27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Milli Egitim'de soruşturma • İstanbul Haber Servisi - Mılli Eğitim Bakanlığı, Isanbul II Milli Eğitim Müdürlüğü'nde soruşturma başlattı. Soruşturma sonucunda Öjretmenevlerinden sorumlu tstanbul II Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Aii Osman Karahan ile Beyoğlu tlçe Milli Eğitim Mıidürû Mustafa Göller, Beyoğlu Öğretmenevi'nde usulsüzlük yaptıldan gerekçesiyle açılan soruştuıma sonucu görevden alındılar. Karahan ve Göller. sicilleri düşürülerek "öğretmen" olarak başka illere atandılar. Mustafa Kemal Derneği'nden açıklama • İstanbul Haber Servisi - Mustafa Kemal Derneği Genel Başkanı Kamran Baran yapuğı yazılı açıklamada. "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder Atatürk'ün 59. ölûm yılında, Atatürk'ün kutsal emanetlerini yeterince koruyamamanm çaresizliği ve değerini bugüne dek hâlâ anlamamanın zavallılığını yaşıyoruz" dedi. Vekile rüşvet soruşturınası • tstanbul Haber Servisi - Beşiktaş Kaymakarru Naim Dalkılıç'ın, eşinin bir bar sahibinden rüşvet aldığı iddiasıyla görevinden alınmasından sonra Beşiktaş Kaymakamlığı'na vekaleten atanan Beşiktaş îlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Taflan'ın da "Okul müdürlerinden rüşvet niteliğinde hediye aldığı ve personele kötü davTandığı" gerekçesiyle soruşturma geçirdiği belirlendi. Polise direnen• • •••••• •••••• kadın olduruldu • tstanbul Haber Servisi - Balmumcu'da Mısır Hava Yollan bürosunun önünde koruma görevi yapan polis memuru Murat Erol, kapkaççı olduğundan şüphelendiği kadınlann üzerini aramak istedi. Dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda polis memuru Erol, üzerini aratmak istemeyen kadınlardan Eda Tannsevergil'i kafasından tek kurşunla vurarak öldürdü. Bırasis şinketi battı • İSTANBUL(AA)- Aralannda ünlü kişilerin de bulunduğu yaklaşık 6 bin kişiye doktor, hemşire ve ambulans hizmeti sunan ve yüzde 95'i yabancı sermayeli Eurasis adlı şirketin 9 Fransız, 1 Türk hissedannın, şirketin 1 milyon 200 bin dolarlık borcu nedeniyle kayıplara kanştığı iddia edildi. Şirketin Türk hissedannın Sert Holding ve Şeker Sigorta'nın sahibi Yurdal Sert olduğu ve Şeker sigorta aracılığıyla önceki akşam çalışanlanna 'iflas ettik' mesajı gönderdiği öğrenildi. Kuvva-yı Milüye AKM'de • İstanbul Haber Servisi - Sivil Toplum Kuruluşlan Birliği, Cumhuriyet'in 75. kuruluş yıldönümü kutlamalanna Kuvva-yı Milliye oyunu ile start veriyor. Kuvva-yı Milliye, yarm saat 15.00'te Atatürk Kültür Merkezi'nde izlenebilecek. hfaiye eri öMü • KOCAELİ(AA)- Kocaeli'nin Körfez ilçesine bağlı Hereke beldesindeki Diler Ok Denizcilik Liman Işletmesi deposunda çıkan yangında Ali Köztekin adlı ıtfaiye eri öldü. Emin Özata adlı itfaiye eri de yaralandı. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ÎBRAHİM KABAOĞLU Her gün onlarca can alan trafik kazalannm asıl sorumlusu petrol ve otomobil tekelleri TCDD'yi kurtanna çabası CELALYILMAZ • Cumhuriyet dönemindeki ulaşım politikalannın 2. Paylaşım Savaşı sonrasında terk edildiğini ve tüm kaynaldann karayolu yapımı, petrol ve otomobil ithali için seferber edildiğini kaydeden Altuğ, asıl canavann karayollannı mezbahaya çeviren uluslararası petrol ve otomobil tekelleriyle bunlann yerli işbirlikçileri olduğunu söyledi. kişinin karayollanndaki trafik ka- zalannda yaşamını yitirdiğini be- lirten Birleşik Taşımacılık Çalı- şanlan Sendikası (BTS) Genel Başkanı Orfaan Altuğ, siyasılenn kara ulaşımındaki yükün hafîfle- tilmesine ve cezalann yeniden art- tınlmasına ilişkin açıkJamalanmn ciddiyetten uzak olduğunu vurgu- ladı. BTS Genel Başkanı Orhan Al- tuğ, Amerikan danışmanlık firma- sına hazırlatılan bir raporla TCDD'nin günümüz Düyun-u Umumiyesi olan Dünya Banka- İZMİR- Türkiye'deki trafık te- rörünün durdurulrnası içtn Başba- kan MesutYümaz'ın "youannçift şeritJi hale dönüştürülınesi" öne- risi, Ulaştirma BakarJığı Müsteşa- rı Süreyya Yücel Özden'in de TCDD'ye yönelik, "Özeueştinne önerBerineher yönüyle açtğtz" yak- laşımınm demiryollannın çoku- luslu şirketlere peşkeş çekileceği anlamına geldiği savunuldu. Türkiye'de son 10 yılda 120 bin sı'nın ağına düşürüldüğünü öne sürerek şöyle konuştu: "TCDD'nin iyikştirUmesine ve yeniden yapılandınlmasına ilişkin açddamalaryabana şirketler rapor- lanyla paraleUik göstermektedir. Demirvoüarına bütçeden aynlan pay ortadadır \« her geçen yıl dü- şûrülmektedir. Altyapı yannmı ön- görûhnemektedir. Ülkemizde ula- şım yükünün karayoUanna bindi- ritanesiyle günde 20-25 kişi, bay- ram tatfllerinde ise 250-300 kişiya- şamını yitirmektedir. Son 10 yılda 120 bin ölü, 100 bin yarah trafik te- rörünün eseridir. Yani, her 10 yıl- da orta ölçekli bir kent nüfusu tra- fik kazalanndayok edilmektedir." Cumhuriyet dönemindeki ulaşım politikalannın 2. Paylaşım Savaşı sonrasında terk edildiğini ve tüm kaynaldann karayolu yapımı, pet- rol ve otomobil ithali için seferber edildiğini kaydeden Altuğ, asıl ca- navann karayollannı mezbahaya çeviren uluslararası petrol ve oto- mobil tekelleriyle bunlann yerli işbirlikçileri olduğunu söyledi. BTS'nin hazırladığı rapora gö- re TCDD'nin kurtulması için ya- pılması gerekenlerden bazılan şöy- le sıralandı: - Demiryollanmızın yüzde 98'i tek hatlıdır. Çıft hatlı ve 3 hatlı ha- le getirilmelidir. . Elektrikli hat oranı Avrupa düzeyine getirilme- lidir. Avrupa ortalaması yüzde 42.25, Türkiye yüzde 11.1 'dir. Ta- mamen standart dışı olan raylan- mız yenilenmelidir - Hatlar yüzde 12.5'ten fazla eğimli olmamalıdır. Kilometre ka- reye düşen demiryolu hat uzunlu- ğu en azından Avrupa ortalaması- na getirilmelidir. Avrupa'da 1000 km2'ye ortalama 56.09 km. hat düşerken, Türkiye'de bu rakam 10.84 km'dir. Yani, beşte biridir. - Kilometre başına düşen per- sonel Avrupa düzeyine yükseltil- melidir. Batıda ortalama 7 bin 134 olan personel sayısı Türkiye'de 4 bin683'tür. - Hızlar yükseltihnelidir. En ge- lişmiş demiryollanna sahip olan ül- kelerde 600 kılometrelik uzaklık- lar 2 saatte kat edilmektedir. Yani saatte 300 km'yle yolcu taşınmak- tadır. Bizdekı Başkent Ekspre- si'nin ticari hızı yaklaşık 82 km/h'dir. 576.6 km'lik Ankara- ts- tanbul arasmı 7 saatte alabilmek- tedir. Yani, otobüsten yavaştır. Arap Yarımadası'nın güneyindeki ülke uzun yıllar dıs dünyadan uzak kalmanın sıkıntısını çekiyor yaralannı sanyorLEYLA TAVŞANOĞLU SAN'A/YEMEN - Yemen çok uzun yıllar dış dünyaya kapalı kal- mış bir ülke. Haritada da görebile- ceğiniz gibi Arap Yanmadasrnın güneyinde yer alan Yemen'in kom- şulan kuzeydoğuda Suudi Arabis- tan, doğudada Umman Sultanlığı... Güneyi Aden Körfezi, batısı Kızıl Deniz. tki yani denizle çevrili ol- masına karşın dış dünyadan yalı- tılmış olarak yaşamış. Bir dönem, sıkı dış bağlantılan varmış. Ömeğin 19. yüzyılda En- donezya ile çok sıkı ilişkiler kurul- muş. Bunun da nedeni Hadra- mut'tan pek çok kişinin Endonez- ya'nm Cava Adası'na para kazan- maya gitmesiymiş. Yüzyıl sonun- da ise bu insanlar cepleri, keseleri para dolu olarak Hadramut'a dön- müşler. Burada harika saraylar yap- tırmışlar. Hatta bugünkü Endonez- ya Dışişleri Bakanı Attas'ın Had- ramut kökenli olduğu biliniyor. Herneyse... Bizbugün Yemen'de yaşanan olaylara ya da olaysızlığa dönelim. Ülke fazlasıyla dingin. İnsanlarçok fazla çalışmaktan hoş- lanmıyorlar gibi... Bunun nedeni- nı Yemen'i yakrndan bilen bazı ki- şilere sordûk, bu durumun sıcak iklimden kaynaklanıp kaynaklan- madığını öğrenmek istedik. Aldı- ğımız yanıt çok ilginç. ilginç olmak- tan da öte çarpıcıydı: "Unutmayın ki bu ülke dahaçok genç. Üstelik hiç durmadan birta- kım badirelerden geçmiş. Şimdi şimdi rahatsohıkalabffiyorlar. Ama yakın geçmişte yaşananlar onlann ruhsal dengelerini bozdu." Peki, bu durum karşısında ne ya- pıyorlar? Psikolojik tedavi görü- yorlar mı? "Psikotoglar sayıca hem az, hem de iyi yetişmemiş,. Bu imanlan te- davi edecek yerdeonlara sürekii si- nir Daçları yanyorlaıf Işte burada Yemenliler'ın kendi kendilerine, elyordamıyla bulduk- lan bir çeşit tedavi biçimi devreye giriyor. Bunun adı "cat" ya da *qat". Kat diye okunuyor. Bu, bir bitki. Kısa boylu, koyu yeşil yap- raklı, kavağa benzeyen bir ağaç. Ama yapraklan kayağınki kadar iri ve seyrek değil. Üstelik cilalan- mış gibi pınl pınl. Yemenliler, özellikle de alt sınıf ve orta direk erkekleri öğleyin sa- at 12.00 oldumu "katpazaıVnako- şuyorlar. Demetlerle kat alıyorlar. Bunun kartlaşmış alt yapraklannı atıyor, füizlerini kendilerine saklı- yorlar. Öğle yemeğinden sonra da başhyorlar fılizlen teker teker çiğ- nemeye. Yemen'de olduğumuz sürece ora- ya buraya giderken bindiğimiz To- Yemen'li erkekler ülkelerine geJen turistler için geleneksel kıyafederini giyip dans gösterisi yapıyorlar. (Fotoğraf: LEYLA TAVŞANOĞLU) yota marka cibin sürücüsü Mu- hammed'den kat çiğneme yöntem- leri konusunda bilgı istiyoruz. Cid- di ciddi anlatıyor: "Bak, şündi, kat filirini çiğner- ken sürekii bir yanağuun kenann- da tutacaksın. Hiç rükürmek yok. Posanın üstüne yeni kat filizini ağ- zınaahp çiğneyebflirsin. Çok lezzet- lidir. Hem insanlaruı iştahuu kese- rek şişmanlamalannı engeHiyor." Bir fıliz tutamını ağzıma attım. Ama anlaşılan bu damak alışkan- lığını gerektiriyor. Benım dama- dan da bağnnhlık yapıyor. Kat çiğ- neycnlen? bakın. Her gün aynı sa- atte kat aunaya koşuyorlar. Cinsd gücü artnrdığı sanısı ise tümüyle yanhş. Onlar öyk olduğuna inanı- yorlar" İyi de bu kat nereden. ne zaman Yemen'e gelmiş? Kat daha çok Ku- zey Yemen'de etkili bir bitki. Aden, Hadramut gibi güney limanlannın insanlan kata yüz vermiyor. Kahve gibi 200 yıl kadar önce Etiyopya'dan Yemen'e gelmiş. Ön- ce toplumun üst sınıfindaki kişiler dan sonra da hem gevşeyip hem canlanarak metabolizmanın altüst olmasından bir köşeye krvnlryor. Bu da doğal olarak ekonominin ge- reksindiği insan gücünün gerekli ve- rimi verememesine yol açıyor. Şimdilerde orduda ve poliste kat yasaklanrruş. Hatta haftalık Ingiliz- ce Yemeni Times gazetesine göre bütün devlet dairelerinde yasak- lanması için hükümet bir karar al- mış. Ancak katı yasaklamak o ka- dar kolay olmayacak gibi. Bize an- latılana göre katı tümüyle yasakla- Y,emen halkı geçmişte yaşadığı sıkıntılan atlatmak için kendisine bir çeşit tedavi uyguluyor. Kat adını verdikleri koyu yeşil yapraklı bitkiyi tütûn gibi çiğnemek her şeyleri olmuş. Orta direk erkekleri öğleyin saat 12.00 oldu mu "'kat pazan"na koşuyor, demetlerle kat alıyorlar. Bunun kartlaşmış alt yapraklannı atıyor, filizlerini kendilerine saklıyorlar. Öğle yemeğinden sonra da başlıyorlar filizleri teker teker çiğnemeye. ğım ise bu lezzete alışkın değil. Peki, kat insanda nasıl biretki ya- pıyor? Muhammedyine cıddi cid- dı anlatiyor "Önce rahatiauyor, gevşetiyor, sonra da müthis bir enerji veriyor." Anlaşılan etkısıni aşama aşama gösteriyor. Bu arada öğreniyoruz ki Yemenli erkek cinsel gücünü "kat"a borçlu olduğunu düşünüyor. Kat konusunda daha aynntılı bilgi al- mak için bu işi bilenlere soruyoruz; anlatıyorlar: "Bu bitki kesinlikle uyuşturucu değfl, aksine uyancL Ama bir yan- kat çiğnemeye başlamışlar. Daha sonra orta direğe \e alt sınıflara yayılmış. 1962'den sonra ise Ye- men'de kat patlama yapmış. Öyle ki kahve plantasyonlan teker teker sökülmüş, yerine kat ağaçlan dikil- miş. Bu nedenle de "Kahve Ye- men "dengelir'" ınancı zayıflamaya yüz tutmuş. Her ögleden sonra dört- beş saat süreyle kat çiğneme se- anslan son zamanlarda anlaşılan hükümeti rahatsız etmiş. Çünkü demetleri koltuğunun al- tına kapan dükkânını, işyerini ka- pıyor, kat çiğnemeye gıdiyor. On- ma yoluna gidecek bir hükümet kendi idam karannı imzalamış olur. Bir de katın insanlann bir araya gelip, birlikte çiğneme seanslan düzenlemelerini sağlayan sosyal bir unsur olduğu göz önüne alınır- sa bu işin ne kadar zor olduğu da- ha netlikle anlaşılabilir. Hatta bu mucize bitki son za- manlarda Yemenli kadınlar arasın- da da popüler olmuş. Öyle ki Ye- menli bir kadın canı sıkılınca öğ- leden sonra arkadaşına telefon edip "Şekerim, bugfin seninle kat çig- nevefim mi?" dıye onu, bu yenı bul- duğu keyfi paylaşmaya davet edi- yor. Yemen'e giderken eş-dost, "Şu meşhur kattan getir de bir tadına bakahm",demişti. Ama ne müm- kün? Kat Yemen dışında yasak. Su- udi Arabistan sınırlanndan içeri sokulması çok cıddi ceza yaptınm- lanm gerektiriyor. Aynı durum Du- bai için de geçerli. Dubai üzerin- den döndüğümüz için de çantamı- za ancak birkaç filiz kat atabildik, göstermelik olsun diye... Bu arada SanVya ilk gittiğimiz gün Türkiye Büyükelçisi SanhTop- çuoğhı'nun eşi Fırat Hanım'ın ba- zı üst düzey Yemenli kadınlar için düzenlediğı öğle yemeğinde karşı- laştığım Nacvvaadlı Hanım kat ko- nusunda benı şu sözleriyle daha da aydınlattı: "Bak şimdi, ben şişman bir ka- dınım. Bana'Kat çiğne zayıflar- sm" dediler. Üç ay süreyle her gün kat çiğnedim. Ne zayifladım. ne de başka bir etldsiııi gördüm." Anlaşılan Nacvva Hanım sıra- dan bir Yemenliden daha farklı bir bünyeye sahiptı. Kann fıyatını merak edenler için ise özel bılgi: Bir demet katın fiyatı kalitesine göre 150 Yemen Rıyali (1 dolar=130 Yemen Riyali) ile 10 bin Yemen Riyali arasında değişiyor. Ülkede ortalama ücretin 5000 riyal oldu- ğu ve insanlann günde 200-300 riyallik kat çiğnediği düşünülürse bu, Yemenliler ıçın epeyce pahalı bir keyif. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Laiklik ve Sekularizm Geçen hafta, muhafazakârbirtelevızyon kanalında geniş katılımlı bir tartışma programına katıldım. Konu Cumhuriyetimizin muhasebesi idi. 74 yılda neler ya- pıldı, neler yapılamadı; neler yapılmahydı vb. konula- ntartıştık. Katılanlarmuhafazakârağırlıklı ıdiler. Ancak öyle sanıyorum ki; Mustafa Kemal'in aydınlık yolu- nu ve olağanüstü başanlannı sergilemek fırsatını bul- duk. Kimi arkadaşlanm, bu türden muhafazakâr kanal- lara gitmememi önenyorlar. "Televizyona çıkmaya bu kadarmı meraklısın" sorusunu soruyorlar. (Zaten Yal- çın Küçük bu konuda "hevesli" olduğuma dair hük- münü çoktan verdi ve biletimi kestı.) Aslında ne meraklıyım, ne de hevesliyım. Hatta tam tersine hevesli olmadığımı da söyleyebılirim. Fakat bu kanallann izleyicilerine de görüşlerimi aktarmayı ya- rarlı ve gerekli görüyorum. Aksi takdirde tek yanlı bir "düşûnce beslenmesi" içinde oluyorlar. Pek çok şe- yi yanlış anlatıyoriar ve bir ölçüde kandınlıyorlar. Bu tür tartışmalarda kimi münasebetsız ye saygı- sız tartışmacılar, sıranın kendilerine gelmesinı bekle- meden, konuşanlann sözlerini keserek müdahale et- mek isterler. Bu tür insanlara çok kızarım. Fakat tar- tışmacılardan bazılan öyle şeyler söyledıler ki, aynı saygısızlığı ben de birkaç kez yapmak zorunda kal- dım. Zira sıra bana gelene kadar, söylenenler unutu- lacaktı. Aynı zamanda mılletvekilı sıfatını taşıyan bir tartış- macı; insanın gözünün içıne baka baka yalan söylü- yordu! VVashıngton'daki camıde Cuma namazlan öy- lesine kalabalık oluyormuş kı, sokağa çıkan cemaat ana caddeyi ve kavşağı işgal ediyor ve saatlerce tra- fığe kapatıyorlarmış... İnsan biraz destekli atar, biraz insaflı olur. Bir kere ABD'de Müslümanlann önemli bir bölümü pazar gün- leri camiye gıder. Nerden çıktı caddelere taşan Cuma namazlan? Kaldı ki ABD'dekı Müslümanlıkla Türkı- ye'deki Müslümanlık arasında dağlar kadar fark var. Dilimızin döndüğünce anlatmaya çalıştık. Ama artık an- layana... Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu, kav- ramlann gene altüst edılmesı. Özellikle laiklik ve se- kulanzm kavramlan bırbırine kanştınldı ve bızim bu kav- ramı Fransa'dan almış olmamıza "çok vah vahlanıldı" ve bizdeki gibi bir laikligin dünyanın hıçbir yerinde ol- madığından dem vuruldu. Gerçekten laiklik ve sekularizm kavramlan bırt>irin- den çok farklı şeyleri ifade etmelenne karşın, kanştı- nlmaya çok müsait tki kavram. Zira Almanca, Ingilız- ce vb. gibi Anglosakson dillerinin çoğunda aynı an- lamda ve birbirlennin yerine kullanılıyorlar. Laiklik, eski Yunanca'daki "laikos" sözcüğünden geliyor ve "mhban olmayanlar" demek. Buna karşılık sekulanzm, Latince kökenli bir söz- cük ve "sekularium" kökünden geliyor. "Zamanla il- gili", "zamana ait", "çağa ait" anlamlanna geliyor. Sekularizm sözcüğünün Türkçemizdeki karşılıgı la- iklik degil, "çağdaşlık"t\r. "Sekuler" çağdaş, "se/cu/a- rizm" çağdaşlık demektir. Bu sözcüğü ılk kez kım böy- fe çevirdi ve kullandı, bılemiyorum. Fakat ben öğren- ciliğim sırasında Niyazi Berkes Hoca'nın "Türkiye de Çağdaşlaşma" kıtabında bu kullanımı görmüştüm. Berkes Hoca'nm "Türkiye'de Çağdaşlaşma" başlıklı kitabı, Türkiye'nin toplumsal yapısı konusunda çalı- şan tüm genç araştırmacılanmızın başucu krtabı olma- ya değer bir kitaptır. Ama öylesıne az okunuyor ki.. in- san gerçekten hem hüzün duyuyor ve hem de Türkı- ye'deki toplumsal bilimlerin geleceği konusunda en- dişe duyLtyör. Sekuler, yani "çağdaş" bir toplum; ekonomik so- rununu çözmüş, siyasal rejim karannı vermış ve top- lumsal yapı olarak dengesini sağlamış bir toplumdur. Işte eğer toplum böyle bir "altyapıya" kavuşabilmiş- se, artık devlet "din kurumundan" tümüyle elini çeker ve insanlann ibadetleri ve inançlanyla ilgilı hertürlü dü- zenlemeyi ve eğitimi, "cemaatlere" bırakır. Bunu ya- parken, "gözü de arkada kalmaz", zira din kurumun- dan devtete hiçbir tehdit gelmemektedir. O "kavga" geride kalmıştır. Sekuler toplumda, dinin siyasal yönü "törpülenmiş- ör". Din kökenli bir siyasal düzen "önerilmemektedir". Buna karşılık "laik" toplumlarda; devlet, din kuru- munun siyasal sistemle ilgili talepleri karşısında du- yarlı olmak zorundadır. Hele o devlet (kör-topal da ol- sa) demokratik bir düzene ulaşmışsa, din kurumun- dan gelebilecek "özgüriük kısıtlayıcı talepler karşısın- da" vatandaşlannın her türlü inanç özgürlüğünü ve bualandaki "farklılık hakkını" korumak zorundadır. Refahlı arkadaşlanmızın kimi zaman eleştirilerine he- def oluruz. "Bakın" derler, "o çok beğendiğinız ve özendiğinizdemokrasilerin hepsinde, adında Hıristiyan sözcüğü geçen siyasal partiler var. Ama bizde Is- lamiyeti siyasal parti adı içinde kullanamazsınız. Sız ne biçim demokratsınız?" Doğrudur. Hemen tüm Batı demokrasilennde için- de Hıristiyan sözcüğü geçen siyasal partiler vardır. Fakat bu partilerden hıçbirinin üst ya da alt düzey yöneticileri, iktidara geidikleri zaman Hz. Isa'nın yaşadığı dönemdeki gibi bir siyasal düzen kurmak is- tediklerini dile getirmez. Böyle bir özlem ve beklen- tileri yoktur. Bunlardan hıçbirinin üyeleri, "Isa Mesih Efendımiz böyle giyiniyordu" diyerek yalınayak sokaklara çıkmaz, beyaz çarşafa bürünerek dolaşmaz. Bızde öyle mi ya?.. Keşke Türkiye öyle bir "altyapıyı" yakalayabilse ve devtet, elini dinden tümüyle çekse ve cemaatlere tüm sorumlulukları devretse. İnsanlar istedikleri gibi ör- gütlenseter ve ibadetlenni yapabilseler. Zaten bu nokta, Kemalıst çizginin ulaşmak is- teyebileceği en son ve en ilen noktalardan bırıdir. Mücadelemiz, biraz da bunun içindir. Milli Savunma Bakanı Sezgin, olayla ilgili olarak 'Suikast ihtimali yok' dedi Şehit Albay Berkay toprağa verildi Haber Merkezi - KKTC'de yapılan "To- ros- 2/97" tatbikatı sıra- sında hayatını kaybeden Albay Vural Berkay İs- tanbul'da toprağa veril- di. Milli Savunma Baka- nı tsmetSezgin Berkay' ın ölümüyle ilgili olarak "Kr suikast yok" dedi. Töros 2/97 tatbikanrun son gününde şehit olan Piyade Albay Vural Ber- kay'm ailesine dün 39. Tümen'de düzenlenen tö- rende Türk Banş Kuv- vetleri Komutanı tarafin- dan "şehitlikberatı" ve- rildi. Şehit Albay Ber- kay'ın cenazesi Ercan Havaala- nı'nda düzenlenen törenden son- ra tstanbul'a gönderildi. Ercan Havaalanı'ndaki törene, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hak- kı Atun, Başbakan Derviş Eroğ- lu, Kıbns Türk Banş Kuvvetleri Komutanı Korgeneral AH Yalçın, Berkay 'ın cenaze törenine siyasüer, meslektaşlan ve aiksi kabhü. (Fotoğraf: KEREM ILG AZ) KKTC Güvenlik Kuvvetleri Ko- mutanı Tuğgeneral Hasan Peker GünaL, Türkiye'nin Lefkoşa Bü- yükelçisi Ertuğrul Apakan ile yüksek rütbeli subaylar katıldı. Öğle saatlerinde Istanbul'daki Levent Camii'nde düzenlenen ce- naze törenine Harp Akademileri Komutanı Necati Ozgen ve üst dü- zey askeri yetkililerin yam sıra Devlet Bakanı Eyüp Aşık ile DYP millervekilleri Mehmet .\ğar ve Necmettin Cevheri de katıldı. Ber- kay" ın annesi Rana ve babası emekli General Nurettin Berkay çok sayıda yurttaşın da hazır bu- lunduğu cenaze törenin- de göz yaşlannı tutama- dı. Vural Berkay daha sonra Edirnekapı Şehit- liği'nde toprağa verildi. Olayla ilgili olarak Kıb- ns Türk Askeri Savcılı- ğı'nca başlatılan soruş- turma sürüyor. Savcıhk soruşturma çerçevesinde. S-300 operasyonunu dü- zenleyen Özel Kuvvetler Komutanlığı birliğinde görevli askerlerin ifade- sini aldı. Ankara'ya gön- derilen 5.56 milimetre ça- pındaki M-16 mermisi üzerinde yapılacak balis- tik inceleme sonunda, ölü- me neden olan atışın hangi silah- tan yapıldığı belirlenecek. Ope- rasyona katıIan birlikte görevli as- kerlerin ifadesini alan savcılığın, balistik inceleme raporunun gel- mesinin ardından olayın nasıl ger- çekleştirildiğini aydınlatabileceği bildirildı. TURKLER'I ALLAH'I KEŞFİ Doğu Perinçek Göktanrı'dan Allah'a Özcan Buze Halklar dinlerini nasıl kabul eder? Emin Çetin Kapitalist sistem ve yapay zekâ Prof. Dr. IşıkBökesoy Genler ve genetik müdahale Ayhan Korbnaz Çocuk ve yaşlı öldürme adetleri Dr. Ümit Sayın Modern sanat ve bilim Çetin Göksu Anadolu'da Güneş Mimarisi'nin önemi Yatağanoğlu Alimcan Bilinmeyen Alevi şairleri Muazzez İlmiye Çığ Sumer Tann Evleri ve ilahiler Prof. Dr. Gürhan Tümer Öteki dünya ütopyaları Çizgibilim eki Madam Curie Tel-faks: (0212) 213 80 29- 30 E-posta: bilimutopyaesuperonline.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle