18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 1997 CUMARTESİ HABERLER Söyiemezler'e 198 yıl hapis istemi • İstanbul Haber Servisi - Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya'nın yeğeni Hakan Çetinsaya ile dedesi Halit Pişkinbaş'ı öldiirdükleri iddiasıyla yargılanan Söylemez kardeşlerin davasında esas hakkındaki görüşünü bildiren savcı, Söylemez kardeşlere toplam 198 yıl hapis cezası istedi. Sanıklardan Can köksal hakkında da 35 yıl hapis cezası isteyen savcı. 7 sanık hakkında ise delil yetersizliğinden beraat istedi. Söylemez kardeşlerin avukatı Hasan Bilgeç, durumayı izlemeye gelen Hıdır Ateş, Ziya Aslan Ergun, Cevdet Etik ve adını öğrenemediğimk iki kişinin daha çıkışta gözaltına almdığını duyurdu. tizeNeştirme kargaşası süpüyor • ANKARA (Cumbumet Bûrosu) - Özelleştırme Idaresi Başkanlığı (ÖlB), son 3 yıllık özelleştirmeler birer birer yargı tarafından iptal edilirken, Orman Urünleri Sanayi AŞ'nin (ORÜS) Demirköy ve Bartın'dakı ışletmeleri, Sümer Holding'in Ereğli Pamuk Sanayi, Bûnyan Yünlü Sanayi ve bağlı ortakhklardan Aksantaş'ın satış sözleşmeleri imzalandı. Etibank'ın yüzde 100 kamu hissesinin blok satışı için de teklifler alındı. Kurye Ditek'e tahliye • İstanbul Haber Servisi - Atatürk Havaalanı'nda 25 milyar lira karşılığında dövizle yurda girerken yakalanan ve Bakırköy 4. Aslıye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan kurye Dilek Örnek. dün yapılan duruşmada tahliye edildi. Mahkeme heyeti Örnek'in teyzesinin eşi Ercan Doğan'ın da tahliyesine karar verdi. Gensoruya destekyok • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP ve DYP'nm hükümeti düşürmeye yönelik gensorular hazırladığı ve CHP'nin de rahatsız olduğu bakanlar konusunda muhalefet ile birlıkte hareket edeceği şeklindeki haberlere CHP Genel Sekreter Yardımcısı Atila Sav yanıt verdi. Partisinin her olayı kendi düzleminde eleştirdiğini, hiç kimsenin arkasına takılmayı. takipçisi olmayı düşünmediklerini kaydeden Sav. bunlann dışında hiç kimseyle işbirliğı yapma niyetınde olmadıklarıru söyledı. Üzelleştirmeye hayır' mitingi • ANKARA (UBA) - ÖDP. bugün saat 12.00'de Eşme Cumhuriyet Meydanf nda "Üretenlerin Yönetmesi tçin-Tütünde Ozelleştirmeye Hayır" mitingi düzenledi. Genel Başkan Ufuk Uras'ın da katılacağı mitingde, rütün parası ödemelerinin her yıl Mart ayı sonuna kadar bitirilmesi ve 1997 yılı tütün mahsulünün bir kilogramında, baş fiyatın 1 milyon 5 yüz bin, ortalama fiyatın 1 milyon 2 yüz bin, taban fiyatın 8 yüz bin lira olması talep edilecek. Eroilu: DGM'ler kaldırılsın • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Eroğlu, "Doğru bir yargılanma hakkı için Türkiye'nin bu anayasadan kurtulması gerek" dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği'nin Türk-tş Genel Merkezi Toplantı Salonu'nda düzenlediği, "Adil Yargılanma Hakkı" konulu panelde konuşan Prof. Dr. Eroğlu, "Benim öğrencilerim DGM'lerde 'çete' diye yargılanıp içeri atılırken gerçek çeteler dışar.da geziyor. DGM'ler kaldınlmahdır. Terörle Mücadele Yasası. Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun, düşünceyi suç sayan yasal düzenlemeler hemen kaldınlmahdır. tşkence ayıbı toplumdan kazınmalıdır" dedi. Başbakan, enflasyonda düşüş olmayacağını söyleyerek hükümetin hedeflerini açığa düşürdü Yılmaz bütçesini yaLanladıANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Mesut Yılmaz. enf- lasyonda düşüş, pahalılıkta da ra- hatlama olmayacağını söyleyerek, hükümetin hazırladığı hedefleri açığa düşürdü. Resmi Gazete'de yayımlanan 1998 yılı programıy- la da, enflasyonla mücadelenin fa- turasının çalışanlara çıkacağı or- taya konuldu. Başbakan Yılmaz, dün TBMM Başkanı Hikmet Çetin'ı kabulün- de. enflasyonla mücadelenin bi- rinci hedef olduğunu belirterek, kışın ekonomik koşullar açısından çok rahat geçmeyeceginin bilin- mesı gerektiğini söyledı. Yılmaz, " \ atandaslanmızdan katkı ve an- Iayı$ bekliyonız. Fedakârlıklan karşıhksız kalmayacak ve enflas- yon koflusundaki hedeflere ulaşt- lacakür" dedi. Yılın ilk 6 ayında enflasyon oranmın düşmeyeceği- ni söyleyen, ancak aynı dönem için çalışanlara bütçede planlanan enflasyon oranında artış öngören Başbakan Yılmaz'ın açıklamala- n, piyasalarda "1998 ydında enf- lasyon oranında ciddi bir düşüş ol- maryacağı" şeklınde yorumlandı. Yılmaz'ın, henüz 1998 yılı bütçe- si TBMM'de yasalaşmadan. 3 yıl- lık istikrar paketi sonunda çalışan- lann rahatlayabileceğini söyleme- si de dikkat çekti. Başbakan'ın açıklamalan ve öngörülen progra- ma göre istikrar paketinin fatura- sı yine çalışan kesime kesilecek. Resmı Gazete'nin dünkü sayı- sında yayımlanan programda, ka- mu açıklannın azaltılması için maaş-ücret ve tanmsal destekle- me fiyatlannın öngörülen yüzde 50'lik enflasyonla uyumlu hale getırilmesinin hedeflendiği belir- tildi. Buna göre hükümet, maaş ve ücret artışlannı. refah payı ek- lemediği gibi öngörülen yüzde 50'lik enflasyon düzeyinde belir- leyecek. Programda, faiz ödemeleri dı- şandatutulduğunda. 1997yılında gayri safı ulusal gelirin yüzde 1.7 oranında açık vermesi beklenen kamu finansman dengesinin, 1998 yılında yüzde 3.4 oranında fazla vermesi öngörüldü. Özel- leştirme ve gayrimenkullerden sağlanacak ga>Tİ safi ulusal geli- rin yüzde 1.3 oranındakı gelirler dışanda tutulduğunda, faiz dışı kamu kesimi finansman dengesi- nin gayri safi ulusal gelinn yüzde 2.1 oranında fazla vermesi bekle- nıyor. Özelleştirme gelirlerinden sağlanacak artışla. fonlann fi- nansman dengesinin yüzde 0.2 oranında fazla vermesi bekleni- yor. Işletmeci KlT'lerin borçlanma gereğinin gayri safi ulusal gelire orarunın da bu yıla göre düşerek yüzde 0.4 olması tahmin edildi. Programın "Temel Amaç- br"ına göre, 1997 yıl sonuna ka- dar vergı, sosyal güvenlik ve ma- li sektör reforrn yasalan TB- MM'ye sunulacak, enflasyonla mücadeleyi destekleyici para ve borçlanma programı hazırlana- cak. Hükümet. temel ekonomik he- defleri 3'er aylık dönemlerde açıklayıp sıkı para uygulamasına yönelik olarak kontrol gerçekleş- tirecek. "Enerji, telekomünikas- yon, petrol antma vedoğalgaz sek- töründe rekabetçi ortam sağlana- cak" denılerek özelleştırmelerin gerçekleştirileceği anlatılan prog- ramda, SSK ve sigorta kollan iti- banyla norm ve standart birliğinin sağlanması, özel sağlık ve özel emeklılik sıgortasının teşvik edil- mesı de yer aldı. Finans sektö- ründe yasal düzenlemelere gidıl- mesıni hedefleyen hükümet, sek- tör yapılan, denetim mekanizma- lan ve Bankalar Yasası'nda deği- şiklik yapılmasını öngörüyor. Kamubankalanmn özelleştiril- mesinin yer aldığı programdaki hedefler arasında, işsizlik sigor- tasının kurulması, genel sağlık si- gortasına gıdilmesine yönelik sağlık refonnu düzenlemelennin gerçekleştirilmesi, bölgeler arası dengesizliğin azaltılması doğrul- tusunda sanayi altyapılannın güç- lendirilmesı de bulunuyor. Devlet Bakanı Güneş Taner, Bilkerçt Cnıversitesi Iktısadi ve ldari Bilimler Fakültesi'nde verdi- ği konferansta. "Enflasyon yüzde 93'e yükseldi. herhalde daha da yüksefir" dedi. Türkiye'de ücret- İi kesimın ezildiğini kaydeden Ta- ner, enflasyonla mücadelenin yal- nızca çalışanlann üzerine yıkıl- mayacağını söyledi. Taner, Baş- bakan Mesut Yılmaz'ın IMF'yle anlaşma imzalanabileceğı açıkla- malanna karşın, "Benim oradan alaragım 2 mihar dolar, riişimin kovuğuna yetmez" dedi. TBMM Bütçe görüşmesi başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM'de yakla- şık 1 ay sürecek bütçe mara- tonu başladı. TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda ANAP'lıüye Yıldınm Ak- türk, hükümetin enflasyon hedeflerinin gerçekçı olma- dığını vurgularken askeri harcamalann kısılması ge- rektiğine dikkat çektı. TBMM Plan Bütçe Ko- misyonu'nda 1998 bütçe ya- sa tasansının tümü üzerin- deki görüşmeler tamamla- narak, maddelerine geçilme- sı kabul edildi. Komisyonda söz alan CHP'li Âlgan Hacaloğlu, ekonomide sağ polıtikalar uygulandığını belirterek Maliye Bakanı'nın sosyal demokrat olmasının da bunu değiştirmediğini söyledi. RP'lı Ertan Yülek ise D- SP'nin adındakı "sol" keli- mesini çıkarması gerektiği- ni savundu. ANAP'h Aktürk, "Gü- neydoğu'da demokratik bir çözüme gidilmedikçe.enflas- yon aşağı çekilemez. Asker- le bu kadar iç içe olan bir ekonomide istikrar olama/" görüşünü savundu. Temizel ise eleştinlen ya- nıtlarken 1998 yılı bütçesi- nin geçmişle hesaplaşma de- ğil geleceği kurtarma bütçe- si olduğunu söyledi. Metin Göktepe davasının önceki günkü duruşmasına. önenüi bir getişme beklenmediğinden dolayı ilgi azdı. Göktepe'nin ailesi, avukatlan ve polis sanıklann kanldtğı duruşma başlarken yargıç ŞeriTin geçen oturumlarda dışan çıkardığı baan mensuplanna bu kez yumuşak davTanması dikkat çekti. (Fotoğraf: MELİH AK) Göktepe davasının hâkimi TBMM gündemine getirildi *YargıçMİTHen mi ialimat aldı?' ANKARA/TRABZON(Cumhu- riyet) - Adalet Bakam Ottan Sun- gurlu. Göktepe ve Gazi davalanru kastederek yargıçlar üzerinde 'dış baskı' olduğunu öne sürerken CHP İstanbul Milletvekili Ahmet Gür- yüzKetend, gazeteci Metin Gökte- pe'nin öldüriilmesi davasından çe- kilen yargıç Kamil Şerifin, "MİTten taHmat aklığı" sav lannın araştınlmasını istedi. Türkiye'de savcı ve yargıçlar üze- rinde siyasal bir baskının olmadığı- nı iddia eden Adalet Bakanı Sun- gurlu, "Birbaskıvar.Hâkinılcrüze- rinde dış baskdar var. Bu, Göktepe ve Gazi davasında ortaya çıkrvor" diye konuştu. CHP'li Ketenci ise Sungurlu tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde. "lnandı- ncı oimayan gerekçefledavadan çe- kümesi, esasen gecikmiş olan adale- ti daha da gedktireceği, bunun için taraflan mağdur, kamu vicdanını ise renckk edeceği ortadadır" görüşü- ne yer verdi. Ketenci, Sungurlu'ya şusatulanyönelüu —-kandmcı olroayattve hiç kım-- seyi de tatmin etmeyen, siyasi par- tilen, medyayı, sıyasetçileri ve kit- le örgütlerini suçlayan Yargıç hak- kındabirsoruşturmabaşlatmayı dü- şünüyor musunuz? - Baskı yapan siyasetçilenn, par- tilerin, medya ve basın mensuplan- nın kimler olduğunu bir an önce or- taya çıkarmak için ayn bir soruştur- ma başlatmanın faydasına inanıyor musunuz? - Yargıç Kamil Şerif'in MlT'te yapılan toplantıya her hafta katıldı- ğı, buradan talimatlar aldığı yolun- da iddıalar ileri sürülmekte; Af- yon'da kahvelerde, baro ve yargı çevrelerinde söylenmektedir. Yargı- ya el uzatan ulusal güvenlik örgütü MİT hakkında bir işlem girişünde bulunmayı düşünüyor musunuz? M^in Göktepe KomisyonuBaş- kanh^'m yürüten DSP İzmır Mil- letvekili Hakan Tartan da, cinaye- tin aydınlatılmasının geciktirilme- sinin hukukun üstünlüğüne gölge düşürdüğünü, mahkeme başkanının davadan çekilmesinin düşündürücü olduğunu söyledi. Tartan, ''Mahke- me başkanı kimlerden ve hangi ku- nımlardan ne şekilde basla görmüş- tür? Bu aydınlanmalıdır. Da>anın daha hızh yürümesi için İstanbul'a naklindeyararvar" dedi. SınırTa- nımayan Gazeteciler Örgütü de, Göktepe davası yargıcının davadan çekilme girişiminin davayı oyala- maya yönelik olduğunu belirtti. 'Türkiye'de iç hukuk yolları tükendi' îki liralık tazminat AÎHK'de NECAJ\ AYGIN İZMİR - Yargıtay binasında çıkan yan- gında yaşamını yitiren Yargıtay 12. Daire Başkanı Burhan Cahit Kadılar adına açı- lan maddi ve manevi tazminat davasında, Türkiye'de iç hukuk yollan tükendiği için Avrupa lnsan Haklan Komisyonu'na (AtHK) başvuruldu. Yargıtay 12. Ceza Dairesi Ba$kanı Bur- han Cahit Kadılar, 4 Nisan 1994 tarihinde Yargıtay binasında çıkan yangında asan- sörde kalarak yaşamını yıtırmişti. Olayda devletirı kusuru olduğunu savunan avukat Senih Ozay, yargıç Kadılar adına Ankara 4. Idare Mahkemesi'ne bir liralık maddi, bir liralık da manevi olmak üzere iki lira- lık tazminat davası açtı. Ankara Idaıe Mahkemesi, Özay'ın açtığı tazminat dava- sını, yaşamını yitiren Kadılar'm yakını ol- madığı gerekçesıyle reddetti. Özay, Ankara 4. Idare Mahkemesı'nin karannı Damştay'a başvTirarak temyiz et- ti. Danıştay 10. Dairesi, Ankara 4. ldare Mahkemesi'nin verdıği karan onayladı. Avukat Özay, Danıştay 10. Dairesi'nin ka- ran üzerine Türkiye'de iç hukuk yolu tü- kendiğini belirterek AİHK'ye başvurdu- ğunu söyledi. Özay, olayda devletin bü- yük ihmali olduğunu, bir hukukçu olarak. bu olayın üzerine gittiğini belirtti. AİHK'ye bireysel başvuruda bulunduğu- nu belirten Özay. "Ben Türkrj'e'de yasala- ruı Oerrye doğru değiştirilmesinden yana olduğum için AİHK'ye başvurdum. Bu başvıırumu ihanet olarak görmüyonım" dedi. Özay. Avrupa'da olduğu gibi Türki- ye'de de kişilerin bir başka kişinm zarar görmesi halinde dava açabihnesi gerekti- ğini vurguladı. Suç duyurusu Ozfatura ifade verdi İZMİR (CumhuriyetEge Bürosu) - DYP Çiğh llçe Örgütü nün yemeğmde Eş- ber Yağmurdereli v e Vaşar Kemal'e hakaret eden lzmir Anakent Belediye Başkanı Burhan Özfatura'nın ifade- si alınırken, Yaşar Kemal'in avukatlan Ozfatura hakkın- da "hakaretvesövme" fiil- lerinden ötürü suç duyuru- sunda bulundu. Karşıyakalı avukatlar Ke- mal Yücel ve Hüseyin Evin'in "devlet büyükleri- ne hakaret ettiği" iddiasıy- la Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusun- da bulunmalan üzerine açı- lan soruşturma sonrası Kar- şıyaka Cumhuriyet Başsav- cısı thsan Taşkın. Özfatu- ra'nın ifadesini aldı. Ozfa- tura, ifadesinde devlet bü- yüklerine hakaret etmediği- ni savtmarak Cumhurbaşka- nı'na yapılan saygısızlığı hazmedemediğı ıçın böyle konuşruğunu söyledi. Baş- savcı Taşkın. Özfatura'nın savunmasını aldığını belir- terek "TV kuruluşlanndan olay kasetlerini istedik. Ka- setlerin çözümünden sonra dava açılıp açılmanıasma karar vereceğiz r dedi. Bu arada yazar Yaşar Ke- mal 'in avukatlan da Ozfatu- ra hakkında "hakaret ve sövme" fiillerinden ötürü suç duyurusunda bulundu. AİHM'nin verdiği cezayı sorumlular ödeyecek îşkencecilere tazminat kıskacı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ln- san haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, Avrupa tnsan Hakla- n Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye'yı mahkûm ettiği davalardakı tazminatlann "sorumlulardan" alınacağını bildirdi. Türk, tnsan Haklan Koordınatör Üst Kurulu'nun dünkü olağan toplantısınrn ar- dından yaptığı açıklamada, pek çok ulusal ve uluslararası belgeye geçen işkence ve kötü muamelenin önlenmesi için Dışişle- ri Bakanlığı'nınkoordinatörlüğünde Ada- let. Içişleri ve Sağlık bakanlıklannın ha- zırladığı raporun ele almdığını belirtti. Türk. toplantıda, işkencenin önlenmesi için yetersiz kalan ve uygulanmayan yü- rürlükteki yasalar ve Türkiye'nin taraf ol- duğu uluslararası anlaşmalann yanı sıra yeni önlemler alınmasının gerekli görül- düğünü bildirdi. Türk, hükümetin. işken- ce ve kötü muamelenin önlenmesi konu- sundaki kararlılığını göstermek üzere ön- celikle Başbakanlığm bir genelge yayım- lamasının da kararlaştınldığını belirtti. Mülkiye müfettişleri ve mülkiye amir- lerince. polis ve jandarmada yapılan ha- bersiz denetimlerin sıklaştınlması ve yay- gınlaştınhnasının karara bağlandığını söy- leyen Türk, bu denetimlerde kusurlu gö- rülen görevliler hakkında gecikmeksizin idari ve cezai işlem yapılacağını kaydetti. AtHM'nin peş peşe Türkiye'yi işkence ve kötü muamele nedeniyle tazminat öde- meye mahkûm ettiğine dikkat çeken Türk, işkence ve kötü muamele savlannın hızla ve titizlikle soruşturulacağını söyledi. Bakan Türk, Türkiye'nin işkence ve kötü muamele nedeniyle ödemeye mahkûm ol- duğu tazminatlann, olaylarda sorumlulu- ğu olanlara ödetileceğine işaret etti. ŞJFIfiNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslang raksnet.com Devlet memurlannın siyaset- le uğraşması ülkemizde yasak. Bu anlamsız yasağın bir an ön- ce kalkmasından yanayım. Devlet memurlan da diğer yurt- taşlar gibi siyasi görüşlerini öz- gürce açıklayabilmeli. Demok- ratik bir toplum olmanın koşul- lanndan birisi de hiç şuphesiz ki yüz binlerce kamu görevlisinin de siyasi yaşama açıktan mü- dahale edebilme hakkının tanın- ması. Yıllardır memurtar sendika kurma hakkı için mücadele edi- yorlar. Şendika kurma hakkını elde ettiler, bu kez de toplusöz- leşme ve grev hakkını elde ede- mediler. Bu da örgütlenme öz- gürlüğünü güdük hale getiriyor. Askerler de devlet memuru. Onların da sivil örgütler kurma hakları olmalı. Toplusözleşme için hükümetle masaya otura- bilmeli, sendika kurabilmeliler. Türkiye'de memura siyaset yapmak yasak ama gücü olan Askerler ve Siyaset istediğini söyleyip istediğini ya- pabiliyor. Örnegin bürokratlar; eğer hükümette bulunan parti- lere yakınsalar, rahatça istedik- lerini söyleyebiliyorlar. Iktidar partisine yakın memur, her tür- lü siyasi tutumunu açıktan ifade ediyor. Diğer memurlan tehdit edip bir güç odağı haline gele- biliyor. Milli Güvenlik Kurulu'nda ka- bul edildiği bildirilen ve gizli ol- duğu halde büyük gazetelerin manşetlerine yansıyan bir bel- ge, askerlerle siyaset arasında- ki ilişkiyi yeniden gündeme ge- tirdi. Milli Güvenlik Kurulu'ndan sızdınkjığı anlaşılan Milli Güven- lik Siyaset Belgesi (MGŞB), il- ginç yönlendirmeler içeriyor. MGSB'ye göre; çıkanlan ka- nunlar, yönetmelikler ve ulusla- rarası anlaşmalar bu belgeye uygun olacak. MGSB'nin içeri- ğine bakıldığında Genelkurmay Başkanlığı'nın son dönemdeki saptamalannı vurguladığı görü- lüyor. Irtica ve bölücülüğün eş- değerde kabul edilmesi, daha önce MASK (Milli Askeri Savun- ma Konsepti) adı verilen Genel- kurmay Başkanlığı'nın strateji değişikliğinin içinde de yer alı- yordu. Genelkurmay Başkanlığı'nın Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma ilişkin saptamalarda bulunması ve siyasi tercihler yapması, onlann demokratik bir hakkı olması gerekir. Yasalan- mız böyle bir yönelime izin ver- mese de, bütün önemli kamu kurumlarının bağımsız olarak böyle çalışmalar yapmasının faydası var, zararı yok. Burada tartışılması gereken, Genelkur- may böyle bir çalışmayı yapabi- liyor da, ömeğin Emniyet Genel Müdürlüğü veya başka bir ka- mu kuruluşu neden yapamıyor? Aynca generaller bu sapta- malannı Milli Güvenlik Kurulu'na sunup bir karar haline de geti- rebiliyortar. Milli Güvenlik Kuru- lu'nun yetki ve fonksiyonlan bir demokratik devlette bulunabilir mi? Bu soruya hemen bütün demokratik ülkeler hayır ceva- bını veriyor. Anayasada var, ne yapalım denebilir. Peki anayasa, Milli Güvenlik Kurulu'na, "Şu esaslara bağlı olarak kanun çı- kanlacak" deme yetkisini veri- yor mu? Anayasaya göre bu ülkenin bir parlamentosu var. Kanun çı- karma ve kanunlan değiştirme yetkisi yalnızca ve yalnızca par- lamentonun hakkı vegörevi. Bu kuruma başka bir kurumun ta- limat vermesi ve hangi kanunu çıkanp çıkaramayacağını söy- lemesi mümkün değil. O zaman MGSB ne anlama geliyor? Bunu öncelikle yorum- laması ve eleştirmesi gereken- ler parlamenterler. Kendi irade- lerine konulan ipoteği kabul edi- yoriar mı, etmiyorlar mı? Merak- la günlerdir bekliyoruz. Ciddi bir tepki gösterdiklerini görmedik. Ikinci önemli nokta ise asker- lerin durumu. Siyasi görüşlerini açıklamalanna benim bir itira- zım yok. Ama görüşlerinin sü- rekli pariamento-üstü bir nitelik kazanması ve devletin genel stratejisine dönüşmesi Türki- ye'deki sistemin adını tartışılır hale getirmiyor mu? RP ve DYP'nin buna itirazla- n ise ne yazık ki samimi değil. Daha önceleri kendileri de MGK'de benzer karariarın altı- na imzalar attılar. Türkiye, ciddi bir sistem krizi yaşıyor. Bu kriz, içeridendışanyataşıyor, ıçeride ve dışanda yeni gerilimlere kay- naklık ediyor. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Nobel Ödülleri ve Türkiye "Dinamit lokumu"r\un mucidi Isveçli kimyacı AH- red Nobel'in bu buluşuyla insanlığa ne kazandırdı- ğı tartışılabilir. Fakat vasiyeti üzerine ölümünden son- ra bıraktığı servetle kunjian Nobel ödüllerinın bilim veedebiyat dünyasındaki etkileri yadsınamaz. Fizik, kimya, fizyoloji-tıp, banş ve edebiyat alanlannda il- ki 1901 'de verilen Nobel ödüllen, Ikinci Dünya Sa- vaşı dönemi ve birkaç yıl dışında, yaklaşık yüz yıldır kesintisiz verilegelmektedir. (Bunlara, ilki 1969'da verilen Nobel iktisat ödülünü de eklemek gerekiyor.) Kapsadıklan alanın genişliği, devamlılıklan ve mad- di karşılıklanyla, bu ödüller kendi türierinde denile- bilir ki rakipsizdir. • • • Nobel ödülleri, kişıye verilmekle biriikte, evrensel niteliklerinden olsa gerek, kişinin yurttaşı olduğu ül- keye de verilmiş sayılmaktadır. Böylece, Nobel ödül- lerinden herhangi bırine değer görülen kişi, yurttaşı olduğu ülkeyi de onuriandırmaktadır. Nobel ödülü lis- telerine göz atıldığında, yaklaşık yüzyıllık sürede bu onurun ABD ve bellı başlı Batı ülkeleri arasında pay- laşıldığı görülmektedir. Bilim alanlannda bu ülkeleri Rusya, Japonya. (kimya ve fızyoloji-tıp alanlannda- ki birer ödülüyle) Macaristan izliyor. Üçüncü Dünya ülkelerinden Hındıstan'm biri fizik (1930/ C.V. Ra- man) öteki fizyoloji-tıp alanında (1968/ H.G. Kho- rana) iki Nobel ödülü var... Hindistan'ı, bir Nobel fi- zik ödülüyle Pakistan (1979/A. Salam) izliyor... La- tin Amenka ülkelerini de üçüncü dünya ülkeleri ara- sında sayacak olursak, Nobel kimya ödülüyle Arjan- tin'i (1969/ LF. Leloir) de bu onur listesine ekleme- miz gerekiyor. • • • Ülkemiz Türkiye Nobel bilim ödülleri listesinde yer almadığı gibi, bu konuda herhangi bir ilgi, öneri ya daçabaanımsamıyorum. Demek ki bu alandaen baştan havlu atmışız, herhangi biriddiamızyok... Ne- den? Bilimde başannın teknolojik gelişmeyle ilgili ol- duğu, teknolojide geri bir ülkenin bilimsel buluş ala- nında da başanlı olamayacağı söylenebilir. Öyleyse Hindistanlı, Pakistanlı, Arjantinli ya da Macar bilim adamlannın başarılannı nasıl açıklayacağız? İlgili ki- şi ya da kuruluşlann konuya ilişkin görüşlerini bilmek isterdim... Kendi payıma, edebiyatta ve sanatın çe- şitli alanlannda olduğu gibi, bilimın çeşitli dallannda da en üst düzeyde araştıncı zekâlanmız olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum... Nobel ödülü denil- diğinde akla ilkin ve neredeyse sadece edebiyat ödülünün gelmesini, "ulusal başan "yıfutboldaki ba- şan olarak gören duyariık ve anlayıştan pek farklı gör- müyorum... • • • Ülkemiz Türkiye, bilindiği gibi, Nobel edebiyat ödülü listesinde de yer almıyor (Yine bilindiği gibi, ABD ve Avrupa egemenliğine karşın bu listede üçün- cü dünya ülkeleri de arada bir yer almaktadır.) Tür- kiye'nin Nobel ödülü alacak düzeyde şair ya da ya- zan yok mu? Önceki gün "Negatif dergisinden bir arkadaş telefonda bana bu soruyu yönettiyordu. Ona söylediklerimi burada yineleyecek olursam: Yüzyı- lın ilk çeyreğinde, Osmanlı şiiri, Fransız şm ve İstan- bul Türkçesi arasında kurduğu sentezle; çağdaş Türk şiirinın belkemiğini oluşturan dizelenyle; tarih, edebiyat, estetik alanlannda görüşleriyle Yahya Ke- mal, Nobel ya da herhangi bir başka uluslararası edebiyat ödülünü hak etmiş bir şairimizdi... Yenilik- çiliği, özde ve biçimde şıir dünyasının engin genişli- ğiyle, evrensel hümanizmiyle Nâzım Hikmet böyle bir ödülü hiç kuşkusuz hak etmiş bir şair ve yazar- dı... Fazıl Hüsnü Dağlarca olağanüstü genişlikteki şiir evreniyle, Melih Cevdet Anday şiirlerindeki fel- sefi derinlikler ve ımaj zengınlıkleriyle, uluslararası bir okunuriuk ve saygınlığa zaten çoktan ulaşmış olan Yaşar Kemal destansı yapıtlanyla hiç kuşku yok ki Nobel ya da herhangi bir uluslararası ödülü fazlasıy- la hak etmiş şairve yazarianmızdır... Sabahattin Ali, Aziz Nesin gibi bugün aramızda oimayan yazariar başta olmak üzere, yaşayan ya da yaşamayan baş- kaca şair ve yazarianmızı da böyle bir listeye gönül rahatlığıyla ekleyebiliriz... ••• Nobel ödüllerinin verilmesine "politika" kanşıyor mu? Her yerde ve her şeyde olduğu gibi burada da politikanın bir rolü olduğundan kuşku duymamak gerekir. Türkiye imajının olumsuz çağnşımlannın, ne Doğulu ne Batılı olabilen ülkemizin kimlik belirsizli- ğinin (bılime göre daha öznel özelliklere sahip ede- biyat alanında) uluslararası başanya engel oluştur- duğu düşünülebilir. Buna, Türkçenin apayn bir dil oluşunu, yazar ve şaiıierimizin arkasında kurum, devlet vb. desteği bulunmayışını, kendi kişisel kıs- kançlık, bencillik, çekememezlik gibi özelliklerimizi de eklemek gerekir... Yine de ve bütün bunlarla bir- iikte, Nobel ödüllerini biricik hedef olarak görmenin de, (kimi kez yapıldığı gibi) küçümsemenin de an- lamlı olmadığını düşünüyorum. Türkiye kendi kimlik sorunlannı çözebildiği, şair veyazarlanmız daha de- rin araştırmalara girebildiği, yaratıcı düşünme ve araştırma önündeki engeller kalktığı ölçüde, şair, ya- zar ya da bilimcilerimizin Nobel ödüllerine adaylık- lan çok daha olağanlaşacak, doğallaşacaktır... Avrupa Komisyonu Temsilcisi Lake: Türkiye'nin adaylığı onaylanacak AHMET ŞEFİK TR\BZON - Avrupa - nın Türkiye'den olumlu adımlann atılması için sin- yal beklediğini belirten Avrupa Komisyonu Türki- ye Temsilcisi Büyükelçi Vlichacl Lake, aralıkta Lüksemburg'da gerçekleş- tirilecek liderler zirvesin- de Türkiye'nin "iyi bir a- day" olduğunun onaylana- cağını söyledi. Lake. ara- lıktan itibaren başlayacak Avrupa Konferansı süreci- ne Türkiye'nin doğrudan üye olacağını bildirdi. Avrupa Birliği ile Trab- zon Ticaret ve Sanayi Odası tarafından ortaklaşa hazırlanan AB Bilgı Bü- rosu hizmete girdi. Bilgı bürosunun açılışı dolayı- sıyla Trabzon'da AB iliş- kilenne yönelik bir dizi et- kinlik düzenlendi. Bu et- kinlıklerde Türkiye-AB ilişkilerine degınen Avru- pa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Michael Lake, ılişkılerde ifade özgürlü- ğü ve insan haklan konu- sunda ciddi sıkıntılann oluştuğunu söyledi. Lake, Avrupa'nın Tür- kiye Başbakanfndan Kopenhag kriterlerinin ya- şama geçirilmesi için sin- yal beklediğini söyledi. Türkiye'nin bu sorunlan aşacak bir program ortaya koyması gerektiğini savu- nan Lake, gümrük birliği sürecinin üyelik yolunda dönülmez bir yol olduğu- nu, bu sürecin Türkiye'nin aleyhine işlediği yolunda ciddi bir işaret bulunma- dığını belirtti. Aralıkta Lüksemburg'da yapılacak liderler zirvesınde Türki- ye'nin iyi bir aday olduğu- nun onaylanacağını, öne süren Lake, sürecin devam edeceğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle