Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALIK 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Orgüt üyesi suçlamasıyla toplam 96 yıl hapis cezasına çarptırılan öğrencilerin temyiz duruşması başladı
'Suçlamalar ıM>MIIkompLosıı'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Harçlan protesto eylemi sürecinde hak-
lannda örgüt üyesi suçlamasıyla dava açı-
larak toplam 96 yıl hapis cezasına çarp-
tınlan öğrencilerin karann bozulması-
na ilişkin istemleri 18 Mart I998'de so-
nuçlanacak. Yargıtay 9. Ceza Daire-
si'ndeki temyiz dunışmasında savun-
ma yapan Türkiye Barolar Birliği (TBB)
Başkanı Prof. Dr. Eralp Ozgen. dava
dosyasında öğrencilerin mahkûm edil-
mesini sağlayacak yasal delil bulunma-
dığını söyledi. Örgüt üyesı olmakla suç-
lanan öğrencilere molotofkokteylli ey-
lem yaptıklan iddiasıyla ceza verildiği-
ni anımsatan Özgen, "Anayasal düzen
molotofkokteyliyle yıkıhr mı?" dedi.
Avukat Şenal Saıihan. suçlamalann po-
lisin senaryosu olduğunu söyledi.
Ankara'da harçlara karşı sürdürülen
eylemler sürecinde, örgüt üyesi olduk-
lan suçlamasıyla Ankara 2 No'lu DGM
tarafından toplam 96 yıl ağir hapis ce-
• Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki temyiz duruşrnasında savunma yapan Türkiye Barolar Birliği
(TBB) Başkanı Prof. Dr. Eralp Özgen, dava dosyasında öğrencilerin mahkûm edilmesini
sağlayacak yasal delil bulunmadığını söyledi. Orgüt üyesi olmakla suçlanan öğrencilere
molotofkokteylli eylem yaptıklan iddiasıyla ceza verildiğini anımsatan Özgen, "Anayasal düzen
molotofkokteyliyle yıkıhr mı?" dedi.
zasına çarptınlan 8 öğrencinin temyiz
duruşması dün Yargıtay'da yapıldı. Yar-
gıtay 9. Ceza Dairesi'nde görülen dos-
yayla ilgili oturumda sanık öğrencilerin
savunmanhğını yapan Prof. Dr. Özgen,
Ankara 2 No'lu DGM'nin mahkûmiyet
karanna esas olan kanıtlann yalnızca
polis ve savcılık ifadelenne dayandığı-
nı söyledi. Yargıtay Ceza Genel Kuru-
lu'nun. sorgunun yargıç tarafından ya-
pılacağı hükmünü içeren kararlanna
atıfta bulunan Özgen, mahkûmiyet ka-
ran için tek başma "ikrar"ın yeterli ol-
madığinı vurguladı. Özgen. söz konu-
su kurallann devlet güvenlik mahke-
meleri için de geçerli olduğunu anlata-
rak "DGM'ler hukukun dışında değil-
dir. DGM'ler yasalan bir kenara ata-
mazlar" dedi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiple-
rinin, sanıklann ifadelerini, gözaltma
ahndıktan 4-8 gün sonra aldığını belir-
ten Özgen, "Busüredeemniyettesanık-
lara ne yapıidı? Neden bu kadar bekle-
tikti?" sorulannı yöneltti. Özgen, öğren-
ciler savcıhğa çıkanlırken Adli Tıp Ku-
rumu'nca verilen raporun altında im-
zası bulunanlann "Dtf unvanı bulunma-
dığına işaret ederek, sanıklardan yal-
nızca ikisinde darp ızi saptandığını, an-
cak bunun diğer sanıklara manevi bas-
kı yapılmadığı anlamına gelmediğini
söyledi.
Özgen, sanıklar gözaltma ahndıktan
13 gün sonra rapor alındığını. bütün sa-
nıklann evlerinde yapılan aramalarda
ya sanık ya komşulan ya da savcı bulu-
nurken "hücreevi" olarak nitelenen Bü-
lentKarakaş ile MahmutYılmaz'ın bir-
likte kaldıklan evin hiç kimse yokken
"bomba uzmanlannca" arandığına dik-
kat çekti. Evde 9 adet molotofkokteyli
ile bir pankartın bulunduğunu kaydeden
Özgen, Bülent Karakaş'm Mahmut Yıl-
maz'dan önce gözaltma alındığını anım-
satarak "örgüt üyesi" olduklan öne sü-
rülen sanıklardan Yılmaz'ın "suç ka-
nırJannı neden yoketmediğinin açıklan-
masının" zorluğuna işaret etti. Molotof-
kokteylleri üzerinde sanıklann parmak
izi tespitinin yapılmadığını, evde bulu-
Öğrenciler coplakarşılandıANKARA / İSTANBUL (Cumhuri-
yet) - Yargıtay"da temyiz duruşması ya-
pılan öğrenci arkadaşlanyla dayanış-
mak üzere Ankara'ya gelen öğrenci-
ler, polis tarafından cop ve gözaltıyla
karşılandı. Gösterilere sert müdahale-
de bulunan polis, bazı öğrencilenn ya-
ralanmasına neden olurken 500'ü aşkın
öğrenciyi de gözaltma aldı. lstanbul'da
da öğrenciler, "Gençlik gelecektir,yar-
gılanamaz" şeklinde slogan atarak yü-
rüdüler. Toplam 96 yıl ağır hapis ceza-
sına çarptınlan öğrencilerle dayanışma
eylemi düzenlemek üzere çeşitli kent-
lerden gelen öğrenciler. polisin sert tav-
nyla karşılaştılar. lstanbul'dan trenle
gelen 500'e vakın öğrenci Ankara Ga-
n'ndan Kızıİay'ayürümekistedi.Gru-
bun yürüyüşüne izin vermeyen Anka-
ra Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet
Subesi'nebağu polismemurlan, 438 öğ-
renciyi gözaltına alarak emniyetin spor
salonuna götürdüler. Öğrenciler kimlik
tesbitinin ardından gara götürülerek
serbest bırakıldılar.
Eskışehir yönünden 4 otobüsle gelen
öğrenciler, ODTÜ kavşağında durdu-
rularak kente sokulmadı. Izmır'den ge-
len bir grup îse Polatlı yakınlannda dur-
duruldu. Ankara dışından gelen öğren-
cilerin kente ginşine izın verilmemesi-
ne karşm Ankara üniversitelerinde öğ-
renim gören binin üzerinde öğrenci Gü-
venpark'ta toplanarak basm açıklama-
sı yaptı. Arkadaşlan hakkındaki mah-
kûmiyet karannın bozulmasını ısteyen
öğrenciler. "ÇetelerMecBs'te, öğrenci-
ler hapiste". "Devletin fermanı, baso-
ramazjsyanT. "Parasjz,bflhnset,demok-
ratikeğrtim" sloganlannı attılar. Sanat-
çılar ve sıvil toplum örgütlerinin yanı
sıra bazı sıyası parti temsilcilerinin de
katıldığı grup. basın açıklamasının ar-
dından dağılmaya başladığı sırada po-
lis müdahale ettı. Polisin coplu saldın-
sında çok sayıda protestocu yaralanır-
ken 50'nin üzennde öğrenci gözaltına
alındı. Polisin müdahalesine bazı öğren-
ciler taş atarak karşılık verdiler. Olay-
larda bazı polis memurlannın da yara-
landığı öğrenildı. DYP Genel Merkezı
önündeki bir polis aracınm camlannın
taşla kınlması sonucu. araçta bulunan
polis memuru Serhat Coşkunaras ha-
fif sekilde yaralandı. Gazeteci Bülent
Paker'in de yaralandığı çatışma sırasın-
da bir polis memurunun silahının kay-
bolduğu bildirildi.
Polisin müdahalesinin ardından çe-
şitli yönlere dağılan öğrenciler. Ziya
Gökalp Bulvan"nda yıne polis barika-
tıyla karşılaştılar. Çankaya Belediye-
si'nin önünde yeniden bir araya gelen
göstericiler Sakarya'dan Mithatpaşa'ya
çıkarak caddeyi trafiğe kapatnlar. Mit-
hatpaşa Caddesi'nde yürüyüp "Çat-
b'nın itteri yıldıramaz bizteri", "Kah-
roisunçeteci polisdüzenT". "Fermanla-
n yaktık geri dönüş yok", "Direniş var
y^nfakyok" seklmde slogan attılar. Bu
arada dershane ve kamu bınalanndan
pencerelere çtkan bazı yurttaşlar, öğren-
cilere alkışlarla destek verirken şiddet
kullanan polısi yuhaladılar.
Sıhhiyede yeniden Atatürk Bulvan'na
girerek Kızılay yönüne doğru yürüyü-
şe geçen bir grup, Danıştay'ın önünde
yine polis engeliyle karşılaştı. Burada
yeniden müdahale eden polis 20'ye ya-
kın eylemciyi tartaklayarak gözaltına al-
dı. Bu sırada bazı kameramanlar da po-
lis tarafından engellendi. Başbakanve-
kili BülentEcevit, gazetecılenn sorula-
n ûzerine. olaydan üzüntü duyduğunu
belirtti.
Ankara'da protestolann sürdüğü sa-
atlerde İstanbul'daki üniversite öğren-
cileri de gösteriler düzenlediler. Yıldız
Teknik Üniversitesi giriş kapısı önün-
de toplanan yaklaşık 150 kişilik grup,
mimarlık fakültesine kadar "Gençlik
gelecek. gelecek vargüanamaz" sloga-
nını atarak yürüdüier. Galatasaray Li-
sesiönünde bir araya gelen Sosyalist tk-
tidar Partisi gençliğı üyesi yaklaşık >-üz
kişi, cezaevlennde bulunan arkadaşla-
nnın serbest bırakılması için basın açık-
laması düzenledi.
Banş Partisi eylemde öğrencilerin
dövülmesini protesto etmek amacıyla
dûn gece Içişleri Bakanlığf nın önüne
siyah çelenk bırakmak ıstedı. BP Ge-
nel Sekreteri Lütfi Keskin ve berabe-
rindeki 20 kişilik grubun bakanlık bi-
nasrnın önüne siyah çelenk bırakma gı-
rişimleri. polis tarafından engellendi. Po-
lis eylemcileri gözaltına aldı.
Meclis'te pankart açüklan için toplam % yd ağır hapis cezasına çarptınlan öğrencilerle dayanışma eylemi düzenlemek üzere
çeşitli kenüerden Ankara'ya gelen öğrenciler, polisin sert tavnyla karşılaştılar. Polis, Ankara dışından gelen öğrencfleri kente
sokmazken ODTÜ'nün önünden 438 kişiyi gözaltma aldı, çok sayıda öğrenci yaralandı. (Fotoğraf: TARIK TrNAZAY)
nan pankartın üzerinde bulunduğu öne
sürülen saç telinde Bülent Karakaş yö-
nünden inceleme yapıldığmı belirten
Özgen, ev arkadaşı Mahmut Yılmaz için
böyle bir incelemenin yapılmadığına
işaret etti.
Ankara 2 No'lu DGM karannın ge-
rekçeden yoksun olduğunu, sadece po-
lis ifadeleri ile hüküm kurulduğunu vur-
gulayan Özgen, Türk Ceza Yasası'nın
"örgütüyeligi''ni düzenleyen 168. mad-
desinin uygulanması için suçun işlenme-
sine uygun araçlann ve koşullann olma-
sı gerektiğini belirterek "Anayasal dü-
zen, aüldıgı iddia edilen 20-25 molotof-
kokteylle mi yüahr" dedi.
Özgen, hükmün esastan bozulması-
nı ve tutuklu sanıklann tahliyesini talep
ettı. Avukat Şenal Sanhan da sanıklann
demokratik üniversite ve parasız eği-
tim mücadelesi yürüttüklerinı anlattı.
Emniyet fezlekesi ve gerekçeli karann
temel dayanaklannı oluşturan Meşruti-
yet Caddesi'ndeki eylemın
tek tanığımn bulunmadığı-
na dıkkat çeken Sanhan,
Bülent Karakaş ile Mah-
mut Yılmaz'ın birlikte kal-
dıklan evde arama yapıl-
madan önce Insan Haklan
Denıeği Ankara Şubesi'ni
arayan bir kadının "gece
eve bir şeyler bırakıkiığını"'
ıhbarettiğini söyledi. Dev-
Yol dıye illegal bir örgütün
bulunmadığının emniyetin
de saptamalan arasında yer
aldığını kaydeden Sanhan,
"Dairenizin örgüt üyeliği-
nin koşullarım belirleyen
karartan var. Silahh eylem
olacak. ülke düzeyinde yay-
gınlık gösterecek. Sanıklar
için bunlardan sözedilemez.
Ortadabir çete yok. Bu öğ-
rencilerGazi eğitim, siyasal
ve hukukta çete üyeliği bil-
gisi mi alıyoriar" dedi.
Sanhan, öğrencilerin
evinde bulunan Devrimci
Gençlik dergilerinin de ör-
güt üyeliğinin kanıtlan
arasında yer aldığını kay-
dederek, budergilerin yasak
olmadığını, piyasada satıl-
dığını söyledi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi
Başkanı DemirelTavil tem-
yiz istemine ilişkin karann
18 Mart 1998'de açık-
lanacağını belirterek
oturumu kapattı.
Oturumu, öğrencilerin
arkadaşlan ve ailelerinin
yanı sıra Türkiye Yazarlar
Sendikası Başkanı Ataol
Behramoğlu. tiyatro sanat-
çısı Orhan Ayduı, Sua\i.
CHP lzmir Mılletvekili
Sabri Ergül, ÖDP Genel
Başkan Yardımcısı Yıidınm
Kaya, sanatçı FerhatTunç,
Öğrenci Aileleri Derneği
Başkanı Mustafa Atalay.
yazar Cezmi Ersöz, şair
Sunay Akın da izlediler.
Yurttaşın takibi sonuç verdi, dokunulmazlıklar kalktı.
Türkiye, yurttaşıyla
gurur duyuyor.
Bu ülkenin insanları ışıklarını aylar ve aylar boyunca, saydam bir hukuk
devleti, çağdaş, demokratik, özgür bir Türkiye ıçın yakıp söndürdüler.
Bugün parlamento, ıkı mılletvekihnin dokunulmazlıgına dokunmuşsa,
bu, yurttaşın gösterdıgi kararlı tepkının sonucudur. Setçuklu'dan
günümüze -belkı de ilk kez- yurttaşın talebı sistemı delmıştir Çetelerle
iç içe geçmış olan sıstem, yurttaşın demokratik dırencının karşısında
duramamıştır Ama bugün varılan noktada herkes bılıyor kı, konu ıkı
milletvekılının dokunulmazlıgının kaldırılmasından ıbaret değildır.
Ucu nereye bulaşmış olursa olsun, Susurluk her yönüyle gözler önüne
serılmedıkçe; "devlet çıkarı", rahatça suç işleme gerekçesı olmaktan
çıkartılmadıkça; suça bulaşmış tüm sanıklar bagımsız yargı önünde
yargılanmadıkça, tüm suçlular cezalarını bulmadıkça; seçilmişı, atanmışı,
sıvilı, askerıyle herkes, her kurum -yanı bızatıhı devlet- temızlenıp
arınmadıkça bu ülkede gerçek bir demokrasiden söz edilemeyecektir.
Anayasa'nın dokunulmazlıkları düzenleyen 83. maddesinin değiştirilmesi
amacıyla Meclis'te uzlaşılan son tasarı da, çete türü suçlara dokunma
olanagı vermemektedir. "Ağar-Bucak olayı" gıbı durumların bir daha
yaşanmaması ıçın tasarı bu halıyle Meclıs'ten geçmemelıdır. Mılletvekili
dokunulmazlıgı, yalnızca kürsü dokunulmazlığıyla ve milletvekilinın
ıfade özgürlüğüyle sınırlı tutulmalı, yurttaşın vekıllerı de tıpkı yurttaş
gibi yargılanabılmelıdır. Susurluk benzeri durumlar, Gladio-Mafya türü
örgütlenmeler için caydırıcı yasalar çıkartılmalıdır. Pişmanlık Yasası
ancak böyle caydırıcı bir yasadan sonra anlam taşıyacaktır.
Bız, ışıklarını ülkemızın süreklı aydınlıgı ıçın yakıp söndürmüş olan
milyonlarca yurttaş, destek vermek ya da hesap sormak üzere tüm
sorumluları gözlüyoruz ve bunun böylece bılınmesını istiyoruz.
HASAN ALİ YÜCEL ANILIYOR
Eğitinıe hizmetleriyle
yaşamaya devam ediyor
A Y D I N L I K İ Ç İ N
YURTTAŞ GİRİŞİMİ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Eğitım Bakanı Hikmet Uluğ-
bay, Atatürk'ün Harf Devrimi ve Tev-
hid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Bir-
liği Yasası) ile başlattığı eğitim ham-
lesinin Hasan Ali YüceTin öz\erili ça-
lışmalanyla pekıştiğini vurgulayarak
"Zaman zaman egitimin yapısına vu-
rubnakistenen darbeler de sistemin ye-
tiştirdiği cumhuriyet kuşaklarının da-
vaya olan inancı ve temckieki harcın
sağlamhğı nedeniyle başanya ulaşamı-
yor" dedi.
Ankara Üniversıtesi Dıl Tarih ve
Coğrafya Fakültesi'nde düzenlenen
"Hasan ÂB Yücel'i anma" toplantısın-
dakonuşan Milli Eğitim Bakanı Hik-
met Uluğbay, çağdaş eğitim temelle-
rinin Hasan Ali Yücel'in bakanlığı
dönemindeki "reform'' niteliğindeki
çalışmalarla pekiştiğine işaret etti.
Eğitime yönelik darbe girişimlerinin
de bu dönemde atılan sağlam temel-
ler nedeniyle başanya ulaşamadığını
vurgulayan Uluğbay. -
TBMM,1997\le
uygulamaya geçen 8 >ıllık kesintisiz
temel eğitim yasası Ue Hasan Ali Yü-
cel'e olan şükran borcunu anlamlı bi-
çimde ödedi" dedi.
Uluğbay, Hasan Âli Yücel'in Ata-
tûrk'ün kendisıne yönelttiği "Türk
milleti kendini ne zaman kurtanlmış
saj'abinr" sorusuna, "Türk milleti ne
zaman kendine kurtarıcı arama ihti-
yacı duymayacak hale geiirse o zaman
kurtulmuş olur. Bu da töm bireylerin
çağın gerektirdiği bilgi ve becerive sa-
hip küuunasıyla mümkün olabUir"
yanıtını verdiğini anımsattı. Yücel'in
verdiği yanıtla, eğitim sistemine ya-
pacağı büyük reformlann işaretini
verdiğini \wgulayan Uluğbay. sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"Maarif Şûrası Kurumu'nu oluş-
turarakonu kurumsallaştıntı.Oluştur-
duğu Çeviri Bürosu ile 6yıl içinde dün-
ya edebiyan klasikkrinden 4% eseri
diümize kazandırdı. Bu cahşmalar,
okur yazarlann düşünme ufkunun
önünü açtı. Öğretmen açığını kapat-
mak için Köy Enstitüleri'ni kurdu.
Devlet Konservatuvan'nı açn. Devlet
Resim Nc HeykelSergisi'ni kurumsal-
laşnrm. Üniversiteler Yasası'nı çıkar-
ĞL Tüm bunlareğitimdeçağdaş uygar-
lık çizgisinin benimsenmesiydL"
Uluğbay, Yücel'in başlattığı çalış-
malann 8 yılhk kesintisiz temel eği-
tim, bilgisayarlı eğitim ve 4. sınıftan
itibaren öğretilecek yabancı dille de-
vam edeceğini söyledi. 2000 yılına
kadarki 3 yıl içinde Atatürk ilke ve dev-
rimlerine bağh toplam 190 bin yenı öğ-
retmen atayacaklannı kaydeden Uluğ-
bay, "Oğretmenlere Yücel dönemin-
dekisa> gı ve gönenci kazandıracağız"
dedi.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Günal Akbay da Yücel'in adının
eğitimle özdeşleştiğini belirtirken "O
cumhurtyetin en önemli köşetaşlann-
dan biridir" diye konuştu. Akbay, Yü-
celin bilime ve Türk dilinin gelişti-
rihnesine çok büyük katkılar yapmış
devlet adamı kişiliğine de işaret etti.
Konuşmalann ardından Film Rad-
yo ve Televizyonla Eğitim Başkanlı-
ğı'nın düzenlediği "sinevizyon" gös-
terisine geçildi. Yücel'in yaşamını,
Türk kültür ve eğitim yaşamına olan
katkılannı vurgulayan gösteride, in-
sancıl kişiliğine de işaret edilerek oğ-
lu şair Can Yücel'in "HayattaBen En
Çok Babamı Sevdim" şiirine yer ve-
rildi.
Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ-
bay, sinevizyon gösterisinin noktalan-
masından sonra, Hasan Âli Yücel'in
kızlan Canan Yücel Eronat. Gülüm-
sel Yücel Sanver ile oğlu Can Yücel'e
birer plaket verdi. Anma programına
katılamayan Can Yücel'in plaketini,
kendisi adına kızlan Suve Güzd Yücel
aldı. ;
ARAYIŞ
TOKTAM1Ş ATEŞ
Ifade ve Yayımlama
Özgürlüğüd)
TÜYAP Istanbul 16. Kitap Fuarı, kasım ayında ge-
ne bir şenlik havasında yaşandı. Kimileri bu şenlik
havasını eleştiriyor ve fuar kavramıyla bağdaşma-
dığını iddia ediyorlar. Kendi açılanndan haklılar. FJ-
ar, biraz farklı bir şey. Ama bence TÜYAP Kitap Fu-
arlan'nm böylesine bir şenlik havasındageçmesi, baş-
lı başma bir özellik ve desteklenmesi gereken bir du-
rum.
Bundan onceki yıllarda, bufuarlardaedindiğim ba-
zı ilginç kıtaplan ele alır ve sız değerlı okurlanmla pay-
laşırdım. Bu sene gündemin yüklülüğü buna izin
vermedi. Ama gene de ılerideki günlerde, birkaç
önemli kitap üzerinde duracağım.
Bu fuan duyurduğum biryazımı; "Deliye her gün
kitap" cümlesiyle noktalamıştım. Basit bir edebiyat
sanatıdır bu. Herkesin bıldıği bir deyişin bir sözcü-
ğünü değiştirirseniz, o sözcükle onu yerine koydu-
ğunuzsözcüğü eşanlamlı kılarsınız. "Deliye her gün
bayram" deyişindeki bayram sözcüğü yerine, ''ki-
tap " sözcüğünü koymakla "kitap" ve "bayram" söz-
cüklerini eşanlamlı kılmaya ve "kitap" kavramını yü-
celtmeye çalışmıştım.
Günlük gazetelerimizin birinde ilginç bir yazar var.
Kendini yazılı basınımızın zaptiyesi yenne koymak-
la birlikte, yazdığı hemen hemen her yazıda; birkaç
mantık ya da dilbilgisi hatası yapıyor. Işte bu zat, be-
nim bu deyimi kullanmamatakılmıştı. "Deyimin doğ-
nısu 'Deliye her gün bayram'd/r" gibisinden bir şey-
ler yazmış. Çok yaşasın...
Türkiye Yazarlar Sendikası, bu fuar çerçevesinde
"Ifade ve Yayımlama Özgühüğünün Neresindeyiz?"
başlıklı bir panel düzenlemişti. Emin Karaca'nın
yönettiği bu panele; ismail Göldaş, Ragıp Zara-
kolu ve Koray Düzgören'le birlikte ben de katılmış
ve görüşlerimi dile getirmıştim. Variık dergisi, Ara-
lık 1997 sayısındabu panelin metniniyayımladı. Bir-
kaç hata olmasına karşın konuşmaları teypten iyi çöz-
müşler ve yayımlanmasından memnun oldum.
Bu panelde iki kez soz aldım. İlk turda görüşleri-
mi sunduktan sonra, ikınci turda bana yönelen so-
rulan yanıtladım ve eklemeler yaptım. Bugün ve
bundan sonraki yazımda, o panelde yaptığım ko-
nuşmalan siz değerii okurlanmla paylaşmak istiyo-
rum. Yazma ve konuşma üsluplan birbirinden fark-
lı olduğu için, biraz yabancılık çekebilirsiniz ama
özellikle bu türtoplantılara katılma olanağı bulama-
yan okurianm açısından, o toplantıdaki görüşlerimi
aktarmayı yarariı görüyorum.
Diğer konuşmacılardan sonra söz bana geldiği za-
man şunları söyledim:
"Zannederim, ben burada en zordurumdaki ko-
nuşmacıyım. Çünkü, gerçekten düşünce özgüriü-
ğü açısından fevkalade eksikleri ve ayıpları olan bir
ülkedeyaşıyoruz. Ancak bunu; benden önce konu-
şan değerii arkadaşlarımın dile getirdiği gibi dile
getirmek, benirahatsız ediyor. Çünkü Türkiye'de dü-
şünce özgühüğünün bir noktada suıîstimal edildi-
ğini, sömürüldüğünü görüyoruz. Şimdi; bunu söy-
lediğim zaman da bırdenbire eli kanlı katillerie ay-
nı safa düşer gibi oluyorum. Böylece Türkiye'deki
durumu nesnel bir şekilde ortaya koyma konusun-
da fevkalade zorianıyoruz,
Düşünce özgühüğünün ne demek olduğunu, di-
limin elverdiğince sizlere arz etmeye çalışacağım.
Ancak şunu söy/eyey/m; laf, sürekli Kürt meselesi-
ne geliyor. Acaba Türkiye 'deki düşünce özgühüğü
konusundaki yetersizliğimizı dile getihrken, Kuzey
Irak'ta çok mu özgühük var, merak ediyorum. Ya-
hut da bunu eleştirenler, gerçekten egemen olduk-
lan bir toplumda, mutlak özgühüğeyer verecek mi?
Şimdi meselemız, Kürt meselesi değil. Onu bel-
kibaşka panelde tartışabilirdik. Ama doğrusunu is-
terseniz, eğer bir savaş varsa, savaşta taraflardan
biri öbür tarafın ülkesinde propagandasını yapamaz.
Onu, düşünce özgühüğü adına savunamazsınız.
Toplantı oluyor, slogan atıyor birtakım gençler: Ge-
rilla vuruyor, Kürdistan'ı kuruyor. Durbakalım. Ne-
reye vuruyor. Vurduğu benim ordum. Kim? Benim
oğlum, yeğenim, arkadaşımın çocuğu. Şimdi bu-
nu düşünce özgühüğüyle bağdaştırmak mümkün
mü?
Cumhuhyetimizin ilk yılından ben süregelen bir
gelenek var. 1923 yılında, 1930'lu yıllarda Avru-
pa'nın hangi ülkesinde Türkiye'deki kadar düşün-
ce özgühüğü vardı diyemeyeceğim ama, eğer dü-
şünce özgühüğü açısından bir sıralama, bir skala
yaparsanız, o günlehn dünyasında kırk küsur dev-
let içinde Türkiye herhalde ilk on arasındadır. Iskan-
dinav ülkeleh, Ingiltere, Fransa, Isviçre, Hollanda,
Belçika; o kadar. O günlehn dünyasında, 'Efendim
bu ülke Türkıye'den daha özgürdür' denilebilecek
bir ülke var mı? 1997'de oturup 1930'lann koşul-
larını mahkûm etmek kolay. Ama o koşullan bir de
o günün dünyası içinde değehendirmek lazım. Cum-
huhyetimizde düşünce özgühüğü çok iyi mi işledi?
Hayır ama bunu o günlehn dünyası içinde değer-
lendirmeklazım ve 'Ifade ve yayımlamaözgüriüğü-
nün neresindeyiz' sorusunu sorduğumuzzaman bu
meseleyı doğru kavramlaha açıklamak lazım.
Düşünce özgühüğünün ya da ifade ve yayımla-
ma özgühüğünün neresinde olduğumuz sorusu-
nun kendimce yanıtını vereyim: Çok başlanndayız.
Fevkalade büyük ayıplanmız var. Almamız gereken
çok mesafe var. Yapmamız gereken çok mücade-
le var. Ama bu mücadelemizi düşünce özgühüğü
için yapmamız gerekir. Eğer, bu mücadeleyi başka
mücadetelehe kanştınrsak, o düşünce özgühüğü-
müzü de tehlikeye sokmuş oluruz. Çünkü sadece
Türkiye'de değil, dünyanın heryehnde anarşi ve te-
rör, özgühüklehn en büyük düşmanıdır. Onun için,
özgühüktehbudamakisteyen egemen güçler, işihep
anarşiye, hep teröre çekeher, hep sokağa çekme-
ye çalışıhar. Meseleyi bir kere sokağa çektiklehnde
de ne düşünce kalır ortada, ne özgühük."
Konuşmamın devamını, bir sonraki yazımda
sunacağım.
ATATÜRK TAKVUVEI
• Büyük önderin hiç yayımlanmamış fotoğraflan
• Büyük boy (33 X 68 cm.) 12 yaprak
• Kalın mat kuşe kâğıda renkli baskı
• Spiralli özel kutusu içinde, 1.500.000 TL
ATATÜRK POSTERI
• Avrupa kartona renkli baskı (33 X 50 cm.)
• 12 ayn poster, takım olarak 3.000.000 TL
T. İş Bankası Meşrutiyet Şb. 4213-304200-00020284 hs.
havale çıkararak ya da posta pulu karşılığı ısteyebilirsiniz.
5 takımdan fazla isteklerınize %25 ıskonto uygulanır.
H I H I / M l H Meşrutıyet Caddesı, 46/A. Yenişehır, ANKARA
Tel:312-431 81 22 «312-434 49 98 • Fax 312-431 77 58