Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 KASIM 1997 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 15
Istanbul
Edirne
Kocaeli
Çanakkale
Izmır
Manısa
Aydın
Denizli
PB
PB
PB
PB
A
A
A
A
18
21
20
20
23
21
24
21
Zonguldak A 16 Antalya
Sinop
Samsun
Trabzon
Gıresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
A
A
A
A
A
A
A
A
17
18
16
16
4
15
13
15
A 23 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siırt
Hakkâri
Van
A
A
A
A
A
A
A
A
25
25
17
20
15
18
12
11
10
Marmara parçalı bu-
lutlu, diğer yerler az
bulutlu ve açık yur- oso
dun iç kesimlen yer H e l s l n k l
ili k H e l s l n k l
yer sisli geçecek. S t o c k h o | m
Hava sıcaklıği butun
S t o c k h
Hava sıcaklıği butun -.—-;—
yurttabirazdahaar- L o n a r a
Y 13
tacak. Ruzgâr, ku-
zey ve batı yönler- "ruksel
denhafifyurdunba- Paris
tı kesimlerinde orta Bonn
kuvvette esecek. Münıh
Amsterdam Y 13
Y 13
Y 12
Y 14
Y 12 Milano
Beriın
Budapeşte
Madrid
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
12
14
14
17
14
17
21
20
Y 21
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
PB
PB
PB
ÇB
ÇB
PB
A
4
26
10
8
19
14
19
26
Şam 17
Parçalı bulutlu i Sıslı Bulutlu k
Çok bulutlu ı Yağmurlu Karlı
V ^ Sukj kar ı Gok gurültulü
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Tablonun sahibi çoook ünlü bir insan: 12 Eylül
darbesinin önder mimarı 7. Cumhurbaşkanı.
Fotoğrafın sahibi; "içimizdenbiri", birgazeteci,
fotomuhabiri.
Tablo; 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ge-
çen günlerde Ankara'da açtığı resim sergisinde
sanatseverierin beğenisine sunuldu. Evren, tablo-
ya 600 milyon lira değer biçmişti. "Hamamda Kız-
lar" adını taşıyordu.
Ikinci resim ki, bir fotoğraf, Esin Umuler'e aitti.
"Bayram Hamamı" adını taşıyordu.
Evren'in "Hamamda Kızlar" adlı tablosu ile
Umuler'in "Bayram Hamamı" fotoğrafı her tel çiz-
giye, fotoğraf ve tuvaldeki renklere, bir Türk hama-
mındaki dört kadının kurna başında ya da yatar-
ken konumlarına, duruşlarına, hatta hamam tas-
larının yenne kadar tıpatıp aynıydı.
Bu iki resmi bir araya getiren "Posta" gazetesi;
"Sanatçı Evren'in gerçekyüzü"nü birinci sayfasın-
da "Paşa kopyacı çıktı" başlığı altında ortaya koy-
du.
Umuler'in "Bayram Hamamı" fotoğrafı, Hürriyet
gazetesinin 8 Şubat 1997 tarihli Tatil ekinde yayım-
landı. Posta'nın yayımladığı gazete kupüründe
hem fotoğraf hem de tarih rahatlıkla görülüyor.
Kenan Evren'in "Hamamda Kızlar" tablosu da
fotoğrafın hemen üstünde yer alıyor; kıyaslama
olanağını verdiği gibi, 7. Cumhurbaşkanımızın bir
tarihte Picasso'ya bile burun kıvıran engin sanat
dünyasını, daha doğrusu "sanat anlayışını" sergi-
liyor.
Üstelik serginin açıldığı gün Kenan Evren'e ga-
zeteciler "Hamamda Kızlar" tablosunu nasıl yap-
tığını sormuşlardı. Öyle ya; dört kadın yarı çıplak
hamamda yıkanıyor. Yoksa Evren, bir biçimine ge-
tirip -o yaşta, ama sanat uğruna- kadınlar hama-
mının kapısından "içeriye" şöyle bir göz mü atmış-
tı?
Evren'in gazeteciye yanıtı aynen şöyle:
"Hayal gücümü kullanarak çizdim."
Vay, vay, vay... Hayal gücüne kitaksi!
Ya geçmiş
Tıpatıp bırbirinin aynı olan iki resme bakınca, Ev-
ren'in "kopyacı hayal gücü bütün renkleh, çizgile-
ri ile" saptanabiliyor.
"Posta" bu yanıta haberinde yer verirken; Ev-
ren'in "'Hamamda Kızlar' adlı resminin bir fotoğ-
raftan kopya edildiği ortaya çıktı" diye yazıyor.
Ne ki, gazete günümüzde artık tartışmadan çı-
kan önemli bir noktayı anımsamıyor, anımsatmıyor:
Foto Esin Umuler dava açabilir. Zira, Evren "Bay-
raVfitta'Mî'âmı"fotoğraflriöan en ufak ayrıntiyt atla-~
madan "aynen kopya çekerek" 600 milyonluk bir
gelir sağlayacak tablo yarattığına ve yasalara gö-
re fotoğrafın sahibine telif ödemek zorunda. Ce-
zası mı? Sergi davetiyesindeki yaşamöyküsünde
yazdığı gibi; "Içinde taşıdığı resim yapma arzusu-
nun Marmaris 'e yerleştikten iki yıl sonra tekrar (a-
ma kopyacılık sanatıyla) canlanması"nın kamu-
oyunda sergilenmesi. Yeterli!
Evren'in sergisi 3 Kasım'da açıldı. 4 Kasım ga-
zetelerinde yer aldı. Açılışı, 12 Eylül'de devirdiği 9.
Cumhurbaşkanı Demirel yaptı. Köşk'teki 29 Ekim
resepsıyonunda Evren, resim sergisinin açılışına
Demirel'i davet etmiş, "Keyifle gelirim Sayın Ev-
ren" yanıtını almıştı.
Demirel keyifle açtığı sergiyı gezerken; Evren'e,
devirdiği, iktidardan düşürdüğü insana açılış yap-
tırmasındaki 'garabet' anımsatılınca, 7. Cumhur-
başkanı şöyle konuşuyor:
"Fikirlerimiz birbirine uymayabilir. Ama bu ilele-
bet ölünceye kadar sürmez."
Ülkenin siyasal ve sosyal bünyesini alaboraede-
ceksiniz. Bir darbeyle düşürdüğünüzün arkasından
söylemediğinizi bırakmayacaksınız ve sonra "bir-
birine uymayan fîkirleri ilelebet, ölünceye kadar
sürdüremeyeceğinizi" söyleyeceksiniz ha! Vay be-
nim köse sakalım vay!
Üstelik, 1980 darbesinden bir süre sonra, siya-
sal yasaklardan paçayı zor kurtaran bugünkü
Cumhurbaşkanı Demirel, Kenan Evren'i neyle it-
ham ediyordu biliyor musunuz:
"12 Eylül'ü ülkeyi terörden, anarşiden kurtar-
mak için değil, sırf Cumhurbaşkanı olup Çanka-
ya'ya çıkmak için hazıriadığını ve yaptığını" de-
meçlerinde açıkça söylüyordu.
Ya Kenan Evren ne diyordu Demirel için? Bütün
siyasetçileri "yalancı" diye nitelerken, bunların ba-
şını "yalancılıkta Demirel'in çektiğini" inançla, hat-
ta kinle açıklıyordu.
Bu iki insan; biri, sergiyi açmaya "keyifle gele-
ceğini" ifadeediyor. Öteki "unufg/fs/n"mantığıy-
la geçmişi yadsıyıveriyor.
"Kopyacı Kenan Evren" işine geldi mi, neredey-
se geçmişi unutulmaya bırakıyor, geçmişte kara-
ladığı ile kucaklaşıyor.
Küçük açıklamalarında, "bundan sonra 'portre-
ye' ağırlık vereceğini" müjdeliyor.
Bir an önce portre çalışmalanna başlamalı Ev-
ren:
Öncelikle aynaya baksın, suretini aslından res-
mediversin!
Yıırttaş Gîrişimi
Ankara'da
• Baştarafi l. Sayfada
için yurttaşın ısrarlı takibi-
nin gerektiğıni de Başba-
kan'dan öğrendiklerini be-
lirttiler. Ankara'ya geliş
amaçlannın çağdaş, de-
mokratik, saydam bir hu-
kuk devleti anlayışında ıs-
rarlı takibi bir kez daha ka-
nıtlamak ve "Çetelere do-
kunun! Suçlananlan yargj-
ya teslim edin" düşüncesi-
ni Meclis'e duyurmak ol-
duğu bildirildı. Açıklama-
da, devleti çetelerdenann-
dırrnak için atılacak tüm
adımlann desteklendiği
belirtilerek, "Bizi bölücü-
lükle suçlayanlara; temiz
devlet isteğinin. hangi siya-
sal görüşte olursa olsun
tüm yurttaşlann hukuksal
bir talebi olduğunu açıkça
göstermek ve onlara 'Siz
çetelerle mi yaşamak is-
tiyorsunuz" diye sormak
için Ankara'ya geüyoruz"
denildi. Aydınlık İçin Yurt-
taş Girişimi, 9 Kasım Pazar
günü saat 12.30'da Ankara
Güvenpark'ta bir araya ge-
lecek.
'Nükleer enerji, emperyalist dayatması'
ANKARA (Cıımhuriyet Büro-
su) - Kocaeli Milletvekili Bekir
Yurdagül'le birlikte 22 CHP'li,
Türkiye'deki enerji darboğazının
sonımlulannın ortaya çıkanlması
amacıyla Meclis araştırması açıl-
masmı istedi.
Araştırma önergesinin gerekçe-
sinde. Türkiye'nin elektrik enerji-
si sıkıntısına sokularak, cumhuri-
yetin 70 yıllık birikimlerinin peş-
keş çekildiği ve Batılı emperyalist
ülkelerce nükleer santralın dayatıl-
dığı vurgulandı.
DSP'den ihraç edilen ve hafta
başında CHP'ye katılan Kocaeli
Milletvekili Yurdagül ve arkadaş-
lannın eneıji konulu araştırma
önergesi TBMM Başkanlığı'na
dün verildi.
Bekir Yurdagül, uzmanlann,
elektrik enerjisi ûretimi için yeter-
li yatınmlann yapılmamasına kar-
şm kurulu santrallarla ûretim ve
dağıtım hatlarındaki kayıplann ön-
lenmesiyle elektrik enerjisi sıkın-
tısının önlenebileceğini söyledik-
lerine dikkat çekti.
lletim ve dağıtım hatlan kayıp-
lanna tüketim kaçaklan da eklen-
diğinde üretilen enerjinin yüzde
40'ının kaybolduğunu vurgulayan
Yurdagül, "Mevcut santrallaria bu
sorunun çözülemeyeceği imajı ya-
raülarak. nükleer santrallann ya-
pümasının kaçınılmaz olduğu ve
devletin bu işi beceremediği görii-
şünün topluma yavaş yavaş ahşnra-
rak enjekte edilmesi fevkalade sa-
kmcabdır" dedi.
Araştırma önergesinin gerekçe-
sinde, Türkiye'de elektrik eneıjisi
üretiminin uzun yıllar sûren ihmal
sonucunda çökme noktasına geldi-
ği, ancak tüketimin ortalama yıllık
yüzde 10 civannda artışla her 10
yılda 2 katına çıktığına dikkat çe-
kildi.
Türkiye'de resmi rakamlara gö-
re yüzde 20 olan, gerçekte yüzde
28'e kadar çıkan kaçak kullanım
dışmdaki enerji kayıp oranının
dünya ortalamasına çekilmesi du-
rumunda bile kurulması düşünü-
len 100 megavatlık nükleer sant-
rallardan yaklaşık 4 tanesinin sağ-
layacagı enerjinin elde edilebilece-
ğıne dikkat çekilen gerekçede, şöy-
le denildi:
"Türldye'yi elektrik enerjisi sı-
kuıosına sokarak, nükleer santral-
lann kurulmasına. gerçekte, Batılı
empervalist iilkelerin ahlaksız da-
yatmalanna çanak haartamakta-
dırlar. Ikinci boyutu da. elektrik
enerjisinin üretiminde devletin ye-
tersiz kakuğuu, beceremediğini ve
bu beceriksizligin sonucunda 'Ül-
ke, elektrik enerjisi sıkıntısı ile kar-
şı karşıya kaldf dedirterek, bu ni-
yetleri doğrultusunda kamuoyu
ol uşturmak, cumhuriyetin 70 yıllık
birikimleri yok pahasına birilerine
peşkeş çektirflerek de\ letin elini ko-
lunu bağlamaktırr
Araştırma önergesinin gerekçe-
sinde, nükleer santrallann kurul-
masına zemin hazırlayanlann atık
sorununu görmezlikten geldilderi
belirtilirken, "Bu atıklann en teh-
likelisi amerikyum, plütonyum ve
teknokyumdur. 1000 megavatlık
bir santrahn ürettigi plütom um ab-
ğını toplarsanız. portakal bü>üklü-
ğünde bir kütle elde edersiniz. Bu
kütle\i toz haline getirip yerküreye
serptiğinizde bir tek canb kalmaz.
Nükleer santrallarda bir kaza mey-
dana geldiğinde Türkiye'nin bu
santralı durduracak teknolojiye
sahip olup ohnadığı da ortadadır"
denildi.
Çayırhan Almanlara satıldı
I Baştarafi 1. Sayfada
ğına, usulsüz makine ve teçhizat ve-
rilmediğini savundu. TKİ Genel
Müdürlüğü'nce "Çayırhan Termik
Santrab İçin Orta Anadolu Linyitie-
ri İşletmesi'nde Kömür İ'retimi
Yapünlacakür" başhgıyla 7 Tem-
muz 1995 tarihinde Resmi Gaze-
te'ye verilen ilanda ise "_yüklenici
tarafindan hazırlanacak projeye gö-
re ve kendisinin temin edeceği her
rürlü makine, teçhizat ve personel
kullanılarak, TEAŞ- Çayırhan Ter-
mik Santralı için yeralundan kömür
üretflmesi yapıuıcaktır'
7
hükmü ön-
görülmüştü. Yetkili, Teknik ve Ma-
dencilik Şirketi ile ortağı Alman
KlT'i Saarberg'e, şartnamede yer
almamasına karşın usulsüz olarak
kiralanan ve emanet edilen araç-ge-
reçlerle ilgili işlemin "TKİ kuruluş
ana statüsüne" dayanılarak yapıldı-
ğını savundu.
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklara
Bakanı Veysel Ataso>-'un, Çayır-
han dakijnaden sahalannıa özelleş-
tırilmesi için devreye girmediğini ile-
ri süren yetkili, bu istemin TKl"den
bakanlığa bildirildiğini ve uygun bu-
lunarak onaylandığrnı söyledi.
Yetkili. maden sahalannın devriy-
le ilgili şartnameyi hazırlayan, değer-
lendirme komisyonunda görev alan.
ihale sonuçlanınca Park şırketine ge-
çen eski TKİ Orta Anadolu Linyit Iş-
letmesi Teknik Müdür Yardımcısı Yvt-
suf Aydın ile maden mühendisleri
Mustafa Eyüboğlu ve Yakup Kaygu-
suzhakkında2531 sayılı "KamuGö-
revlerinden Aynlanlann Yapamaya-
caklan İşler Hakkındaki \asa"ya
muhalefetten savcılığa suç duyuru-
sunda bulunulacağını bildirdi. Yetki-
li, ücretsiz izin aiarak Park şirketin-
de çalışan TKt'de görevli mühendis-
ler Erol Zırül. Levent Şenfüo. Hüse-
yin Canpolat ile TKİ OAL işletmesi
doktoru Nuri Baygül hakkında da so-
ruşturma açıldığını bildrrdi.
Yetkili, Park-Saarbergortakhğının
üstlendiği yeraltından kömür çıkar-
ma işinin özelleştirme olarak değer-
lendirilmesinin yanlış olduğunu, ya-
pılan işin "iştetim hakkı devri" oldu-
ğunu belirtti. TKl'nin dekopaj, kö-
mür nakli, kriplaj ve kömür yıkama
gihi pek çok işi taşeron firmalar eliy-
le yürüttüğünükaydeden yetkili, dev-
let işletmeciliğınin verimli olmadığı
görüşünü savundu. Devlet işletmeci-
liğinin, aşın istihdam ve bürokratik
nedenlerle boğulduğunu ve zaranna
çalıştığını savunan yetkili, "Çayır-
han'daki bir galeride biz 2 bin 500 iş-
çi çahştınyoruz. Oysa Park şirketi
1500 civannda işçiyleajııı işi görüyor.
Bu aradaki fark maliyet olarak ekle-
niyor" dedı.
Yetkili, Çayırhan maden sahasın-
daki kömür üretiminin 1994 yılında
1 milyon 460 bin ton iken 1996'da
571 bin tona gerilemesini de "arazi
yapısına" bağladı.
Türkiye Maden-lş Sendikasf nca
yapılan yazılı açıklamada, Çayırhan
Termik Santralı'nın toplam 185 mil-
yon dolar karşılığı devredildiği anım-
satılarak, Çayırhan Termik Santralı
ile devredilen kömür işletmesinin sa-
j^n malype ve
İki kere kazanacaklar
^ p ft^
rilerinin yaklaşık 480 milyon dolar
edeceğine dikkat çekildi.
Açıklamada. 20 yıllığına bedava
devredilecek kömür sahasından elde
edilecek kömürün değennin yaklaşık
1.5 milyar dolar olduğu vurgulandı.
Özelleştirilmesi yargı tarafından
iptal edilen Hopa Limanf nın Işletme
Müdürü Dursun Seheri'nin de, işlet-
meyi alan Park Denizcilik Hopa Li-
man tşletmesi A.Ş.'nin ışveren veki-
li olduğu bildirildi. Liman-lş Sendi-
kası tarafından Hopa Cumhuriyet
Başsavcıhğı'na7Temmuz 1997 tari-
hinde yapılan suç duyurusunda, Se-
heri'nin durumu gündeme getirilmiş-
ti. Hava-lş Sendikası, yaıgı karanyla
iptal edilen özelleştirme işlemiyle
Havaş'ı satın alan Cıner'in şirketi
Park Holding'de eski ÖtB Başkanı
Tezcan Yaramana ve eski THY Ge-
nel Müdürü Atalay ÇetebTnin çalış-
tığını bildirdiler. Sendika yetkilileri,
yasayla öngörülen 2 yıllık çalışma ya-
sağının bitiminden bir gün sonra bu
kişilerin resmi olarak Park Hol-
ding'de çalışıyor gösterildiklerini
söylediler.
• Baştarafi 1. Sayfada
me hakkının 30 yıllığına devri
yoluyla özelleştirdiği dağıtım
şebekeleri için, toplam 2 milyar
625 milyon dolar ödeyecekler.
Holdingler, yıllık kârlan toplam
1 milyar 48 milyon dolar olan
dağıtım şebekelerinin özelleşti-
rilmesiyle birlikte, abonelerin
toplam 1 milyar 312 milyon do-
lar tutan güvence paralannı da
alacaklar. Böylece. şebekeleri
alan şirketler, 2 yıl sonunda 2
milyar 625 milyon dolar ödeyip,
hiçbir ek yük üstlenmeden yal-
nızca şebekelerin gelirleriyle 3
milyar 408 milyon dolargelir el-
de edecekler. tlk 2 yılda 783 mil-
yon dolar üste para aiarak sant-
rallan devralan şirketler, geri ka-
lan 18 yılda da yıllık 1 milyar 48
milyon dolar kân almaya devam
edecekler.
j ^ Odaşı
Asmı Rasan.
Türkiye'de bugüne kadar yapı-
lan toplam 60 milyar dolarlık
enerji yaOnmının yaklaşık yüz-
de 10'unu doğrudan abonelerin
karşıladığına dikkat çekerek
Türkiye genelindeki 28 milyonu
aşkın abonenin bugüne kadar
toplam 5 milyar 551 milyon do-
lar "kaoJnn payı" ödediğini be-
lirtti. Rasan, "Dağrtım şebekete-
rinin özeDeştirihnesinde abone-
lerin de görüşlerine başvunıl-
malıydı" dedi.
Abonelerin ödediği "güven-
ce'' paralannın da toplam 1 mil-
yar 384 milyon dolar düzeyine
ulaştığını vurgulayan Rasan, bu
paranın şebekeleri alan şirketle-
re devredilmesinin şebekelerin
bedavaya verilmesi anlamına
geldiğini vurguladı.
Şirketlerie yapılacak ömek iş-
letme devri sözleşmelerine gö-
re, enerji fîyatlannın ayarlanma-
smda ABD toptan eşya endek-
sinin esas almacağını kaydeden
Rasan, enerji fiyatlan dolar ola-
rak ilan edileceği için abonele-
rin sürekli değişken faturalarla
karşılaşacağını vurguladı. Devir
alacak şirketlerin yapacaklan
her yatınmı satış fıyatına yansı-
tacağını kaydeden Rasan, devir
sözleşmesinde belirtilmeyen a-
ma işin yürütülmesi için yapıl-
ması zorunlu olan yatınmlann
da devlet tarafından yapılarak
işletmeciye devredileceğini be-
lirtti. Rasan, "Bizden toplanan
vergüer, yine yatınm için kulla-
mlacak, ancak getirisi kamunun
olmayacaJvür'* dedi.
Rasan, özelleştirmelerin hu-
kuk göz ardı edilerek yapıldığı-
nı ve bu nedenle yargıdan art ar-
da iptal kararlannın gelmeye
başladığmı belirterek "Dağıtım
şebekelerinin özeUeştirilmesine
karşı açûgnnızdava Damştay'da
devam edivor. Devir işleminin
gerçekleşmesi halinde de her
böigede ayn ayn davalar açaca-
ğız. Yargınui bu satışlan da iptal
edeceğine inanıyoruz" dedi.
KESK'e bağh Enerji Yapı
Yol-Sen Genel Başkanı Cengiz
Faydalı da dün yaptığı açıkla-
mada, enerjideki özelleştirme-
nin yaratacağı sonuçlan şöyle
sıraladı: "Bu rakamlar enerji-
deki özeUeştirmenin birtalan po-
litikasma dönüştüğünü açık bi-
çimde göstermektedir. Özelleş-
tirme uygulaması ile ülkenin sa-
nayileşme geleceği uluslararası
veyerli sermaj'e çc\Tcterinin key-
fbte terk edilmektedir. Bu politi-
ka ile enerji sektörü özd tekeüe-
rin hâküniyetine terk edilecek-
tir. Tüketiciler elektrik tüketi-
minde fahiş flyatlaıia yüz yüze
bırakılacaktır. TEDAŞ bünye-
sinde çalışan 40 bin ve TEAŞ
bünyesinde çalışan 20 bin emek-
çi işsiztik, düşük ücret, sendika-
sızlaştırma cenderesiyle karşı
karşıya kalacaktır."
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Savaş, Alman Anayasa Mahkemesi kararianndan
hareket edip RP'nin savunmasında "Batı'ya daya-
narak" yaptığı değertendirmelere karşılık verecek...
RP'de ise farklı görünümler var.
Her zaman olduğu gibi RP'nin durumunu ikiye
ayıımak gerekiyor:
- Dışa dönük yüzü, içe dönük yüzü...
Aslında RP çok yüzlü bir parti ama, şimdilik bu
kadanyla yetinip iki yüzde dikkati çekenleri vurgu-
layalım.
Dışa dönük yüzde değişiklik çabalan yüzde yüz...
Eskiden kadınlann canını sıkıyorlardı, şimdi elini
sıkma karan almışlar.
Eskiden kadınlann örtülmesinden yanaydılar,
şimdı öpülmesınden yanalar.
Bir o yana bir bu yana, iktidan kaybedişlerine ya-
na yana gidiyorlar.
Bütün bunlar RP'de bir rota değişikliği mi?
Hayır, sota değişikliği...
Şu aralar öyle değil böyle görünelim diyorlar...
O zaman RP'nin içe dönük yüzüne gelelim...
Erbakan kasım ayındaki hemen hemen bütün
Ankara dışı programlarını iptal etti. Ankara'daki ve
Anadolu'dakı kurmaylanyla °yen
'C'ö>îem/''şekillen-
dirmek için toplantı üstüne toplantı yapıyor. RP'nin
il başkanlan ve belediye başkanları dün yine Anka-
ra'daydı.
Kapalı kafalarardında yapılan tartışmalaro ki, RP
kamuoyuna "büyük" çıkmaya hazırlanıyor. Böyle-
ce, "kapanırsa dağılır", "yeni parti eski güce ula-
şamaz" gibi yorumlan göğüslemek istiyortar.
Yeni partinin tek başına iktıdar olması, Erbakan'ın
olası yasağından sonra Köşk'e çıkması hedeflene-
cek.
Buna, "Ufak at da seçmen de yesin" diyelim a-
ma, bu hedefi de küçümsemeyelim.
Anayasa Mahkemesı'nde görülecek olan dava,
bir anlayışın halkla ilişkiler şubesinin kapatılıp ka-
patılmamasıyla ilgilidir. Orası kapansa bile, anlayış
sürdüğü sürece, başka bir halkla ilişkiler birimi de
kurulabilir.
Bu pencereden bakarsak RP'nin kapatılmasının
irticaya karşı sürdürülen mücadelede "aynntı" ol-
duğunu vurgulamak abartma olmaz.
RP'yi tartışma mantığı...
Konunun RP dışmdaki boyutuna geçelim.
Çağdaş demokrasiden yana olan insanlar arasın-
da şöyle bir tartışma var:
RP'nin kapatılmasını savunmak antıdemokratik,
kapatılmamasını savunmak demokratik bir tutum-
dur, tanımı doğru mu yanlış mı?
Bu tür, "tek yanıtlı" durumlarda benim aklıma
hep şu fıkra-gelir:
Abuzittin, mantığın ne demek olduğunu merak
etmiş. Sayılan giderek azaltılan felsefe öğretmen-
lerinden birine gitmiş. Öğretmen, Abuzittin'in de
anlayacağı bir biçimde durumu anlatmaya çalışmış:
- Abuzittin senin akvaryumun var mı?
"Vaar..."
- Demek ki sen balığı ve suyu seviyorsun...
"Eveeet..."
- O zaman sen denizı de seversin?
"Severim..."
- Plajadagidersin...
"Giderim..."
- Kadınlara da ilgi duyarsın...
"Duyanm..."
- O zaman sen homoseksüel değilsin...
Abuzittin sevinçle, "anladım" demiş, arkadaşı
Cabbar'ın yanına koşmuş. Mantık nedir bilmedıği-
ni söyleyince, "Öğreteyim" demiş. Soımuş:
- Senin akvaryumun var mı?
Cabbar, "Yb/c"deyince Abuzittin üzülerekfısılda-
mış:
- O zaman sen homoseksüelsin...
Biz de oturmuş tartışıyoruz:
- RP bizi yanıltmayı başanrsa mı demokratik olu-
ruz, başaramazsa mı?
Ali Fevzi Bir'in ifadesi
Bektaşilerîn ^dedebaba'sı yaşanmu yitîrdi 'Yeşii,Lütfü TopaVı
B Baştarafi 1. Sayfada
1912 yılında Serez'de doğan No-
yan, birayhkken ailesi Anadolu'ya
geldi. tlkokulu her yıl başka bir
yerde okuyan Noyan'ın ailesi, su-
bay olan babanın emekli olmasıy-
la Samsun'a yerleşti. Ortaokul ve
liseyiaynıildetamamladı. 1937 yı-
lmda tstanbul Tıp Fakültesi'ni bi-
tirdi. Prof. Dr. Max Meyer'in asis-
tam olarak Ankara Numune Hasta-
nesi'nde kulak-burun-boğaz ihti-
sası yaptı. 1946'da doçent oldu.
