Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25KASIM1997SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Eğitimdeki Başarı Öğretmenle Olacaktır
MUSTAFA GAZALCI EĞİT-DER G«. BŞL CHP PM üyesi
1
2 Eylül 1980 darbesini ya-
panlar önce öğretmene **gü-
nünü" gösterdiler, sonra da
Ögretmenler Günü'nü açık-
ladılar. Bir yandan öğretim
birliğini bozdular, laikliğe
aykın bir şekilde dın derslerini zorunlu
olarak anayasaya koydular, bir yandan
da Atatürk'e sığınarak onun millet mek-
teplerinde başöğretmenliği üstlendiği 24
Kasım tarihini Öğretmenler Günü ola-
rak duyurdular.
Gerçekten de öğretmenlerin toplum-
la birlikte kutladıklan bir gûnü yoktu. O
sıralarda Uluslararası Çalışma Orgütü
(1LO) ve Birleşrniş Mılletler Eğitim, Bi-
lirn ve K.ültür Örgütü'nün (UNESCO)
"Oğretmenlerin Statûsü TavsyesP'niıı
kabul edildiği 5 Ekim 1966'nın yıldö-
nûmü henüz Dünya Öğretmenler Gûnü
olarak kutlanmıyordu. Öğretmen örgüt-
leri, öğretmen okullan, 16 Mart öğret-
men okullannın, 17 Nisan Köy Enstitü-
lerinin kuruluş günlerini kutlamakla ye-
tiniyordu.
12 Eylül faşizmi: işçiler ve gençlerin
yanı sıra öğretmenleri, öğretmen örgüt-
İerini de peşinen suçladı.
lki yüz bin üyelı Tüm Öğretmenler
Birleşme ve Dayanışma Derneğı'nin
(TÖB-DER) 84yöneticisi "gidiörgütve
sınıf egemenliği kurmaya çakştıklan"
gerekçesıyle tutuklandı. Ankara Sıkıyö-
netim Komutanlığı Asken Mahkeme-
si'nde haksız cezalara çarptınldı; örgü-
tün bugünkü değeriyle trilyona varan
malvarlığına el kondu. Ankara 2. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde 1989'da da, ilk
davada bulunamayan 19 yönetici yargı-
lanarak aklandı. Böylece aynı konuda
iki ayn karar ortaya çıktı. Bu hukuk
skandalının düzeltilmesi, TÖB-DER
mallannm öğretmenlere geri verilmesi
için yapılan başvurulardan bugüne de-
ğin sonuç alınamadı.
1943 'te kurulan tlkokııl Öğretmenle-
ri Sağhk ve Sosyal Yardım Sandığı'nın
(İLK.SAN) 12 Eylül'den sonra işleyişin-
deki demokratik yapısı değiştirildi. De-
ğişikliğe göre işbaşına gelen yöneticiler,
öğretmenlerin aylıİdanndan sandığa ke-
silen paralarla arsa ve araba ticareti yap-
tılar. Bu işleri yapanlann yolsuzluklan,
usulsüzlükleri saptandığı için Ankara 6.
Ağır Ceza Mahkemesi İLKSAN'ın 22
yöneticisi hakkında çeşitli cezalar ver-
di, bu cezalan yargıtay onayladı. tLK-
SAN'ın anasözleşmesinin demokratik
yapıya kavuşturulması ve sandık yöne-
timine özgürce seçilmiş öğretmenlerin
gelmesi için yapılan başvurular da so-
nuçsuz kaldı.
Yine 12 Eylül'de binlerce öğretmen
tutuklandı, sürüldü. mesleğinden atıldı,
Sıddık Bilgin gibi işkenceden yaşanunı
yitirenler oldu.
Şimdi düşünelim, öğretmenin malı-
nı. canını alacaksınız, örgütünü dağıta-
caksınız, sonra da kendisine sormadan,
yapılan hatalan düzeltmeden 'gününü
kutiamasTnı isteyeceksiniz. "Eliöpüle-
si" diyerek onu avuttuğunuzu sanacak-
sınız!..
12 Eylül'ün olumsuz izleri henüz geç-
memişken -Hoş hâlâda geçmedi ya- öğ-
retmenler, dağıtılan örgütlerini yeniden
toparlamak için 1988'de EĞİT-DER'i,
1990'da da sandıklannı kurdular. Yine
baskılarla karşılaştılar. Ama onlar yıl-
madı. Bugün hâlâ yasası çıkmamasına
karşın ülkemizde güçlü bir kamu sendi-
kacılığı varsa bunda öğretmenlerin ön-
cü payını unutmamak gerekir.
1984-1991 tarüıleri arasında öğrenim
özgürlüğünün ve can güvenliğinin sağ-
lanamadığı Doğuve Güneydoğu'da 152
öğretmen yaşamıru yitirdi. Geçenlerde
Mersin Tarsus'ta görüldüğü gibi öğret-
menler yurdun çeşitli yerlerinde kuşku-
lu biçımde öldürüldü.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi son
yıllarda Milli Eğitim Bakanhğı (MEB),
üniversite, yüksekokul bitiren herkese
öğretmenlik kapısını açarak mesleği ya-
raladı.
Ülkemizde, ilk öğretmen okulunun
açıldığı 1848 yıhndan bu yana öğret-
menlik uzmanlık isteyen bir meslek ola-
rak kabul edilir. Çağdaş bütün ülkeler-
de de bu böyledir. Hiçbir yenilik. nite-
likli eğitimle insan kişiliğini, toplumu
geliştiren öğretmenin yerini tutmamış-
tır.
Bu yüzden her şeyden önce ögretmen
yetiştirme işini yeniden ele almalıyız.
Bu konuda yüz elli yıllık küçümseneme-
yecek bir birikımimiz var. Öğretmen
okullan, köy öğretmen okullan, eğit-
men kurslan, Köy Enstitüleri, eğitim
enstitüleri, yüksek öğretmen okullan gi-
bi basanlı öğretmen yetiştiren okul ör-
neklerimiz var. Budeneyimlerden yarar-
lanıp bugünün gereklerini de göz önü-
ne alarak öğretmenyetiştirmeye başlan-
malıdır. Üniversitelerimizin eğitim -fa-
külteleri arasında öğretmen yetiştirmey-
le ilgili bir eşgüdüm yoktur. Son 15-20
yıllık YÖK. döneminde gereksinim ö\-
çüsünde, nitelikli öğretmen yetiştirile-
meyeceği anlaşılmıştır.
Köy Enstitülerinin arsa ve binalan
üzerinde açılan öğretmen lisesi ve öğret-
men Anadolu liseleri var. Bu okullar te-
mel alınarak ve süreleri uzatılarak öğret-
men yetiştirmede yeniden kullarulabilir.
MEB ile üniversitenin işbirliği zorunlu-
dur. Sınıf ve dal öğretmenleri planlama-
sı gereksinime göre yapılabilir.
Eğer ögretmen yetiştirme işi yeniden
ve hızla ele alınmazsa bu yıllarda yapıl-
dıgı gibi öğretmen olarak yetişmemiş
kişileri daha uzun yıllar sınıflara soka-
nz.
Sonuç olarak deriz ki yılda bir kez alı-
şılmış sözlerle öğretmenleri ö\Tnek, so-
runlan çözmez. Eğitimin her aşamasın-
daki başan, kesintısız sekız yıla bağla-
nan umutlar ancak öğretmenle gerçek-
leşir. Gerçekten öğretmenliği önemsi-
yor, çocuklanmızın, gençlerin gelece-
ğini düşünüyorsak gerekli adımlan at-
malıyız. Bu konuda ILO ve UNES-
CO'nun tavsıye ettiğı ve dünyanın ge-
lişmiş ülkelerinin kabul ettiği kararlara
uymalıyız. Bu kararlann kimileri şunlar-
dır(_*):
"Oğretimin ileriemesinin büyük ölçü-
de öğretmen kitlesinin eğitsel ve meslck-
sei niteliklerine bağiı oMuğu kabul edil-
meüdin"
"Öğretmenlik mesleği hak ettiğı ka-
musal saygınlığı görmelidir."
"Oğretim üyelerinin kamu hizmeti
sağladığı bir meslek olarak düşünülme-
üdir."
"Öğretmenlerin çalışma koşullan,
eğitimin en yüksek derecede etkinliğini
sağlayacak nitelikte olmalı ve öğretmen-
lere, kendilerini tümüyle mesleksel uğ-
raşlanna adama olanağı vermelidir."
"Öğretmen örgütlerinin eğitim polı-
tikasımn hazırlanmasına katılmalan ge-
rektiğini kabul etmek gerekir."
"Öğretmenlerin mesleksel yetiştiril-
mesi alanında, eşgüdümlü. sistematik
ve sürekli bir araştırma, araştırmacılar
arasında uluslararası planda işbirliğini
ve araştırma sonuçlannm değiş tokuşu-
nu içermelidir."
"Geleceğin öğretmenlerinin yetişti-
rilme gereksinmesini karşılamak için,
yetkili makamlar bu yetiştirmeyi yete-
rince çekici kılmalı ve uygun kurumla-
nnda yeterlı sayıda yer sağlamalıdır."
"Tüm öğretmenler genel, özel ve pe-
dagojik formasyonlannı bir üniversite-
de ya da benzer düzeyde bir yetiştirme
kurumunda, ya da öğretmen yetiştirme
alanında uzmanlaşmış bir okulda edin-
melidirler.'"
. " Yetkililer ve öğretmenler. öğretimin
nitelik ve içeriği ile eğitim tekniklerini
belli bir yönteme göre iyileştirmeye yö-
nelik hizmet içınde yetkinleştirmenin
önernini kabul etmelidirler."
" Öğretmenlerin hizmete alınma poli-
tikası öğretmen örgütleriyle işbirliği ya-
parak hazırlanmalıdır."
(*) ProJ. Dr. Mesut Gûlmez Öğretmenlerin
Statüsü Tavsiyesi (1996ILO-UNESCO Ortak
Belgesi)
ARADABİR
MUHSİNE HELtMOĞLU YAVUZ
Bunca Acı, Özlem, Umut...
Eşber, "Akrep"\n "Hayata ve Aşka Dair" bölü-
münde şöyte diyor: "öyle&turmuş duruyorduk, bir
okyanusun kıyısında. özgür bir sonsuzluktu as-
lında kenannda durduğumuz. Sevgiyle geleceğe
adamıştık varlığımızı. O gelecek, ikimizin değildi
sadece. Sonsuz kalabajıklardık. Sevgimiz ikimize
de yeterdi, onlara da. Öyle oturmuş duruyorduk,
sonra kalktıkyürüdük. Tarih miydi ne..."
Kimsenin geleceği, tek başına kendisinin ola-
maz elbette, sevgisi de iki kişilik... Olmamalıdır
daha doğrusu.... Eşber, bunu çabuk fark edenler-
den. Aynca, başkalanna yapılan haksızlığın acısı-
nı, utancını da kendi yüreğinde duymayı bilen ger-
çek ınsanlardan. Yazı dilini de çok iyi kullanıyor.
Akrep oyununun çoğu yerlerinde oldukça duyar-
lı, şiirsel bir anlatım egemen. Lemi Bilgin de bu
acı dolu şiıri, yüreğinde duyarak oynuyor. Altan
da ikind mahkûm tiplemesinde çok başantı. Le-
mi'nın ne denli titiz, duyarlı, değerli bir sanatçı ol-
duğunu yakından biliyorum. Aynca, bu oyunda-
ki "özel" durumu, onu daha bir duyarlı kılmış. Eş-
ber, dayısının oğlu olduğu için, onun yaşam biçi-
mini, düşüncelerini, davranışlarını, jest ve mimik-
lerini hiç zorlanmadan, büyük bir doğallıkla yan-
sıtıyor. Dahası acılarını, özlemlerini, öfkelerini ve
umutlannı yüreğinde duyabiliyor. Yoksa, sesinin
rengiyle ağlayarak ve gözlerinden süzülen gerçek
gözyaşlannı da özgür bırakarak oynadığı o son
bölümde, bütün salonu da kendisiyle özdeşleş-
tirip, ağlatabilir miydi...
Bu sahnede. hücre komşusunun, henüz tutuk-
luyken, daha hüküm giymeden götürülüp asıldı-
ğını ve artık orada olmadığını bildiği halde, ona
şöyle sesleniyordu: "Beni duyuyor musun... Ci-
nayeti gördüm. Ben bu cinayetin görgü tanığı-
yım. Beni duyuyor musun... Çok utanıyorum. Bu
utancı ömrüm boyunca taşıyacağım ve hep bu
utançla yaşayacağım. Bunlan görmezlikten ge-
len insanların yerine de utanıyorum. Uyuyor mu-
sun... Yorgunsun, biliyorum... Sen, şimdi uyu..."
Işte, seyircilerde oluşan "kitlesel duyahılık" da
tam bu noktada doruğa ulaşıyor ve yaş olup göz-
lerden boşalıyordu.
Insanlar biraz da kendi yaşamlannı zehirieyen
vebirtürlü kurtulamadıkları "akrepler"\n ruhların-
da yarattığı yıkımlara ağlıyorlardı. Sahnede gör-
dükleri, bu duygulann dışavurumunun bir parça-
stydı... Yoksa, bu akreplerin zehirleri çok derin-
deydi ve tüm bedeni sarmıştı. Işte insanlar, Eş-
ber'in Akrep'inden hareketle, ruhlanndaki bu zeh-
ri gözyaşına dönüştürüp akıtmak için ağlıyorlar-
dı.
Ayrıca, birinci mahkûmla seyirci arasında, bü-
yük oranda bir "empati" (kendisini karşısındaki-
nin yerine koyma) gerçekleştirildiğini de gözlem-
ledim. Öyle ya, deniz seviyesinden çok daha aşa-
ğılarda olan, "yerinyedi katdibinde"k\ bu hücre-
lerde görmeyen (fizik olarak) bir insan, bir başına,
nasıl böyle yıllarca kalabilir ve aklını, ruhunu sa-
katlamadan böylesine dipdiri, böylesine yiğitçe,
yaşamını kaldığı yerden ve hiç yılgınlık gösterme-
den, daha bir yüreklice sürdürebilir. Kendisi, "Bel-
leğimdeki şiirleri ve türküleri eskitmeden, idare-
li bir şekilde kullanarak" diyor. Yani bir başka oza-
nın deyişiyle, "Dışarda deli dalgalar/ Gelirduvar-
ları yaiarl Bizi bu sesler oyalarl Aidırma gönül al-
dırma, gönül aidırma" diyerek.
Bu konuda Lemi de, Eşber'le arasında geçen
şu konuşmayı anlattı. Lemi, Eşber'e "Yıllarca, bir
başına, daracık bir hücrede yatarken, gözlerinin
görmemesi bir avantaj olmalı. Görmeyen bir in-
san, hiç değilse, kendisini çevreleyen duvahan
ve o berbat ortamı göremez. Böylece, içinde bu-
lunduğu fiziksel ortam da hiç değilse görsel ola-
rak, onu çok fazla etkilemez" demiş. Bunun üze-
rine Eşber de bu oyuna kaynaklık eden şu olayı
anlatmış: "Hücredeyken, gardiyanların benimle
konuşmaları yasaktı. Bir gün, yine her zamanki
gibi,yemek tabağımı hücre kapısının altından iten
gardiyan, birden kapının kilidini açıp içeri girdi ve
sert bir cisimle duvara vurup çıktı. Ne olduğunu
sorduğumda da 'Akrep' deyip gitti. öldürdün mü
diye bağırdım. Cevap vermedi. Bu durumda,
görmeyen bir insanın çaresizliğini düşünebiliyor
musun... Artık, yorgan yüzüme değse, akrep di-
ye fıhayıp kalkıyor ve heryerde akrep anyordum."
Ve Lemi, anlatımın tam bu noktasında Işte birin-
ci perde" demiş.
Oyunun sonunda birinci mahkûm, okuyamadı-
ğı mektuplarını havaya fırlatıyor ve "Bunca acı,
özlem, umut bu mektuplara sığarmı?" diyor...
ÇORLU İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
1997 1413
KAMBİYO SENETLERİ (ÇEK, POLlÇE VE EMRE
MUHARRER SENET) ÜZERİNDEN HACİZ YOLU İLE
YAPILACAK TAKİP TALEPLERlNDE ÖDEME EMRlNtN
İLANEN TEBLtĞI
Alacaklı ve varsa vekılinm adı. soyadı ve ikametgâhı: trfan Er-
gün, Değirmenköy'Sılıvn. Borçlunun ve varsa kanunı temsılcı-
smın adı, soyadı ve ikametgâhı: Ahmet Demır, Ertuğrul Mah.
Meseret Sk. 27 '3, Tekjrdağ Alacağın Türk parası ile tutan, faız ve
mıktan veislemeyebaşladığı gün 130000.000-TLasılalacak
218.400.000 - TL ışlemış faiz 348.400 000.- TL alacağın takıp
tanhınden ıtibaren işleyecek yüzde 84 reeskont faizı, ıcra mas-
raflan ile tahsılıdır ' Senet \e tanhı 22.12.1995 \adelt
45.000.000.-TLMıkveyine25 1 1996vadelı85 000.000-TL'lık
2 adet senet Yukanda yazılı adresınıze çıkanlan ödeme emn bı-
la teblıg döndûgunden ve zabıta manfetıyle de adresınız tespit
edılemedığınden ışbu ödeme emnnın ılanen tebhğine karar ve-
nlmış olup, vTikanda yazılı borç ve masraflan ışbu ılan tarihin-
den ıtibaren yasal on günlûk sûreyle 10 gün ılavesiyle 20 gün
içınde ödemetuz. takıp dayanagı senet kambiyo senedi nıteliğine
haız değilse keza takıp dayanagı senet altındakı ımzanın sıze ait
olmadığı ıddiasında ısenız yasal 5 günlük süreye 5 gün ılavesiy-
le 10 gün içınde açıkça bir dılekçe ile Tetkık Mercu Hâkımlığrne
bıldirmeniz, aksi takdirde kambiyo senediodfiki imzanınsizden
. sadıf ofanuş sayılacagk ırazanızı haksız yere ınkâr ederseniz se-
nede dayanan takıp konusu alacağın yüzde W u oranın¶
cezasına mahk0um edılece|ınız, borçlu olmadığınız veya bor-
cun ıtfa ve>a ımhal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğra-
dığı hakkında veya yetki itirazınız varsa bunu sebeplen ile bırlık-
te yasal 5 günlük süreye 5 gün ılavesiyle 10 gün içınde Tetkik
Mercıi Hâkımliği'ne bir dılekçe ile bikürerek ıhrazınızın kabulû-
ne daır bir karar getırmediğinız takdirde, cebn icraya devam olu-
nacagı. itiraz edilmedığı ve borç ödenmedığı takdirde 10 günlük
yasal süreye 10 gün ılavesiyle 20 gün içinde 74. madde gereğın-
ce mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapıs ile tazyık-
olunaeağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın
beyanda bulunursanız hapıs ile cezalandınlacağınız hususu borç-
lu Ahmet Demır'e ılanen teblığ olunur. 23.10.1997Basın: 50945
MUHABBETP7
A
ŞAHİN „ METİN _ EMRE T
, KEMAL
AYDIN KARATAŞ SALTIK KAPLAN
A 1-AC1Y1 SAR EYLEDILER
2-YABANCI
3-SUDA BAUX > \N GİT>ER
[FFTTEN MAMRUM OLAN
B
1-YANDIRnORSUN
2-HASTADLŞTTM
VBIS DERD1M S \R 1D\
4-D1NLEYIN 4GALUİ
» E N FELECICORDÜM
»-SARAYlfOLir
TEL: 0212. 527 52 61 FAX 0212. 513 50 87
BOZACAADA KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1993,19 Esas. -1995,30 Karar.
Davacılar Atanaş Malamatın ve arkadaşlan vekılı Av. N'ejat Hamlaabaşı tarafından davalı Hazine aleyhine
açılan kadastro tespitıne itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonucunda açılan davanuı reddine ılişkın
mahkememızden venlen 18 7.1995 tarih ve 1993 19 esas, 1995 30 karar sayılı ilamı davacılardan Vasıliki
Arolalu, Yanı Sayranoza'ya teblığ edilemediğınden işbu karann gazete ile ılanen teNiğıne karar venlmekle ış-
bu ılanın gazete yayımından ıtibaren 15 gün sonra teblığ edilmış sayılacağı Teblıgat Kanunu'nun ılgüı hûkmü
gercğmce ilan olunur. Basın: 50982
PENCERE -ı
Öğretmenin Yeniden
Doğuşu...
24 Kasım "öğretmenler Günü "dür.
Çoktan beri unutulan öğretmen bu yıl anımsanır
gibi oldu. Çünkü "8 yıllıkzorunlu eğitim" gündeme
girince, yönetim hizaya geldi. . .
Yeterlimi?.. - ' .
Hayır...
Ne öğretmen şıp diye yetişir, ne de '8 yıllık zo-
runlu öğretim' bir ya da beş yılda meyvelerini ve-
rir. Kırk yılda yıktığımtzı bir yıtda yapmak olanaksız-
dır.
Batı uygariığının ardında iki yüzyıllık Aydınlanma
felsefesinin öğrenim süreci var.
Ya Türkiye'de?..
Biz medrese öğrenimini 1924'te yıktık; ama, irti-
ca çok partili rejimle hortladı; öğretmen düşmanlı-
ğı başladı.
Neden?
•
Avrupa'da sanayileşme devrimi burjuva smıfını
yaratmıştı. Burjuvazi, fabrika ve banka demektir.
1923 Türkiyesi'nde ne fabrika vardı, ne ulusal ban-
ka, ne de burjuva sınrfı!.. Peki 'cumhuriyet, laiklik,
demokrasi'; en kısa deyişle 'Aydınlanma Devrimi'
çorak Anadolu'da nasıl tohumlanacaktı?..
Kültür devrimiyle!..
Kültür Frenkçe'de ekip biçmek demek!.. Anado-
lu'da yetişen genç kuşaklan kültür devriminin eği-
tim çarkından geçirebilirsek, cumhuriyete ve de-
mokrasiye açılışın "yeni insan" kişiliğindeki değişi-
mini sağlayabilirdik. Türkiye Aydınlanmasrnda sa-
nayileşme, bu süreçte altyapısını oluşturacaktı.
Gazi ne diyordu:
"öğretmenler!.. Gelecek kuşaklar sizin eseriniz
olacaktıri.."
1923 Devrimi özgün bir modeldir, öncelikler ve
sonralıklar bakımından, Anadolu Aydınlanması, Ba-
tı'dakınden farklıdır. Cumhuriyetin öğretmeni Tür-
kiye'de dünyadaki ömeklerden daha değişik btr iş-
lev üstlendi. Okullardaöğrenciye Rousseau, Dtde-
rot, Voltaire ve daha başka aydınlanmacılann bel-
letilmesi, çağdaş uygarlığa uzanan yolda öğretim
seferberliğinin önceliğini vurgular. Bugün ıslam
coğrafyasında demokrasiye en yakın toplumun
Türkiye olması rastlantı değil...
•
Çok partili rejime geçtikten sonra özgürlükleri
karşıdevrim politikasının araçlan gibi kullanan tu-
tucu ve gerici güçlerin yükselttikleri öğretmen düş-
manlığı boşuna değil... Cumhunyetin öğretmenine
düşmanlıkta, sağcı partiler irtica ile işbiriiğine gir-
diler. Kültür düşmanlığı azgınlığa dönüştü, öğret-
men dövüldü, aşağılandı, sürüldü; öğretmenin def-
teridürüldü. 12 Eylül faşizmi bu süreçte bir aşama-
dır.
Medrese öğretimi çok partili rejimde hortlatıldı...
Pekı, iş işten geçti mi?..
Hayır...
Devrim ve karşıdevrimin gelgitlerinde yaşayan
Türkiye, çağdaş bir atılımı yapabilecek güçleri top-
lumun yapısında banndınyon yeter ki o güçlerin el-
leri kollan bağlanmasın!.. TÖS {Türkiye öğretmen-
ler Sendikası) 27 Mayıs devriminden sonra kurul-
muştu; 12 Mart karşıdevriminde kapatıldı" Öğret-'
menler yeniden örgütlenmek için TÖB-DER (TürW-
ye Öğretmenler Demeği) çevresinde birieştiler. 12
Eylül faşizmi TÖB-DER'i de kapattı. Bu kez Eğitim-
Sen kuruldu. TÖS'ün 70 bini aşkın üyesi, 535 şu-
besi vardı; bugün Eğitim-Sen'in 120 bin üyesi var.
Yakiaşık 450 bine erişen öğretmen ordusu örgüt-
lenmeye çabalıyor. 8 yıllık zorunlu öğretimi bu or-
du başanya ulaştıracak...
Öğretmenler Günü, 1997'de, buatılımın arifesin-
de kutlandı...
Bayram yakındır.
KÜÇÜK SAHNE
SADRİ ALISIK TİYATROSU
1UKMSMARLADK
2 BÖLÜM
Yazan Srfım tleri
Yöneten Alrye Uzunatâğan
Dekor Duy^u Sağıroğlu
Kostüm Çdpan llhan
Oynayanlar
Çelptn llhün, Nurselı İia
Koksal Engur, Aytaç Otiuna
ıı liıCuma 23.15IC.tısi 18OO-21.15fPaıar 15.00
8 ve 9 Aralık Tarihlerınde Alakov Yunus Emre Kültür Mrk.'nde
Td: 661 38 95 Saat: 19.00 ve 21.15'de
Bıletlmma. Taksrm Mrriez, Suadıyt, Kumelı, Akmerkcz Vakkarama'krıia,
AKM'itvt Akmerkez Sht ımia^asmJusahlmaküdır
Tel.: 0212 292 39 19
RESİM ve HEYKEL
MÜZELERİ DERNEĞİ
YALÇIN SADAK
R e s i m T a r i h i
Her teartcsi 14.30 -16.30
Tel : (0212) 249 39 94
Bakırköy Sanat Galerisi
"ARMON1"
Resim Sergisi
29Kasım-14Aralık'97
Salıh ACAR
Mine ARASAN
Prof.Dr. Nahz ÇAMUBEL
Tankut BİLGE
Gülden KUT
Kemal ALPAĞAN
Nıho! GÜRES
NihatYAVAŞ
Habib GEREZ
Neriman OYMAN
Atılla AKBATUR
Nilgün TÜZÜNTÜRK
Ahmet RZA
Şebnem ALADAR
GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK
RESİM
SANAT TARİHl
ÇOCUKLARLARESİM
HERYAŞGRUBUNAYÖNELIK
GRUPLARLA
HAFÎAİÇİ-HAHASONU
KayiUanma devam etmettedir.
Istanbul Cd No 88 Bakırköy / Tel (0212) 572 43 36-572 82 64
TİYATRO BAKIŞ
..Ataturkucanlandırantıyatro
sahnelerînın büyük ustası Haluk Kurtoglu
dıyebılirım ki hayaltnın oyununu oynuyor
Etdogan SEVGİN
SABAH 14.11.1997
Oaat UckuzJıtırbe:
YönetenHakan Altıner Müzik: Cem idiz
AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ
Zcytinoğlu C^d. No : S
Tel : 282 57 80
NEIL SIMON
ÇIPLftK
KOMEDI i DULUÎ.I
Türkçesı: Betül MARDİN Yöneten: Cöksel KORTAY
Göksel Kortay • Alp Cyken - Ö2)em Savaş - Hakân Gerçek
EFESANATEVİ
OrOkbr Cd. Bahçeler Sk No: 20 Mecidiycköy
Tel: 212 94 82
246 35 89 247 36 34
îerence Mc Nally
MARIA
CALLAS
13.19.2C &ra!,kS«t 21
Çarşjmba / Perşembe / Cuma 21.00 Cumartesi 15.00-21.00 Pazar 15.00
Biletler : GİSELER ve VAKKORAMALAR
17-18 Kasım Saat 19 00-21 15
Yunus Emre Kultür Merkezı Tel 66138 95
24-2S Kasım 1-2 Aralık Saat 19 00-21 15
Harbıy c Kenter Tıyatrosu Tcl. 246 35 89
Galeri
* ilanlarınız
tf İçin:
S
i 293 89 78
| (3hat)
Nutuk un Okıtnusunun
70. Vılı Nedenıylc
Mustafa Kemal Atatürk
NUTUK
Yaıumayan: Musfik KENTER
23K3sırn Saa' 15 GI
6-7 Aralık Saal 15 00
CANSEN ERCAN
Resim Sergisi
22 Kasım - 20 Aralık '97
. Ihlamur Yotu No 10 O 2
Td 10212)2319087 Teşvfcye-IST
I! 00-11 00 atnı opfaır
ISIII! CİLEIISİ
BILES OCAL
Resim Sergisi
21 Kasım-17 Arahk'97
te gûnû lanç lwrg«n 1100-19 00 an» açıM»
btlâalCd BtaTiraPaynHo 2D6K 2D 203
Beyoğlu-İsanbHİ Ttlffar 10212) 24515 08
AGUSTOS KÜLTÜR MERKEZİ
"Dünden bugüne intemet bağlantısı"
COMPU MEDDAH
Oyunlaştıran ve oynayan
CAN DOÖAN
"AYAKÜSTÜ-to^i "
IJDoo
"
o
'rL
Her Çaışamba SaatîO 00 de Beyoğlu Muammer Karaca Ttyalrosunaa
Oyun MeHerını tıyatro gışesınden lemın edebılırsınn
Rezervasyon ve toplu sahş çn Tel 0 2t2 249 03 47 Gışe Tel 252 59 35
aiiç
21.00- 24.00 arası
CD i.
\r Q2Ü.\ nû.%
1.00- 24.00 i
Türk Sanat Müziği Fasıl'ıGazelecı Efol Decnek Sok. No 15/A Beyogkj-ISTANBUL Rez.: (0212) 252 47 S7
(AOas Sıneması Çıkışıj
HER PERŞEMBE
ı II U
Çarjamba Cuma Cumartesi
SONAT & ORHAN
Orukdy
RezTel: 0212-236 63 42
Tiyatro
İlanlarınız
İçin
(0212)2938978(3hat)
EYÜPİŞ
MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞt'NDEN
Dosya No: 1997/194
Davacı Turhan Kaçar ve-
falı Av. Hıdır Akkaya tara-
findan davalı Hıkmet Oğuz
aleyhine mahkememize açı-
lan tazmınat davasının Da-
valı: Hıkmet Oğuz - Kışla
Cad. Paşmakçı Sitesi No
342 Topçulardst. adresi
meçhul kaldığı, davetiyelere
ve zabıtaya yazılau yazı ce-
vaplanndan anlaşılmış ve
davalıya 7201 sayılı tebligat
kanununun 28. ve mûteakjp
maddelen gereğince ilanen
tebligat yapılmasına karar
verilmiş, verilen karar gere-
ğince duruşmanın bırakılcfa-
ğı 25. 12.1997 gûnû saat
10.30'da mahkememizde
hazır bulunmanız veya ken-
dima bir vekılle temsil ettir-
meniz, aksi takdirde yoklu-
ğunuzda karar venleceği,
dava dılekçesı yerine kaim
olmak ûzere ilanen tebliğ
olunur. Basın: 51668
SAMSUN1.ASIİYE
HUKLTC
MAHKEMESİ'NDEN
Davac\ Emme Gül vekiİ!
Av Refik Motal tarafindan
davalı nûius ıdaresı aleyhine
açıtmış bulunan gaiplik dava-
sının soounda: Da\anın kabu-
lü ile davacı Emıne Gül'ün
babası olan ve Bayburt mer-
kez Kurbanpınar köyü kütûk
49'da nûfiisa kayıtlı Alı ve
Hatıce'den olma 1322 do-
ğumlu Yakup Gül'ûn M. >a-
sasmm 32. maddesi gereğİDce
gaıplığıne karar venlmış olup
ılanın karar tebhğinekaım ol-
mak üzere ılan olunur.
Basın: 52882
SARIYERSULH
HUKUK HAKtMLİĞt
Sayı: 1997/1070
Mahkememizin 1997
/ 1070 Esas 1997 / 1056
Karar sayılı ilamıyla
Adana, Merkez, Reşat-
bey, aile sua 18, cüt
38/02, sıra 107'de nüfu-
sa kayıtlı Sakıp ile Tür-
kân'dan olma 24.9.1970
doğumlu Ömer Metın
Sabancı'nın babası Sa-
kıp Sabancı'nm velayeti
altına alındığı hususu
ilan olunur.Basın: 53109