Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EKİM 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
1997 'Banş Ödülü', Yaşar Kemal'e Frankfiırt Kitap Fuan'nda pazar günü verilecek
tn oııeıııüsı ogrencııerın odülu
• Federal Almanya
Cumhuriyeti Yaymcılar
ve Kitapçılar Birliği'nin
' 1950 yılından bu yana
verdiği 'Banş Ödülü'nün
bu yılki sahibi Yaşar
Kemal. İki yıl içinde 9
uluslararası ödül alan
ünlü yazar, Upsala
Üniversitesi
öğrencilerinin verdiği
ödülü hayatının en büyük
ödülü olarak nitelendirdi.
Kültür Servisi-"Bu kadar zulüm gör-
meseydim daha iyi ya/ardım, bundan
emjnim yüzde yüz. Acılarromanyazdı-
nr, hikâye yazdınrdiyorlar. Nasıl yazdı-
nrmış? Acüı adam roman mı yazar, hi-
kâye mi yazar? Bu koşullar amnda yaz-
mak. cehennemde yazmak gibi bir şey.
Bütün hayatun böyle oJdu benim. Nâzım
Hıkmet için de aynı şey geçerli. O da, bu
kadar zulüm görmeseydi bütün dünya-
dapatlardı." Bu sözler, Federal Alman-
ya Cumhuriyeti Yayıncılar ve Kitapçı-
lar Birliği'nin 1950'den itibaren verdi-
ği Banş Ödülü'nün bu yılki sahibine, Ya-
şar Kemal'e ait.
Geleneksel olarak her yıl Fratıkfurt Ki-
tap Fuan'nda \erilen 'Banş Ödülü', bu
yıl da 19 Ekım tarihinde Frankfurt'taki
Paulskirche'de yapılan bir törenle Yaşar
Kemal'e venlecek. Değişik kültürler-
deki okur ile yayıncı arasındaki iletişi-
mi arttırmak ve bir köprü oluşturmak
amacı güden ödül. 25 bin Alman Mar-
kı tutannda. Adaylann vakıf üyeleri ta-
rafından belirlendiği ödül, banş, insan-
lık ve kültürler arasında iletişim için ça-
lışan: edebi, sanatsal ya da bilimsel ya-
pıtlany la banş düşüncesini destekleyen
kişilere verilıyor.
En büyük ödül öğrencilerinki
İki yıl içinde toplam 9 uluslararası
ödüle layık görülen Yaşar Kemal dün,
ödülünü almak için Almanya'ya hare-
ketinden önce, toplu yapıtlannı yayım-
layan Adam Yayıncılık'ın düzenlediği
basm toplantısına katıldı. Adam Yayın-
lan'nın sahibi tnd Asena ve Nazar Bü-
yüm'ün de katıldığı basın toplantısında
aynca Yaşar Kemal "e bir plaket verildi.
Yaşar Kemal, basın toplantısında, '1997
Banş Ödülü'nün kendisi için çok önem-
If olduğunu. bu ödülü Nobel'e eşdeğer
tuttuğunun söylendiğıni, oysa kendisi-
nin mukayeseler yapmayı sevmediğini
belırtti.
"Ben büyük ödül, küçük ödül diyc
ayırt edemem. Yalnız bir kez büyüködül
aldığımı söyleyebiürim. Upsala Üniver-
sitesi'nin ödülünü aldım bu yıL 30bin öğ-
rencinin öğrenim gördüğü bu üniversi-
tede. 800 öğrencinin oy birliği ile ödüle la-
yık görüldüm. Bundan önce oybirliği ile
hiç verilmemiş bu ödüL Bu benim haya-
tımda alacağun en büyük ödUldü. Çün-
kü 800 öğrencitarafindan verfldi." Bun-
ca yıl birçok ödül aldığını fakat aldığı
ve alacağı en büyük ödülün bu ödül ol-
duğunu söyleyen Yaşar Kemal, "Bun-
dan sonra eğer ilkokul öğrencüeri top-
lanıp bir ödül veririerse o zaman bu ödül
Adam Yayınlan Genel Sanat Yönetmeni Inci Asena, Yaşar Kemal ve Nazar Büyüm. (Fotograf: UĞUR DEMİR)
'Banş Ödülü' sahipleri1950-MaxTau
1951-Albert
Schweitzer
1952-Romano
Guardini
1953-Martin Buber
1954-CarlJ. Burckhart
1955-Hermann Hesse
1956-Reinhold
Schneider
1957-ThorntonWilder
1958-Karl Jaspers
1959-ThedorHeuss
1960-VictorGollanez
1961-Sarvepalli
Radhaknshnan
1962-Paul Tillich
1963-Carl Friedrich von Weizsacker
1964-Gabriel Marcel
1965-NellySachs
1966-Augustin Kardinal Bea
1966-W. A. Visser't Hooft
1967-Ernest Bloch
1968-Leopold Sedar Senghor
1969-Alexander Mitscherlich
1970-GunnarMyrdal
1970-AlvaMyrdal
1971 -Marion Grafin Dönhoff
Max Tau-1950 Y. Menuhin-1979 Octavio Paz-1984 M. Vargas-1996
1972-JanuszKorczak
1973-TheClubofRome
1974-FrereRoger
1975-AlfredGrosser
1976-MaxFrisch
1977-Leszek Kolakovvski
1978-AstridLindgen
1979-Yehudi Menuhin
1980-ErnostoCardenal ''•''•
1981-Levv Kopelew
1982-George F. Kennan
1983-ManesSperber
1984-Octavio Paz
1985-TeddyKollek
1986-Wladyslaw Bartoszewskı
1987-HansJonas
1988-SiegfriedLenz
1989-VaclavHavel
1990-Karl Dedecius
1991-GyörgyKonrad
1992-AmosOz
1993-Friedrich Schorlemmer
1994-Jorge Semprun
1995-Annemarie Schimmel
1996-Mario Vargas Llosa
1997-Yaşar Kemal
onu geçer" diyor.
'Banş Ödülü'nün gerçekten önemli bir
ödül olduğunu. çünkü dünyanm en bü-
yük kitap fiıarlanndan biri olan Frank-
furt Kitap Fuan'nda verilen bu ödülün
1950'den bu yana çizgisini koruduğu-
nu belirten Kemal, bugüne kadar veri-
len ödülleri kazananlara kimsenin itiraz
etmediğini de vurguladı.
Fransız. Alman ve Italyan televızyon-
lannın ödülü birinci ya da ikinci haber
olarak verdiğıne değinen Yaşar Kemal,
bu ödül dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sû-
leyman Demirerden herhangi bir kutla-
ma mesajı almadığını, çünkü kendisinin
de onu Cumhurbaşkanı olduğu zaman
aramadığını belirtti.
"Bu ödül, büyük bir ödül. Benim de-
gerimdendahaçok dünyadaverilen ödül-
ler içinde önemli bir ödül olması onu da-
ha önemli kılıyor. Ben sözlü edebiyattan
yazıb edebiyatageçmiş bir adamım. Ede-
biyatımın kaynağı önce Türk halk ede-
biyatı, Türk halk dilidir. Ben bu dilden
bir roman dili yaratmaya çanştun. Bu be-
nim için çok önemli oidu. Sözlü edebi-
yattan roman diline geçmek hem çok
kolay, hem çok zordur. Bilincine varma-
dan. bir roman dili yaratmadan zaten ro-
man yanlamaz. Sanıyorum benim ku-
şağım bir roman ve hikâye dili yarattL"
Kuytuda edebiyat, aykın dil
Türk edebıyatının çok kuytuda kalmış
bir edebiyat, dilimizin çok aykın bir dil
olduğunu ifade eden Kemal, bu yüzden
yazarlanmızın dünya dillerine çok zor
çevrildiğini, fakat kendisinin en büyük
talihinin kıtaplannm çevrilme imkânı-
na sahip olması olarak değerlendirdi.
17 kitabının çeşitli dünya dillerine çev-
rildiğini söyleyen Yaşar Kemal, SaitFa-
ik'in böyle bir imkânının olmamasııu bü-
yük bir eksiklik olarak nitelendirdi.
"SaikFaikbugündünyadayetişmiş 20.
yy'daki en büyük hikâyecilerden biri-
dir. Saik Faik'i Türkive'dc okumuş olan
eteştirmenler de bunu söyiüyor. Saik Fa-
ik'in dünya diUerine çcvrilmemiş olma-
sı büyük bir şanssızlıktır. Orhan Ke-
mal'in kitaplanyla bir süre ben uğraş-
üm. Ama yaşayan bir yazann çevrilme-
si daha verimli oluyor, bu yüzden pek iyi
olmadı. Bir yazann yurtdışındaki yayı-
nevlerince basılması için \eni kitaplan
olması gerek. Büyükbir edebiyaOn adam-
lanyız biz, temeümiz çok büyük. Yunus
Emre'den Dadaloğlu'na» daha birçok
isim sayabiliriz."
Bu ödülün önemli bir ödül olduğuna
değinen Yaşar Kemal. Türk dılinde ya-
zan yazarlanmızın da çok ıyı yazarlar
olduğunu, onlann da dünya dillerine
çevrildiği takdırde yüzde yüz ses geti-
receklerinden emin olduğunu belirten Ya-
şar Kemal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ünlü bir Alman gazetesi, 'Neden bir
başka Türk yazan ünlü olmadı' diye bir
soru sordu. Ben de kapalı bir ülke oldu-
ğumuzu. dilimizin a\ kın bir dil olduğu-
nu ve dilimize olan ilginin az olduğunu
söyledim. Örneğin Saik Faik çapuıda
bir çevirmen yok ki Saik Faik'i çevirsin.
Saik Faik çok zordur. O baştan aşagı şi-
irdir. Onu çevirmek, onun tadına başka
bir dilde varmak çok zordur. Benim ki-
taplanmda ise başka bir durum söz ko-
nusu. Benim kitaplanmın ana konusu
vardır. Ne kadar giderse gitsin ana dil-
deki konu kalabiür. Ama Saik Faik'in çe-
virisi çok zordur."
O bir yıldız kümesidir
Yaşar Kemal'e duyduklan bu onurun
simgesi olarak hazırlanan anı plaketini
Yaşar Kemal'e veren Adam Yayınlan Ge-
nel Yönetmeni înci Asena. "Butoplan-
h benim için bir teşekkür toplantısı.
Yaşar Kemal'e, var olduğu için, kendisi
olduğu için teşekkür ediyonım. Yaşar
Kemal De aynızaman dilimini pav laşbğun
için, aynı toprakparçasnu pa\1aşüğım için
gurur duyuyorum" dedi. Adam Yayın-
lan adına konuşan Nazar Büyüm, "Ona
çağdaş Homeros diyenler de var, onu
Tolstoy'a, Stendhal'a benzetenler de.
19.- 20. yüzyıl büyük Rus-Fransız-In-
giliz roman geleneğinin onda sürdüğünü
söyleyenler de çok. Kendisi ise Faulk-
ner'isever" dedı.
Büyüm, Yaşar Kemal'in destancı ol-
duğunu, çünkü Anadolu'nun yenik ve
muzaffer, zayıf ve güçlü, yüz karası ve
yüz akı serüvenlerini, büyük halk des-
tanlannın dili ve geleneğiyle. bize ve
geleceğe aktarmak için sanki özel olarak
üretilmış, yaratılmış olduğunu vurguladı.
Yaşar Kemal'i gökyüzündeki yıldızlar-
dan, takımyıldızına benzeten Büyüm,
"O bir yıldız değü. bir yıküz kümesidir
çünkü. Hangisi derseniz, ben büyük
yazanmızı Büyükayı'ya benzetirim. Şek-
li şemaili benzer, güven ve huzur ver-
mesi benzer.yohımuzu bufanaktayardnn-
cı olması benzer" dedı.
YusefLateef & Adam Rudolph's Moving Pictures ve Egberto Gismonti Trio bu akşam CRR'de
Gökgürültüsünden etkileniyor \ Kınlgan ama enerjik ritimlerKültür Servisi - 18 Ekim'e
dek sürecek olan Akbank 7. Caz
Festivali, konserlerin yanı sıra
Aksanat'ta düzenlediği seminer-
lerle de gelen sanatçılarla caz-
severleri bir araya getiriyor.
Festival kapsamında yann ve
çarşamba günü CRR'de Adam
Rudolph'la konser verecek olan
Yusef Lateef 40 yılı aşkın süre-
dir sahnede. Seminerde cazsever-
len 'pamuktarialanna' dek uza-
nan bir yolculuğa çıkaran sanat-
çı, Afrikalılar'ın Amerika'ya
geldikten sonra kendi dillerinden,
kültürlerinden ve müziklerin-
den uzak kaldıklannı, ancak bir
süre sonra müzik aletlerini elle-
rine alarak kendi yorumlanyla bu
müziğin temellerini attıklannı
belirtiyor. *Jazz' yerine 'Afro-
Amerikan' terimini kullanmayı
tercih eden Lateef. yaptığı mü-
ziğin doğallıktan, içinden gelen
her şeyi olduğu gibi dışa vur-
maktan kaynakJandığını dile ge-
tiriyor. 'Afro-Amerikan' müzik-
te, müzisyenin tekniğini kendi-
sinin yaratabileceğini, bunun
için de doğada var olan her ses-
ten yararlanması gerektiğini söy-
lüyor. Lateef'i en çok etkileyen
YusefLateeTin konserisaat21JO'da.(Fotograf: UĞUR DEMlR)
ses 'gök gürültü-
sü'. Müziğini ge-
liştirmek adına do-
ğal dışavurum
yöntemlerini ya-
kalamaya çalıştı-
ğını, uzun bir süreden ben, et-
kilenmemek için başka müzik-
leri dinlemediğini vurguluyor.
1947 yılında New York'a git-
tikten sonra Dizzy Gillespie,
CharlesMingus,CannonbaD Ad-
dertey ile çalışan sanatçı, akade-
mik kariyerini de sürdürerek do-
çentliğe kadar yükseldi.
ABD'deki eğitmenlik görevi-
ni sürdürüyor. Müziğin yanı sı-
ra felsefeyle de ilgilenen sanat-
çının kısa öykü ve felsefe kitap-
lan var. Saksofon, flüt shenai ve
bambu flüt gibi çeşitli enstrü-
manlar çalan sanatçı, 1950'liyıl-
larda obua ve 7-Up gibi 'muh-
tefif çalgılar ve egzorik deneme-
lerle, John Coltrane gibi müzis-
yenleri de etkiledi. 'PartOfThe
Search' adh albümünden sonra
çeşitli kabilelerin müziklerini
inceleyerek yeni bir albüm oluş-
turan sanatçı, bu çalışmasıyla
'Grammy Odülü" ve 1988'de
'En İyi New Age Kayıt' ödülünü
kazandı. Değişik müzik ve fı-
kirlere olan ilgisiyle tanınan sa-
natçı müzisyenliğe bakış açısı-
ru şu sözlerle dile getiriyor "E^er
hep kcndini tekrariayacaksan,
müzisyen olmanın anlamı ne-
dir?" Lateef ve Adam Ru-
dolph'un (el vurmalı çalgılar,
bendir, kalimba, dümbelek, did-
jeridoo) birlikte verecekleri kon-
seıde, sanatçılara Ralph Jones(al-
to ve C flüt, bas klarnet, sakso-
fon, ney, piyano) ve Hamid Dra-
ke (davul, tabla, kongas) eşlik
edecekler.
Kültür Servisi -
Brezilyalı gıtar
ve piyano
virtüözü
Egberto
Gismonti,
Akbank 7. Caz Festivali
kapsamında bu akşam Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda
bir konser verecek. Sanatçınm
kendi adını verdiği ve bas'ta
Jose Assumpcao, gitarda da
Fernando Ribeiro
Carneiro'dan oluşan grubu
'Egberto Gismonti Trio'nun •
konseri saat 18.30'da
başlayacak.
Gismonti, 1947 yılında
Brezilya'da doğdu. Müzik
yaşamına 6 yaşında piyano
çalarak başladı. 15 yıl klasik
müzik eğitimi gördükten
sonra Paris'e gitti ve burada
çalışmalannı Nadia Boulanger
ve bestecı Jean Baralaque ile
sürdürdü. Debussy, Ravel ve
Stravinsky'nin müzikleri
konusunda uzman olan
Baralaque, tüm birikimini
Gismonti ile paylaştı.
Brezilya'ya döndüğünde
vermeye başladığı eserler,
artık klasik müzik
yelpazesinin dışında bir
yerlerde tanımlanıyordu. 70'li
yıllarda müziğini. pıyanodan
ilk önce 6, daha sonra da 8
telli gitara taşıdı. Zil. ses, flüt,
sho, kalimbas gibi farldı
enstrümanlarla müzikte yeni
arayışlara yöneldi.
tlk ECM kaydı 'Dance Das
Cabecas' ve INana Vasconcelos
ile yaptığı düet 1977'de Stereo
Review tarafindan yılın
albümü seçildi. 'Sol Do Meio
Dia' isimli çalışmasını ise bir
Egberto Gismonti Trio'nun konseri bu akşam 18.30'da.
süre beraber yaşadığı
Amazon'daki Xingu
Kızılderililerine ithaf etti.
Gismonti'nin 1979 yılında
çıkardığı albümü 'Magfco'da
basçı Charlie Haden ve
saksofoncu Jan Garbarek de
yer aldılar.
Gismonti aynı yıl Berlin Caz
Festivah'ne katıldı ve
'Folksong' adh ikinci bir
Magico albüm çıkardı.
1981 yılında çıktığı turnede
Haden ve Garbarek yine
Gismonti ile birlikteydıler.
Brezilyalı grup Academia De
Dancas ile çıkardığı çift diskli
albümde grup üyeleri
saksofoncu ve flütçü Mauro
Senise. basçı Zeca Assumpcao
ve davulcu Nene ile farklı
eserler yarattı. 'ZigZag'
albümünün tamtımı için Yeni
Zelanda. Avustralya,
Almanya. Danimarka. Norveç,
Fransa, İngiltere ve Ispanya'yı
kapsayan başanlı bir turne
gerçekleştirdi.
Eserlerinde Batı Avrupa
müziği ile Brezilya müziğinin
sentezini yapan Gismonti,
Vdla-Lobos. Baden Pttwell ve
Joa Gilberto gibi
müzisyenlere paralel bir yol
izliyor. Kınlgan ve incelikli
ritmleri, aynı zamanda büyük
bir enerjiyi de içlerinde
banndınyor.
'Eşkıya' Almanya'da
• Kültür Servisi - Türk sinemasının son yıllarda
verdiği en önemli yapıtlardan biri olarak kabul
edilen 'Eşkıya', 16 Ekim'den başlayarak
Almanya'nın 26 kentindeki 31 sinemada gösterime
giriyor. Constantin film şirketi tarafindan
uluslararası pazara sunulan 'Eşkıya', bugüne dek
Avrupa'da dağıtıma giren ilk Türk filmi. Filmin
Berlin"deki Buhne Wıen sinemasında yapılan
galasında başrol oyunculan Şener Şen. Uğur Yücel,
yönetmen Yavuz Turgul ve Berlın Başkonsolosu
Rıza Erkmenoğlu hazır bulundular. Şen ve Yücel,
'Eşkıya'nın Türk sinemasına Avrupa kapılannı
açacağını söylediler.
Kerem Görsev, Trio Relaxing
Ppoject konseri
• Kültür Servisi - Kerem Görse\ Trio dördüncü
albümü içm Relexing Project konserleri turnesi
Istanbul'da başlıyor. Kerem Görse\, Can Kozlu. Eric
Revis'ten oluşan trio ilk konserini, ITÜ Sosyal
Hizmetler Koitesi 10. Yıl Kutlaması etkinlikleri
çerçevesinde 30 Ekim Perşembe günü 19.30'da İTÜ
Maçka G Amfısi'nde veriyor. Türk Nokta Net Bılgi
Hizmetleri Ltd. Şti, konserin sponsorluğunu
üstlendi. Konser biletleri Taksim, Suadiye,
Nişantaşı, Vakkorama'larda, AKM gişelerinde,
Maçka tTÜ Vakfı Merkezi'nde ve Beşiktaş Kabalcı
Kitabevi'nde satılıyor.
Nafız Çamlıbenn gözünden
doğa ve İstanbul
• Kültür Servisi - Nafız Çamlıbel'in otuz altıncı
kişisel resim sergisi dün Teşvikıye Galeri Oda'da
açıldı. 1934 yılında Selanik'te doğan Prof. Dr. Nafız
Çamlıbel. halen ders vermekte olduğu Yıldız
Üniversitesi'ndeki görevinin yanı sıra resim
çalışmalannı da sürdürüyor. Sanatçının kanşık
teknikle gerçekleştirdiği yaklaşık otuz yapıtının yer
alacağı sergi 25 Ekim tarihine dek sürecek. Serginin
ana teması doğa ve İstanbul. Galeri, pazar ve
pazartesi günleri hariç 12.00-19.00 saatleri arasında
gezilebilir.
11/lantey', yarm akşam AKM'de
• Kültür Servisi-
Ünlü piyano
virtüözü Holger
Mantey, Alman
Kültür Merkezi'nin
katkılanyla 15
Ekim çarşamba
akşamı saat
20.00'de Atatürk
Kültür Merkezi
Aziz Nesin
Sahnesi'nde bir
konser verecek.
1963 yılında Rügen
adasında doğan
Mantey, çok küçük
yaşlarda piyano
çalmaya ve 13
yaşında beste
yapmaya başladı. 80"li >ıllann başlannda da Doğu
Berlin'de klasik piyano eğitimıne başlayan Mantey,
o yıllarda serbest doğaçlamanın etkisi altındaki caz
çevreleriyle tanışma firsatı buldu. Bir kadın
pantomim sanatçısı ile olan çalışmalan, Mantey'in
kendi solo programını geliştirmesini sağladı.
Öğrenimini bitirdikten sonra Köln'e gitti. 1993
yılında 'Calaufa', 1996'da da 'Piano Total' isimli
albümlerini yayımladı. 1980'lerden bu yana Köln
Jazzhaus Festivali, Frankfurt Alman Caz Festivali.
Hindistan Jazzyatra Festivali gibi birçok festivale
katıldı. Turneleriyle Asya'nın güneyine kadar
uzanan Mantey, klasik müzik ve yeni müzik
arasındaki sınırlan yaratıcı bir biçimde sorgulamayı
başarmış ve farklı müzik çevTelerinin ilgisini kendi
müziğine çekebilmiştir.
^Kadınhk gururu,
saııatı ve sigaradan
ödün vermedi'
Kültür Servisi - Tıyatro
ve sınema sanatçısı Asu-
man Arsan'ın cenaze tö-
reni dün Hadi Çaman Ti-
yatrosu'nda gerçekleştiril-
dı. Şişli Camisi'nde düzen-
lenen törenin ardından Top-
kapı Aile Mezarlığı'na gö-
mülen .Arsan'ın cenaze tö-
renine ailesinin yanı sıra
Yasemin Yalçuı, SunaKes-
Idn, Selim Naşit İhas İl-
bey, IzzetGünay, Hadi Ça-
man. Ali PoyTazoğlu. Tun-
cay Özinel. Ayberk Atilla,
Kenan Işık, Erol Günay-
dın, Bilge Zobu, Mehmet
Esatoğlu. İhsan Devrim,
Hilmi Erdem, Volkan Se-
vercan gibi birçok tiyatro
ve sinema sanatçısı katıl-
dı.
Sanatçı dostlan duygu-
lannı şöyle dile getırdiler:
YASEMİN YALÇIN:
Onu anlatmak çok zor ama,
onunla yaşamak çok gü-
zeldi. Çocuğumdan bile
daha fazla gördüm onu. Bu
işe başladığımdan bu yana
tanıyorum kendisini. Onun-
la çalışmalarunız çok ke-
yifli geçerdi. Onu hep ara-
yacağım.
SELtM NAŞİT: Uzun
süren bir arkadaşlık ve hiç
kötü günleri olmayan ga-
yet güzel geçirilmiş bu 45
yıl içinde birbirimizin kal-
binı hiç kırmadık. Bu dö-
nem bızim kuşaktan çok
fazla insan öldü. Bazı in-
sanlann erken ölmelerine
üzülüyorum ve kızıyonım.
Asuman çok mücadeleciy-
di. Birlikte pek çok oyun-
da rol aldık. Sürahi Ha-
nım'm gelinine gelene dek
birçok önemli rol oynadı.
Türkiye'nin ilk ödül alan
sanatçılanndan binydi o.
Asuman, hayatında üç şey-
den taviz vermedi: Kadın-
lık gururu, sanatı ve siga-
ra. ilk iki sevgisi onu ya-
şattı ama üçüncüsü onu al-
dı götürdü.
HADİÇAIVL'VN: 30 yıl
süren bir dostluğumuz var.
Asuman Arsan, tıyatronun
gerçekten de temel taşıydı.
Bugün bir Adile Naşıt'in,
Nisa Serezli'nin yeri nasıl
doldurulamıyorsa onun da
yeri doldurulamaz. Büyük
bir kayıp. çok erken gitti.
İSMETAY: Benim için,
çalışarak yaşamını yitiren
herkes kutsaldır. Bizim gü-
zel arkadaşımız Asuman
da çok kutsal bir ınsandı,
çalışarak yaşamını yıtırdi,
benim için şehittir.
ALt POYRAZOĞLU:
Asuman Arsan ile 30 yılı
aşkın bir dostluğumuz var-
dı. Onu kaybettiğım için
üzülüyorum. Benı üzen di-
ğer bir şey de sanatçı cena-
zelerinde meslektaşlan onu
uğurlamaya gelıyorlar. an-
cak ömrünü yıllarca sanata
adamış bu insanlara son
yolculuklannda nedense
seyırcilerinden kimse gel-
miyor.