04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5ARALIK1997CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sayıştay denetçilerinin raporu İstanbul Belediyesi'ndeki peşkeşi ortaya çıkardı 'Kaynaklar vaııdaşlarııı*ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Sa- yıştay, trilyonlarca lıraldc dış borç ve fa- izler nedenıyle Hazine'ye büyük yûk oluşturan tstanbul Anakent Belediye- si'nin, 7.5 tnlyon lıralık alacağrnı vadesi dolduğu halde tahsil etmediğinı, beledi- yenin yan kuruluşlanna yüzlerce milyar lira gereksiz ödeme yapıldığını saptadı. Sayıştay denetçilerinin raporunda, "Yük- sek enflasyonist bir ortamda Hazine'ye yüzde 100'lerin üzerinde gecikme faizi ödenirken, 7.5 trihonun ü/erindeki bele- diye aiacagının tahsil edilmemesi düşün- dürücüdür'' uyansında bulunuldu. Sayıştay denetçisi tsmafl Çay ve Hani- fî Dağdeviren taraftndan hazırlanan, ts- tanbu! Anakent Belediyesi'nin 1996 yılı faalıyetlenyle ilgıliraporda,belediyenin, sadece geçen yıl içinde kültür etkinlikle- ri için yaptığı fazla ödemenin 174 milyar lira olduğu kaydedildi. Raporda, istanbul Anakent Belediye- si'nin 1996 yılında kültürel etkinliklerin yürürülmesi işini 450 milyar lira keşif be- deliyle kendi yan kuruluşu olan İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş.'ye ihale ettiği, ancak bu şirkete toplam 174 milyar 95 milyon 16 bin 629 lira fazla ödeme yapıldığı belirtildi. Sadece Şeker Bayramı kutlamalan için aynı şirkete 2 milyar 138 milyon 712 bin lira gereksiz ödemenin yapıldığma dikkat çekilen ra- porda, belediyenin çeşitli kuruluşlardan 7.5 trilyon lira aiacagının olduğu, ancak bunu tahsil etmediği bildirildi. Raporda, belediye ile şirket arasında imzalanan sözleşmeye aykın olarak iha- le konusu kültürel faaliyetlerin taşeron fırmalara yaptınldığı ve bunlara yüzde 25 firma kân eklenerek, belediyeye fatura edıldiği belirtildi. Raporda, Sayıştay'ın uyansına karşın, yüklenici firma tarafından 1996 kültürel etkinliklerinin hemen hemen tamamınm usulsüz şekilde üçüncü kişilere yaptınl- masına izin verildiği bildinlirken, bunun yanı sıra yüzde 25 firma kârıyla bırlikte toplam 119 milyar 409 milyon 810 bin 875 lira fazladan ödeme yapılmasının ya- sal gerekçelerle açıklanması istendi. Sayıştay denetçileri, sözleşmeye aykı- n olarak 72 milyar 158 milyon 871 binli- ralık personel giderlerinin de belediyeye fatura edildiğine dikkat çektiler. Sayıştay raporunda, Anakent Belediyesi'nin yük- lü miktardaki alacaklannı tahsil etmedi- ği belirtilirken. bu konuda sorumluluğun Belediye Başkanı'na ait olduğu vurgulan- dı. Raporda. tahsil edilmeyen alacaklar- dan bazılan şöyle sıralandı: • tstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.'ye ki- ralanan denız otobüslerinın kiralan. Ağustos 1997 tarihı itibanyla 1 trilyon 380 milyar 385 milyon 985 bin 316 lira. • İstanbul Anakent Belediyesi'nin 1996 yılı hesabının ldare Hesabı ve Ke- sin Hesap Cetvellerınin incelenmesi sıra- sında, Sayıştay denetimi sonucunda yar- gılanıp ilâma bağlanan 1 trilyon 451 mil- yar 114 milyon 557 bin 626 lira. • Anakent Belediyesi ile bağlı kurulu- şu istanbul Elektrik Tramvay ve Tünel Iş- letmeleri (lETT) arasında protokol imza- landığı ve imzalanan protokol çerçeve- sinde belediye tarafından tETT'ye 28 Ağustos 1996 tarihine kadar 862 milyar 110 milyon lira borç verildiği ancak va- desi gelen borçlann zamanında tahsil edil- mediği... • Borcun zamanında ödenmemesine karşın belediyenin, lETT'ye 28 Ağustos 1996 tarihinden 13 Ağustos 1997 tarihi- ne kadar verdiği borcun tutannın 1 trilyon 741 milyar 100 milyona ulaştıgı belirlen- miştir. • tETT'nin 13 Ağustos 1997 tarihinde vadesi dohnuş olmasına karşın, belediye- ye ödemediği borç tutannın 2 trilyon 150 milyara ulaştıgı tespit edilmiştir. Faruk Bayhan TV'lerin gerçek sahibi bilinmeli' tstanbul Haber Servisi - Özel radyo ve televızyonla- nn kuruluşuna ilişkin yasa maddesınde yapılacak deği- şıklığın 'şefTaflık' sağlayaca- ği belirtildi. Özel televızyon yöneticileri, tasannın yasa- laşması halinde 'kayıt dışı- nın kontroi albna alınacağı- nı' belirterek "Televizyonla- nn sahiplerinin bilinmesinde yarar var. Böy lece karapara- cılann ya da gizlcncn bazı odaklann televizyonculuk yapması önlenecek" dıyorlar. Bakanlar Kurulu'nca 3984 sayılı Radyo ve Tele- vizyonlann Kuruluş ve Ya- yınlan Hakkmda Kanun'da değışiklık öngören yasa tasa- nsı, özel televizyon kuruluş- lannca olumlu bulundu. Ka- nal D Genel Müdürii Faruk Bayhan, Aimanya'dan ömek alınan değışıkliğın 'kayıtdı- şınu mafyayı ve tekeüeşmeyi önleveceğhıi' vurguladı. Yasanm, yürürlükte olan 'Bir hissedann bir kuruluş- taki hisse miktarı. ödennuş sermayenin yüzde 20'sinden vebirden fazla kuruiuşta his- se sahibi olanlann bu kuru- luşlardaki rünı hisselerinin toplamı da yüzde 20'den faz- la olamaz' hükmünün kaldı- nlmasını öngören tasannın yasalaşması halinde 'para- van' televızyon sahıpliğinin ortadan kalkacağını ve tele- vizyonlann gerçek sahiple- rinin üzerinde gözükebılece- ğini vurgulayan Bayhan, "Gizlilik ortadan kalkacak. Devletve mahkemeler karşı- sında da gerçek sorumlular belirlenecek" dedi Bayhan, ^şöyle devam etti: • "Yasadan yararlanarak *bu sektöre giren karapara ;odaklaru kendikrini sakla- ; yarak paravan kişiler göste- * riyorlar. Tasan. karaparacı- "lann televizyon yayımcüiğı ' gibi önemli bir işleve sahipoJ- ."malannı engelleyeceği gibi *kayıt dışına kayan para ve iş- 'lemleri de kayda alacak." 'Bayhan, tasanda yer alan, 2 'Bir gerçek veya tüzeUdşiıun ^ulusal yayın yapan ve yülık -ortalama iztenme oranı top- «temıyüzde30'u aşan kuruluş «ya da kuruluşlarda aynı an- l da hisse sahibi olamaz" hiik- îmünün de "belli bir fıkrin *halka kabul ettirilmesi yohı- 'nuokayarakfıkirtekeliniÖD- ; lediğini" sözlerine ekledi Cumok 9 lar2.yûdönünüerini kntiadı Gazetemiz okuru Erol GeyraıTuı yapbğı çağnyla iki yıl önce 3 Aralık'ta ilk kez bir araya gelen Cumhuriyet okurlan. önceki akşam ilk buluşma yerleri olan Fenerbahçe Romantika'daydı. Geceye, gazetemiz Genel Yaym Yönetmeni Orhan Erinç, tdare Müdürii Hüseyin Gürer, gazetemiz yazarlanndan Deniz Som, Aydın Engin ve Erdal Atabek ik Ankara ve Tetdrdağ'dan gelen Cumok'lar kaüldı. Gecede bir konuşma yapan ve basuıdaki tekelleşmeye değinen Genel Yayuı Yönetmenimiz Orban Erinç, "Bugün Türkiye'de özgür basuıdan söz etmek olanaksız. Biz de, medyanın içinde bulunduğu bu durumdan rahatsızız. Cumhuriyet gazetesi İlhan Selçuk yönetiminde medyada bir ada gibi ve biz bunu okurtanmızla birlikte sağuyonız" dedi (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) DİSK raporunda öncelikli t a l e p l e r belirlendi 12 Eylül yasalan değişmeli İstanbul Haber Servisi - Türki- ye Devrimci Işçi Sendikalan Kon- federasyonu (DlSK), hükümetten öncelikli talebinin "12 Eylül yasa- lannın kaldınlması" olduğunu açıkladı. DlSKtarafından hazırla- nan raporda, işverene hiçbir ciddi yaptınm getirmeyen çalışma ha- yatına ilişkin yasalann, kötü niyet- li ışverenlerin elinde büyük bir si- laha dönüştüğü belirtildi. Hak ara- ma ve sendikalaşma hakkıru kul- lanmak isteyen işçilerin anında iş- ten atıldıklan vurgulanan raporda, yasalan çiğneyen işverenler için öngörülen cezanm ise 100 ila 300 bin lira olduğunun altı çizildi. DtSK'in, 8 Aralık'ta Ankara'ya başlatacağı u SendikalHaklarYü- rüyüşü"nün gerekçelerini ve hü- kümetten taleplerini içeren rapor- da, çalışma hayatını düzenle> r en ve halen yûrüriükte olan 12 Eylül ya- salannın "örgütlenme hakkınıkul- lanmayı değiL engeDemeyi" amaç- ladığı vurgulandı. Çerçevesi 12 Eylül'de çizilen yasalann kötü niyetli işverenlerin elinde büyük bir silaha dönüştüğü ifade edilen raporda, aynı işkolun- da çalışan işçilerin en az yüzde 10'unu üye yapamayan işçi sendi- kasmın toplusözleşme yetkisi ala- madığı belirtilerek "Sendika,işko- lu barajını aşmı^ ve toplusözleşme yetkisi almış oisa bfle işkolundaki işçi say ısında bir arüş olması veya ölüm, istifa gibi nedenlerie üye sa- yısuun düşmesi dunımunda ahnan yetki bir anda kaybedflmektedir" denildi. Baraj sisteminin "gûçlü sendi- kacınk" yaratma savma dayandı- nldığı ve bu savın yanlışlığının sendikal hareketin giderek güç kaybetmesiyle kanıtlandığı belirti- len raporda, yasa zoruyla güçlü sendikacılık yaratma anlayışının totaliter ve otoriter rejimlere özgü olduğunun altı çizildi. DlSK raporunda, işletme bara- jınm sakıncalan da şöyle ifade edildi: "Yasada. ülkenin değişik böigelerinde kurulu aynı kunıma ait fabrikaiar tek bir işletme gibi kabul edilmiştir. Bu dunımda bir fabrikadaki işçilerin yüzde 100 ünüörgüÖey«n birsendika,ay- nı işleöneye ait Türkiye'ııin çesinı böigelerinde kurulu fabrikalarda çahşantoplam işçi sayisının çoğun- luğunu örgütlemedikçe toplusöz- leşme yetkisi alamamaktadır. Bu sistem, işçfleri, üyesi olmadığı veya üye olmayı hiç düşünmediği bir başka sendikaya mahkûm etmek- tedK" DtSKraporunda,üyelik ve isti- fa bildırimlerinin sadece işçi sen- dikalan için noter şarttna bağlan- dığının altı çizildi. Notere ödene- cek harç ve tebligat masraflannm yanı sıra işçilenn bir yevmiyeleri- ni de feda ederek notere gitmek zorunda kaldıklanna ve bu duru- mun sendikalaşmayı caydıncı bir rol o>Tiadığına dikkat çekilen ra- porda, şöyle devam edildi: "Bir imza ile miUetvekih' ohmabOinea, devlet memoriyetinden veya cum- hurbaşkanuğmdan istifa edflebilen bir ülkede, sendika üyeliğini noter şartına bağlamak düpedüz sendi- kal hak gasptdır." Katliam 7 TİP'li için 10'ar milyarlık dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bahçelievler sem- tinde8Ekiml978günüöl- dürülen TlP'li 7 üniversite öğrencisinin aileleri, Başba- kanlık ve lçişleri Bakanlığı aleyhine 10'ar milyar liralık manevi tazminat davası açı- yor. Davanın, öldürülenlerin yakınlan Abdullah Güvend, Şükriye Ezgin, tbrahim Lzunlar. Serhat.41ten, İhsan Can ve Namık Kemal Ersan adına. avukatlan Ersen Şan- sal, Erdal MerdoL Zeki Tav- şanaL NezahatGündoğmuş, Mendi Bektaş, Haluk L nsaL Tezcan Çakar, Mehmet Öz- sucu ve AhmetAtak tarafın- dan önümüzdeki günlerde Ankara ldare Mahkemesi'ne açılacağı öğrenildi. Bahçelievler katliamında öldürülenlerin avukatlan, geçen günlerde lçişleri Ba- kanlığı'na dilekçe vererek, 10'ar milyar lira manevi taz- minatın faiziyle birlikte ai- lelere ödenmesini istediler. Avukatlar, dilekçede, Bahçe- lievler katliamının toplum- sal, ahlaksal ve yapısal kir- lenmenin sürmesinden yarar umanlann, aydmlığa düş- manlann, demokratik-laik cumhuriyet karşıtlan ve ka- ranlık ellerin eseri olduğunu belirttiler. Dilekçede özetle şöyle denildi: "Hepimiz, katfiam sanıklanndan kaçakçı VTJ- valanna, kumarhanelerden rantçılara, siyasetçiden bü- rokrata değin uzanan bir yeipazeye yeıieşen odakla- nn, bütûn insani, ahlaki ve bihnebflen hukuki değeıier- le temelden çeüşen yöntem- lerle nasıl güç ve iktidar sa- hibi oldukUnnı 3 Kasun Su- surhık ile öğrendik. Bahçe- lievler katüaniL. yargı önün- de açıklığa kavuşmuş bir otaychr. Bunun kimler tara- findan nasıl planlandığı ve ne biçimde gerçekJeştirildi- ği aynnblanna değin kanıt- lanmıştır. Bu eylemin sanık- lannı yakalayıp yargı önüne getirmekle görevli devletin, bu işlevinin tersine, amacı henüz aydınlanmamış bir surette suç faillerini koru- ması veya kuDanmasL,yargı- nın işlememesi sonucunu doğurduğu gibi, suçtan za- rar gören kişilerin adalet beklentilerini de ağır bir şekilde zedelemektedir." 4 Yeni 16 Mart'lar yaratdmak isteniyor 9 jÖğrenciler, son günlerde birçok üniversitede yaşanan bıçaklı-satırlı saldınların 'organize' olduğunu ileri sürdüler OzlemOzkan İPEKYEZDANİ Türkiye genelinde bir- çok üniversitede bir süre- den beri yaşanan satırlı ve bıçaklı saldınların "orga- nize" olduğu ve bu saldın- larla "Yeni 16 Mart'lara zemin hazırlanmakistendi- ği" öne sürüldü. İstanbul Üniversite Ögrencileri Ko- ordinasyonu üyeleri, kamuoyuna "sag- sol çanşması'' olarak yansıtılan saldınların "ülkü ocaklanndan gel- digini" belirterek "Bundan sonraki süreçte ölümler ve bombalamalar olabilir 7 " dedi. Son günlerde istanbul Cniversıtesi başta olmak üzere birçok üniversitede gerginlik yine tırmarurken öğrenciler, meydana gelen çatışmalann "sag-sol ça- üşması değfl, ülkücü odaklann saldınsT olduğunu öne sürdüler. Ünıversıtelerdeki çatışmalann sadece öğrencilerin değil, ülkedeki tüm demokrasi güçleri- nin sorunu olduğunu belirten öğrenciler, saldınların da "organize" ve "sistemli" bir şekilde gerçekleşti- rildiğini savundular. Son üç yılda üniversitelerde mey- dana gelen çatışmalarda cıddi biçimde yaralanan tek bir ülkücü öğrencinin ol- madıgına dikkat çeken İstanbul Üniver- site Ögrencileri Koordinasyonu üyesi Rafet Düvencüi, buna karşın onlarca sol görüşlü öğrencinin yaralandığını belirte- rek "Bu da saldınİann hangi taraftan gekliğini açıkça ortaya koyuyor" dedi. Saldınlaryüzünden okula toplu ginş-çı- kış yaptıklannı kaydeden Düvencili, ça- tışmalann devam etmesı halinde. 16 Rafet Düvencıh Mart 1978 öncesinde olduğu gibi sol görüşlü toplu- luklara saldın ve bombalama eylemlerine başlanabi- leceğini ileri sürdü. Koordinasyon üyesi Ozlem Ozkan da, üniversite- de provokatif davranışlara meydan vermemeye çalış- üklannı ancak kendılerine bir saldın olduğu takdir- de doğal savıınma haklannı kullandıklannı söyledi. Cniversitelerdeki çatışmalann iç yüzünü kamuoyu- na anlatmak amacıyla bir kampanya başlatmaya ha- zırlandıklannı ifade eden Özkan. "Bu kampanyayı sa- dece üniversiteyle suurlamayıp, mahaDelere de taşunak istiyonız" diye konuştu. Üniversitelerde meydana ge- len olaylann arkasında okullarda yeni yetişen duyar- lı ve politik kuşağın budanmasınm amaç- landığını savunan Özkan, demokratik kit- le örgütlerinden de kendilerine sahip çık- malannı istedi. Türkiye Öğrencı Gençlik Dernekleri Federasyonu (TÖDF) üyesi Gülay Oğuz ise "Bu olaylar başladıgın- dan beri okulda dersyapılamıyor vegenç- liğineğitimhakkıgaspedili>or" dedi. Öğ- rencilerin okula girerken en ınce aynntı- ya kadar arandıklannı ancak bazı kişile- rin ceplerinde satır ve bıçaklarla elıni ko- lunu sallayarak okula girebıldiklenni belirten Oğuz, polişin bu kişilere göz yumduğunu iddia ettı. Üniversitelerde bu öğretim yılının başından beri yaşanan oiaylar şöyle: -10 Kasun: Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Mühendis- lik Fakültesi'nde karşıt görüşlü gruplar arasında çı- kan çatışmada 8 öğrenci yaralandı, olayla ilgili 123 öğrenci gözaltma alındı. - 14 Kasun: Istanbui'da Atatürk Öğrenci Yurdu önünde Banş Ateş adlı sol görüşlü öğrenci. ülkücü öğrenciler tarafından bıçaklandı. -17 Kasun: IÜ Fen Edebiyat Fakültesi'nde çıkan çatışmada 14 sol görüşlü öğrenci gözaltına alındı. -19 Kasım:lÜ Fen Ede- biyat Fakültesi'nde çıkan çatışmada ikisi polis, ikisi basın mensubu olmak üze- re 24 öğrenci yaralandı. MÜ'de çıkan olaylarda da 2 öğrenci yaralandı, olaylar- da toplam 45 öğrenci gö- zaltına alındı. - 20 Kasun: lÜ'de yaşa- ^ ^ nan olaylarla ilgili Adli- GulayOğuz ye"ye yürüyerek suç duyurusunda bulunmak isteyen ögrencileri polis döverek gözaltına aldı. - 21 Kasun: Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebi- yat Fakültesi kantinine tabanca, satır ve sopalarla ge- len öğrenciler, içerideki sol görüşlü öğrencilere sal- dırdı, iki öğrenci yaralandı. - 23 Kasun: lÜ'de yaşanan ülkücü saldınlan pro- testo etmek amacıyla toplanan, aralannda demokra- tik kitle örgütlerinin de bulunduğu grup, polis tara- fından dövülerek dağıtıldı, 150 kişi gözaltına alındı. - 25 Kasun: Sıvas Cumhuriyet Üniversitesi'nde i- ki grup arasında çıkan kavgada 30 öğrenci gözaltına alındı. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Düşüncesizlik Hakkı (!)... Geçen yıl Izmir'deyapılan birtoplantıdaydı. Konuş- macılardan birisi sözlerine şöyle başladı: - Atatürk ne yaptıysa, şimdi de Abdullah Öcalan onuyapıyor... Istanbui'da üniversite hocalanndan birisi, dersin- de şöyle demişti: - Atatürk bilmem hangipaşayı yollayıp Kürtleri kes- tirdi... İki ismin de ortak yanlan çoktu. İkisi de aynı gazetede köşe yazanydılar. İkisi de, bir zamanlar Ozal'ın yönettiği bir açık otunjmda, rahmet- linin sağında solunda oturmuşlardı. İkisi de Özal'ın müritlerinden, tanınmış numaracı cumhuriyetçiler- dendiler. Üniversitede ders vereni, SHP'li Kültür Bakanı'na "başdanışman lık bile yapmıştı. O sanı ile TV'de Uğur Mumcu'nun karşısına çıkıp, Atatüri<'ün 30 bin kişiyi astrdığını bile söylemişti. Yüzü bile kjzarmadan... En ufak bir akıntı bile duy- madan... ••• Mehdi Zana, Diyarbakır'ın eski belediye başkanı. PKK eylemlerini "millikurtuluş mücadelesi" olarak nitelendirdiği için mahkûm oldu. Ve bu karara karşı, "düşünce veanlatım özgühüğü"r\ü zedelediği savıy- la, uluslararası insan haklan kuruluşlanna başvurdu. Başvurusunu geçen yıl Avrupa İnsan Haklan Ko- misyonu geri çevirdi... Geçenlerde de Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi. Gerekçe? Komisyon bunu şöyle açıklıyor: "Komisyon, anlatım özgüriüğünün mutlak olmadı- ğını hatıriatır... Oüşünce ve anlatım özgüriüğü, görev vesorumlulukiariçerir. Yetkili makamlarca terorizme karşı sürdürülen amansız mûcadele, demokratik bir toplumda son derece önemlidir." Ve ekliyor "Böyle birtoplumda, siyasal amaçlı şiddet, toplum yaşamına ve güvenliğine sürekli bir tehlike oluşturu- yorsa ve bu şiddetyanlılan basın aracılığıyla destek- lerini belirtiyoharsa; anlatım özgürlüğüne olan hakile toplumun, demokratik rejimi yıkma gizli veya açık amacı güden silahlı gruplann eylemlerine karşı ko- runması meşru hakkı arasında doğru bir dengenin sağlanması şarttır." Sonuç? "Düşünce ve anlatım özgürlüğüne yargı makam- lannın kısıtlayıcı uygulamalanyla yapılan müdahale, mutlak bir toplumsal gereksinmeyi karşılamaktadır." Praf. Anthony Birch, etnik sorunlann çözümü üze- rine araştrmalar yapan bir uzman. Şöyle diyor: "Kuzey Irianda'da Katolik ve Protestanlann ayn okullannın olması, öğrencilerin birbirierine karşı sos- yalleşmesisonucunu doğurmuş ve ikietnikgrubu uz- laştırmakolanaksızlaşmıştır. Hergrubun etnik bilinç- te kendi içine kapanması, özellikle Katoliklere zarar vermiştir. Katolik-lrianda kimliğine dönük derslerin fazlalığı, çağdaş bilimlerin öğrenilmesine gereken zamanı azaltmıştır. Şimdi bu kimlik dersleri azaltıl- maktadır." Kuzey Irianda'da "azınlık" durumunda olan Kato- likler... Ve bu uygulamadan asıl zarar görenler de on- lar... "Aynı d//"le eğrtim yapıldığı halde, "ayn eğitim"so- runu çözmüyor. Tersine, daha da derinleştiriyor... (Bir bakıma, imam-hatip okullan örneğini de çağnştjrmı- yor mu?) Peki -bir zamanlar Özal'ın "tartışalım" dediği- fe- derasyon sorunu çözer mi? Yanıt aynı ölçüde açık: "Federasyon gibi sistemler, iktisaden yeterince gelişmemiş yörelerin kalkınmasını daha da zoriaştır- maktadır. Çünkü böyle sistemlerde men\ezden bu- ralara kaynak aktanlması zoriaşmaktadır." ••• Atatürk'le Apo'yu aynı kefeye koyanlar... PKK'nin kanlı eylemlerine alkış tutanlar... "Kültürel özerkliğin" çözüm olduğunu savunan- lar... Federasyonu tarbşmaya açmak isteyenler... Işte "insan haklan"\.. Işte dünya gerçekleri!.. Ve iş- te "manzara-i umumiye"l. "Tekyurt, tekbayrak, tekresmidil"diyebiliyormu- sunuz? Eğer diyorsanız, gelin her şeyi tartışalım!.. Her şeyi! Sanlıurfa Telefonla tehdide soruşturma başlatıldı ÖZCAN GÜNEŞ SANLIURFA- Şanlıur- fa Valiliği, valilik lojman- lan ve Harran Üniversite- si'nin de aralannda bulun- duğu 10 telefondan bir uz- man çavuşun ölümle tehdit edildiği, eşine de cinsel ta- cizde bulunulduğunun or- taya çıkması Şanlıurfa'da büyük yankı yarattı. Vali Şahabettin Harput, olaya kanşanlar hakkında idari soruşturmabaşlatüğım be- lirtirken Cumhuriyet Baş- savcısı Hüseyin Fıdanboy, sanıklann 215 bin liralık para cezası ile kurtulabile- ceklerini söyledi. Şanlıurfa'da telefon skandalı günün konusu ol- du.Valilik Yazıişleri Mü- dürii Sait İpek, Basın ve Halkla tlişkiler Müdürii M. KamilGüler ile valilik loj- manlannda oturan makam şoförü Fethi Toprak'ın ve Harran Üniversitesi tele- fonlanndan 3. Hudut Alay Komutanlığı Hava Savun- ma Bölüğü'nde görevli Ö. B. adlı uzman çavuşu teh- dit, eşine ise cinsel tacizde bulunmalanna Valı Har- put el koydu. Olayla ilgili idari soruşturma başlatıldı- ğını, savcılıktan aynntılı bilgi isteyeceğini belirten Harput, "Kim ya da kimler hangi makamda olursa ol- sun, gereken neyse yapıla- caknr. Kamugöre\lik rinin böyleçirkin birolaya kanş- ması bizi son derece rahat- SK eder. Konunun üzerine gidilir, ne gerekiyorsa yapı- hr" dedi. Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Fidanboy da, uz- man çavuşun evini dev le- tin telefonlan ile arayarak taciz ve tehditte bulunan üst düzey yöneticilerin 'para cezası' ile kurtula- cağını açıkladı. Skandala adı kanşan yöneticilerin ıfadelerinin alınmadığını ve almmayacağını kayde- den Fidanboy, "Bu gibi olaylarda 215 bin lira para cezası uygulanıyor. Para cezası 10 gün içinde öden- mediği takdirde yan ora- nında cezanm artonlması için dava açıhyor. Mevcut yasalar böyle" dedi. Öte yandan NTY gaze- temizde önceki gün çıkan haberde. telefonla tehdit olayında Urfa bürolannın da kullanılmasıyla ilgili bir açıklamayaptı. Açıklama- da, uzman çavuşun eşini taciz eden kişinin Valilik Basın Bürosu'nda çalıştı- ğı, bu nedenle görevi gere- ği NTV'nin de aralannda bulunduğu basın kuruluş- lanyla sürekli irtibat halin- de bulunduğuna dikkat çe- kildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle