Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AIY/u.
SAYFA CUMHURİYET 26ARALIK1997CUMA
HABERLER
Dilekçelerin reddinden sonra Şeref Malkoç, Anayasa Mahkemesi'ne 41 sayfalık ek savunma sundu
RP'de davayı ıızatma çabasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP,
kapatma davasını, Anayasa Mahkemesi
Başkaru Vekta Gfingör Özden'in görev
süresinin doldugu 1998 yılına uzatabil-
mek için her gün yeni bir başvuruda bu-
lunuyor. RP Genel Başkan Yardımcısı
Ahmet Tekdal ve Trabzon Milletvekili
Şeref Malkoç'un verdiklen 4 dilekçenin
oybırlığıyle reddedilmesinin ardından
Şeref Malkoç. mahkemeye 41 sayfadan
oluşan yenı bir ek savunma sundu.
Yüksek Mahkeme'ye saat 09.50'de ge-
len Malkoç, dava ile ilgili ek savunmayı
Anayasa Mahkemesi Genel Sekreter Ve-
kili Ismet Ertek'e verdi. Saat 10.00'da
mahkemeden aynlan Malkoç, gazetecile-
Refah Partisi, Anayasa Mahkemesi'nde görülen kapatma davasını Özden'in görev süresinin
dolduğu 1998 yılına uzatmak için taktik üzerine taktik deniyor. RP'li Malkoç, Yüksek
Mahkeme'ye bundan sonra yeni bir başvuru yapmayacakJannı söyledi.
nn sorusu üzerine bundan sonra yeni bir
başvuruda bulunmayacakJanni söyledi.
Anayasa Mahkemesi'ndekı yargıçların
"fevkaiade yüksek birtempoyh" çalıştık-
lannı belirten Malkoç, "Sizdenhangiko-
nuda bilgi istediler" sorusuna, "BÜ bir
açjklama getirdik. Sözfii savunmalarunız-
da söylemiştik. Siyasi Partiler Kanu-
nu'nun 101. maddesi, CML K ve anaya-
sanın 68 ve 69. maddderiyk ilgili açıkla-
ma yapük" yanıtını verdı.
41 sayfalık ek savunmada, MehmetBi-
can'ın dilekçesine yanıtla ramazan mesa-
isine ilişkin açıklamanın yer aldığı öğre-
nildı. Edinılen bılgiye göre, Bıcan'ın di-
lekçesine \anit olarak şu değerlendirme
yapıldı: "İftarjeroeğiBasbakanlık'çadü-
zenknmiştir. Bunun. dönemin başbakanı
Necmettın Erbakan'ın şahsrvla doğnıdan
Ugisiyoktur." Ramazan mesaisinde Mec-
lis'in karanyla alındığı, dolayısıyla bu-
nun RP"yı bağlamayacağı savunuldu.
Anayasa Mahkemesi'nin, kapatma da-
vası ile ilgiJi sabahki oturumu saat
12.00'de sona erdi. Anayasa Mahkeme-
si Başkanı Özden, toplantı sonrasında
yaptıgı açıklamada, parti kapatma dava-
lannda ceza yargılaması yöntem yasası-
nm uygulandığını anımsattı. Bu açıkla-
malan da, o yasaya bağlı kalarak berrak-
Iıktan yana olduğu için yaptığını belirten
Özden. Malkoç'un sabahki dilekçesinin
ele alınıp ahnmadığı yönündeki soruya,
"Birdilekçeverdi.Onu da okuyoruz. Dos-
yaya girdL Bize gelen her şej günü günü-
ne dosyaya girer ve okunur" karşılığmı
verdi. Dilekçenin ikinci bir ek savunma
niteliğinde olduğunu vurgulayan Özden,
video görüntülerinin izlenip izlenmediği-
nin sorulması üzerine şunlan söyledi:
"Her türlü çahşmayı vapnoruz. İçeri-
deki oluşumla ilgili bilgi vermenin doğru
olmadığını biliyorsunuz. Ama her türlü
çahşmayı yapıyoruz." Özden, sonucun ne
zaman çıkacağının sorulması üzerine
"Bir şey söylemek mümkün değil" dedi.
Özden, saat 17.00'de sona eren dünkü
toplantıdan aynlırken yaptığı açıklama-
da, "Dilekçe dikkate alındı. Görüşmeler;
dosyaya gelen büriin belgelerin, dilekçe,
bant kaset hepsinin dikkate almarak ya-
pılan bir çaJışmadır" diye konuştu.
Cezaevleri
Nazüli'de/d
açkkgrevi
sona erdi
İZıMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu)- Nazilli E Tı-
pi Cezaevi'nde 68 tutuldu
ve hükümlünün sürdürdü-
gü süresiz dönüşümsüz aç-
hk grevi, eylemcilerin is-
temlennin kabul edilmesi
üzerine sona erdi. Hasta
olan üç eylemci açlık gre-
vinin bitirilmesinin ardın-
dan Nazilli Devlet Hasta-
nesi'nde tedavi aJtına alın-
dı. Nazilli E Tipi Ceza-
evi'ndeki eylemin sona er-
mesiyle birlikte Aydın ve
Uşak E Tipi Cezaevi'ndeki
destek amacıyla sürdürüJen
dönüşümlü açlık grevleri
de sona erdi.
Nazilli E Tipi Ceza-
evi'nde siyasi davalardan
tutuklu ve hükümlü bulu-
nan 68 kişi, cezaevi koşul-
lannı protesto amacıyla 30
Ekim günü 3 'er günlük dö-
nüşümlü süresiz açlık gre-
vine başlamışlardı. Eyle-
min başlamasıyla birlikte
açlık grevınde bulunan tu-
tuklu ve hükümlülerin avu-
kaj|aot_sorunun Çözürnü
ieia cezaevi yetkilileriylev
diyalog başlattı. Ancak gi-
rişimlerden olumlu sonuç
ahafâataynnca açlık grevin-
dekı tutuldu ve hükümlü-
ler, 21 Kasım'dan itibaren
eylemlerini dönüşümsüz ve
süresiz açlık grevine çevir-
mişlerdi.
Avukatlar, tnsan Haklan
Derneği yöneticileri. son
olarak da HADEP Genel
Başkanı Murat Bozlak ile
genel merkez yöneticileri
eylemin sona ermesi için
girişimlerde bulundular.
Eylemcilerin temsilcileri
ve sorunun çözümü için
devreye giren avukatlann
cezaevi yönetimiyle aralık-
sız sürdürdüğü diyalog so-
nucu, önceki gün akşam sa-
atlerinde Cezaevi Savcısı
Metin Küçükerden'in ko-
ğuşlara giderek eylemcile-
rin. temsilcileriyle yaptığı
görüşmenin ardından ey-
lem bitirildi.
Erzurum Özel Tip ve E
Tipi cezaevlerinde, terör
suçundan tutuklu ve hü-
kümlü 370 kişinin başlattı-
ğı dönüşümlü açlık grevi
41. gtinünü doldurdu. Geb-
ze Cezaevi'nde de PKK ör-
gütü üyesi 41 tutuklu ve hü-
kümlü açlık grevine başia-
dı. Malatya Cezaevi'nde
DHKP tutuklulan ile ceza-
evi yönetimi arasındaki
gerginliğin devam ettiği
bildirildi.
T)
Otelin sahibi Hikmet Babataş: Çatlı'dan Topal için bana yardım teklifi geldi
RegalOtelolayvıa Çattıda kmsmş
• Abdullah Çatlı'nın, Ö. Lütfu
Topal'ın adamlan tarafından
öldürülen Hikmet Babataş'ın
Bodrum'daki Regal Otel'i
Topal ailesi ele geçirmesin
diye, Babataşlar'a yardım
teklifi gönderdiği ortaya çıktı.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)-
Bodrum'daki otelinde PKK'li bir intihar
timini banndırdığı iddiasıyla Diyarbakır
Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde
(DGM) rutuklu yargılanan Yaşar
Babataş, yeraltı dünyasının bir çok ismi
gibi Abdullah Çatfa'mn da kendisini, Ö.
Lütfü Topal dan korumak için öneri
getirdiğini söyledi.
Susurluk Çetesi'nin kilit ismi Abdullah
Çatlı'nın adı Diyarbakır DGM'de
"mafyanın PKK'yi taşeron olarak
kullandığı'' ıddialannın yeraldığı bir
dava dosyasında da yeraldı.
Bodrum'da intihar saldınsı düzenlemek
isterken taşıdığı bombalann patlaması
sonucu ölen Dıbıstan Pertşan adındaki
militan ile Sıddık Bülbül. M. Sah Yalçu
Fethullah Gülen 'in onursal başkanı olduğu vakfın plaketini aldı
GazetecilerveYazarlarV*akfi'nındû^erded^gecedemedya,sanategitim,ldiltûrveekononıidallarında ödüUerverildi(HATlCE TUNCER)
Demirel tepkileri dinlemedi
tstanbul Haber Servisi - Cumhurbaşkanı
Sükyman Demirel. kendisine gösterilen tüm
tepkilere karşın Fethullah Gülen'in onursal
başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vak-
fı'nın teşekkür plaketini aldı.
Sivil Toplum Kuruluşlan Birliğı (STKB).
tören öncesinde yaptıklan açıklamalarda.
Cumhurbaşkanı Demırel'e, "Uhısal Uzlaşına
Ödülü"nü kabul etmeme çağnsı yapmıştı. Si-
vil kuruluşlar, "Aksi halde amaçlan ve koşul-
lan acısından büyük soruniar içeren bir cema-
atin ödülünü aJmakla bu mnaati meşrulaşnr-
mış olacaksınız" görüşünü dıle getırmıştı.
Açıklamalarda, "Demokratik, laik, sosyal hu-
kuk devteti" ortak paydasında bir araya gel-
diği v urgulanarak "Atatürk ilke ve devriınle-
rine inanan bir lider olarak bu ödülü alma^a-
cagınıza inanıyoruz" denımişti.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Hilton
Oteli'nde düzenlediğı Ulusal Uzlaşma Gece-
si'nde medya-sanat, eğitim-kültür, ekonomi
dallannda uzlaşma ödüileri ise eski TBMM
Başkanı Mustafa Kalemli. Türk-tş Genel Baş-
kanı Bayram Meral, Rıza Zelyut Nevval Se-
vindi,Gülav Göktürk, Şahin Özer, Hülya Koç-
yiğit, Sami Yddının, Nüûfer Göle, Prof Yaşar
Nuri Öztürk. Prof. Halil İnalcık. İhsan Doğ-
ramacu Üzeyir Garih ve Nihat Göky^it'e ve-
rildi.
Törende siyaset dalında ödül verildiği açık-
lanan TBMM Başkanı Hikmet Çetin ve Bö-
lent Ecevit'in ödülü kabul ettiklerini ancak
bütçe görüşmeleri nedeniyle katılamayacak-
lannı bildirdikleri duyuruldu.
Cumhurbaşkanı Demirel, dün Istanbul
Üniversitesi Iktisat Fakültesi'nin 61. kuruluş
yıldönümü törenine de katıldı. Burada bir ko-
nuşma yapan Demirel. daha sonra öğrencile-
rin sorulannı yanıtladı. Öğrencilerin üniver-
sitelerdeparasızeğitimisteyenöğrencilerüze-
rindeki polis baskısıyla ilgili sorulan hakkın-
da Demirel şunlan söyledi: "Bizdebusıralar-
dan geçtik. Bizim de bazı sıkınûlannn/ oldu.
Örneğin ben yasada bir kanştkhk nedeniyle
İTL1
'de 6 seneyerine 7 seneokudum. Şimdi on-
lann haklı olduğunu anlıyorum. Şuna inanın,
hocalar sizi kendi eviatian olarak severler."
Öğrencilere "Gözelgüzelokuyuıı'' diye na-
sihat eden Demirel, daha sonra özetle şöyle
konuştu: "Kimsenin devletin polisi ilesizi kar-
şı karşı getirmek gibi bir isteği yok. Ancak ka-
nun ve nizam muhafaza edilecektir. Okullar
okunamaz hale getirilirse eski fihnlere dönü-
lür. Eski fllmlerde bulacağınız bir şey yoktur.
MJOetin annesi babası yillarca «sürap gördü.
Devtetin polisi ihtiyaç >arsa çağnhr. Gösteri
mi yapmak istiyorsunuz yapın. bunun için uy-
gun yerler var. Toplanıp aklınıza geleni söyte-
yin. Bir tane Türkiye var ve bagımsıriık ilke-
sine sahip çıkmaJıyız."
Bir ögrencmin, askerin politikaya müdaha-
lesinin demokrasiyle bağdaşıp bağdaşmaya-
cağı şeklindeki sorusuna karşılık Demirel,
"Türkiye'nûı askeri demokrasinin askeridir.
Kimse dini istismar etmesin. Ülkenin böiün-
mez büriinlüğüne el uzatmasın. O zaman as-
ker Türkiye'nin sınırlannı korumaya uzanan
elleri kırmaya muktedirdir. Askersiz Türkiye
düşünülemez" yanıtını verdi.
IÜ tktisat Fakültesi Dekanı Münir Kudu-
ata, konuşmasını tamamlayan Cumhurbaşka-
nı Demırel'e günün anısma bir plaket verdi.
Daha sonra Çevre Teknolojisi Uygulayıcı-
lan Derneği'nin (ÇEVRETED) Çıragan Sa-
rayı'nda düzenlediği 6. Çevre Dostu Ödül Tö-
reni'ne katılan Demirel, kardeşi ŞevketDemi-
rel'in onur başkanı olduğu Akdeniz Sigor-
ta'nm Esentepe'deki açılışını yaptı.
adlı PKK'lileri otelinde banndırdığı
iddiasıyla örgüte yardım ve yataklık
yapmak suçundan yargılanan Regal
Otelinin sahibi Yaşar Babataş,
sorgulandığı Diyarbakır Emniyet
Müdürlüğü TEM Şubesinde ilginç
açıklamalarda bulundu. Ö. Lütfu Topal
ile oğlu Murat'm öldürülmesi için
PKK'lilerle 20 milyar karşlıgında
anlaştığıru itiraf eden
Babataş, babası nın
öldüriilmesinden sonra
kumarhaneier kralı Ö.
Lütfü Topal ve
adamlannın oteli ele
geçirmeye çalıştıklannı
belirterek şunlan söyledi:
"Nihat Akgün,Hasan
Heybetli, Dündar Kılıç'ın
adamı Selçuk, Kürşat
Yılmaz'ın adamlan beni
arayarak yardım
edebikceklerinj söylediler.
Bunlann yanı sıra Mimar
Orhan Gönülal, bana
Abdullah Çatlı tarafindan
göre\ lendirildigini ve
Çatüilebiriikte
çahşabileceğimizi söyledL
Bu teklifleri kabul
etmedim. Ortağun Rıza
Kösem fle görüşerek
Topal'ın bir örgüt
tarafindan
öldürülmesüıüi daha . -
uygun olacağına karar
verdik ve bunun da PKK
olabiltceği üzerinde
konuştuk."
Yasar Babataş, DGM
Savcılığındaki ifadesinde,
kendisine Abdullah
Çatlı'nın Topal ailesine
karşı korunma talebini
getiren Orhan Gönülal'ı
otelin miman olduğu için
tanıdığını kaydederek,
"Orhan, bize sıkıntılı
devremizde Abdullah
Çadı'nın vanından
geldiğini Çatlı'nın bize
yardımcı olabileceğini
sövJemiştir. Abdullah
Çath'yı tanıyıp
tanunadığmı
bümi>>
orum'' dedi.
Ö. Lütfü Topal'ın
öldüriilmesinden sonra
olaym kendilerinden
bilineceği kuşkusuyla
Kıbns'a gittiğini ve
burada 2 ay kaldıktan
sonra Susurluk kazasının
patlamasıyla Bodrum'a
geri döndügünü söyleyen
Yaşar Babataş. "Susurluk
hadisesinin Topal Ue
bağlantıh olduğu medya
tarafindan yazıhnca Topal
ailesi arük bize bulaşmaz
diyerek Türkiye'ye
döndütn. Bizim Topal'ı
öldürme istegimiz
düşünce aşamasında
kalmjtştır'' diye konuştu.
UZYAZI/ ORHAN BİRGİT
Ecevit, önceki günkü "Cumhuri-
yefin manşet haberinde, hükümet ola-
rak bir belirsizlik ortamında olduğunu
söylöyor ve "Önümûzü göremiyoruz"
diyordu. Sabahın erken saatlerinde ha-
beri okuyunca, politikadakı değerlen-
dirmeleri kadar sezgi gücünü de bildi-
ğim DSP Genel Başkanf nın hükümet-
teki ortakları ile anlaşmazlık içinde ol-
duğu için mi bu tür bir konuşma yaptı-
ğını düşündüm.
Ama, zaman çok geçmeden, elli be-
şincîhükümetin neden belirsizlik orta-
mında bulunduğu ve niçin önünü gö-
remediği somutlaştı.
Bütçe maratonunun sonuna yakla-
şılrpıştı ve sıra kamu kesiminde çalı-
şanlarla, tüm emeklilerin ücretlerini bi-
çimlendirecek katsayının saptanması-
na gelmişti. Muhalefet partileri, koalis-
yon iktidarının Maliye Bakanı'nı sıkıştı-
nyorlardı.
Sadece muhalefet değildi hükümeti
sıkıştırıp, katsayı artışı ijteyen. Elli be-
şinci hükümet ile ilişkıleh'nde, yerde mi
yoksa gökte mi olduğuna bir türlü ka-
rar veremeyen CHP de maaşlarda yüz-
de otuzun üstünde bir artış için ısrar-
lıydı. Denilecektir ki: Hangi politikacı
ücret artışına sırt çevirir ki?
îsmet Paşa'yı Unutmak mı?
llk bakışta çok doğru bir söylemdir
bu. Ama biliniyor kı bu bütçe yaklaşık
4 katrilyon açık verecektir. Bunun böy-
le olduğunu hükümet saklamamakta-
dır. Tam aksine hükümet, son yıllann
üst üste açık veren bütçeferinin yarat-
tığı borç dağlarını ödemek zorunda ol-
duğunu da biimektedir.
Bılen sadece hükümet değil ki. Baş-
ta geçen yılın bütçesinı, parlamentoya
"denk" iddiası ile getirip 2.4 katnlyon
açıkla bağlandığını gören REFAHYOL
ortakları da CHP de bağımsızlar da
hatta Mısır'daki sağır sultan da bıliyor.
Ama, ülkemizin her on yılda bir ara
verilen çokpartili demokratik parla-
menteryaşamının geçmişinde, sıyasal
partılerimizin asıl bildıği, seçmenine
hoş görünmek için popülizmi bütün ku-
rallan ile uygulamak değil mi?
• • •
Önceki gece Meclis Bütçe Komisyo-
nu'nda başlayan, daha sonra Maliye
Bakanı Zekeriya Temizel'in tam bir
"devlet adamı" olduğunu tescil eden
konuşması ile kınlan muhalefetin oyu-
nunda üzerinde asıl durulması gereken
CHP'nin son zamanlarda izlediği zik-
zak politikasıdır.
Gazetemizde bu konu ile ilgili habe-
ri bugün etraflıca okuyacaksınız. Oysa
aynı saatlerde, DYP milletvekilleri, büt-
çeye 412 trilyon liralık bir ek gider ge-
tıren zam teklifi verdiler. Cumhuriyet
Halk Partililer arttjrmaya 725 trilyon li-
ralık ek gider artışı ile katıldılar. Tabii en
fazla artışı, getecek bütçe yılına bir baş-
ka siyasi partinin çatısı altında girecek-
lerini düşünmenin telaşı içinde olan Re-
fahlılar katıldı. Onlar 1 katrilyondan açı-
yorlardı arttırmayı.
Hükümet üyeleri, bu manzarayı sı-
kıntı içinde izledi. Başbakan Mesut Yıl-
maz, o sabah "Cumhunyette önümü-
zü göremiyoruz, belirsizlik içindeyiz"
sözlerinin sahibi Başbakan Yardımcısı
Ecevrt'i alarak DSP grubuna çıktı. Baş-
ka bazı bakanlar da çağnldı ve bu öne-
rılerin oylanması halinde olacaklarla il-
gili durum saptanması yapıldı.
Hükümet, birazınlık iktidanydı. Cum-
huriyet Halk Partililer de bu önergele-
rin yanında yer alınca, katsayı teklifi el-
bette teklif edilecek, açık onarılmaz bir
biçimde büyüyecekti. Yatınmlar dur-
muş, enflasyon hiçbir bahane kabul et-
meden daha da şahlanmış olacaktı.
Ama, elli beşinci hükümet kendisini
tabanda destekleyen memurlann, işçi-
lerin ve emeklilerin oylannı tehlikeye de
sokma pahasına önergeler karşısında
direnme karan aldı.
Hükümet direndı. Direnirken de çe-
kilmeyi göze aldığını açıkladı.
Ve milletvekilleri, ücretlerie ilgili mad-
deyi hükümetin Meclis'e getirdiği biçi-
mi ile kabul etti.
Çünkü, sabah arttırmaya 412 trifyon
ile katılan CHP, gerçeği görmüş ve er-
tesi günün ilk saatlerinde iktidar parti-
leri ile oy kullanmıştı.
Yani doğru olanı, aklın yolunu seç-
mişti.
lyı de böyle bir yola gelmesi için
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu'nun sa-
yın üyelerınin sabah Refah ve Doğru-
yolcular ile kol kola girmesınin, daha
sonra da Maliye Bakanı Zekeriya Temi-
zel'den Bütçe Komisyonu'nda şu söz-
leri duymasının gereği var mıydı:
"Memura bu artışları öderseniz, ge-
lecek ay hiçbihsine tek kuruş ödeme
yapamazsınız. Memurianna hiçbir şey
ödemeyen hükümet hiçbir şey yapa-
maz. Hükümetin devamı isteniyorsa,
altından kalkamayacağımız bir yükü
kimse bize dayatamaz."
•••
CHP'liler bunu hep yapıyor. Iki hafta
önce de gensoru verilmesine yeşil ışık
yaktığı Ulaştırma Bakanı için bakanlı-
ğın bütçesi görüşülürken can ciğer ku-
zu sarması rolünü oynadı.
Önceki sabah da önce popülizm
karmasında Refahlı ve Doğruyolcular-
la Diriikte sahaya çıktı. Sonra yüzgeri
yapmakta beis görmedi.
Dün CHP'nin İkinci Genel Başkanı
ismet Inönü'nün ölüm yıldönümüydü.
Adnan Keskin başkanlığında bir
CHP heyeti de Ismet Paşa'nın kabrine
giderek saygı duruşunda bulundu.
Keskin, paşanın yaşadığı yıllarda De-
nizli il başkanlığı ve milletvekilliği yap-
tığı için O'nun o tatlı kızgın anlannda
söytediği bir sözü, bu saygı duruşu sı-
rasında hatırladı mı acaba:
"Maskaralar."
BffiBAKIMA
SERVER TANtLLİ
Hasan Ali Yücelln ,
Aydınhğı ;
"Hasan Âii onuncu sınıfta edebiyat, onbirincisı-
nıfta felsefe hocamız olmuştu. Benim onda gör- i'
düğüm en ilginç yan çok düzgün, etkili ve güzel]
Türkçe ile ders vermesiydi. Zamanla anhyordum t
ki güzel Türkçe konuşan kişi bizde azdır. Bunun
nedenlerini anlamaya çok çalıştım. Yücel'in ikin-,'
ci özelliği (belki dilinin güzelliğinin etkisi ile) bize'.
derin bir felsefe bilgisi değil, geniş bir felsefe ilgi1
si vermek olmuştur. Onun arkasından gelen fef-',
sefe hocasına kıyasla o, felsefe sorunlannı derin-'
leştirmekten çok basitleştiren kişiydi. Diğer bir\
beğendiğim yanı temiz, düzgün ve güzel giyimi ile
görünüşüydü. Felsefeciyim diye salkım saçak do-'
laşan bir kişi değildi. Şık görünümü arkadaşı Hrf-\
ZJ Tevfik gibi züppe hissini hiç vermiyordu. Çok}
geçmeden öğretim müfettişliğine aynlacağını gû- •
zel konuşması ile bize haber verdi." '
Lisede öğrencisi olduğu Niyazi Berkes, hoca-,
sı Hasan Ali Yücel'ı anılannda böyle anlatıyor. ,
İlginç bir portre!
önce öğretmenlık, sonra müfettişlik ve arkasın- j
dan da Milli Eğitim Bakanlığı. •
Bir ansiklopedinin nitelemesine dikkat ediyo-'
rum: "Eğitimci, yazar, devlet adamı". Sadece eği-'
timci ve yazarlığı, Hasan Âİİ Yücel'i anlatmakta-
gerçekten eksik kalır; yaptıklannın çapı ancak dev-'
let adamlığı ile açıklanabilir türden. > <
Yani uzağı gören, çığır açıcı, kalıcı... \
Cumhuriyet'in o yıllanna böylesi insanlann ku-;
şağı damgasını vurdu. Nasıl bir toplumda ve tariht
döneminde görev aldıklannın bilinci içindeydiler ve'
devlet adamı olmak zorundaydılar, oldular da. On-
lan, sonra girdiğimız demokrasi döneminde hükü- "
met adamlan izledi. Bu dönem biryanm yüzyılı dol-'
durdu sayılır.
Ama kaç devlet adamı gösterebilirsiniz içlerin-,'
de?
Bugün dağ gibi biriken sorunlanmızın altında bu,
da var!
Niyazi Berkes'in çizdiği o ciddi insan portresi- >
nin sahibinin, 1935'ten 1946'ya değin -aralıksız-i
kaldığı Milli Eğitim Bakanlığı görevinde, dikkatimi
ilk çekenlerden önce şu ikisi oluyor: 1939'da 1,'
Eğitim Şûrası'nı toplayarak bir eğitim planı hazır-1
latması; bir de 1946'da Üniversiteler Kanunu'nu^
hazırlatıp çıkarttırarak, düşünce, bilim ve kürsü'
özgürlügünün yolunu açması.
Yani eğitimde plancılık ve düşünceye saygı.
Sonra şu dev girişimler: Türk Ansiklopedisi, Is-
lam Ansiklopedisi, Sanat Ansiklopedisi ile açılan
bir ansiklopedi çığın; onun yanı sıra, Doğu-Batı,'
eski ve yeni dünya edebiyatı klasiklerinin çevirisi.,
Ve Köy Enstitüleri uygulaması. ;
Kafaları aydınlatmak ve kentlerle yetinmeyip(
köyiere de götürmek ışığı. _., ,^n< ,,. , O f l 6 b
Bütün bunlar "Aydınlanmacı" yantrv da göste--
rir Hasan Âli Yücel'in ve eğitim tarihimizde onu •
benzersiz kılar. ^ a
Çocukluğum ve gençliğim o yıllara rastladı; göz-:
lerimle gördüm yapılanlan ve fikri gelişmem o dö-;
nemin önüme y^ğdığı eserterle beslendi. O yüzden'
olacak, Hasan Âli Yücel denince dururum; ülkem-
de eğitime, yani insan yaratma sanatına bunca e-
mek vermiş bir kişi için yekpare saygı kesilirim. ;
Ama azdır ona! - ı
• • î
içinde bulunduğumuz yıl, bu büyük kültürada-
mının doğumunun 100. yılı idi. 16 Aralık'ta doğ-
:
duğuna göre, yazımı da o aya denk düşecek bi-!
çimde yazdım.
Ve yılın şu son günlerinde sormalıyız: Hasan ÂJi
Yücel'in anısma saygıyı gerektiği biçimiyle göste-
rebildik mi?
Hatırımda kalanlar, Işçi Partisi'nin, büyük eğitim-!
cinin anısma 6-7 Aralık günlerinde düzenlediği bir,
eğitim kurultayı; bir de ondan önce, bir üniversK
temizin öncülüğüyle gerçekfeştirilen bir çeviri sem-|
pozyumu. '
Her ikisi de önemliydi. Ama o kadarta mı kalma--
lıydık?
Nerede onunla ilgili monografi çalışmaları? Ne-;
rede örneğin klasikler çevirisi hareketi üzerine ya->
pılmış bir değerlendirme araştırması?
Biz yapmayacaksak kim yapacak? '4
Acıdır söylemesi: O söz konusu klasikleri toplu-'
ca bir kitapçıda bile bulamazsınız bugün.
1
Hasan Âli Yücel yazardı da; edebî ve fikrî pek,'
değerli eserierin üstünde imzası vardır. OnlarrJan,
biri, Goethe, Bir Dehanın Romanı adını taşır.
1932'de yayımladığı bu ciddi monografiyi, yanıl-!
mıyorsam Alman Kültür Bakanlığı o yıllarda ödül-'
lendirmişti de. \
Anlamlı olmaz mıydı yeni bir basımını yapmak?.
DinozoRHAFTALIK MİZAH DERGİNİZ
Paniğe gerekyok...
1998 takviminiz
bu çarşamba
Dinozor'da