Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Söyiemezler'e
198 yıl hapis
istemi
• İstanbul Haber Servisi -
Eminönü Belediye Başkanı
Ahmet Çetinsaya'nın
yeğeni Hakan Çetinsaya ile
dedesi Halit Pişkinbaş'ı
öldiirdükleri iddiasıyla
yargılanan Söylemez
kardeşlerin davasında esas
hakkındaki görüşünü
bildiren savcı, Söylemez
kardeşlere toplam 198 yıl
hapis cezası istedi.
Sanıklardan Can köksal
hakkında da 35 yıl hapis
cezası isteyen savcı. 7 sanık
hakkında ise delil
yetersizliğinden beraat
istedi. Söylemez kardeşlerin
avukatı Hasan Bilgeç,
durumayı izlemeye gelen
Hıdır Ateş, Ziya Aslan
Ergun, Cevdet Etik ve adını
öğrenemediğimk iki kişinin
daha çıkışta gözaltına
almdığını duyurdu.
tizeNeştirme
kargaşası
süpüyor
• ANKARA (Cumbumet
Bûrosu) - Özelleştırme
Idaresi Başkanlığı (ÖlB),
son 3 yıllık özelleştirmeler
birer birer yargı tarafından
iptal edilirken, Orman
Urünleri Sanayi AŞ'nin
(ORÜS) Demirköy ve
Bartın'dakı ışletmeleri,
Sümer Holding'in Ereğli
Pamuk Sanayi, Bûnyan
Yünlü Sanayi ve bağlı
ortakhklardan Aksantaş'ın
satış sözleşmeleri
imzalandı. Etibank'ın yüzde
100 kamu hissesinin blok
satışı için de teklifler alındı.
Kurye Ditek'e
tahliye
• İstanbul Haber Servisi -
Atatürk Havaalanı'nda 25
milyar lira karşılığında
dövizle yurda girerken
yakalanan ve Bakırköy 4.
Aslıye Ceza
Mahkemesi'nde yargılanan
kurye Dilek Örnek. dün
yapılan duruşmada tahliye
edildi. Mahkeme heyeti
Örnek'in teyzesinin eşi
Ercan Doğan'ın da
tahliyesine karar verdi.
Gensoruya
destekyok
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP ve DYP'nm
hükümeti düşürmeye
yönelik gensorular
hazırladığı ve CHP'nin de
rahatsız olduğu bakanlar
konusunda muhalefet ile
birlıkte hareket edeceği
şeklindeki haberlere CHP
Genel Sekreter Yardımcısı
Atila Sav yanıt verdi.
Partisinin her olayı
kendi düzleminde
eleştirdiğini, hiç kimsenin
arkasına takılmayı. takipçisi
olmayı düşünmediklerini
kaydeden Sav. bunlann
dışında hiç kimseyle
işbirliğı yapma
niyetınde olmadıklarıru
söyledı.
Üzelleştirmeye
hayır' mitingi
• ANKARA (UBA) - ÖDP.
bugün saat 12.00'de Eşme
Cumhuriyet Meydanf nda
"Üretenlerin Yönetmesi
tçin-Tütünde
Ozelleştirmeye Hayır"
mitingi düzenledi. Genel
Başkan Ufuk Uras'ın da
katılacağı mitingde, rütün
parası ödemelerinin her yıl
Mart ayı sonuna kadar
bitirilmesi ve 1997 yılı
tütün mahsulünün bir
kilogramında, baş fiyatın 1
milyon 5 yüz bin, ortalama
fiyatın 1 milyon 2 yüz bin,
taban fiyatın 8 yüz bin lira
olması talep edilecek.
Eroilu: DGM'ler
kaldırılsın
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Cem Eroğlu,
"Doğru bir yargılanma
hakkı için Türkiye'nin bu
anayasadan kurtulması
gerek" dedi. Çağdaş
Hukukçular Derneği'nin
Türk-tş Genel Merkezi
Toplantı Salonu'nda
düzenlediği, "Adil
Yargılanma Hakkı" konulu
panelde konuşan Prof. Dr.
Eroğlu, "Benim
öğrencilerim DGM'lerde
'çete' diye yargılanıp içeri
atılırken gerçek çeteler
dışar.da geziyor. DGM'ler
kaldınlmahdır. Terörle
Mücadele Yasası. Memurin
Muhakematı Hakkındaki
Kanun, düşünceyi suç sayan
yasal düzenlemeler hemen
kaldınlmahdır. tşkence
ayıbı toplumdan
kazınmalıdır" dedi.
Başbakan, enflasyonda düşüş olmayacağını söyleyerek hükümetin hedeflerini açığa düşürdü
Yılmaz bütçesini yaLanladıANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Mesut Yılmaz. enf-
lasyonda düşüş, pahalılıkta da ra-
hatlama olmayacağını söyleyerek,
hükümetin hazırladığı hedefleri
açığa düşürdü. Resmi Gazete'de
yayımlanan 1998 yılı programıy-
la da, enflasyonla mücadelenin fa-
turasının çalışanlara çıkacağı or-
taya konuldu.
Başbakan Yılmaz, dün TBMM
Başkanı Hikmet Çetin'ı kabulün-
de. enflasyonla mücadelenin bi-
rinci hedef olduğunu belirterek,
kışın ekonomik koşullar açısından
çok rahat geçmeyeceginin bilin-
mesı gerektiğini söyledı. Yılmaz,
" \ atandaslanmızdan katkı ve an-
Iayı$ bekliyonız. Fedakârlıklan
karşıhksız kalmayacak ve enflas-
yon koflusundaki hedeflere ulaşt-
lacakür" dedi. Yılın ilk 6 ayında
enflasyon oranmın düşmeyeceği-
ni söyleyen, ancak aynı dönem
için çalışanlara bütçede planlanan
enflasyon oranında artış öngören
Başbakan Yılmaz'ın açıklamala-
n, piyasalarda "1998 ydında enf-
lasyon oranında ciddi bir düşüş ol-
maryacağı" şeklınde yorumlandı.
Yılmaz'ın, henüz 1998 yılı bütçe-
si TBMM'de yasalaşmadan. 3 yıl-
lık istikrar paketi sonunda çalışan-
lann rahatlayabileceğini söyleme-
si de dikkat çekti. Başbakan'ın
açıklamalan ve öngörülen progra-
ma göre istikrar paketinin fatura-
sı yine çalışan kesime kesilecek.
Resmı Gazete'nin dünkü sayı-
sında yayımlanan programda, ka-
mu açıklannın azaltılması için
maaş-ücret ve tanmsal destekle-
me fiyatlannın öngörülen yüzde
50'lik enflasyonla uyumlu hale
getırilmesinin hedeflendiği belir-
tildi. Buna göre hükümet, maaş
ve ücret artışlannı. refah payı ek-
lemediği gibi öngörülen yüzde
50'lik enflasyon düzeyinde belir-
leyecek.
Programda, faiz ödemeleri dı-
şandatutulduğunda. 1997yılında
gayri safı ulusal gelirin yüzde 1.7
oranında açık vermesi beklenen
kamu finansman dengesinin,
1998 yılında yüzde 3.4 oranında
fazla vermesi öngörüldü. Özel-
leştirme ve gayrimenkullerden
sağlanacak ga>Tİ safi ulusal geli-
rin yüzde 1.3 oranındakı gelirler
dışanda tutulduğunda, faiz dışı
kamu kesimi finansman dengesi-
nin gayri safi ulusal gelinn yüzde
2.1 oranında fazla vermesi bekle-
nıyor. Özelleştirme gelirlerinden
sağlanacak artışla. fonlann fi-
nansman dengesinin yüzde 0.2
oranında fazla vermesi bekleni-
yor.
Işletmeci KlT'lerin borçlanma
gereğinin gayri safi ulusal gelire
orarunın da bu yıla göre düşerek
yüzde 0.4 olması tahmin edildi.
Programın "Temel Amaç-
br"ına göre, 1997 yıl sonuna ka-
dar vergı, sosyal güvenlik ve ma-
li sektör reforrn yasalan TB-
MM'ye sunulacak, enflasyonla
mücadeleyi destekleyici para ve
borçlanma programı hazırlana-
cak.
Hükümet. temel ekonomik he-
defleri 3'er aylık dönemlerde
açıklayıp sıkı para uygulamasına
yönelik olarak kontrol gerçekleş-
tirecek. "Enerji, telekomünikas-
yon, petrol antma vedoğalgaz sek-
töründe rekabetçi ortam sağlana-
cak" denılerek özelleştırmelerin
gerçekleştirileceği anlatılan prog-
ramda, SSK ve sigorta kollan iti-
banyla norm ve standart birliğinin
sağlanması, özel sağlık ve özel
emeklılik sıgortasının teşvik edil-
mesı de yer aldı. Finans sektö-
ründe yasal düzenlemelere gidıl-
mesıni hedefleyen hükümet, sek-
tör yapılan, denetim mekanizma-
lan ve Bankalar Yasası'nda deği-
şiklik yapılmasını öngörüyor.
Kamubankalanmn özelleştiril-
mesinin yer aldığı programdaki
hedefler arasında, işsizlik sigor-
tasının kurulması, genel sağlık si-
gortasına gıdilmesine yönelik
sağlık refonnu düzenlemelennin
gerçekleştirilmesi, bölgeler arası
dengesizliğin azaltılması doğrul-
tusunda sanayi altyapılannın güç-
lendirilmesı de bulunuyor.
Devlet Bakanı Güneş Taner,
Bilkerçt Cnıversitesi Iktısadi ve
ldari Bilimler Fakültesi'nde verdi-
ği konferansta. "Enflasyon yüzde
93'e yükseldi. herhalde daha da
yüksefir" dedi. Türkiye'de ücret-
İi kesimın ezildiğini kaydeden Ta-
ner, enflasyonla mücadelenin yal-
nızca çalışanlann üzerine yıkıl-
mayacağını söyledi. Taner, Baş-
bakan Mesut Yılmaz'ın IMF'yle
anlaşma imzalanabileceğı açıkla-
malanna karşın, "Benim oradan
alaragım 2 mihar dolar, riişimin
kovuğuna yetmez" dedi.
TBMM
Bütçe
görüşmesi
başladı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM'de yakla-
şık 1 ay sürecek bütçe mara-
tonu başladı. TBMM Plan
Bütçe Komisyonu'nda
ANAP'lıüye Yıldınm Ak-
türk, hükümetin enflasyon
hedeflerinin gerçekçı olma-
dığını vurgularken askeri
harcamalann kısılması ge-
rektiğine dikkat çektı.
TBMM Plan Bütçe Ko-
misyonu'nda 1998 bütçe ya-
sa tasansının tümü üzerin-
deki görüşmeler tamamla-
narak, maddelerine geçilme-
sı kabul edildi.
Komisyonda söz alan
CHP'li Âlgan Hacaloğlu,
ekonomide sağ polıtikalar
uygulandığını belirterek
Maliye Bakanı'nın sosyal
demokrat olmasının da bunu
değiştirmediğini söyledi.
RP'lı Ertan Yülek ise D-
SP'nin adındakı "sol" keli-
mesini çıkarması gerektiği-
ni savundu.
ANAP'h Aktürk, "Gü-
neydoğu'da demokratik bir
çözüme gidilmedikçe.enflas-
yon aşağı çekilemez. Asker-
le bu kadar iç içe olan bir
ekonomide istikrar olama/"
görüşünü savundu.
Temizel ise eleştinlen ya-
nıtlarken 1998 yılı bütçesi-
nin geçmişle hesaplaşma de-
ğil geleceği kurtarma bütçe-
si olduğunu söyledi.
Metin Göktepe
davasının önceki
günkü
duruşmasına.
önenüi bir getişme
beklenmediğinden
dolayı ilgi azdı.
Göktepe'nin ailesi,
avukatlan ve polis
sanıklann kanldtğı
duruşma
başlarken yargıç
ŞeriTin geçen
oturumlarda dışan
çıkardığı baan
mensuplanna bu
kez yumuşak
davTanması dikkat
çekti. (Fotoğraf:
MELİH AK)
Göktepe davasının hâkimi TBMM gündemine getirildi
*YargıçMİTHen mi ialimat aldı?'
ANKARA/TRABZON(Cumhu-
riyet) - Adalet Bakam Ottan Sun-
gurlu. Göktepe ve Gazi davalanru
kastederek yargıçlar üzerinde 'dış
baskı' olduğunu öne sürerken CHP
İstanbul Milletvekili Ahmet Gür-
yüzKetend, gazeteci Metin Gökte-
pe'nin öldüriilmesi davasından çe-
kilen yargıç Kamil Şerifin,
"MİTten taHmat aklığı" sav lannın
araştınlmasını istedi.
Türkiye'de savcı ve yargıçlar üze-
rinde siyasal bir baskının olmadığı-
nı iddia eden Adalet Bakanı Sun-
gurlu, "Birbaskıvar.Hâkinılcrüze-
rinde dış baskdar var. Bu, Göktepe
ve Gazi davasında ortaya çıkrvor"
diye konuştu. CHP'li Ketenci ise
Sungurlu tarafından yanıtlanması
istemiyle TBMM Başkanlığı'na
verdiği soru önergesinde. "lnandı-
ncı oimayan gerekçefledavadan çe-
kümesi, esasen gecikmiş olan adale-
ti daha da gedktireceği, bunun için
taraflan mağdur, kamu vicdanını ise
renckk edeceği ortadadır" görüşü-
ne yer verdi. Ketenci, Sungurlu'ya
şusatulanyönelüu
—-kandmcı olroayattve hiç kım--
seyi de tatmin etmeyen, siyasi par-
tilen, medyayı, sıyasetçileri ve kit-
le örgütlerini suçlayan Yargıç hak-
kındabirsoruşturmabaşlatmayı dü-
şünüyor musunuz?
- Baskı yapan siyasetçilenn, par-
tilerin, medya ve basın mensuplan-
nın kimler olduğunu bir an önce or-
taya çıkarmak için ayn bir soruştur-
ma başlatmanın faydasına inanıyor
musunuz?
- Yargıç Kamil Şerif'in MlT'te
yapılan toplantıya her hafta katıldı-
ğı, buradan talimatlar aldığı yolun-
da iddıalar ileri sürülmekte; Af-
yon'da kahvelerde, baro ve yargı
çevrelerinde söylenmektedir. Yargı-
ya el uzatan ulusal güvenlik örgütü
MİT hakkında bir işlem girişünde
bulunmayı düşünüyor musunuz?
M^in Göktepe KomisyonuBaş-
kanh^'m yürüten DSP İzmır Mil-
letvekili Hakan Tartan da, cinaye-
tin aydınlatılmasının geciktirilme-
sinin hukukun üstünlüğüne gölge
düşürdüğünü, mahkeme başkanının
davadan çekilmesinin düşündürücü
olduğunu söyledi. Tartan, ''Mahke-
me başkanı kimlerden ve hangi ku-
nımlardan ne şekilde basla görmüş-
tür? Bu aydınlanmalıdır. Da>anın
daha hızh yürümesi için İstanbul'a
naklindeyararvar" dedi. SınırTa-
nımayan Gazeteciler Örgütü de,
Göktepe davası yargıcının davadan
çekilme girişiminin davayı oyala-
maya yönelik olduğunu belirtti.
'Türkiye'de iç hukuk yolları tükendi'
îki liralık tazminat AÎHK'de
NECAJ\ AYGIN
İZMİR - Yargıtay binasında çıkan yan-
gında yaşamını yitiren Yargıtay 12. Daire
Başkanı Burhan Cahit Kadılar adına açı-
lan maddi ve manevi tazminat davasında,
Türkiye'de iç hukuk yollan tükendiği için
Avrupa lnsan Haklan Komisyonu'na
(AtHK) başvuruldu.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi Ba$kanı Bur-
han Cahit Kadılar, 4 Nisan 1994 tarihinde
Yargıtay binasında çıkan yangında asan-
sörde kalarak yaşamını yıtırmişti. Olayda
devletirı kusuru olduğunu savunan avukat
Senih Ozay, yargıç Kadılar adına Ankara
4. Idare Mahkemesi'ne bir liralık maddi,
bir liralık da manevi olmak üzere iki lira-
lık tazminat davası açtı. Ankara Idaıe
Mahkemesi, Özay'ın açtığı tazminat dava-
sını, yaşamını yitiren Kadılar'm yakını ol-
madığı gerekçesıyle reddetti.
Özay, Ankara 4. Idare Mahkemesı'nin
karannı Damştay'a başvTirarak temyiz et-
ti. Danıştay 10. Dairesi, Ankara 4. ldare
Mahkemesi'nin verdıği karan onayladı.
Avukat Özay, Danıştay 10. Dairesi'nin ka-
ran üzerine Türkiye'de iç hukuk yolu tü-
kendiğini belirterek AİHK'ye başvurdu-
ğunu söyledi. Özay, olayda devletin bü-
yük ihmali olduğunu, bir hukukçu olarak.
bu olayın üzerine gittiğini belirtti.
AİHK'ye bireysel başvuruda bulunduğu-
nu belirten Özay. "Ben Türkrj'e'de yasala-
ruı Oerrye doğru değiştirilmesinden yana
olduğum için AİHK'ye başvurdum. Bu
başvıırumu ihanet olarak görmüyonım"
dedi. Özay. Avrupa'da olduğu gibi Türki-
ye'de de kişilerin bir başka kişinm zarar
görmesi halinde dava açabihnesi gerekti-
ğini vurguladı.
Suç duyurusu
Ozfatura
ifade
verdi
İZMİR (CumhuriyetEge
Bürosu) - DYP Çiğh llçe
Örgütü nün yemeğmde Eş-
ber Yağmurdereli v e Vaşar
Kemal'e hakaret eden lzmir
Anakent Belediye Başkanı
Burhan Özfatura'nın ifade-
si alınırken, Yaşar Kemal'in
avukatlan Ozfatura hakkın-
da "hakaretvesövme" fiil-
lerinden ötürü suç duyuru-
sunda bulundu.
Karşıyakalı avukatlar Ke-
mal Yücel ve Hüseyin
Evin'in "devlet büyükleri-
ne hakaret ettiği" iddiasıy-
la Karşıyaka Cumhuriyet
Savcılığı'na suç duyurusun-
da bulunmalan üzerine açı-
lan soruşturma sonrası Kar-
şıyaka Cumhuriyet Başsav-
cısı thsan Taşkın. Özfatu-
ra'nın ifadesini aldı. Ozfa-
tura, ifadesinde devlet bü-
yüklerine hakaret etmediği-
ni savtmarak Cumhurbaşka-
nı'na yapılan saygısızlığı
hazmedemediğı ıçın böyle
konuşruğunu söyledi. Baş-
savcı Taşkın. Özfatura'nın
savunmasını aldığını belir-
terek "TV kuruluşlanndan
olay kasetlerini istedik. Ka-
setlerin çözümünden sonra
dava açılıp açılmanıasma
karar vereceğiz
r
dedi.
Bu arada yazar Yaşar Ke-
mal 'in avukatlan da Ozfatu-
ra hakkında "hakaret ve
sövme" fiillerinden ötürü
suç duyurusunda bulundu.
AİHM'nin verdiği cezayı sorumlular ödeyecek
îşkencecilere tazminat kıskacı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ln-
san haklanndan sorumlu Devlet Bakanı
Hikmet Sami Türk, Avrupa tnsan Hakla-
n Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye'yı
mahkûm ettiği davalardakı tazminatlann
"sorumlulardan" alınacağını bildirdi.
Türk, tnsan Haklan Koordınatör Üst
Kurulu'nun dünkü olağan toplantısınrn ar-
dından yaptığı açıklamada, pek çok ulusal
ve uluslararası belgeye geçen işkence ve
kötü muamelenin önlenmesi için Dışişle-
ri Bakanlığı'nınkoordinatörlüğünde Ada-
let. Içişleri ve Sağlık bakanlıklannın ha-
zırladığı raporun ele almdığını belirtti.
Türk. toplantıda, işkencenin önlenmesi
için yetersiz kalan ve uygulanmayan yü-
rürlükteki yasalar ve Türkiye'nin taraf ol-
duğu uluslararası anlaşmalann yanı sıra
yeni önlemler alınmasının gerekli görül-
düğünü bildirdi. Türk, hükümetin. işken-
ce ve kötü muamelenin önlenmesi konu-
sundaki kararlılığını göstermek üzere ön-
celikle Başbakanlığm bir genelge yayım-
lamasının da kararlaştınldığını belirtti.
Mülkiye müfettişleri ve mülkiye amir-
lerince. polis ve jandarmada yapılan ha-
bersiz denetimlerin sıklaştınlması ve yay-
gınlaştınhnasının karara bağlandığını söy-
leyen Türk, bu denetimlerde kusurlu gö-
rülen görevliler hakkında gecikmeksizin
idari ve cezai işlem yapılacağını kaydetti.
AtHM'nin peş peşe Türkiye'yi işkence
ve kötü muamele nedeniyle tazminat öde-
meye mahkûm ettiğine dikkat çeken Türk,
işkence ve kötü muamele savlannın hızla
ve titizlikle soruşturulacağını söyledi.
Bakan Türk, Türkiye'nin işkence ve kötü
muamele nedeniyle ödemeye mahkûm ol-
duğu tazminatlann, olaylarda sorumlulu-
ğu olanlara ödetileceğine işaret etti.
ŞJFIfiNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslang raksnet.com
Devlet memurlannın siyaset-
le uğraşması ülkemizde yasak.
Bu anlamsız yasağın bir an ön-
ce kalkmasından yanayım.
Devlet memurlan da diğer yurt-
taşlar gibi siyasi görüşlerini öz-
gürce açıklayabilmeli. Demok-
ratik bir toplum olmanın koşul-
lanndan birisi de hiç şuphesiz ki
yüz binlerce kamu görevlisinin
de siyasi yaşama açıktan mü-
dahale edebilme hakkının tanın-
ması.
Yıllardır memurtar sendika
kurma hakkı için mücadele edi-
yorlar. Şendika kurma hakkını
elde ettiler, bu kez de toplusöz-
leşme ve grev hakkını elde ede-
mediler. Bu da örgütlenme öz-
gürlüğünü güdük hale getiriyor.
Askerler de devlet memuru.
Onların da sivil örgütler kurma
hakları olmalı. Toplusözleşme
için hükümetle masaya otura-
bilmeli, sendika kurabilmeliler.
Türkiye'de memura siyaset
yapmak yasak ama gücü olan
Askerler ve Siyaset
istediğini söyleyip istediğini ya-
pabiliyor. Örnegin bürokratlar;
eğer hükümette bulunan parti-
lere yakınsalar, rahatça istedik-
lerini söyleyebiliyorlar. Iktidar
partisine yakın memur, her tür-
lü siyasi tutumunu açıktan ifade
ediyor. Diğer memurlan tehdit
edip bir güç odağı haline gele-
biliyor.
Milli Güvenlik Kurulu'nda ka-
bul edildiği bildirilen ve gizli ol-
duğu halde büyük gazetelerin
manşetlerine yansıyan bir bel-
ge, askerlerle siyaset arasında-
ki ilişkiyi yeniden gündeme ge-
tirdi. Milli Güvenlik Kurulu'ndan
sızdınkjığı anlaşılan Milli Güven-
lik Siyaset Belgesi (MGŞB), il-
ginç yönlendirmeler içeriyor.
MGSB'ye göre; çıkanlan ka-
nunlar, yönetmelikler ve ulusla-
rarası anlaşmalar bu belgeye
uygun olacak. MGSB'nin içeri-
ğine bakıldığında Genelkurmay
Başkanlığı'nın son dönemdeki
saptamalannı vurguladığı görü-
lüyor. Irtica ve bölücülüğün eş-
değerde kabul edilmesi, daha
önce MASK (Milli Askeri Savun-
ma Konsepti) adı verilen Genel-
kurmay Başkanlığı'nın strateji
değişikliğinin içinde de yer alı-
yordu.
Genelkurmay Başkanlığı'nın
Türkiye'nin içinde bulunduğu
duruma ilişkin saptamalarda
bulunması ve siyasi tercihler
yapması, onlann demokratik bir
hakkı olması gerekir. Yasalan-
mız böyle bir yönelime izin ver-
mese de, bütün önemli kamu
kurumlarının bağımsız olarak
böyle çalışmalar yapmasının
faydası var, zararı yok. Burada
tartışılması gereken, Genelkur-
may böyle bir çalışmayı yapabi-
liyor da, ömeğin Emniyet Genel
Müdürlüğü veya başka bir ka-
mu kuruluşu neden yapamıyor?
Aynca generaller bu sapta-
malannı Milli Güvenlik Kurulu'na
sunup bir karar haline de geti-
rebiliyortar. Milli Güvenlik Kuru-
lu'nun yetki ve fonksiyonlan bir
demokratik devlette bulunabilir
mi? Bu soruya hemen bütün
demokratik ülkeler hayır ceva-
bını veriyor. Anayasada var, ne
yapalım denebilir. Peki anayasa,
Milli Güvenlik Kurulu'na, "Şu
esaslara bağlı olarak kanun çı-
kanlacak" deme yetkisini veri-
yor mu?
Anayasaya göre bu ülkenin
bir parlamentosu var. Kanun çı-
karma ve kanunlan değiştirme
yetkisi yalnızca ve yalnızca par-
lamentonun hakkı vegörevi. Bu
kuruma başka bir kurumun ta-
limat vermesi ve hangi kanunu
çıkanp çıkaramayacağını söy-
lemesi mümkün değil.
O zaman MGSB ne anlama
geliyor? Bunu öncelikle yorum-
laması ve eleştirmesi gereken-
ler parlamenterler. Kendi irade-
lerine konulan ipoteği kabul edi-
yoriar mı, etmiyorlar mı? Merak-
la günlerdir bekliyoruz. Ciddi bir
tepki gösterdiklerini görmedik.
Ikinci önemli nokta ise asker-
lerin durumu. Siyasi görüşlerini
açıklamalanna benim bir itira-
zım yok. Ama görüşlerinin sü-
rekli pariamento-üstü bir nitelik
kazanması ve devletin genel
stratejisine dönüşmesi Türki-
ye'deki sistemin adını tartışılır
hale getirmiyor mu?
RP ve DYP'nin buna itirazla-
n ise ne yazık ki samimi değil.
Daha önceleri kendileri de
MGK'de benzer karariarın altı-
na imzalar attılar. Türkiye, ciddi
bir sistem krizi yaşıyor. Bu kriz,
içeridendışanyataşıyor, ıçeride
ve dışanda yeni gerilimlere kay-
naklık ediyor.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Nobel Ödülleri ve Türkiye
"Dinamit lokumu"r\un mucidi Isveçli kimyacı AH-
red Nobel'in bu buluşuyla insanlığa ne kazandırdı-
ğı tartışılabilir. Fakat vasiyeti üzerine ölümünden son-
ra bıraktığı servetle kunjian Nobel ödüllerinın bilim
veedebiyat dünyasındaki etkileri yadsınamaz. Fizik,
kimya, fizyoloji-tıp, banş ve edebiyat alanlannda il-
ki 1901 'de verilen Nobel ödüllen, Ikinci Dünya Sa-
vaşı dönemi ve birkaç yıl dışında, yaklaşık yüz yıldır
kesintisiz verilegelmektedir. (Bunlara, ilki 1969'da
verilen Nobel iktisat ödülünü de eklemek gerekiyor.)
Kapsadıklan alanın genişliği, devamlılıklan ve mad-
di karşılıklanyla, bu ödüller kendi türierinde denile-
bilir ki rakipsizdir.
• • •
Nobel ödülleri, kişıye verilmekle biriikte, evrensel
niteliklerinden olsa gerek, kişinin yurttaşı olduğu ül-
keye de verilmiş sayılmaktadır. Böylece, Nobel ödül-
lerinden herhangi bırine değer görülen kişi, yurttaşı
olduğu ülkeyi de onuriandırmaktadır. Nobel ödülü lis-
telerine göz atıldığında, yaklaşık yüzyıllık sürede bu
onurun ABD ve bellı başlı Batı ülkeleri arasında pay-
laşıldığı görülmektedir. Bilim alanlannda bu ülkeleri
Rusya, Japonya. (kimya ve fızyoloji-tıp alanlannda-
ki birer ödülüyle) Macaristan izliyor. Üçüncü Dünya
ülkelerinden Hındıstan'm biri fizik (1930/ C.V. Ra-
man) öteki fizyoloji-tıp alanında (1968/ H.G. Kho-
rana) iki Nobel ödülü var... Hindistan'ı, bir Nobel fi-
zik ödülüyle Pakistan (1979/A. Salam) izliyor... La-
tin Amenka ülkelerini de üçüncü dünya ülkeleri ara-
sında sayacak olursak, Nobel kimya ödülüyle Arjan-
tin'i (1969/ LF. Leloir) de bu onur listesine ekleme-
miz gerekiyor.
• • •
Ülkemiz Türkiye Nobel bilim ödülleri listesinde
yer almadığı gibi, bu konuda herhangi bir ilgi, öneri
ya daçabaanımsamıyorum. Demek ki bu alandaen
baştan havlu atmışız, herhangi biriddiamızyok... Ne-
den? Bilimde başannın teknolojik gelişmeyle ilgili ol-
duğu, teknolojide geri bir ülkenin bilimsel buluş ala-
nında da başanlı olamayacağı söylenebilir. Öyleyse
Hindistanlı, Pakistanlı, Arjantinli ya da Macar bilim
adamlannın başarılannı nasıl açıklayacağız? İlgili ki-
şi ya da kuruluşlann konuya ilişkin görüşlerini bilmek
isterdim... Kendi payıma, edebiyatta ve sanatın çe-
şitli alanlannda olduğu gibi, bilimın çeşitli dallannda
da en üst düzeyde araştıncı zekâlanmız olduğuna
inanıyorum, inanmak istiyorum... Nobel ödülü denil-
diğinde akla ilkin ve neredeyse sadece edebiyat
ödülünün gelmesini, "ulusal başan "yıfutboldaki ba-
şan olarak gören duyariık ve anlayıştan pek farklı gör-
müyorum...
• • •
Ülkemiz Türkiye, bilindiği gibi, Nobel edebiyat
ödülü listesinde de yer almıyor (Yine bilindiği gibi,
ABD ve Avrupa egemenliğine karşın bu listede üçün-
cü dünya ülkeleri de arada bir yer almaktadır.) Tür-
kiye'nin Nobel ödülü alacak düzeyde şair ya da ya-
zan yok mu? Önceki gün "Negatif dergisinden bir
arkadaş telefonda bana bu soruyu yönettiyordu. Ona
söylediklerimi burada yineleyecek olursam: Yüzyı-
lın ilk çeyreğinde, Osmanlı şiiri, Fransız şm ve İstan-
bul Türkçesi arasında kurduğu sentezle; çağdaş
Türk şiirinın belkemiğini oluşturan dizelenyle; tarih,
edebiyat, estetik alanlannda görüşleriyle Yahya Ke-
mal, Nobel ya da herhangi bir başka uluslararası
edebiyat ödülünü hak etmiş bir şairimizdi... Yenilik-
çiliği, özde ve biçimde şıir dünyasının engin genişli-
ğiyle, evrensel hümanizmiyle Nâzım Hikmet böyle
bir ödülü hiç kuşkusuz hak etmiş bir şair ve yazar-
dı... Fazıl Hüsnü Dağlarca olağanüstü genişlikteki
şiir evreniyle, Melih Cevdet Anday şiirlerindeki fel-
sefi derinlikler ve ımaj zengınlıkleriyle, uluslararası bir
okunuriuk ve saygınlığa zaten çoktan ulaşmış olan
Yaşar Kemal destansı yapıtlanyla hiç kuşku yok ki
Nobel ya da herhangi bir uluslararası ödülü fazlasıy-
la hak etmiş şairve yazarianmızdır... Sabahattin Ali,
Aziz Nesin gibi bugün aramızda oimayan yazariar
başta olmak üzere, yaşayan ya da yaşamayan baş-
kaca şair ve yazarianmızı da böyle bir listeye gönül
rahatlığıyla ekleyebiliriz...
•••
Nobel ödüllerinin verilmesine "politika" kanşıyor
mu? Her yerde ve her şeyde olduğu gibi burada da
politikanın bir rolü olduğundan kuşku duymamak
gerekir. Türkiye imajının olumsuz çağnşımlannın, ne
Doğulu ne Batılı olabilen ülkemizin kimlik belirsizli-
ğinin (bılime göre daha öznel özelliklere sahip ede-
biyat alanında) uluslararası başanya engel oluştur-
duğu düşünülebilir. Buna, Türkçenin apayn bir dil
oluşunu, yazar ve şaiıierimizin arkasında kurum,
devlet vb. desteği bulunmayışını, kendi kişisel kıs-
kançlık, bencillik, çekememezlik gibi özelliklerimizi
de eklemek gerekir... Yine de ve bütün bunlarla bir-
iikte, Nobel ödüllerini biricik hedef olarak görmenin
de, (kimi kez yapıldığı gibi) küçümsemenin de an-
lamlı olmadığını düşünüyorum. Türkiye kendi kimlik
sorunlannı çözebildiği, şair veyazarlanmız daha de-
rin araştırmalara girebildiği, yaratıcı düşünme ve
araştırma önündeki engeller kalktığı ölçüde, şair, ya-
zar ya da bilimcilerimizin Nobel ödüllerine adaylık-
lan çok daha olağanlaşacak, doğallaşacaktır...
Avrupa Komisyonu Temsilcisi
Lake: Türkiye'nin
adaylığı onaylanacak
AHMET ŞEFİK
TR\BZON - Avrupa -
nın Türkiye'den olumlu
adımlann atılması için sin-
yal beklediğini belirten
Avrupa Komisyonu Türki-
ye Temsilcisi Büyükelçi
Vlichacl Lake, aralıkta
Lüksemburg'da gerçekleş-
tirilecek liderler zirvesin-
de Türkiye'nin "iyi bir a-
day" olduğunun onaylana-
cağını söyledi. Lake. ara-
lıktan itibaren başlayacak
Avrupa Konferansı süreci-
ne Türkiye'nin doğrudan
üye olacağını bildirdi.
Avrupa Birliği ile Trab-
zon Ticaret ve Sanayi
Odası tarafından ortaklaşa
hazırlanan AB Bilgı Bü-
rosu hizmete girdi. Bilgı
bürosunun açılışı dolayı-
sıyla Trabzon'da AB iliş-
kilenne yönelik bir dizi et-
kinlik düzenlendi. Bu et-
kinlıklerde Türkiye-AB
ilişkilerine degınen Avru-
pa Komisyonu Türkiye
Temsilcisi Michael Lake,
ılişkılerde ifade özgürlü-
ğü ve insan haklan konu-
sunda ciddi sıkıntılann
oluştuğunu söyledi.
Lake, Avrupa'nın Tür-
kiye Başbakanfndan
Kopenhag kriterlerinin ya-
şama geçirilmesi için sin-
yal beklediğini söyledi.
Türkiye'nin bu sorunlan
aşacak bir program ortaya
koyması gerektiğini savu-
nan Lake, gümrük birliği
sürecinin üyelik yolunda
dönülmez bir yol olduğu-
nu, bu sürecin Türkiye'nin
aleyhine işlediği yolunda
ciddi bir işaret bulunma-
dığını belirtti. Aralıkta
Lüksemburg'da yapılacak
liderler zirvesınde Türki-
ye'nin iyi bir aday olduğu-
nun onaylanacağını, öne
süren Lake, sürecin devam
edeceğini söyledi.