03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK1397 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLECRO EVtN İLYASOĞLU Merhaba gençlik., merhaba yeııi ydBundan iki hafta önceki yazımda, gençlik nerede diye feryat ediyordum. Aslında bu, deneyimli, tanıdık sanatçıla- nnuzın başansızhklan anlamına gelmi- \ordu, ancak özellikle opera sahnemiz- de yeni isünlerin gereksinimini duydugu- muzu dile getirmeye çahşıyordum. Ve hemen Cemal Reşit Rey Salonu'nun ken- di adına kurduğu orkestra ve opera kad- rosunu tanıma firsatı bulduk. Donizet- ti'nin 'Aşk tksiri' başlıklı operasını sah- Delemişler. Ateşli ve dinamik şefleri Fah- rettin Kerimov'un yönetiminde, yaş or- talaması 25'i geçmeyen pınl pınl bir gençlik. Aytac. Manizade'nin aydınlık, sı- cacık rejisi; Figen Koyunoğiu'nun birbi- nnden özenlı kostümleri (özellikle tüm bej rengi ayakkabılarla, dikkati giysile- nn ışıltısına toplaması); ÇiçekKura Kan- ter yönetimindeki küçücük koronun ka- labalık bir topluluk gibi yüksek fortele- re ulaşabilmesi ve yalnız korist olmakla kalmayıp her bir üyenin bütünü tamam- layıcı oyunu; Hineîev'lerin zarif koreog- rafı anlayışı, Julia Kerimova'nın disiplin- lı çalıştırması, Aşk tksiri'nin başan hal- kalanydı. Solistlere gelınce, Büknt Külekçi saf bir âşığın duyarlı oyunu rolüne çok yakı- şan ses rengi ve sesini kullanmadaki us- talığı ile; linet Şaul kristal berraklığın- daki sesini oyunun akışına göre nûkte- hüzün karşıtlığında sunduğu dengeli Adina'siyla (Linet Şaul'ı ilk kez Leyta Gencer yanşmasına hazırlanırken tanı- nuştım. Boğaziçi Oniversitesi'nde Ru- din'in çello master-class'ını dinlemişti bir hafta boyunca. Soprano olduğu halde mezzo çahştınldığım, bu nedenle çello renkJerini dinledikçe kendıni eğittiğini söylemişti. Yanşmada ilk üçe giremedi, ama başansı ile aklırruzda yer etti); Cen- giz Sayın olgun ve kendinden emin eda- sıyla: doktor Dufcamara rolünün komik karakterini harika üstlenen Kevork Ta- vityan oyuneuluğu kadar güzel ses ren- giyle ve temsile renk katan mim sanatçı- sı V'ecihi Ofluoğlu'nun oyunu tercüme edercesine sessiz anlatırruyla; her bir so- lıst dakikalarca alkışa değerdi. Aynca or- kestranın kusursuz tonlamasıyla yaylı çalgılar gruplannı, flüt, fagot ve arp so- lolarda Başak Ersöz, Cenk Aktalay ve Yonca Ozkan'ı da kutlamalıyız. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Aşk lksiri' ni izledikten sonra Istanbul' un böyle bir orkestraya ve opera topluluğu- na kavuşmuş olması; üstelik salona adı- nı veren Cemal Reşit Rey'in bundan alt- mış yıl önce harcadığı çabalara yaraşan bir başan ile Istanbullu müzikseverlerin karşısına çıkmalan kıvanç verici diye dü- şündüm. Ancak Cemal Reşit Rey, uzun >3Uar, beledıyeye baglı bir orkestranın sancıîanm yasamıştı. 1 936'da ilk tohum- lan atılan \e 1946'da kurulan Istanbul Şehir Orkestrası, 1972'den sonra devlete bağlanınca kadro ve maaş sorunlannı çö- zebilmişti. Umanz Istanbul Belediyesi bu değerli topluluğun gereken tüm ihti- yaçlannı karşılamaya de\r am eder. Böy- lece Cemal Reşit Rey Opera ve Orkest- 7996'yı gençliğin başansıyla kapattık. Piyanist- besteci Fazıl Say'ın konser ve resitalleri ile Cemal Reşit Rey salonu Operası'mn Aşk tksiri temsili müzik dünyamızın yüzünü ağarttı. 1997'ye müzik dünyamız gülümseyerek giriyor. Gençlerin başansı, yaşadığımız tüm karanlık koşullann arasında dayanabileceğimiz tek ışıklı destek. rası Türkiye'de aynı konudaki devlet ku- rumlanna bir altematif olarak başansının sürekliliğini sağlamış olacaktır. Faal Say. bir ayda yirmi konservenfi Fazü Say'ı dinlerken artık onun çaldı- ğı müzikten başka hiçbir şey düşünemi- yorsunuz. Çalarken yaratan, arayıp bu- lan, dinleyiciyi de peşinden götûren ken- di araştırmasına katan ve dinleyiciyi de o anda yarattığı şeye günahıyla sevabıy- la ortak eden bir sanatçı! Küçük bir vur- guyu daha derinleştirmesi ya da bir süs- lemeyi öne çıkanşı ile kırk yıldır dinle- diğiniz yapıtı yeni duyuyormuş gibi olu- yorsunuz. Bir sonraki müzik cümlesinde ya da bir sonraki bölümünde acaba ne- lerle karşılaşacağım, beni bu kez hangi yollardan tutsak edecek düşüncesiyle so- luk almadan bekliyorsunuz. Sonuçta ha- ni şu kırk yıllık Haydnya da Mozart, Fa- zıl'ın bestecısi olduğu kadar sizin de o anda onunla birlikte yarattığınız bir bes- teci olup çıkıveriyor ortaya. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki resitalin- den sonra öğrencilerden birisi, "Sizden Beethoven'ın op. 111.32. sonaünı dinle- mek isterdim" dediğinde, şöyle bir yanıt verdı: **Ben on beş yıl sonra çalacağun onu. Beethoven'ı hiç değiştiremezsiniz, onu kendi kurallanna göne yorumlama- bsınız. Oysa Haydn ve Mozart dönemin- de henüz piyano yoktu. Klavsen için du- yup yazmışlardı. Her ortamda çalmak miimkün onlan. Beethoven'ın zamanın- da piyano bugünkü haline yakın bir şek- legirdi. Böy lece bugün du> duğunuz piya- no sesiyle Beethoven da sımıiannı koy- muş oWu." Fazıl Say'a orkestra şefî ve orkestra üyesi olarak da eşlik etmek çok kolay de- ğil. tstanbul'da İDSO eşliğinde çaldığı Saint-Saens'in ikinci konçertosunun cu- martesi sabahki yorumunda şef Ionescu Galati'yi kutlamak gerek. Rubatolarda neredeyse soluğunu tutarak Fazıl'ı izle- mesi. orkestrasına aynı soluğu ulaştırma- sı doğrusu başanlı bir eşlikti. Fazıl'ın özellikle konçertonun son bölümündeki olağanüstü eneıjisi, kanatlanıp uçmaya hazır birPegasu^gibiydi Her piyanjstin harcı olmasa gerek, hem böylesi kanat- lanabilmek hem de tertemiz, pınl pınl bir seslendiri gerçekleştirmek! Fazıl Say (1970) Ankara Devlet Kon- servatuvan'ndan sonra, Almanya'da Schumann Müzik Akademisi'nde ve Berlin Konservatuvan'nda eğitim gör- müş; 1995 "te Genç Konser Artistleri Ya- nşmasrnm Dünya Birinciliği'ni kazan- dıktan sonra Nevv York'a yerleşmiş, Amerika"da New York, Boston, Washing- ton D.C. gibi büyük kentlerde verdiği dinletilerin dışında geçen yıl 'Mermoz Su Üstü Festivali' başlığı altında To- ulon'dan yola çıkıp ttalya. Yunanistan. Kıbns. Türkiye'nın güney kıyılannı ge- zıp tsrail'de son bulan ünlüler gemisine konuk olmuş. Bu gemide seyir sırasında resitaller verildiği gibi uğradiğı liman- larda da konserler düzenleniyor. Fazıl ile konuk olan sanatçılardan bazılan Yuri Bashmet, Salvadore Acoardo, Daniel Ba- renboim gibi isimler... Önümüzdeki yıl aynı festivale. gemiye yıne çağnlı. Bu kez onunla birlikte olacak sanatçılar ara- sında Zoltan Kocics, Gidon Kermer ve Ergueni Kissin de var. Fazıl, English Chamber Orchestra ile Venedik'te Mo- zart'ın Do Majör konçertosunu çalacak. 1997 gündemınde New York Chamber Orkestra ile konseri (10 nisan); Monte Carlo, Menton ve Montpellier festivalle- ri; Paris konserleri; Amerika ve Alman- ya'daki birçok dinletisinin yanında yer alıyor. Bu kez Türkiye'ye ekim ayını ayı- racakmış. Paris"te verdiği son resital ve konserle ilgili Le Figaro Magazin'de Alain Du- CSO, Atatürk Spor Salonu'nda 'yeni yıl' coşkusuyla kitlesel konserler sundu Müzik halkın yüzünü güldürüyorAHMET SAY ANKARA-Önce şu "çüteteDi" konusundan başlayalım: Basında yeralan "dokundurma"lara göre. Cumhurbaslcanlığı Senfoni Or- kestrası eşliğinde Devlet Halk Danslan Topluluğu çiftetelli oy- namış! Biz gerçeği söyleyelim, değerlendirmeyi kamuoyu yap- sın: Cumhuıbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 25-26 aralık günlerin- de Ankara'ûâki Atatürk Spor Sa- lonu'nda \eıdiği "yılbaşı" kon- serlerinde llvi Cemal Erkin'in "Köçekçe' adlı rapsodisini yo- rumlamış, 3evlet Halk Danslan Topluluğu da bu değerli orkestra yapıtına çotyaraşan ve koreogra- fisini GüV» Anoba'nun yaptığı bir dans gosterisi sergilemiştir. Beş bin kişük Atatürk Spor Salo- nu'nu iki gJt tıklım tıklım doldu- ran Ajıkarajlar bu gerçeğin tanı- ğidır. Şimdi drâelim CSO'nun "yeni yıl" coşkusajla sunduğu bu kitle- sel konseTİ?e... Halkla bütünleş- m e açısındm tam bir başan! Ev- rensel müak Ankara'da düğün bayram e t Şef Gûrer Aykal'ın kişiliğinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Oaestrası, Devlet Çok- sesli Koro?- Devlet ÇocukKoro- s u \e Dev 's Halk Danslan Top- luluğu, hakm coşkulu desteğiyle nengârenk id konser akşamı ya- şattı. Etkinlikerin programı doğal olarak büri dünyada yaygınlaş- rruş, sevilcetkiliklasikyapıtlar- dan oluşu?^du: Sevimli orkestra parçalan. liykovski'den "gûm- b ö r t ü l ü " •: dolayısıyla çarpıcı . "-1812 Uvstfrü", Ulvi Cemal'in QTIIÜ "KöpKe"si, Brahms'tan bir "ÎMacar Dmsı", Johann Stra- Hss'tan vtsler ve Almanya'dan getırtilen idû tenorumuz Hakan ^Vj-sev'in K'lediği tarunmış ope- r a aryalar. jarkılar... Bu progra- rnakarma»ro ile çocuk korosu- n u ı katılıakonserin boyutlannı zenginleştrmişti. Orkestra ve ko- rx3İann estsgi güçlü rüzgânn ya- rusıra De^e: Halk Danslan Top- lialuğu'nu: ^üzikle tam bir uyum •«çinde ve ncelikli bir sahne düze- raiyle sun<Mu gösteri, konseri iyi- Cre tıarekeMdirdi. Halk danslan cenklerinr panltısı daima başka Gürer Aykal, 'şef değneği'ni bu işi yapmaya istekli ideykflere vererek Strauss \alslerinde orkestra> ı onlann \önetimine birakü. E'vrensel müzik Ankara'dan düğün bayram etti: Şef Gürer Aykal'ın kişiliğinde Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası, Devlet Çoksesli Korosu, Devlet Çocuk Korosu ve Devlet Halk Danslan Topluluğu, halkın coşkulu desteğiyle rengarenk iki konser akşamı yaşattı. CSO'nun yeni yıl konserlerinde Hakan Aysev adlı uluslararası bir 'yıldız'ımız vardı bizim. bir heyecan uyandınr. Konserin sonlanna doğru bütün salonu kah- kahaya boğan buluşçu espri dal- gasını Gürer Aykal başlattı: "Şef değneği''ni bu işi yapmaya istek- li izleyicilere vererek Strauss vals- lerinde orkestrayı onlann yöneti- mine bıraktı: Orkestra "acemi şefT 'in değneğine göre çalmaya başlayınca, binlerce insan gül- mekten kınhyordu. "Yeni >il" se- vinci biraz dabu değil midir? Hal- kın biraz da yüzünü güldürme fır- satlan yaratmak değil midir? Stra- uss'un "Güzel Mavi Tuna" valsi Gürer Aykal yönetiminde seslen- dirildiği zaman, basketbol maçla- nnın oynandığı piste bu kez vals yapmak için doluşan izleyicilerin sergilediği tablo, müziğin ve dan- sın e\Tensel çekiciliğiyle "yüzü gükn halk'ı betimliyordu. Dönüp duran renkli ışıldaklann destek- lediği devinim, CSO'nun "yılba- şı" konserlerine düşsel bir atmos- fer getirmişti. Yapımcı Hakan Er- doğan'abravo! Yöneticilerimiz uyumaz "Star" sözcüğünü yapmacık buluyorum. Şöyle yazabilir mi- yim? CSO'nun yeni yıl konserle- rinde Hakan Aysev adlı uluslara- rası bir "vüdız"ımız vardı bizim. Viyana Devlet Operası'ndaki "so- Bst" olarak başan lar kazanan ve Pavarotti'nin dikkatini çekerek ondan dersler alan, geniş repertu- vanyla dünyanın ünlü opera mer- kezlerini şimdi peşinden koşturan tenor Hakan Aysev, duyarlıkh ve klasikleşmiş bir şarkı olan "Gra- nada"yı söylediği zaman içimiz- de titreşimler yaratmakla kalma- dı, spor salonunun çatısını da tit- Almanya'da yaşayan tenor Hakan Aysev, Pavarotti'den dersalmış. retti. Bu etkileyici gür ses, "yü- başı" konserlerinde dinleyicide öyle derin bir iz bıraktı ki benim gibi şarkıcılığm Allah muhafaza kenanndan geçemeyecek biri bi- le günlerdir "Granada" mınlda- nıyor! Türkiye özlemiyle yanıp tutu- şan ve her firsatta Türkiye'ye öz- veriyle koşup gelen bu uluslarara- sı tenorumuzun geniş repertuva- nndan yararlanmayı opera yöne- ticilerimiz düşünecektir sanınm. Söz konusu "opera" olunca "yö- neticilerimiz'* uyumaz... ault'un eleştirisini okuyoruz: "Bir piya- nistindehaolduğunu nasıl anlanz? Yapıt- lardaki notalan öyledeğeriendirirki bun- lan ilk kez dinliyonnuş duygusuna kapı- lınz. Fazıl Say'la Haydn'ın Sonat'ı 18.yüz- >ıl bibtosu oİmaktan çıkb, bizi kavrayan bir şckikle yeniden doğdu. Bu müzik ru- humuzun içine pınl pınl bir ayna uzato. Kulağunızdan kalbimize giden böy lesi bir vorumu dinleyebilmek az rasdanan bir şanstır. Kendi kompozisyonlaruıda ülke- sinin geleneksel müziğjnden esinlemeter var. Vaprtlannı yorumlarken piyanosunu adeta yoğuruyor, çiçeğin özünü almaya çahşıyor. Fazıl Say 21. yüzyılın en büyük sanatçılanndan biri olacak."Montpelli- er'de basılan La Marseülase'de Saint-Sa- ens'in konçertosunu yorumu şöyle övül- müş: "ArtfaurRubinstein'danbuvanaen harika seskndirnıe> di. En coşturucu ola- nı\dL On yülardır tîim \orumlann en ze- kice ve en iyi ka\ ranmıs olamydL" Fazıl arük dünya vatandaşı Biz de dünyanın alkışladığı Fazıl'ı hep aynı coşkuyla yıllar boyu alkışlamak is- tiyoruz. Bundan sonra ne olacak? Artık Fazıl bir dünya vatandaşı. Durmadan konser, resital, festival önerileri alan bir sanatçı. Bundan böyle yaşammı nasıl dü- zenleyecek? Dileğimiz zamanını iyi de- ğerlendirmesi. Her zaman yaptığı işin da- ha iyisine, daha rafınesine. daha fılozof- çasına ulaşmak olası. Bunun sonu yok. Teknik kolaylığı elde ettiğine dinleyiciyi kavramayı da öğrendiğine göre bunlan birleştiren, dağarcığını gelişriren, kompi- zosyonunda ve yorumculuğunda bilgeli- ğe tırmanan yolda ilerlemesi gerekiyor. Fazıl bu yıl Türkiye'de geçirdiği aralık ayı içinde yirmi dinleti verdi. Ankara ve Istanbul'da orkestrayla Saint-Saens kon- çertosunu çaldı. Ankara'da Gazi Üniver- sitesi'nde, ODTÜ'de, lzmir'de Buca'da ve Amerikan Kültür Merkezi'nde, lçel'de Mersin Oniversitesi'nde ve Istanbul'da Boğaziçi Üniversıtesi'nde söyleşili resi- taller verdi. Aynca Istanbul'da Atatürk Kültür Merkezi'nde Kanserle Sayaş Der- neği'nin ve Işık Lisesi'nin düzenîediği resitallerle Antakya'da Mustafa Kemal Üniversitesi'nin spor salonunda, Eskişe- hir Anadolu Üniversitesi'nin konser sa- lonunda ve Bursa'da Tayyare Kültür Mer- kezi'nde çaldı. Kimı yerde biletler üni- versite yaranna, kimi yerde bir dernek yaranna satıldı. Örneğin Bursada 1997'de açılacak konservatuvara yardım amacıyla çaldı. Her yerde çalmak, Tür- kiye'nin dört bir yanına uzanmak istiyor. Bundan otuz yıl önce Suna Kan'ın Ana- dolu'nun uzak köşelerine ulaşmasını anımsahyor. Ancak üç-beş yılda bir kez klasik müzik konseri vermekle bu uzak yörelere kültür yerleştirmek olanaksız. Piyano için kampanya Fazıl Say da seri konserler yapılması- nı. o yörelere piyano ahnması iç\n kam- panyalar açılmasını öneriyor. Özel bir ku- ruluşun ya da Kültür Bakanlığı'nın ilgi- sini çeker mi acaba? Konser turneleri or- ganize etmek, tüm sanatçı- lanmızın belli bir düzen için- de Türkiye'nın dört bir ya- nında konser vermesini sağ- lamak. Fazıl her yerde verdiği konserden, resitalden ve de söyleşüerden çok mutlu ol- muş görünüyor. tlle de Istan- bul'da Atatürk Kültür Mer- kezi'nde karşılaştığı koşul- lara bir türlü akıl erdireme- miş: KonseT öncesine kadar onanlmayan kmk piyano ayağı, bir türlü akordu ta- mamlanamayan piyanolar, yanlış basılan programlar. kötü koşullardaki sanatçı odası, konuk edildiği otel odasının buz gibi ısısı ve bir yetkili bulmak için saatlerce AKM'debekleyişi. Bütün bu düzensizliği Is- tanbul'a yakıştıramadığını söylüyor. Madalyonun diğer yüzü de cuma ve cumartesi konserlerinde yaşanan bilet- davetiye-abonman kargaşa- sı. Biz dinleyici olarak aynı koltuğun üç ayn kişiye veril- miş olduğuna şaşarken, kon- serleri destekleyen sponsor The British Council'in ev sa- hibi Mr. Martin Fryer'in da- vetlilerine karşı ne duruma düştüğünü üzülerek izledik. Bu yeni yıl konserîerini alımlı kılan yalnız Fazıl Say'ın varlığı değil, ikinci yandaki Cantabile Vokal Topluluğu'nun da katılımıy- dı. Broadway müzikallerin- den seçmeler sunan vokalist- ler (^Iichael Stefan, Mark Fleming, Rkhard Brjan ve Pal Hull) güzel tonlarnalan, kusursuz birlikteleri ve nük- teli anlatunlanyla büyük il- gi topladılar. Yeni yıl coşku- suna çok yakışan bir prog- ramdı. Ancak Haçatur- yan'ın 1944'te ünlü keman konçertosunu yazdığı yıl bestelediği Masquerade ba- le müziğinin süiti. bu prog- rama fazla uzun geldi. Daki- kalar mı hesaplanmamıştı, yoksa Fazıl Say'ın alacaği alkışlan dört kez bisle yanıt- layıp bir de küçük resital ek- leyeceği mi düşünülememiş- ti, bilemiyoruz. 1997'ye müzik dünyamız gülümseyerek giriyor. Genç- lerin başansı, yaşadığımız tüm karanlık koşullann ara- sında dayanabileceğimiz tek ışıklı destek. Yeni yıla genç- lik coşkusuyla girdik. Kadıköy Kültür Dostları etkinHklepi • Kültür Servisi - Bir süredir düzenledikleri etkinliklerle Kadıköylülerin yaşamına farklı bir yön kazandıran Kadıköy Kültür Dostlan, yeni yılın ilk ayında dopdolu bir program hazırlamışlar. Bu pazar saat 15.00'te Bahçe Bahçe Cafe'de(0216 338 70 40) Dr. Müfit Ekdal, son belgesel kitabı; "Bizans Metropolitinde ilk Türk Kö\ ü: Kadıköy'ün dialarla tanıtımı yer alacak. 19 ocak pazar günü saat 14.00'te Bahçe Bahçe Cafe'de üstad Münir Nurettin Selçuk'un yaşamöyküsünü anlatan 'Bir Taüı Huzur* adlı kitabın tanıtımı için düzenlenen söyleşiye, üstadın ailesi, yakınlan, öğrencileri ve Sözer Yaşmut yönetimindeki Boğaziçi Musiki Vakfı sanatçılanndan oluşan fasıl heyeti, söyleşiye sazlan ve sözleriyle katılıyorlar. Aynı gün Dede Efendi'den Zeki Müren'e Türk Musikisi sergisinin açılışından sonra davetiyelerini en geç 12 ocak pazar akşamına kadar Bahçe Bahçe Cafe'den temın edebileceğiniz iftar yemeği yer alacak. 25 ocak cumartesi günü saat 15.00'te Sahaf Cafe Kültür Evi'nde Kadıköy Filatelistler Demeği Başkanı Melih Dölay'la söyleşi yapıp bir günlüğüne sergilenecek olan 'Istanbul Anadolu Yakası Damgalan' sergisini gezebilırsiniz. 26 ocak pazar günü, 'Yedi zirveler-E\'erest'te ilk Türk: Nasuh MahnıkT Yedi Zirveler - Everest tırmanış projesini gerçekleştiren genç dağcımız Alp Ergûn'le Nasuh Mahruki'nin söyleşisıne her yaştaki genç Kültür Dostlan katılabilir. 12 ocak pazar günü saat 11. 00'de Haldun Taner büstü önünde buluşulup, eski Moda Plajı önünde son bulacak 'Günaydın Kadıköy, günaydın Kadıköylüler' sabah yürüyüşüne katılabilirsiniz. Sinemacı-yazar Demet Taner'in, eşi Haldun Taner'le ilgili belgesel fiimi yoğun istek üzerine yeniden gösterilecek. 11 ocak cumartesi günü Sahaf Cafe Kültür Evi'nde gerçekleşecek gösterime Demet Taner onur konuğu olarak katılacak. Aydın Doğan Vakfı'nın düzenîediği 'Genç İlctişimcilcr" yanşmasında ödül alan MtHA öğrencileri deneyimlerini Kadıköy Kız Lisesi öğrencileriyle bir dıa gösterisi eşliğinde paylaşıyorlar. i 5 ocak çarsamba günü saat 12.00'de başlayacak söyleşinin onur konuklan; Prof. Dr. Ateş Vuran, Kayıhan Gfiven, Atilla Girgin. Yöneten; Demir Alp Serezli. Kadıköy Kültür Dostlan, Sahaf Kültür Evi'nin otuz bin kitaplık hazinesınden yararlanmaya başladılar. Kitap fiyatının yüzde yirmisini ödeyerek okumak üzere evinize götürebilirsiniz. Kültür Dostlan Bahçe Bahçe Cafe'de pazar günleri sürdürülecek kültürel etkinliklerden önce Bahçe Bahçe Brunch'ta buhışuyorlar. Reform Sanat Galerisi'nde Gençler Karması • Kültür Servisi - Reform Sanat Galerisi, çağdaş figür resmindeki çalışmalan ile dikkat çeken Antonio Cosentino, Altan Çelem, Saim Erken, Temur Köran. Mustafa Özel, Hakan Özer. Mustafa Pancar. Alp Tamer Ulukılıç, Selahattin Yıldınm ve Asaf Zeki Yüksel'in yapıtlanndan oluşan karma resim sergisi 11 ocak - 10 şubat tarihleri arasında sanatseverlerin beğenisine sunuyor. ADT'de Ayı ve Daha Bir Sürü" sahnede • Kültür Servisi - Adana Devlet Tiyatrosu, ünlü yazar Anton Çehov'un beş kısa eserinden oluşan, 'Ayı ve Daha Bir Sürü' adlı oyunu sahnelemeye başladı. Adana Devlet Tiyatrosu Müdürü Mustafa Kurt, yaptığı açıklamada, Yılmaz Gruda'nın dilimize çevirdiği, rejisörlüğünü Işıl Kasapoğlu'nun yaptığı oyunun, 18 Ocak 1997 tarihine kadar izlenebileceğini bildirdi. Oyunda başlıca rollen Tevfık Tarhal, Galip Erdal, Raif Hikmet Cam, Okan Şenozan, Erdal Bilingen, Yunus Emre Bozdoğan, Elif Erdal, Devrim Yakut ve Zeynep Hürol paylaşıyorlar Atlantis Müzikten yeni yıla merhaba • ANKARA (AA>Atlantis Müzik Mağazası yeni yıla ünlü rock müzisyenlerini aynı sahnede toplayan bir fılmle merhaba dedi. Ünlü yönetmen Martin Scorsese'nin yönettiği. "San Fransisco 1976" konserinin özel röportajlarla zenginleştirildiği "The Last Waltz" adlı Fılm. Atlantis müzik mağazasında Başkentlilere sunuldu. Bob Dylan, Neil Young, Eric Clapton gibi müzisyenlerin rol aldığı fılmın ardından mağaza tarafından "Yeni Yıla Merhaba Partisi" verildi. Ferhan Şensoy Vıyana'da • Kültür Servisi - Ferhan Şensoy, "Ferhangi Şeyler"in 1155. gösterisini 9 ocakta Viyana'da, imparatorluk döneminden kalma Kavai- Saal Prayner Konservatorium'da sahneleyecek. 10 ocak tarihinde ise yine aynı salonda Ferhan Şensoy "Felek Bir Gün Salakken" isimli oyunu sergileyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle