- ni gerçekleştireceği bir müzikal üstün yapım denemesine girişmiş Alan Par- ker. Bu türün yabancısı olmadığını, ka- riyennde bulunan, vaktiyle seyrettiği- miz 'Bugsy Malone', 'Fame', 'The Wall', 'The Commitnıents' gibi başa- Evita / Yönetmen: Alan Parker / Senaryo: A. Parker, Oliver Stone, Ttm Rice'ın metninden / Kamera: Darius Khondji / Müzik: Andrevv Uoyd Weber / Oyuncutar: Madonna, Antonio Banderas, Jonathan Pryce, Jimmy Nail, Vlctoria Sus /1996 ABD (Özen Film)t Beyoğlu Stne Pop, Şişli Kent, Çemberlitaş Şafak, Kadtköy Reks, Bakırköy Avşar, Incirii ve Gaileria Prestige sinemalannda. nlı yapıtlanyla zaten kanıtlamış Par- ker usta, 60 milyona çıkmış. müthiş reklam edilerek tanıtılmış 12. filmi 'Evita'da bu kez bodoslama tıcari aka- demizme toslamış bızce. Ve olay bütünüyle giysi değiştirme- sinden, takıp takıştırmasından. rol ke- sip şakımasından ve rüküşlüğünden gın^getirdiğimiz Madonna hazretleri- nin ğösterisine dönüşmüş baştan sona. 1970'lerde 'Jesus Chris Superstar' v b. müzikallerle ünlenen, besteci Andrew Lloyd Weber'le şarkı sözü yazan Tim Rice'ın tanınmış esen 'E\ıta'nın (1978) Alan Parker eliyle sinemaya aktanlmış bu versiyonu. gariban Eva Duarte'nin ınanılmaz yükselışine iliş- kin. gişeye yönelık tezgâhlanmış, par- lak, görkemli ve gösterişli, uzun bir spektakl olma ıddiasında, ancak epeyce ıç bayıyor doğrusu. Harta gıtgide yoğun bir görsel-işitsel iş- kenceye soktuğu bize hafakanlar bastı, sonunu zor getirdığimiz 'Evita'da. Arjan- tin'de kimilen için ulusal azize. kimileriiçinsefa- şizan kaltak sayı- lan Eva Peron'un iç burkucu bir La- tın melodramın- dan farksız. efsa- nevı yaşamını go- rüntüleyen 'E\> ta'nın, kitsch zevklerin yansı- dığı, 'ihtişamlı' bir müzikal bo- yutlanndan taşıp bir çeşit yorucu bir opera-film at- mosferine bürun- düğü de söylene- bilir rahatlıkla. Cınsellığini. be- denıni. hırsını ko- nuşturarak yok- sulluğun en dibinden iktidara vuran, 'Arjantin ulusunun anası' rolüyle bir bakıma özdeşleşen, "Evita'>ı oyna- mak bana Tann'nın bir lütfiı" diyerek şan dersleri alıp tango da öğrenmiş Madonna, olanca kaşarlanmışlığıyla vannı yoğunu ortaya koyuyor, alabil- diğine asılıyor rolüne gerçekten. 1980'lerin tutuculan çileden çıka- ran, yırtık, kışkırtıcı, gözü kara, arsız, edepsiz şarkıcı kızı imajını, şımdi anaç ve karizmatik Eva Peron kompo- zisyonuyla değiştirip akıp geçen za- mana uyarak yenileyen Madonna'nm 'Umutsuzca Susan'ı Arıyorum'dan başka dişe dokunur filmi bulunmayan filmografisinde yeni bir hayal kınklı- ğı bu müzikal. Madonna'nın yanı sıra Jonathan hâ- lâ yerinde sayıyor kısacası. Madon- na'nın yanı sıra 'Carrington'dan mim- lediğimiz usta o\uncu Jonathan Prj'ce'm Juan Peron" u, Antonio Ban- deras'ın da delikanlı bir Che'yi can- landırdığı 'Evita'dan geriye kalan, 2 bin figüranın kullanıldığı cenaze töre- ni gibi kimi etkileyici. kalabalık sah- neler ve son dönemin en başanh kame- ramanlanndan tran kökenlı Darius KhondjİTiın parlak görüntülerı... KEDIGOZU VECDİ SAYAR Kızgın Damdaki Kültür Fransa'da, kültür emekçileri heyecanlı günler yaşıyor son günlerde. Bildiriler, tartışmalar, yürü- yüşler birbirini izliyor. Politika ve kültür alanlannın ne denli ıç içe olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor. Yarın (22 şubat) Paris'te yapılacak büyük yürüyüşün hazırlikları son aşamada. Her zaman olduğu gibi yazan, çizeri, tiyatrocusu ile Fransız kedileri başı çekiyor. Sinemacıları unuttum san- mayın. Onlar öncü ekip. Bertrand Tavernier'nin başını çektiği elli do- kuz sinemacının "itaatsizliğe çağn" bildirgesi ile başlayan aydın hareketi dalga dalga gelişiyor. Ya- zarlar, ressamlar, hukukçularyayımladıklan bildi- rilerle hükümeti ve Fransa'da günden güne güç kazanan ırkçı egilimleri protesto ediyor. Mutlak haberiniz olmuştur, ama gene de kısaca özetle- yeyim bu tepkilerin nereden kaynaklandığını. ilk olaylar, Fransa'nın güneyinde küçük bir kasaba- nın düzenlediği bir kitap fuarı nedeniyle patlak verdi. Kasabanın belediye başkanının -tahmin et- tiğinız gibi "Front National" yani Ulusal Cephe Partisı'nden bir başkan bu- kitap fuannda bazı sağcı yazarlara yer verilmemesini bahane ederek fuar yönetimine müdahalesiyle başlayan olaylar, aşırı sağın giderek etkinliğini arttırdığını ve daha cesur hamlelere hazırlandığını gösteriyordu. Fran- sız Kültür Bakanı Philippe Douste-Blazy (Mer- kez sağ UDF) ile eski bakan Jack Lang (Sosya- list Parti), faşist eğilimlerın kültür alanındaki örgüt- lenme çabalarına karşı tepkılerini dile getirdiler. Aşırı sağdaki hareketlenme merkezdeki ve sol- daki güçlerin işbırliğini zorunlu kılıyordu. Hızla ge- lişen olaylar, bu düşüncenin pratiğe aktanlması- nı kolaylaştırdı. Ulusal Cephe'nin elindeki Toulon belediyesi, 1965 yılından bu yana Fransa'nın en dınamik kültür merkezlerinden biri olan Chate- avallon'daki "Ulusal Dans ve Görüntü Merkezi'ni kapatmaya kalkışınca Fransız sanatçılan ayağa kaiktı. Bir tren dolusu sanatçı, merkezin görevden alınan yönetıcisi Gerard Paquet'ye destek ver- mek üzere Toulon'a hareket etti. Fransız sanatçının direniş ruhu yeniden ayak- taydı. Fransa'nın çeşitli kentlerinden ınsanlar Chateavallon'daki hukuk dışı ve sanat düşmanı uygulamayı protesto etmek üzere Toulon'a gitti- ler. Kültür Bakanı, Chateavallon'u "Fransa'nın dünyaya açılan en önemli kültür merkezlerinden biri" olarak selamladı. Yakın kentlerden birinin, Frejus'un Belediye Başkanı François Leotard, "Ulusal Dans ve Görüntü Merkezi"ne evsahipli- ğı yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Ve bunun gi- bi daha yüzlerce olumlu tepki. Fransız kedilerinin tek ses, tek nefes olarak tep- ki vermelerine yol açan son gelişmenin kaynağı ise bu kez FN yanı Ulusal Cephe değil, hüküme- tin kendisi oldu. Debre Tasarısı olarak adlandın- lan yeni göçmen yasa tasarısı, Fransa'daki kaçak göçmenlerie mücadele için aşın önlemler alıyor, bu arada evinde yabancı konuk bulunduran Fran- sızlann belediyeye bu durumu bildirme zorunlu- luğunu getiriyordu. Işte bardağı taşıran son damla bu tasan oldu. Tavernier'in başını çektiği sinemacılar, halkı bo- yun eğmemeye teşvik eden bir bildiri yayımladı- lar ve "Ben evimde bir yabancı konuk banndın- yorum ve belediyeye bildirimde bulunmuyorum" diye kendilerinı ıhbar ettiler. Tepkiler dalga dalga gelişti. Sanınm, yann Gare de l'Est'nın (Doğu Ga- rı) önünde başlayacak olan yürüyüş, Fransız hal- kının ırkçı partiler ve popülist politıkacılarca unut- turulmaya çalışılan bazı değertere hâlâ sahip çık- tığını gösterecek. vlchy döneminin "evindeki Yahudileri bildirme zorunluluğu"na benzer hükümler taşıyan Debre tasarısında belkı de gelişen tepkiler sonucu geri adım atacak hükümet. Bunun işaretlen şimdiden görülmeye başlandı. Geçen akşam "Öfkeli Kültür" başlıklı "Boullion de Culture" programına katılan Yazar (ve Başba- kan Danışmanı) Guy Sorman, "Başbakanın da, tasannın olmaması gereken bir madde içerdiği kanısında olduğunu" belirterek havayı yumuşat- maya çalışıyordu. Ama, programa katılan Patri- ce Cherau, Claire Denis, Cedric Klapish (Her- kes Kendi Kedisıni Arıyor), Bertrand Tavernier gi- bi yönetmenler, Denis Roche, Jean-Claude Berreau gibi yazarlar ve Fransız Kültür Bakanı ol- dukça kızgındı. Douste-Blazy, "Yerel yönetim- lerin kültüralanında kendi görüşlerini empoze et- melerini şiddetle protesto" ederken, aklıma baş- ka ülkelerin merkez sağ politikacıları ve onların "milliyetçi" bakanları geldi! Denis Roche'un, konuklardan Ulusal Cephe temsilcisi ile tartışmayı reddederek programı ter- ketmesi de başka çağnşımlar yaptırdı nedense. Biz, herkesle tartışmayı kabul ederek hoş- görümüzü kanıtlıyoruz ya, kimin ekmeğine yağ sürüyoruz acaba? U S T A , B I R D Ü N Y A SABAHATTIN ALI A R Ş İ V S E R G I S İ 2 1 Ş U B A T - 3 1 M A R T 1 9 9 7 YApI KREDI K C L T C R MERKEZ! Yapı Kredı Sermet Çlfter Kutuphanesı rsHklâl Caddesl 285 Beyoğlu 80050 İstanbul TW*fon: (O21Z) 2S2 01 15-2SZ 47 00/280 YAPl ^ KREDi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle