02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14EKİM1997SALI 10 KULTUR PORTAL DİKMEN GÜRÜN Assos FestivalTııiıı archndanPazar sabahı. Assos Festivali'nden dönüyoruz. Yolun kenannda duruyo- ruz. aşağı iniyoruz ve bir yandan ovaya öte yandan denıze bakan tarlada esen rüz- gârla yalpalanan balıkçı, çoban, gelin, dansçı. turist. Romalı ve diğerleri ara- sında dolaşıyoruz. . Biz onlan izliyo- ruz. onlar da bizi.. kınk aynalara vuran yansımalanmızdan... Bizdörtkişiyiz. tki kişi daha var. Çağla Ormanların etki- leyici enstalasyonu (Yüz)leşme ile yüz- leşen. Köyden gelmiş bir baba-kız. Pa- zar gıysılerini giymişler, el ele dolaşı- yorlar, konuşuyorlar.. Biz uzaklaşırken onlar hâlâ oradalar... Assos... Antik mekânlanyla ayn bir değer taşiyan onlarca-yüzlerce belde- Assos Festivali'nin özgün çalışmalan desteklemesi, yaratıcılığa kapılar açması ve sanatçılann oradaki üretim süreci içersinde ortak bir dil oluşturmalanna olanak sağlaması gösteri sanatlannın geleceği açısmdan çok önemli. mizden biri. Ama göz alabildiğine uza- nan kumsallanyla dingin bir görünümü olan Kargı koyu artık kooperatıflenn hedefi olmuş. lstilaya uğramış. Beton bloklarbirer çirkinlik anıtı olma yolun- da hızla ilerliyor. Sanki Behramkale kö- yünün ortasındaki Athena tapınağına, ca- miine, eski taş binalanna, küçük amfı tiyatrosuna. eski köprüsüne inat denize doğnı iniyor zevksiz beton yığınlan. Neyse ki, bu çirkinliğe tepeden bakan Behramkale köyü tüm güzellikleriyle yine ayakta. Bu köy. sadece her yanın- dan tarih fışkırdığı için değil, aydın bir nüfiısa sahip olduğu için de güzel. Yü- rüdüğüm yolda, bindiğim vasıtada, gır- diğim dükkânda, izlediğim televizyon- da karşıma çıkan her karanlık suratlı, ka- ranlık bakışlı gerici Behramkalelilerin aydınlık kafalannı, aydınlık yüzlerini düşündürüyorbana. tleriye dönûk karam- sarlığımı yenmeme yardımcı oluyor. Evet sabahlan tarhanasını. kekiğini, süz- me yağını, sabununu, helvasını, gözle- mesini evinin önünde sergileyea'satan dost Behramkaleli, gösten saatlerinde de gezmelik giysileriyle mekânlarda ye- rini alıyor... Kimisi kan-koca-çocuk, ki- misi gruplar halinde gelmiş. Hepsi de gösterileri ilgiyle izliyor. Hepsi de say- gılı ve sevecen. Sadece izleyici olmak da yetmiyor Assos köylüsûne. Yöre hal- kı üç y ıldır bir kısım gösterilerde de rol alıyor. Üretime katılıyor, böylesi bir sa- natsal etkinlikte bütünün bir parçası ol- manın zevkini tadıyor, önemini kavnyor. İnsan bedeniyle doğa arasındaki ilişki, sanatsal üretimlere çeşitli biçimlerde yansıdı Geçmişin içindekigelecek:AssosFestivali EMRE KOYUNCUOĞLU Geçen günlerde üçüncüsü gerçekleşen Assos Gösteri Sanatları Festivali, bu yıl geçen yıla oranla daha da artan bir ilgiyle izlendi. Yaklaşık üç bin izleyicinin perşemhe aksamından başlayarak cumartesi sabahına âek süren Behramkale köyüne akmları, festivalde de izdihamın yaşanmasına neden oldu. Gösteriler her zaman olduğu gibi üç hafta süren bir kamp sonunda Gösteriler diğer yıllarla kıyas- landığında sanatsal seviye açısın- dan bu yıl bıraz düşük gecti. Fes- tivalın açılışını. Nekropol'de ger- çekleşen 5. Sokak Tiyatrosu'nun BertoltBrechfin "Sofokles'in An- tigonesP için ön oyun tanımlı gös- terisiyle yaptım. Oyun yukandan aşağıya bakılarak izleniyordu. tki oyuncu (Ovül Avkıran ve Musta- faAvkıran) göstennin belkemıği- nı oluşturuyorlardı. Oyuncular- dan bın mavi. dığeri ise kırmızı- lar içensındeydi. Bu ıki ana renk doğal \ e sonsuz mekânın içinde oyunculan oldukça belirleyici kı- lıyordu. tki oyuncunun da elinde. kendi renklerinde bir tomar kâğıt vardı. bu kâğıtlardan repliklerini okuyorlar ve daha sonra da kâğıt- lan boşluğa bırakıyorlardı. Ses- lerini ise mikrofon aracılığıyla du- yuyorduk. MJnjmal hareket düze- rıfft8e rhetin agfrhklfbir gösterty- di diyebilirim. Hattafestivalintek metne dayanan gösterisiydi. Bu nedenle diğer göstenlerin dokusundan birhaylı farklı birye- re düşüyordu. Metnın okunması ve daha sonra bu metnin boşluğa bı- rakılması, oyunculann seslerin- deki \ urgusuzluk. bir anlamda oy uncuyu ve metni iki ayn kavram olarak algılamamızı sağlıyordu. A>nı zamanda da belli bir nokta- da oyuncunun metnı oynaması da "oynamama" sürecinden geçmiş ızleyıcıye "uyunculukla ilgtti" bir üst anlam üretme olanağı sağlı- yordu. Sonuçta, düşünsellik ve ya- ratıcıhk açısından oldukça sağ- lam başlayan bir gösteri olan "An- tigone" aynı yaratıcılıkla sona er- miyor. hatta göstennin yarattığı etkı azaldıkça azalıyordu. Özellik- le mikrofonla dinlenen (ister iste- mez eğıtimlı olduklan anlasılan) sesler sonrasında zar zor duyulan ve ne söyledikleri anlaşılmayan "kalabahk" (broşürde yaşlılar ko- rosu olarak geçiyor) gösteriden pek çok şeyi götürürken, gösten- nin dokusuna aykın, oldukça ya- pıştırma kaldı. Kavramsal zıtlıMar tkıncı gösten DianaMarto'nun "Tannçanın Renklerini Uçurmak" adlı üçlemesinin ilkıydi. Athena Tapınağf nda gerçekleşen göste- ride ıkı performansçı yeraldı. Di- ana Marto ve Hope Coffin tapınak- tan arda kalan yıkıntılar arasında- ki iki sütuna tırmanarak gösteri- lennı böy le dar bir alanda gerçek- leştırdıler. Genel olarak bakıldığın- da Marto'nun salt harekete daya- lı gösterisınin en dikkat çeken ya- nı mekânla ve mekânın atmosfe- nyle olan uyumuydu. Çoğunluk- la hıçbır sesın kullarulmadığı bu gösteride arada rüzgânn sesini işıttik. Sabine Jamet \e Kamil Tchalaev de festivale binncisin- den itibaren katılan sanatçılar ara- sında. Buyılkinin özelliği Paris'ten gelen ıki çocuğun da Behramkaleli çocuklarla birlikte üretime katıl- malanydı. Çocuklann göstenleri, "büyüklerin" gözünden değil de onlann gözünden yansıtıldığı için ve aynı zamanda kurgu ve estetik açıdan da dıkkate değer oldukla- n için oldukça başanlıydı. Benim de uygulamacı olarak katıldığım, **Global Depression and The Donald Duck Syndro- me"da Arhan kayar ve Hüseyin Alptekin gösteri lerinde kavram- sal zıtlıklann ılişkisini plastik bir sunumla kurmaya çalışmışlar. Gösten birtriatlon mantığı üze- rine kurulmuştu. Mendireğin bir ucundan yanardöner mavi hi-tech triatlon mayomla suya atladıktan sonra. mendireğin diğer ucundan karayaçıkıp ıki oyuncak ördeği eli- Assos 'ta ortaya çıktı. Dekorlar, kostümler ve mekân düzenlemeleri için kullanılan malzemelerin çoğu Behramkale de yine festival katıhmcıları tarafından üretildiler. Tüm Assosfestivalleri için geçerli özellikierden bahsedecek olursak: öncelikli olarak köv sakinlerinin festivali nasıl canla başla desteklediklerinden söz etmem gerekir. Tabii ki ölü bir sezonda yapılan bu festivalin eknnomık açıdan yerli halk için değeriyadsınamaz. Ancak bunun yanı sıra sanatçûara olan hoşgörüleri ve onlatia birîikte göstenlerin tüm evrelerinın heyecanım paylaşmaları; aynı zamanda da kocalanru ya da çocuklannı izlemeye giderken yaşadıkları keyif, nedense bana Assos için günümüz Türkiyesi gerçekleri dışmda bir ortam dedirtiyor. Assos Festivali nin kesinlikle kendine has özelliklerinden biri de gösterilerin çoğundafark edebileceğiniz, insan bedeni ve doğa arasındaki ilişkinin sanatsal üretimlere yansıyış biçimleri. "teki yıllarla kıyaslandığında sanatsal seviye açısından bu yıl biraz düşük geçen festivalin seyircisi, bilinçli ve olumlu. Öncelikli olarak köy sakinleri canla başla desteklediler festivali. Uç hafta süren bir kamp sonunda çıkan gösterilerin tüm evrelerinin heyecanım birlikte paylaştılar. Festivalin kendine özgü özelliklerinden biri de gösterilerin çoğunda fark edebileceğiniz, insan bedeni ve doğa arasındaki ilişkinin sanatsal üretimlere yansıyış biçimleri. Festival sempozyumuna katılan eleştirmen ekibi aynca bu yıldan başlayarak çıkanlması planlanan 'Neo Athena' isimli bir eleştiri gazetesi hazırladı. me alarak iskeleden Behramkale köyüne kadar olan uzun yürüyü- şüme geçiyordum. Zorbirparkur olan bu mesafede beklenmedik bir şekilde izleyicilerin katılımı oldukça heyecan vericiydi. Köy- de ise "sportmen kadın" (ben) pi- jamalanyla tedavı divanında otu- ran iki "depresifadama" (Arhan Kayar ve Hüseyın Alptekin) ördek- leri verince. triatlonun üçüncü bö- lümü başlamış oldu. Bu iki adam tedavı divanlannı sırtlayaraktapı- nağa doğru yola koyuldular. Tapı- nağa vanldığında ise izleyicilere macun dağıtıldı. Gösteri, özellik- len açısından festivaldeki diğer işlerden çok farklı bir yapıya oru- ruyor. Kısaca: gösteride aktör. dansçı ya da performansçınrn özel- liklerinden öte. durumun, hareke- tın. enerjinin özellikleri, konsep- ti ortaya çıkıyordu. Festivalde aynca bu yıl Sofya Üniversıtesi "nde tiyatro eğirimci- si olarak görev yapan eleştirmen Kameüa Nikolova,New York Üni- versitesf nde eğitim görev lisi olan Amerikalı eleştirmen MonroeDen- ton, Londra'da deneysel tiyatrola- ra ev sahiplıği yapan Battersea Art Center'ın Genel Sanat Yönet- meni ve festivalde BBC Radyo- su'nu temsil eden Tom Morris ve Yeditepe Ünıversitesi Tiyatro Bö- lümü'nde öğretim görevlisi olan Avusturyalı Peter Goess, yönetti- ğim "FestivaJ SempozyumıTna katıldılar. Kapasitesini aşıyor mu? Sempozyumdaki tarrışmalarda festival organizasyonuna yönelti- len sorular tek bir noktada odak- lanıyordu: "Festival kapasitesini aşmaktanudır?'' Aynı zamanda da izleyici ve katılımcılar arasında- ki konuşmalardan yola çıkarak şu saptamalan yapabilirim: Öncelik- le festival izleyicisi çoğunlukla gösteri sanatlan, performans ve- ya deneysel tiyatro gibi kavram- lardan haberdar bii" izleyici. Bir anlamda bilinçli bir izleyici de de- nebilir. Sempozyumda festival or- ganizasyonundan beklenen istek- ler de oldukça heyecan venciydi. Gösteriler izlendikten sonra sa- natçılaria ortaya çıkan işin üretim sürecini tartışabilecekleri bir söy- leşi istemi buna bir örnek olabi- lir. Festival organizasyonuna sü- rekli teşekkür edilirken, organi- zasyonun ise kafasındaki en önem- li soru, gelecek yılın festivalini hangi parayla çıkaracaklanydı. Sempozyuma katılan eleştir- men ekibi bu yıldan itibaren fes- tivalde her yıl çıkanlması planla- nan "Neo Athena" isimli bir eleş- tiri gazetesi hazırladı. Editöriuğünü üstlendiğim festival gazetesinin özelliği, etkinlikler boyunca izle- yicilere performans sanatının özel- liklerini göz önünde bulundurarak gösterileri jorumlamak ve eleşti- risini de hemen ertesi gün sanat- severlere ve sanatçılara aktarmak- tı. Sanatçılar kendileriyle ilgili eleştirilerin çıkıp çıkmadığını so- rarak merakla gazete peşinde koş- tururken. izleticilerden de birçok tebrik aldık. Köy sakinleri ise tek tek gelip "evde okumak için" di- yerek gazetemizden istediler. Malzeme kullanmadaki yaratı- cılık ve uygulama biçimindeki öz- günlüklerden bahsedecek olursak. bu özellikleri ilk olarak Hüseyin Kaüraoğlu nun Hollandalı sanat- çılaria birlikte yaptığı "OnceSöz Vardı" gösterisini anlatırken kul- lanmamız gerekir. Mekânın seçimiyle gösteride kullanılan malzemenin yorum adı- na bütünlüğü. yıldızh bir gecede ışık oyunlannın yarattığı büyü, tüm bu soyut görselliğin, kendi kendine hareket eden bir teker- lekli sandalyeyle bellı bir temele oturtulması. Katırcıoğlu'nun gös- terisinin etkileyici özellikleriydi. Ancak bu görselliğin büyüsü, gös- teri boyunca teknik problemler nedeniyle sıkça kesildi. Bir za- man sonra ışığın yetersizligiyle görsellik kayboldu. Elindeki mal- zemeyi iyi tanımak ve hiçbir risk içermeden gösteri adına çözümle- mek de yaratıcı düşünce kadar gösteri adına bence çok önemli veriler. Cüldüren tek gösteri tngiliz Emmets grubunun yönet- meni Jonathan Stone, Assos Fes- tivali gazetesi "Neo Athena" için yazdığı metinde gösterilerinden şöyle bahsediyor: "Ben; oyuncu- luğu, dansı. müziği ve performan- sı hazırladığım gösteriİerde malze- me olarak kullanrşorum. Özellik- le ses veritminalfinı çizerek sözel olmayan bir tiyatro yapıyonım. E/nmets hem gösterinin hem de grubun ismi Keltçede; kannca de- mektir. Bu grup özellikle Assos Festivali için oluşturuklu. Ekipte- Id sanatçılar farklı disiplinierden veABD, Fransa. tngflteregibi fark- lı Olkelerden geMfler. Buradaki ça- hşmalanmız] "turist-yabancı' gibi kavramlardan ürettigimiz imge- lerden)«laçıkarak şekflfcndirdik. Gösterimiz için salt 'mekâna öz- gü' açtklamasınıyapmakyeter- li değil. Bu tanımı açarak As- sos'la kurduğumuz ilişkimize özgü dememiz gerekir. İzlemek- le, izlenmek arasındaki farkı, bir yabancı olmaktan bir yer- li/tanıdık olmaya geçişi irdeli- yoruz. Mekân olarak İstanbul Restoran'ı, romantik çirkinligi, sevgi görmemiş görünümü ve ge- Kp geçiciuği için scçtim." Tüm bu sözlere ekleyeceğim tek şey; fes- tivalin ironi içeren ve izleyiciyi hiçbir iddia içermeden güldüren tek gösteri olması. Chapei of Change Farklı ülkelerde doğup büyü- müş, ancak Viyana'da yaşayan dansçılardan oluşan Tanz Ateli- er, festivalde kullandıklan üslup açısından eleştirmenler arasında tarüşma yaratan gruplardan biri ol- du. Modern dansı sokak sanaü ha- line getirmeleri ve her türlü me- kânlarda (köy kahvesinde, çamur göletinde, bomboş toprak alanlar- da..) her koşulda sorunsuz dans edip birbirleriyle ve izleyiciyle ilişkiye açık oknalan, doğaçlama ve kurguyu sürekli birbiri içinde yoğurmalan olumlu özellikleriy- di. Ancak zamaru ayarlayamama- lan, bazen izleyiciyle olan ilişki- lerini dengeleyememeleri de gös- terilerinde sorun yaratan kısımlar oldu. Çağla Ormanlar, festivale her yıl katılan ve aynı zamanda Beh- ramkale'yi, mekânı. halkı, kendi- sinin mekânla ilgili tarihini iyi gözlemleyenbirsanatçı. "Dışan- dan bakıldığında kün olduğu ta- nımlanamayan bir sürü siluetten herhangi biriyiz. Burada, bu üre- tim sürecinde kimlikkr türlü etld- kşünlerle birbirlerinin üstüne yan- sıyor" diyerek açıkladığı bu yılki enstalasyonunda da sanatçının da- ha önce saydığım tüm özellikle- rini keşfetmek mümkün. Avustralya'dan ülkemize gelen üç sanatçıdan oluşan "Chapel of Change"ın Assos çevresi ve Ge- libolu destanından esinlenerek ürettikleri ve Buttoh tekniğinin kullanıldığı bir oyunculukla ser- gıledikleri gösteri, festivalin ol- dukça dikkat çeken gösterilerin- den biri oldu. Sanatçılann beden kullanımındaki başanlan ve imaj yaratmaktaki ustalıklan, aynı za- manda kullanılan malzemenin gös- teriyle bütünlüğü etkileyiciydi. Sınırlannı zorluyor. Bu yıl 26-28 Eylül tarihleri arasında 3'cüsü yapılan Assos Festivali'nin yö- netmeni Hüseyin Katırcıoğlu, "Assos FestivaB, ahşılmış kalıplanndışuıda, ken- di anlatımını geliştiren yaraücı sanatçı- lara, üretim ve gösteri yaratmak, Tiirk sanatçılannı başka ülkeierden gelen ben- zer sanatçılaria bir arava getirerek, dün- yaya açılmaJanna olanak sağtamak ama- cı ile başladı" diyor. Assos Festivali'nin özgün çalışmalan desteklemesi, yaratı- cılığa kapılannı açması ve oraya giden sanatçılann üretim süreci içerisınde or- tak dillerini oluşturmalanna olanak sağ- laması ülkemizde gösten sanatlannın gelişimi açısından önemli bır girişim. Ay- ^ ^ ^ ^ _ nca; her firsatta sözünü et- tiğımiz kültürlerarası diya- log bağlamında da Assos Festivali önemli adımlaratı- yor. Yurtdışından gelen sa- natçılar üç hafta boyunca bizım sanatçılanmızla, bi- zim köylümüzle, bizim kentlimizle birlikte oluyor. Farklı coğrafyalardan ge- len ınsanlar bır yandan ay- nı dili konuşma sürecini ya- şarken öte yandan da bu sü- reçte kotanlan çalışmala- nnı mekândan ayn düşün- müyorlar. Salt ınsanlar ara- sında değil, insanlarla ya- şadıklan bu mekânlar ve doğa arasında ortak bir dil oluşuyor ve bu dil Assos'un tarihle iç içe mekânlannda bugüne uzanıyor. Assos Festivali'nin en önemli özel- liğini de tasıdığı bu aynca- lıklı yönler bütünü oiuştu- ruyor. Assos Festivali bu yıl ge- rek izleyenleri gerekse sa- natçılan bır tartışma orta- mında buluşturacak bır ola- yı daha gerçekleştirdi. Gün- lük bir gazete çıkartmaya başladı. Emre Koyuncuoğ- lu'nun editörlüğünü yaptı- ğı 'Neo Athena' üç gün sü- resince yayımlandı. Çeşit- li eleştirilere yer verdi. Em- re Koyuncuoğlu, "Arka- daşlanmız olan ya da bura- da kaldıklan bir aya yakın bir zaman içindearkadaşol- duğumuz sanatçılan kıya- sıya 'eleştirmeyf istiyoruz. Buistek'karşılıklı'. Sanat- sal üretimlerine yaklaşır- ken olabüdiğince 'duyarlı. spontan ve tehlikeli' olaca- ğız" diyor ve bu özellikle- re deneyselliği de ekliyor. "Kanımca, deneysel çahş- malann cleştiriieri de de- neyseldir ve yalnızca o ese- rin özellikleri\ le üretilmiş bir eleştiri biçimi ohnalıdır. Bu da açıkça, eleştiride bel- li bir yaratıcı düşüncenin varuğuu istemek oluyor." Burada söz konusu olan salt sanatçıyı değil, eleştirme- ni de bır çeşit arayış-plat- fonnuna yönlendirecek bir süreç. Festivalin son günü köy meydanındaki kahve- de düzenlenen (benim ka- tılamadığım) sempozyoım sanınm gösteriler bağla- mında geleceğe yönelik ça- lışmalar açısmdan sanatçı- lara ışık tutacaktır. Bu yıl Assos Festiva- li'nde yaşanan seyirci yo- gunluğu dikkat çekiciydi. Özellikle genç kesimin il- gisi hızla artıyor.Önümüz- deki yıllarda organizasyo- nun bu hızı yakalaması ge- rekli. Söz organizasyondan açılmışken; bu yıl festival- de izleyebildiğim gösterile- rin (26-27 günleri)genelde geçen yıllann düzeyinı ya- kalayamadığını belirtmek isterim. Organizasyonun. teknik sorunlann ötesinde. Assos'a gelen sanatçılaria belki daha sıkj bir diyalog kurması gelecek yıllarr 1 " sunulacak çalışmalann nı- teliği açısmdan yararlı ola- caktır. Yine seyirci potan- sıyeline dönecek olursak, önemli bir çelışki günde- me geliyor. Bir yanda ge- nişleyen bir festival. öte yanda büyüyen maddi so- runlar. Maddi sorunlar na- sıl çözümlenecek? Üç yıl- dır başta Eden Gardens Ote- li olmak üzere festivali des- tekleyen özel kuruluşlann katkılan nereye kadar süre- cek? Bu katkılann kesildi- ği ya da azaldığı anda As- sos Festivali gibi ortak üre- timi destekleyen, yaratıcı- lığı zorlayan bır festival tı- kanma noktasına gelmeye- cek mi? Böylesi ayncalık- lı biretkinlik finans sorun- lanyla boğuşmak yerine sı- nırlannı zoriamayı sürdüre- rek sanatsal arayışlannı hız- landırma yolunda girişim- lerini geliştirmelidir. Bura- da da görev sponsorlann ötesinde kanımca Kültür Bakanlığı'na ve yerel yö- netimlere düşüyor. YAZI ODASI SELİM tLERİ 'Müseccel' Kişi Hocamız, ustamız Vedat Günyol'un yeni eseri Yaşa Yaşa Gör Temaşa'y\ (Oğlak Yayıncılık) okuyo- rum. Hocamız yine duyarii, unutulmaz yazılar kale- me getirmiş. Hele "Vedat Günyol Öldü" yazısının şu paragra- fı!: "Ben gidiyorum dostlar, bugün değilseyann, ya- nn değilse öbür gün. Ama giderken de bu doğa ya- sasına, bilinçli bilinçsiz lânetler yağdınyorum, ölü- mümü ilân ederken. Acısı tatlısıyla (Cahit Srtkı'c/- ğıma göre), alıştığımız bir şey olan yaşamın, evet yaşamın karşıtıdırölüm, o bağışlama bilmez, katıyü- reidi ölüm." Sonra da diyor ki Vedat Günyol: "Işte, böyle, böy- le, böyle..." Belki de gerçek bir dize. "Mektuplar" yazısına vuruldum. Bir mektubunda kendini anlatan, yalnızlığını dile getiren, alkolle ar- kadaşlığını ince bir istihzayla yansıtan Vedat Gün- yol, bu kez de çok özlü roman yazan kimliğiyle kar- ştmıza çıkıyor. Sonra, geceleyin uykulardan uyanış, evin ışıklannı birdenbıreyakış... Bununla birlikte, Yaşa Yaşa GörTemaşa'nın birya- zısı var ki eserin içinde kanser gibi duruyor. Bu, "Sa- nık Vedat Günyol"öur. "Vedat Günyol ve arkadaş- lan aleyhine açılmış TKP dâvası iddianamesinden..." 12 Mart'ın afırtafıriı günlerine aiıp götürüyor; irki- lerek okunabıliyor. iddianamedeaziz hocamızın nasıl 'yetiştiği', 'eği- tildiği' konusu uzun uzadıya saptanmış. Saptayım- lara göre rahmetli Azra Ertıat'la rahmetlı Sabahat- tin Eyuboğlu azız hocamızla işbirlıği yapmışlar. Fa- kat dahası var, asıl o başlangıç ilişkileri: "(...) Millf Eğitim Bakanlığı tercüme bürosunda, Sebahattin Ali gibi müseccel bir kişi ile 'mesai ar- kadaşlığı' yapmış, Nâzım Hikmet ve eşı Münev- ver Andaş ile, hapishanede ve tahliyelerinden son- ra da, münasebetlerinı sürdürmüş, (...)" Adlann imlâsına özellikle dokunmadım. Kitapta da, besbelli, özellikle dokunulmamış. 0 Sebahattin Âli, Türk hikâyesinin (ve romanının) büyük yazan Sabahattin Ali. "Müseccel bir kişi." Sözlük 'müseccel 'ı şöyle açıklıyor: "1. Tesciledil- miş, sicile, deftere geçihlmiş. 2. Mahkeme defteri- ne geçinlmiş." Gelgelelım, konuşma dilinde, müsec- celin yan anlamlan var. Kulaklanmdaçınlıyor, büyük- lerim, müseccel kişi derken, çoğu kez, yüz kızartı- cı işlere bulaşmış birinden söz açıyor olurlardı. Id- dianame de bir bakıma bunu vurgulamak istiyor. Düşünün, öldürüldüğü tarih olan 1948'den 1970'le- re Sabahattin Ali hâlâ müseccel kişidir. Iddianame sahiplerı Sabahattin Ali'den ola ki tek satır okuma- mışlardır. O eşsiz esergönüllerini aydınlatabilecek- ken kalakalmıştır. Müseccel kışiler edebiyatımızda bir değil iki de- ğil. Müseccellıklerinin gülünçlüğüne, trajikomikliği- ne ilışkın son bir ömek Attilâ llhan'ın yaşamöykü- sü Büyük Yollann Haydutu'ndadır (Sel Yayıncılık). Bu ıç karartıcı belgelerin nihayet açıklanıyor olu- şu, bir yandan da kültür düzeyimiz konusunda yıl- lardan beri süregelen derin kuşkuyu pekiştiriyor. Bir kültür düzeyimiz var mı; yoksa düzeysizlikte mi de- belenip duruyoruz? İster solda, ister sağda, 'düşünce adamlarımız'a yönelik o "müseccel bir kişi" sözü, defterden aca- ba ne zaman silinecek? Geçenlerde çok genç bir arkadaşımız: "Ben Ne- cip Fazıl okumam!" diyordu. "Kaldınmlar, ıstırap çe- kenlerin annesi" dizesini söyledim (yıl 1927), kısa bir an çarpıhp kaldı: "Ne kaldınmlar kadar seni anlayan olur, I Ne senin anladığın kadar kaldınmlan..." Yol- daşım benim bu dizeler... Memleketimden İnsan Manzaraları anıtını yazan Nâzım Hikmet, bugün bile bazı çevreler, kişiler için Vafan hainı.' Bugünkü kültürümüzün bir düzeyi var mı; bu tutumlar, bu bilgisizlik, bu kavrayışsızlık, şu zavallılıkla olabilir mi? Takvimde h Bırakan: "Son bir iki yıldır alkol benim kaçınılmaz yalnızlı- ğımın bir desteği oldu. Kırk yaşıma kadar ağzıma alkol koymadım. Şimdi şimdi alkol, fiziksel yalnızlı- ğımda bir arkadaş benim için, yatıştıncı, rahatlatı- cı. Hele hele geceleri tek başıma kaldığım, kalma- ya mahkûm olduğum bir yaşamda, evimde, kö- şemde, herkeslerden uzaklarda... "Vedat Günyol, Ya- şa Yaşa Gör Temaşa, 1997. Jotın Denver nçak kazasmda öldü • Kültür Servisi - ABD'nin ünlü folk-pop sanatçısı John Denver geçirdiği uçak kazası sonucu yaşamını yıtirdi. Ünlü şarkıcının yakınlan, 53 yaşındaki Denver'in içinde bulunduğu tek motorlu uçağın Monterey yakınlannda düştüğünü ve sanatçının kurtanlamadığmı açıkladılar. Federal Havacılık Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre düşen uçak Denver'in kendisme aitti. Sahil güvenlik görevlıleri San Francisco'nun 50 mıl güneyindeki Monterey alanma doğru uçan Denver'in cesedinin çıkanldığrnı ancak tanmamayacak halde olduğunu söylediler. Görevliler aynca kaza alanına gidilerek ölü pilotu tanımalannı sağlayacak ipuçlan arayacaklannı belirtti. Federal Havacılık Kurumu ve Ulusal taşımacılık kurumlanndan yapılan açıklamaya göre kaza alanına gidilerek kazanın nedeni araştınlacak. Sanatçımn otopsisi ise önümüzdeki iki gün içinde yapılacak. 1970'li yıllarda ünü tüm dünyaya yayılan Denver. özellikle de 'Take Me Home'. "Country Roads' ve 'Rocky Mountain High', 'Sun Shine on My Shoulder' adlı şarkılanyla tanımyordu. Dylan Thomas alkolden ölmemiş • Kültür Servisi - Bu hafta tngiltere'de yayımlanan • bir kitap. dünyaca ünlü şaır Dylan Thomas'ın sanıldığı gibi bilinçli olarak fazla alkol almaktan değil, basit bir doktor hatasından ötürü yaşamını yitirdiğı iddıasını ortaya attı. 'Under Milk Wood" isimli radyo oyunu ile Qn kazanan Thomas, 1953 yılında 39 yaşındayken ölmüştü. Hastane raporlannda ise Thomas'ın akut alkol zehirlenmesinden öldiiğü yazıyordu. George Tremlett ve James Nashold tarafından yayımlanan 'The Death of Dylan Thomas' 'Dylan Thomas'ın ölümü' isimli kitaba göre ise Thomas hiçbir zaman sanıldığı gibi bir alkolik olmadı. Ölüm nedeni, doktorunun kanına enjekte ettiğı yanlış bir dızi iğne ıdi. BUGÜN • AKBANK 7.CAZ FESTÎVALİ kapsamında Aksanat'ta saat 21.30'da Achie Sheep "I'm jazz.. It's My Lıfe". saat 18.30'da Rahsaan Roland Kirk "The One man Tvvins" başlıklı videodan caz dinletileri, saat 21.30'da CRR Konser Salonu'nda Yuseef Lateef ve Adam Rudolph's Moving Pictures konsen izlenebilir. • GÖÇERLER FOTOGRAF KULÜBÜ'nde saat 19.30'da "Ege Fotoğraflan" konulu dia gösterisi yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle