05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Vakıf kupulmasına kısıtlama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Devlet Bakanı Metin Gürdere, bundan böyle, resmi kuruluşlann adı kullanılarak vakıf kurulmasına ızin verilmeyeceğini bıldirdi. Kısa adı TÜSİAV olan Türk Sanayici ve tşadamlan Vakfi'mn her hafta düzenlediği "Cinnah Sohbetleri" toplantısına katilan Devlet Bakanı Gürdere, siyasi iktidar kadrolannın en önemli görevinin, o ülkenin insanlanna yaşama sevinci, geleceğe güvenle bakma duygusu vermek olduğunu söyledi. Çiier'in ledekesi Yılmaz'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Samsun Cumhuriyet Başsavcılıgı'nın, Samsun mıtinginde "onbaşı olma şerefsizliği" diyen DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'm yargılanabılmesi için dokunulmazlığının kaldınlması istemiyle hazırladığı fezleke, Başbakan Mesut Yılmaz'ın imzasına sunuldu. Çiller, hakkında fezleke hazırlanmasına neden olan konuşmasmda, "...Türkiye'de ara rejim dönemleri oldu birkaç kez. Atanmışlar da o ıskemleye oturdu. Ama şimdiye kadar seçilmiş hiçbir genel başkan. onbaşı olma şerefsizliğinı göstermedi" demişti. TBMM Danışma Kuralu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM Danışma Kurulu'nda. CHP ve DTP'nin, Başkanlık Divanı'nda kendilerine düşen üye sayısının arttınlmasını istemeleri nedeniyle dün de anlaşma sağlanamadı. TBMM Başkanı Hikmet Çetin başkanlığında yapılan toplantıdaCHPnin Başkanlık Divanı'nda TBMM Başkanı Çetın dışında yalnızca bir üye ile temsil edilmeye ve DTP'nin de tek katıp üyelik verilmesine itirazlan sürdü. DTP'de yeni yönetim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrat Türkiye Partisi'nde dün grup yönetimi ve TBMM Başkanlık Divanfnda partiye düşen üyelikler içın seçim yapıldı. Eskı Grup Başkanı Mehmet Köstepen'in yeniden aday olmadığı seçimlerde Van Milletvekilı Mahmut Yılbaş. grup başkanı seçildi. Grup başkanvekilliklerine de tstanbul Milletvekili Metin Işık ıle Mardın Milletvekili Muzaffer Ankan getirildi. TBMM Başkanlık Divanı Katip üyeliğine de Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz aday gösterildi. lHuğbay'ın genelgesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğıtim Bakanı Hikmet Uluğbay, 29 Ekim Cumhunyet BayTamı nedeniyle bir genelge yayımladı. Uluğbay genelgesinde, Türkiye'nin Atatürk ilke ve devrimleri dogrultusunda bugünkünden daha iyi bir noktava götûrülmesi için konunun genç kuşaklara en ıyi şekilde anlahlması gerektiğini vurgulayarak, "Bu nedenle cumhuriyetimizin 74. yılı, bu günler daha büyük bir coşkuyla, şerefle \e gururla kutlanacak müstesna günlerdir" dedi. Sözen yargılandı • lstanbul Haber Servisi - Eski lstanbul Büyükşehır Belediyesi Başkanı Nurettin Sözen ile eski İSKI Genel Müdürü Ergun Göknel"in de aralannda bulunduğu 5 kişınin, Kağıthane Deresi'nfh antım işinin, ŞE- TAT Sondaj Inşaat Ticaret AŞ'ye verilmesi sırasında "ihaleye fesat kanştırdıklan" iddiasıyla yargılanmasına başlandı. tstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuksuz saruk Sözen katılırken, mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. •• •• •• Olmez, Ozer Uçuran Çiller'le birlikte Atilla Ozer ve Yusuf Uygurtaş'a da dava açtı Savcı: Delilierim sağlamANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in eşi Özer Uçuran Çiller hakkında "sahterifik" suçun- dan dava açan Ankara Cumhuriyet Başsav- cısı Metin Ölmez, ABD"den istediği belge- nın gelmemesine karşın "detitterinin sağ- lam olduğunu" söyledi. Savcı Olmez, Özer Uçuran Çiller'le bir- likte avukatı Atifla Özer ve 25. Noter Baş- katibi Yusuf Uygurtaş hakkında da aynı suçtan dava açtı. Türk Ceza Yasası'nın 342 ile 3628 sayılı yasaya muhalefetten 8 yıl 6'şar aya kadar ağır hapisleri istenen sanık- lann Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına gelecek ay içinde başlana- cak. Savcı Metin Ölmez, Cumhuriyet'e yap- tığı açıklamada, ABD'den gelen yanıtın so- ruşturmamn gelişiminı etkılemedığini be- lirtti. Ölmez, "Omın dışında enmizde baş- ka defiuer vardı. Eğer öyle otmasaydı dava açmazdım. ABD yetkili makamlan, konuyu dolaylı olarak adü yardımlaşma kapsamı dışında değerlendirmiş" dıye konuştu. Savcı Olmez, Tansu Çiller hakkında "Kanun ve genel ahlaka avkın mal edindigi ve görevini kötûye kullandığr savlannı so- • Soruşturmayı yürûten Ankara Cumhuriyet Savcısı Metin Ölmez, "ABD'nin verdiği yanıt bizim için önemli değil. Elimde başka deliller var, öyle olmasaydı dava açmazdım" dedi. Ölmez, ABD yetkili makamlannın, konuyu dolaylı olarak "adli yardımlaşma" dışında tuttuğunu belirtti. ruşturmak üzere kurulan soruşturma ko- şılmışör. Bu çeviri sırasında İngilizce metin- mısyonuna, Özer Uçuran Çiller'in, ABD'deki GCD. Inc. Şirketi'nden gönde- rildiği bildirilen evTakın verildiğini kayde- derek şunlan söyledi: "Üç sahifeden oluşan komisyonca soru- lan sorulann yanıünı içeren İngilizce met- nin tarihsiz, imzasız ve tasdiksiz olduğu ve Hoiiday tarafindan fakslandıgu bu belgenin 2 Ocak 1997 tarihinde 00263 numara ile Ankara 25. Noterliği'nce Türkçe'ye tereü- me edikliği tespit edilmiştir. Bu ilk belgenin son sahifesinin daha sonra tek sahifc olarak tekrar bu belgeden a> n düzenlendiğL imza ve tarihlerin aûldığı tasdik muamelesi gör- düğü görülmüştür. Bu tasdik muametesinin Noter- Sulh Hakimi Catherine Mc Carson imzası ile tasdik gördüğü, 1 Hanran 1997 tarihinde de, 00901 yevmiye numaraa ile yi- ne aynı noterükçe Türkçe'ye çorildiği anla- deki ve Türkçe metindeki 8 ve 9 numarada- ki sonı cevaplannın metinden çıkanlarak, her iki çevirinin birieştirilmek suretiyle, 1 Temmuz 1997 tarihinde yine aynı noterden 00908 yevmiye numarası ile ashndan suret olarak çıkanlıp ona> landığı belirlenmistir" Bu yolla hukuki geçerliliği olmayan bel- geye resmı evrak niteliği kazandınldığını belirten Savcı Ölmez, "Aynca komisyonun anılan ya/ısının (e) ve (f) şıklanndaki. 'ABD'den 170 milyon dolar borç aldınız mı?, GCD fırmasındaki payınız nedir? GCD Inc'in diğer ortaklan, yönetim kuru- lu üyeleri kimlerdir?' şeklindeki sorulann orijinal bdgedeki 8 ve 9 numaradaki cevap- lannın çıkankuğı görülmüştür'" dedi. Savcı Ölmez, Komısyona iletilen Türkçe metnin aslından farklı olduğu, birlikte kul- lanılmaması durumunda "sahteciliğin anla- şıhnayacagjnı" vurguladı. Öknez şöyle konuştu:"Ozer Uçuran Çiller tarafindan verilen hukuki geçerlüiği olmayan bu evrak, sanık Atilla Özer vasıtasıy la Ankara 25. No- teri Mehmet Onal ve Noter Vekfli Başkatip Yusuf Uygurtaş tarafindan tercüme edile- rek ve suret verilerek tahrif edilmiş ve resmi geçeriilik kazandınlnuştır. Evrak, sanık Ozer Uçuran Çiller tarafindan yazı ekinde komisyon başkanlığma sunulmuştur. Bu belgenin ekinde verilen şirketin 1992- 1995 sonu bilançolannın içeriğinin doğru olmadığı, Play mount Kazası Noter Sulh Ha- kimi tarafindan tasdik edilen Christopher Gistis imzası ile komisyona verilen bu belge- nin de tasdik edilmediği. hayali düzenlendi- ğj ve bilgüerin yanlış olduğu yolundaki iddi- anın araşünlması için. Amerika'ya ilgili makamlara yazılan yazrya, adli yardımda bulunulmayacağı bildirUmesi sonucu. bu id- dialann doğruluğu kanıtianamaıruştır." Savcı. Ozer Çıller'in TCY'nin 339, 342/1, 3628 sayılı yasanın 20. maddeleri uyannca; Atilla Özer'in TCY'nin 64 ve 339. maddeleri uyannca; Yusuf Uygur- taş'ın TCY'nin 64. 339. 342/1. maddesi uyannca cezalandınlmalannı istedi. Susurluk Kayıp silahlarda ortulu kuşkusu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - DYP Elazığ Milletveki- li Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde polis teşkilatına bağışlanan si- lahlar için örtülü ödenekten pa- ra ödendiği kuşkusu Tansu ÇH- ler'in Başbakanlığı dönemin- deki örtülü ödenek harcamala- nnı yeniden gündeme getirdi. Başbakanlık Teftış Kuru- lu'nun Susurluk kazasının ar- dından ortaya çıkan bağlantılar- la ilgili soruşturması sürerken polis teşkilatına yaptığı silah bağışıylabilinen ErtaçTînar'ın bir dönem ortağı olduğu belir- tilen Mas Bretscher'in açıkla- malan dikkatleri örtülü ödene- ğe yöneltti. Kanal D'de yayımlanan Are- na programında bazı iddialarda bulunan Israil asıllı Bretscher, Tinar'ın kendisine devletten 70 milyon dolar aldığını ve gizlı iş- leryaptığını söylediğini belirte- rek Isviçre'nin Türkiye'ye si- lah satmadığını, Tinar'ın bu ko- nuda aracılık yapmış olabilece- ğini söyledi. Bretscher şöyle devam etti: "70 milyon dolar aklı Türk hükümetinden ve bu parayla hükümetin normal şekilde sa- tın alamayacağı şeyler alacakb. Mesela tsviçre hükümeti Türk ordusuna ve Türk polisine silah satmaz. Kürt probtemi yüzün- den. 70 milyon dolardan Divon- ne'deki evini ödedi. 1.7 milyon dolara yeni bir ev ve çeşitli mar- kalarda lüks arabalar aldL" Emniyet Genel Müdürlü- ğü'ne silah sattığını doğnılayan Ertaç Tinar ise 70 milyon dolar- lık ödemenin sorulması üzeri- ne, sadece 5-6 milyon dolarlık silah satışı gerçekJeştirdiğini söyledi. Tinar, devlette silahlann kay- dının bulunmamasının nedeni- ni bilmediğini, ancak 600 koli- lik 5 ton ağirlığındaki silahlann gümrükten çekildikten sonra uçakla Antalya'ya özel harekât timlerinin eğitimine gönderil- diğini söyledi. Çffler'den Çetin'e kutlama ziyareti gESSSgtS kmda açılan dava ile ilgili olarak "Bunlar ne kadar çok olursa. bizim ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkacakür" dedi. îktidar olduğu dönemlerdeaynı kabinede birlikte görev yaptığı TBMM Başkanı Hikmet Çetin'i makanunda ziyaret ederek kutiayan Çiller, ara rejim döneminden ge- çildiğini beiirterek "Demokratik restorasyon kaçınılmazdır" dedi. Çiller. Çetin'e çahşmalann- da destek sözü verdi. TBMM Başkanı Çetin de Çiller'le kritik bir dönemde birlikte çahşüklan- m, başkanlık seçiminde de kendisine destek venüğini söyledi. (Fotoğraf: AA) ünlii işadamı yabancı buyukelcilerle yemeğe katıldı Rahmi Koç J tan AB üyelerine sitem Haber Merkeri -Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, Avrupalı büyükelçilerden, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliği konusunda destek ısterken sert eleştiriler yöneltti. Koç, dün basına kapalı olarak verilen yemekte yaptığı konuşmada, AB ve gümrük birliğinde Türkiye'nin durumunu değerlendirdi. Türkiye'nin AB'ye neden alınmadığını anlamaİcta güçlük çektiğini belirten Koç, büyükelçilerden, bu konuda kendisine açıklama yapmalarmı istedi. lnsan haklan ve demokrasi konusunun Türkiye'nin önüne hep engel olarak getirildiğini söyleyen Rahmi Koç, aynı yaklaşımın Ispanya ve Portekiz'de uygulanmadığuıı hatırlattı. Koç, "tspanya ve Vnnanisfan'ın tam üyelik başvurulannda insan haklan ile demokrasi. üyeliğin gerekçelerinden biri olarak gösterildi. Bu konulardaki zayıflıklann Avrupa şemsiyesi alünda iyileşeceği tezi savıınuldu" dedi. "Türldye'nin AB'ye üye oiabilmesi için 40 yıl komünist kalıp daha sonra aniden demokrasiye dönmesi mi gerekiyordu" diyen Koç, üye ülkelerin gümrük birliğinden kârlı çıktığını söyledi. Koç, Ispanya, Yunanistan ve Portekiz'in gümrük birliğine, AB'ye tam üye olduktan sonra kademeli olarak geçtiklerini beiirterek şunlan söyledi: "Bu ülkeler Idşi başına 1300 dolar yanüm akular. Biz ise tam üye olmadan gümrük birliğine geçtik. Bize önerdiğiniz mali yardım kişi başına 40 dolar:Gülünç bir rakam. Komik. ama bunu bile vermediniz." Mersin Rektör Ülkü'ye destek artıyor ANKARAyMERStN (Cumhu- riyet)- Mersin Üniversitesi Rektö- rü Prof. Dr. Vural LTkünün, Yük- seköğretım Kurulu'ncabaşlatılan soruşturmada ifadesi akndı. 'Ba- sın aracıhğıy la YÖK'ü küçük dü- şürmekle' suçlanan Ülkü, Mersin Barosu'nca da desteklenirken üni- versite senatosu üyelerinin de ta- nık' değil, 'sanık' olarak ifade ver- mek istediği bildirildi. YÖK'ün Mersin Üniversite- si'nde başlattığı soruşturmada dün rektör ve rektör yardımcıla- nnın ifadesi alındı. Soruşturma- da, Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vural Olkü'nün sanık; rektör yardımcılan ve senato üye- lerinin de tanık olarak ifadelerinın ahndığı kaydedıldi. YÖK Denet- leme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Sa- it Dflik, Prof. Dr. Erkan Öngel ve Gürkan Tekin'ce yürütülen so- ruşturmada, senato üyelerinin, u Basına yapdan açıklamalarda bepimizin ortak sorumluhığumuz var" gerekçesiyle sanık olarak ifade vermek istediği bildirildi. Bu başvuru, YÖK Denetleme Kurulu üyelerince kabul edilmez- ken. soruşturmanın genişletilebi- leceği öğrenildi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zafer Üskül, üniversitelerine çok açık şekilde baskı uygulandığını vurguladı. Üskül, YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün, ken- disi ve Prof. Dr. Cevat Geray'ın 'hiçbir uluslararası yayında yer al- mış bilimsel çanşması bulunma- dığ^' yönündeki iddiasının ise asılsız olduğunu söyledi. Master tezinin Fransa'daki Grebobe Üni- versitesi Siyasal Bilgiler Fakülte- si'nde kaynak kıtap olarak göste- rildiğini, yayımlanmış 12-13 kita- bı ve 150nin üzerinde makalesi olduğunu vurgulayan Üskül, u Mersin Üniversitesi Kamu Yö- netimi'nde şu anda 2 profesör, 1 doçent 2 yardımcı doçent var. Baksınlar. Akdeniz Üniversitesi Kamu Yönetimi Bötümü'nde kaç öğretim üyesi \ar? Mersin Üniver- sitesi'ne karşı bir hareketin oldu- ğu ortada. Mersin Üniversite- si'nde bir ışıkdoğuyor. Bu ışık ka- rarülmak isteniyor. Mesele bu- dur"dedi. ÎIFIgNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Oral.Çalış[email protected] Yaşar Kemal aslında bu ödülü aylar, yıllar önce kazan- mıştı. O, Türkiye'nin banş sim- gesi olarak devletin zorbalığına meydan okuduğunda zaferi çoktan kazanmıştı. Güneydo- ğu'da devam eden savaş bir- çok aydını korkutup sindirdiğin- de o öne atılmaya karar vermiş, yaşamında yeni bir süreç baş- lamıştı. Birçok aydın, devlet yanlısı milliyetçiliği seçerek vicdanla- rını rahatlatmayı düşündükle- rinde o, 'hain' damgasını yeme- yi göze almış, efsane kişiliğine yaraşanı yapmıştı. Kürt sorunu konusunda dev- lete, bu devleti yönetenlere sert ve sivri dilli eleştiriler yönelttiği ilk günleri anımsıyorum. Alman- lann ünlü 'Der Spiegel' dergi- sınde ilk yazısı çıktığında ülke- de cadı kazanlan kaynatılmıştı. Solcu bildiğimiz bazıları, 'dev- letlerini', 'milletlerini' ne kadar çok seviyorlarmış, o zaman öğ- renmiştik. Yaşar Kemal'in Zaferi Kimisi Yaşar Kemal'in edebi kişiliğini beğeniyordu, ama Cumhuriyet tarihini eleştiren is- yancı tutumunu bir türtü anlaya- mıyordu(!) Kimisi, Yaşar Ke- mal'in 'meşhurolmak', 'ödüller almak' için böyle davrandığını yazacak kadar işi hakarete var- dınyordu. Sağcılan, şovenistle- ri anlamak mümkündü de sol- culan anlamak zordu. Yaşar Kemal'in Der Spi- egel'deki yazısının yayımlandı- ğı kritik günlerdi. Kimlerin ipin ucunu kaçınp ona dolaylı veya direkt olarak saldırdığını hafıza- mın bir kenanna kazıdım. Zor zamanlar, insanların sınandığı zamanlardı. O günlerde sevgili Aziz Nesin hayattaydı. O kritik aşamada yıllardır gitmediği Ya- şar Kemal'in evine koşarak git- ti ve kendisine destek verdiğini ilan etti. llhan Selçuk, Adalet Ağaoğlu, Atıf Yılmaz, Aziz Ne- sin'le birlikte Yaşar Kemal'in ya- nındaydılar. O eşik aşılmıştı. Yaşar Kemal, her şeyini kazandığı bu ülkenin topraklannda sürüp giden, bin- lerce gencin yaşamına mal olan, ormanlann, dağlann bom- balanmasına yol açan körolası savaşa karşı tutumunu hiç de- ğiştirmedi. O banş istiyordu. Devletin on yıllardır süren şo- ven ve baskıcı siyasetlerini eleştiriyordu. Davalar açılıyor, cezalar gündeme geliyor; oher seferinde daha kararlı bir sesle banşa öncülük ediyordu. Ölüm oruçlan gündeme gel- diğinde Yaşar Kemal yine ön- deydi. O her ölümle Türkiye'nin öldüğünü cesaretle haykırdı, ül- kenin vicdanı oldu. Yaşar Ke- mal her başkaldırışında bazıla- n küçülürken o büyüyordu. Ba- alan cıhz seslerle, devleti yöne- tenlerin koltuğuna sığınarak onu suçlarken o yoluna devam ediyordu. Frankfurt Paul Kilisesi'nde hepimizin göğsünü kabartan tabloyu seyrederken çok iyi ta- nıdığım Yaşar Ağabey'in o an- da neler düşünmüş olacağını kestirmeye çalışıyordum. O, Güneydoğu'da yaşamını yitiren her genç için ağlıyor, ağıt yakı- yordu. Bu anlamsız savaşın Türkiye'yi yiyip bitirdiğini söylü- yordu. Ödül töreninde de her za- manki açık sözlülüğü ve cesa- retiyle herkese örnek oluyordu: "Anadolu bir mozaik kültürier ülkesidir. Büyüklüğü de, zen- ginliği de Anadolu'nun kültür- ier ve diller zenginliğinden do- layıdır. Türkiye devletinin yet- miş yıldır üniter devlette diren- mesi, her bakımdan büyük ola- naklan olan ülkeyi bugünkü ha- le düşürmüş, hem de yönetimi ne olduğu belli olmayan bir ucubeye çevirmiştir.(...) Kürtler, dilleri ve kültüheri için direni- yohar. Yönetim, ille de siz ba- ğımsızlık istiyorsunuz, sizinkül- türünüze ve dilinize özgürlük verirsek bağımsızlık da istersi- niz, diyor. On ikiyıldır inanılmaz kihilikte, kötülükte, anlamsız bir savaş sürüp gidiyor. Ne zaman biteceği de hiç belli değil." "Insanlann içindeki yaşama sevinci ölümsûzdür. Benışığın, sevincin türkücüsü olmak iste- dim her zaman. Istedim ki be- nim romanlanmı okuyanlarsev- gi dolu olsunlar; insana, kurda kuşa, börtüböceğe, tekmildo- ğaya..." Ülkemizin bu koca dev ada- mına yapılan küçük küçük sal- dırılar, beni hep üzüyor. O ise bunlara hem kızıyor hem de kü- çümsüyor. Koca adam! Sen 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir Türkiye resmisin. Seninle ancak gurur duyabiliriz. Sen çok yaşa... GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU İş Kaba Kuvvete Gelince Erkeğhı ÜstünKiğü Tarüşdır ım? "Kadınlarerkekler kadarakıllı olabilirler, ama iş ka- ba kuvvete ve soğukkanlı eyleme gelince, erkekle- rin üstünlüğü tartışılmaz." Acaba? Erkekler okul klasmanlanndaki, zeka testlerinde- ki ve yönetim kademelerindeki yerlerini giderek ka- dınlara kaybediyoriar. Ingiltere'de, okullarda erkek çocuklara, geri kalmamalan için, özel ilgi göstermek gerekip gerekmediği ciddi ciddi tartışılıyor. Ama ol- sun. Erkekler kaslarına, kaldırdıklan koca koca ağır- lıklara ve silahlara bakarak, üstünlüklerinin kesinlik- le garanti altında olduğunu düşünerek rahatlayabi- lirier. Üstelik, bu durum, bedensel yapıyla, adeta doğal bir özellikle ilgili olduğu için, erkeğin biyolo- jik anlamda üstün bir tür olduğunu ya da kadının, erkeğin kaburgasından türeme, adeta bir yan tür ol- duğunu bütün zamanlar için kanrtlamaz mı? Şimdi ben bağımsızlık savaşlannda, anti-faşist partizan direnişlerinde, kadınlann erkeklerle birlik- te savaştığını ömek göstererek, erkeklerin rahatını kaçırmayı deneyebilirim. Ama bana, "Senzaten sol- cusun, tabii bu ömekleri vereceksin. Hem zaten kadınlann erkeklerle birlikte savaşması daha güçKı olduklan anlamına gelmez" diyebilirler. Bu itirazı di- le getirenler bir ölçüde haklı da olabilirler. Bu yüz- den ben iki başka ömek vereceğim, hem de solcu- lukla suçlanması mümkün olmayan iki kaynaktan. Wall Street JoumaTm bir makalesine göre Nika- ragua'da Sandinista hükümetine karşı savaşmış olan CIA destekli "Kontra" gruplannda çok başan- lı kadın gerillalar, gerilla grup komutanlan varmış. Kadınlar, hem çocuklanna bakarak hem de savaş- mayı ve en az erkekler kadar başanlı (tehlikeli ve öV dürücü) olmayı becerebiliyorlarmış. Ikinci "rahatsız edici" örneğim USA Army SE- ALS, (Amerika ordusunun en gurur duyduğu, tar- tışmasız dünyanın en becerikli ölüm makinesi ola- rak gördüğü komando birliği) eğitimiyte ilgili. Geçen- lerde televizyonda bu komando birliğindeki asker- lerin eğıtimi sırasında ortaya çıkan sorunlar tartışı- lıyordu. Erkek komandolann, bedenterindeki yüksek kas/yağ oranından dolayı, ani ısı düşmelerinde, sı- fınn altındaki ortamlarda dirençlerini kaybetmeleri ve donma tehlikesi ile karşı karşıya kalmalan büyük sorun oluyormuş. Bu kas/yağ oranı kadınlarda, do- ğal olarak, daha düşük. Ancak kadınlann fizıksel olarak erkekler kadar güçlü olmadığı "biliniyor". Bu- nun üzerine kadınlann fıziksel direnç sınırlannın öf- çülmesi için 40 kadar kadın Army SEALS eğitimine alınıyorlar. Sonuç, başta eğitimi yöneten subay olmak üze- re herkesi şaşırtıyor. Eğitim süresi bittiğinde, kadın- lann yüzde 75'i en\ekler için hazırlanmış bütün fi- ziksel testleri geçiyoriar (Eğitime katılan erkeklerin geçme oranı da bu civarda). Eğitim sonucu kadın- lar, kendi bedenlerinin bir buç'uk katı ağırlık kaldıra- cak kadar güçleniyortar. Üstelik, bu eğitim sırasın- da kadınlann iki konuda erkeklerden daha üstün ol- duğu ortaya çıkıyor. Birincisi, kadınlar bir amaç için mücadele ederken tüm dikkatlerini hedef üzerinde topluyor. Grup her zaman bireyi destekliyor, birey- ler de benzer koşullardaki erkek komandolann ak- sine, kendilerini, birbirierine kanıtlamaya çalışnrff- yor, birbirleriyte rekabet etrniyorlar. Kadınlar birliğı- nin eşgüdümü, stres altında erkeklerin birliğine İa- yasla, iç uyumunu daha uzun süre koruyor. Ikinci- si, ölüm kalım anlannda, o son, belki de umutsuz çabanın gösterilmesi gereken noktada, kadınlann bu son çabayı göstermekte, sistemli olarak erkek- lerden çok daha yüksek bir irade gücüne sahip ol- duğu ortaya çıkıyor. Sonuç, Army SEALS eğitimini yöneten binbaşı- nın sözleriyle Kadınlar, fiziksel becehleri, güçlü ya- şama dürtüleri ve işbirliği eğilimlerinden dolayı er- keklerden daha mükemmel bir öldürme makinesi olduklannı kanıtladılar." Ben bu belgeseli, hemen büyük bir hevesle, fe- minist bir kadın arkadaşa aktardım. Aldığım cevap, "Kadının, bir tür olarak, binlerce yıl son derecede olumsuz ve düşman bir ortamda yaşamaya zorian- dığı ve hala ayakta kaldığı düşünülürse bu hikaye- de hayret edilecek birşeyyok oldu. Ben, entelek- tüel bir erkek olarak, bu kadar basit bir açıklamayı kabul etmeyi kendime yediremediğim için, Hegel'in "köle efendi diyalektiği" üzerine bir şeyler gevete- yip biraz ağırlık kaldırarak içimi rahatlatmak için en yakın spor salonuna doğru seyirttim... Susurluk bir yılını tamamlıyor Kimse hükümete güvennüyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Sivil top- lum örgütleri ve bazı si- yasi partiler bir araya ge- lerek Susurluk kazasının 1. yıldönümünde hükü- mete güvenmediklerini ve ülkedeki olumsuzluk- lann hesabını, ancak toplumsal muhalefet gûçlerinin birliğinin so- rabileceğinı belirttiler. Çeteler, devlet ve maf- ya üçgeninin kirli ilişki- lerini tüm Türkiye'nin gözleri önüne seren Su- surluk kazasının 1. yıl- dönümüne doğru, bazı siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin tem- silcileri bir araya geldi. Özgürlük ve Dayanışma Partısi (ÖDP), Halkın Demokrasi Partisi (HA- DEP). Demokrasi ve Banş Partisi (DBP), Sosyalist İktidar Partisi (SİP), Emeğin Partisi (EMEP), Kamu Emek- çileri Sendikalan Konfe- derasyonu (KESK), Devrimci lşçi Sendika- lan Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühen- dıs ve Mimar Odalan Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Eczacılan Birliği (TEB), Türk Dişhekim- leri Birliği (TDB), Çağ- daş Hukukçular Derneği (ÇHD), Çağdaş Gazete- cıler Demeği (ÇGD), ln- san Haklan Derneği (İHD), Halkevlen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı, Mülkiyeliler Bir- liği, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Mûşa- virler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalan Bir- liği temsilcileri, dün yaptıklan ortak basın açıklamasında, tüm Tür- kiye'ye yolsuzluklann hesabım sormak ve "çe- teleredokunmak" için 2 Kasım'da Susurluk'ta ol-. ma çagnsı yaptılar. TMMOB_Genel Baş- kanı YavuzÖnen. Susur- luk konusunda artık söz- lere değer vermedikleri- ni beiirterek "Uygulama bekliyoruz. Bütün iyi ko- nuşmalara karşın eski hatalann onanlması yö- nünde hiçbir fiili uygula- ma olmamıştır. Hükü- metin yaptıklan güven verici değil güven sarsı- a " dedi. Partiler ve sivil top- lum kuruluşlannın tem- silcileri, hükürnetten bir şey beklemenin olanak- sız olduğunu, ancak de- mokrasi güçleri olarak. bunun peşini bırakmaya- caklannı belirttiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle