25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genei Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatöfü: Hikmet (, etinkaya • Yazuşlen Mûdürien lbrahim Yüdız - Dinç Tayanç # Sorumlu Müdür Fikret tlkiz • Haber Merkezı Müdüru: Hakan Kara •Götsel Yönetmen. Fikret Eser Dış Haberier Şinas Danışogıı 9 tstihbaraJ Cengiz YUdınm 9 Ekonomr Mehmet Saraç 9 Kültur Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücetman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzellme Abdullah Yaacı • Fotograf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belge EdibeBuğra9YunHaberlen Mehmet Farsrç YaymKuralu bhsuıSdçuklBa^kanj, Orhan Erinç, Oktav Kurtböke. HikmrtÇeönkaya,ŞökrwıSoo«r, Ergun Bakı, Dinç Tayanç, tbrahim Yüdız, Orhan BursaİL, Mustafa Balbay, Hakan Kara. AnkaıaTemsilcısı MustafaBaJbav Atatürk Bulvan No: 125,Kat:4,Bakanlıklar-ArdiaraTel-4195020(7hat), Faks: 4195027 • Izmır Temsılcısı: Serdar Kıak, H Ziya Bl\.1352S.2'3Tel:4411220, Faks 4419117«Adana Temsılcisi:ÇetinY"ığenoğlu, InönüCd 119S.No.l Kat:l, Tel:363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdüru Cstfln Akmen 0 Koordınatör Ahmet Korulsan 9 Muhascbc: Bûfent Vener«kiirc. Hûsevn Gûrer • tşletme Önder Çeflk • Bılgı- Işlcnı >ail İnal 0 Bılgısayar Sıstem Mürüvet Çiler • Sa&ş. Fazilet Kıra MEDYA C: 9 Yönetim Kunılu Başkam - Genel Müdür Gûlbin Erduran • Koordınatör Reha [şıtman 0 Genel Mudür Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-513 846(^61, Faks:51384ö Yayımlavan \e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın \e Ya>ınc!İık A Ş Tufkocağı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 lsl PK 246 tstanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks: (0/212) 513 85 95 22EKIM1997 lmsak:5.50 Gûneş: 7.16 Öğle: 12.56 tkindi: 15.52 Akşam: 18.21 Yatsı: 19.42 Becker kazandı • Haber Merkezi - Ünlü Alman tenisçi Boris Becker Almanya'da düzenlenen ATP tenis turnuvasında eski formunu koruduğunu bir kez daha ispat etti. Stuttgart'ta devam eden karşılaşmalarda Becker. Alman rakibi Marc-Kevin Goeliner'i ikı sette yenmeyi başardı. Becker setleri 6-2 ve 6-4 aldı. (mren Aykufun Bergama açıklaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çevre Bakanı Imren Aykut, Bergama'da siyanürle altın çıkanlmasını yasaklayan yargı karannın uygulanmasında yetkili yerin binnci derecede Enerji ve Tabıi Kaynaklar Bakanlığı olduğunu belirterek "Bergamalılar rahat olsun. Mahkeme karan uygulanacaktır" dedi. Sigara körlük rtskmi arttrıyop • Çeviri Servisi - Sigaranın yaşlılarda retinayı bozarak kör olma riskini üç katına çıkarttığı belirtıliyor. Önceki gün British Journal of Ophthalmology isimli tıp dergisinde yer alan araştırmada. retinanın orta kısmının bozulmasının ilerleyen yaşlarda körlüğe yol açtığı bildinidi. Yaşlan 50-69 arasında olan ve sigara içen erkeklerde retinanın tahribat riskinin üç kez, sigara dumanını iyice içine çekenlerde ise 5 kez arttiğı