02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EKİM 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 1997 'Banş Ödülü', Yaşar Kemal'e Frankfiırt Kitap Fuan'nda pazar günü verilecek tn oııeıııüsı ogrencııerın odülu • Federal Almanya Cumhuriyeti Yaymcılar ve Kitapçılar Birliği'nin ' 1950 yılından bu yana verdiği 'Banş Ödülü'nün bu yılki sahibi Yaşar Kemal. İki yıl içinde 9 uluslararası ödül alan ünlü yazar, Upsala Üniversitesi öğrencilerinin verdiği ödülü hayatının en büyük ödülü olarak nitelendirdi. Kültür Servisi-"Bu kadar zulüm gör- meseydim daha iyi ya/ardım, bundan emjnim yüzde yüz. Acılarromanyazdı- nr, hikâye yazdınrdiyorlar. Nasıl yazdı- nrmış? Acüı adam roman mı yazar, hi- kâye mi yazar? Bu koşullar amnda yaz- mak. cehennemde yazmak gibi bir şey. Bütün hayatun böyle oJdu benim. Nâzım Hıkmet için de aynı şey geçerli. O da, bu kadar zulüm görmeseydi bütün dünya- dapatlardı." Bu sözler, Federal Alman- ya Cumhuriyeti Yayıncılar ve Kitapçı- lar Birliği'nin 1950'den itibaren verdi- ği Banş Ödülü'nün bu yılki sahibine, Ya- şar Kemal'e ait. Geleneksel olarak her yıl Fratıkfurt Ki- tap Fuan'nda \erilen 'Banş Ödülü', bu yıl da 19 Ekım tarihinde Frankfurt'taki Paulskirche'de yapılan bir törenle Yaşar Kemal'e venlecek. Değişik kültürler- deki okur ile yayıncı arasındaki iletişi- mi arttırmak ve bir köprü oluşturmak amacı güden ödül. 25 bin Alman Mar- kı tutannda. Adaylann vakıf üyeleri ta- rafından belirlendiği ödül, banş, insan- lık ve kültürler arasında iletişim için ça- lışan: edebi, sanatsal ya da bilimsel ya- pıtlany la banş düşüncesini destekleyen kişilere verilıyor. En büyük ödül öğrencilerinki İki yıl içinde toplam 9 uluslararası ödüle layık görülen Yaşar Kemal dün, ödülünü almak için Almanya'ya hare- ketinden önce, toplu yapıtlannı yayım- layan Adam Yayıncılık'ın düzenlediği basm toplantısına katıldı. Adam Yayın- lan'nın sahibi tnd Asena ve Nazar Bü- yüm'ün de katıldığı basın toplantısında aynca Yaşar Kemal "e bir plaket verildi. Yaşar Kemal, basın toplantısında, '1997 Banş Ödülü'nün kendisi için çok önem- If olduğunu. bu ödülü Nobel'e eşdeğer tuttuğunun söylendiğıni, oysa kendisi- nin mukayeseler yapmayı sevmediğini belırtti. "Ben büyük ödül, küçük ödül diyc ayırt edemem. Yalnız bir kez büyüködül aldığımı söyleyebiürim. Upsala Üniver- sitesi'nin ödülünü aldım bu yıL 30bin öğ- rencinin öğrenim gördüğü bu üniversi- tede. 800 öğrencinin oy birliği ile ödüle la- yık görüldüm. Bundan önce oybirliği ile hiç verilmemiş bu ödüL Bu benim haya- tımda alacağun en büyük ödUldü. Çün- kü 800 öğrencitarafindan verfldi." Bun- ca yıl birçok ödül aldığını fakat aldığı ve alacağı en büyük ödülün bu ödül ol- duğunu söyleyen Yaşar Kemal, "Bun- dan sonra eğer ilkokul öğrencüeri top- lanıp bir ödül veririerse o zaman bu ödül Adam Yayınlan Genel Sanat Yönetmeni Inci Asena, Yaşar Kemal ve Nazar Büyüm. (Fotograf: UĞUR DEMİR) 'Banş Ödülü' sahipleri1950-MaxTau 1951-Albert Schweitzer 1952-Romano Guardini 1953-Martin Buber 1954-CarlJ. Burckhart 1955-Hermann Hesse 1956-Reinhold Schneider 1957-ThorntonWilder 1958-Karl Jaspers 1959-ThedorHeuss 1960-VictorGollanez 1961-Sarvepalli Radhaknshnan 1962-Paul Tillich 1963-Carl Friedrich von Weizsacker 1964-Gabriel Marcel 1965-NellySachs 1966-Augustin Kardinal Bea 1966-W. A. Visser't Hooft 1967-Ernest Bloch 1968-Leopold Sedar Senghor 1969-Alexander Mitscherlich 1970-GunnarMyrdal 1970-AlvaMyrdal 1971 -Marion Grafin Dönhoff Max Tau-1950 Y. Menuhin-1979 Octavio Paz-1984 M. Vargas-1996 1972-JanuszKorczak 1973-TheClubofRome 1974-FrereRoger 1975-AlfredGrosser 1976-MaxFrisch 1977-Leszek Kolakovvski 1978-AstridLindgen 1979-Yehudi Menuhin 1980-ErnostoCardenal ''•''• 1981-Levv Kopelew 1982-George F. Kennan 1983-ManesSperber 1984-Octavio Paz 1985-TeddyKollek 1986-Wladyslaw Bartoszewskı 1987-HansJonas 1988-SiegfriedLenz 1989-VaclavHavel 1990-Karl Dedecius 1991-GyörgyKonrad 1992-AmosOz 1993-Friedrich Schorlemmer 1994-Jorge Semprun 1995-Annemarie Schimmel 1996-Mario Vargas Llosa 1997-Yaşar Kemal onu geçer" diyor. 'Banş Ödülü'nün gerçekten önemli bir ödül olduğunu. çünkü dünyanm en bü- yük kitap fiıarlanndan biri olan Frank- furt Kitap Fuan'nda verilen bu ödülün 1950'den bu yana çizgisini koruduğu- nu belirten Kemal, bugüne kadar veri- len ödülleri kazananlara kimsenin itiraz etmediğini de vurguladı. Fransız. Alman ve Italyan televızyon- lannın ödülü birinci ya da ikinci haber olarak verdiğıne değinen Yaşar Kemal, bu ödül dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sû- leyman Demirerden herhangi bir kutla- ma mesajı almadığını, çünkü kendisinin de onu Cumhurbaşkanı olduğu zaman aramadığını belirtti. "Bu ödül, büyük bir ödül. Benim de- gerimdendahaçok dünyadaverilen ödül- ler içinde önemli bir ödül olması onu da- ha önemli kılıyor. Ben sözlü edebiyattan yazıb edebiyatageçmiş bir adamım. Ede- biyatımın kaynağı önce Türk halk ede- biyatı, Türk halk dilidir. Ben bu dilden bir roman dili yaratmaya çanştun. Bu be- nim için çok önemli oidu. Sözlü edebi- yattan roman diline geçmek hem çok kolay, hem çok zordur. Bilincine varma- dan. bir roman dili yaratmadan zaten ro- man yanlamaz. Sanıyorum benim ku- şağım bir roman ve hikâye dili yarattL" Kuytuda edebiyat, aykın dil Türk edebıyatının çok kuytuda kalmış bir edebiyat, dilimizin çok aykın bir dil olduğunu ifade eden Kemal, bu yüzden yazarlanmızın dünya dillerine çok zor çevrildiğini, fakat kendisinin en büyük talihinin kıtaplannm çevrilme imkânı- na sahip olması olarak değerlendirdi. 17 kitabının çeşitli dünya dillerine çev- rildiğini söyleyen Yaşar Kemal, SaitFa- ik'in böyle bir imkânının olmamasııu bü- yük bir eksiklik olarak nitelendirdi. "SaikFaikbugündünyadayetişmiş 20. yy'daki en büyük hikâyecilerden biri- dir. Saik Faik'i Türkive'dc okumuş olan eteştirmenler de bunu söyiüyor. Saik Fa- ik'in dünya diUerine çcvrilmemiş olma- sı büyük bir şanssızlıktır. Orhan Ke- mal'in kitaplanyla bir süre ben uğraş- üm. Ama yaşayan bir yazann çevrilme- si daha verimli oluyor, bu yüzden pek iyi olmadı. Bir yazann yurtdışındaki yayı- nevlerince basılması için \eni kitaplan olması gerek. Büyükbir edebiyaOn adam- lanyız biz, temeümiz çok büyük. Yunus Emre'den Dadaloğlu'na» daha birçok isim sayabiliriz." Bu ödülün önemli bir ödül olduğuna değinen Yaşar Kemal. Türk dılinde ya- zan yazarlanmızın da çok ıyı yazarlar olduğunu, onlann da dünya dillerine çevrildiği takdırde yüzde yüz ses geti- receklerinden emin olduğunu belirten Ya- şar Kemal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ünlü bir Alman gazetesi, 'Neden bir başka Türk yazan ünlü olmadı' diye bir soru sordu. Ben de kapalı bir ülke oldu- ğumuzu. dilimizin a\ kın bir dil olduğu- nu ve dilimize olan ilginin az olduğunu söyledim. Örneğin Saik Faik çapuıda bir çevirmen yok ki Saik Faik'i çevirsin. Saik Faik çok zordur. O baştan aşagı şi- irdir. Onu çevirmek, onun tadına başka bir dilde varmak çok zordur. Benim ki- taplanmda ise başka bir durum söz ko- nusu. Benim kitaplanmın ana konusu vardır. Ne kadar giderse gitsin ana dil- deki konu kalabiür. Ama Saik Faik'in çe- virisi çok zordur." O bir yıldız kümesidir Yaşar Kemal'e duyduklan bu onurun simgesi olarak hazırlanan anı plaketini Yaşar Kemal'e veren Adam Yayınlan Ge- nel Yönetmeni înci Asena. "Butoplan- h benim için bir teşekkür toplantısı. Yaşar Kemal'e, var olduğu için, kendisi olduğu için teşekkür ediyonım. Yaşar Kemal De aynızaman dilimini pav laşbğun için, aynı toprakparçasnu pa\1aşüğım için gurur duyuyorum" dedi. Adam Yayın- lan adına konuşan Nazar Büyüm, "Ona çağdaş Homeros diyenler de var, onu Tolstoy'a, Stendhal'a benzetenler de. 19.- 20. yüzyıl büyük Rus-Fransız-In- giliz roman geleneğinin onda sürdüğünü söyleyenler de çok. Kendisi ise Faulk- ner'isever" dedı. Büyüm, Yaşar Kemal'in destancı ol- duğunu, çünkü Anadolu'nun yenik ve muzaffer, zayıf ve güçlü, yüz karası ve yüz akı serüvenlerini, büyük halk des- tanlannın dili ve geleneğiyle. bize ve geleceğe aktarmak için sanki özel olarak üretilmış, yaratılmış olduğunu vurguladı. Yaşar Kemal'i gökyüzündeki yıldızlar- dan, takımyıldızına benzeten Büyüm, "O bir yıldız değü. bir yıküz kümesidir çünkü. Hangisi derseniz, ben büyük yazanmızı Büyükayı'ya benzetirim. Şek- li şemaili benzer, güven ve huzur ver- mesi benzer.yohımuzu bufanaktayardnn- cı olması benzer" dedı. YusefLateef & Adam Rudolph's Moving Pictures ve Egberto Gismonti Trio bu akşam CRR'de Gökgürültüsünden etkileniyor \ Kınlgan ama enerjik ritimlerKültür Servisi - 18 Ekim'e dek sürecek olan Akbank 7. Caz Festivali, konserlerin yanı sıra Aksanat'ta düzenlediği seminer- lerle de gelen sanatçılarla caz- severleri bir araya getiriyor. Festival kapsamında yann ve çarşamba günü CRR'de Adam Rudolph'la konser verecek olan Yusef Lateef 40 yılı aşkın süre- dir sahnede. Seminerde cazsever- len 'pamuktarialanna' dek uza- nan bir yolculuğa çıkaran sanat- çı, Afrikalılar'ın Amerika'ya geldikten sonra kendi dillerinden, kültürlerinden ve müziklerin- den uzak kaldıklannı, ancak bir süre sonra müzik aletlerini elle- rine alarak kendi yorumlanyla bu müziğin temellerini attıklannı belirtiyor. *Jazz' yerine 'Afro- Amerikan' terimini kullanmayı tercih eden Lateef. yaptığı mü- ziğin doğallıktan, içinden gelen her şeyi olduğu gibi dışa vur- maktan kaynakJandığını dile ge- tiriyor. 'Afro-Amerikan' müzik- te, müzisyenin tekniğini kendi- sinin yaratabileceğini, bunun için de doğada var olan her ses- ten yararlanması gerektiğini söy- lüyor. Lateef'i en çok etkileyen YusefLateeTin konserisaat21JO'da.(Fotograf: UĞUR DEMlR) ses 'gök gürültü- sü'. Müziğini ge- liştirmek adına do- ğal dışavurum yöntemlerini ya- kalamaya çalıştı- ğını, uzun bir süreden ben, et- kilenmemek için başka müzik- leri dinlemediğini vurguluyor. 1947 yılında New York'a git- tikten sonra Dizzy Gillespie, CharlesMingus,CannonbaD Ad- dertey ile çalışan sanatçı, akade- mik kariyerini de sürdürerek do- çentliğe kadar yükseldi. ABD'deki eğitmenlik görevi- ni sürdürüyor. Müziğin yanı sı- ra felsefeyle de ilgilenen sanat- çının kısa öykü ve felsefe kitap- lan var. Saksofon, flüt shenai ve bambu flüt gibi çeşitli enstrü- manlar çalan sanatçı, 1950'liyıl- larda obua ve 7-Up gibi 'muh- tefif çalgılar ve egzorik deneme- lerle, John Coltrane gibi müzis- yenleri de etkiledi. 'PartOfThe Search' adh albümünden sonra çeşitli kabilelerin müziklerini inceleyerek yeni bir albüm oluş- turan sanatçı, bu çalışmasıyla 'Grammy Odülü" ve 1988'de 'En İyi New Age Kayıt' ödülünü kazandı. Değişik müzik ve fı- kirlere olan ilgisiyle tanınan sa- natçı müzisyenliğe bakış açısı- ru şu sözlerle dile getiriyor "E^er hep kcndini tekrariayacaksan, müzisyen olmanın anlamı ne- dir?" Lateef ve Adam Ru- dolph'un (el vurmalı çalgılar, bendir, kalimba, dümbelek, did- jeridoo) birlikte verecekleri kon- seıde, sanatçılara Ralph Jones(al- to ve C flüt, bas klarnet, sakso- fon, ney, piyano) ve Hamid Dra- ke (davul, tabla, kongas) eşlik edecekler. Kültür Servisi - Brezilyalı gıtar ve piyano virtüözü Egberto Gismonti, Akbank 7. Caz Festivali kapsamında bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser verecek. Sanatçınm kendi adını verdiği ve bas'ta Jose Assumpcao, gitarda da Fernando Ribeiro Carneiro'dan oluşan grubu 'Egberto Gismonti Trio'nun • konseri saat 18.30'da başlayacak. Gismonti, 1947 yılında Brezilya'da doğdu. Müzik yaşamına 6 yaşında piyano çalarak başladı. 15 yıl klasik müzik eğitimi gördükten sonra Paris'e gitti ve burada çalışmalannı Nadia Boulanger ve bestecı Jean Baralaque ile sürdürdü. Debussy, Ravel ve Stravinsky'nin müzikleri konusunda uzman olan Baralaque, tüm birikimini Gismonti ile paylaştı. Brezilya'ya döndüğünde vermeye başladığı eserler, artık klasik müzik yelpazesinin dışında bir yerlerde tanımlanıyordu. 70'li yıllarda müziğini. pıyanodan ilk önce 6, daha sonra da 8 telli gitara taşıdı. Zil. ses, flüt, sho, kalimbas gibi farldı enstrümanlarla müzikte yeni arayışlara yöneldi. tlk ECM kaydı 'Dance Das Cabecas' ve INana Vasconcelos ile yaptığı düet 1977'de Stereo Review tarafindan yılın albümü seçildi. 'Sol Do Meio Dia' isimli çalışmasını ise bir Egberto Gismonti Trio'nun konseri bu akşam 18.30'da. süre beraber yaşadığı Amazon'daki Xingu Kızılderililerine ithaf etti. Gismonti'nin 1979 yılında çıkardığı albümü 'Magfco'da basçı Charlie Haden ve saksofoncu Jan Garbarek de yer aldılar. Gismonti aynı yıl Berlin Caz Festivah'ne katıldı ve 'Folksong' adh ikinci bir Magico albüm çıkardı. 1981 yılında çıktığı turnede Haden ve Garbarek yine Gismonti ile birlikteydıler. Brezilyalı grup Academia De Dancas ile çıkardığı çift diskli albümde grup üyeleri saksofoncu ve flütçü Mauro Senise. basçı Zeca Assumpcao ve davulcu Nene ile farklı eserler yarattı. 'ZigZag' albümünün tamtımı için Yeni Zelanda. Avustralya, Almanya. Danimarka. Norveç, Fransa, İngiltere ve Ispanya'yı kapsayan başanlı bir turne gerçekleştirdi. Eserlerinde Batı Avrupa müziği ile Brezilya müziğinin sentezini yapan Gismonti, Vdla-Lobos. Baden Pttwell ve Joa Gilberto gibi müzisyenlere paralel bir yol izliyor. Kınlgan ve incelikli ritmleri, aynı zamanda büyük bir enerjiyi de içlerinde banndınyor. 'Eşkıya' Almanya'da • Kültür Servisi - Türk sinemasının son yıllarda verdiği en önemli yapıtlardan biri olarak kabul edilen 'Eşkıya', 16 Ekim'den başlayarak Almanya'nın 26 kentindeki 31 sinemada gösterime giriyor. Constantin film şirketi tarafindan uluslararası pazara sunulan 'Eşkıya', bugüne dek Avrupa'da dağıtıma giren ilk Türk filmi. Filmin Berlin"deki Buhne Wıen sinemasında yapılan galasında başrol oyunculan Şener Şen. Uğur Yücel, yönetmen Yavuz Turgul ve Berlın Başkonsolosu Rıza Erkmenoğlu hazır bulundular. Şen ve Yücel, 'Eşkıya'nın Türk sinemasına Avrupa kapılannı açacağını söylediler. Kerem Görsev, Trio Relaxing Ppoject konseri • Kültür Servisi - Kerem Görse\ Trio dördüncü albümü içm Relexing Project konserleri turnesi Istanbul'da başlıyor. Kerem Görse\, Can Kozlu. Eric Revis'ten oluşan trio ilk konserini, ITÜ Sosyal Hizmetler Koitesi 10. Yıl Kutlaması etkinlikleri çerçevesinde 30 Ekim Perşembe günü 19.30'da İTÜ Maçka G Amfısi'nde veriyor. Türk Nokta Net Bılgi Hizmetleri Ltd. Şti, konserin sponsorluğunu üstlendi. Konser biletleri Taksim, Suadiye, Nişantaşı, Vakkorama'larda, AKM gişelerinde, Maçka tTÜ Vakfı Merkezi'nde ve Beşiktaş Kabalcı Kitabevi'nde satılıyor. Nafız Çamlıbenn gözünden doğa ve İstanbul • Kültür Servisi - Nafız Çamlıbel'in otuz altıncı kişisel resim sergisi dün Teşvikıye Galeri Oda'da açıldı. 1934 yılında Selanik'te doğan Prof. Dr. Nafız Çamlıbel. halen ders vermekte olduğu Yıldız Üniversitesi'ndeki görevinin yanı sıra resim çalışmalannı da sürdürüyor. Sanatçının kanşık teknikle gerçekleştirdiği yaklaşık otuz yapıtının yer alacağı sergi 25 Ekim tarihine dek sürecek. Serginin ana teması doğa ve İstanbul. Galeri, pazar ve pazartesi günleri hariç 12.00-19.00 saatleri arasında gezilebilir. 11/lantey', yarm akşam AKM'de • Kültür Servisi- Ünlü piyano virtüözü Holger Mantey, Alman Kültür Merkezi'nin katkılanyla 15 Ekim çarşamba akşamı saat 20.00'de Atatürk Kültür Merkezi Aziz Nesin Sahnesi'nde bir konser verecek. 1963 yılında Rügen adasında doğan Mantey, çok küçük yaşlarda piyano çalmaya ve 13 yaşında beste yapmaya başladı. 80"li >ıllann başlannda da Doğu Berlin'de klasik piyano eğitimıne başlayan Mantey, o yıllarda serbest doğaçlamanın etkisi altındaki caz çevreleriyle tanışma firsatı buldu. Bir kadın pantomim sanatçısı ile olan çalışmalan, Mantey'in kendi solo programını geliştirmesini sağladı. Öğrenimini bitirdikten sonra Köln'e gitti. 1993 yılında 'Calaufa', 1996'da da 'Piano Total' isimli albümlerini yayımladı. 1980'lerden bu yana Köln Jazzhaus Festivali, Frankfurt Alman Caz Festivali. Hindistan Jazzyatra Festivali gibi birçok festivale katıldı. Turneleriyle Asya'nın güneyine kadar uzanan Mantey, klasik müzik ve yeni müzik arasındaki sınırlan yaratıcı bir biçimde sorgulamayı başarmış ve farklı müzik çevTelerinin ilgisini kendi müziğine çekebilmiştir. ^Kadınhk gururu, saııatı ve sigaradan ödün vermedi' Kültür Servisi - Tıyatro ve sınema sanatçısı Asu- man Arsan'ın cenaze tö- reni dün Hadi Çaman Ti- yatrosu'nda gerçekleştiril- dı. Şişli Camisi'nde düzen- lenen törenin ardından Top- kapı Aile Mezarlığı'na gö- mülen .Arsan'ın cenaze tö- renine ailesinin yanı sıra Yasemin Yalçuı, SunaKes- Idn, Selim Naşit İhas İl- bey, IzzetGünay, Hadi Ça- man. Ali PoyTazoğlu. Tun- cay Özinel. Ayberk Atilla, Kenan Işık, Erol Günay- dın, Bilge Zobu, Mehmet Esatoğlu. İhsan Devrim, Hilmi Erdem, Volkan Se- vercan gibi birçok tiyatro ve sinema sanatçısı katıl- dı. Sanatçı dostlan duygu- lannı şöyle dile getırdiler: YASEMİN YALÇIN: Onu anlatmak çok zor ama, onunla yaşamak çok gü- zeldi. Çocuğumdan bile daha fazla gördüm onu. Bu işe başladığımdan bu yana tanıyorum kendisini. Onun- la çalışmalarunız çok ke- yifli geçerdi. Onu hep ara- yacağım. SELtM NAŞİT: Uzun süren bir arkadaşlık ve hiç kötü günleri olmayan ga- yet güzel geçirilmiş bu 45 yıl içinde birbirimizin kal- binı hiç kırmadık. Bu dö- nem bızim kuşaktan çok fazla insan öldü. Bazı in- sanlann erken ölmelerine üzülüyorum ve kızıyonım. Asuman çok mücadeleciy- di. Birlikte pek çok oyun- da rol aldık. Sürahi Ha- nım'm gelinine gelene dek birçok önemli rol oynadı. Türkiye'nin ilk ödül alan sanatçılanndan binydi o. Asuman, hayatında üç şey- den taviz vermedi: Kadın- lık gururu, sanatı ve siga- ra. ilk iki sevgisi onu ya- şattı ama üçüncüsü onu al- dı götürdü. HADİÇAIVL'VN: 30 yıl süren bir dostluğumuz var. Asuman Arsan, tıyatronun gerçekten de temel taşıydı. Bugün bir Adile Naşıt'in, Nisa Serezli'nin yeri nasıl doldurulamıyorsa onun da yeri doldurulamaz. Büyük bir kayıp. çok erken gitti. İSMETAY: Benim için, çalışarak yaşamını yitiren herkes kutsaldır. Bizim gü- zel arkadaşımız Asuman da çok kutsal bir ınsandı, çalışarak yaşamını yıtırdi, benim için şehittir. ALt POYRAZOĞLU: Asuman Arsan ile 30 yılı aşkın bir dostluğumuz var- dı. Onu kaybettiğım için üzülüyorum. Benı üzen di- ğer bir şey de sanatçı cena- zelerinde meslektaşlan onu uğurlamaya gelıyorlar. an- cak ömrünü yıllarca sanata adamış bu insanlara son yolculuklannda nedense seyırcilerinden kimse gel- miyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle