29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 1997 CUMA 12 HABERLER Adalet Bakanı Bozkurt'un Yurttaşlar Yasası gerekçesi önemini arttırarak koruyor Çağdaş uygarhğa atılaıı achm G ünümüzde Türkiye Cumhu- nyeti'nin dergin bir Yurt- taşlar Yasası yoktur. Yalnız sözleşmelerin küçük birbö- liimüne değinebilen Mecel- Ie vardır. 1851 maddedir. 8 Muharrem 1286 (1869) tarihinde yazılmaya başlan- mış ve 26 Şaban 1293 (1876) tanhinde bitirilerek >-ürürlüğe konmuştur. Denebi- lirki: Buyasanın bugünkü gereksinmele- re uygun olan, ancak 300 maddesidir. Ge- risi, yurdumuzun gereksinmelerini karşı- layamayacak ölçüde ilkel birtakım kural- lardan oluşmuş bulunduğu için uygulan- mamaktadır. Mecelle'nin temeli ve ana çizgileri dindir. Oysa, insanlık yaşamı, her gün, hatta her an köklü değişimlerle kar- şı karşıyadır. Bunun değişimleri, yürüyüşü, hiçbir za- man bir nokta çevresinde saptanamaz ve durdurulmaz. Yasalan dine dayalı devlet- ler kısa birzaman sonra yurdun ve ulusun isterlenni karşılayamazlar. Çünkü dinler, değişmez kurallar kapsarlar. Yaşam yü- rür;gereksinmelerhızladegişir:din yasa- lan, her ne olursa olsun ilerleyen yaşamın karşısında. biçimden ve ölü sözcüklerden ileri bir değer. bir anlam taşıyamazlar. De- ğişmemek. dinler için bir zorunluktur, Bu nedenledinlerin yalnız birvicdan işi ola- rak kalması. çağdaş uygarlığın temelle- rinden ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın en önemli ayıncı niteliklerinden biridir. Köklerini dinlerden alan yasalar, uygu- landıklan toplumlan. gökten indikleri il- kel çağlara bağlarlarve ilerlemeleri engel- leyici belli başlı neden ve etkenler arasm- da bulunurlar. Türk ulusunun alın yazısı- nın. bugünkü çağda bile ortaçağ düzen ve kurallannabağlı kalmasında, dinin değiş- mez kurallanndan esinlenen ve Tann ka- tıyla sürekli olarak ilişkili durumda bulu- nan yasalanmızın en güçlü etken olduk- lanndan kuşku duyulmamalıdır. Ulusal toplum yaşamının düzenleyici- si olan ve yalnız ondan esinlenmesi gere- ken dergin bir Yumaşlar Yasasf ndan Tü- kiye Cumhuriyeti'nın yoksun kalması ne çağdaş uygarlık isterleriyle. ne de Türk Devnmi'nın gerektirdiği anlam ve kav- ramlarla bağdaştınlamaz. Çağdaş devleti ilkel siyasal kuruluşlardan ayıran nitelik- lerden birisi de toplum yaşamının gıdişin- de uygulanan kurallann yasalaştmlmış ol- masıdır. Göçebelik çağlannda, kurallar dergin değildır. Yargıç. töreye göre karar verir. Mecelle'nin, sözü edilen 300 maddesı ay- nk tutulursa. Yurttaşlar Yasası alamnda Türkiye Cumhuriyeti yargıçları, dentıe çapna tüze kitaplanndan ve din ilkelerin- den kural bulup çıkarmak yoluyla yargı görevi yapmaktadırlar. Türk yargıcı, yargılannda belirli bir gö- rüş, dinsel bir deyiş ve bir temel kural ile bağlı değildir. Bu nedenle herhangi bir ko- nu üzerinde ülkemizin biryerinde verilen bir karar ile başka bir yerinde. özdeş ko- şullar altında doğan özdeş bir konuda ve- rilen kararlar. çoğu kez, başka başka ve birbiriyle çelişkili olmaktadır. Sonuç ola- rak Türk halkı. tüzegenlik (adalet) dağılı- mında tutarsızlık ve sürekli bir kanşıkJık ile karşılaşmaktadır. Halkın alın yazısı, belirli ve oturmuş birtüzegenlik (adalet) temelinedeğil. rast- lantıya ve talihe ve birbiriyle çelişkili or- taçağ fıkıh kurallanna bağlı bulunmakta- dır. Cumhunyet, Türk tüzegenliğinin (adaletinin) bu karmaşıklıktan. yokluktan ve pek ilkel durumdan kurtanlmasını, devrimin ve çağdaş uygarlığın gerekleri- ne uygun yeni bir Türk Yurttaşlar Yasa- sı'nın hızla meydana getirilmesini ve ya- salaştırılmasını 2onınlu kılmıştır. Bu amaçla hazırlanan Türk Yurttaşlar Yasa- sı, yurttaşlar yasalan arasında en yeni. en kusursuz ve halkçı olan Isviçre Yurttaşlar Yasası'ndan alınmıştır. Bu görevi, yurdu- muzun seçkin hukuk bilginlerinden oluş- muş özel bir kurul, Adalet Bakanlığı'nca verilen yönerge uyannca, yerine getirmiş- tir. Karşı çıkanlar çıkarlan bozulanlardır Çağdaş uygarlık ailesinden olan ulus- lann gereksinmeleri arasında köklü bir ay- nhk yoktur. Sürekli toplumsal ve iktisadi ilişkıler, ınsanlığın büyük ve uygar bir yı- ğınını bir aile durumuna getirmiş ve ge- tirmekte bulunmuştur. tlkeleri yabancı bir ülkeden alınmış olan Türk Yurttaşlar Ya- sası Tasansf nın yürürlüğe konulmasm- dan sonra ülkemizin gerekleriyle bağdaş- mayacağı savı, yerinde görülmemiştir. Kaldı ki Isvicre devletinin türlü tarih ve geleneklere bağlı Alman, Fransız ve İtal- yan soylanndan oluştuğu, bilinmektedir. Bu denli ve kültür bakımından bile birbi- rinden ayn bir ortamda uygulanma esnek- liğini gösteren biryasanın, Türkiye Cum- huriyeti gibi yüzde doksanı bakımından QTT\TT TÇ* Türkiye Cumhuriyeti 'nin çağdaş uygarlık düzeyine çıkarılması için gerçekleştirilen y devrimler arasında yer alan Hukuk Devrimi, çeşitli aşamalarla uygulamaya konulmuştur. Hukuk Devrimi 'nin en önemli adımlarından biri de kuşkusuz Yurttaşlar Yasası 'nın (Medeni Yasa) hazırlanması ve yürürlüğe konulmasıdır. Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt başkanhğında yapılan çalışmalar sonunda tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi 'ne sunulmuş ve 17 Şubat 1926 günü oy birliği ile kabul edilerek laik devletin temel dayanaklarından birini oluşturmuştur. Tasanmn Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt tarafından kaleme alınmış olan gerekçesi, şeriat devleti girişimlerinin iktidar tarafından açıkça desteklendiği günümüzde 71 yıl önceki önemini koruduğunu göstermektedir. Önce dejenere edilmek, sonra da ortadan kaldınlmak istenilen laiklik ilkesinin değerini belgeleyen bu gerekçeyi hocamız Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu 'nun Türkçeleştirdiği biçimiyle sunuyoruz. türdeş bir soyu banndıran bir devlette uy- gulanma olanağını bulabilmesmde kuşku yoktur. Bundan başka, uygar bir ulusun ileri bir yasasının Türkiye Cumhuriye- ti'nde uyulanamayacağı görüşü sakat bu- lunmuştur. Bu sav, Türk ulusunun uygarlık yete- neklerinin bulunmadığını ileri süren bir mantık zincirine doğru gidebilir. Oysa olaylann gösterdiği gerçek, günümüz ve tarih, bu savın büsbütün tersinedir. Türk yenileşme tarihi tanık tutularak denebilir ki, Türk ulusu bu çağın gerektirdiği yön- de yapılan. akla uygun ve doğru, akıl ve zekâ ile bağdaşan yeniliklerden hiçbirisi- ne karşı çıkmamıştır. Bütün bir yenileşme mayacağı hiçbir nokta düşünmemektedir. Şunu da belirtmek gerekir ki çağdaş uy- garlığı almak ve benimsemek karanyla yürüyen Türk ulusu, çağdaş. uygarhğı ken- disine 'uydurmak" değil, kendisi çağdaş uygarlığın gereklerine, her ne pahasına olursa olsun, ayak uydurmak zorundadır. Yaşamak karannda olan bir ulus için bu, kesin bir gerekliktir. Hazırlanan tasan, bu gerekliklerin önemli bölümlerini kapsamaktadır. Gele- nek ve göreneklere sıkı sıkıya bağlı kal- mak savı, insanlığı en ilkel durumundan bir adım ileriye götürmeyecek kadar teh- likeli bir kuramdır. Hiçbir uygar ulus böy- le bir inanış yöresinde kalmamış ve yasa- olayda hangi kurala bağlı olacağını bil- mesi olanaksızdı. Alman tüze bilginleri bu binbir çeşit ve yüzyıllardan aktanlmış tüzeden; ülkelerini Yurttaşlar Yasası ile bir atılımda kurtardılar ve bütün Alman- ya için tek bir Yurttaşlar Yasası yaptılar. Yasa 3 Temmuz 1896'dayayımlandı ve Yasama Meclisi'nce toptan kabul edıldı. Gelenekçilere göre Alman Yurttaşlar Ya- sası Tasansı pek kuramsal ve uygulama yönünden değersiz sayıldı. Oysa ınceleme sonucunda bu yasadan kendileri de bir tek ilkeyi oynatmak olanağını göremediler. Fransız Yurttaşlar Yasası da bir devrim ürünüdür. O da eski kurallan, gelenek ve görenekleri çiğneyerek yeni ilkeler koydu. Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Veüdedeoğlu Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt • "Çağdaş uygarlığa bağlı devletlerin ilk belirgin niteliği, din ile dünyayı ayn görmektir. Bunun tersi, devletin benimsediği din ilkelerini kabul etmeyen kimselerin vicdanlannın baskı altında tutulması olur. Çağdaş devlet görüşü bunu kabul edemez." • "Mecelle'nin temeli ve ana çizgileri dindir. Değişmemek, dinler için bir zorunluluktur. Bu nedenle dinlerin yalnız bir vicdan işi olarak kalması, çağdaş uygarlığın temellerinden ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın en önemli ayıncı niteliklerinden biridir." tanhimizin akışında kamu yaran düşün- cesiyle meydana getirilen yeniliklere kar- şı, yalnız kendi çıkarlan aksayan takım- lar savaşmişlar ve halkı din adına. bozuk ve çürük inançlar adına doğru yoldan sap- maya ve bozgunculuğa itelemişlerdir. Unutmamak gerekir ki Türk ulusunun ka- ran, çağdaş uygarhğı, bağsız koşulsuz, bütün ilkeleriyle kabul etmektir. Bunun en belirgin ve canlı kanıtı, devrimimizin kendisidir. Çağdaş uygarlığın Türk toplu- mu ile bağdaşamayan noktalan görülü- yorsa, bu, Türk ulusunun yetenek ve be- cerikliliğindeki eksiklikten değil. onun çevresini gereksiz yere saran ortaçağ ör- gütlerinden ve dinsel hukuk kural ve ku- rumlanndandır. Mecelle çağdaş uygarlıkla bağdaşmaz Nitekim çağdaş uygarlıkla Mecelle ku- rallan, şüphe yok ki bağdaşamaz. Fakat Mecelle ve buna benzer öteki yasalar ile Türk ulusunun yaşamının bağdaşmadığı da açıktır. Adalet Bakanlığı, en yeni ve en kusursuz olan İsviçre Yurttaşlar Yasası'nı, ulusumuzun şimdiye değin bağlı kalan ge- niş zekâ ve yeteneğini doyuracak ve ona gerçek bir gelişme alanı olabilecek bir uy- garlık yapıtı olarak görmektedir; bu yasa- da ulusumuzun duygulannın ısınıp alış- mın gereklerine ayak uydurarak zaman zaman kendini bağlayan gelenekleri yık- makta duıaksamamıştır. (Gerçekler karşı- sında atadan ve dededen kalma inanışla- ra ille de bağlı kalmak, akıl ve zekâ gerek- lerinden değildir.) Zaten devrimler, bu ko- nuda en etkili bir araç olarak kullanılmış- lardır. Alman Yurttaşlar Yasasf nın uygulan- masından önce Almanya, hukuk kuralla- n bakımından. merkezde Bizans'm '1500' yıl önce meydana getirilmiş Roma tüze- sine bağlı idi. Bu tüzeye, bir de ulusal tü- zenin ulusal ve bölgesel metinleri katılı- yordu. Doğuda ve kuzeyde, Roma tüzesi ile bölgesel metinlerin kanşımı olarak, Prusya tüzesi vardı. Geri kalan yerlerde Fransız tüzesi yü- rürlükte idi. Alman halkının yüzde 33'ü Roma tüzesine. yüzde 43'ü Prusya tüze- sine. yüzde 7'si Saksonya tüzesine, yüzde 17'si Fransız tüzesine bağlı idi. Alman Yurttaşlar Yasası'nın uygulanmasından önce Alman tüze dili, Latince, Fransızca, Yunanca ve bölgesel başkalıklanyla, AJ- manca idi. Bavyera'da yalnız evlenme sözleşmesi konusunda 70-80 yöntem var- dı. Yargıcın bu metinlerin hepsinden ayn ayn haberi (bilgisi) olamazdı. Alman Yurttaşlar Yasası'nın yayımlanmasından önce Almanya'da bir adarrun herhangi bir Sınıf ve toprak ayncalıklannın kaldınl- ması ve aile tüzesinin kilisenin elinden alınması bu yasanın belli başlı yenilikle- rinden oldu. Yurttaşlar Yasası'nın yayım- lanmasından önce Fransa, bölgesel ve ya- zılı ve birbirinden çok başka törelerle yö- netiliyordu; güneyde Roma zamanından kalma. kuzeyde Germen kaynaklanndan gelme kurallar bulunuyordu. Aynca, yurt- taş ilişkilerinde her bölgenin kendine öz- gü kurallan vardı. Fransız devriminin çü- rük inanışlara indirilmiş yıkıcı bir vuruşu olan Yurtaşlar Yasası bütün eskilikleri sil- di ve yerine yeni ilke ve kurallar koydu. Fransız Yurttaşlar Yasası 'nın en çetin düş- manı, kilise olmuştu. Çünkü bu yasa Ka- tolikliğin yurttaş ilişkilerindeki, özellikJe ailerüzesindeki. egemenliğini kaldınyor- du. Temel ilke din ile devletin ayrüığıdır Isviçre'nin Yurttaşlar Yasası yayımlan- madan önce, kantonlannın sayısınca ya- salan vardı. lsviçre Yurttaşlar Yasası, tür- lü gelenek ve görenekleri içine alan bu yasalann hepsini birden yürürlükten kal- dırdı ve yerlerine, bambaşka, tek bir Yur- taşlar Yasası koydu. Bu üç büyük hareket bütün yaşamı ölü geleneklere bağlamak isteyen 'Tarihsel Okul'un son kesim bozgunu oldu. Bu ör- nekleri vermekle güdülen amaç. zamanın gereklerine ve uygarlığın isterlerine göre uluslann gelenek ve göreneklerinden bir atılımda nasıl aynldıklannı ve bu aynlı- şın sanıldığı gibi zarar ve tehlike değil, büyük yarariar doğurduğunu canlı olarak göstermektir. Yaşamın gereklerine uymayan gelenek ve göreneklerde direnmektir ki uluslar için felaket doğurucu olur. Bu saydığımız yasalarda temel ilke, din ile devletin ke- sin olarak aynlığıdır. tsviçre, Almanya, Fransa; siyasal ve ulusal biriiklerini, ikti- sadi ve sosyal kurtuluş ve gelişmelerini, Yurttaşlar Yasalan'nı yayımlamakla pe- kiştirmiş ve güçlendirmişlerdir. Bu varo- luş zorunluklan karşısında eski gelenek- lerin, bölgesel ve alışılmış kurallann ve dinsel ahşkanlıldann sürdürülmesi, bu ül- kelerin hiçbirinde, hatta tsviçre gibi ka- muoyunun en geniş ölçüde egemen oldu- ğu bir ülkede bile istenmemiş, isteneme- miş, hatırlara gelmemiştir. Kuşku yoktur ki, yasalann amacı herhangi bir gelenek ve görenek veya yalnız vicdanla ilgili ol- ması gereken din kurallan değil, siyasal, sosyal, iktisadi ve ulusal birliğin her ne pa- haya olursa olsun sağlanması ve yerine getirilmesidir. Çağdaş uygarlığa bağlı devletlerin ilk belirgin niteliği, din ile dün- yayı ayn görmektir. Bunun tersi, devletin benimsediği din ilkelerini kabul etmeyen kimselerin vicdanlannın baskı altında tu- tulması olur. Çağdaş devlet görüşü, bunu kabul ede- mez. Din, devlet gözünde, vicdanlarda kaldıkça saygıdeğer ve dokunulmazdır. Dinin kural olarak yasalara girmesi, tari- hin akışı içinde, çoğunlukla taçlı devlet başkanlannın. zorbalann, güçlülerin keyif ve isteklerini doyuıma aracı olması sonu- cunu doğurmuştur. Çağdaş devlet, dini dünyadan ayırmakla insanlığı tarihin bu kanlı belasından kurtarmış ve dine ger- çek ve sonsuz bir taht olan vicdanı özgü- lemiştir. Ûzellikle çeşitli dinlere bağlı uy- ruklan olan devletlerde tek bir yasanın bütün toplumda uygulanma olanağını ka- zanabilmesi için bunun dinle ilişkisini kesmesi. ulusal egemenlik için de bir zo- runluktur. Çünkü yasalar dine dayalı olur- sa, vicdan özgürlüğünü kabul zorunda bu- lunan dev lete, türlü dinlere bağlı uyrukla- n için ayn ayn yasalar yapmak düşer.Bu durum, çağdaş devlet için temel ilke olan siyasal. toplumsal ve ulusal birliğe hepten aykındır. Hatırlamak gerekir ki devletin yalnız uyruklanyla değil, yabancılarla da ilişki- s\ vardır. Bu durumda onlar için de kapi- tülasyon adı altında ayncalık kurallan ka- bul etfnek zorunluğu doğar. Lozan Antlaş- ması ile kaldınlan kapitülasyonlann ül- kemizde alıkonulması için yabancılar ta- rafından ileri sürülen gerekçenin en önem- li yönü bu nokta olmuştur. Bundan başkaFatih Sultan Mehmet ça- ğından son zamanlara değin Müslüman- lar dışındaki uyruklara uygulanan aynk kurallann nedeni, özellikJe bu din duru- mu olmuştur. Oysa, yeni Türk Yurttaşlar Yasası Tasansı'nın hazırlanması üzerine ülkemizde bulunan azınlıklar, Lozan Ant- laşması'nın kendilerine tanıdığı haklar- dan vazgeçtiklerini Adalet Bakanlığı na bildirmişlerdir. Tûrk ulusunun gerçek yararlan bu yasadadır Yenileşme tarihimizde değer taşıyan bir olaydan şuracıkta söz etmek isteriz. AK Paşajransız Yurttaşlar Yasası'nın. Türki- ye için. olduğu gibi kabulünü vaktiyle Sul- tan Aıiz'e önermiş, ancak Cevdet Paşa'nm işe kanşmasıyla bu büyük girişim sonuca ulaşamayarak, yerine Mecelle konulmuş- tur. Zaten bütün kaygısı kişisel çıkarlannı sağlamak olan ve ikiyüzyülüğü ilke edi- nen saltanat yönetimi, ulusun gerçek ya- rannın gereklerini göz önüne alarak karar veremezdi. Çağımızm uygar uluslara ta- nıdığı bütün haklan uygar dünyadan bağ- sız koşulsuz isterken, bu haklann gerek- tirdiği uygarlık ödevlerinı de Türk ulusu yeni Yurttaşlar Yasası ile kendi eliyle ken- disine yüklemiş bulunuyor. Bu yasa tasansının taşıdığı anlamlar- dan birisi de budur. Türk ulusunun yük- sek temsilcisi olan Büyük Meclis'in uy- gun görmesine ve onayına sunulan Türk Yurttaşlar Yasası Tasansı yürürlüğe girdi- ği gün ulusumuz on üç yüzyıl kendisini çeviren bozuk inanış ve kanşıklıklanndan kurtulmuş, eski uygarlığın kapılannı