kaydedildi. TGC ödülleri • lstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazetecıler Cemiyeti (TGC) tarafından basın mensuplannın mesleki başanlannın ödüllendirilmesi amacıyla düzenlenen "Türkiye Gazetecilik Başan Ödülleri Yönetmeliği"nin esaslan beiirlendi. TGC"den yapılan açıklamaya göre ödüller, buyıldalöKasım 1996 ılel5Kasıml997tarihleri arasında gazete, dergi, ajans bülteni, televizyon ve radyoda yayımlanan yapıtlara verilecek. Yanşma, TGC üyelerine. san basın kartı taşıyan ve sözleşmeyle çalıştığını belgeleyen gazetecilere açık olacak. Metaluıji uzmanı Prof. Dr. îsmail Duman: Siyanürle altın üretimi mühendislik ahlakına yakışmıyor 'Âhmdan zeııghı olaıı tek tilke yok' CELALYILMAZ • İTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Üretim Metalurjisi Ana Bilim Dalı Başkam Prof. Dr. İsmail Duman, altın üretimi sırasında oluşacak siyanürlü atıklan depolamanın, altından daha pahalıya geleceğini belirterek ilgilileri uyardı. zıyanıtladı. - Turldye dekı bu madenlenn ışletil- mesiyle söylenikliği gibi istihdam, yük- sek teknoloji transferi ve yabancı ser- maye girdisi olacak mı? DUMAN -Türkiye'de yabancı şirket- lerce 540 arama, 170 ön işletme ve 17 ışletme ruhsatı alınmış durumda. İşlet- me ruhsatı alınan 17 altın madenınin aynı anda üretıme geçmesi halinde yıl- da ortalama 42 ton. yani 462 milyon do- larlık altın üretilir. Devlete buradan bı- rakılan pay 46 milyon dolar rutar. Bu ışletmeler, 8-10 yıl boyunca or- talama 1500 işçilik yerli istihdam ya- tZMİR - Bergama'da köylülerin 8 yıldır sürdürdükleri, sonuçta bir hu- kuk zaferi kazandıklan "siyanürle al- tına hayır" mücadelesi yalnızca Ber- gama'yaözgüdeğil. Türkiye'ninçeşit- lı yörelerinde yabancı şirketlenn aldı- ğı arama izınlennin "neolacagı" tartı- şılıyor. Konunun uzmanlanndan lstanbul Teknik Cnıversıtesi Kımya-Metalurji Fakültesi Üretım Metalurjisi Ana Bı- lim Dalı Başkaru Prof. Dr. İsmail Du- man. siyanürle altınla ilgili sorulanmı- ratabilirler Şimdı Türkiye'nıngerçek- lenne dönelim: Ülkemizin yıllık sa- vunma-savaş giderleri 14milyardolar- dır. İstihdam konusunda ise şunu bil- meliyiz: Yalnızca 1996 yılında Türki- ye'de işten çıkanlan işçi sayısı 694 bin- dir! Bir kaşık suda fırtına kopanp ül- kemize ve insanlanmıza sadece "istih- dam, yüksekteknoloji transferi, yaban- a sermaye girdisi, yüksek kazanç" göz- lükleriyle bakarak ve "Zengin maden- lerin fakir bekçileri mi olalım?" edebi- yatıyla, bu güzelım topraklara layık olamayız. Altın üretimi yapan geliş- miş ülkelerin hiçbiri altından zengin ol- mamıştır. Çokuluslu şirketlerce topraklartnda altın üretimi yapılan ülkelerin hepsi geri kalmış ülkeîerdir. - OzeDikle maden mühendisleri, va- bana şirketlerin yüksek teknoloji geti- receklerini savunarak altın üretirniiKİen yana tavır koyuyorlar. Siz bu durumu nasıl değeriendirhorsunuz? DUMAN - Burada ilk yapılması ge- reken şey, altın madenciliğini altın üre- timinden ayırmaktır. Altın içeren ka- yacın, yani cevherin, yeryüzüne çıkar- tılması elbette madencilik işidir. Bu faaliyeti diğer madencilik etkinliklerin- den ayırmak doğru olmaz. Ancak bun- dan sonra izlenecek kimyasal ve me- talurjik prosedür tümüyle madenciliğın kapsamı dışındadır. Altın üretimi so- nucu ortaya çıkan zararlı atıklann yö- netimi ise çevre bilimi ve mühendisli- ğinin kapsamına girer. Ülkemizde ya- pılması tasarlanan şekliyle altın çıka- nmı 200 metreye \'armayan derinlik- leri hedef almaktadır. Gelişmiş ma- dencilik. teknolojilerinin binlerce met- re dennlikten cevher çıkarabildiği dü- şünülürse, çokuluslu şirketlerin ülke- mize herhangi bır yenı teknoloji trans- feri yapmayacaklan ve Türk madenci- lik sektörüne katkı sağlamayacaklan apaçık ortadadır. En büyük çe\Tesel zehirlerden biri olan siyanürü kullanarak hidrometa- lurjik altın ekstraksiyonu yapmanın ve sıyanüre bulaşmış milyonlarca ton ça- muru hemen oracıkta inşa ediliveren bir barajda depolamanın madencilikle ne ilgisi var? - Madenin çıkanldığı yerde siyanfi- rfin kullamlması ve siyanür barajının yapılması konusunu nasıl değerlendiri- yorsunuz? DUMAN - Belki biraz fazla teknik olacak ama bir noktayı vurgulamak zo- BAÜNA AVI 1997: Japonlar avlanma yasağı olan sularda 400, Kuzey Pasifikte ise 100 balina avladı 1997: Norveç, kotasındaki 503, Kuzey Atlantiktede 580 balinayı avladı AVUSTRALYA Güney Okyanus balina koruma alanı 1994: Balina neslini korumak için aynlan koruma alanı Ydbaşından bu yana avlanan balina sayısının 1043'e nla^ıgını beürten Greenpeace örgütü, avlanmamn durdurulmasını istedL Bidiııa avcılanna çevreci kıskacıÇeviri Senisi - Çevreciler, başta Japonya ve Norveç olmak üzere Uluslararası Balina Avcı- lan Komisyonu'na (IWC) üye ülkeleri balina neslini kuruttukları gerekçesiyle eleştiri bom- bardımanına tuttu. Komisyonun Monaco'da yapılan 49. Yıllık Olagan Toplanösı'nda ortak bir bildiri sunan Gre- enpeace, Uluslararası Hayvanlan Koruma Fo- nu (1FAW) ve Doğal Yaşamı Koruma Fonu (WWF), IAVC'nin giderek işlevini yitırdiğini üe- ri sürdü. Balina avcılannın uluslararası kararlara uy- mamakla suçlandığı bildiride, "Bu durumu dü- zeltmek için kesin önlemler alınmadığı takdir- de. balina avcıbğı her an bir katlianıa dönüşe- bflir" ifadesine yer verildi. Çevreci örgütlerbütün okyanuslann koruma alanı haline dönüştürülmesi önerisinde buluna- rak, Japonya'nın "bilimsel araşürmalar" ge- rekçesiyle koruma alanlanna girerek avlanma- sını çok sert bir dille eleştirdiler. Çevreciler ay- nca başta Norveç olmak üzere avlanma kota- sını aşan ülkeleri uyardılar. Bir hafta sürecek olan toplantıda söz alan Monaco Prensi Rainer, balinalann korunması konusunda her iki tarafin da kültürel önyargı- lardan annarak görüşlerini tarafsızca dile ge- tirmesi gerektiğini belirtti. Amsterdam'daki ge- nel merkezlerinden Japonya ve Norveç'i uya- ran Greenpeace, balina avcılığına ve balinadan üretilen mallann satışına son vermeleri çağn- sında bulundu. 1986yılındauygulamayakonu- lan uluslararası karara uymadıklan gerekçe- siyle bu iki ülkeyi uyaran örgüt, özellikle Ja- ponya'nın balina eti satışına acilen son verme- sini istedi. rundayım: HidrometalurjikprosesleT- de asıt veya baz kullanılarak bir katı üç edildikten. yani cevher içindeki değer- li kısım çözelriye geçirildikten sonra, işe yaramayan kısımlar fıltre arrjğı ola- rak aynlır. Böylece zararlılık özelliği en aza indirilmiş katı atık elde edilir ve depolanır. Buna 'bertarafetme' değil, 'depolama' diyorum. Çünkü çağdaş teknolojik çabalar ve araştırmalar. hep bu atıklann yeniden değerlendirilme- si ve değişik amaçlarla kullanılabilir ha- le getirilmesi yönündedir. Oysa altın cevherinin siyanürle liç edilmesinden ve altının aktif karbona yükleranesin- den sonra filtrasyon uygulaması yok ki! Siyanürlü çamur kan/sıvı aynmı yapü- madan bir bütün olarak atık barajına gönderiliyor. Altın üretimini diğer me- tallerin üretıminden farklı kılan bu ay- nntı mühendislik ahlakına yakışma- maktadır. - Altuı üretmek isteyen şirketler pro- jderine hep antma tesisi eklediklerini söylüyorlar. Buna ne diyeceksiniz? DUMAN - KavTamlan gürültüye ge- tirmeden ve doğru olarak kullanmak ge- rekir. Mühendislikte ve özel olarak çev- re biliminde antma yapmak demek, anttığınız şeyi alıcı ortama vermek de- mektir. Ancak daha önce onu derenin, gölün, denizın, havanın ya da toprağın kendi kalitesinden daha kaliteli hale getirmek şarttır. Projelerde antma ön- görülüyorsa, antma işleminden sonra anttıklan şeyi çe\Teye salsınlar da gö- relim; bunlan barajda depolamanın ne anlamı var? - Dünvanm değişjkyerlerindeörnek- leri yaşanan atık barajı kazalaruıdan, sızdırma ve deprem riskinden bağım- sız olarak da atık barajına karşısınjz. Karşı oluşunuzun başka nedenleri var mı? DUMAN - Elbette var. Zararlı ya da tehlikeli atık antılmaz, bertaraf edilir. uzaklaştınhr. Zararlı atığı oluşturan sı- nai tesis, bu atığın bertaraf edileceği, gömüleceği yeri kendisı belirleme hak- kına sahip değildır. Buna benim ülke- min kanun ve yönetmelikleri izin ver- miyor. Batı ülkelerinde böyle bir atık için bırim depolama bedeli 600 dolardan az değildir. Bergama'da sekız yıl boyun- ca çıkacak olan çamur 3.5 milyon ton olup bunun depolanması için -ülke- mizdeki rayiçle- devlete ödenmesi ge- rekecek miktar, nakliye harcamalan dışında 210 milyon dolar eder. Aynı süre içinde Bergama'dan çıkanlacak olan altının bugünkü değeri 249 mil- yon dolar rutmaktadır. Madeni çıkart- tığı yere baraj yapıp zararlı atık alanı oluşturacak çokuluslu şirket, bu 210 milyon dolardan kurtuluyorsa, benim sanayicimin günahı ne? Türkiye'deki tiim belediyelerin 'mücavir alanları' iptal ediliyor Hükümet Bahçeköy'e el koydu İstanbul Haber Servisi - Bayın- dırlık Bakanlığı'nın Sanyer Bele- diyesi mücavir alanlannı 21 Ağus- tos 1997 tarihinde Bahçeköy Bel- de Belediyesi'ne bağlanmasıyla birlikte başlayan tartışmalara hükü- met el koydu. Bakanlar Kurulu'nda 9 Eylül 1997 günü kabul edilen ve ''bele- diyelerin mücavir alanlannı iptal eden" yasa taslağının Başbakan Mesut Yılmaz tarafından 25 Eylül 1997'de TBMM'ye sunulduğuöğ- renildi. Taslak 3194 sayılı lmar Kanu- nu'nun belediye mücavir alanla- nyla ilgili 45. maddesi ile birlikte tüm kanunlardaki "mücavir alan ifadelerinin ve hükümlerinin" yü- rürlükten kaldınlmasını. "önceden onaylı mücavir alanlann" da ipta- • Bakanlar Kurulu'nda kabul edilerek TBMM Başkanlığı'na sunulan îmar Yasası değişikliğine göre belediyeler artık mücavir alanlan üzerinde imar yetkisine sahip olamayacak. lini öngörüyor. Baymdırlık Bakanlığı'nın "Bah- çeköy operasyonu" hemen ardın- dan Bakanlar Kurulu'nun yasa tas- lağını onaylayarak "tüm Türki- ye'deki mücavir alan uygulamast- mkaknrmaya" girişmesi, belediye- lerin bu alanlardaki imar yetkileri- nı sadece "geiir amacıyla kullanma- lanna" dayandınhyor. Taslağın gerekçelerinde; "özel- likle büyük kentler etrafinda kuru- lan yeni belediye sav ısındaki artış- lar, çok parçalanmış ve plan bütün- selliğinden uzak mücavir alan tek- liflerini gündeme getirmiştir" şek- linde saptama yapılarak Bahçeköy - Sanyer tartışmasını çağnştıran şu ifadelere de yer veriliyor: "Müca- vir alanlar sadece belediyelerin ge- lir kaynağı olarak görülüyor_.T> TBMM'nin yasama gündemin- de öncelikli sıralarda görüşülmesi beklenen taslakta, iptal edilecek mücavir alanlardaki imar planlan- nın "gözdengeçirilerek" ilgili mev- zuata, çevre ve ekolojiye ve yerle- şim açısından sakıncası olup olma- dığına dair saptamalara göre ince- lenmesı suretiyle yeniden geçerli kı- lınması ya da değiştirilmesi için de valiliklere yetki veriliyor. AIDS'TEN 100 KAT DAHA BULAŞICI 6 Hepatit B'ye karşı ıımtlaka aşı yaptırın9 e-posta : tan Cn prizma.net. tr İstanbul Haber Servisi - Gazeteci Nur- canÇakıroğlu'nun hastalanmasıyla günde- me gelen Hepatıt B nedemyle yılda 2 mil- yon kişi ölüyor. Dünyada 350 milyon, Tür- kiye'de ise 3.5 milyon Hepatit B taşıyıcısı bulunuyor. Dünyada Hepatit B'ye bağlı olarak bir günde ölenlerin sayısının AIDS'ten bir yılda ölenlerden daha fazla olduğunu belirten uzmanlar. "Bu hastalık yıllardır biliniyor. Öneminin vTirgulanma- sı için bir basın mensubunun ölmesi gerek- miyor" dediler. tstanbul Tabip Odası'nın düzenlediği "Hepatit" konulu toplantı dün yapıldı. He- patit B'nin AIDS'ten lOOkatdahabulaşı- cı olduğunu söyleyen lstanbul Tıp Fakül- tesi lç Hastalıklan Anabilm Dalı Başkam Prof. Dr. AtiUa Ökten. "Karadğer sirozu ve kanserinhı de en önemli ncdeni" dedi. Hepatit B virüsü taşıyan herkesin hasta olmayacağını da belirten Ûkten, "Vırüsle karşdaşan insanlann yüzde 25'i sanlıku, yüzde fö'i ise sanhksızhastalığı geçirir. Yüz- de 1 ani ölümler söz konusudur." diye ko- nuştu. Öktem, korunma yollannı da şöyle sıraladı: "- Kan bankalannda Hepatit B tarama- sı yapılmau, - Aşıyla korunma mümkündür. Aşı üç doz şeklinde birer ay arayla yapılmalıdır, - Gebe kadmlara mutlaka hepatit B ta- raması yapılmalu - Yeni doğanlar aşılanmalı, - Kırsal kesimde bulaşmalann yüzde4O'ı aile içinde me> dana geliyor. Bu nedenle ai- lede Hepatit hastası olduğu biüniyorsa, müş- terek,ürnakmakası,üraşbıçağı, havlu,tör- pü gibi aletierin kullammından kaçınılma- h." lstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı- Hastalıklan Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Gülbin Gökçay. "Hepatit B, ço- cuklannı ihmal eden bir toplumun, eriş- kinlerini de ne kadar kısa sürede feda ede- bileceğini göstermesi açısından ölçüiebiür en i\i örnektir" diye konuştu. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Kör Kör Parmağım Gözüne! Post/modernizm'in ne sinsi bir sağcılık - hat- ta gericilik içerdiğini, YDD'nin 'hızlı' düşünür- lerini izleyerek yakalamak, çok hoş oluyor. Bunlar- dan birisi, Fukuyama: 'mumaileyh' daha önce 'The End of History/Tarihin Sonu' diye bir kitap yayımlayarak, dikkati çekmişti; bu defa 'The End of Ordre/ Düzenin Sonu' başlıklı bir eser yayım- lamış, yine 'şeâmet tellâllığı' yapıyor. basbayağı ha- yıflanarak 'sonunu' haber verdiği 'düzen', şu bil- diğimiz erkek/egemen toplum düzeni! İki sebep gös- termiş, biri 'kadının çalışma hayatına girerek, eko- nomik özgüriüğünü sağlaması'; öbürüyse, 'do- ğumkontrolününyaygınlaşması', yani kadının 'cin- sel özgüriüğüne kavuşması'! Diyor ki Fukuyama: "...doğumun kontrolü ve kürtajın daha kolay- laşmasıyla, cinselliğin ekonomik sonuçlan ka- dınlar için son derece azalmış, bu sayede ka- dınlar, eşieri konusunda daha az seçici olabil- miştir. Kadın çalıştğı için, bir erkeğin kansını ve çocukiannı terketmesinin eskisi kadar olum- suz etkiteri olmuyor; birçok kadın ekonomik ba- ğımsızlığın getirdiği daha büyük özgürlüğü ta- dıyor. (...) Hem erkek hem kadının daha fazla bağımsızlık yönünde hareket etmesi ve Batı kültürünün bireyciliği desteklemesi sonucun- da, aile kurumunun neden dağılmaya başladı- ğını anlamak kolaylaşıyor..." (Milliyet, 4 Ekim 1997). Fukuyama, kadınlan çalışma hayatına sokanın, liberal kapitalist düzen olduğunu unutmuş görün- müyor mu? Hem liberal kapitalist toplumda yaşa- yacaksın, hem de feodal erkek/egemen toplumun değer ölçülerini muhafaza edeceksin, olacak şey mi bu? Aslında, gelişmede önemli olan 'bireycilik' değil de 'bireysellik'; yâni kadının 'özgürlüğünü've 'özeridiğini' yaşaması; sosyalizmin öngördüğü 'si- vil toplum' modelinde, onun ekonomik ve cinsel bağımsızlığının, temeli olarak ortaya çıkmıyor mu?. Fukuyama, ipin ucunu öylesine kaçırmış ki, iddialanna 'yenisağcılığın', ancak hebennekala- rı ve paragözleri baştan çıkaran cilâsını çekmeyi unutmuş; açık açık, neredeyse kadını çalışmaktan alıkoymayı, sosyal güvencesini kaldırmayı, hatta - sıkı durun- erkekler açısından çokeşliliğin pekâlâ 'makûl sayılabileceğini' ileri sürüyor: amaç çok çocuk üretmek ise.'üreme stratejisi açısından', kadınların da, çok erkekle 'çiftleşmesi', pekâlâ 'makûl' sayılamazmış gibi!.. Ufukta cok ihtimaller bellrmiş iken!... Oysa önümüzdeki yüzyıl, liberal/kapitalist dü- zenin üzerine oturduğu kavramlan -yâni ka- dın/erkek farkı, ailenin önemi, çocuğun bakımı vs- altüst etmek eğilimindedir; işaretlerini, şimdiden gö- rüp işitiyoruz. Genetik'teki gelişmeler hayalleri aşacak boyut- tadır: bugün hayvanı 'kopyalayan' bilim, yarın in- sanı 'kopyalamayacak' mı? Biyoloji'nin temel iş- levi, 'üreme'; tabii vealışılmışönemini, kaybetme- yecek mi? Gidiş geliş, belirli cinsten, belirli karak- ter özelliklerini taşıyan 'beşeri birimler' bilinmez han- gi laboratuvarlara 'ısmarlanabilecek' gibi görünü- yor; böyle bir gelişme sürecinde, 'ailenin' ne rolü kalır ki, kadının ya da erkeğin özel nitelikleri ya da haklan tartışılsın? Birbakıma, 'dişilik've 'erkeklik' bile, alışılmış 'mutlak' manalannı kaybetmiş olma- yacaklar mı? Daha şimdiden, isteyen öteki cinse 'transfer olabiliyor', ilerki aşamalarda şu ya da bu cinsiyetin, 'beşeri birim'in doğrudan 'tercihine bağ- lı' bir statü olmayacağını kim garanti edebilir? Fukuyama'nın, 'düzenin sonuna' gerekçe gös- terdiği, kadının -doğum kontrolüyle- cinselliğini 'üreme' fonksiyonundan çıkarıp, şehvet özgüriü- ğüne kaydırması; çocuklann nasıl üretileceğinin belliolmadığıgeleceğin 'düzeninde', 'âdiyattan'sa- yılabilir. Genetik'in açtığı bu akla durgunluk veren ihtimallere, Sibernetik'ın katkısını eklediniz mi, Fukuyama'nın kaybolduğuna hayıflandığı düze- nin, AJIah bilir tam karşıtı bir düzen ortaya çıkacak- tır: biyonik imkânlann yaratacağı 'beşeri olmayan birimler' (cyborg'lar, android'ler, yâni insansılar, insandan farksız robotlar); Fukuyama'nın çok be- ğendiği Japon, Çin ya da Müslüman 'düzeninin' kadını 'hizmetçiye'ya da 'kuluçka makinesine' in- dirgeyen zihniyetini darmadağın etmeyecek mi? Kör kör parmağım gözüne! Alt tarafı nostalji 1 midir? Sorular 'nâmütenâhi' çoğattılabilir, sonuç değiş- mez! YDD'nin 'yeni Sağ'\n; ideologlan, para- doksları ve şaşırtmacalanyla gizleyerek, gerçekte artık tarihe karışmış 'o iyizamanlann' iflâh etmez 'nostaljisini' yaşıyorlar: kadın, 'yuvasının kadını', 'müşfikanne', sadece eş, 'erkeğinin gölgesi' vs.! Nasıl 'özelleştirme' furyası, son iki yüzyılın *vah- şi liberalliğine' dönüş 'nostaljisi'; nasıl 'küresel- leşme', 'üzerinde güneşin asla batmadığı' em- peryalist imparatorluklann 'nostaljisi' ise; post/modemizm 'ayaklanna yatıp', kadının 'bi- reyselliğini', -yâni özgüriüğünü ve özerkliğini- eleştirmek de, feodal/ümmet toplumundan 'Müdevver' eski 'ata/erkil' ailenin 'nostaljisi!... Ayıptır söylemesi, bunu, YDD liberalliğine postu ser- miş, 'dönek' feministler bile savunamaz! http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN httpy/www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle