Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genei Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordınatöfü: Hikmet
(, etinkaya • Yazuşlen Mûdürien lbrahim
Yüdız - Dinç Tayanç # Sorumlu Müdür
Fikret tlkiz • Haber Merkezı Müdüru:
Hakan Kara •Götsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberier Şinas Danışogıı 9 tstihbaraJ Cengiz
YUdınm 9 Ekonomr Mehmet Saraç 9 Kültur
Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücetman
9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzellme Abdullah
Yaacı • Fotograf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belge
EdibeBuğra9YunHaberlen Mehmet Farsrç
YaymKuralu bhsuıSdçuklBa^kanj,
Orhan Erinç, Oktav Kurtböke.
HikmrtÇeönkaya,ŞökrwıSoo«r,
Ergun Bakı, Dinç Tayanç, tbrahim
Yüdız, Orhan BursaİL, Mustafa
Balbay, Hakan Kara.
AnkaıaTemsilcısı MustafaBaJbav Atatürk Bulvan No:
125,Kat:4,Bakanlıklar-ArdiaraTel-4195020(7hat), Faks:
4195027 • Izmır Temsılcısı: Serdar Kıak, H Ziya
Bl\.1352S.2'3Tel:4411220, Faks 4419117«Adana
Temsılcisi:ÇetinY"ığenoğlu, InönüCd 119S.No.l Kat:l,
Tel:363 12 11, Faks 363 12 15
Müessese Müdüru Cstfln Akmen 0
Koordınatör Ahmet Korulsan 9
Muhascbc: Bûfent Vener«kiirc. Hûsevn
Gûrer • tşletme Önder Çeflk • Bılgı-
Işlcnı >ail İnal 0 Bılgısayar Sıstem
Mürüvet Çiler • Sa&ş. Fazilet Kıra
MEDYA C: 9 Yönetim Kunılu
Başkam - Genel Müdür Gûlbin
Erduran • Koordınatör Reha
[şıtman 0 Genel Mudür Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
51395 80-513 846(^61, Faks:51384ö
Yayımlavan \e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın \e Ya>ınc!İık A Ş
Tufkocağı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 lsl PK 246 tstanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks: (0/212) 513 85 95
22EKIM1997 lmsak:5.50 Gûneş: 7.16 Öğle: 12.56 tkindi: 15.52 Akşam: 18.21 Yatsı: 19.42
Becker kazandı
• Haber Merkezi - Ünlü
Alman tenisçi Boris
Becker Almanya'da
düzenlenen ATP tenis
turnuvasında eski formunu
koruduğunu bir kez daha
ispat etti. Stuttgart'ta
devam eden
karşılaşmalarda Becker.
Alman rakibi Marc-Kevin
Goeliner'i ikı sette
yenmeyi başardı. Becker
setleri 6-2 ve 6-4 aldı.
(mren Aykufun
Bergama
açıklaması
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Çevre Bakanı
Imren Aykut, Bergama'da
siyanürle altın
çıkanlmasını yasaklayan
yargı karannın
uygulanmasında yetkili
yerin binnci derecede
Enerji ve Tabıi Kaynaklar
Bakanlığı olduğunu
belirterek "Bergamalılar
rahat olsun. Mahkeme
karan uygulanacaktır"
dedi.
Sigara körlük
rtskmi arttrıyop
• Çeviri Servisi -
Sigaranın yaşlılarda
retinayı bozarak kör olma
riskini üç katına çıkarttığı
belirtıliyor. Önceki gün
British Journal of
Ophthalmology isimli tıp
dergisinde yer alan
araştırmada. retinanın orta
kısmının bozulmasının
ilerleyen yaşlarda körlüğe
yol açtığı bildinidi. Yaşlan
50-69 arasında olan ve
sigara içen erkeklerde
retinanın tahribat riskinin
üç kez, sigara dumanını
iyice içine çekenlerde ise 5
kez arttiğı kaydedildi.
TGC ödülleri
• lstanbul Haber Servisi -
Türkiye Gazetecıler
Cemiyeti (TGC) tarafından
basın mensuplannın
mesleki başanlannın
ödüllendirilmesi amacıyla
düzenlenen "Türkiye
Gazetecilik Başan
Ödülleri Yönetmeliği"nin
esaslan beiirlendi.
TGC"den yapılan
açıklamaya göre ödüller,
buyıldalöKasım 1996
ılel5Kasıml997tarihleri
arasında gazete, dergi,
ajans bülteni, televizyon ve
radyoda yayımlanan
yapıtlara verilecek.
Yanşma, TGC üyelerine.
san basın kartı taşıyan ve
sözleşmeyle çalıştığını
belgeleyen gazetecilere
açık olacak.
Metaluıji uzmanı Prof. Dr. îsmail Duman: Siyanürle altın üretimi mühendislik ahlakına yakışmıyor
'Âhmdan zeııghı olaıı tek tilke yok'
CELALYILMAZ
• İTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Üretim Metalurjisi Ana
Bilim Dalı Başkam Prof. Dr. İsmail Duman, altın üretimi
sırasında oluşacak siyanürlü atıklan depolamanın, altından
daha pahalıya geleceğini belirterek ilgilileri uyardı.
zıyanıtladı.
- Turldye dekı bu madenlenn ışletil-
mesiyle söylenikliği gibi istihdam, yük-
sek teknoloji transferi ve yabancı ser-
maye girdisi olacak mı?
DUMAN -Türkiye'de yabancı şirket-
lerce 540 arama, 170 ön işletme ve 17
ışletme ruhsatı alınmış durumda. İşlet-
me ruhsatı alınan 17 altın madenınin
aynı anda üretıme geçmesi halinde yıl-
da ortalama 42 ton. yani 462 milyon do-
larlık altın üretilir. Devlete buradan bı-
rakılan pay 46 milyon dolar rutar.
Bu ışletmeler, 8-10 yıl boyunca or-
talama 1500 işçilik yerli istihdam ya-
tZMİR - Bergama'da köylülerin 8
yıldır sürdürdükleri, sonuçta bir hu-
kuk zaferi kazandıklan "siyanürle al-
tına hayır" mücadelesi yalnızca Ber-
gama'yaözgüdeğil. Türkiye'ninçeşit-
lı yörelerinde yabancı şirketlenn aldı-
ğı arama izınlennin "neolacagı" tartı-
şılıyor.
Konunun uzmanlanndan lstanbul
Teknik Cnıversıtesi Kımya-Metalurji
Fakültesi Üretım Metalurjisi Ana Bı-
lim Dalı Başkaru Prof. Dr. İsmail Du-
man. siyanürle altınla ilgili sorulanmı-
ratabilirler Şimdı Türkiye'nıngerçek-
lenne dönelim: Ülkemizin yıllık sa-
vunma-savaş giderleri 14milyardolar-
dır. İstihdam konusunda ise şunu bil-
meliyiz: Yalnızca 1996 yılında Türki-
ye'de işten çıkanlan işçi sayısı 694 bin-
dir! Bir kaşık suda fırtına kopanp ül-
kemize ve insanlanmıza sadece "istih-
dam, yüksekteknoloji transferi, yaban-
a sermaye girdisi, yüksek kazanç" göz-
lükleriyle bakarak ve "Zengin maden-
lerin fakir bekçileri mi olalım?" edebi-
yatıyla, bu güzelım topraklara layık
olamayız. Altın üretimi yapan geliş-
miş ülkelerin hiçbiri altından zengin ol-
mamıştır.
Çokuluslu şirketlerce topraklartnda
altın üretimi yapılan ülkelerin hepsi
geri kalmış ülkeîerdir.
- OzeDikle maden mühendisleri, va-
bana şirketlerin yüksek teknoloji geti-
receklerini savunarak altın üretirniiKİen
yana tavır koyuyorlar. Siz bu durumu
nasıl değeriendirhorsunuz?
DUMAN - Burada ilk yapılması ge-
reken şey, altın madenciliğini altın üre-
timinden ayırmaktır. Altın içeren ka-
yacın, yani cevherin, yeryüzüne çıkar-
tılması elbette madencilik işidir. Bu
faaliyeti diğer madencilik etkinliklerin-
den ayırmak doğru olmaz. Ancak bun-
dan sonra izlenecek kimyasal ve me-
talurjik prosedür tümüyle madenciliğın
kapsamı dışındadır. Altın üretimi so-
nucu ortaya çıkan zararlı atıklann yö-
netimi ise çevre bilimi ve mühendisli-
ğinin kapsamına girer. Ülkemizde ya-
pılması tasarlanan şekliyle altın çıka-
nmı 200 metreye \'armayan derinlik-
leri hedef almaktadır. Gelişmiş ma-
dencilik. teknolojilerinin binlerce met-
re dennlikten cevher çıkarabildiği dü-
şünülürse, çokuluslu şirketlerin ülke-
mize herhangi bır yenı teknoloji trans-
feri yapmayacaklan ve Türk madenci-
lik sektörüne katkı sağlamayacaklan
apaçık ortadadır.
En büyük çe\Tesel zehirlerden biri
olan siyanürü kullanarak hidrometa-
lurjik altın ekstraksiyonu yapmanın ve
sıyanüre bulaşmış milyonlarca ton ça-
muru hemen oracıkta inşa ediliveren bir
barajda depolamanın madencilikle ne
ilgisi var?
- Madenin çıkanldığı yerde siyanfi-
rfin kullamlması ve siyanür barajının
yapılması konusunu nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
DUMAN - Belki biraz fazla teknik
olacak ama bir noktayı vurgulamak zo-
BAÜNA AVI
1997: Japonlar avlanma yasağı olan sularda
400, Kuzey Pasifikte ise 100 balina avladı
1997: Norveç, kotasındaki 503, Kuzey
Atlantiktede 580 balinayı avladı
AVUSTRALYA
Güney
Okyanus
balina
koruma alanı
1994: Balina neslini korumak
için aynlan koruma alanı
Ydbaşından bu yana avlanan balina sayısının 1043'e nla^ıgını beürten Greenpeace örgütü, avlanmamn durdurulmasını istedL
Bidiııa avcılanna çevreci kıskacıÇeviri Senisi - Çevreciler, başta Japonya ve
Norveç olmak üzere Uluslararası Balina Avcı-
lan Komisyonu'na (IWC) üye ülkeleri balina
neslini kuruttukları gerekçesiyle eleştiri bom-
bardımanına tuttu.
Komisyonun Monaco'da yapılan 49. Yıllık
Olagan Toplanösı'nda ortak bir bildiri sunan Gre-
enpeace, Uluslararası Hayvanlan Koruma Fo-
nu (1FAW) ve Doğal Yaşamı Koruma Fonu
(WWF), IAVC'nin giderek işlevini yitırdiğini üe-
ri sürdü.
Balina avcılannın uluslararası kararlara uy-
mamakla suçlandığı bildiride, "Bu durumu dü-
zeltmek için kesin önlemler alınmadığı takdir-
de. balina avcıbğı her an bir katlianıa dönüşe-
bflir" ifadesine yer verildi.
Çevreci örgütlerbütün okyanuslann koruma
alanı haline dönüştürülmesi önerisinde buluna-
rak, Japonya'nın "bilimsel araşürmalar" ge-
rekçesiyle koruma alanlanna girerek avlanma-
sını çok sert bir dille eleştirdiler. Çevreciler ay-
nca başta Norveç olmak üzere avlanma kota-
sını aşan ülkeleri uyardılar.
Bir hafta sürecek olan toplantıda söz alan
Monaco Prensi Rainer, balinalann korunması
konusunda her iki tarafin da kültürel önyargı-
lardan annarak görüşlerini tarafsızca dile ge-
tirmesi gerektiğini belirtti. Amsterdam'daki ge-
nel merkezlerinden Japonya ve Norveç'i uya-
ran Greenpeace, balina avcılığına ve balinadan
üretilen mallann satışına son vermeleri çağn-
sında bulundu. 1986yılındauygulamayakonu-
lan uluslararası karara uymadıklan gerekçe-
siyle bu iki ülkeyi uyaran örgüt, özellikle Ja-
ponya'nın balina eti satışına acilen son verme-
sini istedi.
rundayım: HidrometalurjikprosesleT-
de asıt veya baz kullanılarak bir katı üç
edildikten. yani cevher içindeki değer-
li kısım çözelriye geçirildikten sonra,
işe yaramayan kısımlar fıltre arrjğı ola-
rak aynlır. Böylece zararlılık özelliği
en aza indirilmiş katı atık elde edilir ve
depolanır. Buna 'bertarafetme' değil,
'depolama' diyorum. Çünkü çağdaş
teknolojik çabalar ve araştırmalar. hep
bu atıklann yeniden değerlendirilme-
si ve değişik amaçlarla kullanılabilir ha-
le getirilmesi yönündedir. Oysa altın
cevherinin siyanürle liç edilmesinden
ve altının aktif karbona yükleranesin-
den sonra filtrasyon uygulaması yok ki!
Siyanürlü çamur kan/sıvı aynmı yapü-
madan bir bütün olarak atık barajına
gönderiliyor. Altın üretimini diğer me-
tallerin üretıminden farklı kılan bu ay-
nntı mühendislik ahlakına yakışma-
maktadır.
- Altuı üretmek isteyen şirketler pro-
jderine hep antma tesisi eklediklerini
söylüyorlar. Buna ne diyeceksiniz?
DUMAN - KavTamlan gürültüye ge-
tirmeden ve doğru olarak kullanmak ge-
rekir. Mühendislikte ve özel olarak çev-
re biliminde antma yapmak demek,
anttığınız şeyi alıcı ortama vermek de-
mektir. Ancak daha önce onu derenin,
gölün, denizın, havanın ya da toprağın
kendi kalitesinden daha kaliteli hale
getirmek şarttır. Projelerde antma ön-
görülüyorsa, antma işleminden sonra
anttıklan şeyi çe\Teye salsınlar da gö-
relim; bunlan barajda depolamanın ne
anlamı var?
- Dünvanm değişjkyerlerindeörnek-
leri yaşanan atık barajı kazalaruıdan,
sızdırma ve deprem riskinden bağım-
sız olarak da atık barajına karşısınjz.
Karşı oluşunuzun başka nedenleri var
mı?
DUMAN - Elbette var. Zararlı ya da
tehlikeli atık antılmaz, bertaraf edilir.
uzaklaştınhr. Zararlı atığı oluşturan sı-
nai tesis, bu atığın bertaraf edileceği,
gömüleceği yeri kendisı belirleme hak-
kına sahip değildır. Buna benim ülke-
min kanun ve yönetmelikleri izin ver-
miyor.
Batı ülkelerinde böyle bir atık için
bırim depolama bedeli 600 dolardan az
değildir. Bergama'da sekız yıl boyun-
ca çıkacak olan çamur 3.5 milyon ton
olup bunun depolanması için -ülke-
mizdeki rayiçle- devlete ödenmesi ge-
rekecek miktar, nakliye harcamalan
dışında 210 milyon dolar eder. Aynı
süre içinde Bergama'dan çıkanlacak
olan altının bugünkü değeri 249 mil-
yon dolar rutmaktadır. Madeni çıkart-
tığı yere baraj yapıp zararlı atık alanı
oluşturacak çokuluslu şirket, bu 210
milyon dolardan kurtuluyorsa, benim
sanayicimin günahı ne?
Türkiye'deki tiim belediyelerin 'mücavir alanları' iptal ediliyor
Hükümet Bahçeköy'e el koydu
İstanbul Haber Servisi - Bayın-
dırlık Bakanlığı'nın Sanyer Bele-
diyesi mücavir alanlannı 21 Ağus-
tos 1997 tarihinde Bahçeköy Bel-
de Belediyesi'ne bağlanmasıyla
birlikte başlayan tartışmalara hükü-
met el koydu.
Bakanlar Kurulu'nda 9 Eylül
1997 günü kabul edilen ve ''bele-
diyelerin mücavir alanlannı iptal
eden" yasa taslağının Başbakan
Mesut Yılmaz tarafından 25 Eylül
1997'de TBMM'ye sunulduğuöğ-
renildi.
Taslak 3194 sayılı lmar Kanu-
nu'nun belediye mücavir alanla-
nyla ilgili 45. maddesi ile birlikte
tüm kanunlardaki "mücavir alan
ifadelerinin ve hükümlerinin" yü-
rürlükten kaldınlmasını. "önceden
onaylı mücavir alanlann" da ipta-
• Bakanlar Kurulu'nda
kabul edilerek TBMM
Başkanlığı'na sunulan îmar
Yasası değişikliğine göre
belediyeler artık mücavir
alanlan üzerinde imar
yetkisine sahip
olamayacak.
lini öngörüyor.
Baymdırlık Bakanlığı'nın "Bah-
çeköy operasyonu" hemen ardın-
dan Bakanlar Kurulu'nun yasa tas-
lağını onaylayarak "tüm Türki-
ye'deki mücavir alan uygulamast-
mkaknrmaya" girişmesi, belediye-
lerin bu alanlardaki imar yetkileri-
nı sadece "geiir amacıyla kullanma-
lanna" dayandınhyor.
Taslağın gerekçelerinde; "özel-
likle büyük kentler etrafinda kuru-
lan yeni belediye sav ısındaki artış-
lar, çok parçalanmış ve plan bütün-
selliğinden uzak mücavir alan tek-
liflerini gündeme getirmiştir" şek-
linde saptama yapılarak Bahçeköy
- Sanyer tartışmasını çağnştıran şu
ifadelere de yer veriliyor: "Müca-
vir alanlar sadece belediyelerin ge-
lir kaynağı olarak görülüyor_.T>
TBMM'nin yasama gündemin-
de öncelikli sıralarda görüşülmesi
beklenen taslakta, iptal edilecek
mücavir alanlardaki imar planlan-
nın "gözdengeçirilerek" ilgili mev-
zuata, çevre ve ekolojiye ve yerle-
şim açısından sakıncası olup olma-
dığına dair saptamalara göre ince-
lenmesı suretiyle yeniden geçerli kı-
lınması ya da değiştirilmesi için de
valiliklere yetki veriliyor.
AIDS'TEN 100 KAT DAHA BULAŞICI
6
Hepatit B'ye karşı
ıımtlaka aşı yaptırın9
e-posta : tan Cn prizma.net. tr
İstanbul Haber Servisi - Gazeteci Nur-
canÇakıroğlu'nun hastalanmasıyla günde-
me gelen Hepatıt B nedemyle yılda 2 mil-
yon kişi ölüyor. Dünyada 350 milyon, Tür-
kiye'de ise 3.5 milyon Hepatit B taşıyıcısı
bulunuyor. Dünyada Hepatit B'ye bağlı
olarak bir günde ölenlerin sayısının
AIDS'ten bir yılda ölenlerden daha fazla
olduğunu belirten uzmanlar. "Bu hastalık
yıllardır biliniyor. Öneminin vTirgulanma-
sı için bir basın mensubunun ölmesi gerek-
miyor" dediler.
tstanbul Tabip Odası'nın düzenlediği
"Hepatit" konulu toplantı dün yapıldı. He-
patit B'nin AIDS'ten lOOkatdahabulaşı-
cı olduğunu söyleyen lstanbul Tıp Fakül-
tesi lç Hastalıklan Anabilm Dalı Başkam
Prof. Dr. AtiUa Ökten. "Karadğer sirozu
ve kanserinhı de en önemli ncdeni" dedi.
Hepatit B virüsü taşıyan herkesin hasta
olmayacağını da belirten Ûkten, "Vırüsle
karşdaşan insanlann yüzde 25'i sanlıku,
yüzde fö'i ise sanhksızhastalığı geçirir. Yüz-
de 1 ani ölümler söz konusudur." diye ko-
nuştu. Öktem, korunma yollannı da şöyle
sıraladı:
"- Kan bankalannda Hepatit B tarama-
sı yapılmau,
- Aşıyla korunma mümkündür. Aşı üç doz
şeklinde birer ay arayla yapılmalıdır,
- Gebe kadmlara mutlaka hepatit B ta-
raması yapılmalu
- Yeni doğanlar aşılanmalı,
- Kırsal kesimde bulaşmalann yüzde4O'ı
aile içinde me> dana geliyor. Bu nedenle ai-
lede Hepatit hastası olduğu biüniyorsa, müş-
terek,ürnakmakası,üraşbıçağı, havlu,tör-
pü gibi aletierin kullammından kaçınılma-
h."
lstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı-
Hastalıklan Anabilim Dalı öğretim üyesi
Doç. Dr. Gülbin Gökçay. "Hepatit B, ço-
cuklannı ihmal eden bir toplumun, eriş-
kinlerini de ne kadar kısa sürede feda ede-
bileceğini göstermesi açısından ölçüiebiür
en i\i örnektir" diye konuştu.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Kör Kör Parmağım Gözüne!
Post/modernizm'in ne sinsi bir sağcılık - hat-
ta gericilik içerdiğini, YDD'nin 'hızlı' düşünür-
lerini izleyerek yakalamak, çok hoş oluyor. Bunlar-
dan birisi, Fukuyama: 'mumaileyh' daha önce
'The End of History/Tarihin Sonu' diye bir kitap
yayımlayarak, dikkati çekmişti; bu defa 'The End
of Ordre/ Düzenin Sonu' başlıklı bir eser yayım-
lamış, yine 'şeâmet tellâllığı' yapıyor. basbayağı ha-
yıflanarak 'sonunu' haber verdiği 'düzen', şu bil-
diğimiz erkek/egemen toplum düzeni! İki sebep gös-
termiş, biri 'kadının çalışma hayatına girerek, eko-
nomik özgüriüğünü sağlaması'; öbürüyse, 'do-
ğumkontrolününyaygınlaşması', yani kadının 'cin-
sel özgüriüğüne kavuşması'! Diyor ki Fukuyama:
"...doğumun kontrolü ve kürtajın daha kolay-
laşmasıyla, cinselliğin ekonomik sonuçlan ka-
dınlar için son derece azalmış, bu sayede ka-
dınlar, eşieri konusunda daha az seçici olabil-
miştir. Kadın çalıştğı için, bir erkeğin kansını
ve çocukiannı terketmesinin eskisi kadar olum-
suz etkiteri olmuyor; birçok kadın ekonomik ba-
ğımsızlığın getirdiği daha büyük özgürlüğü ta-
dıyor. (...) Hem erkek hem kadının daha fazla
bağımsızlık yönünde hareket etmesi ve Batı
kültürünün bireyciliği desteklemesi sonucun-
da, aile kurumunun neden dağılmaya başladı-
ğını anlamak kolaylaşıyor..." (Milliyet, 4 Ekim
1997).
Fukuyama, kadınlan çalışma hayatına sokanın,
liberal kapitalist düzen olduğunu unutmuş görün-
müyor mu? Hem liberal kapitalist toplumda yaşa-
yacaksın, hem de feodal erkek/egemen toplumun
değer ölçülerini muhafaza edeceksin, olacak şey
mi bu? Aslında, gelişmede önemli olan 'bireycilik'
değil de 'bireysellik'; yâni kadının 'özgürlüğünü've
'özeridiğini' yaşaması; sosyalizmin öngördüğü 'si-
vil toplum' modelinde, onun ekonomik ve cinsel
bağımsızlığının, temeli olarak ortaya çıkmıyor mu?.
Fukuyama, ipin ucunu öylesine kaçırmış ki,
iddialanna 'yenisağcılığın', ancak hebennekala-
rı ve paragözleri baştan çıkaran cilâsını çekmeyi
unutmuş; açık açık, neredeyse kadını çalışmaktan
alıkoymayı, sosyal güvencesini kaldırmayı, hatta -
sıkı durun- erkekler açısından çokeşliliğin pekâlâ
'makûl sayılabileceğini' ileri sürüyor: amaç çok
çocuk üretmek ise.'üreme stratejisi açısından',
kadınların da, çok erkekle 'çiftleşmesi', pekâlâ
'makûl' sayılamazmış gibi!..
