Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordinatörii Hikmet
Çetinkaya # Yazıışleri Müdurlen. tbrahim
Yüdız - Dinç Tavanç # Sorurnlu Müdür
Fikret tlkiz • Haber Merkezi Müdürü:
Hakan Kara •üörsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberier Şinasi Danışoğlu • Ktıhbardi Cengiz
Yıldınm # Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kültur
Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücefanan
• Vlakakler Sami karaören • Düzehme AbduDah
YazH3 0Fotograf Erdoğaıı Köseoğlu #Bilgı-Belge
Edibe Buğra • Yuıt Haberien Mehmet Faraç
Yaym Kuıuiu. Ühan Sdçuk (Başkan),
Orhan Erinç, OkU> Kortböke,
Hikmet Çetinka)a, Şökran Soner,
Ergan Bakı, Dinç Tayanç, İbrahfcn
Yüdız, Orhan Bursalı, Mustafa
Balbi). Hakan Kın.
AnkaraTemsilcısı: Mustafa Balbay AtatürkBuNanNo:
125,Kat:4,Bakanlıklar-AnkaraTel:4195020(7haî), Faks:
4195027 • Lzmır Temsilcısi. Serdar Kızık, H. Zıya
Blv. 1352 S.2/3Tel:4411220, Faks 4419117»Adana
Temsi]cisi:Çe«mYî|enotJu, tnönüCd 119S.No:l Kat 1.
Tel.363 12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Mudurü C stün Akmen •
Koordmatör Ahmet Korulsan #
Muhasete- Büfcnt Yaw»tdare Hûrçn
Cârer • lşletme. Önder Çeük • Bıİp-
tşlem NıO tnal • Bılgısavaı Sıstem
Müıüvet ÇUer • Satt, Fazjkt Kuza
MEDVA C: • Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudür Gülbin
Erduran 9 Koorduıatör Reh»
Işıtman # Genel Müdür Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
51395 80-513 8460-61.Faks 5138463
Yavnnlajaa >e Basan: Yeni Gun Haber Aıansı, Basın ve Yayıncılık A Ş.
Türkocajı Cad 39 4] Cagaloglu 34334 Ist PK. 246 tstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0.212)513 85 95
22KASIM1997 Imsak: 5.22 Güneş: 6.53 Öğle: 11.57 tkindi: 14.25 Akşam: 16.48 Yatsı: 18.13
Lagerfeld
modadan çekildi
• Ekonomi Servisi - 1983
yılından beri Chanel
dizaynlannı yapan ünlü
modacı Karl Lagerfeld'ın
eylül aytndan bu yana moda
dünyasından çekildigi
bildirildi. Son yıllarda 100
milyon frankın üzerinde
kaybı olan Karl Lagerfeld
bazı kaynaklara göre
Vendome grubunun
etıketlenni kullanma
hakkını satm aldı. Vendome
Grubu. Dunhıll, Piaget,
Montblanc gibı markalan
içeriyor.
Orman
Bakanlığı'na 22
trilyon
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Orman
Bakanlığf nın bütçesi
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda21 trilyon
901 milyar lira olarak İcabul
edildi. Orman Bakanı Ersin
Taranoğlu, bakanlığıyla
ilgilı haksız atama
kararlanna ilışkin
eleştirilerin doğru
olmadığını söyledi.
Ormancılığın ihmal
edilmemesi gerektiğine
dikkat çeken Taranoğlu, iyi
önlem alınmaması
durumunda ormancılığın ve
Orman Bakanlığı"nın 3-5 yıl
ıçınde 'duvara vuracağını'
söyledi.
Hayvan hakları
yasası
• ANKARA (AA) - Hayvan
haklan. yasa ıle güvence
altına alınacak. Çevre
Bakanlığı tarafından
hazırlanan Hayvanlan
Koruma Yasa Tasansı'na
göre, hayvanlara işkence ve
kötû muamele yapanlara 3
milyon ıle 500 milyon lira
para cezası verilecek.
Kışısel sorumluluklanna
bağlı bır nedenle
hayvanlann ölümüne yol
açanlara 10 milyon,
hayvanlarla cinsel ilişkide
bulunanlara ıse 100 milyon.
lira para cezası verilecek.
Gökçek'in hileli
ağaç baynamı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP'li eski
Bayındırlık ve Iskân Bakanı
Ce\at Ayhan tarafından,
protokolle RP'lı Ankara
Anakent Beledıyesi'ne
yapılan 1 milyon
metrekarelik arazı tahsisini
yeni Bakan Yaşar Topçu
iptal ettı. Beledıye Başkanı
Melih Gökçek, yargı
karanyla alamadığı arazıde
kooperatif yapılaşmasını
engellemek için
ağaçlandırma çalışmalan
başlattı.
TBVIA'ya destek
• İstanbul Haber Servisi -
Bahçeliev Ier Beledıyesi
'Her yakaya bir yaprak'
kampanyasına katılarak
Şinnevler Meydanı'nda
TEMA'nın erozyonla
mücadelpsme destek verdi.
Ders kitaplarında cinsiyet aynmcılığı giderek artıyor; laiklik, 70 yıl öncesinde olduğu kadar iyi açıklanmıyor
Mutfak kadının, ldtap erkeğin...FİGENATALAY '
Ders kitaplan, Cumhuriyetin ilk yıllann-
dan bu yana olumsuz yönde büyük bir de-
ğişime uğradı. Bugünkü ders kitaplan; eği-
time verilen değer, yurttaşlık bilinci, cin-
siyetçilik, laiklik gıbi konularda, 70 yıl ön-
cesine göre gerici ve çağdışı.
Siyaset bilimi uzmanı, araştırmacı Fir-
devs Helvacıoğlu. ders kitaplannı "cinsi-
yetçüik", "laikBk". "eğitime verflendeğer".
"yurttaşük bilinci'" açılanndan inceledi ve
çok çarpıcı sonuçlara ulaştı. Cumhuriyetin
ilk yıllannda okutulan ders kitaplanndan
bazı örnekler:
Eğitime verilen değer: Bu
konuda 1938 tarihinde. Devlet Basıme-
vi 'nce basılmış "Köy EğitmenJeri tçin tkin-
ci Yıl Kılavuzu"adlı kıtaptan iki örnek:
-"Mümkün olduğu kadar çocuklann
kendi hatalannı kendilerine düzettör."
-"Çocuklan mümkün olduğu kadar çok
konuşturmağa, düzgün konuşturmağa ve
serbest auşarmağa gayret et L fak tefek ku-
surian olursa bir daha yapmamalannı tem-
bihle ve affeC
K a d ı n : "Siyasa, bügi, ekonomi alan-
lannda, sö/ün kısası her \erde ve her işte
Tûrk kadını ve erkeğinin el biriiği ve eşitli-
• Ders kitaplannı inceleyen siyaset bilimi uzmanı
Helvacıoğlu, "Cumhuriyetin ilk yıllanndaki şık,
bedenlerini gizlemeyen giysiler giyen kadınlann yerini
başlan kapalı, deforme vücutlu kadınlar aldı" diyor.
ğigözeçarpmaktadır/*(Tanh, 5. sınıf, 1936,
Devlet Basımevı.)
"Dinle ilgisi olmadığı halde cahillerin ve
göreneğe bağlı olanlann gözünde bir din ala-
raeti olan fes de atıldı... Türk kadını sağu-
ğa uygun olmayan çarşaftan, peçeden kur-
tuWu."(Tarih, 5. sınıf. 1936, Devlet Bası-
mevı.)
L a i k l i k : "Yeni Türk dev»eti.dini dün-
ya is.lerine karıştırmaktan ileri gelen bütün
kötülükleri bütün bozukluklan pek iyi bü-
diğiiçin din vedevlet işlerini birbirinden ayır-
mak, yani laikliği ilan etmek yolunu tuttu."
"Eski mahkemelerde kadı denilen bir
adam. davacılan, şahitleri dinler, şeriata
görehükmünü verirdL Kadılarmedreseden
çıkarlardı. Çoğu okumağı, yazmağı bileeyi
bilmezdi. Şeriat denilen şey ise, on iki asır
önce. çöl Araplannın adetlerine göre kurul-
muş kaidelerdi; medeni bir millete gelmez-
dL"(Tarih orta 3. Sadri Ertem-Kaam Na-
mi Dum. Maarif Matbaası, Ankara 1941.)
»ahşveriş için seyahatier yapb. Bu suret-
le Muhammed, Musa dini ili Hıristiyanhk
hakkında bilgi sahibi oldu. Muhammed,
çok anlayışlı bir ûısandı. Arap kabilelerinin
putlara tapmalaruu, dağmık olarak yaşa-
malannı, geri ahlakveadetlerini hiç hoş gör-
mûyordu. Ydlarca vaktini düşûnmekie ge-
çirdL Sonra birtanrryagerek olduğunu ysy-
mağa başiadt Fakat ilk zamanlarda kendi-
sine pek az Idmse inandı.'7
(Tarih, 5. sınıf,
1936, Devlet Basımevi.)
HeK'acıoğlu, laikliğin son yıllarda oku-
tulan ders kitaplarında, kuru bir tanım dı-
şında öğrencilere anlatılmadığını söyledi.
Cinsiyet ayınmcılığı: Buyıl
basılmış Millı Eğırim Bakanlığı ilkokul
ders kitaplannı inceledikten sonra ders ki-
taplanndaki cinsiyet aynmcıhğının giderek
artmakta olduğunu belirleyen Helvacıoğ-
lu. "Cumhuriyetin ilk yıDanndaki şık, be-
denlerini gizlemeyen giysüergiyen, kendin-
den emin bir üadeyle bakan kadınlann ye-
rini başlan kapah. iğreti gülüşlü. deforme
vücutlu kadınlar aJdı" dedi.
Ö r n e k l e r : "Annemiz, yemek yap-
tnaya başlamadan önce, hangj yemeğj pişi-
receğini düşünur. Düşündüğü yemeği yap-
maya karar verir. Daha sonra da yemek
için gerekli olan malzemeyi bir araya geti-
rir. Onlan sırası ile ayıklar, yıkar ve doğrar.
Yani yapacağı işleri befli bir sıraya koyar."
"Annemiz"in yemek pişirmesi, Hayat
Bilgisı 3. Sınıf ders kitabında "Planh Ça-
bşahm" başlıklı yazıya konu oldu. "Anne-
miz"in. yani kadınlann. "Planh Çahşma-
9"nın ev dışında "gerçddeşmesi'' pek müm-
kün görülmediğinden, "mutfak işleri"uy-
gun bulundu. Diğer ders kitaplarında da du-
rum pek farklı değil. Bu kitaplardaki an-
neler, sürekli temizlik, yemek, turşu. salça
yapıyor, çamaşır, bulaşık yıkıyor, çocuk
bakıyor. Babalar ise "ailenin başkam"ola-
rak tanımlanıyor ve "aile bire>lerini doyur-
mak, onlann sosyal ihtrvaçlannı karşıla-
mak için para kazaıunak durumunda"ol-
duklan belirtiliyor. {Citaplardakı kız ço-
cuklannın geleceği de şimdiden belirlen-
miş. Onlar da ev işlerinde annelerine yar-
dım ediyor ve "potansiyel anne" oldukla-
nnı unutmamalan sağlanıyor. Erkek ço-
cuklar ise kitap okuyor.
Gülhane
J
ye şiiryağdı
Koca bir yaz geçti. Gün boyu sortuna kadar açılmış
hoparlörlerden yükselen ciy ak ciyak ve birbirine
kanşmış şarkılar dinledL Dikildiği yerden günde üç
seans tel cambazjnı seyretti. Dumanlar sa\uran
mangaldan yükselen sucuk-ekmek kokulanyla ge-
çirdi günlerini. İtişen kakışan, gülen somurtan ka-
labahklann arasında sessiztiği özledi. Annesini yi-
tirmiş çocuklann ağlamalanna, çocuğunu arayan
annelerin paniğine tanık oldu. Akşam karanhğı bas-
ögında ucuz şaraplannı bitirip şişelerini ayaklan-
nın dibinde kıran a\yaşlarla sohbet etmeye zorlan-
dı. Cünler geçti. Bildik sesler çahndı kulağına. Göç-
men kuşlann ayrdık türküleriydi. Yaklaşan o bü-
yük ve büyülü sessiztiği düşlemeye kmııldu. Yaprak-
lar hızla yeşilden sanya dönerken doğanın renk
cümbüşünden kınk dökük şiirier çağnştı. Ayakla-
nnın alü sannın ve kah>erenginin bütün tonlany-
la bezendiğinde, utangaç ve muzip bir gülücük süs-
ledi ağzmm loyısuu."Yakında tek yaprak kalacak"
drve mınldandu "sadece benim yaprağun kalacak".
Sonra Gülhane'ye sessizliğin şüri indi. Kaç yılhk ar-
kadaşı park bekçisi ve o baş başa kaldılar. Gülha-
ne'de arbk sonbahann sultanhğı var ve sessizliğin
şüri... (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
TEB Başkanı Domaç: Firmalar kârlannı maksimize etmek istiyor
Uaçta zaııı baskısina teplri
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Türk Eczacılan Bırligi (TEB),
ilaç fıyatlanna yeniden yüzde
45'lik zam almak için Sağlık
Bakanlığı'na baskı yapan
üreticilere tepkı gösterdi. TEB
Başkam Mehmet Domaç,
firmalann yılın 1.5 aylık son
dönemini kapsayan fıyat artışına
ilişkin gerekçelerini yalanlayarak
döviz kurlanndaki artıştan bile
daha fazla kazanç sağlayan ilaç
firmalannın 'kârlannı maksimize
etmek istediklerini
1
belirtti.tlaç
üreticilerinin isteminin normal
olmadığım belirten Domaç,
yurttaşlar ilaç fiyatlanna
ulaşamazken, firmalann yüzde
45 oranında zam istemelerinin
inandıncılıktan uzak olduğunu
kaydetti. Firmalann fahiş artış
öngördüklerini belirten Domaç,
bunun pazarlık payını yüksek
turma amacından
kaynaklandığını söyledi. ilaç
fıyatlanna 1997 yılının başmdan
beri ocakta vüzde 18. haziranda
yüzde 15 ve agustosta da yüzde
15 zam yapıldığrnı hatırlatan
Domaç, her yeni artışın bir
önceki oran üzerinden
yapıldığına dikkat çekti. Toplam
artışın yüzde 56'ya ulaştığını
belirten Domaç. "Daha da fazla
kâr etmek istiyorlar" dedi.
Firmalann yüksek orandaki zam
istemleri için döviz kurlanndaki
artışı gerekçe gösterdiklerini
belirten Domaç, ilaç
fiyatlanndaki artışın dolar ve
mark fiyatlanyla eşit düzeyde
gittiğine işaret etti. Domaç,
firmalann istedikleri oranı
almalan durumunda, yıl başından
beri gelen zamlann yüzde 126'ya
çıkacağını, bunun da döviz
kurlannın 'anonnal' derecede
üzerinde olduğunu kaydetti.
Boğaziçi'ni kurtarmak için Uznaya halkıyla dayanışmalıyız
6
Kardeş kent' Novorossisk
OKTAYEKİNCİ
Boğaziçi 'ndeki tanker tra-
fiğinin daha da yoğunlaş-
ması anlamına gelen "Bakû-
NovntMask" petrol boru hat-
tı artıkdevrede...
Bu hattın "sürekD" hiz-
mete girmesi nedeniyle ge-
çen günlerde Bakû'de dü-
zenlenen törene Başbakan
Mesut Yılmaz da katılmış-
tı.
Hazar petrolünün Akde-
niz'e aktanlması için "Ba-
kû-Ceyhan" bonı hattı pro-
jesini savunmak uzere bu
^ j
rak katılan Yılmaz, petrol
Karadenize akmaya başla-
dıktan sonra Türkiye'ye dön-
dü.
Azerbaycan Cumhurbaş-
kanı Haydar Aliyev'in bu
nazik konuğunu kırmaya-
rak;"Biz Bakû-Ceyhan hat-
tmı da destekhyoruz, ama
son karan şirketler vere-
cek_" şeklindeki diplomatik
konuşması ise Türkiye'nin
bu törene katılmasının tek
"teseflTkaynağıoldu...
Cehennem günlerine
doğru
Aslında, Bakû petrolünün
Rusya'nın Karadeniz'deki
Novorossisk Limanı'ndan
tankerlere yüklenmeye baş-
laması, sadece İstanbul de-
ğil bizzat Novorossisk açı-
sından da "cehennem gün-
lerinin'' habercisi sayılır.
Çünkü, sonbelirlemelere
göre Boğazlar'dan geçen pet-
rol miktan "şündOik" yılda
60 milyon tona ulaşmış du-
rumda. Buna karşm Novo-
rossisk yakın gelecekte tüm
Kafkas petrolleri için devre-
ye girdiğinde, "tekbaşına"
bu liman "yüda 100 mflyon
ton" petrolü tankerlere yük-
leyecek. Bu tankerlerin de
Boğaziçi'ni kullanması ise
bu "dünyaSÎTi"nin bir Pa-
nama Kanah'na dönüşme-
si ve yine bugüne dek yaşa-
nan kazalann ve kaza riski-
nin "3 kat artmaa*' anlamı-
na gelecek...
• Bakû petrolünün Karadeniz'deki
Novorossisk Limanı'na pompalanması,
Boğaziçi'ndeki tanker trafiğinin daha da
yoğunlaşması demek. Bu limanın bir petrol
cehennemine dönüşmesine karşı çıkan
"Uznaya halkı" İstanbul'un petrol kanalına
dönüşmesini istemeyenler için tarihe geçecek
bir "çevre dayanışmasına" çoktan hazır.
Ömeğin Milliyet'ten Ni-
hlfer Kuyaş da gazetesinde
ertesı gün yer alan yazısın-
da şu bilgileri veriyordu:
"1988'de başlayıp 2000 yı-
hnda tamamlanması bekle-
nen yeni terminallerde, pet-
rolün büyük tankerlere kry>
dan beş kilometre açıktaki
yüzer doldurma istasyonla-
nndan yüklenmesi öngörü-
lüyor. (_) Uznayahlar firtma-
lar nedeniyle bunun felake-
te davetiye anlamınageldiği-
ni fleri sürüyor."
Böylesi bir kullanımın
Novorossisk Limanı ve ken-
ti açısından da "cehennem
ortamı" yaratacağı ise daha
bugünden yaşanmaya baş-
lanmış durumda.
Geçen Eylül (1997) ayı
sonlannda Yunanistan'ın Vfe-
nizelosadlı gemisinde Kara-
deniz turu yapılarak düzen-
lenen Din. Bilim ve Çevre
Sempozyumu'na katılan ga-
zeteciler. bu konudaki çar-
pıcı gözlemlerinı aynntıla-
nyla aktarmışlardı.
Bu gözlemler, "Novoros-
sisk halkı ve yerel belediye.
e-posta: tan @ prizma.net tr
giderek yükselen bir tepkiy-
le, bu kentin petrol h'manı
olmasına ve yeni planlanan
terminal projelerine şiddet-
lekarşı çıkıyorlar" şekJınde-
ki "çe\Te naberieri>1e
r>
de
birleşince, Türkiye ve özel-
likle İstanbul açısından "e|-
siz bir oianağın'
1
değerlen-
dirilmesi gereğı ve "şans*
doğuyor.
İstanbul ile bir anlamda
"yazgı birüği" ıçinde olan
Novorossisk halkmın ve be-
lediyesinin Moskova hükü-
metine ve petrol şirketleri-
ne karşı bu yaşamsal direni-
şini öncelikle yine "tstan-
bul'un desteklemesi" gere-
kıyor.
İşbirüği platformu
Böylece Türkiye, Bakû-
Ceyhan projesıni sıradan bir
ekonomik hedef olarak de-
ğil, bir "insanlıkgnrevr ola-
rak sa\ıınma gücünü de el-
de ederek "uluslararası bir
saNgnılık" içinde tartışma-
larakatılabilir...
Zaten bugüne dek izlenen
politikadakı; "Boğaziçi'nin
evrensel değer taşıyan kültür,
tarih ve doğa zenginüğini ko-
nımakhedefınr hâlâ on pla-
na çıkartmamış olmamızın
eksıkliğıni yaşamıyor mu-
yuz?..
Benzer şekilde "Istan-
bul'un ortasmda petrol ka-
nauna izin verilemez" diye-
ceğimize. petrolün "güven-
K"(!) geçişi için radar sis-
temleri peşinde koşarak uy-
garlık değerimizi korumak-
tan hep ödün vermiyor mu-
yuz?
tşte şımdi bu yanhştan dö-
nebilmek için bizi "yahuz
bırakmayacak" olan bir
"dosüa" el ele vermek üze-
re tanhi bir olanakla karşı
karşıyayız.
Dünyanın dört bir köşesi-
ne giderek sayısız "kardeş
kenf bulan yöneticiler, bir
an önce Karadeniz'in
kuzeyine doğru yola çıkarak
bu listenin en başına
"Novorossisk'i" yazmanın
adımını atmalılar
MESELA DEDIK ERDAL ATABEK
Oon günlerde olup bitenler va-
O tandaşlanmızı yürürlükte olan
kanunlar konusunda aydınlatmak-
ta geç kaldığımızı göstermektedir.
Vatandaşlarımızın kendılerini ana-
yasa ve yasalann güvencesi altın-
da olduğunu sanmalarından kay-
naklanan bu yanlışı düzettmek, bi-
rilerinin görevi olmalıdır. Bu; güç,
ama önemli görevi Mesela Dedik
ekibi olarak üstlenmiş bulunuyo-
ruz. (Öyle değil mi sevgili Kamil?).
Ekibimizin çizeri sevgili Kamil Ma-
saracı belki bildiğiniz gibi orman
mühendisidir. Bu bakımdan da 'or-
man kanunu' denen günlük haya-
tı düzenleyen esas kurallan bilme-
de, önemli katkılan bulunmaktadır.
Gerçi 'orman kanunu'nu yapanlar,
muhendislerdeğildir, amagenede
hayatın içinde pişmiş olmanın avan-
tajı hepimiz için geçerlidir. Şimdi iş-
bu kanun, değerli kardeşımiz Fik-
ret ilkiz ve arkadaşlan tarafından
hukuk faküttesinde okunmuş değil-
dir, ama bu bile Fikret İlkiz ve arka-
daşlannın bu kanunu bilmedikteri an-
lamına gelmez. Biz işte üzerimize
düşeni yapıyor, bu kanunu bilme-
yenlere ileride 'hukuk el kitabı' ola-
cak kanunlann ilkini -ücretsiz tara-
fından- sunuyoruz.
Orman Kanunu - Madde 1
fşbu orman denen mekânda ya-
1 şamahakkıbirinci derecede güç-
lülerindir. Güçlüler, hertüriü hakkın
sahibidir. Güçlüler, herhangi birşe-
Orman Kanunu
yi almak için istemde bulunmak,
dilekçe vermek, izin almak gibi ge-
reksiz işlerden bağışıktır. Canlan ne
isterse. ne zaman isterse, nerede
isterse yapmaya mezunduriar.
'Orman kanunu'nun birinci mad-
desı budur. Bu maddenin heıtıan-
gi bir biçimde tebdil, tağyir, tadil, te-
cil edilmesi mümkün değildir. Bu
maddeyi medeni kanunla, icra ve
iflas kanunuyla yorumlamak dahi
söz konusu olamamıştır. Onun için
hukuk otoriteleri ve mevzuat dahi-
leri, bu madde karşısında sus pus
olmuşlar, tabir caizse dillerini yut-
muşlardır.
Bu madde hakkında diyecekleri
olup olmadığı sorulan 'aslan' esne-
miş, 'kaplan' kuyruğunu sallaya-
rak önemli bir beyanda bulunmuş,
'kartal' ise iki turatarak uzaklaşmış-
tır. Parmak kaldırarak bır şey söy-
leyeceğını beyan eden tavşan, üze-
rine çullanan kartal tarafından bir pa-
nele götürülmek üzere hava yoluy-
la seyahate çıkmıştr. Bu bakımdan
'orman kanunu' üzerinde görüş alı-
namamıştır. Maddenin kısaltılarak
yeniden yazılması için hazırlanan
redaksiyon kurulu çalışmalannı bi-
timniş, maddenin yeni biçimi şöyle
olmuştur:
Madde 1 - Güçlü haklıdır. Güçsüz
haksızdır.
Orman Kanunu - Madde 2
Madde 2- Kumazlar (da güçlü-
lerden sonra) haklıdır. Kur-
nazlık bilmeyenler haksızdır.
Tilkiler, çakallar, kokarcalar, zehir-
siz yılanlartarafından savunulan bu
madde, birinci maddede yer aJan
hayvanlar konseyinin denetimin-
den geçerek kabul edilmiştir. Fare-
ler, metin üzerinde oynamayı öner-
mişlerse de öteki hayvanlann mu-
halefeti üzerine bundan vazgeçilmiş-
tir. Hayvanlann genel kanısı 'hak
meselesinin insanlarterafındanyan-
lış yorvmlandığı, bunun büyük bir
aldatmaca olduğu, ama insanlann
bir kesimi tarafından buna akıl er-
dirilemediği için öyle sanıldığı' bi-
çiminde olmuştur. İnsanlann bu
'haklı olmak' konusuna bakışlan,
filozof baykuş tarafından aynntılı
olarak anlatılmış, verilen bilgiler
'güçlüler' tarafından kahkahalarla
karşılanmış, 'kumazlar' ise yorum
yapmadan dinlemişlerdir. Baykuş,
insanlann kendilerini, onlann da as-
lında 'orman kanunu 'na göre yaşa-
dıklannı anlatmış, böylece alanın
gunjru olarak büyük alkış topla-
mıştır.
Orman Kanunu • Madde 5
Madde 3 - Dayanıklılar (güçlü-
ler ve kurnazlardan sonra)
haklıdır. Bu maddeyegiren hamam
böcekleri, kakalaklar, bok böcek-
leri hiç karşı çıkmadan maddeyi
kabul etmişlerdir. Sert ve kalın ka-
buklu bu hayvanlar, kendi haklan-
nı her zaman alacaklannı bilmenin
sakinliği içinde 'orman kanunu'nu
kabul etmişlerdir.
Köpeklerin ikinci maddede mi
üçüncü maddede mi yer alacağı-
na ilişkin tartışmalar, sokak köpek-
lerinin ikinci, ev köpeklerinin üçün-
cü maddede bulunmasıyla bir çö-
züme bağlanmıştır.
Şimdi bizim vatandaşlarımıza
önerimiz, işbu 'orman yasası 'nın
insanlann hayatında da geçerli ol-
duğunu unutmamalandır. Aslında
üzerinde paneller, sempozyumlar
yapılması gereken kanun, bu 'or-
man kanunu'dur. İleride hukuk
otoritesi dosttenmızla da bu konuyu
değeriendirmek istiyoruz.