Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14EKİM1997SALI
10 KULTUR
PORTAL DİKMEN GÜRÜN
Assos FestivalTııiıı archndanPazar sabahı. Assos Festivali'nden
dönüyoruz. Yolun kenannda duruyo-
ruz. aşağı iniyoruz ve bir yandan ovaya
öte yandan denıze bakan tarlada esen rüz-
gârla yalpalanan balıkçı, çoban, gelin,
dansçı. turist. Romalı ve diğerleri ara-
sında dolaşıyoruz. . Biz onlan izliyo-
ruz. onlar da bizi.. kınk aynalara vuran
yansımalanmızdan... Bizdörtkişiyiz. tki
kişi daha var. Çağla Ormanların etki-
leyici enstalasyonu (Yüz)leşme ile yüz-
leşen. Köyden gelmiş bir baba-kız. Pa-
zar gıysılerini giymişler, el ele dolaşı-
yorlar, konuşuyorlar.. Biz uzaklaşırken
onlar hâlâ oradalar...
Assos... Antik mekânlanyla ayn bir
değer taşiyan onlarca-yüzlerce belde-
Assos Festivali'nin özgün çalışmalan desteklemesi, yaratıcılığa kapılar açması ve
sanatçılann oradaki üretim süreci içersinde ortak bir dil oluşturmalanna olanak
sağlaması gösteri sanatlannın geleceği açısmdan çok önemli.
mizden biri. Ama göz alabildiğine uza-
nan kumsallanyla dingin bir görünümü
olan Kargı koyu artık kooperatıflenn
hedefi olmuş. lstilaya uğramış. Beton
bloklarbirer çirkinlik anıtı olma yolun-
da hızla ilerliyor. Sanki Behramkale kö-
yünün ortasındaki Athena tapınağına, ca-
miine, eski taş binalanna, küçük amfı
tiyatrosuna. eski köprüsüne inat denize
doğnı iniyor zevksiz beton yığınlan.
Neyse ki, bu çirkinliğe tepeden bakan
Behramkale köyü tüm güzellikleriyle
yine ayakta. Bu köy. sadece her yanın-
dan tarih fışkırdığı için değil, aydın bir
nüfiısa sahip olduğu için de güzel. Yü-
rüdüğüm yolda, bindiğim vasıtada, gır-
diğim dükkânda, izlediğim televizyon-
da karşıma çıkan her karanlık suratlı, ka-
ranlık bakışlı gerici Behramkalelilerin
aydınlık kafalannı, aydınlık yüzlerini
düşündürüyorbana. tleriye dönûk karam-
sarlığımı yenmeme yardımcı oluyor.
Evet sabahlan tarhanasını. kekiğini, süz-
me yağını, sabununu, helvasını, gözle-
mesini evinin önünde sergileyea'satan
dost Behramkaleli, gösten saatlerinde
de gezmelik giysileriyle mekânlarda ye-
rini alıyor... Kimisi kan-koca-çocuk, ki-
misi gruplar halinde gelmiş. Hepsi de
gösterileri ilgiyle izliyor. Hepsi de say-
gılı ve sevecen. Sadece izleyici olmak
da yetmiyor Assos köylüsûne. Yöre hal-
kı üç y ıldır bir kısım gösterilerde de rol
alıyor. Üretime katılıyor, böylesi bir sa-
natsal etkinlikte bütünün bir parçası ol-
manın zevkini tadıyor, önemini kavnyor.
İnsan bedeniyle doğa arasındaki ilişki, sanatsal üretimlere çeşitli biçimlerde yansıdı
Geçmişin içindekigelecek:AssosFestivali
EMRE KOYUNCUOĞLU
Geçen günlerde üçüncüsü gerçekleşen Assos Gösteri
Sanatları Festivali, bu yıl geçen yıla oranla daha da
artan bir ilgiyle izlendi. Yaklaşık üç bin izleyicinin
perşemhe aksamından başlayarak cumartesi sabahına
âek süren Behramkale köyüne akmları, festivalde de
izdihamın yaşanmasına neden oldu. Gösteriler her
zaman olduğu gibi üç hafta süren bir kamp sonunda
Gösteriler diğer yıllarla kıyas-
landığında sanatsal seviye açısın-
dan bu yıl bıraz düşük gecti. Fes-
tivalın açılışını. Nekropol'de ger-
çekleşen 5. Sokak Tiyatrosu'nun
BertoltBrechfin "Sofokles'in An-
tigonesP için ön oyun tanımlı gös-
terisiyle yaptım. Oyun yukandan
aşağıya bakılarak izleniyordu. tki
oyuncu (Ovül Avkıran ve Musta-
faAvkıran) göstennin belkemıği-
nı oluşturuyorlardı. Oyuncular-
dan bın mavi. dığeri ise kırmızı-
lar içensındeydi. Bu ıki ana renk
doğal \ e sonsuz mekânın içinde
oyunculan oldukça belirleyici kı-
lıyordu. tki oyuncunun da elinde.
kendi renklerinde bir tomar kâğıt
vardı. bu kâğıtlardan repliklerini
okuyorlar ve daha sonra da kâğıt-
lan boşluğa bırakıyorlardı. Ses-
lerini ise mikrofon aracılığıyla du-
yuyorduk. MJnjmal hareket düze-
rıfft8e rhetin agfrhklfbir gösterty-
di diyebilirim. Hattafestivalintek
metne dayanan gösterisiydi.
Bu nedenle diğer göstenlerin
dokusundan birhaylı farklı birye-
re düşüyordu. Metnın okunması ve
daha sonra bu metnin boşluğa bı-
rakılması, oyunculann seslerin-
deki \ urgusuzluk. bir anlamda
oy uncuyu ve metni iki ayn kavram
olarak algılamamızı sağlıyordu.
A>nı zamanda da belli bir nokta-
da oyuncunun metnı oynaması da
"oynamama" sürecinden geçmiş
ızleyıcıye "uyunculukla ilgtti" bir
üst anlam üretme olanağı sağlı-
yordu. Sonuçta, düşünsellik ve ya-
ratıcıhk açısından oldukça sağ-
lam başlayan bir gösteri olan "An-
tigone" aynı yaratıcılıkla sona er-
miyor. hatta göstennin yarattığı
etkı azaldıkça azalıyordu. Özellik-
le mikrofonla dinlenen (ister iste-
mez eğıtimlı olduklan anlasılan)
sesler sonrasında zar zor duyulan
ve ne söyledikleri anlaşılmayan
"kalabahk" (broşürde yaşlılar ko-
rosu olarak geçiyor) gösteriden
pek çok şeyi götürürken, gösten-
nin dokusuna aykın, oldukça ya-
pıştırma kaldı.
Kavramsal zıtlıMar
tkıncı gösten DianaMarto'nun
"Tannçanın Renklerini Uçurmak"
adlı üçlemesinin ilkıydi. Athena
Tapınağf nda gerçekleşen göste-
ride ıkı performansçı yeraldı. Di-
ana Marto ve Hope Coffin tapınak-
tan arda kalan yıkıntılar arasında-
ki iki sütuna tırmanarak gösteri-
lennı böy le dar bir alanda gerçek-
leştırdıler. Genel olarak bakıldığın-
da Marto'nun salt harekete daya-
lı gösterisınin en dikkat çeken ya-
nı mekânla ve mekânın atmosfe-
nyle olan uyumuydu. Çoğunluk-
la hıçbır sesın kullarulmadığı bu
gösteride arada rüzgânn sesini
işıttik. Sabine Jamet \e Kamil
Tchalaev de festivale binncisin-
den itibaren katılan sanatçılar ara-
sında. Buyılkinin özelliği Paris'ten
gelen ıki çocuğun da Behramkaleli
çocuklarla birlikte üretime katıl-
malanydı. Çocuklann göstenleri,
"büyüklerin" gözünden değil de
onlann gözünden yansıtıldığı için
ve aynı zamanda kurgu ve estetik
açıdan da dıkkate değer oldukla-
n için oldukça başanlıydı.
Benim de uygulamacı olarak
katıldığım, **Global Depression
and The Donald Duck Syndro-
me"da Arhan kayar ve Hüseyin
Alptekin gösteri lerinde kavram-
sal zıtlıklann ılişkisini plastik bir
sunumla kurmaya çalışmışlar.
Gösten birtriatlon mantığı üze-
rine kurulmuştu. Mendireğin bir
ucundan yanardöner mavi hi-tech
triatlon mayomla suya atladıktan
sonra. mendireğin diğer ucundan
karayaçıkıp ıki oyuncak ördeği eli-
Assos 'ta ortaya çıktı. Dekorlar, kostümler ve mekân
düzenlemeleri için kullanılan malzemelerin çoğu
Behramkale de yine festival katıhmcıları tarafından
üretildiler. Tüm Assosfestivalleri için geçerli
özellikierden bahsedecek olursak: öncelikli olarak köv
sakinlerinin festivali nasıl canla başla
desteklediklerinden söz etmem gerekir. Tabii ki ölü bir
sezonda yapılan bu festivalin eknnomık açıdan yerli
halk için değeriyadsınamaz. Ancak bunun yanı sıra
sanatçûara olan hoşgörüleri ve onlatia birîikte
göstenlerin tüm evrelerinın heyecanım paylaşmaları;
aynı zamanda da kocalanru ya da çocuklannı izlemeye
giderken yaşadıkları keyif, nedense bana Assos için
günümüz Türkiyesi gerçekleri dışmda bir ortam
dedirtiyor. Assos Festivali nin kesinlikle kendine has
özelliklerinden biri de gösterilerin çoğundafark
edebileceğiniz, insan bedeni ve doğa arasındaki ilişkinin
sanatsal üretimlere yansıyış biçimleri.
"teki yıllarla kıyaslandığında sanatsal seviye açısından bu yıl biraz düşük geçen festivalin seyircisi, bilinçli
ve olumlu. Öncelikli olarak köy sakinleri canla başla desteklediler festivali. Uç hafta süren bir kamp sonunda
çıkan gösterilerin tüm evrelerinin heyecanım birlikte paylaştılar. Festivalin kendine özgü özelliklerinden biri
de gösterilerin çoğunda fark edebileceğiniz, insan bedeni ve doğa arasındaki ilişkinin sanatsal üretimlere
yansıyış biçimleri. Festival sempozyumuna katılan eleştirmen ekibi aynca bu yıldan başlayarak çıkanlması
planlanan 'Neo Athena' isimli bir eleştiri gazetesi hazırladı.
me alarak iskeleden Behramkale
köyüne kadar olan uzun yürüyü-
şüme geçiyordum. Zorbirparkur
olan bu mesafede beklenmedik
bir şekilde izleyicilerin katılımı
oldukça heyecan vericiydi. Köy-
de ise "sportmen kadın" (ben) pi-
jamalanyla tedavı divanında otu-
ran iki "depresifadama" (Arhan
Kayar ve Hüseyın Alptekin) ördek-
leri verince. triatlonun üçüncü bö-
lümü başlamış oldu. Bu iki adam
tedavı divanlannı sırtlayaraktapı-
nağa doğru yola koyuldular. Tapı-
nağa vanldığında ise izleyicilere
macun dağıtıldı. Gösteri, özellik-
len açısından festivaldeki diğer
işlerden çok farklı bir yapıya oru-
ruyor. Kısaca: gösteride aktör.
dansçı ya da performansçınrn özel-
liklerinden öte. durumun, hareke-
tın. enerjinin özellikleri, konsep-
ti ortaya çıkıyordu.
Festivalde aynca bu yıl Sofya
Üniversıtesi "nde tiyatro eğirimci-
si olarak görev yapan eleştirmen
Kameüa Nikolova,New York Üni-
versitesf nde eğitim görev lisi olan
Amerikalı eleştirmen MonroeDen-
ton, Londra'da deneysel tiyatrola-
ra ev sahiplıği yapan Battersea
Art Center'ın Genel Sanat Yönet-
meni ve festivalde BBC Radyo-
su'nu temsil eden Tom Morris ve
Yeditepe Ünıversitesi Tiyatro Bö-
lümü'nde öğretim görevlisi olan
Avusturyalı Peter Goess, yönetti-
ğim "FestivaJ SempozyumıTna
katıldılar.
Kapasitesini aşıyor mu?
Sempozyumdaki tarrışmalarda
festival organizasyonuna yönelti-
len sorular tek bir noktada odak-
lanıyordu: "Festival kapasitesini
aşmaktanudır?'' Aynı zamanda da
izleyici ve katılımcılar arasında-
ki konuşmalardan yola çıkarak şu
saptamalan yapabilirim: Öncelik-
le festival izleyicisi çoğunlukla
gösteri sanatlan, performans ve-
ya deneysel tiyatro gibi kavram-
lardan haberdar bii" izleyici. Bir
anlamda bilinçli bir izleyici de de-
nebilir. Sempozyumda festival or-
ganizasyonundan beklenen istek-
ler de oldukça heyecan venciydi.
Gösteriler izlendikten sonra sa-
natçılaria ortaya çıkan işin üretim
sürecini tartışabilecekleri bir söy-
leşi istemi buna bir örnek olabi-
lir. Festival organizasyonuna sü-
rekli teşekkür edilirken, organi-
zasyonun ise kafasındaki en önem-
li soru, gelecek yılın festivalini
hangi parayla çıkaracaklanydı.
Sempozyuma katılan eleştir-
men ekibi bu yıldan itibaren fes-
tivalde her yıl çıkanlması planla-
nan "Neo Athena" isimli bir eleş-
tiri gazetesi hazırladı. Editöriuğünü
üstlendiğim festival gazetesinin
özelliği, etkinlikler boyunca izle-
yicilere performans sanatının özel-
liklerini göz önünde bulundurarak
gösterileri jorumlamak ve eleşti-
risini de hemen ertesi gün sanat-
severlere ve sanatçılara aktarmak-
tı. Sanatçılar kendileriyle ilgili
eleştirilerin çıkıp çıkmadığını so-
rarak merakla gazete peşinde koş-
tururken. izleticilerden de birçok
tebrik aldık. Köy sakinleri ise tek
tek gelip "evde okumak için" di-
yerek gazetemizden istediler.
Malzeme kullanmadaki yaratı-
cılık ve uygulama biçimindeki öz-
günlüklerden bahsedecek olursak.
bu özellikleri ilk olarak Hüseyin
Kaüraoğlu nun Hollandalı sanat-
çılaria birlikte yaptığı "OnceSöz
Vardı" gösterisini anlatırken kul-
lanmamız gerekir.
Mekânın seçimiyle gösteride
kullanılan malzemenin yorum adı-
na bütünlüğü. yıldızh bir gecede
ışık oyunlannın yarattığı büyü,
tüm bu soyut görselliğin, kendi
kendine hareket eden bir teker-
lekli sandalyeyle bellı bir temele
oturtulması. Katırcıoğlu'nun gös-
terisinin etkileyici özellikleriydi.
Ancak bu görselliğin büyüsü, gös-
teri boyunca teknik problemler
nedeniyle sıkça kesildi. Bir za-
man sonra ışığın yetersizligiyle
görsellik kayboldu. Elindeki mal-
zemeyi iyi tanımak ve hiçbir risk
içermeden gösteri adına çözümle-
mek de yaratıcı düşünce kadar
gösteri adına bence çok önemli
veriler.
Cüldüren tek gösteri
tngiliz Emmets grubunun yönet-
meni Jonathan Stone, Assos Fes-
tivali gazetesi "Neo Athena" için
yazdığı metinde gösterilerinden
şöyle bahsediyor: "Ben; oyuncu-
luğu, dansı. müziği ve performan-
sı hazırladığım gösteriİerde malze-
me olarak kullanrşorum. Özellik-
le ses veritminalfinı çizerek sözel
olmayan bir tiyatro yapıyonım.
E/nmets hem gösterinin hem de
grubun ismi Keltçede; kannca de-
mektir. Bu grup özellikle Assos
Festivali için oluşturuklu. Ekipte-
Id sanatçılar farklı disiplinierden
veABD, Fransa. tngflteregibi fark-
lı Olkelerden geMfler. Buradaki ça-
hşmalanmız] "turist-yabancı' gibi
kavramlardan ürettigimiz imge-
lerden)«laçıkarak şekflfcndirdik.
Gösterimiz için salt 'mekâna öz-
gü' açtklamasınıyapmakyeter-
li değil. Bu tanımı açarak As-
sos'la kurduğumuz ilişkimize
özgü dememiz gerekir. İzlemek-
le, izlenmek arasındaki farkı,
bir yabancı olmaktan bir yer-
li/tanıdık olmaya geçişi irdeli-
yoruz. Mekân olarak İstanbul
Restoran'ı, romantik çirkinligi,
sevgi görmemiş görünümü ve ge-
Kp geçiciuği için scçtim." Tüm bu
sözlere ekleyeceğim tek şey; fes-
tivalin ironi içeren ve izleyiciyi
hiçbir iddia içermeden güldüren
tek gösteri olması.
Chapei of Change
Farklı ülkelerde doğup büyü-
müş, ancak Viyana'da yaşayan
dansçılardan oluşan Tanz Ateli-
er, festivalde kullandıklan üslup
açısından eleştirmenler arasında
tarüşma yaratan gruplardan biri ol-
du. Modern dansı sokak sanaü ha-
line getirmeleri ve her türlü me-
kânlarda (köy kahvesinde, çamur
göletinde, bomboş toprak alanlar-
da..) her koşulda sorunsuz dans
edip birbirleriyle ve izleyiciyle
ilişkiye açık oknalan, doğaçlama
ve kurguyu sürekli birbiri içinde
yoğurmalan olumlu özellikleriy-
di. Ancak zamaru ayarlayamama-
lan, bazen izleyiciyle olan ilişki-
lerini dengeleyememeleri de gös-
terilerinde sorun yaratan kısımlar
oldu.
Çağla Ormanlar, festivale her
yıl katılan ve aynı zamanda Beh-
ramkale'yi, mekânı. halkı, kendi-
sinin mekânla ilgili tarihini iyi
gözlemleyenbirsanatçı. "Dışan-
dan bakıldığında kün olduğu ta-
nımlanamayan bir sürü siluetten
herhangi biriyiz. Burada, bu üre-
tim sürecinde kimlikkr türlü etld-
kşünlerle birbirlerinin üstüne yan-
sıyor" diyerek açıkladığı bu yılki
enstalasyonunda da sanatçının da-
ha önce saydığım tüm özellikle-
rini keşfetmek mümkün.
Avustralya'dan ülkemize gelen
üç sanatçıdan oluşan "Chapel of
Change"ın Assos çevresi ve Ge-
libolu destanından esinlenerek
ürettikleri ve Buttoh tekniğinin
kullanıldığı bir oyunculukla ser-
gıledikleri gösteri, festivalin ol-
dukça dikkat çeken gösterilerin-
den biri oldu. Sanatçılann beden
kullanımındaki başanlan ve imaj
yaratmaktaki ustalıklan, aynı za-
manda kullanılan malzemenin gös-
teriyle bütünlüğü etkileyiciydi.
Sınırlannı zorluyor.
Bu yıl 26-28 Eylül tarihleri arasında
3'cüsü yapılan Assos Festivali'nin yö-
netmeni Hüseyin Katırcıoğlu, "Assos
FestivaB, ahşılmış kalıplanndışuıda, ken-
di anlatımını geliştiren yaraücı sanatçı-
lara, üretim ve gösteri yaratmak, Tiirk
sanatçılannı başka ülkeierden gelen ben-
zer sanatçılaria bir arava getirerek, dün-
yaya açılmaJanna olanak sağtamak ama-
cı ile başladı" diyor. Assos Festivali'nin
özgün çalışmalan desteklemesi, yaratı-
cılığa kapılannı açması ve oraya giden
sanatçılann üretim süreci içerisınde or-
tak dillerini oluşturmalanna olanak sağ-
laması ülkemizde gösten sanatlannın
gelişimi açısından önemli bır girişim. Ay-
^ ^ ^ ^ _ nca; her firsatta sözünü et-
tiğımiz kültürlerarası diya-
log bağlamında da Assos
Festivali önemli adımlaratı-
yor. Yurtdışından gelen sa-
natçılar üç hafta boyunca
bizım sanatçılanmızla, bi-
zim köylümüzle, bizim
kentlimizle birlikte oluyor.
Farklı coğrafyalardan ge-
len ınsanlar bır yandan ay-
nı dili konuşma sürecini ya-
şarken öte yandan da bu sü-
reçte kotanlan çalışmala-
nnı mekândan ayn düşün-
müyorlar. Salt ınsanlar ara-
sında değil, insanlarla ya-
şadıklan bu mekânlar ve
doğa arasında ortak bir dil
oluşuyor ve bu dil Assos'un
tarihle iç içe mekânlannda
bugüne uzanıyor. Assos
Festivali'nin en önemli özel-
liğini de tasıdığı bu aynca-
lıklı yönler bütünü oiuştu-
ruyor.
Assos Festivali bu yıl ge-
rek izleyenleri gerekse sa-
natçılan bır tartışma orta-
mında buluşturacak bır ola-
yı daha gerçekleştirdi. Gün-
lük bir gazete çıkartmaya
başladı. Emre Koyuncuoğ-
lu'nun editörlüğünü yaptı-
ğı 'Neo Athena' üç gün sü-
resince yayımlandı. Çeşit-
li eleştirilere yer verdi. Em-
re Koyuncuoğlu, "Arka-
daşlanmız olan ya da bura-
da kaldıklan bir aya yakın
bir zaman içindearkadaşol-
duğumuz sanatçılan kıya-
sıya 'eleştirmeyf istiyoruz.
Buistek'karşılıklı'. Sanat-
sal üretimlerine yaklaşır-
ken olabüdiğince 'duyarlı.
spontan ve tehlikeli' olaca-
ğız" diyor ve bu özellikle-
re deneyselliği de ekliyor.
"Kanımca, deneysel çahş-
malann cleştiriieri de de-
neyseldir ve yalnızca o ese-
rin özellikleri\ le üretilmiş
bir eleştiri biçimi ohnalıdır.
Bu da açıkça, eleştiride bel-
li bir yaratıcı düşüncenin
varuğuu istemek oluyor."
Burada söz konusu olan salt
sanatçıyı değil, eleştirme-
ni de bır çeşit arayış-plat-
fonnuna yönlendirecek bir
süreç. Festivalin son günü
köy meydanındaki kahve-
de düzenlenen (benim ka-
tılamadığım) sempozyoım
sanınm gösteriler bağla-
mında geleceğe yönelik ça-
lışmalar açısmdan sanatçı-
lara ışık tutacaktır.
Bu yıl Assos Festiva-
li'nde yaşanan seyirci yo-
gunluğu dikkat çekiciydi.
Özellikle genç kesimin il-
gisi hızla artıyor.Önümüz-
deki yıllarda organizasyo-
nun bu hızı yakalaması ge-
rekli. Söz organizasyondan
açılmışken; bu yıl festival-
de izleyebildiğim gösterile-
rin (26-27 günleri)genelde
geçen yıllann düzeyinı ya-
kalayamadığını belirtmek
isterim. Organizasyonun.
teknik sorunlann ötesinde.
Assos'a gelen sanatçılaria
belki daha sıkj bir diyalog
kurması gelecek yıllarr
1
"
sunulacak çalışmalann nı-
teliği açısmdan yararlı ola-
caktır. Yine seyirci potan-
sıyeline dönecek olursak,
önemli bir çelışki günde-
me geliyor. Bir yanda ge-
nişleyen bir festival. öte
yanda büyüyen maddi so-
runlar. Maddi sorunlar na-
sıl çözümlenecek? Üç yıl-
dır başta Eden Gardens Ote-
li olmak üzere festivali des-
tekleyen özel kuruluşlann
katkılan nereye kadar süre-
cek? Bu katkılann kesildi-
ği ya da azaldığı anda As-
sos Festivali gibi ortak üre-
timi destekleyen, yaratıcı-
lığı zorlayan bır festival tı-
kanma noktasına gelmeye-
cek mi? Böylesi ayncalık-
lı biretkinlik finans sorun-
lanyla boğuşmak yerine sı-
nırlannı zoriamayı sürdüre-
rek sanatsal arayışlannı hız-
landırma yolunda girişim-
lerini geliştirmelidir. Bura-
da da görev sponsorlann
ötesinde kanımca Kültür
Bakanlığı'na ve yerel yö-
netimlere düşüyor.
YAZI ODASI
SELİM tLERİ
'Müseccel' Kişi
Hocamız, ustamız Vedat Günyol'un yeni eseri
Yaşa Yaşa Gör Temaşa'y\ (Oğlak Yayıncılık) okuyo-
rum. Hocamız yine duyarii, unutulmaz yazılar kale-
me getirmiş.
Hele "Vedat Günyol Öldü" yazısının şu paragra-
fı!:
"Ben gidiyorum dostlar, bugün değilseyann, ya-
nn değilse öbür gün. Ama giderken de bu doğa ya-
sasına, bilinçli bilinçsiz lânetler yağdınyorum, ölü-
mümü ilân ederken. Acısı tatlısıyla (Cahit Srtkı'c/-
ğıma göre), alıştığımız bir şey olan yaşamın, evet
yaşamın karşıtıdırölüm, o bağışlama bilmez, katıyü-
reidi ölüm."
Sonra da diyor ki Vedat Günyol: "Işte, böyle, böy-
le, böyle..." Belki de gerçek bir dize.
"Mektuplar" yazısına vuruldum. Bir mektubunda
kendini anlatan, yalnızlığını dile getiren, alkolle ar-
kadaşlığını ince bir istihzayla yansıtan Vedat Gün-
yol, bu kez de çok özlü roman yazan kimliğiyle kar-
ştmıza çıkıyor. Sonra, geceleyin uykulardan uyanış,
evin ışıklannı birdenbıreyakış...
Bununla birlikte, Yaşa Yaşa GörTemaşa'nın birya-
zısı var ki eserin içinde kanser gibi duruyor. Bu, "Sa-
nık Vedat Günyol"öur. "Vedat Günyol ve arkadaş-
lan aleyhine açılmış TKP dâvası iddianamesinden..."
12 Mart'ın afırtafıriı günlerine aiıp götürüyor; irki-
lerek okunabıliyor.
iddianamedeaziz hocamızın nasıl 'yetiştiği', 'eği-
tildiği' konusu uzun uzadıya saptanmış. Saptayım-
lara göre rahmetli Azra Ertıat'la rahmetlı Sabahat-
tin Eyuboğlu azız hocamızla işbirlıği yapmışlar. Fa-
kat dahası var, asıl o başlangıç ilişkileri:
"(...) Millf Eğitim Bakanlığı tercüme bürosunda,
Sebahattin Ali gibi müseccel bir kişi ile 'mesai ar-
kadaşlığı' yapmış, Nâzım Hikmet ve eşı Münev-
ver Andaş ile, hapishanede ve tahliyelerinden son-
ra da, münasebetlerinı sürdürmüş, (...)"
Adlann imlâsına özellikle dokunmadım. Kitapta da,
besbelli, özellikle dokunulmamış.
0 Sebahattin Âli, Türk hikâyesinin (ve romanının)
büyük yazan Sabahattin Ali. "Müseccel bir kişi."
Sözlük 'müseccel 'ı şöyle açıklıyor: "1. Tesciledil-
miş, sicile, deftere geçihlmiş. 2. Mahkeme defteri-
ne geçinlmiş." Gelgelelım, konuşma dilinde, müsec-
celin yan anlamlan var. Kulaklanmdaçınlıyor, büyük-
lerim, müseccel kişi derken, çoğu kez, yüz kızartı-
cı işlere bulaşmış birinden söz açıyor olurlardı. Id-
dianame de bir bakıma bunu vurgulamak istiyor.
Düşünün, öldürüldüğü tarih olan 1948'den 1970'le-
re Sabahattin Ali hâlâ müseccel kişidir. Iddianame
sahiplerı Sabahattin Ali'den ola ki tek satır okuma-
mışlardır. O eşsiz esergönüllerini aydınlatabilecek-
ken kalakalmıştır.
Müseccel kışiler edebiyatımızda bir değil iki de-
ğil. Müseccellıklerinin gülünçlüğüne, trajikomikliği-
ne ilışkın son bir ömek Attilâ llhan'ın yaşamöykü-
sü Büyük Yollann Haydutu'ndadır (Sel Yayıncılık).
Bu ıç karartıcı belgelerin nihayet açıklanıyor olu-
şu, bir yandan da kültür düzeyimiz konusunda yıl-
lardan beri süregelen derin kuşkuyu pekiştiriyor. Bir
kültür düzeyimiz var mı; yoksa düzeysizlikte mi de-
belenip duruyoruz?
İster solda, ister sağda, 'düşünce adamlarımız'a
yönelik o "müseccel bir kişi" sözü, defterden aca-
ba ne zaman silinecek?
Geçenlerde çok genç bir arkadaşımız: "Ben Ne-
cip Fazıl okumam!" diyordu. "Kaldınmlar, ıstırap çe-
kenlerin annesi" dizesini söyledim (yıl 1927), kısa bir
an çarpıhp kaldı: "Ne kaldınmlar kadar seni anlayan
olur, I Ne senin anladığın kadar kaldınmlan..." Yol-
daşım benim bu dizeler...
Memleketimden İnsan Manzaraları anıtını yazan
Nâzım Hikmet, bugün bile bazı çevreler, kişiler için
Vafan hainı.' Bugünkü kültürümüzün bir düzeyi var
mı; bu tutumlar, bu bilgisizlik, bu kavrayışsızlık, şu
zavallılıkla olabilir mi?
Takvimde h Bırakan:
"Son bir iki yıldır alkol benim kaçınılmaz yalnızlı-
ğımın bir desteği oldu. Kırk yaşıma kadar ağzıma
alkol koymadım. Şimdi şimdi alkol, fiziksel yalnızlı-
ğımda bir arkadaş benim için, yatıştıncı, rahatlatı-
cı. Hele hele geceleri tek başıma kaldığım, kalma-
ya mahkûm olduğum bir yaşamda, evimde, kö-
şemde, herkeslerden uzaklarda... "Vedat Günyol, Ya-
şa Yaşa Gör Temaşa, 1997.
Jotın Denver nçak kazasmda öldü
• Kültür Servisi - ABD'nin ünlü folk-pop sanatçısı
John Denver geçirdiği uçak kazası sonucu yaşamını
yıtirdi. Ünlü şarkıcının yakınlan, 53 yaşındaki
Denver'in içinde bulunduğu tek motorlu uçağın
Monterey yakınlannda düştüğünü ve sanatçının
kurtanlamadığmı açıkladılar. Federal Havacılık
Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre düşen uçak
Denver'in kendisme aitti. Sahil güvenlik görevlıleri
San Francisco'nun 50 mıl güneyindeki Monterey
alanma doğru uçan Denver'in cesedinin
çıkanldığrnı ancak tanmamayacak halde olduğunu
söylediler. Görevliler aynca kaza alanına gidilerek
ölü pilotu tanımalannı sağlayacak ipuçlan
arayacaklannı belirtti. Federal Havacılık Kurumu ve
Ulusal taşımacılık kurumlanndan yapılan
açıklamaya göre kaza alanına gidilerek kazanın
nedeni araştınlacak. Sanatçımn otopsisi ise
önümüzdeki iki gün içinde yapılacak. 1970'li
yıllarda ünü tüm dünyaya yayılan Denver. özellikle
de 'Take Me Home'. "Country Roads' ve 'Rocky
Mountain High', 'Sun Shine on My Shoulder' adlı
şarkılanyla tanımyordu.
Dylan Thomas alkolden ölmemiş
• Kültür Servisi - Bu hafta tngiltere'de yayımlanan •
bir kitap. dünyaca ünlü şaır Dylan Thomas'ın
sanıldığı gibi bilinçli olarak fazla alkol almaktan
değil, basit bir doktor hatasından ötürü yaşamını
yitirdiğı iddıasını ortaya attı. 'Under Milk Wood"
isimli radyo oyunu ile Qn kazanan Thomas, 1953
yılında 39 yaşındayken ölmüştü. Hastane raporlannda
ise Thomas'ın akut alkol zehirlenmesinden öldiiğü
yazıyordu. George Tremlett ve James Nashold
tarafından yayımlanan 'The Death of Dylan Thomas'
'Dylan Thomas'ın ölümü' isimli kitaba göre ise
Thomas hiçbir zaman sanıldığı gibi bir alkolik
olmadı. Ölüm nedeni, doktorunun kanına enjekte
ettiğı yanlış bir dızi iğne ıdi.
BUGÜN
• AKBANK 7.CAZ FESTÎVALİ kapsamında
Aksanat'ta saat 21.30'da Achie Sheep "I'm jazz..
It's My Lıfe". saat 18.30'da Rahsaan Roland Kirk
"The One man Tvvins" başlıklı videodan caz
dinletileri, saat 21.30'da CRR Konser Salonu'nda
Yuseef Lateef ve Adam Rudolph's Moving
Pictures konsen izlenebilir.
• GÖÇERLER FOTOGRAF KULÜBÜ'nde
saat 19.30'da "Ege Fotoğraflan" konulu dia
gösterisi yer alıyor.