30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
' 22OCAK1997 ÇARŞ/MBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Maaş farklan * ötteneeek • ANKARA (Cumtıııriyet Biirosu) - Türî Silar lı o. KıiNvetlenıTSK) .-> mensuplannırı maaşlannı v . r yüzde 7 2 cranında arttmn • ve polislere de ek zam " hazırhğında oları I REFAHYOL hiküroeti. 1 maaşlannı yüzde 30 • arttırdığı rnemur emeklilennin zam ~ ' farklanm şubat ayı başında " ^ ödeyecek. Faridarn 3 şubat , pazartesı gününden "— itibaren ödenmeye başlanacağını açıklayan Maliye Bakanı Abdillatf - ' Şene'r, 1 Ocak 1997 • " tanhinde maaş alanlann -1 oluşturduğu 326 bın 242 - *• kişilik gruba. 3 aylık farklann: 1 Şubat 1997'de •• aylıklannı alacak olan 48 -- bın 523 kışıyebıravlık -i: farklann; 1 Man 1997'de - • maaşlannı alacak olan 293 bın 57 kışiye de iki aylık -'-•: farklann ödeneceğini kaydetti. Devredilen siaha inceleme S-M SİİRT (AA)- Siirt c Cumhunyet Başsavcısı , Mehmet Sıyami Boşak, \, Belediye Başkanı Mehmet . Fahri ÇelikerMn Ali . Kalkancı'ya devrettıği ruhsatlı silahla ilgili olarak r j inceleme başlatıldığını söyledi. Olayla ilgili olarak ! Siirt Emniyet ~'r Müdürlüğü'ne yazdıklan 'c • bir yazıyla bılgi s ' istediklenni bildıren Boşak, inceleme sonunda •"" suç olup olmadığının '• belirleneceğıni, suç olması halinde gereğinin V- yapılaca^ını kaydetti AABF'den çocuk vizesine tepki '' H Haber Merkezi - Avrupa r Alevi Bırliklen "• Federasyonu (AABF) Genel Başkanı Ali Rıza Gülçıçek, Alman • _ hükümetınin geçen -. günlerde uygulamaya - r koyduğu çocuk vizesinin ^ bır an önce kaldınlmasını istediklenni ve federasyon olarak bu konuda sonuna ;,- kadar mücadele edeceklerini açıkladı. t ; Ülkenin kalkınmasında .-_ büyük emekleri geçen Türk {yyatandaşlanna yapılan bu ,,-hakstzlığın insan haklanyla „ bağdaşmadığını vurgulayan Gülçiçek, "Burada doğup " büyüyen gençlerimizin. iki binli yıllara üç kala vize ' engeli ile karşılaşmalannı "' entegrasyona darbe olarak değerlendıriyoruz" dedi. Kıvılcım ve Soylu serbest _ • İstanbul Haber Servisi - Kamuoyunda cinci hoca olarak bilinen ve tutuklanarak cezaevıne konulan Ali Kalkancı'da bulunan, Siirt Belediye Başkanı Mehmet Fahri Çeliker'e ait tabancayı şirket bahçesinde bulan TGS Genel Yayın Yönetmeni Serda Kıvılcım ile Seyhan Soylu. çıkanldıklan İstanbul Cumhunyet Başsavcılığf nca serbest bırakıldı. Cezaevine konulan Ali Kalkancı'mn tabancayı bır müridıne, mündinin de, eşı Emire Ersoy Kalkancı'ya verdiği öne sürülüyordu. Tesislerin MGV'ye kiralanmasına yalnızca yönetim kurulu üyesi Halil Tunç karşı çıktı SSK'de ikmci skandalVltVASEİLKNUR Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- karu Necati Çelik'ın SSK'dekı sı- nav skandalından sonra şımdı de hastane olması ıçın daha önce ka- rar alınmış SSK tesislerinı. Islam- cı Millı Gençlık Vakfı'na kıralaya- rak ikıncı bır skandala neden oldu. 17 Temmuz 1996 tanhinde SSK Yönetim Kurulu'nun ısteği üzerine başhekımliğin de talepleri dikkate ahnarak İnşaat Dairesi Başkanlı- ğVnın incelemesi \e olumlu rapor vermesi ûzenne kurumun Van'da- ki rant tesislennin 40 yatak kapasi- teli kadın doğum v e çocuk hastane- sine dönüştürûlmesi yönünde ka- rar alındı. Bu amaçla însaat Daire- si Başkanlığı adına Yusuf Gocuk. Veysel Yılmaz ve Mehmet Karataş adlı uzmanlar, bınayı yerinde ince- leyerek hastaneye dönüştürülmesı- ne uygun olduğunu rapor ettıler. Bu rapordan sonra Milli Gençlik Vak- fi'nın yurt olarak kullandığı bina- • Van'da SSK'ye ait rant tesislerinin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne çevrilmesi için daha önce yönetim kurulunda karar alınmasına ve bu amaçla kiracı durumunda bulunan Milli Gençlik Vakfi'mn mahkeme karanyla tahliye edilmesine karşın Çalışma Bakanı Necati Çelik, hastane için uygun olmadığı gerekçesiyle tesisleri yeniden Milli Gençlik Vakfı'na kiraya verdi. nın C Blok 3-4-5 katlannı tahliye etmesi için vakıf aleyhine tahliye davası açıldı. Tahliye davasının SSK lehine sonuçlanması üzerine MGV binayı boşalttı. Binanın MG V tarafindan kullanımı sırasın- da meydana gelen tahribatın onan- mı için eski kıracı olan vakıftan 530 milyon lira istenmesıne karar alm- dı. Milli Gençlik Vakfı, tahribata karşı SSK'nin ıstediği bu paranın ancak yansı kadar olan 280 milyon liralık teminat mekrubu verdi. CHP dönemınde göreve başla- yan ve aralıksız 5 yıl görev yapan eskı SSK Genel Müdürü Kemal Kı- lıçdaroğlu ile SSK'nin İnşaat Daıre Başkanf nın görevden alınmasın- dan sonra daha önce alınan tesisin hastaneye döndürülmesı kararın- dan vazgeçildi. Bakan Necati Çelik'in ısteği doğrultusunda, daha önce "Tesisin hastaneye dönüştürülmesi uygun- dur" raporunu veren İnşaat Daire Başkanlığı bu karanndan çark ede- rek binanın fonksiyonel olmadığı ve masraf gerektirdiğini belirten yenı bır rapor hazırladı. SSK Yönetim Kurulu da bu ge- rekçeye sığınarak 14 Kasım 1996 tarihinde yapılan toplantıda tesisin hastaneye dönüştürülmesınden vazgeçiİmesıne ve daha önce tahli- ye edilen eski Milli Gençlik Vak- fı'na kiralanmasına karar v erdı. Bu karara, yönetim kurulu üyesı Halil Tunç dışında tüm üyeler imza attı. Eskı SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu ile karara muhalefet şerhı koyan SSK Yönetim Kurulu üyesi Halil Tunç, siyasi bir karar sonucunda hastane yapımından vazgeçildiğıni, tesisin hastane ya- pılmasuıa uygun olduğunu belirtti- ler. Kılıçdaroğlu, "Bütiin dünyada hastane olmaya en elverişii kurum- lar olarak yurt ve otel binalan gös- terilir. Bu tesis de zaten MGV tara- findan yurt olarak kullanılıyordu. Bahçesi ve otoparkı bulunan bu te- sis hastane olmayacak da neresi ola- cak" dıye sorarken Hahl Tunç, Van'da kadın doğum ve çocuk has- tanesi bulunmadığını hatırlatarak "Siyasi erk Vanlılann bu ihtiyaçla- nnı gözardıederekyandaşlannı ka- yırmıştır'' dedi. Eski Genel Müdür Kılıçdaroğlu, tesisin MGV tarafindan daha önce kullanımı sırasında şımdı DYP'den milletv ekili olan dönemin Van Va- lisi Mahmut Yübaş'ın kendisini arayarak "Böj le bir tesis nasü olur da böyle siyasi bir gruba verilir, bu- na engel olun" dediğıni hatırlattı. MGV'nın ılk ıhaleye çıkanldığın- da en yüksek fiyatı veTerek tesise yerleştığinı belirten Kılıçdaroğlu, hastane karanndan vazgeçilmesin- den sonra yasa gereği tesisin mah- keme karanyla tahliye edilen eski kiracıya önerilmesi gerektiğinı ve bunu bılen bakanın bılerek hastane karanndan vazgeçtığini öne sürdü. DYP-CHP koalisyon hüküme- tınde Çalışma Bakanı olarak görev vapan Mustafa KuL RP'li Çalışma Bakanı Necati Çelik'in MGV'ye destek olmak için Vanlılan ceza- landırdığını öne sürerek "RP'nin SSK'yi yağmalamasına ian ver- meyeceğiz" dedi. Hava karardıktan sonra polisin bile tedirgin gezdiği Diyarbakır'da çocuklar satıs yapıyor Askerlerin silahlara sanlarak dolaştıgı sokaklarda biravuç çocuk tehlikeleri umursamadan kâğıt mendil vesakız sadyor. Kazanacaklan birkaç bin lira onlar içinönemliv^ 4 onlar gecelerden korkmuvorlar. (ieceler korkutmaz çoculdarı• Uzaktan bir yerlerden belli belirsiz sesler geliyor. Giderek yaklaşıyor. O da ne; çocuk bunlar, çocuk. Gecenin yansı, Diyarbakır. Ve sokaklanndan polis ve askeri araçlann bile hızla, ürkerek geçtiği kentte beş çocuk. Yaşlan 5, 6. 7.. belki 8. Türkçeleri elbette bozuk, benizleri soluk, vücutlan zayıf. UFUKTEKtN DÎYARBAKIR - Önce bir polıs mimbüsü geçiyor. Işıklannı yak- tığından hemen anlaşılamıyor ne olduğu. Sanki tedirgin adımlar atargibi ilerlıyor. Gecenin sessiz- liğini, üzerinde mitralyöze eliyle sımsıkı tuturunuş savaş gıysilı bir erin bulunduğu askeri araç yırtı- yor. "Mum Kokulu Kadınlar"ı Dı- lan Sineması'nda ızleyen. çoğu Dicle Üniversiteli genç ile birkaç asker ve bürokrat ailesi 21.00 se- ansından çıkarken gece yırtılıyor bır daha. Dağkapı canlanıyor. Sa- tıcılann sessiz bekleyişleri son buluyor. Belki birkaç kilo porta- kal. elma satacaklar. Eller cepte, kımsenın türkü tutturduğu da yok ve Dağkapı'daki hareket ve ses 10 dakikada yok olup gidiyor. Uzaktan bir yerlerden bellı be- lirsiz sesler geliyor. Sesler cıhz. Giderek yaklaşıyor. O da ne: ço- cuk bunlar, çocuk. Gecenin yan- sı, Diyarbakır. Ve sokaklanndan polis ve askeri araçlann bile hız- la. ürkek, koştururcasına geçtiği kentte beş çocuk. Yaşlan 5, 6,1.. belki 8. Boylan ufacık. Türkçele- n elbette bozuk. benizleri soluk, vücutlan zayıf. Mahmut Bakır, beş yaşındaki kardeşi Süleyman'la çıkmış. so- kaklara. Hiraç Okay ile Erdal ve Murat Altan kardeşler de katılmış onlara. Bin, yaşı geldiği halde hâ- lâ okulsuz. ikisi zaten küçük, bin dört, diğeri beş yaşında. Erdal öy- le şirin ve öyle konuşkan ki... Sü- leyman da öyle. gülünce gözleri- nin içi gülen cinsinden. Diyarba- kır'ın gece yansı ayazı, bir iki so- nınun ardından öğrendiğimiz aç- lıklan umurlanndabile değıl. Hi- raç, Mahmut ve Murat dınlemeyi tercih ediyor. arada "he" diyerek arkadaşlannın sözlerini onaylı- yorlar: "Sakızlar bitti. Mahmut'un ba- bası Zetın Bakır hastadır. Anası da çauşmaz. Ablasının biri e\li, tz- mir'dedir. Öbiirü daha kiiçüktür. Komşular bakar. İşte bu Mahmut. sakız satar para götürür. Biz de karton toplamaya geklik. Hasta- dır, üşümesin..." Pınl pınl bir sabah. Masmavi- liğin içinden gülümseyen güneş ınsanın içinı ısıtıyor. Valiliğin önünde gazeteciler, karşısındaki parkta çocuklar bekleşiyor. "Abi" dıyor. içlerinden biri. Ses biraz mahcup sanki. Adı Muhterem Onay. 11 yaşında. Geç başlamış okula, henüz 2.sınıfta. "Abr mısın abi" dıye, adeta yalvaran ama kı- sık, utangaç bır sesle soruyor. Ahnmaz mı, alınır da üste para venlmez mi.. Kâğıt peçeteyi mar- kasını söyleyerek satıyor. Ânnesi- nın adı Emine. babasının Rama- zan. Babası hastaymış, annesi apartmanlarda oturanlara ev işle- ri yapıyormuş. Bir abisi bır de kendisi çahşıyormuş. Aynca dört kardeşi daha varmış. Mızgin kanşıyor lafa: Ben de sarjyorum abi. Benimküerden de aur mısın? Olur mu Mızgin'i mahsun bırakmak, tanesinden 3 bin lira kazanabildiği "Sel- l»k"lardan almamak, dört karde- şi daha olduğunu öğrendikten sonra hele, olur mu? Diyarbakır bir cehennem. Yar- dım dağıtıhrken Türkıye'ye yan- sıyan görüntüler ne kadar gerçek- se. 5 yaşındaki Hiraç'ın gece ya- nsı sakız satması, karanlık sokak- lann karanlık adamlanna aldır- madan ısınmak için karton-kâğıt toplaması en az o kadar cehen- nem... Kamu-Sen nema politikasını protesto etti Hazine'ye faks yağmuru Halkın Hukuk Bürosuna baskın yapan polisler hakkında suç duyurusunda bulunulacak. Barodan avukatlara destek İstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu, bır süre önce Halkın Hukuk Bürosu'na baskın dü- zenleyen veavukat MetinNarin'ı gözaltına alan polisler hakkında suç duyurusunda bulunacak. İstanbul Barosu Başkanı VücelSayman, polisin bu davranışının. avukatın sır saklama hakkını ortadan kaldırdığını behrterek "Polis,savnnma- run bağunsızbğını hiçe saydı. Hukuk ihlalini ya- panlar hakkında hiçbir işlem yapdmadı" dedi İstanbul Barosu'na bağlı bır grup avukat. dün Sultanahmet Adlıyesı önünde geniş güvenlik öniemlen aitmda basın açıklamasında bulun- dular. Baro Başkanı Yücel Sayman, 7 Ocak 19^7 tanhinde Terörle Mücadele Müdürlüğü'ne bağlı polıslenn. İstanbul Barosu'na üye bir grup avTikatın çalıştığı Halkın Hukuk Bürosu'na bas- kun düzenledığını ve büroda bulunan aviikatla- î n gözaltına aldığını söyledi. Gözaltına alınan avukat Metın Nann'm, Sabancı suikastı sanık- lanndan Mustafa Duyar'm ıddialan doğrultu- sunda tutuklandığını hatırlatan Sayrnan, sorum- lularhakkında DGM Başsavcısı ile göriiştükle- nni. ancak bir sonuç alamadıklannı belirtti. Sa- vunma bağımsızlıği olmadan yargı bağımsızlı- ğmındaolamayacağınıkaydeden Sayman. "Po- lis, avukat dokunulînazlığını ihlal etti, avukatia- nn orakına el ko>du, avukatm sırsaklama hak- kmı ortadan kaldırdı" dedi. Avukat Metin Nann'ın gözaltına alınması ile ilgili olarak bir grup avukatın bir süre önce Av- rupa İnsan Haklan Komisyonu'nabireysel baş- viiruda bulunduğunu belirten Sayman. "Önü- miizdeki günlerde yasal düzenlemelere avkın davranan polisler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bunun haartıklan icerisindeviz" dıye konmtu. Haber Merkezi - Türkiye Kamu-Sen üyelen. hüküme- tın. çalışanlardan yaptığı zo- runlu tasarruf kesintilerine yasal faiz uygulamaması ne- deniyle dün Hazine Müste- şarlığı'nı faks yağmuruna tuttu. Ankara'da Kamu- Sen Ge- nel Başkanı Resul Akay baş- kanlığında Hazine Müsteşar- lığı 'na dılekçe veren memur- lar. hükümete "Tasarruflan hırsıziara kapnrdık divorsa- nız Allah belanıs \ersin. ama hiç olmazsa nemalan verin" mesajmı verdiler. Türkiye ge- neîınde > apılan faks ey lemın- de memurlar. "Hacı-bacı de- diler,nemalanyedner"1 ,u Adil düzendedüer, hakkınunyedi- ler" sloganlan attılar. Ankara'da öğle arasında. Eskişehır Yolu üzerindeki Hazine Müsteşarhğı önünde toplanan memurlara hitap e- den Türkiye Kamu-Sen Ge- nel Başkanı Resul Akay: hü- kümetin, şubatayı içinde ana- paraya uygulayacağı bildin- len yüzde 27.5'luk nema ora- nıyla "gaspçı anlayışmı" göz- ler önüne serdiğini söyledi. Zorunlu tasarruf uygulama- sının dünyanın hıçbiryennde olmadığını söyleyen Akay'ın konuşması sık sık "Hacı-ba- cı dediler hakkınuzı \ediler", "Memurdan aldılar. hırsıza verdiler"," Yeter arnk susma- yacağız" sloganlanyla kesıl- dı. Resul Akay, bu konuda TBMM'de oluşturulan ko- misyonun şaibeli olduğunu. çiinkü geçmişte bu komısyon üyelerinin de "tasamıflan peşkeşçektiğini'" söyledi. Ha- zine faiz oranlan uygulandı- ğında yaklaşık olarak 25-30 milyon liralık nema almalan • Kamu- Sen Genel Başkanı Resul Akay başkanlığında Hazine MüsteşarhğVna dilekçe veren memurlar, hükümete "Tasarruflan hırsıziara kapürdık diyorsanız Allah belanızı versin, ama hiç olmazsa nemalan verin" mesajını verdiler. gereken çahşanlann, "akılla. vicdanla, insan haklanyla izah edilcmez bu uvgulama nedeniyle"ellerine 3-6 mil- yon lira geçeceğinı vurgula- yan Akay. sözlerini şöyle sürdürdü- u Hu^ızlarakaptır- dık di\orsanız Allah belanızı versin, hiç olmazsa nemalan verin. Bu anlayışın gaspcu vol kesen anlavıstan hiçbir farkı yok. Allahtan korknıuvorsa- nız kuldan da mı utanmıyor- sunuz?Başbakan. ikttdarkol- tuğuna oturunca bu feryatla- n duymuyor musun? Muha- lefettey ken çıtçıksa duyuyor- dun." Hükümete, "Siyasi mevta olmak istemN'orsanız. kamu çalışanlanna sahip çıkın. ay- nmcıhkyapmayuı" diye ses- lenen Akay. nemalar konu- sunda verdikleri dilekçelere olumlu yanıt alamazlarsa, \'üksek Planlama Kurulu ka- rannın ıptali için Danıştay'a dava açacaklannı bıldirdi. Daha sonra sloganlar ata- rak hükümetin nema ve ma- aş politikasını protesto eden memurlann dılekçelen Hazi- ne Müsteşarhğı Ev rak Müdü- rü Mehmet Kütük'e ıletildi. Bursa ve Kayseri'de de Ka- mu-Sen'e üye bir grup me- mur, zorunlu tasarruf hesabı kesintilerinin. 1996 tahvil ihalelerinde tasarruf sahiple- rine yapılan oranda nemalan- dınlması isteğıyle Hazine Müsteşarhğrna dılekçe gön- derdi. Memurlar. Hazine Müsteşarlığı'na gönderdikle- ri dilekçelerde, çalışanlann tasarruflannın yeterince de- ğerlendirilemediğini. bu ne- denle tasamıflann enflasyon karşısında eridığini belırtti- ler. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLAU Kazan Hemen PaUamaz!Devletin üst düzeylerindeki bır dostum anlattığında ya- dırgamıştım.. "Acaba abartma payı mı var" diye düşün- müştüm, Üst düzey bır komutanın sözlenydi bana aktardıgı... Bir- kaç kişı onunde, yumuşatılmaya çalışılmadan söylenmiş sözlerdi. DYP Genel Başkanı ile -yani Başbakan Yardım- cısı ile- ılgıliydi ve yenir yutulur cinsten değildi. Ve Emin Çölaşan, köşesinde yeni bir olayı anlattı: Üç "üst düzey asker", birkaç gazeteci ile baş başa bir yemek yiyorlar. Askerler, Refah'a ve hükümete ateş pus- kürüyor Şaibe Hanım" için söylediklen ise yazılamıya- cak kadar ağır. Eklıyoriar "Bunları aynen yazabılirsiniz... En küçüğümüzden en büyüğümüze kadar, bu kadın hakkında düşüncemiz bu- dur..." • • • Önce Doğan Akın, üzennde koskoca bir kıtap yazdı.. Dedikoduya değil, somut bilgi ve belgelere dayalı bir ki- tap. Ve şimdi Çölaşan, hemen her Allah'ın günü köşesinde somut sorular sorup duruyor... Çiller'le, kocasıyla, mal- varlıklarıyia, ediniliş biçimleriyle ilgili sayısız ve de yanrt- sız sorular. Çillerier'in sadece Amerika'daki malvariıklan 6 milyon dolan buluyor. Nereden buldular bu parayı?.. O mallann sadece 1994'tekı geliri, bugünkü kurdan 55 milyar liraya ulaşıyor. Ne yaptılar o yıllık gelın? Vergisini ödediler mi? Türkiye'ye getirdiler mi? Mızragtn çuvala stğması olanaksız! RR Çıller'i yolsuzlukla suçlayan önergelennı birer birer yalayıp yutuyor. Ne uğruna?.. Devleti içten ele geçinme uğruna.. Mercümek dosyalannın hasıraitı edilmesı uğ- runa... Yani köprüden geçme uğruna 'ayıya dayı" demeyi içi- ne sindiriyor. RP'liierin, ahlaksızlıktara, yolsuzluklara, uğursuzluklara -belki de içlen sızlaya sızlaya sünger çe- kerken- kendilenne göre "meşru"bir nedenleri var. Mak- yavelcı biryaklaşımla, "meşru amaç" uğruna "gayri meş- ru" bir aracı kullanıyorlar. Ya DYP'liler? Ne amaçlan meşru, ne de araçlan... "Kışisel çıkar" dı- şında, Çiller'e verdikleri desteği haklı gösterebilecek hiç- bir gerekçeleri yok! • • • Kadınlan kızlan baştan çıkarmayı ryı bilen bir tarikat şeyhi".. Tanıdığı kanıtlanan, üç büyük kentimizin betedi- ye başkanlan.. Ve de birçok RP büyuğü.. Ne rastlantı! Ankara'nın amblemine -yasalara karşın- camiyi yerleş- tiren fanatık belediye başkanını ekranda izledim... Soru- lardan başka her konuyu anlatıyor: Ekonomınin nasıl dü- zeldiğini, ordunun nasıl kendilerine karşı olmadığını, ül- kenin nasıl nurtu ufuklara yöneldiğini... Bir arkadaşına başsağlığına gitmiş... Şeyh efendi de meğer o evde imiş... Ne kadar inandıncı! Üç saat kadar konuşmuşlar... Hatta kendısine dua bi- le etmiş.. Ama gazeteciler sorduğunda anımsayamamış.. Bugün bile görse tanımazmış.. Ne unutkanlık! • • • Aslında unutkanlık bizde toplumsai bir hastalık. Şu sözlerin daha iki ay önce edildıginı nasıl unuttuk: "Bu tarihi unutmayın... 3 Mart 1924'te (halrfeliğin kal- dıniması) sen de yıkıldın, ben de yıkıldım, din de yıkıldı, kıtap da yıkıldı.. Ey ıntıkam sahibi olan Rabbım, ben in- tikamıma memur eylei. Sız Müslümanlar ıçinizdekı hır- sı, kıni, nefretı asla eksık etmeyin. Bekledik, biraz daha bekleyaceğız.. Gün ola harman ola..." r\,; Bu sözlerin, RP'nin Kayseri Belediye Başkanrna ait ol- duğunu.. ve de o adam hakkında, DYP'Iİ Içişteri Baka- m'nm göstermelik bır soruşturma açtırdığını, nasıl unut- tuk! • • • TBMM'de parmaklar kalktı, vicdanlar karardı... Çiller ve DYP aklandı mı? Parmaklar kalktı, vicdanlar karardı... Mercümek ve RP aklandı mı? Şeriatçı kafa, devleti ıçten içe kemiriyor, DYP'lilerin ya- nn torunlannın yuzüne bakacak suratlan yok.. Rejım so- runu çözüldü mü? Bır DYP "önde geleni" şöyle dıyor. - Tabanda birbölünme var... Refah süratlekadrolaşıyor... DYP, Anadolu'da kan kaybediyor... Arkadaşlar bi- r araya ge//nce hep bunlan konuşuyoruz; ama partiye za- raryerme kaygısı açıklama yapmamıza engel oluyor... Ülke ve rejım zaten önemlı değil; önemli olan "par- fi"(!).. Öyleyse soylestnler. Konuşmak mı böyle bir durum- da "partı"ye zarar venyor, yoksa susmak mı? • • • Hükumetın içinde ve başında, kamu vıcdanında mah- kûm olmuş suçlular... TBMM'de bir suçlan aklama ortak- lığı.. Kendisini yıkmak ısteyenlerce ıçten içe "fethedilen" bir deviet... Yöneticilere saygısını ve ınancını yitırmiş bir halk.. Ve hükümetin başındakilereöfkesini, gazeteciler önün- de bile, "en ağır biçimde" dıle getirmekten çekınmeyen bır asker... Durum vahim!.. Bazılan ise bunu göremeyecek kadar cahil, gafil ya da hain!.. Çıkış yolu kalmayan buhar kazanı hemen patlamaz. En tehlikeli an, "Bu kazan her basınca dayanır" dıye düşün- meye başladığınc andır. Ders alınsaydı eğer, tarih "tekerrür" mü ederdi? TJçrur AA.iJim.du Sesleniyor '97 Mustafa Alabora, Zeki Alasya-TVVetin Akpmar, Haldun Dormen, Sertab Erener, M.üjdat Gezen, Gülen Karaman, AA.irkelam, Erdal Özyağcılar, A.rif Sağ, Timur Selçuk, Suavi, Aİiye Uzunatağan, Uğur Yücel ^ i Onu yitirişimiEiin d.ördüncü yılmda 1 dostlarını, TJçrur Mumcu'yla birlikte | olmaya çağırıyoruz. I J£ _C 24 Ocak 1997 Cuma saat 21.30 | Lütfu Kırdar Kongre Salonu Harbiye-İstanbul â um:ag }UĞUR MUMCU MtAŞTlRIUCI OAZETECİLİK VAKFI u I Davetiyeler, PARK BRAVO ve POLO mağazalarından sağlanabılir. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle