03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10CAK 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Naçakçılar yakalandıİANKARA(AA)- Btşkent'te mermi kiçakçılığı yaptıklan te;pit edilen 5 kışi Nîkalandı. Ankara Enniyet Müdûrlüğû Silah ve Mûhimmat Kaçakçılığı Şıbe Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, rtiîrmi kaçakçıhğı yapnkJan belirlenen Mevlüt Memiş, Osman Resımci, Ramazan Nebi, Nurettin Tannöver ve Aıslan Kisecik ve menni totıklan 3 kişi, 3 tabanca ve 57 adet mermiyle yakalanarak adliyeye sevk edildı. Bu kişilerin, toplam 1250 adet mermi sattıklan belirlendi. ı 'Tüpk toplumu temizdir' • TRABZON (AA) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci, son zamanlarda "temiz tpplum" sloganıyla ortaya çıkanlann, Türk milletine hakaret ettiklerini ileri sürerek, "Türk toplumu temizdir. Kim kirli diyorsa, gerçek kirli önlardır" dedi. Son aylardaki gelişmelerin, devlete zarar verdiğini vurgulayan Ekinci, "Bu davranışın önünde de ANAP ve onun genel başkanı Sayın Yılmaz'ı görüyoruz. Türk siyasi tarihinin hiçbir döneminde, iktidar umudunu kaybeden bir siyasi partinin genel başkanı bunlann yaptığmı yapmamıştır" dedi. Almanya'dan davet ÜANKARA(AA)- Başbakan Necmettin Erbakan'ın 1997 yılının başlannda Almanya'yı ziyaret etmesi kesinleşti. Alman hükümeti kjsa bir süre içinde Erbakan'a resmi davet yapacak. Bu arada, ikili iiişkilerin her yönüyle ele alınacağı ziyaret sırasında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne entegrasyonu konusunun janı sıra Alman tarafının, Erbakan yanlısı MilliGörüş Tgskilatı'nın tutumundan duyulan cidoı rahatsızbğı dile getireceği öğrenildi. CHP'der ışıklı eylem' • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-CHP Genel Saymanı tsmet Atalay, 1996 yılında açığa çıkan "karanlık baglantılar" konusunda hükümetin tavnna tepkı gösterirken, yurttaşlara "aydınlık Türkıye için ışıklan yakma" çağnsında bulundu. 1 W y ı felaketler seıesı olarak niteleyen Aalay, yıhn kısır çekişmeler \eküçük hesaplar neoeniyle heba edildığinı sc>ledi. Terör olaylannm enlenmesi için her yıl 8 mihar dolar harcandığın kaydeden Atalay, son .2 yılda meydana ge en olaylarda 23 bın kişira yaşammı yitirdiğini acıkladı. Eski miletvekili kaza geçipdi • ANKARMAA)- Erzincan eso SHP MilletvekilıVeysel Varol trafik kazas geçirdi. Kızıiay'da kîrşıdan karşıya geçerken anba çarpması sonucu yaraanan 17'nci Dönem Miktvekili Varol. Bayındır Tı: Merkezi'ne kalcLnldı. Hıstane yetkililen, '^ırorıın ayakta tedavi edıldŞni, sağlık durumunun >i olduğunu açıkladılar. Dövizden kâr yasagı • ANKAF\(ANKA)- Seçnenlerire tebrik ve diğer benzc mesajlannı ftmctel den.en telefonla ya^arma ycmyla ğönceren rrJervekillerine Sınııtama gaıren TBMM BaşLanlık Dvanı, ^urtiışına çsan mill;tvetill.j nnin aldıklan da kâr g için, belcfetmede: cari döviz k u r ı üzerLreen odemelerin ararlaştırdı. B a z milletîkillerinin küttphaneren kitap ahp getirmernese de dikkat çeken Başkniık Divanı, kitajlann iioara karşın getiilmerriöi halinde kita? degermn 5 misli o l a n k nmlLf>ekili rfi-asBflaruuan kessimesinıeski miLfetvekilrmden de t&lısl edılrtami kara-laştırc Dinci politika izleyen Kültür Bakanı, RP'li olmayan personeli cezalarla baskı altına aldı Sürgünden döniiş yokHÜLYAKARABAĞLI ANKARA - Hükümetin RP kanadının ka- mu kurum ve kuruluşlannda başlattığı şeri- atçı kadrolaşmanın en önemli ayağını Kül- tür Bakanlığı oluşturdu. RP'li kadrolaşmanın sağlanması için personele, "sicil bozma, emekliliğe zorlama ve kaderoe durdunna" politikası uygulayan bakanlık yetkilileri, sa- dece taşrada 500 personel hakkında işlem yaptılar. Başbakanlık'tan kadro istemine vize alan Kültür Bakanı tsmail Kahraman'ın, ceza alan çalışanlann yargıda kazanmalannı en- gellemek için mahkemelere dosya üzerine dosya sunduğuna dikkat çekildi. RP'li Ismail Kahraman yönetimindeki Kültür Bakanlığı 'nda personele yönelik sür- ,gün operasyonlarına hız kazandınldığı bildi- rildi. îerör tehdidindeki bölgelere ağırlık ve- rilen sürgünler için çalışanlann yargıdan al- dıklan "yürütmeyi durdunna" kararlannın • RP'li kadrolaşmanın sağlanması için personele sicil bozma, emekliliğe zorlama ve kademe durdurma politikası uygulayan bakanlık yetkilileri, sadece taşrada 500 personel hakkında işlem yaptılar. uygulanmadığı belirlendi. Kahraman'ın, BingöTde görevlendirdiği eskı Kütüphaneler Genel Müdürü Gökçin Yalçın'ın ilçelerdeki kütüphane denetimlerine güvenlik güçleri- nin yardimıyla gittiği kaydedildi. Bakanlı- ğın, sürgündeki personelin yerinde olup ol- madığını kontrol etmek için aynca müfettiş gönderdiğine dikkat çekildi. Kadrolaşmanın mimarlığını müşavır ola- rak atadığı Adanalı tüccar Hüseyin Coşkun'a bırakan lsmail Kahraman, 12 müfettiş alımı ıçın oluşturulan sınav komisyonunda tercih- lerinin dışına çıkılmaması için Personel Da- iresi Başkanlığı'na da Coşkun'u vekil tayin etti. Coşkun'un, RP'li belediyeler ile genel merkezden bakanlığa yerleştirilecek isimler- de önemli rol oynadığına dikkat çekildi. Kültür Bakanlığı tarihinde rastlanmadığı vurgulanan baskılara ömek olarak tek kişi- den kesilen 17 maaş cezası gösterilirken, re- kor bir hızla oynamalar yapılan sicil puanla- nna işaret edildi. 'Suıırsız takdir yetkJsT Bakan Kahraman'ın "takdir"yetkisini ge- rekçe göstererek, kendisinden sonraki dö- nemleri de güvence altına almak için bazı personele "tenzili rütbe (kademe durdur- ma)" cezası verdiği ögrenildi. Bakanlık çev- releri, Cumhuriyet'e yaptıklan açıklamada, uyumsuzluk. dısiplinsizlik suçlan yüklene- rek, sicillerinin bozulduğunu ve 90 puanda olan bir personelin puanının 60'a kadar dü- şürüldüğünü vurguladılar. Hakkında 9 ayn soruşturma yürütülen personel sayısı giderek yükselirken, bakanlığın yargıdan aleyhte bir karar çıkmaması için mahkemelere çalışan- lar hakkında dosya üzerine dosya sunduğu- na dikkat çekildi. Tasarruf genelgesiyle basımı planlanan Halikarnas Balıkçısı nın biyografısini anla- tan yapıtı rafa kaldıran bakanlık yönetimi, "40 Hadis" adlı eser ile DYP Kayseri Mil- letvekili Ayvaz Gökdemir' in kitabının 15 'er bin adet basılmasını karara bağladı. Geçen yıl yurtiçi ve yurtdışındaki kültürel etkin- liklerde Türkiye'yi Batılı ülkelere kapatan RP'li Kahraman'ın 1997 yılında da, Başba- kan Necmettin Erbakan'm lslam ülkelen- ne yönelik tutumlanna koşut olarak bu ül- kelerdeki fuarlara öncelik vereceğine dik- kat çekildi. Kaçınlan sendikacıya işkence izlttirildi KOCAELl(AA)-Tüm Bele- diye Memurlan Sendikası (Tüm Bel-Sen) Kocaeli Şube Başkanı Bedriye YüdızeB. ge- çen cumartesi günü 3 kişi tara- findan kaçınldığını ve beton bir bina içinde "yan çıplak bir ki- şiye tazyikli su sıkılmasının" kendisine izlettiriierek tehdit edildiğinı iddia etti. Bedriye Yıldızeli, sendika merkezinde düzenlediği basın toplantısında, cumartesi günü saat 12.00 civannda, Feridun Özbay Caddesi üzerinde, yanı- na iki kadının yaklaşarak "ko- nuşmakistediklerini" söyledik- lerinı belırttı. Daha sonra birer- keğin de iki kadının yanına ge- lerek kendisini zorla bir otomo- bile bindirdiklerini anlatan Yıl- dızeli, şöyle devam etti: "Zorla, plakasını göremedi- ğim özd bir otomobile bindirdi- lerve başuna siyah bir başhk ge- çirerek gözterimi kapadılar. Ba- na 'Bize güven, bir şey olmaya- cak' dediler. Tahminen 5-6 da- Idka gittikten sonra, beni bir bi- naya soktular. İçeriye girer gir- mez bir erkeğin çığhklannı duy- dum. Gözlerimi açülarve arka- sı donük varı çıplak kişi\e taz- yikli su sıkülar. Benim de gör- memi sağladüar. Bana, 'Eğer devlete karşı konuşmaya devam edersen böyle yapanz' dediler. Daha sonra da yine başhk geçi- rerek, gözJerimi kapayıp beni Fethrve Caddesi'nde bıraktüar. Baslığı çıkanp gözlerimi açO- ğımda onlan göremedim." Yıldızeli, bin sanşın biri es- mer iki bayan ile erkeği daha önce hiç görmediğini, kendile- rini teşhis edebileceğini söyle- di. Olaydan sonra Tüm Bel-Sen binasma geldiğini ve polise git- mediğini belirten Yıldızeli, ola- yı diğer sendikacı arkadaşlanna anlatmak istediğini, fakat ken- dilerini bulamaması nedeniyle açıklamayı geç yaptığını belirt- ti. Yıldızeli, olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacağını söz- lerine ekledi. Toplantıda aynca Kamu Emekçileri Sendikalan Kocaeli Şubeler Platformu Dö- nem Sözcüsü Nihat Değer tara- findan, Kocaeli Sendikalar Bir- liği, Emeğin Partisi tl Örgütü, ÖDP U Örgütü, HADEP tl Ör- gütü ve CHPII Orgütü'nce im- zalanan ortak yazılı açıkiama okundu. Açıklamada. Yıldıze- li'nin kaçınlması olayı kınana- rak "Hukuk devleti olmaktan. demokraskkn boka bahsedildi- ği dönemde adanı kaçırma. dağ kanunu manbğı değjl midir?" denildi. A>L4P Genel Başkanı MesutYıhnaz, yıIbaşmıgeçireceğiUludağ'aha- l ü d d B h H k k l l i C k N ^ Yıltnn'y'flnn n , l u ü n d ^ ( ) n c e d l J n B a hV Hk%kT llu/urv%i v ı C ^ u k N u a s . n ı / ^ a ret etti. Yıhnaz, ANAP milletvekillerinden Menmet Emin Kul, Ali Coşkun, tstanbul İI Başkanı Erdal Akso> ve BahçeUevler Bele- diye Başkanı Saffet Bulut'la büiikte yaptığı ziyaretierde yaşhlara atkı, çocuklara ise çikolata hediye etti. Atatürk Kız Yetiştirme Der- neği'nin teşekkür plaketi verdiği Mesut Yılmaz kimsesiz çocuklardan da küçük bir konser dinledL (Fotoğraf: KADER TLGLAj CHP Kadın Kollan Başkanı Güldal Okuducu'dan DYP liderine tepki 'Çillerolaylara kadıngibi bakmiyor' TÜREY KÖSE ANKARA- 16 yıl aradan sonra yapılan ilk 'kadın kurultayı'nda CHP Kadın Kollan Ge- nel Başkanlığı'na seçilen Güldal Okuducu. "Kurultayımız, 12 Eytöl'le getirilen yasaklara yamttı*' dedi. CHP'deki kadın kotası uygula- masının yaygınlaştınlmasını isteyen Okudu- cu, "Si>aset dümasıçokerkeksi,kadınlar ikin- cfl rollerde. Bu dün\"ada kadın üslubuyla var ol- mak çokzor. Biz. eftmtrin hamuruyla.özgür,eşit bir geteceği yoğurmak için vanz" diye konuş- tu. Okuducu, DYP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı TansuÇiller'in "olaylara kadın gibi bakmadığuu, kadın gibi de- ğerlendnTnedigini*' vurgulayarak. "DUine do- ladığı"ana" nm, 'bacı'nm, onun sö>leminde ken- dini buiduğunu söyiemek mümkün değil" de- ğerlendirmesini yaptı. CHP Kadın Kollan Genel Başkanlığı'na se- çilen Güldal Okuducu, çeşitli illerde öğretmen- likyaparken TÖB-DER içinde yeralmış. Oku- ducu, bugün bir yayınevinde genel yayın yö- netmeni. 12 Eylül öncesinde "o yıllann ve ya- şının getirdiği üshıp içinde, CHP dışında siya- setyapan" Okuducu, CHP'nin yeniden açılma- sından sonra bu partide polıtikaya devam et- miş. Üç dönemdir Istanbul il yönetiminde gö- rev yapan Okuducu'ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtlan şöyle: - Kuruttayuuz yapıhrken salonda kocaman bir "Kadın siyasetın dolgu maddesi olmaya- caktır" yaalı pankart vanu. Siz de dağıtrığınız bikUrflerde "sessiz çoğunlugu" politika\a ça- ğırnordunuz. Kadınlann poiitikada çoğu kez ikincil rolleri üstlenme yazgısı kınlabilecek mi? - Bu toplumun yansını oluşturan kadın nü- fusunun sessizliği hiçbir zaman siyasal ıkti- darlartarafindan doğru algılanmadı. Bu kadın- lann talebi, öfkesi, başkaldınsı olmayacak gi- bi algılandı. Günümüzde hiç de başkaldırma- yan, öfkesi olmayan, sessizliğini koruma ka- rarlığında olan bir çoğunluk değil kadınlar. - Bu "görünür" \nr rol olabiJdi mi peki? - Yönetilme rollerini talep etme, seçilme rol- lerini talep etmede geri kaldık. Nasıl toplum- sal yaşamda ikincil rollere alışmışsak, rahat gelmişse, siyasal mücadele de böyle konum- landı. Kadın toplumsal dönüşümün öznesidir. Kadın, ileri dönüşümün geriye çevrilme öz- lemleri içinde kullanıldı. - Kadın politikası içindeyerinizi nasıl tanım- hyorsunuz? Feminist harekete nasıl bakrvorsu- nuz? - Kadından yana olan, kadını öne çıkaran, kadının özgürleşmesini hedefleyen her türlü anlayışı destekJiyorum. Kadmın bu toplumun eşit bir bireyi olduğunu ortaya çıkaran her tür- lü çalışmanın yanındayım. "feminizm" sözcü- ğüne de hiçbir alerjim yok. Feminist harekete Türkiye' nin ihtiyacı olduğuna inanıyorum. - Siyaset düm-asına kablan kadınlar ne ölçü- de kadın üslubunu, kadın taleplerini vansıö- yor? Bu dünyada başanlı olan kadınlarda da- ha çok hemcinslerini küçümseyen," Ben başar- dım, onlardabaşarsın" diye tepeden bakan bir tavır yok mu? - Haklısınız. Siyaset dünyası çok erkeksi. Ta var oluşundan bu yana erkek üzerine temellen- dirilmiş bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada kadın koşullanyla var olmak çok zor. CHP bu zorluğu gördüğü için, hiç değilse bu zorluğun aşılmasına katkı olsun anlayışıyla tüzüğüne yüzde 25'lik kota koydu, uygulamaya çalıştı. Kotadan partimizdeki kadınlar çok hoşnut de- ğil. Elbette, nitelikli, siyaseti bilen kadrolarta- şınırsa bu kota anlam ifade eder. - Çiller'in üslubunu kadın politikası, kadın talepleri açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? - Gerek başbakanlık, gerekse yardımcılık döneminde kadın gibi baktığını. kadın gibi de- ğerlendirdiğini hiç düşünmüyorum. Mevcut olduğu siyasal anlayışı yansıttı. O yansımada kadının kendini buiduğunu söyiemek müm- kün değil. Diline doladığı "ana" nın "baa"mn, onun söyleminde kendini bulduğunu söyiemek mümkün değil. Bu sözler Güneydoğu'daki acıyı durdurmadı. Acı ve gözj'aşı üzerinden paranın kutsanmasını hangi yürek onay- layabilir. IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr Günaydın!.. Istersabah kahvenizi içiyorol- un, ister yorucu ve umanm keyif- li bir gecenin ardından gün boyu uyumuş olun.Günaydın!.. Haydi bakalım.O zorlu 1996 boyunca kendimize söz verip ve- rip tutmadığımız her şeye bir çe- ki düzen verelim. Bir kere şu fazla kilolar, göbek çevresindekı yağ katmanlan, iki basamak tırmanınca soluk solu- ğa kalmalar filan... Hani o zorlu 1996 boyunca "Bupazartesiden /töbaren..."yada Tamam tamam aksadı. Ama ayın ilk gününden itibaren" deyip de üstesinden gelemediğimiz sözler... Yeni bir yıl, yeni bir başlangıç. Yeni bir yıl, bir dönemeç. Hiç bir şey için geç değil. Yaglı kebaplar, yedikçe iştah kabartan hamur işleri, tabakta kalan yemek salçasını şöyle ko- caman bir ekmek parçasıyla sı- yırmanın baştan çıkarıcı keyfi, hele hete çikolatayı ısınnca ağza ağır ağır yayılan tadı...Evet, bili- yoruz. Tamam. Doğru. Ama hiç biri kanmızdan, kocamızdan, sevgilimizden daha vazgeçilmez, Günaydınlar Çoğaltalım daha değerli değil. Onun önüne yağ tulumu gibi çıkıp bir yandan da onu sevdiğimizi, ona değer verdiğimizi söylemenin saçmalı- ğına bir son verelim artık ha ?.. Yeni bir yıl, yeni bir başlangıç. Bir iç atılım için bir dönemeç. Hiç bir şey için geç değil. Dişleri bundan böyle düzenli fırçalamak için... Hep karar ve- rip, bılet almaya bile gidilemeyen klasik müzik konserleri için... Ga- zetede haberini okuyup, "Ah, mutlaka gidip görmeli" diye iç geçirdiğimiz sergiler için... Hafta sonlan uzun yürüyüşler yapmak için... Ekran karşısında siftinme- nin rahatlığından sıynlıp, takımı- mızın maçını tribünden, bağıra- rak, gol olunca ayağa fıriayıp ya- nımızdakine sanlarak, soğuk ha- vayı içimize çekip, maç boyu ger- çek bir taraftar gibi tepınmenin ödülü ter içinde kalarak (Yani ba- na izmir yollan göründü demek- tir. Hiç olmazsa bir maçta "Gööö- öz, gööööz, Göztepeee!.." diye bağıracağım) izlemek için... Marksizmi savunmak ya da Marksizmi reddetmekgibi ıddialı siyasal uğraşlara soyunup, kitap kapağı tanrtma yazıları ile stnırlı bilgilerimizden oldum bittim te- dirgindik değil mi? Ama sistem- li, düzenli ve disiplinli bir okuma sürecini de hep erteliyorduk. "Hele şu işi bir bitireyim. Ondan sonra şu kitaplana yumulacağım. Öyle bilgisayar ekranı önünde oyunlaha boşa harcanmış saat- lere, kahve köşelerinde, bartez- gâhlarında yitirilip gitmiş günle- re son" deyip deyip de hani bir türlü... Anladınız! Tamam tşte. 1996 artık geride kaldı. Yeni bir yıl, bir silkinme, bir başlangıç için pekelverişli bir dö- nemeç. Hiç bir şey için geç ka- lınmadı. Hiç bir şey için, hiç bir şey için geç değil. Yeni bir yıl, yeni bir başlangıç. Yeni bir yıl, bir döne- meç. Bir ıslak Kasım sabahında el- lerinde süpürgeleriyle Ankara yollannı tutan ülkenin namuslu insanlannı akşam TV'de seyret- tikten sonra keyifle gülüp, "Çok güzel be!.. Çok güzel eylem abi. Afferim vallahi" dedikten sonra, bilincimizin ve yüreğimizin bir yerlerinden kopup gelen o ince sızıyı anımsadınız mı ? Hani ken- di kendimize "Peki ben niye git- medim? Niye burda, ekran kar- şısında edilgin bir tembellikle iz- liyotvm bu demokratik çıkışı?" dediğimizoanı... Olsun. Hiç bir şey için geç de- ğil. ÖDP daha çok yürüyüşler ya- pacak. CHP'Iİ soysal demokrat- lardaha çok eylemler düzenleye- cek. Dürüst ANAP'lılar daha çok imza kampanyalan örgütleye- cekler. Önümüzde çok panel, tar- tışmalı toplantı, açık oturum, yü- rüyüş, miting var. Okunacak çok krtap, dinlenecek plak, söylene- cek türkü var. Siyasal yönümüz ne olursa ol- sun, yeni bir yıl, yurttaşa (kula de- ğil, uyruğa değil, yurttaşa) yara- şır siyasal etkinlikler için yeni bir başlangıç olsun. Ekranda yürü- yüş izleyenden, yürüyüş kollan- nın içinde türküler söyleyene; ül- kede banş için "imza atan" dan "imza toplayan"a sıçramak için işte yeni bir yıl, işte yeni bir dö- nemeç. Örneğin bütün biryıl Cumarte- si Anneleri'ne yönelen alçakça zulmü izleyip öfkelenen, sonra'da "Ama onlar Istanbul'da, ben- se..." ya da "Ama onlar Galata- saray da. Bense Istanbul'un öte- ki ucundayım..." diye kaytardığı- mız cumartesiler'i unutun. Yeni bir yıl, yeni bir başlangıçtır. Tür- kiye'de her yer Galatasaray Ala- nı. Türkiye'de her gün cumarte- si. Yeni bir yıl yeni bir silkiniş için bir başlangıç... Yeni yılın bu ilk gününde, ilk işi- niz aynanın karşısına geçmek ol- sun. Aynadakine bakın ve ona "günaydın" deyin. Pınl pınl ve iç- ten bir günaydınl Yeni yılda günaydınlar çoğal- talım... POLTIİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Umut... 1 Ocak1997... Hüznü bir kenara atıp yaşamda umut aramaya çıkmanın zamanı mıdır? Ben Akdeniz'in bilinmeyen ucunda tenha bir kumsalda dolaşırken ağır bir işkencenin altında ezilen insanlan düşünüyorum yine de... Gözlerim sonsuz uykulardan kaçıyor, denizin ça- tıkyüzündeolgunlaşmamışsevdalartopluyonjm... Sabahın ilk ışıklan kül rengi bulutiann üzerinde kendine yer ararken tez elden tükenen umutlan ye- şertmeye kararlıyım... Her zamanki gibi güzel düşler içindeyim, rüzgâr kanat bir özgürfüğün rengarenk çiçekleriyle do- natılmış bahçelcrinde gezmeye hazınm... Bir portakal ağacının altında oturuyorum. Ço- cuksu günlerimin büyüsüyle tekmil deniz kuşlan- nın kanat çırpışını seyrediyorum... Pembe bir akşamın başdöndürücü gevezeliğin- den ötede pusuda bekleyen denizin dalgalanna bakıyorum... Yüreğimin içinden bulutlargeçiyor... 0 tarifsiz yalnızlıkların dışında kalıp, özgürlüğe açılan kapılara dayanıyor, annelerin seslerini duy- muyorum... Kan durmuş, beyaz bir aydınlık, dostluğun, kar- deşliğin, sevginin üzerine ibrişımle işlenmiş... Silahlarsusmuş, bombalarpatfamazolmuş. Çe- teler yargı önüne çıkanlmış, katiller cezalandınl- mış... Ben düşlerimle mutluyum, portakal ağacının al- tından anılar ırmağından akan sulara koşmaya hazınm... Çocuklanmızyannlanndan umutlu, insanımızöz- gürlüğün tadını çıkarmaktan mutlu... Pembe bir akşamı artık eskisi gibi saklayarak ya- şamıyor, ölümlere yenik düşmüyoruz... Insanlar birbirterini öldürmüyor, kucaklıyor... ••• 1 Ocak 1997... Gece ağaçlannda büyüyen birtırtam sevgiyi dü- şünerek Akdeniz'in bilinmeyen ucunda pusuyaya- tan dalgalara aldınş etmeden sabahı bekledim... Sahi siz vişneçürüğü sevdalan bilir misiniz? Sa- hi siz sevdalı kırlangıçlann öpüşmelerine hiç ta- nık oldunuz mu? £>ahi siz hiç sulara, göçüp giden kuşlara bakarak bir gülü kopanp kokladınız mı? Başı boş kıyılarda yarım kalmış birsevda masa- Akdeniz'de sapsan bir sabah... Hava ne buz gibi soğuk ne de dışanda kar var... Gökyüzünü tutmuş çanlar çalmıyor artık... Genç kız mutlu, delikanh mutlu... Sevda sözleri haykırmayacak şafağı... Gardiyanlarbıyıklannı burup kırbaçlannı şaklata- mayacaklar, demir sürgüleri üstümüze çekeme- yecekler... Çiçekler solmayacak, mavi gök siyaha meydan okuyacak, umutlar kafdağının arkasına saklan- mayacak... Çok uzaklarda değil, hemen yanıbaşımızda bir karanfil tütecek, soluksuz rüzgârlar bize sevginin gülümsemesini getirecek... Biz çoğalacağız, çoğalınken de haykıracağız: "Eiaşka dur, başka söyie, başka sevil ama hiç bit- me!" ••• 1 Ocak 1997... Siz hiç güneş doğarken göğe baktınız mı? Bom- boş bir kentin sokaklarında dolaştınız mı? Adı ko- nulmqyan bir sevdaya meydan okudunuz mu? Hüzünlü bakışlan boş verin, aşk romanlannın kadınlanna, erkeklerine inanmayın, şehvette bur- kulan yüreklere hiç kanmayın... Gözünüzle, yüreğinizle okşayın sevdiğinizi, bom- boş kıyılarda bekleyin aşkınızı!.. Sessiz ve görkemli karanlıklardan kaçıp gümüşi aydınlıklarla buluşun... Erguvani perdeleri çekin, saksıdaki mor me- nekşelere bakın... Hüzünlü bakışlar, kandıncı ürpertileri çoğaltsa bi- le bundan vazgeçin... Duygusuz kadınlardan ve erkeklerden uzak du- run!.. Susmuş dudaklarda genç günleri bekleyin, öz- güriüklerin dayanılmaz tadı için mücadele verin... Sakın ola ki aşkınızı sabp hüzün meleklerini se- vindirmeyin... Tüm renkleri içinizde toplayın, büyücüleri yok edin!.. Karnınıza konmuş uyur kelebeğinde düşlerinizi sevin, onlarta sıcak ilişki kurun... Şu soruyu hiçbir zaman kendinize sormayın: "Kim sevmişti ilk kez, o mu, ben mi?" Ben Akdeniz'in bitinmeyen ucunda yeni yılın ilk ışıklanyla konuşurken dünden bugüne geliyor, raf- larda kadın elleriyle yapılmış reçelleri anyordum... Mavi denizin dalgalan pusudaydı ve çevremi narenciye kokusu sarmıştı... Akdeniz üşümüyordu!.. Bedenimizi aşkın, barışın, özgürlüğün ateşi kuşatmıştı!.. lı Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR Kalemli GATA'da gazileri ziyaret etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanı Mustafa Kalemli. Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) tedavi gören gazi- leri ziyaret ederek, yeni yıllaruıı kutladı. Kalemli, birer hırka hediye etfiği ga- zilere,"Siz vatan için çok şeyler yaptmız. Biz size he- nüz bir şey yapamadık, yapmayaçahşıyoruz'' dedi. Kalemli, hastaneye geli- şinde GATA Komutanı Tümgeneral Fahrettin Al- parslan tarafından karşı- îandı. Özel defteri imzalayan ve bir süre komutan oda- sında dinlenen Kalemli, "Ulkenin bölünmez bütün- lüğünü muhafaza için kan- lanm, canlannı ortaya ko- yan gazilere destek ve da- ima arkalannda bulun- duklannı onlara hissettir- mek için geldikierini"be- lirtti. Kalemli, devlet idare- sinde bulunanlann, belli günlerde de olsa bu insan- lan ziyaret edip gönülleri- ni amıalan gerektiğini ifa- de etti. TBMM'nin önümüzde- ki ay GATA ile ortaklaşa kampanya başlatacağını belirten Kalemli, bu çerçe- vede TBMM'yi ziyarete gelenlerin "kan bagışına" davet edileceklerini ve bu şekilde toplanan kanlann, gaziler için kullanılacağı- nı bildirdi. TBMM Başkanı Kalem- li, daha sonra hastanenin özel cerrahi, göz, ortopedi ve plastik cerrahi bölümle- rine giderek, tedavi gören gazilere "geçmiş olsun" dedi ve yeni yıllannı kutla- dı. Kalemli, birer hırka he- diye ettiği gazilere,"Siz va- tan için çok şeyler yaptuuz. Biz size henüz bir şey yapa- madık, yapmaya çalışıyo-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle