25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 ALLECRO EVİN tLYASOĞLU Tadeusz Strııgala'ya teşekkürlerPolonyalı şef Tadeusz Stmgala. ken- di ülkesmin zengin müzik dağarcığını bizlere sunduğu kadar, bizım bestecile- nmize de yer vermekte. nıce çağdaş Po- lonyalı bestecmın yapıtı kadar çağdaş Türk yapıtının da ilk seslendirisini yap- makta. Bu kez 1DSO ile Henryk Miko- laj Gorecki (1933-)'nin son yıllarda ye- ni müzığin en çok ses getiren yapıtını, Üçüncü Senfonisi'ni seslendirdi. 1976"da tamamlanan ve CD'si klasık müzik dünyasında uzun süre best-seller olarak kalan bu yapıtın dığer başlığı da '•Acıh Şarkılar Senfonisi." Müzik sana- tının yirmincı yüzyıl sonunda \ardığı sentezi dile getınyor. Yırmıncı yüzyılın yalından karmaşığa tırmanan ve yıne ya- lına dönen anlatım sürecıni örnekliyor. Alışılagelmış hızlı-yavaş-hızlı tempo yerine tümüyle ağır (lento) tempoda üç bölüm sergıleyen. çızgisel gelişim için- de her dakıkasında acıyı vurgulayan. senfoniye Mahler bıçeminde şarkı katan. dingin bıryapıt. Önce her yay lı çalgı grubunun en ar- ka sırasından başlayan bır ezgi. kanon yöntemiyle rüzgârgibı dağılıyororkest- ranın ıçine \e sopranonun ılk acıklı ez- gisiyle doruğa tırmanıp aynı kanon yön- temiyle sönüyor. İlk ezgi, oğlunu yıtir- miş bir annenın yakanşı ki Meryem Ana Isabenzetmesiyle çızilmiş. tkincı ezgi, I944"te Zakopane'dekı gestapo merke- zinde 18 yaşında tutsak bır kızın duva- ra kazıdığı "'Hayıranne,ağlamaT ' başlık- lı dört dızeden kaynaklanıyor. Son şar- kı. Opole yöresinden bir halk ezgisinın çeşitlemeleri. Ve de senfonınin en içlı, en hüzünlü bölümü. Stmgala. yapıtın tümünde çok özenlı birdenge sağlamıştı. Mınımal bölümle- rin tekdüzelığı içınde orkestra bir org gı- bi tınladı. Ve gereken "hipnoz" etkisinı yaratabıldi. Soprano Brygida Bziukie- vricz, orkestranın ortamına uyum sağla- yan tonlamasıyla. yalın. duru ve dümdüz çizgilerdeki ezgilennde son derece ba- şanlıydı. Aynca güzelliğı ile de sahne- de hoş bır etkı yarattı. Strugala, abartı- sız, gerektiğı gibi ölçüleri açık ve net olonyalı şef Tadeusz Strugala, kendi ülkesinden nice çağdaş bestecinin yapıtı kadar çağdaş Türk yapıtının da ilk sesltndirisini yapmakta. Bu kez ÎDSO ile Gorecki'nin son yıllarda yeni müziğin en çok ses getiren yapıtını; Üçüncü Senfonisi'ni seslendirdi. Önümüzdeki hafta İDSO yine Strugala yönetiminde Kâmran İnce'nin Fall of Constantinople (Bizans'ın Düşüşü) başhkh senfonik şiirini seslendirecek. veren, tıtiz bir şef olarak bu senfoniye yaşam kazandırdı. Konsenn ıkinci yansında yeralan Be- ethoven'in Üçlü Konçertosu ağıtsal ha- vayı dağırtı Bu nedenle iyi seçilmiş bir programdı. Konçertonun solistleri dün- yaca ünlii Beaux Arts Trio'nun üyeleri çalgılannın ustası sanatçılardı. Trio.yıl- larca bırlıkte çalışmış biraile olarak ken- dı ıçınde bır topluluk yarattıgından ay- rıca bir orkestra ile bırleşmesi çok kolay değildi. Trio üyelennın yorum anlayış- lanyla orkestranın yorum anlayişı arası- na çakışsa da tümüyle son derece lezzet- li bir konser dinledık. Önümüzdeki hafta İDSO vine Stru- gala yönetiminde parlayan bir çağdaş Türk bestecisinin şu sıralarda CD'si ile ünlenen bir yapıtını seslendirecek; Kâmran tnce'nin Fall of Constantinop- le (Bizans'ın Düşüşü) başlıklı senfonik şiiri. Bu kez bir Türk bestecisinin çag so- nundakı sentezi gündeme gelmiş olacak. Uzun zamandır Amerika'da Memphis Üniversitesi'nin öğretim üyesi olan In- ce, bu yapıtını bir dönüm noktası olarak kabul etmekte. Böylece Türk öğelerini daha somut olarak kullandığını. örneğin kös davulundan yararlandığını söylüyor. Önce kentin duvarlanna usanmadan vu- ran toplan duyuyoruz. Konstantin ile Sultan Metımet'in karşılıklı konuşma- sında iki kültüriin kimlıkJeri tınlıyor. Fa- tih'in kızaklann üstünde gemileri kaydı- nşını yaylı çalgılann kaygan güssando- lan yansıtıyor. Kentin sabah uyanıp Os- manlı ordusuyla karşılaşması ve teslim oluşu, öte yandan Türklerin coşkusu. görkemli doruklara tırmanıyor. Büyük orkestranın tüm olanaklannı kullanmış Kâmran Ince. Vc minimalizmin tekdü- zeliğıni birleştirici bir unsur olarak ele almış. Strugala yönetimindeki konserin bir diğer yapıtı da Beethoven'ın 5. pıya- no konçertosu olacak. Konsenn solisti parlak bir piyanıst: Alain Levefre. ID- SO'nun bu konsenni kaçırmamak ge- rek. Bu ikı hafta lstanbul konser prog- ramlanna taze bır kan getirdiğı için Stru- gala'ya teşekkür borçluyuz. Muammer Sun'dan temel müzik eğitimi Kendinı eğitım müziğine adayan o denlı az bestecimiz var ki! Muammer Sun ve Canan Akın, bu konuda akla ge- len ilk kişiler. Yıllardır bıkıp usanmadan çoksesli müziğe alışmanın okullarda ve- rilecek yaygın eğıtımle başlayacağını anlatıp bu konuda besteler yapıyorlar, kitaplar yazıyorlar. Prof. Muammer Sun'un yenı yayımlanan eğıtim kitabı "Şarkılarla Türkülerle Temel Müzik Eğitimi-6" başlığını taşıyor. tlköğretim okullan için 6. sıruf ders kitabı. Ankara, Doruk Yayınevı'nde basılmış. fnsan ve müzik ilişkisinden başlayan kitap, söy- leşiler halinde net ve öz bir yöntemle çocuklara yumuşak yoldan. bildik şarkı- lann ıçinden nota. tempo. ölçü gibı te- mel öğelen öğretiyor Müzik öğrenme- nin ılle de karmaşık kurallara bağlı yol- lannı bir kenara bırakıp. pratik. çabuk kavTanabilir yönlerinı sergıliyor. Öme- gin ritim duygusunu geliştırmek için ka- lemlerini masaya vururak ezgilere eşlik etmelerinı öğütlüyor çocuklara. Bölüm sonlanndaki bulmacalaryada "Bügûni- zi Ölçeüm" gıbı alıştırmalarla çocuğun da konuya katılımı sağlanıyor. Müzik tarihine, ülkemızdekı müzik türlerine. başlıca bestecılerimiz ve yorumculan- mıza sayfalannı açan kitapta. popüler rr.üzik de kendi bağlarnı ıçinde ele alın- rnış. Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsünün "Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da" başhkh şarkısının notasını sunarken sı- nıfa kaset veya CD getinp çalmayı da öneriyor. Muammer Sun'un önceden yayımla- nan okul öncesi eğıtime ilişkın çalışma- lan kadar. Türk Halk Müzigi çalgılannı tanıtan. koro müzigi ile önce çocuğun kendi sesini tanımasını öngören çalış- malannın tümünü özetlemış bu kitap. Bence yalnız okul kitabı olarak değıl de. herkesin evinde bır başvuru kaynağı ola- rak bulunması gerek. Evrensel mükemmelliği izleyenler Şef Erol Erdinç geçen hafta CSO'nun 'Atatürk'ün anısına" sunduğu konseri yönetti. AHMETSAY ANKARA-Senfonik müzik yapıl- masını engellemek, açıkçasi senfoni orkestralannı kaldırmak, daha açık- çasi "Zumadaçalmayıversinler'' di- yenleri rahatlatmak ıçın tutulacak en kestirme yol, orkestralanmızı "salon- suz' bırakmaktır. Görünüşe bakılırsa yapılan budur: lstanbul Devlet Sen- foni, AKM 'de "salon tahsisi'nın daral- tılması yüzünden kıvranmakta; An- kara"da CSO. sözümona 'tadilat' ge- rekçesıy le sığıntı durumuna düşmek- tedir. CSO'nun 7. hafta konserleri. yıne ısıtılamayan salonun kötü akus- tık koşullannda yapıldı. Sezonun 8. hafta konserlen ise yann ve cuma gü- nü. Gazi Eğitım Faküitesı Müzik Bö- lümü salonunda gerçekleşecek. Or- kestra cumartesı günü de Kültür Ba- kanı'na eşlik ederek Mersin'e gide- cek. Hayırlısı: Her şey gıder tersine. onlar gıder Mersin'e... 'Atatürk'ün anısuıa' Gelelım geçen haftamn konsen- ne... Onca çekışmeden sonra bu yıl nihayet "Atatürk'ün aıusuıa" altbaş- lığıyla sunulan programda şu yapıt- lar yer alıyordu: Cemal Reşit Rey'in 'Türkiye' senfonik şıirinden dört bö- lüm: Mozart'ınKV 488 Piyano Kon- çertosu; Dhan Usmanbaş'ın 'GençB- ğe Hitabe' diye düzelterek yazmam gereken 'konuşmacılar ve orkestra • Şef Erol Erdinç, Ankara konserlerini renklendiriyor, içtenlikli, sıcak, sevimli yaklaşımı, dinleyiciyle iletişimine güç r*f? katıyor,yapıtlaraözenveönemJeeğilnfie6İ*g^-- inandıncı bir yorum getiriyor. için' yapıtı; Çaykovski'nin 'Romeo- te'lerle karşılaşıyorduk. Erol Er- Juliet' fantezı u\ertürü. Bu beş ben- zemez yapıtın "Atatürk'ün anısına" altbaşlığı altında bir araya getırilme- sıne de çoktan razıyız. Geçen yıl bu bıle yapılmamıştı. Kırk yıllık bir ge- leneğin neden 'es' geçıldığı soruldu- ğunda. şu gerekçe ılen sürülmüştü: RP'lı Kültür Bakanı ile 'arayıhoştut- mak'... ŞefErol Erdinç, konuk olarak gel- diğı Ankara konserlerini renklendin- yor: içtenlikli. sıcak, sevimli yaklaşı- mı. dinleyiciyle iletişimine güç katı- yor; seslendirilen yapıtlann her bın- ne özen ve önemle eğilmesınden kay - naklanan inandıncı bır yorum getin- yor. Mozart'ın piyano konçertosun- da orkestradan yükselen yersiz "for- tissimo'lar, aslında salon akustiğinin birovunuydu. Aynı durum. konçerto- nun genç solisti Yeşün Gökalp'ın de başına geldı. Kulaklanmız. gözü- müzle gördüğümüzü doğrulamıyor- du: Yeşim Gökalp, özellikle 'Adagio' bölmesinde dikkat gösterdiği 'pianis- simo'lann salonda 'forte' olarak pat- ladığını nereden bilebilırdi? Tuşlara ne denli yumuşak dokunduğunu. 'ok- şayarak' dokunduğunu görmemıze karşın, kulakJanmızı tırmalayan 'for- dmç'in kollan hiç de 'yukanlarda' değildi. oysa 'Mozart eşlikçiliği" ile bağdaşmayan ve bas bas bağıran bir orkestra duyuyorduk. Şef ne yapsın. solist ne yapsın? Orkestra üyelerinın yeni akustik koşullara kendilerini uyarlaması zorgörünüyor. Yeşim Gö- kalp. yıne de konçertonun üslup ve biçım özdeşliğinı. yalınlığını. Mo- zart'ın o evrensel •mükemraeUiği'nı ve tertemız 'klasikçizgisi'nı başanya sundu. Onu her kon^erinde müzikal olgunluğa koşarken görüyoruz. Ge- çen hafta ıçın son söz: Bu koşullarda daha ı>isı can sağlığı! BedriNoyan Bektaşılerin 'dcdebabası'sı Bedri Noyan aramızdan aynldı. Her ınsan gibı Bedn Noyan da ölümlüydü. yer- yüzü konuğuydu. oysa insanlığı fel- sefede, bilimde ve sanatta bütün de- nnlığiyle temsıl etmeye yöneldiği için, ölümsüzlüğün çağırrazdaki dev- riyesiydi. Hekımdi. filozoftu, hattat- tı, ressamdı, şaırdi. müzıkçiydi. Ge- leneksel müziğimizi bütünsel bir kav- rayışla araştırmıştı; Neyzen olarak kent kültürünü (sanat müzığinı), bağ- lamacı yönüyle kırsal kesim kültürü- nü (halk müziğıni) irdelemışti ve farklı gibı görünen bu köklerden olu- şan insancıl bütünselliğe, insanoğlu- nun kültürel köklerine ulaşmayı ön- görmüştü. Bu kavrayış. onu müziko- loji çalışmalanna götürmüştü: Gele- neksel müziğımızın modal (makam- sal) sıstemi üzennde araştırmalar yaptığı bilinmektedir. 'Ölü makam' olarak sadece adı bılinen. unutulmuş, hatta günümüze iz bırakmadan yıtıp gıtmiş makamlara ilişkin bulgular toplamıştır. Onun kütüphanesı. aynı zamanda çok değerli bır TnüzikoJoji arşivi'dir. Bedn Noyan'ın temsıl ettiğı felse- fe. 'insanlık \aran'nı gözetır. 'Ben' yoktur onda. 'Benim malım' bencıl- liğı, çırkinlığı yoktur. Bılgı. ınsanlı- ğın malıdır. Bilgı kaynakları bütün ınsanlığa açık tutulmalı. sunulmalı- dır. •Dogmacılık' karşıtı bu kültür fel- sefesinın gereğınce değerlendinhne- sı ıçın, günümüz ve gelecek kuşak araştırmacılanna Bedri Noyan'ın kü- tüphanesınde korunan seçkin bulgu \e belgelerin bılım varanna sunul- ması düşünülmelidır. Doğal olarak 'insanlık adına' vararlanma >öntem- leri. bır 'disiplin" sorunudur. Bu dısip- lini yönlendiıme görevi ise geride ka- lan yakınlanna düşer. Bedn Noyan. Anadolu toprakla- nnda 'c\ rensel mükemmelliğin' ızıni sürüyordu. Anadolu hümanızminin önü açıktır. Uluslararası Stockholm Film Festivali'nin onur konuğu yönetmen Kazan 4 Brando'yu Idm olsa keşfederdi' • Elia Kazan, kendisinin Marlon Brando'yu keşfedip günışığına çıkarmadığını, herhangi bir yönetmenin onu bulmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Kazan, bırlikte çalışmaktan en çok ze\k duyduğu Brando'nun artık yüzünü görmek istemediğini belirterek "Şişmanladı, yaşlandı ve zenginleşti. Kendine daha iyi bakmış olması gerekirdi" dedi. GÜRRAN UÇICAN STOCKHOLM - Elia Kazan ters ve aksı bır ihtiyar! Uluslararası Stockholm Film Festiva- li'ne onur konuğu olarak katılmak için perşem- be günü eşıyle birlıkte Isveç'e gelen Elia Ka- zan'ın ağzından laf almak: John Huston'm de- yişiyle 'ha\"vanlarla,çocuklarlave Marlon Bran- do'yla film çevirmek' kadar zor. Festıvalde ken- di seçeceği ve aralannda "East of Eden- Cen- net Yolu" (James Dean) v e "A Streetcar Named Desire- İhtiras Tramvajı" (Marlon Brando) gi- bi klasikler de olan 9 fılmın gösterimine de ka- tılması bekJenen Elia Kazan (88), önce Stock- holm'e ilk kez geldiğinı söyledi. Kendisıne 1962'de "Fewer in the Blood" filmınin gala ge- cesine katılmak ıçın gelmiş olduğu anımsatılın- ca.u Ö>1e kısa zi>aretieri. gelmiş olmak kabul et- miyonım''dedi. Elia Kazan, tiyatroyu da sinema kadar sevmiş olduğunu, şu anda bütün filmleri var olduğu halde. başta ''Saocııun Ölümii" olmak üzere (.Arthur Miller. 1940) sahneye koyduğu birçok oyunun tarihe kanşmış olmasının kendisini za- man zaman hüzünlendirdiğini söyledi. Tiyatro yönermenliği yıllanyla ilgıli şöyle konuştu: - Hepimiz gençtik, enerjiktik ve seksiydik. Tı- yatro anlayışımız, sıradan yaşama şekillenyle il- gıli ve hepimizin içinde olduğu gerçek, günlük dünyadan kesıtler içeren piyesleri oynamaktı. Klasık tiyatro bizi ilgilendirmiyordu. Hepimiz sokakçocuğuyduk. Elia Kazan, "A Streetcar Named Desire" ad- lı filmde başrolü vererek Marlon Brando'yu si- nema dünyasına kazandırmış olması konusun- da alçakgönüllü konuşuyor: - Marlon Brando'yu ben keşfedip günışığına çıkarmadım. O doğal yeteneklı biriydi. Çok du- yarlı bır insandı. Enerjık ve gizemliydı. Enınde sonunda herhangi bır yönetmenin onu bulması kaçınılmaz bir şeydi. Ben bu onuru hak etme- dim. Elia Kazan, birlikte çalışmaktan en çok zevk duyduğu oyuncünun Brando olup olmadığı so- rusuna hıç duralamadan yanıt verdi: - Evet! Herkes ona tapıyordu. Ben de onu fev- kalade bulmuştum. Ama artık yüzünü görmek ıstemiyorum. Şişmanladı, yaşlandı ve zengin- leşti. Kendine daha iyi bakmış olması gerekir- di Elia Kazan. "EBa Kazangious" adıyla Ana- dolu'da başlayan, aılesinin 4 yıl sonra ABD'ye göçmesiyle o ülkede süren yaşamını, 1988'de yayımladığı "My Life - HayaunT adlı özyaşam kıtabıyia 600 sayfa olarak ortaya döktü. Yaşamınınenkaranlıkbölümünüise 1952 yı- lındaki •muhbirtiği' oluşturuyor. Bu olay, tam 45 yıl sonra, geçen yıl, Amerika Film Enstitüsü ile Los Angeles Film Eleştirmenleri Birliği'nin ona büyük bir onur ödülün verilmesini protesto et- melenne yol açacak kadar etkiliydi: Elia Kazan, 1952 yılında. bir zamanlar komünist partiye üye olan bazı meslektaşlannın admı. 'Amerikan DavTamşlanna Uygun Ounay'an E\1emkrBüro- su'na vermişti. 1934'te Amenka Komünist Par- tisi'ne girip 18 ay üye kalan Elia Kazan. daha sonra düşkınklığına uğrayıp partiden aynlmış- tı. 1947-1955 yıllan arasında söz konusu büro- nun kara listesinde, aralannda Marlon Bran- do'nun da olduğu 200 sanatçı yer alıyordu. Bun- lardan 10'u, başkalannın adlannı vermedikleri için hapis cezasına çarptınlmıştı. Elia Kazan ise 'meslek yaşamından kopmamak için muhbirli- ğiseçmiştL' Stockholm'de bu konudaki sorulan yanıtla- madı ve yalnızca. "Kitabımı oku.vun" demekle yetindi. "On the WaterfiTjnt - Rıhumlar Üstün- de" fılmınde (1954) aslında bu konuyu ışlemış- ti. Başroldeki Marlon Brando, mafya tıpi patron- lannı ortaya çıkarmak için en sevdıği arkadaş- lan hakkında muhbirlik yapan bir lıman işçisi rolündeydi. Bu film, birçok eleştirmenı kızdır- mış vebunlardanbin. "İkimuhbir bir arayagel- miş, bir üçûncüsünü kahraman ilan ediyor" şek- linde yazmıştı. Izmir Devlet Senfoni Orkestrası 'ndan TEMA yararına konser Kültür Servisi - İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, 21 -22 Kasım tarihlerinde şef Marek Pijarmvski eşliğınde TEMA varanna bir konser veriyor. Edouard Lalo'nun 'VTjolonsel Konçertosu* ve Gustav Mahler'in '4. Senfoni, Sol Majör'ünün seslendirileceği konsere solist olarak Georgy Goryiınov katılıyor. 1980 yılından bu yana W. Lutoslawski Devlet Filarmoni Orkestrası'nın yönetici ve sanat direktörlüğünü yapan Pijarowski, 1951 yılında Wroclaw'da doğdu. Piyano, keman, obua ve org çalarak eğitimini tamamlayan sanatçı. Tadeusz Strugala ile birlikte Wroclaw Müzik Akademisi'nde orkestra yönetti. Aynı zamanda Weimar'da bulunan Uluslararası Müzik Okulu'nda Avid Jansons ile orkestra yönetımı eğitimini tamamladı. Avusturya hükümetinin burslusu olarak Viyana'daki 'Hochschule Fuer Musik und Darsellende Kunst' okulunda Prof. Carl Oesterreicher ile çalıştı. Profesyonel kanyenni 1974 yılında Wroclaw Devlet Filarmoni Orkestrası şefliğine atanması ile başlatan sanatçı. aynı yıl Polonya Orkestra Şefleri Yanşması'nda en genç yanşmacı olarak birincilik ödülü ile Sılesian Devlet Filarmoni Orkestrası özel ödülü kazandı. Bu başansı. Varşova Ulusal Filarmoni Orkestrası ve Katowıce Polonya Ulusal Radyo Senfoni Orkestrası dahil birçok yerden davet edilmesini sağladı. Ertesi yıl Wroclaw Devlet Filarmoni Orkestrası'nın ikinci şefliğine atanan sanatçı. 1980'denbuyana Polonya Çağdaş Müzik Festivalı 'Musica Polonka Nova'nın sanat yönetmenı olarak görev yapıyor. Tiyatro sanatçısı Sadettin Erbil vefat etti • Kültür Servisi- Komedyen ve sunucu Mehmet Erbil'in babası, tiyatro sanatçısı Sadettin Erbil, dün sabah vefat etti. Dört gündür lstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesı Hastanesi Reanimasyon Servisi'nde yapay solunum cihazına bağlı olarak tedavi görmekte olan Erbil. sabah 09.00 sıralannda, tıkayıcı beyin daman hastalığı nedeniyle öldü. 1925 yılında lstanbul'da doğan Sadettin Erbil, sanat yaşamına 1940 yılında Sanyer Halkevi'nde başladı. 1943 yılında Şehir Tiyatrosu'na giren Erbil. daha sonra Raşıt Rıza, Ertuğrul Sadi Tek. Muhlis Sabahattın. Ezgi ve Çığır sahnelerinde çalıştı. Bulvar Tiyatrosu'nun kuruculan arasında yer alan Erbil. tiyatro oyunculuğunun yanı sıra sinemada da karakter rolleriyle yer aldı. Aralannda "Dokuz Dağın Efesi'. 'Denize înen Sokak'. "Allah Cezanı Versin Osman Bey'. "Yedi Kocalı Hürmüz" ve 'Çığlık'ın yer aldığı çok sayıda filmde oynayan Erbil. bazı televizyon dizilerinde de rol aldı. Karşılaşmalar II' resim sergisi • Kültür Servisi - Bu yıl ikıncisi düzenlenen 'Karşılaşmalar II' başhkh resim sergisınde yabancı ressamlann yapıtlan da yer alıyor. Nazan Azeri. Figen Batı. Feride Bınıcioğlu, Hülya Botasun. Ayten Yetiş Doğu, Dolunay Erdem, T. Melıh Görgün. Julıa Hurter, Bahar Kocaman. Cavit Mukaddes. Ahmet Özel ve Ruslan Tsrimov 'un katıldığı sergi. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde 30 Kasım'a dek görülebilir. Saz ve senfoni, Fransa'da buluştu • Kültür Servisi - Türkiye'nın saz ustalanndan Arif Sağ, Köln Senfoni Orkestrası ile birlikte Strasbourg'da bir konser verdi. Müzik ve Sergi Sarayı'nda yapılan konseri yaklaşık 1500 kişi büyük bir ilgiyle izledi. Strasbourg'da faaliyet gösteren 'Vis a ıs' adlı Türk Kültür Derneği'nin ginşımı ile düzenlenen konserde Anf Sağ ve diğer saz ustalan Erol Parlak ve Erdal Erzincan, Betin Güneş'in yönettigı Köln Senfoni Orkestrası ile birlikte çeşitli halk türkülerini seslendırdiler. Nürnbepg'de belgesel film günleri B Kültür Servisi - Nürnberg'de beş yıl üst üste düzenlenen "Türkiye Sinema Günleri Nürnberg' ve bu kapsamda gerçekleştirilen "kısa ve belgesel film' yanşmalan 1997 yılında yapılamıyor. Sinema günlerini düzenleyen InterForum, bu etkinliği 1998 yılının Kasım ayında interFilm Festival Nümberg adı altında beş ülkenin filmlerine açık olarak düzenleyecek. Bu kapsamda yapılacak kısa ve belgesel film yanşmalan da beş ülkeye açık tutulacak. InterForum, 21 -23 Kasım tarihlen arasında da Belgesel Film Günleri düzenlıyor. Sanatçı. Şıır ve Politıka "Türkiye'den Belgesel Filmlerle Aydmlar' belgesel film günlerinın ana temasını oluşturuyor. Belgesel Film Günlerinde, Nazım Hikmet, Azız Nesin, Yaşar Kemal, Ruhi Su, Abidin Dino, Melih Cevdet Anday. Yılmaz Güney ve Ismail Beşikçi'nin sanat ve politikayı birleştirebilen yaşam mücadeleleri yansıtılacak. Üç gün boyunca düzenlenecek olan açıkoturumlara Türkiye'den Ahmet Soner ve Nurdan Arca katılıyor Yunanistan Ulusal liyatrosu TÜPkiye'de • Kültür Servisi - Yunanistan Ulusal Tıyatrobu. 24 Kasım pazartesı günü AKM Büyük Salon'da Medea isimli oyunla İstanbullu sanatseverlerin karşısma çıkıyor. Niketi Kontoun'nin yönettiği oyunda Karyfyllıa Karabeti, Maya Lymberopoulou. Lazaros Yeorakopoulos rol alıyor. Yunanistan ın önde gelen topluluklanndan biri olan Ulusal Tiyatro, Eunpides'in en önemli yapıtlanndan bıri olan trajediyi. aslına uygun bir formla sahneliyor. Antik dramalan sahnelemeyi geleneklerinin ve mısyonlannın en önemh bölümlerinden biri olarak değerlendiren Ulusal Tiyatro. yıırtiçinde ve yurtdışında birçok oyun sahneliyor Denizü'de Caz Günleri' • Kültür Servisi - Denizli Belediyesi; İstanbul. Ankara ve İzmir'in dışmda ilk kez Denizli'de 5-7 Aralık tarihleri arasında "Caz Günleri' gerçekleştirecek. Amalgamat Asiaminör "Erno Caz', Onder Focan gibı topluluklann katılacağı etkinlikte, aynca Ahmet Say'ın 'C(az) Konuşalım' başhkh sövleşisi ve fotograf sanatçısı Aykut Usiutekın'in "Caz'ın Büyüsü' başhklı fotograf sergisi ile 'Caz' başlıklı slayt gösterisi yer alıyor. 'I. Denizli Caz Günleri' üç gün süreyle Denizli Sanatsevenler Derneği ve Belediye Sanat Merkezi'nde ızlenebilecek. 'Atatürk Resimleri' sergisi Hambupg'da açıldı • Kültür Servisi - Almanya'nın Hamburg kentınde, Atarürkçü Düşünce Derneği tarafından 'Atatürk Resimleri' başlıklı sergi açıldı. Atatürk'ün çok sayıda sıyah-beyaz fotoğrafinm yer aldığı serginin açılışına. Türkiye'nin Hamburg Başkonsolosu Ulkü Başsoy, Prof. Dr. Anıl Çeçen'in yanı sıra pekçok Türk ve Alman davetlinin katıldığı bildirildi. Hamburg ve çevresi Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Gökten Küçük, yaptığı açıklamada, Atatürk'ün ölümünün 59. yılında onun anısına bir sergi açtıklan için çok mutlu olduğunu belirttı. BUGUN • İDOB'da saat 20.00'de P.t. Çaykovski'nin 'Kuğu Gölü' adlı yapıtı ızlenebilir. • AKS.ANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da Fellim'nın yönermenliğinı yaptığı, M. Mastroıanni, C. Cardinate ve A. Aimee'nin rol aldığı 'Fellini's 81/2' adlı film yer alıyor. • CRR'de saat 19.30'da Alan Thomas resitali izlenebilir. • BELGESEL SİNEMACILAR DERNEĞİ'nde saat 14.00-18.00 arası Samih Rıfat'ın yönettiği Melih Cevdet Anday (simurg) izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle