Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 1997 ÇARŞAMBA
DİZtYAZI
FenerbahçeCumhuriyeti'nin
HALİT DERİNGÖR
'Tam bir İstanbul beyefendisiydi'azi Trak
Çok nazık. çok kibar bir yapıya
sahiptı. Onun kibarlığı karşısında
msanlar adeta ezilip büzülürdü.
Küçüklere de büyüklere de
-BevefendT. -Hanunefendi" diye
hitap ederdı. Yol yöntem bılirdi.
Özetle: günümüzde pek de rastlanmayacak şekılde
asil bir insandı. Razı Trak Bey. ilk kez Fenerbahçe'de
1961 "de başkanl:k yaptı O devirde, Amaç şırketinin
ortaklanndan oldağu için eski Fenerbahçe Stadı'nın
açık tnbünlennh yapılmasında büyûk yardımı oldu.
Razı Trak Bey. kincı kez, 12 Eylül öncesi 1980'de
Fenerbahçe'ye başkan oldu. ancak her ıkı başkanlığa
da keidı ısteğı ile gelmedı. O, her zaman, isteyen
değıl istenilen bir isımdi. Çünkü onun grupçuluk ve
ayakoyunlanylauğraşması kişiliğine uymazdı.
Kongre öncesi grup toplantılanııda söylev çekmek,
onlan kendı yönünde şartlamak gibi bir düşüncesi
yoktu. Zengındi. ama oy toplamak amacı ile
köşebaşlannda imaretler açmayı aklına bile
getırmezdi. Hek hele içkıli lokantalarda üyelen
(oplamak. onlara yemek vermek gibi bir düşüncesi
hiçbır zaman olmamıştı. Kongre öncesi görûştüğü
insanlar, Fenerbahçe tarihınde belirli yerleri olan Dr
Fahri Atabey ve avukat Talha AJnnbaşak'tı Onlann
sözlerine çok güvenir. kırmazdı. 1980 öncesi, Razi
Trak'ı yönetıme getirmek ıçın onu sevenler ve
gruplar bır haylı çaba sarf ettiler. Bir kez ben de
arkadaşlanmla onun Eminönü'ndeki yazıhanesine
gittık ve baskan olması için ricada bulunduk. Çok
direndi. Bir ara oturduğu koltuğun arkasında bulunan
1961 futbol sezonunun şampiyon taknru Fenerbahçe.
kasayı açtı. Oradan kongre ile ılgıli bir tomar gazete
çıkardı. Kupürün bır tanesınde resimleriyle birlikte.
"Bu Frankeştayn'lan kim yaratU'' yazıyordu. Yazan,
o sıra Tercûman gazetesinın spor yazan olan tanmmış
gazetecı NecmiTanyolaç'tı. Frankeştayn dedikleri
insanlar, Kadıköy Grubu Başkanlan, Dr Semih
Bayülken ve Muhirtin Bulgurlu'ydu. "Ben nasü
bunlarla iüşkrye girebiBrinı ki" dedi.. Sonuçta.
baskılara dayanamayarak ıstemese de ısteyenleri
kıramayarak başkan adaylığını kabul ettı. Kadıköy
Grubu'nun Razi Trak adayına karşı, yeni Kadıköy
Grubu aday olarak Mühendis Mektebi öğretim üyesı
eski Fenerbahçeli kürekçilerden Lütfü Zeren'ı
gösterdı. O yıllar solcu olmak büyük bir suçtu.
Kadıköy Grubu taraftarlan kongre içinde kulis
yaparak Zeren'ın solcu olduğunu ilen sürüyorlardı.
Bu nedenle zaten küçük bir grubu olan Zeren.
sembolik oy ile seçımı kaybedıyordu. Trak ise büyük
çoğunlukla başkan oldu. Trak. kabinesine önce
haksız yere kulüpten ihraç edilip sonra da alınan AB
Şen'ı dışandan koordınatör olarak görevlendırdi.
Ama Trak'm kabinesi. giderek parasal açıdan
sıkmtılara girdi. Artık işi sürdürme olanaklan yoktu.
Bu durum, Trak'ı 2 ay sonra nisan ayında olağanüstü
kongreye götürdü. Bu kongrede de yine Razı Trak
başkan adayı olarak göstenldı. Ancak kabinesine
Mete Has, Aü Dinçkök. Ömer Çavuşoğlu gibi parasal
güçleri olanlann da ahnması istemyordu. Fakat
çabalar boşunaydı. Hiçbiri girmedi Bu sırada Ali
Şen. devreye girdi: Muhıttm Bulgurlu ve arkadaşlan,
Ali Şen'in başkan olmasını ıstemiyorlardı. Gerekçe
olarak da Şen'in hiyerarşiden gelmediğini, başkan
olmasının henüz zamanı olmadığını öne sürüyorlardı.
Bunlar olurken Kadıköy Grubu bir gece toplantı
yaptı. Cunta lideri Semıh Bayüiken, "Ben arük bu işi
görüremiyonım. Grup, benim kontrolümdeıı çıkd"
dedı. Oysa Semih Bayüiken, gizlıden gızliye Ali Şen
ile anlaşmıştı bile. Bu nedenle kongrede iki cunta
liden Semih Bayüiken ve Muhirtin Bulgurlu.
birbırlenne karşittılar. Muhirtin Bulgurlu grubu
başkan olarak Cevher'ı çıkarttı, Semih Bayüiken de
Ah Şeri'ı... Büyük mücadele oldu. Kongreyı de Ali
Şen kazandı. Ali Şen için Razı Trak Bey'in
kabınesınde ikinci başkanlık için dayatılmıştı. Ancak
Ali Şen'in yanıtı şöyleydi: "Razi Trak Bev büyük
insan. Çok kibar. İnsanların önünde ceket
düğmelerini ilikliyor. Ben ise böyte bir insanla uyum
içinde olamam." işte yukanda da belirttiğim gibi
sonuçta, saygıdan herkesın önünde ceket düğmelenni
ılikleyen bır başkan yerine, cerbezeli ve mücadeleci
bır ınsan. Razi Trak'tan sonra kulübe başkan oldu.
W
IsmetUluğ 'EBahçe 'de kimseyi
tanımak istemiyordu'
Fenerbahçe'nın tarihsel
gelışimi ıçensinde,
benım için özel bir yeri
var. Futbolculuğu
yanında; kürekçilık ve
boks sporunda da büyük
başanlan var. Ulusal
savaş içensınde. Rumlara karşı savaşım
verdi. Bu yüzden ona "yavuz" lakabı
takıldı. Fenerbahçe'de ona bir kahraman
gözüyle bakıldı. Fenerbahçe'de 1911-
1929 yıllan arasmda 116 maçta oynadı,
17 gol attı. Milli takımda 11 kez yer aldı.
Paris ve Amsterdam olimpıyatlarında
oynadı. Fenerbahçe'de 1962-1966 yıllan
arasında 4 yıl, kulüp başkanlığı yaptı.
1964 yılında ikinci kez başkanlığı
sırasında, ben de yönetıme girdim. tsmet
Uluğ otoriterdi. Tavırlanyla, geçmişiyle
çevresinı etkıledi. Herkesle arasında
mutlaka bir mesafe vardı. Küçüklerinden
saygıyı kayıtsız şartsız beklerdi. Bu
yüzden kendısiyle geçınilmesi için
muhakkak onun kafasındaki doğrulara
inanmak gerekıyordu. Ancak böyle bır
kişilık. nasıl oldu da cunta liderlen Semih
Bayüiken ve Mutüttin Bulgurlu'nun
tayiniyle kulübe başkan oldu. Onlann
isteklerir.i yenne getirdi. Uluğ ile
çalışmanın daha başlangıcında birbırimize
ters düştük. Ben. Ismet Uluğ'un
egemenhğine baş eğecek bir yapıda
değıldım. Kongreyı kazandığımız tarihten
hemen sonra yaptiğımız basın
toplantısmda bakın neler oldu: Toplantı
açıldığında tsmet Uluğ, basına açıklama
yapıyor, plan ve programını anlatıyordu.
Konuşma sona erdiği zaman basın. teknik
dırektör olarak benim de konuşmamı
ıstedi. Konuşmaya başlamak üzereyken
bana, "Siz konuşamazsınız Halit Bey"
dedi Basın önünde, sanki başımdan aşağı
kaynar su döküldü. Başlangıçta bir
skandala neden olmamak için sesımı
çıkarmadım. Basına kapalı yönetim
kunılu toplantısını beklıyordum. Bu
toplantıda yine Ismet Uluğ, gündeme göre
konuşma yaparken, ben onu dinlemiyor,
önümdekı kâğıt üzerine resimler
çizıyordum. Bu, Uluğ'un sözlerine değer
vermemek demekti. Kızgın bir şekilde
benım bu davramşıma karşılık verdi:
"Halit Bev, siz beni dinlemiyorsunuz.
Neden?" Ben de: "Evei, çünkü dinkmek
fetenüyormn" dedim. Arkadan da. "Siz
kimsiniz ki basın önünde benim onunımu
lorryorsunuz? Siz de Fenerbahçeüsiniz ben
de_ Siz de milli formayı giydiniz ben de.
Siz de okur-yazarsuuz ben de. Yaş
farkından başka nasıl bir fark var ki
aramızda?" deyınce Uluğ, bana yapmış
olduğu harekete ılginç bir gerekçe
gösterdı. "Siz, konuşuyorsunuz, isminiz ve
resminiz mansete çıkıyor. Benimse resim
ve demeckrim sirin aİtınızda oiuyor... Ben
partiliyim. (CHP Yönetim Kuruİu). Benim
partide ve Ankara'da pariamentoda
işlerim oiuyor. Nasıl olur da böyle bir
Türkiye LJgi'nde 172.1964 günü son dakika golii ile Fenerbahçe''vi Beşiktaş karşısında galibiyete ulaşbran ŞenoL maçtan
sonra takım arkadaşlannın omuzunda. Şenol o yıl Birol ile biriikte Beşiktaş'tan Fenerbahçe'ye yeni transfer olmuştu.
duruma nza gösterebiliriın?" Kısaca
Ismet Uluğ, Fenerbahçe'de kendisinden
başka hiç kimseyi tanımak istemiyordu.
Aramızdaki anlaşmazhk böyle başladı,
ama bitmedi. Bir yıl sürdü.
Fenerbahçe Teknik Direktörü olarak
Fenerbahçe transfer listesine Ziya Şengül;
Şükrü Birant ve Yeşildirekli Yüdmm'ı
almıştım. Ancak Uluğ, bu kez yine
vetosunu kullandı. Ben Ziya'yı istemem.
Bunu alamazsın diye ısrar etti. Nedenini
sorunca da "Çünkü o, bizden evvel gitti
Galatasaray'la konuştu" dedı. "Teknik
direktör olarak bu beni Ugilendinnez. Ben
bunu alacagım. Almamam için daha fazia
inat ederseniz, bu görevden istifa ederim"
dedım. Benim bu vetomdan sonra Ismet
Uluğ; "Evet ama bu hıtbolcular başanh
vazgeçilmez futbolculan oldu. Ama Ismet
Uluğ ile taıtışmalanmız bununla kalmadı.
O yılki Fenerbahçe kadrosunda 2 kalecı
vardı. Biri Hazım diğeri ise yedek Ali
FiHbefi'ydi... Göreve başlar başlamaz.
kalecı Ali'nin futbolunu beğenerek onu
kadroya aldım. tsmet Uluğ, "Bunu
yapamazsm" diyordu. Çünkü Ali'ye,
dısiplinsizlik nedeniyle ceza vermiş...
Onu afFetmem karşısında kendisinin
otoritesinin sarsılacağını söylüyordu.
Olaylar. birbirini kovaladı. Daha sonra
kadro dışı bıraktığım Şenol'un tekrar
kadroya ahnması için ısrar eden tsmet
Uluğ. vetosunu kullanmaya kalktı. Hele
Ankara deplasmanına giderken takıma
hiçbir şey veremeyen. disiplin
yaratamayan antrenör Kokotoviç'ın
top oynayan Lefter'ı de gen çağırdım.
Böylelikle de yazgı bızı yenıden yan yana
getirdi. 1964 yılında Lefter'ın futbolda
yaşlanmış olmasına karşın benım
başanma katkısı, büyük oldu. Lefter" ın
oynadığı takımda, Şenol-Birol da vardı.
Onlar Fenerbahçe'ye transfer edilırken,
yılın transferini yaparak 100'er bin TL
aldılar. Büyük futbolcu Lefter ise
Fenerbahçe'den böyle büyük bır parayı
almadı. Giderek Lefter, bu ıki fiıtbolcuya
garip davTanmaya başladı. Son Altay maçı
öncesi aralanndaki gızli sürtüşmenın.
takımda olumsuz bir etkı yaratacağını
dûşünerek onu, kadro dışı bıraktım. Bunu
basına açıklarken basın mensuplan,
"Halit Ağabey, bindiğin dalı kesivorsun"
diyorlardı Bu olay, tsmet Bey ile aramızı
lusal savaş içerisinde, Rumlara karşı savaşım verdi. Bu yüzden ona "ya\r
uz" lakabı takıldı.
Fenerbahçe'de ona bir kahraman gözüyle bakıldı. Fenerbahçe'de 1911-1929 yıllan arasmda 116 maçta
oynadı, 17 gol attı. Milli takımda 11 kez yer aldı. Paris ve Amsterdam olimpiyatlannda oynadı.
Fenerbahçe'de 1962-1966 yıllan arasında 4 yıl, kulüp başkanlığı yaptı.
olamazlarsa sen bunlann transfer ücretini
ödeyecek misin?" dedi. "Evet, Göztepe'de
bir çao dairem var. Bu çocuklar başanh
olamazlarsa onu satıp yaptığımm hesabunı
Merim. Ama aksi halde siz bunlann
parasını öder misiniz" diye sordum.
Sonuçta; Dr. Reşat Dermanver ve Ahmet
Erol'la Ankara'ya giderek bu çocuklan.
oturduklan mahallelerden alıp Istanbufa
getirdik. Ziya Şengül, 35.000 TL transfer
ücretini alırken Şükrü Birant'a 37.500 TL
\enldı. Bu transfer ücretlerini veren
Müslüm Bağcüar'dı. Nedense Şükrü
Birant'ı daha sempatik bulmuştu. Ziya
Şengül ve Şükrü Birant, Fenerbahçe
takımında başanh futbollanyla benim,
kendılerine bağlamış olduğum umutlanmı
kırmadı. Böylece çatı daıresinı satıp
evsiz-barksız kalmaktan kurtulmuş
oldum. Giderek bu futbolcular, sadece
Fenerbahçe'nin değil, milli takımın da
Ankara yolunda yetkisini almam, tsmet
Uluğ'u büsbütün çılgına çevırdi. Yavaş
yavaş ıplerkopmayabaşlamıştı... Ligde
rakıplerinden 5 puan gen kalan
Fenerbahçe'nin şampiyonluk hedefine
yaklaşırken benim ekarte edilmem. daha
da zorlaştı. Ligin sonunda Altay ile finale
kaldık. Ama bu final öncesınde tekrar
önemlı bır sorun ortaya çıktı!.. O da
Lefter sorunuydu... Lefter, 1946 yılında
Fenerbahçe'ye girdi. Kendisıyle yan yana
4 yıl futbol oynadık. Gelmiş-geçmiş en
büyük futbolculardan biriydi. Futbol onun
ayağında. sanki şıirdı. müzıktı. Toplum,
bu futbolcuya sonradan, "Ord. Prof."
unvanını verdi. O, daha sonralan, ttalya
ve Fransa'ya gitti, ben de futbolu bırakıp
görevim nedeniyle Anadolu'ya gittım,
görevımın yanında antrenörlük de
yapıyordum. 1964 yılında Fenerbahçe
Teknik Direktörü oldum. Yunanıstan'da
büsbütün açtı.
Ismet Bey bana "Bu,büyük sonımluluk.
Bunu yapamazsm. Lefter'i kadroya al"
diyordu. Ben ise ona "tsmet A|abey, sen
bunu bana sövlememis oL Çünkü saat
arük 12'ye 5 var" dıyordum... Bu maç
öncesi, çok daha ilginç bir olay sergılendı.
Dışandaki cunta reisleri Bulgurlu ve
Semih Bayüiken. yönetim kuruluna bir
şike önensi getirdi. Sözde; Altay
karşılaşmasında kalecı VaroL, oyunun
başlannda bızim forvet oyunculannın
ayağma yatarak sakatlanıp oyundan
çıkacak. Sonuçta; biz. şampiyon çıkacağız
ve Varol 60.000 TL karşılığmda
Fenerbahçe'ye gelecek!.. Bu teklif
karşısında. ben söz alarak "Bu,
Fenerbahçe'nin şanlı tarihine yakışmaz.
Bizim 60.000 TL verip alacağımız böyle
bir futbolcu, bizde oynarken, avıu
davranışı. bizim için de vapabiiir" dedim.
Başta Ismet Bey olmak üzere hepsi
"Böyle bir öneriyi asla kabul etmeyiz"
dedıler. Sonuçta; Altay'la oynayıp Aydın
Şenol ve Hüseyin'ın artığı gollerle.
şampiyonluğu kazandık Şampıyonlugu
kazandık ama tsmet Uluğ'un
başkanlığmdakı Fenerbahçe'nin sorunu
bıtmemişti. Ortaya: kürekçilık lokali
ınşaatında yapılmış olan bırtakım
,yojsuzluk ve usulsüzlükler çıktı. Bu
irfşaatta çunta liden,Semıh Bayülken'in,
'^H#faturalafduzeT!lediğı ve inşaattan
çılcar sağladığı sözleri çevrede yayıldı. O
günlerde kulübün muhasıp üyesı Fahri
îşbay, beni evine çağırarak önüme birkaç
tane sahte naylon fatura koydu. Ben.
nedenini anlayamadım. Nedır bunlar diye
sorduğumda, bana "Bunlan araşnrmak
laam" dedı. "Ben teknik direktörüm.
Cunta lideri Semih Bayüiken. benim
çocukluk arkadaşım. Bu durum beni
UgUendirmez" deyınce; Fahn îşbay,
bamtehme bastı. Hemen o gece. 2 tanıkla
birlikte. namına naylon fatura (futa
faturası) kesilen Tonbaz'ın evıne gidıldi.
Ancak bu naylon faturalann Tonbaz ile
hiçbir ılgısı olmadığı ortaya çıktı. Olay.
murakabe heyetine havale edıldı. Sonuçta;
murakabe heyetmin tanzım ettıği 33
sayfalık "rapor"da; kürekçilik lokali
ınşaatında usulsüzlük yapıldığı ve çıkar
sağlandığı sonucuna vanldıği açıklandı.
Sonuçta: yönetim kurulu toplanarak cunta
lideri Semıh Bayüiken hakkında karar
verdi. Yönetim kurulu başkanı Ismet Bey
ve özellıkle muhasıp üye Semih'in ortağı
Muhirtin Bulgurlu ve onun arkadaşlannca
yapılan büyük baskılar altında kaldılar.
Ûnce. toplantıda karar alamadılar. Son bir
kez daha tanıklar dınlenmek için toplandı.
1 hafta ıleriye alındı. Bır hafta sonra da
cuntanın vazgeçilmez adamlan
Denızyollan'nda çalışan Necmi Kurtuluş
ve Büyük Fikret. Denizyollan'nda bır
adam bulup yönetımin huzuruna
getinldiler. Adam, suçu kabullendi. Tabıi
anlaşılacağı üzere bu, bır mizansendi.
Sonuçta; oylama yapıldı ve Semıh
Bayülken'in ıhraç edilmemesi için karar
alındı1
.. Bırakın kovulmasını, olayın
üzerine gıttiğım ıçın nerede ise ben
kovulacaktım. Bu durumdan sonra, istifa
ettiğımı söyledım. "İsmet Ağabey. Siz
evinize giren ve ailenizin mücevherlerini
çalan hırsıza karşı böyle hoşgörülü
olabiliyor musunuz" dedım. Şampiyon
olmuş bır takımın teknik direktörünün,
kendi ısteğiyle istifa etmesı, ender
görülen bir olaydı. Bütün bu olaylardan
sonra. rahat rahat Fenerbahçe koltuğunda
otururken. bu sürtüşmem neden diye
düşünülebilir. Doğnıdur çünkü. Koşma-
kaçma-çahşma sözcükleri, ülkemızin
adeta ilkelen halıne gelmiştir. Ama bana
göre bu düşünce tarzı insanlık değıl;
sürüngenlıktir. Fenerbahçe'lılık değil,
eyyamcıhktır...
Oysa ben. hem insan hem de gerçek
Fenerbahçelıyim. Ben, Fenerbahçe'ye bir
şeyier verdım. Ama o, benim verdiğimden
daha önemlisim, "kjşüiğüni" verdi. Bu
yüzden Fenerbahçe'nin mutluluğu, benim
mutluluğumduT. Fenerbahçe'nin
mutsuzluğu. benim mutsuzluğumdur.
Fenerbahçe'de davranışım her zaman,
ivazsız ve tavizsızdır. Zaman zaman
Fenerbahçe'de hep muhalefette olduğum
söylenir. Doğrudur. Ülke sıyasetinde de
Fenerbahçe'de de her zaman, iktidarlann
yanında olacak kadar ahlak yoksunu
olamadım.
Benim için kışıler önemli değil. Ülkem ve
Fenerbahçem önemlı. Eleştıriierin ve
muhalefetim hep devam edecek. Taa kı
Fenerbahçem çağdaş bir düzeye; bır Real
Madnd, bır Juventus. bir ManchesteT
Unıted çızgısıne gelinceye kadar.. Çünkü
Fenerbahçe. buna layıktır.
Sürecek
POLtTİKA VE OTESt
MEHMED KEMAL
Bir Gençlik Derneği
Telefondaki ses gençlik ve fakülte arkadaşım Hil-
mi Artun'undu. İstanbul YüksekTahsil Gençlik Der-
neği'nin kuruluşunun 50. yıldönümünün kutlanışını
haber veriyordu.
"Demek elli yıl geçti ha!"
"Evet."
"Nerede kutlanacak?"
"Sepetçiler Kasrı'nda, yerini biliyor musun? Kı-
yıdan Sarayburnu'na doğru taş yapı."
Bu sütunlarda Dil-Tarih ve Coğrafya olaylannı çok
anlattım. Sepetçi Kasn'na Sabahattin Dikmen'le
gittik.
YüksekTahsil Gençlik Derneği, Istanbul'da kurul-
muştu. Bunun paraielinde Türkiye Gençler Derne-
ği de Ankara'da kurulmuştu. Şimdı bu gençler de-
diğimiz kimseler, 70'ini çoktan aşmıştı. Birbirimizi
tanıyacak mıydık? Elbette gözlerin ısırdığı bir şey-
ler bulunurdu. Saçlan ağarmış kadınh, erkekli 70-
80 kişilik bir kalabalık salonu doldurmuştu. "Vay"ü\-
yen birbirine sanlıyordu. Kadınlı erkekli bu gençler
2. Dünya Savaşı içinden çıkıp bugünlere gelmişler-
di. Kuruluşunun 50. yıldönümü için Nihat Sargın,
Şaban Ormanlar, lihan Berktay bir broşür çıkar-
mışlardı. Bunca yıl içinde elde avuçta ne kalmışsa
broşüresığdırmışlardı. Eylemleregelince; bunlar da
derlenmişti. Elde kalmış fotoğraflar vardı. Şimdi bu
fotoöraflara bakarak geçmişe eğilelim:
1 -İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden (Çiçek
Palas duruşmasından) soldan oturanlar: Enver Ay-
tekin, Cenap Karakaya, Veysel Akkaş, Şehnaz
Akıncı, Vecdi Özgüner, Nuran Bozer (Akşit), Gö-
nül Başaranoğlu. (Enver Aytekin büyük editördür,
Cenap Karakaya değerli bir çevirmen.)
Sultanahmet Cezaevi'nde bır grup. Bunlann için-
de önde görünenler. Ayaktakıler: Necdet Eker, ll-
han Berktay, Hayati Sencer, Vahdettin Barut...
Belli bir duruşmadalar, sıralanmışlaryargıç önünde.
Bu resimde Türkiye Gençler Derneklilerie (soldan
sırayla: Melahat Turksal (San Melahat) Güzelliğiy-
le dillere destan... Turgut Pora...
Bir fotoğraf daha.. Çift olanları teke indiriyorum:
Yıldız Baştimar, Faika Sanul, Müeyyet Bora-
tay'la Zara sürgün günlenni anıyoruz. Koskoca bir
alay var, bir tek er doktoru var. Dr. Müeyyet ayak-
lan donanlann parmaklarını kesiyor, donmasın di-
ye... Büyük örgütçü Şevki Akşit bir daha görünü-
yor. Can Bortav var. Ucundanllhan Arda görünü-
yor. Bir tren penceresinden görünenler... Demek
Ankara'da.
Sultanahmet Cezaevi'nde kızlar (altı kişi).
Soldan sağa doğru (oturanlar): (Bir siyasal tutuk-
lu) Yıldız Baştimar, Şehnaz Akıncı.. Ayaktakiler:
Sevinç Tanık, Faika Sanul, Solmaz Gökmen...
Hapishanede ranzalar var, altlı üstlü ranzalar, işte
onun önünde diziliyorlar. Selma, Leyla...
Yıllar geçer, aradan, hapishaneden neler kaldı di-
ye bakarsanız... Belli belirsiz anılar ve silik resimler.
Bekleyen resimler canlanır.
Sofrada kimler yoktu, gözümüze çarpanları sıra-
layalım: Felsefeci Uzun Ruhi, Arif Saman, ihsan
Hasan, Fuat Çüna, Halim Spatar, Deli Necdet,
Sıdıka Su, Dr. Emin, Selahattin Hilav, Fethi Na-
ci, şair Ataot Behramoğlu, Sebahattin Dijrtben,
zengin bir gümrükçü daha. Gümrükçü Mufat Tün-
cay'ı anıyoruz. BirTIR, Murat'ı alıp gitti. Denızciler
Caddesi'ndeki lokalin bekçisiydi, polis basmasın di-
ye gece gündüz beklerdi.
"Ne olacak bir demek" demeyin. Tarih varsa,
yeri var, elli yıl da geçse adı var.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA:
1/ Karahındıbanın
sebze olarak yenen
yapraklan... Bır
gıda maddesı. 2/
Alıcı ve satıcılann 3
fıyatlan tek başla-
nnaetkıleyemeye-
cek kadar çok sayı-
daolduklanpiyasa
sıstemı. 3/ "Çok
önemli kışi" anla-
mmda uluslararası
kısaltma... Tavşan °
yavrusu. 4/ Kendı- n
sme inanüan kim-
se... Bır bağlaç. 5/ Bır işte
yardımcı olarak çalışan er-
kek... Evcıl bir geyık. 6/
Uygur hükümdarlanna ve-
nlen san. II Harfleri dizen 3
ve satırlan blok durumun-
da döken dizgı makinesı.
8/ Duman lekesi... Lahos
da denilen etı lezzetli bir "
bahk. 9/ Bır ilımiz... Ses.
YUKARTDAN AŞAĞIYA:
V Küçük kareler biçımın-
de kesılmiş hamur katlan
arasına kıyma konularak yapılan Italyan yemeği. 2/Avru-
pa'da bır başkent... Bır peygamber. 3/ Beymde bulunan ve
sınır iletısınde rol oynayan azotlu organik bileşık. 4/ Paro-
la... Avrupa"nın en büyük gölü. 5/Yoz beğeni... Böceklerin
ve birçok omurgasız hayvanın dış ıskeletinı oluşturan boy-
nuzsu madde. 61 Soylu... tcar. II Bır değer yaratan emek...
Hındistan'm para birimi. 8/Toplum ıçındekı davranışlarda
izlenecek yol... Tavlada bir sayı. 9/ Eski Türklerde bır ba-
banın taşınmaz mallanrun mirasçısı olan en küçük oğul...
tşyeri olarak kullanılan bırkaç katlı yapı.
İLAiNT.C.
TEFENNİ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1988-29
Karar No: 19955
Davacı tbrahim Ancan ve arkadaşlan tarafından
davah Hazine, Belediye Başkanlığı, Safiye Can ve
arkadaşlan aleyhine mahkememize açılan Tefenni
Yokuş Mahallesi 195 ada 1 -2-3 ve 6 no'lu parselle-
re itiraz davasının yapılıp bitirilen açık yargılama-
sı sonunda;
Davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup,
aynca karar davalı Hanım Koyuncu ve Fatma Şim-
şek tarafından süresinde temyiz edilmiş olup Yar-
gıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nm 11.12.1996
gün 1996*6285 esas, 1996/6424 karar sayıh ilamı
ile onanarak gelmiş olmakla;
Yapılan tüm aramalara rağmen davalı Elvan Er-
yıldız'm adresi tesbit edilemediğinden ilanen teb-
îiğ yapılmasına karar verilmiştir.
Âdı geçen şahsın işbu ilamın tebliğinden itibaren
15 gün içerisinde mahkememize müracaat etmesi,
aksi halde ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra
karann tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ihtaren teb-
liğolunur. 08.01.1997
Basın: 1907