27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 1997 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 15 Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denizli PB PB PB PB A A A A 18 21 20 20 23 21 24 21 Zonguldak A 16 Antalya Sinop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas A A A A A A A A 17 18 16 16 4 15 13 15 A 23 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siırt Hakkâri Van A A A A A A A A 25 25 17 20 15 18 12 11 10 Marmara parçalı bu- lutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık yur- oso dun iç kesimlen yer H e l s l n k l ili k H e l s l n k l yer sisli geçecek. S t o c k h o | m Hava sıcaklıği butun S t o c k h Hava sıcaklıği butun -.—-;— yurttabirazdahaar- L o n a r a Y 13 tacak. Ruzgâr, ku- zey ve batı yönler- "ruksel denhafifyurdunba- Paris tı kesimlerinde orta Bonn kuvvette esecek. Münıh Amsterdam Y 13 Y 13 Y 12 Y 14 Y 12 Milano Beriın Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına Y Y Y Y Y Y Y Y 12 14 14 17 14 17 21 20 Y 21 Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire K PB PB PB ÇB ÇB PB A 4 26 10 8 19 14 19 26 Şam 17 Parçalı bulutlu i Sıslı Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmurlu Karlı V ^ Sukj kar ı Gok gurültulü G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Tablonun sahibi çoook ünlü bir insan: 12 Eylül darbesinin önder mimarı 7. Cumhurbaşkanı. Fotoğrafın sahibi; "içimizdenbiri", birgazeteci, fotomuhabiri. Tablo; 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ge- çen günlerde Ankara'da açtığı resim sergisinde sanatseverierin beğenisine sunuldu. Evren, tablo- ya 600 milyon lira değer biçmişti. "Hamamda Kız- lar" adını taşıyordu. Ikinci resim ki, bir fotoğraf, Esin Umuler'e aitti. "Bayram Hamamı" adını taşıyordu. Evren'in "Hamamda Kızlar" adlı tablosu ile Umuler'in "Bayram Hamamı" fotoğrafı her tel çiz- giye, fotoğraf ve tuvaldeki renklere, bir Türk hama- mındaki dört kadının kurna başında ya da yatar- ken konumlarına, duruşlarına, hatta hamam tas- larının yenne kadar tıpatıp aynıydı. Bu iki resmi bir araya getiren "Posta" gazetesi; "Sanatçı Evren'in gerçekyüzü"nü birinci sayfasın- da "Paşa kopyacı çıktı" başlığı altında ortaya koy- du. Umuler'in "Bayram Hamamı" fotoğrafı, Hürriyet gazetesinin 8 Şubat 1997 tarihli Tatil ekinde yayım- landı. Posta'nın yayımladığı gazete kupüründe hem fotoğraf hem de tarih rahatlıkla görülüyor. Kenan Evren'in "Hamamda Kızlar" tablosu da fotoğrafın hemen üstünde yer alıyor; kıyaslama olanağını verdiği gibi, 7. Cumhurbaşkanımızın bir tarihte Picasso'ya bile burun kıvıran engin sanat dünyasını, daha doğrusu "sanat anlayışını" sergi- liyor. Üstelik serginin açıldığı gün Kenan Evren'e ga- zeteciler "Hamamda Kızlar" tablosunu nasıl yap- tığını sormuşlardı. Öyle ya; dört kadın yarı çıplak hamamda yıkanıyor. Yoksa Evren, bir biçimine ge- tirip -o yaşta, ama sanat uğruna- kadınlar hama- mının kapısından "içeriye" şöyle bir göz mü atmış- tı? Evren'in gazeteciye yanıtı aynen şöyle: "Hayal gücümü kullanarak çizdim." Vay, vay, vay... Hayal gücüne kitaksi! Ya geçmiş Tıpatıp bırbirinin aynı olan iki resme bakınca, Ev- ren'in "kopyacı hayal gücü bütün renkleh, çizgile- ri ile" saptanabiliyor. "Posta" bu yanıta haberinde yer verirken; Ev- ren'in "'Hamamda Kızlar' adlı resminin bir fotoğ- raftan kopya edildiği ortaya çıktı" diye yazıyor. Ne ki, gazete günümüzde artık tartışmadan çı- kan önemli bir noktayı anımsamıyor, anımsatmıyor: Foto Esin Umuler dava açabilir. Zira, Evren "Bay- raVfitta'Mî'âmı"fotoğraflriöan en ufak ayrıntiyt atla-~ madan "aynen kopya çekerek" 600 milyonluk bir gelir sağlayacak tablo yarattığına ve yasalara gö- re fotoğrafın sahibine telif ödemek zorunda. Ce- zası mı? Sergi davetiyesindeki yaşamöyküsünde yazdığı gibi; "Içinde taşıdığı resim yapma arzusu- nun Marmaris 'e yerleştikten iki yıl sonra tekrar (a- ma kopyacılık sanatıyla) canlanması"nın kamu- oyunda sergilenmesi. Yeterli! Evren'in sergisi 3 Kasım'da açıldı. 4 Kasım ga- zetelerinde yer aldı. Açılışı, 12 Eylül'de devirdiği 9. Cumhurbaşkanı Demirel yaptı. Köşk'teki 29 Ekim resepsıyonunda Evren, resim sergisinin açılışına Demirel'i davet etmiş, "Keyifle gelirim Sayın Ev- ren" yanıtını almıştı. Demirel keyifle açtığı sergiyı gezerken; Evren'e, devirdiği, iktidardan düşürdüğü insana açılış yap- tırmasındaki 'garabet' anımsatılınca, 7. Cumhur- başkanı şöyle konuşuyor: "Fikirlerimiz birbirine uymayabilir. Ama bu ilele- bet ölünceye kadar sürmez." Ülkenin siyasal ve sosyal bünyesini alaboraede- ceksiniz. Bir darbeyle düşürdüğünüzün arkasından söylemediğinizi bırakmayacaksınız ve sonra "bir- birine uymayan fîkirleri ilelebet, ölünceye kadar sürdüremeyeceğinizi" söyleyeceksiniz ha! Vay be- nim köse sakalım vay! Üstelik, 1980 darbesinden bir süre sonra, siya- sal yasaklardan paçayı zor kurtaran bugünkü Cumhurbaşkanı Demirel, Kenan Evren'i neyle it- ham ediyordu biliyor musunuz: "12 Eylül'ü ülkeyi terörden, anarşiden kurtar- mak için değil, sırf Cumhurbaşkanı olup Çanka- ya'ya çıkmak için hazıriadığını ve yaptığını" de- meçlerinde açıkça söylüyordu. Ya Kenan Evren ne diyordu Demirel için? Bütün siyasetçileri "yalancı" diye nitelerken, bunların ba- şını "yalancılıkta Demirel'in çektiğini" inançla, hat- ta kinle açıklıyordu. Bu iki insan; biri, sergiyi açmaya "keyifle gele- ceğini" ifadeediyor. Öteki "unufg/fs/n"mantığıy- la geçmişi yadsıyıveriyor. "Kopyacı Kenan Evren" işine geldi mi, neredey- se geçmişi unutulmaya bırakıyor, geçmişte kara- ladığı ile kucaklaşıyor. Küçük açıklamalarında, "bundan sonra 'portre- ye' ağırlık vereceğini" müjdeliyor. Bir an önce portre çalışmalanna başlamalı Ev- ren: Öncelikle aynaya baksın, suretini aslından res- mediversin! Yıırttaş Gîrişimi Ankara'da • Baştarafi l. Sayfada için yurttaşın ısrarlı takibi- nin gerektiğıni de Başba- kan'dan öğrendiklerini be- lirttiler. Ankara'ya geliş amaçlannın çağdaş, de- mokratik, saydam bir hu- kuk devleti anlayışında ıs- rarlı takibi bir kez daha ka- nıtlamak ve "Çetelere do- kunun! Suçlananlan yargj- ya teslim edin" düşüncesi- ni Meclis'e duyurmak ol- duğu bildirildı. Açıklama- da, devleti çetelerdenann- dırrnak için atılacak tüm adımlann desteklendiği belirtilerek, "Bizi bölücü- lükle suçlayanlara; temiz devlet isteğinin. hangi siya- sal görüşte olursa olsun tüm yurttaşlann hukuksal bir talebi olduğunu açıkça göstermek ve onlara 'Siz çetelerle mi yaşamak is- tiyorsunuz" diye sormak için Ankara'ya geüyoruz" denildi. Aydınlık İçin Yurt- taş Girişimi, 9 Kasım Pazar günü saat 12.30'da Ankara Güvenpark'ta bir araya ge- lecek. 'Nükleer enerji, emperyalist dayatması' ANKARA (Cıımhuriyet Büro- su) - Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'le birlikte 22 CHP'li, Türkiye'deki enerji darboğazının sonımlulannın ortaya çıkanlması amacıyla Meclis araştırması açıl- masmı istedi. Araştırma önergesinin gerekçe- sinde. Türkiye'nin elektrik enerji- si sıkıntısına sokularak, cumhuri- yetin 70 yıllık birikimlerinin peş- keş çekildiği ve Batılı emperyalist ülkelerce nükleer santralın dayatıl- dığı vurgulandı. DSP'den ihraç edilen ve hafta başında CHP'ye katılan Kocaeli Milletvekili Yurdagül ve arkadaş- lannın eneıji konulu araştırma önergesi TBMM Başkanlığı'na dün verildi. Bekir Yurdagül, uzmanlann, elektrik enerjisi ûretimi için yeter- li yatınmlann yapılmamasına kar- şm kurulu santrallarla ûretim ve dağıtım hatlarındaki kayıplann ön- lenmesiyle elektrik enerjisi sıkın- tısının önlenebileceğini söyledik- lerine dikkat çekti. lletim ve dağıtım hatlan kayıp- lanna tüketim kaçaklan da eklen- diğinde üretilen enerjinin yüzde 40'ının kaybolduğunu vurgulayan Yurdagül, "Mevcut santrallaria bu sorunun çözülemeyeceği imajı ya- raülarak. nükleer santrallann ya- pümasının kaçınılmaz olduğu ve devletin bu işi beceremediği görii- şünün topluma yavaş yavaş ahşnra- rak enjekte edilmesi fevkalade sa- kmcabdır" dedi. Araştırma önergesinin gerekçe- sinde, Türkiye'de elektrik eneıjisi üretiminin uzun yıllar sûren ihmal sonucunda çökme noktasına geldi- ği, ancak tüketimin ortalama yıllık yüzde 10 civannda artışla her 10 yılda 2 katına çıktığına dikkat çe- kildi. Türkiye'de resmi rakamlara gö- re yüzde 20 olan, gerçekte yüzde 28'e kadar çıkan kaçak kullanım dışmdaki enerji kayıp oranının dünya ortalamasına çekilmesi du- rumunda bile kurulması düşünü- len 100 megavatlık nükleer sant- rallardan yaklaşık 4 tanesinin sağ- layacagı enerjinin elde edilebilece- ğıne dikkat çekilen gerekçede, şöy- le denildi: "Türldye'yi elektrik enerjisi sı- kuıosına sokarak, nükleer santral- lann kurulmasına. gerçekte, Batılı empervalist iilkelerin ahlaksız da- yatmalanna çanak haartamakta- dırlar. Ikinci boyutu da. elektrik enerjisinin üretiminde devletin ye- tersiz kakuğuu, beceremediğini ve bu beceriksizligin sonucunda 'Ül- ke, elektrik enerjisi sıkıntısı ile kar- şı karşıya kaldf dedirterek, bu ni- yetleri doğrultusunda kamuoyu ol uşturmak, cumhuriyetin 70 yıllık birikimleri yok pahasına birilerine peşkeş çektirflerek de\ letin elini ko- lunu bağlamaktırr Araştırma önergesinin gerekçe- sinde, nükleer santrallann kurul- masına zemin hazırlayanlann atık sorununu görmezlikten geldilderi belirtilirken, "Bu atıklann en teh- likelisi amerikyum, plütonyum ve teknokyumdur. 1000 megavatlık bir santrahn ürettigi plütom um ab- ğını toplarsanız. portakal bü>üklü- ğünde bir kütle elde edersiniz. Bu kütle\i toz haline getirip yerküreye serptiğinizde bir tek canb kalmaz. Nükleer santrallarda bir kaza mey- dana geldiğinde Türkiye'nin bu santralı durduracak teknolojiye sahip olup ohnadığı da ortadadır" denildi. Çayırhan Almanlara satıldı I Baştarafi 1. Sayfada ğına, usulsüz makine ve teçhizat ve- rilmediğini savundu. TKİ Genel Müdürlüğü'nce "Çayırhan Termik Santrab İçin Orta Anadolu Linyitie- ri İşletmesi'nde Kömür İ'retimi Yapünlacakür" başhgıyla 7 Tem- muz 1995 tarihinde Resmi Gaze- te'ye verilen ilanda ise "_yüklenici tarafindan hazırlanacak projeye gö- re ve kendisinin temin edeceği her rürlü makine, teçhizat ve personel kullanılarak, TEAŞ- Çayırhan Ter- mik Santralı için yeralundan kömür üretflmesi yapıuıcaktır' 7 hükmü ön- görülmüştü. Yetkili, Teknik ve Ma- dencilik Şirketi ile ortağı Alman KlT'i Saarberg'e, şartnamede yer almamasına karşın usulsüz olarak kiralanan ve emanet edilen araç-ge- reçlerle ilgili işlemin "TKİ kuruluş ana statüsüne" dayanılarak yapıldı- ğını savundu. Eski Enerji ve Tabii Kaynaklara Bakanı Veysel Ataso>-'un, Çayır- han dakijnaden sahalannıa özelleş- tırilmesi için devreye girmediğini ile- ri süren yetkili, bu istemin TKl"den bakanlığa bildirildiğini ve uygun bu- lunarak onaylandığrnı söyledi. Yetkili. maden sahalannın devriy- le ilgili şartnameyi hazırlayan, değer- lendirme komisyonunda görev alan. ihale sonuçlanınca Park şırketine ge- çen eski TKİ Orta Anadolu Linyit Iş- letmesi Teknik Müdür Yardımcısı Yvt- suf Aydın ile maden mühendisleri Mustafa Eyüboğlu ve Yakup Kaygu- suzhakkında2531 sayılı "KamuGö- revlerinden Aynlanlann Yapamaya- caklan İşler Hakkındaki \asa"ya muhalefetten savcılığa suç duyuru- sunda bulunulacağını bildirdi. Yetki- li, ücretsiz izin aiarak Park şirketin- de çalışan TKt'de görevli mühendis- ler Erol Zırül. Levent Şenfüo. Hüse- yin Canpolat ile TKİ OAL işletmesi doktoru Nuri Baygül hakkında da so- ruşturma açıldığını bildrrdi. Yetkili, Park-Saarbergortakhğının üstlendiği yeraltından kömür çıkar- ma işinin özelleştirme olarak değer- lendirilmesinin yanlış olduğunu, ya- pılan işin "iştetim hakkı devri" oldu- ğunu belirtti. TKl'nin dekopaj, kö- mür nakli, kriplaj ve kömür yıkama gihi pek çok işi taşeron firmalar eliy- le yürüttüğünükaydeden yetkili, dev- let işletmeciliğınin verimli olmadığı görüşünü savundu. Devlet işletmeci- liğinin, aşın istihdam ve bürokratik nedenlerle boğulduğunu ve zaranna çalıştığını savunan yetkili, "Çayır- han'daki bir galeride biz 2 bin 500 iş- çi çahştınyoruz. Oysa Park şirketi 1500 civannda işçiyleajııı işi görüyor. Bu aradaki fark maliyet olarak ekle- niyor" dedı. Yetkili, Çayırhan maden sahasın- daki kömür üretiminin 1994 yılında 1 milyon 460 bin ton iken 1996'da 571 bin tona gerilemesini de "arazi yapısına" bağladı. Türkiye Maden-lş Sendikasf nca yapılan yazılı açıklamada, Çayırhan Termik Santralı'nın toplam 185 mil- yon dolar karşılığı devredildiği anım- satılarak, Çayırhan Termik Santralı ile devredilen kömür işletmesinin sa- j^n malype ve İki kere kazanacaklar ^ p ft^ rilerinin yaklaşık 480 milyon dolar edeceğine dikkat çekildi. Açıklamada. 20 yıllığına bedava devredilecek kömür sahasından elde edilecek kömürün değennin yaklaşık 1.5 milyar dolar olduğu vurgulandı. Özelleştirilmesi yargı tarafından iptal edilen Hopa Limanf nın Işletme Müdürü Dursun Seheri'nin de, işlet- meyi alan Park Denizcilik Hopa Li- man tşletmesi A.Ş.'nin ışveren veki- li olduğu bildirildi. Liman-lş Sendi- kası tarafından Hopa Cumhuriyet Başsavcıhğı'na7Temmuz 1997 tari- hinde yapılan suç duyurusunda, Se- heri'nin durumu gündeme getirilmiş- ti. Hava-lş Sendikası, yaıgı karanyla iptal edilen özelleştirme işlemiyle Havaş'ı satın alan Cıner'in şirketi Park Holding'de eski ÖtB Başkanı Tezcan Yaramana ve eski THY Ge- nel Müdürü Atalay ÇetebTnin çalış- tığını bildirdiler. Sendika yetkilileri, yasayla öngörülen 2 yıllık çalışma ya- sağının bitiminden bir gün sonra bu kişilerin resmi olarak Park Hol- ding'de çalışıyor gösterildiklerini söylediler. • Baştarafi 1. Sayfada me hakkının 30 yıllığına devri yoluyla özelleştirdiği dağıtım şebekeleri için, toplam 2 milyar 625 milyon dolar ödeyecekler. Holdingler, yıllık kârlan toplam 1 milyar 48 milyon dolar olan dağıtım şebekelerinin özelleşti- rilmesiyle birlikte, abonelerin toplam 1 milyar 312 milyon do- lar tutan güvence paralannı da alacaklar. Böylece. şebekeleri alan şirketler, 2 yıl sonunda 2 milyar 625 milyon dolar ödeyip, hiçbir ek yük üstlenmeden yal- nızca şebekelerin gelirleriyle 3 milyar 408 milyon dolargelir el- de edecekler. tlk 2 yılda 783 mil- yon dolar üste para aiarak sant- rallan devralan şirketler, geri ka- lan 18 yılda da yıllık 1 milyar 48 milyon dolar kân almaya devam edecekler. j ^ Odaşı Asmı Rasan. Türkiye'de bugüne kadar yapı- lan toplam 60 milyar dolarlık enerji yaOnmının yaklaşık yüz- de 10'unu doğrudan abonelerin karşıladığına dikkat çekerek Türkiye genelindeki 28 milyonu aşkın abonenin bugüne kadar toplam 5 milyar 551 milyon do- lar "kaoJnn payı" ödediğini be- lirtti. Rasan, "Dağrtım şebekete- rinin özeDeştirihnesinde abone- lerin de görüşlerine başvunıl- malıydı" dedi. Abonelerin ödediği "güven- ce'' paralannın da toplam 1 mil- yar 384 milyon dolar düzeyine ulaştığını vurgulayan Rasan, bu paranın şebekeleri alan şirketle- re devredilmesinin şebekelerin bedavaya verilmesi anlamına geldiğini vurguladı. Şirketlerie yapılacak ömek iş- letme devri sözleşmelerine gö- re, enerji fîyatlannın ayarlanma- smda ABD toptan eşya endek- sinin esas almacağını kaydeden Rasan, enerji fiyatlan dolar ola- rak ilan edileceği için abonele- rin sürekli değişken faturalarla karşılaşacağını vurguladı. Devir alacak şirketlerin yapacaklan her yatınmı satış fıyatına yansı- tacağını kaydeden Rasan, devir sözleşmesinde belirtilmeyen a- ma işin yürütülmesi için yapıl- ması zorunlu olan yatınmlann da devlet tarafından yapılarak işletmeciye devredileceğini be- lirtti. Rasan, "Bizden toplanan vergüer, yine yatınm için kulla- mlacak, ancak getirisi kamunun olmayacaJvür'* dedi. Rasan, özelleştirmelerin hu- kuk göz ardı edilerek yapıldığı- nı ve bu nedenle yargıdan art ar- da iptal kararlannın gelmeye başladığmı belirterek "Dağıtım şebekelerinin özeUeştirilmesine karşı açûgnnızdava Damştay'da devam edivor. Devir işleminin gerçekleşmesi halinde de her böigede ayn ayn davalar açaca- ğız. Yargınui bu satışlan da iptal edeceğine inanıyoruz" dedi. KESK'e bağh Enerji Yapı Yol-Sen Genel Başkanı Cengiz Faydalı da dün yaptığı açıkla- mada, enerjideki özelleştirme- nin yaratacağı sonuçlan şöyle sıraladı: "Bu rakamlar enerji- deki özeUeştirmenin birtalan po- litikasma dönüştüğünü açık bi- çimde göstermektedir. Özelleş- tirme uygulaması ile ülkenin sa- nayileşme geleceği uluslararası veyerli sermaj'e çc\Tcterinin key- fbte terk edilmektedir. Bu politi- ka ile enerji sektörü özd tekeüe- rin hâküniyetine terk edilecek- tir. Tüketiciler elektrik tüketi- minde fahiş flyatlaıia yüz yüze bırakılacaktır. TEDAŞ bünye- sinde çalışan 40 bin ve TEAŞ bünyesinde çalışan 20 bin emek- çi işsiztik, düşük ücret, sendika- sızlaştırma cenderesiyle karşı karşıya kalacaktır." G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Savaş, Alman Anayasa Mahkemesi kararianndan hareket edip RP'nin savunmasında "Batı'ya daya- narak" yaptığı değertendirmelere karşılık verecek... RP'de ise farklı görünümler var. Her zaman olduğu gibi RP'nin durumunu ikiye ayıımak gerekiyor: - Dışa dönük yüzü, içe dönük yüzü... Aslında RP çok yüzlü bir parti ama, şimdilik bu kadanyla yetinip iki yüzde dikkati çekenleri vurgu- layalım. Dışa dönük yüzde değişiklik çabalan yüzde yüz... Eskiden kadınlann canını sıkıyorlardı, şimdi elini sıkma karan almışlar. Eskiden kadınlann örtülmesinden yanaydılar, şimdı öpülmesınden yanalar. Bir o yana bir bu yana, iktidan kaybedişlerine ya- na yana gidiyorlar. Bütün bunlar RP'de bir rota değişikliği mi? Hayır, sota değişikliği... Şu aralar öyle değil böyle görünelim diyorlar... O zaman RP'nin içe dönük yüzüne gelelim... Erbakan kasım ayındaki hemen hemen bütün Ankara dışı programlarını iptal etti. Ankara'daki ve Anadolu'dakı kurmaylanyla °yen 'C'ö>îem/''şekillen- dirmek için toplantı üstüne toplantı yapıyor. RP'nin il başkanlan ve belediye başkanları dün yine Anka- ra'daydı. Kapalı kafalarardında yapılan tartışmalaro ki, RP kamuoyuna "büyük" çıkmaya hazırlanıyor. Böyle- ce, "kapanırsa dağılır", "yeni parti eski güce ula- şamaz" gibi yorumlan göğüslemek istiyortar. Yeni partinin tek başına iktıdar olması, Erbakan'ın olası yasağından sonra Köşk'e çıkması hedeflene- cek. Buna, "Ufak at da seçmen de yesin" diyelim a- ma, bu hedefi de küçümsemeyelim. Anayasa Mahkemesı'nde görülecek olan dava, bir anlayışın halkla ilişkiler şubesinin kapatılıp ka- patılmamasıyla ilgilidir. Orası kapansa bile, anlayış sürdüğü sürece, başka bir halkla ilişkiler birimi de kurulabilir. Bu pencereden bakarsak RP'nin kapatılmasının irticaya karşı sürdürülen mücadelede "aynntı" ol- duğunu vurgulamak abartma olmaz. RP'yi tartışma mantığı... Konunun RP dışmdaki boyutuna geçelim. Çağdaş demokrasiden yana olan insanlar arasın- da şöyle bir tartışma var: RP'nin kapatılmasını savunmak antıdemokratik, kapatılmamasını savunmak demokratik bir tutum- dur, tanımı doğru mu yanlış mı? Bu tür, "tek yanıtlı" durumlarda benim aklıma hep şu fıkra-gelir: Abuzittin, mantığın ne demek olduğunu merak etmiş. Sayılan giderek azaltılan felsefe öğretmen- lerinden birine gitmiş. Öğretmen, Abuzittin'in de anlayacağı bir biçimde durumu anlatmaya çalışmış: - Abuzittin senin akvaryumun var mı? "Vaar..." - Demek ki sen balığı ve suyu seviyorsun... "Eveeet..." - O zaman sen denizı de seversin? "Severim..." - Plajadagidersin... "Giderim..." - Kadınlara da ilgi duyarsın... "Duyanm..." - O zaman sen homoseksüel değilsin... Abuzittin sevinçle, "anladım" demiş, arkadaşı Cabbar'ın yanına koşmuş. Mantık nedir bilmedıği- ni söyleyince, "Öğreteyim" demiş. Soımuş: - Senin akvaryumun var mı? Cabbar, "Yb/c"deyince Abuzittin üzülerekfısılda- mış: - O zaman sen homoseksüelsin... Biz de oturmuş tartışıyoruz: - RP bizi yanıltmayı başanrsa mı demokratik olu- ruz, başaramazsa mı? Ali Fevzi Bir'in ifadesi Bektaşilerîn ^dedebaba'sı yaşanmu yitîrdi 'Yeşii,Lütfü TopaVı B Baştarafi 1. Sayfada 1912 yılında Serez'de doğan No- yan, birayhkken ailesi Anadolu'ya geldi. tlkokulu her yıl başka bir yerde okuyan Noyan'ın ailesi, su- bay olan babanın emekli olmasıy- la Samsun'a yerleşti. Ortaokul ve liseyiaynıildetamamladı. 1937 yı- lmda tstanbul Tıp Fakültesi'ni bi- tirdi. Prof. Dr. Max Meyer'in asis- tam olarak Ankara Numune Hasta- nesi'nde kulak-burun-boğaz ihti- sası yaptı. 1946'da doçent oldu. 1951'de üniversiteden aynlarak serbest doktorluk yaptı. Birçok tıp dergisinde ve mecmualarda maka- le ve araştırma yazılan yayımlan- dı. Aynca değişik kitaplar yayım- ladı. Dedebaba Noyan'ın Dr. Se- minaNoj'an'la olan evliliğinden bi- ri kız iki çocuğu, dört de torunu var. Doç. Dr. Bedrettin Noyan, Ata- türk'ün vasiyeti olan "Kuranıke- rim'in Türkçeye hece vezniyle çev- rilmesi'' isteğini yerine getiren ilk aydın oldu. Atatürk'ün ilk olarak Mehmet Aldf Ersoy'a 17 bin altın karşılığında yaptığı önerinin red- dedilmesi üzerine, bu vasiyeti ger- çekleştiren Noyan, cumhuriyetin 50. yıldönümünde Kuran'ı, "7 ar- ü 7" hece vezniyle 20 bin 970 mıs- raya dönüştürdü. 20'nin üzerinde eseri bulunan Noyan, aynı zamanda usta bir hat- tat ve ressamdı. Müzisyen ve şair kimliği de bulunan Noyan, çok iyi derecede ney ve bağlama çahyor- du. Uzun yıllar dillerden düşme- yen "Kemanmüa Sana Bir Ses Ve- rebilseydim Eğer" adlı tangonun da söz yazan olan Noyan, uzun yıl- lardır halkevlerinde yöneticilik ya- pıyordu. Noyan, "Bektaşilerin de- debabası" unvanına da sahipti. Bektaşilik ve tasavvuf felsefe- siyle ilgili eserlerinde Bektaşiliğe Ali Naci Karacan'dan nasip aiarak girdiğini belirten Doç. Dr. Noyan, 1960 yılında 11 halifebaba tarafın- dan dedebabalığa seçildiğine yer veriyor. Yakalandığı amansız has- talıktan kurtulamayarak 85 yaşın- da yaşama veda eden Noyan, "en büyük eserim" dediği ve Ata- türk'ün vasiyeti olarak değerlen- dirdiği "Manzum Türkçe Kur'am Kerim" adlı yapıtıni geceli gün- düzlü çalışarak 6 yılda tamamla- mıştı. Aydın'da bugün Eski-Yeni Ca- mi'den kaldınlacak cenazesi, aile mezarlığında toprağa verilecek olan dedebaba Doç. Dr. Bedrettin Noyan'ın yayımlanmış eserleri şunlar: "Pmaryolu ve En-el-Aşk (şiir), Aşk Risalesi (tasavvuf), Pir Evi (Ha- cıbektaş ilçesindeki ziyaret yerleri), Türkçe insan Adlan. Bütün yönle- rhle Bektaşilik \e Alev^lik (7 cilt), Asım Kerimi Baba şiirleri, Haydar Cemil Baba şiirleri, Manzum Hacı Bektaş Veli VHayetnamesi (Firde- vası) ve Manzum Türkçe Kur'an-ı Kerim." Tasavvuf dışında hat ve ebru sa- natıyla da uğraştığı bilinen dede- baba Doç. Dr. Bedrettin Noyan, da- ha önce gazetelerde yayımlanan söyleşilerinde Kuran'ın manzum Türkçeye çevrilmesini Atatürk'ün istediğini belirterek şunlan söylü- yordu: "Tıbbiye son sunf öğrenci- siydim. 16 Ocak 1937 günü. lstan- bul Ticaret ve İkrisat Yüksekoku- lu'nun Pera Palas Oteli'nde çayı vardL Atatürkoray a geldi. Biz genç- ler hemen çevTesini sardık. Meh- met Akirin vefatının hemen erte- siydL Atatürk, Kuran'ın manzum çevirisinin yapılmasını Mehmet Akif 'ten rica ettiğini, bu iş için ona 10 bin lira verdiğini söyleyerek şun- lan dedi: Şapka giy memek için Mı- su-'m esir ha\asını Türkije'nin öz- gür havasma tercih ederek oraya gitti. Buna karşın kınlmadım ve onunla orada da ilgilendim. Bu işi tamamladığını ogrenince kendisi- ne yaverimi gönderdim. Akif, 'Bende değil. Birine verdim, on- dadır' demiş. Tekrar haberyoUaya- rak, "Kime verdinizse söyleyiniz, biz o zattan alınz' dedim. Akif. bu isteğe de,'Ben birine vermışrim. O da başkasına vermiş. Onu da ben bilmiyorum, diye çocukça bir ya- nıt verdi. Oysa bunlarla yapmak is- tediğim bir iş vardf dedi. Atatürk bu isteğini gerçekleştiremeden ara- mızdan aynldL Bu vasiyeti yerine gerirmek için 6 yıl geceli gündüzlü çalıştım. Eserde hece veznini kul- landım. Her mısra 14 hecedir. İste- yen sureleri kolayea ezberleyebilir. Herkes kendi dili ile Kuran okuma- lıdır. Kuran'ı Arapça okusanız bir kelime öğrenemezsiniz." Bektaşilik konusunda çeşitli araştırmalar yapan Doç. Dr Belkıs Temren, Noyan'ın ölümünün ar- dından konuya ilişkin olarak şun- lan belirtti "Dedebaba Bedrettin Noyan'ın ifadesi}le Bektaşilik iyi in- san olma sanaadır. Bektaşilere kim- siniz diye somkluğunda, 'tğne de- liğinden geçecek kadar ince. nazik olmak' diye bir tanımlama yapar- lar. Hıristiyan Batı ile İslam Os- manlı kühürünü banş içinde bağ- daştırıp kay naştırmak Bektaşi der- vişlerinin misyonu haline gelmiştir. Bu nedenle günümüz Bektaşileri bu öğretiyi Batı Müşlümanlığı diye ta- nımiamaktadır. Oğretinin temelin- de Tann'ya ulaşmakta 'korku ve çekinme' yerine 'sevgı-aşk ve naz' bulunmaktadır. Düny ay-a verdikle- ri önemli mesajlar arasmda Tan- n'yı sevmenin insanı sevmekten geçtiğini, bu nedenle insana saygı ve sevginin ön planda tutulması ge- reği vardır." Dedebaba seçimi Bir dedebabanın ölümünden sonra halifebabalar toplanarak ha- lifebaba sıfatını taşıyan bir kişiyi seçimle dedebabalığa getirirler. Se- çim söyle yapılır: Dedebaba henüz hayattayken her olasılığı göz önüne aiarak ken- dı yerine uygun olacagmı düşündü- ğü halifebabamn adını mühürlü bir zarfa yazar. Dedebabanın ölümün- den sonra seçim için toplanan ha- lifebabalann oylamalannda, aday- lardan biri kesin çoğunluk sağla- mışsa yeni dedebaba seçilmiş olur ve zarfın açılmasına gerek kalmaz. Ancak gösterilen adaylann aldıkla- n oy sayısında beraberlik varsa zarf açılır. Dedebabanın zarftaki oyu, i- ki oy gücündedir. Yine de bu sonu- ca ulaşılmazsa (Dedebabanın seçi- minde, tamamen ayn, üçüncü bir kişi çıkmış olabilir) bu durumda salt çoğunluk elde edilene kadar grup dağılmaksızın seçime devam edilir. İSTANBUL(AA)- Kamuoyunda "Yeşfl" kod adıyla bili- nen Mahmut Yıldırun'ın, "AhmetDemir" adıyla. öldürülen Ömer Lütfü Topal ile görüşmek için defalarca telefon ettıği ortaya çıktı. Topal ile "Yeşir arasındakı bu ilışki, Topal'ın öldürülmesı ve Susurluk davasında gıyabi tutuklu olarak ara- nırken yakalanan Ali Fe>zi Bir'in Istanbul DGM'de verdiği ıfadelerde ortaya çıktı. Bu. verdiği ifadesinde, Sheraton Ote- li'nde 1995 yılının ilk aylannda sekreterlerin kendilerine ge- len telefonlan not aldıklan 4-5 not kâğıdının arasında "Ah- met Demir" adlı kişinin Topal'ı aradıgını gösteren bir nota rastladığrnı anlatıyor. Bir'in ifadesinde, Topal'ınpolıslenn so- rusuna karşılık "Bu kişiyi tanımıyorum. Ama benimle görüş- mek için sürekli anyor1 " dediğıne de yer veriliyor. Cumhuriyet kitap kulübü Taksim Sergi Salonu ¥LEŞrVEİMZA OZKAN MERT 8 Kasım Cumartesi Saat:17.00-19.00 Cumhuriyet Kitap Kulübü Söyleşi Salonu Adres: Istıklal Cad. (Aksanat Karşısı)Taksim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle