Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 1997 CUMA
12 HABERLER
Adalet Bakanı Bozkurt'un Yurttaşlar Yasası gerekçesi önemini arttırarak koruyor
Çağdaş uygarhğa atılaıı achm
G
ünümüzde Türkiye Cumhu-
nyeti'nin dergin bir Yurt-
taşlar Yasası yoktur. Yalnız
sözleşmelerin küçük birbö-
liimüne değinebilen Mecel-
Ie vardır. 1851 maddedir. 8 Muharrem
1286 (1869) tarihinde yazılmaya başlan-
mış ve 26 Şaban 1293 (1876) tanhinde
bitirilerek >-ürürlüğe konmuştur. Denebi-
lirki: Buyasanın bugünkü gereksinmele-
re uygun olan, ancak 300 maddesidir. Ge-
risi, yurdumuzun gereksinmelerini karşı-
layamayacak ölçüde ilkel birtakım kural-
lardan oluşmuş bulunduğu için uygulan-
mamaktadır. Mecelle'nin temeli ve ana
çizgileri dindir. Oysa, insanlık yaşamı, her
gün, hatta her an köklü değişimlerle kar-
şı karşıyadır.
Bunun değişimleri, yürüyüşü, hiçbir za-
man bir nokta çevresinde saptanamaz ve
durdurulmaz. Yasalan dine dayalı devlet-
ler kısa birzaman sonra yurdun ve ulusun
isterlenni karşılayamazlar. Çünkü dinler,
değişmez kurallar kapsarlar. Yaşam yü-
rür;gereksinmelerhızladegişir:din yasa-
lan, her ne olursa olsun ilerleyen yaşamın
karşısında. biçimden ve ölü sözcüklerden
ileri bir değer. bir anlam taşıyamazlar. De-
ğişmemek. dinler için bir zorunluktur, Bu
nedenledinlerin yalnız birvicdan işi ola-
rak kalması. çağdaş uygarlığın temelle-
rinden ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın
en önemli ayıncı niteliklerinden biridir.
Köklerini dinlerden alan yasalar, uygu-
landıklan toplumlan. gökten indikleri il-
kel çağlara bağlarlarve ilerlemeleri engel-
leyici belli başlı neden ve etkenler arasm-
da bulunurlar. Türk ulusunun alın yazısı-
nın. bugünkü çağda bile ortaçağ düzen ve
kurallannabağlı kalmasında, dinin değiş-
mez kurallanndan esinlenen ve Tann ka-
tıyla sürekli olarak ilişkili durumda bulu-
nan yasalanmızın en güçlü etken olduk-
lanndan kuşku duyulmamalıdır.
Ulusal toplum yaşamının düzenleyici-
si olan ve yalnız ondan esinlenmesi gere-
ken dergin bir Yumaşlar Yasasf ndan Tü-
kiye Cumhuriyeti'nın yoksun kalması ne
çağdaş uygarlık isterleriyle. ne de Türk
Devnmi'nın gerektirdiği anlam ve kav-
ramlarla bağdaştınlamaz. Çağdaş devleti
ilkel siyasal kuruluşlardan ayıran nitelik-
lerden birisi de toplum yaşamının gıdişin-
de uygulanan kurallann yasalaştmlmış ol-
masıdır.
Göçebelik çağlannda, kurallar dergin
değildır. Yargıç. töreye göre karar verir.
Mecelle'nin, sözü edilen 300 maddesı ay-
nk tutulursa. Yurttaşlar Yasası alamnda
Türkiye Cumhuriyeti yargıçları, dentıe
çapna tüze kitaplanndan ve din ilkelerin-
den kural bulup çıkarmak yoluyla yargı
görevi yapmaktadırlar.
Türk yargıcı, yargılannda belirli bir gö-
rüş, dinsel bir deyiş ve bir temel kural ile
bağlı değildir. Bu nedenle herhangi bir ko-
nu üzerinde ülkemizin biryerinde verilen
bir karar ile başka bir yerinde. özdeş ko-
şullar altında doğan özdeş bir konuda ve-
rilen kararlar. çoğu kez, başka başka ve
birbiriyle çelişkili olmaktadır. Sonuç ola-
rak Türk halkı. tüzegenlik (adalet) dağılı-
mında tutarsızlık ve sürekli bir kanşıkJık
ile karşılaşmaktadır.
Halkın alın yazısı, belirli ve oturmuş
birtüzegenlik (adalet) temelinedeğil. rast-
lantıya ve talihe ve birbiriyle çelişkili or-
taçağ fıkıh kurallanna bağlı bulunmakta-
dır. Cumhunyet, Türk tüzegenliğinin
(adaletinin) bu karmaşıklıktan. yokluktan
ve pek ilkel durumdan kurtanlmasını,
devrimin ve çağdaş uygarlığın gerekleri-
ne uygun yeni bir Türk Yurttaşlar Yasa-
sı'nın hızla meydana getirilmesini ve ya-
salaştırılmasını 2onınlu kılmıştır. Bu
amaçla hazırlanan Türk Yurttaşlar Yasa-
sı, yurttaşlar yasalan arasında en yeni. en
kusursuz ve halkçı olan Isviçre Yurttaşlar
Yasası'ndan alınmıştır. Bu görevi, yurdu-
muzun seçkin hukuk bilginlerinden oluş-
muş özel bir kurul, Adalet Bakanlığı'nca
verilen yönerge uyannca, yerine getirmiş-
tir.
Karşı çıkanlar çıkarlan
bozulanlardır
Çağdaş uygarlık ailesinden olan ulus-
lann gereksinmeleri arasında köklü bir ay-
nhk yoktur. Sürekli toplumsal ve iktisadi
ilişkıler, ınsanlığın büyük ve uygar bir yı-
ğınını bir aile durumuna getirmiş ve ge-
tirmekte bulunmuştur. tlkeleri yabancı bir
ülkeden alınmış olan Türk Yurttaşlar Ya-
sası Tasansf nın yürürlüğe konulmasm-
dan sonra ülkemizin gerekleriyle bağdaş-
mayacağı savı, yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki Isvicre devletinin türlü tarih ve
geleneklere bağlı Alman, Fransız ve İtal-
yan soylanndan oluştuğu, bilinmektedir.
Bu denli ve kültür bakımından bile birbi-
rinden ayn bir ortamda uygulanma esnek-
liğini gösteren biryasanın, Türkiye Cum-
huriyeti gibi yüzde doksanı bakımından
QTT\TT TÇ* Türkiye Cumhuriyeti 'nin çağdaş uygarlık düzeyine çıkarılması için gerçekleştirilen
y devrimler arasında yer alan Hukuk Devrimi, çeşitli aşamalarla uygulamaya
konulmuştur. Hukuk Devrimi 'nin en önemli adımlarından biri de kuşkusuz Yurttaşlar Yasası 'nın
(Medeni Yasa) hazırlanması ve yürürlüğe konulmasıdır. Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat
Bozkurt başkanhğında yapılan çalışmalar sonunda tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi 'ne sunulmuş
ve 17 Şubat 1926 günü oy birliği ile kabul edilerek laik devletin temel dayanaklarından birini
oluşturmuştur. Tasanmn Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt tarafından kaleme alınmış olan
gerekçesi, şeriat devleti girişimlerinin iktidar tarafından açıkça desteklendiği günümüzde 71 yıl
önceki önemini koruduğunu göstermektedir. Önce dejenere edilmek, sonra da ortadan kaldınlmak
istenilen laiklik ilkesinin değerini belgeleyen bu gerekçeyi hocamız Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu 'nun Türkçeleştirdiği biçimiyle sunuyoruz.
türdeş bir soyu banndıran bir devlette uy-
gulanma olanağını bulabilmesmde kuşku
yoktur. Bundan başka, uygar bir ulusun
ileri bir yasasının Türkiye Cumhuriye-
ti'nde uyulanamayacağı görüşü sakat bu-
lunmuştur.
Bu sav, Türk ulusunun uygarlık yete-
neklerinin bulunmadığını ileri süren bir
mantık zincirine doğru gidebilir. Oysa
olaylann gösterdiği gerçek, günümüz ve
tarih, bu savın büsbütün tersinedir. Türk
yenileşme tarihi tanık tutularak denebilir
ki, Türk ulusu bu çağın gerektirdiği yön-
de yapılan. akla uygun ve doğru, akıl ve
zekâ ile bağdaşan yeniliklerden hiçbirisi-
ne karşı çıkmamıştır. Bütün bir yenileşme
mayacağı hiçbir nokta düşünmemektedir.
Şunu da belirtmek gerekir ki çağdaş uy-
garlığı almak ve benimsemek karanyla
yürüyen Türk ulusu, çağdaş. uygarhğı ken-
disine 'uydurmak" değil, kendisi çağdaş
uygarlığın gereklerine, her ne pahasına
olursa olsun, ayak uydurmak zorundadır.
Yaşamak karannda olan bir ulus için bu,
kesin bir gerekliktir.
Hazırlanan tasan, bu gerekliklerin
önemli bölümlerini kapsamaktadır. Gele-
nek ve göreneklere sıkı sıkıya bağlı kal-
mak savı, insanlığı en ilkel durumundan
bir adım ileriye götürmeyecek kadar teh-
likeli bir kuramdır. Hiçbir uygar ulus böy-
le bir inanış yöresinde kalmamış ve yasa-
olayda hangi kurala bağlı olacağını bil-
mesi olanaksızdı. Alman tüze bilginleri
bu binbir çeşit ve yüzyıllardan aktanlmış
tüzeden; ülkelerini Yurttaşlar Yasası ile
bir atılımda kurtardılar ve bütün Alman-
ya için tek bir Yurttaşlar Yasası yaptılar.
Yasa 3 Temmuz 1896'dayayımlandı ve
Yasama Meclisi'nce toptan kabul edıldı.
Gelenekçilere göre Alman Yurttaşlar Ya-
sası Tasansı pek kuramsal ve uygulama
yönünden değersiz sayıldı. Oysa ınceleme
sonucunda bu yasadan kendileri de bir tek
ilkeyi oynatmak olanağını göremediler.
Fransız Yurttaşlar Yasası da bir devrim
ürünüdür. O da eski kurallan, gelenek ve
görenekleri çiğneyerek yeni ilkeler koydu.
Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Veüdedeoğlu
Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt
• "Çağdaş uygarlığa bağlı
devletlerin ilk belirgin niteliği, din ile
dünyayı ayn görmektir. Bunun tersi,
devletin benimsediği din ilkelerini kabul
etmeyen kimselerin vicdanlannın baskı
altında tutulması olur.
Çağdaş devlet görüşü bunu kabul
edemez."
• "Mecelle'nin temeli ve ana çizgileri
dindir. Değişmemek, dinler için bir
zorunluluktur. Bu nedenle dinlerin yalnız
bir vicdan işi olarak kalması, çağdaş
uygarlığın temellerinden ve eski
uygarlıkla yeni uygarlığın en önemli
ayıncı niteliklerinden biridir."
tanhimizin akışında kamu yaran düşün-
cesiyle meydana getirilen yeniliklere kar-
şı, yalnız kendi çıkarlan aksayan takım-
lar savaşmişlar ve halkı din adına. bozuk
ve çürük inançlar adına doğru yoldan sap-
maya ve bozgunculuğa itelemişlerdir.
Unutmamak gerekir ki Türk ulusunun ka-
ran, çağdaş uygarhğı, bağsız koşulsuz,
bütün ilkeleriyle kabul etmektir. Bunun
en belirgin ve canlı kanıtı, devrimimizin
kendisidir. Çağdaş uygarlığın Türk toplu-
mu ile bağdaşamayan noktalan görülü-
yorsa, bu, Türk ulusunun yetenek ve be-
cerikliliğindeki eksiklikten değil. onun
çevresini gereksiz yere saran ortaçağ ör-
gütlerinden ve dinsel hukuk kural ve ku-
rumlanndandır.
Mecelle çağdaş
uygarlıkla bağdaşmaz
Nitekim çağdaş uygarlıkla Mecelle ku-
rallan, şüphe yok ki bağdaşamaz. Fakat
Mecelle ve buna benzer öteki yasalar ile
Türk ulusunun yaşamının bağdaşmadığı
da açıktır. Adalet Bakanlığı, en yeni ve en
kusursuz olan İsviçre Yurttaşlar Yasası'nı,
ulusumuzun şimdiye değin bağlı kalan ge-
niş zekâ ve yeteneğini doyuracak ve ona
gerçek bir gelişme alanı olabilecek bir uy-
garlık yapıtı olarak görmektedir; bu yasa-
da ulusumuzun duygulannın ısınıp alış-
mın gereklerine ayak uydurarak zaman
zaman kendini bağlayan gelenekleri yık-
makta duıaksamamıştır. (Gerçekler karşı-
sında atadan ve dededen kalma inanışla-
ra ille de bağlı kalmak, akıl ve zekâ gerek-
lerinden değildir.) Zaten devrimler, bu ko-
nuda en etkili bir araç olarak kullanılmış-
lardır.
Alman Yurttaşlar Yasasf nın uygulan-
masından önce Almanya, hukuk kuralla-
n bakımından. merkezde Bizans'm '1500'
yıl önce meydana getirilmiş Roma tüze-
sine bağlı idi. Bu tüzeye, bir de ulusal tü-
zenin ulusal ve bölgesel metinleri katılı-
yordu. Doğuda ve kuzeyde, Roma tüzesi
ile bölgesel metinlerin kanşımı olarak,
Prusya tüzesi vardı.
Geri kalan yerlerde Fransız tüzesi yü-
rürlükte idi. Alman halkının yüzde 33'ü
Roma tüzesine. yüzde 43'ü Prusya tüze-
sine. yüzde 7'si Saksonya tüzesine, yüzde
17'si Fransız tüzesine bağlı idi. Alman
Yurttaşlar Yasası'nın uygulanmasından
önce Alman tüze dili, Latince, Fransızca,
Yunanca ve bölgesel başkalıklanyla, AJ-
manca idi. Bavyera'da yalnız evlenme
sözleşmesi konusunda 70-80 yöntem var-
dı. Yargıcın bu metinlerin hepsinden ayn
ayn haberi (bilgisi) olamazdı. Alman
Yurttaşlar Yasası'nın yayımlanmasından
önce Almanya'da bir adarrun herhangi bir
Sınıf ve toprak ayncalıklannın kaldınl-
ması ve aile tüzesinin kilisenin elinden
alınması bu yasanın belli başlı yenilikle-
rinden oldu. Yurttaşlar Yasası'nın yayım-
lanmasından önce Fransa, bölgesel ve ya-
zılı ve birbirinden çok başka törelerle yö-
netiliyordu; güneyde Roma zamanından
kalma. kuzeyde Germen kaynaklanndan
gelme kurallar bulunuyordu. Aynca, yurt-
taş ilişkilerinde her bölgenin kendine öz-
gü kurallan vardı. Fransız devriminin çü-
rük inanışlara indirilmiş yıkıcı bir vuruşu
olan Yurtaşlar Yasası bütün eskilikleri sil-
di ve yerine yeni ilke ve kurallar koydu.
Fransız Yurttaşlar Yasası 'nın en çetin düş-
manı, kilise olmuştu. Çünkü bu yasa Ka-
tolikliğin yurttaş ilişkilerindeki, özellikJe
ailerüzesindeki. egemenliğini kaldınyor-
du.
Temel ilke din ile
devletin ayrüığıdır
Isviçre'nin Yurttaşlar Yasası yayımlan-
madan önce, kantonlannın sayısınca ya-
salan vardı. lsviçre Yurttaşlar Yasası, tür-
lü gelenek ve görenekleri içine alan bu
yasalann hepsini birden yürürlükten kal-
dırdı ve yerlerine, bambaşka, tek bir Yur-
taşlar Yasası koydu.
Bu üç büyük hareket bütün yaşamı ölü
geleneklere bağlamak isteyen 'Tarihsel
Okul'un son kesim bozgunu oldu. Bu ör-
nekleri vermekle güdülen amaç. zamanın
gereklerine ve uygarlığın isterlerine göre
uluslann gelenek ve göreneklerinden bir
atılımda nasıl aynldıklannı ve bu aynlı-
şın sanıldığı gibi zarar ve tehlike değil,
büyük yarariar doğurduğunu canlı olarak
göstermektir.
Yaşamın gereklerine uymayan gelenek
ve göreneklerde direnmektir ki uluslar
için felaket doğurucu olur. Bu saydığımız
yasalarda temel ilke, din ile devletin ke-
sin olarak aynlığıdır. tsviçre, Almanya,
Fransa; siyasal ve ulusal biriiklerini, ikti-
sadi ve sosyal kurtuluş ve gelişmelerini,
Yurttaşlar Yasalan'nı yayımlamakla pe-
kiştirmiş ve güçlendirmişlerdir. Bu varo-
luş zorunluklan karşısında eski gelenek-
lerin, bölgesel ve alışılmış kurallann ve
dinsel ahşkanlıldann sürdürülmesi, bu ül-
kelerin hiçbirinde, hatta tsviçre gibi ka-
muoyunun en geniş ölçüde egemen oldu-
ğu bir ülkede bile istenmemiş, isteneme-
miş, hatırlara gelmemiştir. Kuşku yoktur
ki, yasalann amacı herhangi bir gelenek
ve görenek veya yalnız vicdanla ilgili ol-
ması gereken din kurallan değil, siyasal,
sosyal, iktisadi ve ulusal birliğin her ne pa-
haya olursa olsun sağlanması ve yerine
getirilmesidir. Çağdaş uygarlığa bağlı
devletlerin ilk belirgin niteliği, din ile dün-
yayı ayn görmektir. Bunun tersi, devletin
benimsediği din ilkelerini kabul etmeyen
kimselerin vicdanlannın baskı altında tu-
tulması olur.
Çağdaş devlet görüşü, bunu kabul ede-
mez. Din, devlet gözünde, vicdanlarda
kaldıkça saygıdeğer ve dokunulmazdır.
Dinin kural olarak yasalara girmesi, tari-
hin akışı içinde, çoğunlukla taçlı devlet
başkanlannın. zorbalann, güçlülerin keyif
ve isteklerini doyuıma aracı olması sonu-
cunu doğurmuştur. Çağdaş devlet, dini
dünyadan ayırmakla insanlığı tarihin bu
kanlı belasından kurtarmış ve dine ger-
çek ve sonsuz bir taht olan vicdanı özgü-
lemiştir. Ûzellikle çeşitli dinlere bağlı uy-
ruklan olan devletlerde tek bir yasanın
bütün toplumda uygulanma olanağını ka-
zanabilmesi için bunun dinle ilişkisini
kesmesi. ulusal egemenlik için de bir zo-
runluktur. Çünkü yasalar dine dayalı olur-
sa, vicdan özgürlüğünü kabul zorunda bu-
lunan dev lete, türlü dinlere bağlı uyrukla-
n için ayn ayn yasalar yapmak düşer.Bu
durum, çağdaş devlet için temel ilke olan
siyasal. toplumsal ve ulusal birliğe hepten
aykındır.
Hatırlamak gerekir ki devletin yalnız
uyruklanyla değil, yabancılarla da ilişki-
s\ vardır. Bu durumda onlar için de kapi-
tülasyon adı altında ayncalık kurallan ka-
bul etfnek zorunluğu doğar. Lozan Antlaş-
ması ile kaldınlan kapitülasyonlann ül-
kemizde alıkonulması için yabancılar ta-
rafından ileri sürülen gerekçenin en önem-
li yönü bu nokta olmuştur.
Bundan başkaFatih Sultan Mehmet ça-
ğından son zamanlara değin Müslüman-
lar dışındaki uyruklara uygulanan aynk
kurallann nedeni, özellikJe bu din duru-
mu olmuştur. Oysa, yeni Türk Yurttaşlar
Yasası Tasansı'nın hazırlanması üzerine
ülkemizde bulunan azınlıklar, Lozan Ant-
laşması'nın kendilerine tanıdığı haklar-
dan vazgeçtiklerini Adalet Bakanlığı na
bildirmişlerdir.
Tûrk ulusunun gerçek
yararlan bu yasadadır
Yenileşme tarihimizde değer taşıyan bir
olaydan şuracıkta söz etmek isteriz. AK
Paşajransız Yurttaşlar Yasası'nın. Türki-
ye için. olduğu gibi kabulünü vaktiyle Sul-
tan Aıiz'e önermiş, ancak Cevdet Paşa'nm
işe kanşmasıyla bu büyük girişim sonuca
ulaşamayarak, yerine Mecelle konulmuş-
tur.
Zaten bütün kaygısı kişisel çıkarlannı
sağlamak olan ve ikiyüzyülüğü ilke edi-
nen saltanat yönetimi, ulusun gerçek ya-
rannın gereklerini göz önüne alarak karar
veremezdi. Çağımızm uygar uluslara ta-
nıdığı bütün haklan uygar dünyadan bağ-
sız koşulsuz isterken, bu haklann gerek-
tirdiği uygarlık ödevlerinı de Türk ulusu
yeni Yurttaşlar Yasası ile kendi eliyle ken-
disine yüklemiş bulunuyor.
Bu yasa tasansının taşıdığı anlamlar-
dan birisi de budur. Türk ulusunun yük-
sek temsilcisi olan Büyük Meclis'in uy-
gun görmesine ve onayına sunulan Türk
Yurttaşlar Yasası Tasansı yürürlüğe girdi-
ği gün ulusumuz on üç yüzyıl kendisini
çeviren bozuk inanış ve kanşıklıklanndan
kurtulmuş, eski uygarlığın kapılannı ka-
payıp dirilik ve gürlük getiren çağdaş uy-
garlığın içine girmiş bulunacaktır. Adalet
Bakanlığı bu yasayı hazırlamakla devrim
ve tarih karşısında ulusal görevini yerine
getirerek Türk ulusunun gerçek yararlan-
nı açıklamış olduğunda şüphe etmemek-
tedir.
Türk devrimi ve Medeni Kanıın üzerine
AYDIN AYBAY
Adalet Bakanı MahmutEsat(Bozkurt),
TBMM "ye gönderilen Medeni Kanun Ta-
sansı'nın gerekçesinde. "Türk ihtüali"
sözcüklerini kullanıyor. Sıradan birdeği-
şimı de anlatan •'inkılap" sözcüğünü de-
ğil Medeni Kanun'la hedeflenen köklü
değişmeyi ve yenileşmeyi vurgulamak
için toplumsal dönüşümü anlatan "ihti-
lal" (devrim) sözcüğünü kullanmayı yeğ-
lıyor. Gerekçenin bütününe egemen olan
düşün örgüsü dikkate alınırsa bu sozcü-
ğün özellikle seçildiğı anlaşılıyor. Çün-
kü, bu tasanmn hazırlanmasına yön veren
temel düşünce. bütün kurumlanyla toplu-
mun yenileşmesi ve değişmesi düşünce-
sidir. En başta gelen değişim de hukuksal
yapı değişimidir. Bunu, daha önceki "te-
ceddüt" ya da "Kİahat" hareketlerinden
özenle ayırmak gerekir. Gerçekten, bura-
da, Osmanlı döneminde, 19'uncuyüzyıl-
da başlayan yasalaştjrrna (kodifikasyon)
hareketlerinden çok farklı bir "trfgu" var-
dır. Bu, toplumsal yapıya dokunmadan,
donuk ve durağan ilışkilen bozmadan
çağdışına düşmüş kurallan onarmak bi-
çiminde biru
konsolklas\on"olgusu değil,
köktenci biryenileme ve değiştirme olgu-
sudur. Hedef olarak seçilen, mevcut top-
lumsal ilişkilere uygun hukuksal kalıbı
inşa etmek değil, bu ilişkileri çağdaşlasö-
racak hukuku yaratmaktır. Bunun yönte-
mi ve yordamı da olaya devrimci bir yak-
laşunla yaklaşmaktır. Çünkü, cumhuriye-
tin kunıculan sıradan 'tslahatçılar" değil,
inançlıtt
devTİmciler''dir.
Medeni Kanun'la gerçekleşen ve Türk
devriminin en önemli öğelerinden biri
olan hukuksal değişimin bu "de\Tİnısel
niteügi"ni kavramak için yasanın kabu-
lünden önceki süreçlere bakılmalıdır. Me-
ceUe'nin oluşması sırasındaki tartışmalar,
bu yasanın çağın gereksinimlerini karşı-
lamayan çok eksik ve yetersiz yapısı do-
layısıyla daha sonra Adlrye nezaretinde
oluşturulan komisyonların çalışmalan;
bölük pörçük kimi yasalar çıkanlarak sıs-
teme "pa\andalarTT
vurulma çabalan. da-
ha imparatorluk döneminde gözlemlenen
olaylardır. Bu süreç, cumhuriyetin kurul-
masından sonra da bir süre devam etmiş
ve bu yönde Medeni Hukuk'un tamamı-
nı kapsayan biryasanın hazırlanması için
yeni komisyonlar da kurulup görevlendi-
rilmiştir. Ama, devrimin hedeflerinden
habersiz olarak hâlâ çokeşliliğin hangi
hallerde caiz olacağı türünden sorunlan
tartışıp duran bu komisyonlann çalışma-
lanndan, ciddi bir sonuç çıkamayacağı kı-
sa zamanda anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında devrim hüküme-
ti, sözü geçen komisyonlann görevine son
vererek o tarihte Avrupa'da en yeni mede-
ni yasa olan (ve daha 1914'te, çevirisi Ce-
ride-i Adüye'de yayımlanan) tsviçre Me-
deni Kanunu'nu kabul ctmcye (iktibas'a)
karar vermiştir.
Bu yıl kabulünün 71 'inci yıldönümünü
kutladığımız Medeni Kanunumuz, cum-
huriyetin kuruculannın öngördüğü çağ-
daşlaşma hedefinin en görkemli aracı ola-
rak varlığını ve çağdaş işlevini bugün de
sürdürmektedir. Bu yasaya dayanılarak 70
yıldan bu yana süregelen yargısal uygu-
lamanın ve bilimsel çalışmalann ürünü
olarak ülkemizde bugün Türk Medeni
Hukuku adıyla anılan çağdaş ve özgün bir
hukuk olmuştur. Çağdaşlaşma, Türk top-
lumu için yaşamsal bir ilke ve hedef ola-
rak varoldukça. Medeni Kanun'un oluş-
turduğu ulusal karaktere sahip olan bu hu-
kuku bozmaya ya da yoketmeye yönelik
davranışlar, ihanetten başka bir sözcükle
anlatılamaz.
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Aydınlığa Doğru
Sıhhiye köprüsünden çıktık yola, vardık Tando-
ğan'a, bir ucumuz köprüde hâlâ. Pankartlar, slo-
ganlar, şarkılar, danslaria; köylüler, kentlilerle gök-
kuşağı gibi renkli, coşkulu binlerce kadın bir yürü-
yüş eyledik. Dizlerimde kireçlenme var, rahat yü-
rüyemiyorum bir süredir, üç saat yürüdüm yorul-
madım, zorianmadım hiç. fersine daha uzun yü-
rüyüşler düşledim. Binlerce kadının itici gücünü
hissettim dizlerimde. Ayağım yerde, başım gökler-
de.
Çiçeğe duran tohumun patlaması türü bir olay
bu. Karanlığı, sessizliği delmek için ışığını pariatı-
yor kadınlar, biz de vanz, diyorlar. Laik cumhuriye-
timizin tlkeleri doğrultusunda şaşanlan, gündemi
çarprtanlan uyanyortar. Onlarca kadın derneği, de-
mokratik sivil toplum örgütleri, kimi partililerletop-
lumdaki beklentiyi, karşı koymayı, dışa vuruyor
kadınlar. Laikliğin, kadın devriminin, eşit hak ve
özgürlüklerin karşısında yer alanlara, yerlerini, dav-
ranışlannı belirtiyorlar. Önyargılar ya da siyasal ya-
tınm hesaplan, ödün politikası nedeniyle bu yürü-
yüşün gerisinde kalanlar da var, ama onlan tanı-
mak da yarariı bir olay bence. Alacakaranlığı da-
ğıtıyor! Kimi kişilerin gerçek yüzü, saplantılan gi-
derek ışığa çıkıyor, açık seçik beliriyor çizgileri.
Yürüyüşü düzenleyen, katkıda bulunan kişileri
de, kuruluşlan da içten kutluyorum. Toplumdaki bi-
rikimi, kadınlar arası birlikteliği güzel sergilediler.
Özünü aşmak güzel bir olay, aşamayanlar tüm yü-
rüyüşlerde yaya kalıyor! Bakın siyasal sahneye!
Ülkemizin gündemi o sahne dışında oluşuyor gi-
derek.
Tepkiler o nedenle, çarpık yorumlarla yürüyüşü
karalamaya çalışıyor belli çevreler. Ama boşuna
çaba. Sözleri de, davranışlan da hiç inandırıcı de-
ğil, tersine suçlulann telaşı içindeler, ilerledikçe ge-
riliyor, çirkin sözleri, sataşmalan da özlerini dışa vu-
ruyor ancak.
Bir dakika karanlık, sürekli aydınlık eylemine
gösterilen tepkiler de belli bir telaşı, tedirginliği or-
taya koymuyor mu? Gecenin belli bir saatınde
elektriğini söndürerek karanlığa ıslık çalanlar kimi
rahatsız ediyor da önlem alınıyor? Toplumdaki di-
renişten, karşı koymadan kim korkar, beklentilere
yanıt vermeyenler değil mi? Öteki kentleri bilmiyor,
ekrandan izliyorum kimi akşamlar. Ama başkenti
yaşıyorum. Bir dakika karanlık için ışığını söndür-
me eylemi giderek gelişiyor, yaygınlaşıyor. Nere-
deyse yaşam biçiminedönüşüyor. Işıklarsönüyor,
mumlar yanıyor; ışıklar bir yanıyor, bir sönüyon
birbirini hiçtanımayan, görmeyen ınsanlar arasın-
da güzel bir iletişim, dayanışma oluşuyor o bir da-
kikalık karanlıkta. Aydınlığa doğru yol almanın
umuduyula buluşuyor insanlar. Bir akşam Koca-
tepe'de, bir akşam Çankaya tepesinde, dün ak-
şam da Oran'da bir gökdelenin tepesinde yaşa-
dım birdakikalık karanlığı. Hertepenin özelliği var.
Ortak özelliği de olayın içtenliği. Tek tek kararan
pencerelerle karanlık yoğunlaşıyor, ıslıklar, alkışlar-
la tepkisini, beklentisini de seslendiriyor insanlar.
Protestosunu açıklıyör, Vencere kapakları da ^ûru-
luyor kimi zaman, belli çevrelerin sağırlığı da deli-
necek elbet. Bildiri, önlem değil, beklentiler doğ-
rultusunda politika üretmeleri isteniyor. Yoksa on-
lar gidecek, üretenler gelecek. Laf üreterek yol al-
ma dönemi kapanıyor arbk. Yeni yapılanmalar, söy-
lemler bekleniyor, banş yolunda uzlaşma, güçbir-
liği eylemleri.
Yürüyüşe dönüyorum yeniden. Elbet laiklik ilke-
sine sanlarak yürüyecek kadınlar. Yetmiş yıl son-
ra başkent Ankara'da yapılan bir yürüyüşte baş-
ka bir ilke bayrak olabilir mi? Laikliği vurguluyor-
lar, çünkü banşı istiyor, banş içinde yan yana ya-
şamak istiyor kadınlar.
Banş da laik bir ülkede yeşerir ancak. Irk, renk,
din, inanç ayrımınayer vermeden, yan yana biryü-
rüyüşle aşılır yokuşlar, dağlar. Yoksa kin, öfke, kav-
ga oluşur, kardeşler arasında duvarlar örülür, bir
taş, birtuğla derken ayn dünyalara gömülür insan-
lar. Sevgiyle değil, öfkeyle bakar birbirine.
Kadın yürüyüşünün zamanlaması da çok önem-
li bence. Tehlikefi birtrmanışı durdurmak istiyor ka-
dınlar. Demokratiktıkanıklığı aşmak için yol açıyor,
yol gösteriyor. itici güçleri Ânıttepe'den, Ata-
türk'ten, laik cumhuriyetimizden kaynaklanıyor el-
bet. Kurtuluş Savaşımızdan sonra seçtiğimiz çağ-
daş yaşam biçiminden. Çağdışı davranışlann, po-
litikalann yapaylığını da açık seçik yüreklice orta-
ya koyuyor kadınlar.
"Sayılmayızparmağ ile/ tükenmeyiz vurmağ ile"
diyorlar.
Aydınlığa doğru yeni yürüyüşlerde buluşmak
umuduyla.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
1
SOLDAN SAĞA:
1/Kuşkiraadade-
nilen ve meyvesi
reçel ya da likör p
yapımında kulla-
nılan ağaç. 2/ Dı- 3
lenci... Asya'dabir
ülke. 3/ Karadeniz
kıyısı halkının
giydiği dar paçalı
potur. 4/Kakımda
denilen kürk ha>-
vanı... "Yoksarah-
min kendine bari
acı evlâdına / Var
ise aklın eğer —
dedirtme adına" (Ziya Pa-
sa). 5/Kuzey Afrika'da ku-
rulmuş bir tarikat ve bu ta-
rikattan olan kimse... Bir
sorueki.6/Endüstri...Giy- 3
si yapılan hayvan postu. II 4
Bir tür taze ve tuzsuz be-
yaz peynir... Tellür ele-
mentinin simgesi. 8/ Bir
renk... Kategori. 9/ Hare- 7
ket sistemini ve omurga 8
hastalıklannı konu edinen q
tıpdah.
3
YUKARIDAN AŞAĞlYA:
1/Türlü işlerde kullanılan ince celikten yapılmış saplı araç.
2/Bir nota... .Mcdeniz havzasmda görülen çok sıcak bir rüz-
gâr. 3/Sır... Kimi yerlerde kadmlann boydan boya örtündük-
leri çarşaf. 4/ Sıcaklığı çok yüksek ya da çok düşük olma-
yan yer... Bir çalgı. 5/ Dünya edebiyatçılannı bir araya ge-
tirmeyi amaçlayan kuruluşun simgesi... Telefon sözü. 61
Marmara Bölgesi'nde kum mıdyesine verilen ad... Bir ha-
ber ajansının simgesi. 7/Tütün dizmek. kurutmak ve işle-
mek için kullanılan üstü kapalı sergi... Ateşte kızartılmış taze
buğdayyadamısır.8/Aıjantin'inplakaişareti... Haczamanı
dışında Kibe ve diğer kutsal yerleri ziyaret etme. 9/ Bir alay
işareti... Boru sesi.