27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
,1 EKİM 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yazarın ilginç 4ipotestosu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yazar Erol Anar, "Düşünceye Özgürlük" kitabınm toplatılmasını, balonlara bağladığı kıtabını "gökyüzüne bırakarak protesto etti. Kitabı toplatılan *VehakkmdaTCK'ninl59. maddesi uyannca 1 yıldan 6 jıla kadar hapis ıstemiyle Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce dava açılan lyazar Erol Anar, Yûksel Caddesi'nde Insan Haklan Anıtı önünde yaptığı gösteride "'Kitabımı savcılann ellennin ulaşamayacağı mavilildere •bırakıyorum" dedi. Gündüz talimatla ifade verdi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Aczmendi lideri Müslüm Gündüz; Fadime Şahın ve Nılgün Toklu'nun ırzma geçtiği iddıalan nedeniyle tstanbul ve Flazığ ağır ceza mahkemelerinde açılan davalar içın talimatla ifade verdi. Gündüz. burada yaptığı savunmada, "mafya- siyaset-Susurluk olaymı perdelemek' amacıyla suçlandığını öne sürdü. Güneydoğu raporu • Haber Merkezi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin çıkardığı. günlük Bızirn Gazete'de yayımlanan Dr. Şeref Ünal'ın Güneydoğu Raporu'nun üçüncü bölümiinde, demokratik bır hukuk devletınin ilkeleri ve insan haklanna saygı çerçe\ esınde terörle mücadele konusu irdelenıyor. "Milletlerarası Hukuk Açısından Güneydoğu Sorunu ve Terörle Mücadele" başhklı bu geniş araştırmanın tam metni bugünden itibaren yayımlanmaya başlayacak. Bayındıp'm düzeltmesi • tstanbul Haber Servisi - lstanbul Eczacı Odası K_ongresi seçimlerinı kaybeden ldealist Eczacılar Derneği Başkanı Nezih Ba\ındırvgazetemızin 27 fcyiüî r397Cumartesi günkü sayısında yer alan haberde grubu için kullanılan "Islami görüş destekli" nıtelemesinın yanlış olduğunu belirtti. Bayındır. yazılı açıklamasında, ldealist Eczacılar"ın Atatürk ilke ve inkılaplannın çizdiği yoldan sapmadan yola devam ettiğini vurguladı. Köstebek davası bugün• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na ait bazı bilgi ve belgelerin sızdınldığı iddiasıyla açılan "köstebek' davasının ikinci duruşması bugün yapılacak. Duruşmada. eski Emniyet Genel Müdürü Kemal Çelik, eski Emniyet Genel Müdürlüğü tstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tstihbarat Dairesi"nde görevli Binbaşı Mehmet Aygüner ile Yüzbaşı Hakan Pelit'in de aralannda bulunduğu çok sayıda üst düzey görevlinin tanık olarak dinlenmesi beklenıyor. Karaca'ya ceza • tstanbul Haber Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Emin Karaca. Alman yazar Leo A. Müller'in "Gladio" adlı kitabını Türkçeye çevirdiği ve kitap hakkında yazdığı önsözde "böTücülük propagandası yaptığı' gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapis ve 700 bin lira para cezasına çarptınldı. Açıklama • Haber Merkezi- Muradiye Kültür Vakfı Vekili Avukat Mahmut Özbay, gazetemizin 27 Eylül 1997tanhli sayısmda yayımlanan "Gökçek inceleniyor" başlıklı haberde belirtilen Tayfur Proje Ltd. Şti'nin Muradiye Kültür Vakfı "na ait olduğu ifadesinin yanlış olduğunu belirtti. Bu durumun yasalara aykın olduğunu vurgulayan Ozbay. "Dolayısıyla müvekkılımin ne bu şirketle ne de belediyenın ihaleleri ile ilgisi bulunmamaktadır" dedi. Ecevit: Bir yüksek yargı üyesi bana, olayı çözmenin zor olduğunu söyledi 'Yargı Sıısıırlıık'tan umutsuz'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Vekili Bülent Ecevit. Susurluk ve benzen skandallann çözülmesi konusun- da yargıçlann umutsuz olduğunu belirte- rek. "Bir yüksek yargı üyesi. kendilerine bilgi akışını sağla> acak rüm kanaüann ka- palı olduğunu anlattı. Bize göre, >argı ba- ğunsızlaştırümah, denetim kurumlan özerkleştirilmeli. adli zabıta kurulmalı- dır" dedi. Ecevit, irticayla mücadelede yasal önlemlerden çok siyasal adımlann daha etkın olacağını söyledi. Çin Halk Cumhuriyeti'nin ulusal günü nedeniyle verilen kokteylde Cumhuri- yet ve Milliyet'in sorulannı yanıtlayan Ecevit. Meclıs'ın açılmasının ve başkan seçiminin hemen ardından dokunulmaz- lıklann gündeme geleceğini belirtti. Ece- vit. Susurluk olayına ilişkin bir soruyu yanıtlarken şu değerlendırmeyı yaptı: "Geçen gün bir yüksek yargı üyesiyle konuşuyoruz. Bana Susurluk'un çözül- mesinin çok zor olduğunu, umutlu olma- dığını söyledi. Nedenini sorduğumda, yar- gıya bilgi akışını sağlavacak rüm kanalla- nn kapab olduğunu belirtti. Yargıya bil- gi-belge verilmezse nasıl adil karar vere- cek." Bu olumsuzluğun gıderilmesı ıçin üç önerileri olduğunu yineleyen Ecevit, "Her şeyden önce yargı bağunsız olnıalı. Denetleme kurumlan özerk çalışabilme- li. Bu konuda bizim ay lardır bekleyen öne- rimiz \ar. Bir de adli kolluğun kurulması gerekli. Dhelim ki polis bir suça kanştı. Polis polisin ifadesini alıyor. Ne olursa ol- sun polis objektif davranmayacaktır" de- di. trticaya karşı yasal hazırlıklann yapıl- dığına ilişkin haberlerin doğru olmadığı- nı söyleyen Ecevit. bu konuda şunlan söyledi: "Seldz yıl kesintisiz eğhim yasa- sını çıkardık. Ardından imam-hatip okul- larına ka\dolanların sayısı >an yanya azaldı. Bazı gerginliklere yol açtı ama da- ha onun etkisi gitmeden yeni bir yasal ha- zıriık yararlı olmaz. Kaldı ki, bu aşama- dan sonra yasal önlemlerden çok sivasal önlemlerin daha sonuç verici olacağını dü- şünüyorum." Ecev it, bir soru üzerine Tür- kiye-ABD-lsrail'in ortaklaşa düzenleye- ceği tatbikatm ertelenmesine neden olan ülkenin belli olmadığını belırterek, "O konu biraz kanştı. Ancak, tsrail'in son dö- nemdeki katı turumu. Ortadoğu'da Tür- Idve'vi de zor durumda bırakrvor" dedi. a r l l o n ı l ı e l s ı ı » r l a Cumhurbaşkanı Süle>man Demirel. İstanbul'da bir dizi açdış gerçekleştirdi. Sabah, L- «U11 d ^ l l l Ş l c U U d | u s | a r a r a s l S u Zinesi'ne kahlan Demirel, daha sonra İstanbul l rmersitesinin açılış töre- nine katıldı ve laiklik mesajı vererek cumhuri\etin sonsuza dek >aşa> acağını sö\ ledi. Daha sonra bir çikolata fabrikası ve lojistik center ile 5 Uköğre- tim okulunun açıüşını gerçekleştiren Demiret, akşam da 2. l liHaMTavma ve Âcil Cerrahi kongresiinetartıkJfc(Fotograft UGUR GÜNYÜZ> Cumhurbaşkanı Demirel, îstanbuî Üniversitesi'nin açılışmda köriuştu V 'Laikcumhurtyetsonsuza dekyaşar' tstanbul Haber Servisi -1 stanbul Üniversitesi'nin yenıöğretımyılı- nın açılış törenıne katılan Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye Cumhuriyetrnın kurul- duğu günden beri daha iyiyi ara- yarak bugünlere geldiğmi belirte- rek "Büyük Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyetin geleceğinden kimse endişelenmesin. Cumhuri- yet a\dınlık kuşaklan sayesinde ilelebet var olacaktır" dedi. Demirel, lstanbul Ünnersıte- si'nin (tÜ) 1997-98 öğretım yılı- na başlaması nedeniyle fen fakül- tesinde düzenlenen açılış törenine katıldı. Demirel. Atatürk'ün, cum- huriyeti gençliğe emanet ettiğini anımsatarak gençlen yetiştirme göre\ ını de öğretmenlere verdiği- m belirtti. Türkıye'nın her yenn- de büyük bır kalkınma ve eğıtim hamlesi yaşandığma dikkat çeken Demirel. yurttaşlann her yerde okul yaptırdıklannı vurguladı. Türk halkının önüne konan her ıyı şeye sahip çıktığını da söyleyen Demirel, "Türkiye, bilgi toplumu- na ayak uyduracaktır. Çocuklan- mızıen iyi şeküde okutacağız. Dev- let de ögrermenleri en iyi şekilde yetiştirecektir*' diye konuştu. tÜ'nün Cumhuriyet'in kurduğu ilk üniversite olduğunu ve bugün Türkiye'de 13"ü\akıfüniversitesi olmak üzere 69 üniversite bulun- duğunu kaydeden Demırel şunla- n söyledi: "Daha Kiyi ararken doğru aramak, gelişmiş ülkelerle kendimizi kıyaslamak. sürekli he- sapyapmakzorundayız. Daha çok ünKersite açmakla amaç, daha çok çocuğu okurmak. daha çok gence üniversite hizmeti vermektir. Cni- versiteler ülkenin her yanına ya>> lırsa o ülkenin morali > ükselir. bir- liğivebütünlüğü gelişir.Günümüz- de ilkokulu bitiren 100 çocuktan 9'u ünhersiteye gidiyor, bu sayıyı en az 30 yapmalıyız." YÖK Başkanı'Prof. Dr. Kemal Gürüz de YÖK ve üni\ersiteler olarak 8 yıllık kesmtisız temel eği- tıme her türlü katkıvı vereceklen- ni belirtti ve projelen hakkında bılgı verdi. 10 Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda ıse üniversitenin tanhi ve fakültelerin çalışmalan hakkında bilgi verdi. tÜ'nün Türkiye'dekı üniversite- lerin ana kaynağı olduğunu belir- ten Berkarda, yenı açılan bazı üni- versitelerdeki dincı kadrolaşma- dan duvduğu kaygıyı dile getırdı. Çiller düzeltti: Şerefli onbaşı ÖZX:AN ÖZGÜR FETHtYE - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller. Muğ- la'nın Fethiye ilçesinde va- tandaşlan Türk bayrağına sahip çıkmaya çağırdı. Çil- ler. "Türk bayrağına sahip çıkın. Bayrağa sahip çık- mak demek, bu miUerJn şe- refli onbaşısına, askerine sa- hip çıkmakdemekrir" dedi. DYP Genel Başkanı Tan- su Çiller Muğla ılçelerini dolaşmayı sürdürüyor. Ya- tağan'da, "Baba (Kagım" dediği ve caddelerinden adının silindiği Mılas'ta il- gı görmeyen, Bodrum'da protestolarla karşılaşan Çil- ler. dün de Fethıye'de dü- zenlenen mitingde konuştu. Helikopterle Konya'dan Marmaris'e. oradan da yat- la Göcek'e gelen Çiller. bu- radan seçim otobüsüyle Fet- hiye'ye geçti. Fethiye Atatürk Ala- nı'nda. bir haftalık çalışma sonucu toplanan yaklaşık 2 bın kışiye seslenen Tansu Çiller, Türkiye'nin en bü- yük yat limanı inşagtına G5celC*te~ başladıklannı. Fethiye Devlet Hastane- si'nde 'kıraün mührü' bu- lunduğunu belirtirken. "Mesut Yılmaz bacanağı için çalışacağına millet için çahşsuı. Milletten aldığın ye- ter arök" dedi. Konuşma- sında 8 yıllık temel eğitime de değinen Çiller. 8 yıllık eğitime karşı olmadıklannı, meslek okullannın kapatıl- masına karşı olduklannı vurgulayarak. "Biz çağdaş ve özgür eğitim istiyonız. Çocuklanmız mesleklerini kendileri seçsin istiyoruz" diye konuştu. 2 gün sürecek Uluslararası Su Zirvesi, Demirel'in açılış konuşmasıyla başladı Irak: Türkiye iyi niyetli değilHaber Merkezi - International Herald Tribıme gazetesinin düzenlediği "Su Zir- vesi"ne. Fırat ve Dicle sulan konusunda Türkiye ile ihtilafi olan Irak kalabalık bir heyetle katıhrken, Suriye'nin toplantıyı protesto ettiği öğrenildi. Bağdat yönetimi, iki ülke arasında uzun yıllardan beri gergin- liğe yol açan su sorununun bir an önce çö- züme ulaştınlması için harekete geçilme- sini isterken Türkiye'yi "iyi nfyetli oüna- makta* 1 suçladı. Suyun ekonomik bir deger olduğu yaklaşımmın benimsenmesi gerek- tiğini belirten Cumhurbaşkanı Sükvman Demird ise Türkiye'nin bölgesinde yeni bir su etiğinin gelişmesine katkıda bulun- maya hazır olduğunu soyiedi. Cumhurbaş- kanı Sülejrnan Demirel'in himayesinde, In- ternational Herald Tribune gazetesi tarafın- dan düzenlenen ve 2 gün sürecek olan "Dûnya Suianmn Fınansal Gekceğj" konu- lu "Su Zirvesi'' dün başladı. Demirel, yap- tığı açılış konuşmasında suyun ekonomik bir değer olduğu yaklaşımmın benimsen- mesi ve yeni bir **su etiğj" kavramının yer- leşmesi gereğine işaret ederek, "Türkiye, bölgesinde bö>le bir \aklaşımla yeni bir su etiğinin gelişmesine katkıda bulunmaya ha- zırdır ve bu konuda Ortadoğu'nun kıt su kaynaklannı beslejeceksu projeferi geüştir- ^ r " dedi. Irak heyeti ise zirvede su konusunda kendi tezlerini işlemek için yoğun propa- ganda girişiminde bulundu. Türkiye'nin Kuzey Irak sınmnda PKK'ye karşı sürdür- düğü operasyonlardan rahatsız olan Bağdat yönetimi, iki ülke arasında uzun yıllardan beri gerginliğe yol açan su sorununun bir an önce çözüme ulaştınlması için hareke- te geçilmesini istedi. Zirvede bir konuşma yapan Irak heyeti Başkanı Ekrem d-^Ttri, üîkesinin su ge- reksıniminin Fırat ve Dicle nehirlerinden sağlandığını ancak GAP'ın faaliyete geç- mesi ile Irak'm su konusunda bir tehditle karşı karşıya olduğunu belirtti. K^ONUK YAZAR I PROF. DR. ERDOĞAJN TEZİÇ(i.ü. POLİTİKA GU1NLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Tarikat Savaşları... Tarikatlar arası savaş kızıştı... Nakşiler ile Fethullahçılar, şimdilik birbirlerini kol- luyorlar, olası siyasi gelışmeler karşısında neler ya- pacaklannı şimdiden hesaplıyorlar... KorkutÖzal ın DP Genel Başkanlığı'naseçilme- si, YDP Genel Başkanı Hasan Celal Güzel'in RP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu yu DGM kapısında kucaklayıp havaya kaldırması (gü- reşçilerin salto çektiğı gibi) siyasetteki tarikat gücü- nün bir göstergesi değil mi? Tüm hesaplar Refah Partisi'nin Anayasa Mahke- mesı'nce kapatılması varsayımı üzerine kurulu, se- naryolar olası bir erken seçimde 'ırkçı-şeriatçı' oy- lan toplamaya yönelik olarak gelişiyor... Nakşilerve Fethullahçılar, şimdilik bırbirlennesal- dırmıyorlar. siyasi olaylann gelişmesinı bekliyorlar... Fethullah Gülen, günlerdir ABD'de sağlık kont- rolü bahanesiyle 'ılımlı Islamın 'güzelliklerini, Yahu- di kökenli Amerikalı dostlanna anlatıyor: ABD'de Dışişleri Bakanlığı'nın Ortadoğu masası sorumlula- nyla yemek yiyor, Türk-Yunan ilişkileri konusunda 'banşçıl çözüm' oneriyor... Bu durumdan Dışişleri Bakanı Ismail Cem hoş- nut mu, değJ mı bilmıyoruz. Ancak Fethullahçılar, 'devlet ıçinde örgütlü' güç- leriyle bir siyasal oluşuma girmek ıçin yoğun bir ça- lışma içindeler... Adil Düzen'in teorisyeni Süleyman Karagülle Korkut Özal'ın DP Genel Başkanı olmasından rahat- sız, BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, bu olup biten- lerden oldukça tedirgin bıze anlatılanlara göre... BBP lideri bu yüzden 'Birliğe Çağn' yemeklerı düzenleyıp, radikaı dincileri yanına almak istiyor, onlann hoşuna gidecek açıklamalaryapıyor... Diyor ki: "Türkiye 'de Müslümanlığı irtica diye lanse etme- ye çalışıyorlar. Irtıca Islam mıdır? Geriye dönmek ir- tica ise en büyük irtica 1946yılına dönmek isteyen CHP'dir, bu hükümeti kurduran idaredir..." • • • Korkut Özal'ın DP Genel Başkanlığı'na getirilme- sınde Necmettin Erbakan'ın katkısı var mı? Konuştuğumuz kimi RP'liler "Evet var" deyip ge- lişmeleri şöyle anlatıyorlar: "Aydın Menderes'/n TBMM Başkanlığı'na aday gösterilmesıyle başlayan gelışmeler, Korkut Özal'ın DP Genel Başkanlığı 'na aday olup seçilmesiyle şim- dilik noktalandı. RP'nin 'ihtiyariar grubu' Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Oğuzhan Asiltürk, Recai Kutan, Fehmi Adalı, Süleyman Arif Emre, Hasan Celal Güzel'in bırparti liderinden çok, şovmen ol- duğu görüşünde. RP içindeki kimi tarikatlar da Gü- zel'in tutumundan rahatsız. O nedenle Korkut özal'ın DP'nin başına geçmesi yönünde karar, oy çokluğuyla alındı..." Soru: "Fethullahçılann yeni birparti kuracaklan, seçim- lerde DYP ile ittifak yapacakları, böylece RP'ye oy veren yoksul kitleleri etkileyeceği söyleniyor, doğ- ru mu?" Yanrt: "Fethullahçılarbiryıldırarayış içindeler. Süleyman Karagülle'nin çevresi, RP'yi bölmek için çalışıyor. Ancak güçlü değiller. Yeni bir parti kurmak o denli kolay değil. Parti kurmak, okul, hastane açmaya benzemez..." Soru: "BBP lideri RP'ye yakın radikal dıncilerin oyları- na göz dikmiş durumda değil mi?" Yanrt: "Olabilir. Ancak RP kapatılmayacak. Bız, yaptığı- mız yanlışlan biliyoruz. İlk seçimde tek başımıza ik- tidardayız." • • • Tarikatlar arasındaki savaş kızışıyor... Korkut Özal diyor ki: "Siyaset bugün tam manasıyla tıkanmıştır. Bu so- runlar giderek derinleşiyor. Politik sistemimiz ıse Türkiye'nin marjinal sorunlanyla uğraşıyor..." Şimdilik su yuzüne çıkmayan Nakşi-Fethullahçı kavgası, bakalım nasıl sonuçlanacak? Devlet Bah- çeli liderliğindekı MHP, BBP ile hangi zeminde he- saplaşacak? Fethullah Hoca, ABD'den destek alınca, Korkut Özal, DP'nin başına getirildi... Korkut Özal, başkanlık ya da yanbaşkanlık siste- mine sıcak bakıyor, ABD'nin Yeni Dünya Düzeni'ni savunuyor... Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan son gün- lerde neler söyluyor: "Demokrasi, insan haklan, düşünce özgüriüğün- den yanayız." RP değişti mi? Bu bir 'Aw/e'yöntemi... Bizim liboşlar da bu hileye kanıp RP'nin sırtını sı- vazlayarak 'Tarikat Savaşlan'nm altında yatan ger- çeği görmemek ıçin dıreniyorlar... Demokrasiyi işlerine geldiği gibi yorumlayan 'ta- rikat şeyhleri ve şıhlan' şımdi de 'siyaset sahne- s/'nde güçlü olmaya çalışıyorlar... Bakalım Nakşiler mi. yoksa Fethullahçılar mı da- ha etkin olacak? E. Posta: Hikmet.Cetinkaya(« raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Hukuk Fakültesi) Pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. AYŞEM MELTEM FIRATLI Yeni yasama yılına başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündeminde yer alan birinci konu başkanının seçimidir. TC 1982 Anayasasfnın 94. maddesinin 2. fık- rasının son cümlesi her ne kadar "siyasi parti gruplan başkanlık için aday göste- remezler" kuralını öngörüyorsa da baş- kan seçimi için partilerarası yapılan görüş- meleri basında izlemekteyiz. Anayasanın yukanda anılan kuralını şeklen çiğneme- mek için önceki yıllarda olduğu gibi belir- lenecek başkan adayları parti gruplan adı- na değil, fakat sözüm ona milletvekilleri adına yapılacaktır. Bu yazının konusu, yeni yasama yılına başlarken Meclis Başkanı'nın görevsüre- sinin tamamlanıp tamamlanmadığını (ta- bii istifa etmemişse), seçiminin hukuken zorunlu olup olmadığını ortaya koymak- tır. 1982 Anayasası'nın 94. maddesinin 3. fıkrası, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Baş- kanlık Divanı için bir yasama döneminde iki seçim yapılacağını, ilk seçilenlerin gö- rev süresinin iki, ikinci devre seçilenlerin görev süresinin üç yıl" olacağını öngörü- yor. TBMM Başkanlık Divanı, başkan ve- Kalemli'nin Görevi 1 Ekim 1998'de Sona Erecek kili, kâtip üyeler ve idari amırlerden oluş- maktadır. Anayasa bunlara görev sürele- rini ve seçimlerinı düzenlerken başkanın seçiminde94.maddenin4.fıkrasındaay- n bir oylama usulü öngörmektedir. Buna karşılıkTBMM Içtüzüğü'nün 10. madde- si, başkanın seçimini ve süresini düzen- lerken anayasadan farklı bir ifade kullan- makta, daha doğrusu başkanlık süreleri- ne ilişkin ıfadeye açıklık getirmektedir. Anayasanın 94. maddesindeki yıl sözcü- ğünü yasama yılı olarak açıklığa kavuştur- maktadır ki doğrusu da budur. Içtüzüğün 1. maddesindeki tanımı ile yasama yılı "1 Ekim 'den başlayıp 30 Eylül'de sona eren süredir". 24 Aralık 1995 genel seçimlerinden sonra TBMM'nin yeni başkanı 25 Ocak 1996 tarihinde seçilmiştir. Genel seçimle- rin erken bir tarihe alınması nedeniyle Meclis Başkanı'nın görev süresinin han- gı tarihte tamamlanacağı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunun çözü- münde anayasadaki temel ilkeyi dikkate almamız gerekıyor. Bu temel ilke mılli mü- cadeleden günümüze uzanan "Meclis'in sürekli toplantı halinde olmasıdır". Eski deyişle, "pariamentonun istısman" ilkesi- dır. 1982 Anayasası'nda yasama dönemi 5 yıi olarak öngörülmüştür ve Meclis Baş- kanlığı süreleri iki ve üç yıl olarak iki ayn zaman dilimine ayrılmıştır. Meclıs'ın sü- reklıliği ılkesı uyarınca yasama yılı kendi içınde bölünemeyeceğı için süreler, ya- sama yılı esasına göre hesaplandığından 25 Ocak 1996'da seçilen başkanın görev süresi 25 Ocak 1998 günü değil, fakat 1 Ekim 1998 tarihinde sona erecektir. Şöyle kı anayasa koyucunun beş yıllık yasama döneminde başkanların görev sürelerinin hesaplanmasının (iki buçuk i- ki buçuk gibi iki eşit zaman dilimine ayır- mamış olmasının) temelinde yatan dü- şünce, sürekli toplantı halinde olan bir meclis sistemınde, süre ölçütünün yasa- ma yılı esas ahnarak yapılmasıdır. Zira beş yıllık yasama döneminde, Meclis Başka- nı'nın iki ve üç yıllık sürelere bağlı olarak seçilmelerini öngören kural, seçimlerin normal zamanlarda yapılması ve Meclis'in ekim ayının birinci gününde toplanması esasına dayanmaktadır. Seçimlerin öne alınması durumunda bu kuralın uygulan- ması mümkün olamayacaktır. Ancak he- men belirtmek gerekir ki araya bir genel seçim girmedikçe başkanlar için öngörü- len süreler (iki ve üç yasama yılı) kısala- maz. Nitekim Türk Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasası'nın yürüriükte olduğu dö- nemde vermiş olduğu bir kararında, ".. genel seçimlerin öne alınması suretiyle yapılan Cumhuriyet Senatosu üçte birye- nileme seçimlerinin, iki yıl sonraki 5 Ha- ziran 1979 gününde değil, 1979 yıhnınm ekim ayının ikinci pazar günü yapılması" gerektiğini, böylece "ilk toplantı yılının 5 Haziran 1977 gününden Ekim 1978 so- nuna kadar sürdüğünün kabulü zorunlu- dur" (Esas: 1977/78, Karar 1977/120, Ka- rar günü: 4. 10.1977, Anayasa Mahke- mesi Karar Dergisı, Sayı: 15 sf. 489-490) dıyerek, 16 Haziran 1977 günü Cumhuri- yet Senatosu Başkanı seçilen Sırn Ata- lay'ın görev süresinin 1 Kasım 1979'ade- ğin süreceğini açıkça ortaya koymuştur. Yeri gelmişken bir hususu da burada hatırlatalım: Seçimlerin yenilenmesi ileara seçimleri birbirinden ayırmak gerekir. Ara seçimlerde, seçilen kimse, yerine seçildi- ği üyenin süresini tamamlar. Buna karşı- lık seçimlerin öne alınması ya da seçim- lerin yenilenmesinde ise seçilenlerin süre tamamlaması söz konusu değildir. Bu bakımdan, 25 Ocak 1996 günü se- çilmiş Meclis Başkanı'nın görev süresi, kendinden öncekine eklenerek hesapla- namayacağı gibi seçimin başlangıç tarihi de 1 Ekim 1995 varsayımına dayandırıla- maz. 24 Aralık 1995 tarihinde seçimlerin ye- nilenmesınden sonra toplanan TBMM'nin 25 Ocak 1996 tarihinde göreve seçimle getirdiği TBMM Başkanı'nın görev süre- sinin, yasama yılı esasından yola çıkılarak yapılan hesaplama sonucu, görevinden istifa etmedikçe, hukuken 1 Ekim 1998 gününde sona ermesi gerekmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle