25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1.4 EKİM 1997 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAM 15 rstanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manısa Aydın Denızli Y Y Y Y Y Y Y Y 23 20 24 23 26 27 27 27 Zonguldak Y 24 Antalya Sınop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehır Konya Sıvas Y PB PB PB Y Y Y PB 2b 26 27 26 24 25 23 23 Adana PB 30 26 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van PB A A A A PB PB 27 28 29 29 29 16 18 PB 15 Yurdun batı kesımlen parçalı yer yer çok bulutlu, Maımara, _. , Ege, Batı Karadeniz, u s t 0 . Batı Akdeniz ve Iç Helsinki Anadolu'nun batısı Stockholm yağışlı, ötekı yerler az Londra Ege'de yer yer etkili oruksel oimak üzere sağanak Pans vegökgürültülüsağa- Bonn nak şekhnde olacak. M û n ı h Y 11 Mılano Y 20 ASYA Moskova 16 Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire PB PB PB PB PB Y A 30 26 28 22 21 24 36 Şam 35 Parçaiı bulutlu SHSİI B u l u t i u k ÇOK buluttu . Yağmurlu Karlı . Gok gurijftûlü G L O N C E L CÜVEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada altında "bir şeyler yatıyor". Çeteler.. kumarhanelerden silah kaçakçılığı- na uzanan çeşitli olaylar... Laf bol! Ama öne sürülen savların gerçek yanlarını aydınlatan "hiçbirşeyortadayok". Sonuç sı- fır! _ Ülkemiz böyle bir ülke. '.- Susurluk olayının içeriğinde yatan gerçek- ferin nıçin meydana çıkanlamadığını irdeleme- ye kalkışmak, bir çeşit suçlu olmaya benziyor. Zıra, takkeli bir iktidar geliyor, soruşturma ye- rine araştırma talimatı verip, işi askıya alabili- yor. Rejimi selamete, yolsuzluklan, devlete be- fa olmuş çeteleri ortaya çıkaracağı öngörüşü ile iktidar olan sonuncu hükümet, geçmiş ik- tidann sonjşturma açmadığını öne sürerek so- rumluluğu üzerinden atıyor. . Susurluk, yavaş yavaş kargaşa ortamına iti- liyor. Kargaşanın bir nedenı; belki de başlıcası Başbakanımızın söylediklerinde medyamızın dayazdıklarında "tutarlıktan uzak" olmalan... ' Once Başbakanımız Mesırt Yılmaz'ın söy- lemlerindekı ıçerikaçısından "bir öyle bir böy- le" öğelere bir göz atalım: Taze örnek; Yılmaz. Avrupalıları AB'ye üye- liğimız konusunda "ikna edebilmek için" Strasbourg'a gidiyor. Tabii, özel uçağına med- yadan özenle "seçilmiş gazetecileri" alıyor. Giderken "havada basın toplantısı" yapıyor, dönerken "seçilmiş" aynı kadronun Susurluk sorulanna yanıt veriyor. Strasbourg'a giderken nedeni ve amacı an- laşılamayan bir açıklama yapıyor: Genelkur- may Başkanı'nın Susurluk'un üzerine "sonu- na kadar gidilmesini" istediği haberini veriyor. Aynı konuşmada, 3-4 güne kadar Susur- luk'la ilgili "çok önemli açıklamalar" yap\\aca- ğını söylüyor. Mersin'e mi tersine mi? Strasbourg dönüşü; Başbakan'ın "zaman kavramında" degişiklik var. Bu kez Susurluk soruşturmasında çerçevenin tamamlandığı- nı, "15 gün sonra" süper müfettış Kutlu Sa- vaş'ın "olabildiği ölçüde esrarperdesiniaça- cağı sanılan raporunu" vereceğini bildiriyor. Oysa, Başbakanımız Yılmaz, -Fikri Sağ- lar'ın üzerinde haklı olarak durduğu gibi- ikti- dara -son- gelişınin ilk günleri, Susurluk ola- yının "iki ay içinde aydınlanacağını" öne sü- rüyordu. .,, .„ .ntkiltJ1 . "Başbakanımızdan yarın öbürgün yeni bir olasılık çıkmazsa.. son açıklamalarına göre Susurluk'un üzerindeki örtünün kalkacağını beklemeyelim. Ucundan, kenarından, köşe- sinden Susurluk skandalını anımsamakla ye- tineceğız galiba. Ya medya, medya!.. Başlı başına bir âlem. Özel uçaktaki "seçilmiş gazeteciler"\n Susur- luk'la ilgili aynı sorulanna Başbakan'ın verdi- ği yanıtlar "değişik". Böyle bir izlenim alınıyor. Sabah'taki -M. Ali Birand'ın- haber başlı- ğına göre; "Yılmaz'dan ipucu. Çiller iması. Yılmaz, Susurluk'un ucunun DYP liderine uzandığını 'tarif etti". Haber metninde Çiller bağlantısını Yılmaz "reddetmekten kesinlikle kaçındı" diyor. Onemli bir vurgulama. Hürriyet: Son yılların başanh gazetecilerin- den Muharrem Sankaya; haberinde, Susur- luk'la Şaibe Hanım'ın ilgisini yedi soruyla sap- tamaya çalışıyor ve Yılmaz'ın yedi soruyu ce- vaplamadığını -ama yorumsuz- yazıyor. Bu iki haber, aynı uçakta, hemen hemen eşzamanlarda iki gazetecinin Yılmaz'layaptı- ğı konuşmadan sonra yazılıyor. Bu çelişkili durum, kimi olasılıklan akla ge- tiriyor. Örneğin, Başbakan Yılmaz'ın iki gaze- teciye ayrı havalar çaldığı gibi bir sonuç veri- yor. Ya da küçük, özel uçakta birbiriyle diz dize oturan iki gazetecimizin aynı konuda değişik notlar aldıkları ya da izlenim edindiklerı gibi bir manzara ortaya çıkıyor. Başbakan Yardımcımız Bülent Ecevit ise daha değişik bir havada; Bir yandan Yılmaz'ı kırmak istemiyor, öte yandan gerçeklerden kaçamıyor ve "soruşturma kanallannda tıka- nıklık var" dıyor. Böylece belki de hükümete bir mazeret buluyor. Bizde böyle olur soruşturma dediğin deyip geçelim mi? Kısa... Kısa... Kısa... Muazzez Abacı'nın doktoru Prof. Dr. Kutay kir. sanatçının durumunun hızla düzeldiğini ve yoğun bakım ekıbıyle sohbet ettiğini açıkladı. • Adalet Bakanı tMtan Sungurlu. kızkardeşi Ayhan Özer'in eşi Mehmet Özer'in Şişli Camisi'ndeki ceaaze törenine kaüldı. • Eğıtım-Sen Istanbul 2 No'lu Şubesı, Emek ve Olkede Gündem gazetelennın Diyarbakır'a sokulmamasını kınadı. • Hepatit B'ye bagb olarak karaciger komasına giren Kim Dergisi Yazıişieri Müdürii Nurcan Çakıroğlu'nuıı durumunun kötüye gittiği belirtildi. • Geçen hafta törenle Liberal Demokrat Parti'ye (LDPl katılan Maral Öztekin. Başkanlık Divanı'nın son yaptığı toplantıda aldığı kararla Parti Genel Sekreterliği'ne getirildı. • Basın Konseyi "Fi-Ha Fikri 1 r Ajansı Tanıtırn, Yayıncıhk ve Ticaret AŞ adı alnnda bir şirket kuru>or. • Istanbul'a yapılan ilk cami olma özelliğine sahip 1200 yıllık Arap Camisi'nde önceki gece çıkan yangın ıtfaiyenın müdahalesıyle kısa sürede söndürüldü. • Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçu, ölfiınünün 24. yılında Bodrum'da aruldı. Ankara'dan diplomatik atakH Baştarafı 1. Sayfada ABD Dışişleri Bakanı Madeleine AJbright geçen hafta ortasında düzen- lediği basın toplantısıyla, aralannda P- KK'yle DHKP-C'nin'de yer aldığı ço- ğunluğu Ortadoğu kökenlı 30 örgütün, ülkesı tarafindan "resmen teröristörgût olarak kabuledildiğini" açıklamıştı. Te- rörle mücadelede "ülkesinin kararlıol- duğunu" dile getıren Albnght söz ko- nusu terör örgütlerıne ABD'den "para ve sUah yardımı yapan ya da herhangi bir şekilde destek sağlayanlann ceza- landınlacağını" duyurmuştu. Türki- ye'nin Washington Büyükelçiliği, Clin- ton yönetiminin attığı adımdan hemen sonra ABD Dışişleri BakanlığVna. te- rör örgütü PKK'nin Avrupa ülkelerin- de olduğu gibi çeşitli adlar altında ABD'de de bürolar açtığını ve faaliyet gösterdiğini belgeleyen bilgılerulaştır- dı. Elçiük yetkılıleri, ABD Dışışleri'ne daha önceleri de sunduklan bilgılerde, Washington'da dört yılı aşkın bir süre önce faaliyete geçen "Ajnerikan-Kürt Enformasyon ŞebekesT adlı kuruluşun. terör örgütû PKK'ye hizmet ettiğini an- lattilar. Türk diplomatlan, ABD'den. yeni yûrürlüğe giren "Terörle Mücade- leYasası" gereği. söz konusu kuruluşun yöneticileri hakkında "işlenı yapdmash- nı'* talep ettıler. Türk diplomatlan, ABD Dışişle- ri'ndeki muhataplanna. PKK'nin Ame- rika'da da "örgütiendiğini" ve "feali- yette bulunduğunu" belırterek Türki- ye'nin PKK'ye destek verenler hakkın- da vakit geçirmeksızin "işjem yapUma- sını bekkdiğini" söylediler. "Amerikan-Kürt Enformasyon Şe- bekesi", Türkiye'nin, "PKK'nin büro- su"7 olarak Amerika"nın dikkatine sun- duğu ilk kuruluş oldu. Clinton yöneti- mine "Amerikan-Kûrt Enformasyon Şebekesi" hakkında sunulan dosyalar- da. PKK lideri AbduDah Öcalan'ın söz konusu kuruluş ıçin "Amerika'daki ku- ruiuşumuz. temsilciliğimiz" dediğine ilişkin açıklama da yer alıyor. Anka- ra'nın.a PKK'ninyönetkilerinden''ol- dugunu söyledığı kuruluşun başındaki "KaniGulam" takmaadlı Abdülgaffar Güudüz, geçen yıl sahte bilgilerle pa- saport almak, çeşitli kimlik kartlan dü- zenletmek ve eğitim kredileri edinmek gibi suçlardan tutuklanmış, mahkeme- ye çıkanlmıştı. Bir süre tutuklu kalan Gulam, Rum ve Ermeni lobilerinin Kongre'de sözcü- lüğünü yapan bazı üyelerle kilisenin desteği sonucu serbest bırakılmıştı. Türkiye'nin. Amerikan-Kürt Enfor- masyon Şebekesi'ne ilişkin son bilgile- n de içeren bir dosyayı Clinton yöneti- mine ilettiğı kaydedilirken ABD'li vet- kililerin, işbırliğınin "artünlacağınr ve söz konusu kuruluşun faaliyetlerinin ve göreviilerinin "yakından incelendi- ğini" söyledikleri belirlendi. ABD yönetimi daha önce Türki- ye'nin "Terörörgütû PKK'nin ktırulu- şu olan Amerikan-Kiirt Enfi)rmasyon Şebekesi'De karşı harekete geçilmeli, fa- aliyetleri ciddi bir şekflde incelenmeli" çağnsına sessiz kalmışu. Türkiye, -\BD yönetrmine yaptığı başvurularda kuru- luşun, ABD'de oturan Güneydoğulu vatandaşlardan para topladığını, bu pa- ralann PKK'ye göndenldiğini de dıle getirmışti. Kamuoyunda Ingilizce kı- saltılrruş haliyle "AKTN" diye bilinen (American Kurdish Infarmation Net- work) kuruluş, 1995 yılında, Kongre bınası önünde çadır kurup üstüne PKK bayTağı asmıştı. Kuruluşa destek verenler, Amerikan resmi makamlannın verdiği izinle ger- çekleştirdikleri eylemleri sırasmda ay- nca, PKK'nin siyası kanadı olan ERNK'nin amblemı basılı tişörtler, P- KK tak\ imlen ve ERNK rozetleri sat- mışlardı. Ankara, kuruluşun başındaki "Kani Gulam" takma adlı Abdülgaffar Gün- düzün PKK'nin yöneticilen arasında bulunduğunu da dile getirdiğı notalara \e üst düzey tüm girişimlere karşın bir sonuç alamamıştı. Gündüz, ABD'nin Terörle Mücadele Yasası'nın hayata ge- çırildiğinin açıklanmasından bir gün sonra da George Washington Oniversi- tesi'nde, "Türk dışpoBtikasına" ilişkin düzenlenen toplantıya katılmıştı. Teröristlerin ortadan kaldınlabilme- si için en önemli adımlardan birinin '^e- rorizmin gelişebiteceği alanlan azalt- mak" olduğunu bildıren Clintonyöne- timinin çıkardığı yeni yasanın içenği özetle şöyle; Nereden gelırse gelsin, ABD'de bir terörist örgüt yaranna para toplamak isteyenler cezaevine gönderi- lecek ve sınır dışı edilecek. ABD mali kuruluşlan, terör örgütlenne yönelik olarak ellerinde bulunan ya da kontrol- lerinde tuttuklan fonlan bloke edebile- cek ve yatınmlanna el koyabilecek. Türkiye, Kıbrıs için ABD'ye serüeşti • Baştarafı 1. Sayfada lamasına ilişkin görüşleriyle de Türk yetkilileri rahatsız etti. ABD'li diplo- mat. Güney Kıbns Rum Yönetimi ile Türkiye'nin tam üyelik görüşmeleri- nın eşzamanlı başlamasından yana ol- duklannı kaydetti. Cumhurbaşkanı Demirel, Holbrooke ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, adada bulunacak çözümün "adil veyaşayabi- lir ounası ve ileride bir çatışma tehJike- sini bünyesiiKİe taşımaması" gerekti- ğinı belirterek "Kıbns'm Türkiye fle ABD arasında bir sonın haline getiril- mesifevkaladeyanlıştır'' dedi. Demi- rel, şu görüşleri ıletti: *Kıbns,Türki- ye'nin ve YunanLstan'ın nzası olma- dan herhangi bir uluslararası teşkila- ta üyelik için müracaat edemez. Bu iti- barla, Kıbrıs Rum kesiminin tüm Kıb- nslılan temsil etmesi ve onlar adına AB ile üyelik müzakerelerine orurma- sı fevkalade yanlıştır. Türkiye, ulusla- rarası anlaşmalann ihlali anlamına ge- len bu davranıştan rahatsulık duy- maktadır." Holbrooke, Demirel'in sözlerine Dışişleri Bakanı tsmailCem ile görüş- mesinin ardından yanıt verdi. Kıb- ns'ın, Türkiye ve ABD arasında sorun yaratmasının söz konusu olmadığını kaydeden Holbrooke, "Ancak Türki- ye'nin adada oynayacağı önemli bir rol var. Orada Türk birlikleri bulunuyor. Adanın ktızeyinde Türk parası kulla- nılıyor. Türkiye'nin Kıbrıs üe ilgili önemli güvenlik ilişkisi bulunduğunun bilincindeyiz. Bi/ de bölgedeki gergin- liği minimuma indirmeye ve sorunu çözmeye kararüyız" dedi. Holbrooke, Yunanistan ve Güney Kıbns Rum kesiminin ortaklaşa dü- zenledikleri Nikiforos tatbıkatı ile il- gili bir soru üzerine, "Bunun, her ûl- kenin düzenlediği gibi bir tatbikat ol- duğunu, askeri tatbikatlaruı bölgede- ki gerginliği arttırmaması gerektiği" yanıtını verdi. Nikiforos veya Toros tatbikatını da para ve zaman kaybı ola- rak nitelendiren Holbrooke, "Ettmde oba tüm tatbikatian kaldınnm.Ancak tatbikat konusunda da fazla heyecan- lanmaya gerek yok. 20 yılunı bu tatbi- katlar konusunda harcadım. Benim görüşüme göre, bu konuda biraz fazla heyecanlanıyorsunuz*' diye konuştu. Türk hükümetinden edindıği pozi- tif yaklaşımı. ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'a ıleteceğinianla- tan Holbrooke, Kıbns Koordinatörü Tom MiBer'in da bugün Atina'ya ge- çerek Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos'la bir araya gele- ceğını bıldırdi. < BUGUN SAAT : 23.20 t/İ M Iffl1L1 O 00 o Anadolu uygarlıklarının özünden süzülen göz ka- maştırıcı bir belgesel: • Mücevher sanatının çağ- lar boyunca Anadolu'daki en seçkin örnekleri... • Çağdaş mücevher tasarımlarına esin veren Hitit, Frig, Urartu, Lidya, Roma, Bizans, Osmanlı Mücevherleri... G Ü N D E M MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada çok şey daha da netleşti. Sosyal devlet kavramının hakkını vermiş bir ülkede insanlar, devlet deyince tabii ki salt "ana" ya da "baba" kavramıyla yetinmeye- cektir. Tümünü içine alıp "yuva" diyecektir. Iskandinav ülkeleri, DSP lideri Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ıçin bir başka mem- leket sayılır. Ecevit, siyasetin evrensel deger- lerine ilişkin bir örnek vermek istese aklına ilk bu ülkelerdeki uygulamalar gelir. Ecevit'in, üç günlük Isveç ve Finlandiya ge- zisini ızlemek üzere bugün Stockholm'de, ya- nn Helsinki'deyiz. Hemen vurgulayalım, bu ülkeler bize göre değil. Politika konusunda deneyimsizler. Sanınm yetenekleri yok. Kime sordumsa, parti degiş- tirmiş tek parlamenter adı söyleyemedi. Bir partiyle siyaset mi olur? Öyle ki seçimde bir partiden aday olan ki- şi, sonraki seçimde bile parti değiştirmiyor- muş. Seçimlerde elde ettikleri zaferin de kıyme- tini bilmiyorlar. En taze örneği, öteki Iskandi- nav ülkesi Norveç'te. Geçen ay yapılan se- çimlerde birinciliği Sosyal Demokrat Işçi Par- tisi yüzde 35.1 oyla elde etti. Ona en yakın par- ti yüzde 25'leri bulmuyor. Doğal olan nedir? Sosyal demokratlann, "Yaşasın zaferbizim" deyip Oslo sokaklann- da solo yapmasıdır. Bu partinin lideri Torbjörn Jagland seçımden önce bir söz vermiş: "Oyumuz bir önceki seçimden düşük çıkar- sa, iktidardan çekiliriz." Yüzde 35.1'lik oran, önceki seçimden yüz- de 1.8 düşük. Ve Jagland sözünü anımsatıp "Oy oranımız düştü. Bu durumda hükümeti kuramam" diyor. Gökten çorba yağsa... Isveç'le devam edelim. Burası tam bizim DGM savcılarına göre. Nüfus 8.5 milyon, ör- güt üyesi on milyonun üzerinde. Her dört ki- şiden biri, birden fazla örgüte üye olduğu için nüfustan çok örgütlü kişi var. Bunlara nasıl davalar açılır "Aynı anda birden fazla örgüte üye olup devleti farklı kollardan kuşatmak." "Değişik görünümler altında paravan ör- gütler kurup devletiyanıltmak..." Hayali bilegüzel... Bizim bildiğimiz iktidar toplumsal örgütlere değil, tapusal hörgüçlere dayanır, Burada ör- gütlü insanlar çok olunca, iktidardaki sosyal demokratlann da birinci dayanağı sendikalar. Sosyal refahın yaygınlaştınlmasında dünyanın önde gelen ülkeleri arasmda yer alan Isveç'te işadamlarının en önemli zaaflanndan biri, sen- dikaları alt edememiş olmalan. Çalışanlann sendikalılık oranı yüzde 88. Bizimki de buna yakın. Sondaki nokta iki se- kizin arasında, o kadar... Sendikalar anlamsız bir uğraşın içine gir- mişler, eğitime de el atmışlar. Normal okulla- nn dışında ayrıca kurslar düzenleyip katkıda bulunuyoriar. Tüm bu zıtlaşmalann yanına raptiye koya- lım. Dünyadaki dcğişim, Isveç'i de etkiliyor. "Acaba devletin sosyal yanını biraz budasak m;" diye başlayıp kimi adımlar atmışlar. Bu ya- nını sonraya bırakalım. Bir başka durumun al- tını çizelim. Yabancı düşmanlığı, gizli-açık yanlarıyla tırmanışta. İki hinoğlu hin Isveçlı gazeteci, yabancı ad- la yüzün üzerinde mektupla iş başvurusu yap- mış. Istenen bütün özelliklere sahip olduklarını yazmış olmalarına karşın bir tek işveren on- larla görüşme isteminde bulunmamış. Işsizlik artınca... Zor oyunu bozuyor... Yazıyı, biriyaşamın "gerçeğine", öteki "gü- zelliğine" ilişkin iki Isveç atasözü ile noktala- yalım: "Gökten çorba yağsa, fakirin içecek kaşığı olmaz..." "Sevgi paslanmaz..." Ecevit'ten AB uyarısı 'Rıımlar Kıbns'ı temsil etmiyor' Nüfus cüzdanımı yıtirdim. Hükümsüzdür. SADIYE PtRtTLER ANKARA / STOCK- HOLM (Cumhuriyet) - Başbakan Yardımcısı Bü- lent Ecevit, Avrupa Bırli- ği'nin (AB) Kıbns Rum kesimiyle tam üyelik gö- rüşmelerine başlaması du- rumunda federasyon ka- pısının kapanacağını söy- ledi. Ecevit, AB'nin aralık ayında Lüksemburg'da yapacağı kritik zirve ön- cesinde başlatılan diplo- matik girişim kapsamında fsveç ve Finlandiya turu- na başladı. Hareketinden önce ABD'nin Kıbns Özel Temsilcisi Rkhard Holbrooke ile bir araya gelen Ecevit, Esenboğa Havalimanı'nda düzenle- diği basın toplantısında. Holbrooke'a, AB, Kıbns ve Türk-Yunan ilişkileri konusunda Türkiye'nin görüşlerini, sorunlann çö- zümü için önerilerinı ilet- tigini söyledi. Ecevit. Kıb- ns Rum kesiminin silah- lanmasmın ciddi sorunlar yarattığmı ifade ettiğini \aiigulayarak "Türki- ye'nin AB'>« tam üye ol- madan Kıbns Rum kesi- minin Kıbns'm tamamını temsil eder gibi AB'ye a- day üye olmasını kabul edemeyeceğimizi bildir- dik..\ksitakdirdeKKTC ile Türkiye'nin ilişkileri- nin daha da derinteştirile- ceğini ilettik" dedi. Ecevit, KKTC'mn ilhakı gibi bir amaç güdülmediğini söy- lediğini aktararak "İleride gerekirse Türklerle Rum- lar arasında federal birçö- züm bulunabilir. KKTC ile ilişkilerin derinieştiril- mesmin buna engel olma- yacağını söyledik" diye konuştu. Isveç'e giderken uçak- ta gazetecilerin iç ve dış politikaya yönelik sorula- nnı yanıtlayan Ecevit, " Kıbns Rum kesimi AB'ye üye olursa Türkiye Kıbns müzakerelerini donduracak mı" sorusu- nu "Zaten arük müzake- reye ihtiyaç kalmayacak. Ne tartşılacak? Feideras- yon kapısı kapanmış ola- cak" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle