Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kRALIK 1997 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 15
snguldak K 19 Antalya
Marmara. Batı ve Orta
Karadenız, Ege, Akde-
nız, iç Anadolu, Doğu
Anadolu'nun batısı ıle Oslo
yağışlı, diğer yerler par- H e l s ı n k l
çalı az tsulutlu geçecek
K -3
K -2
Stockholm K 0
Yağışlar yağmur ve sa- Londra 8
nız'ın ıç kesımlerının BruKsel
yukseklıklert ıle Iç ve Paris
Doğu Anadolu'da karla
kanşık yağmur ve kar
şeklınde olacak
Y 7
Y
Munıh Y 5 Zürih
Bertın
Budapeşte
Madrid
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
Y
PB
PB
Y
Y
PB
Y
1
7
14
7
9
3
12
16
PB 6
A SY1T
Moskova
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Btşkek
Tifiis
Kahire
Şam
Y
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
Y
2
4
-13
0
8
2
10
19
10
Parçaıı bcıluttu I Sıslı BututSu \, ÇoK bulutkı ı Yağmurtu Kartı
•^.-A.^
Sülu kar »Gök gûrültulü
Uyuşturucudan büyük gelir• Baştarafı 1. Sayfada
vüzde sekseninin Türkiye "den geçtiği-
ni söylüyordu. Türk polisi buna karşı-
hk Balkan rotasındaki uyuşturucunun
yüzde 65'imn Türk polisi tarafından ya-
kalandığını açıkladı. Ancak tngilizba-
kan yardımcısmdan Avrupa'nın Türki-
ye"ye nasıl baktığını öğreniyorduk. Av-
rupalılara göre ABD için Kolombıya
neyse, Avrupa için Türkiye öyleydi. A\-
rupalılar, Türkiye'nin uyuşturucu işin-
de bir istasyon olduğukanısındalar. Bu-
nu Türkiye de kabulleniyor, uyuşturu-
cuyla mücadeksinin kabul edilmesini
istiyor. Tek çelişkı. istasyonun niteliği
konusunda. Avrupahlar Türkiye'nin
"ana ıstasyon" Türkiye ise "ara istas-
yon" olduğunu kabuüeniyor.
Uyuşturucu üretim merkezınin "aran
hilaT yani Ortadoğu. Iran ve Afganis-
tan-Pakistan oldu|u biliniyor. Burada
üretilen uyuşturucu üç yol izliyor. Bi~
rinci yol. Suriye üzerinden Hatay- Ada-
na-îstanbul hattını izleyerek Avmpa'ya
ulaşıyor. ikinci yol. lran-Doğu Anado-
lu-Adana-Mersin veya Istanbul üzerin-
den deniz yoluyla Avrupa'ya geçiyor.
Üçüncü yol ise tran-Kuzey Irak-Suriye-
Güney Kıbns-Türkiye hattında yer alı-
yor. Son zamanlarda, SSCB'nin dağıl-
masıyla birlikte Rus, Ceçen ve Bakû
mafyalannın hızlı etkisi, merkezi oto-
ritenin yıkılmasıyla, Orta Asya cumhu-
riyetlerinde patlayan uyuşturucu üreti-
minin Kafkaslar üzerinden deniz ya da
karayoluyla Türkiye"ye sokulduğu gö-
rülüyor.
Adalet Bakanhğı'nın verilerinden
yola çıkılarak yapılan hesaplamalara
göre Türkiye'de mafyanın 23 bin tetik-
çisi oldugu açıklanmıştı. Butetikçilerin
aylık geliri 100 milyon lira olarak he-
saplanırsa. mafyanın sadece personel
giderlerinin 30 trilyon lira olduğu orta-
ya çıkıyor. Aylık 30 tnlyon lira perso-
nel giden olan bir sektörün cirosunun
ayda 300 trilyon olduğu kabul ediliyor.
Uyuşturucu ve kara paranın patlama-
sı, Orta Asya Türk cumhuriyetleri ve
Afganistan'daki siyasi iradelerin çök-
mesinden. ortaya çıkan yeni iradelerin
ise bir kalkınma modeli olarak yasadı-
şı ricaret sermayesini seçmiş olmalann-
dan kaynaklanıyor. Örneğin Afganis-
tan'daki mücahitler yönetimle savaştık-
lan dönemde yaptıİdan uyuşturucu ti-
caretinden daha sonra da vazgeçmiyor,
Taliban hareketi de bu ticaretten payını
ahyordu. Bölgede yeni üretim alanlan
açıldı ve uyuşturucu üretimi patladı. El-
bette ticareti de. Önceleri 50-100 gram,
1 kilo, 100 kilo derken son dönemlerde
Lucky-S olayında olduğu gibi bir gemi
dolusu (14 ton) ya dabir T1R dolusu ya-
kalanmaya başlandı. Uyuşturucuda
coğrafya ve ciro yükseldikçe. uyuşturu-
cu işlerine kanşan resmı görevlilerin sa-
yısı da giderek artmaya başladı. Örne-
ğin, 80'h yıllann ortalanna kadar bu tür
olaylarda Zahit Aveıbaşıoğlu adlı polis
müdürü, bir vali ve MHP senatörü Kud-
ret Yener'in adlan geçerken özellikle
Susurluk kazasmdan sonra ortaya çıkan
bilgiler sayesinde başbakan, bakan, ge-
nel müdür. general, albay. emniyet mü-
dürü düzeyinde birçok adla uyuşturucu
ve kara para arasında rahathkla ilişki
kurulmaya başlandı.
• Türkiye, 12 Eylül darbesine 70
cente muhtaç durumda girdi. 1983 Ka-
sım seçımlennde ılaidara gelen Turgut
ÖzaL gözünü Türk mafyasmın Isviçre
bankalannda yatan 23 mîlyar dolanna
dikmişti. Bunun için de Yaşar Aktürk,
Suphi Aşıeıoğlu, Emin Görpe ve Nas-
rullahAyantarafından. 1985-1986 yıl-
lannda yaklaşık 500 milyon. Lübnanh
Şekerci ailesinin Shacargo AG firma-
sıyla yapılan görüşmelerin ardmdan
günde 4-5 milyon dolar, 14 Mart
1986'daki yüzde 7'lik devalüasyondan
sonra ise yüzlerce milyon dolar Türki-
ye'ye sokuldu ve Merkez Bankası ra-
hatladı. Yalnız Şekerci biraz kanşık bir
adamdı. Örneğin C1A adına Afgan mü-
cahitlerine 25 milyon dolar gönderiyor.
dövize çevrilebilir mevduat hesabı adı
altmda Türk bankalanna 300 milyon
dolar kara parayı kredi olarak v eriyor-
du. Bu tür finans kurumlanndan alınan
kredilenn ise kara para aklamanın en bi-
linen yolu olduğu ortadaydı. Avrupa'da-
kı Türk bankalan, aldıklan bu tür kre-
dilerle diğer Avrupabankalannı çoktan
sollamışlardı.
% 1985 yıhnda, Sicilya mafyasmın
1.3 milyar dolarlık kara para aklama
operasyonu ile ilgili açılan soruşturma-
da, dosyadaki belgeler arasında Emlak-
bank'ın Mecidiyeköy şubesinin de adı
geçiyordu.
9 Hazinenin yüzde 50 süper faizle
40 trilyon lirahk Hazine bonosu sattığı
günlerde, ne Türk lirası mevduatlann-
da ne de döviz mevduatlanndabir azal-
ma oldu. Bu durum bir tek şeyi göste-
nyordu. Kara para devletin çıkardığı
Hazine bonolanyla aklanıyordu.
• Şubat 1997'de Belçika'dan Kıb-
ns'a gelen Murat Suka adh kişi, 12 mil-
yon 510 bin franklık bir çeki, Susurluk
olayında adı bolca geçen ve ortakları
arasında Tank Ümft'ın de bulunduğu
Kıbns Merchant Bank'ta bozdurmak
isterken yakalandı.
% 9 Mayıs 1997'de Kombassan'ın
müdürü A.Ö. Stuttgart'tan Ankara'ya
gelirken pasaportuna işletmediği 1.5
'Türkiye enerjiköprüsü'
• Baştarafı 1. Sayfada
mamlayacagını anlatan
Türkmenbası. "Bizim için
öncelikli hat Türkmenis-
tan- İran-Türki>e gaz boru
hattıdır. 2000 \ ılının 1 Ocak
gününde Türkiye'deki
ocaklardaTürkmen gazımn
\anma>ahaşla>acağına ina-
nıjorum" dedi.
Bu güzergâhtan geçecek
hattın her üç ülkenin eko-
nomisine de katkıda bulu-
nacağmı belirten Türkmen-
bası.rtran'la, dün rçsmi gğ^4
rüşmelere başladıklannı,
bugün de Iran Cumhurbaş-
kanı Muhammed Hate-
mi'nin katılımıy la Türkme-
nistan-lran gaz boru hattını
hizmete açacaklarını anlat-
tı. Türkmenbaşı. projelerin
hayata geçirilmesinde en
büyük yardımcımn Türk
firmalan olacağma inandı-
ğını ıfade ederek "Ssçin \A-
maz'la Hazar Denizi'nin al-
tından doğalgaz boru hatü
geçirttmesi konusunu dagö-
rüştük. Hazar'ın statüsüvle
ilgili sorunlan çözmemiz
noktasmda hu projeye de iş-
lertik kazandıracağjz" diye
konuştu.
Ortakbildiri ~
Türkmenistan Cumhur-
başkam Saparmurat Türk-
menbaşı ve Yılmaz'ın im-
zalanyla yayımlanan ortak
bildiride. iki ülke liderleri
arasında yapılan görüşme-
lerde, Türkrnen-Türk ilişki-
leri, bölgesel \e uluslarara-
sı könular da dahil olmak
üzere ekonomik ve sosyo-
kültürel alanlarda mevcut
işbirliğinin daha da gelişti-
rilmesi konulannda aynntı-
h görüş alış\erişinde bulu-
nulduğu belirtildi.
İki ülke liderlennm.
Türkmenistan ve Türkiye
arasındaki ortakhğın her i-
ki ülkenin çıkarlanna hiz-
met ettiğinı ve dış politika-
lanmn öncelikli unsurunu
oluşturduğunu bir kez daha
tev it ettiklen kaydedilen
bildiride. "Taraflar, Türk-
men-Türk işbirtiginin her
alanda.daha da getiştiribne-
si için gerekli potansiyel ve
geniş imkânlann mevcudi-
yetinivurgulannşlardn-" de-
nildi.
Ortak bildiride. iki ülke-
nin enerji, üretim ve sevk sis-
temlerinin gelıştirilmesi ko-
nusunun dagörüşüldüğü be-
lirtilerek şunlar kaydedildi:
"Taraflar, Türkmenistan ve
Türkhe Curahumeti ara-
sında, Türkmenistan''daki
petrol ve gaz yataklannın
aranması ve işletilnıesi dahil
olmak üzere enerji alanında
mevcut işbiriigiıun daha da
arrünlması imkânlan üze-
rinde durmu^lar. bu alanda
anlaşmalar yapılmasında
karşüüdı yarar bulunduğu-
na işaret etmi^erdir.
Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı Mesut Yıhnaz,
Hazar'ın statüsünün taraf-
lar arasında görüşmeler yo-
luyla belirtenmesinin Türk-
menistanüe diğer kıyıdaşüt-
keterinvebu bölgedeyabrun
>apmtş otan şirkederte ülke-
lerin yaranna olduğunu ve
hidrokarbonürünlerinin bir
anewvlçıkarüaraksevkedü-
mesinin. başta Türkmenis-
tan olmak üzere tüm bölge-
nin banş ve tstikran için bü-
yük bir öneme haiz okluğu-
nu belirtnıiş,buçerçeveiçin-
de Türkmenistan ik .\zer-
bavcan arasında ikib göriiş-
meler yapılması karannın
bir an önce uvgulanmas» te-
mennisinde bulunmuşbır.
Taraflar. Türkmeniş-
tan'dan"fBrfâ\e'>e w Avru-
pa'ya doğalgaz nakli konu-
sundakiikiliveçoktaraflıça-
balan memnunivetkka>det-
mişlerdir. Bu bağlamda. iki
ülke liderleri yukanda anı-
lanproje de dahilolmaküze-
re, enerji alanındaki söz ko-
nusuçabalara uluslararası fi-
nans kunımlanıu dahil et-
meninönemiüzerindemuta-
bık kalnuşlardır. Türkiye.
Türkmenistan'dan doğaigaz
satın alma kararmt teyit et-
miştir. İkitarafbu amaçlage-
rek Ha/ar Denizi.gerek İran
üzerindengaz naUine ilişkîn
fuibilite çalışmalanmn bas-
latüması hususunda nıuta-
bıkkalnuşlardır"
Türkmenbaşı, Yılmaz'a
Türkmenistan'm dünyaca
ünlü Ahalteke türünde 4 ya-
şında bir at hediye etti. Yıl-
maz'ın Saray'a gelişi sıra-
sında atınpasaportunu Baş-
bakan'a veren Türkmenba-
şı. "Size kjlıç, kuşam da ve-
relinı. Atalanmız gibi Anka-
ra'ya kadargidin" diye esp-
ri yaptı.
Türkmenistan'daki te-
maslannı tamamlayan Baş-
bakan Ytlmaz. daha sonra
geçtiği Bakû'da Azerbay-
can Cumhurbaşkanı Hay-
dar Aliyev tarafından kabul
edildi. Aliyev ile Yılmaz
baş başa görûşmeye geçer-
ken Azerbaycan Dışişleri
Bakaru Hasan Hasanov da
basına açıklamalarda bu-
lundu. Hasan Hasanov, Ali-
yev \le Yılmaz'ın görüşme-
sinin, ikili ve üçüncü ülke-
lerle ilişkilerin geliştirilme-
si ve bu çerçevede Yıl-
maz'ın ABD ve Türkmenis-
tan ziyaretlerini ilgilendir-
diğini. Bakû-Ceyhan boru
hattı konusunun da ele alın-
dığını bildırdi.
Yılmaz, Türkmenistan'a
düzenlediği üç günlük ziya-
reti tamamlayarak dün ak-
şam saatlerinde Türkiye'ye
döndü. Yılmaz, Esenboğa
Havalimam'nda yaptığı
açıklamada, temaslan sıra-
smda. Türkmen doğalgazı-
nın hem Hazar alnndan hem
de tran üzerinden zaman
kaybedilmeden taşmması
için fizibilite çalışmalanmn
başlatılmasına yönelik bir
muhtıra imzaladıklannı
kaydettı.
Yılmaz, Türk müteahhit
şirketlerinin Türkmenis-
tan'da gerçekleştirdikleri
projeleri inceleme fırsatı
bulduğunu belirterek yurt-
dışında iş yapan şirketlere
verilen Exımbank kredısi-
nin arttmlacağını bildirdi.
CHP l i d e r i B a y k a l ' c l a n B a ş b a k a n Y ı l m a z ' a t e p k i
'Başansızlığabahane anyor'
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-
Başbakan Mesut Yılmaz'ın. "hükü-
metinönünüCHP'ıdnkapatüğı'' yö-
nündekı açıklaması CHP'den tepki
gördü. CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, Başbakan Yılmaz'ın başan-
h olmak için gereken kararian alaca-
ğı yerde, başansızlığına bahane ara-
maya başladığmı söyledi. Başbakan
^aakBBCısı BöteatJw«yit:»b "ÖnÎK
müzü gBremiyonız'' sözleri siyasct
kulislerini hareketlendirirken Başba-
kan Yılmaz da Aşkabat'ta "Baykal
maniolmaktan \azgecerse önümüzü
daha net görebiliri/" açıklamasını
yaptv. CHP lideri Baykal ise. dün bu
yöndeki sorulan yanıtlarken hükü-
metin kendi başansızhgma baJıane
aradığını söyledi. tktidan "öjTjama-
sını bfimeyen geüne" benzeten Bay-
kal, "İktidara 'oyna' tkyince 'yerim
dar' dKor" diye konuştu. Dünyanın
hiçbir yerinde. kendi başansını mu-
halefet partisine bağlayan bir iktidar
örnegi görülmediğini kaydeden Bay-
kal, iktidannyalnızca başansız değil.
aynı zamanda "•kadirbilmez" oldu-
ğunu söyledi. Baykal, sözlerini şöy-
le sürdürdü:
*CHP,SaymMesut\ ılmaz'ınbaş-
bakan olmasını saglanuşör ama ar-
t»U anlaşılnnştır kj Sayın Mesut \A-
maz'dan tutark, ilkdi, tesarcüi bir
başbakan çıkarmay a CHP'nindegü-
cü yetnüŞor. CHP'ıun Sayuı Mesut
Vılma/'a yapacağı bu kadanhr. Bir
muhalefet partisi olarak iktidann ba-
şansını garantietme imkânumz yok-
tur."
CHP Genel Sekreter Yardımcısı
Haydar Oymak da. dün düzenledi-
ği basın toplantısında iktidann,başa-
nsızhklanna bahane olarak CHP'yi
göstermeye çalıştığını söyledi. Oy-
mak. "Hukümetten kaçmak için ba-
hane amorlar. Bu bahaneyi onlara
vermeyeceğiz* dedi.
Zonguldak muhabirimizinhaberi-
ne göre CHPGenel Sekreteri Adnan
Keskin, CHP Kozlu belde teşkilatı-
nm açılış toreninde yaptığı konuş-
mada, Başbakan'm Susurluk davası
ile ilgili sözlerini anımsatarak şunla-
rvsöyledi: , -r, .- .
"6 «ç-ükbaşbakanhk sana helalol-
mazSavm MesutYümaz. Azuüık hû-
kümetj döneminde 20 °ün kalsayduı
elindeki belgeleri ortaya koyup Su-
suriukolavınıçözecektin. Hani nere-
de topluma verdiğin sözlerT
Keskin, Ecevit'i de CHP'li yöne-
ticilerle yan yana gelmekten kork-
makla suçladı ve Ecevit'in kapah ka-
pılar ardında ırkçı, şovenist anlayışa
sahip partilerle el sıkışıp. FethuUah
Gükn'c şirinlik yaptığını söyledi.
Kara paraya gözaltı kalkıyor
DEVRİMSEVİMAY
Kara paranın Aklanmasının Orüen-
mesıne tlişkııv Kanun sulandınlıyor. Ka-
raparacılannyakalanmasında en önem-
li araçlardanbiriolan '"bankalann5mö-
yann Ü2erindeki işlemlerle ilgili devam-
h bUgi vermesini düzenkyen >önetme-
fik" etkisiz hale getirilerek önceki haf-
ta Bakanlar Kurulu'na sunuldu. Yönet-
meliğın bu şekliyle onaylanması halın-
de kara parayla mücadelenin büyük öl-
çüde sekteye uğrayacağı vurgulanıyor.
Türkiye koşullannda devamlı bilgi akı-
şının şart olduğunu belirten
yetkililer, bu akışın engellen-
mesinde finans çevrelerinin
önemli etkisinin bulunduğu-
nu savundular.
L'luslararası arenada "kara
paranınçamaşırmakinesi" ol-
makla suçlanan Türkiye,
OECD Mali Eylem Gru-
bu'nun (FAFT) özellikle ha-
ziran ayından bu yana Roma
ve Paris toplantılannda ciddi
uyanlar almıştı. Bu uyanlar
doğrultusunda Maliye Bakan-
lığı'na bağlı Mali Suçlan
Araştırma Kurulu'nun hazır-
ladığı 5 milyann üzerindekı
bütün hesaplann "gözalüna
alınması"m da içeren yönet-
melik taslağı 24 Eylül'de Ba-
kanlar Kurulu'na getirilmişti.
tş dünyasırun ve finans çevre-
lerinin yoğun baskısı altında
kalan MesutYılmaz hüküme-
ti ise "EkonomiyedarbeN'ura-
mayız" gerekçesiyle yönet-
meliğin uygulanmasım 1
Ekim 1997'den 1 Ocak 1998'e
ertelemişti. Bu süre içerisinde
bilgisayar altyapılanm oluş-
turması için finans kuruluşla-
nna zaman verildiği kamu-
oyuna açıklanırken bankaîar
da 5 milyar lımıtinın sorun yaratacağı-
nı, lımitin 50 milyar liraya yükseltılme-
sini istemişlerdi.
Mali Suçlan Araştırma Kurulu da bu
üç aylık süre sonunda en son 15 Ara-
lık'ta toplanarak finans çevTelen ve hü-
kümet arasında sorun yaratan sözkonu-
su Kara Paranın Aklanmasının Önlen-
mesıne ilişkin Kanun'un uygulanması-
na iüşkin yönetmeliğin 8 maddesiıu de-
ğiştirdi. Yetkililer uygulamanın sözde
"aşaman" hale getirildiğinı belirterek
bunun ashndakaraparayla mücadelenin
"sulandınlmasr anlamına geldiğini
Prof. Dr. Osman Altuğ
4
Hâkimiyet kayıtsız
şartsız borç verenin'
Marmara Üniversitesi
İktisadi İlimler Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Osman Altuğ. Kara Para-
rnn Aklanmastnm Önlen-
mesıne îlışkm Kanun'daki
"devamlı bilgi akışmınsağ-
lanmasryia ilgili yönet-
meliğin yumuşaülmasın-
da kontrol istemeyen fi-
nansçevrelerinin etkiii ol-
duğunu belirtti. Altuğ,
Türkiye'de -hâkimiyetin
kavita/ şartsız borç verkj-
de otduğunı" söyleyerek
"Oysa M Atatürk'ün vasi-
yetiolan'...yegâne vazife-
niz istikîal ve cumhuriye-
ti ilelebet muhafaza ve
müdafaa etmektir' sözû,
bugünkaraparayla müca-
dele etmekk eş aniamh-
dır" diyekonuştu. Paranın
kayıt içine ahnması konu-
sunda pek çok yasa tasla-
ğmınhazırlanması aşama-
sındabulunan Altuğ, Tür-
kiye'ninözellikle 24 Ocak
1980'den itibaren "Kzyrt
dışı Ekünomryie Kalkın-
ma Planr
T>
nı benimsediği-
ni belirtti.
Altuğ,bu tarihtensonra
servet beyannamesinin,
kamuoyunda "nereden
gddi" diye bilinen gider
esasına göre kontrolün ve
Türkparasınınkıymetinin
korunması kanunlanmn
işlemez hale getirildiğini
söyleyerek Türkiye'deki
para akışının kontrolsüz
hale getirildiğini ifade et-
ti.
vurguladılar. Yönetmeliğin 1 Ocak
1998'e kadar Bakanlar Kurulu'nda
onaylanmasınınbeklendigini ifade eden
yetkililer şunlan söykdüer. "Devamh
bilgiakışıkara paravla mücadeleiçintek
araç değOdir. Ancak çokönemlibir aya-
ğıdır.Türkiye karaparaylamücadeleet-
mekistiyor mu istemiyor mu? Önce bu-
na karar vermeti. Eğer istiyorsa, Türki-
yekoşullannda devanüı biigi akışı şart"
Avrupa ülkelerinde devamlı bilgiakı-
şmın olmadığının anımsaülması üzeri-
ne iseyetkililer "Yokamaoradadaeko-
nomikayıtaltmaalınmışdurumda.Her-
, kesin bir vergi numarası var,
herkes vergi öduvor. Bir Idşi-
nin tüm bankalarda yaptığı
tüm işlemlere en geç 6 saat
içinde ulaşabilivorsunuz.
Amerika'da ise 10 bin dolann
üzerindeki işlemler kendib-
ğindcn emniyet ağına takılı-
yor. Bizim ülkenüzin durumu
farklı. Burada haftalarca ban-
kalardan bir küçük bilgiyi bi-
le alamazsınız" diye konuştu-
lar.
Devamlı bilgi akışının sek-
teye ugratılmasının etkileri
üzerine yorum yapan bir baş-
ka yetkili ise u
Kara parayla
mücadele edilecek diye kral-
dan fazla kralcı olmamak ge-
rekir. Sstemi zarara uğrata-
mazsını/. Bu sistem kayitdışi-
dır. Dümada da böyle yapıh-
yor.Kavıtdışt ekonomhi ka>ıt
içine almak ise uzun soluklu
bir iştir. Bir anlamda hanün-
ne ekonomiyi namına cevir-
mektir" dedi. Aynı yetkili
"I)evamlı bilşiakışısagknsav-
dıçokiyi olurdu" dıyerek yö-
netmeliğin ışlevsız hale geti-
rilmesvnde sermaye kesiminin
ve bankalann büyük payı ol-
duğunu vurguladı.
milyon mark ve 28 bılezikle yakalandı.
lslami sermaye kara para aklarken su-
çüstü yakalanmıştı.
9 23 Mayıs 1997 günü Alman Fede-
ral Bankaîar Denetleme Kurulu, Al-
manya'da faaliyet gösteren Vakıflar
Bankası'na bağlı şubeleri uyuşturucu
\e diğer kirli işlerden elde edilen kara
paralan akladığı gerekçesiyle kapattı.
Arahk 1996'da Ausburg Vakıflar Ban-
kası kapatılmış, banka temsilcisı Hay-
dar Sönmez ve yardımcısı HaBl İbra-
him Uzun tutuklanrruştı.
7 Ocak 1997 günü de Hollanda'dakı
Türk bankalannın temsilcilikleri aynı
gerekçelerle kapatılmıştı. 1997 yıhnın
Ağustos ayında da Hannover Başsavcı-
lığı Para Aklama Dairesi Sorumlusu
UvreGörfich. Türkbankalan aracıhğıy-
la milyonlarca mark kara paranın Tür-
kıye'ye aktanldığını belirterek Pamuk-
bank, Zıraat Bankası ve Akbank üzerin-
deki denetimini arttırdığını belirtti.
# Haziran 1997'nin son günlerinde
Kapıkule'de bir yolcu otobüsü içinde
Türkiye'ye sokulmaya çahşılan 200
milyar lira tutannda döviz yakalandı.
• The Observer. 26 Temmuz 1997
tarihli sayısmda, Ingıltere Merkez Ban-
kası'nin Cyprus Credit Bank ve Tur-
kish Bank UK hakkında soruşturma
başlattığinı duyurdu. Haberde, İngilte-
re Merkez Bankası'nın, tn-
giltere'deki uyuşturucu ti-
caretinin büyük bölümünü
ele geçiren Türk mafyası-
nın paralannı akladıklan
için iki KKTC bankası
hakkında çok yönlü araş-
tırma yaptığı kaydedildi.
9 Uyuşturucu Jeopoli-
tik Gözlemevı, 1997 yıh-
nın Eylül ayında yayımla-
dığı raporunda, Türkiye
uyuşturucu raporunda
merkez ülke olarak tanım-
landı ve emniyetten ordu-
ya. başbakanhk yapan po-
litikacılardan mılletvekil-
lerine kadar birçok devlet
görevlisi uyuşjyrycu ka-
çakçısı olarait suçlandı.'
• Adli Sicil ve Istatistik
Genel Müdürü Mustafa
Tören Yücel, Türkiye'nin
yıllık kara para stokunun
50 milyar dolar olduğunu
ve bu paranın genelde ka-
yıtdışı ekonomilerde ak-
landığını açıkladı.
• Kara para üzerine
araştırmalanyla tanvnan
Prof. Dr. Osman Altuğ ise
Türkiye'de kayıtdışı eko-
nominin 1996'da 8,
1997'nin ilk on ayında 16
trilyon lirayı geçtiğini vur-
guluyordu.
# Marmara Üniversite-
si İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi öğretim üyelerin-
den Veysi Seviğ'e göre ise
bu para 50 milyar dolar do-
layında. Prof. Dr. tzzettin
Önder ise bu miktan 70
milyar dolara kadar yük-
seltiyor.
# The Economist'in
temmuz ayında yaptığı bir
incelemeye göre Türkiye,
Rusya ve Tayland'la birlik-
te kara para yıkamaya en
uygun üç ülkeden biri.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Geriye dönüp bakınca, iyirnser olmak için de kö-
tümser olmak için de pek çok neden var. Ama ka-
bul etmek gerekir ki yıla damgasını vuran çete oldu.
Yaşadığımız her olay öncekini bastınp unuttururken
böyle bir oluşum nasıl dal budak saldı, önüne geçil-
mesi çok zor hale geldi sorusu hâlâ çengelli, soru-
ya yanrt arayışlan da engelli...
1997'ye damgasını vuran rakamlann çoğu sekiz-
li. 28Şubat'taki MGK toplantısının sonuçlan hâlâtar-
tışılıyor. 18 Haziran1
da Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e çıkıp istifasını veren Necmettin Erba-
kan, hâlâ döne döne o günlere yanıyor. Sekiz yıllık
kesintisiz temel eğitimin yasalaşmasının ardından
uygulama sancılan doğal olarak devam ediyor. Bü-
tün bu sekizli rakamlann üzerine bir de 1998'e gir-
diğimizi anımsatıp, konuyayazının başlığıyla devam
edelim.
"Devlet içindeki çete" tartışmaları, 1998'de de
devam edecek. Çete genel gidişin bir rumuzu hali-
ne geldi. Rumuz çete. Ya da çete dersem çık hukuk
dersem çıkma...
Sorunun (çjengelli olduğunu vurguladık ama,
"Madem ki aydınlanmıyor. Yapacakbirşeyyok" de-
yip, köşeye mi çekileceğiz?
Tabii ki hayır...
Bu konuda kötümser olanlar hemen şu karşılığı
verecektir.
"Kardeşim tamam, üzerine gidelim, sesimiziyük-
seltelim ama, ne çözülecek? Her şey yine eskisi gi-
bi devam edecek..."
Buna da hayır. Eğer kamuoyu bir konunun üzeri-
ne giderse neleri başarabileceğini Metin Göktepe
davası göstermeye devam ediyor.
Gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülüşünden son-
ra yaşadığımız gelişmelere bakıp davaya şu adı tak-
mıştık:
'Bir dnayet perdelemesi..."
7 Ocak 1996'da gözaltına alınan Göktepe, 9 O-
cak 1997'de "ölü bulundu"... İlk kayrtlar şöyleydi:
-Eyüp çay bahçesinde bir kişi sandalyeden dü-
şerekölmüştür...
Dönemin Istanbul Emniyet Müdürü Orhan Ta-
şanlar'ın ilk demeci de şuydu:
"Biz böyle bir kişiyi gözaltına almadık."
Ikinci ayda, Göktepe'nin gözattında öldüğü kabul
edildi.
Üçüncü ayda, TBMM olayla itgili komisyon kur-
du.
Beşinci ayda, Bursa Valiliği'ne atanan Orhan Ta-
şanlar, komisyona ifade verdi.
Yedinci ayda, 15Temmuz 1996'da Istanbul 6. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşma yapıldı. Duaış-
malann güvenli yapılması için dava Aydın'a alındı.
Onuncu ayda, 18 Ekim 1996'da Aydın'da ilk du-
ruşmayapıldı. Burası dagüvenliğe uygun bulunma-
dı. Nedeni de şöyte açıklandr.
"Adliye kent merkezinde. Duruşma kalabahk olur
da gerginlikyaşanırsa çevredeki camlar kınlabilir..."
Can kınlmış boş ver, cam kınlmasın da...
Çrtileme...
Birinci yılda, dava Aydın'dan Afyon'a alındı...
Olayın üzerinden iki yıla yakın süre geçti. 23. ay-
da, Eyüp Emniyet Amiri Seydi Battal Köse,'11 say-
falık bir ek savunma verdi. Özeti şuydu:
"Metin Göktepe gözaltında öldürüldü. Durumu
üstlehme bildirdim."
9 Ocak 1996 tarihinde netleşmesi gereken durum,
25 Aratık 1997'de netteşebildi. Bu noktaya her şe-
ye ama her şeye karşın hukuk ıçinde gelindi.
Anne Fadime Göktepe, ablalar Meryem, Gül-
süm, ağabeyler Ihsan, Paşa, ibrahim, adım adım
dava sürecini izledi. Bir kez olsun, yasalara aykın gi-
rişim içinde olmadılar. Kamuoyu onlarla birlikte ha-
reket etti. Gelinen noktanın özeti şu:
- Kamuoyu isterse, unutmazsa pek çok şey çö-
zülebilir, aydıniatılabilir.
Aynı şey devletin içinde odaktanmış yasadışı ör-
gutlenmeler için de geçerii. Mehmet Ağar'ın, Se-
dat Bucak'ın dokunulmazlığının kaldınlmasını sağ-
layan kamuoyu baskısı değil mi?
O zaman karamsariığa kapılmadan, umudu yttir-
meden çetelerden annmış, çağdaş Türkiye'yi iste-
meye devam etmek gerekiyor.
1997 için çeteleme dedik...
Dileyelim, 1998 çrtileme olsun...
Harrazi^den Ismaîl Cem'e mesaj
TAHRAN (AA) - İran Dışişleri Ba-
kanı Kemal Harraıi'nin. Dışişleri Ba-
kanı tsmail Cem'e bir mesaj gönderdi-
ği büdinldi. tRNA'nın haberine göre,
Harrazi, sözkonusumesajmı. İran Dı-
şjşlen Bakanlığı Ekonomik İşbirligi
Orgütü (ECO) İşleri Genel Müdürü
Nasrullah Kamyab aracıhğı ıle Cem'e
iletti. Harrazi. mesajında. ECO üyesi
ülkeler arasındaki tarihi ve kültürel ya-
kınlığa değinerek, ECO'nunprogram-
lannın hayata geçirilmesi için çaba
gösterilmesinı istedi. Cem'in ise Kam-
yab'ı kabulünde, ECO'nundikkate de-
ğerbaşanlar elde etmiş önemlı bir böl-
gesel örgüt olduğunu vurguladığı bil-
dirildi. Cem'in, "•kurucu üyelerin,ör-
gütün kararlannıhayatageçirmek için
işbirligi yapmalan ve üye ûlketerin or-
tak çıkariannı sağlamak için hiçbir ça-
badan kaçınmamalangercktiğini" söy-
lediği de kaydedildi. Türkiye, İran ve
Pakistan'ın kurucu üyelen olduğu E-
CO'nun 10 üyesi bulunuyor.