Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ARALIK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Bol ürün, az tarbştnaTURGAY FİŞEKÇİ
1997 her şeyden önce şıırimizin ya-
şayan en büyük isımlennden FazılHüs-
nü Dağlarca'nın yıllardır yayın dünya-
sına karşı süren küskünlüğünûn sona
erdiğı yıl oldu. Dağlarca'nın yıllardır
bulunmayan pek çok kıtabı yıl içinde
yeniden basıldı. Şairin kendi de TÜ-
YAP Kıtap Fuan boyunca okurlanyla
buluştu. Şaınn aynı zamanda 70. sanat
yılıydı bu yıl. Yetmış yılda doksan bir
şiir kitabı yayunlamış. Yayımlanmayı
bekleyenlerin sayısını ise kimse bilmi-
yor. Ülkemizin yetiştirdıği en büyük şa-
irlerden binnın bütün şurlennin bulu-
namaması da ülkemize özgü bir garip-
lik.
Melih Cevdet Anday, sağlık sorunla-
nyla geçirdi yılı 'Yaşasın Edebiyat'
dergısinin ilk sayısındaki şıirleriyle
merhaba dedı okurlara.
llhan Berk, dur durak bılmeden yaz-
mayı sürdürüyor. Şeyler Kitabı Ev, Sa-
vaş Çekiç'in tipografık yorumuyla Sel
Yayınlan'nda, Galata'nın yeniden dü-
zenlenmış yeni basımı Adam Yayınla-
n'nda, Poetika'nın ilk. El Yazılanna
Vuruyor Güneş ile Uzun Bir Adam'ın
gözden geçirilmış yeni basımlan da Ya-
pı Kredi Yayınlan'nca yayımlandı.
Datça'ya yerleşmesiyle şiir verimi
artan Can YüceL bu yıl da Seke Seke
adh kitabını yayımladı. Bu şiirlerde de
bildığimiz şiir tadını sürdürüyor, için-
de bir parça Datça havası ve memleke-
tin siyası ıklımiyle birlikte.
Salâh Birsel de hızlı yazmayı sürdü-
renlerden. Bu yıl da Baş ve Ayak ile
Sevdım Seni E\ Insan adlı yeni şiir ki-
taplan yayımlandı
Mehmet Başaran, Koca Bır Troya
Dünya ile yeni şıırlerini sundu okurla-
ra.
Altmış kuşağı şairlennden Refik
Durbaş, Düşler Şairi'yle kendini özle-
yenlerle buluştu bu yıl. Aynı kuşaktan
Özkan Mert'ın 1960-1995 yıllan ara-
sındaki şiirlerini kapsayan Toplu Şiir-
leri Bir Dünyalının Notlan adıyla ya-
yımlandı.
Eray Canberk'in Ebrular'ı, bu usul
sesli şainn dünyasından yeni şiırlerge-
tirdi.
Bu yıl şiirleri üstüne en çok konuşu-
lan şaır ise Enis Batur oldu. Şairin ge-
çen yıl yavımlanan Opera adlı kitabı
23-24 Eİam günlennde Uludağ Üniver-
sitesi'nin düzenlediği bir sempozyum-
da çeşitlı yönleriyle tartışıldı. Batur'un
bu yıl içinde yayımlanan yeni şiir kita-
|)i Doğu-Batı Divanı ise-şiirimize getir-
dikleriyle üzerinde durmayı hak ediyor.
İlk kitabından bu yana olumlu eleş-
tirilerle karşılanan Şavkar Altınel önce-
ki iki kıtabıyla yeni şurlenni bir arada
getirdiği Donuk Işıklar adlı kitabını ya-
yımladı bu yıl
Abdulkadir Budak, Aşk Beni Geçer
ile bılinen şiir çizgisini sürdürdü.
OnıçAnoba,Ne ki Hiç adıyla haiku-
lannı kıtaplaştırdı.
Aii Cengizkan ODTÜ ormanının 40.
yılı için yazdığı Öğle Suyu adlı kitabın-
da doğa ve şiir üstüne kırk metinle fark-
4ı bir şiir tavnnı da göstermiş oldu.
Verimli şairlenmizden Murathan
Mungan da bu yıl iki şiir kitabı yayım-
ladı. Oyunlar. Intiharlar. Şarkılar adlı
kitap, 1978-1997 arası yazılnuş, kimi
dergılerde yayımlanmış, kımileri de hiç
yayımlanmamış şiirlerini bir araya ge-
üriyor şaınn. Öteki kitap Mürekkep Ba-
lığı ise yeni bir çalışma.
• Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın, yıllardır yayın dünyasına karşı süren küskünlüğü sona erdi.
Pek çok kitabı yeniden basıldı, 70. sanat yılında, Kitap Fuan'nda okurlanyla buluştu. Bu
yıl şiirleri üstüne en çok konuşulan şair Enis Batur oldu. Melih Cevdet Anday sağlık
sorunlanyla geçirdi yılı. Datça'ya yerleşmesiyle şiir verimi arttı Can Yücel'in. İlhan Berk,
dur durak bilmeden yazmayı sürdürüyor. Salâh Birsel de hızlı yazmayı sürdürenlerden.
1) Faal Hüsnü Dağlarca, 2) Enis Batur, 3) Can Yücel, 4) Melih Cevdet Anday, 5) İlhan Berk, 6) Salâh Birsel.
Ahmet Erhan,yeni kitabı Çağdaş Ye-
nilgiler Ansıklopedisi ile yayımlandı-
ğında büyük yankılar uyandıran Ala-
cakaranlıktaki Ülke kitabının duyarlılı-
ğını yeniden yakalamış göründü.
Bu yıl toplu şiirlerini bir araya geti-
ren bir başka şaır de Tuğrul Tanyol ol-
du: Toplu Şiirler 1971-95.
Müslim Çetik, Gögü Kokla Açılırsın
adlı yeni kıtabıyla şiirinin soyut bir çız-
giye gidişınin işaretlerini verdi.
Havdar Ergülen bu yılın Necatigil
Şiir Ödülü'nü kazanan Kırk Şiir ve Bır
ile şiir işçiliğindeki ustahğını bir kez
daha gösterdı.
Seyhan Erözcelik, 24 Kahve Falı-24
Gül Yaprağı'nda falcılann dilini şiire
taşıyarak şiir diline ilginç bir açılım ge-
tırdi.
Adnan Azar. uzun zamandır ara ver-
diğı şiıre Parçalanmış Zamanlar ile dö-
nüşyaptı buyıl.
küçük Iskender. Cıddiye Almdığım
Kara Parçalan ile yıllardır büyük bir iv-
meyle sürdürdüğü şiirini dinlenmeye
aldığı izlenimi verdi.
Yeşim Salman, ikinci kitabı Zaman
Kitabı'nı yayımladı.
Akgûn Akova, Aşk ve Kuyruklu Yıl-
dız ile eskı ve yeni sevgi şiirlerini bir ki-
tapta topladı.
Enver Ercan, Geçtiği Her Şeyi Öpü-
yor Zaman ile iki ödül birden kazandı.
Altmış kuşağından olmasına karşın
ilk şiir kitabı Insan Arkadaşınındır'ı bu
yıl yayımlayan Hüseyin Peker, kuşağı-
na özgü kimi duyarlıklan ışledıği şı-
iriyle çıktı okur karşısma.
Şiir kıtaplanna yaptığı tipografik yo-
rumlarla ılgi çeken grafik sanatçısı Sa-
vaş Çekiç bu yıl kurulan No Yırmi Ye-
di Yayınlan'nda kendi yaptığı düzenle-
melerle şiir kitaplan yayımladı. Bu di-
zide Mehmet Taner'in Sıperler, Turgay
Kantürk'ün Göl Felaketlen, EngnTur-
gut'un Bayan Elma. Enver Topalog-
lu'nun Kristal Krarı yayımlandı.
Bu yıl Hera Şiir Kıtaplığı da şiır ya-
yınını sürdürdü. Bu dizide de Bedrettin
Aykm'ın Yalnızlıklar, Fikret Demi-
rağ'ın Eros'un Oku, Adil îzd'nın Gü-
nizi, Arife Kalender Önei'in Gül Küs-
tü, Safa Fersal'ın Iffet Hanım ile Sabri
Bey, Nur'un Ay Yorgunu, Elif Sor-
gun'un Içımizdeki Günler'ı yeraldı.
Bu yıl ünlü eleştirmenımiz Fethi Na-
d de Şiir Yazılan'nı ayn bir kıtap ola-
rak yayımladı. lyi Şeyler Yayınlan'nca
basılan kıtap, şiir okurlannın kayıtsız
kalamayacaklan yazılarla dolu.
•••
Bunca kitap arasında şairine para ka-
zandırmış olan var mıdır derseniz yok-
tur derim. Her şeyi tecim metaı duru-
muna sokmayı başaran günümüz dün-
yasında şıırin kendini bundan uzak tu-
tabilmesi bu sanatlann en hasına özgü
birayncalık.
Şiir yayıncılığında belki de bu neden-
le, antoloji yaymcıhğı giderek ağırlık
kazaruyor. Çeşitli yayınevlerinın anto-
loji hazırlıklan sürüyor. Adam Yayınla-
n'nın başlattığı. şairleri en seçkin şiir-
leriyle yeni okurlara ulaştırmayı amaç-
layan 'Seçme Şiirler' dizisinde on iki
ünlü şairimızın kitaplan yayımlandı.
Ancak 16 Kasım 1997 günkü Resmi
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe gi-
ren Telif Haklan Yasası'nın yürütülme-
sine ilişkın yönetmelik bu tür çalışma-
lan büyük ölçüde güçleştireceğe benzi-
yor. Yönetmeliğe göre. antoloji yayım-
layabilmek içın kitapta yer alacak her
şair ya da yazardan noterde 'muvafa-
katname' alınması gerekiyor.
Haklann korunması açısından son
derece önemli olan bu yasanın uygula-
mada sorunlarla karşılaşacağı ise he-
men bellı oluyor. Bu nedenle Kültür
Bakanlığı'nın uygulamalarla ilgili ge-
çici bir danışma masası kurması yerin-
de olacak.
•••
Tartışmalar açısından durgun bir yıl-
dı 97. TÜYAP Kitap Fuan sırasında dü-
zenlenen şiır toplantılanna büyük ilgi
vardı. Ancak konuşmalarda herkesin
kendi kafasındaki düşünceleri ortaya
dökmesı nedeniyle genellikle ortak tar-
tışma konulan yaratılamadı.
Yılın sonlannda ise önce 'Gösteri'
dergisi '9O'lı yıllann şiin konulu bir
dosya yayımladı; ardından da 'Tempo'
dergisinde yakın yıllarda şiire başlayan
gençlerin öfkeli açıklamalan yer aldı, a-
ma bunlar da basma magazin gereci ol-
ma»ın ötesine geçemedı.
Deldcmşöre 'doğru'dokunmak
BERAT GÜNÇIKAN
Nerede ve nasıl duracagını bileme-
mek... "Doğru" ve "gerçek" bir yo-
lu asla bir bakışta kestirememek... Sa-
dece bir günü düşsel ısteklerle sırtla-
yıp kesintisiz sürdürememek... Hep
ama hep kesik çizgiler halinde yaşa-
mak...
Türkiyeliysek ve yedi yüz bilmem
kaç metre karelik toprak. bizim, hatta
bizden çok öncekilerin bildiği kırmı-
zılıktaysa -dünyanın yansından fazla-
sının ba>Tağında kırmızınm mutlak
renk olması mı besler topraklann kır-
mızılığmı? Çaresı yok, uzun sürecek
yolculuklanmız. Ve bütün sorulanmız
yalpalayacak, yanıtlanmız da...
Ta ki, bakmayı öğrenene kadar.
Bakmayı. ancak insanca ve insan-
dan yana gözle bakmayı öğrendiği-
mizde toprağın sadece toprak olduğu-
nu bıleceğız. Ve kırmızıy a, kırmızıdan
başka bır anlam yüklemeyeceğiz.
İşte o zaman, "kayıp"lanmız olma-
yacak.
Ama bugün var. 1980'den bu yana
yedi yüzü aşkm kadm, erkek ve çocuk
kaybedildi. Arjantın, Nikaragua, Ko-
lombiya, Meksika gibı "üçüncü dün-
ya ülkeleri"nin fılmlerinden, haberle-
rinden süzülen acılar \Tirdu yüzümü-
ze. Kim olduğumuzu, nerede durdu-
ğumuzu gördük bir kez daha..."Bak-
mak"ı bılen herkese ise bu acıyı yan-
sıtmak düştü... Aclan Uraz bir fotoğ-
raf sanatçısı olarak üstlendi yansıtma-
yı. Çağdaş Yayinlan'ndan çıkan "Cu-
martesi Anneleri" kitabının önsözü-
ne de şöyle yazdı:
"21. yüzyıia beş kala başlayıp, iki
kala halen devam eden bir Cumar-
tesi öyküsüdür bu. 'Cumartesi An-
neleri'nin öyküsüdür.
Albünıde yer alan fotoğraflar
Türk dernokrasi tarihinin görsel bir
kesitidir. Yalın bir objektiften yan-
sımalardır. Fotoğrafın önemli bir iş-
levi de görsel tarih yazıcıhğı değil
midir?"
Tarihi yazmak Uraz için, geçen yaz
başı, Pera'yı görüntülemek amacıyla
TüneFe çıkmasıyla başladı. Bir bank-
ta uyuyan kedi arkastndaki simitçi,
soldakı tramvay, raylar, binalar arasın-
da tuhaf bir sessizlik konunun eski
Beyoğlu'nu görüntülemekten çıkaca-
ğının haberinı verdi Saat henüz on bir
ve onlarca polis kasklan. coplan ve
kalkanlanyla işte. oradalar... Bütün
mekânlara olduğu gibi Beyoğlu'na da
"sahip"ler
/ki yılı aşkın bir
zamandır olağandışı
yaşanan cumartesi
gününü, cumartesi
insanlannı siyah-beyaz
fotoğraflarla bir albümde
topladı Aclan Uraz.
Galatasaray'a doğru ilerledikçe, bu
sahiplik tek tip bir görüntüye dönuştü,
barikatlar, barikatlar... Tam o noktada,
Galatasaray Lisesi'nin önünde, me-
meli "yunus"un adım alıp kendılenni
"yakın ve sıcak" kılmaya çalışan
"motorize" birliklerle karşılaştı, bir
de güvercınlerle. Objektifı hâlâ sakin
ve güneşliydi...
11.45. Galatasaray Lisesi'nin önü
hareketlendı. Ellerinde fotoğraflany-
la, kadınlar, erkekler ve çocuklar du-
vann dibinde yerini aldı. Uraz'ın ob-
jektifi, başka objektiflerin çektiğı fo-
toğraflarla karşılaştı. Hasan Ocak,
Talat Türkoğlu, Kenan Bilgin, Düz-
gün Tekin, Savaş Buldan... Fotoğraf-
lan saran çağnlar, tt
ne oluyor" soru-
sunun açık yanıtıydı:
-Katillenni istiyoruz!
-Sağ aldınız. sağ istiyoruz...
-Kayıplan unutmayacağız...
Aclan Uraz kezlerce dokundu ob-
jektifıne. Hasan Ocak'ın babasmın öf-
kesini, ağzı siyah bantlı kız kardeşleri,
annelerin beyaz başörtülerinin altın-
daki kederi, çocuk aklınm neşeye bu-
landınp gizlediği sızıyı görüntüledi.
Cenevizlilerden Osmanh'ya bütün
tarihlerin kesiştiği o köşe, yakın tari-
hin tanıdığıydı artık. Uraz'ın objektifı
de tanıklığın dili. Şöyle aktardı:
"Amacım, çağına tanıklık eden
tüm sorumluluk sahibi insanlara
özgü bir çabadır. Gelecek kuşakla-
ra bir gönderme, bir anımsatmadır
çabam. Dik gelen keskin öğle ışığın-
da demokrasinin fotoğrafinı çekme-
nin zorluğuna karşın..."
İki yılı aşkın bır zamandır olağandı-
şı yaşanan cumartesi gününü. cumar-
tesi insanlannı sıyah-beyaz fotoğraf-
larla bir albümde topladı Aclan Uraz.
Bu, Uraz'ın üçüncü albümü. 1986'da
başladığı fotoğrafçtlığı bir yıl sonra
ilk sergisı "Çocuk tşçiler"le belge-
lendirdi. 1995'te "Çocuk tşçuer2"
sergisi ve albümüyle objektifınin yö-
nünün değişmeyeceğinı gösterdi. Al-
bümlerinden 12 fotoğraf, Bibliothe-
que Natıonale koleksiyonlanna alındı.
1992'de ise Uluslararası Fotoğraf Fe-
derasyonu (FIAP) tarafından verilen
"AFIAP" (Uluslararası Fotoğraf Sa-
natçısı) unvanına değer görüldü.
Çocuklann olağandışı koşullarda
çalıştınldığı, bu çalıştırmanın kanık-
sandığı. hatta "erdem" sayıldığı ülke-
lerde yaşanan her şeyin olağandışı ol-
ması İcaçınılmazdı.
Uraz, deklanşöre bir kez daha fo-
toğraflara utançla bakmayacağımız
günler içın dokundu... 'Cumartesi Anneleri'ni Çağdaş Yayınlan yayımladı. (Fotoğraf: ACLAN URAZ)
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Yıl Sonu Duyarlıklan
Zaman ocak ayına doğru tırmanmaya başlamasın
düşlerimin ağaçlannda sevinç yeşilleri. Her dalında
yeni bir ben.
Az şey mi bir yıl daha yaşamak.
Çözülmeden, usun rayından çıkmadan, doğru bul-
dukianmızı, güzel gördüklerimizi elimizin tersiyle tt-
meden bır yıl daha yaşamak az şey mi.
Üstelik hem eski oluyorsunuz, hem yeni.
Bir yılın daha geçuğıni algılamak, sanki o başı so-
nu belirsiz süre kavramıyla aramızdaki gizli kavgadan
yenilmeden çıkma varsayımına göturür beni. Yaşam-
la alışverişi koparmamanın, ıçımizde henüz kaynağı
kurumayan, meydan okuma gücüne bağlı bir iyim-
serlik dalgası bu belki.
Bır yıl daha ayakta kalmanın derin mutluluğu.
Gencin karamsan, geleceği kapalı görme batağı-
na düşerek canına okur yaşamakta olduğu acı tatlı
günlerin.
Önünde kalan zamanı da geleceğin bir parçası
olarak göremeyen yaşlının karamsan ihtiyarlık ha-
pishanesine düşer. Kaç yılı geride bırakmış olursak
olalım bır gelecek yok mu onümüzde, ben ona ba-
kanm. O geleceğin ana damarian bizim us gücümü-
ze, yüreğimize, yanı var olma istencımize bağlıdır.
Edebiyattan tanıyoruz yaşama sevincıni yitirmenin
tuzağına düşen şairleri, yazarlan.
Insanoğlunun en ele avuca sığmaz yaşlannda,
düşlerle sarmaş dolaş olduğu yaşlannda "ölüm şi-
fasıdır her üzüntünün" gibi dizeler yazmaya heves-
lenen onlardır.
Kınlganlıklan, küskünlükleri. bencılliklerinin dara-
cık dünyasına bağlı olanlar.
Bereket versın. yaşamlannın en belalı dönemlerin-
de bile kendilerini karaya oturmuş bir gemi gibi his-
setmeyenler de var edebıyatımızda.
Öleceklerini bilmek korkutmaz onlan. Korkmadık-
lan içın de yaşamı sonsuza kadar sürdürecekmiş gi-
bidirier.
Gününe de, geleceğe de açık...
Geleceğe kapalı yaşayanları ınsandan saymayan
Albert Camus, kırk yıl once şöyle sormuştu:
"Geleceğe el atmayan, gelişme, iyıleşme umudu
olmayan birhayatın ne değeri olabilır?"
Sonra, yargının öfkeye dönüştüğü satırlar:
"Aşılmaz bir duvarın önünde yaşamak köpekçe
yaşamaktır Doğrusunu istersenizbenim kuşağımda-
kiler ve bugün atölyelere ve fakûltelere girenler kö-
pekçe yaşamış ve yaşamaktadıriar." (Denemeler, sf.
62, Çev: Vedat Gûnyol - Sabahattin Eyuboğlu,
1962).
Yazma gereğini duyuyorum:
Bu türden soruların getirdiği tepkiler karamsariık
sayılmamalı Karamsariık, çıkış olanaklannı görme-
mektir, aramamaktır.
Eski birtoplum savaşçısının sözünü anımsryorum.
Aşağı yukarı şoyle:
"Ben her 24 saatın sonunda dünyayı değiştirme
yolunda ne yaptığımı soranm kendime."
Onca güzelliklerte donanmış dünyada, yanımız yö-
remiz toplumsal çamur, kırlenme...
Ancak, sorabıldıkçe, tepkilenmizi açığa vurdukça,
sevme erdemini yitirmedikçe kurtulacağız çamur-
dan, kiıienmeden.
Insanlıgımıza kavuşma yollan açılacak.
Gelecek yıl değılse öteki yıl.
Gelecek yuzyıl değilse öteki yüzyıl.
Onat Kutlar ve Yasemin
Cebenoyan için...
• Kültür Ser\isi - Açık Radyo, bombalı saldın
sonucu yaşamlannı yıtiren iki aydınımız, Onat
Kutlar ve Yasemin Cebenoyan için bir program
düzenlıyor Akgün Akova'nın hazırlayıp sunacağı
'Kanatlar ve Sözcükler" başlıklı program 29 Aralık
Pazartesi günü saat 22.00'de. 94.9'da başlayacak.
Yasemin Cebenoyan'a 40. yaşgünü armağanı olan
programda. Onat Kutlar'ın yapıtlanna da yer
verilecek.
Aktör Denver Pyle öldü
• Kültür Servisi - Türk ızleyıcısinın 'Bonanza' adlı
televizyon dızısınden tanıdıklan karakter oyuncusu
Denver Pyle. Hollywood'dakı 'Şöhretler
Kaldınmı'na yıldızı konulduktan iki hafta sonra, 77
yaşında vefat ettı. Sanatçının St. Joseph Tıp
Merkezi'nde akcığer kanserinden öldüğü bildirildi.
ilk fılmini 1947 yılında çeviren Pyle, 'The Alamo'
adlı filmdeki rolüyle tanınıyordu. Sanatçı son olarak
'The Dukes of Hazard' adlı dizide rol aldı.
Aragon'dan şaşırtıcı bir yapıt
• Kültür Servisi -1997 yılında 100. doğum
yıldönümü kutlanan Louıs Aragon'un 22
yaşındayken yazdığı ve 1921 yılında yayımlanan
şaşırtıcı yapıtı "Anicet ya da Panorama, Roman",
Atilla Tokath'nın Türkçesiyle Telos Yaymlan'ndan
yayımlandı. Yayımlandığı zaman Andre Gide
tarafından "Fransız edebıyatının şaheseri" olarak
nıtelendirilmişti. Aragon, ".\nicet ya da Panorama,
Roman"da gerçeküstücülük (sürrealizm) akımının
kendıne özgü biçemı ıçensınde yeni bır estetik ve
hayat görüşüne ulaşmayı amaçlar. Arthur Rimbaud.
Paul Valery, Andre Breton. Jean Cocteau, Charlıe
Chaplın, Pablo Pıcasso, vb. "fenomen" kımlikleri
roman kahramanı seçen Aragon. bu kahramanlann
Mirabelle'e olan tutkulannı sergilerken aşk ile
sanatın a>Tilmazlığını kanıtlamaya çalışmaktadır.
Telos'tan 100. kitap
• Kültür Servisi - Telos Yayınlan, 100. kitap olarak
Özdemır Ince'nın "Ne Altın Ne Gümüş" adlı
kitabını yayımladı. "Ne Altın Ne Gümüş", bu çok
boyutlu yazınsal emeğin tanıklıklar kitabı, 1960-
1996 yıllan arasında yazarla yapılan söyleşilerden
oluşuyor. Söyleşılerde ülkemız ve dünya
edebıyatının toplumsal olaylan. politikarun ve çeviri
eylemenin en temel sorunlan gündeme gelıyor. "Ne
Altın Ne Gümüş" bu özellığiyle bir deneme ve
loıram kitabı niteliğını taşıvor.
Levent Ögerin Hesm-i GeçiT sergisi
• Kültür Servisi - Levent Öget'in 'Resm-i Geçit'
başlıklı resim sergisi 6 Ocak'ta AKM Sergi
Salonu'nda açılıyor. Daha önce açtığı ve belli bir
kavramın çe\Tesınde kurulan fotoğraf sergileriyle
tanıdığımız Levent Öget'in 23 Ocak'a dek açık
kalacak olan bu son sergisi toplumsal oluşumlann
gösten nosyonuyla oluştuğu bir alana. 'Resm-i
Geçıt' olgusuna yöneliyor. 'Gösteri toplumu'
nitelendirmesinin artık kimseye yabancı gelmedığı
bır dünyada, toplumsallığın kendini gösterdiği en
eskı ritüellerden b'n olan 'Resm-i Geçit' (gövde
gösterisi, güç göstensi ya da farklılığın hoş
görüldüğü gösten. karnavalın uysallaştırdığı
muhalefet), Öget'in sergisinde 'geçit resmi'ne
dönüşüyor.