ka- payıp dirilik ve gürlük getiren çağdaş uy- garlığın içine girmiş bulunacaktır. Adalet Bakanlığı bu yasayı hazırlamakla devrim ve tarih karşısında ulusal görevini yerine getirerek Türk ulusunun gerçek yararlan- nı açıklamış olduğunda şüphe etmemek- tedir. Türk devrimi ve Medeni Kanıın üzerine AYDIN AYBAY Adalet Bakanı MahmutEsat(Bozkurt), TBMM "ye gönderilen Medeni Kanun Ta- sansı'nın gerekçesinde. "Türk ihtüali" sözcüklerini kullanıyor. Sıradan birdeği- şimı de anlatan •'inkılap" sözcüğünü de- ğil Medeni Kanun'la hedeflenen köklü değişmeyi ve yenileşmeyi vurgulamak için toplumsal dönüşümü anlatan "ihti- lal" (devrim) sözcüğünü kullanmayı yeğ- lıyor. Gerekçenin bütününe egemen olan düşün örgüsü dikkate alınırsa bu sozcü- ğün özellikle seçildiğı anlaşılıyor. Çün- kü, bu tasanmn hazırlanmasına yön veren temel düşünce. bütün kurumlanyla toplu- mun yenileşmesi ve değişmesi düşünce- sidir. En başta gelen değişim de hukuksal yapı değişimidir. Bunu, daha önceki "te- ceddüt" ya da "Kİahat" hareketlerinden özenle ayırmak gerekir. Gerçekten, bura- da, Osmanlı döneminde, 19'uncuyüzyıl- da başlayan yasalaştjrrna (kodifikasyon) hareketlerinden çok farklı bir "trfgu" var- dır. Bu, toplumsal yapıya dokunmadan, donuk ve durağan ilışkilen bozmadan çağdışına düşmüş kurallan onarmak bi- çiminde biru konsolklas\on"olgusu değil, köktenci biryenileme ve değiştirme olgu- sudur. Hedef olarak seçilen, mevcut top- lumsal ilişkilere uygun hukuksal kalıbı inşa etmek değil, bu ilişkileri çağdaşlasö- racak hukuku yaratmaktır. Bunun yönte- mi ve yordamı da olaya devrimci bir yak- laşunla yaklaşmaktır. Çünkü, cumhuriye- tin kunıculan sıradan 'tslahatçılar" değil, inançlıtt devTİmciler''dir. Medeni Kanun'la gerçekleşen ve Türk devriminin en önemli öğelerinden biri olan hukuksal değişimin bu "de\Tİnısel niteügi"ni kavramak için yasanın kabu- lünden önceki süreçlere bakılmalıdır. Me- ceUe'nin oluşması sırasındaki tartışmalar, bu yasanın çağın gereksinimlerini karşı- lamayan çok eksik ve yetersiz yapısı do- layısıyla daha sonra Adlrye nezaretinde oluşturulan komisyonların çalışmalan; bölük pörçük kimi yasalar çıkanlarak sıs- teme "pa\andalarTT vurulma çabalan. da- ha imparatorluk döneminde gözlemlenen olaylardır. Bu süreç, cumhuriyetin kurul- masından sonra da bir süre devam etmiş ve bu yönde Medeni Hukuk'un tamamı- nı kapsayan biryasanın hazırlanması için yeni komisyonlar da kurulup görevlendi- rilmiştir. Ama, devrimin hedeflerinden habersiz olarak hâlâ çokeşliliğin hangi hallerde caiz olacağı türünden sorunlan tartışıp duran bu komisyonlann çalışma- lanndan, ciddi bir sonuç çıkamayacağı kı- sa zamanda anlaşılmıştır. Bu durum karşısında devrim hüküme- ti, sözü geçen komisyonlann görevine son vererek o tarihte Avrupa'da en yeni mede- ni yasa olan (ve daha 1914'te, çevirisi Ce- ride-i Adüye'de yayımlanan) tsviçre Me- deni Kanunu'nu kabul ctmcye (iktibas'a) karar vermiştir. Bu yıl kabulünün 71 'inci yıldönümünü kutladığımız Medeni Kanunumuz, cum- huriyetin kuruculannın öngördüğü çağ- daşlaşma hedefinin en görkemli aracı ola- rak varlığını ve çağdaş işlevini bugün de sürdürmektedir. Bu yasaya dayanılarak 70 yıldan bu yana süregelen yargısal uygu- lamanın ve bilimsel çalışmalann ürünü olarak ülkemizde bugün Türk Medeni Hukuku adıyla anılan çağdaş ve özgün bir hukuk olmuştur. Çağdaşlaşma, Türk top- lumu için yaşamsal bir ilke ve hedef ola- rak varoldukça. Medeni Kanun'un oluş- turduğu ulusal karaktere sahip olan bu hu- kuku bozmaya ya da yoketmeye yönelik davranışlar, ihanetten başka bir sözcükle anlatılamaz. ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Aydınlığa Doğru Sıhhiye köprüsünden çıktık yola, vardık Tando- ğan'a, bir ucumuz köprüde hâlâ. Pankartlar, slo- ganlar, şarkılar, danslaria; köylüler, kentlilerle gök- kuşağı gibi renkli, coşkulu binlerce kadın bir yürü- yüş eyledik. Dizlerimde kireçlenme var, rahat yü- rüyemiyorum bir süredir, üç saat yürüdüm yorul- madım, zorianmadım hiç. fersine daha uzun yü- rüyüşler düşledim. Binlerce kadının itici gücünü hissettim dizlerimde. Ayağım yerde, başım gökler- de. Çiçeğe duran tohumun patlaması türü bir olay bu. Karanlığı, sessizliği delmek için ışığını pariatı- yor kadınlar, biz de vanz, diyorlar. Laik cumhuriye- timizin tlkeleri doğrultusunda şaşanlan, gündemi çarprtanlan uyanyortar. Onlarca kadın derneği, de- mokratik sivil toplum örgütleri, kimi partililerletop- lumdaki beklentiyi, karşı koymayı, dışa vuruyor kadınlar. Laikliğin, kadın devriminin, eşit hak ve özgürlüklerin karşısında yer alanlara, yerlerini, dav- ranışlannı belirtiyorlar. Önyargılar ya da siyasal ya- tınm hesaplan, ödün politikası nedeniyle bu yürü- yüşün gerisinde kalanlar da var, ama onlan tanı- mak da yarariı bir olay bence. Alacakaranlığı da- ğıtıyor! Kimi kişilerin gerçek yüzü, saplantılan gi- derek ışığa çıkıyor, açık seçik beliriyor çizgileri. Yürüyüşü düzenleyen, katkıda bulunan kişileri de, kuruluşlan da içten kutluyorum. Toplumdaki bi- rikimi, kadınlar arası birlikteliği güzel sergilediler. Özünü aşmak güzel bir olay, aşamayanlar tüm yü- rüyüşlerde yaya kalıyor! Bakın siyasal sahneye! Ülkemizin gündemi o sahne dışında oluşuyor gi- derek. Tepkiler o nedenle, çarpık yorumlarla yürüyüşü karalamaya çalışıyor belli çevreler. Ama boşuna çaba. Sözleri de, davranışlan da hiç inandırıcı de- ğil, tersine suçlulann telaşı içindeler, ilerledikçe ge- riliyor, çirkin sözleri, sataşmalan da özlerini dışa vu- ruyor ancak. Bir dakika karanlık, sürekli aydınlık eylemine gösterilen tepkiler de belli bir telaşı, tedirginliği or- taya koymuyor mu? Gecenin belli bir saatınde elektriğini söndürerek karanlığa ıslık çalanlar kimi rahatsız ediyor da önlem alınıyor? Toplumdaki di- renişten, karşı koymadan kim korkar, beklentilere yanıt vermeyenler değil mi? Öteki kentleri bilmiyor, ekrandan izliyorum kimi akşamlar. Ama başkenti yaşıyorum. Bir dakika karanlık için ışığını söndür- me eylemi giderek gelişiyor, yaygınlaşıyor. Nere- deyse yaşam biçiminedönüşüyor. Işıklarsönüyor, mumlar yanıyor; ışıklar bir yanıyor, bir sönüyon birbirini hiçtanımayan, görmeyen ınsanlar arasın- da güzel bir iletişim, dayanışma oluşuyor o bir da- kikalık karanlıkta. Aydınlığa doğru yol almanın umuduyula buluşuyor insanlar. Bir akşam Koca- tepe'de, bir akşam Çankaya tepesinde, dün ak- şam da Oran'da bir gökdelenin tepesinde yaşa- dım birdakikalık karanlığı. Hertepenin özelliği var. Ortak özelliği de olayın içtenliği. Tek tek kararan pencerelerle karanlık yoğunlaşıyor, ıslıklar, alkışlar- la tepkisini, beklentisini de seslendiriyor insanlar. Protestosunu açıklıyör, Vencere kapakları da ^ûru- luyor kimi zaman, belli çevrelerin sağırlığı da deli- necek elbet. Bildiri, önlem değil, beklentiler doğ- rultusunda politika üretmeleri isteniyor. Yoksa on- lar gidecek, üretenler gelecek. Laf üreterek yol al- ma dönemi kapanıyor arbk. Yeni yapılanmalar, söy- lemler bekleniyor, banş yolunda uzlaşma, güçbir- liği eylemleri. Yürüyüşe dönüyorum yeniden. Elbet laiklik ilke- sine sanlarak yürüyecek kadınlar. Yetmiş yıl son- ra başkent Ankara'da yapılan bir yürüyüşte baş- ka bir ilke bayrak olabilir mi? Laikliği vurguluyor- lar, çünkü banşı istiyor, banş içinde yan yana ya- şamak istiyor kadınlar. Banş da laik bir ülkede yeşerir ancak. Irk, renk, din, inanç ayrımınayer vermeden, yan yana biryü- rüyüşle aşılır yokuşlar, dağlar. Yoksa kin, öfke, kav- ga oluşur, kardeşler arasında duvarlar örülür, bir taş, birtuğla derken ayn dünyalara gömülür insan- lar. Sevgiyle değil, öfkeyle bakar birbirine. Kadın yürüyüşünün zamanlaması da çok önem- li bence. Tehlikefi birtrmanışı durdurmak istiyor ka- dınlar. Demokratiktıkanıklığı aşmak için yol açıyor, yol gösteriyor. itici güçleri Ânıttepe'den, Ata- türk'ten, laik cumhuriyetimizden kaynaklanıyor el- bet. Kurtuluş Savaşımızdan sonra seçtiğimiz çağ- daş yaşam biçiminden. Çağdışı davranışlann, po- litikalann yapaylığını da açık seçik yüreklice orta- ya koyuyor kadınlar. "Sayılmayızparmağ ile/ tükenmeyiz vurmağ ile" diyorlar. Aydınlığa doğru yeni yürüyüşlerde buluşmak umuduyla. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 1 SOLDAN SAĞA: 1/Kuşkiraadade- nilen ve meyvesi reçel ya da likör p yapımında kulla- nılan ağaç. 2/ Dı- 3 lenci... Asya'dabir ülke. 3/ Karadeniz kıyısı halkının giydiği dar paçalı potur. 4/Kakımda denilen kürk ha>- vanı... "Yoksarah- min kendine bari acı evlâdına / Var ise aklın eğer — dedirtme adına" (Ziya Pa- sa). 5/Kuzey Afrika'da ku- rulmuş bir tarikat ve bu ta- rikattan olan kimse... Bir sorueki.6/Endüstri...Giy- 3 si yapılan hayvan postu. II 4 Bir tür taze ve tuzsuz be- yaz peynir... Tellür ele- mentinin simgesi. 8/ Bir renk... Kategori. 9/ Hare- 7 ket sistemini ve omurga 8 hastalıklannı konu edinen q tıpdah. 3 YUKARIDAN AŞAĞlYA: 1/Türlü işlerde kullanılan ince celikten yapılmış saplı araç. 2/Bir nota... .Mcdeniz havzasmda görülen çok sıcak bir rüz- gâr. 3/Sır... Kimi yerlerde kadmlann boydan boya örtündük- leri çarşaf. 4/ Sıcaklığı çok yüksek ya da çok düşük olma- yan yer... Bir çalgı. 5/ Dünya edebiyatçılannı bir araya ge- tirmeyi amaçlayan kuruluşun simgesi... Telefon sözü. 61 Marmara Bölgesi'nde kum mıdyesine verilen ad... Bir ha- ber ajansının simgesi. 7/Tütün dizmek. kurutmak ve işle- mek için kullanılan üstü kapalı sergi... Ateşte kızartılmış taze buğdayyadamısır.8/Aıjantin'inplakaişareti... Haczamanı dışında Kibe ve diğer kutsal yerleri ziyaret etme. 9/ Bir alay işareti... Boru sesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle