Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14EKİM1997SALI CUMHURİYETT SAYFA
EKONOMI
KISA...KISA...
ETİBANK Alüminyum
Tesisleri'nde üretilen
ürünlerden külçe
alüminyum fıyatında
indirim yapıldı.
Londra Metal
Borsası'ndaki
değişmeler sonucu
yapılan yeni
diizenlemeye göre
külçe alüminyumun
ton fiyatı 322 milyon
650 bin liradan 315
milyon 904 bin liraya
düşürüldü.
TOFAŞ
Otomobil
Fabrikası'nda
dünya
otomobil
piyasasındaki durgunluk
ve iç pıyasada satışlann
düşmesı sonucu. önceki
yıl işten çıkanlan 1010
ı^çıden 840'ına yeniden
işbaşı yaptınldı.
ANKARA
Ticaret
Odası
(ATO)
Başkanı
Ahmet
Çavuşoğlu,
Türkiye'nin ilk kez bu
yıl tarımda ithalatının
ihracatının önüne
geçtiğini belirterek
"Türkiye'yi yeniden
tarımsal üretimde
kendine yeterli
duruma GAP
getirecek" dedi.
TÜRKÎYE Taskömürü
Kurumu'nun, son üç
aylık prim borcu olan
669 milyar 3 milyonu
ödemediği belirtildi.
SSK'ye olan 5.4 trilyon
liralık prim borcunu
Hazine'ye devreden
TTK, Temmuz, Ağustos
ve Eylül aylanndaki
sıgorta primlerini
ödemedi.
BURSA'dan bu yılın
ilk 9 ayında
gerçekleştirilen
ihracat. geçen yılın
aynı dönemine göre
yüzde 8.3 artarak 1
milyar 699 milyon
dolara ulaştı. Öcak-
Eylül döneminde
gerçekleştirilen
ihracatın 1 milyar 95
milyon dolarlık
bölümünü otomoriv ve
yan sanayi üriinleri
oluştururken, 258
milyon dolar ile tekstil,
205 milyon dolar ile
hazır giyim ve
konfeksiyon izledi.
BAŞBAKANLIK'tan
yayımlanan 8 Ekim
1997 tarihli "Kamu
Ortak Hesabı" genelgesi
ile kamu kurum ve
kuruluşlanna, paralannı
Ziraat Bankası'ndaki
hesaplara aktarmalan
için tanınan ve dün
dolan 3 aylık geçiş
süresi, 3 ay daha
uzatıldı.
İSTANBUL Ticaret
Odası (İTO) Yönetim
Kurulu Başkanı
•Mehmet Yıldırım, 14
Ekim Dünya
Standartlar Günü
dolayısıyla yaptığı
açıklamada,
standardizasyonun,
üretici ve tüketiciler
için önemli olduğunu
bildirdi.
PETROL-İŞ Genel
Başkanı Bayram
Yıldınm, TÜSİAD
tarafından açıklanan
raporda sosyal güvenlik
sisteminin külfetinin
işçilere yıkılmaya
çalıştığını ve
kazanılmış
haklann yok
edilmek
istendiğini
öne sürdü.
Bayram Yıldınm,
TUSİAD'ın sosyal
güvenlik sistemi ile ilgili
raporunun Dünya
Bankası ve IMF
dayatmalanna paralel
olarak hazıriandığını
iddıa etti.
KANADA Dışişleri
Bakanlığı'na bağlı
l luslararası Tecimsel
İletişim Strateji ve
Planlama Bölümü'nce
aylık olarak
yayımlanan
CÂNADEXPORT
dergisi, 8 sayfalık
Türkiye özel eki
yayımladı.
"Focus On Turkey"
başlığıyla sunulan
ayrıntılı ek.
"biiyüyen Türk
ekonomisinin yabancı
sermayeye çekici
göründüğünü ve genel
görünümüyle
Türkiye'nin iyimseıiik
verici bir ortamı
yansıttığını" vurguladı.
'Hayali' bütçede ulaşılmak istenetı hedeflerin hiçbiri tam olarak gerçekleştirilemedi
Evdeld hesap çarşıya uymadıANKARA (AA) - Ekono-
mıde bu yıl, hıçbir hedefin
tutturulamadığı, ekonomik
verilere göre hedefler ile
gerçekleşmeler arasında
büyük sapmalann yaşandı-
ğı bir yıl oldu. 1997ekbüt-
çesı ile 1998 yılı mali büt-
çesinin tartışıldığı Yüksek
Planlama Kurulu (YPK)
toplantılanndan çıkan ra-
kamlar, ekonomimn temel
Ekonomik hedefler ve gerçekleşme oranları
Ortalama enflasyon
Yıl sonu enflasyonu
Büyüme hızı
Ortalama dolar kuru
İhracat
Ithalat
Bütçe büyüklüğü
İç faız odemesı
Dış faiz ödemesi
Sosyal guv. kur. yar.
Bütçe getiri
Butçe açıgı
Faız dişı denge
r Hedef
%57.7
% 4
135.000 TL.
29.5 milyar dolar
50 milyar dolar
6.255 tntyon TL.
1.568 tnlyon TL.
296 tnlyon TL.
530 tnlyon TL.
6.255 trityon TL.
0 TL.
1.864 tnlyon fazla
Gerçekteşme
% 8 5
% 6
152.000 TL
26 milyar dolar
46 milyar dolar
7.986 trilyon TL
1.971 tnlyon TL
320 trilyon TL.
780 tnlyon TL
5.427 tnlyon TL
2 456 tnlyon TL
165 tnlyon açık
göstergelerindeki sapmala-
n da gözler önüne serdı.
Başta bütçe açığı ve enflas-
yon olmak üzere bütün gös-
tergeîerin program hedef-
lerine uymadığı görüldü.
Bu nedenle, bütün hedefle-
ri revize etme ihtiyacı or-
taya çıktı. Devlet Planlama
Teşkilatı'nın revize rakam-
lanna göre 1997 progra-
mında en büyük sapma büt-
çe açığında kendini göster-
dı. Denk bütçe olarak su-
nulan 1997 bütçesinin, 1
katrilyon 731 trilyon liralık
ek ödenek sonrası 2 katril-
yon 456 trilyon lira açık ve-
receği hesaplandı.^Aynı şe-
kılde 1997'yegirerken yüz-
de 57J olacağı belirtilen
yıl sonu enflasyonunun
yüzde 85 dûzeyinde ger-
çekleşeceği Belirlendi. Or-
talama dolar kuru hedefiy-
le gerçekleşme arasında da
17 bin hra gibi cıddi bır
sapma ortaya çıkarken, ih-
racat ve ithalat rakamlann-
da da hedefe ulaşılamadı.
1997 bütçesınde 530 tril-
yon lira aktanlması ön-
görülen sosyal güvenlik
kuruluşlanna da ilave o-
larak 150 trilyon verilmesi
gerektiği saptandı.
Birincilik
Türkiye 'de -
ANKARA (AA)- IMF'ye
ijy» ülkeler içinde, Türki-
ye'den başka yüksek enflas-
yonla uğraşan ülke bulunmu-
yor. IMF ve Dünya Banka-
sı'ndan derlenen bılgilere gö-
re 1990'h yıllardan bu yana,
gelişmekte olan ülkelerde enf-
lasyon düşerken Türkiye, bu
düşüş trcndinin gerisinde kal-
dı. Venezüeüa, Türkiye'nin
üstünde bir enflasyona sahip-
ken 1997 yılı itibanyla bu ül-
ke de enflasyon konusunda
Türkiye'yi yalnız bıraktı.
Bülent Ecevit'in savunduğu köy-kent modelinin benzeri yaşama geçiyor
Yıuıt Dağı'nda kalkuıma projesi
İZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevit'in köy-kent pro-
jesinin benzeri Yunt Dağı'nda
yaşama geçiyor. Manisa'nın
Yunt Dağı bölgesindeki 56
köyü kapsayan 400 bin hektar
alanda gerçekleştirilmesi plan-
lanan Manısa Yunt Dağı Böl-
gesi Kapsamlı Kırsal Kalkınma
ve Turizm Projesi'nin
(MYK.KTP), ülke ekonomisine
yıllık 5 milyar dolar döv iz gir-
disı sağlayacağı belirtiliyor.
Yunt Dağı'ndaki 56 köyün bir
araya gelerek kurduğü Yunt-
Der çatısı altında hazırianan
MYKKTP"de, yörenin zengin
toprak ve su kaynaklan, tarihi
kalıntılan ve yaban hayatının
turizme elverişlı olanaklann-
dan yararlanılacak. Yunt Dağı
bölgesinin saniyede 360 me-
treküp olan yüzey su akışı,
baraj ve göletlerde toplanarak
yaygın kapah boru sistemıyle
• Manisa'nın Yunt Dağı bölgesindeki 56 köyün
bir araya gelerek kurduğu Yunt-Der, yörenin
zengin toprak ve su kaynaklan, tarihi kalıntılan
ve yaban hayatının turizme elverişli olanaklanm
değerlendirecek. Yunt-Der Başkanı Hüsamettin
Elmas, köy-kent modelini savunan Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecevit'ten yardım
beklediklerini söyledi.
damla sulama sistemine
aktanlacak. Böylelikle meyve-
cilik, hayvancılık ve son turfan-
da sebzeciliğın gelişeceğini be-
Iirten proje sorumlulanndan
Duran Yazır, çevre kirliliği
yaratmayan biyoteknoloji
metodu kullanılarak
gerçekleştirilecek tanmsal üre-
timın 2 milyar dolar döviz gir-
disi sağlayacağını söyledi. Ya-
ban hayatı turizmiyle 3 milyar
dolar gelir hedeflendığini anla-
tan Duran Yazır. projeyle ilgili
şu bılgileri verdı:
"Yaban hayatı turizmi,
günümüzün ve 2000'li yıllann
önemli bir turizm dalıdır. Mod-
ern yaşamdan bıkan insanın
doğayla bütünleşme isteği, bu
turizmin vazgeçilmez olgusu o-
lacakür. MYKKTP ile kurulu-
cak yaban hayab turizmi
alrvapı ve tesislerinin yülık
döviz girdisi 3 milyar dolar ola-
cakür. M\ KKTP'yi bölgesel
kalkınma modellerini, ABD'de-
ki Tennessee Havzası Kalkınma
Projesi Israil Kırsal Kalkınma
ve Gelişme Projesi modellerini,
ABD toprak ve su muhafaza
proje modellerini inceleyerek
hazırladık. Önerdiğimiz proje
yaklaşık 400 miiyon dolar
maliyet tutanvla uygulandıgın-
da ulusal gelirimize 5 milyar
dolar döviz girdisi
sağlayacaktır. Proje
gerçekleştiğinde üstü açık, para
basan bir fabrikaya sahip ola-
cagH." Hazırianan projenin
yaşama geçirilmesi için ilk
adımlann atıldığını belirten
Yunt-Der Başkanı Hüsamettin
Elmas. bunun için özellikle
köy-kent modelini savunan Bü-
lent Ecevit'ten yardım bek-
lediklerini söyledi. Projeyi an-
latmak için Ecevit'e başvur-
duklannı anlatan Elmas,
yörede yaşamın şu anda çok
ilkel şartlarda sürdürüldüğünü
kaydederek "Oradaki yaşanb,
neredeyse yüz yıl öncesinde
sürüyor. Projenin hazuian-
masının arduıdan GAP İdaresi
ve Yüdız Teknik
Üniversitesi'yle diy aloğa geçtik.
GAP İdaresi'nden bir uzman
ve ünrversiteden gelen grup
yöreyi gezdi Bunun sonucunda
ekim ay ı sonunda bir rapor
hazırlanacak Bu çok köklü bir
proje. Avrupa'dan hibe şeklinde
bazı küçük yardımlar alıyoruz.
Ancak projeyi devletin ele al-
masuu ve isjerlige geçirmesini
istiyoruz. İ'lkeye milyariarca
dolar döviz getirecek bir proj-
eye devletin sahip çıkması bizi
mutlu eder" diye konuştu.
Sekiz kişilik bir aileye 500 gram çay, bir kilo pirinç, 2.5 kilo da sıvı yağ veriliyor
Tunceli'de gıda ambai*gosu sürüyor
HULYA ERGUN
- Anne bana çikolata al..
- Baba akşam çikolata getir.
Tuncelili anne ve babalar için
karşılanması zor ıstekler bunlar.
Çünkü Tunceli'de gıda ambargo-
su uygulanıyor. Çikolata almak
bile karneye bağlı. Yıllardır sü-
ren savaşın ekonomik tahribatla-
nnın yanında bir de 1994 yılından
beri uygulanan gıda ambargosu,
yaşamı daha da zorlaştırdı Tun-
celi'de. Tuncelili de çözümü göç-
te anyor. 1990 sayımlanna göre
133 bin olan il nüfusunun bugün
80 bine düştüğü tahmin edıliyor.
Tunceli. Güneydoğu olaylan-
nın en yoğun yaşandığı il denebi-
lir. Bu- güne kadar ölen sivil, as-
ker ve terörist sayısı tam olarak bı-
linmemekle bırlikte 5 bin civann-
da olduğu tahmin ediliyor. İlin nü-
fusunu düşününce sayının büyük-
lüğü daha net ortaya çıkıyor. Tun-
celi'de olaylardan önce 451 köy
vardı. Bunlardan 151 köy boşal-
tıldı. Boşaltılan köyler içinde 48
köyün tüzel kişiligi de valilikçe
kaldınldı.
Beş ytiz gram çay
Bölgede olaylar başlayana ka-
dar ılde temel geçim kaynağı hay-
vancılıktı. Aileler 50-100, hatta
'zengin' olanlar 1000 küçük ve
büyükbaş hayvan beslerdi. Yayla
yasağının çıkmasıyla hayvanlar
satıldı. O güne kadar insanlann
görece tüketebildigı hayvansal gı-
dalar ve hayvancıhktan elde et-
Gıda ambargosu 1994'ten beri sürüyor
tıkleri gelirleri azaldı. Bir de gıda
ambargosunun uygulanması in-
sanlan daha da zor duruma dü-
şürdü. Tunceli'de 8 kişilik bir ai-
leye verilen aylık gıda yaklaşık
olarak 25-50 kgarasıun, 1 kgma-
karna, 500 gT çay, 5 kg şeker, 1 kg
pirinç, 2.5 kg sıvı veya katı yağ.
Binlerce çocuk yeterince besle-
nememeden kaynaklanan zekâ ve
fiziki gerilikle karşı karşıya.
Gıda ambargosu Güneydoğu
olaylannın sonuçlanndan biri.
Tunceli'de uygulanma nedeni ise
ıldeki PKK üssüne yiyecek ulaş-
masını engellemek. Ambargodan
en çok etkilenenler de çocuklar,
kadınlar ve yaşlılar şüphesiz.
Güneydoğu olaylannın başla-
dığı yıllara kadar kapah ekono-
mik yapıya rağmen ciddi bir bes-
lenme sıkıntısı yoktu... Olaylann
başlaması ve hayvancılığın geri-
lemesiyle gıda sağlamak önemli
bir sorun oldu.
1960'lara değin ilde tümüyle
kapah bir ekonomik yapı vardı.
Tanmın, ticaret ve sanayinin ge-
lişmesini engelleyen başlıca et-
menler, iklimin sertliği. ulaşım
olanaklanndan yoksunluk, tanm-
da düşük verimlilik, düşük gelir
düzeyi ve bunlann sonucu olan
birikim yetersizliği olarak sırala-
nabilir. Tanm ve tıcaretın geliş-
memesi sanayi yatınmlanna dö-
nüşebilecek belli bir binkim sağ-
lanmasını da engellemekteydi.
Ilin ikinci şanssızlığı da devle-
tin yöreyle yeterince ilgilenme-
mesi. Ekonomik yapıyı değiştir-
mek amacıyla, il 1968'de kalkın-
mada birinci derecede öncelikli
iller kapsamına alındı. Ama bu
önlem. özel kesim yatınmlannın
ile yönelmesini sağlayamadı.
1970'lerde ilde birkaç kamu yatı-
nmı yapıldı.
1980'lere gelindiğinde Güney-
doğu olaylannın başlaması bozuk
olan ekonomiyi daha da bozdu.
1987 yılında il hasılasının yüzde
55'ı tanmdan yaratılırdı. Köyle-
rin boşaltılmasıyla ve yayla yasa-
ğıyla hayvancılık geriledi. 1994
yılında il ekonomisinin ancak
yüzde 35'i tanmdan üretiliyordu.
1987-1994 yıllan arasında tek ge-
rile>'en sektörtanm olmadı. lnşa-
at ve ticaret kalemleri de geriledi.
1987 yılında inşaat. il hasılası-
nın yüzde 7'sini oluştururken
1994'te ancak yüzde 3'ünü oluş-
turabildi. Ticaret sektörü de aynı
yıllarda yüzde 6'dan yüzde 5'e ge-
riledi. Buyıllarda ilde yok sayıla-
cak kadar az olan sanayi de hep
aynı kaldı. 1987-1994 arası sana-
yinin payı hep yüzde 1 'lerde do-
laştı. Devlet hızmetlen kalemi de
ekonomide ağırlığı artan sektör
oldu.
1987 yılında ekonominin yüz-
de 21 olan devlet hizmetleri 1994
yılında yüzde 46'yayükseldi. Bır
zamanlar tanma dayalı ekonomik
yapı, yerini devlet hizmetlerine
dayalı ekonomik yapıya bıraktı.
Ekonomi üretimden koptu. Dev-
letin dıştan desteğiyle devam ed-
erhalegeldı.
Tunceli'de 1987 yılında 579
dolar olan kişi başına düşen Gay-
ri Safi Yurtiçi Hasıla 1995 yılın-
da 1413 dolara yükseldi. Tunce-
li'de düşen kişi başına gelir 1987
yılında en yoksul kent Ağn'nın
316 dolarlık gelirinden 263 do-
larlık artı sapma, en zer.gin il Ko-
caeli'nin 4757 dolarlık gelirinden
4178 dolarlık eksi sapma göster-
di. 1995 yılında ise en yoksul il
Muş'un 660 dolarlık gelirinden
753 dolarlık artı sapma, en zengin
il Kocaeli'nin 7359'luk gelirin-
den 5946'lık bir eksi sapma gös-
terdi. ButablodanTunceli'nindi-
ğer yoksul illere göre durumunun
daha iyi olduğu gibi bir durum
gözükse de gıda ambargosu nede-
niyle insanlar ellerindeki gelirle-
rin dahi tümünü tüketememekte-
dirler.
Hizmetier teröre endeksli
Yine kişi başına düşen gelirde
yıllar itibanyla ciddi bir artış ola-
rak gözükmesine karşın devlet
harcamalan kaleminin oldukça
büyük olması gerçek gelişme ola-
rak görülmez.
Devlet harcamalan nedir?
Devlet kuruluşlan tarafından ya-
pılan amacı amme hizmetinin
sağlanması olan bütün faaliyetler
devlet hizmetleri sektöründe kap-
sanmaktadır. Maaş ödemeleri ka-
lemi devlet harcamalannın belke-
miğini oluşturur. Genel ve katma
bütçeli kuruluşlarca yapılan üc-
ret ve maaş ödemeleri arasında
Maliye ve Gümrük Bakanlığı özel
idare ve belediyeler de bulunuyor.
Yine bu kalemin içine devletin
yaptırdığı binalar da girmektedir,
gerek lojman olarak gerekse iş-
yeri olarak.
Yukandaki tanımdan da anla-
şılacağı gibi Tunceh'de devlet
hizmetleri teröre endeksli olarak
artıyor. Halkın gündelik yaşamı-
nı da olumlu etkilemiyor.
Herkesin Ingilizce Oğrendiği
! yer vardır
Genel İngilizce (14 21 Ekim) • Junior (İlköğretim İngilizcesi) (1118 Ekim)
TOEFL (11-18 Ekim) • B.Ö. Proficiency (14 Ekim) • FCE (18-25 Ekim)
İş İngilizcesi (11 Ekim) • KPDS (11 Ekim)
• ÖYS Oil Hazırhk (1113 Ekim) • KONUSMA Sınıflorı (14-18 Ekim)
21 Ekim'e kadar gündiiz dll okulunda /0tj5 indirim
Tüııı kurlarda tinlversite öğreııcilerine A)«<L> iııdirim
YENİ YÖNTEM YABANCI DİLLER EĞİTİM MERKEZİ
Nal Sokak No:13 Altıyol-KADIKÖY
Tel: 347 2O 92 - 347 42 23 - 414 8O 1O
(İT) YEŞIL ELMA
\ S Seyahat Acentası
Taksim: 0212 2495211 - 0212 2495217
Cumhuriyet Bayramı'nda
(25-29 Ekim '97)
4 gece - 5 tam gün
BUDAPEŞTEUÇaWaulaş.m,OKkonaWania,şehirturu,
transferler, rehbeıiik hizmetleri dahil.
KULAKADASraO MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Manisa ıli Kula ilçesı Ortaköy köyünde 766 sayılı
tapulama kanunu uyannca yapılan tapulama
çalışmalannda yasal süresi içerisinde 680 no'lu parselin
tespitine yapılan itiraz Kula Kadastro Müdürlüğü
Komisyonu'nca ıncelenmış olup 15.04.1994 tanh, 223
no"lu komısyon karannda tespıt gibi tesciline karar
verilmıştır. Bu karara taraf olan ve bugüne kadar tüm
aramalara rağmen adreslennde bulunamayan Kula ilçesı
Ortaköy nüfusuna kayıtlı Ibrahım evlatlan Musa ve
Zeynep Karabacak'a tebligat yerine geçerlı olmak üzere,
ilan tanhinden itibaren 30 gün içerisinde Kula Kadastro
Mahkemesi'ne dava açma haklan olup aksı halde
kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 44142
Nüfus cüzdanımı. ehhyetımı,
gümriik kartımı, SSK
kartımı kaybettim,
hükümsuzdür.
HİLMİ HATtBOĞLl
1996-1997 t.Ü. Edebıyat
Fakültesi 9504 AF 027 no'lu
kımligımi kaybettim,
hükümsüzdür.
PERİHAXGÜVEX
Nüfus cüzdanımı kaybettim,
hükümsüzdür.
YALÇIN ERMAS
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Kayıkçı Kavgası*
Dün ilgili bakanlar;«çalışanlann temsilcisi örgüt-
lerin başkanları ile resmi adı ?bütçe hedeflerini
açıklamak\ özü "acı reçetelerimizde, açacağımız
paketlerde biçi destekleyin " anlamıtJda bir toplan-
^ı yaptılar ya... Dün bu toplantı başlamadan, "Işte
size birkaç günlüğüne kafamızı ütüleyecek bir ka-
yıkçı kavgasının gündemi" diye düşünmüşüm.
Hükümetin zaten uygulamaya başladığı acı re-
çete için çalışanlann temsilcileri örgütlerin onayı-
nı almak gibi bir derdi *ok. Olsaydı programını uy-
gulamaya koymadan, bundan sonra gelecek da-
ha acı reçeteler için de karar almadan önce çalı-
şanlann temsilcilerinin onayını almayı düşünmek
zorunda olurdb.
Hükümet, aslındabildiğini okurken üç işçi kon-
federasyonıvile meslek örgütleri başkânlannı top-
^antıyft çağırarak onlara kendisini eleştimnek üze-
re ortam hazırlıyor.
"Öyle saçma şey olur mu?" diye iferşı çıkma-
dan önce, bugüne kadar seyrettiğimiz, sayısını
unuttuğumuz senaryolan anımsayın. Çalışanlann
üzerine oynanan senaryolarda, uygulanan acı re-
çetelerde hep ne olur? Çalışanlann sözcüsü ör-
gütlerin başkanlan bağınr, çağınr, hükümetler de
bildiğini okur.
Son yıllarda örgütlerin başkanlan çalışan taban-
dan koptukça, bu bağırma-çağırma senaryolan-
nı da unutur oldular. Bu öyte sanıldığı gibi, yükü
çalışanlann sırtına yükleyecek hükümetler için çok
daha iyi bir şey değildir. Çünkü çok sıkıştınlan ha-
vanın balonu patlatmasını önlemek gibi, arada bir
hayanın biraz boşaltılmasında yarar vardır.
Üstelik bizim çalışanlann başkanlan tabanlann-
dan koptukça; deforme, dejenere oldukça, çalı-
şanın üzerine ne zaman dayanılmaz yük yüklenil-
diğini, ne zaman ses çıkarmak gerektiğini de at-
layıveriyorlar.
Işte hükümetin bakanlan yeni acı reçeteter için
çalışanlann başkânlannı toplantıya çağırmakla,
hem onları kamuoyu önünde var edip, onore edi-
yor, hem de bağınp- çağırmalan gerektiğini anım-
satıyor ki oyun kuralına göre oynanmış olsun. Bir
yerlerden sürpriz patlamalar gelmesin.
Haydi zamlaratoplumsal bağışıklığımız var. Her
btri nerede ise bir vurgun, yağmalama niteliğinde
gerçekleştirılen, hâlâ sadece bu nedenle yargı ka-
rarlan ile durdurulan özelleştirmelere ne demeli?
Kimi çalışanları, işçileri temsil eden başkanlann
bunlann önünde durmakyerine, hileyöntemleri ile
özelleştirmeden pay kapacak şirketlere, vurguna,
soyguna bir biçimde ortak olmanın yollannı ara-
dıklannı, gizli ortaklıklarla şirket kuruluşlanna ka-
tıldıklarını duyuyorum da kulaklanma inanmak is-
temıyorum.
Başbakan, karşısında duracak bir güç olmadı-
ğından güvenli; biryandan 2000'li yıllara kadar ik-
tidarda kalmaktan, diğer yandan da yeni acı re-
çetelerden, sosyal güvenlik paketinin uygulanma-
sından söz ediyor.
Gerekçe de doğrusu etkili ve partak: "Türkiye er-
ken emeklilercenneti olmaktan, bütçe de kara de-
likten kurtanlacak."
Hükümet adına kimi bakanlıklarda kotanlan,
gerçek anlamda yasa tasarısı nrtefiği bile taşıma-
yan, ancak çalışanlann propogandası yapılan ko-
nularda kazanılmış haklannı almaya kararlı taslak-
lann, özünde sosyal güvenliği, emeklilik hakkını
özünden gasp etme amacını biliyordum. Hâlâ ça-
lışanlaria ilgili yasalan hazırlamada asıl sorumlu
olan Çalışma Bakanlığı'nın, en azından hukuk
metni sayılabilecek bir ciddi çalışmasının bulun-
madığını da.
Doğrusu TUSİAD'ın çalışmasının işveren çıkar-
ları temelinde, ama hiç değilse mantıklı, insaflı bir
metin olacağını düşünmüştüm. En azından ana-
yasa ve daha önceki kimi yasa çalışmalan çağ-
daş, hukuk devleti değerlerinde bir çizgiyi koru-
muştu.
"Anayasada doğrudan büyük sermayenin ka-
sasına yönelen bir durum yok. Çıkarlan Avrupa
Birliği ile sıkı ilişkilere yönelik büyük sermaye sa-
hiplerinin örgütü, demokratik bir anayasa taslağı
hazırlatmakta birsakıncagörmemiştir. Sosyal gü-
venlik sisteminde ise çıkarlar çatışıyor" ya da
"Anayasa tasanlannı hazıriayan bilim insanlan ile
sosyal güvenliği hazırlayanlar aynı çizgide değil",
"Demokratik bir anayasa metni kimi büyük üye
patronları kızdırdı, sosyal güvenlik yasa tasarısı
hazırianırken çizgi değiştirildi" türünden ucuz
yorumlara sapmak istemiyorum.
Ama bugünkünden daha yüksek prim
ödemeleri ile bugünkünün gerisinde sosyal
güvenlik haklannı öngören sistemin, aslında bun-
lan da yok etme anlamına gelen düzenlemelerini
açıklayamıyorum. E£rken emeklilik kalkarken hiç
emekliliğe "dur" diyecek önlemler hiç düşünül-
mezse, "Sağlık, sosyal güvenlik sorunu değil, sis-
temden çıkardık" demekle yetinılip sosyal güven-
liğin sağlık hizmetlerinden bir kalemde vazgeçilir-
se neler olur?
Görüldüğü gibi balık baştan kokuyor. Herkes
bildiği gibi oyununu oynayabiliyor. Ama havasını
ustaca boşaltmak gibi taktilere rağmen de hava
balonun içinde durmadan sıkışıyor. Hükümet,
bakanlan, işverenleri, hatta düzene onlaria ortak
çalışanlann başkanlan balonun patlamayacağına
güvenli. Belli de olur mu ki?..
ECumhuriYet
kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
WA RESİM SERGİSİ
Mustafa Pilevneli, Ibrahim
Çiftçioğlu, Ramiz Aydın, Mustafa
Aslıer, Vural Yıldırım, Sadık Altınok,
Hayati Mismen, Muzaffer Akyol,
Veysel Günay, Mehmet Özet,
UmurTürker, Alptamer Ulukılıç,
Mahmut Çelayir, Ali Atakan, Ahrr.et
Özel, Tanju Alpay.
(Bilim Sanat Galerisi Katkılarıyla)
ve
Teoman Südor
Gülseren Südor
Adres' Istıklal Cad. (Aksanat Karşısı)Taksim