Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Jodie Foster'in başanlı ikinci yönetmenlik denemesi bugünden başlayarak sinemalarda
Evîm.. sirin, güzel e\im...
S'JNSU ÇAPAN
1
Saya sümük soğuk algınlığından
mustanp, işıni yıtirdıği ıçın morali bozuk
ve her/ılki gibi annesiylebirlıkte aile zı-
yaretııe katılmaktansa takıldığı gençle
fingırceşmeyı yeğleyen. ergenlik döne-
tni çakantılannı yaşayan. bakırelik so-
rununı kesmükle çözmeye kararlı. 16
yaşıncaki asi kızına fena halde kafayı
takmis, oldukça kaygılı, canı sıkkın,
3O"lu /aşlanna merhaba demış, boşan-
mışbi' kadın olan Claudia Larson (yine
hankabır HolK Hunter). yıllardır alışıl-
dıgı ghi kasımın son perşembesme denk
gelen. ler şükran günü tatilinde bütün aı-
lebıre/lerinıbirarayatoplayangelenek-
sel aile buluşmasına yollanıyor. yaşadı-
ğı Chi:ago'dan kalkıp aile evinin bulun-
Huğu Baltimore'adoğru yollara düşerek
bumunu çeke çeke ve oflaya puflaya. Kı-
mi zanan cennet, kimi zaman cehennem
halıni ılabılen aile ortamı, ters. bet, ka-
ramsa: ruh haline. kısa bir süre ilaç gibi
ğelebi ecektir yıne de.
Yaşlanmaya karşı çaresız, her yılla bir-
bkte İMce süngüsü düşen, vıdı v ıdıcı an-
nesı (.Vnne Bancroft). Claudia'ya hâlâ
küçükkız çocugu muamelesı yaparken
hâlâ HöO'lann müzıklennıdınîeyen. sa-
kin. sevecen. kendısıyle banşık. tonton
babasıyla(CharlesDuming)ilişkısitıkı-
nndadır.
Israrla çocuksuluğu oynamaktan hoş-
nut. aile içinde habıre haşan ve sevimli
birhaylazın yaramazlıklannı sergileyen.
üstelik son dostunu (D\lan McDermott)
da birlıkte getirmekten çekinmeyen. de-
Udolu. taşkjn. hınzır ve eşcinsel karde-
şiyle (Robert Downey Jr.). rahat. sıcak
ilışkisini de özlemıştır aslında.
Sanki, kızkardeşıne kaptırdığı baba'ya
ömür boyu kesık kaldığından hıç e\ len-
memış. yaşlı, hafif kafadan çatlak izle-
nımi uyandıran. tuhaf bir garıp teyze
(Geraldine Chaplin). kocası (Ste%e Gııt-
tenberg) \e ıki çocuğuyla sökün etmış.
mızmız ablanın da (Cynthia Stevenson)
katıhmıyla tüm aile meclisı yenıden bır
araya gelecektır geleneksel şükran günü
tatılinde.
Artık yemek masasının çevresınde
cümbür cemaaı toplanmış. hem kaçınıl-
maz hem önlenemez kuşak çatışmalan-
na sahne olmuş. aslında "onla da onsuz
da edilmeyen' aile meclısinde. aile bı-
rey len arasındakı bütün o eskıden kalma
hınçlar. garezler. düşmanlıklar. sevgiler
\e bağlılıklar. Pandora'nın kutusunun
boşalanlan sibı ortalığa saçılacaktır bır
bır...
Tıpık bır Amenkan aılesı bırey lerinın
portrelennı çızen. şinn. sevımlı. duyarlı
bırfılmnıtelığındekı 'Home For The Ho-
lidays'. dışalımcı firmanın zamanlama
uyanıklığıyia takılmış 'Yılbaşı Tatili'
adıyia bugünden itıbaren sinemalarda.
Kuşkusuz 'Şükran Günü' adının çok da-
ha yakışacağı •HomeForTheHolidays',
artık kameranin arkasına geçmeyi \e en-
telektuel kapasıtesını sergilemeyı yeğle-
yen. dünün çocuk yıldızı ve 2 Oscar'lı
Holly\vood yıldızı. Yale mezunu Jodie
Foster'm. bir türlü ızleyemediğimiz
•Little Man Tate'den sonraki ikinci yö-
netmenlik denemesi.
Doğrusu bu ikinci yönetmenlik sına-
vından da yüzünün akıyla çıktığını tes-
lım edeceğimiz Jodıe Foster'ı daha bır
sevdik. sevgi. şefkat.öfke. neşe ve çekış-
meyle örülü. yoğun aile bağlanna daya-
Home For The Holidays
(Şükran Günü) /
Yönetmen: Jodie Foster/
Senaryo: W. D. Richter,
Chris Radant'ın kısa
öyküsünden / Kamera:
Lajos Koltai /
Müzık: Mark Isham /
Oyuncular: Holly Hunter,
Robert Dovvney Jr., Anne
Bancroft, Dytan
McDermott, Charies
Durning, Geraldine
Chaplin, Steve
Guttenberg, Cynthia
Stevenson, Claire Danes,
David Straithairn, Emily
AnnLloyd/1995ABD
(Pinema)
nan 'Home For The Holidays-Şükran
Günü'nden sonra.
Bütün oyunculann sevimli kompozis-
yonlarçıkardığı. yaşlanmaya. aile ıçı iliş-
kilere, hayat boyu süren kan bağlanna ve
cennetten cehenneme dönüşebilen (tersı
de olası tabıi) o ılahı aile atmosferine ıliş-
kin. usta işi bu hoş Fılm, kuşkusuz ilgıye
v e seyredeğer nıtelıkte. hatta haftanın fil-
mi nitelemesine layık. sıcak. melankolik
duygularla tüketıliveren, bayağı sevimli
ve eğlenceli bır Hollyvvood yapımı ola-
rak gönlümüzü doldurdu. gözümüzü do-
yurdu ve alkışımızı aldı özetle.
Fantom'un serüvenleri, ilk kez beyaz perdede
Çocukken, son dönemlenne
yetiştığımız
a
1001 Roman"
dergisındekı sıhırbazlar kralı
Mandrake, ormanlar hâkırni
Tarzan. Ajan X-9 vb. gıbı
popüler çizgı romanlann belki
de en ılgıncı, kımseyı
öldürmeden. aklını ve kurukafa
damgası bırakan yumruklannı
kullanarak bütün kötülerin
hakkından gelen
Kıalmaskeydi. adalet
koruyuculuğu. doğaya sahip
çıkan çevreciliği, vb. gibi
<?zeJlıkleriylebenzerlikler .,, ^.,
gösterdiğı Tarzan'la birlıkte.
Daha Michel Zevaco ya da
Jules Verne romanlanna
geçmediğimız ilk çocukluk
dönemımize damgasmı
vurmuş. balta gırmemış Bengal
ormanlannda. şelalenin
altından gırilen cennet gibi
gızli bir mekânda. yerlılerle
dostça yaşayıp hayatını
veryüzündeki tüm kötülüklere.
korsanlıklara. zulümlere.
Haksızhklara karşı mücadele
e'tmeye adamış, 1936'da
Amerikalı çızer Lee Falk'ın
hayalgücüve
fırçasından doğmuş bu adalet
temsilcisi, iyihk devriyesi,
rhitolojik tannlann hatlannı
taşıyan, maskelı. streçli çizgı
roman kahramanının egzotik
serüvenleri, Krıpton
gezegeninden dünyaya
düşmüş. olağanüstü güçlere
sahip Süpermen'inkilerden
daha çok ilgimızi çekerdi.
Şimdilik çizgi roman
karelerinden beyaz perdeye
Kızılmaske
The Phantom/
Yönetmen: Simon
VVincer / Senaryo:
Juffrey Boam /
Kamera: David Burr /
Müzik: David
Nevvman / Oyuncular:
Billy Zane, Kristy
Swanson, Treat
VVilfiams, Catherine
Zeta-Jones, Pafrick
McGoohan, James
Remar, Samantha
Eggar/1996ABD
(UIP)BeyoğluFitaş,
Etiler Akmerkez,
Teşvikiye AFM, İstanbul
Princess, Altunizade
Capitol, Suadiye
Movieplex, Erenköy
Apollon. Bakırköy
Carousel ve İncirli
sinemalarında.
aktanlanlann sonuncusu olarak
birkaç kuşağı etkilemış. 60
yıllık. eski usul macera
anlayışının sımgesıne
dönü^müş bu popüler süper
kahramanın. yaratıcısı Lee
Falk'ın 2 dızi öyküsünden
uyarlanan serüvenlennı
karşımıza getiren "The
Phantom"u, işte yıllar sonra
birdenbıre çocukluğumuzdan
çıkagelen. nostaljık bir dostu
KEDİ GOZU
şöyle bır anımsamak. eskı bir
gözdemıze yeniden kavuşmak
için gıttik seyreruk. Sonuç.
türün bütün basmakalıp.
öğelerinı ıçeren ve kapalı.
kasvetlı. yağışlı birkış gününü
renklendırecek şekılde
kotanlmış. yeryer 1930'lann
fantezisıni soluyan,
alabildığine egzotik. nerdeyse
32 kısım tekmili birden.
katıksız •
t
macera*\a davanan.
hayü çocuksu hatta
saçmasapan sayılabıleccl.
ancak rahatlıkla izlenen. beylık
bır kaçış filmi.
Yerlılerın öiümsüz ruh saydığı.
20 ku^aktır babadan oğula
geçen. hep aynı kılıkta
ormanda gezip kötüleri
av layan. "on kaptan gücünde,
şimşekten hızlT.400 yıllık
Kızılmaske efsanesının
kökenini. yenı kuşak seyirciye
açıklayıp özetleyen bır
başlangıç bölümüyle açılan
filmde. bır araya getirihnce
dünyanın en büyük gücüne
dönüşecek yeşım, gümüş ve
altından, 3 Tuganda kafatasını
ele geçirmek ısteyenlere karşı
mücadele ediyor
kahramanımız. "'kahraman
ve "Şe>tan" kurdunun
yardımlanyla. zayıfı kollayan.
hayvansever. yeşilci. esprili ve
Körfez Savaşı da Hollywood'a malzeme oldu
6 yıl önce. dünyanın jan-
darması ABD'rvin Clin-
ton'dan önceki başkanı Ge-
orge Bush'un, kesınkes de-
virmeyi kafasına taktığı
Saddam'ı mahvederek ce-
zalandırmayı hedeflediği,
Amer.kan ve Irak silahlı
kuv\etlerinin başrollerini
paylajtığı, 'çölfirtınası' ge-
neral Schvvarzkopf. ABD
Genelkurmay Başkanı 'çi-
kolatarenkli" Colin Povvell
vb. ası;en şahsiyetlerin yan
rollerni üstlendîği. ekran
sayesmde oturma odamız-
dan, CNN sunucusu Peter
Arnet"ın anlatımaya. deh-
İ t içinde. geceler boyu ız-
l|diğümz (!) Körfez Sava-
^ı da Hollyvvood'a malze-
ne olju sonunda.rpe c
KâJıhramanlar da
hatayapar
j 1 kıyup 3 almanın he-
Saplanyla pusulayı şaşıran
8. Cuıihurbaşkanımızın da
kiovtKy Bush'aarkaçıktığı
(tmalrak'a uygulananam-
hjargc nedenıyie. petrol bo-
ru hatının kapatılması yü-
zündm yıllarca büyük za-
rBrlan uğradığımız) ve
Ü991 başında TV'den nak-
lçn s<\Tettiğımiz bu Körfez
3ava.rnı konu edinen (da-
ha .dcfrusu asken bir vic-
dar» nuhasebesı, ahlaki bır
h^s-ajlaşma ve hak edilmış
bir şeref madalyasınm ge-
rilimı soruşturması niteli-
gin<iıkı öyküye fon olarak
alan, ilk fılm 'Ateş Alünda
Cesarrt' şimdilik.
Ates Altında Cesaret
Courage Under Fire /
Yönetmen: Edvvard
Zwick / Senaryo:
Patrick Sheane
Duncan / Kamera:
Roger Deakins /
Müzik: James Horner /
Oyuncular: Denzel
VVashington, Meg
Ryan, Lou Diamond
Phillips, Michael
Moriarty, Matt Damon,
Bronson Pinchot,
Scott Glenn, Seth
Gilliam/1996 ABD
(Özen Film), Şişli Kent,
Beyoğlu Lale, Kadıköy
Reks, Çemberlitaş
Şafak. sinemalarında.
Savaşın en civ civ li döne-
minde yanlışhkla kendi
tankını vurup arkadaşlan-
nın ölümüne sebep olan.
ordunun örtbas ettiği bu
'Friendly Fire' olayından
sonra genye, Amerıka'ya
postalanıp masabaşı göre-
vine verilen. zenci bir yar-
bay (Denzel VVashington),
duyduğu v icdan azabını iç-
kiye sığınarak azaltmaya
çalışır. iyice bunalıma gi-
rer, kabuslardan kurtula-
maz; evıni, ailesını de ıh-
mal eder giderek. Bu klasik
za\iatı' olayının pe-
şine düşen. N'ietnam cehen-
nemmi yaşamış. dost ve se-
vecen tavırlı. 68 kuşağın-
dan bır VVashington Post
muhabırıyle (Scott Glenn)
ahbap olur.
Cstü olan general (Mic-
hael Moriarty) onu, savaş-
ta ölmüş. helıkopterpılotu
bir kadın yüzbaşıya (Meg
Ryan) verilecek şeref ma-
dalyası soruşturmasının
başına getinr. Gerçekte ar-
kadaşlarını kurtarmak içın
kendını feda etmiş. daha
doğrusu sav aş meydanmda
can derdine düşen arkadaş-
lannın ihanetine uğramış
kadın yüzbaşının madalya-
ya layık olup olmadığını
soruşturup araştınrken. te-
selliyı viskı kadehlerinde
arayan yarbayımız. gizle-
nen bırtakım gerçekleri su
yüzüne çıkaracak aslında
kendi adamı (Lou Di-
amond Phillips) tarafından
kazayla vurulmuş yüzbaşı-
nın kahramanlıgı sonuçta
şeref madalyasıyla tescıl
edılecektır, Beyaz Saray ın
da isteği doğrultusunda.
Napalm bombalanyla
ortalığı temızleyıp dümdüz
etmekten pek sakınmayan
Amenkan ordusunda ger-
çektenyaşanmışkımı olay-
lara dayanan "Ateş Altında
Cesaret', stüdyoda hazırla-
nıp çekilmiş savaş sahnele-
nyle başlayıp yarbayın ah-
lak sorunsahna ılişİcın öy-
küsünü, çok geçmeden
Amerika"ya taşıyarak de-
vam ediyor.
RashomotTdan
esinlenerek
Kurosawa klasiği 'Ras-
homon'dan apartılıp esin-
lenilmış geriye dönüşlerle
kadın yüzbaşının öyküsü-
ne geçen film. giderek ah-
lakı hesaplaşma. bireysel
annma ve gerilımli bir po-
lisıye soruşturmayla kan-
şık. vatan-mıllet-kahra-
manlık muhabbetinin ma-
lum kulvanna dümen kın-
yor. hem de mendil ıslatan
bir tarzda. Had safhadan
kahramanhk. fedakârlıktı-
raşlan oldukça iç bayıyor.
Yıne Denzel VV'ashing-
ton'lu, yurtseverlığe ve
Amerikan iç savaşına ıliş-
kin 'Glory'yle anımsadığı-
mız yönetmen Edward
Zwick'ın geçen mevsım
seyretmek durumunda kal-
dığımız o paspal Brad Pitt
melodramı 'Lİegendsof the
Fall'dan sonra yıne 'Glo-
ry'nın çizgisine döndüğü
•Courage Under Fire - Ateş
Altında Cesaret', dürüstçe
kotanlmış. ama sonuçta sı-
radan bır kahramanhk ve
annma filmı olmaktan pek
öteye geçemeyen. beylik
bir Hollyvvood yapımı ızle-
nimi verdı bıze.
Sidney Poiter'den dev-
raldığı temiz zencı jön kol-
tuğuna oturmuş Denzel
Washıngton"un durumu
idare ettiği. ama artık ka-
mksanmış, şirin. romantik
o hoş kadın görüntüsünden
sıyrılmak isteyerek
w
Ram-
bo'luğa kalkışmış Meg
Ryan'ın çuvalladığı film.
zengın oyuncu kadrosuyla
ızleniyor rahatlıkla, ama
genye bır şeyler bıraktığı
pek söylenemez doğrusu.
adıl Kızılmaske (Billy Zane)
süper gücün peşine düşmüş.
ezeli düşman. korsan Singh
kadeşler sülalesinden
gelenlerle ve karanlık işlere
bulaşarak poli&ı. polıtıkacılan
filan elde ederek yükselmiş.
becerikli. gözü doymaz. çete
atı reısı gibi bır işadamı Xander
Draxla (Treat \ViUiams)
kozlannı paylaştığı serüvende
kolejden eski gözağnsı. Nevv
Yorklu güzel gazeteci
kızla da (Kristj Svvanson)
kınştınyor maskeli
kahramanımız tabii.
Gışesi parlak "Free
\\ilh~.
"Lonesome Dove"
vvesterni ya da savaş
komedisi "Operation
Dumbo Drop" gibi
fılmlerle Hollyvvood'da
dikiş tutturan. Avustralyalı
Simon Wincer"ın yönettiği
"The Phantom-
Gizlimaske". ikı boyutlu
çızgt roman espnsıni.
baştan sona sanp
sarmalayıcı. renkli,
egzotik. bır serüv en
fılmine dönüştürmenin
üstesınden gelen. oyalayıcı
bir seyirhk.
Görsel bakımdan
doyurucu sayılabılecek,
filmde karada. havada.
denizde Süpermen ya da
Indy'yi hiç de aratmayan
atraksiyonlara gırişen
Fantom rolündeki Billy
Zane'den ya da Xander
Drax- Treat Williams'dan
çok. Hollyvvood'da hak
ettiği yere pek
gelememiş, kuğu gibi
güzel, zarif Kristy
Svvanson'la.
kahramanımıza hafif
kesik, çete kızını oynayan
selvı boylu, çekıci
Catherine Zeta-Jones gıbı
hatunlar göz dolduruyor.
Eğer hâlâ yüreğinızde bir
çocuksuluk, ruhunuzda da
serüv en tutkusu
"kalmışsa" Kızılmaske
fılmı sizı gündelik.
alışılmış, yavan
dünyanızdan çekıp alarak
oyalayabilir bir buçuk
saatliğine...
VECDİ SAYAR
Güdüm Var, Eşgüdüm Yok
1996'nın son yazısında ülkemizin yurtdışı temsil-
ciliklerinin sorunlarına değinmiş. bu kadar sınırlı
kaynakla yeterlı bir tanrtım yapılamayacağını, do-
layısı ile bır kaynak tasarrufundan çok, kaynak art-
tırımının gerekliliğini savunmuştuk.
Ama. bu saptamamız, sayın Kamran inan'ın is-
raf ıddiasına katılmamızı engellemıyor gene de.
Özellikle insan kaynaklarının kullanımında rasyonel
çözümlere gereksinmemiz var gibi geliyor bana.
Çalışmaları için hiçbir olanak sağlanmayan bir me-
murlar ordusunun ülkemizin tanıtımı adına ne ka-
dar yararlı olacağını sorgulamakta yarar var.
Tabii, bu hatah anlayış yalnızca yurtdışı temsilci-
liklerine özgü bir sorun değıl, ülkenın içinde de ay-
nı hastalıkla karşı karşıyayız. 7000 küsur memuru
ile neyapar Kültür Bakanlığı? Besim Tibuk'un de-
diği gibi, bir anda ortadan kaldırılıverse çok şey
değişir mı dersıniz ülkenin kültür yaşamında? Yan-
lış anlaşılmasın, Tibuk'un bu görüşüne katıldığımı
söylemiyorum. Kültür alanından devletin elını çek-
mesini istemek, bu alanı birkaç sermayedarla, "kit-
te"nın -bazı konularda sesı soluğu çıkmayan, ama
iş müziğe, eğlenceye gelınce sesıni esirgemeyen
halkımızın- yüksek zevklerine geleceğimızı teslim
etmeye bir kedınin gönlü elverir mi sanıyorsunuz?
Pek çok alanda olduğu gibi, kültür alanında da
kamusal alanın daraltılması değil, bu alana egemen
olan zihniyetin değiştinlmesı gerektiğıne ınanıyor
kedıler. Yanı, gereksiz memurlara harcanan para-
nın, hizmetin kendisine harcanmasını istiyor. Kül-
tür Bakanlığı, 7000 memur beslemek yerine, büt-
çesini kültür yaşamının desteklenmesıne ayırsa (ta-
bii ki özerk kurum ve kurullar aracılığı ile) bu sınırlı
bütçelerle bile neler başarılabileceği görülür. Ama,
siyasilerimiz için birer arpalıktır devlet görevlerı. Sa-
yıian ne kadar çoğalırsa, oy potansiyeli o ölçüde
artar.
Dilerseniz bir başka örnek daha verelim. TRT
kadrolannda da en az 7000 personel vardır. Ama,
bunların çoğunluğu yayınla ilgisı olmayan memur-
lardır. TRT koridorlarında şöyle bir dolaşmanız kor-
kunç tabloyu farketmenize yeter. Tipik bir devlet
daıresi tablosudur bu. Tabii, bu arada canını dişi-
ne takmış, yayını tüm olanaksızlıklar içinde sürdür-
meye çalışan bir grup vardır. Onlar olmasa, o me-
murlar, şefler, şube müdürleri, müdürlerin müdür-
leri ne yaparlar acaba? Binlerce memur besleyen
bu kurumda yayının kendisine ayrılan ödenek hıç
kalır. Kimin umurunda?
İşte bu açıdan Kamran İnan'ın saptamasına ka-
tılıyorum. Dış temsilcılerımizin sayısının bu kadar
fazla olması ne yarar sağlıyor? Ülkemizin dış tanı-
tımında ne kadar yararlanıyoruz onlardan?
Aslında her şey ükemızin pek istıkrarlı olmadığı
bir konuda düğümlenıyor: Eşgüdüm sorununda.
Kültür müşavirliklerıne, tanıtma ya da turızm mü-
şavırliklerine. basın müşavirliklerıne gelen başvu-
rulann büyük ölçüde örtüştüğünü bilmeyen var mı?
Yok ama, gene de herkes başını kuma gömüp,
kendi küçük bahçesınde oynamayı tercih ediyor.
Daha doğrusu oynuyorgibi görünüyor. İşte, bürok-
rasinin temel anahtarı.
Oysa, birkaç önemli merkezde kurulacak ve in-
ternetle dünyaya bağlanacak "Türk Evleri", bu bir-
birinden kopuk çalışmalardan daha etkilı olmaz
mı? (Tabii, bu merkezlerin bir "devlet dairesi" ola-
rak çalışmaması kaydıyla.)
Turizm konusuna gelınce, Ingılizlerin özerk kuru-
luşu "British Travel Board"unu örnek alan bir ku-
ruluşun ya da Turizm ve Seyahat Acenteleri Bırli-
ği'nin oluşturacağı dış temsilciliklerin sektörün ken-
di çıkarlarını daha iyi koruyacağı açık değil mi?
Kuşkusuz, kültürel tanıtımla yan yana, ıç içe yapıl-
malı turistık tanıtım. Aynı mekânlarda, ortak perso-
nelle ve yenıden vurgulayalım: Devlet memuru zih-
niyetınden uzak bir anlayışla.
Aynı şey, ekonomi ve tıcaret alanı için de geçer-
h değil mı? işadamlarırruzın çabalan ile oluşturula-
cak bir örgütlenme Hazıne, ticaret ve Malıye'den
gelen resmi temsilcilerin yapabıleceğinin kat kat
fazlasını gerçekleştıremez mı? Türk sanayıcılerinin
ve ticaret adamlannın dünya ile bağlantılarının ku-
rulacağı bu birımlerin de aynı yapı içinde yer alma-
sı mantıklı değil mi?
Umarım, bir gün devletin yenıden yapılanması
gündeme gelir de, bu konularla da ılgilenenler çıkar.
"Ulysses" ikinci baskıda
Kültür Servisi - Çevirisi en zor kıtap olarak bilinen
Irlandalı yazar James Joyce"un '"Ulysses" adlı kıtabı.
yazıldığından 75 yıl sonra Türkçe'ye çevnlmesine
rağmen. piyasaya çıktıktan bir ay sonra tükendı. Yapı
Kredi Yayınlan'nın kasım ayı sonunda piyasaya
çıkardığı kıtap, 1 ayda 5 bın okur tarafından satın
alındı. 1. ve 2. hamura basılan kitabın 2. baskısı
önümüzdekı günlerde yapılacak.
YENI BAgL\YAINL\R...
• Gözler ve Sözler Uma Thurman, Jeneane
Garofalo ve Ben Chaplin çagdaş bir Cyrano de
Bergerac öyküsünde birbırinden eğlenceli üç karakten
canlandınyorlar. Filmin yönetmeni Michael Lehmann.
• Açlık Catherine Deneuve. Dav id Bovvie ve Susan
Sarandon, VV'hitney Strieber'in romanından uyarlanan
filmde buluşuyorlar. Tony Scott'ın yönettiği film 1983
imzalı.
• Iftiranın Bedeli Steven Segal ve Keenen Ivory
VVayans'ın ıki ıyı polısı canlandırdıklan filmin konusu.
iftiraya uğrayan bir pohsin yeniden göreve dönmek
içın bu iftiralardan kurtulma çabası.
• Son Adam Her savaşta ıki taraf vardır... Ama
Bruce VVillis her iki tarafta birden savaşıyor. Filmde
1930"lu yıllann gangster öykülennden esinlenılmış.
• Çılgın Lise David Zucker'ın yapımcılığını
üstlendiğı fılm kendi dönemının Amerikan değerlerinı
bir kenar mahalle okuluna taşımay a çabalayan bır
öğretmenin sosyal ve kentsel komedıye bulanmış
maceralannı anlatıyor. Jon Lovitz. Tia Carrere, Louise
Fletcher ve Mekhı Phifer rol aldığı filmin yönetmeni
Hart Bochner.