1951'de üniversiteden aynlarak
serbest doktorluk yaptı. Birçok tıp
dergisinde ve mecmualarda maka-
le ve araştırma yazılan yayımlan-
dı. Aynca değişik kitaplar yayım-
ladı. Dedebaba Noyan'ın Dr. Se-
minaNoj'an'la olan evliliğinden bi-
ri kız iki çocuğu, dört de torunu
var.
Doç. Dr. Bedrettin Noyan, Ata-
türk'ün vasiyeti olan "Kuranıke-
rim'in Türkçeye hece vezniyle çev-
rilmesi'' isteğini yerine getiren ilk
aydın oldu. Atatürk'ün ilk olarak
Mehmet Aldf Ersoy'a 17 bin altın
karşılığında yaptığı önerinin red-
dedilmesi üzerine, bu vasiyeti ger-
çekleştiren Noyan, cumhuriyetin
50. yıldönümünde Kuran'ı, "7 ar-
ü 7" hece vezniyle 20 bin 970 mıs-
raya dönüştürdü.
20'nin üzerinde eseri bulunan
Noyan, aynı zamanda usta bir hat-
tat ve ressamdı. Müzisyen ve şair
kimliği de bulunan Noyan, çok iyi
derecede ney ve bağlama çahyor-
du. Uzun yıllar dillerden düşme-
yen "Kemanmüa Sana Bir Ses Ve-
rebilseydim Eğer" adlı tangonun
da söz yazan olan Noyan, uzun yıl-
lardır halkevlerinde yöneticilik ya-
pıyordu. Noyan, "Bektaşilerin de-
debabası" unvanına da sahipti.
Bektaşilik ve tasavvuf felsefe-
siyle ilgili eserlerinde Bektaşiliğe
Ali Naci Karacan'dan nasip aiarak
girdiğini belirten Doç. Dr. Noyan,
1960 yılında 11 halifebaba tarafın-
dan dedebabalığa seçildiğine yer
veriyor. Yakalandığı amansız has-
talıktan kurtulamayarak 85 yaşın-
da yaşama veda eden Noyan, "en
büyük eserim" dediği ve Ata-
türk'ün vasiyeti olarak değerlen-
dirdiği "Manzum Türkçe Kur'am
Kerim" adlı yapıtıni geceli gün-
düzlü çalışarak 6 yılda tamamla-
mıştı.
Aydın'da bugün Eski-Yeni Ca-
mi'den kaldınlacak cenazesi, aile
mezarlığında toprağa verilecek
olan dedebaba Doç. Dr. Bedrettin
Noyan'ın yayımlanmış eserleri
şunlar:
"Pmaryolu ve En-el-Aşk (şiir),
Aşk Risalesi (tasavvuf), Pir Evi (Ha-
cıbektaş ilçesindeki ziyaret yerleri),
Türkçe insan Adlan. Bütün yönle-
rhle Bektaşilik \e Alev^lik (7 cilt),
Asım Kerimi Baba şiirleri, Haydar
Cemil Baba şiirleri, Manzum Hacı
Bektaş Veli VHayetnamesi (Firde-
vası) ve Manzum Türkçe Kur'an-ı
Kerim."
Tasavvuf dışında hat ve ebru sa-
natıyla da uğraştığı bilinen dede-
baba Doç. Dr. Bedrettin Noyan, da-
ha önce gazetelerde yayımlanan
söyleşilerinde Kuran'ın manzum
Türkçeye çevrilmesini Atatürk'ün
istediğini belirterek şunlan söylü-
yordu: "Tıbbiye son sunf öğrenci-
siydim. 16 Ocak 1937 günü. lstan-
bul Ticaret ve İkrisat Yüksekoku-
lu'nun Pera Palas Oteli'nde çayı
vardL Atatürkoray a geldi. Biz genç-
ler hemen çevTesini sardık. Meh-
met Akirin vefatının hemen erte-
siydL Atatürk, Kuran'ın manzum
çevirisinin yapılmasını Mehmet
Akif 'ten rica ettiğini, bu iş için ona
10 bin lira verdiğini söyleyerek şun-
lan dedi: Şapka giy memek için Mı-
su-'m esir ha\asını Türkije'nin öz-
gür havasma tercih ederek oraya
gitti. Buna karşın kınlmadım ve
onunla orada da ilgilendim. Bu işi
tamamladığını ogrenince kendisi-
ne yaverimi gönderdim. Akif,
'Bende değil. Birine verdim, on-
dadır' demiş. Tekrar haberyoUaya-
rak, "Kime verdinizse söyleyiniz,
biz o zattan alınz' dedim. Akif. bu
isteğe de,'Ben birine vermışrim. O
da başkasına vermiş. Onu da ben
bilmiyorum, diye çocukça bir ya-
nıt verdi. Oysa bunlarla yapmak is-
tediğim bir iş vardf dedi. Atatürk
bu isteğini gerçekleştiremeden ara-
mızdan aynldL Bu vasiyeti yerine
gerirmek için 6 yıl geceli gündüzlü
çalıştım. Eserde hece veznini kul-
landım. Her mısra 14 hecedir. İste-
yen sureleri kolayea ezberleyebilir.
Herkes kendi dili ile Kuran okuma-
lıdır. Kuran'ı Arapça okusanız bir
kelime öğrenemezsiniz."
Bektaşilik konusunda çeşitli
araştırmalar yapan Doç. Dr Belkıs
Temren, Noyan'ın ölümünün ar-
dından konuya ilişkin olarak şun-
lan belirtti "Dedebaba Bedrettin
Noyan'ın ifadesi}le Bektaşilik iyi in-
san olma sanaadır. Bektaşilere kim-
siniz diye somkluğunda, 'tğne de-
liğinden geçecek kadar ince. nazik
olmak' diye bir tanımlama yapar-
lar. Hıristiyan Batı ile İslam Os-
manlı kühürünü banş içinde bağ-
daştırıp kay naştırmak Bektaşi der-
vişlerinin misyonu haline gelmiştir.
Bu nedenle günümüz Bektaşileri bu
öğretiyi Batı Müşlümanlığı diye ta-
nımiamaktadır. Oğretinin temelin-
de Tann'ya ulaşmakta 'korku ve
çekinme' yerine 'sevgı-aşk ve naz'
bulunmaktadır. Düny ay-a verdikle-
ri önemli mesajlar arasmda Tan-
n'yı sevmenin insanı sevmekten
geçtiğini, bu nedenle insana saygı
ve sevginin ön planda tutulması ge-
reği vardır."
Dedebaba seçimi
Bir dedebabanın ölümünden
sonra halifebabalar toplanarak ha-
lifebaba sıfatını taşıyan bir kişiyi
seçimle dedebabalığa getirirler. Se-
çim söyle yapılır:
Dedebaba henüz hayattayken
her olasılığı göz önüne aiarak ken-
dı yerine uygun olacagmı düşündü-
ğü halifebabamn adını mühürlü bir
zarfa yazar. Dedebabanın ölümün-
den sonra seçim için toplanan ha-
lifebabalann oylamalannda, aday-
lardan biri kesin çoğunluk sağla-
mışsa yeni dedebaba seçilmiş olur
ve zarfın açılmasına gerek kalmaz.
Ancak gösterilen adaylann aldıkla-
n oy sayısında beraberlik varsa zarf
açılır. Dedebabanın zarftaki oyu, i-
ki oy gücündedir. Yine de bu sonu-
ca ulaşılmazsa (Dedebabanın seçi-
minde, tamamen ayn, üçüncü bir
kişi çıkmış olabilir) bu durumda
salt çoğunluk elde edilene kadar
grup dağılmaksızın seçime devam
edilir.
İSTANBUL(AA)- Kamuoyunda "Yeşfl" kod adıyla bili-
nen Mahmut Yıldırun'ın, "AhmetDemir" adıyla. öldürülen
Ömer Lütfü Topal ile görüşmek için defalarca telefon ettıği
ortaya çıktı. Topal ile "Yeşir arasındakı bu ilışki, Topal'ın
öldürülmesı ve Susurluk davasında gıyabi tutuklu olarak ara-
nırken yakalanan Ali Fe>zi Bir'in Istanbul DGM'de verdiği
ıfadelerde ortaya çıktı. Bu. verdiği ifadesinde, Sheraton Ote-
li'nde 1995 yılının ilk aylannda sekreterlerin kendilerine ge-
len telefonlan not aldıklan 4-5 not kâğıdının arasında "Ah-
met Demir" adlı kişinin Topal'ı aradıgını gösteren bir nota
rastladığrnı anlatıyor. Bir'in ifadesinde, Topal'ınpolıslenn so-
rusuna karşılık "Bu kişiyi tanımıyorum. Ama benimle görüş-
mek için sürekli anyor1
" dediğıne de yer veriliyor.
Cumhuriyet
kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
¥LEŞrVEİMZA
OZKAN MERT
8 Kasım Cumartesi Saat:17.00-19.00
Cumhuriyet Kitap Kulübü Söyleşi Salonu
Adres: Istıklal Cad. (Aksanat Karşısı)Taksim