Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 KASIM 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
KISA KISA
• RAHMİKoç'un,
"Gerekirse bir yıl kâr
etmeyiz" açıklamasmın
ardından Üzeyır Garih,
Bülent Eczacıbaşı gibi
işadamlanndan tepkiler
üzerine K.oç topluluğu
yeniden bir açıklama
yaptı. KoçGrubu'nun
açıklamasında. 'Ülkenın
en önemli sorunu haline
geien enflasyonun aşağıya
çekilebilmesi için". 1998 iş
programının hükümetin
hedeflen doğrultusunda
belirlendiği belirtildi. Koç
Grubu'nun destek
açıklamasmın ardından
gözlcrin çevrildigi Sabancı
ise bu konudaki
açıklamalannı daha sonra
yapacaklannı belirterek
"Bız seçimle gelen her
hükümetı destekleriz.
yanlışlannı da söyleriz"
dedı.
I GARANTİ
j Bankası'nın
•Açık Kartı'na
I iki hafta içinde
26 bin başvuru olduğu ve
yapılan değerlendirme
sonucu başvurulann
yüzde 80'inin kabul
edildiği ve 20 binin
üzerinde kişive kredi
kartlarının gönderildiği
bildirildi.
• İSTANBUL SANAYl
ODAS1 Başkaru
Hüsamettin Kavi,
enflasyonla mücadelenın
12 aylık programlar
yerine, aylık programlar
halinde yapılması
gerektiğini \ebu
programlarda meydana
gelecek sapmalann ise 3
aylık olarak
dcğerlendirilmesi
zorunluluğunu belirtti.
• HAZİNE Müsteşarı
Mahfi Eğilmez,
hükümetin kendini
enflasyona
endekslendiğini, burada
sağlanacak başarının,
hükümetin başarısıyla
bin.
1
bir ilişkili ulduğunu.
hükümetin makro
ekonomide >aptığı ve
yapacağı düzenlemeler
savesinde toplumsal
istikrarın da
sağlanacağını belirtti.
• MERKEZ
BANKASI. 10-
17 ekim arası
bankalardaki
mevduatm 99.6 trilyon
artışla 4 katrilyon 496.4
trilyon liraya yükseldiğini
ve banka kredilerininin ise
5 karrılvon 891.9 trilyon
liraya yükseldiğini belirtti.
• bövtz
BÜFELERİ'nin asgari
ödenmiş sermaye şartı 40
milyar liradan 100
mihar liraya. Ziraat
Bankasında açtırmak
zorunda oldukları bloke
hcsap tutarı da 100 bin
marktan 200 bin marka
vükseltildi. Bu bürolann
satın aldıkları dövizin 3
milyon dolar \e>a
karşılığı kadar olması
zorunluluğu getirildi.
Havaş'ın ardından KUMAŞ'ın özelleştirilmesinin iptaliyle durdurma kararlan 13'e çıktı
Ozefleştirmede yaprak dökümüANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - .Anayasa Mahkemesi'nin ip-
tal ettigi kararlar doğrultusunda
54 milyon dolan peşin olmak
üzere 108 milyon dolara Zeyti-
noğlu Holding'e satılan Kütahy/a
Manyezit İşletmeleri'nin (KU-
MAŞ) özelleştirilmesi de Anka-
ra 5. Idare Mahkemesi tarafin-
dan iptal edildi.
KUMAŞ'ın çeşitli bankalar-
daki 40 milyon dolarlık nakit pa-
rasının. işletme satılmadan bir
gün önce Zeytinoğlu'nun sahibi
olduğu Esbank'a yatınldığı orta-
ya çıkmiştı.
Ankara 5. ldare Mahkemesi,
Anayasa Mahkemesi'nin yasa-
ma organının yetkisinin ÖlB'ye
devredilemeyeceği gerekçesiyle
iptal ettiği 4046 sayılı Özelleştir-
me Yasası'nın değer tespit ve iha-
le yöntemlerine ilişkin hükümle-
Özellestirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar
'Devlet satılanlan geri almayacak'
Ekonomi Servisi - Türk-Alman Işbirliği Kon-
seyi toplantısında konuşan Özellestirme idaresi Baş-
kanı (OİB) Başkanj Uğur Bayar, son ıptallerle il-
gili olarak "Hukuksal boyurunu araşbnyoruz. An-
cak bu durum fiilen mümkün değU. Biz iptalleri
bekliyorduk" diyerek, devletin bu kurumlan ge-
ri almasının mümkün olmadığını belirtti.
Özelleştirmenin geçmişinin 'tatminkârolmak-
tan uzak' olduğunu ve bunun iki nedene dayan-
dığını söyleyen ÖİB Başkanı Bayar. "Hükümet-
ler özelleştinneye parasal açıdan yaklaşbiar. Fel-
sefesi bir kenara bırakıldı. Hükümetlerin halka
özelleştirmenin meyvelerini anlatacak vakitleri ot-
madı" dedi.
Bayar. 55. hükümetle birlikte göreve geldikJe-
rinde olayı kısa. orta ve uzun vade şeklinde ele al-
dıklannı, kısa dönemde varolan, orta vadede yıl-
lardır gündemde olan ancak özellestinlemeyen.
uzun vadede de Türk Telekom'un özelleştirilme-
sini gerçeldeştirmeyi düşündüklerini belirtti.
Enerji Bakanlığı Müsteşan YiğhGülende 8 ter-
mik santral ihalesinin tamamlandığını, konunun
gelecek hafta idari mahkemelere iletileceğini belirt-
ti.
ri uyannca gerçekleştirilen KU-
MAŞ'ın satışının da hukuki da-
yanağının kalmaması nedeniyle
iptal karan verildiğini bildirdi.
Mehmet AliCandan'ın açtığı
dava üzerine Havaş'ın ardından
KUMAŞ'ın satışının da iptaliy-
le, 13 özellestirme işlemi hak-
kında yerel mahkemeler, yürür-
lüğü durdurma ya da iptal kara-
n vermiş oldu.
Zeytinoglu Şirketler Grubu.
elektrik dağıtım şebekelerinin Es-
kişehir. Kütahya ve Bilecik bö-
lümüne de talip olmuştu.
Banka karmaşası
KÜMAŞ"ın 40 milyon dolar-
lık parasının. devirden bir gün
önce Zeytinoğlu'nun bankası ola-
rak bilinen Esbank'a yatınldığı or-
tayaçıkmıştı. Böylece Zeytinoğ-
lu. bir gün önce bankasına yatan
parayla KUMAŞ'ın peşinatını
ödemişti. Satıştan bir gün önce
KUMAŞ'ın parasını Esbank'a
yatıran genel müdür hakkında
açılan davanın devam ettiği bil-
dirildi.
KUMAŞ'ın dışında Bodrum
Marina ihalesini de 20 milyon
900 bin dolarlık teklifle kazanan
Zeytinoglu grubu. marinanın 10
milyon dolarlık ilk taksidi için 3.
kez ek süre istedi.
Sabancı 'ya
'Kaliteliİnsan
Onur Ödülü'
İşadamı Sakıp Sabancı ödüle doymuyor.
Sabancı. Bossa L n Fabrikası'nda başladıgı ve
49 \ildir sürdürdüğü iş vaşamında. aldığı
vüzlerce ödülün ardından "Kaliteli İnsan
Onur Ödülü'nü de aldL "Türkiye
Cumhuriyeti'nin ülkesi ve miUetiyle biriiği ve
bütüniüğü ile hukukun egemenüğini
sağlamak yolundaki çahşmalanndan" dolayı
verilen ödüL Sabancı'nın bu yıl aldığı
13'üncü ödü) oldu. Hukukun Egemenliği
Derneği'nce verilen ödül için Sahancı
Center'da düzenlenen törende konuşan
Sabancı. •'Benbananedememeviyüreğime
kov muşuın. Devlet mangasının birinde bir
sorun varsa bu herkesi ilgilendiren izler
bırakır. Susuriuk gibi olaylar bağnmızı
yakıyor. Bana ne dememiz yerine cesaretle
üzerine gitme ve yalnız alkışlama verine
yanlışlıklan da söyleme günü gelmiştir. Gerek
beyaz kurdale gerek bir dakika karanlık
eyİemi için herkese teşekkür ederinT dedi.
Sabancı'ya bir ödül de Türkiye Devlet
Hastaneleri Hastalara Yanüm Vakn'nca
pazartesi günü Ankara'da verilecek.
Orsa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Aydm haciz iddialanna açıklık getirdi
'Umudumıız Falez Otel ve bankalarda'
FATMA KOŞAR
Tekstil sektörünün devleri arastn-
da anılan Örsa Holding zor günler
yaşıyor. Holding'inbankalaratop-
lam 250 milyon mark birikmiş bor-
cu ve piyasada da çok sayıda ala-
caklısı var. Örsa Holding'in ödeme-
lerinı geciktirmeye başlamasıyla
birlikte yayılmaya başlayan. "Bat-
n, haciz yağr/or" söylentiİerini ve
diğer iddialan yanıtlayan Orsa Hol-
ding Yönetim Kurulu Başkanı Ah-
met Aydın, hiçbir şirketleriyle ilgi-
li yürürlükte olan haciz karan ol-
madığını, ancak ödemelerini ge-
ciktirdıklerinin doğru olduğunu
söyledi. Aydın. "Umudumuzu. Fa-
lez Otel'in saûştna ve bankalarla
süren göriişmelerimizden çıkacak
sonuçlara bağladık" dedi.
- Orsa nerede yanlış yapn? Na-
kit sıkınüsıçekiyorveödemelerini-
n gedktiriyor musunuz?
- En büyük > anlışlanmızdan bi-
ri kısa vadeli kredilerle, çok bü-
yük çapta yatınmlara gırmek oldu.
Yatınmlanmızı kısa vadeli kredi-
lerle finanse etmemiz ödemelerde
zorlanmamıza neden oldu. Ancak
bu hatanın yüzde 50 sı bizim tutu-
mumuzdan. diğer yüzde 50'si de ül-
kenin durumundan kaynaklandı.
Örsa. 1980'liyıllannkahramanca
yarınma atılanlanndan. Yıllar için-
de tekstilden başka alanlara kayma-
mız da bizi zorladı. 1994 knzi. der-
ken turizme girdik, bu arada kay-
nakJanmız yeterh gelmemeye baş-
ladı. 200 milyon dolarlık yatınmı
2 yılda yaptık. Şimdi de ödeme
vakri geldi. bir süredir zorlanıyo-
ruz. Sektörde hızlı yatınma giren
diğer firmalar da zorlanıyor.
- Nasıl yapılmabydı? Bu hatala-
n nasıl telafı edeceksiniz?
- Bu yatınmlann daha uzun va-
deye yayılması gerekirdi. Biz sa-
dece nakit sıkıntısı çekiyoruz. Bor-
cumuzun yüzde 50'sini orta vade-
ye yayabildik. Yüzde 50'si kısa va-
deli olarak duruyor. Ajmacımızor-
Ahmet Aydın ödetneieri
geciktirdiklerini
- Bahsettiğim yapılanma süre-
cinde bazı arkadaşlanmızdan aynl-
mak zorunda kalıyoruz. Bu devam
edebilır. Ancak, asıl amaç Örsa'yı
yaşatmak. Sorumluluğumubiliyo-
rum. Holdıngi parçalamak, kıyım
olarak yanlış yorumlanmamalı.
'Borcu Idm saün ahr?.9'
ta ve uzun vadeli borcu, borç ora-
randa yüzde 90'laraçıkarmak. Bu-
nu yapmaya çalışıyoruz. Falez
Otel'den gelecek gelir \e banka-
larla sağlamaya çalıştığımız anlaş-
malar en büyük umudumuz.
Bu arada, bizim en büyük hata-
lanmızdan biri de iki yıllık hızlı
büyümede verimlıliği ihmal ettik.
gereken önemi vermedik. Işçi üc-
retleri ve maliyetkr arrtıkça. ven-
mi arttırmamız gerekirdi kı. bu ar-
tışı koruyup, kân aynı oranda art-
tırabilelim. Hızlaparçalanmayagi-
diyoruz. Bazı şirketlerimizi 50'şer
kişilik gruplara bölüjoruz.
- Çok yoğun işten çıkarmalarya-
şandığı iddia ediliyor?
- İMal varhğınızı başkalannın üs-
tüne dev rettiğiniz doğru nıu?
-Parcalanma yanlış algılanıyor.
Böyle bir durum yok. Asıl ana şir-
ketlerimiz Örsa Turizm. First Teks-
til. Falez İplik. Buradaki şirketle-
rin satışı mümkün değıl. Borcun
üzerinde maddı varlıklarvar. Bun-
lann hepsinin üzennde de ipotek var.
-Hükümet, 1998için vüzde50 ent
lasyon. yüzde 113 ihracat artışı ile
yüzde3 büyiime hedeflen belirtedL
Bundan eddlenecek rrüsiniz?
- Gelecek yıl iç pivasada daral-
ma olacak. Bu nedenle, sadece bi-
zim değıl. tüm sektörlerin olumsuz
yönde etkilenecegini düşünüv orum.
ÇİFTÇİ DOSTU / SADULLAH ÜSUMI
Çiftçi Prinıde Israrlı!..
H
ükümetlerımizin zamanın-
da önlem alma alışkanlık-
ları olmadığı için, sorunla-
nmızın bıri bitmeden diğe-
ri başlar. Böylece sıkıntılann çözümü
daha da zorlaşır ve hatta imkânsız ha-
le gelir. Nıtekim birçok tarım ürünün-
de olduğu gibi zeytinyağında da yıl-
lanmış sorunlar vardı. Geçen yıldan
sarkanlar oldu. Sonuçta, hiçbiri çö-
zülemeden 1997 yılı ürünü zeytin top-
lama işlemi başladı!..
Geçen yıl zeytinyağı botdu, ama pa-
ra etmediği için üretici sevinemedi.
Fiyatiardüşük olduğu halde, piyasa-
larda alım-satım yavaş geçti ve üre-
tıcinın elinde 70 milyon kilo civann-
da zeytinyağı kaldı. Bu yıl ise zeytin-
yağının yok yılı. Rekolte çok düşük
olacak. Tahmın edilen rakam 40 mil-
yon kilo. Üstelik. kalitede düşük. Ba-
zı kesimlerde kurt bile var. Asit ora-
nı da beklenenden yüksek
olacak. Buna rağmen fi-
yatlarda bir oynama ol-
mazsa, üretici bu yıl da
büyük bir darbe yiyecek-
tir.
Zeytin ve zeytinyağı
üreticısinin kaderi ne ya-
zık kı 17 yıldan beri hiç
değışmedi. Bir yıl rekolte yüksek ol-
du, ürün para etmedi. Ertesi yıl ürün
para erti, ama bu kez de rekolte dü-
şük oldu. Bu yüzden de üreticiler
kendilerini toparlama imkânı bula-
madı. Örneğin geçen yıl ürün boldu,
ama üretici kilosunu 250 ile 260 bin
liraya mal ettiği zeytinyağını ortalama
180-200 bin liradan satmak zorun-
da kaldı. Aydın ve Muğla bölgelerin-
de fıyatlar 150 bin liraya kadar düş-
tü. Üreticinin zararı kiloda 50 ile 100
bin Iraoldu.
Bu yıl ise durum daha da kötü.
1997 yılında zeytinyağcılık beiki de ta-
rihinın en karanlık yıllarından birinı
yaşayacak. Şu anda Tariş'in depola-
rında geçen yıldan kalma 40 milyon
kilo zeytinyağı var. Üreticilerin elinde
de gene geçen yıldan kalma 70 mil-
yon KİIoya yakın zeytinyağının bu-
lunduğu biliniyor. 1997 yılı rekoltesi
de 40 milyon kilo olarak gerçekleşir-
ken stoklarla birlikte elimizdeki zey-
tinyağı 150 milyon kiloya ulaşacak.
Dünyanın ve Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu koşullarda bu kadar zeytin-
yağını nasıl tüketebileceğiz.
Daha da kötüsü, dünya piyasala-
rında etkinliği bilinen ispanya ve Ital-
ya'da rekolte bu yıl beklenenin çok
üstünde. Normal yıllarda Ispanya'da
650 milyon kiloyu geçmeyen zeytin-
yağı rekoltesi, bu yıl 900 milyon kilo-
nun üstünde tahmin ediliyor. Hatta ba-
zı çevrelere göre rekolte bir milyar ki-
loyu bulacak. italya'da da bu yıl 200
milyon kiloya yakın fazla ürün bekle-
niyor. Bu duruma göre sadece iki ül-
kede 500 milyon kilo fazla ürün ola-
cak. ispanya ve İtalya eskiden beri en
büyük rakıp olarak Türkiye'yi gör-
müşlerdir. Bu nedenle de dünya pi-
e>1inyağı ihracatındaki tüm kısıtlamalar
kaldınlmalıdır. Ham yağ ihracatına izin
verildiği taktirde iç piyasa hareketlenecek ve
üretici zeytinyağını daha iyi koşullarda satma
imkânı bulacaktır
yasalarında önümüzü kesmek için,
kendilerinin bile kaybını göze alarak
Türkiye'nin gelişmesine ve yayılma-
sına engel olmuşlardır. Bu yıl da 500
milyon kilo fazla zeytinyağını Türki-
ye'nin aleyhine kullanacaklardır.
Öte yandan bu iki ülke ile Yunanis-
tan zeytinyağı üreticilerinin çeşitli
avantajları vardır. Örneğin bu üç ül-
ke üretıcileri, zeytinyağını satarak el-
de ettiği paradan daha çok devlet
desteği almaktadır. Geçen yıl Türk
üreticisinin eline kilo başına 200 bin
lira geçerken, İtalya, İspanya ve Yu-
nan üreticisinin cebine 700 bin lira ci-
varında para geçmiştir. Ayrıca baş-
ka destekler, primler, yüzde üç veya
dört faizli krediler. Istediğı kadar. Ala-
bildiği kadar. Üretici kooperatifleri-
nin özel bankaları, diğer bankalar, dış
krediler hepsi emrindedir. Devlet alt-
yapının, üst yapının en iyisini yapar.
Teknolojinin en yenisini getirmek için
çabagösterir. Dış pazarlarda müşte-
ri bulmak için devlet gücünü kullanır.
Bize gelince. Çarklar tam tersine
döner. Devlet ve hükümet tanm ke-
simine ikinci sınıf vatandaş gözü ile
bakar. 1980 yılından sonra çiftçiden
desteğini tamamen çekmiştir. Her
konuda tüccar ve sanayiciden yana
tavır koyar. Üreticinin ve tüketicinin
ezilmesine neden olur.
Türkiye'de en büyük sorun enflas-
yonda. Her yıl ürün girdilerinde yüz-
de yüzden fazla artış var. Bu neden-
le de her yıl ürün fiyatlarına da yüz-
de yüze varan artışlar yapmak gere-
kiyor. Buna karşılık, diğer ülkelerde
enflasyon olmadığı için maliyette ve
piyasa fiyatlannda önemli bir değişik-
lik olmuyor. Örneğin geçen yıl Tariş
5 asit zeytinyağına 280 bin lira fiyat
ilan etti. Şu sıralarda iç pi-
yasada zeytinyağı ftyatı 275
ile 280 bin lira civarında.
Geçen yıl bir kilo zeytinya-
ğının maliyeti de 250 ile 260
bin lira arasında hesap edil-
mişti. Bu durumda, 1997
yılı zeytinyağı fiyatlarının
yüzde yüz bir artışla 500
bin lira olması gerekecektir.
Ancak şu sıralarda dünya piyasa-
larında zeytinyağı 375 ile 400 bin li-
ra arasında işlem görüyor. Bu ne-
denle 400 bin liranın üstünde verile-
cek bir fiyat gerçekçi olmayacak ve
ihracatı zorlaştıracaktır. Yapılacak ilk
iş, zeytinyağını eskiden olduğu gibi
"devlet destekleme" kapsamına al-
maktır. Ardından hükümet 400 bin li-
ra alım fiyatı ilan etmeli ve ayrıca 100
bin lira da prim vermelidir. Bu du-
rumda üretici kendinı kurtarabılecek
ve zeytin ağaçlarına, tarlalarına yeni
yatırımlar yapabilecektir.
Aynca zeytinyağı ihracatındaki tüm
kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Ham yağ
ihracatına izin verildiği taktirde iç pi-
yasa hareketlenecek ve üretici zey-
tinyağını daha iyi koşullarda satma im-
kânı bulacaktır. •
S
anayileşmiş ülkelerin birçoğunda
görülen ve endüstriyel atıklann
yeniden değeriendiriime
yöntemlerinden biri olan "atık borsalan"
Türkiye'de bir türfü hayata geçirilemiyor.
İlk defa Izmit'te, TÜBİTAK aracılığıyla
gerçekleştirilmeye çalışılan atık borsası
projesinin, bürokratik ve siyasi
nedenlerle yapılamamasının ardından
Istanbul Sanayi Odası'nın kurmaya
çalıştığı borsanın da yakın bir gelecekte
işler hale gelmesi zor görünüyor.
Kocaeli Sanayi Odası Genel Sekreter
Yardımcısı Necmettin Bayraktar'dan
alınan bilgilere
göre 1991 yılında
TÜBİTAK
tarafından
yürutülen ve İzmit
çevresini
kapsayacak olan
atik borsası
uygulaması o
dönemde, siyasi
bir kararla
TÜBİTAK
yönetiminin
değişmesi üzerine
yarım kalmıştı.
Kocaeli Sanayi
Odası'nın bu kez
de Kocaeli
Üniversitesi ile
birlikte yürüttüğü
projeye ilişkin
çalışmaların gelecek yılın başına kadar
hareketlenmesi beklenmiyor. İstanbul
Sanayi Odası Çevre Şubesi
öncülüğünde gerçekleştirilmeye çalışılan
atık borsası ise sanayicilerin ceza
korkusuyla yanlış ya da eksik bilgı
vermesi yüzünden uygulama aşamasına
geçildiğinde sorun çıkaracak gibi
görünüyor. ISO'nun atık borsası projesi
ise henüz veri toplama aşamasında
bulunuyor. Atık borsalarından, bir
fabrikanın atığının diğer bir fabrikada
hammadde ya da ara madde olarak
kullanılabilmesi ilkesinden hareketle
atıklann değeıiendirilmesinde
yararlanılıyor. Kuruluşlar arasında bilgi
iletişimini sağlamak ve atıklann
Atık borsaları
hayata
geçirilemiyop
gereksinime göre alınıp satılacağı
serbest bir pazar oluşturmak amacıyia
fabrikalarda üretilen atıklar ve bunlann
içeriklerı hakkındaki bilgiler bütün
kuruluşlara ulaştınlıyor. Yani İSO Çevre
ihtisas Komisyonu Başkan Yardımcısı Dr.
Caner Zambakın deyişiyle bir tür
"çöpçafan///("yapılıyor. ITÜ Inşaat
Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü
öğretim üyesi Prof. Dr. Olcay Tümay,
atık borsalannın kurulmasında en önemli
sorunlann miktar, süreklilik ve maliyet
konulannda çıktığını belirtiyor. Prof.
Tümay, atık miktannın az olması ya da
üretim sürekliliği
olmaması
durumunda
depolama
maliyetleri işin
ıçine gireceği için
masraflann arttığını
belirtiyor. Atığın
depolanmasmda
ise önemli sorunlar
ortaya çıkabiliyor.
Üretilen atığın
kesinlikle tehlikeli
atık statüsünde
olmaması
gerekiyor. Ancak
Tümay'a göre asıl
sorun
organizasyonda.
Atıklann tesisler
arasında kurulacak
bir ağ sistemi içinde sürekli olarak
dolaşması gerekiyor. İSO Çevre ihtisas
Kurulu Başkanı Yenal Oktuğ, odalannın
bir süredir üyelerini haberdar etmek ve
atık borsasını oluşturmak için endüstriyel
atıklar ve içerikleri hakkında bilgi
topladığını, ancak sanayicilerin resmi
kuruluşlardan çekinerek yeterli bilgileri
vermediklerıni belirtti. Ancak yine de İSO
üyelerine yonelik veri toplama
çalışmasını sürdürüyor. Sıra veri
değerlendirmesi için bılgisayar
programına geldi. İSO Atık Borsası şu
anda bu aşamada. Kocaeli Sanayi
Odası'nın ıldeki üniversite ile birlikte
yürüttüğü projede ise verilerin
toplanmasına devam ediliyor. •
• m
IŞÇUMN EVREMNDEN
ŞÜKRAN SONER
Hırsızın Günahı
Nasrettin Hoca'nın evinin soyulması üzerine ye-
terince önlem almadığı için kendisini suçlayan kom-
şulanna "Hırsızın hiç mi günahı yok" diye isyan eden
öyküsünü bilmeyen yok gibidir. Bende sermaye cep-
hesinde, küreselleşme ideologlannda, yıldız köşe ya-
zarlarında yerieşik bir söylemi çağnştınyor.
Sermaye cephesi; dünyanın neresinde tek ideolo-
ji olarak dikte ettirilen yeni dünya sömürü düzeninin
bir krizi patlak verse günah keçileri buluyor. En ge-
çerii yöntem olarak iktidan elinde tutan liderter, siya-
si partiler harcanarak, yerlerine aynı modeli beş aşa-
ğı beş yukan uygulayacaklar getiriliyor. Sıkışıklık. kriz
yaratan noktalarda kimi uygulama değişiklikleri. su-
paplar kullanılarak zaman kazanılıyor, biraz nefes alın-
ması sağlanıyor.
Bizde de bu oyun hep böyle oynanıp. böyle sah-
neleniyor. Bütün olumsuzluklar, başansızlıklar, elbet-
te günahları pek çok, ama tek başına asla sorumlu-
su olmadıklan siyasetçilere yüklenip, yeni gelenler baş
tacı edilip, kaçınılmaz başansızlıklarında günah keçi-
sı yapılarak, bu düzen böylece devam ettirilmek iste-
niyor.
Bu nedenle de son günlerin moda söylemi, "kendi
kendine mucize yaratan ekonomi, çağı yakalayan
sermaye, çağdışıkalmış s/yasefç/"yaklaşımlanna, si-
yasetçilerimize onca öfkeme karşın isyan ediyorum.
"Kirienmiş siyasetçi varsa, kirleten, azmettiren ser-
maye nerede? Dikte ettirilen çarpık sömürü düzeni-
nin, reçetelerin yaşanmakta olan vurgun, soygun dü-
zeninde, dahası çetelere kadar uzanan olumsuzluk-
lann tümündepayı ne?" sorgulamasının yapılmama-
sının eksikliği gözüme batıyor.
Önceki gece gazetemizin, gerçekten alanlannda
otorite bilim insanlarından oluşan ekonomi köşe ya-
zariarı ile bir toplantımız vardı. Hepsi de yıllardır uy-
gulanmakta olan ekonomik modelin yanlışlan üzeri-
ne eleştirilerini yapmış, olumsuz olabilecek sonuçla-
rı üzerinde önemli uyanlarda bulunmuşlardı. Ve kulak
asan pek olmasa da fazlası ile haklı çıkmışlardı. Söz
döndü dolaştı. son borsalarda patlak veren krize uzan-
dı. Tabii ki kamuoyuna pompalandığı gibi. ikinci ku-
şak "kaplanlar"üan çıkmış, dışandan bize de bulaş-
mış sıradan bir kriz değildi. Düzenin yapısal, ekono-
mik kaynaklı, kaçınılmaz ciddi krizlerinden biri yaşa-
nıyordu. Türkiye ayağında da dış etkinin payı, ıç ve
gerçek ekonomik kökenli etkinin yanında yok sayıla-
cak kadar önemsizdi.
Ekonomi hocalanmız sonra da yıllarta bize ömek gös-
terilen ve kopya etmemiz istenilen, dikte ettinlen IMF,
Dünya Bankası kaynaklı reçeteleri eksiksiz uygulamış
ikinci kuşak "kaplan "lann başlarına gelenler. nasıl kâ-
ğıttar kaplan olduklannı ortaya koyan gelişmeler üze-
rinde durdular. Şimdi sistem çöktükten sonra, siste-
min sorgulanması yerine, iktidar başlan harcanarak
krizden çıkış yollan aranması ile gündeme gelen tar-
tışmalara işaret ettiler.
Öncelikle bizde "demokrasi eşittir serbest piyasa
ekonomisı'" söylemine karşın, uygulatılmak istenen re-
çetelerin uygulandığı gelişmekte olan ülkelerin tümü-
ne yakınında siyasal rejimin doğrudan diktatörlükler
olduğu, ekonomik reçetelerin ise ağır baskılar ve ya-
saklarla uygulandığını anımsattılar. Şimdi de her şe-
ye rağmen başansız kalan, krizi önleyemeyen dikta-
törierin harcanması gündeme geldiğincle ancak bu dik-
tatörierin, "ABD emperyalizmi, dünya sömürü düze-
ninden" yakınma, söz etme noktasına geldiklerini vur-
guladılar.
Sadece piyasalar düzeyinde yaşanıyormuş gibi
gösterilmek istenen, özünde ekonominin tümünü kap-
sayan krizın henüz 1. kuşak "kaplanlan" çok fazla sal-
lamadığına da işaret edildi. Ancak I. kuşak kaplanlar
ülkelerinde de demokrasi düzeninin, en alt sınırian ile
insan haklan, işçi haklarının işlemediği, çok büyük
yolsuzluk, rüşvet, mafya düzeninin egemen olduğu
somut örneklerle açıklandı. Henüz ayakta tutulabilen
ekonomik düzenin çok büyük bir işçi sörnürüsüne, kit-
lelerın yoksuliaştırılmasına, büyük gelir dağılımı çar-
pıklıklarına, haksızlıklara dayandınldığı belirtildi.
Söz döndü dolaştı, Türkiye'de yaşanmakta olan-
larda odaklaştı. Çarpık özellestirme uygulamalan, bü-
yük vurgunlar ve halka yönelik ağır bedellerinden ör-
nekler verildi. Gazetemizin manşet haberlerinde gün-
lerie yer alan kimi özellestirme vurgunlanna, ekono-
mideki çarpık. haksız uygulamalara medyanın yer
vermemesi, adeta sansür etmesinin anlamı üzerinde
duruldu.
"Cumhuriyet gazetesi" kimliği vefarkının, tam bağım-
sızlık, insan haklan. demokrasi, Gumhuriyet, çağdaşya-
şama soyut sahiplenme değil, ekonomide, ıdeolojide,
somut olaylara dayalı, hertürhaksızlığa, sömürü düze-
nine karşı çıkmak olduğunun altı çizildi. Cumuhuriyet'in
ekonomi köşe yazariannın. bilimin ışığında, ekonomik
bağımsızlık savaşımında daha da bilenmiş olarak ön-
cülük yapmalannın önemine işaret edildi.
Kara para aklanması tartışıldı
'Türkiye kayıt
dışılığı seçti'ANKARA (Cumhuriyö
Bürosu) - Mali Suçları
.Araştırma Kurulu (MSAK)
Başkanı AliNejatCoşkun.
dünyada 1 tnlyon lira ka-
ra para dolaştıâını bildirir-
ken, Prof. Dr. Osman Al-
tuğ, Türkiye'nin kayıt dı-
şı ekonomıyle kalkınmayı
tercih ettiğini belirtti.
Banka LJzmanlan Der-
neği 'nce düzenlenen "Ka-
ra Paranın Aklanması ve
BankacıhkSistemi" konu-
lu panelde konuşan MSAK
Başkanı Coşkun, 4208 sa-
yılı yasayla getirilen dü-
zenlemelerin. kurulun ça-
lışmalannın terör, uyuştu-
rucu kaçakçılığı. silah ka-
çakçılığı gibi faaliyetler-
den elde edilen kazançla-
rı kapsadığını belirtti. 2
milyar liranın üzerindekı
işlemlerde kimlik bildirimi,
5 milyar lirayı aşan şüphe-
li işlemlerde de bıldirim
zorunluluğu getirildiğini
kaydeden Coşkun. aralık-
ta toplanacak Mali Suçlar-
la Mücadele Yüksek Kuru-
lu'nun 5 milyarlık sınırın
enflasyon oranında arttırı-
lacağını bildirdi.
19 çeşit işlemi "şüphe-
li" olarak değerlendirdık-
lerinı vurgulayan Coşkun,
uygulamanın gelişmesiy-
le sayının da artabileceği-
ni kaydetti. Coşkun. dün-
yada 1 trilyon dolar kara pa-
ra dolaştıgını. bunun van-
sını uyuşturucu. geriye ka-
lan bölümünü de kadm. si-
lah ve organ ticaretinin
oluşturduğunu bildirdi.
t
Si>'aset bağlantıb'
Doç. Dr. Veysi Seviğ de
kara paranın mali piyasa-
larda mafya gücüyle ken-
dine \ön arandığına dik-
katçekerek, şunlan sövle-
di: "Bu kanunla Türkiye
kara parayı önleyemeye-
cektir. Türkiye'de artık si-
yasetçL mafva ile iç içe ol-
muşturve mafy'aya beş pa-
saport, on nüfus cüzdanı
verir duruma gelmiştir.''
SSK Genel Müdürü
Kemal Kılıçdaroğlu da
kara paranın hayali ihracat
yoluylaakJandığını, bunun
için kambiyo me\zuatınm,
bankalarda kimlik tespitı-
nin ve servet beyanınm kal-
dınldığını, sırdaş hesap ve
teşvık uygulamalannın ge-
tinldiğini vurguladı.