25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kRALIK 1997 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 15 snguldak K 19 Antalya Marmara. Batı ve Orta Karadenız, Ege, Akde- nız, iç Anadolu, Doğu Anadolu'nun batısı ıle Oslo yağışlı, diğer yerler par- H e l s ı n k l çalı az tsulutlu geçecek K -3 K -2 Stockholm K 0 Yağışlar yağmur ve sa- Londra 8 nız'ın ıç kesımlerının BruKsel yukseklıklert ıle Iç ve Paris Doğu Anadolu'da karla kanşık yağmur ve kar şeklınde olacak Y 7 Y Munıh Y 5 Zürih Bertın Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına Y Y PB PB Y Y PB Y 1 7 14 7 9 3 12 16 PB 6 A SY1T Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Btşkek Tifiis Kahire Şam Y PB PB PB PB PB PB PB Y 2 4 -13 0 8 2 10 19 10 Parçaıı bcıluttu I Sıslı BututSu \, ÇoK bulutkı ı Yağmurtu Kartı •^.-A.^ Sülu kar »Gök gûrültulü Uyuşturucudan büyük gelir• Baştarafı 1. Sayfada vüzde sekseninin Türkiye "den geçtiği- ni söylüyordu. Türk polisi buna karşı- hk Balkan rotasındaki uyuşturucunun yüzde 65'imn Türk polisi tarafından ya- kalandığını açıkladı. Ancak tngilizba- kan yardımcısmdan Avrupa'nın Türki- ye"ye nasıl baktığını öğreniyorduk. Av- rupalılara göre ABD için Kolombıya neyse, Avrupa için Türkiye öyleydi. A\- rupalılar, Türkiye'nin uyuşturucu işin- de bir istasyon olduğukanısındalar. Bu- nu Türkiye de kabulleniyor, uyuşturu- cuyla mücadeksinin kabul edilmesini istiyor. Tek çelişkı. istasyonun niteliği konusunda. Avrupahlar Türkiye'nin "ana ıstasyon" Türkiye ise "ara istas- yon" olduğunu kabuüeniyor. Uyuşturucu üretim merkezınin "aran hilaT yani Ortadoğu. Iran ve Afganis- tan-Pakistan oldu|u biliniyor. Burada üretilen uyuşturucu üç yol izliyor. Bi~ rinci yol. Suriye üzerinden Hatay- Ada- na-îstanbul hattını izleyerek Avmpa'ya ulaşıyor. ikinci yol. lran-Doğu Anado- lu-Adana-Mersin veya Istanbul üzerin- den deniz yoluyla Avrupa'ya geçiyor. Üçüncü yol ise tran-Kuzey Irak-Suriye- Güney Kıbns-Türkiye hattında yer alı- yor. Son zamanlarda, SSCB'nin dağıl- masıyla birlikte Rus, Ceçen ve Bakû mafyalannın hızlı etkisi, merkezi oto- ritenin yıkılmasıyla, Orta Asya cumhu- riyetlerinde patlayan uyuşturucu üreti- minin Kafkaslar üzerinden deniz ya da karayoluyla Türkiye"ye sokulduğu gö- rülüyor. Adalet Bakanhğı'nın verilerinden yola çıkılarak yapılan hesaplamalara göre Türkiye'de mafyanın 23 bin tetik- çisi oldugu açıklanmıştı. Butetikçilerin aylık geliri 100 milyon lira olarak he- saplanırsa. mafyanın sadece personel giderlerinin 30 trilyon lira olduğu orta- ya çıkıyor. Aylık 30 tnlyon lira perso- nel giden olan bir sektörün cirosunun ayda 300 trilyon olduğu kabul ediliyor. Uyuşturucu ve kara paranın patlama- sı, Orta Asya Türk cumhuriyetleri ve Afganistan'daki siyasi iradelerin çök- mesinden. ortaya çıkan yeni iradelerin ise bir kalkınma modeli olarak yasadı- şı ricaret sermayesini seçmiş olmalann- dan kaynaklanıyor. Örneğin Afganis- tan'daki mücahitler yönetimle savaştık- lan dönemde yaptıİdan uyuşturucu ti- caretinden daha sonra da vazgeçmiyor, Taliban hareketi de bu ticaretten payını ahyordu. Bölgede yeni üretim alanlan açıldı ve uyuşturucu üretimi patladı. El- bette ticareti de. Önceleri 50-100 gram, 1 kilo, 100 kilo derken son dönemlerde Lucky-S olayında olduğu gibi bir gemi dolusu (14 ton) ya dabir T1R dolusu ya- kalanmaya başlandı. Uyuşturucuda coğrafya ve ciro yükseldikçe. uyuşturu- cu işlerine kanşan resmı görevlilerin sa- yısı da giderek artmaya başladı. Örne- ğin, 80'h yıllann ortalanna kadar bu tür olaylarda Zahit Aveıbaşıoğlu adlı polis müdürü, bir vali ve MHP senatörü Kud- ret Yener'in adlan geçerken özellikle Susurluk kazasmdan sonra ortaya çıkan bilgiler sayesinde başbakan, bakan, ge- nel müdür. general, albay. emniyet mü- dürü düzeyinde birçok adla uyuşturucu ve kara para arasında rahathkla ilişki kurulmaya başlandı. • Türkiye, 12 Eylül darbesine 70 cente muhtaç durumda girdi. 1983 Ka- sım seçımlennde ılaidara gelen Turgut ÖzaL gözünü Türk mafyasmın Isviçre bankalannda yatan 23 mîlyar dolanna dikmişti. Bunun için de Yaşar Aktürk, Suphi Aşıeıoğlu, Emin Görpe ve Nas- rullahAyantarafından. 1985-1986 yıl- lannda yaklaşık 500 milyon. Lübnanh Şekerci ailesinin Shacargo AG firma- sıyla yapılan görüşmelerin ardmdan günde 4-5 milyon dolar, 14 Mart 1986'daki yüzde 7'lik devalüasyondan sonra ise yüzlerce milyon dolar Türki- ye'ye sokuldu ve Merkez Bankası ra- hatladı. Yalnız Şekerci biraz kanşık bir adamdı. Örneğin C1A adına Afgan mü- cahitlerine 25 milyon dolar gönderiyor. dövize çevrilebilir mevduat hesabı adı altmda Türk bankalanna 300 milyon dolar kara parayı kredi olarak v eriyor- du. Bu tür finans kurumlanndan alınan kredilenn ise kara para aklamanın en bi- linen yolu olduğu ortadaydı. Avrupa'da- kı Türk bankalan, aldıklan bu tür kre- dilerle diğer Avrupabankalannı çoktan sollamışlardı. % 1985 yıhnda, Sicilya mafyasmın 1.3 milyar dolarlık kara para aklama operasyonu ile ilgili açılan soruşturma- da, dosyadaki belgeler arasında Emlak- bank'ın Mecidiyeköy şubesinin de adı geçiyordu. 9 Hazinenin yüzde 50 süper faizle 40 trilyon lirahk Hazine bonosu sattığı günlerde, ne Türk lirası mevduatlann- da ne de döviz mevduatlanndabir azal- ma oldu. Bu durum bir tek şeyi göste- nyordu. Kara para devletin çıkardığı Hazine bonolanyla aklanıyordu. • Şubat 1997'de Belçika'dan Kıb- ns'a gelen Murat Suka adh kişi, 12 mil- yon 510 bin franklık bir çeki, Susurluk olayında adı bolca geçen ve ortakları arasında Tank Ümft'ın de bulunduğu Kıbns Merchant Bank'ta bozdurmak isterken yakalandı. % 9 Mayıs 1997'de Kombassan'ın müdürü A.Ö. Stuttgart'tan Ankara'ya gelirken pasaportuna işletmediği 1.5 'Türkiye enerjiköprüsü' • Baştarafı 1. Sayfada mamlayacagını anlatan Türkmenbası. "Bizim için öncelikli hat Türkmenis- tan- İran-Türki>e gaz boru hattıdır. 2000 \ ılının 1 Ocak gününde Türkiye'deki ocaklardaTürkmen gazımn \anma>ahaşla>acağına ina- nıjorum" dedi. Bu güzergâhtan geçecek hattın her üç ülkenin eko- nomisine de katkıda bulu- nacağmı belirten Türkmen- bası.rtran'la, dün rçsmi gğ^4 rüşmelere başladıklannı, bugün de Iran Cumhurbaş- kanı Muhammed Hate- mi'nin katılımıy la Türkme- nistan-lran gaz boru hattını hizmete açacaklarını anlat- tı. Türkmenbaşı. projelerin hayata geçirilmesinde en büyük yardımcımn Türk firmalan olacağma inandı- ğını ıfade ederek "Ssçin \A- maz'la Hazar Denizi'nin al- tından doğalgaz boru hatü geçirttmesi konusunu dagö- rüştük. Hazar'ın statüsüvle ilgili sorunlan çözmemiz noktasmda hu projeye de iş- lertik kazandıracağjz" diye konuştu. Ortakbildiri ~ Türkmenistan Cumhur- başkam Saparmurat Türk- menbaşı ve Yılmaz'ın im- zalanyla yayımlanan ortak bildiride. iki ülke liderleri arasında yapılan görüşme- lerde, Türkrnen-Türk ilişki- leri, bölgesel \e uluslarara- sı könular da dahil olmak üzere ekonomik ve sosyo- kültürel alanlarda mevcut işbirliğinin daha da gelişti- rilmesi konulannda aynntı- h görüş alış\erişinde bulu- nulduğu belirtildi. İki ülke liderlennm. Türkmenistan ve Türkiye arasındaki ortakhğın her i- ki ülkenin çıkarlanna hiz- met ettiğinı ve dış politika- lanmn öncelikli unsurunu oluşturduğunu bir kez daha tev it ettiklen kaydedilen bildiride. "Taraflar, Türk- men-Türk işbirtiginin her alanda.daha da getiştiribne- si için gerekli potansiyel ve geniş imkânlann mevcudi- yetinivurgulannşlardn-" de- nildi. Ortak bildiride. iki ülke- nin enerji, üretim ve sevk sis- temlerinin gelıştirilmesi ko- nusunun dagörüşüldüğü be- lirtilerek şunlar kaydedildi: "Taraflar, Türkmenistan ve Türkhe Curahumeti ara- sında, Türkmenistan''daki petrol ve gaz yataklannın aranması ve işletilnıesi dahil olmak üzere enerji alanında mevcut işbiriigiıun daha da arrünlması imkânlan üze- rinde durmu^lar. bu alanda anlaşmalar yapılmasında karşüüdı yarar bulunduğu- na işaret etmi^erdir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Mesut Yıhnaz, Hazar'ın statüsünün taraf- lar arasında görüşmeler yo- luyla belirtenmesinin Türk- menistanüe diğer kıyıdaşüt- keterinvebu bölgedeyabrun >apmtş otan şirkederte ülke- lerin yaranna olduğunu ve hidrokarbonürünlerinin bir anewvlçıkarüaraksevkedü- mesinin. başta Türkmenis- tan olmak üzere tüm bölge- nin banş ve tstikran için bü- yük bir öneme haiz okluğu- nu belirtnıiş,buçerçeveiçin- de Türkmenistan ik .\zer- bavcan arasında ikib göriiş- meler yapılması karannın bir an önce uvgulanmas» te- mennisinde bulunmuşbır. Taraflar. Türkmeniş- tan'dan"fBrfâ\e'>e w Avru- pa'ya doğalgaz nakli konu- sundakiikiliveçoktaraflıça- balan memnunivetkka>det- mişlerdir. Bu bağlamda. iki ülke liderleri yukanda anı- lanproje de dahilolmaküze- re, enerji alanındaki söz ko- nusuçabalara uluslararası fi- nans kunımlanıu dahil et- meninönemiüzerindemuta- bık kalnuşlardır. Türkiye. Türkmenistan'dan doğaigaz satın alma kararmt teyit et- miştir. İkitarafbu amaçlage- rek Ha/ar Denizi.gerek İran üzerindengaz naUine ilişkîn fuibilite çalışmalanmn bas- latüması hususunda nıuta- bıkkalnuşlardır" Türkmenbaşı, Yılmaz'a Türkmenistan'm dünyaca ünlü Ahalteke türünde 4 ya- şında bir at hediye etti. Yıl- maz'ın Saray'a gelişi sıra- sında atınpasaportunu Baş- bakan'a veren Türkmenba- şı. "Size kjlıç, kuşam da ve- relinı. Atalanmız gibi Anka- ra'ya kadargidin" diye esp- ri yaptı. Türkmenistan'daki te- maslannı tamamlayan Baş- bakan Ytlmaz. daha sonra geçtiği Bakû'da Azerbay- can Cumhurbaşkanı Hay- dar Aliyev tarafından kabul edildi. Aliyev ile Yılmaz baş başa görûşmeye geçer- ken Azerbaycan Dışişleri Bakaru Hasan Hasanov da basına açıklamalarda bu- lundu. Hasan Hasanov, Ali- yev \le Yılmaz'ın görüşme- sinin, ikili ve üçüncü ülke- lerle ilişkilerin geliştirilme- si ve bu çerçevede Yıl- maz'ın ABD ve Türkmenis- tan ziyaretlerini ilgilendir- diğini. Bakû-Ceyhan boru hattı konusunun da ele alın- dığını bildırdi. Yılmaz, Türkmenistan'a düzenlediği üç günlük ziya- reti tamamlayarak dün ak- şam saatlerinde Türkiye'ye döndü. Yılmaz, Esenboğa Havalimam'nda yaptığı açıklamada, temaslan sıra- smda. Türkmen doğalgazı- nın hem Hazar alnndan hem de tran üzerinden zaman kaybedilmeden taşmması için fizibilite çalışmalanmn başlatılmasına yönelik bir muhtıra imzaladıklannı kaydettı. Yılmaz, Türk müteahhit şirketlerinin Türkmenis- tan'da gerçekleştirdikleri projeleri inceleme fırsatı bulduğunu belirterek yurt- dışında iş yapan şirketlere verilen Exımbank kredısi- nin arttmlacağını bildirdi. CHP l i d e r i B a y k a l ' c l a n B a ş b a k a n Y ı l m a z ' a t e p k i 'Başansızlığabahane anyor' ANKARA (CumhuriyetBürosu)- Başbakan Mesut Yılmaz'ın. "hükü- metinönünüCHP'ıdnkapatüğı'' yö- nündekı açıklaması CHP'den tepki gördü. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Yılmaz'ın başan- h olmak için gereken kararian alaca- ğı yerde, başansızlığına bahane ara- maya başladığmı söyledi. Başbakan ^aakBBCısı BöteatJw«yit:»b "ÖnÎK müzü gBremiyonız'' sözleri siyasct kulislerini hareketlendirirken Başba- kan Yılmaz da Aşkabat'ta "Baykal maniolmaktan \azgecerse önümüzü daha net görebiliri/" açıklamasını yaptv. CHP lideri Baykal ise. dün bu yöndeki sorulan yanıtlarken hükü- metin kendi başansızhgma baJıane aradığını söyledi. tktidan "öjTjama- sını bfimeyen geüne" benzeten Bay- kal, "İktidara 'oyna' tkyince 'yerim dar' dKor" diye konuştu. Dünyanın hiçbir yerinde. kendi başansını mu- halefet partisine bağlayan bir iktidar örnegi görülmediğini kaydeden Bay- kal, iktidannyalnızca başansız değil. aynı zamanda "•kadirbilmez" oldu- ğunu söyledi. Baykal, sözlerini şöy- le sürdürdü: *CHP,SaymMesut\ ılmaz'ınbaş- bakan olmasını saglanuşör ama ar- t»U anlaşılnnştır kj Sayın Mesut \A- maz'dan tutark, ilkdi, tesarcüi bir başbakan çıkarmay a CHP'nindegü- cü yetnüŞor. CHP'ıun Sayuı Mesut Vılma/'a yapacağı bu kadanhr. Bir muhalefet partisi olarak iktidann ba- şansını garantietme imkânumz yok- tur." CHP Genel Sekreter Yardımcısı Haydar Oymak da. dün düzenledi- ği basın toplantısında iktidann,başa- nsızhklanna bahane olarak CHP'yi göstermeye çalıştığını söyledi. Oy- mak. "Hukümetten kaçmak için ba- hane amorlar. Bu bahaneyi onlara vermeyeceğiz* dedi. Zonguldak muhabirimizinhaberi- ne göre CHPGenel Sekreteri Adnan Keskin, CHP Kozlu belde teşkilatı- nm açılış toreninde yaptığı konuş- mada, Başbakan'm Susurluk davası ile ilgili sözlerini anımsatarak şunla- rvsöyledi: , -r, .- . "6 «ç-ükbaşbakanhk sana helalol- mazSavm MesutYümaz. Azuüık hû- kümetj döneminde 20 °ün kalsayduı elindeki belgeleri ortaya koyup Su- suriukolavınıçözecektin. Hani nere- de topluma verdiğin sözlerT Keskin, Ecevit'i de CHP'li yöne- ticilerle yan yana gelmekten kork- makla suçladı ve Ecevit'in kapah ka- pılar ardında ırkçı, şovenist anlayışa sahip partilerle el sıkışıp. FethuUah Gükn'c şirinlik yaptığını söyledi. Kara paraya gözaltı kalkıyor DEVRİMSEVİMAY Kara paranın Aklanmasının Orüen- mesıne tlişkııv Kanun sulandınlıyor. Ka- raparacılannyakalanmasında en önem- li araçlardanbiriolan '"bankalann5mö- yann Ü2erindeki işlemlerle ilgili devam- h bUgi vermesini düzenkyen >önetme- fik" etkisiz hale getirilerek önceki haf- ta Bakanlar Kurulu'na sunuldu. Yönet- meliğın bu şekliyle onaylanması halın- de kara parayla mücadelenin büyük öl- çüde sekteye uğrayacağı vurgulanıyor. Türkiye koşullannda devamlı bilgi akı- şının şart olduğunu belirten yetkililer, bu akışın engellen- mesinde finans çevrelerinin önemli etkisinin bulunduğu- nu savundular. L'luslararası arenada "kara paranınçamaşırmakinesi" ol- makla suçlanan Türkiye, OECD Mali Eylem Gru- bu'nun (FAFT) özellikle ha- ziran ayından bu yana Roma ve Paris toplantılannda ciddi uyanlar almıştı. Bu uyanlar doğrultusunda Maliye Bakan- lığı'na bağlı Mali Suçlan Araştırma Kurulu'nun hazır- ladığı 5 milyann üzerindekı bütün hesaplann "gözalüna alınması"m da içeren yönet- melik taslağı 24 Eylül'de Ba- kanlar Kurulu'na getirilmişti. tş dünyasırun ve finans çevre- lerinin yoğun baskısı altında kalan MesutYılmaz hüküme- ti ise "EkonomiyedarbeN'ura- mayız" gerekçesiyle yönet- meliğin uygulanmasım 1 Ekim 1997'den 1 Ocak 1998'e ertelemişti. Bu süre içerisinde bilgisayar altyapılanm oluş- turması için finans kuruluşla- nna zaman verildiği kamu- oyuna açıklanırken bankaîar da 5 milyar lımıtinın sorun yaratacağı- nı, lımitin 50 milyar liraya yükseltılme- sini istemişlerdi. Mali Suçlan Araştırma Kurulu da bu üç aylık süre sonunda en son 15 Ara- lık'ta toplanarak finans çevTelen ve hü- kümet arasında sorun yaratan sözkonu- su Kara Paranın Aklanmasının Önlen- mesıne ilişkin Kanun'un uygulanması- na iüşkin yönetmeliğin 8 maddesiıu de- ğiştirdi. Yetkililer uygulamanın sözde "aşaman" hale getirildiğinı belirterek bunun ashndakaraparayla mücadelenin "sulandınlmasr anlamına geldiğini Prof. Dr. Osman Altuğ 4 Hâkimiyet kayıtsız şartsız borç verenin' Marmara Üniversitesi İktisadi İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ. Kara Para- rnn Aklanmastnm Önlen- mesıne îlışkm Kanun'daki "devamlı bilgi akışmınsağ- lanmasryia ilgili yönet- meliğin yumuşaülmasın- da kontrol istemeyen fi- nansçevrelerinin etkiii ol- duğunu belirtti. Altuğ, Türkiye'de -hâkimiyetin kavita/ şartsız borç verkj- de otduğunı" söyleyerek "Oysa M Atatürk'ün vasi- yetiolan'...yegâne vazife- niz istikîal ve cumhuriye- ti ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir' sözû, bugünkaraparayla müca- dele etmekk eş aniamh- dır" diyekonuştu. Paranın kayıt içine ahnması konu- sunda pek çok yasa tasla- ğmınhazırlanması aşama- sındabulunan Altuğ, Tür- kiye'ninözellikle 24 Ocak 1980'den itibaren "Kzyrt dışı Ekünomryie Kalkın- ma Planr T> nı benimsediği- ni belirtti. Altuğ,bu tarihtensonra servet beyannamesinin, kamuoyunda "nereden gddi" diye bilinen gider esasına göre kontrolün ve Türkparasınınkıymetinin korunması kanunlanmn işlemez hale getirildiğini söyleyerek Türkiye'deki para akışının kontrolsüz hale getirildiğini ifade et- ti. vurguladılar. Yönetmeliğin 1 Ocak 1998'e kadar Bakanlar Kurulu'nda onaylanmasınınbeklendigini ifade eden yetkililer şunlan söykdüer. "Devamh bilgiakışıkara paravla mücadeleiçintek araç değOdir. Ancak çokönemlibir aya- ğıdır.Türkiye karaparaylamücadeleet- mekistiyor mu istemiyor mu? Önce bu- na karar vermeti. Eğer istiyorsa, Türki- yekoşullannda devanüı biigi akışı şart" Avrupa ülkelerinde devamlı bilgiakı- şmın olmadığının anımsaülması üzeri- ne iseyetkililer "Yokamaoradadaeko- nomikayıtaltmaalınmışdurumda.Her- , kesin bir vergi numarası var, herkes vergi öduvor. Bir Idşi- nin tüm bankalarda yaptığı tüm işlemlere en geç 6 saat içinde ulaşabilivorsunuz. Amerika'da ise 10 bin dolann üzerindeki işlemler kendib- ğindcn emniyet ağına takılı- yor. Bizim ülkenüzin durumu farklı. Burada haftalarca ban- kalardan bir küçük bilgiyi bi- le alamazsınız" diye konuştu- lar. Devamlı bilgi akışının sek- teye ugratılmasının etkileri üzerine yorum yapan bir baş- ka yetkili ise u Kara parayla mücadele edilecek diye kral- dan fazla kralcı olmamak ge- rekir. Sstemi zarara uğrata- mazsını/. Bu sistem kayitdışi- dır. Dümada da böyle yapıh- yor.Kavıtdışt ekonomhi ka>ıt içine almak ise uzun soluklu bir iştir. Bir anlamda hanün- ne ekonomiyi namına cevir- mektir" dedi. Aynı yetkili "I)evamlı bilşiakışısagknsav- dıçokiyi olurdu" dıyerek yö- netmeliğin ışlevsız hale geti- rilmesvnde sermaye kesiminin ve bankalann büyük payı ol- duğunu vurguladı. milyon mark ve 28 bılezikle yakalandı. lslami sermaye kara para aklarken su- çüstü yakalanmıştı. 9 23 Mayıs 1997 günü Alman Fede- ral Bankaîar Denetleme Kurulu, Al- manya'da faaliyet gösteren Vakıflar Bankası'na bağlı şubeleri uyuşturucu \e diğer kirli işlerden elde edilen kara paralan akladığı gerekçesiyle kapattı. Arahk 1996'da Ausburg Vakıflar Ban- kası kapatılmış, banka temsilcisı Hay- dar Sönmez ve yardımcısı HaBl İbra- him Uzun tutuklanrruştı. 7 Ocak 1997 günü de Hollanda'dakı Türk bankalannın temsilcilikleri aynı gerekçelerle kapatılmıştı. 1997 yıhnın Ağustos ayında da Hannover Başsavcı- lığı Para Aklama Dairesi Sorumlusu UvreGörfich. Türkbankalan aracıhğıy- la milyonlarca mark kara paranın Tür- kıye'ye aktanldığını belirterek Pamuk- bank, Zıraat Bankası ve Akbank üzerin- deki denetimini arttırdığını belirtti. # Haziran 1997'nin son günlerinde Kapıkule'de bir yolcu otobüsü içinde Türkiye'ye sokulmaya çahşılan 200 milyar lira tutannda döviz yakalandı. • The Observer. 26 Temmuz 1997 tarihli sayısmda, Ingıltere Merkez Ban- kası'nin Cyprus Credit Bank ve Tur- kish Bank UK hakkında soruşturma başlattığinı duyurdu. Haberde, İngilte- re Merkez Bankası'nın, tn- giltere'deki uyuşturucu ti- caretinin büyük bölümünü ele geçiren Türk mafyası- nın paralannı akladıklan için iki KKTC bankası hakkında çok yönlü araş- tırma yaptığı kaydedildi. 9 Uyuşturucu Jeopoli- tik Gözlemevı, 1997 yıh- nın Eylül ayında yayımla- dığı raporunda, Türkiye uyuşturucu raporunda merkez ülke olarak tanım- landı ve emniyetten ordu- ya. başbakanhk yapan po- litikacılardan mılletvekil- lerine kadar birçok devlet görevlisi uyuşjyrycu ka- çakçısı olarait suçlandı.' • Adli Sicil ve Istatistik Genel Müdürü Mustafa Tören Yücel, Türkiye'nin yıllık kara para stokunun 50 milyar dolar olduğunu ve bu paranın genelde ka- yıtdışı ekonomilerde ak- landığını açıkladı. • Kara para üzerine araştırmalanyla tanvnan Prof. Dr. Osman Altuğ ise Türkiye'de kayıtdışı eko- nominin 1996'da 8, 1997'nin ilk on ayında 16 trilyon lirayı geçtiğini vur- guluyordu. # Marmara Üniversite- si İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyelerin- den Veysi Seviğ'e göre ise bu para 50 milyar dolar do- layında. Prof. Dr. tzzettin Önder ise bu miktan 70 milyar dolara kadar yük- seltiyor. # The Economist'in temmuz ayında yaptığı bir incelemeye göre Türkiye, Rusya ve Tayland'la birlik- te kara para yıkamaya en uygun üç ülkeden biri. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Geriye dönüp bakınca, iyirnser olmak için de kö- tümser olmak için de pek çok neden var. Ama ka- bul etmek gerekir ki yıla damgasını vuran çete oldu. Yaşadığımız her olay öncekini bastınp unuttururken böyle bir oluşum nasıl dal budak saldı, önüne geçil- mesi çok zor hale geldi sorusu hâlâ çengelli, soru- ya yanrt arayışlan da engelli... 1997'ye damgasını vuran rakamlann çoğu sekiz- li. 28Şubat'taki MGK toplantısının sonuçlan hâlâtar- tışılıyor. 18 Haziran1 da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e çıkıp istifasını veren Necmettin Erba- kan, hâlâ döne döne o günlere yanıyor. Sekiz yıllık kesintisiz temel eğitimin yasalaşmasının ardından uygulama sancılan doğal olarak devam ediyor. Bü- tün bu sekizli rakamlann üzerine bir de 1998'e gir- diğimizi anımsatıp, konuyayazının başlığıyla devam edelim. "Devlet içindeki çete" tartışmaları, 1998'de de devam edecek. Çete genel gidişin bir rumuzu hali- ne geldi. Rumuz çete. Ya da çete dersem çık hukuk dersem çıkma... Sorunun (çjengelli olduğunu vurguladık ama, "Madem ki aydınlanmıyor. Yapacakbirşeyyok" de- yip, köşeye mi çekileceğiz? Tabii ki hayır... Bu konuda kötümser olanlar hemen şu karşılığı verecektir. "Kardeşim tamam, üzerine gidelim, sesimiziyük- seltelim ama, ne çözülecek? Her şey yine eskisi gi- bi devam edecek..." Buna da hayır. Eğer kamuoyu bir konunun üzeri- ne giderse neleri başarabileceğini Metin Göktepe davası göstermeye devam ediyor. Gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülüşünden son- ra yaşadığımız gelişmelere bakıp davaya şu adı tak- mıştık: 'Bir dnayet perdelemesi..." 7 Ocak 1996'da gözaltına alınan Göktepe, 9 O- cak 1997'de "ölü bulundu"... İlk kayrtlar şöyleydi: -Eyüp çay bahçesinde bir kişi sandalyeden dü- şerekölmüştür... Dönemin Istanbul Emniyet Müdürü Orhan Ta- şanlar'ın ilk demeci de şuydu: "Biz böyle bir kişiyi gözaltına almadık." Ikinci ayda, Göktepe'nin gözattında öldüğü kabul edildi. Üçüncü ayda, TBMM olayla itgili komisyon kur- du. Beşinci ayda, Bursa Valiliği'ne atanan Orhan Ta- şanlar, komisyona ifade verdi. Yedinci ayda, 15Temmuz 1996'da Istanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşma yapıldı. Duaış- malann güvenli yapılması için dava Aydın'a alındı. Onuncu ayda, 18 Ekim 1996'da Aydın'da ilk du- ruşmayapıldı. Burası dagüvenliğe uygun bulunma- dı. Nedeni de şöyte açıklandr. "Adliye kent merkezinde. Duruşma kalabahk olur da gerginlikyaşanırsa çevredeki camlar kınlabilir..." Can kınlmış boş ver, cam kınlmasın da... Çrtileme... Birinci yılda, dava Aydın'dan Afyon'a alındı... Olayın üzerinden iki yıla yakın süre geçti. 23. ay- da, Eyüp Emniyet Amiri Seydi Battal Köse,'11 say- falık bir ek savunma verdi. Özeti şuydu: "Metin Göktepe gözaltında öldürüldü. Durumu üstlehme bildirdim." 9 Ocak 1996 tarihinde netleşmesi gereken durum, 25 Aratık 1997'de netteşebildi. Bu noktaya her şe- ye ama her şeye karşın hukuk ıçinde gelindi. Anne Fadime Göktepe, ablalar Meryem, Gül- süm, ağabeyler Ihsan, Paşa, ibrahim, adım adım dava sürecini izledi. Bir kez olsun, yasalara aykın gi- rişim içinde olmadılar. Kamuoyu onlarla birlikte ha- reket etti. Gelinen noktanın özeti şu: - Kamuoyu isterse, unutmazsa pek çok şey çö- zülebilir, aydıniatılabilir. Aynı şey devletin içinde odaktanmış yasadışı ör- gutlenmeler için de geçerii. Mehmet Ağar'ın, Se- dat Bucak'ın dokunulmazlığının kaldınlmasını sağ- layan kamuoyu baskısı değil mi? O zaman karamsariığa kapılmadan, umudu yttir- meden çetelerden annmış, çağdaş Türkiye'yi iste- meye devam etmek gerekiyor. 1997 için çeteleme dedik... Dileyelim, 1998 çrtileme olsun... Harrazi^den Ismaîl Cem'e mesaj TAHRAN (AA) - İran Dışişleri Ba- kanı Kemal Harraıi'nin. Dışişleri Ba- kanı tsmail Cem'e bir mesaj gönderdi- ği büdinldi. tRNA'nın haberine göre, Harrazi, sözkonusumesajmı. İran Dı- şjşlen Bakanlığı Ekonomik İşbirligi Orgütü (ECO) İşleri Genel Müdürü Nasrullah Kamyab aracıhğı ıle Cem'e iletti. Harrazi. mesajında. ECO üyesi ülkeler arasındaki tarihi ve kültürel ya- kınlığa değinerek, ECO'nunprogram- lannın hayata geçirilmesi için çaba gösterilmesinı istedi. Cem'in ise Kam- yab'ı kabulünde, ECO'nundikkate de- ğerbaşanlar elde etmiş önemlı bir böl- gesel örgüt olduğunu vurguladığı bil- dirildi. Cem'in, "•kurucu üyelerin,ör- gütün kararlannıhayatageçirmek için işbirligi yapmalan ve üye ûlketerin or- tak çıkariannı sağlamak için hiçbir ça- badan kaçınmamalangercktiğini" söy- lediği de kaydedildi. Türkiye, İran ve Pakistan'ın kurucu üyelen olduğu E- CO'nun 10 üyesi bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle