Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 1997 PERŞEMBE
HABERLER
Son 10 yıl içinde meydana gelen savaşlarda 2 milyon çocuk öldü, 4.5 milyon çocuk da sakatlandı
SavaşLann faturası çocuklara
PERŞEMBE
1 ITIİIyon ayrillk Çeşitli ülkelerde çıkan savaşlar yüzünden
12 milyon çocuk evsız kalırken 1 milyon çocuk ailesinden ayn
düştü, 10 milyon çocuk da psikolojik sarsıntı geçirdi.
İSTANBUL (AA) - Savaşlarm en çok
çocuklan etkıledıği \e dünyanın çeşitli
ülkelerinde son or. yıl içinde
meydana gelen savaşlarda 2 milyon
çocuğun öldüğıi, 4.5 milyon çocuğun
da sakat kaldığı bıldırildı.
Aynı süre içinde 12 milyon çocuk
evlennden olurken, 10 milyon
dolayında çocuk da yaşadıklan dehşet
sahnelen yüzünden psikolojik sarsıntı
geçırdi.
UNICEF'in 'Dünja Çocuklannın
Durumu 1996* kıtabmda >er alan
araştırmaya göre savaşlar ve iç
çatışmalar. çocuklara büyük acılar
yaşatıyor. Uluslararası hukukun
çocuklar için getirdıği standartlara
rağmen daha sekiz yaşında askere
alınan veya asker olmaya zorlanan
çocuklar, yaşam hakkından >oksun
bırakılıyor.
Eski Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri Butros Gali, sunuş
bölümündekı yazısında. "50 yıl önce
UNICEF'in kuruluşunu gündeme
getiren, çocukların savaşta çektikleri
acılardr dıyor. Çocuklara banş
getırmeye yönelık acıl çabalara katkı
bekledıklennı ifade eden Galı.
çocuklara yönelık şiddete karşı bır etik
oluşturmayı. çocukların askere
yazılmalarına \e rehin alınıp
tutuklanmalanna karşı çıkmayı
yaygınlaştırmayı hedeflediklerini
kaydedıyor
Savaşın faturası
Butros Galı. çocukların
yaşatılmalanna. korunmalanna \e
geliştirilmelenne: ıyı günde. savaşta
\e banşta hep üst düze>de öncelik
tanınması gerektiğını belirterek son
veriyor sözlerine.
Dünya çocuklannın durumunun ele
alındığı bölümde ıse 1996 yılında
çocuklann yıne sa\aşın getirdıği
yıkımlarla yüz yüze olduğu
kaydedildı. Milyonlarca çocuğun
masumıyetlerinın lekelendiği. her gün
sürüp giden terörün ortasında,
geleceğe dönük umutları boğulmuş
biçimde yaşadıklan \urgulandı.
Savaşta öldürülen çocuklann. açılan
büyük toplu mezarlara sav rulup
atıîdığı ıfade edihrken. yaşayanlann
ise ana-babalannı yıtirdiğı. kendi
başlanna kaldıkları dile getırıldı
Çocuklara gösterilen sevgi \e saygtnm
insancıl. sıyasal ılerlemenın anahtan
olduöu belirtilen kitapta şöyle devam
edıldi:
"Büründükleri etnik ya da dinsel
karaktere rağmen. giinümüzde
çözümü güç görünen birçok
çatışmanın özünde, yaşamak ve bunun
için gerekli kay nakJarı elde etmek
uğruna bir mücadele >atmaktadtr.
Çocuklara yönelik duyarlılığın. ay nı
zamanda günümüzdeki şiddet
sorununu ele almada bir yol olduğu nu
da unutmamalıyız. Elbette savaş
denilen şey bir günde ortadan
kalkmayacaktır. Buna rağmen
savaşlann yol açtığı sonuçlan hiç
olnıa/sa hafîfletebiliriz.
topun ağzına gelenlerin çocuklar ve
kadınlar olmasını önleyebiliriz.
Soy kınm girişimlerinL işkence \e
tecavüz gibi olayları kamuoyuna
açıklayıp bunlan sistematik biçimde
belgelendirebiliriz. Böylece. potansiyel
suçlular uyarılmış ve cezasız
kalmayacağı kendilerine iletilmiş
olacaktır."
Çocuklann. savaşın tahribatına
özellikle açık bir kesimi oluşturduğu
belirtilen kitapta, yara almadan
kunulanlann bile. şiddete ve acımasız
ölümlere tanık olmanın getirdigı
tra\ ma y üzünden yaşamlarının kalan
bölümünde de olumsuz etkilendıkleri
kaydedıldı. Kıtapta yer alan bilgılere
göre son 10 yıl içinde çeşitli ülkelerde
meydana gelen savaşlarda iki milyon
çocuk öldü. 4.5 milyon çocuk da sakat
kaldı. 12 milyon çocuk evsizler arasına
katılırken. yaklaşık 10 milyon çocuk
da psikolojik sarsıntı geçirdi. Aynca
bir milyon dolayında çocuk da anasız-
babasız kaldı 18 \e 19. yuzyıllardakı
savaşlarla 20 yüzyılın başlanndaki
savaşlarda ölenlerin yansını sivıller
oluşturdu. 1980'den sonrakı dönemde
ise sı\il kayıplann toplam kayıplara
oranı yüzde 90'a çıktı.
Tecavûze uğrayanlar
Ginsel şıddetin. emık çatışmalarda
özellikle yaygın olduğu belirtilen
kitapta. şunİar kaydedildr
"Bosna Hersek ve Hırvatistan'ı
kapsayan çatışmalarda, genç kızlann
ırzına geçip ardından onlan 'karnında
düşman çocuğu beslemeye' zorlamak,
bilinçli bir politika uygulaması haüne
gelmiştir. Av rupa Birliği'nin bilgi-belge
toplama ekibinin yaptığı tahminlere
göre. 20 bin Müslüman kadın tecavüze
uğramıştır. Ruanda'da da ırza tecav üz,
topluluk bağlannı koparacak bir etnik
temizlik aracı olarak sistematik
biçimde uygulanmaktadır. Bazı
baskınlarda. milislerin saldınsı
ardından hayatta kalabilen genç
kızlann ırzına geçilmektedir. Sonuçta
hamile kalan kı/lardan çoğu, bu kez
aileleri \e topluluklan tarafından
dışlanmaktadır. Bu kızlardan bazıları
çocuklannı terk ederkcn, bazılan da
intihar etmiştir."
3 kamp bombalandı
Kuzey
Irak'ta
operasyon
Yurt Haberleri Servisi - Terö-
nstlerce Kuzey Irak'ın Sınath
bölgesınden sınır bırliklenne ya-
pılan tacız ateşi üzerine başlatı-
lan hava desteklı operasyonlara
dün de devam edildi. Hava Kuv-
vetlen'ne bağlı uçaklar. terörör-
gütünün 3 kampını bombalaya-
rak yerle bir ettı. Diyarbakır kent
merkezınde ıkı işyennde meyda-
na gelen patlamalarda can kaybı
olmadı.
Son üç yıldır PKJC'nin özellik-
le yenı yıl eğlencelerinın yapıldı-
ğı asken bırlıklere yönelık olası
saldmlannı engellemek için dü-
zenlenen operasyonlar bu yıl da
tekrarlandı. Öncekı gece Şır-
nak'ın Silopı ve Uludere ılçele-
rinin sınır birlıklenne karşı uzun
namlulu silah. havan ve roketli
saldınlar üzenne başlatılan sınır
ötesi operasyonlara dün sabah da
devam edildi. Dıyarbakır'dan ha-
valanan F-4 uçaklan, Uludere il-
çesinın 10 kilometre uzağındakı
Sınath bölgesinde. terör örgütü-
nün 3 kampını bombalayarak
yerle bir etti. Sindi Boğazf nda
kaçmaya çalışan teröristler ise
Kobra helıkopterleriyle bomba-
landı. Sınırda kara birlıklennın
operasyonlanna yöredeki geçici
köy koruculan aa katıldı. Ope-
rasyonlann aralıksız sürdüğü Ku-
zey Irak'takı Sındı Boğazı ıle Sı-
nath bölgesındekı terörıstlere
ağır kayıplar verdırıldığı öğrenı-
lirken sayıları ıle ilgılı olarak
operasyonun tamamlanmasından
sonra bilgı venlebileceğı belırtil-
di. Genelkurmay "ın açıklamasın-
da sınır ötesindeki sıcak takibın.
olumsuz hava koşullanna karşın
30 aralıktan ben sürdüğü kayde-
dildı. Açıklamada. Kuzey Irak'ın
Sinath bölgesinde dün akşama
kadar ele geçirilen milıtan sayı-
sının 72'ye yükseldiği belırtildi.
Diyarbakır'ın Bağlar ve Huzu-
revleri semtmde iki işyerine dü-
zenlenen bombalı saldınlar. yıl-
başı gecesı Diyarbakır polısını
alarma geçirdi.
Giresun Valısı tbrahim Şahin.
yaptığı yazılı açıklamada. kentın
kırsal kesiminde faaliyet göste-
ren. temmuz ve eylül aylannda
güvenlık kuvvetleri ıle çatışma-
ya girerek kaçan terörıstlerden
7'sınin; Isparta. Istanbul. Samsun
ve Giresun güvenlik kuv vetleri-
nin yaptıklan ortak çalışma ve
operasyonlar sonucu yakalandı-
ğını. kîmlikleri belirlenen 7'sinin
ise arandığını söyledi.
Semra
Özal
hastanede
tstanbul Haber Servisi -
8. CumhurbaşkanıTurgut
Ozal'ın eşi SenıraOzal,ye-
ni yılaçenesi ve sol kolu kı-
nk girdi. Önceki gece, Ye-
niköy'deki evinde merdi-
venlerden kayarak düşen
Semra Özal, koruması ta-
rafindan Amerikan Hasta-
nesi'ne kaldmldı. Çenesi
ve sol kolunun kınldığı be-
lirlenen Özal, dün Prof. Dr.
Onur Erol başkanlığındaki
5 kişilik ekip tarafından
ameliyat edildi.
Öğleden sonra 13.30 sı-
ralannda ameliyata alınan
ve saat 18.00 dolaylannda
ameliyattan çıkan Semra
Özal'ın, ameliyatınm başa-
nlı geçtiği ve sağlık duru-
munun iyi olduğu belirtildı.
Doktorlar, Özal'm kolunun
alçıya alındığını. çene ke-
miğinin isegerçekleştirilen
operasyonla düzeltildigini
belirttiler.
Bayrağa
şeriatçı
yorum
Refah
Partisi'nin
alternatif
yılbaşı
gecesinde
partililerin
Türk
bay rağına
\erdikleri
şeriatçı
\orum,
dikkat
çekilmesi
özellikle
istenen bir
anlayışı
simgeüyordu.
(Fotoğraf:
KADER
TUĞLA)
RP'nin, Fetih Gecesinde gazetecilere saldınya Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden sert tepki
AÜernatifgeeedehedefgazetecileniiİstanbul Haber Senisi - RP Fatıh Ilçe
Başkanlığı"nca düzenlenen
u
Fetih
Gecesi'nde meydena gelen olaylan
görüntülemek ısteyen medya
mensuplannın tartaklanarak
engellenmesı kınandı.
Türkiye Gazeteciler Çemiyeti Başkanı
Nail Güreli. "Kamuya açık bir
toplantıda meydana gelen olaylann
kamuoyuna duvurulmasını engellemek,
karanlik ve kapalı rejimlere özgü bir
tutumdur" dedı. RP Fatıh Ilçe
Örgütü'nun yılbaşı kutlamalanna
alternatif olarak gerçekleştırdıği gecede.
\'an Mılletvekılı Fethullah Erbaş'ın
konuşması sırasında kimlıği henüz
bilınmeyen bir kişi kürsüye yaklaşarak
içeriği bilınmeyen bir pankart açmak
istemiş: ancak, göstericı, RP'li görevliler
tarafından hızla kürsüden
uzaklaştınlmıştı. Olayın bu anını
görüntülemek isteyen gazetecilere
Karanlik rejim tUtUmU TGC Başkanı Nail Güreli, toplantıda
meydana gelen olaylann kamuoyuna duyurulmasını engellemenin
karanlik ve kapalı rejimlere özgü bir tutum olduğunu söyledi.
saldıran RP'lıler Kanal E kameramanı
Hiizün Alkaya ıle NT\' muhabiri Hilmi
AcaJoğhfnu tartaklamıştı. Geceye Rıze
MilleUekıli Şevki Yılmazve İstanbul
Büyüşehir Belediye Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan \e bazı tstanbul
mıllervekillen de katılmıştı.
Türkiye Gazeteciler Çemiyeti Başkanı
Güreli. yaptığı yazılı açıklamada. önceki
gece Abdi tpekçi Spor Salonu'nda
düzenlenen toplantıda yaşanan olaylann
kamuoyuna duyurulmasını
engellemenin. karanlık ve kapalı
rejimlere özgü bır rutum olduğuna
dikkat çektı. Bu olayın. demokrasinin
gereği olan say damlığa
tahammülsüzlüğün eseri olduğunu
söyleyen Güreli. şöyle devam etti:
"Örada açılan pankart suç delili
midir ki kamuoyu tarafından
bilinmesi istenmiyor? Kamuya açık bir
toplantıda mevdana gelen olaylann
kamuoyuna duyurulmasını engellemek,
karanlik ve kapalı rejimlere özgü bir
tutumdur. Bu olay lann kahramanlanna
denileeek söz şudur: Kamuoyuna
yansımasını islemediğini/ bir hareketi
yapmavınız. Napıyorsanız. bunun
herkesçe bilinmesini kabul ediniz.
Demokrasinin gereği budur" Basin
Konsey ı Genel Sekreten Nilüfer Yalçın
da yapiıâı yazılı açıklamada şunlan
dedı:
-Gecede RP \an Millenekili Fethullah
Erbaş konuşma yapnıak üzere kürsüye
geldiği sırada bir kişi pankart açmıştır.
Partili olan bu kişi. diğer partililer
tarafından dışan çıkanlırken, nıcdya
mensuplan fotoğraf çekmek
istemişk'rdir. Bu sırada bazı partililer
gazetecileri tartaklarken. bir grup da
"Medya dışan' sloganı atmıştır.
Bunun üzerine mcdva
mensuplan salonu terk etmek zorunda
kalmışlardır.
Görevleri sadece kamuoyunu
aydınlatmak olan gazetecilerin
haber alnıa ö/«üriüklori kısıtlanmıştır.
Kuruliışumuz: iktidara geldiklerinden
beri medvaya tahanımülleri olmayan
RP'lilerin sergilediği bu son örnek
saldınyı şiddetle kınamaktadır ve
parti yöneticilerinden. bu tür
etkinlikleri sorumlulannı medvaya karşı
saygüı olmaya çağırtnalannı
beklemektedirr
SIFIR NOKTASII OR.4L ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Her karşılaştığımız insanla
önce ne olacak bu işin sonu
sorusunu sorup duruyoruz?
Çıplak bırgözle bıle, Susurluk
sonrası ortaya çıkan tablodan
neyin ne olduğunu anlamak
mümkün. Devlet, yıllardan be-
ri ülke içindeki muhalefeti bas-
tırmak ve dikensiz bir gül bah-
çesi kurmak için yasadışı yol-
lara başvurmuş.
ABD'nin Sovyetlerle rebake-
tınin en yüksek olduğu dönem-
lerde başvurduğu darbe, ıç ka-
rışıklık, komünıstleri temızleme
gibi hedeflerine uygun olarak
kurulan Türkiye'deki devlet ör-
gütleri de bu işin uluslararası
ayağını oluşturmuş. Bu kap-
sam içinde ülkücülerin "vatan-
severliği". yeni cinayetler için
elverişli eleman potansiyelıni
rahatça sağlamalarını berabe-
rinde getırmiş.
Ortada işlenmış cinayetler
var. Kimlerın yaptığı ve kimle-
rin yaptırdığı ıse çok fazla zah-
mete gerek olmadan kolayhk-
la ortaya çıkanlabilir. Çünkü,
bütun bu ışler devlet görevlile-
Ne Olacak Bu İşin Sonu?
rinin bilgisi ve desteğıyle yapıl-
mış. Pasaportlan, sahte kimlık-
leri temin eden devlet. Uyuştu-
rucu kaçakçılarının, kara para
aklayıcılannın kimler olduğunu
da bılmesi gereken yine devlet.
Gelin görün ki bunca gerçe-
ğe rağmen; şu ana kadar bir ki-
şi hakkındabiledavaaçılmadı,
iddianame hazırlanmadı.
Ömer Lütfi Topal cinayeti,
TV'lerdeki Özel Tım gösterile-
riyle çıkmaza sokuldu. Her şey
öylesine yavaş yürüyor ki bu
gidişle. bütün belgeleri birerbi-
rer yok etme olanağı doğacak.
En azından, suçlular ne kadar
kanunsuzluğa bulaştılarsa.
bunlan temizlemeye ve ifade-
lerıni ayarlamaya zaman bula-
caklar.
Yargısız ınfazlarda, faili meç-
hullerde, toplu öldürmelerde
uzmanlaşmış katillerin, arkala-
nndaki destekle ve bu konular-
daki binkimleriyle sonunda
"uçtu uçtu kuş uçtu" yapıp işin
içınden sıyrılabılecekleri kuş-
kusu toplumu sarmaya başla-
dı.
Behçet Cantürk'ten. Ömer
Lütfi Topal'a, Abdi İpekçi'den
Uğur Mumcu'ya bütün önem-
li cinayetlerın kararlarının dev-
let içindeki birtakım odaklarca
verildiğı neredeyse kesın gibi.
Gelin görün ki bunların hıçbiri-
nin faılinı ortaya çıkarmak gibi
bır gayret gösterılmıyor. RP-
DYP ortaklığı ve ucunun
DYP'ye dokunacağı ıhtimali ve
Içışleri Bakanlığı'nın DYP'lile-
rin elinde olması, insanı umut-
suzluğa sevk edecek ışaretler
veriyor.
Bunlan kim öldürdü? Solcu-
lar mı? islamcılar mı? Bugüne
kadar bırçok olayı ortaya çıka-
rabılmek amacıyla ışkenceler-
de adam öldürenler, işin ucu
devlete dayanınca şaşırıp kal-
dılar sanki... Kımseyi sorgula-
yamıyorlar, kimseye dokuna-
mıyorlar. her şeyi savsaklayıp
duruyorlar. Solcular demiyor-
lar, İslamcılar demiyorlar, diye-
miyorlar. O zaman kim?
Tarık Ümit'i kaçıran ve her
türlü kanunsuzluğun veyolsuz-
luğun altından çıkan Ayhan
Akça'nın doğru dürüst sorgu-
landığını bile işıtmiş değiliz. En
son trılyonluk uyuşturucu para-
sında da adı çıktı ve bundan da
sütten çıkmış ak kaşık gibi sıy-
rıldı. insanların vicdanını böyle-
sine rahatsız edecek bır tablo-
yu, bu ülkenin ne kadar kaldı-
rabileceğı sanılıyor?
Ayhan Akça, neden gözaltı-
na alınmıyor, neden o çok ye-
teneklı polis sorgucularınca
sorgulanmıyor? Neden hakkın-
da iddianame yazılmıyor? Bun-
lara kim engel oluyor?
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz, liderler zırvesi sonrası
TV'de. "Binin üzennde siyasi
amaçlı faıli meçhul cinayet iş-
lenmış. Devletin bunların öldü-
rülmesınde parmağı olduğunu
artık kimse inkâr edemez" di-
yordu. Bunu, bu ülkede baş-
bakanlık yapmış bir parti lıderi
söylüyor. Ama devletin kurum-
larından hâlâ ciddi bir ses çık-
mıyor.
• • •
Susurluk, uyutulmak ısteni-
yor. Susurluk'tan devlet içinde-
ki çeteye yönelen bağlar kesil-
meyeçalışılıyor. Duyarlığı ayak-
ta tutmak zorundayız. Güney-
doğu'da şiddet yanlıları inisi-
yatifi elden kaçırmamak için fa-
aliyet halındeler. Lice'ye bakın,
ne olduğunu anlarsınız. Kurul-
muş ölüm makinesi çalışmaya
devam ediyor Bombalar, sılah-
lar, uyuşturucu trafığıni besle-
yen korku ortamı korunmak,
savaş sürdürülmek ısteniyor.
• • •
Yeni yılda en önemlı mesele
Susurluk'u unutturmamak ve
Susurluk'la Güneydoğu ara-
sındaki bağı gözden kaçırma-
mak. Bir adım atıldı, ipın ucu
yakalandı. ilerleyebilmek için
eldeki ipuçlarına iyi sanlmak
zorundayız.
ORHAN BURSALI
Yazarımız yurtdışında bulunduğundan yazısını
yayımlayamıyoruz.
Anlasmanın birinci yılı
Gümrük
birliğinde
düş kınklığı
• Gümrük birliği ile birlikte
uygulamalar ve tam üyelik konusu
çeşitli sorunlara neden oldu. Ankara;
anlaşmadan doğan yükümlülüklerini
yerine getirmediği konusunda AB'yi,
Brüksel ise Avrupa standartlanna
uymayan davTanışlarda bulunmakla
Türkiye'yi suçladı.
ÖZXİEN ACAR
ANKARA - Dışişleri Bakanlığı yetkililerine göre
Türkiye ıle Avrupa Birliği (AB) arasında
imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması'nın (GB)
bir yıllık uygulamasında dağ fare doğurdu.
Gerek gümrük birliği ile birlikte kurumsal
yapılanmaya yönelik uygulamalar ve gerek tam
üyelik konusu, yumurta-tavuk olayını andıran
çeşitli sorunlaryarattı. Ankara; anlaşmadan
doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği
konusunda AB'yi, Brüksel ise Türkiye'yi Avrupa
standartlanna uymayan davTanışlarda
bulunmakla suçladı.
Mali işbirliği
Türkiye ile AB arasında imzalanan GB
anlaşması, 1996'da başlayan ve 5 yıllık bir
dönem içerisinde bütçe kaynaklı bağış ve uzun
kredilerden oluşan, yaklaşık
2.5 milyar ECU tutannda şu beş
bölümden oluşan bir malı yardım paketmi
öngörmüştü: 1. Bütçe kaynaklanndan 375
MECU'luk bağış. 2. Yenileştirilmiş Akdeniz
programı çerçevesinde 400 MECU'luk kredi.
3. MEDA Fonu'ndan yaklaşık 700 MECU'luk
bağış. 4. Avrupa Yatınm Bankası kaynaklanndan
750 MECU'luk proje kredisi. 5. Gereğinde
Türkiye'nin istemi üzerine uluslararası
kuruluşlarla eşgüdüm durumunda kullandınlmak
üzere yaklaşık 300 MECU değerinde makro
ekonomik kredi yardımı. Bu konuda Türkiye'nin
karşısına bin Yunanistan'dan, ötekisi de Avrupa
Parlamentosu"ndan iki önemli
engel çıktı.
Yıne Yunan vetosu
Atina, geleiieksel
:
siyasasın^lCardak qjayı ile de
uygulayarak roalî îşbırlığınin çeşitli bölümlerini
veto etti. Yunan \etosu bir anda mali işbirliğinin
yüzde 80'ini uygulanamaz duruma soktu. Atina
yalnız, MEDA Fonu'ndaki vetosunu kaldırdı.
2 ağustosta yürürlüğe giren bu fondan
yine de kesin bir tahsis henüz yapılmadı.
Türkiye'ye AB'nin dört yıl için 375 MECU'luk
bağışı öngörülüyor. Dışişleri BakanlığYndan
yüksek düzeyde bir yetkili Cumhuriyet'e şu
değerlendirmeyi yaptı: "Türldye bugüne değin
AB've katkısı 610 MECU olabüecek dört ayn
grupta 90 proje sundu. Ancak 60 MECU'luk
13 projenin finansc edilnıesi kesinleşmişti. Topu
topu bu projeve 33 milyon ECU'ya 'evet' denildi,
ama anlaşmalan dahi ûnzalanmadı. Dag fare
doğurdu. Ilişkiler sivasal buharlaşmaya ugradL"
Yunanıstan. Kardak bunalımından sonra AB'ye
u
ortak savıınmayn day alı. ortak sınır anlayışı
kavramının" benimsenmesi yolunda baskıya
başladı. Atina'nın. karşılığmı almadan güvence
vermek istemeyişinin ardında
şu iki nedeni var: Binncisi üye ülkelerin siyasal
dayanışmasmı sağlayıp,
Ege sorununda güç kazanmak ve böylece Türk
Yunan sorunlannı Türkiye- AB sorunlan ile
birleştirmek. ikincisi ise Türkıye'yi hızla gelişen
Avrupa mimarisinin dışında tutacak koşulları
yaratmak.
AB'de teraa Atina'dan yana
Atina'da yeni yönetim AB içinde istediği desteği
sağlamakta gecikmedi. AB'nin be§ yıl önce bu
fikri değil benımsemesı, düşünmesi dahi söz
konusu olamazdı. Ama şimdi artık, AB'nin 2.
Dünya Savaşı'ndan bu yana Türkiye ile
Yunanistan arasında izlediği denge siyasasını
terk etmeye başladığı gözleniyor. AB'de "doğal
dayanışma" kavramı ile belıren bu önemli
değişiklik Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği
yolundaki kurumsal yapılaşrnasını da engelleme
sonucunu doğuruyor. İktisadi Kalkınma Vakfi,
bu konuda tepkisini şu sözlerle
dile getirdi: "Atina; Yunanistan'ın tümüyle
haksız, Türkiye'nin tümüy le haklı olduğu
konulurda bütün ağıruğını kullanarak
kendi görüş açtlannı AB'ye kabule zorlayabiliyor.
14 ülke, Türkiye'nin tutumunu benirusemediği
için de Yunanistan
üzennde istenen baskıyı kuramıyor."
AB, Türkiye ile gelişmenin ön koşulunu Türk-
Yunan ilişicilerindekı ıyileşme olarak
görmeye başladı. Türkiye böyle bir yaklaşımda
olan AB'yi muhatap almak ıstemıyor. 14 aralikta
Dublın'de Dışişleri Bakanı Tansu Çiller,
Türkiye'nin Yunanistan ilediyalog istemesine
karşılık. komşunun 10 yılı aşkın bır süredir
herhangı bir müzakereye yanaşmamasmı
anımsattı. Ancak Dublin'de gözlenen;
Türkiye'yi. AB'nin dışanda
tutmak çalışmalan belirginleşmişti,
Brüksel. Atina'nın dümen suyuna girmişti.
Ankara'dakı Federal Alman Büyükelçisi Dr.
Bans- Joachim Vergau hükümetinin görüşlerinin
farklılığını şöyle anlattı: "Türkiye. kendisine
verilmesi öngörülen AB mali yardımını talep
etme hakkına sahiptir. Almanya, Yunanistan'ın
blokajına kararlı bir biçimde karşı çıkmaktadır.
Bundan sonra da söz konusu engellemenin
gidcrilmesi için aziınie mücadele edeccktir. Ancak
aynı zamanda, Türk tarafi aşın
sert bir üslupla taleplerini dile oetinügi takdirde,
bunun kendi çıkarianna hizmet edeceği
konusunda kuşkuluyum."
1
Almanya'nın bu düşüncesine ve Avrupa
Komısyonu'nun tüm uyanlanna karşılık AP, 19
eylül ve 24 ekim tarihlerindeki
bütçe müzakerelennde aldığı bazı tavsiye
kararlan ile sorunları daha da içinden
çıkılmaz bır duruma soktu.