Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Türk-Iş ve Hak-Iş yönetimi, enflasyonun altında ücret zammının kabul edilemez olduğunu söyledi
Işçi tophısözleşme bekhyor• Yaklaşık 750 bin işçi
adına bağıtlanan ve bu yıl
sona eren sözleşmelerin
yenilenmesi gerekiyor. Türk-
Iş ve Hak-Iş, enflasyonun
üzerine refah payı
eklenmesini istiyor.
BAMJ SALMA.N
ANKARA - Kamu ve özel sektör ile
belediyelerde çalışan yaklaşık 750 bin
işçi. yeni yıla toplusözleşme beklenti-
siyle girdi. Türk-lş ile Hak-İş'in Çalış-
ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan
yetki tespit belgelerinin bü>ük çoğunlu-
ğunu aldıklan ve bazı yetki belgelerine
itiraz edildıği öğrenilirken. Türk-tş"e
bağlı Hava-Fş ve Şeker-lş sendikalan
toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başla-
dılar. Hak-lş Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin TannverdL asgari ücrette son 6
ayda yüzde 30luk kayıp meydana geldi-
ğine dikkat eekerek, enflasyonun altın-
da ücret artışının kabul edilemez oldu-
ğunu bildirdi.
Kamu ve özel sektör ile belediyelerde
çalışan yaklaşık 750 bin işçi adına, 1995
yılında bağıtlanan ve bu yıl sona eren
toplusözleşmelerin yenilenmesi gereki-
yor. Türk-lş ve Hak-îş. enflasyon karşı-
sında ücret kayıplannın gideriîmesini ve
enflasyon üzerine refah payı eklenmesi-
ni istiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Necati Çelik ise 1997 yılının ilk
6 ayında yüzde 35-40'lan bulacağı ileri
sürülen enflasyonun yüzde 26 olmasını
hedeflediklerini belirterek. toplusözleş-
me görüşmelerinde de bu rakamın esas
Memurlara grevli-toplusözleşmeli sendika konusunda hukukçular görüş bildirdi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -Çalışma \e Sosyal
Güvenlik Bakanhğı'na.
üniversitelerden. kamu
çalışanlannagrevli
toplusözleşmeli sendika
hakkının anayasada tanınıp
tanmmadığına ilişkin
değerlendirmeler gönderilmeye
başlandı.
Marmara Üni\ersitesı adına
görüş bildiren Prof. Dr. İbrahim
Kaboğlu. anayasada
toplusözleşmeden söz
edilmediği gibı
yasaklanmadığmı da
belirtirken. gre\ olanağmın
TBMM'nin takdır yetkisine
bağlı olduğunu belirtti. Kamu
çalışanlan konfederasyonlannın
sundukları metın üzerinden
hazırlanan taslağa karşı görüş
yazısını bakanlığa gönderen
Memur-Sen. grevsiz
toplusözleşmesız sendikanın
kabul edilemeyeceğını bildirdi.
Marmara Cniversitesı Hukuk
Fakültesi'nde Anavasa
'Anayasa engel değil'
Hukuku Anabilim Dalı
Başkanı olan Prof. Dr.
İbrahim Kaboğlu. Çalışma \e
Sosyal Güvenlik Bakanlığf na
gönderdiği görüş yazısında.
kamu çalışanlanna
toplusözleşme ve grevlı
sendika hakkı konu^unda
anayasada açık bir yasak
hükmü bulunmadığını
bildirdi. Kaboğlu. anayasanın
53. maddesmde yapılan
değişiklik öncesinde ve
sonrasında kamu
çalışanlarının toplusözleşme
hakkı konusunda belirgin bir
fark oluşmadığını belirtti.
Anayasada toplusözleşme
olanağı getirildiğinden söz
etmenin **güç" olduğuna.
ancak açık bir "anayasal
>asak" bulunmadığına dikkat
çeken Kaboğlu. "Yasa
koyucu. kamu görevlilerinin
sendika ve toplu görüşme
haklannı. anayasanın 90.
maddesi gereğince iç hukukla
bütünleşmiş olan \e yasa
koyucuyu da bağlayan
özellikle 87 ve 98 sa> ılı
uluslararası sözleşmelere
elden geldiğince u>gun bir
düzenleme vapmalıdır"
görüşüyle memurlara
toplusözleşme hakkının
öngörülebıleceğim
kaydetti.Prof. Dr. Kaboğlu.
anayasada ışçılerin grev
hakkını düzenleyen 54.
maddeye kamu çalışanlarının
tabi olmadığının
belirtilmesının "yasaklama"
anlamına gelmeyeceğini
v urgulay arak şu görüşleri dile
getirdi:
"Anayasa, kamu görevlilerine
grev hakkı tanımamıştir:
ancak grev yasağı da
koy mayarak, bu hak
karşısında 'sessizkalmıştır.
Liberal demokratik rejimin
geçerli olduğu çoğulcu siyasal
sistemlerde, Açıkça
tanınmamış olan yasaktır"
kuralı değiL 'Yasaklanmamış
olan serbesttır' ilkesi
geleneksel hale gelmiştir.
Sonuçta, takdir yetkisi yasama
organına aittir. İoplu görüşme
aşamalanna ve farklı
olasılıklara göre grev olanağını
toplu görüşme çerçevesinde
düzenleme yetkisinin
TBMM'nin takdir alanına
girdiği öne sürülebilir."
Çalışma \e Sosyal Gü\enhk
Bakanlığı'nın hazırlandığını
kabul etmediği memurlara
grevsiz toplusözleşmesiz
sendika öngören taslağa. Hak-
Iş"e yakın olduğu belirtilen
Memur-Sen karşı görüş
bildirdi. Grevsiz
toplusözleşmesiz sendikanın
kabul edilemeyeceğini
bakanlığa gönderdiği karşı
görüş yazısıyla ileten Memur-
Sen. anayasada "işçi-memur"
ayrımı yapılmadan
"çalışanlar" olarak sendikal
hakların düzenlenmesıni
istedi. Toplu görüşmelerde
konfederasyonlann taraf
olarak kabul edilmesinin
sendikal özgürlüğe. taslağın
da çalışma özgürlüğüne ve
uluslararası sözleşmelere
aykm olduğu savunulan
yazıda. "Bakanlığın taraflan
anlaşma ortamından
uzaklaştiran bir tasanyı kamu
çalışanlanna dayatmasını
doğru bulmuyoruz.
Bakanlığın hukuk
fakültelerinden istediği görüş,
hukuk fakültelerinden daha
da aşağı olan tekliflerle geri
gelecektir. Bu nedenle tasan
eksiktir" görüşüne yer verildi.
ahnması yönünde mesaj vermiştı. Yetki
tespit belgelerinin büyük ölçüde alındı-
5ı belirtilirken. Seydişehır Alüminyum
Işletmeleri'nde Hak-tş'e bağlı Öz Çe-
lik-lş Sendıkası'nın toplusözleşme yet-
kisi almasına Türk-lş"e bağlı Türk Me-
tal Sendikası'nın itıraz ettiei ve konu-
nun mahkemeye gittiği bildirildi. Tanm
Işletmeleri GenefMüdürlüğü (TİGEM)
ve Tanm Bakanlığı taşra teşkilatında
Türk-tş'e bağlı Tarım-İş'in yetki tespit
belgesine de DtSK'e bağlı foprak, Su.
Tanm. Orman Işçileri Sendikası (TİS)
itiraz etti.
Türk-lş'in 691 bin 736 kamu işçisi
adına toplusözleşme görüşmelerini yü-
rüteceği bildirildi. Türk-tş, Kıbns'tager-
çekieştirilen Başkanlar Kurulu toplantı-
sında aldığı kamu sektörlerindeki toplu
iş sözleşmelerinin Türk-lş'in koordine-
sinde yapılması kararı doğrultusunda
PROF. DR. RIDVAJV EGE, TÜRKİYE^DE TRAFİK KAZALARINAKARŞI ÖTNLEM ALTO1ADIĞIM SÖYLEDİ
Denetimolmazsayasaişeyamtnaz'
Kazalar azaldı
Trafikte
en güvenli
ülke: Isveç
CÜRHANUÇKAN
STOCKHOLM - İs-
veç'te trafik kazalannda
ölenlerin sayısı 1989'dan
beri azalmakta. 4 milyon
aracın bulunduğu ülkede
1989'da904kişitrafikka-
zasında ölmûşken bu sayı
1994'te 589'a. 1995'te
572'ye ve geçen yıl da
565'e dûştû. Böylelikle
araç sayısuun nüfusa ora-
nı bakımından tsveç*in.
trafik bakımından dünya-
nın en güvenli ülkesı oldu-
gu saptandı.
lsveç'i trafik bakamın-
dan güvenli bir ülke yapan
etkenler şunlar:
- Emniyet kemeri kulla-
nımı. Emniyet kemerinin
her yıl en az 130-140 kişi-
nin camnı kurtardığı tah-
min ediliyor.
- Bisiklet sürüeülerinm
kask kullanması.
- Yoğun yerieşımli böl-
gelerdeki azami hız sının-
T»mçogukez90 kilometre-
yi, okul ve kreş önlerinde
30 kilometreyi geçmeme-
si.
- Araçlann her yıl trafik
denetinıinden geçirilmesi
ve kışlan kış lastiği kulla-
mmmın yasayla zorunlu
tutulması.
Adana
Yeni yılı
grevde
karşıladılar
UFITCTEKİN
ADANA - Kimimiz barda.
gazinoda ve otelde. bazılan-
mız deniz kıyısında ya da yay-
lada. çok azımız Palandö-
ken'de. belkı L'ludağ'da ve a-
ma en çoğumuz "sedir bar-
lar".a "dhan müzikhol-
ler"deydik 1997'yı karşılar-
ken. Kaybettıklerimız vardı
kuşlusuz ama kalanlanmız
da )anımızdaydı. bırlıktey-
dik. Ama onlar. "biziınkikr".
Çukobirlikçıler. farklı duygu-
lar icerisinde başka ortamlan
soluyorlardı. "Grev gözcüsü"
yazan gömlekler gıymişlerdı
ve remen arkalannda "Bu iş-
yerinde gre\ var" pankanı
varcı.
>öbetteydiler yılbaşında.
23.M)"te gelmişlerdi göreve,
Türdve uyuyorken daha
07 .(O'de nöbeti devtetmişler-
dî erkadaşlanna. Ferhat Ka-
radıtnan ile Mehmet Levent
ÇefcbL Ali Aksoy ve Mehmet
AJ«a'nm şansına "grev nöbe-
ti" lüşmüştü. Buruktu dördü
de.Cçer çocugu vardı hepsi-
nin Çocuklar ve eşler evde.
Oîilır Çukobırlık'te görevdey -
dilff
• Türkiye Trafik
Kazaları Yardım
Vakfı ve Dünya
Kazalar ve Trafik
Tıbbi Birliği Başkanı
Prof. Dr. Rıdvan Ege.
yeni trafik yasasının
başanya ulaşması
için tutarlı denetim
yapılması gerektiğini
\mguladi.
SA.\DET USLL
Türkiye Trafik Kazalan
Yardım Vakfı ve Dünya
Kazalar ve Trafik Tıb'bı
Birliği Başkanı Prof. Dr.
Rıdvan Ege, yeni trafik
yasasının başanya ulaşması
için tutarlı denetim
yapılması gerektiğini
vurguladı. Haftalardır
üzerınde konuşulan Trafik
Yasası. dün yürürlüğe girdi.
Ülkemizde korkunç
boyutlara ulaşan trafik
kazalan yüzünden yılda
yaklaşık 10 bm kişinin
hayatını kaybettiği
bildirildi. Yapılan
araştırmalara göre nüfusu
Yeni yılla birlikte yürürlüğe giren Trafik Yasası'nın u> gulanmasına hemen geçildi. Polisler, araçlarını kullanama-
yacak durumda olan sürücüleri, özel şoförlerie evlerine gönderdiler. (Fotoğraf. BERTAN AĞANOGLU)
bizden az. araç sayısı bızimkimn 5-6 katı, yol
uzunluğu ise 6-14 kat daha fazla olan Fransa ve
Ingiltere'de trafik kazalannda ölenlerin sayısı
bizdekinin yansından daha az. Türkiye'de 1996
yılında trafik kazalarında ölenlerin sayısı 9 bin
104. Prof. Rıdvan Ege. ülkemizdekı trafik
kazalarının nedenlerini. "İnsanlanmı/ın
kurallara uymamay ı ve kaçamak yapmayı zev kli
bir sadizm haline getirmiş olmalan. benciliik ve
bilinçaltı doy mamışlıklanm aşın hız ve kurallan
çigneyerek çarpık v öntemlerie dov um sağlama
telaşında olmalan ya da yollann durumu. araç
denetimi" olarak sayıyor. Yılda 300 bine
yaklaşan kaza sayısına karşın bu güne kadar
hiçbir önlem almamazken TBMM'nin yeni
Trafik Yasası'nı 15-20 gün içinde müzakere
ederek sonuçlandırdığmı anımsatan Ege.
" l ııutmamalıv ı/ ki insanlar yasalann toplumun
yaranna olduklanna inanmaz. davranışlan,
gelenek ve refleksleriv le vardımcı olmazlarsa. en
kusursuz yasalar bile iyi uvgulanmaz. Tutarlı
denetim yapılma/.sa, yasa başarılı olamaz~dıye
konuştu. Prof. Ege. yasanın başanlı olabilmesi
için şu önerilerde bulundu:
"Yasanın başarılı olması önceliklc polis
teşkilatının sayt araç gereç. eğitim ve davrantş
bakımından süratle yapüanmasına. veterii ve
tutarlı denetime bağlıdır. Bugün bu hi/met 15
bin 500 mevcutlu polis ve 1.214 araçla. polisin
özverisiyle sürdürülmektedir. Polis sayısı ve araç
yetersizligi yanında eğitim noksanlığı da çok
önemlidir. 4-7 ay lık egitimle polis ya da traFık
polisi olunabilir mi? Bilirkişilik. trafik
mühendisliğL meteoroloji, motor, yoL halkla
Uişkiler ve hukuk bilgisi bu kadar süre de
kazanılabilir mi?"
Türk-Iş Genel Sekreteri Şemsi Denizer: Vahşi kapitalizm geîiriliyor
' Çocuklar borçlu doğacak'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Türk-lş Genel Sekreteri Şemsi Deni-
zer. 1980 yılından beri toplumun ta-
mammı gözetmeyenhükümetlerin ic-
raatı sonucu toplumdaki katmanlann
ortadan kaldınlarak büyük çoğunlu-
ğun yoksullaştınldığını söyledi. "Pa-
rayla para kazanan rantçılann tahak-
kümünün nluşrurulmaya çalışıldığuu'
vurgulayan Denizer. "vahşi kapita-
lizm"in uygulamaya konulduğunu be-
lirterek "Bu model uygulanmaya de-
vam edildikçe ülkenin iflastan kurtul-
ması mümkün değil" dedi. Denizer.
toplusözleşme sürecinde öncelikle ış-
çiierin kayıplannın gideriîmesini is-
tediklenni. daha sonra "enflasyon ar-
tı refah pa\ı"nı öngören artışı kabul
edebileceklenni bildirdi.
Türk-lş Genel Sekreteri Şemsi De-
nizer. toplumun tamamını kucaklayan
ekonomik politikalar uygulanmaması
nedeniyle karmanlarm ortadan kalka-
rak, nüfusun yüzde 85"lik bölümünün
yoksullaştınldığma dikkat çektı. De-
nizer, 1500 kişilik bir grubun üretim
dışı çok büyük paralar kazanabildiğı-
nı vurgulayarak "Enflasyonun dahi 2-
3 katı üzerinde >ıllık faizle gelir temin
ederek büvümeleri, toplumu ve dev le-
ti uçumma süriiklemekte" dıye ko-
nuştu. 24 Ocak ve 5 Nısan ekonomik
kararlannı "tarihin iki kara lekesi"
olarak nıtelendıren Denizer, şunlan
söviedi:
"Bu kararlan alanlar. toplumu bir
avuç insana teslim ettiler ve ülkeyi ba-
brdılar. 1980*liyıllardan itibaren, ülke-
yi yönetenler, kendi sınılsal çıkarlan
doğrultusunda kısa voldan pazar ka-
zanmayıyaratarak,ülkenin üretimden
uzaklaşmasına neden oldular. 1990'la-
ra gelindiğinde had safhava ulaştı ve
artık rant ekonomisi geçerli duruma
geldi. Üretim ekonomisinden uzakla-
şüdığı için. nüfus arnyor, tşsizlik oranı
artıyor, gayri safı mSlihasıla azalıyorf
Denizer. "rantçılann tahakkümü-
sanına hakaret" olarak değerlendiren
Denizer. şu görüşleri dile getirdi-
"Özelleşrirme tamamlandığında bü-
tün bu iktidar oluşmuş olacak. Toplu-
mun büvük kesiminin yüzde85'i fakir-
leşmiş. eğitimden, örgütlenmeden
uzaklaşmış olacak RP'nin ortay a çık-
masının temel nedeni de buradan kay-
naklanıy or. Sendikalan yok etmeye ça-
lışıyorlar."
Türk-İş Genel Sekreteri Denizer.
1997 bütçesınde gelırin yüzde 60'ınm
içborç faizine ayrıldığına \e "içborç
• Türk-İş Genel Sekreteri Şemsi Denizer, toplumun
tamamını kucaklayan ekonomik politikalar
uygulanmaması nedeniyle katmanlann ortadan
kaldırıldığına, nüfusun yüzde 85'lik bölümünün
yoksullaştınldığma dikkat çekti.
nün sağlanması" için polisıye önlem-
lerin alınmay a çahşıldığını anlatırken.
"Katmanlar ortadan kalkıvor. Bunun
adı vahşi kapitalizmdir" dedı. Türki-
ye'dekı mevcut yapılanmada çocukla-
nn boTçiu doğacağını ve öldükten son-
ra da borç bırakacaklannı söyleyen
Denizer. "Onuru.namusu.öigürlüğü,
demokrasiyi bırak kardeşim gibi ifade-
lerle, insanlan ekmegin peşine takn-
lar" dıy e konuştu. "ÖzeUeştirmey le so-
njnlannbiteceği" görüşünü "Türkin-
yükünün bütçeyi yutacağına" dikkat
çekerek "O zaman ülkenin iflası söz
konusu olacak. 1997 senesi de artık bu
ağır tehlikenin sinvallcrini vermeye
başladı" dedı.
Denizer. Merkez Bankası'nın para
basarak. enflasyonu faiz yükunün üze-
rine çıkannası gerektiğini. böy lece fa-
izin bütçenin içindekı yerinın küçule-
ceğinı savundu.
Enflasyonun artışındanen fazla üc-
retlı kesımin etkileneceğıni vurgula-
yan Denizer. "1997ydısözleşmeleriy-
İe birlikte ilk6 ayda kayıplar telafi edil-
dikten sonra enflasyon artı refah payı
gündeme getirilebiİir. \ani eşel-mobil
sistemi birinci altı aydan sonra günde-
me getirilebiİir. Yüksek enflasyon kar-
şısında ücretli kesim böy lece koruna-
bilir" dıye konuştu.
Denızer. Çalışma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı NecatiÇelik"in, ilk 6 ay için
yüzde 26 enflasyon tahmınıne iîişkin
olarak "Buna kendüeri de inanmıyor-
lardırherhalde. 1997yılı için enflasyo-
nun yüzde 100'lerin üzerinde olacağı-
nı tahmin ediyomm" dedi. Denizer.
Çelik'ın memur v e emekli maaşlanna
yüzde 26 enflasyon tahmıninın üzeri-
ne 4 puan refah pay ı verdiklenni ve iş-
çilere de bunu öngördüklerı y önünde-
ki açıklamalannı değerlendirirken
şunlan söyledi:
"Öncelikle geçmişteki kayıplann
karşılanması lazım. Bu da yüzde 26
dcnilen enflasyon rakamını ikiye kat-
lıyor. Maddi büy üklük hesabı yapma-
dık Bunun hesabını sözieşme masası-
na oturacağunız gün yapanz. Çünkü
her gün fiyatlann çok değiştiği bir ül-
kede yaşıyoruz. 1993'ü baz aldığımız-
da. bi/jm şu anda y üzde6()'lık bir kay -
bımız var. \ ani çaİışan insanlann alım
gücünü 1993'te 100 kabul ettiğimizde
bugün 40'lara kadar düşmüş. Yarın
bu rakam daha da düşecek Her gün
enflasvon artıvor."
sözleşmeleri tek elden takip etmeye ça-
lışmasına karşın. Şeker-İş ve Hava-iş
sendikalannın toplu iş sözleşmesi görüş-
melerine başladığı öğrenildi. 1997 yılı
toplusözleşme yetki tespit belgeleri be-
lırlenmeden önceki verilere göre. kamu
sektöründe toplusözleşmeleri yenilene-
cek Türk-tş üyesi sendikalar
ve üye sayılan şöyle:
Sendikalann üyeleri
Tanm-lş(23bin309).Or-
man-İş (830 bin), Türkiye
Maden-lş (28 bin 842), Ge-
nel Maden-tş (39 bin 500),
Petrol-İş (21 bin 507). Tek
Gıda-İş (78 bin), Şeker-tş
(32 bin 500). Teksif(14bin
12). Deri-İş (2 bin 2t6).
Ağaç-tş (2 bin 34). Selüloz-
Iş (6 bin 170)'. Basın-lş
(1302). Basisen (146).
BASS (8 bin 915. Türkiye
Çimse-İş (2 bin 658). Türk
Metal (14 bin 983). Dok Ge-
mi-tş(2bin560),Yol-lş(103
bin97).Tes-İş(82bin349),
Tez Koop-lş (7 bin 938).
Türk Koop-İş (3 bin 870).
Demıryol-lş(40bin), Deniz-
ciler Sendikası (7 bin 440),
Hava-tş (7 bin 25), Liman-lş
(5bin960),Haber-tş(31bin
406) Sağlık iş (9 bin 455),
Toleyis 1(3 bin 81). Türk
Harb*-îş(35 bin). Beledıye-tş
(46 bin 416).
'Ücret kayıplan
gjderümeli''
Hak-İşGenel Başkan Yar-
dımcısı Hüseyin Tannverdı.
çoğunluğu belediyelerde ol-
mak üzere 1997 yılında 50
bin civannda işçi adına top-
lusözleşme görüşmelerinin
yürütüleceğini bildirdi. Be-
ledıyelerdekı yetki tespit
belgelennın alındığı ve top-
lusözleşme görüşmelerinin
başladığını belirten Tann-
verdi. toplusözleşme görüş-
melennde enflasyonun altın-
da ücret artış önerisinin ka-
bul edilemez olduğunu vur-
gulayarak ış kollanna göre
ücretlerde enflasyon üzerine
5-10-15 puanlık refah payı
istediklerini bildirdi. Enflas-
yon karşısında ücretlerde
erime meydana geldiğine
dikkat çeken Tanrıverdi,
şöyle konus.ru:
"Asgari ücreti 1 Ağustos
1996tarihindeyürürlüğe gir-
diğinde" En yüksek biz belir-
ledik" diyorlardı. 204 dolar
olarak açıklanan asgari ücret
150 dolarlara düştü. 6 aylık
dönemde asgari ücrette yüz-
de 30*a yakın bir erime söz
konusu. Bunlar enflasyonist
politikalann sonucudur.
1994-199S dönemleri için de
bu geçerliydi. Bu erimelerin
giderilmesi gerekli."
Tanrıverdi. sosyal paket-
lerle ücretlerdeki erimenin
genye doğru gideriîmesini
istediklerini de belirtti. Tan-
nverdi. zorunlu tasarruftaki
yüzde 3 lük işveren kesin-
tisinin kazanılmış hak olarak
çalışanlann ücretlenne yan-
sıtılmasının toplusözleşme
görüşmelerinde gündeme
getirilip getirilmeyeceğine
ilişkin soruya, "Zorunlu
tasarrufla ilgüi toplusözleş-
me döneminde herhangi bir
şey yapılamaz. Hükümetin
düşündüğü biçimiy le zorun-
lu tasarruf yasası çıksaydı
yüzde3'lükoran ücretleredi-
rek yansıy acaktı. Artış yüzde
10'sa. yüzde 13 olacaktı"
yanıtmı verdi.
Yetki tespit belgeleri veril-
meden önce çıkarılan tab-
loya göre. kamu sektöründe
toplusözleşme yapacak
Hak-lş üyesi sendikalar ve
işçi sayılan da şöyle:
ÖzÇehk-lş(14bin610).
Öz Gıda-lş (3 bin 500), Öz
Tanm-lş(700).
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Emin Türk Eliçin Vakfı
Gençler Emin Türk Eliçin'i pektanımazlar. Bundan
bir süre önce bu sütunda, Sarmal Yayınları arasında
yeni baskısı yapılan "Kemalist Devrim ideolojisı" baş-
lıklı kitabını tanıtmış ve öneminı vurgulamıştım. Yurt-
sever ve savaşımcı bir öğretmenin deneyimlerinden
ve binkıminden ortaya çıkan bir eserdi bu. Ama ne Ke-
malizmi reddeden tatlı su züppesi "süperzekâlılar" bu
çalışmanın önemini anlariar; ne de Kemalizmi baskı-
cı bir rejim olarak algılayıp kendilerini bunun bekçisi
sananlar.
Ülkemizin gıdişatından endişe ve sıkıntı duyan her
aydın yurtsever gibi, Emin Türk Eliçin'in eşi Asiye Eli-
çin hanımefendi, "bir şeyler yapmanın" mücadelesı
içine girmiş. Mütevazı varlığını bu işe adayarak bir va-
kıf kurmanın öncülüğünü yapmış. Pek bir katkımız
olamadı ama, ben ve birkaç arkadaşım da bu çaba-
yı elimizden geldiğince destekledik ve moral açıdan
da olsa. desteklemeyi sürdürüyoruz. Ancak tüm yük
Asiye Eliçin'in yaşlı fakat dik omuzlannda ve tüm öz-
veriyi yapan da o.
Bu vakıf 1996'da bir araştırma ve inceleme ödülü
koydu. Katılım bekledığimizorandaolmadı. Fakat ge-
ne de değerlı çalışmalar geldi. Aynı ödül 1997'de de
verilecek.
1997 Emin Türk Eliçin Araştırma-lnceleme Ödü-
lü'nün konusu. "Cumhuriyetin kuruluşundan günu-
müze Türkiye 'deki ıdeolojik gelişmelerin ve yeni ara-
yışların analızi."
Seçiciler Kurulu'nda benim dışımda Nejat Boz-
kurt, Kuvvet Lordoğlu, Murat Ozyüksel ve Afşar
Timuçin var.
Ödül yalnız bir yapıta verilecek ve tutarı 100 milyon
lira. Vakıi, gençleri özendirmek ve ödüllendirmek için.
yapılabilecek en büyük özverıyı yapıyor. Fakat araş-
tırmacılarımızdan ve gençlerimizden ses-seda yok...
Başvurulann 31 Aralık 1996 tarihine dek yapılması
duyunjlmuştu. Fakat öylesıne az katılım oldu kı; bu
süreyi uzatmak zorunda kaldık. Ödül töreni 16 Mart
1997'de yapılacak ama Şubat 1997'ye dek başvuru-
labilecek.
Bu ödülle ilgili her türiu bilgi vakfın merkezinden
sağlanabilir. Adresı Osmanağa Mahallesi, Alı Suavi
Sokak No: 10/4-5, Kadıköy. Telefon: 337 91 11.
Bu adres ve telefondan bilgi alınabilir. Fakat ben bu-
radan da duyurayım. Katılmak isteyenler. çalışmala-
rını 6 kopya olarak vakıf merkezine posta ile ya da el-
den ulaştıracaklar. Herhangi bir sayfa sınıriaması yok.
Yapıtların her türlü yayın vb. hakları yazarlarının ola-
cak. Yani vakıf herfıangi bir hak iddia etmiyor. Ancak
gönderilen çalışmalar ödül alsa da almasa da geri
gönderilmiyor.
Ve böylesine güzel koşulları olan bir ödüle ılgi du-
yulmuyor. Doğrusu, benim belki de "marazi" iyımser-
liğim bile tehdit altında...
Türkiye üniversitelerinde bu konuda eğitim gör-
mekte olan binlerce öğrenci var. Bu konularda eğitim
veren fakültelerde binlerce genç araştırmacı çalışı-
yor. Bunlann hiçbirinin eli kalem tutmuyor mu? "Bilgi
çağına geçiyoruz" palavralan arasında bilgisayarların
başına çöreklenen gençlerimiz, "ana/izyapmayf" tüm-
den rafa mı kaldırdılar? Bu gidiş, ne biçim bir gidiş-
tir?
İş "lafa" geldi mi bol bol laf üretiliyor. Toplantı üs-
tünetoplantı düzenleniyor. Ama iş bir şeyler "üretme-
ye"gelince, tıkyok...
Kimileri tartışmaya pek meraklı. Hangi konuyu or-
taya atsanız "7artışa/ım" diyorlar. Ama tartışmak is-
tedikleri şeyleri kâğıda dökmek söz konusu olunca.
herkes bir tarafa savuşuyor. Laf çok ama, üretim ne-
redeyse sıfır. Aydınlanmayı yaşamadan bilgi toplu-
muna geçmek mümkün mü?
Gene iş lafa gelince, herkes "arayış" içinde. Ama
arayışlarını kâğıda dökmek söz konusu olduğu za-
man. herkes bir bahane buluyor. Oysa atalarımız ne
demiş: "Söz uçar, yazı kalır".
Kimi zaman "Acaba" diyorum, "insanlarkendileri-
ni bağlamamak için mi işiyazıya dökmüyorlar?"
Öytesine çabuk ve öylesine kolay saf değiştıriyor-
lar ki arkalannda yazılı belge bırakmak istemeyebilir-
ler. Çünkü gün geliyor, (çok şükür) kimilerine yazdık-
lannı yalatıyoruz. Ama çoğu kez. yazdıklannı yalasa-
lar bile utanmıyorlar. Zira 'utanmazlık' günümüzün
yükselen değerleri arasında yer alıyor.
Emin Türk Eliçin Vakfı'nın "Cumhuriyetin kuruluşun-
dan günümüze Türkiye 'dekı ideolojik gelişmelerin ve
yeni arayışlann analızi" başlıklı ödülüne tüm genç ve
yaşlı okurianmı davet ediyorum. Öğrencilerimizi. öğ-
retmenlerimızi, avukatlarımızı, doktorlanmızı, tüm ser-
best meslek çalışanlannı, işçilerımizı, emeklilerimizi;
düşüncelerini kaleme almaya çağırıyorum.
Düşünmek, düşünceyi 'dile getirmektir.' Ancak bu-
nu sadece lafla dile getirmek yetmez. Yazarak dilege-
tirmek gerek. örgütlenerek dile getirmek gerek, var
olan örgütleri destekleyerek dile getirmek gerek.
Bunlaryapılmadan ve hiçbir çaba sarfetmeden, bol
bol laf üretip sonra da şeriatçı gelişmeler karşısında
dizleri dövmenin faydası yoktur. Aydınlanmız. aydın
olma sorumluluğunun bilincinde olmalıdırlar. Zaten
eğer bu sorumluluk duygusundan yoksunsalar. aydın
da olamazlar.
Bakan Çelik'ten
müfettişe sürgün
Haber Merkezi-Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Baka-
nı Necati Çelik'in. Tüm
Sosyal Sen Sendikası Sube
Başkanı. İş Müfettışi Niya-
zi Uslay'ı yasalan çiğneye-
rek Erzurum Bölge Müdür-
lüğü'ne atadığı öne sürül-
dü. Sendikanın Samsun şu-
be başkanlığı bu atamanın
gerekçesi olarak Lslay'ın
dinci kadrolaşma karşısın-
daki tutumunu gösterdi.
Tüm Sosyal Sen Sendi-
kası Başkanlığf ndan yapı-
lan açıklamaya göre Bakan
Necati Çelik. Niyazi Uslay
hakkında Ankara 10. Idare
Mahkemesf nin
16.06.1995 tarihli "İşMü-
fettişi yardımcüığında tu-
tulması işleminin iptaline"
ilışkın karar üzerine oluş-
turulan Yeterlik Sınavı Ko-
misyonu'nu ıptal ettırdi.
Çelik, böylece Uslay'ı sı-
nav öncesı müfettiş yar-
dımcısı durumuna düşürür-
ken. aynı zamanda yaptığı
değerlendirme sonucu ken-
disinı müfettişliğe uygun
görmedığini ve Erzurum "da
bölge müdürlüğüne şef ola-
rak atadığını bildirdi.
Açıklamada Uslay'ın
göreve geldiği 1979 yıhn-
dan bu yana Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlı-
ğı'nda çalıştığı ve bu süre
içinde dınci kadrolaşmaya
karşı savaşımını aralıksız
sürdürdüğü ifade edildi.
Bakanlık içindeki yolsuz-
luklan da belgelendiren Nı-
yazi Uslay. bunlan bağlı
bulunduğu İş Tefti^ Kurul
Başkanfna ilettı. Aylarca
işlem yapılmaması üzerine
Ankara'ya bizzat giderek
sözlü bildinmde bulunan
Uslay hakkında bu kez
izinsiz işe gelmemekten ce-
za uyguiandı. Ve bu tarih-
ten sonra Uslay'ın sıcilleri
olumsuz düzenlendı. Us-
lay'ın olumsuz sicillerin ip-
talı yönünde açtığı davala-
n temyizen ınceleyen Da-
nıştay 12. Dairesi. sicille-
rin sicil amin olamayacak
kişılerce düzenlendiğını
tespit etti.