Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
' 22OCAK1997 ÇARŞ/MBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Maaş farklan
* ötteneeek
• ANKARA (Cumtıııriyet
Biirosu) - Türî Silar lı
o. KıiNvetlenıTSK)
.-> mensuplannırı maaşlannı
v . r yüzde 7
2 cranında arttmn
• ve polislere de ek zam
" hazırhğında oları
I REFAHYOL hiküroeti.
1 maaşlannı yüzde 30
• arttırdığı rnemur
emeklilennin zam
~ ' farklanm şubat ayı başında
" ^ ödeyecek. Faridarn 3 şubat
, pazartesı gününden
"— itibaren ödenmeye
başlanacağını açıklayan
Maliye Bakanı Abdillatf
- ' Şene'r, 1 Ocak 1997
• " tanhinde maaş alanlann
-1
oluşturduğu 326 bın 242
- *• kişilik gruba. 3 aylık
farklann: 1 Şubat 1997'de
•• aylıklannı alacak olan 48
-- bın 523 kışıyebıravlık
-i: farklann; 1 Man 1997'de
- • maaşlannı alacak olan 293
bın 57 kışiye de iki aylık
-'-•: farklann ödeneceğini
kaydetti.
Devredilen
siaha inceleme
S-M SİİRT (AA)- Siirt
c Cumhunyet Başsavcısı
, Mehmet Sıyami Boşak,
\, Belediye Başkanı Mehmet
. Fahri ÇelikerMn Ali
. Kalkancı'ya devrettıği
ruhsatlı silahla ilgili olarak
r j inceleme başlatıldığını
söyledi. Olayla ilgili olarak
! Siirt Emniyet
~'r Müdürlüğü'ne yazdıklan
'c
• bir yazıyla bılgi
s
' istediklenni bildıren
Boşak, inceleme sonunda
•"" suç olup olmadığının
'• belirleneceğıni, suç olması
halinde gereğinin
V- yapılaca^ını kaydetti
AABF'den çocuk
vizesine tepki
'' H Haber Merkezi - Avrupa
r Alevi Bırliklen
"• Federasyonu (AABF)
Genel Başkanı Ali Rıza
Gülçıçek, Alman
• _ hükümetınin geçen
-. günlerde uygulamaya
- r koyduğu çocuk vizesinin
^ bır an önce kaldınlmasını
istediklenni ve federasyon
olarak bu konuda sonuna
;,- kadar mücadele
edeceklerini açıkladı.
t ; Ülkenin kalkınmasında
.-_ büyük emekleri geçen Türk
{yyatandaşlanna yapılan bu
,,-hakstzlığın insan haklanyla
„ bağdaşmadığını vurgulayan
Gülçiçek, "Burada doğup
" büyüyen gençlerimizin. iki
binli yıllara üç kala vize
' engeli ile karşılaşmalannı
"' entegrasyona darbe olarak
değerlendıriyoruz" dedi.
Kıvılcım ve Soylu
serbest
_ • İstanbul Haber Servisi -
Kamuoyunda cinci hoca
olarak bilinen ve
tutuklanarak cezaevıne
konulan Ali Kalkancı'da
bulunan, Siirt Belediye
Başkanı Mehmet Fahri
Çeliker'e ait tabancayı
şirket bahçesinde bulan
TGS Genel Yayın
Yönetmeni Serda Kıvılcım
ile Seyhan Soylu.
çıkanldıklan İstanbul
Cumhunyet
Başsavcılığf nca serbest
bırakıldı. Cezaevine
konulan Ali Kalkancı'mn
tabancayı bır müridıne,
mündinin de, eşı Emire
Ersoy Kalkancı'ya verdiği
öne sürülüyordu.
Tesislerin MGV'ye kiralanmasına yalnızca yönetim kurulu üyesi Halil Tunç karşı çıktı
SSK'de ikmci skandalVltVASEİLKNUR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
karu Necati Çelik'ın SSK'dekı sı-
nav skandalından sonra şımdı de
hastane olması ıçın daha önce ka-
rar alınmış SSK tesislerinı. Islam-
cı Millı Gençlık Vakfı'na kıralaya-
rak ikıncı bır skandala neden oldu.
17 Temmuz 1996 tanhinde SSK
Yönetim Kurulu'nun ısteği üzerine
başhekımliğin de talepleri dikkate
ahnarak İnşaat Dairesi Başkanlı-
ğVnın incelemesi \e olumlu rapor
vermesi ûzenne kurumun Van'da-
ki rant tesislennin 40 yatak kapasi-
teli kadın doğum v e çocuk hastane-
sine dönüştürûlmesi yönünde ka-
rar alındı. Bu amaçla însaat Daire-
si Başkanlığı adına Yusuf Gocuk.
Veysel Yılmaz ve Mehmet Karataş
adlı uzmanlar, bınayı yerinde ince-
leyerek hastaneye dönüştürülmesı-
ne uygun olduğunu rapor ettıler. Bu
rapordan sonra Milli Gençlik Vak-
fi'nın yurt olarak kullandığı bina-
• Van'da SSK'ye ait rant tesislerinin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne
çevrilmesi için daha önce yönetim kurulunda karar alınmasına ve bu amaçla kiracı
durumunda bulunan Milli Gençlik Vakfi'mn mahkeme karanyla tahliye
edilmesine karşın Çalışma Bakanı Necati Çelik, hastane için uygun olmadığı
gerekçesiyle tesisleri yeniden Milli Gençlik Vakfı'na kiraya verdi.
nın C Blok 3-4-5 katlannı tahliye
etmesi için vakıf aleyhine tahliye
davası açıldı. Tahliye davasının
SSK lehine sonuçlanması üzerine
MGV binayı boşalttı. Binanın
MG V tarafindan kullanımı sırasın-
da meydana gelen tahribatın onan-
mı için eski kıracı olan vakıftan 530
milyon lira istenmesıne karar alm-
dı. Milli Gençlik Vakfı, tahribata
karşı SSK'nin ıstediği bu paranın
ancak yansı kadar olan 280 milyon
liralık teminat mekrubu verdi.
CHP dönemınde göreve başla-
yan ve aralıksız 5 yıl görev yapan
eskı SSK Genel Müdürü Kemal Kı-
lıçdaroğlu ile SSK'nin İnşaat Daıre
Başkanf nın görevden alınmasın-
dan sonra daha önce alınan tesisin
hastaneye döndürülmesı kararın-
dan vazgeçildi.
Bakan Necati Çelik'in ısteği
doğrultusunda, daha önce "Tesisin
hastaneye dönüştürülmesi uygun-
dur" raporunu veren İnşaat Daire
Başkanlığı bu karanndan çark ede-
rek binanın fonksiyonel olmadığı
ve masraf gerektirdiğini belirten
yenı bır rapor hazırladı.
SSK Yönetim Kurulu da bu ge-
rekçeye sığınarak 14 Kasım 1996
tarihinde yapılan toplantıda tesisin
hastaneye dönüştürülmesınden
vazgeçiİmesıne ve daha önce tahli-
ye edilen eski Milli Gençlik Vak-
fı'na kiralanmasına karar v erdı. Bu
karara, yönetim kurulu üyesı Halil
Tunç dışında tüm üyeler imza attı.
Eskı SSK Genel Müdürü Kemal
Kılıçdaroğlu ile karara muhalefet
şerhı koyan SSK Yönetim Kurulu
üyesi Halil Tunç, siyasi bir karar
sonucunda hastane yapımından
vazgeçildiğıni, tesisin hastane ya-
pılmasuıa uygun olduğunu belirtti-
ler. Kılıçdaroğlu, "Bütiin dünyada
hastane olmaya en elverişii kurum-
lar olarak yurt ve otel binalan gös-
terilir. Bu tesis de zaten MGV tara-
findan yurt olarak kullanılıyordu.
Bahçesi ve otoparkı bulunan bu te-
sis hastane olmayacak da neresi ola-
cak" dıye sorarken Hahl Tunç,
Van'da kadın doğum ve çocuk has-
tanesi bulunmadığını hatırlatarak
"Siyasi erk Vanlılann bu ihtiyaçla-
nnı gözardıederekyandaşlannı ka-
yırmıştır'' dedi.
Eski Genel Müdür Kılıçdaroğlu,
tesisin MGV tarafindan daha önce
kullanımı sırasında şımdı DYP'den
milletv ekili olan dönemin Van Va-
lisi Mahmut Yübaş'ın kendisini
arayarak "Böj le bir tesis nasü olur
da böyle siyasi bir gruba verilir, bu-
na engel olun" dediğıni hatırlattı.
MGV'nın ılk ıhaleye çıkanldığın-
da en yüksek fiyatı veTerek tesise
yerleştığinı belirten Kılıçdaroğlu,
hastane karanndan vazgeçilmesin-
den sonra yasa gereği tesisin mah-
keme karanyla tahliye edilen eski
kiracıya önerilmesi gerektiğinı ve
bunu bılen bakanın bılerek hastane
karanndan vazgeçtığini öne sürdü.
DYP-CHP koalisyon hüküme-
tınde Çalışma Bakanı olarak görev
vapan Mustafa KuL RP'li Çalışma
Bakanı Necati Çelik'in MGV'ye
destek olmak için Vanlılan ceza-
landırdığını öne sürerek "RP'nin
SSK'yi yağmalamasına ian ver-
meyeceğiz" dedi.
Hava karardıktan sonra polisin bile tedirgin gezdiği Diyarbakır'da çocuklar satıs yapıyor
Askerlerin
silahlara
sanlarak
dolaştıgı
sokaklarda
biravuç
çocuk
tehlikeleri
umursamadan
kâğıt mendil
vesakız
sadyor.
Kazanacaklan
birkaç bin lira
onlar
içinönemliv^
4
onlar
gecelerden
korkmuvorlar.
(ieceler korkutmaz çoculdarı• Uzaktan bir yerlerden belli belirsiz sesler geliyor.
Giderek yaklaşıyor. O da ne; çocuk bunlar, çocuk.
Gecenin yansı, Diyarbakır. Ve sokaklanndan polis ve
askeri araçlann bile hızla, ürkerek geçtiği kentte beş
çocuk. Yaşlan 5, 6. 7.. belki 8. Türkçeleri elbette bozuk,
benizleri soluk, vücutlan zayıf.
UFUKTEKtN
DÎYARBAKIR - Önce bir polıs
mimbüsü geçiyor. Işıklannı yak-
tığından hemen anlaşılamıyor ne
olduğu. Sanki tedirgin adımlar
atargibi ilerlıyor. Gecenin sessiz-
liğini, üzerinde mitralyöze eliyle
sımsıkı tuturunuş savaş gıysilı bir
erin bulunduğu askeri araç yırtı-
yor.
"Mum Kokulu Kadınlar"ı Dı-
lan Sineması'nda ızleyen. çoğu
Dicle Üniversiteli genç ile birkaç
asker ve bürokrat ailesi 21.00 se-
ansından çıkarken gece yırtılıyor
bır daha. Dağkapı canlanıyor. Sa-
tıcılann sessiz bekleyişleri son
buluyor. Belki birkaç kilo porta-
kal. elma satacaklar. Eller cepte,
kımsenın türkü tutturduğu da yok
ve Dağkapı'daki hareket ve ses 10
dakikada yok olup gidiyor.
Uzaktan bir yerlerden bellı be-
lirsiz sesler geliyor. Sesler cıhz.
Giderek yaklaşıyor. O da ne: ço-
cuk bunlar, çocuk. Gecenin yan-
sı, Diyarbakır. Ve sokaklanndan
polis ve askeri araçlann bile hız-
la. ürkek, koştururcasına geçtiği
kentte beş çocuk. Yaşlan 5, 6,1..
belki 8. Boylan ufacık. Türkçele-
n elbette bozuk. benizleri soluk,
vücutlan zayıf.
Mahmut Bakır, beş yaşındaki
kardeşi Süleyman'la çıkmış. so-
kaklara. Hiraç Okay ile Erdal ve
Murat Altan kardeşler de katılmış
onlara. Bin, yaşı geldiği halde hâ-
lâ okulsuz. ikisi zaten küçük, bin
dört, diğeri beş yaşında. Erdal öy-
le şirin ve öyle konuşkan ki... Sü-
leyman da öyle. gülünce gözleri-
nin içi gülen cinsinden. Diyarba-
kır'ın gece yansı ayazı, bir iki so-
nınun ardından öğrendiğimiz aç-
lıklan umurlanndabile değıl. Hi-
raç, Mahmut ve Murat dınlemeyi
tercih ediyor. arada "he" diyerek
arkadaşlannın sözlerini onaylı-
yorlar:
"Sakızlar bitti. Mahmut'un ba-
bası Zetın Bakır hastadır. Anası
da çauşmaz. Ablasının biri e\li, tz-
mir'dedir. Öbiirü daha kiiçüktür.
Komşular bakar. İşte bu Mahmut.
sakız satar para götürür. Biz de
karton toplamaya geklik. Hasta-
dır, üşümesin..."
Pınl pınl bir sabah. Masmavi-
liğin içinden gülümseyen güneş
ınsanın içinı ısıtıyor. Valiliğin
önünde gazeteciler, karşısındaki
parkta çocuklar bekleşiyor. "Abi"
dıyor. içlerinden biri. Ses biraz
mahcup sanki. Adı Muhterem
Onay. 11 yaşında. Geç başlamış
okula, henüz 2.sınıfta. "Abr mısın
abi" dıye, adeta yalvaran ama kı-
sık, utangaç bır sesle soruyor.
Ahnmaz mı, alınır da üste para
venlmez mi.. Kâğıt peçeteyi mar-
kasını söyleyerek satıyor. Ânnesi-
nın adı Emine. babasının Rama-
zan. Babası hastaymış, annesi
apartmanlarda oturanlara ev işle-
ri yapıyormuş. Bir abisi bır de
kendisi çahşıyormuş. Aynca dört
kardeşi daha varmış.
Mızgin kanşıyor lafa: Ben de
sarjyorum abi. Benimküerden de
aur mısın? Olur mu Mızgin'i
mahsun bırakmak, tanesinden 3
bin lira kazanabildiği "Sel-
l»k"lardan almamak, dört karde-
şi daha olduğunu öğrendikten
sonra hele, olur mu?
Diyarbakır bir cehennem. Yar-
dım dağıtıhrken Türkıye'ye yan-
sıyan görüntüler ne kadar gerçek-
se. 5 yaşındaki Hiraç'ın gece ya-
nsı sakız satması, karanlık sokak-
lann karanlık adamlanna aldır-
madan ısınmak için karton-kâğıt
toplaması en az o kadar cehen-
nem...
Kamu-Sen nema politikasını protesto etti
Hazine'ye faks yağmuru
Halkın Hukuk Bürosuna baskın yapan polisler hakkında suç duyurusunda bulunulacak.
Barodan avukatlara destek
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu, bır
süre önce Halkın Hukuk Bürosu'na baskın dü-
zenleyen veavukat MetinNarin'ı gözaltına alan
polisler hakkında suç duyurusunda bulunacak.
İstanbul Barosu Başkanı VücelSayman, polisin
bu davranışının. avukatın sır saklama hakkını
ortadan kaldırdığını behrterek "Polis,savnnma-
run bağunsızbğını hiçe saydı. Hukuk ihlalini ya-
panlar hakkında hiçbir işlem yapdmadı" dedi
İstanbul Barosu'na bağlı bır grup avukat. dün
Sultanahmet Adlıyesı önünde geniş güvenlik
öniemlen aitmda basın açıklamasında bulun-
dular. Baro Başkanı Yücel Sayman, 7 Ocak
19^7 tanhinde Terörle Mücadele Müdürlüğü'ne
bağlı polıslenn. İstanbul Barosu'na üye bir grup
avTikatın çalıştığı Halkın Hukuk Bürosu'na bas-
kun düzenledığını ve büroda bulunan aviikatla-
î n gözaltına aldığını söyledi. Gözaltına alınan
avukat Metın Nann'm, Sabancı suikastı sanık-
lanndan Mustafa Duyar'm ıddialan doğrultu-
sunda tutuklandığını hatırlatan Sayrnan, sorum-
lularhakkında DGM Başsavcısı ile göriiştükle-
nni. ancak bir sonuç alamadıklannı belirtti. Sa-
vunma bağımsızlıği olmadan yargı bağımsızlı-
ğmındaolamayacağınıkaydeden Sayman. "Po-
lis, avukat dokunulînazlığını ihlal etti, avukatia-
nn orakına el ko>du, avukatm sırsaklama hak-
kmı ortadan kaldırdı" dedi.
Avukat Metin Nann'ın gözaltına alınması ile
ilgili olarak bir grup avukatın bir süre önce Av-
rupa İnsan Haklan Komisyonu'nabireysel baş-
viiruda bulunduğunu belirten Sayman. "Önü-
miizdeki günlerde yasal düzenlemelere avkın
davranan polisler hakkında suç duyurusunda
bulunacağız. Bunun haartıklan icerisindeviz"
dıye konmtu.
Haber Merkezi - Türkiye
Kamu-Sen üyelen. hüküme-
tın. çalışanlardan yaptığı zo-
runlu tasarruf kesintilerine
yasal faiz uygulamaması ne-
deniyle dün Hazine Müste-
şarlığı'nı faks yağmuruna
tuttu.
Ankara'da Kamu- Sen Ge-
nel Başkanı Resul Akay baş-
kanlığında Hazine Müsteşar-
lığı 'na dılekçe veren memur-
lar. hükümete "Tasarruflan
hırsıziara kapnrdık divorsa-
nız Allah belanıs \ersin. ama
hiç olmazsa nemalan verin"
mesajmı verdiler. Türkiye ge-
neîınde > apılan faks ey lemın-
de memurlar. "Hacı-bacı de-
diler,nemalanyedner"1
,u
Adil
düzendedüer, hakkınunyedi-
ler" sloganlan attılar.
Ankara'da öğle arasında.
Eskişehır Yolu üzerindeki
Hazine Müsteşarhğı önünde
toplanan memurlara hitap e-
den Türkiye Kamu-Sen Ge-
nel Başkanı Resul Akay: hü-
kümetin, şubatayı içinde ana-
paraya uygulayacağı bildin-
len yüzde 27.5'luk nema ora-
nıyla "gaspçı anlayışmı" göz-
ler önüne serdiğini söyledi.
Zorunlu tasarruf uygulama-
sının dünyanın hıçbiryennde
olmadığını söyleyen Akay'ın
konuşması sık sık "Hacı-ba-
cı dediler hakkınuzı \ediler",
"Memurdan aldılar. hırsıza
verdiler"," Yeter arnk susma-
yacağız" sloganlanyla kesıl-
dı. Resul Akay, bu konuda
TBMM'de oluşturulan ko-
misyonun şaibeli olduğunu.
çiinkü geçmişte bu komısyon
üyelerinin de "tasamıflan
peşkeşçektiğini'" söyledi. Ha-
zine faiz oranlan uygulandı-
ğında yaklaşık olarak 25-30
milyon liralık nema almalan
• Kamu- Sen Genel
Başkanı Resul Akay
başkanlığında Hazine
MüsteşarhğVna dilekçe
veren memurlar,
hükümete "Tasarruflan
hırsıziara kapürdık
diyorsanız Allah
belanızı versin, ama hiç
olmazsa nemalan
verin" mesajını verdiler.
gereken çahşanlann, "akılla.
vicdanla, insan haklanyla
izah edilcmez bu uvgulama
nedeniyle"ellerine 3-6 mil-
yon lira geçeceğinı vurgula-
yan Akay. sözlerini şöyle
sürdürdü-
u
Hu^ızlarakaptır-
dık di\orsanız Allah belanızı
versin, hiç olmazsa nemalan
verin. Bu anlayışın gaspcu vol
kesen anlavıstan hiçbir farkı
yok. Allahtan korknıuvorsa-
nız kuldan da mı utanmıyor-
sunuz?Başbakan. ikttdarkol-
tuğuna oturunca bu feryatla-
n duymuyor musun? Muha-
lefettey ken çıtçıksa duyuyor-
dun."
Hükümete, "Siyasi mevta
olmak istemN'orsanız. kamu
çalışanlanna sahip çıkın. ay-
nmcıhkyapmayuı" diye ses-
lenen Akay. nemalar konu-
sunda verdikleri dilekçelere
olumlu yanıt alamazlarsa,
\'üksek Planlama Kurulu ka-
rannın ıptali için Danıştay'a
dava açacaklannı bıldirdi.
Daha sonra sloganlar ata-
rak hükümetin nema ve ma-
aş politikasını protesto eden
memurlann dılekçelen Hazi-
ne Müsteşarhğı Ev rak Müdü-
rü Mehmet Kütük'e ıletildi.
Bursa ve Kayseri'de de Ka-
mu-Sen'e üye bir grup me-
mur, zorunlu tasarruf hesabı
kesintilerinin. 1996 tahvil
ihalelerinde tasarruf sahiple-
rine yapılan oranda nemalan-
dınlması isteğıyle Hazine
Müsteşarhğrna dılekçe gön-
derdi. Memurlar. Hazine
Müsteşarlığı'na gönderdikle-
ri dilekçelerde, çalışanlann
tasarruflannın yeterince de-
ğerlendirilemediğini. bu ne-
denle tasamıflann enflasyon
karşısında eridığini belırtti-
ler.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLAU
Kazan Hemen PaUamaz!Devletin üst düzeylerindeki bır dostum anlattığında ya-
dırgamıştım.. "Acaba abartma payı mı var" diye düşün-
müştüm,
Üst düzey bır komutanın sözlenydi bana aktardıgı... Bir-
kaç kişı onunde, yumuşatılmaya çalışılmadan söylenmiş
sözlerdi. DYP Genel Başkanı ile -yani Başbakan Yardım-
cısı ile- ılgıliydi ve yenir yutulur cinsten değildi.
Ve Emin Çölaşan, köşesinde yeni bir olayı anlattı:
Üç "üst düzey asker", birkaç gazeteci ile baş başa bir
yemek yiyorlar. Askerler, Refah'a ve hükümete ateş pus-
kürüyor Şaibe Hanım" için söylediklen ise yazılamıya-
cak kadar ağır.
Eklıyoriar
"Bunları aynen yazabılirsiniz... En küçüğümüzden en
büyüğümüze kadar, bu kadın hakkında düşüncemiz bu-
dur..."
• • •
Önce Doğan Akın, üzennde koskoca bir kıtap yazdı..
Dedikoduya değil, somut bilgi ve belgelere dayalı bir ki-
tap.
Ve şimdi Çölaşan, hemen her Allah'ın günü köşesinde
somut sorular sorup duruyor... Çiller'le, kocasıyla, mal-
varlıklarıyia, ediniliş biçimleriyle ilgili sayısız ve de yanrt-
sız sorular.
Çillerier'in sadece Amerika'daki malvariıklan 6 milyon
dolan buluyor. Nereden buldular bu parayı?.. O mallann
sadece 1994'tekı geliri, bugünkü kurdan 55 milyar liraya
ulaşıyor. Ne yaptılar o yıllık gelın? Vergisini ödediler mi?
Türkiye'ye getirdiler mi?
Mızragtn çuvala stğması olanaksız!
RR Çıller'i yolsuzlukla suçlayan önergelennı birer birer
yalayıp yutuyor. Ne uğruna?.. Devleti içten ele geçinme
uğruna.. Mercümek dosyalannın hasıraitı edilmesı uğ-
runa...
Yani köprüden geçme uğruna 'ayıya dayı" demeyi içi-
ne sindiriyor. RP'liierin, ahlaksızlıktara, yolsuzluklara,
uğursuzluklara -belki de içlen sızlaya sızlaya sünger çe-
kerken- kendilenne göre "meşru"bir nedenleri var. Mak-
yavelcı biryaklaşımla, "meşru amaç" uğruna "gayri meş-
ru" bir aracı kullanıyorlar.
Ya DYP'liler?
Ne amaçlan meşru, ne de araçlan... "Kışisel çıkar" dı-
şında, Çiller'e verdikleri desteği haklı gösterebilecek hiç-
bir gerekçeleri yok!
• • •
Kadınlan kızlan baştan çıkarmayı ryı bilen bir tarikat
şeyhi".. Tanıdığı kanıtlanan, üç büyük kentimizin betedi-
ye başkanlan.. Ve de birçok RP büyuğü..
Ne rastlantı!
Ankara'nın amblemine -yasalara karşın- camiyi yerleş-
tiren fanatık belediye başkanını ekranda izledim... Soru-
lardan başka her konuyu anlatıyor: Ekonomınin nasıl dü-
zeldiğini, ordunun nasıl kendilerine karşı olmadığını, ül-
kenin nasıl nurtu ufuklara yöneldiğini...
Bir arkadaşına başsağlığına gitmiş... Şeyh efendi de
meğer o evde imiş...
Ne kadar inandıncı!
Üç saat kadar konuşmuşlar... Hatta kendısine dua bi-
le etmiş.. Ama gazeteciler sorduğunda anımsayamamış..
Bugün bile görse tanımazmış..
Ne unutkanlık!
• • •
Aslında unutkanlık bizde toplumsai bir hastalık.
Şu sözlerin daha iki ay önce edildıginı nasıl unuttuk:
"Bu tarihi unutmayın... 3 Mart 1924'te (halrfeliğin kal-
dıniması) sen de yıkıldın, ben de yıkıldım, din de yıkıldı,
kıtap da yıkıldı.. Ey ıntıkam sahibi olan Rabbım, ben in-
tikamıma memur eylei. Sız Müslümanlar ıçinizdekı hır-
sı, kıni, nefretı asla eksık etmeyin. Bekledik, biraz daha
bekleyaceğız.. Gün ola harman ola..." r\,;
Bu sözlerin, RP'nin Kayseri Belediye Başkanrna ait ol-
duğunu.. ve de o adam hakkında, DYP'Iİ Içişteri Baka-
m'nm göstermelik bır soruşturma açtırdığını, nasıl unut-
tuk!
• • •
TBMM'de parmaklar kalktı, vicdanlar karardı... Çiller ve
DYP aklandı mı?
Parmaklar kalktı, vicdanlar karardı... Mercümek ve RP
aklandı mı?
Şeriatçı kafa, devleti ıçten içe kemiriyor, DYP'lilerin ya-
nn torunlannın yuzüne bakacak suratlan yok.. Rejım so-
runu çözüldü mü?
Bır DYP "önde geleni" şöyle dıyor.
- Tabanda birbölünme var... Refah süratlekadrolaşıyor...
DYP, Anadolu'da kan kaybediyor... Arkadaşlar bi-
r araya ge//nce hep bunlan konuşuyoruz; ama partiye za-
raryerme kaygısı açıklama yapmamıza engel oluyor...
Ülke ve rejım zaten önemlı değil; önemli olan "par-
fi"(!).. Öyleyse soylestnler. Konuşmak mı böyle bir durum-
da "partı"ye zarar venyor, yoksa susmak mı?
• • •
Hükumetın içinde ve başında, kamu vıcdanında mah-
kûm olmuş suçlular... TBMM'de bir suçlan aklama ortak-
lığı.. Kendisini yıkmak ısteyenlerce ıçten içe "fethedilen"
bir deviet... Yöneticilere saygısını ve ınancını yitırmiş bir
halk..
Ve hükümetin başındakilereöfkesini, gazeteciler önün-
de bile, "en ağır biçimde" dıle getirmekten çekınmeyen
bır asker...
Durum vahim!.. Bazılan ise bunu göremeyecek kadar
cahil, gafil ya da hain!..
Çıkış yolu kalmayan buhar kazanı hemen patlamaz. En
tehlikeli an, "Bu kazan her basınca dayanır" dıye düşün-
meye başladığınc andır.
Ders alınsaydı eğer, tarih "tekerrür" mü ederdi?
TJçrur
AA.iJim.du
Sesleniyor
'97
Mustafa Alabora, Zeki Alasya-TVVetin Akpmar,
Haldun Dormen, Sertab Erener, M.üjdat Gezen,
Gülen Karaman, AA.irkelam, Erdal Özyağcılar,
A.rif Sağ, Timur Selçuk, Suavi,
Aİiye Uzunatağan, Uğur Yücel ^
i
Onu yitirişimiEiin d.ördüncü yılmda 1
dostlarını, TJçrur Mumcu'yla birlikte |
olmaya çağırıyoruz. I
J£
_C
24 Ocak 1997 Cuma saat 21.30 |
Lütfu Kırdar Kongre Salonu Harbiye-İstanbul â
um:ag }UĞUR MUMCU MtAŞTlRIUCI OAZETECİLİK VAKFI u
I
Davetiyeler, PARK BRAVO ve POLO mağazalarından sağlanabılir. ^