Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet |
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yaym Yönetmenı Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordinatörii Hikmet
Çetinkaya • Yazuşlen Müdürierr tbrahim
Yıldız - Dinç Tayanç • SonımJu Müdur:
Fikret tlkiz • Haber Merkezı Müdürii'
Hakan Kara •Götsel Yönetmen: FOtre* Eser
Dış Haberier Şinasi Danışoglu # tsöhbaraf Cengiz
Yıidınm • Ekonomı Mehmet Saraç • K.ültur
Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yücefanan
9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzeltme \bduüah
Yazn 9 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 9Bügı-Bdge
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen. Mehmet Faraç
YıyınlayaD ve Basan: Yenı Gûn Haber Ajansı, Basuı \e Yaymcılık A.Ş
Tûrkocağı Cad. 3941 Cagaioglu 34334 lst. PK.246 laanbnl Tel (»212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95
Yaym Kunıhı. tBıan Sdçnk (Başkan t,
Orhan Erinç, Okta> Kurtböke,
Hikmet Çetinka)a, Şükran Soner,
Ergun Bata,Dinç Taymç, tbrahim
Yıldız, Orhan Barsalı. Mustafa
Balba). Hakan Kara.
Ankaıa Temsdcisı: Mnstafa Balbay Atatörk Bulvan No:
125,Kal:4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks:
4195027 9 Izmır Temsılcisı: Serdar Kızık, H Ziya
BIv. 1352 S. 2/3 Tel:4411220, Faks.44191179 Adana
Temsılcisı:ÇetinYTğenoğlıı, lnönüCd 119 S.No.l Kafcl,
Tel. 363 12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Müdürü Üstün Akmen 0
Koordınatör Ahmct komlsan •
Muheebe: Bâknt Yfner^ktarc Hmev»
Gürer»lşletme Öndcr Çeik • Bılgı-
Işlem Nail tnaJ 9 Bılgısayar Sıstem
Mirövrt Ç B e r • Saöş. Fazflct Kıtza
MEDYA C: • YöneUm Kunılu
Başkanı - Genel Müdur Gülbin
Erduran • Koordınator Reha
Işıtman 0 Genel Müdur Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
513 95 80-51384 60-61,Faks. 5138463
20EKİM1997 Imsak: 5.48 Güneş: 7.14 Öğle: 12.56 tkindi: 15.54 Akşam: 18.24 Yatsı: 19.45
Aypupa'da
Tiirk modası
• Haber Merkezi-
Paris'te, 13-21 Ekim 1997
tarihleri arasında ünlü
modacılann 1998 ilbahar-
yaz kreasyonlannın
tanıtıldığı defîleler
dizismde, Türk markası
Dice Kayek; Christıan
Dıor, Michel Klein, Nina
Ricci, John Gallıano gibi
isimlerle yeniden aynı
podyumu paylaştı. 1998
ilkbahar-yaz
kreasyonlannda, Dice
Kayek'ın daha önceki
koleksiyonlannda da
vurgulanan "maskülin
kadınsılık" öğesinin yalın
ve seksı kullanımı yine ön
plana çıkıyor.
Üniversiteye
ek yerleştirme
• ANKARA (AA) -
Öğrenci Seçme ve
Yerleştırme Sınavı
(ÖSYS) ek yerleştirme
sonuçlan bugün
açıklanıyor. OSYM'den
yapılan açıklamaya göre
ek yerleştırme
sonuçlannın açıkJanması
dolayısıyla, saat 10.00'da
ÖSYM binasında basın
toplantısı düzenlenecek.
21.yüzyıWa
yadar kurak
• ANKARA(UBA)-
Çevre uzmanlan. 21.
yüzyılda insanoğlunu
kurak yazlann beklediğini
belirttiler. Atmosferdeki
karbondioksıt oranı ile
sıcakJık arasında çok
belirgin bir ilişki
olduğunu vurgulayan
uzmanlar, 2030 ile 2050
yıllan arasında.
karbondioksıt oranının
bugûnkünün iki katına
çıkacağına, bunun da
ortalama sıcaklığı 4.5
derece etkileyeceğine
dıkkat çektiler.
Türkıye'nin bu artıştan
kaba bir hesaplamayla
3-4 derece etkileneceği
belirtılıyor
Sigortalı
işçilerin profili
• ANKARA (AA) -
Çalışan sıgortalılann
önemli bir bölümünün
tstanbul, Izmir ve
Ankara'da bulunduğu, en
az çalışan sigortalıya
sahıp illerin ise Ardahan
ve Şırnak olduğu
bıldirildi. Devrimci lşçi
Sendikalan
Konfederasyonu
Araştırma Enstitüsü
(DİSK-AR) tarafindan
yapılan araştırmaya göre
kadm işçilenn sigortalılık
oranlan, erkek ışçılere
göre çok düşûk kaldı.
Ankara
belgeseli
• ANKARA (ANKA)-
Ankara Fotoğraf
Sanatçılan Derneği
(AFSAD), "Ankara
Belgeseli" hazırhyor.
Proje ile başkentin tarihi,
kültürû, folklorü ve
yaşamı her yönüyle
fotoğraflara taşınarak,
geleceğe çok önemli bir
arşıv bırakılması
amaçlanıyor. Fotoğraf
çekim çalışmalan bu
aydan başlayarak yaklaşık
bir yıla yayılacak.
AFSATJ üyelerinden
oluşan yaklaşık 20 kişilik
grup, bir yıllık çekim
planı doğrultusunda
Ankara'yı tarihi, kültürü,
folklorü, yaşamı ve her
yönüyle fotoğraflayacak.
Serginin açılışı, 13 Ekim
1998'de gerçekleştirilecek.
Kültür Bakanı îstemihan Talay'ın Sanyer'e verdiği SÎT güvencesi, ancak 'bir gün' sürdü
Boğazîçi Kuruhrnda rant operasyonu• Bir mimarlık tarihi ve
"Istanbul" uzmanı olan
Prof. Afife Batur'u
Koruma Kunılu
üyeliğinden alan Kültür
Bakanı Talay, duyarlı
kesimlerin tepkisini
"Prof. Eyice'yi kurul
üyesi yaparak"
gidereceğini sanıyor.
Oysa ki korumacılar,
gerçek dışı bir imaja
değil, Eyice'nin
Taksim'e camiye onay
verdiği "imzasına"
bakarak bu görev
değişikliğinin
beklentilerini
yorumluyorlar.
OKTAY EKİNCİ
Kültür Bakanı tstemihan Ta-
lay, geçen cuma günü
(1*7.10.1997) Cumhuriyet okur-
lanna duyurduğumuz "Sanyer
StT kararlan korunacakür"
sözüne aynı gün gölge düşür-
dü.
1995 yılında aynı StT karar-
lannı üreten 3 nolu Kurul 'un
"başkanı" olduğu için "A\A-
\OH*EFAHYOL" sürecınde
görevden uzaklaştınlan Prof.
Dr. Afife Batur, birkaç hafta
önce "yargı kararlanyla" geri
döndüğü kurul üyeliğinden bu
kez "Talay imzasryb" yeniden
almdı.
Yine Sanyer-Beykoz SlT ka-
rarlanna baştan beri olumsuz ta-
vır takınan ve korumacı kurul
üyeleriyle sürekli "çaöşma"
içinde olan aynı kurulun müdü-
rü Bülent Bilgin ise 10 Ekim
1997'deki atanma işlemini
"durdurtarak" görevine 2 gün
içinde geri döndü.
Yeni üyder
Prof. Batur'un alınıp, Bil-
gin'e "devam" denilmesine pa-
ralel olarak da yeru kurul üye-
liklerine Prof. SemaviEyiceile
Edirne Kurulu'ndan Sümer
Atasoygetirildi.
Böylece daha önce yine ts-
Prof. Afife Batur: StT kararlannı savunurken
ANAYOL ve REFAHYOLdan sonra şimdi de
Talay'm emriyle bir kez daha Kurul'dan ahndı.
Prof. Semavi Eyice: StT kararianna karşı bir ar-
keolog olmasına rağmen tstanbuTun en geniş
doğal SİT alanlarının kurul üyeliğine getirildi.
Sanyer - Bahçeköy arasında gerrye kalan boş yeşil alanlann da imara açüması için Koruma Ku-
ruhrnda değişikKk bekleniyordu.
temihan Talay'ın görevlendir-
diği BülentKurt'labirlikte Sa-
nyer-Beykoz StT kararianna
bakacak *^eni üye sayBi" 3'e çı-
kanlmış oldu. Aynı kararlan
1995'ten bu yana yürüten Prof.
Dr Hakkı Önel ile Prof. Dr.
NuranZ. Gülersoy ıse 5 kişilik
kurulda artık "aanhkta" kaldı-
lar. (Önel ve Gülersoy YÖK
kanalıyla kurul üyesi oldukla-
nndan, ANAYOL-REFAHYOL
dönemlerinde Kültür Bakanlı-
ğı'nca görevden alınamamış-
lardı.)
Talay'ın Prof. Batur'u ala-
rak yerine getirdiği Prof. Eyi-
ce, eski RP'li Bakan Kahra-
man'ın "kapının önüne koy-
dum" demesine duyulan hak-
lı tepkilerle kamuoyunda say-
gı görmesine rağmen, aslında
tanhsel ve doğal çevrenin ko-
runmasından ödün vermeyen
duyarlı korumacı çevreler ara-
sında pek "güven duyulmayan"
bir yere sahip.
Nitekim Eyice'ye duyulan
bu güvensizlik, özellikle Tak-
sim'de, bir cami yapılmasma
"prensipteevet" dediği ve "ca-
mhi de içeren bir meydan pro-
jesinin" düzenlenmesinı iste-
diğı 11.6.1996 tarihve7816sa-
yılı kurul karanndaki onayıy-
la doruğa çıkarken, yine Eyi-
ce'nin Tarihi Yanmada'da StT
karanna tepki göstermesi ve
bırçok Bizans ve Osmanlı ka-
lıntısmın yeni yapılaşmalarla
yok edilmesine olanak sağlayan
kararlarda imzası bulunması
da yoğun eleştirilere konu ol-
muştu... Şimdi Prof. Eyice, öte-
den beri StT uygulamalanna
hep "karşı tutum" takınması-
na rağmen bu kez "popûler" bir
kimlikle tstanbul'un en geniş
StT alanlanna bakan bir kurul-
da görev alıyor.
Anlaşılan tstemihan Talay
ve "danışmanlan", mimarlık
ve sanat tarihçiliğinin yanı sı-
ra "tstanbul tarihi" konusunda
da uluslararası bir saygınlığı
bulunan Prof. Dr. Afife Ba-
tur'un bu kuruldan dışlanma-
sına karşı yükselecek haklı tep-
kilere de Eyice'nin aynı popü-
ler imajıyla "örtebileceklerini"
sanıyorlar. Ne var ki koruma-
cı çevreler, bu tür görevlerde
kimlerin nasıl davTandıklannı
"kamuoyunu yanıltan imajlar-
dan" değıl, aldıklan kararlar-
dan ve *tunımlanndan'' biliyor-
lar...
Gündetndeki dosyalar
tstemihan Talay'ın 3 nolu
Kurul'a yönelik bu ani operas-
yonunda kımlenn, hangi amaç-
larla etkilı olduğunu ise aynı
kurulun gündemındeki "önem-
ü konubrda" yeni atanan 3 üye-
nın davranışı ortaya çıkaracak.
Örneğin Sanyer StT alanla-
nndan başka kuruldaki böyle-
si bir değişikliğı bekleyen gö-
rüşme konulan arasında Beykoz
SİT alanlarmda villa siteleri,
Çamhca StT alanında yapılas-
ma öngoren plan teklifleri, Ada-
tar'da yenı ınşaatlara yönelik
"geçici SİT koşullan" önerisi...
gibi imar yagmacılannm "ya-
kmdan cdemeyeakhldan" dos-
yalar var.
REFAHYOL'un baskıcı dö-
neminde bile bu tür dosyalar-
da izlenen "korumacı çizgi"
şimdi yenni "ödün vermeye" bı-
rakırsa, Talay'dan bu operas-
yonu yapmasını ısteyenler bel-
ki kazanacaklar, ama asıl kay-
beden yine "tstanbul" olacak.
Üstelik, TBMM'den güve-
noyu alan programında "SfT
alanlannı koruyacağız'
1
diye
yazan bir umut hükümetini de
"demokratik soT bir kültürba-
kanınm "himavesi'' altında...
KadınAdaylanDesteklemeveEğjtmeDerneğj'nin(KA-DER)ük
gen e
| kurulu, dün The Marmara Oteli'nde >apüdı. Yaklaşık 600
üyesi bulunan demeğin tüzüpndeki değişildiklerin "kadın ü'tizliğhle ele alındığı" genel kurulda, konuşan KA-DER
Geçki Yönetim Kunılu Başkanı Dr. Şirin Tekelu Türkiye'de kadınlann ikinci smıf vatandaş olmaktan kaynaklanan
pek çok sorunu bulunduğunu belirterek bu sorunlann çözümsüzlüğünün en önemli nedenlerinden birinin kadınla-
nn sryasete yeterince ağırhk koyamamalan olduğunu söyledi K.VDER'in amacının temsilde eşitlik Ukesinden yola
çıkarak ilkeli çok sayıda kadm adayi Meclis'e taşunak olduğunu beürten TekelL "Böylece bir yandan kadın yurttaş-
lann beklentilerinc çözüm bulunabileceği, bir \andan da Türkiye'de siyasetin kalitesinin yükselmesine ve demokra-
sinin gerçekleşmesine mutlak bir katkı vapüacağı umulmaktadir7
" dedl (Fotoğraf: İPEK YEZDANİ)
Prof. Adnan Saraçoğlu
'Kanser yapan PVC
pencere ve kapımızda'
e-posta : tan (a- prizma.net tr
ADANA (AA) - Türkı-
ye'deki konutlarda kapı ve
pencere çerçevesi olarak
kullanılan PVC'nın, binn-
cı derecede karacığer kan-
seri ve kalıtımsal bozuk-
luklara yolaçtığı öne sürül-
dü.
Viyana Oniversitesi Öğ-
retim Üyesi Prof.Dr. tbra-
bJm Adnan Saraçoğlu, ta-
til için geldiği Adana'da,
kimyadaki adı "Pol VTnyl
Clorür olan PVC'nın, ABD
ve Avrupa ülkelerinde, de\'-
let tarafindan sıkı kontrol
edilen bir madde olduğu-
nu kaydetti.
Saraçoğlu, "Avrupa ül-
kelerinde PVCnin kansero-
jen maddeolduğunu derski-
taplannda okutuvoruz. Ay-
nca mutagen özelliği nede-
niylede kalrumsal bozukhık-
lara neden olmaktadır" de-
dı. PVC üretımı yapılan ku-
ruluşlarda çalışanlann de-
netim altında olmalan ge-
rektiğine işaret eden Sara-
çoğlu, bu tür işyerlerinin de
"analizyöntemleri" ile gün
boyunca kontrol edilmesi
gerektiğini söyledi.
PVCnin ozon tabakası-
na da zarar veren bir mad-
de olduğunu anlatan Sara-
çoğlu. "Türkiye'de maale-
sef Çe\Te Yasası, norm ve
standart olmadığı için PVC
kullanılan ürünler evleri-
mize kapı, pencere olarak
girmistir. Bu evlerde yaşa-
yan bebeklere acıyorum"
diye konuştu.
Saraçoğlu sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Geç kahnmadan önlem
alınmalıdır. Bugün Avru-
pa'da üretilen hiçbir kapı
ve pencerede PVC içerikli
plastik bulmak mümkün
değildir. Türkiye'de PVC
skandahna kesinlikle 'dur'
denılmesi gerekır."'
'Sözvenifler
tersiniyaptüar
9
Tarih 15 Eylül 1997, Pazarte-
si...
Kültür Bakanlığı müsteşan
Osman Tekin Aybaş ve yardım-
cısı Tevfik Ketencioğlu, tstan-
bul'un Boğaziçi'ne ve Adalar
ilçesıne bağlı 3 Numarab Ko-
ruma Kunılu üyeleriyle tam
"5saat* kesintisiz süren bir gö-
rüşme yapıyorlar... Kurul Baş-
kanı Prof. Dr. Hakkı Önd, Prof.
Dr. Nuran Z. Gülersm ve Prof.
Dr. Afife Batur'un yanı sıra Su-
riçi Kurulu'na yeniden atandı-
ğını ögrenen (ancak atama ya-
zısı 2 aydır gelmeyen) Prof. Dr.
Zeynep Ahtınbay,sadece Istan-
bul'da değil, bütün ülkede tari-
hin ve doğanın korunması ça-
balanna "engel olan" ANA-
YOL ve REFAHYOL'un hâlâ
görevde tutulan "bürokratia-
nndan" dert yanıyorlar.
Müsteşar Aybaş, anlatılan-
lann "farkında" olduklannı
belirterek hem kendi adına hem
de "bakan adına" korumacı
üyelere özetle şu sözü veriyor:
"Konımayaengd olan Koru-
ma Genel Müdürü Altan Akat'ı
ve tstanbul'da a> nı tutumu sür-
düren 3 nolu Kurul Müdürü
Bülent Bügın'ideğiştireceğ& K-
ze bir ay süre tanıyuı ve bekle-
yin_" Müsteşann "bekleyin"
demesinin nedeni, kurul üyele-
nnin görevlerine devam koşu-
lu olarak bu ıki bürokraün bas-
kı ve "oyuıüanndan" artık bir
an önce kurtutmayı öne sürme-
leridir. Üyeler bu "söz" üzeri-
ne yeniden görevlerine döner-
ler...
Kurul Müdürü Bülent Bil-
gın'in "saygKizhğa" varan tu-
tumlanna "sabırla" katlanmak-
taolan Kurul Başkanı Prof. Dr.
Önel, bu müdürün görevden
alınması bir yana, "kendisinüı
ve Prof. Gülersoy 'un üyeliğine
son verilmesi isteğjni" içeren
bir yazının Kültür Bakanlı-
ğı'ndan YÖK'e yazıldığını öğ-
renınce, "istifa dUekçesini" ha-
zırlar.
Bu gelişme üzerine bakan
hemen "uyanhr" ve îstemihan
Talay 10 Ekim 1997 Cuma ak-
şamı Prof. Önel'i telefonla ara-
>arak şu "güvenceyi" venr:
"Önceki dönemde yazılan
bir >azı yeniden işleme konul-
muş. YOK Başkanı'nı araya-
rak yanhşlığı düzelttim. Lütfen
görevinize de\ am edin. Her şey
konuştuğumuz gibi olacak»"
Tarih 16 Ekim 1997 Perşem-
be...
Bülent Bilgin, kurul üyele-
nni telefonla arayarak "görevi-
nin başmda" olduğunu söyle-
mekte ve şu "tebHgan" yap-
maktadır "Prof. Baturüyelik-
ten ahndı, yerine Prof. Dr. Se-
mavi Eyice getirildi. Haftaya
çarşambaya yeni kurul başka-
nımızı seçecegiz—"
Aynı gün Kurul Başkanı
Prof. Önel'i de arayan Bilgin,
bakanlığın "eğflimini'' şöyle
özetlemektedir "Jşte, beni al-
dıramadınii Artık aanlıktas»-
nız. Kurul Başkanı da Semavi
Eyice olacak_"
Yine aynı gün özel bir "şe-
hirciük'" bürosundaki çalışma-
lar yoğunlaşmakta, bır süre ön-
ce Bahçeköy Belediyesfne bağ-
lanan Sanyer SlT alanlannı
"imara açacak" planlardason
düzenlemeler yapılmaktadır.
Çünkü artık bu planlan incele-
yecek 3 nolu kurulda "operas-
yon tamamlanmtşurf Aynı StT
karariannı durdurmak için elin-
dcn geleni yapan Altan Akatda
Sanyer'i ve Boğazıçı'ni arka-
daşı Prof. Eyice'ye ve Bülent
Bilgın'e "emanet" etmenın
"buzuru" içinde Bakü'ye kül-
tür ataşesi olmaya hazırlanmak-
tadır...
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
'Cinsel' Çoraklığın Çocukları
Cinsellik'ay7p"tı,yalnız 'ayıp' mı, üstelik 'yasak'tı:
Orta son sınrfta gecikmiş bir öğrencinin çanta-
sında, 'Kaymak Tabağı'nı bulmuşlar - el yazısıyla
çoğattılmış bir kopyası -, cezası tard-ı muvakkat, ge-
çici olarak okuldan kovulma! 1939, Karşıyaka (Iz-
mir), o eylülün ilk günü Wehrmacht, Polonya sını-
nnı aşmtş, II. Dünya Savaşı başiamıştır. Biz, oniki/onüç
yaşlannda üç Ve/ef', 'kitapçi' Ihsan'dan -geceliği
yüz paraya- roman kiralıyor; hangisinin, hangi say-
fasında aşkın cinselliğe dönüştüğünü, birbirimize
haber veriyoruz; nedense, iki romanın bu bahiste,
âdeta 'yeraltı' şöhreti var Ethem Izzet Bey'in *Ya-
kılacak Kitap'ı, bir de Reşat Enis Bey'in 'Afrodrt
Buhurdanıhda Bir Kadın'ı: 'toplatıldığı' filan da,
söylenirdi!
Savaşyıllannda Hollyvvood zaten 'püriten', nere-
deyse hadım' bir sinema yaptığından, çiçeği bur-
nunda lise öğrencisi, cinselliğinin, hayal ufuklannı ça-
resiz romanlarla zenginleştiriyor: Insel Yayınevi,
Italyan yazan Prtigrilli'yi keşfetmişti; az para kazan-
mamıştır! Yanılmryorsam, Pierre Louys'nin 'Afro-
dit'i de epeyce gürültü yaptı. Yıllar sonra Paris'te
(1950) geriye dönüp baktığım zaman, ne kadar ço-
rak bir cinsellik haritamız olduğunu, biraz da utana-
rak görmüşümdür. Burhan Arpad, nasılsa ve nere-
den bulduysa, Kraftt/ Ebing'in o ünlü 'Psycopat-
hologia Sexualis'ni Türkçeye çevirmeseydi, üç te-
mel beşeri ihtiyaçtan birisi hakkında(üreme, beslen-
me, bannma) büsbütün 'zırcâhıT kalacakmışız. Haa,
Türkçesini bir türiü anlayamadığımız, bir iki Freud
çevirisini de unutmamak lazım.
Kampüslerde 'flört yasağı'...
197O'li yıllann başmda, 'Hangi Seks'i yayımladım;
böyle bir 'densizliği', hele 'solcu' geçinen birya-
zann yapması, affedilirşey değildi; birçoğu, hâlâaf-
fetmemiştir. ODTÜ'de bir 'söyleşi'ye çağnldığımı
hatırlıyorum, çocuklara, gençliklerinin tadını çıkar-
malannı söylemiş, hiçbir şeyin gençlik aşklannın ye-
rini tutamayacağını anlatmıştım. Çıkarken, kalaba-
lık arasından bir genç kız, ceketimin üst cebine bir
pusula soktu, 'Sonra okuyunuz!' dedi; dönüş tak-
sisinde şöyle bir göz attırtı, 'devrimci' öğrencilerin,
ODTÜ kampüsünde kız ve oğlanlann, el ele ya da
kol kola dolaşmalannı 'yasakladığını' bildiriyor. Ay-
nı şeyi, başka kampüslerde, 'ülkücü' gençlerin yap-
tığını, duymamış olamazsınız!
O yıllar, 'Cinsel Devrim'm yükseliş yıllan! 'Geliş-
miş' Bat'da, bu devrim, gerçekte liberal burjuva
ahlâkına karşı bir devrim; ister Margaret Mead, Ka-
te Millet, Shulamrth Fırestone vb. 'feministler' ol-
sun, ister Reich, Adorno ya da Marcuse gibi eski
'Frankfurt Filozoflan' kesinlikle burjuvalıkla suçlana-
mayacak adamlar; savunduklan ahlâk, 'Sistem'in
ahlâkına uymuyor; oysa Türkiye'de solcu/ilerici ke-
simle, ülkücü/muhafazakâr kesimin, üniversite kam-
püslerindeki tutumu, aynı: cinsellikten geçtim, yu-
muşak flörtü bile ayıp sayryor. Ne var ki, bu 'Hangi
Seks'in de, sonradan yayımladığım 'Yanlış Kadın-
lar/Yanlış Erkekler'in de, geniş okur kesimince il-
giyle karşılanmasına engel olamamıştır geride ka-
lan yazar değildi, okur da değildi: geride kalan
'din' ve 'siyaset' yapbğını zanneden ieodaller'di
çünkü! O günden bugüne, ış handiyse 'ayağa dü-
şürüimüş', cinsel bilgilendırme yerine, adinin baya-
ğısı bir pomo mantığı media'ya hâkim olmuştur.
Daha da kötüsü, aydınlatma niyetiyle yola çıktığını
söyleyenler bile, en ciddisi erotizm, en ciddı olma-
yanı pomografi kışkırtmasından kendini kurtaramı-
yor.
Bu aynaya bakınca, Türk erkek ve kadınının cin-
sel alandaki bilgisizliği, büsbütün vahamet arzeder.
Otuz yılda, cinselliği konuşmaya başlamışız ama, ne-
ye yarar, ya konuştuğumuzu dinlemiyoruz ya da an-
lamıyoruz. Çok da eski sayılamayacak bir araştırma-
dan şu sözleri okuyabılir mısiniz:
"...bugün cinselliği aşın uçta yaşayanlaria, aşı-
n uçta yaşayamayanlar arasında bocalayan bir
gençlikle karşı karşıyayız. Ailede verilen yeter-
siz eğitim, arkadaşlar arasında anlatılan eksik
ve yanlış bilgiler arasında gidip gelen gençter, cin-
sel ilişkiye girdiklerinde çeşitli sorunlarla bo-
ğuşmak durumunda kalryoriar. ilk âdet kana-
masında annesinden tokat yiyen, cinsel ilişkryi
erkekle kadinın göbetderini birbirine sürtmesi ola-
rak algılayan, kansının ördüğü dantel prezerva-
tifi kullananlann arasında sorunlar daha da bü-
yüyor..." (Sabah, 29 Ağustos 1996)
Dinlemiyoruz ya da anlamıyoruz derken haksız
mıymışım? Yine de, artık eskisi kadar 'ay/p 1ı ya da
'yasak'h olmadığımız bir gerçek!
Toplumun yarısı için 'geçerll'...
Gerçek dediysem, bu ancaktoplam nüfusun ya-
nsı için geçerli; çünkü, yapılan bir araştırmaya
bakılırsa, cinsel konulann aile ve toplum içinde
konuşulması, erkeklerin ancak yüzde 47'si, ka-
dınlann yüzde 43'ü tarafindan uygun sayılryor, ya-
ni toplam olarak yüzde 45'lik bir oran, bunu so-
runlann çözülmesini kolaylaştracağı için 'olum-
lu' buluyon ama hâlâ yüzde 17'lik bir kesim var
ki, onlarca 'ayıp' sürmektedir; yüzde 19 ise, 'doğ-
ru değildir, çünkü geleneklere ve ahlâka aykın-
dır' demiş, anhası minhası yüzde 36'lık bir insan
kalabalığı için, ülkemizde cinselliği yaşamak de-
ğil, sadece aile ve toplum içinde konuşmak hem
ayıp, hem çirkin! (Sabah, 29 Ağustos 1996)
Liberal kapitalist 'sistem'de feodal/ümmet ahlâ-
kına dayanan (onlar Yahudı/Hıristiyan Ahlâkı diyor)
eski cinsellik anlayışı çökmüştür; bırakın 'düz' cin-
selliği, cinsel 'çeşitleme' ve 'aykınlıklar' bile, gün
geçtikçe 'yasallaşmakta', 'mevzuat' içine alınmak-
tadır. Belki bu yüzden Avrupa Birliği'ne girmek is-
tediğimizde, bize 'siz hem Müslüman hem de As-
yalısrnız'dedilermi, küplere biniyoruzda; 'gelişmiş'
batı Avrupa ve Amerika'nın cinsel düzeyiyle şu ra-
kamlann ifade ettiği 'gerçek' arasındaki uçurumu,
neden ve nasıl görmüyoruz?
www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://vwvw.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm