23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Bol ürün, az tarbştnaTURGAY FİŞEKÇİ 1997 her şeyden önce şıırimizin ya- şayan en büyük isımlennden FazılHüs- nü Dağlarca'nın yıllardır yayın dünya- sına karşı süren küskünlüğünûn sona erdiğı yıl oldu. Dağlarca'nın yıllardır bulunmayan pek çok kıtabı yıl içinde yeniden basıldı. Şairin kendi de TÜ- YAP Kıtap Fuan boyunca okurlanyla buluştu. Şaınn aynı zamanda 70. sanat yılıydı bu yıl. Yetmış yılda doksan bir şiir kitabı yayunlamış. Yayımlanmayı bekleyenlerin sayısını ise kimse bilmi- yor. Ülkemizin yetiştirdıği en büyük şa- irlerden binnın bütün şurlennin bulu- namaması da ülkemize özgü bir garip- lik. Melih Cevdet Anday, sağlık sorunla- nyla geçirdi yılı 'Yaşasın Edebiyat' dergısinin ilk sayısındaki şıirleriyle merhaba dedı okurlara. llhan Berk, dur durak bılmeden yaz- mayı sürdürüyor. Şeyler Kitabı Ev, Sa- vaş Çekiç'in tipografık yorumuyla Sel Yayınlan'nda, Galata'nın yeniden dü- zenlenmış yeni basımı Adam Yayınla- n'nda, Poetika'nın ilk. El Yazılanna Vuruyor Güneş ile Uzun Bir Adam'ın gözden geçirilmış yeni basımlan da Ya- pı Kredi Yayınlan'nca yayımlandı. Datça'ya yerleşmesiyle şiir verimi artan Can YüceL bu yıl da Seke Seke adh kitabını yayımladı. Bu şiirlerde de bildığimiz şiir tadını sürdürüyor, için- de bir parça Datça havası ve memleke- tin siyası ıklımiyle birlikte. Salâh Birsel de hızlı yazmayı sürdü- renlerden. Bu yıl da Baş ve Ayak ile Sevdım Seni E\ Insan adlı yeni şiir ki- taplan yayımlandı Mehmet Başaran, Koca Bır Troya Dünya ile yeni şıırlerini sundu okurla- ra. Altmış kuşağı şairlennden Refik Durbaş, Düşler Şairi'yle kendini özle- yenlerle buluştu bu yıl. Aynı kuşaktan Özkan Mert'ın 1960-1995 yıllan ara- sındaki şiirlerini kapsayan Toplu Şiir- leri Bir Dünyalının Notlan adıyla ya- yımlandı. Eray Canberk'in Ebrular'ı, bu usul sesli şainn dünyasından yeni şiırlerge- tirdi. Bu yıl şiirleri üstüne en çok konuşu- lan şaır ise Enis Batur oldu. Şairin ge- çen yıl yavımlanan Opera adlı kitabı 23-24 Eİam günlennde Uludağ Üniver- sitesi'nin düzenlediği bir sempozyum- da çeşitlı yönleriyle tartışıldı. Batur'un bu yıl içinde yayımlanan yeni şiir kita- |)i Doğu-Batı Divanı ise-şiirimize getir- dikleriyle üzerinde durmayı hak ediyor. İlk kitabından bu yana olumlu eleş- tirilerle karşılanan Şavkar Altınel önce- ki iki kıtabıyla yeni şurlenni bir arada getirdiği Donuk Işıklar adlı kitabını ya- yımladı bu yıl Abdulkadir Budak, Aşk Beni Geçer ile bılinen şiir çizgisini sürdürdü. OnıçAnoba,Ne ki Hiç adıyla haiku- lannı kıtaplaştırdı. Aii Cengizkan ODTÜ ormanının 40. yılı için yazdığı Öğle Suyu adlı kitabın- da doğa ve şiir üstüne kırk metinle fark- 4ı bir şiir tavnnı da göstermiş oldu. Verimli şairlenmizden Murathan Mungan da bu yıl iki şiir kitabı yayım- ladı. Oyunlar. Intiharlar. Şarkılar adlı kitap, 1978-1997 arası yazılnuş, kimi dergılerde yayımlanmış, kımileri de hiç yayımlanmamış şiirlerini bir araya ge- üriyor şaınn. Öteki kitap Mürekkep Ba- lığı ise yeni bir çalışma. • Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın, yıllardır yayın dünyasına karşı süren küskünlüğü sona erdi. Pek çok kitabı yeniden basıldı, 70. sanat yılında, Kitap Fuan'nda okurlanyla buluştu. Bu yıl şiirleri üstüne en çok konuşulan şair Enis Batur oldu. Melih Cevdet Anday sağlık sorunlanyla geçirdi yılı. Datça'ya yerleşmesiyle şiir verimi arttı Can Yücel'in. İlhan Berk, dur durak bilmeden yazmayı sürdürüyor. Salâh Birsel de hızlı yazmayı sürdürenlerden. 1) Faal Hüsnü Dağlarca, 2) Enis Batur, 3) Can Yücel, 4) Melih Cevdet Anday, 5) İlhan Berk, 6) Salâh Birsel. Ahmet Erhan,yeni kitabı Çağdaş Ye- nilgiler Ansıklopedisi ile yayımlandı- ğında büyük yankılar uyandıran Ala- cakaranlıktaki Ülke kitabının duyarlılı- ğını yeniden yakalamış göründü. Bu yıl toplu şiirlerini bir araya geti- ren bir başka şaır de Tuğrul Tanyol ol- du: Toplu Şiirler 1971-95. Müslim Çetik, Gögü Kokla Açılırsın adlı yeni kıtabıyla şiirinin soyut bir çız- giye gidişınin işaretlerini verdi. Havdar Ergülen bu yılın Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanan Kırk Şiir ve Bır ile şiir işçiliğindeki ustahğını bir kez daha gösterdı. Seyhan Erözcelik, 24 Kahve Falı-24 Gül Yaprağı'nda falcılann dilini şiire taşıyarak şiir diline ilginç bir açılım ge- tırdi. Adnan Azar. uzun zamandır ara ver- diğı şiıre Parçalanmış Zamanlar ile dö- nüşyaptı buyıl. küçük Iskender. Cıddiye Almdığım Kara Parçalan ile yıllardır büyük bir iv- meyle sürdürdüğü şiirini dinlenmeye aldığı izlenimi verdi. Yeşim Salman, ikinci kitabı Zaman Kitabı'nı yayımladı. Akgûn Akova, Aşk ve Kuyruklu Yıl- dız ile eskı ve yeni sevgi şiirlerini bir ki- tapta topladı. Enver Ercan, Geçtiği Her Şeyi Öpü- yor Zaman ile iki ödül birden kazandı. Altmış kuşağından olmasına karşın ilk şiir kitabı Insan Arkadaşınındır'ı bu yıl yayımlayan Hüseyin Peker, kuşağı- na özgü kimi duyarlıklan ışledıği şı- iriyle çıktı okur karşısma. Şiir kıtaplanna yaptığı tipografik yo- rumlarla ılgi çeken grafik sanatçısı Sa- vaş Çekiç bu yıl kurulan No Yırmi Ye- di Yayınlan'nda kendi yaptığı düzenle- melerle şiir kitaplan yayımladı. Bu di- zide Mehmet Taner'in Sıperler, Turgay Kantürk'ün Göl Felaketlen, EngnTur- gut'un Bayan Elma. Enver Topalog- lu'nun Kristal Krarı yayımlandı. Bu yıl Hera Şiir Kıtaplığı da şiır ya- yınını sürdürdü. Bu dizide de Bedrettin Aykm'ın Yalnızlıklar, Fikret Demi- rağ'ın Eros'un Oku, Adil îzd'nın Gü- nizi, Arife Kalender Önei'in Gül Küs- tü, Safa Fersal'ın Iffet Hanım ile Sabri Bey, Nur'un Ay Yorgunu, Elif Sor- gun'un Içımizdeki Günler'ı yeraldı. Bu yıl ünlü eleştirmenımiz Fethi Na- d de Şiir Yazılan'nı ayn bir kıtap ola- rak yayımladı. lyi Şeyler Yayınlan'nca basılan kıtap, şiir okurlannın kayıtsız kalamayacaklan yazılarla dolu. ••• Bunca kitap arasında şairine para ka- zandırmış olan var mıdır derseniz yok- tur derim. Her şeyi tecim metaı duru- muna sokmayı başaran günümüz dün- yasında şıırin kendini bundan uzak tu- tabilmesi bu sanatlann en hasına özgü birayncalık. Şiir yayıncılığında belki de bu neden- le, antoloji yaymcıhğı giderek ağırlık kazaruyor. Çeşitli yayınevlerinın anto- loji hazırlıklan sürüyor. Adam Yayınla- n'nın başlattığı. şairleri en seçkin şiir- leriyle yeni okurlara ulaştırmayı amaç- layan 'Seçme Şiirler' dizisinde on iki ünlü şairimızın kitaplan yayımlandı. Ancak 16 Kasım 1997 günkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe gi- ren Telif Haklan Yasası'nın yürütülme- sine ilişkın yönetmelik bu tür çalışma- lan büyük ölçüde güçleştireceğe benzi- yor. Yönetmeliğe göre. antoloji yayım- layabilmek içın kitapta yer alacak her şair ya da yazardan noterde 'muvafa- katname' alınması gerekiyor. Haklann korunması açısından son derece önemli olan bu yasanın uygula- mada sorunlarla karşılaşacağı ise he- men bellı oluyor. Bu nedenle Kültür Bakanlığı'nın uygulamalarla ilgili ge- çici bir danışma masası kurması yerin- de olacak. ••• Tartışmalar açısından durgun bir yıl- dı 97. TÜYAP Kitap Fuan sırasında dü- zenlenen şiır toplantılanna büyük ilgi vardı. Ancak konuşmalarda herkesin kendi kafasındaki düşünceleri ortaya dökmesı nedeniyle genellikle ortak tar- tışma konulan yaratılamadı. Yılın sonlannda ise önce 'Gösteri' dergisi '9O'lı yıllann şiin konulu bir dosya yayımladı; ardından da 'Tempo' dergisinde yakın yıllarda şiire başlayan gençlerin öfkeli açıklamalan yer aldı, a- ma bunlar da basma magazin gereci ol- ma»ın ötesine geçemedı. Deldcmşöre 'doğru'dokunmak BERAT GÜNÇIKAN Nerede ve nasıl duracagını bileme- mek... "Doğru" ve "gerçek" bir yo- lu asla bir bakışta kestirememek... Sa- dece bir günü düşsel ısteklerle sırtla- yıp kesintisiz sürdürememek... Hep ama hep kesik çizgiler halinde yaşa- mak... Türkiyeliysek ve yedi yüz bilmem kaç metre karelik toprak. bizim, hatta bizden çok öncekilerin bildiği kırmı- zılıktaysa -dünyanın yansından fazla- sının ba>Tağında kırmızınm mutlak renk olması mı besler topraklann kır- mızılığmı? Çaresı yok, uzun sürecek yolculuklanmız. Ve bütün sorulanmız yalpalayacak, yanıtlanmız da... Ta ki, bakmayı öğrenene kadar. Bakmayı. ancak insanca ve insan- dan yana gözle bakmayı öğrendiği- mizde toprağın sadece toprak olduğu- nu bıleceğız. Ve kırmızıy a, kırmızıdan başka bır anlam yüklemeyeceğiz. İşte o zaman, "kayıp"lanmız olma- yacak. Ama bugün var. 1980'den bu yana yedi yüzü aşkm kadm, erkek ve çocuk kaybedildi. Arjantın, Nikaragua, Ko- lombiya, Meksika gibı "üçüncü dün- ya ülkeleri"nin fılmlerinden, haberle- rinden süzülen acılar \Tirdu yüzümü- ze. Kim olduğumuzu, nerede durdu- ğumuzu gördük bir kez daha..."Bak- mak"ı bılen herkese ise bu acıyı yan- sıtmak düştü... Aclan Uraz bir fotoğ- raf sanatçısı olarak üstlendi yansıtma- yı. Çağdaş Yayinlan'ndan çıkan "Cu- martesi Anneleri" kitabının önsözü- ne de şöyle yazdı: "21. yüzyıia beş kala başlayıp, iki kala halen devam eden bir Cumar- tesi öyküsüdür bu. 'Cumartesi An- neleri'nin öyküsüdür. Albünıde yer alan fotoğraflar Türk dernokrasi tarihinin görsel bir kesitidir. Yalın bir objektiften yan- sımalardır. Fotoğrafın önemli bir iş- levi de görsel tarih yazıcıhğı değil midir?" Tarihi yazmak Uraz için, geçen yaz başı, Pera'yı görüntülemek amacıyla TüneFe çıkmasıyla başladı. Bir bank- ta uyuyan kedi arkastndaki simitçi, soldakı tramvay, raylar, binalar arasın- da tuhaf bir sessizlik konunun eski Beyoğlu'nu görüntülemekten çıkaca- ğının haberinı verdi Saat henüz on bir ve onlarca polis kasklan. coplan ve kalkanlanyla işte. oradalar... Bütün mekânlara olduğu gibi Beyoğlu'na da "sahip"ler /ki yılı aşkın bir zamandır olağandışı yaşanan cumartesi gününü, cumartesi insanlannı siyah-beyaz fotoğraflarla bir albümde topladı Aclan Uraz. Galatasaray'a doğru ilerledikçe, bu sahiplik tek tip bir görüntüye dönuştü, barikatlar, barikatlar... Tam o noktada, Galatasaray Lisesi'nin önünde, me- meli "yunus"un adım alıp kendılenni "yakın ve sıcak" kılmaya çalışan "motorize" birliklerle karşılaştı, bir de güvercınlerle. Objektifı hâlâ sakin ve güneşliydi... 11.45. Galatasaray Lisesi'nin önü hareketlendı. Ellerinde fotoğraflany- la, kadınlar, erkekler ve çocuklar du- vann dibinde yerini aldı. Uraz'ın ob- jektifi, başka objektiflerin çektiğı fo- toğraflarla karşılaştı. Hasan Ocak, Talat Türkoğlu, Kenan Bilgin, Düz- gün Tekin, Savaş Buldan... Fotoğraf- lan saran çağnlar, tt ne oluyor" soru- sunun açık yanıtıydı: -Katillenni istiyoruz! -Sağ aldınız. sağ istiyoruz... -Kayıplan unutmayacağız... Aclan Uraz kezlerce dokundu ob- jektifıne. Hasan Ocak'ın babasmın öf- kesini, ağzı siyah bantlı kız kardeşleri, annelerin beyaz başörtülerinin altın- daki kederi, çocuk aklınm neşeye bu- landınp gizlediği sızıyı görüntüledi. Cenevizlilerden Osmanh'ya bütün tarihlerin kesiştiği o köşe, yakın tari- hin tanıdığıydı artık. Uraz'ın objektifı de tanıklığın dili. Şöyle aktardı: "Amacım, çağına tanıklık eden tüm sorumluluk sahibi insanlara özgü bir çabadır. Gelecek kuşakla- ra bir gönderme, bir anımsatmadır çabam. Dik gelen keskin öğle ışığın- da demokrasinin fotoğrafinı çekme- nin zorluğuna karşın..." İki yılı aşkın bır zamandır olağandı- şı yaşanan cumartesi gününü. cumar- tesi insanlannı sıyah-beyaz fotoğraf- larla bir albümde topladı Aclan Uraz. Bu, Uraz'ın üçüncü albümü. 1986'da başladığı fotoğrafçtlığı bir yıl sonra ilk sergisı "Çocuk tşçiler"le belge- lendirdi. 1995'te "Çocuk tşçuer2" sergisi ve albümüyle objektifınin yö- nünün değişmeyeceğinı gösterdi. Al- bümlerinden 12 fotoğraf, Bibliothe- que Natıonale koleksiyonlanna alındı. 1992'de ise Uluslararası Fotoğraf Fe- derasyonu (FIAP) tarafından verilen "AFIAP" (Uluslararası Fotoğraf Sa- natçısı) unvanına değer görüldü. Çocuklann olağandışı koşullarda çalıştınldığı, bu çalıştırmanın kanık- sandığı. hatta "erdem" sayıldığı ülke- lerde yaşanan her şeyin olağandışı ol- ması İcaçınılmazdı. Uraz, deklanşöre bir kez daha fo- toğraflara utançla bakmayacağımız günler içın dokundu... 'Cumartesi Anneleri'ni Çağdaş Yayınlan yayımladı. (Fotoğraf: ACLAN URAZ) BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Yıl Sonu Duyarlıklan Zaman ocak ayına doğru tırmanmaya başlamasın düşlerimin ağaçlannda sevinç yeşilleri. Her dalında yeni bir ben. Az şey mi bir yıl daha yaşamak. Çözülmeden, usun rayından çıkmadan, doğru bul- dukianmızı, güzel gördüklerimizi elimizin tersiyle tt- meden bır yıl daha yaşamak az şey mi. Üstelik hem eski oluyorsunuz, hem yeni. Bir yılın daha geçuğıni algılamak, sanki o başı so- nu belirsiz süre kavramıyla aramızdaki gizli kavgadan yenilmeden çıkma varsayımına göturür beni. Yaşam- la alışverişi koparmamanın, ıçımizde henüz kaynağı kurumayan, meydan okuma gücüne bağlı bir iyim- serlik dalgası bu belki. Bır yıl daha ayakta kalmanın derin mutluluğu. Gencin karamsan, geleceği kapalı görme batağı- na düşerek canına okur yaşamakta olduğu acı tatlı günlerin. Önünde kalan zamanı da geleceğin bir parçası olarak göremeyen yaşlının karamsan ihtiyarlık ha- pishanesine düşer. Kaç yılı geride bırakmış olursak olalım bır gelecek yok mu onümüzde, ben ona ba- kanm. O geleceğin ana damarian bizim us gücümü- ze, yüreğimize, yanı var olma istencımize bağlıdır. Edebiyattan tanıyoruz yaşama sevincıni yitirmenin tuzağına düşen şairleri, yazarlan. Insanoğlunun en ele avuca sığmaz yaşlannda, düşlerle sarmaş dolaş olduğu yaşlannda "ölüm şi- fasıdır her üzüntünün" gibi dizeler yazmaya heves- lenen onlardır. Kınlganlıklan, küskünlükleri. bencılliklerinin dara- cık dünyasına bağlı olanlar. Bereket versın. yaşamlannın en belalı dönemlerin- de bile kendilerini karaya oturmuş bir gemi gibi his- setmeyenler de var edebıyatımızda. Öleceklerini bilmek korkutmaz onlan. Korkmadık- lan içın de yaşamı sonsuza kadar sürdürecekmiş gi- bidirier. Gününe de, geleceğe de açık... Geleceğe kapalı yaşayanları ınsandan saymayan Albert Camus, kırk yıl once şöyle sormuştu: "Geleceğe el atmayan, gelişme, iyıleşme umudu olmayan birhayatın ne değeri olabilır?" Sonra, yargının öfkeye dönüştüğü satırlar: "Aşılmaz bir duvarın önünde yaşamak köpekçe yaşamaktır Doğrusunu istersenizbenim kuşağımda- kiler ve bugün atölyelere ve fakûltelere girenler kö- pekçe yaşamış ve yaşamaktadıriar." (Denemeler, sf. 62, Çev: Vedat Gûnyol - Sabahattin Eyuboğlu, 1962). Yazma gereğini duyuyorum: Bu türden soruların getirdiği tepkiler karamsariık sayılmamalı Karamsariık, çıkış olanaklannı görme- mektir, aramamaktır. Eski birtoplum savaşçısının sözünü anımsryorum. Aşağı yukarı şoyle: "Ben her 24 saatın sonunda dünyayı değiştirme yolunda ne yaptığımı soranm kendime." Onca güzelliklerte donanmış dünyada, yanımız yö- remiz toplumsal çamur, kırlenme... Ancak, sorabıldıkçe, tepkilenmizi açığa vurdukça, sevme erdemini yitirmedikçe kurtulacağız çamur- dan, kiıienmeden. Insanlıgımıza kavuşma yollan açılacak. Gelecek yıl değılse öteki yıl. Gelecek yuzyıl değilse öteki yüzyıl. Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan için... • Kültür Ser\isi - Açık Radyo, bombalı saldın sonucu yaşamlannı yıtiren iki aydınımız, Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan için bir program düzenlıyor Akgün Akova'nın hazırlayıp sunacağı 'Kanatlar ve Sözcükler" başlıklı program 29 Aralık Pazartesi günü saat 22.00'de. 94.9'da başlayacak. Yasemin Cebenoyan'a 40. yaşgünü armağanı olan programda. Onat Kutlar'ın yapıtlanna da yer verilecek. Aktör Denver Pyle öldü • Kültür Servisi - Türk ızleyıcısinın 'Bonanza' adlı televizyon dızısınden tanıdıklan karakter oyuncusu Denver Pyle. Hollywood'dakı 'Şöhretler Kaldınmı'na yıldızı konulduktan iki hafta sonra, 77 yaşında vefat ettı. Sanatçının St. Joseph Tıp Merkezi'nde akcığer kanserinden öldüğü bildirildi. ilk fılmini 1947 yılında çeviren Pyle, 'The Alamo' adlı filmdeki rolüyle tanınıyordu. Sanatçı son olarak 'The Dukes of Hazard' adlı dizide rol aldı. Aragon'dan şaşırtıcı bir yapıt • Kültür Servisi -1997 yılında 100. doğum yıldönümü kutlanan Louıs Aragon'un 22 yaşındayken yazdığı ve 1921 yılında yayımlanan şaşırtıcı yapıtı "Anicet ya da Panorama, Roman", Atilla Tokath'nın Türkçesiyle Telos Yaymlan'ndan yayımlandı. Yayımlandığı zaman Andre Gide tarafından "Fransız edebıyatının şaheseri" olarak nıtelendirilmişti. Aragon, ".\nicet ya da Panorama, Roman"da gerçeküstücülük (sürrealizm) akımının kendıne özgü biçemı ıçensınde yeni bır estetik ve hayat görüşüne ulaşmayı amaçlar. Arthur Rimbaud. Paul Valery, Andre Breton. Jean Cocteau, Charlıe Chaplın, Pablo Pıcasso, vb. "fenomen" kımlikleri roman kahramanı seçen Aragon. bu kahramanlann Mirabelle'e olan tutkulannı sergilerken aşk ile sanatın a>Tilmazlığını kanıtlamaya çalışmaktadır. Telos'tan 100. kitap • Kültür Servisi - Telos Yayınlan, 100. kitap olarak Özdemır Ince'nın "Ne Altın Ne Gümüş" adlı kitabını yayımladı. "Ne Altın Ne Gümüş", bu çok boyutlu yazınsal emeğin tanıklıklar kitabı, 1960- 1996 yıllan arasında yazarla yapılan söyleşilerden oluşuyor. Söyleşılerde ülkemız ve dünya edebıyatının toplumsal olaylan. politikarun ve çeviri eylemenin en temel sorunlan gündeme gelıyor. "Ne Altın Ne Gümüş" bu özellığiyle bir deneme ve loıram kitabı niteliğını taşıvor. Levent Ögerin Hesm-i GeçiT sergisi • Kültür Servisi - Levent Öget'in 'Resm-i Geçit' başlıklı resim sergisi 6 Ocak'ta AKM Sergi Salonu'nda açılıyor. Daha önce açtığı ve belli bir kavramın çe\Tesınde kurulan fotoğraf sergileriyle tanıdığımız Levent Öget'in 23 Ocak'a dek açık kalacak olan bu son sergisi toplumsal oluşumlann gösten nosyonuyla oluştuğu bir alana. 'Resm-i Geçıt' olgusuna yöneliyor. 'Gösteri toplumu' nitelendirmesinin artık kimseye yabancı gelmedığı bır dünyada, toplumsallığın kendini gösterdiği en eskı ritüellerden b'n olan 'Resm-i Geçit' (gövde gösterisi, güç göstensi ya da farklılığın hoş görüldüğü gösten. karnavalın uysallaştırdığı muhalefet), Öget'in sergisinde 'geçit resmi'ne dönüşüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle