Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 KASIM 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
ALLECRO EVİN tLYASOĞLU
Tadeusz Strııgala'ya teşekkürlerPolonyalı şef Tadeusz Stmgala. ken-
di ülkesmin zengin müzik dağarcığını
bizlere sunduğu kadar, bizım bestecile-
nmize de yer vermekte. nıce çağdaş Po-
lonyalı bestecmın yapıtı kadar çağdaş
Türk yapıtının da ilk seslendirisini yap-
makta. Bu kez 1DSO ile Henryk Miko-
laj Gorecki (1933-)'nin son yıllarda ye-
ni müzığin en çok ses getiren yapıtını,
Üçüncü Senfonisi'ni seslendirdi.
1976"da tamamlanan ve CD'si klasık
müzik dünyasında uzun süre best-seller
olarak kalan bu yapıtın dığer başlığı da
'•Acıh Şarkılar Senfonisi." Müzik sana-
tının yirmincı yüzyıl sonunda \ardığı
sentezi dile getınyor. Yırmıncı yüzyılın
yalından karmaşığa tırmanan ve yıne ya-
lına dönen anlatım sürecıni örnekliyor.
Alışılagelmış hızlı-yavaş-hızlı tempo
yerine tümüyle ağır (lento) tempoda üç
bölüm sergıleyen. çızgisel gelişim için-
de her dakıkasında acıyı vurgulayan.
senfoniye Mahler bıçeminde şarkı katan.
dingin bıryapıt.
Önce her yay lı çalgı grubunun en ar-
ka sırasından başlayan bır ezgi. kanon
yöntemiyle rüzgârgibı dağılıyororkest-
ranın ıçine \e sopranonun ılk acıklı ez-
gisiyle doruğa tırmanıp aynı kanon yön-
temiyle sönüyor. İlk ezgi, oğlunu yıtir-
miş bir annenın yakanşı ki Meryem Ana
Isabenzetmesiyle çızilmiş. tkincı ezgi,
I944"te Zakopane'dekı gestapo merke-
zinde 18 yaşında tutsak bır kızın duva-
ra kazıdığı "'Hayıranne,ağlamaT
' başlık-
lı dört dızeden kaynaklanıyor. Son şar-
kı. Opole yöresinden bir halk ezgisinın
çeşitlemeleri. Ve de senfonınin en içlı,
en hüzünlü bölümü.
Stmgala. yapıtın tümünde çok özenlı
birdenge sağlamıştı. Mınımal bölümle-
rin tekdüzelığı içınde orkestra bir org gı-
bi tınladı. Ve gereken "hipnoz" etkisinı
yaratabıldi. Soprano Brygida Bziukie-
vricz, orkestranın ortamına uyum sağla-
yan tonlamasıyla. yalın. duru ve dümdüz
çizgilerdeki ezgilennde son derece ba-
şanlıydı. Aynca güzelliğı ile de sahne-
de hoş bır etkı yarattı. Strugala, abartı-
sız, gerektiğı gibi ölçüleri açık ve net
olonyalı şef Tadeusz Strugala, kendi
ülkesinden nice çağdaş bestecinin yapıtı kadar
çağdaş Türk yapıtının da ilk sesltndirisini
yapmakta. Bu kez ÎDSO ile Gorecki'nin son
yıllarda yeni müziğin en çok ses getiren
yapıtını; Üçüncü Senfonisi'ni seslendirdi.
Önümüzdeki hafta İDSO yine Strugala
yönetiminde Kâmran İnce'nin Fall of
Constantinople (Bizans'ın Düşüşü) başhkh
senfonik şiirini seslendirecek.
veren, tıtiz bir şef olarak bu senfoniye
yaşam kazandırdı.
Konsenn ıkinci yansında yeralan Be-
ethoven'in Üçlü Konçertosu ağıtsal ha-
vayı dağırtı Bu nedenle iyi seçilmiş bir
programdı. Konçertonun solistleri dün-
yaca ünlii Beaux Arts Trio'nun üyeleri
çalgılannın ustası sanatçılardı. Trio.yıl-
larca bırlıkte çalışmış biraile olarak ken-
dı ıçınde bır topluluk yarattıgından ay-
rıca bir orkestra ile bırleşmesi çok kolay
değildi. Trio üyelennın yorum anlayış-
lanyla orkestranın yorum anlayişı arası-
na çakışsa da tümüyle son derece lezzet-
li bir konser dinledık.
Önümüzdeki hafta İDSO vine Stru-
gala yönetiminde parlayan bir çağdaş
Türk bestecisinin şu sıralarda CD'si ile
ünlenen bir yapıtını seslendirecek;
Kâmran tnce'nin Fall of Constantinop-
le (Bizans'ın Düşüşü) başlıklı senfonik
şiiri. Bu kez bir Türk bestecisinin çag so-
nundakı sentezi gündeme gelmiş olacak.
Uzun zamandır Amerika'da Memphis
Üniversitesi'nin öğretim üyesi olan In-
ce, bu yapıtını bir dönüm noktası olarak
kabul etmekte. Böylece Türk öğelerini
daha somut olarak kullandığını. örneğin
kös davulundan yararlandığını söylüyor.
Önce kentin duvarlanna usanmadan vu-
ran toplan duyuyoruz. Konstantin ile
Sultan Metımet'in karşılıklı konuşma-
sında iki kültüriin kimlıkJeri tınlıyor. Fa-
tih'in kızaklann üstünde gemileri kaydı-
nşını yaylı çalgılann kaygan güssando-
lan yansıtıyor. Kentin sabah uyanıp Os-
manlı ordusuyla karşılaşması ve teslim
oluşu, öte yandan Türklerin coşkusu.
görkemli doruklara tırmanıyor. Büyük
orkestranın tüm olanaklannı kullanmış
Kâmran Ince. Vc minimalizmin tekdü-
zeliğıni birleştirici bir unsur olarak ele
almış. Strugala yönetimindeki konserin
bir diğer yapıtı da Beethoven'ın 5. pıya-
no konçertosu olacak. Konsenn solisti
parlak bir piyanıst: Alain Levefre. ID-
SO'nun bu konsenni kaçırmamak ge-
rek. Bu ikı hafta lstanbul konser prog-
ramlanna taze bır kan getirdiğı için Stru-
gala'ya teşekkür borçluyuz.
Muammer Sun'dan temel
müzik eğitimi
Kendinı eğitım müziğine adayan o
denlı az bestecimiz var ki! Muammer
Sun ve Canan Akın, bu konuda akla ge-
len ilk kişiler. Yıllardır bıkıp usanmadan
çoksesli müziğe alışmanın okullarda ve-
rilecek yaygın eğıtımle başlayacağını
anlatıp bu konuda besteler yapıyorlar,
kitaplar yazıyorlar. Prof. Muammer
Sun'un yenı yayımlanan eğıtim kitabı
"Şarkılarla Türkülerle Temel Müzik
Eğitimi-6" başlığını taşıyor. tlköğretim
okullan için 6. sıruf ders kitabı. Ankara,
Doruk Yayınevı'nde basılmış. fnsan ve
müzik ilişkisinden başlayan kitap, söy-
leşiler halinde net ve öz bir yöntemle
çocuklara yumuşak yoldan. bildik şarkı-
lann ıçinden nota. tempo. ölçü gibı te-
mel öğelen öğretiyor Müzik öğrenme-
nin ılle de karmaşık kurallara bağlı yol-
lannı bir kenara bırakıp. pratik. çabuk
kavTanabilir yönlerinı sergıliyor. Öme-
gin ritim duygusunu geliştırmek için ka-
lemlerini masaya vururak ezgilere eşlik
etmelerinı öğütlüyor çocuklara. Bölüm
sonlanndaki bulmacalaryada "Bügûni-
zi Ölçeüm" gıbı alıştırmalarla çocuğun
da konuya katılımı sağlanıyor. Müzik
tarihine, ülkemızdekı müzik türlerine.
başlıca bestecılerimiz ve yorumculan-
mıza sayfalannı açan kitapta. popüler
rr.üzik de kendi bağlarnı ıçinde ele alın-
rnış. Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsünün
"Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da"
başhkh şarkısının notasını sunarken sı-
nıfa kaset veya CD getinp çalmayı da
öneriyor.
Muammer Sun'un önceden yayımla-
nan okul öncesi eğıtime ilişkın çalışma-
lan kadar. Türk Halk Müzigi çalgılannı
tanıtan. koro müzigi ile önce çocuğun
kendi sesini tanımasını öngören çalış-
malannın tümünü özetlemış bu kitap.
Bence yalnız okul kitabı olarak değıl de.
herkesin evinde bır başvuru kaynağı ola-
rak bulunması gerek.
Evrensel mükemmelliği izleyenler
Şef Erol Erdinç geçen hafta CSO'nun 'Atatürk'ün
anısına" sunduğu konseri yönetti.
AHMETSAY
ANKARA-Senfonik müzik yapıl-
masını engellemek, açıkçasi senfoni
orkestralannı kaldırmak, daha açık-
çasi "Zumadaçalmayıversinler'' di-
yenleri rahatlatmak ıçın tutulacak en
kestirme yol, orkestralanmızı "salon-
suz' bırakmaktır. Görünüşe bakılırsa
yapılan budur: lstanbul Devlet Sen-
foni, AKM 'de "salon tahsisi'nın daral-
tılması yüzünden kıvranmakta; An-
kara"da CSO. sözümona 'tadilat' ge-
rekçesıy le sığıntı durumuna düşmek-
tedir. CSO'nun 7. hafta konserleri.
yıne ısıtılamayan salonun kötü akus-
tık koşullannda yapıldı. Sezonun 8.
hafta konserlen ise yann ve cuma gü-
nü. Gazi Eğitım Faküitesı Müzik Bö-
lümü salonunda gerçekleşecek. Or-
kestra cumartesı günü de Kültür Ba-
kanı'na eşlik ederek Mersin'e gide-
cek. Hayırlısı: Her şey gıder tersine.
onlar gıder Mersin'e...
'Atatürk'ün anısuıa'
Gelelım geçen haftamn konsen-
ne... Onca çekışmeden sonra bu yıl
nihayet "Atatürk'ün aıusuıa" altbaş-
lığıyla sunulan programda şu yapıt-
lar yer alıyordu: Cemal Reşit Rey'in
'Türkiye' senfonik şıirinden dört bö-
lüm: Mozart'ınKV 488 Piyano Kon-
çertosu; Dhan Usmanbaş'ın 'GençB-
ğe Hitabe' diye düzelterek yazmam
gereken 'konuşmacılar ve orkestra
• Şef Erol Erdinç, Ankara konserlerini renklendiriyor,
içtenlikli, sıcak, sevimli yaklaşımı, dinleyiciyle iletişimine güç
r*f? katıyor,yapıtlaraözenveönemJeeğilnfie6İ*g^--
inandıncı bir yorum getiriyor.
için' yapıtı; Çaykovski'nin 'Romeo- te'lerle karşılaşıyorduk. Erol Er-
Juliet' fantezı u\ertürü. Bu beş ben-
zemez yapıtın "Atatürk'ün anısına"
altbaşlığı altında bir araya getırilme-
sıne de çoktan razıyız. Geçen yıl bu
bıle yapılmamıştı. Kırk yıllık bir ge-
leneğin neden 'es' geçıldığı soruldu-
ğunda. şu gerekçe ılen sürülmüştü:
RP'lı Kültür Bakanı ile 'arayıhoştut-
mak'...
ŞefErol Erdinç, konuk olarak gel-
diğı Ankara konserlerini renklendin-
yor: içtenlikli. sıcak, sevimli yaklaşı-
mı. dinleyiciyle iletişimine güç katı-
yor; seslendirilen yapıtlann her bın-
ne özen ve önemle eğilmesınden kay -
naklanan inandıncı bır yorum getin-
yor. Mozart'ın piyano konçertosun-
da orkestradan yükselen yersiz "for-
tissimo'lar, aslında salon akustiğinin
birovunuydu. Aynı durum. konçerto-
nun genç solisti Yeşün Gökalp'ın de
başına geldı. Kulaklanmız. gözü-
müzle gördüğümüzü doğrulamıyor-
du: Yeşim Gökalp, özellikle 'Adagio'
bölmesinde dikkat gösterdiği 'pianis-
simo'lann salonda 'forte' olarak pat-
ladığını nereden bilebilırdi? Tuşlara
ne denli yumuşak dokunduğunu. 'ok-
şayarak' dokunduğunu görmemıze
karşın, kulakJanmızı tırmalayan 'for-
dmç'in kollan hiç de 'yukanlarda'
değildi. oysa 'Mozart eşlikçiliği" ile
bağdaşmayan ve bas bas bağıran bir
orkestra duyuyorduk. Şef ne yapsın.
solist ne yapsın? Orkestra üyelerinın
yeni akustik koşullara kendilerini
uyarlaması zorgörünüyor. Yeşim Gö-
kalp. yıne de konçertonun üslup ve
biçım özdeşliğinı. yalınlığını. Mo-
zart'ın o evrensel •mükemraeUiği'nı
ve tertemız 'klasikçizgisi'nı başanya
sundu. Onu her kon^erinde müzikal
olgunluğa koşarken görüyoruz. Ge-
çen hafta ıçın son söz: Bu koşullarda
daha ı>isı can sağlığı!
BedriNoyan
Bektaşılerin 'dcdebabası'sı Bedri
Noyan aramızdan aynldı. Her ınsan
gibı Bedn Noyan da ölümlüydü. yer-
yüzü konuğuydu. oysa insanlığı fel-
sefede, bilimde ve sanatta bütün de-
nnlığiyle temsıl etmeye yöneldiği
için, ölümsüzlüğün çağırrazdaki dev-
riyesiydi. Hekımdi. filozoftu, hattat-
tı, ressamdı, şaırdi. müzıkçiydi. Ge-
leneksel müziğimizi bütünsel bir kav-
rayışla araştırmıştı; Neyzen olarak
kent kültürünü (sanat müzığinı), bağ-
lamacı yönüyle kırsal kesim kültürü-
nü (halk müziğıni) irdelemışti ve
farklı gibı görünen bu köklerden olu-
şan insancıl bütünselliğe, insanoğlu-
nun kültürel köklerine ulaşmayı ön-
görmüştü. Bu kavrayış. onu müziko-
loji çalışmalanna götürmüştü: Gele-
neksel müziğımızın modal (makam-
sal) sıstemi üzennde araştırmalar
yaptığı bilinmektedir. 'Ölü makam'
olarak sadece adı bılinen. unutulmuş,
hatta günümüze iz bırakmadan yıtıp
gıtmiş makamlara ilişkin bulgular
toplamıştır. Onun kütüphanesı. aynı
zamanda çok değerli bır TnüzikoJoji
arşivi'dir.
Bedn Noyan'ın temsıl ettiğı felse-
fe. 'insanlık \aran'nı gözetır. 'Ben'
yoktur onda. 'Benim malım' bencıl-
liğı, çırkinlığı yoktur. Bılgı. ınsanlı-
ğın malıdır. Bilgı kaynakları bütün
ınsanlığa açık tutulmalı. sunulmalı-
dır. •Dogmacılık' karşıtı bu kültür fel-
sefesinın gereğınce değerlendinhne-
sı ıçın, günümüz ve gelecek kuşak
araştırmacılanna Bedri Noyan'ın kü-
tüphanesınde korunan seçkin bulgu
\e belgelerin bılım varanna sunul-
ması düşünülmelidır. Doğal olarak
'insanlık adına' vararlanma >öntem-
leri. bır 'disiplin" sorunudur. Bu dısip-
lini yönlendiıme görevi ise geride ka-
lan yakınlanna düşer.
Bedn Noyan. Anadolu toprakla-
nnda 'c\ rensel mükemmelliğin' ızıni
sürüyordu. Anadolu hümanızminin
önü açıktır.
Uluslararası Stockholm Film Festivali'nin onur konuğu yönetmen Kazan
4
Brando'yu Idm olsa keşfederdi'
• Elia Kazan, kendisinin Marlon
Brando'yu keşfedip günışığına
çıkarmadığını, herhangi bir yönetmenin
onu bulmasının kaçınılmaz olduğunu
söyledi. Kazan, bırlikte çalışmaktan en
çok ze\k duyduğu Brando'nun artık
yüzünü görmek istemediğini belirterek
"Şişmanladı, yaşlandı ve zenginleşti.
Kendine daha iyi bakmış olması
gerekirdi" dedi.
GÜRRAN UÇICAN
STOCKHOLM - Elia Kazan ters ve aksı bır
ihtiyar! Uluslararası Stockholm Film Festiva-
li'ne onur konuğu olarak katılmak için perşem-
be günü eşıyle birlıkte Isveç'e gelen Elia Ka-
zan'ın ağzından laf almak: John Huston'm de-
yişiyle 'ha\"vanlarla,çocuklarlave Marlon Bran-
do'yla film çevirmek' kadar zor. Festıvalde ken-
di seçeceği ve aralannda "East of Eden- Cen-
net Yolu" (James Dean) v e "A Streetcar Named
Desire- İhtiras Tramvajı" (Marlon Brando) gi-
bi klasikler de olan 9 fılmın gösterimine de ka-
tılması bekJenen Elia Kazan (88), önce Stock-
holm'e ilk kez geldiğinı söyledi. Kendisıne
1962'de "Fewer in the Blood" filmınin gala ge-
cesine katılmak ıçın gelmiş olduğu anımsatılın-
ca.u
Ö>1e kısa zi>aretieri. gelmiş olmak kabul et-
miyonım''dedi.
Elia Kazan, tiyatroyu da sinema kadar sevmiş
olduğunu, şu anda bütün filmleri var olduğu
halde. başta ''Saocııun Ölümii" olmak üzere
(.Arthur Miller. 1940) sahneye koyduğu birçok
oyunun tarihe kanşmış olmasının kendisini za-
man zaman hüzünlendirdiğini söyledi. Tiyatro
yönermenliği yıllanyla ilgıli şöyle konuştu:
- Hepimiz gençtik, enerjiktik ve seksiydik. Tı-
yatro anlayışımız, sıradan yaşama şekillenyle il-
gıli ve hepimizin içinde olduğu gerçek, günlük
dünyadan kesıtler içeren piyesleri oynamaktı.
Klasık tiyatro bizi ilgilendirmiyordu. Hepimiz
sokakçocuğuyduk.
Elia Kazan, "A Streetcar Named Desire" ad-
lı filmde başrolü vererek Marlon Brando'yu si-
nema dünyasına kazandırmış olması konusun-
da alçakgönüllü konuşuyor:
- Marlon Brando'yu ben keşfedip günışığına
çıkarmadım. O doğal yeteneklı biriydi. Çok du-
yarlı bır insandı. Enerjık ve gizemliydı. Enınde
sonunda herhangi bır yönetmenin onu bulması
kaçınılmaz bir şeydi. Ben bu onuru hak etme-
dim.
Elia Kazan, birlikte çalışmaktan en çok zevk
duyduğu oyuncünun Brando olup olmadığı so-
rusuna hıç duralamadan yanıt verdi:
- Evet! Herkes ona tapıyordu. Ben de onu fev-
kalade bulmuştum. Ama artık yüzünü görmek
ıstemiyorum. Şişmanladı, yaşlandı ve zengin-
leşti. Kendine daha iyi bakmış olması gerekir-
di Elia Kazan. "EBa Kazangious" adıyla Ana-
dolu'da başlayan, aılesinin 4 yıl sonra ABD'ye
göçmesiyle o ülkede süren yaşamını, 1988'de
yayımladığı "My Life - HayaunT adlı özyaşam
kıtabıyia 600 sayfa olarak ortaya döktü.
Yaşamınınenkaranlıkbölümünüise 1952 yı-
lındaki •muhbirtiği' oluşturuyor. Bu olay, tam 45
yıl sonra, geçen yıl, Amerika Film Enstitüsü ile
Los Angeles Film Eleştirmenleri Birliği'nin ona
büyük bir onur ödülün verilmesini protesto et-
melenne yol açacak kadar etkiliydi: Elia Kazan,
1952 yılında. bir zamanlar komünist partiye üye
olan bazı meslektaşlannın admı. 'Amerikan
DavTamşlanna Uygun Ounay'an E\1emkrBüro-
su'na vermişti. 1934'te Amenka Komünist Par-
tisi'ne girip 18 ay üye kalan Elia Kazan. daha
sonra düşkınklığına uğrayıp partiden aynlmış-
tı. 1947-1955 yıllan arasında söz konusu büro-
nun kara listesinde, aralannda Marlon Bran-
do'nun da olduğu 200 sanatçı yer alıyordu. Bun-
lardan 10'u, başkalannın adlannı vermedikleri
için hapis cezasına çarptınlmıştı. Elia Kazan ise
'meslek yaşamından kopmamak için muhbirli-
ğiseçmiştL'
Stockholm'de bu konudaki sorulan yanıtla-
madı ve yalnızca. "Kitabımı oku.vun" demekle
yetindi. "On the WaterfiTjnt - Rıhumlar Üstün-
de" fılmınde (1954) aslında bu konuyu ışlemış-
ti. Başroldeki Marlon Brando, mafya tıpi patron-
lannı ortaya çıkarmak için en sevdıği arkadaş-
lan hakkında muhbirlik yapan bir lıman işçisi
rolündeydi. Bu film, birçok eleştirmenı kızdır-
mış vebunlardanbin. "İkimuhbir bir arayagel-
miş, bir üçûncüsünü kahraman ilan ediyor" şek-
linde yazmıştı.
Izmir Devlet Senfoni
Orkestrası 'ndan
TEMA yararına konser
Kültür Servisi - İzmir Devlet
Senfoni Orkestrası, 21 -22
Kasım tarihlerinde şef
Marek Pijarmvski eşliğınde
TEMA varanna bir konser
veriyor. Edouard Lalo'nun
'VTjolonsel Konçertosu* ve
Gustav Mahler'in '4.
Senfoni, Sol Majör'ünün
seslendirileceği konsere
solist olarak Georgy
Goryiınov katılıyor.
1980 yılından bu yana W.
Lutoslawski Devlet
Filarmoni Orkestrası'nın
yönetici ve sanat
direktörlüğünü yapan
Pijarowski, 1951 yılında
Wroclaw'da doğdu. Piyano,
keman, obua ve org çalarak
eğitimini tamamlayan
sanatçı. Tadeusz Strugala ile
birlikte Wroclaw Müzik
Akademisi'nde orkestra
yönetti. Aynı zamanda
Weimar'da bulunan
Uluslararası Müzik
Okulu'nda Avid Jansons ile
orkestra yönetımı eğitimini
tamamladı. Avusturya
hükümetinin burslusu olarak
Viyana'daki 'Hochschule
Fuer Musik und Darsellende
Kunst' okulunda Prof. Carl
Oesterreicher ile çalıştı.
Profesyonel kanyenni
1974 yılında Wroclaw
Devlet Filarmoni
Orkestrası şefliğine atanması
ile başlatan sanatçı. aynı yıl
Polonya Orkestra Şefleri
Yanşması'nda en genç
yanşmacı olarak birincilik
ödülü ile Sılesian Devlet
Filarmoni Orkestrası özel
ödülü kazandı.
Bu başansı. Varşova
Ulusal Filarmoni Orkestrası
ve Katowıce Polonya Ulusal
Radyo Senfoni Orkestrası
dahil birçok yerden davet
edilmesini sağladı.
Ertesi yıl Wroclaw Devlet
Filarmoni Orkestrası'nın
ikinci şefliğine atanan
sanatçı. 1980'denbuyana
Polonya Çağdaş Müzik
Festivalı 'Musica Polonka
Nova'nın sanat yönetmenı
olarak görev yapıyor.
Tiyatro sanatçısı Sadettin Erbil
vefat etti
• Kültür Servisi-
Komedyen ve sunucu
Mehmet Erbil'in babası,
tiyatro sanatçısı Sadettin
Erbil, dün sabah vefat
etti. Dört gündür lstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesı
Hastanesi Reanimasyon
Servisi'nde yapay solunum cihazına bağlı olarak
tedavi görmekte olan Erbil. sabah 09.00 sıralannda,
tıkayıcı beyin daman hastalığı nedeniyle öldü. 1925
yılında lstanbul'da doğan Sadettin Erbil, sanat
yaşamına 1940 yılında Sanyer Halkevi'nde başladı.
1943 yılında Şehir Tiyatrosu'na giren Erbil. daha
sonra Raşıt Rıza, Ertuğrul Sadi Tek. Muhlis
Sabahattın. Ezgi ve Çığır sahnelerinde çalıştı.
Bulvar Tiyatrosu'nun kuruculan arasında yer alan
Erbil. tiyatro oyunculuğunun yanı sıra sinemada da
karakter rolleriyle yer aldı. Aralannda "Dokuz
Dağın Efesi'. 'Denize înen Sokak'. "Allah Cezanı
Versin Osman Bey'. "Yedi Kocalı Hürmüz" ve
'Çığlık'ın yer aldığı çok sayıda filmde oynayan
Erbil. bazı televizyon dizilerinde de rol aldı.
Karşılaşmalar II' resim sergisi
• Kültür Servisi - Bu yıl ikıncisi düzenlenen
'Karşılaşmalar II' başhkh resim sergisınde yabancı
ressamlann yapıtlan da yer alıyor. Nazan Azeri. Figen
Batı. Feride Bınıcioğlu, Hülya Botasun. Ayten Yetiş
Doğu, Dolunay Erdem, T. Melıh Görgün. Julıa Hurter,
Bahar Kocaman. Cavit Mukaddes. Ahmet Özel ve
Ruslan Tsrimov 'un katıldığı sergi. Ankara Devlet
Resim ve Heykel Müzesi'nde 30 Kasım'a dek
görülebilir.
Saz ve senfoni, Fransa'da buluştu
• Kültür Servisi -
Türkiye'nın saz
ustalanndan Arif Sağ,
Köln Senfoni
Orkestrası ile birlikte
Strasbourg'da bir
konser verdi. Müzik ve
Sergi Sarayı'nda
yapılan konseri
yaklaşık 1500 kişi
büyük bir ilgiyle izledi.
Strasbourg'da faaliyet
gösteren 'Vis a ıs' adlı
Türk Kültür Derneği'nin ginşımı ile düzenlenen
konserde Anf Sağ ve diğer saz ustalan Erol Parlak ve
Erdal Erzincan, Betin Güneş'in yönettigı Köln
Senfoni Orkestrası ile birlikte çeşitli halk türkülerini
seslendırdiler.
Nürnbepg'de belgesel film günleri
B Kültür Servisi - Nürnberg'de beş yıl üst üste
düzenlenen "Türkiye Sinema Günleri Nürnberg' ve bu
kapsamda gerçekleştirilen "kısa ve belgesel film'
yanşmalan 1997 yılında yapılamıyor. Sinema
günlerini düzenleyen InterForum, bu etkinliği 1998
yılının Kasım ayında interFilm Festival Nümberg adı
altında beş ülkenin filmlerine açık olarak
düzenleyecek. Bu kapsamda yapılacak kısa ve
belgesel film yanşmalan da beş ülkeye açık tutulacak.
InterForum, 21 -23 Kasım tarihlen arasında da
Belgesel Film Günleri düzenlıyor. Sanatçı. Şıır ve
Politıka "Türkiye'den Belgesel Filmlerle Aydmlar'
belgesel film günlerinın ana temasını oluşturuyor.
Belgesel Film Günlerinde, Nazım Hikmet, Azız
Nesin, Yaşar Kemal, Ruhi Su, Abidin Dino, Melih
Cevdet Anday. Yılmaz Güney ve Ismail Beşikçi'nin
sanat ve politikayı birleştirebilen yaşam mücadeleleri
yansıtılacak. Üç gün boyunca düzenlenecek olan
açıkoturumlara Türkiye'den Ahmet Soner ve Nurdan
Arca katılıyor
Yunanistan Ulusal liyatrosu
TÜPkiye'de
• Kültür Servisi - Yunanistan
Ulusal Tıyatrobu. 24 Kasım
pazartesı günü AKM Büyük
Salon'da Medea isimli oyunla
İstanbullu sanatseverlerin
karşısma çıkıyor. Niketi
Kontoun'nin yönettiği
oyunda Karyfyllıa Karabeti,
Maya Lymberopoulou.
Lazaros Yeorakopoulos rol
alıyor. Yunanistan ın önde
gelen topluluklanndan biri
olan Ulusal Tiyatro,
Eunpides'in en önemli yapıtlanndan bıri olan
trajediyi. aslına uygun bir formla sahneliyor. Antik
dramalan sahnelemeyi geleneklerinin ve mısyonlannın
en önemh bölümlerinden biri olarak değerlendiren
Ulusal Tiyatro. yıırtiçinde ve yurtdışında birçok oyun
sahneliyor
Denizü'de Caz Günleri'
• Kültür Servisi - Denizli Belediyesi; İstanbul.
Ankara ve İzmir'in dışmda ilk kez Denizli'de
5-7 Aralık tarihleri arasında "Caz Günleri'
gerçekleştirecek. Amalgamat Asiaminör "Erno Caz',
Onder Focan gibı topluluklann katılacağı etkinlikte,
aynca Ahmet Say'ın 'C(az) Konuşalım' başhkh
sövleşisi ve fotograf sanatçısı Aykut Usiutekın'in
"Caz'ın Büyüsü' başhklı fotograf sergisi ile 'Caz'
başlıklı slayt gösterisi yer alıyor.
'I. Denizli Caz Günleri' üç gün süreyle Denizli
Sanatsevenler Derneği ve Belediye Sanat
Merkezi'nde ızlenebilecek.
'Atatürk Resimleri' sergisi
Hambupg'da açıldı
• Kültür Servisi - Almanya'nın Hamburg kentınde,
Atarürkçü Düşünce Derneği tarafından 'Atatürk
Resimleri' başlıklı sergi açıldı. Atatürk'ün çok sayıda
sıyah-beyaz fotoğrafinm yer aldığı serginin açılışına.
Türkiye'nin Hamburg Başkonsolosu Ulkü Başsoy,
Prof. Dr. Anıl Çeçen'in yanı sıra pekçok Türk ve
Alman davetlinin katıldığı bildirildi. Hamburg ve
çevresi Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Gökten
Küçük, yaptığı açıklamada, Atatürk'ün ölümünün 59.
yılında onun anısına bir sergi açtıklan için çok mutlu
olduğunu belirttı.
BUGUN
• İDOB'da saat 20.00'de P.t. Çaykovski'nin 'Kuğu
Gölü' adlı yapıtı ızlenebilir.
• AKS.ANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da Fellim'nın
yönermenliğinı yaptığı, M. Mastroıanni, C.
Cardinate ve A. Aimee'nin rol aldığı 'Fellini's 81/2'
adlı film yer alıyor.
• CRR'de saat 19.30'da Alan Thomas resitali
izlenebilir.
• BELGESEL SİNEMACILAR DERNEĞİ'nde
saat 14.00-18.00 arası Samih Rıfat'ın yönettiği
Melih Cevdet Anday (simurg) izlenebilir.