Ufukta cok ihtimaller bellrmiş iken!...
Oysa önümüzdeki yüzyıl, liberal/kapitalist dü-
zenin üzerine oturduğu kavramlan -yâni ka-
dın/erkek farkı, ailenin önemi, çocuğun bakımı vs-
altüst etmek eğilimindedir; işaretlerini, şimdiden gö-
rüp işitiyoruz.
Genetik'teki gelişmeler hayalleri aşacak boyut-
tadır: bugün hayvanı 'kopyalayan' bilim, yarın in-
sanı 'kopyalamayacak' mı? Biyoloji'nin temel iş-
levi, 'üreme'; tabii vealışılmışönemini, kaybetme-
yecek mi? Gidiş geliş, belirli cinsten, belirli karak-
ter özelliklerini taşıyan 'beşeri birimler' bilinmez han-
gi laboratuvarlara 'ısmarlanabilecek' gibi görünü-
yor; böyle bir gelişme sürecinde, 'ailenin' ne rolü
kalır ki, kadının ya da erkeğin özel nitelikleri ya da
haklan tartışılsın? Birbakıma, 'dişilik've 'erkeklik'
bile, alışılmış 'mutlak' manalannı kaybetmiş olma-
yacaklar mı? Daha şimdiden, isteyen öteki cinse
'transfer olabiliyor', ilerki aşamalarda şu ya da bu
cinsiyetin, 'beşeri birim'in doğrudan 'tercihine bağ-
lı' bir statü olmayacağını kim garanti edebilir?
Fukuyama'nın, 'düzenin sonuna' gerekçe gös-
terdiği, kadının -doğum kontrolüyle- cinselliğini
'üreme' fonksiyonundan çıkarıp, şehvet özgüriü-
ğüne kaydırması; çocuklann nasıl üretileceğinin
belliolmadığıgeleceğin 'düzeninde', 'âdiyattan'sa-
yılabilir. Genetik'in açtığı bu akla durgunluk veren
ihtimallere, Sibernetik'ın katkısını eklediniz mi,
Fukuyama'nın kaybolduğuna hayıflandığı düze-
nin, AJIah bilir tam karşıtı bir düzen ortaya çıkacak-
tır: biyonik imkânlann yaratacağı 'beşeri olmayan
birimler' (cyborg'lar, android'ler, yâni insansılar,
insandan farksız robotlar); Fukuyama'nın çok be-
ğendiği Japon, Çin ya da Müslüman 'düzeninin'
kadını 'hizmetçiye'ya da 'kuluçka makinesine' in-
dirgeyen zihniyetini darmadağın etmeyecek mi?
Kör kör parmağım gözüne!
Alt tarafı nostalji
1
midir?
Sorular 'nâmütenâhi' çoğattılabilir, sonuç değiş-
mez! YDD'nin 'yeni Sağ'\n; ideologlan, para-
doksları ve şaşırtmacalanyla gizleyerek, gerçekte
artık tarihe karışmış 'o iyizamanlann' iflâh etmez
'nostaljisini' yaşıyorlar: kadın, 'yuvasının kadını',
'müşfikanne', sadece eş, 'erkeğinin gölgesi' vs.!
Nasıl 'özelleştirme' furyası, son iki yüzyılın *vah-
şi liberalliğine' dönüş 'nostaljisi'; nasıl 'küresel-
leşme', 'üzerinde güneşin asla batmadığı' em-
peryalist imparatorluklann 'nostaljisi' ise;
post/modemizm 'ayaklanna yatıp', kadının 'bi-
reyselliğini', -yâni özgüriüğünü ve özerkliğini-
eleştirmek de, feodal/ümmet toplumundan
'Müdevver' eski 'ata/erkil' ailenin 'nostaljisi!...
Ayıptır söylemesi, bunu, YDD liberalliğine postu ser-
miş, 'dönek' feministler bile savunamaz!
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
httpy/www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.htlm