27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI KISA KISA • RAHMİKoç'un, "Gerekirse bir yıl kâr etmeyiz" açıklamasmın ardından Üzeyır Garih, Bülent Eczacıbaşı gibi işadamlanndan tepkiler üzerine K.oç topluluğu yeniden bir açıklama yaptı. KoçGrubu'nun açıklamasında. 'Ülkenın en önemli sorunu haline geien enflasyonun aşağıya çekilebilmesi için". 1998 iş programının hükümetin hedeflen doğrultusunda belirlendiği belirtildi. Koç Grubu'nun destek açıklamasmın ardından gözlcrin çevrildigi Sabancı ise bu konudaki açıklamalannı daha sonra yapacaklannı belirterek "Bız seçimle gelen her hükümetı destekleriz. yanlışlannı da söyleriz" dedı. I GARANTİ j Bankası'nın •Açık Kartı'na I iki hafta içinde 26 bin başvuru olduğu ve yapılan değerlendirme sonucu başvurulann yüzde 80'inin kabul edildiği ve 20 binin üzerinde kişive kredi kartlarının gönderildiği bildirildi. • İSTANBUL SANAYl ODAS1 Başkaru Hüsamettin Kavi, enflasyonla mücadelenın 12 aylık programlar yerine, aylık programlar halinde yapılması gerektiğini \ebu programlarda meydana gelecek sapmalann ise 3 aylık olarak dcğerlendirilmesi zorunluluğunu belirtti. • HAZİNE Müsteşarı Mahfi Eğilmez, hükümetin kendini enflasyona endekslendiğini, burada sağlanacak başarının, hükümetin başarısıyla bin. 1 bir ilişkili ulduğunu. hükümetin makro ekonomide >aptığı ve yapacağı düzenlemeler savesinde toplumsal istikrarın da sağlanacağını belirtti. • MERKEZ BANKASI. 10- 17 ekim arası bankalardaki mevduatm 99.6 trilyon artışla 4 katrilyon 496.4 trilyon liraya yükseldiğini ve banka kredilerininin ise 5 karrılvon 891.9 trilyon liraya yükseldiğini belirtti. • bövtz BÜFELERİ'nin asgari ödenmiş sermaye şartı 40 milyar liradan 100 mihar liraya. Ziraat Bankasında açtırmak zorunda oldukları bloke hcsap tutarı da 100 bin marktan 200 bin marka vükseltildi. Bu bürolann satın aldıkları dövizin 3 milyon dolar \e>a karşılığı kadar olması zorunluluğu getirildi. Havaş'ın ardından KUMAŞ'ın özelleştirilmesinin iptaliyle durdurma kararlan 13'e çıktı Ozefleştirmede yaprak dökümüANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - .Anayasa Mahkemesi'nin ip- tal ettigi kararlar doğrultusunda 54 milyon dolan peşin olmak üzere 108 milyon dolara Zeyti- noğlu Holding'e satılan Kütahy/a Manyezit İşletmeleri'nin (KU- MAŞ) özelleştirilmesi de Anka- ra 5. Idare Mahkemesi tarafin- dan iptal edildi. KUMAŞ'ın çeşitli bankalar- daki 40 milyon dolarlık nakit pa- rasının. işletme satılmadan bir gün önce Zeytinoğlu'nun sahibi olduğu Esbank'a yatınldığı orta- ya çıkmiştı. Ankara 5. ldare Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin yasa- ma organının yetkisinin ÖlB'ye devredilemeyeceği gerekçesiyle iptal ettiği 4046 sayılı Özelleştir- me Yasası'nın değer tespit ve iha- le yöntemlerine ilişkin hükümle- Özellestirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar 'Devlet satılanlan geri almayacak' Ekonomi Servisi - Türk-Alman Işbirliği Kon- seyi toplantısında konuşan Özellestirme idaresi Baş- kanı (OİB) Başkanj Uğur Bayar, son ıptallerle il- gili olarak "Hukuksal boyurunu araşbnyoruz. An- cak bu durum fiilen mümkün değU. Biz iptalleri bekliyorduk" diyerek, devletin bu kurumlan ge- ri almasının mümkün olmadığını belirtti. Özelleştirmenin geçmişinin 'tatminkârolmak- tan uzak' olduğunu ve bunun iki nedene dayan- dığını söyleyen ÖİB Başkanı Bayar. "Hükümet- ler özelleştinneye parasal açıdan yaklaşbiar. Fel- sefesi bir kenara bırakıldı. Hükümetlerin halka özelleştirmenin meyvelerini anlatacak vakitleri ot- madı" dedi. Bayar. 55. hükümetle birlikte göreve geldikJe- rinde olayı kısa. orta ve uzun vade şeklinde ele al- dıklannı, kısa dönemde varolan, orta vadede yıl- lardır gündemde olan ancak özellestinlemeyen. uzun vadede de Türk Telekom'un özelleştirilme- sini gerçeldeştirmeyi düşündüklerini belirtti. Enerji Bakanlığı Müsteşan YiğhGülende 8 ter- mik santral ihalesinin tamamlandığını, konunun gelecek hafta idari mahkemelere iletileceğini belirt- ti. ri uyannca gerçekleştirilen KU- MAŞ'ın satışının da hukuki da- yanağının kalmaması nedeniyle iptal karan verildiğini bildirdi. Mehmet AliCandan'ın açtığı dava üzerine Havaş'ın ardından KUMAŞ'ın satışının da iptaliy- le, 13 özellestirme işlemi hak- kında yerel mahkemeler, yürür- lüğü durdurma ya da iptal kara- n vermiş oldu. Zeytinoglu Şirketler Grubu. elektrik dağıtım şebekelerinin Es- kişehir. Kütahya ve Bilecik bö- lümüne de talip olmuştu. Banka karmaşası KÜMAŞ"ın 40 milyon dolar- lık parasının. devirden bir gün önce Zeytinoğlu'nun bankası ola- rak bilinen Esbank'a yatınldığı or- tayaçıkmıştı. Böylece Zeytinoğ- lu. bir gün önce bankasına yatan parayla KUMAŞ'ın peşinatını ödemişti. Satıştan bir gün önce KUMAŞ'ın parasını Esbank'a yatıran genel müdür hakkında açılan davanın devam ettiği bil- dirildi. KUMAŞ'ın dışında Bodrum Marina ihalesini de 20 milyon 900 bin dolarlık teklifle kazanan Zeytinoglu grubu. marinanın 10 milyon dolarlık ilk taksidi için 3. kez ek süre istedi. Sabancı 'ya 'Kaliteliİnsan Onur Ödülü' İşadamı Sakıp Sabancı ödüle doymuyor. Sabancı. Bossa L n Fabrikası'nda başladıgı ve 49 \ildir sürdürdüğü iş vaşamında. aldığı vüzlerce ödülün ardından "Kaliteli İnsan Onur Ödülü'nü de aldL "Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve miUetiyle biriiği ve bütüniüğü ile hukukun egemenüğini sağlamak yolundaki çahşmalanndan" dolayı verilen ödüL Sabancı'nın bu yıl aldığı 13'üncü ödü) oldu. Hukukun Egemenliği Derneği'nce verilen ödül için Sahancı Center'da düzenlenen törende konuşan Sabancı. •'Benbananedememeviyüreğime kov muşuın. Devlet mangasının birinde bir sorun varsa bu herkesi ilgilendiren izler bırakır. Susuriuk gibi olaylar bağnmızı yakıyor. Bana ne dememiz yerine cesaretle üzerine gitme ve yalnız alkışlama verine yanlışlıklan da söyleme günü gelmiştir. Gerek beyaz kurdale gerek bir dakika karanlık eyİemi için herkese teşekkür ederinT dedi. Sabancı'ya bir ödül de Türkiye Devlet Hastaneleri Hastalara Yanüm Vakn'nca pazartesi günü Ankara'da verilecek. Orsa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Aydm haciz iddialanna açıklık getirdi 'Umudumıız Falez Otel ve bankalarda' FATMA KOŞAR Tekstil sektörünün devleri arastn- da anılan Örsa Holding zor günler yaşıyor. Holding'inbankalaratop- lam 250 milyon mark birikmiş bor- cu ve piyasada da çok sayıda ala- caklısı var. Örsa Holding'in ödeme- lerinı geciktirmeye başlamasıyla birlikte yayılmaya başlayan. "Bat- n, haciz yağr/or" söylentiİerini ve diğer iddialan yanıtlayan Orsa Hol- ding Yönetim Kurulu Başkanı Ah- met Aydın, hiçbir şirketleriyle ilgi- li yürürlükte olan haciz karan ol- madığını, ancak ödemelerini ge- ciktirdıklerinin doğru olduğunu söyledi. Aydın. "Umudumuzu. Fa- lez Otel'in saûştna ve bankalarla süren göriişmelerimizden çıkacak sonuçlara bağladık" dedi. - Orsa nerede yanlış yapn? Na- kit sıkınüsıçekiyorveödemelerini- n gedktiriyor musunuz? - En büyük > anlışlanmızdan bi- ri kısa vadeli kredilerle, çok bü- yük çapta yatınmlara gırmek oldu. Yatınmlanmızı kısa vadeli kredi- lerle finanse etmemiz ödemelerde zorlanmamıza neden oldu. Ancak bu hatanın yüzde 50 sı bizim tutu- mumuzdan. diğer yüzde 50'si de ül- kenin durumundan kaynaklandı. Örsa. 1980'liyıllannkahramanca yarınma atılanlanndan. Yıllar için- de tekstilden başka alanlara kayma- mız da bizi zorladı. 1994 knzi. der- ken turizme girdik, bu arada kay- nakJanmız yeterh gelmemeye baş- ladı. 200 milyon dolarlık yatınmı 2 yılda yaptık. Şimdi de ödeme vakri geldi. bir süredir zorlanıyo- ruz. Sektörde hızlı yatınma giren diğer firmalar da zorlanıyor. - Nasıl yapılmabydı? Bu hatala- n nasıl telafı edeceksiniz? - Bu yatınmlann daha uzun va- deye yayılması gerekirdi. Biz sa- dece nakit sıkıntısı çekiyoruz. Bor- cumuzun yüzde 50'sini orta vade- ye yayabildik. Yüzde 50'si kısa va- deli olarak duruyor. Ajmacımızor- Ahmet Aydın ödetneieri geciktirdiklerini - Bahsettiğim yapılanma süre- cinde bazı arkadaşlanmızdan aynl- mak zorunda kalıyoruz. Bu devam edebilır. Ancak, asıl amaç Örsa'yı yaşatmak. Sorumluluğumubiliyo- rum. Holdıngi parçalamak, kıyım olarak yanlış yorumlanmamalı. 'Borcu Idm saün ahr?.9' ta ve uzun vadeli borcu, borç ora- randa yüzde 90'laraçıkarmak. Bu- nu yapmaya çalışıyoruz. Falez Otel'den gelecek gelir \e banka- larla sağlamaya çalıştığımız anlaş- malar en büyük umudumuz. Bu arada, bizim en büyük hata- lanmızdan biri de iki yıllık hızlı büyümede verimlıliği ihmal ettik. gereken önemi vermedik. Işçi üc- retleri ve maliyetkr arrtıkça. ven- mi arttırmamız gerekirdi kı. bu ar- tışı koruyup, kân aynı oranda art- tırabilelim. Hızlaparçalanmayagi- diyoruz. Bazı şirketlerimizi 50'şer kişilik gruplara bölüjoruz. - Çok yoğun işten çıkarmalarya- şandığı iddia ediliyor? - İMal varhğınızı başkalannın üs- tüne dev rettiğiniz doğru nıu? -Parcalanma yanlış algılanıyor. Böyle bir durum yok. Asıl ana şir- ketlerimiz Örsa Turizm. First Teks- til. Falez İplik. Buradaki şirketle- rin satışı mümkün değıl. Borcun üzerinde maddı varlıklarvar. Bun- lann hepsinin üzennde de ipotek var. -Hükümet, 1998için vüzde50 ent lasyon. yüzde 113 ihracat artışı ile yüzde3 büyiime hedeflen belirtedL Bundan eddlenecek rrüsiniz? - Gelecek yıl iç pivasada daral- ma olacak. Bu nedenle, sadece bi- zim değıl. tüm sektörlerin olumsuz yönde etkilenecegini düşünüv orum. ÇİFTÇİ DOSTU / SADULLAH ÜSUMI Çiftçi Prinıde Israrlı!.. H ükümetlerımizin zamanın- da önlem alma alışkanlık- ları olmadığı için, sorunla- nmızın bıri bitmeden diğe- ri başlar. Böylece sıkıntılann çözümü daha da zorlaşır ve hatta imkânsız ha- le gelir. Nıtekim birçok tarım ürünün- de olduğu gibi zeytinyağında da yıl- lanmış sorunlar vardı. Geçen yıldan sarkanlar oldu. Sonuçta, hiçbiri çö- zülemeden 1997 yılı ürünü zeytin top- lama işlemi başladı!.. Geçen yıl zeytinyağı botdu, ama pa- ra etmediği için üretici sevinemedi. Fiyatiardüşük olduğu halde, piyasa- larda alım-satım yavaş geçti ve üre- tıcinın elinde 70 milyon kilo civann- da zeytinyağı kaldı. Bu yıl ise zeytin- yağının yok yılı. Rekolte çok düşük olacak. Tahmın edilen rakam 40 mil- yon kilo. Üstelik. kalitede düşük. Ba- zı kesimlerde kurt bile var. Asit ora- nı da beklenenden yüksek olacak. Buna rağmen fi- yatlarda bir oynama ol- mazsa, üretici bu yıl da büyük bir darbe yiyecek- tir. Zeytin ve zeytinyağı üreticısinin kaderi ne ya- zık kı 17 yıldan beri hiç değışmedi. Bir yıl rekolte yüksek ol- du, ürün para etmedi. Ertesi yıl ürün para erti, ama bu kez de rekolte dü- şük oldu. Bu yüzden de üreticiler kendilerini toparlama imkânı bula- madı. Örneğin geçen yıl ürün boldu, ama üretici kilosunu 250 ile 260 bin liraya mal ettiği zeytinyağını ortalama 180-200 bin liradan satmak zorun- da kaldı. Aydın ve Muğla bölgelerin- de fıyatlar 150 bin liraya kadar düş- tü. Üreticinin zararı kiloda 50 ile 100 bin Iraoldu. Bu yıl ise durum daha da kötü. 1997 yılında zeytinyağcılık beiki de ta- rihinın en karanlık yıllarından birinı yaşayacak. Şu anda Tariş'in depola- rında geçen yıldan kalma 40 milyon kilo zeytinyağı var. Üreticilerin elinde de gene geçen yıldan kalma 70 mil- yon KİIoya yakın zeytinyağının bu- lunduğu biliniyor. 1997 yılı rekoltesi de 40 milyon kilo olarak gerçekleşir- ken stoklarla birlikte elimizdeki zey- tinyağı 150 milyon kiloya ulaşacak. Dünyanın ve Türkiye'nin içinde bu- lunduğu koşullarda bu kadar zeytin- yağını nasıl tüketebileceğiz. Daha da kötüsü, dünya piyasala- rında etkinliği bilinen ispanya ve Ital- ya'da rekolte bu yıl beklenenin çok üstünde. Normal yıllarda Ispanya'da 650 milyon kiloyu geçmeyen zeytin- yağı rekoltesi, bu yıl 900 milyon kilo- nun üstünde tahmin ediliyor. Hatta ba- zı çevrelere göre rekolte bir milyar ki- loyu bulacak. italya'da da bu yıl 200 milyon kiloya yakın fazla ürün bekle- niyor. Bu duruma göre sadece iki ül- kede 500 milyon kilo fazla ürün ola- cak. ispanya ve İtalya eskiden beri en büyük rakıp olarak Türkiye'yi gör- müşlerdir. Bu nedenle de dünya pi- e>1inyağı ihracatındaki tüm kısıtlamalar kaldınlmalıdır. Ham yağ ihracatına izin verildiği taktirde iç piyasa hareketlenecek ve üretici zeytinyağını daha iyi koşullarda satma imkânı bulacaktır yasalarında önümüzü kesmek için, kendilerinin bile kaybını göze alarak Türkiye'nin gelişmesine ve yayılma- sına engel olmuşlardır. Bu yıl da 500 milyon kilo fazla zeytinyağını Türki- ye'nin aleyhine kullanacaklardır. Öte yandan bu iki ülke ile Yunanis- tan zeytinyağı üreticilerinin çeşitli avantajları vardır. Örneğin bu üç ül- ke üretıcileri, zeytinyağını satarak el- de ettiği paradan daha çok devlet desteği almaktadır. Geçen yıl Türk üreticisinin eline kilo başına 200 bin lira geçerken, İtalya, İspanya ve Yu- nan üreticisinin cebine 700 bin lira ci- varında para geçmiştir. Ayrıca baş- ka destekler, primler, yüzde üç veya dört faizli krediler. Istediğı kadar. Ala- bildiği kadar. Üretici kooperatifleri- nin özel bankaları, diğer bankalar, dış krediler hepsi emrindedir. Devlet alt- yapının, üst yapının en iyisini yapar. Teknolojinin en yenisini getirmek için çabagösterir. Dış pazarlarda müşte- ri bulmak için devlet gücünü kullanır. Bize gelince. Çarklar tam tersine döner. Devlet ve hükümet tanm ke- simine ikinci sınıf vatandaş gözü ile bakar. 1980 yılından sonra çiftçiden desteğini tamamen çekmiştir. Her konuda tüccar ve sanayiciden yana tavır koyar. Üreticinin ve tüketicinin ezilmesine neden olur. Türkiye'de en büyük sorun enflas- yonda. Her yıl ürün girdilerinde yüz- de yüzden fazla artış var. Bu neden- le de her yıl ürün fiyatlarına da yüz- de yüze varan artışlar yapmak gere- kiyor. Buna karşılık, diğer ülkelerde enflasyon olmadığı için maliyette ve piyasa fiyatlannda önemli bir değişik- lik olmuyor. Örneğin geçen yıl Tariş 5 asit zeytinyağına 280 bin lira fiyat ilan etti. Şu sıralarda iç pi- yasada zeytinyağı ftyatı 275 ile 280 bin lira civarında. Geçen yıl bir kilo zeytinya- ğının maliyeti de 250 ile 260 bin lira arasında hesap edil- mişti. Bu durumda, 1997 yılı zeytinyağı fiyatlarının yüzde yüz bir artışla 500 bin lira olması gerekecektir. Ancak şu sıralarda dünya piyasa- larında zeytinyağı 375 ile 400 bin li- ra arasında işlem görüyor. Bu ne- denle 400 bin liranın üstünde verile- cek bir fiyat gerçekçi olmayacak ve ihracatı zorlaştıracaktır. Yapılacak ilk iş, zeytinyağını eskiden olduğu gibi "devlet destekleme" kapsamına al- maktır. Ardından hükümet 400 bin li- ra alım fiyatı ilan etmeli ve ayrıca 100 bin lira da prim vermelidir. Bu du- rumda üretici kendinı kurtarabılecek ve zeytin ağaçlarına, tarlalarına yeni yatırımlar yapabilecektir. Aynca zeytinyağı ihracatındaki tüm kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Ham yağ ihracatına izin verildiği taktirde iç pi- yasa hareketlenecek ve üretici zey- tinyağını daha iyi koşullarda satma im- kânı bulacaktır. • S anayileşmiş ülkelerin birçoğunda görülen ve endüstriyel atıklann yeniden değeriendiriime yöntemlerinden biri olan "atık borsalan" Türkiye'de bir türfü hayata geçirilemiyor. İlk defa Izmit'te, TÜBİTAK aracılığıyla gerçekleştirilmeye çalışılan atık borsası projesinin, bürokratik ve siyasi nedenlerle yapılamamasının ardından Istanbul Sanayi Odası'nın kurmaya çalıştığı borsanın da yakın bir gelecekte işler hale gelmesi zor görünüyor. Kocaeli Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı Necmettin Bayraktar'dan alınan bilgilere göre 1991 yılında TÜBİTAK tarafından yürutülen ve İzmit çevresini kapsayacak olan atik borsası uygulaması o dönemde, siyasi bir kararla TÜBİTAK yönetiminin değişmesi üzerine yarım kalmıştı. Kocaeli Sanayi Odası'nın bu kez de Kocaeli Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü projeye ilişkin çalışmaların gelecek yılın başına kadar hareketlenmesi beklenmiyor. İstanbul Sanayi Odası Çevre Şubesi öncülüğünde gerçekleştirilmeye çalışılan atık borsası ise sanayicilerin ceza korkusuyla yanlış ya da eksik bilgı vermesi yüzünden uygulama aşamasına geçildiğinde sorun çıkaracak gibi görünüyor. ISO'nun atık borsası projesi ise henüz veri toplama aşamasında bulunuyor. Atık borsalarından, bir fabrikanın atığının diğer bir fabrikada hammadde ya da ara madde olarak kullanılabilmesi ilkesinden hareketle atıklann değeıiendirilmesinde yararlanılıyor. Kuruluşlar arasında bilgi iletişimini sağlamak ve atıklann Atık borsaları hayata geçirilemiyop gereksinime göre alınıp satılacağı serbest bir pazar oluşturmak amacıyia fabrikalarda üretilen atıklar ve bunlann içeriklerı hakkındaki bilgiler bütün kuruluşlara ulaştınlıyor. Yani İSO Çevre ihtisas Komisyonu Başkan Yardımcısı Dr. Caner Zambakın deyişiyle bir tür "çöpçafan///("yapılıyor. ITÜ Inşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Olcay Tümay, atık borsalannın kurulmasında en önemli sorunlann miktar, süreklilik ve maliyet konulannda çıktığını belirtiyor. Prof. Tümay, atık miktannın az olması ya da üretim sürekliliği olmaması durumunda depolama maliyetleri işin ıçine gireceği için masraflann arttığını belirtiyor. Atığın depolanmasmda ise önemli sorunlar ortaya çıkabiliyor. Üretilen atığın kesinlikle tehlikeli atık statüsünde olmaması gerekiyor. Ancak Tümay'a göre asıl sorun organizasyonda. Atıklann tesisler arasında kurulacak bir ağ sistemi içinde sürekli olarak dolaşması gerekiyor. İSO Çevre ihtisas Kurulu Başkanı Yenal Oktuğ, odalannın bir süredir üyelerini haberdar etmek ve atık borsasını oluşturmak için endüstriyel atıklar ve içerikleri hakkında bilgi topladığını, ancak sanayicilerin resmi kuruluşlardan çekinerek yeterli bilgileri vermediklerıni belirtti. Ancak yine de İSO üyelerine yonelik veri toplama çalışmasını sürdürüyor. Sıra veri değerlendirmesi için bılgisayar programına geldi. İSO Atık Borsası şu anda bu aşamada. Kocaeli Sanayi Odası'nın ıldeki üniversite ile birlikte yürüttüğü projede ise verilerin toplanmasına devam ediliyor. • • m IŞÇUMN EVREMNDEN ŞÜKRAN SONER Hırsızın Günahı Nasrettin Hoca'nın evinin soyulması üzerine ye- terince önlem almadığı için kendisini suçlayan kom- şulanna "Hırsızın hiç mi günahı yok" diye isyan eden öyküsünü bilmeyen yok gibidir. Bende sermaye cep- hesinde, küreselleşme ideologlannda, yıldız köşe ya- zarlarında yerieşik bir söylemi çağnştınyor. Sermaye cephesi; dünyanın neresinde tek ideolo- ji olarak dikte ettirilen yeni dünya sömürü düzeninin bir krizi patlak verse günah keçileri buluyor. En ge- çerii yöntem olarak iktidan elinde tutan liderter, siya- si partiler harcanarak, yerlerine aynı modeli beş aşa- ğı beş yukan uygulayacaklar getiriliyor. Sıkışıklık. kriz yaratan noktalarda kimi uygulama değişiklikleri. su- paplar kullanılarak zaman kazanılıyor, biraz nefes alın- ması sağlanıyor. Bizde de bu oyun hep böyle oynanıp. böyle sah- neleniyor. Bütün olumsuzluklar, başansızlıklar, elbet- te günahları pek çok, ama tek başına asla sorumlu- su olmadıklan siyasetçilere yüklenip, yeni gelenler baş tacı edilip, kaçınılmaz başansızlıklarında günah keçi- sı yapılarak, bu düzen böylece devam ettirilmek iste- niyor. Bu nedenle de son günlerin moda söylemi, "kendi kendine mucize yaratan ekonomi, çağı yakalayan sermaye, çağdışıkalmış s/yasefç/"yaklaşımlanna, si- yasetçilerimize onca öfkeme karşın isyan ediyorum. "Kirienmiş siyasetçi varsa, kirleten, azmettiren ser- maye nerede? Dikte ettirilen çarpık sömürü düzeni- nin, reçetelerin yaşanmakta olan vurgun, soygun dü- zeninde, dahası çetelere kadar uzanan olumsuzluk- lann tümündepayı ne?" sorgulamasının yapılmama- sının eksikliği gözüme batıyor. Önceki gece gazetemizin, gerçekten alanlannda otorite bilim insanlarından oluşan ekonomi köşe ya- zariarı ile bir toplantımız vardı. Hepsi de yıllardır uy- gulanmakta olan ekonomik modelin yanlışlan üzeri- ne eleştirilerini yapmış, olumsuz olabilecek sonuçla- rı üzerinde önemli uyanlarda bulunmuşlardı. Ve kulak asan pek olmasa da fazlası ile haklı çıkmışlardı. Söz döndü dolaştı. son borsalarda patlak veren krize uzan- dı. Tabii ki kamuoyuna pompalandığı gibi. ikinci ku- şak "kaplanlar"üan çıkmış, dışandan bize de bulaş- mış sıradan bir kriz değildi. Düzenin yapısal, ekono- mik kaynaklı, kaçınılmaz ciddi krizlerinden biri yaşa- nıyordu. Türkiye ayağında da dış etkinin payı, ıç ve gerçek ekonomik kökenli etkinin yanında yok sayıla- cak kadar önemsizdi. Ekonomi hocalanmız sonra da yıllarta bize ömek gös- terilen ve kopya etmemiz istenilen, dikte ettinlen IMF, Dünya Bankası kaynaklı reçeteleri eksiksiz uygulamış ikinci kuşak "kaplan "lann başlarına gelenler. nasıl kâ- ğıttar kaplan olduklannı ortaya koyan gelişmeler üze- rinde durdular. Şimdi sistem çöktükten sonra, siste- min sorgulanması yerine, iktidar başlan harcanarak krizden çıkış yollan aranması ile gündeme gelen tar- tışmalara işaret ettiler. Öncelikle bizde "demokrasi eşittir serbest piyasa ekonomisı'" söylemine karşın, uygulatılmak istenen re- çetelerin uygulandığı gelişmekte olan ülkelerin tümü- ne yakınında siyasal rejimin doğrudan diktatörlükler olduğu, ekonomik reçetelerin ise ağır baskılar ve ya- saklarla uygulandığını anımsattılar. Şimdi de her şe- ye rağmen başansız kalan, krizi önleyemeyen dikta- törierin harcanması gündeme geldiğincle ancak bu dik- tatörierin, "ABD emperyalizmi, dünya sömürü düze- ninden" yakınma, söz etme noktasına geldiklerini vur- guladılar. Sadece piyasalar düzeyinde yaşanıyormuş gibi gösterilmek istenen, özünde ekonominin tümünü kap- sayan krizın henüz 1. kuşak "kaplanlan" çok fazla sal- lamadığına da işaret edildi. Ancak I. kuşak kaplanlar ülkelerinde de demokrasi düzeninin, en alt sınırian ile insan haklan, işçi haklarının işlemediği, çok büyük yolsuzluk, rüşvet, mafya düzeninin egemen olduğu somut örneklerle açıklandı. Henüz ayakta tutulabilen ekonomik düzenin çok büyük bir işçi sörnürüsüne, kit- lelerın yoksuliaştırılmasına, büyük gelir dağılımı çar- pıklıklarına, haksızlıklara dayandınldığı belirtildi. Söz döndü dolaştı, Türkiye'de yaşanmakta olan- larda odaklaştı. Çarpık özellestirme uygulamalan, bü- yük vurgunlar ve halka yönelik ağır bedellerinden ör- nekler verildi. Gazetemizin manşet haberlerinde gün- lerie yer alan kimi özellestirme vurgunlanna, ekono- mideki çarpık. haksız uygulamalara medyanın yer vermemesi, adeta sansür etmesinin anlamı üzerinde duruldu. "Cumhuriyet gazetesi" kimliği vefarkının, tam bağım- sızlık, insan haklan. demokrasi, Gumhuriyet, çağdaşya- şama soyut sahiplenme değil, ekonomide, ıdeolojide, somut olaylara dayalı, hertürhaksızlığa, sömürü düze- nine karşı çıkmak olduğunun altı çizildi. Cumuhuriyet'in ekonomi köşe yazariannın. bilimin ışığında, ekonomik bağımsızlık savaşımında daha da bilenmiş olarak ön- cülük yapmalannın önemine işaret edildi. Kara para aklanması tartışıldı 'Türkiye kayıt dışılığı seçti'ANKARA (Cumhuriyö Bürosu) - Mali Suçları .Araştırma Kurulu (MSAK) Başkanı AliNejatCoşkun. dünyada 1 tnlyon lira ka- ra para dolaştıâını bildirir- ken, Prof. Dr. Osman Al- tuğ, Türkiye'nin kayıt dı- şı ekonomıyle kalkınmayı tercih ettiğini belirtti. Banka LJzmanlan Der- neği 'nce düzenlenen "Ka- ra Paranın Aklanması ve BankacıhkSistemi" konu- lu panelde konuşan MSAK Başkanı Coşkun, 4208 sa- yılı yasayla getirilen dü- zenlemelerin. kurulun ça- lışmalannın terör, uyuştu- rucu kaçakçılığı. silah ka- çakçılığı gibi faaliyetler- den elde edilen kazançla- rı kapsadığını belirtti. 2 milyar liranın üzerindekı işlemlerde kimlik bildirimi, 5 milyar lirayı aşan şüphe- li işlemlerde de bıldirim zorunluluğu getirildiğini kaydeden Coşkun. aralık- ta toplanacak Mali Suçlar- la Mücadele Yüksek Kuru- lu'nun 5 milyarlık sınırın enflasyon oranında arttırı- lacağını bildirdi. 19 çeşit işlemi "şüphe- li" olarak değerlendirdık- lerinı vurgulayan Coşkun, uygulamanın gelişmesiy- le sayının da artabileceği- ni kaydetti. Coşkun. dün- yada 1 trilyon dolar kara pa- ra dolaştıgını. bunun van- sını uyuşturucu. geriye ka- lan bölümünü de kadm. si- lah ve organ ticaretinin oluşturduğunu bildirdi. t Si>'aset bağlantıb' Doç. Dr. Veysi Seviğ de kara paranın mali piyasa- larda mafya gücüyle ken- dine \ön arandığına dik- katçekerek, şunlan sövle- di: "Bu kanunla Türkiye kara parayı önleyemeye- cektir. Türkiye'de artık si- yasetçL mafva ile iç içe ol- muşturve mafy'aya beş pa- saport, on nüfus cüzdanı verir duruma gelmiştir.'' SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu da kara paranın hayali ihracat yoluylaakJandığını, bunun için kambiyo me\zuatınm, bankalarda kimlik tespitı- nin ve servet beyanınm kal- dınldığını, sırdaş hesap ve teşvık uygulamalannın ge- tinldiğini vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle