27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatörii Hikmet Çetinkaya # Yazıışleri Müdurlen. tbrahim Yüdız - Dinç Tavanç # Sorurnlu Müdür Fikret tlkiz • Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara •üörsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberier Şinasi Danışoğlu • Ktıhbardi Cengiz Yıldınm # Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kültur Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücefanan • Vlakakler Sami karaören • Düzehme AbduDah YazH3 0Fotograf Erdoğaıı Köseoğlu #Bilgı-Belge Edibe Buğra • Yuıt Haberien Mehmet Faraç Yaym Kuıuiu. Ühan Sdçuk (Başkan), Orhan Erinç, OkU> Kortböke, Hikmet Çetinka)a, Şökran Soner, Ergan Bakı, Dinç Tayanç, İbrahfcn Yüdız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbi). Hakan Kın. AnkaraTemsilcısı: Mustafa Balbay AtatürkBuNanNo: 125,Kat:4,Bakanlıklar-AnkaraTel:4195020(7haî), Faks: 4195027 • Lzmır Temsilcısi. Serdar Kızık, H. Zıya Blv. 1352 S.2/3Tel:4411220, Faks 4419117»Adana Temsi]cisi:Çe«mYî|enotJu, tnönüCd 119S.No:l Kat 1. Tel.363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Mudurü C stün Akmen • Koordmatör Ahmet Korulsan # Muhasete- Büfcnt Yaw»tdare Hûrçn Cârer • lşletme. Önder Çeük • Bıİp- tşlem NıO tnal • Bılgısavaı Sıstem Müıüvet ÇUer • Satt, Fazjkt Kuza MEDVA C: • Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Mudür Gülbin Erduran 9 Koorduıatör Reh» Işıtman # Genel Müdür Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-513 8460-61.Faks 5138463 Yavnnlajaa >e Basan: Yeni Gun Haber Aıansı, Basın ve Yayıncılık A Ş. Türkocajı Cad 39 4] Cagaloglu 34334 Ist PK. 246 tstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0.212)513 85 95 22KASIM1997 Imsak: 5.22 Güneş: 6.53 Öğle: 11.57 tkindi: 14.25 Akşam: 16.48 Yatsı: 18.13 Lagerfeld modadan çekildi • Ekonomi Servisi - 1983 yılından beri Chanel dizaynlannı yapan ünlü modacı Karl Lagerfeld'ın eylül aytndan bu yana moda dünyasından çekildigi bildirildi. Son yıllarda 100 milyon frankın üzerinde kaybı olan Karl Lagerfeld bazı kaynaklara göre Vendome grubunun etıketlenni kullanma hakkını satm aldı. Vendome Grubu. Dunhıll, Piaget, Montblanc gibı markalan içeriyor. Orman Bakanlığı'na 22 trilyon • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Orman Bakanlığf nın bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda21 trilyon 901 milyar lira olarak İcabul edildi. Orman Bakanı Ersin Taranoğlu, bakanlığıyla ilgilı haksız atama kararlanna ilışkin eleştirilerin doğru olmadığını söyledi. Ormancılığın ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Taranoğlu, iyi önlem alınmaması durumunda ormancılığın ve Orman Bakanlığı"nın 3-5 yıl ıçınde 'duvara vuracağını' söyledi. Hayvan hakları yasası • ANKARA (AA) - Hayvan haklan. yasa ıle güvence altına alınacak. Çevre Bakanlığı tarafından hazırlanan Hayvanlan Koruma Yasa Tasansı'na göre, hayvanlara işkence ve kötû muamele yapanlara 3 milyon ıle 500 milyon lira para cezası verilecek. Kışısel sorumluluklanna bağlı bır nedenle hayvanlann ölümüne yol açanlara 10 milyon, hayvanlarla cinsel ilişkide bulunanlara ıse 100 milyon. lira para cezası verilecek. Gökçek'in hileli ağaç baynamı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP'li eski Bayındırlık ve Iskân Bakanı Ce\at Ayhan tarafından, protokolle RP'lı Ankara Anakent Beledıyesi'ne yapılan 1 milyon metrekarelik arazı tahsisini yeni Bakan Yaşar Topçu iptal ettı. Beledıye Başkanı Melih Gökçek, yargı karanyla alamadığı arazıde kooperatif yapılaşmasını engellemek için ağaçlandırma çalışmalan başlattı. TBVIA'ya destek • İstanbul Haber Servisi - Bahçeliev Ier Beledıyesi 'Her yakaya bir yaprak' kampanyasına katılarak Şinnevler Meydanı'nda TEMA'nın erozyonla mücadelpsme destek verdi. Ders kitaplarında cinsiyet aynmcılığı giderek artıyor; laiklik, 70 yıl öncesinde olduğu kadar iyi açıklanmıyor Mutfak kadının, ldtap erkeğin...FİGENATALAY ' Ders kitaplan, Cumhuriyetin ilk yıllann- dan bu yana olumsuz yönde büyük bir de- ğişime uğradı. Bugünkü ders kitaplan; eği- time verilen değer, yurttaşlık bilinci, cin- siyetçilik, laiklik gıbi konularda, 70 yıl ön- cesine göre gerici ve çağdışı. Siyaset bilimi uzmanı, araştırmacı Fir- devs Helvacıoğlu. ders kitaplannı "cinsi- yetçüik", "laikBk". "eğitime verflendeğer". "yurttaşük bilinci'" açılanndan inceledi ve çok çarpıcı sonuçlara ulaştı. Cumhuriyetin ilk yıllannda okutulan ders kitaplanndan bazı örnekler: Eğitime verilen değer: Bu konuda 1938 tarihinde. Devlet Basıme- vi 'nce basılmış "Köy EğitmenJeri tçin tkin- ci Yıl Kılavuzu"adlı kıtaptan iki örnek: -"Mümkün olduğu kadar çocuklann kendi hatalannı kendilerine düzettör." -"Çocuklan mümkün olduğu kadar çok konuşturmağa, düzgün konuşturmağa ve serbest auşarmağa gayret et L fak tefek ku- surian olursa bir daha yapmamalannı tem- bihle ve affeC K a d ı n : "Siyasa, bügi, ekonomi alan- lannda, sö/ün kısası her \erde ve her işte Tûrk kadını ve erkeğinin el biriiği ve eşitli- • Ders kitaplannı inceleyen siyaset bilimi uzmanı Helvacıoğlu, "Cumhuriyetin ilk yıllanndaki şık, bedenlerini gizlemeyen giysiler giyen kadınlann yerini başlan kapalı, deforme vücutlu kadınlar aldı" diyor. ğigözeçarpmaktadır/*(Tanh, 5. sınıf, 1936, Devlet Basımevı.) "Dinle ilgisi olmadığı halde cahillerin ve göreneğe bağlı olanlann gözünde bir din ala- raeti olan fes de atıldı... Türk kadını sağu- ğa uygun olmayan çarşaftan, peçeden kur- tuWu."(Tarih, 5. sınıf. 1936, Devlet Bası- mevı.) L a i k l i k : "Yeni Türk dev»eti.dini dün- ya is.lerine karıştırmaktan ileri gelen bütün kötülükleri bütün bozukluklan pek iyi bü- diğiiçin din vedevlet işlerini birbirinden ayır- mak, yani laikliği ilan etmek yolunu tuttu." "Eski mahkemelerde kadı denilen bir adam. davacılan, şahitleri dinler, şeriata görehükmünü verirdL Kadılarmedreseden çıkarlardı. Çoğu okumağı, yazmağı bileeyi bilmezdi. Şeriat denilen şey ise, on iki asır önce. çöl Araplannın adetlerine göre kurul- muş kaidelerdi; medeni bir millete gelmez- dL"(Tarih orta 3. Sadri Ertem-Kaam Na- mi Dum. Maarif Matbaası, Ankara 1941.) »ahşveriş için seyahatier yapb. Bu suret- le Muhammed, Musa dini ili Hıristiyanhk hakkında bilgi sahibi oldu. Muhammed, çok anlayışlı bir ûısandı. Arap kabilelerinin putlara tapmalaruu, dağmık olarak yaşa- malannı, geri ahlakveadetlerini hiç hoş gör- mûyordu. Ydlarca vaktini düşûnmekie ge- çirdL Sonra birtanrryagerek olduğunu ysy- mağa başiadt Fakat ilk zamanlarda kendi- sine pek az Idmse inandı.'7 (Tarih, 5. sınıf, 1936, Devlet Basımevi.) HeK'acıoğlu, laikliğin son yıllarda oku- tulan ders kitaplarında, kuru bir tanım dı- şında öğrencilere anlatılmadığını söyledi. Cinsiyet ayınmcılığı: Buyıl basılmış Millı Eğırim Bakanlığı ilkokul ders kitaplannı inceledikten sonra ders ki- taplanndaki cinsiyet aynmcıhğının giderek artmakta olduğunu belirleyen Helvacıoğ- lu. "Cumhuriyetin ilk yıDanndaki şık, be- denlerini gizlemeyen giysüergiyen, kendin- den emin bir üadeyle bakan kadınlann ye- rini başlan kapah. iğreti gülüşlü. deforme vücutlu kadınlar aJdı" dedi. Ö r n e k l e r : "Annemiz, yemek yap- tnaya başlamadan önce, hangj yemeğj pişi- receğini düşünur. Düşündüğü yemeği yap- maya karar verir. Daha sonra da yemek için gerekli olan malzemeyi bir araya geti- rir. Onlan sırası ile ayıklar, yıkar ve doğrar. Yani yapacağı işleri befli bir sıraya koyar." "Annemiz"in yemek pişirmesi, Hayat Bilgisı 3. Sınıf ders kitabında "Planh Ça- bşahm" başlıklı yazıya konu oldu. "Anne- miz"in. yani kadınlann. "Planh Çahşma- 9"nın ev dışında "gerçddeşmesi'' pek müm- kün görülmediğinden, "mutfak işleri"uy- gun bulundu. Diğer ders kitaplarında da du- rum pek farklı değil. Bu kitaplardaki an- neler, sürekli temizlik, yemek, turşu. salça yapıyor, çamaşır, bulaşık yıkıyor, çocuk bakıyor. Babalar ise "ailenin başkam"ola- rak tanımlanıyor ve "aile bire>lerini doyur- mak, onlann sosyal ihtrvaçlannı karşıla- mak için para kazaıunak durumunda"ol- duklan belirtiliyor. {Citaplardakı kız ço- cuklannın geleceği de şimdiden belirlen- miş. Onlar da ev işlerinde annelerine yar- dım ediyor ve "potansiyel anne" oldukla- nnı unutmamalan sağlanıyor. Erkek ço- cuklar ise kitap okuyor. Gülhane J ye şiiryağdı Koca bir yaz geçti. Gün boyu sortuna kadar açılmış hoparlörlerden yükselen ciy ak ciyak ve birbirine kanşmış şarkılar dinledL Dikildiği yerden günde üç seans tel cambazjnı seyretti. Dumanlar sa\uran mangaldan yükselen sucuk-ekmek kokulanyla ge- çirdi günlerini. İtişen kakışan, gülen somurtan ka- labahklann arasında sessiztiği özledi. Annesini yi- tirmiş çocuklann ağlamalanna, çocuğunu arayan annelerin paniğine tanık oldu. Akşam karanhğı bas- ögında ucuz şaraplannı bitirip şişelerini ayaklan- nın dibinde kıran a\yaşlarla sohbet etmeye zorlan- dı. Cünler geçti. Bildik sesler çahndı kulağına. Göç- men kuşlann ayrdık türküleriydi. Yaklaşan o bü- yük ve büyülü sessiztiği düşlemeye kmııldu. Yaprak- lar hızla yeşilden sanya dönerken doğanın renk cümbüşünden kınk dökük şiirier çağnştı. Ayakla- nnın alü sannın ve kah>erenginin bütün tonlany- la bezendiğinde, utangaç ve muzip bir gülücük süs- ledi ağzmm loyısuu."Yakında tek yaprak kalacak" drve mınldandu "sadece benim yaprağun kalacak". Sonra Gülhane'ye sessizliğin şüri indi. Kaç yılhk ar- kadaşı park bekçisi ve o baş başa kaldılar. Gülha- ne'de arbk sonbahann sultanhğı var ve sessizliğin şüri... (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) TEB Başkanı Domaç: Firmalar kârlannı maksimize etmek istiyor Uaçta zaııı baskısina teplri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Türk Eczacılan Bırligi (TEB), ilaç fıyatlanna yeniden yüzde 45'lik zam almak için Sağlık Bakanlığı'na baskı yapan üreticilere tepkı gösterdi. TEB Başkam Mehmet Domaç, firmalann yılın 1.5 aylık son dönemini kapsayan fıyat artışına ilişkin gerekçelerini yalanlayarak döviz kurlanndaki artıştan bile daha fazla kazanç sağlayan ilaç firmalannın 'kârlannı maksimize etmek istediklerini 1 belirtti.tlaç üreticilerinin isteminin normal olmadığım belirten Domaç, yurttaşlar ilaç fiyatlanna ulaşamazken, firmalann yüzde 45 oranında zam istemelerinin inandıncılıktan uzak olduğunu kaydetti. Firmalann fahiş artış öngördüklerini belirten Domaç, bunun pazarlık payını yüksek turma amacından kaynaklandığını söyledi. ilaç fıyatlanna 1997 yılının başmdan beri ocakta vüzde 18. haziranda yüzde 15 ve agustosta da yüzde 15 zam yapıldığrnı hatırlatan Domaç, her yeni artışın bir önceki oran üzerinden yapıldığına dikkat çekti. Toplam artışın yüzde 56'ya ulaştığını belirten Domaç. "Daha da fazla kâr etmek istiyorlar" dedi. Firmalann yüksek orandaki zam istemleri için döviz kurlanndaki artışı gerekçe gösterdiklerini belirten Domaç, ilaç fiyatlanndaki artışın dolar ve mark fiyatlanyla eşit düzeyde gittiğine işaret etti. Domaç, firmalann istedikleri oranı almalan durumunda, yıl başından beri gelen zamlann yüzde 126'ya çıkacağını, bunun da döviz kurlannın 'anonnal' derecede üzerinde olduğunu kaydetti. Boğaziçi'ni kurtarmak için Uznaya halkıyla dayanışmalıyız 6 Kardeş kent' Novorossisk OKTAYEKİNCİ Boğaziçi 'ndeki tanker tra- fiğinin daha da yoğunlaş- ması anlamına gelen "Bakû- NovntMask" petrol boru hat- tı artıkdevrede... Bu hattın "sürekD" hiz- mete girmesi nedeniyle ge- çen günlerde Bakû'de dü- zenlenen törene Başbakan Mesut Yılmaz da katılmış- tı. Hazar petrolünün Akde- niz'e aktanlması için "Ba- kû-Ceyhan" bonı hattı pro- jesini savunmak uzere bu ^ j rak katılan Yılmaz, petrol Karadenize akmaya başla- dıktan sonra Türkiye'ye dön- dü. Azerbaycan Cumhurbaş- kanı Haydar Aliyev'in bu nazik konuğunu kırmaya- rak;"Biz Bakû-Ceyhan hat- tmı da destekhyoruz, ama son karan şirketler vere- cek_" şeklindeki diplomatik konuşması ise Türkiye'nin bu törene katılmasının tek "teseflTkaynağıoldu... Cehennem günlerine doğru Aslında, Bakû petrolünün Rusya'nın Karadeniz'deki Novorossisk Limanı'ndan tankerlere yüklenmeye baş- laması, sadece İstanbul de- ğil bizzat Novorossisk açı- sından da "cehennem gün- lerinin'' habercisi sayılır. Çünkü, sonbelirlemelere göre Boğazlar'dan geçen pet- rol miktan "şündOik" yılda 60 milyon tona ulaşmış du- rumda. Buna karşm Novo- rossisk yakın gelecekte tüm Kafkas petrolleri için devre- ye girdiğinde, "tekbaşına" bu liman "yüda 100 mflyon ton" petrolü tankerlere yük- leyecek. Bu tankerlerin de Boğaziçi'ni kullanması ise bu "dünyaSÎTi"nin bir Pa- nama Kanah'na dönüşme- si ve yine bugüne dek yaşa- nan kazalann ve kaza riski- nin "3 kat artmaa*' anlamı- na gelecek... • Bakû petrolünün Karadeniz'deki Novorossisk Limanı'na pompalanması, Boğaziçi'ndeki tanker trafiğinin daha da yoğunlaşması demek. Bu limanın bir petrol cehennemine dönüşmesine karşı çıkan "Uznaya halkı" İstanbul'un petrol kanalına dönüşmesini istemeyenler için tarihe geçecek bir "çevre dayanışmasına" çoktan hazır. Ömeğin Milliyet'ten Ni- hlfer Kuyaş da gazetesinde ertesı gün yer alan yazısın- da şu bilgileri veriyordu: "1988'de başlayıp 2000 yı- hnda tamamlanması bekle- nen yeni terminallerde, pet- rolün büyük tankerlere kry> dan beş kilometre açıktaki yüzer doldurma istasyonla- nndan yüklenmesi öngörü- lüyor. (_) Uznayahlar firtma- lar nedeniyle bunun felake- te davetiye anlamınageldiği- ni fleri sürüyor." Böylesi bir kullanımın Novorossisk Limanı ve ken- ti açısından da "cehennem ortamı" yaratacağı ise daha bugünden yaşanmaya baş- lanmış durumda. Geçen Eylül (1997) ayı sonlannda Yunanistan'ın Vfe- nizelosadlı gemisinde Kara- deniz turu yapılarak düzen- lenen Din. Bilim ve Çevre Sempozyumu'na katılan ga- zeteciler. bu konudaki çar- pıcı gözlemlerinı aynntıla- nyla aktarmışlardı. Bu gözlemler, "Novoros- sisk halkı ve yerel belediye. e-posta: tan @ prizma.net tr giderek yükselen bir tepkiy- le, bu kentin petrol h'manı olmasına ve yeni planlanan terminal projelerine şiddet- lekarşı çıkıyorlar" şekJınde- ki "çe\Te naberieri>1e r> de birleşince, Türkiye ve özel- likle İstanbul açısından "e|- siz bir oianağın' 1 değerlen- dirilmesi gereğı ve "şans* doğuyor. İstanbul ile bir anlamda "yazgı birüği" ıçinde olan Novorossisk halkmın ve be- lediyesinin Moskova hükü- metine ve petrol şirketleri- ne karşı bu yaşamsal direni- şini öncelikle yine "tstan- bul'un desteklemesi" gere- kıyor. İşbirüği platformu Böylece Türkiye, Bakû- Ceyhan projesıni sıradan bir ekonomik hedef olarak de- ğil, bir "insanlıkgnrevr ola- rak sa\ıınma gücünü de el- de ederek "uluslararası bir saNgnılık" içinde tartışma- larakatılabilir... Zaten bugüne dek izlenen politikadakı; "Boğaziçi'nin evrensel değer taşıyan kültür, tarih ve doğa zenginüğini ko- nımakhedefınr hâlâ on pla- na çıkartmamış olmamızın eksıkliğıni yaşamıyor mu- yuz?.. Benzer şekilde "Istan- bul'un ortasmda petrol ka- nauna izin verilemez" diye- ceğimize. petrolün "güven- K"(!) geçişi için radar sis- temleri peşinde koşarak uy- garlık değerimizi korumak- tan hep ödün vermiyor mu- yuz? tşte şımdi bu yanhştan dö- nebilmek için bizi "yahuz bırakmayacak" olan bir "dosüa" el ele vermek üze- re tanhi bir olanakla karşı karşıyayız. Dünyanın dört bir köşesi- ne giderek sayısız "kardeş kenf bulan yöneticiler, bir an önce Karadeniz'in kuzeyine doğru yola çıkarak bu listenin en başına "Novorossisk'i" yazmanın adımını atmalılar MESELA DEDIK ERDAL ATABEK Oon günlerde olup bitenler va- O tandaşlanmızı yürürlükte olan kanunlar konusunda aydınlatmak- ta geç kaldığımızı göstermektedir. Vatandaşlarımızın kendılerini ana- yasa ve yasalann güvencesi altın- da olduğunu sanmalarından kay- naklanan bu yanlışı düzettmek, bi- rilerinin görevi olmalıdır. Bu; güç, ama önemli görevi Mesela Dedik ekibi olarak üstlenmiş bulunuyo- ruz. (Öyle değil mi sevgili Kamil?). Ekibimizin çizeri sevgili Kamil Ma- saracı belki bildiğiniz gibi orman mühendisidir. Bu bakımdan da 'or- man kanunu' denen günlük haya- tı düzenleyen esas kurallan bilme- de, önemli katkılan bulunmaktadır. Gerçi 'orman kanunu'nu yapanlar, muhendislerdeğildir, amagenede hayatın içinde pişmiş olmanın avan- tajı hepimiz için geçerlidir. Şimdi iş- bu kanun, değerli kardeşımiz Fik- ret ilkiz ve arkadaşlan tarafından hukuk faküttesinde okunmuş değil- dir, ama bu bile Fikret İlkiz ve arka- daşlannın bu kanunu bilmedikteri an- lamına gelmez. Biz işte üzerimize düşeni yapıyor, bu kanunu bilme- yenlere ileride 'hukuk el kitabı' ola- cak kanunlann ilkini -ücretsiz tara- fından- sunuyoruz. Orman Kanunu - Madde 1 fşbu orman denen mekânda ya- 1 şamahakkıbirinci derecede güç- lülerindir. Güçlüler, hertüriü hakkın sahibidir. Güçlüler, herhangi birşe- Orman Kanunu yi almak için istemde bulunmak, dilekçe vermek, izin almak gibi ge- reksiz işlerden bağışıktır. Canlan ne isterse. ne zaman isterse, nerede isterse yapmaya mezunduriar. 'Orman kanunu'nun birinci mad- desı budur. Bu maddenin heıtıan- gi bir biçimde tebdil, tağyir, tadil, te- cil edilmesi mümkün değildir. Bu maddeyi medeni kanunla, icra ve iflas kanunuyla yorumlamak dahi söz konusu olamamıştır. Onun için hukuk otoriteleri ve mevzuat dahi- leri, bu madde karşısında sus pus olmuşlar, tabir caizse dillerini yut- muşlardır. Bu madde hakkında diyecekleri olup olmadığı sorulan 'aslan' esne- miş, 'kaplan' kuyruğunu sallaya- rak önemli bir beyanda bulunmuş, 'kartal' ise iki turatarak uzaklaşmış- tır. Parmak kaldırarak bır şey söy- leyeceğını beyan eden tavşan, üze- rine çullanan kartal tarafından bir pa- nele götürülmek üzere hava yoluy- la seyahate çıkmıştr. Bu bakımdan 'orman kanunu' üzerinde görüş alı- namamıştır. Maddenin kısaltılarak yeniden yazılması için hazırlanan redaksiyon kurulu çalışmalannı bi- timniş, maddenin yeni biçimi şöyle olmuştur: Madde 1 - Güçlü haklıdır. Güçsüz haksızdır. Orman Kanunu - Madde 2 Madde 2- Kumazlar (da güçlü- lerden sonra) haklıdır. Kur- nazlık bilmeyenler haksızdır. Tilkiler, çakallar, kokarcalar, zehir- siz yılanlartarafından savunulan bu madde, birinci maddede yer aJan hayvanlar konseyinin denetimin- den geçerek kabul edilmiştir. Fare- ler, metin üzerinde oynamayı öner- mişlerse de öteki hayvanlann mu- halefeti üzerine bundan vazgeçilmiş- tir. Hayvanlann genel kanısı 'hak meselesinin insanlarterafındanyan- lış yorvmlandığı, bunun büyük bir aldatmaca olduğu, ama insanlann bir kesimi tarafından buna akıl er- dirilemediği için öyle sanıldığı' bi- çiminde olmuştur. İnsanlann bu 'haklı olmak' konusuna bakışlan, filozof baykuş tarafından aynntılı olarak anlatılmış, verilen bilgiler 'güçlüler' tarafından kahkahalarla karşılanmış, 'kumazlar' ise yorum yapmadan dinlemişlerdir. Baykuş, insanlann kendilerini, onlann da as- lında 'orman kanunu 'na göre yaşa- dıklannı anlatmış, böylece alanın gunjru olarak büyük alkış topla- mıştır. Orman Kanunu • Madde 5 Madde 3 - Dayanıklılar (güçlü- ler ve kurnazlardan sonra) haklıdır. Bu maddeyegiren hamam böcekleri, kakalaklar, bok böcek- leri hiç karşı çıkmadan maddeyi kabul etmişlerdir. Sert ve kalın ka- buklu bu hayvanlar, kendi haklan- nı her zaman alacaklannı bilmenin sakinliği içinde 'orman kanunu'nu kabul etmişlerdir. Köpeklerin ikinci maddede mi üçüncü maddede mi yer alacağı- na ilişkin tartışmalar, sokak köpek- lerinin ikinci, ev köpeklerinin üçün- cü maddede bulunmasıyla bir çö- züme bağlanmıştır. Şimdi bizim vatandaşlarımıza önerimiz, işbu 'orman yasası 'nın insanlann hayatında da geçerli ol- duğunu unutmamalandır. Aslında üzerinde paneller, sempozyumlar yapılması gereken kanun, bu 'or- man kanunu'dur. İleride hukuk otoritesi dosttenmızla da bu konuyu değeriendirmek istiyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle